Tumgik
#her gün yeni bi ismim oluyor
cansudere · 1 year
Text
Babam ablamın arkadaşının ablasına çok iyi diyor, kendi kızıymış gibi çok seviyor, kızım diyor. Bana dediği cümle: "gevur gibisin." Senin gerçek yüzünü görseler sana yakın davranırlar miydi?
3 notes · View notes
benbayancokbilmis · 2 years
Text
Günlük - 17/03/2022
Aslında bakınca, hayatım hiç de heyecanlı değil. Heyecandan kastım ne? Mesela okula yemek istemişken yanda anlatabileceğiniz bir hikâyem yok. Ha, o kadar monoton mu? Bence öyle de değil. Ayrıca burada hayatını kötüleyen biri olarak gözükmek istemem. Kendimi ifade etmek her zaman bir sorun oldu, burada da farklı olmayacağını varsayıyorum
Hayatımın romantize edilemeyecek kadar normal olması benim şikayetçi olduğum bir şey değil. Hayatım boyunca da hayatımdaki bu gençlik-dizisi-eksikliği’ni bir gözlemci olmama bağladım. Anneannemin babasının ailesinin eczanesi ve kurtuluş savaşından tutun ismimi koyan teyzeye kadar herkes hakkında çok şey duydum ve içimde hep bunları paylaşma isteği vardı. Çünkü hayatınız eğlenceli değilse anlattığınız hikâyelerle yer kazanıyorsunuz. Nerede yer kazanıyorsunuz? Bilmiyorum, ama umarım okuyucum beni anlamıştır. (ayy bir de okuyucu kitlem var gibi davranıyorum, çok utanç verici) Bir türlü anlatamadığım şeye gelecek olursak şudur: sanırım ben Carrie Bradshaw gibi karakterlerden çok etkilendim. Belki de yakın arkadaşım Sedef yazdığım şiire iltifat etmesinin bir etkisi olmuştur. İyi yazabildiğimi düşünmek istiyorum, belki yazmaya başlarsam gelişirim diye düşünüyorum o yüzden dedim ki... hm sanırım gerçekten bir bloga ihtiyacım var. Okuduğum ve sevdiğim birçok kitap/dizi/romanda ana karakter bir günlük tutuyor (buna Robert Pattinson’un Batman’i dahil) Maalesef bu ana karakterler her zaman bencil oluyor (bkz. Carrie, ama buna Batman ne kadar dahil bilemeyeceğim)
Konudan sapmadan saadete gelmek istiyorum: ben yazmak istiyorum, yazabilmek ve yazdığıma güvenmek istiyorum. Paylaşacak o kadar fazla şey var ki içimde kalırsa patlarım. Hem paylaşırsam belki bir gün birinin bulup fark edip paylaşıp sonra gatekeeplemeye çalıştığı harika bir platform olurum. Kim bilir? Bayan çokbilmiş bilir. Evet, ismim tam da burada devreye giriyor. Bunu da küçükken sevdiğim bir kitap serisi olan “Bir Şapşalın Günlüğü”nden aldım. Bir “şapşal”ın günlüğü ismi şimdi beni irite etti. Niye popüler kültürde şapşal olmanın sempatiklik kazandırdığına dair bir algı var ki?
Ben de buna inananlardanım maalesef. Kendimdeki sakar, “şapşal” özelliklerin şirin gözükmesini istiyorum sanırım. Ama bu kültürün bi sorunu ruhsal sağlık problemlerinin romantize edilmesine kadar gitmesi. Belki fazla feminist bir bakış ama medyada gerçekten böyle bir düşünce olduğuna inanıyorum. Bir kadın başkasına sorun çıkarmadığı sürece, sempatik olacak şekilde sorunluysa bu tatlı ve iyi oluyor. Bir kadın ne zaman standartların dışına çıksa delirmiş oluyor. Manic Pixie Dream Girl’den Female Rage’e. Böyle bir dil kullandığım için üzgünüm, alışkanlık sanırım. Bu konuyu terapistimle de konuştuk, hem plaza Türkçemi hem de benim gördüğüm feminist açısını.
Bazen her şeyi abartıyormuşum gibi geliyor, misal bu. Hani o kadar abuk bir düşünce akışı var ki biri beni tanımasın diye hemen silesim gelecek bu gönderileri. Ama uamrım- UMARIM böyle olmaz, canlı kalmasını gerçekten isterim. Bayan Çokbilmiş doğmalı ve uzun süre yaşamalı. Bayan Çokbilmiş okulumdaki gazetenin parçası olmalı. Yazmak güzel işe benziyor. Umarım devam ederim, günün içeriğini daha sonra yazacağım şimdik kaçsam iyi olacak.
Sevgiler, 
Bayan Çokbilmiş
Bugün yazdığım( ya da yazmaya çalıştığım şiir):
Bu yaz duvarlarımı yeşile boyadık
Başta bahar çiçeklerinden sonra gelen yaz sandım
Ama yüzümdeki pembelik odama aşina değildi
Kendimi bahçeden erken topladım
Sığmayan oyuncaklarımın eksikliği
Dolu kütüphanemi yalnız bıraktı
İstemediğim müzik dersi çekiliş hediyesi de
Yeni mumlarımın yanına hiç yakışmadı
Yeşilin en güzel tonları
Çocukluğumun karnavalında aldığım pamuk şekere değer mi?
Ben hiç fıstıklı baklava sevemedim,
Sevmeye de hazır değilim.
1 note · View note