Tumgik
#hanedan
hanedan · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
İnsanlar eksiksiz ve özgür olmadıkları sürece, gece düş görmeye devam edecekler.
54 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 11 months
Text
Hanedan..
Osmanlı..
Trajedi...
......
dynasty...
tragedy...
Ottoman...
25 notes · View notes
iekarus · 2 years
Text
Dune serisi hayvan gibi pahalı olduğu için seriden vazgecicem bu gidisle
1 note · View note
yusuf-krk · 11 days
Text
Dilruba Hanedan...... Gönül Hanem.....
Tumblr media
Bir TUTKU belki
benimkisi
alıştığım
vazgeçemediğim
delicesine sevdiğim
her an her dakika
yanımda hissettiğim
bir tutkusun
👉 Sen
duygularımın
önüne geçemediğim
bir an bile unutmadığım
bir tutkusun sen
şiirimin öznesi👈
Seni Seviyorum ❤️
Sağlıklı yaşam dileği ile 🖋️🇹🇷🇦🇿🇹🇷🇦🇿
160 notes · View notes
jupiterliyazar · 10 months
Note
Ff?
@papatyahanimms @maraiss @gelmemeyegiden1kadin @1efgan @theay @firuzeesblog @geceninhasreti @yildizvari @kelebekpapatya-72 @no-463 @godisdeadl @limonludondurma0 @alpinin-kedisi @maskeli-cocuk @hiddenthoughtsandshe @morkasimpati @sardunyalardasoldu @emirkocturk @cninzihni @seyhzade @rehlaavi @neonunevreni @bildiginngibi @yazamayan-yazar @meczupb @7-liv @hanedan @uzaylibiradam @traversina @atilaymbne @kabusseridi @vera-f @veradansatirlar @baskabirdunyadan @baskaevrendeyim @1blogibi @ukhuvaan @marsmelegimm @marslordu @dreehung @bygeccce @jeffo0 @parcalar @dusutopyasi @umutlandim @soyleyemedim @siyahkralligin-kayipvarisi @babypaleblog
91 notes · View notes
sezginer35 · 19 days
Text
Tumblr media
Gerçek Osmanlı Torunları...
Babası Kato Davut bey, Annesi Ayşe Hanım'dır. 24 Nisan 1911 tarihinde Sultan Vahdettin ile evlendi. 1912 yılında Şehzade Mehmed Ertuğrul Efendi'yi doğurmuştur. San Remo'da Vahdettin'e eşlik etti. 1929 yılında Vahdettin'in vefatından sonra İskenderiye'ye yerleşerek burada bir evlilik daha yaptı. 1948 yılında Türkiye'ye döndü. 1950 yılında Çengelköy'de vefat etti. Zarif ve şık bir hanımefendi olarak biliniyordu
Tumblr media
Fotoğraf 1931 yılında Fransa'da çekildi. Son Halife'nin kızının elbisesini din-i İslam'a aykırı bulmadığı gözüküyor. Ayrıca kendisinin şıklığı da çağdaş daireye gösterdiği adaptasyonun ipuçlarını veriyor. Yazdığı 35 sayfalık bir makalede Osmanlı Padişahlarını tahlil etmiş, İkinci Bayezid'in içkiye düşkünlüğü yüzünden sefil, İkinci Selim'in 'sefih bir sarhoş' olduğunu ifade etmiştir. Abdülmecid Üçüncü Murad ve Üçüncü Mehmed'den 'Osmanlı Devleti'nin amansız cellâdı' olarak bahsederken, Dördüncü Murad için ise 'geleceğin en büyük hükümdarı olmaya namzet iken içtiği rakının kurbanı olmuş; devletin talihini ve geleceğini İbrahim gibi akıl noksanı ve anlayıştan mahrum bir şahsa terk ederek dünyadan çekilmişti' demektedir. Üçüncü Ahmed'in sefahat tarafından ele geçirildiğini söyleyen Halife, Sultan Abdülmecid'in 'içki müptelalığı yüzünden hayatını kaybettiğini' belirtecektir.
Tumblr media
Sürgün yıllarında çekilen bu fotoğrafta Ömer Faruk Efendi, Sabiha Sultan ile birlikte görülüyor.
Tumblr media
1923 yılında doğan Hanzade Sultan, son Osmanlı padişahı Sultan Vahdettin ve son halife Abdülmecit Efendi’nin torunudur. Mısır Hanedanı mensuplarından Mehmet Ali İbrahim ile evlenen Sultan, dünya sosyetesinin en güzel kadınlarından birisi olarak ün yapmıştır. Fotoğrafta kızı Prenses Fazile ile birlikte.
Tumblr media
Arkada yer alan portredeki Padişah, 'Tanzimatçı' ve 'Gazi' olarak bilinen Abdülmecid'dir. 1839'dan 1861'e kadar hükmetti. 3 Kasım 1839'da Osmanlı demokratikleşmesinin ilk adımı olan (Gülhane Hatt-ı Şerif-î) Tanzimât Fermânı’nı yayımladı, 18 Şubat 1856'da (Islâhat Hatt-ı Hümâyûn-u) Islâhat Fermânı’nı ilân etti.
Tumblr media
Osman Selahaddin Osmanoğlu, Osmanlı şehzadesidir. Ali Vâsıb Osmanoğlu'nun oğludur. İngiltere’de yaşayan Osmanoğlu, İstanbul’da bir ev aldı. TRT için hazırlanan ’Osmanlı Hanedan Ailesi’ belgeseline danışmanlık yaptılar.
Tumblr media
Fotoğrafta yer alanlar, Osman Selahattin Osmanoğlu'nun kızı Ayşe Gülnev Osmanoğlu'nın çocukları, son jenerasyon Osmanlılar. Soldan sağa, Prens Lysander Cengiz, Prenses Tatyana Aliye, Prens Maximillian Ali, Prens Ferdinand Ziya ve Prens Cosmo Tarık. Hepsini sevgiyle selamlıyoruz
Ve .. çakma Osmanlı torunları 😂😂😂
Tumblr media
youtube
33 notes · View notes
azad30altug · 2 days
Text
"Söz konusu aşk ve özgürlükse, suçların ve günahların alınlarından öperim..."
Kerim Hanedan
Tumblr media
6 notes · View notes
panoptik · 10 days
Text
Mısır Mitolojisi Hakkında
Mısır dini ile mitolojisinin belli başlı karakteristik özellikleri bulunmaktadır, bunun en belirgin olanlarından birisi ölümden sonraki yaşama olan ilgidir. Yaygın bir kanı olarak Eski Mısırlıların ölüm ve ahiret üzerindeki yüksek ilgileri Mısır’da yaşama dair doğal bir fenomenle, daha açık bir deyişle Nil’in senelik taşkınlıklarıyla ilgili olduğu düşünülmektedir. Nil'in getirdiği yıkım ve ardından yarattığı bereket yeniden doğuşu andırmaktadır.
Karmaşık Mısır mitolojisinin ayrıntıları, klasik şekilde çömleklerden olduğu kadar asli olarak mezar veya tapınak duvarlarının üzerindeki hiyeroglifler kanalıyla öğrenilmiştir. Eski Mısır dilinde yazılan Piramit Metinleri, İnanna’ya yazılan Sümer ilahileriyle birlikte bilinen en eski dini metinlerdendir. Mısır mitlerinde genel olarak yaratılış için aydınlıkla karanlık, erkekle dişi, yüksekle alçak arasında farklılaşma yani zıtlaşma olması gerekmektedir.  Bazı mitlerde yaratıcı figürlerin tüm zıtlıkları kendi içinde barındırdığını da görebilmekteyiz.
MÖ 3100 yıllarında Birinci Hanedan döneminin başlangıcında, Kral Narmer veya oğlu Aha, iki parçalı olan Mısır’ı birleştirip, dünyanın ilk büyük ulus-devletini oluşturmuş denebilir. Topluca Menes olarak bilinirler. Kurdukları başkent Memfis günümüz Kahire’si yakınındadır ve bu şehir Heliopolis gibi dönemin başka eski ve güçlü şehirlerine de yakındır.  Memfis şehrini politik olarak güçlü kılmak, yeni inançların üstünlüğünü ve önceliğini kanıtlamak Memfis tanrıbilimcilerinin görevi olmuştur. İlk hanedana ait Memfis teolojisindeki mit o zamana dek sadece bir yerel Memfis tanrısı ve kader tanrısı olarak görülen Ptah’ı üstün ve yaratıcı tanrı olarak öne çıkartır. Heliopolis Tanrısı ve eski yaratıcı Tanrı Atum’un gücü zayıflatılır ve hatta o Ptah’ın çocuğu ve dini yetkisi olarak görülmeye başlanır.
Mitolojiye göre Ptah büyük bir zaanatkardı, bir yaratıcı tanrı idi. “Het ka Ptah” (“Ptah’ın Tapınağı”) sözcüğü önce Yunanca’ya Aigyptos olarak geçmiş oradan da İngilizce’de günümüz kullanımı olan Egypt’e dönüşmüştür. Yukarıdakilerden hareketle Memfis’in yaratıcısı, Memfis’i kalbi ve diliyle yarattığı düşünülen Ptah’dır. Sonrasında “Ka” ruhlarını da yaratır, böylece etik bir düzenin temelini bile atmış olur. Dini düzeni tahsis eder. Mitin sonuna doğru giderek popülerleşen Tanrı Osiris’i Memfis inancıyla kaynaştırmak için mitte belirli bir çaba gösterilmiştir. 
Mısır’ın en eski dini merkezlerinden biri olan Heliopolis, Atum’un başlangıçtaki sulu kaostan çıkıp dünyayı yarattığı bir kozmoloji üretmiştir. Mısır’ın belki en yaygın kabul gören hakim mitolojisinde yaratıcı, aynı zamanda güneş tanrısı Ra ile birlikte Atum-Ra olan Atum, ilk tanrıları herhangi bir maddeden değil bizzat kendi içinden yaratmıştır. Şöyle ki; piramit metinleri Atum’un Şu (hava) ile Tefnut’u (nem) mastürbasyonla yarattığını söyler. Antik bir papirüs betimlemesiyse Atum’un mastürbasyon eylemi sırasında penisini ağzına soktuğunu ve yaşamın tohumunu böyle aldığını ifade eder. Bu anlatıda ağız yaratılışın rahmi haline gelir. Piramit metinleri, tabut metinleri veya bazı başka kaynaklar devamına dair yorum farklılıkları getirir. Piramit metinleri, Atum’un Şu ile Tefnut’u tükürdüğünü, Tabut Metinleri ise Şu’nun Atum’un burnundan çıktığını ifade eder. Her halükarda ilerleyen aşamalarda Atum’un bir erkek veya baba olarak ele alındığını görürüz hatta öyle ki sonraki aşamalarda Atum’un mastürbasyonda kullandığı eli bir tanrıça -çoğunlukla Hathor olarak kişilendirilir.
Mısır mitolojisi, insan figürlere pek önem vermemektedir, inanışların esas ilgili alanı tanrısal varlıklardır. Yine de bazı metinlerde insanın yaratılışından bahseder. Örneğin Tabut Metinlerinde insanların, Atum’un gözünün yaşından türediği anlatılır. Atum (Re, Kheper veya Neb-er-tcher) başta tek gözlüdür ve görme, yargılama kapasitesi sanki kendinden bağımsızmış gibi anlatılmaktadır. Buradaki göz figürü tıpkı mastürbasyon eli Hathor gibi kişileştirilen Tek Gözdür. Göz Atum tarafından bir göreve gönderilir, döndüğünde yerini Güneş’in gözünün aldığını görünce öfkelenir ve ağlamaya başlar. Onu yatıştırmak için Atum/Neb er-tcher gözü alnına koyar ve ona tüm yaratılışa hükmetme gücü verir, erkek ve kadın böylece meydana gelir.
Sanduka-Tabut Metinlerinde Şu (hava) yaşamın kendisi, Tefnut(Nem) ise ilahi düzen olarak görülür.  Şu ile Tefnut babalarından bağımsız olduklarında evrende bir erkek ile dişi varlığın ilk cinsel eylemi için bir araya gelirler. Sonuçta Geb (Yer) ile Nut’un (Gökyüzü) doğumu gerçekleşir.
Mısır mitlerinde de Sümerlerde olduğu gibi Yeryüzü ile Gökyüzü yani Geb ile Nut bariz bir birleşme eylemi içinde sürekli beraberlerdi. Nut hamile kalıyor ancak doğum yapamıyordu. Yaratılışın devam etmesi için yine aynı Sümerlerdeki An ile Ki gibi Geb ile Nut’da yaratılan dünyaya yer açmak için birbirlerinden ayrılmak zorundalardı. Bu ayrımla birlikte güneş tanrısı Ra dünyaya ışık ve ısı getirebilecekti (Bkz: Güneş Teknesi Miti), Geb ile Nut’un çocukları doğabilecekti.
Yeni bir hayat verici olarak Shu (atmosfer), Geb ve Nut’u birbirinden ayırıyordu. Nut’u yukarı kaldırıyor, Geb’i ayaklar altına alıyordı.  Bu görüntü ilk kez ayrıntılı olarak Yeni Krallığın sonlarındaki sanduka ve cenaze papirüslerinde sergileniyordu. Shu istediği boşluğu yaratarak varlıkların yaşamsal havayı teneffüs etmeleri sağlıyordu. Güneş tanrısı olarak Ra yer yüzüne ilk kez bu anda ortaya çıkıyordu, fiziksel dünyanın sınırları belirlenmesine rağmen gökyüzü (Nut), yer (Geb) ve atmosfer(Shu) hala karanlık kadim sularla çevrili durumdaydı. İlahi düzen kurmak adna Shu ve Tefnut da zamanın iki farklı şekline dönüşüyorlar. Shu “Sonsuz Değişim” olurken Tefnut “Sonsuz Tekdüzelik” oluyor. Bu var olmak için her şeyin değiştiği ama yine de temelde aynı kaldığı bir dönemin başlangıcıdır.
Tumblr media
Shu, diğer tanrıların da yardımıyla gökyüzü Nut'u tutarken, altında Geb yer alır.
Nut ve Geb’in ayrılmasıyla çocukların doğumu gerçekleşiyor. Bu çocuklar yüce insan-tanrı Osiris, kızkardeşi karısı İsis, kız kardeşleri Nephtys ve kötü kardeş-koca Seth hepsi de Mısır mit döngülerinin baş figürleridir. İşte Mısır mitlerinde yer alan Heliopolis Dokuzları veya Büyük Dokuzlar olarak bilinen tanrılar grubu böyle oluşmuş oluyor. Tekrar etmek gerekirse, sondan başa dört kuşak olarak: Osiris, Seth, Isis ve Nephthys, Geb, Nut, Shu, Tefnut ve Ra-Atum. Diğer tanrıların genellikle yaratanın ağzından çıkan sözcükler ya da bedeninden gelen şeylerle yaratıldığı ileri sürülüyor.
Tumblr media
Mısır mitolojinde genellikle Ra diye tanımlanan yaratıcı güneş tanrısı, yeryüzüne uzun bir süre egemen olmaktadır. Bu dönemde tanrılar ile insanlar arasında bir ayrılık görülmez. Güneş tanrısı yaşlanmaya başlayınca bazı tanrılar ona karşı ayaklanıyorlar. Tanrıça Isis doğmamış çocuğunu Ra’nın varisi yapmak için gizli planlar yapıyor. Ra’nın Gözü, babasıyla kavga ediyor ama onu korumak üzere geri dönmeye ikna ediliyor. İnsanlık kendisine karşı ayaklanınca Ra Gözünü kötü niyetlileri yok etmekle görevlendiriliyor ve gökyüzüne çekiliyor.
Ra'nın yaşlanması ve karnındaki gizli ismi
Birçok kültürde tanrıların ve yarı tanrı yöneticilerin hiçbir gerilim ya da uzlaşmazlık olmaksızın dünyayı yönettikleri artık yitirilmiş bir altın çağa dair göndermeler içeren mitler mevcuttur. Mısır mitleri de buna kısmen uyar. Ra yönetiminde, Maat dahil tüm tanrılar yeryüzünde yaşıyor ve yaratan yaratılışla bizzat ilgileniyor. Bu dönem nihayetinde her şeyin mükemmel olmasını engelleyen iki unsur karşımıza çıkıyor. Öncelikle Ra’nın yaşlanması önemli etken, ikincisi de düzenlenen kumpaslar ve ayaklanmaların olması. Dolayısıyla bu dönemi ele alan öykülerin güneş tanrısının egemenliğinin zayıflaması ve sonlanmasını dile getirmesine şaşmamak gerekiyor.
Ra’nın gücüne ve yetkilerine karşı çıkan tek tanrı kendi kızı Isis oluyor. Isis yerde ve gökte olup biten her şeyi biliyor, Ra’nın gerçek adı hariç çünkü Ra kendi gerçek adını ona karşı kullanılmamasını engellemek için midesinde gizliyor.  Yaşlılık sebep Ra’nın ağzının sarkması ve sulanmasından dolayı Isis bu durumdan faydalanıp bu bilgiyi ele geçirmek istiyor.  Isis, Ra’nın her gün geçtiği yoldan ağzından akan salyasıyla toprağı birleştirip bir yılan yaratıyor ve bu yılan Ra’yı ısırıyor. Ra büyük bir acı yaşıyor sonra kendini topluyor ve diğer tanrılardan yardım istiyor. Isis de diğer tanrılar gibi üzgünken durumla ilgili yardım edebileceğini ancak gerçek adı öğrenmesi gerektiğini söylüyor. İlk başta açıklamaya gönüllü olmasa da sonrasında gerçek adını Isis’in kulağına eğilip fısıldıyor. Metinlerde bu ismin ne olduğunu öğrenemiyoruz ancak Ra, Isis’e isterse bu bilgiyi ilerde doğuracağı Horus’a aktarabileceğini söylüyor ve Horus’un ilerde Mısır’ı yönetmesini garantiliyor. Mitin sonunda Isis, Ra’ya yardım ediyor ve zehir acısını dindiriyor.
Tumblr media
Isis as a Snake, Roman Period (30 BCE-395 CE). Louvre
Seth'in Osiris'i Öldürmesi
Ra yeryüzüyle gündelik ilişkisini kestikten sonra oğlu Geb, yeryüzü yönetmekle ilgilemiştir. Geb de sonra yerini Osiris’e bırakır. Osiris, karısı Isis ve oğulları Horus diğer tanrıların aksine gökyüzünden çok yeryüzünde aktif anılan tanrılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Osiris ile Isis uygarlığın aktarımı anlamında insanlıkla ilişkili anılırlar. Öykülerinde mucizevi hamilelik ve doğum, kahramanın yaşamının tehdit altında olması, kahramanın ölümü, kahramanın yeniden dirilmesi temalarını görürüz. İnsanları en doğrudan şekilde tanrılara bağlayan figürlerdir. Nihayetinde tüm krallar Osiris gibi ölüp, Horus gibi taç giyerler.
Osiris ile kız kardeşi-karısı Isis’in hüküm sürdüğü devir, altın çağ olarak anılır. Kral ile kraliçenin baş refakatçisi, erkek kardeşleri Seth ve kızkardeşleri, yani Seth’in karısı Nephtys idi. Seth bir şekilde kardeşine düşman olmuş ve Osiris’i öldürmüştür. Isis kocasının kaybolduğunu öğrenince tüm Mısır’da onu arar ve kız kardeşi Nephtys’in de yardımıyla parçalarını bulup birleştirerek gömer. Bu gömüler Mısır’a tahıl üretimi olarak sonuç verdiğine inanılır.  Burayı kısa geçiyorum aslında ama burada can alıcı mitler bulunuyor. Özellikle Nil nehrinin hareketlerine anlam katma çabası ve mumlayama ritüelleri gibi davranışların arkasındaki teolojinin oluşumunu etkileyen mitler bulunmaktadır.
Tumblr media
Seth ile Horus'un mücadelesi
Tanrısal çocuk arketipinin birçok temsilcisi (İsa, Zerdüşt) gibi Horus da kaos güçlerinin tehdidi altındaydı.. Mısır mitolojisinde bu kaos Seth ile özleştirilmekteydi.Isis zorla uzaklaştırıldığında çocuk Horus, Delta bataklıklarında gizlenmiş orada inek tanrıça figürü Hathor tarafından beslenmiştir, Seth’in yolladığı birçok beladan etkilenmiş ama bir şekilde ayakta kalmayı başarmıştır. Horus’ın bu mücadelesinin gayesi babasının öldürülmesinin öcünü almak ve Seth’i bertaraf edip Mısır tahtına tel başına çıkmaktır. Seth-Horus çekişmesinin esas kısmı cinselliktir. Horus, annesine, Seth’in kendisini cinsel açıdan beğendiğinden yakınır. Isis oğluna, Seth’e boyun eğmesini fakat bu süreçteyken onun sihirli bir gücünü çalmasını öğütler. Horus kabul eder ve cinsel ilişki sırasında kralın spermini eline alır. Horus, spermi annesine getirdiğinde Isis, oğlunun kirlene elini kesip Nil’e atar ve ona yeni bir el yapar. Sonra kendi eliyle Horus’u uyarır ve yine yaratılıştaki El Tanrıça’nın başlangıçtaki yaratıcı rolünü oynayarak onu orgazma ulaştırır. Isis, Horus’un spermini kapıp, Seth’in bahçesindeki bitkilerin üzerine saçar. Seth, o bitkileri yediğinde hamile kalır ve bir güneş diski doğurur, Thoth bu diski, yaratıcı güneş tanrısı Atum-Ra’nın “gerçek oğlu” olduğunun nişanesi olarak Horus’a verir.
Seth ile Horus arasındaki fiziksel çarpışmada, Seth, o çocuğun gözlerini oyar fakat Horus da Seth’i hadım eder. Mücadele o kadar şiddetli bir hal alır ki, tanrılar ilahi bir mahkeme düzenleyerek olaya müdahale ederler. Hikayenin çoğu versiyonunda Seth, Yukarı Mısır ile ödüllendirilir ve Horus da Aşağı Mısır’ın efendisi olur. Yine de nihayetinde Horus bütün Mısır’ın kralı olur. Seth-Horus mücadelesi esasında yüzyıllar sonra birleşen Yukarı ve Aşağı Mısır arasındaki bölünmenin örüntüsünü anlatmaktadır.
Mısır Mitolojisinde yok oluş tufanı
Mısır mitolojisnde de birçok mitolojide olduğu gibi bir yok oluş tufan miti bulunmaktadır. Mısır tufan miti de en yüce tanrının insan soyunun nankörce işlediği günahlara kızmasıyla başlar. MÖ üçüncü bin yılın sonuna ait bir mit, insanlığın nasıl da Ra’ya karşı komplo düzenleyecek kadar ileri gidişini ve Ra’nın kendi Göz’ünün “çocuklarına” ne yapılacağına karar vermek için tanrıları konseye çağırdığını anlatır. Bu durumda Göz, Sehkmet’tir. Güneş gibi ateşli tasvir edilir ve vicdansız çocuklarının yok edilmesi için şiddetli gazabını üstlerine salar. Yıkım o kadar büyüktür ki Ra merhamete gelip, Göz’ünün yarattığı faciayı durdurmaya karar verir. Arpa ve aşı boyasından bira yapar ve onu Mısır’ın tüm tarlalarına sel gibi akıtır. Sekhmet, birayı cazip bulur ve o kadar çok içip sarhoş olur ki yıkıcı görevini unutur. Böylece birkaç insan kurtulur ve yeni bir hayata başlayabilirler.
Tumblr media
A statue of the Egyptian deity Sekhmet in the Egyptian Museum of Turin. Author: Roberto Venturini
Kaosun Dönüşümü
Son olarak mitin kaosa dönüşümünden bahsetmek gerekir. Sanduka metinleri 1130 numaralı büyüde, yaratanın insanlara verdiği armağanlardan bahsedilir. Ardından milyonlarca yıl sonra kendisinin Osiris ile bütünleşeceğini söyler. Bu gerçekleştiği takdirde yaşam ile ölüm arasında hiçbir bölünme kalmayacağına ve yer yüzündeki her şeyin korkunç bir değişim yaşayacağına inanılır. Ölüler Kitabı 175 numaralı metinde Arum’un milyonlarca yıl sonra yarattığı her şeyi yok edeceğini ve yeryüzünü kadim sulara gömebileceğini, kutupların yerlerini değiştirebileceğini söylüyor. Mısırlı ya da Mısır hakkındaki metinlerde tümüyle nihai yok oluştan ender olarak söz edilir. Asclepius bile yüce tanrıların dünyayı yeniden oluşturacağını ileri sürüyor.
Leeming, D. A. (2017). A’dan Z’ye dünya mitolojisi. (N. Soysal, çev.) Say Yayınları. Leeming, D., & Page, J. (2019). Tanrıça Mitleri. (Ş. Alpagut, çev.) Say Yayınları. Öztürk, Ö. (2016). Dünya mitolojisi. Nika Yayınevi. Pinch, G. (2019) Mısır Mitolojisi, (E. Duru, çev.) Say Yayınları. Sproul, B. C. (2018). Yaratılış mitleri. (A. Bucak, çev.) Hil Yayın.
2 notes · View notes
25atalife · 3 months
Text
SON DAKİKA Resmen Duyuruldu! Fatih Karahan Merkez Bankası'nın Yeni Başka...
youtube
Devletin kasasını kuruttular zengini zengin fakiri daha fakir ettiler hanedan imparatorluğu ülke ekonomisini çökertti,insanlar borçları borçla kapatırken batıyorlar🙆
4 notes · View notes
hanedan · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Demeye dilim varmıyor ama, insanlar da birbirlerini unuttular.
62 notes · View notes
baybaykus · 6 months
Text
BİRKAÇ PUŞTA ÂCİLEN DUYURULUR!
Birkaç puştun, tiksinti verici iğrenç ağızlarıyla Atatürk'ü anmamalarına kızmıyor ''İtin biri'' deyip geçiyorum!
Türk milletinin bu büyük bayramını kutlarken, hazır yeri gelmiş düşüncesiyle de birkaç zibidi puşta bazı hatırlatmalarda bulunmak istedim.
Televizyon ekranlarından, baykuş gibi tünedikleri ''oturak taşı vâri'' iğrenç gazete köşelerinden kuduz mikroplu salyalar dökerek yeni yetişen nesillerimize Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı aşılayan soy özürlü, lânet suratlı besleme kargaların aşağılamaya çalıştıkları Büyük Türk Gâzi Atatürk, aşağıda okuyacak olduğunuz şekilde Allah’ın milletimizin kurtuluşu için görevlendirdiği bir büyük kahramandır.
''Bu soysuzların Atatürk düşmanlığı nereden geliyor?'' derseniz;
Atatürk düşmanlığı bunlara İngiliz ve Yunan'dan yâdigâr kaldı.
Çünkü bu soysuzların dedeleri Kuvayı milliyecilere karşı İngiliz ve Yunan'ın yanındaydılar. Birçoğunun dedeleri ise İngiliz zabitleri kahve içmek için evine davet edip, kahveler içildikten sonra İngiliz zabiti hanımıyla baş başa bırakıp evinden ayrılıyordu.
O BİRKAÇ PUŞT BURAYI İYİ OKUSUNLAR!
II. Abdülhamit döneminde Şeyh-ül İslamlık yapmış ŞEYH RAMİ BABA, 1930 yıllarında, KAHHARİYE okunması için bir kasabaya davet edilir. Yani ‘’Ya Kahhar- Ya Kahhar- Ya Kahhar’’ diyerek Kahhar zikri çekilecektir.
BU KISACA ŞU DEMEK OLUYOR;
Helâk olması için Atatürk’e topluca beddua edilecektir . Kahhariyenin okunacağa yâni bedduanın edileceği sabaha çok kısa bir zaman kala Şeyh Efendi bütün niyetleri altüst eden bir rüya görür ve gördüğü bu rüyasında "Peygamber Efendimiz, dünya üzerinde eli ile işaret ederek burayı şuna verin." buyuruyorlar.
Peygamber Efendimizin;
Burası dediği yer Türkiye'dir.
Şu dediği kişi de Mustafa Kemâl'dir.
Bu rüya üzerine Şeyh Rami Baba Atatürk'e beddua için kendisine yapılan daveti kabul ettiğinden dolayı fazlasıyla müteessir olur. Büyük bir utanç ve hüzünle yatağından kalkıp giyinerek kimseye haber vermeden gizlice evi terk eder.
1938 de Atatürk’ün ölümü dolaysıyla İran'ın Tahran Gazetesinde yayımlanan bir yazıda şöyle söylenilir;
‘’Allah bir millete yardım etmek ve elinden tutarak yok olmaktan kurtarmayı murat ederse o milletin başına M. Kemâl gibi bir deha lider getirir’’
ABD'li tarihçi, Prof. Dr. Justin McCarty der ki;
"Atatürk olmasaydı, Türk belki Özbekistan'da olurdu, ama Trakya ve Anadolu'da kalamazdı. 100 yılın sonunda tüm civar büyük coğrafyadan sürülmüş ve katledilmiş Türklerin Konya Ovası'ndan sürülmeleri ve atılımları ne kadar sürerdi sanıyorsunuz? Ne Türk ne de Türkiye kalırdı. Mustafa Kemal sadece ülkeyi kurtarmadı, Türk neslini de kurtardı!"
Hintli Mahatma Gandi ise;
''Mustafa Kemâl İngilizleri yenen kadar, Tanrı’nın dahi İngiliz olduğunu zannederdim'' der.
ABDÜLHAMİT’İN TORUNU DİYOR Kİ;
''Bir şeyi sakın sakın unutmayın!
Eğer Mustafa Kemâl Paşa olmasaydı hiçbirimiz olmazdık.
Yaptığı devrim belki Hanedan için kötü oldu ama Türkiye bugün O’nun sayesinde var. Siz, ben, hepimiz varlığımızı Mustafa Kemâle’ borçluyuz’’
Neslişah Evliyazade ‘’Vahdettin’in torunu olarak Atatürk’e âilece kızgın mısınız?’’ sorusuna verdiği cevap;
"Asla Atatürk'e düşman ya da kızgın değiliz. Belki Osmanlı hanedanının sonu oldu ama Türk halkının da kurtuluşu oldu" şeklindedir.
İTLERE- BİTLERE KÜPE OLSUN!
Cemal Kutay M. Âkif Ersoy'a;
İstiklâl Marşında, "Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın-
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın." diye çok kesin bir iddiada bulunuyorsun. Sen, İstiklâl Zaferine bu kadar kesin bir şekilde nasıl inandın ki? diye sorar.
M. Âkif Ersoy'un cevabı ise;
"Başımızdaki Mustafa Kemâl isimli adamı kim görse İstiklâl Savaşının zaferle biteceğine inanırdı." şeklinde olur.
Her ikisinin ve de bütün şehitlerimizin ruhları şâd olsun.
EY BİRKAÇ PUŞT!
Atatürk gibi bir güneşi iğrenç dillerinizde ki İngiliz, Yunan çamuruyla sıvayarak, O'nun tükenmez ziyasını söndüreceğinizi mi sandınız?
Yarın 29 Ekim,
Yarın Cumhuriyetin kurulduğu gün,
Yarın şerefli Türk milletinin bayramıdır.
YARIN HER YIL OLDUĞU GİBİ;
Bazı soysuzlar çıkıp milletin bayram neşesini sabote etmeye, ordubozanlık yaparak gölge düşürmeye kalkışacaklardır.
Bu onlar için normaldir!
Cibiliyetlerinin gereğini yapacaklar,
Ağız dolusu salya dökeceklerdir elbet.
Aşağıdaki 29 Ekim 2013 de yazdığım ''İnşallah ölümleri de bir 29 Ekim günü olur'' başlıklı yazımı da lütfen okuyunuz!
İNŞALLAH ÖLÜMLERİ DE BİR 29 EKİM GÜNÜ OLUR!
Yazımın hedefindeki şahıs, kendisini zirveye oturtan Türk milletinin kurmuş olduğu devletin kuruluş günü olan her 29 Ekim geldiğinde hastalanıp rapor alan utanmazın en sinsi olanıdır.
Ne tesadüf be!
Adamın biri yedi yılda tam beş kere hasta olup rapor alıyor!
Tesadüfün bir katmerlisi de, tümünün de 29 Ekim'e denk gelmesi!
Peki ne var bu günde?
29 Ekim günü bu kadar uğursuz mu ki?
Kimine göre o kadar uğursuz bir gün ki;
Cumhuriyetin kuruluşuna duydukları büyük kinle önce ateşleri yükseliyor, arkasından bir mide bulantısı ki sormayın gitsin, gören de hamile kaldı AŞ ERİYOR sanacak!
Ve sonra doktor raporu.
O raporu veren doktor, mesleğini suistimal etmiyor mu?
Bal gibi ediyor çünkü sağlama çürük raporu yazıyor.
İnşallah ölümleri de bir 29 Ekim günü olur da,
Aynı doktor bu sefer kendilerine ''ölüm raporu'' verir.
Bizler de çifte bayram yaparız!
28 Ekim 2023
ORHAN KILIÇOĞLU
5 notes · View notes
yalnzardc · 4 months
Text
Türklerin kısa tarihi / Tufan Gündüz
Karahanlılar :
Karahanlılar, 840 yılında Ötüken'deki Uygur hâkimiyetinin sona ermesiyle Bilge Kül Kadır Han'ın liderliğinde ortaya çıktılar.
§ Satuk Buğra'nın 920-945 yılları arasında İslamiyet'i seçmesi Türk tarihi açısından tam bir dönüm noktası oldu. Çünkü Satuk Buğrar, kısa zaman sonra Karahanlı tahtına oturdu ve Türkler arasında İslamiyet'i yaymaya başladı.
Ondan sonra tahta geçen oğlu Baytay da İslâmiyet'in yayılması için üstün gayretler göstermiş, hatta babasına nazaran bu hususta daha başarılı olmuştur.
§ 1042 yılında Doğu ve Batı şeklinde ikiye ayrılmış olan Karahanlılar, Melikşah döneminden itibaren Selçuklu himayesinde varlıklarını sürdürmüşlerse de hanedan üyelerinin birbirleriyle bitmez tükenmez çekişmeleri yüzünden Selçuklular tarih sahnesinden çekildikten sonra bile eski ihtişamlı günlerine bir daha dönemediler.
§ Doğu Karahanlılar 1211'de Karahıtaylar, Batı Karahanlılar ise 1212'de Harezmşahlar tarafından silindi
2 notes · View notes
aynodndr · 6 months
Text
Tumblr media
Kırmızı giymek lazım ...
Korkuya inat.
Elma yemek lazım ...
Cennete inat.
Güzele bakmak lazım ...
Günaha inat.
Yaşamak lazım ...
Düşmana inat.
Türkü söylemek lazım ...
Zulme inat.
Şiir yazmak lazım ...
Ölüme inat.
Ve ......
Sevmek lazım ...
İhanete inat.
Kerim HANEDAN
Kırmızı giymek lazım ... herşeye inat .
Ve yaşamak... mutlu olmak lazım...
Geçip giden hayata inat .
3 notes · View notes
yusuf-krk · 22 days
Text
Dilruba-Hanedan..... Gönül Hanem.....
Tumblr media
Bugün Seni ÖZLEDİĞİMİ HİSSETTİM...
Bir Gülüşünle HERŞEYİ UNUTTURDUĞUNU Farkettim..
Sesini Her Duyduğumda YAŞADIĞIM HUZURU Farkettim..
Hem YANIMDA Hem UZAĞIMDA Olduğunu Farkettim..
Yaşanan KÖTÜ GÜNLERE, SÖYLENEN KÖTÜ SÖZLERE Rağmen Yaşananların Hepsinin Güzel Olduğunu Farkettim..
...Bügün Seni Özlediğimi Farkettim VE...
En Önemlisi '' '' SENİNLE YAŞADIĞIMI.
Seni Seviyorum ❤️
Sağlıklı yaşam dileği ile 🖋️🇹🇷🇦🇿🇹🇷🇦🇿
152 notes · View notes
emretekinresmi · 2 years
Text
Cemaatinin aile/hanedan saltanatı olmadığının ispatıydı Ahmet Ustaosmanoğlu hocanın halef konuşması.
Bizzat Efendi Hazretleri’nin oğlu, halefin kendisi değil de Hasan Efendi olduğunu açıklıyor hiç enaniyet davası gütmeden.
Cemaatte taht kavgası çıkacak diye iştahları kabaranlar almışlardır cevaplarını umarım.
Sarıklıları darağacında sallandıranlar, bugün meydandaki sarıklılar ile kıvrandılar hamd olsun.
Her cemaatten milyonlarca insan oradaydı. İttihad-ı İslâm'ın bir prototipi gibi.
Nurcusu, Menzilcisi, İskenderpaşalısı, hiç bir cemaate müntesip olmayanı..
Tüm ehli sünnet cemaatler yek ağızdan Allahu Ekber diye titretti meydanı.
Mübareğin vefatı bile rahmet oldu ehl-i imana.
Farklı meşreb ve menheclerden milyonlarca Müslüman ihtilafı bırakıp, omuz omuza naaşının ardında küffara korku, dosta ferahlık nefhettiler.
Ğârka-i nur olsun ebed yolculuğu..
24 notes · View notes
brincandodeserfeliz · 2 years
Text
Tumblr media
Quero passar o resto dos meus sorrisos contigo.
Imagem @dilruba-hanedan
17 notes · View notes