Tumgik
#eser sahibi
damladanummana · 2 years
Text
Kûn Fe Yekûn
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
anonimbeyy · 2 months
Text
📌RAMAZAN'A DÂİR ☪️ 2024☪️
-Hazırlık aşaması:
°Herkes kendi mezhebine dair bir ilmihal kitâbından oruç bahsini baştan sona okuyacak. Bu kesinlikle ramazana bırakılmamalı. (Ömer Nasuhi bilmen tavsiyemizdir)
° Sosyal medya azaltılmalı. Uyku düzeni sağlanmalı vb hususlar.
° Bütün ibadetler kadir gecesine bırakılmamalı. Her gece kadir gecesi bilinmeli. Bayram temizliği uğruna son günler heba edilmemeli. (Son on gün miktar arttırılabilir.)
°Ramazana dair çizelge/planlar hazırlanacak. Okunacak kitaplar,hatimler, zikirler ve yapılacak ibadetler belirlenecek.
-Ramazanda neler yapılabilir:
📌1) Ramazan Kurân Ayıdır!
- kuran okumayı bilmeyenler elifbaya başlamalı. Camiilerden, kuran bilenlerden, YouTube derslerinden yardım alınmalı.
-kuran okumayı bilip tecvid ve yüzüne okuması eksik olanlar, tecvid eğitimi almalıdır. Yüzüne ise bol bol okuyup geliştirilmelidir. (Yardım alınacak yerler ilk maddeyle aynı)
-yüzüne güzel kurân okuyanlar okuyabilecekleri kadar kuran okumalı. Mukabelelere katılmalı. Not: mukabele ramazan ayında yapılır erken veya geç olmaz.
📌2) Kurânı anlamaya odaklan!
-Kurânın muhtevasına her müslümanın hakim olması gerekir. Kuranı tanımaya dair gayret etmeli. (Örn. Murat padak cüz cüz kuranı tanıyalım kitabından her gün bir cüzün içeriğine bakilabilir.)
-Günlük okunan kuranla birlikte meali de okunabilir. (Celaleyn,hasan basri Çantay tefsir meali tarzı bir eser bitirilebilir.)
-Ya da YouTube derslerinden bir sure belirlenip onun tefsiri dinlenip not alınabilir. (Safvetut tefasir dersi vb)
📌 3)Kur'an en güzel sünnetle anlaşılır:
-Ramazanda belirli sünnetler belirle ve onları uygulamaya çalış.
(Cemaatle namaz kılmak, gün içindeki nafileler vs.)
-Her güb bir veya daha fazla hadisi şerif oku ve uygula. (Riyasüz Salihin, hadislerle islam vb bir kitabı günlük düzenli olarak oku)
📌4) Namazsız mümin , Teravihsiz Ramazan olmaz:
-5 vakit namaz eksiksiz kılınmalı. (Namaz kılmayanlar namaza başlasın. Sünnetleri terkedenler sünnetlere riayet etsin. Kaza namazları olanlar çizelge yapıp kaza namazlarını bitirmeye gayret etsin.)
-Ramazanın coşkusu camiilerimizde yatsıdan sonra kılınan Teravihle yaşanır. Teravihi 30/30 yapmaya gayret et.
-Ramazan demek gece ibadeti demek, Bu ay sahurda Teheccüd namazına kalkarak adet hâline getirmeye çalış.
-kuşluk, evvabin , mescid , tesbih namazları gibi nafile ve sünnet namazları kılarak Ramazanı ihya et.
📌5) Ramazan Dua ve zikir ayıdır:
- Namazlardan sonra tesbihatını düzenli olarak yap ve hiç bir namazdan sonra duasız kalkma. Gazze dahil olmak üzere bütün mazlumlara hususen dua et.
-sunnette ve kuranda geçen zikirler ve dualara dilini alıştır. (İmam nevevinin el ezkarı okunabilir.)
-peygamber efendimize bol bol salavat getir, istiğfarı da unutma.
📌6) malınızla cihâd etmek ve sadaka, fıtre vs vermek:
-Ramazan diyince akla elbette fitre gelir. Fitreler ihmal edilmeyip ailecek daha evvel belirlenen ihtiyaç sahiplerine verilmeli.
-Ramazan kolisi hazırlanıp Ramazandan evvel ihtiyaç sahibi bir eve hediye edilebilir.
- Herkes 30 gün boyunca gücü yettiği kadar her gün sadaka çıkarabilir. (Örn. Günde 10 Tl ile 30 gün için 300 Tl sadaka vermek)
📌7) Ramazan nefsin tezkiyesi ayıdır:
-Kişi imkanı ölçüsünde itikafa girmeli, itikâfın manevi lezzetinden ve ecrinden faydalanmalıdır.
-Sosyal medya kullanımı azaltılmalı. Ömür sermayesi muhasebe edilmelidir.
-Ramazanda iftar sofrası hazırlayalım derken yemekler israf edilmemeli unutmayalım ki ramazan israfı mübah kılmaz!
- Ramazan sadece midenin aç bırakılması olmamalı. Göz, kulak haramdan, dil yalandan gıybetten arınmalı, bütün organlar için aynı hassasiyet gösterilmelidir.
-sılayı râhim çoğaltılmalı, küsler barışmalıdır.
-bir ayağımız her zaman ilim meclislerinde olmalıdır.
Not: Unuttuğumuz veya sürçi lisan ettiğimiz bir şey varsa hakkınızı helal ediniz. Fisebilillah hazırlanmış bir yazıdır. Umarım faydalı olur. Unutmayalım bu belkide son ramazanımızdır. Allah, Hayırla ramazana kavuşmayı ve Affolunmuş bir şekilde ayrılmayı hepimize nasip etsin.
106 notes · View notes
murat-o41 · 10 months
Text
Karımı ve Kaynanamı Zorla Siktiler! (Eser 32 Y., Isparta)
Slm adım Eser, 32 yaşındayım. Karım 28 yaşında, esmer ve zayıf biri. 3 aylık evliyim. Isparta'nın köylerinden birinde kaynanamla beraber yaşıyoruz. Yani anlayacağınız İçgüvesiyim. Kaynanam 55 yaşında, fakat 40 yaşlarında gösteren, kumral, kapalı bir kadın. Kızını benimle evlendirirken borçlanmış, ödeyebilmek için Antalya'ya gidip çalışmayı düşünüyordu. Kaynanam bağ bahçe işleriyle meşgul, maddi durumu pek iyi sayılmazdı. Kayınbabamı 2 yıl önce kaybettikten sonra dahada zorlanmaya başlamıştık. Evlendiğimde karım duldu, görücü usülü ile evlenmiştik. Hiç sormadım, ama geçmişi de pek iyi sayılmazdı, eski kocası onu satmış diye söylentiler vardı.
Elma toplama zamanı gelmiş, yakın ilçedeki Elma bahçelerinde çalışacak adam aranıyordu. Kaynanam, "Üçümüz gidelim, para kazanırız." deyince, "Olur." dedim. Karım pek memnun olmasa da kabul etti. Elma bahçesinin sahibi köye kadar araç yollayıp, o araçla gidecektik. Pazar günü köyden 40 kişiyle, 2 ayrı arabada 20'şer iki grupla Elma bahçesine vardık. Bahçe sahibi Halil diye, 50 yaşlarında, iri yarı, göbekli, kaba sesli biriydi. Yapılması gerekenleri anlatıp, kahvaltı yerini gösterdi. Kahvaltı yaparken isimlerimizi yazıp bahçeye gittik.
Üçer kişilik ekipler halinde, birer ağaca başladık. Kaynanam ve karım alttaki dallardan toplalarken, ben merdivenle uçlara çıkıp topluyordum. Bahçe sahibi sürekli etrafımızda gezinip kontrol ediyor, bizimköylü Cemal amcaya bizi gösterip, bizim hakkımızda birşeyler soruyor, o da elini ağzına tutmuş anlatıyordu. Halil yanımıza gelip, kaynanama bakıp duruyor, ne kadar zengin olduğundan, karısının yıllar önce öldüğünden, yanlızlığın bir erkek için zor olduğundan bahsedip, sohbet etmek istiyordu. Kaynanam da, ben varım diye olsa gerek, pek konuşmuyordu. Öğleye doğru kaynanam karıma, "Uzaklaşalım da su dökecem, benimle gel." dedi ve uzaklaştılar. Ben de ağaçtan onlara bakıyordum. Hemen arkalarından bahçe sahibi de yavaş adımlarla gidince, şüphelenip ağaçtan inerek, ben de peşlerinden gittim. Halil ilerde çökmüş, saklanır gibi, bir yere bakıyordu. Derken ayağa kalktı. Kaynanam ve karımı gördüm, geliyorlardı. Halil önlerine geçerek, kaynanama, "Bak sen de dulsun, ben de. Seni beğendim, ne dersin, bir kere verirsen sana 10 yövmiye veririm!" dedi.
Kaynanam da, "Manyak mısın sen be adam? Kızımın yanında olmaz!" dedi. Halil, "İstersen kızına da 10 yövmiye veririm, tazecikmiş. Ben birşeyi istedim mi alırım, zorla dersen o da olur!" dedi. Kaynanam, "Damadım merak eder, biz senin bildiğin kadınlardan değiliz, çekil de çalışalım!" dedi. Halil de, "Öyle olsun! Ben yapcağımı bilirim!" diyerek gitti. Ben tekrar ağaca döndüm. Arkamdan kaynanamla karım geldiler, aralarında konuşarak çalışmaya başladılar. Karım kısık sesle, "Yarın gelmeyelim, ben tanıyorum bu tipleri!" dedi. Kaynanam da, "Ben rahmetliye söz verdim, istesem de yapamam!" dedi. Karım, "Adam inatçıya benziyor, bir fenalık yapmasın?" dedi. Kaynanam da, "Korkma, kaba gürültü hepsi, herkesin içinde birşey yapcak hali yok ya! Senetler olmasa bir dakika durmazdım. Aman yine de dikkat et, Eser duymasın!" dedi.
Derken öğlen oldu. Yemek yedik. Halil Cemal ile birşeyler konuştuktan sonra, kaynanama ve karıma, "Siz içerde diğer kadınlarla elma seçin!" dedi. Bana da, "Sen de yine ağaçta, başkasıyla çalış!" dedi. "Olmaz!" desem de, "O zaman hepiniz bırakın gidin!" dedi. Mecburen kabul ettik. Ben ağaca, kaynanamla karım da ilerde, büyük, eski saç kaplama barakaya, elma seçmeye gittiler. Yarım saat sonra Halil de gitti barakaya. Aradan 10 dakika geçmeden Cemal de barakaya girdi. Ben şüphelenmeye başladım, ama kötü birşey olmasına da ihtimal vermiyordum.
İstirahat molası verilmesiyle, ben hemen barakaya arkadan yaklaştım. İçerden hıçkırık, ağlama ve 'Şap, şap, şap!' sesleri gelince, 'Ne oluyor?' diye, barakadaki bir delikten baktım. Gördüklerim karşısında şok oldum! İçerde sadece 2 kadın vardı, kaynanam ve karım. İkisinin de ağlamaktan gözleri şişmiş bir haldeydiler. Halil kaynanamı, Cemal de karımı, elma kasalarının üstünde domaltmışlar, hem sikiyorlardı, hem de ellerinde Cameralı Ceptelefonlarıyla kaydediyorlardı! Öylece dondum kaldım, kıpırdayamıyordum. Kan beynime sıçramıştı, içeriye dalıp ikisini de öldürmeyi düşünüyordum. Tam o esnada arkamda birisinin olduğunu hissettim. Dönüp bakacaktım kim diye, ağzıma elini kapayarak, boğazıma bıçağı dayadı ve "Şşşşşt, sesini çıkarma!" dedi. Bu Halilin oğlu Musa idi. "Sesini çıkarırsan keserim! Babam sanırım içerde kaynananı sikiyor?" diyerek delikten baktı ve "Ooooo, Cemal de karını sikiyormuş ya!" dedi. Halilin oğlu delikten bakarken ben sadece içerde geçen konuşmaları duyabiliyordum. Halil Cemale 2 yövmiye sözü verip, "Sana, zorla da olsa sikerim dedim, değil mi!" diyordu. Pezevenk Cemal de, "Sağolasın! Nasıl, dediğim kadar varmış değil mi? İstersen değişelim, birde bunun tadına bak!" dedi. Halil de, "İdare eder, şu oruspuyu bir dölleyim de, bakarız..." dedi. Cemal, "Aman sakatlık olmasın, ben dışına akıtacam!" dedi ve hayvan gibi böğürmeye başladı, Pezevenk galiba boşalmak üzereydi...
Musa elini sikime atıp yokladıktan sonra, "Bak bak, sizinköylü Cemalin yarak seninkinden nekadar büyük!" diyerek kafamı deliğe yanaştırdı. Delikten baktığımda, Pezevenk Cemal karımın götünün üstüne boşalmış, yarağını karımın şalvarına siliyordu. Pantolonunu çekip toparlanırken, karım da kendini yere attı. Halil ise halen kaynanamı sikiyordu. Kaynanam, "Yeter artık, damadım gelir belki!" dedi. Halil de, "Gelirse gelsin!" diyerek ve hayvan gibi hırlayarak kaynanamın üstüne abandı kaldı. Az bekleyip, "Cemal sen dışarda bekle, kimse gelmesin!" dedi ve toparlandı. Kaynanama da elindeki Ceptelefonunu gösterekek, "Artık yarın devam ederiz, yoksa bu görüntüleri herkes görür! Yarın gelirken ikiniz de uzun etek giyin gelin, altınızda birşey olmasın, amınızda kıl dahi olmasın! Şimdi gidin çalışın!" dedi ve çıktı.
Musa da bana, "Babam her sene bir karıyı siker ve bol para verir siktiği karıya, şanslısın, kaynanan zengin olacak!" dedi. Ben şaşkın haldeydim, ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Musa elini ağzımdan çekip, kolumdan sürükleyerek tehna bir yere doğru yürüdük. Bana elindeki bıçağı göstererek, "Eee, ne yapmayı düşünüyorsun?" dedi. Ben de, "Hepinizi öldürecem!" dedim. Musa da, "Öldürecen ha? Geçen sene babam yine aynı yerde 30 yaşlarında bir kadını zorla bağırta bağırta sikti. Kadın gitmiş kocasına anlatmış. Ertesi gün kocası geldi, o da senin gibi hepimizi öldürecekti güya, daha elini kaldıramadan kafasına odunu yedi. Kendine geldiğinde, elleri bağlı bir şekilde, karısının sikildiği yerde babam onu götünden sikiyordu. Karısı da karşısında ağlayarak kocasının sikilmesini seyretti. Babamdan sonra, bizim elemanlarla, 8-10 kişi daha siktik adamı, götünü boruya çevirdik! Adam sonra karısıyla birlikte memleketi terketti. Yani diyeceğim şu: Öyle, asarım keserim diye düşünmeyeceksin, görmezlikten geleceksin. Hem para sıkıntınız da olmaz!" dedi ve elime 100 Lira sıkıştırdı, "Yoksa seni de kaynananın ve karının önünde sikeriz, ibne yaparız! Hadi şimdi git işinin başına!" diyerek gitti.
Sersem gibi olmuştum, nasıl çalıştığımı bilemez halde akşam oldu. Arabaya binerken kaynanamın ve karımın yüzleri kıpkırmızı, kafaları öndeydi. Pezevenk Cemal de bizimle aynı arabadaydı ve pis pis sırıtıyordu. Eve geldiğimizde kimseden çıt çıkmıyordu. Dışarı çıkıp, bira almak için bakkala gittiğimde, Pezevenk Cemal da oradaydı. Birer bira alıp çıktık, tepede oturduk epeyce konuştuk. Cemal bana, "Bak bana kızma, belki bilmiyorsun ama, karını senle evlenmeden önce de çok siktim. 50 Liraya sikiyordum hep, gerçi bu sefer bedava oldu ama, neyse. Bak iyi dinle beni, bunlar belalı, sakat birşey yapmaya kalkışma, bırak sıkılıncaya kadar siksinler!" dedi. Gece 11 gibi eve döndüğümde ışıklar sönüktü, kaynanam salonda uyuyordu. Yatakodamıza gittim, karım da uyumuştu. Banyo yapmış, saçları mis gibi kokuyordu. Yattım, ama uyuyamadım. Karım sayıklıyordu, "Cemal yapma! Annemin yanında olmaz!" sayıklamaları ile sabahı etmiştim.
Sabah evden çıkarken, kaynanamla karım, Halil'in istediği gibi uzun etekler giymişlerdi. Bahçeye vardık, kahvaltımızı ettik. Cemal bizi araçla, gözden uzakta ayrı bir bahçeye götürdü. Ağaçları yüksekti ve seyrek elmalar vardı. Musa yanımıza gelip, "Siz ilerdeki barakada elma seçin, Eser de kasa çekecek!" deyip, kaynanamı ve karımı barakaya yolladı. Sonra kolumdan tutarak, birlikte barakanın arka tarafına yürüdük. Arka taraftaki küçük pencereden çaktırmadan içeriye bakmamı ve olan biteni sessizce seyretmemi istedi. Kaynanam ve karım boş kasaların üstüne oturup beklerken, içeri Halil girdi. Musa bana, "Bekle ve gör şimdi!" dedi.
Kaynanam, "Elmalar nerede? Çalışmaycakmıyız?" diye sordu. Halil de, "Merak etme çalışacaksınız, ama başka şekilde!" deyip, karımın eteğini beline kadar sıvadı, "Aferin, tertemiz olmuş!" dedi. Birer tane Hap verdi, "Alın şunları yutun!" dedi. Ben Musaya sordum, "Ne Hapı o?" diye. Musa da, "Boşver ne Hapı olduğunu, o hapı yutunca kaynanan sana bile verir, inan bana!" dedi. Kaynanamla karım Hapları yuttular. Çok geçmeden Hap etkisini gösterdi herhalde ki, Halil kaynanama, yere hasırın üstüne sırtüstü uzanmasını ve eteğini beline kadar sıvayıp, bacaklarını açmasını söyledi. Kaynanam ruh gibiydi, söyleneni hiç itirazsız aynen yaptı. Karıma da kaynanamın bacak arasına doğru domalmasını söyledi. Bunlar olurken Musa da yanımda sikini çıkarmış sıvazlıyordu. Karım kaynanamın bacak arasına domalınca, Halil de karımın arkasına geçip eteğini beline sıvayıp, götüne bir iki tokat atıp, parmakladı. Halil sonra da kendi pantolonunu ve külodunu çıkardı. Halilin yarak ta kocaman, kalın ve damarlı birşeydi. Halil yarrağını karımın amına ve götüne sürterken, kaynanam da kafasını sağa sola sallayıp inliyordu...
Halil, "Çok karı siktim bu güne kadar, ama sizin gibisini görmedim! Ananı dün dölledim, bugün de seni dölleyecem Orospu!" deyip, yarağını karımın amına sert bir şekilde, tek hamlede soktu ve pompalamaya başladı. Musa kolumdan tutarak, "Hadi içeri gidelim de yakından bakalım!" dedi. Ben hemen, "Olmaz!" dedim. "Sen bilirsin..." deyip beni orada bırakıp gitti içeriye. Artık daha fazla bakamadım ve olduğum yere oturdum. Bakmıyordum, ama kaynanamın ve karımın barakada çınlayan zevk çığlıklarını duyabiliyordum. Bir süre sonra o zevk çığlıkları hafifledi. Sesler iyice kesilince, Halil bana seslendi, "Eser içeriye gel! Gel bak, karı nasıl sikilirmiş, nasıl döllenirmiş!" diye. Zar zor kalkıp içeri gittim. Kaynanam dörtayak üzerine domalmış bir vaziyette Musa'nın sikini yalarken, karım yere yüz üstü uzanmış, "Harikaydı..." diye mırıldanıyor, amından Halil'in dölleri akıyordu. Halil de kasanın üstüne oturmuş, bir sigara yakmış, sikini mendille temizlemeye çalışıyordu. Ben resmen şoktaydım.
Halil beni görünce, cebinden bir tomar para çıkarıp önüme attı ve "Artık çalışmanıza gerek yok, size bakarım. Fakat, sikim kalktıkça, hem kaynananı, hem de karını sikecem. Oğlum da sikecek! Haberin olsun!" dedi. Musa kaynanamı sırtüstü yatırdı, bacaklarını ayırdı ve amına sokup sikmeye başladı. Bir ara kaynanamla göz göze geldik, kaynanam (Hapın da etkisiyle) zevkten uçmuş bir halde, Musayı kendine çekiyor, bacaklarını havaya kaldırıp Musa'nın amına girmesine yardım ediyordu. Kaynanamı o vaziyette görünce, nedense sikim taş gibi olmuştu. Karım da bu dünyada değildi sanki, domalıp, "Ben doymadım, yarak istiyorum daha!" deyince, ben Halile baktım, acaba karımı yeniden sikecek mi diye. Halil de bana, "Hadi durma sik karını!" dedi. Hemen pantolonumu ve külodumu çıkarıp, karımın arkasına yanaştım ve amına soktum. Karımın amı vıcık vıcıktı. Gördüklerim yüzünden olsa gerek, karımın amına 3-4 kere sokup çıkardıktan sonra hemen boşaldım ve çekildim...
Musa kaynanamın üstüne abanıp kalınca, onun da kaynanamın amına boşaldığını anladım. Musa kaynanamın üstünden çekilip ayağa kaltı, siki halen dimdikti, sonra karımı kaynanam gibi gibi yere sırtüstü yatırıp, bacaklarını omzuna aldı ve karımı sikmeye koyuldu. Bu sefer kaynanam, "Ben de doymadım, yarak istiyorum!" diyerek beni yanına çağırdı. Ben Hap falan almadım, ama sanki ben de bu dünyada değildim, kaynanamı ikiletmeden yanına yanaştım. Kaynanam yarı inik sikimi aldı ağzına ve emerek kaldırdı. Sonra da kendimi kaynanamı sikerken buldum. Ben kaynanamın amına pompalaren, kaynanam, "Daha sert! Daha sert!" diye bağırıyordu. Kaynanamın amına sokup çıkarırken, amından Musa'nın dölleri dışarı sızıyor, dahada heyacanlanıyordum. Kaynanam inleyip titremeye başlayınca geldiğini hissetim. Ben de patladım ve bitkin bir durumda kaynanamın üzerine yığılıp kaldım. Musa halen karımı sikiyor, karım da, "Evet! Evet!" diye bağırıyordu. Galiba karım da gelmişti. Ben kaynanamın üstünden kalkarken kaynanamın yüzüne bakamıyordum. Ayağa kalktığımda, Cemal Ceptelefonuyla bizi çekiyordu. Sanırım ben kaynanamı sikerken de kaydetmişti...
Giyinip çıktım. Barakanın dışında oturup sigara içerken, Halil yanıma geldi ve "Cemal'i sorun etme, sizin köyden çok kadın ayarladı bana. Kaynananla karını temizlenmeleri için eve gönderiyorum, sen de şimdi diğer işçilerin yanına git, öğle yemeği zamanı, kimse şüphelenmesin. Bugünlük çalışıyormuş gibi yap. Akşama oğlumla birlikte sizin eve uğrarız!" dedi. Ben diğer işçilerin yanına giderken, kaynanamla karım da Cemal'in arabasına biniyorlardı. İkisi de çok mutlu görünüyorlardı.
Akşama kadar elma ağaçlarında çalışıyormuş gibi yapıp vakit geçirdim. Akşam diğer işçilerle araçlara binip köye vardık. Eve girdiğimde kaynanamla karım salonda TV izliyordu. Banyoya girip duşumu aldım, akşam yemeğini yedim, ben de oturdum TV izlemye başladım. Kimseden çıt çıkmıyordu. Saat 9 gibi kapı çaldı. Kapıyı açmaya kaynanam gitti ve Halil'in kucağında salona girdi. Arkasından Musa, elinde iki poşet yiyecek içecekle girdi salona. Poşetlerin birinden Rakı ve bir salkım Muz çıkarıp sehpaya koydu, poşetleri elime tutuşturup, "Bardak ve su getir de, bir iki duble atalım!" dedi ve gitti direk karımın yanına oturdu. Ben poşetleri mutfağa bırakıp, su ve bardaklarla salona geldiğimde, Halil yine kaynanamla karıma o Haplardan veriyordu...
Biz birer duble Rakı içtikten sonra, kaynanamla karımın yuttukları Haplar da etkisini göstermeye başlamıştı. Musa karımın dudaklarına yapışıp, elbiselerini parçalarcasına soydu. Halil de kaynanamı soymuş, kaynanama sakso çektiriyordu. Musa karımı bizim yatakodasına götürken, Halil de kaynanamla birlikte, kaynanamın odasına gitmek için kalktılar. Odaya giderlerken Halil bana, "Eser sen de soyun ve yanımıza gel!" dedi. Ben bir duble Rakı daha atıp, soyundum ve kaynanamın odasına gittim. Odaya girdiğimde Halil altta, kaynanamı kucağına almış, hoplatarak sikiyordu. Durdum biraz seyrettim. Sikim kalkmıştı seyredeken. Halil, "Ben amından sikerken, sen de götten yap!" diyerek, kaynanamı kollarından tutup kendine çekerek, kaynanamın götünü domalttı. Yatağa çıkıp sikimi tükrükleyip kaynanamın götüne zorladım. O ana kadar girdiğim en küçük delikti. Üçüncü hamlemle ucu girdi. Hepsini sokmamla, kaynanam feryat etmeye başladı. Fakat 10 dakika sonra alışmıştı. Osuruklar eşliğinde kaynanamın götünü sikip boşaldım...
Banyoya gittim, sikimi temizleyip yatakodama baktım. Musa karımı domaltmış götten sikiyordu. Sanırım karım daha önce de arkadan vermiş olmalı ki, Musanın yarağını zorlanmadan alıyordu götüne. Musa beni görünce, "Gel gel, sen de ağzına ver Orospu karının!" dedi. Yanlarına gidip karımın ağzına verdim inik sikimi. Karım kudurmuş gibi yalayarak kaldırdı, serleştirdi. 5 dakikaya kalmadan karımın ağzına boşaldım. Karım döllerimin çoğunu yuttu, bir kısmını da tükürerek çıkardı. Ben, "Benden bukadar!" deyip, gittim duş alıp salona geçtim. Rakı içip TV izliyordum. Yarım saat sonra karım geldi yanıma, duş almış, bornozla yanıma oturdu. Karıma baktığımda, ne kadar mutlu olduğu yüzünden okunuyordu. "Gittiler mi?" dedim. Karım da gülerek, "Yok, annemi sikiyorlar daha!" dedi...
Daha düne kadar, büyük bir hırsla hepsini öldürmek geçiyordu kafamdan. Ama şimdi kaynanamın ve karımın ne kadar mutlu olduklarını görünce, o düşünceden vaz geçtim. Hem parasal yönden de bir problemimiz kalmamıştı. İtiraf etmesi çok zor, ama bu durumdan ben de memnun sayılırım!
[Eser]
104 notes · View notes
blogwan · 9 months
Text
İlimlermeclisi - Silver
Din ilimleri ve Havas İlimleri, evreni ve onun gizli güçlerini anlamayı amaçlayan iki ayrı çalışma alanıdır. Din Bilimi, daha iyi bir yaşam elde etmek için pozitif düşüncenin gücüne ve manevi ilkelerin kullanımına odaklanan manevi bir felsefedir. Tanrı'nın akıl gücüyle erişilebilen evrensel bir enerji olduğu fikrine dayanır. İbn Rüşd'e göre ilimde otorite sahibi olanlar veya rasihu, zahirde şeriat içindedirler. Bu ilimlerin çekirdeği, sahabenin sohbet dairelerinde teşekkül etmiş ve daha sonraları din ilimleri, bunlara yardımcı olan ilimler ise alet ilimleri olarak adlandırılmıştır. Havas İlmi ise evrendeki gizli güçleri ve bu güçleri kullanmanın yollarını konu alan okült bilim türüdür. Okült ilim veya gayb ilmi olarak da bilinir. Taşköprizade Ahmed Efendi'ye göre ya ruhun gücü (büyü) ya da. Çeşitli taşlar ve madenler, bitkiler ve hayvanlar üzerine pek çok eser Havas ilmi adına yazılmıştır. İbn Haldun, hava ilmini onun bir parçası olan tasavvuf ve simya ile birlikte ele alır ve başlangıçta Müslümanlar arasında böyle bir şey yoktu. Hem Din ilimi hem de Havas İlimleri evrendeki görünmeyen ve gizli güçleri ele alsalar da yaklaşımları farklıdır. Din Bilimi, pozitif düşünmenin gücü ve manevi ilkelerin kullanımına odaklanırken, Havaş Bilimi, okült ve gizli güçlerin kullanımı ile ilgilenir. Seyyid Hüseyin Nasr'a göre bu ilimler, tahrif edilmemiş şekliyle, kâinattaki gizli güçleri ve bu güçleri kullanmanın yollarını ele alırlar. Bu iki çalışma alanını anlamak, bireylere evren ve onun gizli güçleri hakkında daha derin bir anlayış sağlayabilir ve daha iyi bir yaşam elde etmelerine yardımcı olabilir. Bu gibi içerikler için web sitemiz sizlere oldukça fayda sağlayacaktır.
491 notes · View notes
savasbitti · 1 month
Text
Tumblr media
"ben Helios'un kızı, Aiaie Cadısı Kirke. hayatım boyunca trajedinin beni bulmasını bekledim. nulacağından hiç kuşkum yoktu çünkü başkalarının hak ettiğimi düşündüğünden daha fazla arzum, isyanım ve gücüm vardı, yıldırımları üstüne çekecek şeylerdi bunlar. ve bir gün, artık bu dünyaya dayanamayacağım, diye düşündüm."
"yüreklerimizde gerçekte ne olduğu bilinseydi kaçımız affedilirdi?"
"dünya çirkin bir yer. biz de dünyada yaşamak zorundayız."
Yunan mitolojisinde Güneş tanrısı olarak karşımıza çıkan Helios'un kızı Kirke'dir. Kirke aynı zamanda sürgüne gönderilmiş bir nympha özelliğini taşır ve çoğunlukla eser boyunca Aiaie cadısı olarak karşımıza çıkar. Onun çocukluğundan itibaren sevilmeyişi, hor görülmesi, ailesi tarafından dışlanması onun bu serüvene ve cadı olmasında etkili olmuştur. Homeros'un destanlarında gördüğümüz, İkaros, Minotauros, Prometheus, Zeus ve Odysseus gibi tanrılar veya tanrılar gibi efsaneleşen kahramanlar karşımıza çıkar. Kirke uzun yıllar boyunca yaşadığı dışlanmanın kavgasını tek başına vermiştir. Yalnız bir kız çocuğu ve bir kadın ve sonunda da bir anne olarak başından geçenleri, nelerle mücadele ettiğini içten bir şekilde anlatır bize. ben kitabı okurken yer yer sıkıldım, belki bu Yunan mitolojisi hakkında çok bilgi sahibi olmadığım içindi ama bir bakıma bir giriş niteliği de taşıyor bu kitap, sadece insanlar arasında değil mitolojik tanrılar arasında bile nasıl bir kargaşa ve gürültünün olabileceğini, titanlar ile Olymposluların süregelen savaşını da görmek mümkün oluyor.
8 notes · View notes
hattabi · 4 months
Note
Es selamu aleykum abi..ben arapça ders alıyorum ama aldığım kişiler küfür ve bidat ehli..Bunda bı beis var mı?
Aleykum esselam kardeşim. İlim ehli, bidat ehli kimselerden ders alınması konusunda bazı şartlar koşmuştur.
Özellikle alacağınız dersi sünnet ehli bir imâmın/hocanın öncülüğünde alma durumunuz yoksa ve yalnız o kimselerden alınıyorsa,
Kişi itikadında yakîn ve mubtedi olan kişi de bid’atına davet eden kimse değilse.. Bu halde 'dikkat edilerek' gereken ilmi almanızda umarım bir sakınca olmaz. Ne yazık ki Arap dilini günümüzde ehli sünnet bir hocadan alma durumu hayli zor. Senelerdir hocalar ile ilişki kuruyorum ancak itikada dair bir şey konuşmuyorum. Onda olan ilmi alıp köşeme çekiliyorum. Şuan bende mısırlı bir hoca ile ders yapıyorum, kendisi selefe meyilli ancak mısırda eşari ekolünü ders olarak öğrencilerine anlatmış. Kıraat alimi, hafız, dört mezhebin ve i’tikâdi mezheplerin ihtilaflarına vakıf. Ben soru sormadan da görüşlerini zikretmiyor. Hatta dün derste 'bid'at' ile ilgili konu açıldı, bazı hadisler ve selefin görüşleri zikredildi. Ben ondan aslen dinimi değil Arap lügatını almak istediğim için konunun mahiyetinden daha çok kullandığı cümlelerin, belagatın, fesahatın yoğunluğuna odaklanıyorum. Yoksa onunla münakaşaya giremem dilim ona yetmez) Ne kadar onunla konuşursam benim için 'Arap dilinde' bir artı olarak görüyorum.
Size tavsiyem ise şayet bulabilirseniz -birkaç mesele de ihtilaf etseniz dahi- en azından esere tâbi olan, selefin menhecinde ilerleyen bid'atını insanlara kusmayan kimseleri arayın. Bunu da bulamazsanız emin olun kendiniz okuyup/çalışmanız, bid'at ve küfrünü yayan bir kimseden ders almanızdan daha hayırlıdır. Bu şekilde şekten, şüpheden selamette olursunuz. Vallahualem.
İmâm Mâlik rahimehullah şöyle diyordu:
“Dört kişiden ilim alınmaz, bunların dışındakilerden ise alınır:
İnsanların en çok rivâyet edeni olsa da sefiliğini ilan eden sefihten,
Rasûlullah ﷺ adına yalan ile itham edilmese de insanlar ile konuşmalarda yalan söyleyen yalancıdan,
Hevasına davet eden heva sahibinden,
Ne tahdis ettiğini bilmeyen fazilet sahibi âbid şeyhten.”
6 notes · View notes
kurbaga · 2 months
Text
dün fartankara’da beyinli bir parçanın önünde dururken eser sahibi geldi kozmos falan diye eseri anlatmaya başladı sonra eheh ben de nörobilimdeyim dedim biz konuşurken başka biri geldi ahah ben de nöroloğum dedi. neuro people dont talk about your jobs when they see brain imagery challenge(failed and everyone died)
2 notes · View notes
estellamila · 10 months
Text
Bazen çocuğum olsun da ona beslenme çantası hazırlayayım istiyorum. İlkokula başladığımda, beslenmemi hep bahçede yerdim, abimin sınıf arkadaşları her gün gelip dalga geçerdi dizimin üstünde minik bir örtü serip çam altına oturup beslenme yapıyorum diye (onlar piknik örtüsü derdi dalga geçmek için ne alakaysa)
Minik Kübi'yi ve onun kimseyi sallamayan hâlini özledim. Ne zaman kendimi küçüklük halimle yan yana getirsem, kafamda hatıralar arası bir zaman yolcuğu düzenlesem yani, minik Kübi ya ağzıma sıçıyor her şeyi mahvettin bir boku beceremedin diye ya da halime üzülüp bana sarılıyor yanımda olmaya çalışıyor (ki bu hâli sanırım daha nadir) ya da sessizce üzülüyor böyle üzülüyor ama uzaktan herhangi bir teselli, şefkat emaresi vermeden. Merak etmeyin küçük Kübi'nin gerçek olmadığını biliyorum ve bana zarar veremez snjvkwkckss
Ne alaka bilmiyorum eser miktarda kalan self love biraz da çalışıyor sanırım bazı anlarda ve çocukluğum beni sarıp sarmalayabiliyor galiba o anlarda azıcık da olsa şefkatli bir şekilde yaklaşabiliyorum kendime.
Her neyse taa en başa dönüyorum anne olup beslenme çantası hazırlama istediğime. Böyle hani özene bezene hazırlanan beslenme çantaları olur ya Asyalı youtuber anneler filan video bile çekiyor hatta, aslında onlardan bahsediyorum. İşte şu an sabahın erken serinliğinde uyanmış, hayattaki majör sorularına çözüm bulmuş ve tüm yönlerinde olmasa da hayatın önemli alanlarında belli bir dengeye ulaşmış bir anne olabilmeyi isterdim, çocukları kaldırmadan kahvaltılarını ve beslenme çantalarını hazırlıyorum, sonra gidip çocuklarımı uyandırıyorum ve gün başlıyor. Yani bu tarz bir huzura erişmem için ne çocuk sahibi olmak ne de beslenme çantası hazırlamak şart değil aslında, biliyorum. Ama niyeyse o videodaki annelerin garip bir huzuru ve hatta hayatlarına dair gururlu oldukları bir şeyler var gibi geliyor. Ne olduğunu tam olarak çözebilmiş değilim belki bir nevi satış stratejisidir, daha çok izleyiciye ulaşmak için belki de ancak anne olunca anlayabileceğim bir şeydir LoL (annem bu yazıyı okusa kesin burda kendinden emin bir şekilde neyden bahsettiğimi bilemeden evet anne olunca anlarsın derdi neden bilemeyeceğini düşünüyorum çünkü muhtemelen kendisi de asla bu bahsettiğim hissi tam olarak yaşayamadı çünkü huzur nereyse oranın tersi istikamete yürüyün bizim eve çıkar yol wndgnedsassg)
Her ne ise sanırım bu benim şu ana kadar hiç hissedemediğim bir duygu hâli, bilmiyorum, garip bir huzur gibi geliyor ama düşününce ne huzuru yaa çocuk sahibi insanların hayatından kaos gürültü eksik olmaz ki diye düşünüyorum.
Yani ben çocuk sahibi olsam bu ruh haline erişir miyim? Sanmıyorum, en azından şimdilik bu bana çok uzak geliyor. O yüzden de bir gün çocuk yaparsam tıpkı benim ebeveynlerimin beni mahvettiği gibi ben de kendi çocuğumu mahvederim diye çok korkuyorum. Sanki sonsuza kadar bir şeyleri, birilerini sorgulamakla ve onlardan şüphelenmekle lanetlenmişim, en çok da kendimi sorgulayıp kendimden şüphe duyuyor ve kendime eziyet ediyorum.
En iyi ihtimalle, belki de bu hissettiklerim yarısını geride bıraktığım yirmili yaşların sancısıdır. Tüm bu içinde nereye savrulduğumu bile görmediğim kaotik zaman dilimine suçu atmak mı kolayıma geliyor da ondan mı böyleyim yoksa ben ezelden beri böyleydim de sadece kendimle ve içinde yaşadığım şartlara kafa tutacak, gerekirse savaşacak bir gücüm vardı ve onu tükettim ve şimdi böyle kalmaya da mahkum mu olacağım? Ya da tükense de özü içimde olan o gücü tekrar yeşertmek mümkün müdür, bilmiyorum. Bir nevi saç gibi sjfjsjcks kökü sende yine uzar LoL
Bir tane karikatür vardı ya abidik gubidik hareket ediyor gülerek sonra kendimden nefret ediyordum mu ne diyor aklıma o geldi, bulursam eklerim. Kafam allak bullak haliyle yazı daha da beterdir. Yapacak bir şey yok, size iyi geceler sanal dondi tanelerim
Tumblr media
17 notes · View notes
venusunruhu · 3 months
Text
HASRET, 1889
“Günümüzde birine mesaj göndermek istediğimizde yapmamız gereken sadece e-posta göndermek. Hâlbuki 19. yüzyılda ressam José Ferraz de Almeida Júnior’ın (1850-1889) yaşadığı dönemde kullanılabilecek tek şey mektuplardı. Söz konusu gönderen kişi çok değerliyse, mektup sadece basit bir bilgilendirici veya iletişim aracı olmaktan çıkıp sanatçının hayatının son demlerinde yaptığı Saudade adlı eserindeki hanımefendinin durumunda olduğu gibi duygusal bir boyut kazanmaya başlar. Almeida Júnior, uzun yıllar boyunca yasak ilişkide olduğu kadının kocası tarafından öldürülmüştür. Eser, pencereye yaslanmış bir halde elinde bir mektupla koyu renkli giyinmiş genç bir kadını gösterir. Tablonun sol tarafında kırsal yerlerde oldukça yaygın olan ve bir erkeğin varolduğunu veya varolabileceğini kanıtlayan bir hasır şapka görüyoruz. Şapkanın sahibi belki de kocası olabilir. Oldukça mutsuz bir kadın olduğunu görebilirsiniz: inatçı bir gözyaşı gözlerinden burnuna doğru süzülen kadın şalı sıkıca tutuyor.
Tumblr media
6 notes · View notes
maho0326 · 1 year
Text
Sabahattin Ali Kimdir?
Tumblr media
“Başın öne eğilmesin,
Aldırma gönül, aldırma...”
Ülkemizin önemli yazarlarından ve şairlerinden olan Sabahattin Ali 25 Şubat 1907’de Eğridere Edirne’ de doğdu. İstanbul’daki Muallim Mektebi’nde aldığı nitelikli eğitim sayesinde Yozgat’ta öğretmenlik yapmaya başladı.
Birkaç yıl sonra Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yabancı dil eğitimi alması amacıyla yurtdışına gönderilen isimler arasındaydı. 1928-1930 yılları arasında yabancı dil eğitimini Almanya’daki bir dil fakültesinde aldı. Burada Ivan Turgenyev, Edgar Allan Poe, Thomas Mann gibi yazarların eserleriyle tanıştı. Sabahattin Ali’nin bu yazarlardan etkilendiği görülmektedir.
Tumblr media
Türk Ulusu’na hakaret eden koyu milliyetçi bir Alman gencini tartakladığı gerekçesiyle Almanya’daki eğitimi sonlandırıldı ve Türkiye’ye gönderildi. Bazı kaynaklar, Ali’nin Türkiye’ye dönüşünün sebeplerini başka nedenlere bağlamaktadır.
Türkiye’ye döndükten sonra önce Bursa’da öğretmenlik yaptı; ardından Aydın’da bulunan bir okulda Almanca öğretmeni olarak çalıştı. Ali, Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle ve çeşitli politik suçlamalar nedeniyle tutuklandı ve Sabahattin Ali’nin yaşam öyküsündeki yeri iyi bilinen Sinop Cezaevi’ne gönderildi. Suçlamaların yersiz olduğunu kanıtlarcasına Atatürk’e ithaf ettiği Benim Aşkım adlı şiirini ve başka bir amaçla da Esirler adlı tiyatro oyununu yazdı. Ayrıca ülkemizde çok sevilen şarkı “Aldırma Gönül”ü de Sinop Cezaevi’nde geçirdiği günlerde yazdı.
Tumblr media
Eşi Aliye Hanım’la 1935 yılında evlendi. Bu evlilikten Filiz Ali adında bir çocukları oldu. Filiz Ali 5 yaşındayken yazdığı, en iyi bilinen Sabahattin Ali kitaplarından olan Kuyucaklı Yusuf romanı büyük tartışmalara yol açtı. Hatta Hüseyin Nihal Atsız, bu romana karşılık olarak İçimizdeki Şeytanlar adında bir eser yazmıştı.
Sabahattin Ali, birçok kez askere alınmıştı. Askere alınma sebeplerinden biri II. Dünya Savaşı seferberliğiydi ve ülkemizde hâlen çok satan Kürk Mantolu Madonna adlı meşhur eserini bu yıllarda askerdeyken yazdı.
Tumblr media
İlerleyen yıllarda İstanbul’a gelen yazar, arkadaşı önemli güldürü yazarımız Aziz Nesin’le beraber Marko Paşa adındaki mizah dergisini çıkardı. Dergi zamanla siyasî hicivci bir hal alınca Sabahattin Ali’nin hakkında bir takım davalar açıldı ve yeniden tutuklandı.
Sabahattin Ali, son yıllarında ekonomik bunalım yaşıyordu ve tanıdıklarının yardımıyla bir kamyon edinerek nakliyecilik yapmaya başladı. Ayrıca o dönemde Türkiye’den ayrılmak istiyordu ve yakınlarına Avrupa’ya gitmek istediğinden bahsediyordu. Pasaport sahibi olamayan Sabahattin Ali, yasa dışı yollarla ülkeden kaçmaya çalıştı; fakat sebebi hâlen netlik kazanmayan bir nedenden ötürü 2 Nisan 1948 yılında hayatını kaybetti ya da öldürüldü(Kırklareli’de).
Tumblr media
Sabahattin Ali kitapları ve şiirleri son yıllarda ülkemizde büyük ilgi görmektedir. Yıllardır düşmediği çok satanlar listelerinde yerini koruyan en sevilen eseri Kürk Mantolu Madonna’nın yanına diğer kitapları Kuyucaklı Yusuf ve İçimizdeki Şeytan eklenmiştir.
Tumblr media
Birçok dile çevrilen Kürk Mantolu Madonna, 2016 yılında İngilizceye çevrilerek bir dünya klasiği olma yolunda büyük bir adım atmıştır ve yediden yetmişe herkesin severek okuduğu bir kitap olarak başka kitaplarda ve filmlerde de adından bahsettirmiştir.
Sabahattin Ali Kitapları
Romanlar:
Kuyucaklı Yusuf
İçimizdeki Şeytan
Kürk Mantolu Madonna
Tumblr media
Öyküler:
Değirmen
Kağnı
Ses
Yeni Dünya
Sırça Köşk
Tumblr media
Deneme:
Çakıcı’nın İlk Kurşunu
Şiirler:
Dağlar ve Rüzgâr
Kurbağanın Serenadı
Öteki Şiirler
Tumblr media
Oyunlar:
Esirler
Mektup:
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Kaynak: https://www.dr.com.tr/Yazar/sabahattin-ali/s=253771
https://youtu.be/9R4wlDAIpRw
youtube
8 notes · View notes
uzunburakefendi · 1 year
Text
.
"Roma’da, mesela, kütüphanelerin yanısıra, kitapların tomar şeklinde satıldığı dükkânlar varmış. Bir kitap meraklısı kitapçıya gidip, diyelim ki Vergilius’un bir nüshasını sipariş edermiş. Kitapçı on beş gün sonra uğramasını söylermiş ve kitap sırf o kişiye özel olarak kopyalanırmış. En çok aranan kitaplar için stokta bazı nüshaları vardı belki de. Kitapların satın alınışı konusunda kesinlikten tamamen uzak fikirlerimiz var, hatta matbaanın icadından sonrası için de bu böyle. Kaldı ki, basılan ilk kitaplar ciltlenmiş olarak satın alınmıyordu. Yaprak yaprak satın alıp sonradan ciltletmek gerekiyordu. Koleksiyonunu yaptığımız kitapların ciltlerindeki çeşitlilik, bibliyofiliden alabildiğimiz mutluluğu açıklayan sebeplerden biridir. Cilt, aynı kitabın iki nüshası arasında kayda değer bir fark yaratabilir, hem kitap meraklısı için hem eski eser satıcısı için."
syf.103
.
"Eski kitapların ister istemez yok olma yolundaki nesneler olduğunu unutmamak lazım. Çok nadir bir mücevhere, hatta bir Raphaello’ya sahipsem, ben öldüğümde ailem onu satar. Fakat iyi bir kitap koleksiyonum varsa, genellikle dağılmasını istemediğimi, çünkü oluşturmak için bütün bir ömür harcadığımı belirtirim vasiyetimde. O zaman, ya bir kamu kurumuna verilecektir ya da Christie's vasıtasıyla büyük bir kütüphane, genellikle bir Amerikan kütüphanesi tarafından satın alınacaktır.
Bu durumda, bütün bu kitaplar piyasadan sonsuza dek kaybolur. Elmas, her yeni sahibi öldüğünde piyasaya geri döner. Incunabula ise Boston Kütüphanesi’nin katalogunda başvuru kitabı olarak yerini alır."
syf.121
.
"Büyük bir kitabın gücü, samimiyeti ve güncelliği: Kitabı açıyoruz, bize bizden söz ediyor. Çünkü o zamandan bu yâna yaşadık, çünkü hafızamız kitaba eklendi, karıştı."
syf.134
#umbertoeco #jeanclaudecarriere #kitaplardankurtulabileceğinizisanmayın #çeviri #sosidolanoğlu #canyayınları #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri
instagram
2 notes · View notes
Text
Yine her kesden farklı olduğumu kanıtladığım bir gecedeyim... Ah be Ruhum insanlar aşk acısı yaşarken, yaralıyken, umutsuzken, çaresizken, gerçekleşmeyen hayallerin açısından uyuyamaz haldeyken... ~ sen niye onların haline yanasın ki...
Kim diyorsa ki Yalnızlık Bi ömür boyu insana huzur veriyor, işte o insan yalan konuşuyordur. Çünkü her şeyin fazlası zarar olduğu gibi Yalnızlığında fazlası zarardır. Mesela birine kendini, durumu açıklaman gerek ama sen sadece susarsın ' zaten anlamaz' dersin, gönlün kırıkken başkasını yaralarsın farkında olmadan. Sonra zaman geçtikçe ölümü düşlemeyi bırakırsın, diğerleri gibi öleyim demezsin çünkü aklını meşgul edecek onca şey arasında ölümü dahi hatırlamazsın... haftalar geçer sıkılmaya başlarsın ama asla kimseye yazmaz kimseyle konuşmazsın kendi kendine sohbet edersin, tek arkadaşın dahi olmaz... telefonuna mesaj bildirimi geldiğinde elin eser... 'Kim ola bilirki acaba' dersin ve normalde insanların sürekli Bi şeyler izleyip boşunada olsa zaman geçirdiği bu cihaz senin not defterin ve müzikçalarından başka Bi şeyin olmaz. Mesela günlerce şarja takmazsan bile pili bitmez.. biraz daha zaman geçer düşünmeyi bırakıp, uykusuzluğa son verip düşüncelerini terk edersin..
En sonunda hiç aklına gelmeyen o Ölüm olursun işte... ( Yalnız insanlar asla hayattan bıkmaz, aksine diğer insanlar gibi konuşmak, eğlenmek, arkadaş sahibi olmak ister ama asla olamazlar. Çünkü yaşadığımız travmalar buna izin vermez ve sen çare olarak değilde, tek gideceğimiz yol olarak Yaşayarak Ölmeği seçeriz... )
Her kesin Yalnızlık felsefesi elbetki farklıdır, ben yaşadığım hisleri satırlar haline getiriyorum ve sonuç olarak Bi cümle bırakıyorum...
Yalnız insanın hayal dünyası, realist birinin düşüncelerinden daha fazla Gerçekcidir...
3 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
tesadüf sandığım şeylerin tesadüf olmadığını öğreten kitap ...
DEMİAN
Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla…
“İçimde dışarı çıkmak isteyen bir şey vardı, ben onu yaşamaya çalışıyordum yalnızca. Neden böylesine güçtü bu?” İnsanın en zorlu yolculuğu, kendi içinde, kendini bulmaya dair yaptığı yolculuktur. Çünkü dinlenmeyle geçiştirilecek fiziksel yorgunluğun ötesinde, arayanın gücüne ve soluklanabilmesine göre giderilmesi zor bir manevi tükenme söz konusudur. Ancak sorularınız anlamlı karşılık bulursa o ruhsal çaba, bulmanın mutluluğuyla dinginliğe evrilebilir. Bunun somut karşılığını, ben bir adamın çok yorucu bir işin sonunda muvaffak olmasının tatminiyle söylediği; “işte şimdi uyuyabilirim” rahatlığı olarak görüyorum. Hesse de kitabında bu ısrarlı ve yorucu arayış halini kutsuyor işte. Sürüden ayrılarak, vasatın ötesine geçmek, korkmadan, kendini kandırmadan, ısrar ederek sürekli aramak… Çünkü bu arayış ancak insanı o ideal noktaya getirecek. O ideal noktaysa sürekli gelişen, dinamik bir yapıdadır. Yani aslında insan o noktanın kendisine hiçbir zaman varamaz ama limitine gelebilir ancak. Yıkıma giden dünyada bir kurtuluş olacaksa da bu ancak bu idealin bilincindeki insanlar eliyle olacaktır. Bu da romandaki ifadeyle “yazgıyı göğüslemek” oluyor. Çünkü vasatı yaşayan insanlar, soru sormadıkları için böyle bir derdin sahibi değildir ve mutludurlar da. Ezberleri onları günlük rutinlerinde uyuşturmuştur. Uyuşmuş ve kaybolmuş kimseler size elbette ki yol tarif edemezler. Burada yine şairin sözü geliyor akla: “İnsan için önüne çıkan bütün yollar “yürünebilir” yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.” Eğer insan, soru sorma cesaretini gösterdi, aramaya başladı ama ‘anlam’ını bulamadıysa da, Hesse’nin dediği gibi oluyor: ”..orman eski çekiciliğini yitirmiş, çevremdeki dünya tasfiye edilen bir mağazada satışa çıkarılan modası geçmiş malları anımsatıyordu, işte öylesine yavan ve zevksizdi; kitaplar bir kâğıt yığını, müzik ise bir gürültüydü yalnızca.” Zaten arayışı iyice zorlu hale getiren de bu farkına varma ama anlamı bulamama ihtimali. Eser, on yaşındaki bir çocuğun (Sinclair), onlu yaşların sonuna kadar ki ‘olma’ mücadelesini anlatıyor kısaca. Sinclair ne kadar ‘ol’du ? Orası tartışılır. Ama ben zaten kitabı okuduğumda oraya takılmadım çünkü sonundan çok yolculuk benim dikkatimi çekti. Başlığı Füruğ’un o güzel dizesi olarak belirleme nedenim de tamamen budur. Yolcudan çok yola baktım ben, kuş geçiciydi, beni uçuş cezbetti. “Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur” diyerek başlıyor anlatmaya Hesse. Tabii herkes bu yolu kullanmıyor, yolculuk beraberinde rahatsızlık da getirdiği için. Sinclair de on yaşında bu yolculuğa başladığında iyi ve kötü olarak iki dünyanın olduğunu anlıyor tıpkı küçükken bizim de öğrendiğimiz gibi. Maddi ve manevi durumu iyi olunca insan, tabi diğer dünyayı oldukça merak ediyor. Sinclair de o dünyanın içine girerek, o dünyayı yaşamak istiyor. Sinclair’in bu kötü olma hevesinin olduğu bölüm sürekli aklıma ÇAVDAR TARLASINDAKİ ÇOCUKLAR kitabını getirdi. Orada da Holden Caulfield tepkisellikten de olsa böyle bir çabayla uğraşıyordu roman boyu. Tabi Sinclair’in bu hevesi roman boyu sürmüyor, onun durumu, her seferinde daha çetrefilli bir hale gelerek, merakı, farklı sorulara ve ilgiye dönüşüyor. Güzel kısmı; Sinclair cesaret edip ilerledikçe, soruları dallanıyor ve siz de onunla beraber bu soruları kendinize soruyorsunuz. Yani kendinizi rahatsız ediyor, bildiklerinizi gözden geçiriyor, aklınıza gelmediyse yeni soruların sahibi oluyorsunuz.
6 notes · View notes
aykutiltertr · 6 days
Video
youtube
Canına Yandığım (Rai) - Aykut ilter ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Vah...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/wE2P_qJoT_g ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Canına Yandığım (Rai) - Aykut ilter ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Vahde Fantezi) CANINA YANDIGIM, Aykut ilter 04:04  Söz müzik Aykut ilter GÖRMEDİ GÖZLERİM SENI AĞLIYOR BAK TUTMADI ELLERİM ELLERİN ÇOK UZAK GECELER KUCAK AÇMIŞ HECELER KÖR DÜĞÜM SEN DEGİL HASRETİN ANILARIN GÖRDÜĞÜM CANINA YANDIĞIM BİR ÖMÜR SÜRER SANDIĞIM EKMEGİ SUYA BANDIĞIM DELİYDİM BE HEY BE HEY USLANDIĞIM CANIMI ALDIĞIN O GÜN SOLIP YIPRATTIĞIN CENNETİ CEHENNEM YAPTIĞIN GÜNAHIN BOYNUMA GİT BEN AFFEDERİM CANINA YANDIĞIM (pop versiyon) SÖZ,MÜZİK: Aykut ilteR                                                   ARANJÖR           : TANER DEMİRALP GERi VOKAL      : DEMET TUĞCU BAS GİTAR         : ESER ÜNSALAN YAYLILAR           : KEMPA YAYLI GRUBU PERKiSYON        : ŞENER YOLAL PERK.GRUBU     : CENGİZ ERCÜMER,MEHNET AKATAY NEFESLİ SAZ (NEY-KAVAL) : TÜRKER DİNLETİR,EYÜP HAMİŞ PERDESİZ ve AKUSTİK GiTAR : UGUR VAROL KLARNET  ve SAX                : GÖKSUN ÇAVDAR EDİT            : İLKER BAYRAKTAR, EMİN MECNUNBEYOV MiKS           :  VOLKAN ATEŞ AKYILMAZ, EMİN MECNUNBEYOV STÜDYO     :  ATON  MUSIC PRODUCTION STÜDYO     : LİMON SES KAYIT ve MÜZİK YAPIM MASTERiNG    : ULAŞ CANINA YANDIĞIM (akustik versiyon) SÖZ, MÜZİK: Aykut ilteR                                                   ARANJÖR       : CAN TOSUN (ÜVST) GERi VOKAL       : DEMET TUĞCU KLARNET ve SAX   : GÖKSUN ÇAVDAR BAS GİTAR         : ESER ÜNSAL NEFESLİ SAZ (NEY-KAVAL)   : TÜRKER DİNLETİR CÜMBÜŞ            : VOLKAN PINARDAĞ PERDESİZ ve ACOUSTİC GUİTAR : UGUR VAROL GiTAR                : SERHAD YASDIMAN YAYLILAR          : KEMPA YAYLI GRUBU PERCISION        : ŞENER YOLAL PERC.GRUBU    : Cengiz ERCÜMER,MEHNET AKATAY MİX     : SIRRI KILIÇ, İLKER BAYRAKTAR. EMİN MECNUNBEYOV DÜZENLEME     : EMİN MECNUNBEYOV STUDIO      : ATON (güneş tanrısı) MUSIC PRODUCTION STUDIO      : LİMON  SES KAYIT ve MÜZİK YAPIM STUDIO      : AKS DIGITAL KAYIT MASTERiNG     : ULAŞ Aykut ilter yay burcu Mersin doğumlu. İ.T.Ü  T.M. Konservatuvarı Şan Bölümünü bitirdi. Alaaddin YAVAŞÇA, Bekir Sıdkı SEZGİN, Tülin KORMAN, Tülin YAKARÇELİK, CAN ETİLİ, Neriman TÜFEKÇİ, Belkıs ARAN, Güher GÜNEY'den ders aldı. Trafik rap yarışmasında yazdığım sözler İstanbul 2.ligi aldı.      Tuzla Beşinci Bölük Marşı  Mektebim Koleji Marşı, Silivrispor, Mamabüs catering firmaları gibi kurumsal marşlar besteledi. İki albüm sahibi olan Aykut ilter eğitimciliğinin yanında müzik hayatına aktif olarak devam ediyor. Firmalar Böcek Yapım ve TürküOla İŞ DENEYİMLERİ: İstanbul : Defne Bar, Keyfin Bar, Ata Bar, Barva Bar, Yıldızbahçe, Meyzen Bar, Christinas Bar, Zevk-i Sefa Meyhanesi, Kırmızı Meyhane, Keyifli Meyhane, Beyoğlu Öğretmen  Evi, Kalender Ordu Evi, Jandarma Bölge Komutanlığı Sosyal Tesisleri…  Bodrum : Efe BAR, Han Restauran, Güneş BAR, Kortan BAR... Anadolu Turneleri : Samsun, İzmit, Adapazarı, Edirne, Çanakkale, Aydın, Denizli, İzmir, Ankara, Eskişehir, Antalya, Mersin, Muğla. Dizilerde de farklı rollerde görev alan Aykut ilterin başlıca rol aldığı diziler. Kavak yelleri Arka sokaklar Aykut İlter – Çoook Yandı Yürek Label: Format: CD, Album Country: Turkey Released: May 31, 2004 Genre: Pop, Folk, World, & Country Style: Tracklist Hide Credits 1  Elveda Arranged By, Edited By, Mixed By – Volkan Ateş Akyılmaz Written-By – Can Tosun 2  Canına Yandığım Acoustic Guitar, Guitar [Fretless] – Uğur Varol Arranged By – Taner Demiralp Backing Vocals – Demet Tuğcu Bass Guitar – Eser Ünsalan Clarinet, Saxophone – Göksun Çavdar Edited By – Emin Mecnunbeyov*, İlker Bayraktar Mixed By – Emin Mecnunbeyov*, Volkan Ateş Akyılmaz Ney, Kaval – Eyüp Hamiş, Türker Dinletir Percussion – Cengiz Ercümer, Mehmet Akatay, Şener Yolal Strings – Kempa Written-By – Aykut İlter 3  Çok Yandı Yürek Arranged By – Sırrı Derya Kılıç Backing Vocals – Demet Tuğcu, Volkan Ateş Akyılmaz Bass Guitar – Eser Ünsalan Clarinet – Kirpi Bülent Edited By – Emin Mecnunbeyov*, Sırrı Derya Kılıç, İlker Bayraktar Guitar – Ayhan Günyıl, Serhan Yasdıman Kanun – Taner Kalkuloğlu Mixed By – Volkan Ateş Akyılmaz Oud – Volkan Pınardağ Percussion – Cengiz Ercümer, Mehmet Akatay, Özhan Mançur, Şener Yolal Strings – Grup Atlantis Tambourine – Tonguç Kartal Written-By – Aykut İlter 4  Sonuncu Gün Arranged By, Edited By, Mixed By – Volkan Ateş Akyılmaz Kanun – Göksel Kartal
0 notes
pazaryerigundem · 10 days
Text
İzmirliler'den Sanat ve Antika Fuarı’na yoğun ilgi
https://pazaryerigundem.com/haber/169194/izmirlilerden-sanat-ve-antika-fuarina-yogun-ilgi/
İzmirliler'den Sanat ve Antika Fuarı’na yoğun ilgi
Tumblr media
Fuarlar kenti İzmir’de bu yıl ilk kez düzenlenen İzmir Sanat ve Antika Fuarı, sanatseverlerden büyük ilgi gördü. Bin 500 sanatçı ve 5 bin sanat eserinin yer aldığı İzmir Sanat ve Antika Fuarı, sanatçıları da mutlu etti. Fuar, 5 Mayıs Pazar gününe kadar devam edecek
İZMİR (İGFA) – İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Demos Fuarcılık tarafından Fuar İzmir’de düzenlenen İzmir Sanat ve Antika Fuarı, İzmirli sanatseverlerden büyük ilgi görüyor. İstanbul ve Bodrum’dan sonra Fuar İzmir A Holü’nde kapılarını açan fuarda resim, heykel, rölyef, cam sanatı gibi çok sayıda eser ve birbirinden değerli antika eserler sergileniyor.  Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dev portresinin de yer aldığı 15 bin metrekarelik alanda kurulan fuarda; 70 galeri, bin 500 sanatçı, 5 bin sanat eseri, 20 antikacının binlerce resim ve objesi İzmirlilerle buluşuyor. Klasik, Modern ve Çağdaş sanat eserlerinin yer aldığı İzmir Sanat ve Antika Fuarı, 5 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilecek.
“İzmir halkına teşekkür ediyoruz” Bu yıl ilk kez  düzenlenmesine rağmen fuarla ilgili çok güzel geri dönüşler ve tepkiler aldıklarını dile getiren Demos Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Sebahattin Aslan, “Satılan eserler evleri şenlendirecek. Değeri milyonları bulan eserlerin yanısıra 5 bin – 10 bin lira arasında olan eserler de var. Önümüzdeki sene fuarımız daha da büyüyecektir. Yurt dışından yabancı sanatçılar, galeriler fuarımızı gezdi. Önümüzdeki yıl fuarda yer alacaklardır. Bu ilgiden dolayı İzmir halkına teşekkür ediyoruz” dedi.
“Böyle bir fuara ihtiyaç vardı” Fuar katılımcıları arasında yer alan oyuncu, ressam Gafur Uzuner, “İzmir’de böyle bir fuarın yapılacağını söylediklerinde özellikle içinde yer almak istedim. Buna ihtiyaç olduğunu biliyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, iyi de bir fuar oldu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay ile eşi Öznur Tugay geldi. İlgi de gösteriyorlar. İyi sanatçılar, galeriler var. Zamanla daha da iyi olacak. İzmirlilere hayırlı olsun, bu fuarın kıymeti bilinsin” şeklinde konuştu.
“İlgi mutluluk verici” “Gölgeler Koleksiyonu” isimli eserleri ile fuara katılan ressam Güneş Çağlarcan, “Pandemi döneminde kayıplar vardı, o dönem hissettiklerimi anlattım. Bu benim 15’inci sergim oldu. Acılar ilham oldu, sanata dönüştürdüm. Başkanımız Cemil Tugay ile fuarda çok keyifli bir sohbetimiz oldu. Başkanımıza da o duygunun geçtiğini hissettim. Fuarı inanılmaz beğendim. Büyük bir sanatsever kitlesi yoğun bir ilgiyle fuarı geziyor. İlk günden bu yana ciddi bir ilgi görüyoruz, bu mutluluk verici” diye konuştu.
“İzmir halkını çok sevdik” Galeri İdil’in sahibi İdil Yılmaz, “Çok heyecanla geldik. Şahane bir fuar olmuş. Her şey şahane, gelecek seneyi iple çekiyorum. İzmirlilerin sanata karşı ilgisi beklediğimden de yoğun oldu. Misafirperverlikleri çok tatlı, sanata olan ilgileri de çok yoğun. İzmir halkını çok sevdik, umarım bizi hiçbir zaman yalnız bırakmazlar” dedi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
mangatrnet · 24 days
Text
Manga-TR
Tumblr media
Merhaba manga ve webtoon tutkunları! Bugün sizlere Türkçe manga ve webtoon platformu olan Manga-TR'den bahsedeceğim. Bu platform, Türkçe dil seçeneği ile geniş bir kütüphaneye sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Manga-TR, manga ve webtoon severler için zengin içeriğiyle göz kamaştırıyor.
Manga-TR'de bulunan çeşitli eserler arasında popüler manga serilerinden tutun da çeşitli webtoonlara kadar geniş bir yelpaze mevcut. Türkçe dil seçeneği sayesinde dil sorunu yaşamadan favori eserlerinizi keyifle okuyabilirsiniz. Ayrıca, Manga-TR'nin düzenli olarak güncellenen kütüphanesi sayesinde yeni çıkan eserleri de hemen takip edebilirsiniz.
Bununla birlikte, Manga-TR platformu sadece manga okuma imkanı sunmakla kalmıyor aynı zamanda kullanıcılarına interaktif bir deneyim de vad ediyor. Forumlar sayesinde diğer manga ve webtoon severlerle iletişime geçebilir, tartışabilir ve eserler hakkında fikir alışverişinde bulunabilirsiniz. Bu da okuma deneyiminizi daha keyifli hale getiriyor.
Manga-TR'de ayrıca eserler hakkında detaylı inceleme ve değerlendirmeler de bulunuyor. Bu sayede henüz okumadığınız eserler hakkında fikir sahibi olabilir ve hangi mangaya ya da webtoona başlayacağınıza karar verirken daha kolay bir seçim yapabilirsiniz. Ayrıca, kullanıcı yorumları da eserleri daha yakından tanımanıza yardımcı oluyor.
Platformun kullanıcı dostu arayüzü sayesinde Manga-TR'yi rahatlıkla kullanabilir ve istediğiniz eserlere kolayca ulaşabilirsiniz. Ayrıca, mobil uyumluluğu sayesinde istediğiniz zaman ve yerde favori mangalarınızı ve webtoonlarınızı okuyabilirsiniz. Bu da okuma keyfinizi arttıran bir özellik olarak karşımıza çıkıyor.
Solo Leveling Oku
Sevilen webtoon Solo Leveling, Türkçe bölümleriyle okuyucuları büyülemeye devam ediyor. Bu heyecan verici serinin Türkçe versiyonunu okuyarak, fantastik dünyasına adım atabilir ve macera dolu hikayelerine kendinizi kaptırabilirsiniz. Solo Leveling oku, baş karakterin güçlenme hikayesini epik bir şekilde işler ve okuyucularını olayların içine sürükler. Türkçe bölümleriyle daha da erişilebilir hale gelen Solo Leveling, webtoon severlerin favori eserlerinden biri olmaya devam ediyor.
Tensei Shitara Slime Datta Ken Oku
Popüler Tensei Shitara Slime Datta Ken oku, manga ve webtoon tutkunlarını heyecanlandırmaya devam ediyor. Bu büyülü dünyanın kapıları size açılıyor! İster manga versiyonunu, ister webtoonunu tercih edin, bu benzersiz seriyi keyifle okuma fırsatı sunulmuş durumda.
Eğer Slime Datta Ken serisinin sıcak ve büyüleyici evreninde yolculuk yapmak istiyorsanız, doğru adrestesiniz. Bu seri, sizi sıra dışı maceralara sürüklerken aynı zamanda duygusal anlarla da buluşturacak. Karakterlerin derinlikleri, olay örgüsünün karmaşıklığı ve çarpıcı görseller, size unutulmaz bir okuma deneyimi vadediyor.
Efsanevi yaratıklar, heyecan verici savaş sahneleri ve sürpriz dolu twistlerle dolu olan Tensei Shitara Slime Datta Ken, okuyucularını anında içine çekmeyi başarıyor. Hayal gücünüzü zorlayacak bu seride sınırlarınızı keşfetmeye hazır olun!
Senaryosuyla dikkat çeken bu eser, okuyuculara sadece eğlence değil aynı zamanda derin düşünceler ve karakter gelişimleri sunuyor. Her yeni sayfa, sizi çok daha fazla etkileyecek ve merak uyandıracak. Sürükleyici bir serüvenin kapılarını aralayın!
Tensei Shitara Slime Datta Ken'in hem manga hem de webtoon versiyonlarına erişim imkanı, sizin için bir ayrıcalık olabilir. Bu benzersiz seriye farklı bakış açılarıyla yaklaşarak her iki versiyonun da sunduğu detayları keşfedin ve serinin büyüsüne kendinizi kaptırın.
Popülerliği her geçen gün artan Tensei Shitara Slime Datta Ken, okuyucuları etkilemeye devam ediyor. Kendinizi bu muhteşem serinin içinde bulmak için hemen bir adım atın ve bu büyülü dünyaya dalın. Unutulmaz bir okuma deneyimi sizi bekliyor!
1 note · View note