Tumgik
#dağ 2
13replik · 2 years
Photo
Tumblr media
dağ filmi sözleri
1 note · View note
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
sexcxsblog · 11 months
Text
KAYNIM BENİ BOZDU-2
Neyse eve vardık girer girmez ev telefonu çaldı. Açtım Mithat bşr hafta sonra geleceğini söyledi kapattı. Bende banyo edip üstüme geceliğimi giydim. İç çamaşırı giymedim bu sefer sütyende. Oturma odasına geçtim. Kazım abi de boxer ve atletle kanepede oturup televizyon izliyordu beni gördü kapattı.
-gel Nurgül yanıma otur
-efendim abi
-bak güzelim ben seni severim şimdi bana anlat bakalım noluyor
-sorunda bu abi hiçbir şey olmuyor. Evlendiğimiz günden beri hiçbir şey olmuyor
-nasıl yani bakire misin hala
-evet abi hala kızım
-bak bizim şerefsize güzelim kızı mundar edecek. Ama bizim oğlan azgındır ben inanmadım bu dediğine.
-valla abi inanmıyorsan gel bak.
Bunları söylerken yalandan ağlıyordum. İstekli olmamı düşünmesini istemedim. Geceliğimi yukarı çektim bacaklarımı ayırdım. Ben bunları yaparken kazım abinin yarrağı boxerı deşecek gibi duruyordu. Elimle amının dudaklarını ayırdım. Pembe deliğim kazım abinin gözleri önündeydi. Hafifçe yutkundu
-vay hayvan eti yiyen böyle güzel am sikilmez mi? Of ölünür bu am için
Eliyle amımı okşamaya başladı.
-ah güzel yengem benim o sendeki cevheri kullanamadı ama ben kullanıcam
Ağzını amıma dayadı ve başladı yalamaya. Allah’ım bu nasıl bir zevkti. Sakallarının batması bile hoşuma gidiyordu.
-merak etme yengem bu amın hakkını ben veririm sen dert etme
5-10 dk yaladıktan sonra beni kucağına alıp yatak odama getirdi. Yatağa fırlatıp o kocaman yarrağını boxerdan kurtardı. Dikilmiş yarrak yalanmayı bekliyordu. Hemen üstümdeki geceliği fırlatıp yarrağa sarıldım. Susuz kalmış köpek gibi yalıyordum. Kazım abi de başımı okşuyor
-ah ne kadar susamış benim güzel yengem doya doya yala yavrum
Kazım abi zenciden hallice bir teni orman gibi kıllı vücudu vardı. Benimse süt gibi beyaz bir tenim. Taşaklarına kadar emdim. Yarrağının başına öpücükler koydum.
-şu memelerin tadına bakayım yavrum
Memelerime yumuldu. Yalıyor ısırıyor arada da tokatlıyordu. Aşırı zevk alıyordum.
-maşallah maşallah bu memeler adam öldürür
Memelerimi de yaladıktan sonra üstüme geldi yarrağını amıma dayadı
-kadın olmaya hazır mısın yenge kızlığına veda et
-hadi sok artık asıl kocam sen ol
Bunu duyunca şehvetlenen kazım abi bş anda yüklendi. Canım çok acısıda birkaç gelgitten sonra zevk almaya başladım. Onun koca kıllı yarrağı benim pembe dar amıma zar zor gidiyordu. Aynaya bakınca tenimizdeki azdırıcı uyum hoşuma gitti. Sanki dağ ayısı beni sikiyordu.
-nasıl mutlu musun karıcım
-hemde hiç olmadığım kadar kocacım
-ohh bakire am sikmeyeli uzun zaman olmuştu. Fırın gibi sıcacık ohhh
-evet erkeğim kökle körpeye
Çok geçmeden kazım abinin nefes alış verişleri hızlanmaya başladı.
-döllüyşm mi bu taze amını He amındaki yangını söndüreyim mi
-dölle kocacım
Ohh diyerek boşaldı. Yarrağını çıkarınca şarıl şarıl döl akıyordu.
-abi ne yaptın böyle ak ak bitmiyor
-e senin karıya az bile bu gel bakayım koynuma doyamadım sana.
Yarrağı hala dimdikti kucağına alıp yarrağını amıma yerleştirdi. Alttan köklemeye başladı.
-ah ah ayh
-ohhh harikasın yavrum
Kucağında zıplarken memelerim yüzüne çarpıyor. Bu baş döndürücü manzara da gözleri devriliyordu. Eliyle bir mememi tutup ağzına aldı morartacak kadar emiyordu. Ben kaç defa boşaldım hatırlamıyorum.
-güzelim geliyorum
-bu sefer ağzıma boşal döllerinin tadına bakmak istiyorum.
-a de bakayım
Yarrağını ağzıma soktuktan sonra patladı. Ben de hepsini yuttum.
-afiyet olsun yenge nasıl beğendin mi
-çok beğendim abi
İkimizde yatağa girdik koyun koyuna uyumaya başladık. Ama kazım abinin yarrağı yine kalktı. Ben yarrağı alıp ait olduğu yere soktum. Kazım abi yorgunluktan uyumuştu. Ama küçük kazım hala dimdik ayaktaydı. Ben yavaş yavaş ileri geri yapıyor zevkin tadına varıyorum. Ben ritmik hareketlerime kazım abi de eşlik etti. Çok geçmeden de tekrar amıma döllerini akıttı. Bende kadın olma gururu ile yeni kocamın kolları arasında uykuya daldım.
266 notes · View notes
bilinmeyen-bir-kiz · 3 months
Text
Uzun bir zaman önce kartallarla alakalı bir vidyo çıkmıştı karşıma çok hoşuma gitmişti anlatılan olay aklıma geldi anlatmak istedim
Kartallar ortalama 70-80 yıl arası bir süre yaşarlarmış. Ama bir kartal 40 yaşlarına geldikçe gagası göğsüne doğru kıvrılır, görüşü azalır, pençeleri körelir, kanatları eskirmiş. Bu nedenle yemek yemekte, görmekte, avlanmakta ve uçmakta zorluk çekmeye başlarmış. Bu süreçte kartalın 2 seçim şansı olurmuş ya ölmeyi kabul eder yada acılı bir yenileniş sürecine girermiş. İkinciyi seçen kartallar yüksek bir dağ tepesine çıkar ve ilk olarak gagalarını taşlara vura vura kırarlarmış bunun acısından dolayı ağlamaya başlar ve göz yaşları gözleri yenilermiş. Sonrasında gagası tekrar uzayan kartal önce pençelerini söker sonrasındada tüylerini yolarmış. 5 ay içerisinde iyileşen kartal hayatına yeniden başlar ve bir 30-40 yıl daha yaşayabilirmiş.
Bu nedenle bazen hayatımıza devam etmek için acı çekmemiz gerekebilir. İkinci seçenek ölümken bence kabul edilebilir bir tercih. Belkide sonrası güzel ,sağlıklı ve mutlu bir ömürdür kim bilir.. Çok şey kaybedilebilir ama yeni şeyler kazanma imkanınız varken herşeyi kaybetmeyi kabullenmek yaşadığınız güzel günlere haksızlık olmaz mı?
25 notes · View notes
13z8c5 · 1 year
Text
Yerbilimci/ Prof. Dr Cenk Yaltırak:
Şimdi size kısaca herkesin anlayabileceği sadelikte dünkü 2 depremin aslında kaydedilen 7.7/7.6 değil, şiddet/enerji boşalımı parametresine göre 11 şiddetinde olduğunu anlatmaya çalışacağım. Depremde gerçek güç tanımlaması ve ölçümü yeryüzüne yakınlığı ve süresine bakılarak hesaplanır.
Bu ana kriter'e göre bakınca "9 saat gibi çok kısa bir zaman aralığında" 7'nin üzerinde aynı bölgede deprem olduğu bugüne kadar dünyada hiç görülmemiş ve yaşanmamış bir olay. Dünkü yaşanan iki deprem birbirine (30 km) yan yana sayılabilecek bir lokasyonda olmuştur. Bu da bugüne kadar görülmüş bir şey değil. Burada birçok cahil, bilgisiz ve kötü niyetli insan Japonya'daki yaşanan 9 şiddetinde ki depremle bunu ölçüyor. Japonya'daki deprem; kıyıdan 110 km. açıkta, okyanusun 28 km. altında yaşanmıştır.
Bizim depremimiz ise yeryüzüne sadece 7 km. gibi çok çok yakın mesafe de olmuştur. 2. önemli aradaki fark ise, iki depremin arasındaki süredir.
Japonya'daki deprem 36 saniye, dünkü yaşanan depremler ise toplamda 103 saniye gibi bugüne kadar yaşanmamış bir uzunlukta sürmüştür. Bu o kadar büyük ve şiddetli bir deprem ki Trabzon'dan Hatay'a (885 km) Eskişehir'den Kars'a kadar (1340 km) büyük bir coğrafyada çok ciddi şekilde hissedildi.
Peki bu depremin yıkım gücünü bilmeyenlere nasıl gösterebiliriz?
8 şiddetindeki bir deprem 60 megatonluk bir atom bombası kadar enerji üretir. Dünkü 2 deprem 7.7 ve 7.6 şiddetindeydi.
Şu an dünyadaki en güçlü nükleer savaş başlığı sadece 2 megaton!
işte bu kadar büyük coğrafyada, bu kadar etkili olmasının sebebi yere yakınlığı ve çok uzun sürmesindendir. Yani dünkü deprem; 120 megaton güç çıkışı ile tarihte görülmemiş bir enerji boşalmasına sebep olmuştur.
(60 en güçlü nükleer bomba gücünde)
"2 megaton ne demek, yıkıcı güç olarak ne yapar" sorarsanız; Japonya Nagazaki'ye atılan atom bombası 1.2 megaton gücündeydi. İşte biz dün arka arkaya "tarihte eşi benzeri yasanmamış devasa büyüklükte" iki deprem yaşadık.Bunları bilelim ve "lütfen paylaşalım" ki insanlar bilgi kirliliğinde dezerformasyona maruz kalmasınlar. Son 200 senede Türkiye'de 13 tane 7'nin üzerinde deprem yaşanmış. İlk defa 9 saat arayla bu kadar şiddetli 2 deprem bu coğrafya da meydana gelmiş..
Daha önce böylesi hiç olmamış, görülmemiş! Bu bir ilk. İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü Başkanı/Carlo Doglioni:
"Türkiye, 30-40 saniye içinde üç metre hareket etti! Bu daha önce yaşanmış, görülmüş bir durum değil. Bu o kadar güçlü ve şiddetli bir deprem ki yıkılan binaların hepsi depremin enerji dalga boyunun gittiği yöne doğru yıkılmış. Maraş'ın dağ silsilesinde yaklaşık 40 km'lik bir yarık oluştu. Bu olağanüstü bir durum.Türkiye 3 metre Arap Yarımadası'na doğru kaydı.Kahramanmaraş’taki depremler o kadar şiddetliydi ki Grönland ve Danimarka’da da hissedildi."
160 notes · View notes
oguzatayinruhu · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
2013 & 2016
Blogun ismini aldığımda 2014 falan olması lazım, Tutunamayanlar dan hemen sonra Tehlikeli Oyunlar'a başlamıştım, hatta Tutunamayanlar'a ilk seferde tutunamayanlara, tehlikeli oyunları tavsiye ediyordum. Sonra dedim bu kuyunun adı bu olsun. Öyle kaldı.
2016 da cici bi ölümün ardından bir dağ köyünde Şener Şen'in ilk öğretmenlik yaptığı yıllardaki pozu gibi bir yokluğun ortasına canımı atmıştım. Kardan nefret etmiyorum henüz daha, insanlarla aram bozulmuş ama. Öyle günlerde sözcükler dergisi ilk kez yayımlanan Atay görsellerini yayımladı. Şimdi o fotoğraflar bile çok popüler, yıllarca bu görselle odayı sanata kitaba ve yazıya boğdum, en güçsüz halimi en güzel halime çevirmeme daha 2 yıl var.
Hayatımın fotoromanlarına bakınca daha dün gibi oysa bütün yaşananlar.
5 notes · View notes
mecnun1cinar · 1 year
Note
7-Herkesin sevdiği ama senin abartıldığını düşündüğün dizi,kitap,film ?
WBDHSNSSBDHSB elleri avusturan emoji yok ama beni öyle hayal edin 😈😈
Avatar
dune
Peaky blinders
game of thrones
the godfather
dağ 2
aşk101
wednesdey
how i meet your mother
squid game
dark
parasite filmi
ezhel
aşkı memnu
18 notes · View notes
sayebulut · 8 months
Text
Ölüm neydi ? Hangi çığlık taşırdı bunun yükünü hangi dağ kaldırır ağırlığını? Sahi dağlar bu emaneti yüklenmem dediğinde ölümü bilipte mi söylemişti peki Ya insan , insan nasıl ölüme rağmen bu yüke tamam demişti. Bir var bir yok. Bir kanepede 3 saat kalkmadan oturmak mıydı durum. Biri nasılsın dese bilmiyorum diyesim geliyor. 1-2 saat içinde üst üste gelen acı haberler. Cümleler kurdum. Durdum cümlemi duydum sonra bunlar kadar basit mi diye söylendim. İçimden zannederken dış sesim eşlik etmiş bu dinlemeye. Her gelen olayların yeniden anlattı. Amcam geldi yengem geldi abim geldi. Olay yeniden yeniden geldi. Annem de bizleri halama bırakmış. Sahi ölümden koruyabileceğini mi zannetti. Kübra annesine el sallamış çıkmış ablasıyla düşmüş ecelinin peşine yanlış cümle mi bu , eceli zaten yanında mıydı? Kalede fotoğraf çekinmekmiş niyeti. O saatlerde güneş batar göle gelinlik olur ne de güzel olur. O da böyle mi düşündü. En uçta ablası son anını çekti ve sonra yok. Son kez gülümsedi ekrana. Onun hayata vedasını anlatan en uzun şiiri 5 yaşındaki yeğeni anlatmış polise “Düştü,düştü ,düştü…”
Selası okunurken annesinin nidaları daha 2 gün önce zılgıtların çalındığı düğün evinin duvarlarını inletirken insan anlıyor burası yalan burası bu kadar…
Annemin hıçkırığı karıştı araya durumu çok ağırdı dedi kendi kuzeni için. Aslında evden onun için çıkmıştı yolda kübranın haberini alınca diğer hastaneye gitmişti. Hangi hastanenin kapısına gitseler ölüm haberi almışlar.Seladan insan kendi sevdiklerinin adını duyunca içi gidiyormuş. Adların ilk kez bir yere yakıştırmıyor. Telefon konuşmamız geliyor bir an hatrıma . Morgun önünde oturuyoruz , ikisinin de cenazesini sabah 8’de alıp defnedecegiz dedi annem . Birbirinden iki farklı insan. Yaşamları boyunca bir kere denk düşmediler belki ama iki dost aile şimdi o kapıda. Allah birbirlerine destek mi olmalarını istedi bilmiyorum. Aklım almıyor kalbim almıyorum. Ölüm hak biliyorum daha öğlen hocamız anlatıyordu “ölmeden önce öldürün” ölüm penceresinden bakın diye tavsiye ediyordu. Ama kübraya Erhan abiye bu pencereden bakacağım aklıma dahi gelmezdi. Babaannnem çarpıyor gözüme zayıf bir bedeni var lakin ruhu. Cahit Zarifoğlu’nun 7 güzel adam şiirinin bu dev midir mısrasını yakıştırıyorum haline. Kaç ölüm kaç acı sığdırmıştı içine . Anne ,baba,evlat ,kardeş,yeğen ,torun … Bu liste uZar. Belki en sevdiğim dediği 50’den fazla insan. İnsan dayanıyormuş. O yanlarından geçerken dağlar bi iyi ki almadık diyip neneme acıyarak mı yoksa gıpta ederek mi bakıyorlardır. Şimdi neyi görmemizi istiyor Allah. Muradı ne ?isyan cümleleri ile kirlenmeden anlasın kalbim diye dua etmek gelir içimden
11 notes · View notes
coksinirli · 1 month
Text
dağ 2 izliyorum hönküre hönküre ağlamaya başladım
5 notes · View notes
baybaykus · 6 months
Text
İHANETE DOYMADILAR
13 milyon sığınmacıyı, 2 milyon ABD Askeri Afganlıyı, yüzbinlerce kafa kesici sapığı, Türk Milletinin sırtına bindirdiler, ekmeğimize ortak ettiler, geleceğimizi kararttılar, durmadılar.
Şimdi de 750 bin-1 milyon Gazzeliyi daha ülkemize almak, patronlarından aldıkları emri yerine getirmek için çalışma başlattılar.
Adana-Antalya Dağ bölgesi ve Korkuteli gibi yörelerimize Gazzelileri yerleştirmek için hazırlık yapılıyor.
Vatanımızın en güzel yörelerine, Türk olmanın onurunu en güzel şekilde taşıyan Yörüklerin-Türkmenlerin yanına, bir demografik bomba daha yerleştirecekler.
AKP’li Bademlerin yaptığını, düşman yapmaz, yapamaz!
Kendi siyasi ve maddi çıkarları için binlerce yılın kaynaştırdığı, birleştirdiği ve Türk Milleti olma özelliğimizi paramparça etmekten çekinmediler.
Millet ve kültür beraberliğimizi, üç otuz dolar ve hırsızlıklarının kapatılması karşılığında emperyalist devletlere satmaktan utanmadılar.
Büyük Atatürk, 10’ncu Yıl nutkunun üçüncü paragrafında şunu der;
“Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.”
Bu kısacık iki cümle ile Cumhuriyetin temelinin ne olduğu açıkça belirtilmiştir.
“Kanla, irfanla” kurulan Cumhuriyetimiz, “Dahili ve Harici” ihanet odakları tarafından göz göre göre yıkılmak isteniyor.
İktidar maalesef böyle. Ya Ana Muhalefet CHP?
CHP, Genel Başkanını değiştirdi. Yeni Genel Başkanın aşağıdaki önemli konulardaki görüşlerini Türk Milleti ile paylaşmasını bekliyoruz!
-6’lı masa “Ortak Bildirisinde” desteklediğiniz 1921 Anayasasına sadakatınız devam ediyor mu?
-“Etnik Vatandaşlık” anlamına gelen ve Öcalan’ın isteği olan “Eşit Vatandaşlık” istiyor musunuz?
-Türkiye’yi eyaletlere ayırmayı hedefleyen “AB Yerel Yönetim Özerklik Şartına” tüm çekincelerimizi kaldırıp, imzalama kararınız devam ediyor mu?
Herkes şu gerçeği iyi bilmeli;
DOĞRU Partililer olarak bizler, Meriç nehri ile Ağrı dağı, Karadeniz’le Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ile Kuzeybatı Anadolu arasında yaşayan herkesi, Türklük duygusu ve şuuru taşıyan herkesi, dini ve dili farklı da olsa, devletimize sadık bütün vatandaşlarımızı insan, vatandaş, yurtsever sıfatı ile kardeş bilir
ve rengini kanımızdan, hilalini ve yıldızını göklerden alan Türk Bayrağının gölgesinde vatanın her köşe bucağını, tüm vatandaşlarımızla, en insani, medeni ve adil ölçüler içinde, bütün tarihimiz boyunca yaptığımız gibi, paylaşarak yaşamaktan şeref duyarız.
Fakat nasıl bir gerekçe ile olursa olsun, bağımsızlığımızın simgesi olan bayrağımıza yan bakılmasına, vatan ve milletimizin bölünmezliğine asla izin vermeyiz.
Türk Milleti şahit olsun ki, 22 yıllık yıkım döneminin hesabı Bağımsız Türk Yargısında mutlaka sorulacaktır.
Bu vatan ya bizimdir, ya da hiç kimsenin…
Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Kasım 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
3 notes · View notes
onlyogi · 4 months
Text
3 günlük ömrün doldu kelebeğim, el ele verip dünyaya kafa tutan aşklara inanırken elinden tutulup dünyası başına yıkılmış biri olarak yazıyorum bu satırları. ortada yol yoksa istediğin kadar asfalt çalışması yap boşa kürek çekmekten farkı yok anladım. gerçekten üzülmüyorum büyük ihtimalle bende bittin bunları burada hatıra kalsın diye yazıyorum sen beni çok emek vermiş, uğraşmış ve sevmiş olarak hatırla sana nasıl baktığımı en iyi sen bilirsin. resmen değiştim şu 2/3 günde her geldiğinde muhtaçmış gibi davranıp her gidişinde yüzüne bakmadığın sevgim artık bitti. hesabım olan herkesle elbet bir gün hesaplaşacağım sıra sana geldiğinde gülüp geçeceğim sadece, artık bana bu yakışır ve ben artık bana yakışanın peşindeyim senin için vazgeçtiğim beni bulmaya çalışıyorum. insan aynı suda iki kere yıkanmaz derler senin her bıçağına nasıl koştuğumu sakın unutma. bana yaşattıklarını asla unutma sevdiğim kalbi kırmayı da kıyamadığım ne varsa yıkmayı da senden öğrendim ve inan bana asla unutmayacağım. başka tenlere dokunmuşsun başka kalplere çiçek açmışsın bana özel gördüğüm ne varsa başkasıyla yaşamışsın. sen beni hep uçuruma yakın bir şekilde sevmişsin ne itmeye ne de çekmeye cesaretin yetmemiş hiç dert etme kendine, o uçurumdan ben kendim atladım. kolay değildi kolay olmadı ama o uçurumdan atlamak için bütün uykuları harcadım sana kolaydı bana zor. tüm dünya sırtını dönseydi sana ben dönmezdim bunu en iyi sen bilirsin ve buna rağmen zorla döndürdün beni teşekkür ederim. bu dünyada neresi benim yerim, nerede durmalıyım ve nereye gitmeliyim bilmiyorum ama bulacağım gitmem gereken yeri ve oraya çivi çakıp orda kalacağım kendim için yapacağım bunu. herkes sığmış şu dünyaya ben bulamamışım ait olduğum yeri artık bulma zamanı bugüne kadar hiçkimseden bir şey duymamak için beş duyumu da kapatmıştım hep senden açıklama bekledim çünkü hep seni affetmek istedim. kalbimde açtığın yarayı hafiflet istedim ama yalanlarla hafiflemiyormuş açtığın yara, yalanlarla ferahlamıyormuş yürek, yalanlara sığınıp şüphe ile yaşayamıyormuş insan. sağlık olsun öyle de yaşıyordum böyle de yaşıyorum, 2,5 yılda başkasının güllerini senin dikenlerine değişmedim ben ve sen ise her fırsatında başkasının gül bahçesine koşmuşsun. bir gün olacağına inanıp her günü feda etmişim ben ne büyük sevgiymiş anlamadım ama bir gün olacağına inanıp her gününü feda edecek kadar vefalı bir insanı yolundan döndürmen de senin çıkmaz sokağın olsun. arkanda dağ gibi durduğum sen beni herkese mahcup ettin ve ben artık bu mahcubiyeti taşımıyorum. seni içimde hiç bitirmek istemedim çünkü hâlâ seviyordum çabalamanı istedim, beni yalanlarla avutmayı seçtin ve her şey gün yüzüne çıktığında dahi bir açıklama yapmadın gerçi biraz yüzü olan insan açıklama yapamazdı suçlamıyorum bu konuda seni. elimden tut içine attığın yangını söndür istedim ama anladım ki senin bu kadarına bile gücün yok sen güçsüz bir insansın ve ben bu kadsr güçsüz bir insanın kalbinde kalmak için kendi gururuma ihanet ettim. insanın kalbi değil de içi kırıldığında arkasına bakmadan terk edebiliyormuş her şeyi. ilk halin yanımda olsaydı eğer şu anki halinden beni korurdu ben buna adım kadar eminim. sen hiçbir zaman birine ev olmayı düşünürken sokakta kalmadın beni anlayabilecek potansiyele hiç gelmedin sen ve ben her şeyden uzaklaşıp sana ev olmak isterken sokakta kaldım, bir kalbin varsa buna ağlarsın. hiçbir çabam yetmedi hiçbir sevgi de yetmez sana ama umarım bir gece ansızın neleri kaybettiğini anımsarsın. en önemlisi de şu yaptığın şeyin beni senden koparacağına emindin her şeyi affetsem beni kaybetmeyi göze alışını affedemem. artık seninle ilgili kendime anlatacak ne doğru dürüst bir gerçek ne de avutacak kadar güzel bir yalan bulamıyorum, allahın varsa bir şeyler söylesene. şimdi yabancıyız ama beni defalarca gülümseyerek izlemişliğin var ve ben artık buna bile üzülemiyorum, herkesin bir üzülme kotası var galiba ve sen benim kotamı doldurdun belki de seni hâlâ deliler gibi seviyorum sadece hissizleştim inan bana bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum artık bir şeyleri bilmek neyi değiştirir ki?
2 notes · View notes
doriangray1789 · 6 months
Text
Kamp Yapacaklara Altın Değerinde Tavsiyeler
2002 yılından beri hem teknik hem de keyfe keder kamp yapıyorum ve 20 yıldır kampçılık konusunda edindiğim en büyük aydınlanma şu oldu: her türlü kamp ekipmanı, sizin hayatta kalmanız için değil, konforunuzu artırmak içindir. aklınıza gelebilecek tüm kamp ekipmanlarının daha hiçbiri icat bile edilmemişken on binlerce yıl boyunca kamp yaparak yaşadık. bu yüzden kamp alışverişi yaparken, ne kadar konforlu olmak istediğinizi düşünerek alışveriş yapın. çok konforlu olmak istemek ayıp değil. ancak kampta çok konfor, yolculukta ve kurulumda düşük konfor anlamına gelir çünkü dünya kadar eşya taşımak zorunda kalırsınız. iyi düşünün.
sırt çantası alacaksanız, kişi başı 50 litreyi geçmemeye çalışın. mümkün olduğunca küçük sırt çantası alın. çünkü insanın garip bir psikolojisi var: çanta büyüdükçe o çantayı doldurma ihtiyacı hissediyor. “nasılsa yer var, belki lazım olur diye şunu da alayım” diyerek çantaya attığınız her şey size ekstra ağırlık, meşakkat, kamp alanında fazladan dağınıklık ve gerçekten lazım olan şeyleri çanta içinde bulma konusunda zorluk olarak geri dönecek. o yüzden 100 litrelik çanta alacağınıza 50 litrelik çantaya sığmaya çalışın. aslında ne kadar az ekipmana ihtiyacınız olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız.
mutlaka kişi başı 1 tane kafa feneriniz olsun
fenerlerinizin mümkünse hepsinde kırmızı ışık modu bulunsun. kuşlar hariç doğadaki canlıların neredeyse hiçbiri kırmızı rengi göremez. bu yüzden gece karanlığında fener yaktığınızda “noluyo orada!?” diye yanınıza gelmezler. böcekler de kırmızı rengi göremedikleri için başınıza üşüşmezler. kırmızı ışık, doğal hayatın %90’ı için aslında zifiri karanlıktır. insan olmanızın avantajını kırmızı ışık kullanarak yaşayın.
kışın veya çok yüksek rakımda soğuk bir yaylada kamp yapmayacaksınız bulabildiğiniz en makul fiyatlı uyku tulumu işinizi görür (en ucuzunu almayın). 2 kişiyseniz, birbiriyle birleşip 2 kişilik olan uyku tulumları var, çok tavsiye ederim. romantikliğinden değil, 2 kişi aynı tulumun içindeyken çok daha iyi ısınır.
şişme yatak yerine, bulabildiğiniz en kalın matı almanızı tavsiye derim. eğer uzun süreli kamp yapacaksanız ve büyük şehirlerden uzaktaysanız şişme olan hiçbir şeye güvenmeyin. o yatak patlarsa, delinirse, hava kaçırırsa kampınız o anda biter ve kös kös geri dönmek zorunda kalırsınız.
iyi bir bıçak ve bir balta mutlaka alın
baltanın kampçılık sitelerinde satılan alengirli şeylerden olmasına hiç gerek yok, bunların %99’u palavradır. herhangi bir nalburdan alın (balta değil, nacakistiyorum diyeceksiniz), zaten çok daha ucuz olacak. sırt çantanıza asabileceğiniz büyüklükte olsun, çok büyük veya çok küçük olmasın. odun veya dal kesmeseniz bile çekiç gibi kullanırsınız, çadırın kazıklarını daha kolay çakarsınız.
eğer bir camping’de değil de yaban doğada kamp yapıyorsanız hayatta kalmanızı garanti edecek şey üstün yön bulma kabiliyetleriniz veya bushcraftbecerileriniz değil, cep telefonunuzdur. mutlaka yanınızda yedek, ikinci bir powerbank bulunduracaksınız ve acil durumlar haricinde asla kullanmayacaksınız. telefonunuz her zaman şarjı dolu, darbelere ve suya karşı koruma sağlayan kılıfında olacak. kamp yerine gittiğinizde şebeke çekiyor mu, gps’te sorun var mı diye daha çadırı kurmadan kontrol edeceksiniz. tanıdıklarınıza nereye kamp yapmaya gittiğinizi, ne zaman gittiğinizi ve ne zaman dönmeyi planladığınızı haber vereceksiniz. kampı kurduğunuzda tanıdıklarınıza lokasyonunuzu mesaj atacaksınız. sms ile gps koordinatlarını da atabilirsiniz, whatsapp’tan konum da paylaşabilirsiniz. telefonunuzu gereksiz yere kullanmayın
gerçekten hiçbir yerleşimin olmadığı dağ başında kamp yapıyorsanız, başka önlemler de almanız lazım
o bölgenin hangi köye veya mahalleye bağlı olduğunu bulun (google maps gösterir). o köyün muhtarına telefon edin (bir google araması ile 15 saniyede falan öğrenirsiniz numarayı) ve kamp niyetinizi belirtip bölge hakkında bilgilenin. temiz su kaynakları var mı, varsa neredeler? yaban hayat nasıl, yırtıcı hayvan (ayı, domuz, kurt) var mı? zehirli hayvan (mesela yılan) var mı? muhtar ve köylüler bunların hepsini bilir. ne zaman geleceğinizi ve ne zaman döneceğinizi belirtin.
o bölgeye bakan jandarma komutanlığını da öğrenin (muhtarlar bilir) ve onlara da niyetinizi haber verin. merak etmeyin rezil olmazsınız, %99 olasılıkla hem muhtar hem de jandarma sizinle ilgilenecek. bölgeye giderken muhtarını aradığınız köye uğrayın, kahvede oturup 1-2 çay için, taze ekmek alın ve muhtara uğrayıp bir selam verin. yanınızda küçük de bir hediye götürün. minik bir kutu çikolata olabilir. o muhtar sizi asla unutmayacak
çadırınızın bütün kazıklarını mutlaka çakın. düz değil açılı çakacaksınız çadıra göre yaklaşık 120 derece dışa doğru açılı olmalı. şiddetli ve sürekli yön değiştiren rüzgarlar çadırınızı alıp götürmesin.
-kazıkları çaktınız, sıkıca gerdirerek bağladınız. şimdi çadırın etrafını yaklaşık 10 cm derinlikte hendek gibi çevreleyen bir kanal açın. bu hendek yağmur yağması durumunda çadırınızın altına su girmesini engelleyecek. çadırınızın altı kapalı bile olsa bu gerekli.
çadırınızı kurduktan sonra çadırın önündeki alanın çadırınızla aynı büyüklükteki kısmını suyla hafifçe ıslatıp süpürgeyle süpürün. hatta bunu her sabah yapın. zemin sertleşir ve temizlenir. çadırınızın önünde nispeten güvenli bir tampon alan oluşur.
- çantanızda arı örümcek akrep vs sokmalarına karşı amonyak bulundurun. alerjik bünyelerde antidot bulundurmak şart.
- mutlaka ilkyardım çantanız olmalı.
olabildiğince ateş yakmaktan kaçının. illa ateş yakacaksanız sığ bir çukur kazıp etrafındaki tüm yanıcı maddeleri uzaklaştırın. çukurun etrafına taş dizin. dere yataklarından toplanmış taşlardan kaçının ama. içinde hapsolmuş su damlaları taşın patlamasına sebep olur. işiniz bitince mutlaka ateşi söndürün. kendiliğinden sönmüş görünebilir ancak külün altında görünmeyen korlar rüzgarla açığa çıkar ve tehlike yaratır.
- kap kacak bardak vs eşyalarınız esnek plastik veya metal olmalı. cam ürünler kullanmayın
5 notes · View notes
ayssiyy · 8 months
Text
Biraz babamdan bahsetmek istiyorum özlemle anıyorum seni babacım 🥀
Yıl 2019 hangi ay bilmiyorum kardeşim ilik nakli oldu hastahanede yatıyordu babam yanına gidip geliyordu sürekli çünkü farklı sehirdeydi yine gittiği bir gün hastahanede epilepsi nöbeti geçirmiş ve orada kanser olduğunu öğrenmiş gelip bize söylemişti o gün hepimiz çok ağlamıstık çok küçüktüm henüz farkında değildim nasıl bisey olduğundan... Ama iyiki kötü huylu değildi 2021 yılının son aylarına kadar... Korona virüsü geçirmiştik hepimiz iyiydik ama babam 20 gün yoğun bakımda kaldı ilaçlardan mı artık virüsten mi kanseri kötü huylu olmuş tabi bizim haberimiz yok babam da kontrollerini aksattığı için ve ilaçlarını düzenli kullanmadığından epilepsi nöbetleri çok sıklaşmıştı 2022 Eylül ayında çok sık baş ağrısı kusma tanısıyla hastahaneye aldılar tümör çevresinde ödem olduğu için acil tümör ameliyatı olması gerekti Ekim ayının basında ameliyatı oldu hersey çok güzeldi iyiydi yolundaydı hepimiz çok mutlu olmustuk Bi süre hastahanede yattıktan sonra eve geldiler kafası çok şişti korkunç derecede ameliyatın tel dikişleri vardı yaklasık 35 40 kadar vardı. ödem olduğu için kafatası kemiğinin sağ tarafını kesip karnına koymuşlar çok tuhaf değilmi bizde çok şaşırmıştık ama iyiydi eskisi gibiydi konusması yürümesi yolundaydı sonra her epilepsi nöbetinde hastahaneye gitti..
Aralık ayına kadar herşey yolundaydı evde ilaçlarını kullanıyordu durumu iyiydi sonra sıvıyı yutamama ya bizleri unutmaya basladı Bi zaman sonra sol tarafı tutmuyordu ve ışın tedavisi almaya basladı 1 ay boyunca hergün ışın aldı sonunnda daha iyi olmustu kafasının şişi inmişti kemiği olmayan yer içe çökmüştü tuhaf biseydi ama gözümüz de alısmıstı
Temmuzun sonunda doğru tekrar kötüleşmeye başladı sol tarafı tutmadı kafası yerinde değildi yürüyemiyordu dik oturamıyordu daha sonrasında sağ tarafı da tutmamaya başladı çok kötüleşti söylediklerimize tepki bile vermiyordu hastahaneye götürüyorlardı sürekli ama kesin bişey diyen olmadı 2 ağustosta hastaneye yatırdılar tümör üreme yapmıs 4. Evre ameliyat olması imkansız Bi yerdeymis ayrıca zatürre teşhisi konuldu 1 hafta normal odada kanser bölümünde tedavi gördü 7 ağustosta ziyaretine gittim... Aslında hastanelerden nefret ederim ilk defa ziyaretine gitmiştim çünkü çok özlüyordum gittim gördüm öyle kötü Bi haldeydi ki yüzüme bile bakamıyordu elleri kıpırdamıyordu zor nefes alıyordu.. O gün berbat Bi halde eve geldim sonraki gün sabah 8 de ölüm haberini aldım.
Babamı toprağa verdim kalbimin ağrısı asla dinmedi simdi toprağın altında yatıyor.. Dağ gibi adamdı babam hastalık yedi bitirdi kuruttu. Aslan kızım diye severdin babam keske hiç büyümwseydim de gitmeseydin..
Sen öleli 26 gün oldu babacım hasretin kardeşlerimi annemi ve beni mahvediyor büyüyoruz babam ama sen yoksun yokluğun çok zor dayanılmaz bisey sensizliğe alısmak imkansız babacım.. Mekanın cennet olsun
Tumblr media
2 notes · View notes
shikasekki · 8 months
Text
BLEACH KARAKTER İSİM ANLAMLARI VE KARAKTER UYUMU - BÖLÜM 2
8 - 山本元柳斎 重國 (Yamamoto Genryūsai Shigekuni)
Tumblr media
Yamamoto'nun adı normalde Shigekuni ancak sonrasında Genryūsai lakabını alarak ismi yerine bunu kullanmayı tercih ediyor. "重國" yani "Shigekuni" ismini incelersek "重" "bereketli" anlamına geliyor. "國" ise "ülke". O yüzden mecaz olarak bakarsak Yamamoto'nun ilk adı için "bereketli topraklar" diyebiliriz. "元柳斎" yani "Genryūsai" lakabını incelersek kanjilerin tek başına "söğüt" ve "arıtmak" gibi anlamları var ancak bir bütün olarak bu ismi çevirmek pek mümkün değil. Ama "Kutsal Söğüt" diyebiliriz. Bu lakabı da kurduğu "Genryū" isimli okuldan sonra alıyor.
Tumblr media
Yüzündeki yara izinden ötürü aldığı diğer lakabı ise "丿字斎" yani "Eijisai". Bunu da tam olarak çevirmek mümkün değil. Bu lakabı alma sebebi yüzündeki izin "丿" şeklinde olması.
Tumblr media
Soyismine gelirsek "山" "yama" yani "dağ" demek. "本" "moto" yani "bir şeyin temeli, kaynağı" anlamına gelmektedir. Bir bütün olarak incelediğimizde ise "dağın etekleri" anlamına geliyor. Hem "Kutsal Söğüt" hem de "dağın etekleri" Yamamoto'nun bilgeliğini gösteriyor.
9 - 京楽 次郎 総蔵佐 春水 (Kyōraku Jirō Sōzōsa Shunsui)
Tumblr media
Adının tam karşılığı olarak "Kyōraku Ailesinin Her Şeye Sahip/Gizleyen Yardımcı İkinci Oğlu Shunsui" diyebiliriz. İlk adına değinmeden önce "総蔵佐" lakabına değinmek istiyorum. Serinin Wikipedia sayfasında "Sakuranosuke" olarak yazılmış ancak kanjileri bu şekilde okuduğumuzda ortaya çıkan anlam bizim için anlamsız oluyor. O yüzden kanjilerin doğru okunuşu "Sōzōsa" olmalı. Anlamı da "Her Şeye Sahip/Gizleyen Yardımcı" demek. Bu da Kyōraku'nun geçmişine bir gönderme olabilir. İsmine geri dönersek "春水" yani "Shunsui" "kaynak suyu" anlamına gelmektedir. Ancak asıl olay soyisminde yatıyor. "京" yani "Kyō" "şehir", "楽" yani "raku" "rahatlık, eğlence" demek. Buradan Kaptan Shunsui'nin zengin yani şehirli rahatına da düşkün biri olduğunu anlıyoruz. :)
10 - 浮竹 十四郎 (Ukitake Jūshirō)
Tumblr media
Shunsui'den bahsettikten sonra Kaptan Jūshirō'ya değinmemek olmazdı. "十四郎" yani "Jūshirō" aslında "14.Oğul" demek. Shunsui'de olduğu gibi burada da asıl olay aslında biraz soyisminde yatıyor. "浮竹" "yüzen bambu" demek aslında ama "浮" kanjisinin çok yaygın olmasa da "fazlalık" gibi bir anlamı da var. Ukitake'nin hikayesine baktığımızda alt sınıf bir aileden geldiğini ve 5 erkek 2 kız kardeşi olduğunu görüyoruz. Ancak isminin anlamı "14.oğul" olduğuna göre büyük kardeşleri vefat etmiş gibi görünüyor. Bunun yoksulluk gibi pek çok sebebi olabilir. Soyismindeki "bambu" göndermesine bakıldığında bambular dayanıklı ve uzun ömürlü bitkilerdir. Ama aynı zamanda işgalci bir yapıları da vardır ve bambuların diğer bitkilerin yapraklarına değmemesi gerekir. Aksi halde o bitkileri soldurur. Buradan Ukitake'nin bir bambu gibi hayatta kaldığını ancak diğer kardeşlerinin bunu başaramadığını ve tabiri caizse "solduklarını" görebiliriz. "Jūshirō" ismindeki "shiro" kısmı ise "beyaz" anlamına geldiği için muhtemelen hastalığına ve saçlarına bir gönderme. Soyismindeki "浮" kanjisinin "fazlalık" anlamına gelebiliyor olması da muhtemelen yine Ukitake'nin güçsüz bünyesine yani "işe yaramaz"lığına bir gönderme.
Tumblr media
11 - 卯ノ花 烈 - (Unohana Retsu) aka 卯ノ花 八千流 (Unohana Yachiru)
Tumblr media
"烈" yani "Retsu" "yanan, güçlü, şiddetli" gibi anlamlara gelmektedir. Unohana'nın geçmişini bilenler bu ismin ona oldukça yakıştığını bilecektir. :) "八千" yani "Yachi" "8000", "流" yani "ru" "stil" anlamına gelmektedir. Yani aslında söylenmek istenen muhtemelen "8000 tane (kılıç kullanma) stili". Unohana'nın tecrübesine ve gücüne baktığımızda, ilk Kenpachi olduğunu da göz önünde bulundurursak o zamanları için uygun bir isim. Soyismine dönersek "卯", "U" Çin astrolojisinde tavşanı temsil ettiği gibi aynı zamanda sabah 05.00 - 07.00 saatlerini de temsil ediyor. "ノ" burada aitlik bildiren bir ek. "花" yani "hana" ise "çiçek" demek. Yani soyismini "tavşan çiçeği" gibi çevirebiliriz ama ben tavşandan ziyade sabah saatlerine atıfta bulunduğunu düşünerek Türkçede "sabah sefası" olarak bilinen çiçeğe gönderme yapmayı tercih ediyorum. İngilizcesi "morning glory" olan bu çiçek sabahları açıyor ve eski zamanlarda Çin'de tıbbi alanda kullanılıyordu. Eh Unohana da Dördüncü Bölük kaptanı. :)
12 - 更木 剣八 (Zaraki Kenpachi)
Tumblr media
Zaraki'nin bir adı yok. Soyismi yaşadığı Zaraki bölgesinden geliyor. " 更" yani "Zara" "alışmamış, yepyeni" gibi anlamlara gelirken "木" yani "ki" "ağaç" demek. Unohana'nın ardından yetişen "yeni" kenpachi olduğu anlamını çıkarabiliriz. "剣八" yani "Kenpachi" ise bir isim değil, bir unvan. Kılıç kullanımında en güçlü shinigamiler için kullanılır. "剣" yani "Ken" "kılıç" demek. "八" yani "hachi" ise "sekiz" demek. Yani "sekiz kılıç" anlamı çıkıyor. Burada Yachiru ismindeki 8000 anlamıyla buradaki 8'in bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum açıkçası. Muhtemelen Unohana'nın 8000 kılıç kullanma stili olması onun ilk kenpachi olarak normalin kaç katı güce sahip olduğunun bir göstergesi.
13 - 藍染 惣右介 (Aizen Sōsuke)
Tumblr media
Geldik bakalım Aizen'e. Bizi bu konuda asıl ilgilendiren kısım soyadı aslında. Çünkü Sōsuke adının kanjilerini incelediğimiz ortaya çok da anlamlı bir bütün çıkmıyor. En azından ben bulamadım. Bulan olursa DM kutum açık. :') O yüzden tek tek adının kanjilerine değinmeyeceğim. Gelelim soyadına. "藍染" soyadının tam çevirisi "Indigo rengi" anlamına gelmektedir. Indigo, mor-mavi ağırlıklı bir renk olmakla birlikte seride Aizen'le özdeşleşmiştir.
Indigo renginin anlamına gelirsek. En temel iki anlamı "bilgelik" ve "önsezi". Sezgilerin kuvvetli oluşuna atıfta bulunan bu renk. Üçüncü gözün açık olması anlamına gelmektedir. Bu ne demek? Indigo, Ajna olarak da bilinen 6.çakrayı temsil etmektedir. Yani sezgilerimizle, psişik durumumuzla alakalı olan bu çakra "üçüncü gözümüzü" açmaktadır. Bakalım Aizen'in üçüncü gözü ne zaman açılmış?
Tumblr media
"愛染" bunların yanı sıra Budist bir terimdir ve Budizm'deki Ragaraja'nın Japon Budizm'indeki karşılığı olan Aizen Myō-ō'nun içinde geçmektedir. (Tam hali 愛染明王 veya 愛染妙王) Aizen Myō-ō Japon Budizm'inde aşk ve şehvetin tanrısıdır. Bunun yanında o da üç gözlü olarak bilinir. Ayrıca Aizen Myō-ō başka birkaç tanrı gibi elinde Budizm'de "Cintamani" Japon Budizm'inde ise "宝珠" "Hōju" olarak bilinen dilekleri yerine getiren bir taşla tasvir edilmiştir. Fandomda pek çok hayran bu taşı "Hōgyoku"ya benzetmektedir.
Gelecek bölümlerde görüşmek üzere.
- Shishi
3 notes · View notes
Text
İşte karşınızda Sabahattin Ali’nin bestelenmiş 12 şiiri:
1-Leylim Ley Şiiri  – Yorumlayan: Zülfü Livaneli
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yârin çıplak ayağına sür beni
(…)
2-Çocuklar Gibi Şiiri  – Yorumlayan: Sezen Aksu
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,
Kırlara yayılan ilkbahar gibi.
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı,
Göğsümün içinde ateş var gibi.
(…)
3-Hapishane Şarkısı I Şiiri – Göklerde Kartal Gibiyim Adıyla, Yorumlayan: Volkan Konak
Göklerde kartal gibiydim.
Kanatlarımdan vuruldum
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım.
(…)
4-Eskisi Gibi Şiiri – Ben Sana Vurgunum, Yorumlayan: Nükhet Duru
Seneler sürer her günüm,
Yalnız gitmekten yorgunum;                                                                                                                      Zannetme sana dargınım,
Ben gene sana vurgunum.
(…)
5-Dağlar Şiiri  –  Yorumlayan: Sezen Aksu
Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgârlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır, dağlar
6-Hapishane Şarkısı II Şiiri – Bir Yürek Kaldı Avucumda Adıyla, Yorumlayan: Grup Çağrı
(…)
Gözlerin uzağa bakar,
Kimden ne beklediğin var?
Yâr semtinden gelen rüzgâr:
“Seni unuttu!..” der gelir.
7-Hapishane Şarkısı III Şiiri – Geçmiyor Günler Adıyla, Yorumlayan: Ahmet Kaya / Beste: Kerem Güney
Burda çiçekler açmıyor,
Kuşlar süzülüp uçmuyor,
Yıldızlar ışık saçmıyor,
Geçmiyor günler geçmiyor.
(…)
8-Hapishane Şarkısı V Şiiri –  Aldırma Gönül Adıyla, Yorumlayan: Edip Akbayram
Başın öne eğilmesin,
Aldırma gönül aldırma;
Ağladığın duyulmasın,
Aldırma gönül, aldırma…
(…)
9-Melankoli Şiiri –  Yorumlayan: Nükhet Duru
Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.
(…)
10-Kara Yazı Şiiri – Yorumlayan: Ahmet Kaya
Geçmedi yâre sözümüz,
Yollarda kaldı gözümüz,
Yere sürüldü yüzümüz,
Böyleymiş karayazımız.
(…)
11-Kıyamadığım Şiiri–  Benimsin Diyemediğim Adıyla, Yorumlayan: Ali Kocatepe
Hey bir zaman bakıp bakıp
Seyrine doyamadığım!
Şimdi gurbette bırakıp
Sesini duyamadığım!
(…)
12- Çakır Şiiri – Yorumlayan: Ali Kocatepe
Altın saçlarını sıkıca tarar,
Sonra iki örgü yana bırakır;
Ayağında pembe dallı mor şalvar,
Taze gelin gibi süzülür Çakır…
2 notes · View notes
fatomahperi · 2 years
Text
Rum Birliklerinden birinin duvarında
“Cesursan gel al” yazıyordu,
Mehmetçik :
CESURUM..!
GELDİM..!
ALDIM..! Dedi
16 Temmuz 1974 günü Bolu Dağ Komando Tugayından kutsal bir görevin ifası için 280 araç yola çıktı.
Sadece geceleri yolculuk ederek 1.100 km yol kat ettiler ve Adana Ovacık’a vardılar.
Konvoyda tek bir kaza bile olmadı.
20 Temmuz günü 72 helikopterin katıldığı dünya savaş tarihinin en büyük havadan taşınır birlik operasyonuyla Kıbrıs’a indiler ve hemen görev bölgelerine intikal ettiler.
Tugay Komutanı Tuğgeneral Sabri Demirbağ komutasında gece Rum saldırılarına tek adım geri atmadan kahramanca direndiler.
Ertesi gün ev ev, apartman apartman çatışmalar başladı.
Rumlar, Barış Gücünün kontrolünde olan bölgeler de dahil
olmak üzere bütün evleri beton mevzilerle güçlendirmişlerdi.
Buna rağmen 14 saatte yerle bir edildi.
“Girne tarafında 60 km lik sahili kontrolümüz altına aldık” diye açıklama yaptı Tuğgeneral Demirbağ ve devam etti :
“Bize ateş etmeyene ateş etmiyoruz, esir alıyoruz. Şu ana kadar 600 civarı esirimiz var. Esirlerimiz arasında kadınlar ve çocuklar yok. Teslim olanları Türkiye’ye gönderiyoruz.”
Mehmetçik adaya gitmeden Rum Birliklerinden birinin duvarında
“Cesursan gel al” yazıyordu,
bugün ise
“CESURUM ! GELDİM ! ALDIM ! yazıyor.
Kararlı, disiplinli, cesur ve çatışmalar esnasında yaralanan 2 Rum’u Türk yaralılarla birlikte kendi makam aracıyla Lefkoşa Kızılay Hastanesine gönderecek kadar da insancıl olan kıymetli
Sabri Paşa 20 Ocak 2005 tarihinde ,
84 yaşındayken hayata veda etti.
Ruhun şad, mekanın cennet olsun
“KIBRIS FATİHİ”
Tumblr media
17 notes · View notes