Tumgik
#burçak yıldırım
aykutiltertr · 1 month
Video
youtube
El Vurup Yaremi (Oy Dünya Dünya) - İlkay Akkaya ✩ Ritim Karaoke Orijinal...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/dFpdTYEX2EQ ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ El Vurup Yaremi (Oy Dünya Dünya) - İlkay Akkaya ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Hüseyni Tokat) EL VURUP YAREMİ İNCİTME TABİP Yöresi- İli TOKAT   İlçesi- Köyü Zile   Kaynak Kişi SADIK DOĞANAY Derleyen ALİ EKBER ÇİÇEK Notaya Alan NİDA TÜFEKÇİ İcra Eden KAYNAK KİŞİ TOPLU Makamsal Dizi HÜSEYNİ Konusu - Türü Deyiş Karar Sesi La Bitiş Sesi La Usül 4/4 En Pes Ses La En Tiz Ses Si Ses Genişliği 9 Ses E               B              E         B El Vurup Yaremi İncitme Tabip, İncitme Tabip, E                    A Bilmem Sıhhat Bulmaz Hicraneler Var E                  Bm Dert Vuran  Yareme Eylersin Derman Em                  G              A              G Her Can Kabül Etmez Viraneler Var, Viraneler Var, Viraneler Var Bm              Em Vay Dünya Dünya Yalansın Dünya Bm              Bm Vay Dünya Dünya Yalansın Dünya                                               G               A          Bm  G       Bm Yalan ile Yalan Olansın Dünya, Olansın Dünya E                 B              E       B Dert Ehli Olanlar Dergaha Gelir, Dergaha Gelir E              A Elbette Arayan Dermanın Bulur E                   Bm Sadık Der Ki Kim De Ne Var Kim Bilir Em                G               A              G Geçti Güzar Ettim Elde Neler Var, Elde Neler Var, Elde Neler Var Bm              Em Vay Dünya Dünya Yalansın Dünya Bm              Bm Vay Dünya Dünya Yalansın Dünya                                               G               A          Bm  G       Bm Yalan ile Yalan Olansın Dünya, Olansın Dünya TÜRKÜNÜN SÖZLERİ EL VURUP YAREMİ İNCİTME TABİP BİLMEM SIHHAT BULMAZ HİCRANELER VAR DERT VURUP DA YAREM EYLERSİN DERMAN HER CAN KABUL ETMEZ VİRANELER VAR Bağlantı: VAY DÜNYA DÜNYA FANİSİN DÜNYA VAY DÜNYA DÜNYA YALANSIN DÜNYA CAN İLE CANANI ALANSIN DÜNYA YALANSIN DÜNYA DERT EHLİ OLANLAR DERMANA GELİR ELBETTE ARAYAN DERMANI BULUR SADIK DER Kİ KİMDE NE VAR KİM BİLİR GEŞT-Ü GÜZAR ETTİM ELDE NELER VAR Bağlantı: VAY DÜNYA DÜNYA FANİSİN DÜNYA VAY DÜNYA DÜNYA YALANSIN DÜNYA AŞK İLE PERVANE DÖNERSİN DÜNYA YALANSIN DÜNYA FANİ : Ölümlü, geçici, sonu olan HİCRAN : Keder, acı TAHMÜL : Tahammül GEŞT-Ü GÜZAR : GEŞTİ GÜZAR : Gezmek, dolaşmak PERVANE : Fırıldak, çark, ışık çevresinde dönen kelebek DERT EHLİ OLMAK : Sıkıntı ve üzüntülerin asıl kaynağı olmak DEST : El VİRAN : VİRANE : Yıkık, terkedilmiş yer, harabe, ören TABİP : TABİB : TEBİB : Hekim, doktor "Tokat türküleri" kategorisindeki sayfalar Bu kategoride yer alan toplam 27 sayfanın 27 adedi aşağıdadır. A Abdal Olsam Sallar Giysem Aşıp Aşıp Karlı Dağlar Gelirsin B Bahçenizde Gül Var mı Başındaki Yazmayı da Sarıya mı Boyadın Bir Güzelin Hasretinden Ahından Bu Kadar Cevretme Aziz Sultanım Bugün Ben Bir Güzel Gördüm Burçak Tarlasında Yâr Yâr Gelin Olması Bülbül Ne Ötersin Virandır Bağım C Caminin Ezanı Yok D Damdan Attım Kendimi Deymen Benim Gamlı Yaslı Gönlüme E El Vurup Yaremi İncitme Tabip El Çek Tabip Sinem Üstünden G Gönül Gel Varalım H Hatırına Düşmez Sormaz Halimden Hey On Beşli K Kalenin Bedenleri O Oy Tombulum Tombulum S Sabahın Seherinde Ötüyor Kuşlar Suya Düştü Gülümüz T Tokat'a Gidemiyom Y Yandım Tokat Yandım Yayla Çiçeği misin Balam Yüce Dağ Başında Bir Ulu Pınar Ç Çamlar Altına İ İzzetli Hürmetli Bilirim Seni İlkay Akkaya Doğum 26 Mayıs 1964 (59 yaşında) İstanbul, Türkiye Meslekler Şarkıcı İlkay Yıldırım Açıkgöz (d. 26 Mayıs 1964, İstanbul), Türk müzisyen, Grup Kızılırmak'ın solisti. Hayatı İlkay Akkaya, Manavgatlı memur bir baba ve Muğlalı bir annenin dört çocuğundan birisi olarak doğdu. Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu'nu bitirdi. Profesyonel müzik çalışmalarına Grup Yorum'a katılarak başladı. Bir süre İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarına devam etti. Ayrıca özel şan dersleri aldı. Grup Yorum'la birlikte Berivan-Haziranda Ölmek Zor ve Türkülerle albümlerinde çalıştı. 1989'da Tuncay Akdoğan'la birlikte Grup Yorum'dan ayrıldı. Diskografi Kül - 1997[7] Unutma - 2000[8] Hücre - 2000 Yine - 2003 Yalnız - 2005 Umut - 2013 Kurtuluş Yok Tek Başına - 2014 Ey Vicdan - 2014 Bir Gökyüzü Çiz - 2015 Hayat - 2015 Gelmedin Diye - 2015 Sizlerle 25 Yıl - 2015 Gelme - 2019 Köleler Ve Kilitler - 2019
0 notes
giresunsondakika · 1 year
Link
0 notes
akugsf · 3 years
Text
Fakültemiz Resim Bölümü mezunlarının yapıtlarından oluşan “Mezunlar Sergisi – 1.Seçki”, 1 Şubat 2021 tarihinde açıldı.
Üniversitemiz M. Rıza Çerçel Kültür ve Sanat Merkezinde düzenlenen serginin açılış törenine mezunlarımızın yanı sıra Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yılmaz Yalçın, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsa Sağbaş, Dekanımız Prof. Dr. Selçuk Akçay, Üniversitemiz Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Gökhan Demirtaş, Dekan Yardımcılarımız Dr. Öğr. Üyesi Sena Coşkun ve Dr. Öğr. Üyesi Fevzi Nuri Kara, Resim Bölümümüz öğretim elemanları ile Afyonkarahisarlı sanatseverler katıldı.
Fakültemiz Resim Bölümü mezunlarının farklı tekniklerle gerçekleştirdikleri 78 adet yapıtın 29 Mart tarihine kadar, iki ay süreyle sanatseverlerle buluşacağı sergide yer alan isimler ise şöyle:
Ahmet Bolat, Ahmet Taner, Ali Ferit Özçelik, Arzu Şahin, Ayşe Demirci, Ayşenur Azbay, Bahar Sever, Barış Öbek, Berna Koçer, Burçak Yazıcı, Dursun Arslan, Ersin Akın, Esma Nur Torun, Esmehan Yeni, Esra Ömür, Evren Kortağ, Fatma Küçükgöçen, Ferhat Salman, Feyza Nur Acar, Gözde Karaca, Halil Yılmaz, Handan Akbulut, Hasan Çolak, İsmail Çamlıcalı, Kader Geçici, Kübra Öcalan, Mehmet Manav, Meliha Yıldırım, Meltem Başyiğit, Mustafa Yüzükoca, Müjgân Çakar, Nurcan Çalışgan, Nurşah Durmuş, Nurullah Barut, Rüya Dalgalar, Savaş Bitkin, Seçil Aras, Selim Başkud, Semih Aytekin, Sevgi Ateş, Şule Çetinbilek, Tunahan Gezgiç, Veysel Kaya, Victoria Truta, Yavuz Türkyılmaz ve Zehra Yıldırım.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
ilhamverenler · 7 years
Photo
Tumblr media
Burçak Yıldırım: Girişimci, Kurucu, Yazar
0 notes
cryptodictation · 4 years
Text
Trade experts who can write code are trained
We experience extraordinary days where everyone is wrapped up on their phones, trainings are given online, businesses move from home to work model, and normal trade is carried to the electronic environment, do we consider the technological background of this?
All these indicators reveal once again how important technology-focused investment and employment are.
Stating that Yalova University is continuing its education with the “Distance Education” coronavirus process, Yalova University Faculty of Economics and Administrative Sciences Department of International Trade and Finance. Faculty Member Abdullah Önden said, “With the sudden introduction of coronavirus into our lives, Universities strive to keep their students behind in their education.
With its technological infrastructure, Yalova University provides a participatory classroom environment with hundreds of students attending a live lesson at the same time, watching video recordings of those who could not attend, sharing documents such as books and documents, and homework infrastructures.
The system is constantly improved in line with the demands of students and faculty members, and it is provided to work more optimally and effectively. ”
We Want Our Faculty of Economics to Become Architects of Commercial Technological Transformation
Explaining that lessons are given to students in order to use data science, coding and e-commerce courses in commercial activities. front, “With the coronavirus epidemic that wreaked havoc on the whole world, we see that the companies that have properly configured their technological infrastructure have survived and the stores with e-commerce infrastructure have increased their employment, while many sectors have entered into a serious crisis. As Yalova University International Trade and Finance department, we aim to enable our students to take an active role not only in developing their technological uses, but also in developing the most optimum product in commercial activities by providing data science, coding and e-commerce courses to improve their technological infrastructure. ”
Our Goal Is Not Just Using, but Raising Trade Experts Coding Technology
students in technology transformation in Turkey said it would take a more active role, Dr. front“It is not possible for only engineers to take part in technology projects to bring solutions to businesses and to deliver the work. They are the experts here who know the businesses that operate commercially best. Therefore, they should play an active role in identifying and developing technologies that will facilitate their own business. However, since the technological knowledge of the staff in the enterprises is not enough, problems occur in software and technology development activities. Operators who do not know the technological flow and algorithms make revision requests when they see that the produced programs are incompatible with the sector. This solution to the problem as we are “commercial technology experts” educating our students will graduate in technology transformation in Turkey, we intend to give them to take a more active role, “he said.
We Are Trying To Train Qualified Specialists For E-Commerce And E-Export
Stating that e-commerce in retail will reach 20 percent in the near future. front, “Coronavirus once again demonstrated the importance of branches such as e-commerce and related logistics and e-export. As the retail and service sector comes to a standstill, we see that these sectors operate in electronic environments and are looking for qualified personnel. As Yalova University, we see that e-commerce, which is currently around 5% in retail, will approach 20% in the near future, and we continue our efforts to train specialists for this. With the gradual spread of coronavirus and the gradual closure of retail stores, businesses began to focus on their online stores and direct their customers to receive services from their sites. Gittigidiyor explained that there was an increase of 1000% in the process, especially in hygiene materials, while the food growth was 500%. According to Logistiek data, there is a 52% increase in the international market. ”
Amazon Employs 100 Thousand People, Migros 3200 People
Noting that internet shopping is also increasing, Dr. From the front, he completed his statement with the following words:
“On the other hand, e-commerce company Amazon is also having a busy day due to coronavirus. Amazon has announced that it will recruit 100,000 new staff in the US to meet the increasing demand for online shopping with the new type of coronavirus (Kovid-19) outbreak. In the blog post written by Amazon's Senior Vice President for World Operations, Dave Clark, it was noted that there was a significant increase in the demand for e-commerce with the Kovid-19 outbreak and the need for labor. Migros, which provides 1200 new jobs for the Migros Virtual market operations and 1000 new stores for its stores, has made 2,200 people work per 10 days in total. Migros, which received more than 60 thousand job applications after its first announcement, will increase the additional employment provided by 1000 new recruitments to be made within the next 10 days, to 3,200 people in a month. ”
Faculty Member Abdullah Önden continues classes with distance education.
Students Are Satisfied With Distance Education, But Also Miss Their University
Students attending classes with distance education explained their opinions about the application with the following words:
Merve Nihal Yıldırım:
“I was very confident that distance learning would not be beneficial to us, but I had a biased approach. My prejudice was broken thanks to the efforts of our instructors so that we can understand the lesson in the best way possible. Of course, our formal education was better for us, but in this way, they offered us the opportunity to follow the lessons anytime, anywhere. I offer my endless thanks to all my teachers who have been working for us. ”
Yusuf Çetinkaya:
“It is a great advantage to record the courses in the distance education system and to watch them later, when we do not understand the subject, to watch it again. In addition, we can continue to receive training wherever we are, and we can easily access course materials. However, both the atmosphere in the classroom and the inefficiency of some courses in distance education can be a problem for students. ”
Alperen Çelik:
“Thanks to distance education, our lessons never stop, and our education is very productive. We can monitor our lectures both live and through recording and do our homework. In this way, we continue to learn and be informed. ”
Batuhan Ertunç:
“At first, I was looking at distance education lessons with bias, but when we look at the current course, it is obvious that we can get efficiency. Although I don't say exactly the same thing for numerical lessons, lessons such as Computer and English are very productive, and I thank everyone who contributed.
Burçak Asa:
“Frankly, I think I get more efficiency than numerical lessons, I feel like we are taking private lessons. Since I was living in Iznik, I was always on the road and when I came home, I could not study from fatigue. Now Computer and English lessons are good for me. I gain efficiency by watching videos, attending live lessons, and doing application homework. Systematic problems and students without internet can be seen as negativity, I hope we will overcome this process with health. ”
Hilal Ahat:
“I think that I can get enough efficiency apart from the numerical lessons in the fact that the lessons are handled remotely. It is also a good advantage that the topics can be watched again by recording. We hope this process will pass with health. ”
ECONOMY
Honda won't produce another week
The post Trade experts who can write code are trained appeared first on Cryptodictation.
from WordPress https://cryptodictation.com/2020/04/09/trade-experts-who-can-write-code-are-trained/
0 notes
sizekitap · 6 years
Text
Sevdiğim Kadın Adları Gibi
Sevdiğim Kadın Adları Gibi Akgün Akova Kara Karga Yayınları
İrem dağılan bir ilkokulun zili gibi bak bana * seni kimse anlamıyor Duygu * Yasemin aşktı aralık kapılara anlattığın * çantanda bir sürü anahtar var Lale * gemilerin yıldızları seyrediyor Arzu * bir göktaşının tüyleri olsaydı Esin * bir ırmak seni çağırıyor Ayşegül * bir çocuğun denize fırlattığı bembeyaz martı Pelin * her şeye yeniden başla Leyla * araya rüzgârlar girse de Burçak * rüzgârda açılan saçın güzelliğisin Ebru * bütün o yollardan tek başına geçtim Naz * denize düşen yıldırım da sensin Alev * bu gece bu nehri korkmadan geçmen gerek Ece * ekmekle suyun çalınmadığı yerde uyursun Burcu * örtüsü alev almış masanın üzerinde duran bir bardak su Jülide * Zeynep neden açmayıp yaktın sevgilinin gönderdiği mektubu * Ayça ağlayınca Hindistan’a benziyorsun * dilimimi gagası kırık bir martıyla paylaştım Eylül * hep başka birini bekledin Nisan * gözlerine gitmiyor bindiğim hiçbir vapur Deniz * gittik bir kır kahvesine oturduk Berna * saçlarından bir adam düşüyordu Aslı * annen derin bir yara izi gibi uyuyor İdil * soruyu dalgınlığıma ver Nilüfer * “gözümde bi’ şey var” deyince sen Sevda * düşmemek için saçlarına tutundu dünya Elif * beni bu kentten götür diyorsun Bahar * sıkılan beyaz bir eldiven gibi yolları kapadı kar Hale * Begüm kanat takmış saat senin adın * Yağmur kimi zaman yanlış yolcuyu alıp giden bir trendir aşk * anlarsın yeryüzü sestir Selin * annenin sesi öyle güzeldi ki Dilara * sevgilini gece dağıttın kahvaltıdan önce toplamalısın Rüya * Mine bir makasın ağzından aldım seni * Eros sana da ok atmış dediler Beliz * Şehrazat adın fısıldanıyor tütsüler yakılan bir sarayda
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
devamı burada => https://is.gd/tYG87j
0 notes
keremulusoy · 6 years
Text
Dünyada tek olma özelliği taşıyan Haliç’teki Bulgarlara ait ‘demir’ ibadethanenin izin fermanı Osmanlı Sultanı Abdülaziz’den, restorasyonu ise Türkiye’den…
Rumların baskısından bunalan Bulgar halkı 1800’lü yılların ortalarında Osmanlı’dan kilise inşası için yardım ister, Sultan Abdülaziz inanç hürriyetine saygı duyup bu talebi onaylar ve fermanıyla belgeler. Haliç’i biz “Altın boynuz” olarak biliriz. Deniz girintisidir ama derine dalmadan kıyıda size “Demir” bir yapı “selam” verir. Bakmayın siz onun “Demir” gibi göründüğüne (ki demirdir) hoşgörünün sembolüdür aslında, Stevi Stefan Kilisesi. Nam-ı diğer Demir Kilise. Dünyada 3 tane olan ve demirden yapılan kiliselerden tek ayakta kalanıdır. Osmanlı döneminde yapılan ilk prefabrik bina olma özelliği de taşıyan Bulgar Cemaati’nin ibadethanesi 120 yıl önce inşa edilmiş. Tabii bu yapım süreci sadece bir inşaat değil, toplumsal değerlerin, milliyetçi mücadelenin de gösterildiği bir “varlık belgesi” haline de dönüştürülmüş.
Demir Kilise, 7 yıl süren restorasyon çalışmasının tamamlanması ardından düzenlenen açılışa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov katıldı.
İstanbul Fatih’te, Balat’la Fener semtleri arasında Haliç kıyısında yer alan Demir Kilise, Bulgar Eksarhanesi’ne bağlıdır.
Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Vasil Liaze, dünyada tane demir kilise yapıldığını, bunların Arjantin, Avusturya ve Türkiye’de bulunduğunu belirtti.
Demirden yapılan 3 kilisenin tek ayakta kalanıdır.
Demir Kilise içerisinden bir görüntü…
Fikir babası ‘Bozveli’ 19. Yüzyıl İstanbul’da “çorbacı” diye tabir edilen zengin Bulgar tüccarlar vardır. Rum Patrikhanesi’ne bağlıdırlar. Fransız İhtilali sonrası Avrupa’ya yayılan milliyetçilik akımlarından etkilenen bir grup Bulgar “Bağımsızlığımızı ilan edelim” derken, bir grup ise “Osmanlı’ya bağlı  kalalım ama Rumlardan ayrılalım” demektedir. Çünkü Rum despotların topladığı vergiler, Bulgar diline olan baskı, kiliselerde Yunanca ibadete zorlama, okullarda Yunanca eğitime tabii tutulma Bulgarların sabrını taşırır. Direkt anlamda bağımsızlık ilanı yoktur ama Rumlar’a ‘karşı koyma’ ilk olarak kilisede kendini gösterir. Fikir babası Arhimandrit Neofit Bozveli’dir ve o şöyle der: “Burada bir merkez ve bir kilise inşa edilmelidir, faaliyet gösterecek olanlar burada Padişahın gözü önünde olmalıdırlar; Fener ruhaniliği burada patrikhanenin yuvasından yenilgiye uğratılmalıdır.” Bozveli hayatını kaybeder ama fikri yaşatılır. Tarihler 1849’u gösterdiğinde Stefan Bogoridi, Haliç’teki eski evinin arsasını Bulgar Cemaati’ne hibe eder ve kilise hayali iyiden iyiye alevlenir. Stefan Bogoridi, Padişah ile yakın dosttur ve Rumların vatandaşlarına yaptığı baskılardan rahatsızdır. 18 Eylül 1848’de Padişaha bir mektup yazarak İstanbul’da yaşayan Bulgar Cemaati’ne mahsus bir papaz evi kurulması için müsaade ister. Cevap 23 Eylül 1849’da gelir ve Padişah izni vermiştir.
“Patriği anma, Sultanı an” İlk etapta ahşaptan yapılan küçük kilise 23 Ekim 1849’daki törenle Arhidyakon Stefan (Aziz Stefan) adı ile takdis edilir. Ahşap yapının karşısına da rahiplerin kalacağı “Metoh Binası” inşasına başlanır. 14 Mart 1850’de İstanbul Bulgarları Kilise ve Metoh’u “Milli Mülk” olarak ilan edilir ve böylece “Bulgar Kilise Cemaati” resmen kurulur. Ve bu zaman diliminde Metoh bina ile beraber İstanbul’dan geçen Bulgarların konuk edilebileceği 3 katlı ve 25 odalı taş bir bina yapılır. Ahşap Sveti Stefan Kilisesi’nde Episkopos İlarion Makariopolski, Rum Patrikhanesi’ne olan bağımlılığı ret ederek, Bulgar Kilisesi’nin bağımsızlığını duyurur. Ve ayinde Rum Patriği’nin adının anılması gereken bölüme gelindiğinde Bulgar halkı bir ağızdan “Patriği anma Sultanı an…” der. Ayinden hemen sonra gençler, Metoh Binası’nın balkonunda Sultan onuruna yazılan ve bestelenen bir şarkıyı okur. Bulgarlara ait 33 esnaf loncası da binlerce imzalı bir mazbatayı saraya yollayarak Padişah’a bağlılıklarını sunar. 27 Şubat 1870 Cuma günü, Sultan Abdülaziz, Patrikhaneden bağımsız bir kilise kurulmasını sağlayan “Ferman”ı imzalar.
“TOHUM EKEN, HASADINI YAPAR”
Ayinden ve şükran duasından sonra İlarion Makariopolski halka hitaben “3 Nisan 1860’da ulusal ve dinsel bağımsızlık hareketimizin doğduğu kutsal bir gündür. Bugün ise 1 Mart 1870 çok daha önemli ve kutsal bir gündür. Halkın arzusunun gerçekleştiği gün, Sultan Fermanı ile (kiliseye izin) her şeyin neticeye bağlandığı, noktanın konduğu gündür. Hasat yapmak, tohum ekmekten daha tatlıdır. Ümit ile tohum eken, hasadını da yapar” der. Herkes “Yaşasın Sultanımız, yaşasın onun vekilleri, yaşasın İlarion Makariopolski” diye bağırır. Fener Rum Patriği 1872’de Bulgarları aforoz eder. Bulgarlar da ahşap kilisenin yerine daha büyük ve gösterişli bir  kilise yapma iznini Osmanlı Hükümeti’nden alır. Proje için yarışma açılır. Yarışmayı Ermeni mimar Hovsep Aznavur, ihaleyi de Avusturyalı Rudolf Waagner Şirketi kazanır. Kilisenin inşası 1,5 yıl sürer. Denize yakın olması, aşınmaya karşı önlem olarak bütün dış cephesi, yan duvarları, pencere kenarları, merdivenleri, kabartmaları, çan kulesi neredeyse hemen her şey demirden yapılır. Waagner şirketi önce kiliseyi kendi bahçesinde prefabrik olarak kurar. Sonra parçalar Tuna Nehri ve Karadeniz üzerinden İstanbul’a getirilir. Ekonomik sıkıntılar sebebiyle yapımı çok uzayan Sveti Stefan Kilisesi (Demir Kilise) ancak 1898’de ibadete açılır. Patrikhane de 1945’te Demir Kilise’yi tanır. Ve gelelim günümüze. 7 Ocak 2018’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açılışı yapılan kilise 7 yıl süren kapsamlı bir restorasyondan geçer. Asıl önemlisi Osmanlı dönemindeki hoşgörü geleneği devam eder.
Notlar
Bulgarlar’ın hastanesi Bulgar halkı, 1895’te kiliseye izin fermanının verilmesinin 25. yıl dönümünde “Hayırsever Derneği”ni de kurar. Derneğin temel gayretlerinden biri ise İstanbul’da bir hastanenin yapılmasıdır. İnşaatına 1896’da başlanan hastane 25 Nisan 1902’de açılır. Bu hastane, Bulgar Vakfı’nın idari hataları sonucunda hukuksal açıdan mazbut hale düşer ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün denetimine girer. Vakıflar Müdürlüğü’nce ihale yoluyla İhlas Grubu’na verilir. Şu anda “Türkiye Gazetesi Hastanesi” olarak faaliyet gösterir. Ve burada İstanbul Bulgar Cemaati mensuplarına her ay sağlık hizmeti bedelsiz olarak verilir.
*İstanbul Balat’taki 1898’de demirden inşa edilen tek kilise olma özelliğini taşıyan Bulgar Sveti Stefan Kilisesi’nin (Demir Kilise), 7 yıl süren restorasyon çalışması tamamlandı. Kilisenin açılışı için Balat’ta düzenlenen törene Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov katıldı.
Çanlar Rusya’dan Hemen hemen her şeyi demirden olan 500 ton ağırlığındaki kilisenin sadece mihrap kısmı ağaçtan yapılır ve altın kaplamadır. En büyüğü 400 kilo civarında olan altı çan Rusya’da dökülür. Kilisenin ikonlarını ressam Lebedev resmeder. Üç kubbeli ve haç şeklindeki kilisenin mihrabı Haliç’e dönüktür. Çan kulesi giriş kapısının üzerinde ve 40 metre yüksekliğindedir.
*Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Vasil Liaze, dünyada 3 tane demir kilise yapıldığını, bunların Arjantin, Avusturya ve Türkiye’de bulunduğunu belirtiyor.
Yazı: Burçak Öksüz Doğan
Bu yazı Marmara Life Mart- Nisan sayısında yayımlanmıştır.
Hoşgörünün Adresi: Demir Kilise Dünyada tek olma özelliği taşıyan Haliç’teki Bulgarlara ait ‘demir’ ibadethanenin izin fermanı Osmanlı Sultanı Abdülaziz’den, restorasyonu ise Türkiye’den...
0 notes
keremulusoy · 7 years
Text
ÇEVRESİNDEKİ MEDRESE, HASTANE, İMARET, KERVANSARAY, HAN VE HAMAMLA SOSYAL, KÜLTÜREL, İLMİ VE İSLAMI YAŞAMIN TA KENDİSİDİR ULU CAMİLER. TARİHİ DE VARDIR SANATI DA, DÖNEMLERİNİN AYNASIDIRLAR AYNI ZAMANDA.
-“Pardon! Bakar mısınız? Selçuklu arşivine ve Türk beyliklerine nasıl gidebilirim?” -“Şu Ulu Cami’yi görüyor musunuz? -“Evet” “İşte o sizi aradığınız yere götürür.”
Gerçekten de öyledir. Nerede bir cami varsa orada İslamiyet vardır, cemaat vardır, toplum vardır. Yücelik vardır, büyüklük vardır… Türklerin yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte, Selçuklu ve beylikler döneminde, fethedilen yerlerde, gücün ve egemenliğin sembolü olan camilerin “ULU” olanları inşa edilmiştir.
Ulu Camilerin o dönemin merkezi olarak kabul edilen yerleşim birimlerine yapılış amaçlarından birisi de erkeklerin tek çatı altında toplu olarak farz olan Cuma namazını kılmalarıdır. Ki Ulu Camileri sadece ibadet olarak değerlendirmemek gerekir. Çünkü çevresinde insanların eğitim, sosyal, kültürel ihtiyaçlarını karşılayan medrese, hastane, imaret, kervansaray, han, hamam gibi tarihi yapılar da vardır.
Günümüz dünyasının insanların dışarı çıkmadan tüm ihtiyaçlarını karşılamasını amaçlayan “site anlayışı” yüzyıllar öncesinde camilerin etrafında sağlam ve dönemin sanatını yansıtan işlemelerle belgelenmiştir. Dini, ilmi ve siyasi merkez olarak kabul edilen ulu camilerin yapımı 12. Yüzyıla kadar gider. Türklerin fethettiği bölgelerde yaygınlık göstermiş ve Müslümanlığın bayrağının dalgalandırıldığı yer olarak da nitelendirilen ulu camiler kimi yerlerde o kadar heybetli görünmeyebilir ama içerisinde inanılmaz bir heybet ve büyüklük barındırır. Günümüze kadar varlığını devam ettiren bu eserler, yıllara meydana okurcasına ayakta durdukları gibi, ibadet için gelenlere manevi huzuru hissettirmiş ve hayranlık uyandırmıştır Türkiye sınırları içerisinde 118 Ulu Cami vardır. Başbakanlık Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı’nca (AKMB) bu ulu camilerin bilgi ve fotoğraflarının kitap haline getirilip belgelendiğini hatırlatmakta fayda var. “Ulu Cami” dendiğinde akla kuşkusuz Bursa gelir ki Evliya Çelebi Bursa’daki Ulu Camii için “Bursa’nın Ayasofyası” demiştir. Özellikleri ve maneviyatı ile diğerlerine göre daha “ULU” olan Bursa’daki caminin hikâyesi de işlemeleri de değeri de ancak “tarih”le anlatılabilir.
Bursa Ulu Camii
Kütahya Ulu Camii
Kars- Erzurum Ulu Cami
Diyarbakır Ulu Camii
Sivas Ulu Camii
Erzurum Ulu Camii
“BURSA’NIN AYASOFYASI” Yıldırım Bayezid, Niğbolu Savaşı’nın hemen öncesinde Allah’a dua ederken, Niğbolu’da zafer kazandıkları vakit, Bursa’ya yirmi cami yaptıracağı vaadinde bulunur. Ve savaş kazanılır. Yıldırım Bayezid Han, hemen Allah’a verdiği sözü yerine getirmek ister ve bu niyetini hem âlim ve aynı zamanda damadı olan Seyyid Emir Sultan Hazretlerine açar. Emir Sultan Hazretleri: “Hünkârım, 20 farklı cami yerine, müminlerin bir arada toplanmasına vesile olacak ve Cuma namazlarının kılınacağı yirmi kubbeli bir cami yaptırsanız” deyince Bayezid bu teklifi uygun görür. Emir Sultan Hazretleri rüyasında bir yer görür ve oraya gider, orada daha önce olmayan otların bittiğini fark eder. Bunun üzerine Ulu Cami bugün bulunduğu yere yapılır. Ulu Cami, 1399 yılında, bir Cuma günü, dualarla açılır. Ulu Cami tamamlandıktan kısa bir süre sonra Yıldırım Bayezid, Timur’la yaptığı savaşta yenik düşer. Timur’un Moğol komutanları, Ulu Cami’yi ot ambarı olarak kullanırlar ve Bursa’dan ayrılırken de Ulu Cami’yi yakarlar. Timur sonrası Karamanoğlu Beyliği de Bursa’yı işgal eder ve Ulu Cami’nin dış kısmını, tavana kadar yığdırdığı odunlar ile ateşe verdirir. Cami bazı tarihlerde deprem, yangın ve savaşlar sonrasında birtakım onarımlar geçirmiştir.
Bursa Ulu Camii’nin ilk namazı kıldıran ise Somuncu Baba (Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri-Namaz sonrası üç kapıdan da çıktığını görenler olduğu söylenir). İlk cemaati Emir Sultan, Molla Fenârî, Yıldırım. İlk imamı Süleyman Çelebi (Ölene kadar burada imam), müezzinlerinden birisi de Üftade’dir.
ŞADIRVANIN HİKÂYESİ Rivayete göre cami yapımı için arazi istimlak edilirken şu anda şadırvanın bulunduğu yerdeki toprak (65 metrekarelik alan) parçasının sahibi olan hanım toprağını satmakta gönülsüzdür. Zorla alınır. Zorla alınan yerde namaz kılınmaz düşüncesiyle o yere şadırvan yapılır. Diğer bir rivayete göre ise; caminin yapılmak istendiği yerde bir ev, o evde de yaşayan bir hanım teyze vardır. O hanım teyze gönül koymasın diye oradaki pınarın suyu zayi edilmemiş ve çeşmeye çevrilmiştir.
KÂİNAT HARİKASI MİNBER Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet’in Ulu Cami’de taç kapısı, sert ceviz ağacından hiç çivi kullanılmadan yapılan minberdeki ağaç işçiliği şaheser olarak görülür. Buradaki minber, kâinatı temsil eder. Üzerine güneş sistemi kabartma bir formla işlenmiştir. Gezegenler, güneşe uzaklıkları ve büyüklüklerinin oranları doğru olarak yerleştirilmiştir.
KÂBE’NİN ULU EMANETİ Hutbenin sağ tarafında yüksekçe bir yerde siyah örtü vardır. Bu örtü Kâbe kapısının örtüsüdür. Halife Yavuz Sultan Selim Bursa’ya getirtip Ulu Cami’ye hediye etmiş ve kendi elleri ile taşıyıp asmıştır. Saf altın iplik ile üzerine ayetler işlenmiş bu örtü, yüzyıllar boyu kararmadan kalmıştır. Bazı hatalı restorasyonlar sonucu caminin rutubet alması üzerine işlemeleri biraz dökülmüştür.
BEŞİNCİ MAKAM Ulu Cami, Emir Sultan, Akşemsettin, İsmail Hakkı Bursevi ve Molla Gürani gibi din adamlarına göre İslam’ın 5. en yüksek mertebesindeki ibadethane olarak kabul edilir. (Diğer dördü Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki Mescid-i Nebevi, Kudüs’teki Mescid-i Aksa, Şam’daki Emeviye Camii). Ulu Cami’nin kıble yönündeki duvarda Kâbe resminin üzerinde dua içeren bir hat yazısı yer alır. İşte o yazı: “Allah’ım, bu resm-i şerifi, aslı gibi faydalı eyle ve daim eyle. Dünyada iken ziyaretlerini kolaylaştır. Ahirette ise bize şefaatlerini nasip eyle. Allah’ım bu resmi buraya koyanı bağışla, bu resme bakana merhamet eyle ve bu resmi yapan fakire dua edenlere saadetler ihsan eyle. Seçkin Nebi (a.s) üzerine salat ve selam getirilmeye devam ettiği müddetçe de hayrı ve bereketi üzerinden eksik etme.”
NOTLAR:
ULU CAMILERIN ILLERE GÖRE DAĞILIMI: Diyarbakır 8, Şanlıurfa ve Konya 6, İzmir ve Isparta 5, Mardin, Kahramanmaraş, Kayseri, Tokat ve Kütahya 4, Bitlis, Adıyaman, Erzurum, Malatya, Sivas, Aksaray, Çorum ve Afyon’da 3
BURSA ULU CAMİİ’NİN ÖZELLİKLERİ » Alanı 2215 metrekaredir. Her biri dörder kubbeli 5 bölümden oluşur. » 20 kubbesinin ortasındaki kubbenin üstü açıktır. Yağmur damlaları havuzda toplanır (şu anda camekanla kaplanmıştır) buradan gelen ışık ise camiyi aydınlatır. » Ortadaki kubbenin altındaki havuzlu şadırvan 18 köşelidir. 21 hattat tarafından yapılmış 45 levha, 87 duvar yazısı bulunur. » Namaz kılma alanı bakımından Türk tarihinde yapılan en büyük camidir. Üç çıkış kapısı vardır.
O DÖNEMIN CAMILERINİ “ULU’’ YAPAN ÖZELLIKLER;
Minare; Müslümanların hâkimiyet sembolü, İslam egemenliğinin simgesi. Minber; Cuma günleri hutbe vasıtasıyla dini ve toplumsal mesajların müminlere ulaştırıldığı yer. Bir anlamda devleti sembolize etmektedir. Mihrap ve taçkapılar; Cennet’e girişi sağlayan kapılar olarak yorumlanmıştır.
Yazı: Burçak Öksüz Doğan
Marmara Life Sayı 101
Bursa’nın ‘Ulu’ Mirası ÇEVRESİNDEKİ MEDRESE, HASTANE, İMARET, KERVANSARAY, HAN VE HAMAMLA SOSYAL, KÜLTÜREL, İLMİ VE İSLAMI YAŞAMIN TA KENDİSİDİR ULU CAMİLER.
0 notes