Tumgik
#bebeklerin taşınması
eksiogullari · 7 months
Text
bebek evden eve nakliyat
Tumblr media
BEBEK EVDEN EVE NAKLİYAT
BEBEKTE EV TAŞIMA FİYATLARI
"Bebek Evden Eve Nakliyat: Hassas ve Güvenli Bir Taşınma Süreci"
Bir aile için taşınma süreci her zaman zorlu bir deneyim olabilir. Ancak, bebek sahibi olan aileler için taşınma daha da karmaşık hale gelir. Bebeklerin hassas doğası ve ihtiyaçları, taşınma sürecinde ekstra dikkat gerektirir. Bu noktada, bebek evden eve nakliyatı devreye girer ve ailelere bebekleriyle birlikte sorunsuz bir şekilde taşınma imkanı sağlar.
Bebek evden eve nakliyatı, bebeklerin güvenliği ve rahatlığı göz önünde bulundurularak tasarlanmış özel bir hizmettir. Bu hizmet, bebeklerin eşyalarının özenle paketlenmesini, taşınmasını ve yerleştirilmesini içerir. Bebek mobilyaları, oyuncaklar, bebek arabaları, beşikler ve diğer bebek eşyaları özenle korunur ve taşınır.
Bebek evden eve nakliyatı için önceden planlama oldukça önemlidir. İlk adım, güvenilir bir bebek evden eve nakliyat şirketi bulmaktır. Bu şirketler, bebeklerin ihtiyaçlarını anlayan deneyimli ekiplerle çalışır. Bebek eşyalarının paketlenmesi, taşınması ve yerleştirilmesi sırasında hassasiyetle hareket edilir. Uzmanlar, bebeklerin güvenliği için gerekli tüm önlemleri alır ve taşıma sürecinin sorunsuz BEBEK EV TAŞIMA ilerlemesini sağlar.
Bebek evden eve nakliyatı sırasında dikkate alınması gereken bir diğer önemli faktör de taşınma günüdür. Bebeklerin rutinleri ve uyku düzenleri göz önünde bulundurularak taşınma günü planlanmalıdır. Bu, bebeklerin daha az stresli ve rahat bir taşınma deneyimi yaşamasını sağlar. Ayrıca, bebeklerin ihtiyaç duyduğu beslenme ve hijyenik gereksinimlerin göz ardı edilmemesi önemlidir.
Bebek evden eve nakliyatıyla ilgili en önemli hususlardan biri de bebek odasının düzenlenmesidir. Yeni evde bebek odasının hazırlanması, bebeklerin rahatlıkla adapte olabileceği bir ortamın oluşturulmasını sağlar. Bebek eşyalarının yerleştirilmesi, bebek odasının düzenli ve güvenli olmasını sağlamak için dikkatlice planlanmalıdır.
Sonuç olarak, bebek evden eve nakliyatı, bebek sahibi ailelerin taşınma sürecinde güvenli ve sorunsuz bir deneyim yaşamasını sağlayan özel bir hizmettir. Bebeklerin hassas doğası göz önünde bulundurularak tasarlanan bu hizmet, bebek eşyalarının özenle paketlenmesini, taşınmasını ve yerleştirilmesini içerir. Bebek evden eve nakliyat şirketleri, bebeklerin güvenliği ve rahatlığı için gerekli önlemleri alır ve taşıma sürecini profesyonelce yönetir.
"Bebek Semti: Tarihi ve Kültürel Bir Mirasın İzleri"
Bebek semti, İstanbul'un en seçkin semtlerinden biri olarak bilinir ve tarihiyle büyüleyici bir mirasa sahiptir. İstanbul Boğazı'nın kıyısında yer alan Bebek, doğal güzellikleri, tarihi mekanları ve göz alıcı manzarasıyla dikkat çeker.
Bebek semti, Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir yerleşim bölgesi olarak ortaya çıktı. Semtin adının kökeni ise tartışmalıdır. Bazı kaynaklara göre, semtin adı, bölgede bulunan Bebek Çeşmesi'nden gelirken, bazıları ise semtin eski zamanlarda "bebeklerin uyku saatleri" anlamında kullanıldığına inanır.
Tarihi açıdan, Bebek semti, çeşitli medeniyetlerin etkisini taşır. Osmanlı döneminde, semt, sultanlar ve zengin aileler tarafından tercih edilen bir konut bölgesi haline geldi. Osmanlı sarayının yakınlığı ve Boğaz manzarası, semtin prestijini artırdı. Bebek semti, Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan tarihi konakları ve yalılarıyla ünlüdür.
Bebek semti, aynı zamanda kültürel etkinliklerin de merkezlerinden biridir. Semtte bulunan Bebek Parkı, doğal güzellikleriyle ünlüdür ve ailelerin keyifli vakit geçirmesi için ideal bir mekandır. Bebek Sahili ise yürüyüş yapmak isteyenler ve boğaz manzarasının tadını çıkarmak isteyenler için popüler bir yerdir.
Günümüzde Bebek semti, lüks konutlar, butik mağazalar, restoranlar ve kafelerle dolu bir yaşam alanı haline gelmiştir. Semt, ünlülerin ve sosyal elitin de sıklıkla tercih ettiği bir yerdir. Bunun yanı sıra, Bebek semti, boğazın eşsiz manzarasına sahip olan mekanlarıyla da ünlüdür. Bebek Parkı'ndan başlayan ve Arnavutköy'e kadar uzanan yürüyüş yolu, hem yerli halkın hem de turistlerin ilgisini çeken bir güzergahtır.
Bebek semti, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle birlikte, Boğaz'ın büyüleyici atmosferini yaşamak isteyenlere unutulmaz bir deneyim sunar. Semtin sakinleri ve BEBEK EVDEN EVE NAKLİYAT ziyaretçileri, tarihi konakları, yalıları ve doğal güzellikleriyle büyülenir. Bebek semti, İstanbul'un göz alıcı güzelliklerinden biri olarak, hem yerli halka hem de turistlere unutulmaz anılar sunmaya devam etmektedir.
https://eksiogullarinakliyat.com.tr/bebek-evden-eve-nakli%CC%87yat
1 note · View note
bebekuykuseti · 8 months
Text
Mama Sandalyesi Minderi
Bebeklerin beslenme zamanı sadece bir öğün değil, aynı zamanda aile ile geçirilen önemli bir an olabilir. Bu anları daha konforlu ve keyifli hale getirmenin bir yolu da mama sandalyesi minderi kullanmaktır. Bebeklerinizi yemek zamanında rahat bir oturum pozisyonunda tutmanın yanı sıra onların güvenliğini sağlar. Bu minderler, mama sandalyesinin sert yüzeyini yumuşatır ve bebeklerin hassas ciltlerini korur. Ayrıca lekeleri ve sıvıları emme özelliğine sahip minderler, temizliği de kolaylaştırır. Bunun yanı sıra, çeşitli renklerde ve desenlerde mevcuttur, bu da onları bebeğinizin kişisel tarzına uygun hale getirir. Ayrıca taşınması ve saklanması da oldukça kolaydır, böylece istediğiniz her yere götürebilirsiniz. Bebeklerinizle geçirdiğiniz her beslenme zamanını daha rahat ve keyifli hale getirir. Hem konforlu hem de pratik olan bu minderler, bebeğinizin yemek zamanını daha da özel kılar.
0 notes
03yasoyuncak · 1 year
Text
Fisher Price
Fisher Price çocukların zekalarını geliştirmek ve hayal güçlerini kullanabilmeleri için oyuncaklar üreten bir firmadır. Her yaş grubundaki çocuk için farklı modelleri bulunan bu marka çocukların beyinsel faaliyetlerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır.
Ürün Çeşitleri
Fisher Priceçocuklarınızın en temel becerileri öğrenebilmeleri için farklı tarzda oyuncakları üretmesi ile ailler tarafından da çokça tercih edilmektedir. Marka farklı yaş grubundaki çocuklar için sesli ve eğitici oyuncaklar tasarlamaktadır. Oyuncaklara ek olarak bebek arabaları ve bebeklerin taşınması için pusetler de üreten firma, çocuğunuzun ihtiyacı olan her şeyi bulabileceğiniz bir firma halini almıştır. El ve ayak hareketlerini geliştirmek için ve hareket ederek çocuğunuzun dikkatini çekmesi için üretilen oyuncaklar ebeveynler tarafından çokça tercih edilmektedir.
0 notes
bebegimbuyuyor · 1 year
Text
Bebek Beşikleri Alırken Neye Dikkat Etmeli? #anne #baba #gebe #gebelik #hamilelik #baba #bebek #bebegim #çocuk
Tumblr media
Her anne ve baba rahat bir ve güvenilir bir ortam yaratmak için bebek beşikleri alırken nelere dikkat etmeli konusunu göz önünde bulundurmalıdır. Özellikle bebek günün uzun sürecini bebek beşiğinde geçiriyorsa bu durum da bebek için oldukça dayanıklı ve konforlu bir beşiğe ihtiyaç vardır. Aynı zamanda büyüme ve gelişme çağında olan bebeklerin büyümesini de desteklediği için onların vücut yapılarına uygun olan beşik seçimi yapılmalıdır.
Tumblr media
Bebek Beşikleri Alırken Neye Dikkat Etmeli Korunaklı Olmalı Bebek beşiklerinin aslında korunaklı ve güvenli olması oldukça önemlidir. Bebek beşiği seçilirken bebeğin içerisinde kıpırdama ya da dönme gibi davranışlar sergilediğinde kolay bir şekilde düşmemesi göz önünde bulundurulmalıdır. Bununla birlikte beşiğin yüksekliği ve parmaklığı da oldukça korunaklı olmalıdır. İçerisinde yer alan yerin ise karyolaya tamamen uygun olması gerekir. Karyoladan daha yüksek seviyede olması ya da parmaklıkların yeterli derecede yüksek olmaması çeşitli kazaları yol açabilmektedir. Çocuğun sağlığı ve güvenliği açısından korunaklı olması oldukça önemlidir. Parmaklık Aralığına Dikkat Etmek Beşik alırken dikkat edilecekler arasında bir diğeri ise parmaklık aralığıdır. Bebeğin rahat ve güvenli bir şekilde uyuyabilmesi için parmak aradıkları en fazla 6 cm olmalıdır. Aksi takdirde çocuğun başı ya da kolu bu parmaklıklar arasına sıkışabilir. Yatağın herhangi bir yerinde çocuğun başının sıkışabileceği bir açıklık olmamalıdır. Parmaklık Detayları Beşiğin parmaklıkları aynı zamanda kaliteli ve dayanıklı bir malzemeden yapılmalıdır. Eğer lake modeller düşünülüyorsa sunta ya da MDF kaplı olanlar yerine daha doğal ahşaptan yapılan beşikler tercih edilmelidir. Birinci sınıf ve kuru ağaçtan yapılmış olmasına da özen gösterilmelidir. Çocuğun güvenliği açısından parmaklık yüksekliği en az 50 santim olmalıdır. İşlevsel ve pratik bir kullanım için parmaklıkların hareket edebilen modeller olmalıdır. Fakat bu mekanizma kullanılırken dikkat edilmelidir. Parmaklık seviyesi değiştirilirken herhangi bir kaza olabilir. Yatak Seviyesi Ayarlanabilir Olmalı Beşiğin ayarlanabilir olması aslında anne ve babaya da pek çok açıdan kolaylık sağlamaktadır. Bebeğin büyüdükçe oturma pozisyonu da gelişecektir. Buna yönelik olarak yatak seviyesi aşağıya indirildiği zaman bu özelliğe dikkat edilmelidir. Beşik alırken dikkat edilecek önemli bir konudur. Yatak Malzemesinin Tercihi Bebek için beşik bakan anne ve babalar beşik tercih yaparken mutlaka ahşap modeller arasında seçim yapmalıdır. Çünkü bebeğin sağlığı için doğal ve organik bir malzeme kullanılması oldukça önemlidir. Bu sebeple ahşap bir malzeme kullanılmalıdır. Aynı zamanda ahşap modellerde doğal bir renk de sağlanmış olur. Ahşap modellerin üzerine kullanılan boya ya da cilalar bebeğin sağlığını oldukça olumsuz etkiler. Plastik malzeme kullanımından da kaçınmak oldukça önemlidir. Doğal içerik dışındaki her malzemenin içerisinde kanserojen madde olabilir. Aynı zamanda içeriğinde bulunan malzemelere de dikkat etmek gerekir. Bebeğin sağlığını tehlikeye atabilecek herhangi bir malzeme olmaması dikkat edilmelidir. Örneğin beşik yapımında kurşun gibi zararlı maddeler kullanılmamalıdır. Aynı zamanda köşeleri sivri ya da keskin detaylı olan beşiklerden uzak durmak da oldukça önemlidir. Park Yataklar Beşik seçerken tercih edilebilecek bir diğer model de park yataklardır. Yani çok amaçlı olarak kullanılan bu park yataklar oldukça kullanışlıdır. Genel olarak kumaştan yapılan bir yatak modelidir. Aslında hem yatma amaçlı hem de oyun amaçlı kullanılabilmektedir. Taşınması da oldukça kolay olmasından dolayı evin pek çok odasında rahat bir şekilde kullanıla bilmektedir. Genel olarak park kısın yatağın altında yatak kısmı ise üst katta yer almaktadır. Özellikle altı aylık döneme kadar bebekler yatağının üst kısmında rahat bir şekilde vakit geçirebilir. Fakat altı aydan sonraki süreç için yatağı alt kısma almak gerekir. Böylece hem yatak hem de oyun alanı olarak değerlendirilebilir. Bu yataklar yaklaşık olarak üç yaşına kadar kullanılabilmektedir. Aile için de oldukça ekonomik olur. Çocuklar için hem eğlenceli hem de bir o kadar güvenli bir ortam sağlamaktadır. Büyüyen Beşik Büyüyen beşik modeli ise boyutu genişleyebilen beşikleri kapsamaktadır. Bu beşiklerin en büyük özelliği sadece bebekler için değil aynı zamanda çocukluk döneminde de kullanılabiliyor olmasıdır. Boyutu sürekli olarak büyütülebildiği için yatak çocuk yatağı haline getirilebilmektedir. Aynı zamanda çekmeceli olan modeller de oldukça kullanışlıdır. Bebeğin ihtiyaçları arttıkça dolapları da kullanılmaktadır. Read the full article
0 notes
micomtr · 3 years
Text
Aşı Karşıtlığının İki Asırlık Tarihi
Tumblr media
Aşı tersliği yeni bir şey değil. Her ne kadar bu periyotta toplumsal medyanın da tesiriyle daha süratli yayılsa da koronavirüs öncesinde sıhhat bakanının, kızamık aşısı yaptıranların oranının düşmesinin tasa verici olmasından bahsettiği açıklamaları kimi vakit gündemde yer buluyordu. Çocuklarını aşılatmayan ebeveynler yüzünden hadiseler son yıllarda artış göstermiş durumda. Uzman Tabip Gökmen Özceylan'ın Türkiye'deki aşı aykırılığıyla ilgili yönettiği bir araştırmaya nazaran, çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı, 2010'da 183 iken, 2017'de bu sayı 23 bine kadar çıkmıştı. Aşıların güvenliği ve aktifliği hakkında yanlış bilgileri paylaşan bu kümeler insanları siyasi, ideolojik yahut diğer nedenlerle kasıtlı olarak yanıltarak önemli bir dezenformasyon yayıyor. Dünya Sıhhat Örgütü, aşı aykırılığını günümüzün en büyük on sıhhat tehdidinden biri saymıştır. Zira aşıya olan zıtlığın toplum nezdinde süratli bir formda yayılması salgınlara ve aşıyla önlenebilir hastalıklardan ötürü ölümlere neden oluyor. Birinci aşılama prosedürleri 11. yüzyılda Çin'de yapıldı. Çiçek hastalığı nedeniyle oluşan yaraların kabuklarından elde edilen tozlar sağlıklı çocukların burunlarından veriliyordu ve bu sayede bağışıklık kazandırılıyordu. Bu tekniğin Batı'ya taşınması için yüzyıllar geçmesi gerekti. 1700'lü yıllarda Çin'de yapılan yolun gibisi İstanbul'da da yapılıyordu ve Osmanlı'daki Britanya büyükelçisinin eşi Mary Wortley Montagu bu usulü gözleyip Londra'ya götürmeye karar verdi. Bu bağışıklama sürecinde çiçek hastalığının neden olduğu kabarcıklardan alınan az ölçüdeki husus, küçük bir kesikle sağlıklı şahısların derisinin altına yerleştiriliyordu. İki yılınıİstanbul'da geçiren Leydi Mary, çiçek hastalığı geçirmişti ve yüzünde hastalığın izlerini taşıyordu. Leydi Mary'nin kardeşi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmişti. Leydi, İngiltere'de şimdi yapılmayan çiçek aşılamasının İstanbul'da yaygın olduğunu görünce oğlu Edward'ı aşılattı. Londra'ya döndükten sonra üç yaşındaki kızına halkın gözü önünde aşı yaptırdı. Başlangıçta, birçok Britanyalı hekim, bu uygulamayı köylü bayanların başvurduğu bir kocakarı ilacı olarak gördü. Lakin Kraliyet Hekimler Koleji Lideri Hans Sloane, uygulamanın "insanlık için kıymetli ilerlemeler yaratacağını" söyledikten sonra İngiltere'de de çiçek bağışıklamasının önü açıldı. Uygulama İngiltere'de ve kolonilerinde yayıldıkça direnç gösterenlerin sayısı da artmaya başladı. En dikkate bedel direnç, 1721'deki çiçek hastalığı salgınında Boston'da ortaya çıktı. Kolonyal Amerika'daki en kıymetli entelektüel figürlerden biri olan ve gençken tıp okumuş püriten papaz Cotton Mather variolizasyon yolunu şiddetle savunuyordu. Fakat çok az Bostonlı tabip, Mather'a katılıyordu. Boston'daki 10 tabipten sırf biri, bu riski almaya istek duymuştu. Öteki doktorlarsa Mather'ı ve savunduğu uygulamaya kuşkuyla yaklaşıyordu. Hatta Mather'ın penceresine tuğlalar fırlatıp ona "çocuk katili" diyenler oluyordu. Bu uygulama, Allah'ın iradesine saygısızlık olarak görülmüştü. Buna nazaran kimin çiçek hastalığına yakalanacağını, kimin hayatta kalacağını ve öleceğini sırf İlah belirlemeliydi. Böylelikle aşıya yönelik birinci direnişin temeli kültürel önyargı ve dinî inançla atıldı. 1790'ların sonunda, çiçek hastalığı Avrupa'yı harap etmiş, yılda yaklaşık 400 bin kişinin vefatına yol açmış, sayısız kişinin sakat kalmasına neden olmuştu. Lakin Boston'daki dirence karşın bağışıklama 18. yüzyılda yaygınlaştı. 14 Mayıs 1796'da ise çok değerli bir deney yapıldı ve çağdaş aşı ortaya çıktı. İngiltere'nin Berkeley, Gloucestershire kasabasında çalışan Dr. Edward Jenner, kasabadaki bağışıklama süreci sırasında enteresan bir keşfe imza attı. İnekleri sağan sütçü kızlar, süreçten sonra hiçbir yan tesir göstermiyor, hastalığa yakalanmıyor ve yeniden de bağışıklık kazanıyordu. Bu kızlar doktora sıklıkla hasta hayvanları sağarken sığır çiçeği kaptıklarını söylüyordu. Bu sayede Jenner, aşılama için çocukları direkt çiçek hastalığına maruz bırakmak yerine çok daha hafif bir hastalık olan sığır çiçeğini kullanmanın mümkün olabileceğini düşündü. Hipotezini kanıtlamak için bir deney tasarlayan Jenner, sütçü kızlardan Sarah Nelmes'in kolundaki sığır çiçeği yaralarından aşı hususu oluşturdu ve 14 Mayıs 1796'da James Phipps isimli bir çocuğu aşıladı. Deney işe yaramıştı. Phipps, direkt çiçek hastalığına maruz kalmadan bağışıklık kazanmıştı. Böylelikle çiçek aşısı ortaya çıktı. Bununla bir arada çağdaş aşı terimi kullanılmaya başladı. İngilizcede aşı manasına gelen "vaccine" sözü, Latince'de "inek" manasına gelen "vacca" sözcüğünden türedi. Böylelikle inekler, isimsiz kahramanlar olarak aşı tarihine geçti. 1801'de, yani Jenner metoduna nazaran çiçek aşısı uygulaması başladıktan üç yıl sonra Osmanlı Devleti'nde aşı resmi siyaset haline geldi. Çiçek aşısının uygulanması için 1885'te bir kanun çıkarıldı. Bu kanun, dünyada birinciydi ve aşı yaptırmayan bireyler askeri ve yatılı okullara alınmıyordu. İlerleyen yıllarda bu kanuna, yeni doğan bebeklerin aşılanması, çocuğunu aşılatmayan ailelere ceza kesilmesi üzere unsurlar de eklendi. Daha sonra ise Osmanlı Devleti'nde yaşayan herkese 6 aylık, 7 yaşında ve 19 yaş sonuna kadar olmak üzere üç sefer aşılanma mecburiyeti getirildi. Jenner'ın deneyi, bazılarını kızdırmıştı. Bu bireyler, aşılanan bireylerin sığırlara dönüşeceğini ve bayanların büyük baş hayvanlarla aşk yaşayacağını sav ediyordu. Lakin olağan ki işin sonunda inek-insanlar ortaya çıkmadı. 1800'e gelindiğinde Avrupa'da 100.000'den fazla kişi çiçek hastalığına karşı aşılanmıştı. Fakat aşı aykırısı propagandalar hâlâ devam ediyordu. Zarurî aşılama çiçek hastalığının neden olduğu vefatları azaltsa da hem Birleşik Krallık'ta hem de ABD'de büyük bir dirençle karşılaştı. Atlantik'in her iki yakasında bir dizi aşı tersi örgüt kuruldu. Protestolarda 80 ila 100.000 kişi, kent sakinlerinin yüzde 4'ünün çocuklarını aşılatmadığı gerekçesiyle yargılanmasına karşı yürüdü. Ellerinde Edward Jenner'ın resmi ve çocuk tabutları vardı. Asırlarca devam eden ve 300 milyon insanı öldürdüğü varsayım edilen bu hastalık, aşılar sayesinde büsbütün yok edilmiş olmasına karşın aşı tersliği daima devam etti. - Kolundaki işaret nedir, anne? - Çiçek aşısı izi. - Neden bende yok? - Zira işe yaradı. Aşı tersi hareket 1930'larda da gücünü korudu. Lakin bu, dünyanın aşı çağına girişine pürüz olamadı. Çiçek aşısının genel kullanımı ve çiçek hastalığından kaynaklanan ölümlerdeki bariz düşüş, öteki tehlikeli ve bulaşıcı hastalıklar için aşı geliştirme çalışmalarına yönelik ilgiyi daha da artırdı. Böylelikle dünya kuduz, difteri, tetanoz kızamık, kabakulak, çocuk felci ve öbür bir dizi tehlikeli hastalığa karşı aşıların geliştirildiği bir çağa girdi. 1970'lerde ise Britanya'da birtakım çocuklarda görülen nörolojik rahatsızlıklardan DTP aşısını sorumlu tutanlar oldu. Bir raporda 36 çocuğun difteri aşısı sonrası nörolojik eziyet çektiği argüman edildi. Aşı aykırısı bir tabip da difteride nörolojik bozuklukların ve rahatsızlıkların rapor edildiği olayları içeren bir kitap serisi yayımlayarak tartışmayı alevlendirdi. Buna karşılık olarak, Aşı ve Bağışıklık Ortak Komitesi ulusal çocuk ensefalopati çalışmasını başlattı. Çalışma, nörolojik sorunlar yüzünden hastaneye başvuran hiçbir çocuğun durumunun, aşıyla ilgili olmadığını ortaya çıkardı. Ancak Birleşik Krallık'ta yan tesirlerden endişelenenler, DTP aşısını reddetmeye başlamıştı. Aşı uygulamasına itaat etme ve aşı yaptırma oranı, 1974'te yüzde 81'ken, 1980'de yüzde 31'e düştü. Bu keskin düşüş, ülkede 1981-83'te büyük bir boğmaca salgınına neden oldu. Salgın 2012'de de baş gösterdi ve sadece İngiltere'de 9 bin 300'den fazla boğmaca hadisesi kaydedildi. 20. yüzyılda aşılamadaki ilerlemeler, ABD'deki çocukluk çağı boğmaca hadiselerinin azalmasını da sağlamıştı. Lakin 21. yüzyılın başlarında aşı olanların oranı azalınca olaylar 20 kat arttı ve çok sayıda mevtle sonuçlandı. 1998-2004: Andrew Wakefield'ın KKK aşısına dair otizm tezi Britanyalı gastroenteroloji uzmanı Dr. Andrew Wakefield, 1998'de 12 arkadaşıyla birlikte tıp mecmuası Lancet'te KKK (kızamık, kızamıkçık, kabakulak) isimli karma aşıyla otizmin ilişkili olabileceğini öne süren bir makale yayımladı. Makale, KKK aşısındaki canlı virüsün bağırsak mukozasının geçirgenliğini artırarak kana, oradan da beyne geçtiğini ve otizme neden olduğunu sav ediyordu. Çalışmada yer alan 12 çocukta otizm bulgularının KKK aşılamasından bir ay sonra ortaya çıktığı tez ediliyordu. Lakin Wakefield'ın çalışmasında önemli metodoloji sorunları vardı ve bu nedenle bilimsel çevreler tarafından kuşkuyla karşılanmıştı. Her şeyden evvel çalışma yalnızca 12 çocuk üzerinde yapılmıştı. O yıllarda Birleşik Krallık'ta ayda 50.000 çocuk KKK aşısı oluyordu. İlişkinin yalnızca 12 çocukta gösterilmesi ise dataların arka niyetli olma ihtimalini gündeme getiriyordu. Wakefield'ın çalışmasında, bilimsel deneylerde altın kriter sayılan denetim kümesi da yoktu. Yani bulgular KKK aşısı olmayan çocuklardan alınan örneklerle karşılaştırılmamıştı. Ayrıyeten bağırsaktan kana, oradan da beyne geçen zehirli hususlara yahut KKK aşısına ilişkin kalıntılara da rastlanmamıştı. Tüm bunlara karşın makalenin bulguları basında geniş yer buldu. Ebeveynler ortasında yayılan telaş nedeniyle 1998 ve 2003 ortasında Birleşik Krallık'ta KKK aşılama oranı yüzde 92'den yüzde 80'e geriledi ve Wakefield global aşı tersliğinin simgelerinden biri oldu. Pekala aşılar otizme neden olur mu? 2000'lerin başından itibaren, Wakefield'ın savlarını yalanlayan bir dizi bilimsel araştırma yapıldı. 2002'de Finlandiya'da yapılan bir çalışmada KKK aşısı olan 1,8 milyon çocuktan yalnızca 174 adedinde otizmle ilgisiz yan tesirler görüldüğü ve aşılamayla otizm ortasında ilişki bulunmadığı saptandı. Danimarka'da 500 bin çocuk üzerinde yapılan bir araştırmada ise "KKK aşıları ve otizm görülme sıklığı ortasında bir ilinti olmadığı, hastalık sıklığının aşılanmış ve aşılanmamış çocuklarda birebir olduğu" saptandı. Kanada'da yapılan bir öteki araştırmada ise 28 bin çocuk incelendi. Bu çalışmada da "KKK ve otizm gelişimi ortasında bir neden sonuç bağı olmadığı" görüldü. Zati daha sonra Wakefield isimli bu şarlatanın bir çıkar çatışması içerisinde olduğu ve bir dizi etik ihlalde bulunduğu ortaya çıktı. Örneğin, bu araştırma sırasında KKK aşısına rakip bir kabakulak aşısının patenti için müracaat yapmıştı. Böylelikle kelam konusu araştırmanın, kullanımdaki aşıyı karalama ve Wakefield'in ortağı olduğu firmanın aşısını piyasaya sürme gayesi taşıdığı saptandı. Yani büsbütün duygusal mevzular! Bunun yanında bilimsel çalışmalarda örnek hadiselerin rastgele seçilmesi gerekirken, Wakefield'in incelediği çocuklardan 5'inin aşı üreticilerine toplu dava açan avukatın müşterileri olduğu anlaşıldı. Wakefield'in araştırma sırasında bu 5 çocuğun avukatından 50 bin sterlin aldığı ve bu maddi yardımı araştırmayla ilgili hiçbir yerde beyan etmediği ortaya çıktı. Bu bilgilerin ortaya çıkmasının akabinde, çalışmada Wakefield'in takımında yer alan 12 tabipten 10'u çalışmadan çekildiğini açıkladı. 2010'da Lancet, kamuoyuna açıklama yaparak etik dışı uygulamalar ve sonuçların çarptırılması nedeniyle makaleyi yayından çektiğini açıkladı. Birleşik Krallık Tıp Kurulu de 24 Mayıs 2010'da Andrew Wakefield'in "doktor" unvanını geri aldı ve doktorluk yapmasını yasakladı. Gazeteci Soner Yalçın da aşı aksiliğiyle gündemde yer alıyor. Yalçın, Gizli Seçilmişler ve Kara Kutu isimli kitaplarıyla tartışma yaratmıştı. Bu kitaplarında Yalçın, çocukların aşıdan aldığı cıva ölçüsünün 237 grama yükseldiği, aşıların romatoit artrite ve kısırlığa yol açtığı, aşı olan bebeklerde mevt oranının daha fazla olduğu üzere savlarda bulunmuştu. Fakat Kara Kutu'da yer alan tezlerin kaynakları araştırılmış ve kitabın kaynakçasındaki referansların bir kısmının yanlış olduğu, bir kısmının da muteber olmadığı anlaşılmıştı. Örneğin, Yalçın kızamık aşısının romatoit artritle ilişkilendirildiği tezini New England Journal of Medicine isimli bilimsel dergiye dayandırmış fakat mecmuada bu türlü bir makale yayımlanmadığı ortaya çıkmıştı. Muharririn bebek ölümlerinin arttığına dair tezinde da tabip Neil Z. Miller'e de atıfta bulunduğu lakin Miller'ın doktor değil, muhabir olduğu ve çıkar çatışması içinde bulunduğu söz edilmişti. Benzeri formda araştırmaların, aşıların kısırlıkla bağlantılı olmadığını ortaya koyduğu lisana getirilmişti. Bir öteki aşı aksiliği yayıcısı ise Ümit Aktaş. İnternet sitesinde bir kutu zerdeçal kapsülünü bile 500 TL'ye satan ve işi fitoterapi olmasına karşın uzman olmadığı bir alanda delilsiz telaffuzlarda bulunan bu şahıs da belirli bir kitlenin ilgisini çekerek düzgün bir maddi kar sağlamış durumda. Bütün bunlar sizi tatmin etmediyse aşı terslerinin tezlerine tek tek karşılık verelim ki akıllarda soru işareti kalmasın: Bill Gates, aşılananlara çip mi takacak? Kelam konusu argümana nazaran, koronavirüs salgını milyonlarca kişinin bedenine izlenebilir mikroçip yerleştirmek için ortaya atıldı ve tüm bunların gerisinde Microsoft'un kurucusu Bill Gates var. Lakin "aşı mikroçipi" diye bir teknoloji mevcut değil ve Gates'in gelecekte bu türlü bir projesi olduğuna dair delil bulunmuyor. Uzmanlara nazaran Gates'e yönelik karalama kampanyasının gayesi, Kovid ve aşılar üzere hususların komplo teorileriyle ilişkilendirilmesini sağlayacak bir sembol yaratmak. Gates'in de o sembollerden biri olduğu düşünülüyor. Koronavirüsün tehlikesi mevsimsel grip kadar mı? Bu sav da bilimsel araştırmalarla çürütüldü. Tıp mecmuası Lancet'te yayımlanan bir araştırmada 2019'da ve 2020'de tıpkı vakit dilimi içerisinde grip ve Kovid nedeniyle hastaneye başvuran hastalar incelendi ve Kovid vefat oranının gripten yaklaşık 3 kat fazla olduğu saptandı. mRNA diye bilinen yeni teknolojiyle üretilen Kovid aşılarının insanın DNA'sını değiştirecek mi? mRNA aşıları hiçbir vakit bir hücrenin çekirdeğine tesir etmiyor. Bilim insanları bu aşının insan genomunu etkilemesinin ne pratikte ne de teoride mümkün olmadığını söz ediyor. Oxford Üniversitesi'nden Jeffrey Almond, "mRNA'yı bir beşere enjekte etmek insan hücresindeki DNA'ya hiçbir tesirde bulunmaz" diyor. mRNA, bedenin kendi moleküler düzeneklerini kullanarak, hücrelere virüste yer alan proteine emsal bir protein üretmeyi öğretiyor ve bu da bağışıklık sisteminin reaksiyon vermesini sağlıyor. Aşılarda cenin dokuları mı kullanılıyor? Aşıların insan ve hayvan ceninlerindeki birtakım dokuları, bilhassa de akciğer dokularını içerdiğine yönelik söylentiler, "anne karnındaki 3-6 aylık bebeklerin kürtajla alınıp vücutlarının aşı çalışmaları için kullanıldığı" argümanlarına kadar varıyor. Southampton Üniversitesi'nden Dr. Michael Head ise "Herhangi bir aşı üretim sürecinde cenin hücresi kullanılmıyor" diyor. Bu söylentilerin, aşı geliştirme süreçlerinde laboratuvarda üretilen birtakım hücrelerin de kullanılmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Lakin bu hücreler, embriyonik hücrelerin klonlanmasıyla oluşturuluyor. 1960'larda geliştirilen bu teknikte "bebeklerin 3 aylıkken kürtajla alınıp aşı çalışmalarında kullanılması" üzere bir durum kelam konusu değil. Uzmanlar da klonlanmış hücrelerle çalıştıklarını belirterek, bu hücrelerin "kürtajla alınmış bebeklerin hücreleri olmadığını" vurguluyor. Aşılardaki unsurlar nitekim de ziyanlı mı? Aşı terslerinin, aşılarda yer alan bileşiklerle ilgili iki temel tezi var. Bunlardan birincisi timerosal'in ziyanlı olduğu ve otizme yol açtığı argümanı. Timerosal, cıvanın dönüşümüyle elde edilen bir bileşik ve bir çeşit cıva bileşiği olan etil cıvadan oluşuyor. Etil cıva için yapılan araştırmalarsa hususun beyne geçmediğini ve tamamının 4 ila 9 gün içinde bedenden dışkılamayla atıldığını gösteriyor. Timerosal, kozmetik gereçleri ve göz damlalarında da kullanılıyor. Türkiye Sıhhat Bakanlığı'nın aşı içeriğindeki hususlarla ilgili kılavuzunda, ülkemizde thiomersal diye bilinen bu unsurun otizmle münasebeti olmadığı vurgulanıyor. Cıvanın farklı bir çeşidi olan metil cıva ise bedenden fakat 50 günde atılıyor ve bu süreçte bedende birikebiliyor. Metil cıva zehirli olduğu için kullanımı yasak. Lakin timerosal içinde metil cıva bulunmuyor. Aşı aykırısı hareketin bir başka tezi ise aşılarda adjuvan, yani tesir artırıcı unsur olarak kullanılan alüminyumun fazla ve ziyanlı olduğu. Fakat beşerler, günlük ortalama 7 ila 9 mg. alüminyumu besinler, su ve hava yoluyla alıyor. Bebekler de 6 aylık oluncaya dek anne sütünden 10 mg. alimunyum alıyor. Bir insanın ömrü boyunca aşılar yoluyla aldığı alüminyum ölçüsü ise yalnızca 4 mg. Bu alüminyumun birçok da dışkılama ve bir kısmı da idrarla bedenden atılıyor. "İyileşme oranı" argümanı Toplumsal medyada yer alan aşı zıddı argümanlardan birisi de, "Eğer koronavirüsten ölme oranı bu kadar az ise aşı olmak gereksizdir" niyeti. Aşı olmaya karşı beşerler, Covid-19 hastalığında güzelleşme oranının yüzde 99,97 olduğu söylenerek, koronavirüs kapmanın aşı olmaktan daha inançlı bir seçenek olduğunu ileri sürüyorlar. Öncelikle bu "iyileşme oranı", yani virüs kaparak güzelleşenlerin oranı gerçek değil. Oxford Üniversitesi'nden istatistik uzmanı Jason Oke, koronavirüsten enfekte olanların yüzde 99'unun kurtulduğunu söylüyor. Yani her 10 bin bireyden 100'ü ömrünü yitiriyor ve bu sayı, argüman edilenden hayli fazla. Öte yandan Oke şunu da ekliyor: "Risk yaş aralığına bağlı olarak çok değişiyor ve Covid-19 kaynaklı olarak uzun vadede meydana gelebilecek vefatlar hesaba katılmıyor." Yani problem yalnızca hayatta kalmaktan ibaret değil. Ölenlerin yanı sıra ağır bakıma alınanlar ve hastalığın uzun vadeli tesirlerini yaşayanlar da kelam konusu. Sıhhat sistemlerinin kapasitesinin aşılması, öteki hastalık ve yaralanmalardan muzdarip hastaların uygunlaştırılması konusundaki imkanları da kısıtlıyor. Londra Hijyen ve Tropik Tıp Okulu'ndan Prof. Liam Smeeth, toplam vefat oranına odaklanmanın aşılarla ilgili temel noktayı kaçırdığını belirterek, aşı olmanın diğerlerini korumak için atılması gereken bir adım olduğunu kaydediyor. Covid-19 aşısı birtakım gençlerde kalp iltihaplanmasına mı sebep oluyor? CDC, iltihaplanmalara aşının neden olduğuna hükmetmiş değil. Araştırmalar devam ediyor. Olağandan fazla kalp iltihaplanması olayı bulunmuyor. Bu risk Covid-19’un neden olabileceği risklerden çok daha hafif, yani aşının yararları ağır basıyor. Üstelik bu durum tedavi edilebiliyor. Kimi bireylerin kollarına mıknatıs yapışmasının nedeni Covid-19 aşıları mı? Bilim insanları, kimi şahısların derilerine manyetik cisimlerin yapışmasını, derilerinin yapısından kaynaklı sürtünmeye bağlıyor. Aşılarla bir ilgisi yok. Koronavirüs daima mutasyona uğradığı için aşılar işe yaramayacak mı? Virüsün mutasyona uğradığı en makus senaryoda bile, aktifliği kanıtlanan aşılar hastalığın yayılımını durdurma manasında olumlu bir tesir yaratma potansiyeline sahip. Aşıdaki luciferase enzimi genlerimizi mi değiştirecek? Read the full article
0 notes
orthosurgi · 6 years
Text
Çocuklarda kalça çıkığı nedir?
Kalça çıkıklığı güncel tıp ismiyle Gelişimsel Kalça Displazisi (GKD) olarak adlandırılmaktadır. GKD leğen (pelvis) kemiğinin alt dış kenarındaki yuva ile uyluk (femur) kemiğinin üst kısmındaki yuvarlak baş kısmı arasındaki uyumsuzluk sonucu başın yuvadan zamanla çıkmasıdır. (RESİM 1) Bu uyumsuzluk bebeğin anne karnında başlayıp doğumdan sonraki dönemde de devam etmesi ile oluşmaktadır.
GKD her 1.000 yeni doğan çocukta 1 ile 3 arasında, kız çocuklarda erkeklere göre 4 ile 5 kat daha fazla görülmektedir. Yaklaşık %40’ında her iki kalça etkilenmektedir. Tedavisi erken dönemde yapılmamış GKD’li bebeklerde ileri ki dönemlerde kalıcı kalça eklem harabiyeti ve özürlülüğe sebep olmaktadır.
GKD sebepleri nedir?
GKD’nin kesin bir sebebi bilinmemekle birlikte çoklu faktörlerin etkisi ile oluşabildiği bilinmektedir. En bilinen risk faktörü ailede GKD’li birinin varlığı, ilk çocuk olması ve kız cinsiyettir. Diğer nedenler aşağıda ki gibi sayılabilir;
Genetik hastalıklar ve hormonal dengesizlikler
Gebelikte çocuğun anne karnında anormal pozisyonda durması (makat pozisyon) ve doğumda bebeğin ters gelmesi
Doğumdan itibaren bebeğin kalçaların birbirine yakın duracak pozisyonlarda tutulması (kundağa sarılması gibi). Özellikle emzirme sırasında bebeklerin bacakları bitiştirilerek tutulması
Bebekler taşınırken özellikle ilk birkaç ayda sıkı sarılarak tutulup taşınması kundak etkisi yaratmakta
Doğum sonrası bebeğe yapılan bacağı zorlayıcı hareketler ve kalça travmaları
Bebeğin erken dönemde yürütece konulması da hatalı bir davranış olup gözden kaçırılmış bir kalça sorunun artmasına yol açabilir
Çocuğumda GKD olup olmadığını nasıl anlarım?
GKD her iki kalçadaysa ve hafifse geç döneme kadar tespit edilemeyebilir. Tek taraflı kalça tutulumlarında daha erken dönemde, yürümede aksama ve kısalık ile görülebilmektedir. Ancak yürüme dönemine kadar olan süre bile kolay tedavi için geç kalınmış olacaktır.
GKD olan bebeklerde kalça ve bacakların konumlarının eşitsizliği ve uyluk bulunan ciltte pililerin asimetrisi önemli bir belirtidir. (RESİM 2)
Çocuğunuzda bunun gibi belirtiler görüyorsanız erken teşhis ve tedavi için ortopedi doktoruna başvurmanızı öneririz.
GKD nasıl teşhis edilir?
GKD tanısı Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalar ile yurt çapında ilk bir iki aylık dönemde tarama ve kalça ultrasonografi (USG) ile daha erken dönemde konulmaktadır. Tanı testleri çocuğun yaşına göre değişmektedir. İlk 5-6 aylık dönemde doktor tarafından yapılan fizik muayene ve kalça USG ile konulmaktayken 6 aydan büyük çocuklarda kalça röntgeni ile kalça durumu görülebilir.
GKD nasıl tedavi edilir?
Tedavide tıpkı tanı gibi çocuğun yaşına göre değişmektedir. Tanı ne kadar erken konulup tedavi biran önce başlanırsa kolay tedavi yöntemleriyle daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Yaş ilerledikçe tedavi şekli değişmekte daha karışık ve cerrahi işlemler uygulanmaktadır. İlk 5-6 aylık dönemde GKD tanılı çocuklara “pavlik bandajı” ile kalça kemiğinin kalça eklemine oturması ameliyatsız olarak sağlanabilmektedir.  (RESİM 3-A) 6-12 aylık dönemde gövde bacak (pelvik pedal) alçılama uygulanmaktayken (resim 3-B) 1-7 yaşlarında çeşitli kemik ameliyatları yapılarak kalça kemiğinin kalça eklemine oturması sağlanabilmektedir. Yaş büyüdükçe leğen ve uyluk kemiğine yapılan cerrahi teknikler değişmekte ve başarı şansıda azalmaktadır.
Erken teşhis ve tedavi edilmemiş GKD’li çocuklarda kalça ekleminde erken aşınma ve yıpranmaya bağlı olarak 60’lı yaşlarda gördüğümüz kireçlenme 30-40’lı yaşlarda oluşmaktadır. Bu durumda çocuğun erişkin dönemde 30-40’lı yaşlarda kalça protezi ameliyatını erken olmasına mecbur kılmaktadır. Kalça protezi tedavisi büyük bir ameliyat olup ameliyathanede hastanın kalçasına aşınıp kireçlenmiş kemik ve eklemlerden bir miktar kesilip çıkarılarak metalik protez monte edilmesidir. 30-40’lı yaşlarda konulan kalça protezinde erken aşınma, tekrar ameliyat edilme ve enfeksiyon riskleri de fazladır.
GKD için nasıl bir yol izlemeliyim?
Kalça eklemi doğumdan sonra da gelişimini sürdürür. Bu nedenle GKD oluşmasına yol açabilecek kalça gelişimine zarar verecek hareketler yapılmaması gerekir. Bunlar arasında bebeği kundağa almak, bebeklerin kucağa alındığında bacakları ayrı kalacak şekilde tutmamak, dar kıyafetler giydirerek bacakları sürekli yakın pozisyonda tutmak, çocuğun rahat hareket edebilmesine imkân verilmeyen örtüler kullanmak, bebeğin boyu uzasın diye yapılan bacağı zorlayıcı hareketler sayılabilir.
Ailenizde GKD’li birinin olması, çocuğunuzda uyluk ciltte pili asimetrisi ve bacak uzunluk farkı olduğunda ortopedi doktoruna başvurup muayenesinin yapılmasını önermekteyiz.
Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
  KALÇA ÇIKIĞINDA ERKEN TANI ÖNEMLİDİR! Çocuklarda kalça çıkığı nedir? Kalça çıkıklığı güncel tıp ismiyle Gelişimsel Kalça Displazisi (GKD) olarak adlandırılmaktadır. GKD leğen (pelvis) kemiğinin alt dış kenarındaki yuva ile uyluk (femur) kemiğinin üst kısmındaki yuvarlak baş kısmı arasındaki uyumsuzluk sonucu başın yuvadan zamanla çıkmasıdır.
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
Son yıllarda yayılan Zika virüsü hakkında bilgiler veren Uzm. Dr. Mesut Polat, virüsün 1947 ilk olarak Güney Afrika’da maymunlarda görüldüğünü ve daha sonra insanlarda da tespit edildiğini söyledi. Polat, “Zika virüsü son zamanlarda endişeli bir şekilde bütün dünyada yayılmaya başlayan bir hastalık. Bu ilk defa 1947’de Afrika Uganda’da Zika Ormanları’nda maymunlarda tespit edilmiş. Fakat uzun yıllar sonra insanlarda da bunun hastalık yapılabileceği görülmüş, son bir yıl içerisinde Brezilya’da başlamak üzere Zika hastalığı yayılma göstermiştir. Şimdi sadece Brezilya’da değil Orta Amerika ve Afrika ülkelerinde Zika virüsünün yayıldığı tespit edilmiştir” dedi. Grip hastalığının belirtileriyle benzerlik gösterdiğini vurgulayan Polat, virüsün sadece sivrisinek ısırmasıyla geçmediğini kan ve cinsel yolla da insana bulaşabileceğini ifade ederek, “Bu Zika virüsü insanlarda ateşli bir hastalık yapmakta, önceleri sadece sivrisinek ısırmalarıyla geçtiği zannediliyordu, son zamanlarda yapılan araştırmalarda kan ve cinsel yolla da bulaşabileceğini tıp dünyası gösterdi” ifadelerini kullandı. “TÜRKİYE İÇİN ŞİMDİLİK PROBLEM YOK” Şuan için Türkiye’yi tehdit edecek bir durum olmadığını ancak tedbirlerin alındığını aktaran Polat, “Türkiye için bir problem yok. Ancak bilindiği üzere milletler arası uçakla denizaşırı yerlere gidebilme imkanı ve bu mikrobun taşınması Sağlık Bakanlığımızı harekete geçirmiş bulunuyor. Hastanemize de Sağlık Müdürlüğü’nden gelen ikaz yazılarında Zika virüsü ile ilgili tedbir almamız gerekiyor. Bu hastalık son 1 yıl içerisinde Güney Amerika ve Afrika’dan Orta Avrupa ülkelerine ve Asya’ya sıçradı” diye konuştu. “KÜÇÜK KAFALI BEBEKLERİN DOĞMASINA NEDEN OLUYOR” Zika virüsünün en çok hamile kadınları etkilediğini dile getiren Uzm. Dr. Mesut Polat; “Zika virüsünün yapmış olduğu hastalık en çok gebeleri etkiliyor. Anne karnında bebek ölümlerine ve küçük kafalı bebekler meydana gelmesine sebep oluyor. Bebeklerin ölümleri sebebiyle Peru, Şili ve Brezilya’da kırmızı alarm verilmiş durumda ve binlerce yeni doğanların öldüğü belirtiliyor. Bu hastalığın belirtileri, ateşli kas ağrıları, döküntüler, halsizlik, yorgunluk ve kusma ile seyreden bir virüs hastalığı” şeklinde konuştu. Alınacak tedbirleri sıralayan Polat, “Şehirlerarası seyahatlere hamilelerin çıkarken dikkatli olmaları, orta Amerika ve Afrika ülkelerine bir müddet gitmemeleri sayılabilir. Şuanda hızlı bir şekilde bu hastalığa karşı aşı aşı çalışmaları başlatılmış durumda. Henüz bu hastalığın kesin tedavisi tespit edilmiş değil” dedi. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
omereksi-tr · 7 years
Text
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası Yeni doğan bebeklerin bir yerden başka bir yere taşırken bebeğin, dış etkenlerden rahatsız olmaması için kaliteli bebek taşıma çantası ile taşınması önemlidir. Bir kaç bebek taşıma çantası örneğini sizler için paylaşıyoruz.
Bebek Taşıma Çantası 15
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası 14 Kalpli
0 notes
hamileonline-blog · 7 years
Text
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası Yeni doğan bebeklerin bir yerden başka bir yere taşırken bebeğin, dış etkenlerden rahatsız olmaması için kaliteli bebek taşıma çantası ile taşınması önemlidir. Bir kaç bebek taşıma çantası örneğini sizler için paylaşıyoruz.
Bebek Taşıma Çantası 15
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası 14 Kalpli
0 notes
hafifeal-blog · 7 years
Text
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası Yeni doğan bebeklerin bir yerden başka bir yere taşırken bebeğin, dış etkenlerden rahatsız olmaması için kaliteli bebek taşıma çantası ile taşınması önemlidir. Bir kaç bebek taşıma çantası örneğini sizler için paylaşıyoruz.
Bebek Taşıma Çantası 15
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası 14 Kalpli
0 notes
flormarruj-blog · 7 years
Text
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası Yeni doğan bebeklerin bir yerden başka bir yere taşırken bebeğin, dış etkenlerden rahatsız olmaması için kaliteli bebek taşıma çantası ile taşınması önemlidir. Bir kaç bebek taşıma çantası örneğini sizler için paylaşıyoruz.
Bebek Taşıma Çantası 15
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası 14 Kalpli
0 notes
flormarcckrem-blog · 7 years
Text
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası Yeni doğan bebeklerin bir yerden başka bir yere taşırken bebeğin, dış etkenlerden rahatsız olmaması için kaliteli bebek taşıma çantası ile taşınması önemlidir. Bir kaç bebek taşıma çantası örneğini sizler için paylaşıyoruz.
Bebek Taşıma Çantası 15
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası 14 Kalpli
0 notes
Text
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası Yeni doğan bebeklerin bir yerden başka bir yere taşırken bebeğin, dış etkenlerden rahatsız olmaması için kaliteli bebek taşıma çantası ile taşınması önemlidir. Bir kaç bebek taşıma çantası örneğini sizler için paylaşıyoruz.
Bebek Taşıma Çantası 15
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası 14 Kalpli
0 notes
flormarpudra-blog · 7 years
Text
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası Yeni doğan bebeklerin bir yerden başka bir yere taşırken bebeğin, dış etkenlerden rahatsız olmaması için kaliteli bebek taşıma çantası ile taşınması önemlidir. Bir kaç bebek taşıma çantası örneğini sizler için paylaşıyoruz.
Bebek Taşıma Çantası 15
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası 14 Kalpli
0 notes
Text
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası Yeni doğan bebeklerin bir yerden başka bir yere taşırken bebeğin, dış etkenlerden rahatsız olmaması için kaliteli bebek taşıma çantası ile taşınması önemlidir. Bir kaç bebek taşıma çantası örneğini sizler için paylaşıyoruz.
Bebek Taşıma Çantası 15
Bebek Taşıma Çantası
Bebek Taşıma Çantası 14 Kalpli
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
Son yıllarda yayılan Zika virüsü hakkında bilgiler veren Uzm. Dr. Mesut Polat, virüsün 1947 ilk olarak Güney Afrika’da maymunlarda görüldüğünü ve daha sonra insanlarda da tespit edildiğini söyledi. Polat, “Zika virüsü son zamanlarda endişeli bir şekilde bütün dünyada yayılmaya başlayan bir hastalık. Bu ilk defa 1947’de Afrika Uganda’da Zika Ormanları’nda maymunlarda tespit edilmiş. Fakat uzun yıllar sonra insanlarda da bunun hastalık yapılabileceği görülmüş, son bir yıl içerisinde Brezilya’da başlamak üzere Zika hastalığı yayılma göstermiştir. Şimdi sadece Brezilya’da değil Orta Amerika ve Afrika ülkelerinde Zika virüsünün yayıldığı tespit edilmiştir” dedi. Grip hastalığının belirtileriyle benzerlik gösterdiğini vurgulayan Polat, virüsün sadece sivrisinek ısırmasıyla geçmediğini kan ve cinsel yolla da insana bulaşabileceğini ifade ederek, “Bu Zika virüsü insanlarda ateşli bir hastalık yapmakta, önceleri sadece sivrisinek ısırmalarıyla geçtiği zannediliyordu, son zamanlarda yapılan araştırmalarda kan ve cinsel yolla da bulaşabileceğini tıp dünyası gösterdi” ifadelerini kullandı. “TÜRKİYE İÇİN ŞİMDİLİK PROBLEM YOK” Şuan için Türkiye’yi tehdit edecek bir durum olmadığını ancak tedbirlerin alındığını aktaran Polat, “Türkiye için bir problem yok. Ancak bilindiği üzere milletler arası uçakla denizaşırı yerlere gidebilme imkanı ve bu mikrobun taşınması Sağlık Bakanlığımızı harekete geçirmiş bulunuyor. Hastanemize de Sağlık Müdürlüğü’nden gelen ikaz yazılarında Zika virüsü ile ilgili tedbir almamız gerekiyor. Bu hastalık son 1 yıl içerisinde Güney Amerika ve Afrika’dan Orta Avrupa ülkelerine ve Asya’ya sıçradı” diye konuştu. “KÜÇÜK KAFALI BEBEKLERİN DOĞMASINA NEDEN OLUYOR” Zika virüsünün en çok hamile kadınları etkilediğini dile getiren Uzm. Dr. Mesut Polat; “Zika virüsünün yapmış olduğu hastalık en çok gebeleri etkiliyor. Anne karnında bebek ölümlerine ve küçük kafalı bebekler meydana gelmesine sebep oluyor. Bebeklerin ölümleri sebebiyle Peru, Şili ve Brezilya’da kırmızı alarm verilmiş durumda ve binlerce yeni doğanların öldüğü belirtiliyor. Bu hastalığın belirtileri, ateşli kas ağrıları, döküntüler, halsizlik, yorgunluk ve kusma ile seyreden bir virüs hastalığı” şeklinde konuştu. Alınacak tedbirleri sıralayan Polat, “Şehirlerarası seyahatlere hamilelerin çıkarken dikkatli olmaları, orta Amerika ve Afrika ülkelerine bir müddet gitmemeleri sayılabilir. Şuanda hızlı bir şekilde bu hastalığa karşı aşı aşı çalışmaları başlatılmış durumda. Henüz bu hastalığın kesin tedavisi tespit edilmiş değil” dedi. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes