Tumgik
#başbakan yardımcısı
nefes3534 · 2 years
Text
*RTE DEMİŞ Kİ:*
*“Erkek evlatlarıma da taktılar.*
*Onlarla da çok uğraşıyorlar. Yazıyorlar çiziyorlar, ‘şu vakıfta var bu vakıfta var’ diye. Tabi* *olacaklar ya.*
*Sizden mi izin alacağız? Benim evlatlarım bu ülkenin vatandaşı değil mi? Sosyal faaliyette de bulunacaklar, iş de yapacaklar. Yeter ki devletle iş yapmasınlar. Olay bu kadar...*
*El cevap Rıfat SERDAROĞLU'ndan*
*DEVLETİ DE KİRLETTİNİZ*
*Baban Başbakan-Cumhurbaşkanı olmasaydı, sen bu vakfı kurabilir miydin?*
*Baban olmasa, devletten iş alan uyanık işadamları sana bağış yaparlar mıydı?*
*Baban olmasa, elin arabı sana tek seferde 100 MİLYON DOLAR verir miydi?*
*Baban olmasa, sana değil bağış, selam veren çıkar mıydı?*
*Baban olmasa, seni Devletin Vali’si karşılar mıydı?*
*Baban olmasa, Devletin Bürokratları senin emrine girerler miydi?*
*Baban olmasa, AKP’li Belediye Başkanları, Türgev’e arazi bağışlar mıydı?*
*Baban olmasa, Devletin onlarca Polisi seni korumak için çabalar mıydı?*
*Baban olmasa, sen Devletin arabasına binebilir miydin?*
*Baban olmasa, sen yüz milyonlarca dolarlık “Gemi Filosu” sahibi olabilir miydin?*
*Baban olmasa, sen iki kuruşu bir arada görebilir miydin?*
*Sen ömrün boyunca, çalışarak alın teriyle, helal yoldan tek kuruş kazandın mı?*
*Bunların hiçbiri olmazdı Bilal Efendi!*
*Babanın tüm bunlara imkân tanıması, fırsat vermesi Türk Ceza Kanununa göre “Nüfuz Kullanma” “Görevini Kötüye Kullanma” suçunu oluşturur. Yani Baban suç işlemiştir ve işlemeye devam etmektedir! Baban ileride bunun hesabını elbette ki Bağımsız Türk Yargısı önünde verecektir.*
*Sen ise çok yakında bu kanunsuzlukların, haksız zenginleşmenin, doğrulukları Adli Tıp Kurumunca da belirlenmiş ses-görüntü kayıtlarındaki suçların hesabını yargıya mutlaka ama mutlaka vereceksin. Hiç kaçarın yok!*
*Sen kimsin ki, TC Devletinin okul müdürlerini toplantıya çağırabiliyorsun?*
*Sen kimsin ki, TC Devletinin Polislerini-Valilerini- Bürokratlarını kullanabiliyorsun?*
*Sen kimsin ki, senin sıfatın ne ki, Türk Devletinin-Türk Milletinin Milli Eğitim politikalarına yön vermeye çalışıyorsun?*
*Vali-Vali Yardımcısı-Emniyet Müdürü- Okul Müdürleri, ya sizlere ne demeli?*
*Türk Devlet yapısında, “Cumhurbaşkanı Oğlu” veya “Cumhurbaşkanı Kızı” diye bir makam var mıdır?*
*Sizler nasıl insanlarsınız ki, tek meziyetleri Erdoğan’ın çükünden düşmek olan çocukların emrine girersiniz? Oldu olacak, utanmazsanız gidin küçük Erdoğan’a da selam durun!*
*Sizler maaşlarınızı Türk Milletinden değil de, Türgev’ den mi alıyorsunuz?*
*İçinizde bir tane olsun, aldığı maaşı hak edip “Sen git oğlum, baban gelsin” diyecek DEVLET MEMURU yok mu?*
*Binlerce yıllık geleneği olan Türk Devletini kirlettiniz ya, Allah layığınızı versin.*
*Benzeri olayları, diktatör Saddam’ın oğullarında görmüştük. Saddam’ın oğlu Uday, bir maçta yenilen futbol takımının tüm oyuncularını bacaklarından kurşuna dizdirmişti! Kaddafi’ nin Libya’sında da aynı rezillikleri yaşamadık mı?*
*Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Saddam’ın Irak’ına, Kaddafi’nin Libya’sına mı benzeteceksiniz?*
*Yazıklar olsun! Yapana da, yaptırana da, uygulayana da yazıklar olsun...*
*RİFAT SERDAROĞLU*
18 notes · View notes
onderkaracay · 2 years
Text
Tumblr media
CHP’NİN KENDİNİ İNKÂR TARİHİNİN GİZLİ OLMAYAN BELGELERİ
Mustafa Kemal Atatürk: Benim iki büyük eserim vardır, biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi'dir.
Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimi rehber edinenler mânevî mirasçılarım olur.
***
-1945-47 yılları… CHP iktidarda… Cumhurbaşkanı İsmet İnönü… Sivil ve asker Amerikan heyetleri, savaş gemileri Türkiye’de. CHP Hükümeti ABD’den borç istiyor. Türkiye IMF ve Dünya Bankasına üye oluyor. Türkiye ve ABD arasında askerî ve ekonomik temaslar başlıyor. Dostluk derneği kuruluyor. Türk subayları Amerikan tipi üniformalar giymeye başlıyor.
CHP Hükümeti Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Feridun Cemal Erkin: “Türkiye, kaderini ancak Amerika ve Büyük Britanya’ya bağlarsa, esenliğe kavuşabilir.”
12 Temmuz 1947… İsmet Paşa, ünlü “Beyannamesi”ni yayınlar ve “müjde”yi verir: Türkiye demokrasi rejimine geçecektir. Demokrasinin önündeki engeller kaldırılacaktır. Aynı gün ABD ile bir antlaşma imzalanıyor.
ABD ile 1947 Antlaşması (Truman Doktrini)… “ABD’nin dünya egemenliği” doktrini olan Truman Doktrini ile başlayan Amerikan “yardımı” ülkemizi Kemalist Yol’dan saptırıyor. Türkiye Amerikan emperyalizminin gereklerine uygun şekilde yeniden yapılandırılıyor. 1923-1938 Türkiyesi’nde, Atatürk zamanında ne yapılmışsa yıkılmaya başlıyor, ters yüz ediliyor: Bağımsızlığımızın yitirilmesine karşı yükselebilecek sesler susturuldu. ABD ile ikili antlaşmalar yapıldı. Bunlarla siyasal ve ekonomik bağımsızlığımız törpülendi, giderek yok edildi. Türkiye ABD için bir hammadde deposu ve pazar haline getirilmeye başladı. Millî eğitimimiz ulusal olmaktan çıkarıldı, Ona Amerikan çıkarlarına uygun bir yapı kazandırıldı. Atatürk Devrimlerinin birinci güvencesi olan köy enstitüleri kapatıldı. Yerine imam-hatip okulları açılmaya başladı. Ekonomi politikası olarak devletçilik sulandırıldı. Türkiye IMF’nin kıskacına sokuldu. Dış borçlanma başlatıldı. Ulaştırmada demiryolları terk edildi, karayoluna ağırlık verildi. Türkiye’nin sanayileşmeden vazgeçmesi yönünde telkinler yapıldı. İrtica yeniden harekete geçti.
- CHP Meclis Grubu kararı (10 Şubat 1948): İlkokullarda isteğe bağlı olarak din dersleri okutulacak.
-3 Ocak 1949… Okullarda din eğitimi verilmesi sorunu, TBMM’de ateşli tartışmalara neden oluyor. CHP siyasal amaçlarla bu konudaki talepleri yerine getirme eğiliminde...
-1 Mart 1950… CHP Hükümeti 30.11.1925 tarihli Tekke ve Türbelerin Kapatılmasına Dair Yasa’yı yürürlükten kaldırdı. İşte gerekçe: “Bugün cehalet nedeniyle yer yer kimi batıl itikatlara rast gelinse de, bunlar artık halkın yolunu şaşırtacak bir etkiye sahip değildir.” Hükümet, seçimlerin tarihini de aynı gün ilan ediyor!
- Cumhuriyet gazetesi başyazarı Nadir Nadi (1950 seçimlerine sadece birkaç ay var, CHP Hükümeti’nin Başbakan Yardımcısı Nihat Erim’e kaygılarını iletiyor): “Seçim, demokrasi, çok partili hayat, evet, bunlar güzel şeyler. Fakat Devrimler ne olacak? Atatürk’ün temelini attığı uygarlık düzeni bir kez sarsılırsa, demokrasiyi yürütmek için gerekli ortam daha başlangıçta elimizden kaçmaz mı? Seçim tarihi yaklaştıkça gericiliğe ödün verme eğilimi günden güne artıyor. Vaktinde kontrol altına alınmazsa, bu; ilerde çok tehlikeli gelişmelere yol açabilir. CHP Hükümeti’nin bu konudaki durgunluğu anlaşılır gibi değil.” İşte Nihat Erim’in yanıtı: CHP her zaman olduğu gibi Atatürk Devrimleri’ne bağlıdır. Gericiliğe ödün vermek söz konusu olamaz. Ne var ki seçimlere şunun şurasında pek az bir zaman kaldı. Şimdiden harekete geçilir de Devrim ilkelerine atıp tutanlara karşı sert önlemler alınırsa, bu; CHP’nin toplayacağı oy sayısını düşürebilir. İlkin seçimler kazanılsın; ondan sonra Devrim ilkelerinin ne büyük bir güçle korunacağını gözlerimizle göreceğiz!
-Çetin Yetkin: Ne acıdır ki, çok partili düzene geçilmekle birlikte, Türkiye’nin bağımsızlığı üzerine ABD’nce ipotek konulacaktır. Türkiye’nin, bugün sömürgeleşme sürecinde nerdeyse son noktaya gelmesinin temeli, 1945-1950 arasında atılmıştır. Türkiye’yi ABD’nin yörüngesine sokmakta o zamanın iktidarı da, muhalefeti de -CHP de, DP de- tam bir görüş birliği içindeydi.
***
- 16 Haziran 1950… TBMM ezanın Arapça okunması yasağını kaldırdı. Meclis görüşmeleri, dışarda toplanmış olan halka hoparlörle dinletildi. Muhalefet (CHP) de değişikliğin lehinde konuştu. Karar, mollaların tekbirleri ile karşılandı.
-2 Eylül 1951: Necdet Evliyagil Cumhuriyet gazetesinde, her iki partinin seçim propagandası sırasında dini nasıl politikaya alet ettiklerini örneklerle yazdı: Bilecik’de CHP, türbeleri biz açtık derken, DP’liler de Arapça ezanın, din derslerinin ve radyoda Kur’an okutulmasının, DP’nin eseri olduğunu” ileri sürüyordu!
-1954 seçimlerinde uğradıkları ağır yenilgi üzerine CHP’de su koyuverenler (oportünistler) görüldü, şöyle diyorlardı: Parti laiklik ve devletçilik ilkelerinden vazgeçmelidir. Seçmen önünde demokratlarla ancak böyle yarışılabilir.
26-30 Temmuz 1954… CHP’nin XI. Kurultay’ında kimi Halk Partililer; partinin –halk tarafından benimsenmemiş olduğundan- laiklikten ve devletçilikten vazgeçmesini önerdiler. Genel Başkan İsmet İnönü; bu konuda DP ile asla yarışamayacaklarını söyleyerek, bu görüşe karşı çıktı.
-Nadir Nadi (1962): Yazık ki olaylar Nihat Erim’in dediği gibi gelişmedi. 1946’dan, hattâ daha öncelerden başlayarak, Atatürk ilkeleri bugüne değin her alanda ihmale uğradı.
-CHP Parti Meclisi toplantısında Bülent Ecevit ile Turan Güneş, birer konuşma yaparak arkadaşlarını uyarıyor: “Çok partili yaşama geçildiğinden beri, CHP eski devrimci yönünü yitirmiş, seçimlerde oy toplamak kaygısıyla ödün vere vere fikir bakımından zayıflamıştır. Oysa Parti’nin ‘devrimcilik, halkçılık, devletçilik’ gibi ulusumuzu kısa sürede kalkındıracak ilkeleri vardır. Politik hesaplarla, bu ilkelerin bir köşeye itilmesi doğru değildir. CHP kuruluş amaçlarını göz önünde tutarak kendine bir yön seçmeli ve ona doğru cesaretle yürümelidir. Bu uyarı parti Meclisi’nde tepkiyle karşılanır.
-Başbakan İsmet İnönü Küçük Kurultay toplantısında konuşuyor: Arkadaşlar! Koalisyon Hükümeti’ni yaşatma olanaklarını sürdürmeliyiz. Bu, karşılıklı uzlaşma ve hoşgörü koşuluna bağlıdır. Beni örnek alın, sabırlı olun. Nadir Nadi’nin İnönü’nün bu tutumuna getirdiği yorum: Koalisyon hükümetlerinin ancak uzlaşma yoluyla kurulabileceği açık bir gerçektir. Bununla birlikte, bir devrimin ürünü olan, hayatı doğrudan doğruya o devrime borçlu sayılan bir rejimde, temel ilkeler asla tartışma konusu edilmemelidir. Anayasa’nın mahkûm ettiği bir yönetimin özlemi içinde, öç duygularını gizlemeyenlerle nasıl uzlaşılabilir? Devlet’in laiklik ilkesini hiçe sayarak, yasaları çiğnemek pahasına öğretim birliğini bozanlar hoş görülebilir mi? Vicdan sömürücülüğüne açıkça karşı koymanın Koalisyon Hükümeti’ni dağıtacağını, ya da gelecek seçimlerde oy kaybına yol açacağını düşünerek eller böğründe ‘Ya sabır!’ çekmek olumlu bir politika mıdır?
-14 Ekim 1962… Manisa Milletvekili ve Ulus Gazetesi Başyazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu CHP’den istifa ediyor. Gerekçesi şu: CHP Atatürk ilkelerinden, birçok noktalarda ödünler vererek uzaklaşmış bulunmaktadır.
-8 Ağustos 1963… Partinin politikasından düş kırıklığına uğrayan çok sayıda genç üye, CHP’den istifa ediyor. İstifalar için gösterilen sebepler arasında şunlar var: “Atatürk ilkelerinden ödün verilmiştir. Partinin genel ilkelerinden, özellikle halkçılık ve laiklik ilkelerinden ödün verilmiştir. Halkevleri ve köy enstitülerinin açılması için hiçbir girişimde bulunulmamıştır.”
- 26 Ocak 1974… Millî Selamet Partisi, genel seçimlerden 48 milletvekiliyle çıkarak anahtar parti konumuna geldi. CHP, MSP ile koalisyon hükümeti kurdu, böylece dinci bir parti ilk kez iktidar ortağı oldu. Bülent Ecevit liderliğindeki CHP, dinci siyasetçilere ülkenin içişlerini, adalet hizmetlerini ve ekonomisini teslim etti.
-Dinciliğe göz yumma, tarikatlara şirin görünme yarışına, sonunda Bülent Ecevit de katıldı. Gerçekleşmesi için büyük çaba gösterdiği CHP-MSP koalisyonu ile, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, siyasal İslam’ı iktidara taşıyan, devlet olanaklarına kavuşturan Ecevit; 1986 ara seçimlerinden önce Manisa’da köylülere şöyle sesleniyordu: “Bir insan şu veya bu tarikattan olur, ama aynı zamanda ilerici de olabilir. DSP kimsenin dinine, tarikatına, başörtüsüne karışmaz.” Daha sonra köylülere şöyle diyordu: “En büyük Allah, sonra halk...” (Evet doğru, ancak Allah’ın kutsal adı, kirli siyasete âlet yapılır mı? cd)
-CHP Genel Sekreteri Ertuğrul Günay (Bugün AKP hükümetinin bakanlarından): Devletin, gençleri Atatürkçü ve laik doğrultuda yetiştirmesi, imam-hatip lisesi mezunlarının Harbiye’ye girişinin engellenmesi haksızlıktır.
-CHP'yi tekrar açan Deniz Baykal bir ara '3- D' modelini geliştiriyor: 'Değişim, Dönüşüm ve Demokrasi'... CHP'nin Altı Ok'u hakkında söylediği: “O babaannemizin sandığındaki çeyizdir.”
***
-16 Haziran 2000… Gazete Müdafaai Hukuk ’ta bir haber: CHP nereye? Atatürk’ün partisi böyle mi olacaktı? CHP’nin yeni tüzük tasarısı, bu partinin, köklerinden ve Atatürkçü geleneğinden koptuğunu gösteriyor. Tasarıda Atatürk İlke ve Devrimleri’nden tek bir söz yok. Alt Ok’un hiçbirinden söz edilmediği gibi, “irtica” tehlikesi de görmezden geliniyor. Ulusal kimlik yok sayılıyor; yerine “etnik, dinsel, ideolojik cemaatler” geçiriliyor. Yeni tüzük, CHP’nin küresel emperyalizme uyum sağlama planından ibaret.
-Cumhuriyet gazetesi, 24.8.2002… Bir fotoğraf… Deniz Baykal, beşuş bir çehre, muzaffer bir eda ile, “Dünya Bankalı” Kemal Derviş’in elini havaya kaldırıyor. Fotoğrafın altında şu yazı var:
Deniz Baykal: “Derviş’i CHP’ye getirmek için dağlar, denizler aştık.”
-26 Nisan 2008… Bu satırların yazarı: TV’den CHP’nin 32.Olağan Kongresi’ni izledim. Deniz Baykal’ın konuşmasını dinledim. Garp cephesinde yeni bir şey yok. Eski tas eski hamam, tellaklar bile değişmemiş, değişmeyecek de. Baykal bence Atatürk’ün CHP’sinden ziyade sağ bir partiye yakışan bir siyasetçi. Yıllardır takip ediyorum, ta baştan beri gözü hep sağda olmuştur. Zaten CHP’nin sağa kaymasında en büyük sorumluluk -sanırım- ona aittir. Bu partinin ilerici, devrimci -hattâ diyebilirim ki Kemalist- karakterinin bozulmasında, yok olmasında katkısı çok büyüktür.
-Bülent Ecevit’in “Ortanın Solu” (Kim Yayınları, Ank., 1966) kitabından: Ortanın Solu anlayışına uygun ve demokrasiyle bağdaşabilen teşebbüs özgürlüğü, mülkiyet ve miras hakkı; Anayasa’mızın da belirttiği gibi kamu yararı ile sınırlıdır. “Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olmamalıdır” ve özel teşebbüsün “milli iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesi” devletçe sağlanmalıdır. Ortanın solunda bir devletçilik anlayışı, ekonomik gelişmeyi, ulusal kalkınma amaçlarına ve sosyal adalet ilkelerine uygun olarak hızlandırmanın gerektirdiği ölçüde devlet işletmeciliğini öngörür. CHP’nin devletçiliği bu anlam ve ölçüde bir devletçiliktir.”
-Ben, bu satırların yazarı, Bülent Ecevit’in sonraki yıllarda yaptıklarını düşünüyorum: Tam bir “devletçilik” düşmanı kesilmişti. Bir ara Devlet Bahçeli (MHP) ve Mesut Yılmaz’la (ANAP) bir koalisyon hükümeti kurmuştu. 2002 krizi bastırınca, Kemal Derviş’in kılavuzluğunda, özelleştirmeleri hızlandırmaya çalışmıştı.
-11.10.2008… CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Küresel ekonomik kriz “dünya çapında tefecilikten” kaynaklanmaktadır. Tarım ve üretim ekonominin temelidir. Hani sınırların kalktığı, paranın her yere transfer olduğu global ekonomi, her yerde zenginliği, refahı sağlayacaktı? Birdenbire, bu ekonominin dünya çapında çöktüğü ortaya çıktı. Sıkıntının temelinde ekonominin paraya dayanması var. Ekonomi, üretime dayanır. Fabrikaya dayanır, tarlaya dayanır. Zenginlik neyle artıyor? Faizle, repoyla... Bütün bunlar, dünya çapında tefecilikten başka bir şey değildir. Türkiye yeni bir yol haritasına gereksinim duyuyor.
-Bu satırların yazarı: Bir zaman böyle konuşan Baykal acaba 22 Temmuz 2007 seçiminden önce neler söylüyordu? Buyurun, okuyun ve tutarsızlığı görün: Türkiye’de siyasi partilerin uygulayacakları ekonomi politikalarının belirli bir çerçevesi vardır. Herkes bu çerçeve içinde kalacaktır. CHP’nin uygulayacağı politikalar da bu doğrultuda olacaktır. Kurallar bellidir. Piyasa ekonomisi gerçeğini değiştirmeye gerek yoktur. Türkiye'de siyaset piyasa ekonomisi kurallarını işletmekle görevlidir. Bir ülkeyi bir ada gibi, dünya ekonomisinin kuralları dışına çıkarmak mümkün değildir. O kurallar içinde yarışacağız. Ekonomi giderek küreselleşmektedir. Sermaye hareketleri ekonominin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Ticaret giderek serbestleşmektedir. Bu saydığım koşulları göz önüne alarak bir politika ortaya koymalıyız.
***
-19.4.2011… Aydınlık gazetesinde bir yorum: CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen, CHP eski genel başkanı Deniz Baykal yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun geleceğinin 3 yıl önce kendisine bildirildiğini söyledi. Amerika-İsveç merkezli Silkroad Enstitüsü temsilcilerince sunulan bir raporda Deniz Baykal’ın istifaya ikna edilip, yerini Kemal Kılıçdaroğlu’nun alacağından söz ediliyor. Rapor’da Baykal’ın istifasıyla, Kılıçdaroğlu CHP’sinin yeniden Avrupa tarzı ve merkezî bir sosyal demokrat parti olarak ortaya çıkacağı belirtiliyor. 2008 tarihli raporun CHP’nin yenilenmesi söylemi ile, Kılıçdaroğlu’nun günümüzdeki “Yeni CHP” sloganı arasındaki örtüşme anlamlı değil mi?
-CHP Bursa Milletvekili Sena Kaleli: Ben Atatürk ilke ve devrimlerinin bekçisi değilim, olmak da istemiyorum. Çünkü bekçilik dönemi tarihe karıştı. Bilirsiniz eskiden mahallelerde elde düdük dolaşan bekçiler vardı. Şimdiyse mobese kameraları var.
-Nisan 2011… CHP Parti Meclisi üyesi Binnaz Toprak: CHP artık CHP değil. Milliyetçi ve ulusalcı olarak tanımlanamayacağı kesin! Toplumu ayrıştıran sıkan, Atatürk milliyetçiliğidir. Türklük kavramı Anayasa’dan çıkarılabilir. Türk Vatandaşlığı tanımının “yurttaşlık” olarak değiştirilmesini CHP olarak destekliyoruz. Ruhban Okulu açılmalı, ekümeniklik tanınmalı. İki dile sıcak bakıyorum. AKP Hükümeti ekonomiyi iyi yönetti, gelir ve zenginlik arttı.
-CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum: Anayasa’dan Türk sözcüğünün çıkarılmasına karşı değilim. Türk tanımı kaldırılıp 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı denilebilir. Eğitim dili Türkçedir. Ana dilde öğretim seçmeli derstir. Ana dil dememizin nedeni, biri ben Çerkezce de öğreneceğim derse buna izin vermek için. Türklük yerine ’yurttaşlık’ kavramını öneren Süheyl Batum’un ardından CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu daha da ileri gitti: Türklük çıkarılsın; etnik kimlik/dini inanç/siyasi düşünce vurgusundan arınmış bir vatandaşlık tanımı getirilsin.
- CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Heinrich Böll Vakfı'nın düzenlediği bir toplantıda Kürt bölücülerin taleplerini dile getiriyor: Yüzde 10 seçim barajı düşürülmeli. Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı. Kürtçe’nin öğretilmesi devlet tarafından üstlenilmeli. Demokratik özerklik hakkı tanınmalı."
-CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu: Tekke ve zaviyelerin kapatılması toplumu yozlaştırdı, yeniden açılmalı.
-CHP PM Üyesi Muhammed Çakmak: Fethullah Gülen bilgedir, saygıyla selamlıyorum.
- CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün: Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP'dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardı.
-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Devlet değişsin istiyoruz. Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı aynen kabul ediyoruz. Çekincelerin tamamına karşıyız. Kürt kimliği ve Kürt dili önündeki tüm engelleri kaldıracağız. CHP iktidarında genel af çıkartacağız. Profesyonel orduya bir an önce geçmeliyiz. Türkiye'de laiklik tehlikededir diyemem, böyle bir tehlike görmüyoruz. Türban sorununu çözeceğiz. Siyasallaşmayan tarikatlara saygımız vardır. ("Yargıda cemaat yapılanması var" iddiaları üzerine) “Yargı içinde böyle bir kadrolaşma vardır” demeyi doğru bulmuyorum. (Atatürk'ün CHP'siyle ilgili soruya yanıtı:) "Ben o zaman yoktum."
-Bu satırların yazarı: Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı konuşmalarda Atatürk’ün adını anmamayı kural haline getirmiştir. Çok zorda kalırsa “Mustafa Kemal” der. Benzetme gibi olmasın ama, Atatürk’ün düşmanları da, o yüce insandan yalnızca “Mustafa Kemal” diye söz eder.
CHP'nin, AKP'den ne farkı kaldı? Vural Savaş "Atatürk'ün Kemiklerini Sızlatan Parti CHP" diye bir kitap yazmıştı. Yerden göğe kadar haklıymış meğer. Ne oldu bunlara, bir parti böylesine mi değişir? İçlerinden biri "bizim ideolojimiz yoktur" anlamında bir laf etmişti, itiraf diye herhalde buna denir.
- Yalçın Küçük: Soros'un parmağına bakın, Abdullah Gül'ün ve Fethullah Gülen'in parmağına, iki gün sonra Kılıçdaroğlu'nun işaret edeceği adresi saptayabilirsiniz. İsmet Paşa ilk önce, Celal Bayar için söylemişti, devletin üst katlarına “bu kadar ümmîsi gelmemişti”, bu sözünü unutmuyorum. CHP'de de Kemal Bey kadar bir ümmî hiç olmamıştı; son derece bilgisiz, Deniz Baykal'ın hediyesidir. Kılıçdaroğlu'nun sadece vücudu CHP'dedir. Elverişlidir. Kılıçdaroğlu, AKP'nin yaptıklarının hepsini tasdik etmekte ve çok zaman fazlasını istemektedir. Kafası AKP'dedir.
-Şubat 2012… CHP Kurultayı’nda muhalifler adına konuşan Mersin Milletvekili İsa Gök: Bizim tabanımız soldur, devrimcidir. CHP, geçmişini hatırlamak zorundadır. Kuvayı Milliye’yi, Halk Fırkası’nı hatırlamak zorundadır. Yeni bir yol çizilmesinden bahsediliyor. Bu yol mutlaka CHP’nin DNA’sına uygun olmalıdır. Bunun aksi CHP’yi sağcılaştırır, AKP’lileştirir. Sağın alternatifi sağ olamaz. Kılıçdaroğlu konuşmalarında yalnızca "Mustafa Kemal" diyor, "Atatürk" demiyor. Atatürk soyadı O’na özel bir kanunla verilmiştir. Kendisinden naçizane istirhamım: lütfen ‘Mustafa Kemal Atatürk’ deyin.
***
Ve Mustafa Kemal Atatürk: Bir zaman gelir, beni unutmak, unutturmak isteyen gayretler belirir. Fikirlerimi, öğretimi inkâr edenler, beni çekiştirenler, karalayanlar çıkar. Hatta bunu yapanlar benim yakın bildiklerim, inandıklarım da olabilir. Fakat benim ektiğim tohumlar o kadar özlüdür, o kadar kuvvetlidir ki, fikirlerim, öğretim Çin’den döner, Hint'ten, Mısır'dan döner dolaşır gene gelir; feyizli neticeleri kalpleri doldurur!
Prof. Dr. Cihan Dura
Not: www.cihandura.com sitesinden alınmıştır.
6 notes · View notes
baybaykus · 2 years
Text
15 Temmuz: 9 bin tören 20 Temmuz: Tören yok
ORHAN UĞUROĞLU
Fethullah Gülen haininin ihanet kadrolarını Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en kılcal gizli damarlarına siz yerleştirdiniz.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli askerlerine kumpasları AKP+Amerika+FETO ile el ele siz kurdunuz.
Ergenekon, Balyoz, Askerî Casusluk ve Şike kumpaslarının savcısı siz oldunuz.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini 15 Temmuz hain darbe girişimine götürülmesinin yolunu sonuna kadar siz açtınız.
15 Temmuz utanç günü için hiç sıkılmadan "Destan" dediniz ve bir de resmî tatil siz ilan ettiniz.
251 şehidimize neden olan hain kalkışma AKP iktidarının da Recep Tayyip Erdoğan'ın da yüz karasıdır.
"Demokrasi ve Millî Birlik Günü" adını siz uydurdunuz.
O FETÖ'cülerle siz birlik oldunuz.
Biz demokrasiye sahip çıkmak için dedik ki;
-Fethullah Gülen haindir…
Siz karşı çıktınız ve dört elle bu haine devlet içinde "Paralel Yapı" kurmasına destek verdiniz…
Ve bu yıl 15 Temmuz'u anma için;
-Cumhurbaşkanlığı 9 bin anma etkinliği düzenledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara ve İstanbul'da törenlere katıldı.
Değerli okurlarım,
Dün 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği bir destanının 48. yıldönümüydü.
Cumhurbaşkanlığı resmî web sitesine ve sosyal medya hesabına baktım. Ne bir tören ne bir açıklama var.
Cumhurbaşkanlığı;
-15 Temmuz: 9 bin tören
-20 Temmuz: Tören yok
Utanç tablosudur…
Resmî bayramlarımız için düşük seviyeli kutlamalar yapan AKP ve Erdoğan zihniyeti bilsin ki;
-Ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü unutturabilirsiniz,
-Ne resmî bayramlarımızı coşku ile kutlamamızı yasaklayabilirsiniz…
İlk seçim sonrası devletimizin de resmî bayramları nasıl coşku ile kutlayacağını muhalefette iken göreceksiniz…
Değerli okurlarım,
1974 yılında CHP-MSP hükümeti görev başında, merhum Bülent Ecevit Başbakan merhum Necmettin Erbakan Başbakan Yardımcısıydı.
Yunanistan'da askerî darbe yapan cuntacılar iktidardaydı.
Yunan cuntasının desteğiyle gerçekleşen Samson darbesi Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlayan ENOSİS'in yaşama geçmesi için sahnelenmişti.
Başbakan Bülent Ecevit'in uluslararası girişimleri sonuç vermeyince 15 Temmuz 1974 günü TBMM'de yapılan gizli oturumda 15. Dönem milletvekillerinin "oy birliği" ile "Kıbrıs Barış Harekâtı" kararı alındı.
20 Temmuz 1974'te Türkiye antlaşmalardan doğan "Garantörlük Hakkını" kullanarak Türk Ordusunu Kıbrıs'a çıkardı.
Adadaki soydaşlarımızın can güvenliğini sağladı. Adaya barış getirdi. Bugünkü KKTC'nin temellerini attı.
15. Dönem CHP Milletvekili değerli dostum Kemal Anadol'un bana gönderdiği mesaj şöyle:
-"Başbakan Ecevit, Yardımcısı Erbakan ve Bakanları, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş'ı saygıyla anıyorum.
Şehitlerimize rahmet, gazilerimize esenlikler diliyorum.
15 Temmuz 1974 günü TBMM üyesi olarak Kıbrıs Barış Harekâtına verdiğim olumlu oy, çocuklarıma bırakacağım en büyük mirastır.
15. dönem milletvekili arkadaşlarımdan sağ olanlara esenlik diliyorum. Aramızdan ayrılanları saygı ile anıyorum…"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
-"Türk'ün adını silmeye çalışanlara karşı hep birlikte; 'Biz varız!' dediğimiz Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yıl dönümünde;
Yavru vatanımız için canını ortaya koyan aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.
Her zaman olduğu gibi; Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacak!"
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada dedi ki;
-"Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yıl dönümünde şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Dönemin Başbakanı, Genel Başkanım Bülent Ecevit'i, dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'ı ve KKTC'nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı saygıyla anıyorum. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 48. yıl dönümü ve KKTC'nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlu olsun."
Ben de 1933 doğumlu olan ve Kara Harp Okulu'ndan 1954 yılında mezun olan Eğirdir Dağ Komando okulundaki canım komutanım değerli ağabeyim emekli Tuğgeneral Cemal Eruç'un şahsında;
-Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm şehit ve gazilerini,
-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunda şehit ve gazi olan kahraman soydaşlarımızı,
-15. Dönem Milletvekilleri ile merhum Ecevit ve merhum Erbakan'ı minnetle anıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ve kurtuluşlarının sembolü olan resmî bayramlarımız da, 20 Temmuz da, birlikte resmî törenlerle ve coşku ile kutlanmalıdır.
Çünkü gerçek destanlar bunlardır…
1 note · View note
pazaryerigundem · 4 days
Text
Trakya Üniversitesi, Karadağ Üniversitesinin 50 yıl kutlamalarına katıldı
https://pazaryerigundem.com/haber/170133/trakya-universitesi-karadag-universitesinin-50-yil-kutlamalarina-katildi/
Trakya Üniversitesi, Karadağ Üniversitesinin 50 yıl kutlamalarına katıldı
Tumblr media
Karadağ Üniversitesi 50. yaşını muhteşem bir törenle kutladı. Cumhurbaşkanı Jakov Milatović ve Başbakan Milojko Spajić ile bakanlar, bölgedeki üniversite rektörleri, büyükelçiler ve üst düzey protokolün yer aldığı törene, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Osman Nuri Hatipoğlu özel davetli olarak katıldı.
KARADAĞ (İGFA) – Podgoritsa’da düzenlenen etkinlikte Karadağ Üniversitesinin eğitim, bilim ve kültürel alanda 50 yıldır verdiği katkılar düzenlenen birçok etkinlikle kutlandı. Karadağ Üniversitesinin geçmişini ve başarılarını sergileyen dijital bir fotoğraf sergisi ile başlayan törende, üniversitenin belgeselini içeren video gösterimleri, Karadağ ve mezuniyet törenlerinde söylenen marş ve Karadağ Üniversitesi Müzik Akademisi’nin Orkestrası ve Korosu konseri ile devam etti.
Tumblr media
Törenin açılışında konuşan Karadağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vladimir Božović, üniversitenin 50 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen hala ilk günkü heyecanını koruduğunu belirtti. Rektör Božović, Karadağ Üniversitesi’nin kuruluşundan bu yana bilgi ve toplumsal değişiminde önemli bir rol oynadığını vurgularken, üniversitenin sadece bilgi üretmekle kalmadığını, aynı zamanda toplumsal değişim ve gelişimde liderlik ettiğini belirtti. Üniversite çerçevesinde gerçekleştirilen etkinliklerin Karadağ toplumundaki etkilerine değinen Rektör Božović, 50. yıl coşkusuna katkı sağlayan herkese teşekkür etti.
Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatović, eğitimin toplumsal iyileşme ve gelişme için kritik bir önemi olduğunu vurgulayarak, eğitimin herkes için eşit fırsatlar sağlaması gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Milatović, eğitim konusunda atılan olumlu adımları desteklediğini belirterek Karadağ Üniversitesinin 50. yılını kutladı.
Karadağ Üniversitesi Öğrenci Parlamentosu Başkanı Andrej Vukčević, öğrencilerin üniversitenin merkezinde olduğunu belirterek, öğrencilere eleştirel düşünmeyi teşvik etmek, en iyi öğrencileri desteklemek ve toplum gelişimine katkıda bulunmaları için cesaretlendirmek gerektiğini vurguladı.
Törende Rektör Božović ile bir araya gelen Rektör Tabakoğlu, Balkan Üniversiteler Birliği üyesi Karadağ Üniversitesinin 50. kuruluş yıldönümünü kutlayarak, kendisini bundan sonraki süreçte Balkan Üniversiteler Birliğinde üst düzey görevler almaya davet etti.
Balkan coğrafyasından birçok üniversitenin katıldığı törende, Rektör Tabakoğlu, bölge rektörleri ile tek tek görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmelerde, potansiyel iş birlikleri, ortak projeler, üniversiteler arasında akademik değişim programları, ortak araştırma projeleri ve öğrenci değişim programları başta olmak üzere iş birliği olanakları istişare edildi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
abc-gazetesi · 4 days
Text
Ukrayna Parlamentosu, Başbakan Yardımcısı Kubrakov'u Görevden Aldı
0 notes
diyarbakirhaberleri · 11 days
Text
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Özbekistan Başbakan Yardımcısı Kuçkarov ile görüştü
ICYMI: https://www.haberidiyarbakir.com/cumhurbaskani-yardimcisi-yilmaz-ozbekistan-basbakan-yardimcisi-kuckarov-ile-gorustu-2/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
elazigsurmanset · 16 days
Text
DSÖ ; “Lübnan 1,5 Milyon Suriyeliye Ev Sahipliği Yapıyor”
Tumblr media
DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr Hanan Balkhy, Lübnan’ın İsrail ile olan güney sınırında düşmanlıkların arttığı bir dönemde geçen hafta Lübnan’ın Beyrut kentine yaptığı 2 günlük ziyareti tamamladı.
Lübnan Sağlık Bakanlığı’nın Ciddi Bir Desteğe İhyacı Var
Dr Balkhy’nin Şubat 2024’te göreve başlamasından bu yana DSÖ Doğu Akdeniz Bölgesi’ne yaptığı resmi gezinin üçüncü ülke ziyaretini temsil ediyordu. Dr Balkhy, “Lübnan’ın sağlık sistemi, 1,5 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmaktan, güneyde sağlık çalışanlarını, tesisleri ve ambulansları hedef alan çatışmalara kadar pek çok zorlukla karşı karşıya” dedi. “Halk Sağlığı Bakanlığı ve ortaklarının ciddi desteğe ve sürdürülebilir finansmana ihtiyacı var. Sağlık reformlarını sürdürürken olumlu sağlık sonuçlarını sürdürmelerine yardımcı olmak kritik önem taşıyacak” dedi.
Herkes İhtiyaç Duyduğu Sağlığa Erişebilmeli
DSÖ’den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Sağlık sisteminin karşılaştığı diğer zorluklar arasında tıp doktorları ve hemşireler de dahil olmak üzere sağlık iş gücündeki, ilaçlardaki, tıbbi ekipmandaki ve diğer temel sağlık malzemelerindeki kritik eksiklikler yer alıyor. Ülkede yaşayan herkesin ihtiyaç duyduğu temel sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duyduğu zamanda ve yerde erişebilmesini sağlamamız gerekiyor. Güney sınırında gerilimin artmasıyla birlikte DSÖ, Halk Sağlığı Bakanlığı, ortaklar ve bağışçılarla işbirliği içinde bir hazırlık ve hazırlık planı başlatmakta hızlı davrandı. Hazırlık planının ana bileşenlerinden biri, sağlık çalışanlarına yönelik eğiticilerin klinik travma bakımı, kitlesel yaralı yönetimi, psikiyatrik acil durumların yönetimi ve temel psikososyal destek konularında eğitilmesi yoluyla sevk hastanelerinin hazırlanmasıdır. Geçtiğimiz 6 ay içerisinde 125 hastaneden 3906’dan fazla sağlık çalışanına kitlesel yaralı yönetimi, travma bakımı ve ruh sağlığı konularında ileri düzey eğitim verildi. Kritik travma kitleri ve diğer temel malzemeler Güney Lübnan’daki hastanelere önceden yerleştirilmiş durumdayken, yerinden edilmiş insanlara yönelik temel hizmetlerin sürekliliğine de vurgu yapılıyor”
Finansman Kesintilerinin Sağlık Üzerine Etkisi
Bölge Direktörü, DSÖ Lübnan Temsilcisi Dr. Abdinasir Abubakar’ın da eşlik ettiği Başbakan Sayın Najib Mikati ve Halk Sağlığı Bakanı Dr. Firass Abiad ile görüştü. Ülke için temel sağlık stratejilerini ve Dr. Balkhy’nin Doğu Akdeniz Bölgesi’nde eşit erişim ve etkili tedarik zinciri yönetimi, sağlık iş gücü ve madde kullanımını ele alan 3 amiral gemisi girişimini tartıştılar. Kendisi, DSÖ’nün Lübnan’ı sağlıkla ilgili zorlukların üstesinden gelmesi ve mevcut güçlü yönlerini geliştirmesi konusunda destekleme taahhüdünü yineledi; bu, yalnızca sağlığa değil aynı zamanda Lübnan ekonomisine de önemli bir getiri sağlayacaktır. DSÖ heyeti, çatışma travmasının yönetilmesine, koordinasyonun geliştirilmesine ve kaynakların yönetilmesine yardımcı olmak amacıyla DSÖ tarafından desteklenen Lübnan Halk Sağlığı Acil Durum Operasyon Merkezi’nde Birleşmiş Milletler (BM) ortakları ve bağışçılarıyla bir araya geldi. Finansman kesintilerinin sağlık hizmetleri üzerindeki ciddi sonuçları tartışıldı. Bu durumun sadece Lübnan halkını değil aynı zamanda ülkenin ev sahipliği yaptığı Filistinli ve Suriyeli mültecileri de etkilemesi bekleniyor.
DSÖ Lojistik Merkezi
Dr Balkhy aynı zamanda BM’nin Lübnan Özel Koordinatör Yardımcısı ve aynı zamanda ülkenin Mukim ve İnsani Yardım Koordinatörü olan İmran Rıza ile de bir araya gelerek BM’nin Lübnan hükümetini ve halkını zorlukların üstesinden gelme konusunda desteklemedeki rolünü tartıştı ve daha da önemlisi, kurumsal kapasiteyi güçlendirmek ve sürdürmek. Misyonun ikinci gününde Dr. Abiad ve Dr. Balkhy, DSÖ’nün desteğiyle temin edilen ilaçları ve DSÖ’nün Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki lojistik merkezinden gönderilen travma kitlerini, dağıtılmadan önce incelemek üzere Lübnan’ın merkezi ilaç deposunu ziyaret etti. Lübnan’daki sevk hastaneleri. DSÖ’nün Dubai’deki lojistik merkezi, COVID-19 salgını ve diğer bulaşıcı hastalık salgınlarından, çatışmalardan ve insani krizlerden, doğal ve teknolojik felaketlerden ve iklim değişikliğiyle ilgili olaylardan kaynaklanan sağlık acil durumlarına yanıt vermektedir. 2018’den bu yana, DSÖ’nün lojistik merkezi, 6 DSÖ coğrafi bölgesinin tamamında 141 ülkeye, değeri 185 milyon ABD Dolarının üzerinde olan, 12.000 metrik tondan oluşan 2000’den fazla gönderi teslim etti. Dr Abiad, “DSÖ, 2020’de Beyrut limanında meydana gelen patlamanın ardından deponun yeniden inşası için anında destek sağlayabildi” dedi. Yeni deponun kapasitesi bugün patlamadan öncekinin sekiz katıdır. Yeni depo, Bakanlıktaki ilaç ve tıbbi malzeme yönetimini yeni bir seviyeye taşıyan güncellenmiş otomatik Lojistik Yönetim Sistemi ile donatılmıştır. Şeffaflığı artırdı, hastaya dağıtıma kadar dağıtımı kolaylaştırdı ve hepsinden önemlisi, Bakanlığın depoları ve ilaç dağıtım merkezlerinde ilaçların canlı ve güncel durumunu sağladı. Ulusal tıp 2D barkod takip ve takip sistemi MediTrack ile bağlantılıdır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
aykutiltertr · 1 month
Video
youtube
Eziz Dostum - İzzet Yıldızhan - Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Azerbayca...  Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=PMO_-hFUtO4 Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. EZİZ DOSTUM MENNEN KÜSÜP İNCİDİ TÜRKÜNÜN SÖZLERİ EZİZ DOSTUM MENNEN KÜSÜP İNCİDİ AYRILIK YAĞ KİMİ ÇEKTİ YERİDİ GEZDİĞİN YERLERİ OD BASIP İNDİ O GEDİP GALMIŞAM HESRETİNDEYEM Bağlantı: NEÇE NAĞME GOŞUM NEÇE DİLLENİM DOST GEDİP ÖZÜME GELEBİLMİREM ELE BİR ELLERİM YOH OLUP MENİM GÖZÜMÜN YAŞINI SİLEBİLMİREM ÇALDIĞI SAZINI GETİRİP MENE GÖRSÜN Kİ ÇALMAKTA NEÇE MAHİREM ELİNDE YAY KİMİN İNCELSİN GİNE ZİYLER HEP ÇEKİLİN GÜYÜLDİ ODAM Bağlantı SİM : Tar'ın telleri GOŞMAK : GOŞUM : Söylemek, yaratmak GÜYÜLDÜ : Harap oldu, bozuldu Bu türkünün sözleri aşağıdaki şekilde de okunmaktadır.. (Repertükül - Türküpedia) EZİZ DOSTUM MENNEN KÜSÜP İNCİYİP AYRILIP YAD KİMİ ÇIKDI EVİMNEN GEZDİĞİ YERLERİ OD BASIP İNDİ O GEDİP ÖZÜME GELEBİLMİREM Bağlantı: NECE NAĞME GOŞUM NECE DİLLENİM DOST GEDİP ÖZÜME GELEBİLMİREM ELEBİL ELLERİM YOH OLUP MENİM GÖZÜMÜN YAŞINI SİLEBİLMİREM ÇALDIĞI SAZINI GETİRİN MENE GÖRSÜN Kİ ÇALMAKTA NECE MAHİREM ELİM DEĞEN KİMİ İNCE TELLERE SİMLER HARAY ÇEKİP GIRILDI O DEM Bağlantı MENNEN : Benden KÜSÜP İNCİYİP : Küsmüş, darılmış İNDİ : Şimdi KİMİ : Gibi AYRILIP YAD KİMİ : Ayrılmış yabancı gibi NECE NAĞME GOŞUM : Nasıl nağme söyleyeyim NECE DİLLENİM : Nasıl konuşayım ELEBİL : Sanki ELİM DEĞEN KİMİ : Elim değer değmez SİMLER HARAY ÇEKİP : Teller çığlık atıp GIRILDI O DEM : Kırıldı o anda Yöresi- İli AZERBAYCAN   İlçesi- Köyü -   Kaynak Kişi ŞAH RUH ARİF BABAYEV Derleyen AZİZE GÜRSES Notaya Alan AZİZE GÜRSES İcra Eden Makamsal Dizi KÜRDİ Konusu - Türü Aşk Sevda Karar Sesi La Bitiş Sesi La Usül 6/8 En Pes Ses Sol En Tiz Ses Fa Ses Genişliği 7 Ses Azerbaycan Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Koordinatlar: 40.3°K 47.7°D (Harita) Vikipedi, özgür ansiklopedi Bu maddenin daha doğru ve güvenilir bilgi sunması için güncellenmesi gerekmektedir. Daha fazla bilgi için tartışma sayfasına bakınız. Bu madde ülke hakkındadır. Başlığın diğer anlamları için Azerbaycan (anlam ayrımı) sayfasına bakınız. "Azerbaycan Cumhuriyeti" buraya yönlendirilmektedir. 1918-1920 yılları arasında varlığını sürdüren ve aynı isimle anılan geçmiş devlet için Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti sayfasına bakınız. Azerbaycan Azərbaycan Respublikası (Azerice) Azerbaycan Cumhuriyeti Azerbaycan bayrağı Bayrak {{{arma_açıklaması}}} Arma Millî marş Azərbaycan marşı Süre: 2 dakika ve 14 saniye.2:14 Azerbaycan konumu Başkent ve en büyük şehir Bakü 40°25′K 49°50′D Resmî dil(ler) Azerice[1] Konuşulan diller Tam listeye bakınız Etnik gruplar (2019)[2] 94.8% Azerbaycan Türkleri 1.7% Lezgi 0.9% Talış 0.7% Rus 1.9% diğerleri Demonim Azerbaycanlı Hükûmet Üniter yarı başkanlık sistemli baskın partili anayasal cumhuriyet • Cumhurbaşkanı İlham Aliyev • Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mihriban Aliyeva • Başbakan Ali Esedov • Meclis başkanı Sahibe Gafarova Yasama organı Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi • Demokratik Cumhuriyet 28 Mayıs 1918 • Azerbaycan SSC 28 Nisan 1920 • Bağımsızlık (Sovyetler Birliği'nden) 18 Ekim 1991 • Anayasa kabulü 12 Kasım 1995 Yüzölçümü • Toplam 86.600 km2 (114..) • Su (%) 1,6 Nüfus • 2019 sayımı 10.127.874[3] (91..) • Yoğunluk 115/km2 (99..) GSYİH (SAGP) 2021 tahminî • Toplam 151,866 milyar $ (77..) • Kişi başına 14.856 $[4] (83..) GSYİH (nominal) 2021 tahminî • Toplam 49,914 milyar $ (87..) • Kişi başına 4.883 $[4] (97..) Gini (2008) 33.7[5] orta İGE (2019) 0.756[6] yüksek · 87. Para birimi Manat (AZN) Zaman dilimi UTC+4 (AZS) Trafik akışı sağ Telefon kodu +994 ISO 3166 kodu AZ İnternet alan adı .az Azerbaycan, resmî adıyla Azerbaycan Cumhuriyeti (Azerice: Azərbaycan Respublikası [ˈɑzæɾbɑjdʒɑn ɾespublikasɯ]), Batı Asya ile Doğu Avrupa'nın kesişim noktası olan Kafkasya'da yer alan bir ülkedir. Güney Kafkasya'nın en büyük yüz ölçümüne sahip ülkesi olan Azerbaycan'ın doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve güneyinde İran ile komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile, güneyi ve batısı İran ile çevrilmiştir, Türkiye ile de 17 km'lik sınırı bulunmaktadır. Azerbaycan, zengin kültürel mirasa sahiptir. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında opera, tiyatro gibi sahne sanatlarını barındıran ilk ülke olma özelliğini taşır.[7] Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 1918 yılında kurulmuştur, ancak iki yıl sonra 1920, 26 Nisan'da Kızıl Ordu sınırı geçerek Azerbaycan'a girmiş,[8] 28 Nisan 1920'de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş[9] ve ardından Sovyetler Birliği topraklarına katılmıştır.[9] Ülkenin tekrar bağımsızlığını kazanması 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılması ile gerçekleşmiştir.
0 notes
dubaihaber · 1 month
Link
0 notes
thegazete24 · 2 months
Text
İrlanda: İsrail’in UNRWA yardımlarının Gazze’nin kuzeyine girişini engellemesi kabul edilemez
İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin, İsrail’in UNRWA yardımlarının Gazze’nin kuzeyine girişini engellemesinin …İrlanda: İsrail’in UNRWA yardımlarının Gazze’nin kuzeyine girişini engellemesi kabul edilemez
View On WordPress
0 notes
darkyayincilik · 2 months
Text
Fikri Işık’tan Çetinkaya’ya destek
KOCAELİ – Geçmiş dönem Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, AK Parti Karamürsel Belediye Başkan Adayı Mesut Çetinkaya’ya seçim çalışmalarında destek verdi. Çetinkaya ile Karamürsel’i gezen Fikri Işık, vatandaşlardan destek istedi.  AK Parti ve Cumhur İttifakı Karamürsel Belediye Başkan Adayı Mesut Çetinkaya, geçmiş dönem Başbakan Yardımcısı Fikri Işık ile birlikte ilçede birtakım ziyaretler…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
piyasahaberleri · 3 months
Link
PML-N başkanı Navaz Şerif, kardeşi Şehbaz Şerif ve kızı Maryam Navaz ile beraber 9 Şubat 2024'te Model Town'da destekçileriyle konuşuyor. — APPLAHOR: Pakistan Müslüman Birliği-Navaz Kıdemli Başkan Yardımcısı Meryem Navaz, PML-N'nin başkanı Navaz Şerif ve parti Başkanı Şehbaz Şerif'in sırasıyla eski başbakan ve eski Pencap başbakanı olarak deneyimlerini eyalet olarak vazife yaparken kullanacağını söylemiş oldu baş yönetici.Maryam, Pencap'ta hükümet kurulduktan sonrasında eyaletteki en üst göreve ulaştığında ülke tarihindeki ilk hanım CM olacak. 8 Şubat genel seçimlerinde hem ulusal hem de eyalet meclisi koltukları olan NA-119 ve PP-159'dan elde etmiş olduğu zaferin peşinden, partinin gıpta ile bakılan yer için talibi olarak aday yayınlandı.Lahor'daki bir parti toplantısında konuşan Maryam, "Beklentilerinizi karşılamaya çalışacağım. Güveniniz ve desteğiniz benim gerçek varlığımdır" dedi. İl başkanlığı görevini yerine getirirken millete en iyi şekilde hizmet edebilmek için yakarma etti.Maryam, partisine "vazife" verdiği ve 2024 seçimlerinde çoğunluğu elde eden en büyük siyasal parti olarak başarıya ulaşmış olduğu için halka teşekkür etti. Politikacı, "First Lady CM" olma onurunu ülkenin her annesine, kızına ve kız kardeşine adamak istediğini söylemiş oldu.Pencap yönetişimi için planlarını paylaşarak, partinin önceliklerinin bir yol haritasını hükümet ve parti düzeyinde tasarladığını söylemiş oldu. "MPA'lar [members of provincial assembly] kollarım ve gücüm olacak. Pencap'ın 297 seçim bölgesi benim için ilçe olacak" dedi Maryam.Sıhhat, eğitim, altyapı, kanun ve seviye, ziraat, informasyon teknolojisi ve öteki tüm sektörlerin eşit odaklanacağını belirtti.Sözlerini bitirirken partisine ve destekçilerine teşekkür eden Meryem, Navaz Şerif ve Şehbaz Şerif'in sırasıyla eski başbakan ve eski Pencap başbakanı olarak eyalet işlerine liderlik etme deneyimlerinden yararlanacağına yemin etti.
0 notes
iahaber · 3 months
Text
0 notes
esmhaber · 3 months
Text
🗣 Afganistan İslam Emirliği Başbakan Yardımcısı Mevlevi Abdulkebir:
"Şeriat'tan, değerlerimizden ve ilkelerimizden asla taviz vermeyeceğiz."
0 notes
medya-press · 4 months
Link
İngiltere’den ‘ölümcül salgın’ uyarısı
0 notes
diyarbakirhaberleri · 11 days
Text
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Özbekistan Başbakan Yardımcısı Kuçkarov ile görüştü
ICYMI: https://www.haberidiyarbakir.com/cumhurbaskani-yardimcisi-yilmaz-ozbekistan-basbakan-yardimcisi-kuckarov-ile-gorustu/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes