Tumgik
#Murat AYAR
proofhead · 2 years
Text
ESTÜ'de Doktora Mezuniyet Sevincimiz
ESTÜ’de Doktora Mezuniyet Sevincimiz
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
hetesiya · 5 months
Text
Kafatasçılık Dediğiniz, Brakisefal Tutkusu Değil miydi?
Murat Ayar
Tarih 1932 Temmuz ayı, yer Ankara Halkevleri. Üniversitelerden, liselerden, ortaokullardan yüzlerce tarih uzmanı, öğretmenin davetli olduğu, Türk ırkının layık olduğu yeri belirlemek için canla başla yapılan çalışmaların ilk sonuçlarının açıklandığı I. Türk Tarih Kongresinde büyük bir heyecan dalgası hâkim. Mustafa Kemal’in de bizzat katıldığı kongrede Türk ırkının tarihî konumu açıklanacak! Bu tarihî açıklamayı yapacak kişi ise İsviçre’ye antropoloji alanında eğitim için gönderilen Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan’dan başkası değildi. Afet İnan büyük bir heyecan ile geldiği kürsüde şöyle diyordu:
“Cenevre Üniversitesi Antropoloji Profesörü Euggene Pittard’ın ‘Irkların Tarihi Kitabı’ üzerinde ve kendisi ile yaptığım görüşmelerin ve çalışmaların sonunda Orta Asya’nın bağrında yaşayan Türklerin beyaz ırkın BRAKİSEFAL özelliği taşıyan kolundan olduğunu belirledik. Brakisefal insanlar dünyada insanların ilk olarak görüldüğü tarihlerde Hindistan’ın kuzeyinde Seyhun ve Ceyhun ırmağı etrafında yaşamışlar. Altaylara göç ederek Türk medeniyetini kurmuşlar… Aynı brakisefal insanlar Orta Asya’nın kuraklaşması sonunda; Mezopotamya, Mısır, Anadolu, Ege, Hindistan, İtalya, … Çin’e giderek oralara medeniyet götürmüşler, devletler kurmuşlardır. Dünyaya medeniyet götüren Türkler, Hind Avrupalı beyaz ırka yani ARİ ırka mensupturlar. Ari ırkının yaşadığı bütün yerlerde Türk ırkının izleri vardır!”
Afet İnan, “Ari diyarı demek Türk diyarı demektir!” diye kürsüde haykırırken kongrenin gerçekleştirildiği Ankara Halkevleri salonu alkışlarla inlemektedir. Ayağa kalkan izleyiciler ellerini patlatırcasına birbirine vururken, bravo sesleri salondaki coşkuyu daha da artırmaktadır. Hiç şüphe yoktur ki bu tabloyu “Onuncu Yıl Marşı” taçlandıracaktır ama o marş daha bestelenmemiştir. Dünyaya ilan edilen bu müthiş buluşu, eşsiz “Türk Tarih Tezi”ni anlatmayı Afet İnan’dan sonra devrin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip sürdürmüştür. Dr. Galip de konuşmasında daha çok Türk ırkının kafatası şekli üzerinde durmuştur!
Biraz hikâyeleştirerek aktardığımız bu tarihî olay, Başbakan Erdoğan’ın Mardin’de başlattığı ve dozunu artırarak devam ettiği milliyetçilik eleştirisi ve grup toplantısında açıkladığı “kafatasçılık” çalışmalarının kökenine işaret etmektedir. Bir ümmetten bir ulus yarattıklarını ifade eden Kemalist kadroların yeni bir bilinç inşa etme noktasında en ipe sapa gelmez tezleri bile nasıl bir seferberlik ruhu ile ete-kemiğe kavuşturmaya çalıştıklarını da bu tartışmalarla bir kez daha hatırlamış olduk!
Kafatasçılık 1939’da mı Başladı?
Başbakan Erdoğan’ın “İmralı Müzakereleri” paralelinde başlattığı haklı milliyetçilik eleştirisi özellikle ulusalcı kanattan sert eleştirilere hedef olmakta ise de Erdoğan’ın Türkiye’nin karanlık tarihini tipik muhafazakâr refleksle 1939’da başlatma ısrarı da tartışılmayı fazlası ile hak ediyor.
Okullarında hâlâ küçücük çocuklara “Ne Mutlu Türküm Diyene!” yeminlerinin ettirildiği bir ülkenin başbakanının İslami referanslarla milliyetçiliğin ayaklarının altında olduğunu söylemesi elbette önemlidir. (Ayrıca halkın; okulundan kışlasına hemen hemen hayatın her alanında devam eden ırkçı yaklaşımların Başbakan’ın bu iddialı ve haklı çıkışının ardından tasfiye edilmesi beklentisine girmesi de kaçınılmazdır. Bu beklentilerin karşılanmaması ise Başbakan için büyük bir tutarsızlık olur.)
Başbakan Erdoğan son olarak partisinin grup toplantısında “Türk Antropoloji Enstitüsü” tarafından 1940 tarihinde yayınlandığı belirtilen belgelerle Türkiye’de “kafatasçılık” çalışmalarını eleştirerek bunun ırkçılık olduğunu belirtti. Başbakan elbette haklı! Ama söyledikleri eksik. Elindeki kitap 1940 tarihli olsa da çalışmalar ondan çok daha öncesinden başlıyor… Başbakan’ı iktidar dahi olsa “dokunulamaz” alana girmemesini /girememesini elbette anlamıyor değiliz.
“Atatürk Kafatasçıdır!”
Bu ifade Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan’ın Yıllar Boyu Tarih dergisi için yazdığı “Türklerin Antropolojik Özellikleri” isimli makalesinde kullandığı ara başlıklardan bir tanesi. Prof. Türkkan, bu makaleyi “Cumhuriyet Mitingleri” döneminde cereyan eden milliyetçilik tartışmalarında kafatasçılığın Nazizm ve faşizm olamayacağını ispat amacı ile kaleme aldığını belirtiyor.
Prof. Türkkan “Atatürk’ün Brakisefallik tutkusu”nun salt Türk ırkının özelliklerini ortaya çıkarma kaygısından kaynaklandığını belirterek zaten o dönemde antropoloji çalışmalarının Avrupa’da çok yaygın olduğunu belirtiyor.
“Türk Irkının Layık Olduğu Yerin Belirlenmesi”
Türkiye’de antropoloji çalışmaları resmî olarak Mustafa Kemal’in emri ile İstanbul Darulfünunu Tıp Fakültesi bünyesinde Türkiye Antropoloji Tetkikat Merkezi’nin kurulması ile başlar. Prof. Dr. Nurettin Ali Berkol, Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp, Prof. Dr. Süreyya Ali, Prof. Dr. Mouchet ve Prof. Dr. İsmail Hakkı tarafından kurulan merkezin amacı “insanlar arasında Türk ırkının layık olduğu yerin belirlenmesi” olarak açıklanır.
İsmi daha sonra Türk Antropoloji Enstitüsü olarak değiştirilen kurum ilk olarak İstanbul’da çalışmalarına başlar. Karacaahmet Mezarlığında yüzlerce mezar tahrip edilerek kafatası ölçümüne başlanır. Yine aynı dönemde tamamen bilimsel(!) amaçlı olarak İstanbul’daki Türk, Rum, Ermeni, Musevi okullarındaki ilköğretim çağındaki çocukların da kafatasları ölçülerek çeşitli karşılaştırmalı çalışmalar yapılmıştır.
Antropoloji alanında yapılan çalışmalardan tam olarak verim alınmadığını düşünen Ankara, (siz bunu Mustafa Kemal diye okuyun) yurt dışına eğitim için uzman göndermeye başlar. Bunlardan birisi de Mustafa Kemal’in manevi kızı olan Prof. Dr. Afet İnan’dır. Türk Tarih Kurumu Başkanı olan Afet İnan Genéve Üniversitesi’nde antropoloji eğitimi alması için İsviçre’ye gönderilir. Türkiye’de en kitlesel ve sistematik kafatası ölçümü Afet İnan’ın “Türk Halkının Antropolojik Karakteri” adlı doktora çalışması için yapılmıştır. (Tez, 1939’da Cenevre’de Fransızca olarak da yayınlandı: Recherces sur les Caracteres anthropologiques des population de la Turquı)
Mustafa Kemal’in emri ve Türk Sağlık, Kültür ve Milli Savunma Bakanlıklarının desteği ile Türkiye’nin çeşitli noktalarında önce 40 bin sonrasında ise 64 bin kafatası ölçümü yapılmıştır. Destek veren bakanlıklara baktığımızda devletin halka “dokunduğu” tüm alanlarda kafatası ölçümü yapıldığını açık şekilde görüyoruz. Burada ifade edilen 104 bin rakamı sadece Mustafa Kemal’in manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın doktora çalışması ile alakalı değerlendirmeye alınmayı hak eden örneklerdir. Anlaşıldığı kadarıyla 1925-1945 tarihleri arasında sadece mezardan çıkartılan kafatasları değil; askere, hastaneye, okula giden herkesin kafatası ölçülmüş.
Özellikle mezarlıklardan kafatası temin etme noktasında Halkevleri’nin büyük çaba gösterdiği görünüyor. Halkevleri’nin “Milli Tarih ve Benlik – Tarih ve Müze” şubeleri tüm Türkiye genelinde gittikleri hemen hemen her köyde, her kasabada hem kafatası ölçümü yapmışlar hem de mezarlardan kafatası örneklerini Türk Antropoloji Enstitüsüne ulaştırmakla görevlendirilmişler.
Mustafa Kemal’in Türklerin insanlık tarihi içerisindeki layık olduğu yerin belirlenmesi konusundaki tutkusu o kadar ileri düzeydedir ki, kendisine en çok hediye edilen aletlerden birisi de kafatası ölçüm pergelleridir. Prof. Dr. Türkkan, Atatürk’ün her konuğunun kafatasını ölçtüğünü, babasının da Çankaya’ya çıktığında kafatasının Atatürk tarafından bizzat ölçüldüğünü övünçle anlatır.
Bizzat Mustafa Kemal’in emri ile pek çok tarihî şahsiyetin mezarı da açılıp kafatasları ölçülmüştür. Bunlardan birisi de Mimar Sinan’dır. Türkiye’de kafatasçılık 1925 -1945 yani II. Dünya Savaşının sonuna kadar yaygın, sistematik olarak yapılmıştır. Fiziksel antropoloji çalışmaları Avrupa’da faşizmin yükselmesine paralel olarak devlet desteği ile sürdürülmüş, II. Dünya Savaşında Hitler’in yenilgisi ile son bulmuştur.
Kemalistlerin son dönemde sarıldıkları “Bizler kafatasçı milliyetçisi değil, Atatürk milliyetçisiyiz!” açıklamaları tarihî gerçekler karşısında hiçbir şey ifade etmemektedir. En masum haliyle bile on binlerce mezarın, kafatası ölçümü için tahrip edildiği, yüz binlerce insanın kafatasının ölçüldüğü tam bir seferberlik havasında sürdürülen “antropoloji çalışmaları” kafatasçılık değilse o zaman kafatasçılık nedir?
0 notes
aydinrehberi · 2 years
Text
Gram altını 900 liradan ya da altında alanların 950 liraları görünce bozdurmasının yanlış olacağını belirten İslam Memiş "Nisan ayında piyasaların altına yöneleceğini Mayıs ayında da altın fiyatlarında yükselişin başlayacağını söylemiştim dediklerim tek t... Gram altını 900 liradan ya da altında alanların 950 liraları görünce bozdurmasının yanlış olacağını belirten İslam Memiş "Nisan ayında piyasaların altına yöneleceğini Mayıs ayında da altın fiyatlarında yükselişin başlayacağını söylemiştim dediklerim tek tek çıktı şimdide 1200 lirayı zorlayacağını söylüyorum" dedi.DOLAR FİREN TUTMUYORDoların geçen yılın Kasım ayındaki üzere freninin patlayacağını açıklayan ekonomist Onur Oğuz dolarda yükselişin devam edeceğini açıkladı. Son 40 yılın en yüksek enflasyonu ile karşı karşıya kalan dünya ülkeleri peş peşe faiz arttırıyor. Faiz arttırma kararı alan FED'in şahin tavrı doları global piyasalarda az bulunur hale getiriyor. Ekonomist Murat Kubilay doların geçen yılın sonunda 18 liraya kadar çıktığını ve artık bu düzeyin de üstüne çıkacağını açıkladı. Önüne set kurulan doların bu seti yıkmasına az kaldığını belirten Kubilay kısa vakitte dolarda tusunami tesiri beklediklerini belirterek hem yatırımcıları hem de piyasada dolarla süreç yapan iş sahiplerini uyardı. DOLARDAN SONRA ALTINDA YÜKSELİŞE GEÇİYORGeçen hafta gram altının 948 liranın üstünü test ettiğini söyleyen İslam Memiş Haziran ve Temmuz aylarının altın yatırımcısının ayları olacağını argüman etti. İslam Memiş gram altında birinci olarak 1000 lirayı göreceğimizi söyledi. Daha sonra gram altın fiyatının 1200 lira sonuna kadar dayanacağını belirten Memiş daha üstlerini görmek sürpriz olmayacak dedi. ANZ Bank analistleri yaptıkları değerlendirmede ons altının fiyatının yükselmesinin gram altın ile çeyrek altın fiyatlarını da direkt etkilediğini belirttiler. Analistler ons altında Bin 950 dolar iddiası yaptılar. DÜĞÜN DÖNEMİ ALTIN FİYATLARINI DA ETKİLEYECEKAnalistler yaklaşan düğün döneminin altın fiyatlarını üste çekeceğini belirterek yaz periyodunda altın fiyatlarının , gram altında çeyrek altında ve 22 ayar bilezikte yükselişi gösterecek dedi. Ayrıyeten altın fiyatlarındaki büyük hareketliliğin enflasyonu tetikleyeceği uyarısı geldi. Altın ve dolardaki yükselişin enflasyonu da zıplatacağını öngören uzmanlar borçlanmayın güç bir yaz ve hatta çok güç bir kış bizi bekliyor dedi. İslam Memiş de Temmuz ayının altın yatırımcısının yüzünü güldüreceğini ve altın bozdurmakta tez edilmemesi gerektiği tavsiyesinde bulundu. https://rehberaydin.com/gram-altin-1200-lirayi-gorecek-ustune-de-cikacak-diyerek-zirvenin-tarihini-verdi-iste-para-kazandiracak-tuyolar/?_unique_id=6289fd4775e1f
0 notes
mehmetkali · 4 years
Video
youtube
TARİHİ GÜNÜN PİLOTLARI İstanbul Havalimanı 3.pist açılış töreninin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği kalkış izniyle üç ayrı pistten TK1453, TK1923 ve TK2023 çağrı adlarına sahip üç THY uçağı aynı anda havalandı.
0 notes
kbremir · 4 years
Text
Üç harflilerle (Çin) mücadele
Dünyayı gerçek anlamda etkisi altına alan ülke Çin'dir. Bugün 10 TL'e bir mp3 player aldım. Kutu, kulaklık, player ve şarj kablosu toplamda 10 TL idi. Yani Çin'den çıkmış, elden ele, dolaşmış son satıcı ile alıcıya on liraya el değiştirmişti.
Telefon ve gereçleri, teknoloji ve malzemeleri hep Çinli üreticilerin elindedir. Belki Çin seddini temsil eden kartonlar bile Çin malıydı.
Evinde ve elinde Çin'in hiçbir ürünü olmayan hiç kimse yoktur. Üç kişiden birinin cep telefonu Çin malıdır. Üç kişiden birinin televizyon, bilgisayar, beyaz eşya gibi ürünleri yine Çin malıdır. Üstümüzdeki kıyafetlerin bile Çin malı olma ihtimali yüksek. Oyuncak sektörü neredeyse tamamen Çinlilere ait. Kırtasiye malzemesinin tamamına yakını Çin malı.
Çin, belki de Hadisi Şerif'te anlatılan Yecüc ve Mecuc milletidir. Hangi suyu görseler kurutuyorlar. Hangi erzak deposunu ele geçirseler yiyip bitiriyorlar. Hangi ülkeye girseler ekonomiden teknolojiye kadar her şeyi istila ediyorlar.
Öyle ki, Çin ile mücadele sadece slogan atmakla olmayacak derecede elimiz kolumuz bağlı. Zira sloganları attığımız hoperlör bile Çin malı çıkıyor...
Çin ile mücadelenin kapsamı genişletilmelidir. Herkes gücünün yettiğinden mesuldür. Teknoloji ürünü alırken Çin malı değil de başka bir Asya ülkesi ürünü tercih edilebilir. Elli yüz lira fazla para vermemek için Çin malı ürünü tercih eden kişi, kalkıp slogan da atmasın!
Devletten ne bekliyorsun? Ticari ilişkileri askıya alsın. Tamam o zaman, sen de kırtasiye malzemesi alacağın zaman üç lira fazla verip Çin malı almamaya söz ver! Telefon alacağın zaman iki yüz lira fazla ver, Çin malı alma!
Sen kendin bir lira para için Çin ürünleri ile mücadele etmeyeceksen, Devlete ayar verme! Devlete trip atma! Halk olarak nasıl isek devlet olarak da öyleyiz!
Devlet, halkın ortalamasıdır!
Belki büyük bir İslam Birliği gücü, topyekun karar alır da böylesi durumlarda Çin'i ekonomik ürün almamakla tehdit ederse, başarılı olabiliriz. Aksi halde bir taraftan kendi elimizle beslediğimiz Çinlileri, ne duamızla ne bedduamızla yenemeyiz!
Ben kendi adıma bundan sonra bir ürün alırken Çin ürünü olup olmadığını kontrol edecek ve alternatifim olduğu sürece fiyat farkı olsa da Çin ürünü tercih etmeyeceğim!
Çin seddi böyle aşılır!
Murat Padak
5 notes · View notes
ulkunun · 5 years
Text
Tumblr media
Sıra bize de gelir mi?
M. Ender Öndeş
Sanki aynı anda birkaç düğmeye birden basılmış gibi… Yok, kayyumlardan söz etmiyorum, o düğme zaten belli. Çoktandır sabırsızlanan bir parmak üstünde duruyordu ve bastı. Arada Kürt halkının ‘cahilliğinden’ ve ‘korkaklığından’ dem vuran çıyanları da geçiyorum, onlar her zamanki işler. Ama bir ‘ayar’ tayfası var ki, kayyum darbesiyle eş zamanlı olarak ‘HDP’nin artık nasıl davranması gerektiği’ üzerine konuşmaya başladılar. Aslında iktidar halkın iradesine saygılıymış da, asıl yapmak istediği şey, HDP’nin ayarlarını yeniden kurgulamakmış, vs. vs… Birkaçı, ‘bundan sonra işler böyle. Bu konsepte göre davranacaksınız’ diye açıktan söyledi bile. Daha Türkçesi şu: Mümkünse hiç olmayın ama eğer ille de var olmak istiyorsanız yerde sürünüp bizim lütfettiğimiz kadarıyla yetineceksiniz!
Batıdan bakarak Kürdü anlayamayanlar için tam bir deneydir bu. Bir anlığına kendinizi Diyarbakırlı genç bir insanın yerine koyun. Sandığa gidiyorsunuz, oyunuzu kullanıyorsunuz ve sonra biri gelip bu kâğıt parçalarının bir değerinin olmadığını söylüyor. Neden diye sokağa çıktığınızda da sopayla karşınıza dikiliyor. Yani kısacası sizi açık siyaset alanında yaşatmıyor, yaşatmayacağını açıkça ilan ediyor. İstanbul’daki 6 Mayıs YSK kararı bunun yanında gazoz sayılır. Seçim iptali filan değil bu; sen kimi seçersen seç ben bildiğimi okurum tavrıyla karşı karşıyayız. Bağlar rezaletini ne çabuk unuttuk?
‘Sustukça’ sıra buralara gelir mi peki? Öyle bir kural yok! Kim uyduruyor ki bunu? Gelmeyebilir. Niye gelsin hem? 23 Haziran’dan bu yana tatilde olan bir muhalefet varken, niye gelsin hakikaten? Evet, belediyelerdeki rantlar kesildi biraz, sıkıntı var elbette ama misal, İmamoğlu şimdiye kadar İBB kaynakları ve tesisleri üzerinden yapılan ‘devlet işleri’ üzerine bir açıklama yaptı mı hiç? Peki, hezimete uğramış bir iktidarı zorlayıcı tek hamle var mı? Her ‘milli’ meselede iktidarın arkasında kayalar gibi durmaktan vazgeçiyor mu muhalefetin ana gövdesi? Tank-Palet’in önünde oturup parti örgütlerine ‘aman ha Kürtlerle bir arada durmayın’ diye emirler yağdıran kim? Suriye için konferans planlayıp Kürtler gelmesin de ne kadar çeteci varsa gelsin diyen kim?
Balık hafızalı mıyız biz? Şimdi, şu anda, eski AİHM yargıcı Rıza Türmen bu ülkede Cumhurbaşkanlığı makamında oturuyor olabilirdi mesela. Üç-beş yıl geçince herkes unutuyor bunları kolayca. 2014’te, Türmen’i öneren HDP’nin ille de Demirtaş diye bir derdi mi vardı? Demirtaş’ın kendisinin böyle bir derdi mi vardı? Bunu elinin tersiyle itip Ekmeleddin salaklığıyla Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yapan kimdi? Daha sonra da Meclis’i polisin av alanı haline getiren kimdi peki?
Şimdi geldik bugüne… Susarsak sıra Batı’ya da gelirmiş! Gelmez. Biz bu ülkede ‘Müjde! Soğuk hava dalgası yarından itibaren doğuya doğru kayıyor’ diye haber sunan meteoroloji uzmanları gördük! Neden gelsin ki?
Ama onlar da kendilerine çeki düzen versinler canım! Bir ehlileşseler, kucağımız onlara da açık! Herkesi kucaklıyoruz çünkü biz! CHP seçmeninin sülalesine küfreden trolleri de, savaş sanayinin taze damatlarını da, El-Kaide türevi Suriye çetelerini de… Herkesi, herkesi kucaklıyoruz! Şimdilik ama… Hele şu eski ‘derin stratejistler’ yeni partilerini kursunlar, o zaman bakarız duruma, berikiler hala fabrika ayarlarına gelmemişlerse kucağımızın sol yanını kapatıveririz iyice, birkaç kamikaze milletvekili Cumartesi eylemlerinde filan durumu idare eder, biz kendi bildiğimiz yoldan yürürüz.
Göreceğiz. Hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Herkesin bir hesabı var ama halkın da bir hesabı var. Halk bazen yanlış hesabı kendi bildiği yoldan düzeltir ve herkesi hizaya sokar. Halkın hizası ile ‘Yenikapı’ hizasını karıştıranlar ise her zaman hüsrana uğrar.
Çünkü ‘sıra’ dediğimiz şey, malum tekerlemenin aksine, aslında ‘susanlara’ değil, konuşanlara geliyor. Susuyorsan zaten, seni niye rahatsız etsinler? Ancak sorun şu ki, konuşanlar zaten konuşuyor oldukları için gelene de gidene de bir güzel saydırıyorlar. Susanlara kalan ise ‘sıra’nın gelmemesinin, daha doğrusu zaten sırada olmamanın utancı oluyor.
Göreceğiz. Daha önce ‘İskender’ de görmüşüz, ‘Sultan Murat’ da. Gölgeleri bile kalmamış geride. Çünkü eninde sonunda tarih sorar o en bildik soruyu: “Ev sahibi ev sahibi / Hani bunun ilk sahibi?”
22 ağustos 2019, yeni yaşam
2 notes · View notes
balkongunlukleri · 5 years
Text
Tumblr media Tumblr media
1/5 📚 - edebiyat atölyesine başladım ve ikinci hafta geçti bile-
İlk kitap Malcolm X - Hac Yolunda 1964 Günlükleri idi. Bir hafta kendi aramızda kitap analizi yapıp, ikinci hafta yazarları ile söyleşi oluyor.
Geçtiğimiz perşembe ise editörü Murat Ayar ve düzenlenmesinde emeği çok olan Ali Emre'nin katılımıyla bir söyleşi oldu. -ben bir on beş dakika gecikmiş olabilirim..-
Anı olarak kalması açısından, imzalatalım dedik, o sırada Malik el Şabaz - Şahbaz meselesini konuşup, kitap kapağının tasarımı hakkında Murat Ayar'dan bilgi aldık.
Eskiden hacca gidenlerin pasaportlarının yüzeylerinde böyle şekiller olurmuş ve Hac Yolunda 1964 Günlüklerinin yazılı olduğu kısmın detayları da yine o dönemin pasaportuna ait detaylarmış. Malcolm X yazısı ise Malcolm X'in kendi imzasıymış. :') Son olarakta, genel de kullanılan, dikkat çekici bir Malcolm X fotoğraflarından veya X kullanmaktansa gölgeli bir çalışma yapmak istemişler. Onu da şöyle açıkladı, günlüğü yazarken deftere gölgesinin düşmesini ve okuyucunun gölgesi şeklinde baz alarak yaptık dediler.
🔜 Bir sonraki kitap : "iki dünyanın ustası" Aykut Ertuğrul
6 notes · View notes
haberkat · 2 years
Text
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Buyrukçu uyardı: Sahte ve ayarı düşürülmüş altına dikkat!
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Buyrukçu uyardı: Sahte ve ayarı düşürülmüş altına dikkat!
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Murat Kurtuluş Buyrukçu, altında dönen oyunları CHP Milletvekili Atila Sertel’e anlattı: Ata altını Darphane haricinde kaçak yollardan düşük ayarlı basılıyor, çeyrek altın, gram altın ve bilezik de ayar düşürülüyor. 8 ayarı 14 diye satan var. Pırlanta adı altında sentetik CVD satılıyor. Sentetik pırlantayı kuyumcu dahi anlayamıyor!     İzmir Kuyumcular Odası Başkanı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sondakikabu · 2 years
Text
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Buyrukçu uyardı: Sahte ve ayarı düşürülmüş altına dikkat!
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Buyrukçu uyardı: Sahte ve ayarı düşürülmüş altına dikkat!
İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Murat Kurtuluş Buyrukçu, altında dönen oyunları CHP Milletvekili Atila Sertel’e anlattı: Ata altını Darphane haricinde kaçak yollardan düşük ayarlı basılıyor, çeyrek altın, gram altın ve bilezik de ayar düşürülüyor. 8 ayarı 14 diye satan var. Pırlanta adı altında sentetik CVD satılıyor. Sentetik pırlantayı kuyumcu dahi anlayamıyor!     İzmir Kuyumcular Odası Başkanı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
oguzhanahmetkara · 6 years
Text
Murat MURATOĞLU
AZ GİTTİK UZ GİTTİK, 2002'YE GERİ GİTTİK!...
#05ekim2018
Enflasyon beklentilerin üzerinde gelmiş! Sahi kimin beklentisiymiş? Düşük bekleyenin belli ki pazara, markete yolu hiç düşmemiş. Yandaş kanallardan başka bir şey seyretmemiş!
Tüketici için açıklanan enflasyon kaç? Yıllık yüzde 24.50 artış… Anlamı ne? Geçen yıl 10 liraya aldığın malı bu yıl 12 lira 45 kuruşa alıyorsun. Sen de buna inanıyorsun! Fiyatı o kadarcık artan bir şey görürsen ne olduğuna bakmadan al, köşede dursun.
★★★
Sonuçta ne oldu? Rakamlara ayar çekilmiş haliyle bile enflasyon 16 yıl önceye, kriz yıllarına geri döndü! Lakin bu sefer elimizde ne Telekom var, ne Tüpraş, ne de bankalar… Milyarlarca dolar borç ve duble yollar kaldı bize yadigar!
2005 yılında tedavüle giren 200 liralık banknotun alım gücü 58 liraya geriledi. Sıra 500 liralık banknot basmaya geldi.
★★★
Enflasyon daha da yükselecek. Üretici fiyatlarında enflasyon yüzde 46.15 açıklandı. Üretici babasının hayrına yapıyor ya bu işi, sanki zam yapmayacak.
Bu durumda tüketici enflasyonu da yüzde 30'ları aşacak. Zam yapmazsa batacak. Ankara'dan gelen bir karar vardır, zam yapan cezalandırılacak.
Sahi fiyat artışlarını kime şikayet edecektik? Elektriğe yılbaşından beri konutta yüzde 45, sanayide yüzde 72 zam geldi. Hadi ara zabıtayı, şikayet et devleti…
★★★
Durun! Daha benzin ve motorinde ertelenen ÖTV artışı var. O da illa devreye sokulacak. Esas benim merak ettiğim; sözleşmeyi enflasyon üzerine yapan kiracılar ile mesken sahipleri… Seyredin şimdi aralarındaki mücadeleyi…
Yeni Ekonomi Programı açıklanalı daha 2 hafta olmadı. Bütün hedefler şimdiden çöpe atıldı! McKinsey'e ödediğimiz paranın iadesi var mı? Sahibinden hiç kullanılmamış ekonomi programı… Sence alan çıkar mı? Söylenenlerin hepsi kulak arkası… Zira bir orası kaldı!
★★★
Önümüzdeki 3 ay boyunca enflasyonun sadece 1.2 puan artması gerekiyor ki program tutsun! O da yetmez, dolar 5.80'e düşüp yılsonuna kadar orada kalmalı.
Hele 2019'da daha da düşmeli, 5.60 ortalamaya gelmeli. Düşünün, bu hedefleri koyanlar yönetiyor ülkeyi…
Merkez Bankası 625 baz puan artırmıştı. Şimdi faizler yine enflasyonun gerisinde kaldı. Daha da artırması gerekecek. Artırmazsa dolar yükselişe geçecek. Doların yükselmesi enflasyona sirayet edecek.
★★★
Ben bu filmi biliyorum. Yıllardır dünyada dolaşan para miktarı artınca, bizim gibi ülkelere para yağınca “Ekonomik başarı bizimdir” diye dolaşanlar şimdi suçu atacak yeni düşmanlar arayacaklar.
Kendi başarısızlıklarını faiz lobisine, dış mihraklara bağlayacaklar. Gerekirse aya dört şeritli yol projelerini açıklayacaklar. Milyonları da bunlara inandıracaklar. Yine! Hak ettik bence…
#muratmuratoğlu
Tumblr media
1 note · View note
kanalmalatya · 3 years
Text
Adana Demir Başkanı ndan Balotelli ye ayar: Böyle yapacaksan geri dönme
Adana Demir Başkanı ndan Balotelli ye ayar: Böyle yapacaksan geri dönme
Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak, Samet Aybaba‘nın Balotelli yüzünden gönderildiği iddialarına cevap verdi, İtalyan golcüye de uyarı yapıldığını belirtti. “HİÇ DÖNME” Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak, “Hiç kimse bu takımın üstünde değildir. Balotelli de değildir. Ülkesine giderken, ‘Bu şekilde tepkilere devam edeceksen hiç dönme’ denildi. Samet Hoca ile yolların ayrılması herhangi bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
“Milletin Efendisi Çiftçilerimizin Gübre İle İmtihanı”
“Milletin Efendisi Çiftçilerimizin Gübre İle İmtihanı”
“Milletin Efendisi Çiftçilerimizin Gübre İle İmtihanı” İYİ Parti Afyonkarahisar İl Genel Meclisi Üyesi Murat Orhan son zamanlarda hızla artan gübre fiyatlarıyla ilgili bir değerlendirmede bulundu. Gübre fiyatlarının çuval başına 110-120 TL iken 155-160 TL bandına geldiğini belirten İGM üyesi Orhan piyasa hareketlerine ayar verildiğini gördüklerini kaydetti. Milletin efendisi çiftçilerin çok…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
morkedisblog · 4 years
Photo
Tumblr media
İşte o meşhur Bekâr Mustafa! Bize ayar veren AVRUPA oturağa s....p b....kunu sokağa dökerken bizim alaturka tuvaletlerimiz hamamlarımız vardı hatta sanırım MURAT BARDAKÇI yazıdıydı!!!??? Dünyanın ilk Gay hamamı 1500'lerde BURSA'da açılmış,tuvalet ve banyoyu AVRUPA'ya CEM SULTAN tanıtmış sabun yapımını da,Ağabeyi MALTA Şovalyelerine CEM Sultanı esir verince kendisine tahsis edilen şatoya tuvalet ve hamam yaptırmış sabun yapımını da TÜRKLERDEN görüp öğenmişler geçen gün bir kahve firma Ceo'su YAVUZ SULTAN SELİME TEŞEKKÜR ETMİŞTİ asıl kahveyi AVRUPA'ya götüren VİYANA kuşatmasında esir düşrn HASAN adlı bir yeniçeriymiş açtığı kahvehanede ayçöreği ve kahve satmış yani ayçöreği de TÜRKTÜR! Nasıl efendim dersimi iyi çalışmış mıyım? 😉ULAN DEDELERİNİZ YIKANMAYI/SIÇMAYI/KAHVE İÇMEYİ HATTA AYÇÖREĞİ YEMEYİ TÜRKLERDEN ÖĞRENDİ SİZ BİZE AYAR VERMEYE KALKIYORSUNUZ BOYUNUZ YETMEZ.HÖÖSSTT/OHHAAA/ÇÜÜŞŞŞ/HÖÖTTT HADDİNİZİ BİLİN😤😠😈bu arada USA'lılar o devirde yoktular AMERİKA daha keşfedilmemişti o bakımdan USA'lılara bu konularda söz düşmez yani ÇİN'LİLER VE TÜRKLER OLMASAYDILAR DÜNYA BARBAR KALACAKTI ORTAK DEDEMİZ CENGİZ HAN NE ADAMMIŞ😍 https://www.instagram.com/p/CGAlf5yJUr3/?igshid=dgw4l7f97ixw
0 notes
biviskiver · 4 years
Photo
Tumblr media
Murat Yetkin: CHP, Saadet’le ittifaka mecbur mu? Gazeteci-yazar Murat Yetkin, YetkinReport’ta yayınladığı son yazısında, dün tamamlanan olağan CHP kurultayına değindi. CHP Lider Kemal Kılıçdaroğlu’nun, konuşmasında laiklik ve Cumhuriyet değerlerine yeteri kadar yer ayırmadığını söyleyen Yetkin, Kılıçdaroğlu’nun ittifak politikasına ince bir ayar vermesi gerektiğini belirtti.
0 notes
mehmetkali · 4 years
Text
TARİHİ GÜNÜN PİLOTLARI https://ift.tt/3fofVTZ
İstanbul Havalimanı 3.pist açılış töreninin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği kalkış izniyle üç ayrı pistten TK1453, TK1923 ve TK2023 çağrı adlarına sahip üç THY uçağı aynı anda havalandı.
İstanbul Havalimanı’nın birinci pistinden TK1453 koduyla, Airbus-321 tipi uçak ile uçuşu, kaptan Serkan Cevdet Tansu, kaptan Murat Toktar ve ikinci pilot Begüm Özkan, 2. pistten TK1923 kodu ve Boeing-737 tipi uçak ile kaptan Zeynep Akkoyun Çam, ikinci pilot Dilek Ayar Kayahan ve kaptan İlyas Çağlar Koçer, 3. pistten ise TK2023 kodu ve Boeing-787 tipi uçak ile de kaptan Murat Gülkanat, kaptan Murat Gökkaya ve kaptan Volkan Taşan gerçekleştirdi.
Tumblr media
youtube
youtube
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/3ebt1Uw via IFTTT
0 notes
sizekitap · 4 years
Text
İzmir'in Kızları (Etkinlik)
Tumblr media
İzmir’in Kızları müzikli oyunu, Sezen Aksu’nun şarkılarıyla sizlerle. Most Production’ın yapımcılığını yaptığı Sezen Aksu Şarkılarından İzmir’in Kızları müzikli oyunu, Serdar Saatman tarafından yazılan, Gaye Cankaya yönetmenliğinde Murat Cem Orhan müzik direktörlüğünde Selçuk Borak koreografileri ile bizi içimizi ısıtıcak sıcacık bir ege kasabasına götürüyor…
Müzikli oyunun güçlü kadrosunda ise Gökçe Bahadır, Olgun Toker, Burak Sevinç, Derya Alabora, Parla Şenol, Nihan Büyükağaç ve Seda Akman yer alıyor…
Son bakıştaki o gözler, Alıp başını efeler gibi gidenler,  Tam topun ağzında duranlar Kalbi Ege’de kalanlar… 
Bu toprakların tarihine, aşkına, sevdasına, baharına tutulanların, her döneme damgasını vuran Sezen şarkıları eşliğinde bir aşk hikayesiyle bütünleşeceği İzmir’in Kızları Müzikli Oyunu sizleri dünden geleceğe uzanan bir kutlamaya davet ediyor.
Işık tasarım: Kerem Çetinel  Dekor tasarım: Hakan Dündar Multimedya: İllisyonist
Oyuncular: Gökçe Bahadır , Olgun Toker ,Burak Sevinç, Derya Alabora, Parla Şenol, Seda akman, Nihan Büyükağaç, Dilek Demir, Yağmur Anaz, Onur Bilge ,Elif Bağcı, Sinan Çatıkkaş, Mehmet Onur Atbaş, Esra Yaşar, Gizem Akdoğan
Dansçılar: Deniz Atlı Sinem Güven Şebnem Şeviktürk Tuğçe Ayar Emre Sökmen Hakan Akıncı Köksal Ünal Özgür Daştemir
Kaynak
0
devamı burada => https://sizekitap.com/etkinlikler/izmirin-kizlari-etkinlik-9/
0 notes