Tumgik
#Elizabeth’in
e-haberturk · 2 years
Text
Son dakika... Kral Charles'ın birinci buyruğu Harry'e: Meghan'ı getirme
Son dakika… Kral Charles’ın birinci buyruğu Harry’e: Meghan’ı getirme
İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth’in en büyük oğlu, 73 yaşındaki Charles, dün Londra’da yapılan törenle resmen kral ilan edildi. Geleneklere uygun şekilde trompetli, top atışlı törenlerle gelişme halka duyuruldu. Buckingham Sarayı’na yürüyerek 7 dakika mesafedeki St James’s Sarayı’nda dün, sonuncusu 70 yıl önce yapılmış bir tören tekrarlandı. Kıdemli hükümet yetkilileri, kilise gibi kurumlardan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
by-hulusi · 2 years
Text
Tumblr media
“İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur!”
Sembène, 1997 yılında İngiliz Kraliyet Ailesi Özel Onur Ödülü‘ne layık görüldü.
74 yaşındaki yazar, törene katıldı, kürsüden Kraliçe II. Elizabeth’in yüzüne karşı, dünyayı şok eden şu konuşmayı yaptı ve ödülü almadan salonu terk etti:
“Konuşmama İngiliz dilinde devam etmeyeceğim için hepinizden özür dilerim.
Sizin topraklarınızdayım ve sizin sahibi olduğunuz sistem içinde, sizin tarafınızdan payelendiriliyorum.
Ancak asıl konuşmam kendi öz dilimde olacaktır.
Merak edenler, konuşmamın İngiliz diline tercümesini koltuklarında bulabilirler…
İngilizler geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda ise; bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı…
İngilizlerin dinini, dilini öğrendik. Uzak dünyadan gelen yeni dil ve din bizi hep çalışmak zorunda kalan itaatkâr köleler yaptı.
Özgürlük için her karşı geldiğimizde, bizi birbirimizle savaşmak için ikna ettiler ve silah verdiler.
İngilizler gelmeden önce topraklarımızda sadece kavga vardı.
İngilizlerin kutsal dini bizim kavgacılığımızı kullandı; evlatlarımızı savaşçı yaptı.
Hem de sadece kendi kardeşleriyle savaşan, dünyayı İngiliz dilinden ve İncil’den ibaret sanan vahşi savaşçılar...
Hastalıklar yaydılar.
Ne olduğunu bilmediğimiz içeceklerle bizleri hasta ve zayıf yaptılar.
Atalarımızı zincirleyerek büyük şehirlerine köle olarak götürdüler.
O büyük binaları, caddeleri, tünelleri ve kiliseleri, insan etinin üzerine inşa ettiler…
Kendilerini temizlemek içinse sanatçılarına fikir adamlarına, "sadece kendilerini kapsayan insan tariflerini" yaptırdılar.
Her çeşit yiyeceklerin büyüdüğü topraklarımıza ilaçlar döktüler.
Toprağın altındaki yanıcı siyah cehennem kanı (petrol) için bizleri öldürdüler.
Büyük acılar ve ölümcül işkenceler ördüler…
Her gelen gemiden kıyılarımıza hep ikiye bölünmüş tekneler yanaştı.
İlk gelenler zulüm ettiler, arkadan gelen arkadaşları zulmü durdurma vaadiyle bizleri ele geçirdiler. Bugün gelenler de aynı sistemle hala işgale devam etmekteler…
Yeni ilaçları, biyolojik silahları ve hastalıkları deneyen gönüllü doktorlarınızı istemiyoruz
Emperyalist sisteminizde geri dönüşüm ekonomisiyle aslında sömürü olan yiyecek yardımlarınızı kabul etmiyoruz
Birbirimizi anlamamızı zorlaştıran, şarkılarımızı ve masallarımızı unutturan fakir dilinizi reddediyoruz
Çağdaş dünya daveti içindeki, bizi zorla şekillendiren yüzeysel sanat kuramlarınıza karşı çıkıyoruz
Özgürlüğümüzü ilan ediyor, Afrikalı insanlar olarak doğduğumuzu ve Afrikalı ölmek için de bütün Avrupa’yı topraklarımızdan kovuyoruz
Birbirimizi öldürelim diye bize öğrettiğiniz ırkçılığı, Felsefe adına önümüze sürdüğünüz batının sığ kafalı laflarını, Hukuk adına yaptığınız bütün şovenistliklerinizi ve sanat diye dayattığınız bütün estetik öğretilerinizi Afrika topraklarından silene kadar Afrika sizinle savaşacaktır
Siz kabul etmeseniz de bir Afrikalı en az dünyanın herhangi bir yerindeki bir batılı kadar onurludur
“İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur”
Sembene 1923’de doğdu, 2007’de öldü.
Senegal sanat tarihinin en ünlü yazarı, senaristi ve yönetmenidir.
Ancak onu ‘çok özel biri’ yapan şey, bu yeteneklerinden veya yazdığı God’s Bits of World (Tanrı’nın Dünya Bitleri), Xala, Black Docker (Siyahi Liman İşçisi) gibi kitaplardan veya yönettiği onlarca filmden biri değil.
Sadece bir tepki, bir protesto eylemi, onu olduğundan daha ünlü ve çok daha özel bir sanatçı yaptı.
•Alıntı
101 notes · View notes
avalonunezgisi · 2 years
Text
ırak parçalanıyor üçüncü dünya savaşı çıkacak iran’da protestolar erdoğan elizabeth’in cenazesine katılmamış haiti yüzyıllar önce sömürgeydi putin kısmi seferberlik ilan etti ben neden siyaset okuyorum amerikalı eski büyükelçi ne demiş
13 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Tumblr media
“İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur!”
Sembène, 1997 yılında İngiliz Kraliyet Ailesi Özel Onur Ödülü‘ne layık görüldü. 74 yaşındaki yazar, törene katıldı, kürsüden Kraliçe II. Elizabeth’in yüzüne karşı, dünyayı şok eden şu konuşmayı yaptı ve ödülü almadan salonu terk etti.
“Konuşmama İngiliz dilinde devam etmeyeceğim için hepinizden özür dilerim. Sizin topraklarınızdayım ve sizin sahibi olduğunuz sistem içinde, sizin tarafınızdan payelendiriliyorum. Ancak asıl konuşmam kendi öz dilimde olacaktır. Merak edenler, konuşmamın İngiliz diline tercümesini koltuklarında bulabilirler.
İngilizler geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda ise; bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.
İngilizlerin dinini, dilini öğrendik. Uzak dünyadan gelen yeni dil ve din bizi hep çalışmak zorunda kalan itaatkâr köleler yaptı. Özgürlük için her karşı geldiğimizde, bizi birbirimizle savaşmak için ikna ettiler ve silah verdiler.
İngilizler gelmeden önce topraklarımızda sadece kavga vardı. İngilizlerin kutsal dini bizim kavgacılığımızı kullandı; evlatlarımızı savaşçı yaptı. Hem de sadece kendi kardeşleriyle savaşan, dünyayı İngiliz dilinden ve İncil’den ibaret sanan vahşi savaşçılar...
Hastalıklar yaydılar.
Ne olduğunu bilmediğimiz içeceklerle bizleri hasta ve zayıf yaptılar. Atalarımızı zincirleyerek büyük şehirlerine köle olarak götürdüler. O büyük binaları, caddeleri, tünelleri ve kiliseleri, insan etinin üzerine inşa ettiler.
Kendilerini temizlemek içinse sanatçılarına fikir adamlarına, "sadece kendilerini kapsayan insan tariflerini" yaptırdılar.
Her çeşit yiyeceklerin büyüdüğü topraklarımıza ilaçlar döktüler. Toprağın altındaki yanıcı siyah cehennem kanı (petrol) için bizleri öldürdüler. Büyük acılar ve ölümcül işkenceler ördüler.
Her gelen gemiden kıyılarımıza hep ikiye bölünmüş tekneler yanaştı. İlk gelenler zulüm ettiler, arkadan gelen arkadaşları zulmü durdurma vaadiyle bizleri ele geçirdiler. Bugün gelenler de aynı sistemle hala işgale devam etmekteler.
Yeni ilaçları, biyolojik silahları ve hastalıkları deneyen gönüllü doktorlarınızı istemiyoruz❗
Emperyalist sisteminizde geri dönüşüm ekonomisiyle aslında sömürü olan yiyecek yardımlarınızı kabul etmiyoruz❗
Birbirimizi anlamamızı zorlaştıran, şarkılarımızı ve masallarımızı unutturan fakir dilinizi reddediyoruz❗
Çağdaş dünya daveti içindeki, bizi zorla şekillendiren yüzeysel sanat kuramlarınıza karşı çıkıyoruz❗
Özgürlüğümüzü ilan ediyor, Afrikalı insanlar olarak doğduğumuzu ve Afrikalı ölmek için de bütün Avrupa’yı topraklarımızdan kovuyoruz❗
Birbirimizi öldürelim diye bize öğrettiğiniz ırkçılığı, Felsefe adına önümüze sürdüğünüz batının sığ kafalı laflarını, Hukuk adına yaptığınız bütün şovenistliklerinizi ve sanat diye dayattığınız bütün estetik öğretilerinizi Afrika topraklarından silene kadar Afrika sizinle savaşacaktır❗
Siz kabul etmeseniz de bir Afrikalı en az dünyanın herhangi bir yerindeki bir batılı kadar onurludur❗
İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur‼️”
Sembene 1923’de doğdu, 2007’de öldü.
Senegal sanat tarihinin en ünlü yazarı, senaristi ve yönetmenidir.
Ancak onu ‘çok özel biri’ yapan şey, bu yeteneklerinden veya yazdığı God’s Bits of World (Tanrı’nın Dünya Bitleri), Xala, Black Docker (Siyahi Liman İşçisi) gibi kitaplardan veya yönettiği onlarca filmden biri değil.
Sadece bir tepki, bir protesto eylemi, onu olduğundan daha ünlü ve çok daha özel bir sanatçı yaptı.
Melih Şencan
#Gülrengi
7 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Sir Percy Loraine, İngiltere’nin 1933-1939 Ankara büyükelçisi. Kahire’de büyükelçi iken, Paris’e tayin olmuş, Atatürk hayranlığı nedeniyle Ankara’yı tercih etmiş. 1936’da Kral 5. George ölüyor. Yerine 8. Edward geçiyor. 1936 Aralıkta 8.Edward istifa ediyor. Yerine kardeşi 6. George geçiyor ( Kraliçe 2. Elizabeth’in babası). Şimdi konuya girebiliriz: Kral 6. George, Atatürk Türkiyesi’ne büyük değer veriyor. Yaklaşan 2.Dünya Savaşı’nda, Türkiye ‘nin mutlaka İngiltere’nin yanında yer alması için büyük gayret gösteriyor. İlişkileri sıcak tutmaya çalışıyor. Bu arada da Atatürk’e bir armağan vermek istiyor. En üst düzeyde verilen bir armağan, üstü pırlanta ve elmaslarla bezenmiş, “diz bağı nişanı “. Bunu vermeyi düşünüyorlar. Büyükelçi Loraine’e soruyorlar. Kesinlikle karşı çıkıyor: “Kabul etmez, yabancı bir ülkenin nişanını, katiyen takmaz, kıymetli taşlarla bezenmiş pahalı hediyelere karşıdır. ‘Beni kiminle karıştırıyorsunuz?’diye tepki kor, ilişkileri bile tehlikeye atabilirsiniz!”, der. Bunun üzerine, bir başka formül ararlar. “Oxford veya Cambridge üniversitelerinden biri acaba Atatürk’e, barış konusunda tüm dünyaya yaptığı katkılar nedeniyle bir “doktora” payesi verebilir miydi? Her iki rektör de “memnuniyetle ” derler. Yalnız bizler bin yıllık, gelenekleri olan üniversiteleriniz. Doktora diplomasını burada, üniversitede veririz, doktora cübbesini de rektörümüz burada, üniversitede giydirir!” derler. Loraine: “Gitmez ki!” diye yanıt verir. Bunun üzerine Kral, “Peki ne verelim!” diye sordurur. Loraine’den yanıt: ” Kitap verin! Onu büyük bir keyifle alır! “ Atatürk’ün, kendi nezdine tayin edilmiş yabancı bir büyükkelçi üzerinde bıraktığı intibaya bakar mısınız? Kitap. Kral, bunun üzerine büyük bir jest yapıyor, Çanakkale’de bulunmuş, iki Tarihçi generale, “Gelibolu Savaşları” diye bir kitap yazmalarını, bu kitapta Mustafa Kemal’e neden ve nasıl mağlup olduklarını anlatmalarını istiyor. Bu kitabın kapak içi şöyle: ” Büyük bir kumandan, asil bir düşman ve alicenap bir dost şerefine, Türkiye Cumhuriyeti Reisi Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine, Haşmetli İngiltere kıralının hükümeti tarafından takdim edilmiştir.” Kitabın İngilizce ismi: “Gallipoli Wars” yani ”Gelibolu Savaşları “… Anıtkabir’de bu kitabı mutlaka görün. Daha fazla bir şeyler yazmaya gerek var mı?.. Dünya’nın, önünde saygıyla eğildiği eşsiz devlet adamı, büyük komutan, dünyada özgürlük ve bağımsızlık savunucusu, örnek lider, önderimiz Atatürkümüz işte bu… Prof. Dr. İlber ORTAYLI’dan alıntıdır. 10 Kasım için, ebediyete liderimizin aziz hatırası önünde saygı ve minnetle eğilirken, sizlerle de paylaşmak istedim.
Tumblr media
3 notes · View notes
art-is-g4y · 2 years
Text
bu çocuk niye şimdi elizabeth’in gençliğini hikayesine atıp mavi kalp koymuş 
6 notes · View notes
bydpolat44 · 2 years
Text
Kraliçe Elizabeth’in kalbi durunca Prens Charles
5 notes · View notes
dakikamagazin · 2 months
Link
Elizabeth Hurley, oğlunun yönettiği ilk filmde oynadı! Müstehcen sahneleri ağızları açık bıraktı
0 notes
booncukhollywood · 5 months
Text
Prenses Diana'nın Hakkını Yedirmedi: Taylor Swift, Kral Charles'ı Böyle Reddetmiş!
Prenses Diana’nın Hakkını Yedirmedi: Taylor Swift, Kral Charles’ı Böyle Reddetmiş! Kraliçe Elizabeth’in ölümünün ardından tahta geçen Kral Charles’ın taç giyme töreninde performans sergileyecek ünlü bulmakta epey zorlanmışlar… Çünkü Taylor Swift, kendisine gelen teklifi bizzat reddetmiş!  Buyurun detaylara bakalım 👇 Kaynak: https://www.usmagazine.com/celebrity-… Kraliçe Elizabeth’in tüm…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kurtlukiraz · 6 months
Link
Peter Morgan'ın destansı kraliyet draması The Crown 2016'da başladığında, yakın tarihle iç içe geçiyordu, ancak bir yandan da Windsor'ların hayatını yarım yüzyılı aşkın saygın bir mesafeden yeniden anlatıyordu.Günümüze yaklaştığımızdan beri her geçen sezon, yalnızca sahnelerin gerçekliği hakkında değil, aynı zamanda bugün hala kamusal sahnede yer alan bir ailenin hayatını dramatize etmenin uygun olup olmadığı konusunda da sorular gündeme geliyor.Kraliçe II. Elizabeth'in ölümünden sonra bu sorular yeniden soruldu; bu sefer, ülkenin hayatı dramanın merkezinde yer alan bir hükümdarı kaybettiği düşünülerek zevksizlik çerçevesinde çerçevelendi.Son sezon, Prenses Diana'nın 90'ların sonundaki kader dolu son haftalarının hikayesiyle başlarken, şimdi bir kez daha gündeme getirilmeye hazırlanıyorlar.Bunu aklımızda tutarak, merhum prensesi çoğu kişiden daha iyi tanıyan birinin - onunla hiç tanışmamış olmasına rağmen - The Crown'un son serisinde Diana'nın beyazperdedeki tasvirini nasıl düşündüğünü merak ettik.Andrew Morton'un Diana: Her Gerçek Hikayesi adlı kitabı 1992'de yayımlandığında sansasyon yaratmıştı. Konusunun yakın işbirliğiyle yazılan - Diana onun sorularını bir aracı aracılığıyla yanıtlıyordu - kitap, mutsuz bir evliliğin etrafındaki gizemi açığa çıkardı.Morton, bu sayıdaki yazısında Diana'nın hikayesini onunla nasıl paylaştığını ve hatta ona nasıl özel fotoğraflardan oluşan bir önbellek ve unutulmaz bir kapak fotoğrafı verdiğini hatırlıyor.Ekranda gördüğü Diana'nın Elizabeth Debicki tarafından esrarengiz bir empatiyle canlandırıldığını söylüyor: "Onunki karmaşık bir hayattı, genellikle kendi kontrolü dışındaki güçler tarafından sarsılıyordu. Herkes ondan bir parça isterken kendini arayan bir kadın."Çeyrek asırdan sonra asla kraliçe olamayacak kadına olan hayranlığımız sürüyor.Crown Radio Times'ın kapağı.Ayrıca bu haftanın Radyo Times'ında:Cary Grant'in eşi Dyan Cannon ve kızı Jennifer, onun travmatik yetiştirilme tarzını ve bunun kişisel yaşamına verdiği zararı tartışırken, Jason Isaacs bize Hollywood efsanesini canlandırmayı anlatıyor.Natalie Portman, 13 yaşında Leon filminde rol almaktan Star Wars kraliyet ailesi üyesi olmaya kadar çeşitli oyunculuk kariyerinden, neden yöntem oyunculuğunun hayranı olmadığından ve sette nezaketin öneminden bahsediyorKonuşmak Radyo Times Podcast'i: Shirley Ballas, Brownie olarak dansı ilk kez nasıl keşfettiğini, annesinin kariyeri için yaptığı fedakarlıkları ve Strictly işini nasıl kazandığını anlatıyorBu gece neler olduğunu görmek için TV Rehberimizi ve Yayın Rehberimizi ziyaret edin.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayı edinin – şimdi abone ol ve Doctor Who'nun 60. yılını Radio Times'ın özel sayısıyla kutlayın. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için dinleyin Radyo Times Podcast'i.
0 notes
gundemburadadedim · 6 months
Link
Peter Morgan'ın destansı kraliyet draması The Crown 2016'da başladığında, yakın tarihle iç içe geçiyordu, ancak bir yandan da Windsor'ların hayatını yarım yüzyılı aşkın saygın bir mesafeden yeniden anlatıyordu.Günümüze yaklaştığımızdan beri her geçen sezon, yalnızca sahnelerin gerçekliği hakkında değil, aynı zamanda bugün hala kamusal sahnede yer alan bir ailenin hayatını dramatize etmenin uygun olup olmadığı konusunda da sorular gündeme geliyor.Kraliçe II. Elizabeth'in ölümünden sonra bu sorular yeniden soruldu; bu sefer, ülkenin hayatı dramanın merkezinde yer alan bir hükümdarı kaybettiği düşünülerek zevksizlik çerçevesinde çerçevelendi.Son sezon, Prenses Diana'nın 90'ların sonundaki kader dolu son haftalarının hikayesiyle başlarken, şimdi bir kez daha gündeme getirilmeye hazırlanıyorlar.Bunu aklımızda tutarak, merhum prensesi çoğu kişiden daha iyi tanıyan birinin - onunla hiç tanışmamış olmasına rağmen - The Crown'un son serisinde Diana'nın beyazperdedeki tasvirini nasıl düşündüğünü merak ettik.Andrew Morton'un Diana: Her Gerçek Hikayesi adlı kitabı 1992'de yayımlandığında sansasyon yaratmıştı. Konusunun yakın işbirliğiyle yazılan - Diana onun sorularını bir aracı aracılığıyla yanıtlıyordu - kitap, mutsuz bir evliliğin etrafındaki gizemi açığa çıkardı.Morton, bu sayıdaki yazısında Diana'nın hikayesini onunla nasıl paylaştığını ve hatta ona nasıl özel fotoğraflardan oluşan bir önbellek ve unutulmaz bir kapak fotoğrafı verdiğini hatırlıyor.Ekranda gördüğü Diana'nın Elizabeth Debicki tarafından esrarengiz bir empatiyle canlandırıldığını söylüyor: "Onunki karmaşık bir hayattı, genellikle kendi kontrolü dışındaki güçler tarafından sarsılıyordu. Herkes ondan bir parça isterken kendini arayan bir kadın."Çeyrek asırdan sonra asla kraliçe olamayacak kadına olan hayranlığımız sürüyor.Crown Radio Times'ın kapağı.Ayrıca bu haftanın Radyo Times'ında:Cary Grant'in eşi Dyan Cannon ve kızı Jennifer, onun travmatik yetiştirilme tarzını ve bunun kişisel yaşamına verdiği zararı tartışırken, Jason Isaacs bize Hollywood efsanesini canlandırmayı anlatıyor.Natalie Portman, 13 yaşında Leon filminde rol almaktan Star Wars kraliyet ailesi üyesi olmaya kadar çeşitli oyunculuk kariyerinden, neden yöntem oyunculuğunun hayranı olmadığından ve sette nezaketin öneminden bahsediyorKonuşmak Radyo Times Podcast'i: Shirley Ballas, Brownie olarak dansı ilk kez nasıl keşfettiğini, annesinin kariyeri için yaptığı fedakarlıkları ve Strictly işini nasıl kazandığını anlatıyorBu gece neler olduğunu görmek için TV Rehberimizi ve Yayın Rehberimizi ziyaret edin.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayı edinin – şimdi abone ol ve Doctor Who'nun 60. yılını Radio Times'ın özel sayısıyla kutlayın. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için dinleyin Radyo Times Podcast'i.
0 notes
incigems · 7 months
Text
Büyük Britanya Kraliçesi II. Elizabeth’in taç mücevherlerinden biri olan ‘Timur Taçı’nda, büyük bir Yakut taşı bulunur. Bu muhteşem Yakut taşı, Hindistan’ın Büyük Mogol hükümdarı Timur’un taç mücevherlerine dayanmaktadır. Kraliçe Elizabeth, bu taşı kullanarak tarihi bir bağ kurmuş ve onu İngiliz taç mücevherlerinin bir parçası haline getirmiştir. Yakut taşı, zamanın ve kültürlerin ötesindeki güzelliği ve değeri temsil eder.
Tumblr media
0 notes
lfmcn · 7 months
Text
Kraliçe Elizabeth Hakkında Bilinmeyenler
Tumblr media
Uzun dönemler boyu tahtta kalan ve kendine has karakteriyle tüm dünyanın ilgisini üzerine toplayan sıra dışı bir karakter olan Kraliçe Elizabeth, İngiliz halkı için en özel karakterlerden biridir. Aynı zamanda, ölümü ile birlikte birçok kişi de hayatı hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak istiyor. Kraliçe Elizabeth Alexandra Mary yani Kraliçe ikinci Elizabeth, halk tarafından 63 senedir çok seviliyor. Aynı zamanda büyük büyük annesi olan Kraliçe Victoria’nın da en uzun tahtta kalma rekorunu kırmıştır. Kraliçe Elizabeth’in nadiren röportaj vermesi, eklektik şapka koleksiyonu ile gururlanması, corgi cinsi köpeklere düşkünlüğü ile birlikte öne çıkan bazı özellikler mevcuttur. IMDB verilerine göre Kraliçe, ekranlarda yaklaşık 100 kere canlandırıldı. Aynı zamanda Netflix platformunda da The Crown dizisiyle canlandırma yapan Claire Foy ve Oscar kazanana Helen Mirren’ın rolleri de bulunuyor. İşte Kraliçe Elizabeth hakkında merak ettiğiniz tüm detaylar…
Tumblr media
Kraliçe Elizabeth Alkol Bağımlısı Mı?
Kraliçenin günlük ritüelleri de birçok kişinin merak ettiği konular arasında. Bunlardan biri de kraliçenin her gece yatmadan öncesinde bir kadeh şampanya içmesidir. Bu konuda bilgilendirme yapan ve kraliçenin kuzeni olan Margaret Rhodes, soylu hükümdar öğle yemeği öncesinde cinli bir Dubonnet aldığını belirtiyor. Akşam yemeğiyle beraber bir kadeh şarap içiyor ve aynı zamanda dry martini kokteylini de sevdiği de bilinmektedir. Eğer kraliçe bunu her gün yapıyorsa günde 6 birim içki tüketiyor denilebilir. Bu durum da Kraliçe Elizabeth, BK hükümetinin standartlarına göre aşırı içen biri yapmaktadır.
Kraliçe Elizabeth’in Pasaportu Ve Ehliyeti Yok
Birçok kişi için pasaport en önemli yolculuk materyalleridir çünkü pasaport olmadan yurt dışına çıkmak imkansızdır. Bu noktada Kraliçe Elizabeth, küçük bordo renkli defter gerekmeden yurt dışına seyahat edebiliyor. Çünkü kraliyet ailesinin internet sitesinde, ‘’Britanya pasaportu Majesteleri adına veriliyor. Bu nedenle Kraliçe’nin pasaport sahibi olmasına gerek yok.’’ Benzeri bir yazı mevcut. Bunun dışında Cambridge Dükü, Galler Prensi de dahil olmak üzere diğer tüm kraliyet ailesi üyelerinin pasaportu mevcut. Yine de Kraliçe Elizabeth, tüm bu durumlara rağmen herhangi bir pasaporta ihtiyaç duymadan dünyanın her bir noktasına seyahatlerini gerçekleştirmiştir. Bunun dışında Kraliçe Elizabeth, ülkesinde de ehliyet ve ruhsat olmadan araba kullanma hakkına sahiptir, şoförlük konusunda da çok yetenekli olduğu herkes tarafından biliniyor.
Kraliçe Elizabeth Özellikleri
Kraliçe Elizabeth hakkında bilinmeyenler ve özellikleri oldukça fazla. Bunlardan en önemlisi de iki tane doğum günü olmasıdır. Kraliçe Elizabeth 21 Nisan 1926 tarihinde doğmuştur. Fakat resmi olarak doğum günü de ulus tarafından, haziran ayında her sene kutlanmaktadır. Bu gelenek ise 1748 tarihinden beri geleneksel bir kutlama haline gelerek, Trooping the Colour geçit töreninde kutlanmaktadır. Bunun dışında Kraliçe Elizabeth hakkında bilinmeyenler ve özelliklerine genel olarak bakarsak: - Kraliçe Elizabeth, Sör Winston Churchill’den Boris Johnson’a kadar tüm başbakanları görmüştür. - Kraliçenin Kuzey Londra futbol takımının taraftarı olduğu bilinse de aslında Arsenal taraftarı olduğu açıklanmıştır. Bunu da iddia eden birçok bilgi ve görüşmeler mevcut. - Kraliçe, tarihinin en fazla seyahat eden Britanyalı hükümdarlarından biri olduğu için Fransızcası da oldukça iyidir. Fransa’yı ziyaret ederken Fransızca olarak bir dizi resmi konuşma yapmış ve dil maharetini de göstermiştir. - Kraliçe, başarılı sosyal takvimi sayesinde çeşitli öğle yemekleri, akşam yemekleri, ziyafetleri ve aynı zamanda bahçe partilerinde de Buckingham’da binlerce kişiyi ağırlamayı seven biriydi. Özellikle Buckingham sarayında senede 50 binden fazla kişiyi ağırlıyordu. - Kraliçe ile merhum Prens Philip, 2017 senesinde evliliklerinin 70. yaşını kutlamıştır. Aynı zamanda çiftin platin evlilik yıldönümünün nişanesi de olmuştur.
Kraliçe Elizabeth Tahta Nasıl Çıktı?
Kraliçe Elizabeth, hayatının ilk 10 senesinde sürekli geri planda olan bir kraliyet üyesiydi. Aynı zamanda Kraliçe II. Elizabeth’in kaderi de büyükbabası olan Kral V. George’un 1936 senesindeki ölümüyle tamamen değişmişti. Taht sırası da Elizabeth’in amcasındaydı. Fakat VIII. Edward, Amerikalı olan Wallis Simpson ile evlenebilmek adına tahttan vazgeçmektedir. O sıralarda ise Edward’ın çocuğu yoktu bu nedenle taht sırası da kardeşi ve Elizabeth’in babası olan Albert’e geçmekteydi. Bu sebeple babasından sonra da tahtın bir sonraki hükümdarı da Elizabeth olmaktadır. Kraliçe Elizabeth hakkında bilinmeyenler arasında tahta çıkış zamanı ve kraliçenin küçüklüğü birçok kişi tarafından merak ediliyor. Kraliçe Elizabeth ile Margaret, Kral VI. George’un yani Albert’in tek çocuklarıydı. Çocuklarını çok sevdiğini de sürekli belirtiyor.
Kraliçe Elizabeth İkinci Dünya Savaşına Katıldı
Kraliçe Elizabeth, ikinci dünya savaşı ilk başladığında yani 1939 senesinde henüz 13 yaşındaydı. Aynı zamanda savaşa gitmek istediğini de defalarca belirtmiştir. Elizabeth, yardımlarını ise radyodan yayın yaparak gerçekleştirmiştir. Kraliçe Elizabeth, çocuklara motivasyon ve moral verirken savaşa katılma isteğini de başarmıştır. Tüm risklere rağmen kadınların bölgesel hizmet bölümüne katılmıştır. Aynı zamanda 1945 senesinde yani 18 yaşındayken de bir kamyon şoförü ve teknisyenlik eğitimi almıştır. Kraliçe Elizabeth, silahlı kuvvetlere girerek tek kadın kraliyet ailesi olmuştur. Aynı zamanda ikinci dünya savaşı sırasında resmi olarak hizmet veren tek devlet başıdır. Read the full article
0 notes
piyasahaberleri · 8 months
Link
Dünya, Kraliçe Elizabeth'in ölüm yıldönümünü çoğunlukla görmezden geldi; bu, kraliyet ailesinin ne kadar azca şey ifade ettiğinin bir hatırlatıcısıydı.
0 notes
medya-press · 1 year
Link
Tam 70 yıl boyunca ülkesini ve ona bağlı milletler topluluğunu yöneten, Birleşik Krallık'ın tahtta en uzun süre kalan ismi olan Kraliçe Elizabeth'in 97.
0 notes
doriangray1789 · 2 years
Text
İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur!” Sembène, 1997 yılında İngiliz Kraliyet Ailesi Özel Onur Ödülü‘ne layık görüldü. 74 yaşındaki yazar, törene katıldı, kürsüden Kraliçe II. Elizabeth’in yüzüne karşı, dünyayı şok eden şu konuşmayı yaptı ve ödülü almadan salonu terk etti: “Konuşmama İngiliz dilinde devam etmeyeceğim için hepinizden özür dilerim. Sizin topraklarınızdayım ve sizin sahibi olduğunuz sistem içinde, sizin tarafınızdan payelendiriliyorum. Ancak asıl konuşmam kendi öz dilimde olacaktır. Merak edenler, konuşmamın İngiliz diline tercümesini koltuklarında bulabilirler… İngilizler geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda ise; bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı… İngilizlerin dinini, dilini öğrendik. Uzak dünyadan gelen yeni dil ve din bizi hep çalışmak zorunda kalan itaatkâr köleler yaptı. Özgürlük için her karşı geldiğimizde, bizi birbirimizle savaşmak için ikna ettiler ve silah verdiler. İngilizler gelmeden önce topraklarımızda sadece kavga vardı. İngilizlerin kutsal dini bizim kavgacılığımızı kullandı; evlatlarımızı savaşçı yaptı. Hem de sadece kendi kardeşleriyle savaşan, dünyayı İngiliz dilinden ve İncil’den ibaret sanan vahşi savaşçılar. Hastalıklar yaydılar. Ne olduğunu bilmediğimiz içeceklerle bizleri hasta ve zayıf yaptılar. Atalarımızı zincirleyerek büyük şehirlerine köle olarak götürdüler. O büyük binaları, caddeleri, tünelleri ve kiliseleri, insan etinin üzerine inşa ettiler. Kendilerini temizlemek içinse sanatçılarına fikir adamlarına, "sadece kendilerini kapsayan insan tariflerini" yaptırdılar. Her çeşit yiyeceklerin büyüdüğü topraklarımıza ilaçlar döktüler. Toprağın altındaki yanıcı siyah cehennem kanı (petrol) için bizleri öldürdüler. Büyük acılar ve ölümcül işkenceler ördüler. Her gelen gemiden kıyılarımıza hep ikiye bölünmüş tekneler yanaştı. İlk gelenler zulüm ettiler, arkadan gelen arkadaşları zulmü durdurma vaadiyle bizleri ele geçirdiler. Bugün gelenler de aynı sistemle hala işgale devam etmekteler. Yeni ilaçları, biyolojik silahları ve hastalıkları deneyen gönüllü doktorlarınızı istemiyoruz❗ Emperyalist sisteminizde geri dönüşüm ekonomisiyle aslında sömürü olan yiyecek yardımlarınızı kabul etmiyoruz❗ Birbirimizi anlamamızı zorlaştıran, şarkılarımızı ve masallarımızı unutturan fakir dilinizi reddediyoruz❗ Çağdaş dünya daveti içindeki, bizi zorla şekillendiren yüzeysel sanat kuramlarınıza karşı çıkıyoruz❗ Özgürlüğümüzü ilan ediyor, Afrikalı insanlar olarak doğduğumuzu ve Afrikalı ölmek için de bütün Avrupa’yı topraklarımızdan kovuyoruz❗ Birbirimizi öldürelim diye bize öğrettiğiniz ırkçılığı, Felsefe adına önümüze sürdüğünüz batının sığ kafalı laflarını, Hukuk adına yaptığınız bütün şovenistliklerinizi ve sanat diye dayattığınız bütün estetik öğretilerinizi Afrika topraklarından silene kadar Afrika sizinle savaşacaktır❗ bir Afrikalı en az dünyanın herhangi bir yerindeki bir batılı kadar onurludur❗ İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur‼️” Sembene 1923’de doğdu, 2007’de öldü. Senegal sanat tarihinin en ünlü yazarı, senaristi ve yönetmenidir. Ancak onu ‘çok özel biri’ yapan şey, bu yeteneklerinden veya yazdığı God’s Bits of World (Tanrı’nın Dünya Bitleri), Xala, Black Docker (Siyahi Liman İşçisi) gibi kitaplardan veya yönettiği onlarca filmden biri değil. Sadece bir tepki, bir protesto eylemi, onu olduğundan daha ünlü ve çok daha özel bir sanatçı yaptı.
Tumblr media
3 notes · View notes