Tumgik
#Dokunmayın çünkü öyle istiyor
ozgur-ce · 11 months
Text
Erişilmemenin güzelliğini anlatan çiçek.. Bu kan kırmızı seyyah, geçtiği şehirlerin saltanatını ablası lâleye bırakırken kendisi dağların eteklerinde, nehirlerin kenarında, ağaçların diplerinde hüküm sürer, fakat bu öyle bir hükümranlıktır ki esir kadar hükmü olsun istememiştir yeryüzünde. Yani gözümüzün gördüğü her yerdedir, güzelliği dilden diledir, fakat kimse dokunmaz... 🥀♥️
177 notes · View notes
bungoustraydogs-tr · 3 years
Note
Admiiin dur bişey söyliyeceğim
Şimdi bsd'nin sonunun nası olabileceğini düşünüyodum ve aklıma şöyle bişey geldi;
Şimdi birisi war meleklerin çürüyüşünün ajans olmadığını biliyor fakat aynı zamanda meleklerin çürüyüşünğ tutuyor. Bu adam - veya kadın fark etmez - ajans'ı yok etmek istiyor diyelim çünkü meleklerin çürüyüşünü durdurmak üzereler¿ (öyle bişey yaparlarsa tebrik ederim) Şimdi bu adamın aşırı güçlü bi gucu war öyle kolay kolay yenemezsin. Yenmek için ajans ile mafya anlaşıyo fln, en son savaşa gidiyorlar şu adamın yanında bi ordu fln war. Mafya ve ajans onlaeı oyalarken Chuuya, Dazai, Mori, Fukuzawa, Aku ve atsu aradan çıkıp şu adamın yanına gidiyo fln işte oralaları sen kurarsın işte. Bu adamın yanında kalan melekleein çürüyüşü ve Dostoyevski de var. Şimdi bunlar savaşıyo - müq anlatımım - işte Chuuya bişeyleri uçurarak adamları öldürmeye çalışıyo, Dazai işte şu adı olmayan adamın gücünü durduruyor fakat o sırada bildiğin dövüşüyolar. İşte aku atsu fln ne yapıyo bende bilmiyom onlarda arada bişeyler yapıyolardır. Tam savaşı kaybediyolar derken bölüm bitiyo - işin içine bölüm bitimini katan bne - işte yeni bölümde de ajans ile mafyanın yaptıklarını görüyoruz. Onlar iyi gidiyo fakat arkalarından gelen çığlıklar ve Chuuya'nın piskopat gülüşleri geliyo. İşte sonra gidip ne oluyo diye bakmak istiyolsr fakat diğer adamlar izin vermiyor. En son hepsini gebertiyolar. Gidiyolar Şu atsuların yanına. Bi bakıyolar ses yok. Chuuya arahabaki'yi kullanmak zorunda kalmış ve görevini tamamlayıp meleklerin çürüyüşü ile Dostoyevski'yi gebertiyo fakat dazai onu durduramamış ve atsu aku mori ve Fukuzawa'yı da öldürmüş. Dazai geç de olsa durdurmuş Chuuya'yı fakat çok geç durdurmuş Chuuya'ya ölü diyebiliriz direkt. Peki dazai'ye ne oldu o da bakıyo onlara "özür dilerim böyle olsun istememiştim" dermişcesine. İşte bizim bu adam hala yaşıyomuş ve yakınında duran silahı alıp dazi'yi vuruyo baya baya. İşte dazai yere düşüyo ajans dazai diye bağırıyo sonra dazainin yanına geliyo dazai onlara kısık bi sesle şey diyo "Sonunda isteğim gerçekleşiyor, dokunmayın bana" işte dazai de orada ölüyo. Adamda dazai vururken ölmüştü.
Hepsinin cenazesini görüyoruz. Aradan bi 10-20 yıl sonra ajansa bi müşteri geliyo sıkıntısı ise kardeşinin sürekli intihar etmesi. Adamın saçları beyaz belki gri¿ gözlerinin üst kısmı mor alt kısmı ise sarı. Saçlarını evde kesmiş o yüzde yamuk bi saçı var. Kardeşinin ise kahverengi saçları ile kahverengi gözleri var ve resmen bütün vücudu bandajlarla kaplı...
Aynı günde de aynı saate mafyaya 2 çocuk gemiş birsinin turuncu saçı ve mavi gözleri var, diğerinin saç uçları dışında bütün saçı siyaht saç uçları ise beyazdı, aynı çocuğun gözleri gri renkteydi. Birlikte kaçmak için liman mafyasına gelmişlerdi. Onlara hikayelerini sorunca şöyle dedi sayah saçlı oğlan
"Benim normalde bir kız kardeşim var fakat ona ne olduğunu bilmiyorum. Sokakta arkadaşlarımız ile birlikte yaşıyorduk, o gün de yemek bulmak için dıları çıkmıştık ki o sırada Chuuya'yı gördük yolun kenarına oturmuş ağladığını gmrdük"
Chuuya kızarmış ve o a kkzmıştı
"O konudan bahsetmiyeceğiz demiştik" diye bağırdı chuuya aku ona sus dermiicesine baktı...
Daha fazla devam edemiyecwğim siz anlayın bide
Not : Mafyanın patronu ozaki, ajansınki ise kunikida oldu ve mafya ile ajans o olaydan sonra birbirlerine yardım ettiler mafya artık biraz daha iyi olmayı öğrendi ve ajans da gerektiği zaman insanları öldürmeyi öğrendi...
:'))))))) ağlıycam neden böyle bişey yaptım ki
Kaba olmak istemiyorum, nasıl söyleyebileceğimden de emin değilim ama bana bunun Türkçe meali lazım.
25 notes · View notes
ibokumus · 3 years
Text
Tumblr media
"Senelerdir mantığımın almadığı tek düşünce şu oldu; nasıl olur da bir ülkenin halkı kendisini işgalden kurtaran, kölelikten kurtaran, ona insanca, özgür bir yaşam kurmaya çalışan kurucusundan nefret eder?
Nasıl olur da savaş alanında askerlerini kaybeden ülkelerin halkları bile onu ders kitaplarına koyar, ona saygı duyarken, kendi halkı ona bu derece nankörlük eder?
Parlamenter demokrasi bu ülkeye onunla gelmişken, onun sistemi en kifayetsiz, en vasıfsızın bile bu ülkede seçilme hakkını sağlamışken; neden onun verdiği bu haklardan bu derece nefret ederler?
Artık öyle iğrenç bir hale geldi ki; kaMAL yazanlar (islamcı zekası bu kadar), Kurtuluş Savaşı’na ‘tiyatro’ diyecek kadar gözü dönüp, gerçek tiyatrolarda tankın namlusunu kıçına sokarak durdurduğunu iddia edenler, “put” diye heykellerine saldıranlar ve en kötüsü; yazılı, belgeli tarihin yalan olduğunu iddia eden cahiller. Belki cahil diyerek onları aklıyorum, aslında düpedüz hain demek lazım..
Yarattıkları alternatiflere bakıyorsun; Abdülhamid, Vahdettin bu ülke tarihinin yüz karaları. Saraydan çıkamayan, halkı birbirine kırdırmış bir şizofren ve “bana dokunmayın da, ülkeye ne yaparsanız yapın” diyen bir korkak. Gene bakıyorsun, dünya tarihine geçmiş savaşların, destanların var ama senin seçilmişin onları silip, senden aldığı vergiyle beslediği ekranında yalan tarih kahramanları yaratıyor. Taptığı kabile reisini bile, o adamın yönetim sistemiyle başa getiren soysuz da o yalan tarihi alkışlıyor.
“Atatürk sana ne yaptı?” diye soruyorsun;
“Dinimi yaşayamadım” diyor. “Ulan soysuz, Yunan’ı, İngiliz’i memleketi işgal etse mi yaşayacaktın dinini?” diye soruyorsun. “Daha hayırlı olurdu” diyor. (üstadları fesli soytarı)
Kadına bakıyorsun, “bak sana seçme, seçilme hakkı verdi, kimse de yokken sende vardı” diyorsun, “sen mal gibi alınıp, satılma diye kanunlar yaptı” diyorsun, “Ben çarşafla özgürüm” diyor, kocasından dayak yiyor, öldürülüyor, on iki yaşında tecavüze uğruyor! O hırsla çocuğunu da kendi gibi yetiştiriyor.
“Bir gecede cahil kaldık” diyor. “Bak o savunduğun Osmanlı’da sen ırgattın, senin dedenin dedesi okuma yazma bilmezdi. Osmanlı’da okur yazar bu kadar, Cumhuriyet dönemi bu kadar” diyorsun; “o iş öyle deeel” diyor.
Örnekler uzar gider ama aslında gerçek ne biliyor musun?
Atatürk’ü sevmiyor!
Sevmiyor çünkü halk olmayı sevmiyor, ümmet olsun biri onu gütsün istiyor.
Sevmiyor çünkü derdi vatan, millet, birlik falan değil. Kendisi gibi olmayan ölsün istiyor.
Sevmiyor çünkü “Allah, kitap” deyip hırsızlık yapsın, kimse hesap sormasın istiyor.
Sevmiyor çünkü medeni kanun, hukuk falan işine gelmiyor. İstediğine tecavüz etsin, sıkıldığı kadını sorgusuz sualsiz kapının önüne koyabilsin istiyor.
Sevmiyor çünkü yaşadığı yerin içine sıçıp, içine sıçamadığı bir cennetin hayaliyle yaşıyor.
Sevmiyor çünkü sanat, doğa, bilim falan işine gelmiyor. O istiyor ki beyni hiç çalışmasın, osurana gülsün, küfredeni sevsin, ağaç keseni baş tacı etsin.
Sevmiyor çünkü onun yaşayamadığı hayatı o Atatürkçüler yaşıyor, onun giyemediği kıyafetleri Atatürkçüler giyiyor, onun anlamadığı insanca sohbetleri Atatürkçüler yapıyor. Hayalini kurduğu hayatı Atatürkçüler yaşıyor.
Eline ilk para geçtiğinde de, o Atatürkçülerin yaşadığı yere taşınıyor, çocuğunu onların okuluna yolluyor.
İçten içe biliyor kendisi gibi olanların sapkınlığını, içten içe biliyor insanca yaşamın Ata’mın yolundan geçtiğini. İtiraf edemiyor sadece. Biliyor kendisi gibi olanların insanlıkla alakası olmadığını. Korkuyor yutarlar onu diye.
Gene de; ilk kıçı sıkıştığında “iki ayyaş” dediğinin gölgesine sığınıyor, afişlerini asıyor partisinin binasına yıllar sonra.
Bizler? Biz hiç kandırılmadık. Biz hiç o kadar salak olmadık. Biz hiç o kadar güzel salak ayağına yatmadık. Neysek oyuz.
Özlemle, saygıyla, sevgiyle, belki biraz buruklukla.
Ne “ona dokunmak ibadettir” dedik, ne de peygamber ilan ettik. Biz onu bizim gibi olduğu için, bir baba gibi sevdik. Ömrünü kendi evlatlarının cebini doldurmak için değil, milletine adadığı için sevdik.
En nihayetinde; yaşımız kaç olursa olsun “Ey Türk Gençliği!” nin gençleriyiz. Son nefese kadar."
Dehasının nurunu saçtığı olağanüstü bakışlar
Seni yalnızca 10 Kasım’da değil, nefes aldığımız her saniye; büyük bir özlemle anacağız.
İzindeyiz Yüce Atatürk
2 notes · View notes