Tumgik
#Bir Japon Atasözü der ki;
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
olumetutkunkadin · 9 days
Text
Bir Japon atasözü der ki: İster şarkı söyleyin ister ağlayın, yaşayacağınız hayatın süresi değişmeyecek.
122 notes · View notes
gecebekcisikiz · 9 days
Text
Bir Japon atasözü der ki: İster şarkı söyleyin ister ağlayın, yaşayacağınız hayatın süresi değişmeyecek.
22 notes · View notes
yakupkostekci21 · 5 days
Text
Kaybetiğim Duraktayım
Hayat uzun bir maratondur. Bu maratonda bizler tıpkı bir kelebek ömrü kadar ne uzun ne de kısa bir maratondur. Hayat her şeyin bir an üzerinde kurulu olduğu bir hayatta, hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Ne güzel demiş ahi Aratoğlu, “ Umut, mutlaka bir yerde bizi bekliyor az daha dayan gönlüm.”
Sen ve ben şuan bir yolculuğa çıkıyoruz hayali bile güzel değil mi senin için de benim içim de öyle. Şimdi hayal zamanı arkanı yaslan geriye kahveni veya çayını yudumla benimle beraber sayfaları çevir.
Nexs station, Kaybettiğin duraktayım.
Sonu belli olmayan bir yolculuktur hayat. Önüne neyin ne zaman çıkacağını bilemezsin. Bazen bir şeyler kötü gider önüne çıkacak engeller seni yolundan sapıtmaya çalışacak ama sen vazgeçecek misin? Asla çünkü sen asla pes etmeyeceksin.
Savaşacağız kaybettiklerimiz için savaşacağız. Elbette önüne engeller çıkacak ama sen asla vazgeçme önüne ne gelirse gelsin direnerek kazanacaksın unutma.
Bazen hayatına aldığın güvendiğin insanlar seni arkandan vururlar ve sen büyük bir hayal kırıklığı yaşarsın.
Cemal Süreyya der ki, “ En güvendiğiniz insanın size yaşattığı hayal kırıklığını affetseniz bile, asla unutamazsınız.”
Bazen hayatın bize getirdiklerinden kaçmak istersin ama KAÇAMAZSIN!İşte böyledir hayat dostum bir türlü anlam veremezsin ve bir gerçek var ki sen acı yaşamadan mutluluğu asla tadamazsın.
Sizinle küçük bir yolculuk yapalım mı? Şimdi ilk olarak kaybetme duygusu yaşayan ve kaybetme duygusu yaşamayanlar olarak iki ayrı grupta inceleyelim. İlk olarak kaybetme duygusu yaşayanlardan başlayalım, Kaybetme duygu yaşamış olman seni, senin için her şeyi tükenmiş ve hayattan bıkmış halde olman seni bu hayattan bir zevk almamaya yöneltmelisin tam aksine sen kaybetme duygu yaşamış olman seni bu konularda bir kıt daha tecrübe sahibi yapar ve sen insanlara nasıl yaklaşmalı bunu biliyorsun ve sen bu konuda tecrübe sahibisin. Kaybettiğin duraktayım senin için son durağın değil. Yolumuz daha çok uzun gecelerce beraber bu güzel yolculuğa çıkacağız ama emin ol ki bu yolculuk sana çok iyi gelecek. Sen burada canın acıyacak yıpranacaksın yorulacaksın ama inan bana her zerresine değecek. Neden biliyor musun? Çünkü bu durakta sana hayattaki en büyük hediyeyi hatta en pahalı hediyeyi yani tecrübeyi sana verecek ama inan bana kaybetmek de güzeldir. Bugün düştün kendini kaldırmak istedin yeter artık dediğin anlar oldu sinirlendiğin anlara be şahitlik ettik. Bugün bir şeyleri kaybetmiş olabilirsin, yere düşmüş olabilirsin hatta bu zamanda bazen kendini insanlardan uzak tutmaya çabalayıp mesafe de kat etmiş olabilirsin ama unutma ki bu sıkıntıdan da alnının akıyla çıkmış olacaksın.
Düştüğün sandığın anda sana gülüp geçenler yine ve yine bozguna uğrayacaklar çünkü sen güçlüsün yine ayağa kalkacaksın
Bir Japon atasözü der ki,
“ Yedi kere düş, sekiz kere ayağa kalk”
Bizim için düşmek hiç de dert olmadı çünkü biz kendimize inanıyoruz ve kalkacağımızı da biliyoruz sende bunu iyi biliyorsun değil mi? Kaybetmek çok acıdır çok yıprattır seni ama dimdik ayakta durmayı mücadele bırakmayıp savaşmak en aşikâr yoludur. İnsan kaybede kaybede öğrenir hayatı yani hiçbir şey emek sarf edilmeden kazanılmaz
Bu her şey için de geçerlidir. Kaybetmek acıdır, ama bazı acılar vardır ki insanlar bunu nasıl anlar bilemem ama inanın bazı acılar anlatarak geçmez. Geçti dersin geçmez, bitti dersin bitmez olmaz yok artık dersin yok olmaz işte böyledir bazı acılar.
Ben daha 11 yaşındaydım çocuktum ama bunu yazıyorum. Ağlayarak, gözyaşı dökerek yazıyorum. Dedem vardı hep yanımızda olacağını hep bizim yanımızda olacağını sanmıştım ama yanılmıştım canım dedem kansere yakalanmıştı ve bunu birçoğumuzdan sakladılar benim çok üzüleceğimi düşündükleri için bizden sakladılar hiçbir şey söylemediler bize çünkü psikoloji olarak zor dönemden geçtiğimiz için bizden sakladılar. Ölümün ne zaman geleceği hiçbir zaman belli olmaz bir an gelir ve seni götürür sevenlerini ise gözyaşına hapseder. 20 Şubat 2012 saat 03.34 dedem gitti ve benim sol yanım acısı ikiye katlandı, böyle bir şeydi işte. Nazan Bekiroğlu'na bir kulak verelim bakalım ne diyor,
“ Yükselmek için düşmek, arınmak için kirlenmek, çıkmak için batmak lazım ve yeniden doğmak için de insan ölmeli insan bir kere.” Kaybetmek acıdır ve cefası da zordur ama bir şeyleri kazanmak için bir şeylerden vefa gösterip vazgeçmek gerekir.
Kaybettikten sonra yine ayağa kalkıp ben buradayım diz çökmüyorum demen lazım çünkü sende o cesaret var. Ben sende o cesareti keşfettim. Sende olan özgüven beni yanıltmadığı için teşekkür ederim sanaJ
Kaybedip ve tekrar ayağa kalkmanın sefasını anlatamam sana bu anlatılmaz yaşanır. Tecrübe kolay kolay kazanılmaz zordur. Yemek gibidir aslında tecrübe yemek pişmeden yenilebilir mi?
Birbirimizi kandırmayalım kimse pişmemiş yemeği yemez. Tecrübe de öyle bir şey işte pişmeden yenilmez.
İnsan bazen yanmayı bile göze alıyor bunu sonucunu göze alan insan buradan daha güçlü çıkabiliyor.
Albert Camus ne diyor;
“ Umutsuzluğa kapılmak iyi değildir kaybetmenin ilk basamağı düşmektir ama sen düşmekten korkma ve herkes her şeyin bittiğini söyler ve sen ayağa kalkarak harekete geç.” Evet, yolculuğumuz kaldığı yerden tüm hızıyla devam ediyor biz ilk başta kaybedenler duygusunu ele almıştık şimdi sıra bu duyguyu hiç tatmayanlara geldi hadi devam edelim. Kaybedenler duygusunu hiç tatmayanlar biraz da olsa şanslı şimdilik tabi. Neden şanslı biliyor musunuz? Çünkü siz hayattan kaybedecek bir şeylere sahipsiniz ve rahatsınız ama gün gelecek devran dönecek sizde benim grubuma dâhil olacaksınız.
Bu durak biraz acıtır seni biraz da korkutur seni ama korkma canımın içi çünkü sen korkmamalısın biz ne demiştik ; “biz korkmayız ne olursa olsun korkmayız.”
Bu durakta biraz değer verirsin insanlara geceler bazen uykusuz geçer. Sevgilin olur mesela seversin onu o da seni sever ama bir gün seni terk edip gidecek ve sen geceleri oturup ben şimdi ne yapacağım diye oturup zırlayacaksın.
Sen şimdi bu durakta bize dâhil oluyorsun ve bizim ile beraber yolculuğa başlıyorsun o zaman hoş geldin aramıza.
Şimdi siz bana diyorsunuzdur biz yolculuk yapıyoruz peki sen hangi durakta ineceksin ben yaşayanlar durağında iniş yapacağım. Yani kısacası benim acılar ile dostluğum var. Bilmiyorum belki de hayat benden bunu istiyor onca insan arasında beni seçmiş gibi yani beni mutlu olmamı istemiyor ve bunu kendinde tartabilirsin yap dene kesinlikle tavsiye ederim hayat ile kendini bir ölçebilirsin. Ben bir an üzüldüğüm de insanların bana bağırmasını bile aşırı derecede öfkelenip sinirlenebiliyorum.
Bende çok büyük bir yara açıyor evet bende bağırıyorum ama her şeyin bur sınırı var değil mi?  “ Artık Yeter Şurama kadar geldi”Bir üzüntü insanı çok hırpalar ne yapsak fayda etmiyor ve bir gün geliyor o geceler boyu uyuyamadığın onun için gözyaşı döktüğün insan seni ne hallere düşürüyor.
Mevlâna Celaleddin-i Rumi ne demiş;
“ Minareden düşenin parçası bulunur, bulunur da, Gönülden düşenin parçası bulunmaz.”
Bugün bir şeyler yapmak istiyorsun şartlar uyuşmuyor ama günü gelince şartlar yerine geliyor ve içinden derin bir nefes alıp dersin ki; “Hayat devam ediyor.” Hayat davam ediyor cümlesini çok iyi oku hatta öyle bir oku ki kalbinden çıkar bu cümleyi ve bu cümleyi kafanın içine kazıya kazıya sok ve kafanın içinde soru işaretleri birikmesin hepsini yok et.
Pes etmek yok, çünkü hayat her şeye rağmen devam ediyor.
Hayat tam anlamıyla seni düştüğün yerden kaldırmaz ama el uzatır sana kalk der, dayan der sen ise dayanmaya çalışırsın hiç olmadığı gibi göründüğü bir şey zamanla olur. Kaybettiğin ve yokluğunda alıştığın her şey belki akışına bırakmak lazım çünkü bunu akışına bırakırsak canımız her zaman kinden daha az yanar ama böyle bir şey de var ki acın ne kadar büyük ve derin olursa olsun acı seni hep güçlendirir.
John Steinbeck'in dediği gibi,
“ Çok çalışıp çabalamak kaderlerini unutmak için birebirdir.”
Bazen bir şeyleri kaybettiğimiz için üzülürüz ama gün gelecek ve öyle şeyleri almayı kısmet oluyor ki onu satın almaya yetecek para kimsede yoktur. Bazen birine öyle bir şekilde bağlanmak isteriz ki onu öyle severiz ki bunu anlatmak yetmez, bunu okumak ile de yetmez ve biz bunu sadece yaşayarak anlarsın.
Bir şeye veya birine öyle bir bağlanırız ki bağlandığımız o şeyin yokluğu kapımızı çaldığınızda önce kapı deliğinde bakarız sonra onu içeri almayı istemediğimiz halde onu nezaketten de olsa içeri alırız.
Wilson Mizner der ki;
“Yukarı çıkarken insanlara iyi davran çünkü aşağı düşerken onlar ile karşılaşacaksın.”
Bir şeyleri kaybettiğimiz için bazen üzülürüz ya ama aslında şöyle bir şey var üzüldüğüne değecek çünkü kaybettiğimiz şeylerin aslında bize kattığı hiçbir şey ile satın alamayız. Varlığına alıştığımız bir şeylerin bir anda yok olup gitmesi ile yokluğunu yaşamak istemeyiz çünkü bu bizim genimizde var bir şeyin gitmesini istemeyiz ve buna hiçbir şekilde alışmak istemeyiz. Bağladığımız bir şeyin girmesini istemeyiz sanki o hiç hayatımızdan çıkmamış gibi ve ondan önce hiç hayatımızda yokmuş gibi davranırız. Hayatımızın onunla var olduğunu düşünerek ve geçmesine sebep olur. İnan ki hayatımızın en büyük hatasını burada yapıyoruz ve kendimize en büyük zararı burada veriyoruz. Değer verdiğin kişi hayatından çıkmak mı istiyor bırak çıksın aslında böyle yaparak seni üzmek istiyor ama sen buna müsaade etme çünkü senin hayatın kimsenin senin hayatına karışmasına izin verme.
Bak Tezel Özlü ne diyor, “ Herkes, herkessiz de yaşayabilir.”
Bir insanın hayatı, başka bir insanın hayatı ile anlam kazanabilir belki evet olabilir ama bir insanın hayatı tek başına da anlamsız değildir. Şöyle bir geçmiş gidelim,
Yokluğuna alışamam dediğin onsuz yapamam dediğin kişilerin yokluğunda alışamadın mı? Bir zamanlar hayatına aldığında, uğruna her şeyi değer dediğin kişiler seni terk edip gitmedi mi? Ve sen uğruna her şeyi değer verdiğin imkânlarını her şeyini seferber ettiğin insanı kaybettiğinde çok üzülmüştün hayal kırıklığı yaşadın.
Hatta bazen düşünüp demiştin onsuz nasıl yaparım dediğin günler olmuştu. Ama çok güzel bir şekilde onsuz yaptın mı? Yaptın. Yokluğuna alışamam dediğin insan hayatında çıktığında alışamadın mı? Alıştın. Sen kimse ile var olmadın ve kimse ile de yok olmayacaksın lütfen bunu kafana kazı tamam mı?
Bir zamanlar içinden çıkamam dediğin zamanlar oldu ve sen çok ağladığın günler oldu ama hepsi geride kaldı tüm acılar geride bıraktın şimdi senin için küllerinden yeniden doğma zamanı. Şimdi kaybettiğin o insandan önceki hayatını düşün ne de güzel yaşıyordun değil mi?
Ve artık üzülmeyeceksin çünkü tüm acıları geride bıraktın. Belki bazı acılar kaçınılmazdır ama o acıların etrafında dolaşamazsın o acıyı yaşayıp görmen lazım.
Acılar zaten yaşanmayı talip eder. Sen hep acını yaşa ama asla teslim olma. Düştün ama dayanıyorsun ve düşmem sanma düşersin ama ne olursa olsun kalkmasını da bileceksin. “Düştün diye korkma sakın bu ilk değil yine kalkarsın.”
Bir zamanlar canın çok acıtan acılar için verdiğin savaşlar hem de tek başına. Bazen çok sert yere düştün ama kalkmasını da bildin. Benden sana bir abi kardeş tavsiyesi sakin kimseye ben sensiz yapamam yaşayamam deme çünkü Yüce Mevla’m izin vermezse sen kolunu dahi kaldıramazsın.
Allah ol der sende olursun yok derse yok olursun.“ Düşmekten korkma, düş ama Hep yine ayağa kalk.”
4 notes · View notes
iamthefairyoflive · 7 months
Text
Bir japon atasözü der ki:...
3 notes · View notes
ozitumbllr · 3 years
Text
Bir Japon atasözü der ki ; Okuduğun her şeye inanacaksan, hiç okuma daha iyi
2 notes · View notes
Text
Çiçekbozuğu
Bir japon atasözü der ki;Eğer aşk gerçekse çiçek bozuğu bile bir gamze kadar sevimlidir.
Nasıl görünürse görünsün yüzünü hep seveceğim çünkü o senin yüzün
1 note · View note
drcemkece · 4 years
Photo
Tumblr media
Bir Japon Atasözü der ki; "Senin değilse alma, doğru değilse yapma, gerçek değilse söyleme, bilmiyorsan sus..." (Limak Ambassadore) https://www.instagram.com/p/B65g_QeJusD/?igshid=vulnuvv58bxa
0 notes
konnektom · 7 years
Text
Bir Japon atasözü der ki; "Süslenme süren 4 dakikayı geçiyorsa çirkinsindir." . .
1 note · View note
turkudostu61 · 2 years
Text
Bir Japon atasözü der ki: "Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz."
0 notes
buketcimx-blog · 6 years
Text
Bir japon atasözü der ki"Pirincin içindeki siyah taştan değil beyaz taştan korkun"
-Japon atasözü
0 notes
Text
Saçma (mermi olan)
Selam, yine ben. ''Anlaşılmak'' kelimesinin ağırlığını yaşadın mı kuzen? Hiç tanımadığın birinin cenazesine gidip hayvan gibi ağlamayı bile açıklaya-biliyorken, içindekileri birilerine anlatamamanın acısını bilir misin ciğersiz? Çok çaresiz bir durumdayız. Rastgele iki saniye arasına sıkışmış bir ömrün içinde nasıl sıkıla-biliyoruz farkında mısın? Öncesinde sürekli denediğimiz her şeyden zamanla bunalıyoruz. İnsan korkularını özler mi lan! Titanic'i üst üste üç kere seyredersen sıkılırsın, fakat hala en iyi filmler arasındadır. Anlıyor musun? Bir tane doktor getir gözünün önüne. Kardiyolog mesela. İlk başlarda zorlandığı meslekte, kurtaramadığı hastalar yüzünden ağlaya-biliyorken, zaman ilerledikçe ölümler basit gelmeye başlamıştır. Bir hasta yakınına kolaylıkla ''hastamız ex oldu'' diyebiliyor. Bu olayı gözümle gördüm lan. Yeminle bak. Üniversite birinci sıınıfın sonlarına doğru Ahmet Akyıl'ın babası kredi kartları yüzünden sürekli intihar ediyordu ve biz de aynı rutinlikte çıkarmaya gidiyorduk hastaneye. Bir gün asansör beklerken Kardiyoloji bilimindeki feryatlar içimi yakmıştı. İnsanoğlu hep meraklıdır ya, gittim ve doktorun sakinliği başımı döndürmüştü. Öyle ki midem bulanmıştı. Adam ''lütfen sakin olun, hastamız sadece ex oldu'' diyordu, etrafındaki insanlar duvarları çatlatacak derecede çığlık atıyordu. ''EX'' kelimesinin tıptaki anlamı ''ölüm''müş. Ahmet,''bir gün bu sahneyi ben de yaşayacağım, prova oldu.'' demişti. Sonra da gülmüştü. Babasının yanına kadar kahkahaya dönüşmüştü bu gülüş. İnan bana moruk, böyle içten gülüş görmemiştim. Ulan yemin ederim, hiç kimse sürpriz doğum gününde bile bu kadar içten gülemez. Fakat aynı kahkaha babasını görünce bitmişti. İnsan her sike alışıyor lan. Nefret ettikçe alışıyorsun. Nefret ettikçe saplanıyorsun dünyaya. Nefretin seni ayakta ve hayatta tutuyor. Buna acı da eklenince Japon yapıştırıcısıdan daha sıkı oluyorsun, nefret ettiğin hayatına. Nefret ve acı, gülümsemeyi öğretiyordu insana. En zor rolü bu olsa da öğreniyordu bir şekilde, insan. Yalanlara da öyle. Yalan, bisiklet kullanmaya benziyor moruk. Önce zorlanıyorsun, sonra ellerini bırakacak derecede profesyonel oluyorsun bu konuda. ''Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar'' atasözü var ya, anasını sikiyorsun o atasözünün. Kobralar secde ediyor dilinin önünde. O derece oluyorsun inan. Hayatımda bir kere yalan söyledim ve hala onun bedelini ödüyorum. İkincisini söylemeye götüm yemedi açıkçası. Çünkü söyleyeceksem, ilkinden büyük olmalıydı. Ahmet'in ilk intiharda-ki ses tonu ile on beşinci intiharda-ki ses tonu arasındaki fark, Antalya ile Moskova iklimi arasındaki fark kadardı. Alıştıktan sonra her şey böyleydi moruk. Kafa kesme sahnelerine bakamayan insan, yirminci videoya yemek yerken bakabilecek kadar olabiliyordu. İlk heyecanlar vardır hayatında. Onun anasını sikeyim ben, hiç tekrarı olmaz. Olmuyor. Doğduğum şehre yıllar sonra gidince küçüklüğüm gözlerimin önünde oynuyor ve ben artık sığamıyorum o kareye. Bunun tarifini nasıl edeyim be orospu çocuğu? Şimdi İlber Ortaylı siki yemiş gibi birileri çıkıp, ''e yarram ne bekliyordun ki?'' demeden önce söyleyeyim, ben bu amına koduğumun dünyasından hiçbir şey beklemiyorum. Çünkü beklentinin cinsel organını yemekten kevgire döndüm. Beklenti bana geldiğinde pedofiliydi annem. Çok küçük yaşlarda ettiğim duaların karşılığını bulamadım ben. Bunun ne demek olduğunu ne sen anlarsın, ne de ben senin o sadece çıkarların için kullandığın beynine sokabilirim. Bunu deyince aklıma Hakan Günday'ın ''matematiği kötüydü ama çıkarlarını iyi hesaplardı'' sözü geldi. Her neyse. Lan o değil de bizde bazı kalıplar var ya, üstte belirttiğim İlber Ortaylı benzetmesi yapınca aklıma geldi, bir şey olunca ''deli mi sikti'', ''müneccim boku mu yedin'' denir hani. Oğlum çok komik lan. Aklıma Yeşilçam filmleri geldi. İbnenin biri kabadayıya kan veriyor sonra da adamın huyu suyu değişiyor. Bence ''deli mi sikti'' sözünden ilham alınmış. Sanki keramet sikte, kanda, bokta anasını sikeyim. Gerçi ne olacak, çok görmeyin, AIDS hastalığını sadece cinsel yolla bulaştığını çivilersen bize, olacağı budur. ''Delilik'' bir hastalıktan çok seçimdir taşşağını yediklerim. Fakat bunu kimseye söylemezler. Çünkü Dövüş Kulübü'nün birinci kuralı: kimseye bahsetmemektir. Hehehe. Kendimi kulüpten atılmış eleman gibi hissettim lan. (buraya üzülmüş bir surat gelecek) Acılar somuttur fakat gözle görülmez. Tıpkı "plastik", "kredi", "Trabzon", "elektrik" gibi ünlü harf olmamasına rağmen okumamızın tersi gibi. Orada "ı" ve "i" harfi yok, ancak var gibi okuyorsun. Bazı şeyler de böyle moruk. Anlatamıyorsun, tarif edemiyorsun, görüyorsun ama olmuyor. Geçen yazıda "İmam Hatip Lisesi önündeki Atatürk büstü" örneği vardı ya, onu anımsa şimdi. Ne kadar nefret edersen et, belli bir zaman sonra "görmezden gelme" yeteneğini keşfediyorsun ve fark etmiyorsun nefretini. Varlığını yok olunca biliyorsun. Her şeyde olduğu gibi. Sahip olduğum tüm parayı verdiğim ilk şey "Grup Duman, Alışman Lazım" kasetiydi. Evet, kaset. Sebebi de "benim" diyebildiğim tek dostumun babam tarafından elimden alınmasıydı. Bir köpekten bahsediyorum. İsmi Duman. O sebeple aldım kaseti. Üstünde de bana söylenmiş gibi bir söz vardı. "Belki Alışman Lazım" diyordu kaset. Ama en çok "Haberin Yok Ölüyorum" parçasını dinledim. Sevgilim yoktu lakin acı çekiyordum. Kolum kopmuş gibi hem de. Acıklı film seyrederken hissettiğin her şeyin sana kafa atması lan işte, anla. Herkesin en gereksiz tribi vardır moruk. Benimki de buydu, geçmişe bakınca. Saatin akrebini ve yelkovanını aynı sayılarda yakalayınca "acaba biri beni düşünüyor mu?" olayı var ya, hatta sevgililer birbirine mesaj atar. "Aşkım sen de beni mi düşünüyorsun?" sorusuna, cevap olarak "evet aşkım" yalanının olduğu mesajdan bahsediyorum. Ha işte o mesaj ne kadar yapmacıksa, o kadar tiksiniyorum dünyadan. İyice, hoşlandığı kızla konuşurken konuya giremeyen bebeler gibi oldum lan. Bir türlü konuya giremiyorum, çorba ediyorum. Sıkılıyor musun? Neyse. Biraz girmeye çalışayım konuya. Rahatsızlığımın sebebi psikolojikmiş lan. On yıl önce sebebini buldular, şimdi de adını. Psikoz-muşum. Doktorla konuştukça sırasıyla duygusal psikoz, şizofrenik psikoz, bipolar, ünipolar olduğumu düşündü. Abi doktorlar çok değişik lan. Bir cümle içinde iki farklı hastalık ismi koyabiliyorlar. Hatta ikisini birleştirip başka bir hastalık bile bulabiliyorlar. Adama anlatamıyorum diyorum. Bana güvenebilirsin diyor. İyi de amcık, benim sorunum güven değil ki. Anlatamamak. Yani istem dışı bir şey. Bknz. Tik. Güvenmemek bir seçim. Bunu idrak edemiyor işte. Sonra bana güven diyor. Güvendiğim orospu çocuklarını bir bilse bu soruyu sorduğu için öz anasına söver. Ama farkında değil. Biraz anlatıyorum. O kısacık sürede bile önce hasta olduğumu düşünüyor, sonra bu hastalığa isim arıyor. Imm Cihan Bey, sanırım hastalığınız depresip style. Yok yok Ceyhan Prensi Adana. Amın feryadı. Yanlış anlama moruk, derdim beni anlaman veya taktir etmen değil. Kevin Costner'ın oynadığı Su Dünyası filminde tek gözü olmayan adam "sifonla çıkmayan pisliksin" diye bir cümle kurmuştu, tam benim içimi anlatmış lan. Valla bak. Benim içim de öyle. Temizleyemiyorum. Hep rahatsız eden bir şeyler kalıyor ne yaparsam yapayım. Sifon mu yetersiz, yoksa pislik mi inatçı, bilmiyorum. Bildiğim tek şey hep orada olması. Temizlemek isterken de başka bir yeri pisletiyorum. Hani parmağında bir et parçası çıkar ve onu çektikçe aşağı doğru iner ya, çekerken hoşuna gider fakat bittiğinde acı başlar. Tam böyle lan. Tam bitti derken 90+'da gol yemek gibi, sevdiğin kadına evlenme teklif edeceğin gün "sıkıldım, ayrılalım" mesajı almak gibi, hatta bir oyla seçimi kaybetmek gibi. Bir türlü olmuyor. Asıl zor olan bunu insanlara sezdirmemek. Ajan olmak ne pis bir şey lan. Korku filmlerinde katil çıkan bahçıvan olmak nedir bilmiyorsun amına koyim. En fazla espiri yaparsın, ya da Şahin K. filmlerinden bilirsin göt lalesi. (Nilgün Marmara'nın Kırmızı Kahverengi Defter kitabı aklıma geliyor göt lalesi deyince) Hem neyi anlatayım lan? Allah için söyle; imlayı trip atarken kullanan, pisliğini kapanarak örtmeye çalışan, bulduğu her kız numarasına boş mesaj atıp delikanlı pozu kesen, feysteki kızlara güvenmem deyip aynı platformdaki kızlara kırılgan aşık rolü yapan, Allah kitap deyip pedofili olan, arkasından sövdüğü adamlara içten içe özenen mallara neyi anlatayım? Cobain'e nazire yapmak gibi olacak ama hangi doğruyu sokayım bu mallara? Şu fontu değiş, gözlerim bozulacak diyen insanlar da var. E ben yazarken hem ruhen, hem bedenen, hem de manen kör oluyorum. Öyleyse okuma atın taşa sıçtığı.(bu küfrü demin bir yerde duydum lan, çok hoş bence) Zaten doğruluk veya gerçeklik vaadi vermiyorum amına koyim. İçimden geleni yazıyorum, içinden geliyorsa oku, gelmiyorsa okuma. Bu kadar basit. Ataması olmayan öğretmenleri getir gözünün önüne. Hayat böyle işte. Hep kayıp. Ne kadar çalışırsan çalış bitecek. Hem de hiç hazır olmadığın anda. İntihar dahil, kamyon kazası hariç değil. Ne boktan değil mi? İnançlıysan iki kere boktan. Sevinme amın oğlu; değilsen de iki kere boktan. Neyse bu kadar yeter. (Neyse fak der gibi oldu. Hihihi)
01.07.2020
0 notes
revnaktarblog · 5 years
Text
Bir japon atasözü der ki:
Pişmanlık duymayanı bağışlamak suya resim yapmakla birdir.
0 notes
dogumgunumesajlari · 7 years
Text
ESPRİLİ SÖZLER
♥TEMELIN EVI YANMIS ODALARI DUZ :)
♥ OSMAN-I AHALIDE TERFIY-I TEMAYUZ ILIM IRFAN ILE OLMAZ.. YA OLACAK KUVVETLI ILTIMAS YA OLACAK MADENI HAZ.. YA DA OLACAK DELIKLE TEMAS..
♥ BIR ÇIN ATASÖZÜ DERKI; KAKONO HAKIRI SOKOMOYU TOKAJI; ANLAMI:NEKADAR DÖNERSEN DÖN G.T YINE ARKADADIR
♥ SENSİZ GEÇEN GÜNLERİN İÇİNE SIÇARIM SENİ BİRAN GORMESEM CANIMA KIYARIM EĞER BİR GÜN ÖLÜRSEM MEZARIMA TOPRAK ATMA O KÜREĞİN SAPINI G..ÜNE SOKARIM
♥ ADAMIN BIRI WARMIŞ IKINCI DÖNEM KURTARMIŞ!!!!! IHI IHI IHI :-))))))
♥ BIR ÇIN ATASÖZÜ DERKI; KAKONO HAKIRI SOKOMOYU TOKAJI; ANLAMI:NEKADAR DÖNERSEN DÖN G.T YINE ARKADADIR
♥ BAŞKALARININ SENI EZMESINE IZIN VERME; EHLIYET AL, SEN ONLARI EZ…
♥ YAVRU MAYMUN ANNESINE SORAR: -ANNE BIZ NEDEN ÇIRKINIZ? ANNESI CEVAP VERIR: -HALINE ŞÜKRET SEN ŞU MESAJI OKUYANI BIR GÖRSEN!
♥ SENSİZ GEÇEN GÜNLERİN İÇİNE SIÇARIM SENİ BİRAN GORMESEM CANIMA KIYARIM EĞER BİR GÜN ÖLÜRSEM MEZARIMA TOPRAK ATMA O KÜREĞİN SAPINI G..ÜNE SOKARIM
♥ BUGÜN ADAMIN BIRI GEÇ KALMIŞ VE KARŞIDAN GELEN BIRISINE SAAT KAÇ DEMIŞ VE DER DEMEZ BIZIMKININ SAATI KAÇMIŞ E HADI GÜLÜN:)))
♥ BİRGÜN ADAMIN BİRİ EVE GEÇ KALMIŞ VE KARŞIDAN GELEN BİRİSİNE SAAT KAÇ DEMİŞ VE DER DEMEZ BİZİMKİNİN SAATİ KAÇMIŞ E HADİ GÜLÜN :)))
♥ 1 DAKIKA IÇINDE TELEFONUNUZ BOZULACAKTIR. ANLAYIŞINIZ IÇIN TEŞEKKÜR EDERIZ.
♥ NIYE ÖYLE APTAL APTAL BAKIYORSUN? BENIM BEN, CEP TELEFONUN. ÇANTANDA DURMAK BOĞUCU VE KARANLIKTI. BENI ÇIKARDIĞIN IÇIN TEŞEKKÜR EDERIM!
♥ BILIYOR MUSUN, AZ ÖNCE NE OLDUĞUNU ÇOK IYI BILIYORUM BEN.. NE MI OLDU? TELEFONUNA BU MESAJ GELDI.
♥ DIŞLERIN TIPKI YILDIZLAR GIBI SARI VE BIRBIRINDEN O DERECE UZAK. ARADA ONLARI FIRÇALASAN?
♥ “2006 YILDIZINA GÖRE; PARA: YILDIZIN GÜLÜMSÜYOR, SAĞLIK: YILDIZIN GÜLÜMSÜYOR, IŞ: YILDIZIN GÜLÜMSÜYOR, SEVGI: YILDIZIN GÜLMEKTEN ÖLÜYOR!!! “
♥ “FAZLA DÜŞÜNME, BAKMA ÖYLE BÖN BÖN. MESAJ GELDI IŞTE, OKUSANA KARDEŞIM.. SANA BIR DE NASIHAT VEREYIM BARI; NE KADAR AZ DÜŞÜNÜRSEN HAYATTA O KADAR BAŞARILI OLURSUN! ”
♥ SANA SARILMAYI O KADAR ÇOK SEVIYORUM KI. ÇÜNKÜ O SIRADA YÜZÜNE BAKMAM GEREKMIYOR.
♥ SEN LIKÖR GIBI TATLI, TEKILA GIBI ÇARPICI, VISKI GIBI ASIL, KONYAK GIBI SICAK, ŞAMPANYA GIBI ÖZEL, ŞARAP GIBI TUTKULU, MALIBU GIBI EGZOTIK, KOKTEYL GIBI MUHTEŞEMSIN.
♥ BIR KÖPEK ILE BIR ERKEK ARASINDA NE FARK VARDIR? -KÖPEK SADECE HALIYI KIRLETIP MAHVEDER, ERKEK ISE TÜM YAŞAMINI MAHVEDER. ♥ ŞU ARABA BENIM OLSUN. 5 MILYAR BORCUM OLSUN. SATINCA ÖDERIM.
♥ EY BOYDAN YANA FUKARA KALMIŞ INSAN BIRGÜN ÖLÜP TOPRAK OLACAN, BIR TOHUM FILIZLENECEK OT OLACAN BIR ÖKÜZ SENI YIYECEK VE SIÇTIĞI BOK OLACAN VE HALA AYNI KALACAN..
♥ ELLERIYLE BEYAZ VUCUDUMU ELLEDILER DUDAKLARIYLA EMDILER, ATESIYLE YAKTILAR, BILMEM NE ISTEDILER BENIM GIBI SIGARADAN?
♥ BU GÜZELLIK, BU ZEKA, BU AKIL, HELE ŞU ANLAM DOLU GÖZLERIN BÜYÜSÜ, ALLAH BÜTÜN GÜZELLIKLERI BIR YERDE TOPLAMIŞ.NEYSE KENDIMDEN ÇOK BAHSETTIM EEE SENDEN NABER?
♥ NIYE ÖYLE APTAL APTAL BAKIYORSUN? BENIM BEN, CEP TELEFONUN. ÇANTANDA DURMAK BOĞUCU VE KARANLIKTI. BENI ÇIKARDIĞIN IÇIN TEŞEKKÜR EDERIM!
♥ ASK BITKI ISIMLERIYLE BASLAR HAYVAN ISIMLERIYLE BITER!!!
♥ SÜRÜNÜN SÜRÜNÜN ANNENIZDE SÜRÜNSÜN BABANIZDA, ÖMÜR BOYU SÜRÜNÜN ARKO KREMLERI…
♥ TANRIDAN BIR ÇIÇEK ISTEDIM, O BANA BIR BAHÇE VERDI. TANRIDAN BIR AĞAÇ ISTEDIM, O BANA BIR ORMAN VERDI. TANRIDAN BIR GEYIK ISTEDIM SENIN NUMARANI VERDI.
♥ AĞACA ÇIKIPTA AŞAĞIYA BIR TÜRLÜ INEMIYEN FIL NE YAPARBIR YAPRAĞIN ÜZERINE OTURUP SONBAHARIN GELMESINI BEKLER, SONBAHARDA YAPRAKLAR DÖKÜLDÜĞÜNDE O DA AŞAĞIYA INMIŞ OLUR…
♥ EGER KISI;HEM AKILLI HEMDE ÇALISKAN ISE TAKDIR ET, AKILLI DEGIL, ÇALISKAN ISE DIKKAT ET, AKILLI OLUP TEMBEL ISE IKAZ ET, HEM AKILSIZ HEM DE TEMBEL ISE IMHA ET!
♥ MERMI YANAKLIM JARJÖR DUDAKLIM NE MERMIM KALDI NE MÜMINATIM AŞK BAKMAKTAN IBARET OLSAYDI ÖKÜZ TRENE AŞIK OLURDU.
♥ HEY GARSON; BANA KALBIM KADAR YANIK BIR DÖNER, DÜŞÜNCELERIM KADAR KARIŞIK BIR SALATA, VE ACILARIM KADAR KOYU BIR KAHVE GETIR.
♥ BIR GÖRSEN SANA OLAN SEVGIMI, KARSISINDA DIZ COKER MERHAMET DILERSIN. AMA ASKIM SANA BAKACAK KADAR KUCULMEDI. SEN BIR TERZININ KIZI BEN SE BIR FABRIKATORUN OGLUYUM. BIRLESMEMIZ IMKANSIZ…
♥ SANA BIRSEY SOYLEYEYIMMI? BIR DAHA BENI RAHATSIZ ETME. BENIM PISLIKLERLE ISIM OLMAZ. ALLAH KAHRETSIN SENI.HAYATIMI MAHVETTIN ALCAK SIGARA…
♥ GERÇEKLERI TÜRKAN ŞORAY, TARIHI DE GÖNÜL YAZAR….
♥ ADAMIN BIRI ATA BINMEYE BAYILIYORMUŞ ATA BINMIŞ AT BAYILMIŞ.HAH .HAAA …HA..
♥ 3 JAPON SIRA ILE UÇAKTAN ATLAMIŞ JAPONLAR ÖLMÜŞ SIRA DA PARÇALANMIŞ.
♥ BANA GECEYI ZINDAN ETTILER. AF ÇIKACAK DIYE SABAHLADIM.
♥ BIZI ÇEKEMEDILER HALAT KOPTU.
♥ SÖZ GÜMÜŞ OLSAYDI SÖZLÜĞÜ OLAN HERKES KÖŞEYI DÖNERDI.
♥ ESIMLE TEK ORTAK YANIMIZ, AYNI GÜNDE EVLENMIŞ OLMAMIZ…
♥ AŞK ÇILGINLIĞIN EN ZEVKLI TÜREVIDIR, ÖPÜŞMEK ISE ENTEGRALI…
♥ DURUN! BURADA NEFES ALMAYIN, DAHA UCUZ BIR YER BILIYORUM…
♥ BAŞKALARININ SENI EZMESINE IZIN VERME; EHLIYET AL, SEN ONLARI EZ…
♥ KABADAYILIĞA YER YOK DEMIŞLER, KABADAYI AYAKTA KALMIŞ…
♥ SON GÜLEN SEN OLACAKSIN: ÇÜNKÜ ALGILAMA SORUNUN VAR…
♥ ♥ANAOKULUNDAKI IKI AFACAN: -BEN BEBEKLERIN NASIL DOĞDUĞUNU BILIYORUM. -BEN DE BEBEKLERIN NASIL OLMAYACAĞINI AKILLIM!…
♥ YAŞINIZ KAÇ?-VALLAHI HER YIL DEĞIŞIYOR…
♥ APTALLARIN DAHI YAPAMAYACAĞI ŞEY YOKTUR, ÇÜNKÜ ONLARDA KENDI ÇAPINDA BIRER DAHIDIR.
♥ ADAMIN BIRI BIR GÜN SINEK ILACI ALMAYA GITMIŞ.ECZACI SORMUŞ: SINEĞINIZIN NESI VAR?
♥ BENDE ŞEYTAN TÜYÜ YOK EPILASYONLA ALDIRDIM.
♥ YAZILIDAN SIFIR ALDIM AMA, ÖNEMLI OLAN KATILMAKTI.
♥ OĞLUMUN ADINI MAFYA KOYDUM ARTIK BEN DE MAFYA BABASIYIM.
♥ HATIRA HATIRA DEDIN BAŞIMIN ETINI YEDIN AL SANA BIR HATIRA SENIN GIBI KATIRA
♥ KADININ BIRI YOLDA YÜRÜYORMUŞ HAMILE KALMIŞ.NEDEN: ÇÜNKÜ YOL DÜZMÜŞ…
♥ BIR APTALI BIR HAFTA NASIL BEKLETIRSIN? HAFTAYA SÖYLERIM …
♥ SANA BODURUN SELAMI VAR HANGI BODUR MU? KALE BODUR
♥ SANA KULUMUN SELAMI VAR. HANGI KULUM MU? ENDOPLAZMIK RETIKULUM
♥ ARKADAŞLARLA BI MÜZIK GRUBU KURMAYA KARAR VERDIK..BEN GITAR ÇALICAM, SANADA BASI VERICEZ :)
0 notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Bir Japon atasözü der ki; Muhalefete muhalefet ettiğiniz kadar, iktidara muhalefet etmiyorsanız, ipiniz iktidarın elinde demektir...
0 notes