Tumgik
#Bacağını
dogtrainingblogs · 2 years
Text
Afganistan'da Hayat Kurtarırken Bacağını Kaybeden Köpek Vefat Etti
Afganistan’da Hayat Kurtarırken Bacağını Kaybeden Köpek Vefat Etti
GÜNCELLEME 7/21/2021 – Bu gezegende 14 harika yıldan sonra, Alman Çoban Lucca yaşlılıktan öldü. Michigan Savaş Köpeği Anıtı’nda tam bir askeri cenaze töreni aldı. Cesur yavru, 400 devriyeye liderlik ettikten ve işte bacağını kaybettikten sonra bu onuru hak ediyor. Denizci Başçavuş Chris Willingham, birçok arkadaşı ve meslektaşı saygılarını sunarken, köpek kahramanın küllerini mezar alanına…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mel-inoe · 8 months
Note
soru şu; neden kankinin bacağından tutuyorsun ve o neden senin elini tutuyor araba kullanırken. Kankilik ilişkileriniz elinizin boyutundan daha tuhaf
KSKWĞQSLKWOWŞSZXMDLW
0 notes
tipitip213 · 1 month
Text
Striptiz
Kocamla boşanalı 6 yıl oldu. 17 yaşındaki oğlumla beraber yaşıyorum. Küçük yaşta evlendirilmiş amca çocuklarıydık kocamla… Ben daha kadınlığın, evliliğin ne olduğunu anlayamadan başka bir kadına kapılıp gitti. Bir daha da yüzünü görmedik, sadece bize bir arkadaşı ile kimseye muhtaç olmayacağımız bir para yollar..
Oğlumla çok iyi anlaşırız. Birbirimizin arkadaşı, desteği, can yoldaşı olduk. Aynı şeylerden hoşlanır, her şeyi birlikte yapar, her yere birlikte gideriz. Aramızda sır, kaç göç yoktur. Her şeyi sakınmadan, çekinmeden konuşuruz. Ergenlik dönemini atlatabilmesi için, yanlış şeylere kapılmaması için cinsel eğitimini de ben verdim, merak ettiği her şeyi anlattım, her sorduğuna açıklıkla cevap verdim.
Birbirimizin yanında çekinmeden soyunur, giyinir, evin içinde hele sıcak havalarda iç çamaşırlarımızla dolaşırız. Küçüklüğünden beri canı sıkıldığında korktuğunda gelir benim yanımda yatar, uyur. Yani birbirimizden hiç çekinmeyiz.
O yaz hava çok sıcaktı. Sık sık duşa girip çıkıyorduk, üstümüzdeki fazlalıkları atmış, öyle dolanıyorduk evin içinde… Televizyonda yeni vizyona giren bir filme dalmıştık Film bitti, ben kalkıp mutfaktan buzdolabından dondurma almaya gittim. Bu sırada seksi bir film başlamış, nefis bir kadın striptiz yapıyordu ben içeriye girdiğimde…
Tolga öylesine dalmıştı ki kadına, ağzı açık, içine düşecek kadar ilgiyle, eli apış arasında izliyordu filmi… Salonun girişinde şaşkınlıkla onu izledim ben de… Oğlumu o ana kadar hiç böyle istekli, kadınlara ilgi duyan bir erkek olarak görmemiştim. Ben de oğlumu ağzım açık seyrediyordum. Beni fark ettiğinde çok utandı, hemen kanalı değiştirmeye çalıştı. Onun bu suçüstü yakalanmış, utangaç tavırları hoşuma gitmişti. Gülerek,
“Oğlum neden değiştirdin? Beğendiysen seyredebilirsin. Artık yetişkin bir erkeksin sen…” dedim ve elinden kumandayı alıp tekrar eski kanala döndüm.
Şimdi kadın erotik danslar yaparak soyunuyordu. Tolga yan yatmış, uzandığı yerde benim getirdiğim dondurmayı kaşıklarken, bir yandan da benimle beraber filmi izlemeye devam ediyordu. Öyle etkilenmişti ki önündeki kabarıklık bir anda büyüdü gözlerimin önünde. Altında slip külot vardı, taş gibi olan erkekliğinin başı bir anda küloduna sığmadı, dışarı çıkıverdi. Öyle utandı ki, benim daha fazla görmemem için hemen sıçrayarak yüz üstü yere uzandı.
Tolga’nın bu beklenmedik hareketi öylesine sevimli ve komikti ki kendimi tutamadım, gülmeye başladım. Tolga ise mosmor oldu, ne yapacağını bilemeden utançla ekrana bakıyordu. Ben de daha fazla utanmaması için kendimi zorlayarak gülmeme engel olmaya çalıştım. Filmi izlemeye devam ettik. Ekrandaki kadın bacağını havaya bir kaldırdı, amı olduğu gibi göründü. Çok, aşırı kıllı bir kadınlığı vardı kadının… Dayanamadım,
“Iyy… İğrenç” dedim. Gözünü kadının kıllı organından ayırmadan,
“Neden anne?” dedi
Bakımlı bir kadında bu kadar uzun kıllar olmaz” dedim. “Hem vücudu da çok orantısız. Üstelik iyi dans da edemiyor..” Benim bu ifade şeklim de onun çok hoşuna gitmişti herhalde…
“Sanki sen daha iyisini yaparsın da…” dedi gülerek.
Bak sen şu yaramaza… Canım oğlum beni sünepe bir ev kadını olarak görüyordu. Bir kadının çıplak dansını ilgiyle izleyen oğluma baktım, bir de filmdeki kadının dans diye yaptığı saçma hareketlere…
Dayanamadım, balkon tarafındaki kalın perdeleri de kapadım, yatak odasına gittim.. Üzerimdeki etek bluzu, çamaşırlarımı çıkardım. Çekmeceden beyaz dantel G-string külot sütyen takımı giydim.Yatağımın baş ucunda süs olarak duvarda duran uzun beyaz tülü tüm vücuduma sardım. Salona gittiğimde Tolga hala bıraktığım yerde filmi izliyordu. Televizyonun önüne geçip kapattım. Gözlerini hayretle açmış, bana bakıyordu.
“Bak bakalım beyefendi, dans nasıl olurmuş seyret te gör…” dedim gülerek… “Ama aramızda bir sır olacak kabul mu?” diye de sordum.
“Tamam annem” dedi. Ben salondan dışarıya çıktım, kendimi göstermeden Tolga’ya seslendim,
“Şu slow dans müzik cd sini tak ve sesi biraz aç…”
Dediklerimi yaptı. Nefis bir slow müzik yayıldı odaya.. Tüllere sarılmış, dans ederek girdim içeriye… Kıvrılarak, bükülerek, tüm seksiliğimi kullanarak bildiğim figürleri sergilemeye başladım. Dönerken girişteki duvarda boy aynasında kendimi görebiliyordum. Emindim ki, az önce striptiz dansı yapan kadından daha iyi dans ediyordum ve şeffaf tüllerin içerisinde ondan daha seksiydim.
Gözüm Tolga’ya ilişti. Önündeki kalınlık daha da artmıştı. Zaptetmekte zorlanıyordu çocukcağız… Dudakları yarı aralık, nefes almadan, gözünü kırpmadan beni izliyordu. Gülümsedim, dans etmeyi kesmeden seslendim,
“Tolga, külodunu çıkar, yoksa seninki kırılacak” dedim.
Beni ikiletmeden hemen dediğimi yaptı. Yaşına göre çok çok büyük olan ve şimdi benim erotik dansımın etkisiyle iyice sertleşmiş, kazık gibi olmuş siki yayından boşalmış ok gibi fırladı. Öyle şahane bir görüntüsü vardı ki… Dayanamadım, dans etmeyi bırakıp bir an uzandığı yerde antik çağ heykeli gibi görünen yakışıklı oğluma baktım,
“Yarabbim bu ne güzel bir erkeklik..” diyebildim. ”Nefis.. Boyu harika, ama biraz fazla kalın..” dedim ve gülmeye, kendimi toplamaya çalıştım.
Sonra şaşkın şaşkın ona bakarak dans etmeye devam ettim. Şimdiye kadar iç çamaşırlarıyla çok görmüştüm onu… Birkaç yıl öncesine kadar çıplak banyo yaptırıyordum, ergenlik döneminden bu yana kendisi yıkanıyordu. Ama banyoda sırtını çok keselemiştim. Sporla uğraştığından atletik, kaslı, erkeksi vücudunu çok iyi biliyordum, en ince detayına kadar… Ama hiç böyle kobra gibi bir erkeklik organı bacaklarının arasında havaya dikilmiş, bana şaşkın ve istekle bakarken görmemiştim. Ne zaman böyle koca yaraklı bir erkek olmuştu benim minik oğlum?
İçim bir hoş olmuştu. Kendimi zorlayarak dans etmeye devam ettim yavaş yavaş… Şimdi hareketlerim daha da erotikleşmişti. Tolga da bir acaip görünüyordu. O da benden etkilenmiş gibiydi. Sanırım dayanamıyordu, erkekliğinin damarlarını görebiliyordum. Elini erkekliğine götürdü, sıvazladı… Kısık bir sesle bana seslendi
“Anne… Dans etmesen de bana o kadın gibi striptiz yapsan…” Şaşırdım bu isteğine,
“Neden Tolga?”
“Şey…” Eliyle kazık kesilmiş penisini işaret etti, “Kazık gibi sertleşti anne… Çok acımaya başladı… Lütfen… Sana bakarak rahatlamak, mastürbasyon yapmak istiyorum…”
“Aaa… Olur mu hiç öyle şey Tolga? Annene bakıp mastürbasyon mu yapacaksın? ”
“Ne olur sanki… Hadi kırma beni… Lütfen… Sanki seni hiç çıplak görmedim şimdiye kadar… Değişen bir şey yok ki… Tek yapman gereken üstündekileri dans ederken çıkarıvermek…”
Gözlerine baktım. O çocuksu bakışları yoktu şu anda, bir erkeğin beni arzulayan, isteyen, sikici bakış ifadesi gelip yerleşmişti. Tüylerim ürperdi. İçimdeki kadın kıpırdandı. Zaten erkekliğinin nasıl kalktığını gördüğüm andan beri ayaktaydı arzularım… Yapmamalıydım ama nasıl olduğunu anlayamadan bir anda ağzımdan
“Tamam, peki canım…” sözü çıktı. Sanki konuşan onun 17 yıllık annesi değil, bir kadındı, bir başkasıydı… “Ama ben sadece soyunucam. Sen de sadece beni izleyeceksin. Oturduğun yerde kendine ne yaparsan yap… Sonra da bugünü, bu dansı, olanları unutacağız, tamam mı?” dedim. Sevinçle, gözleri parlayarak,
“Okey annecim…” dedi, altına büyük minderi alarak yere oturdu.
Dansa devam ederek tam önüne geldim. Üzerimdeki çıplaklığımı örten şeffaf tülü yavaş hareketlerle, müziğin ritmine uyarak bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla aşağıya indirmeye başladım. Eli sertleşmiş sikini sıvazlayarak, gözünü kırpmadan izliyordu beni…
İstek dolu gözlerinin önünde yavaş yavaş çıplak bedenim meydana çıktı. Sonunda uzun tül ayaklarımın dibine yığılıp kaldı, ben de hareket etmeyi keserek gözlerine baktım. Ayak tırnaklarımdan tepeme saçlarıma kadar tüm vücudumu şöyle bir dolaştıktan sonra kesik bir sesle,
“Anne sen harikasın, tarif edemem…” dedi “Sana şimdiye kadar hiç bu gözle bakmamıştım. Öyle güzelsin ki… Anlatamam…”
“Sen de her kadının aklını başından alacak kadar yakışıklı ve etkileyicisin.. Hele erkekliğin beni çok etkiledi…” diye yanıtladım.
Yerde, minderin üstünde oturan çırılçıplak oğlumun önünde, üzerimde sadece kırmızı renkte G-String şeklinde incecik bir külot, ve onun takımı askısız bir sütyenle yarı çıplak ayakta duruyordum. Külodun ip şeklindeki ağı, am dudaklarımın arasına girmiş, klitorisime sürtüyor, havayı bozmamak için tutup düzeltmekten çekiniyordum. 1.75 olan boyum dans için giydiğim ayaklarımdaki yüksek topuklu ayakkabılarla daha da uzamış görünüyordu.
“Gerçekten, dediğin gibi filmdeki kadına taş çıkartırsın annecim… Kızıl saçlı, muhteşem bir afet duruyor karşımda…” dedi neden sonra… Durdu, çekinerek, “Anne nolur, çıkarsana üstündekileri…” diye yalvardı bana… Erkekliğinin damarları mor mor görünüyordu, başı da mosmor kesilmişti.
“Ne o? Dayanamadın mı bakiim?” diye şakaya vurmaya çalışarak sordum. “Hani sadece dans edecektim? Şimdiyse soyunmamı istiyorsun, yaramaz şey…”
”Lütfen, kırma beni… Bu kadar yaptın, sonuna getir bari…”
Yerde, minderin üzerinde oturuyordu, sırtını koltuğa dayamıştı. Bacaklarının arasındaki penis mızrak gibi havaya dikilmiş, şahane görünüyordu. Bir anda kararımı verip yanına diz çöktüm ben de… Soyunmaktan fazlasını yapacaktım.
Tolga’nın güzel sikini elime aldım, okşadım. Ateş gibi yanıyordu. Tolga sadece soyunmamı beklerken, benim birden bire çöküp kendini ellemem karşısında aptallaşıp kalmıştı. Sikini kavrayan ellerimin sıcaklığını, zevk verici temasını hissedince kıvrandı,
“Ohhh… Annecim… Ne yapıyorsun?”
“Sus canım… Kendini bana bırak…”
Dilimi çıkarıp avucumu yaladım, tükürükleyip ıslattım, kayganlaşan avucumun içinde sikini sıvazlamaya başladım. Tolga dudaklarını ısırarak bir inilti kopardı. Elini uzatıp kalçalarımı okşamaya başladı ama izin vermedim. Kalçamdaki elini çekip kenara bıraktım.
Kalktım, içeri gidip krem alıp geldim. Ellerimi güzelce kremleyip sikini sıvazlamaya başladım. Gözleri sikini okşayan ellerimde, yarı çıplak vücudumda dolaşıp duruyordu. Canım oğluma kendi ellerimle mastürbasyon yaptırıyordum. Fazla dayanamadı, bir anda kasılan sikinden fışkırmaya başlayan spermleri bir anda suratıma, dudaklarıma yağmaya başladı.
“Ahhh… Çok güzel… Harikasın annem… Ohhhh…” diye inliyordu. Ara vermeden okşamaya devam ettim. Son salvolar boynuma, göğüslerime geldi. Öyle çok boşaldı ki, şaşırmış vaziyette çıplak tenimdeki döl damlalarına bakıp kalmıştım. Ellerime bulaşan oğlumun menilerini ağzıma götürüp yaladım, temizledim. Güzel siki boşalmasına rağmen dimdik duruyordu yine… Ayağa kalktım,
“Kalk ve beni soy…” dedim.
Bu lafımı duyunca şok geçirmiş gibi yüzüme baktı. O an karşısındaki annesi değildi sanki karısı ya da çok arzuladığı bir kadındı.. Kalktı, arkama geçti, saçlarımı kaldırıp sütyenimin kancasını açtı, serbest kalan memelerim yay gibi fırladı. Sonra beni döndürüp kocaman biçimli fındık gibi başları ve dimdik memelerime hayran hayran baktı, ellerini uzatıp memelerime dokundu. Arzuyla dikleşen memelerimi titreyen parmaklarıyla okşadı. Hayran hayran bakıyordu onlara… Sonra eğilip memelerimi diliyle yalamaya, ağzına alıp emmeye başladı. Acemi oğlan ara sıra uçlarını dişliyor, ben de acıyla sıçrıyordum.
Dakikalarca memelerimi, göbeğime kadar olan bölgeyi öptü, emdi… Göğüslerim emilmekten kıpkırmızı olmuştu.. Aşağıya indi, öpe öpe küloduma kadar indi. Uzun süre memelerimin yalanıp öpülmesiyle kadınlığım içimden çağlayan zevk suları içinde kalmıştı. Islak amımın dudakları arasına sıkışan külodumun ağ kısmını dişleriyle ısırarak amımın dudaklarından kurtardı. Külodun bel kısmından tutarak yavaşça aşağı indirdi. Sanki erotik bir rüyayı yaşıyor gibiydim. Üstümde sadece topuklu ayakkabılar kalmıştı. Çırılçıplaktım karşısında…
“Yere uzan” dedim. Uzandı. Başını bacaklarımın arasına alarak diz çöktüm,
“Bana amımı anlatsana bir erkek olarak…” dedim. “Nasıl görünüyor? Güzel mi?” Biraz alçaldığımda burnu değiyordu kabarmış am dudaklarıma…
“Küçük iki pembe gül dudaklı, yapma bebek gibi pürüzsüz ve yumuşak.. Dudakların arasındaki bu sert şey ne anne?” dedi merakla…
“İşte meşhur klitoris o.. Kadının dayanamadığı tek nokta…” dedim.
Daha fazla dayanamadı, dudaklarını yapıştırdı o merak ettiği sert noktama, klitorisime… Çılgınca emmeye, diliyle yalamaya başladı.. Yıllardır bir erkek eli, gözü değmemişti vücuduma… Ve bugün amım yalanıyordu kıyasıya… Müthiş bir zevk başımı döndürüyordu. Dizlerim titriyordu. Kısık bir sesle acemi erkeğimi yönlendiriyordum.
İkimiz de dayanamadık. Az önce getirdiğim kremle sikini güzelce yağladım. Yattığı yerde havaya dikilmiş güzel sikin üstüne ata biner gibi oturmaya başladım. Sikinin kocaman başı benim o pembe dudakların arasına girdi yavaş yavaş… Yıllardır seks yapmadığım için amım çok dardı. Krem sayesinde zorla giriyordu… Dudaklarını ısıra ısıra, zevk sularından sikimin ıslanıp kayganlaşmasını bekleye bekleye, santim santim aşağı yukarı yaparak, derken dibine kadar sokup oturdum.
Bacaklarımın arası tamamen dolmuştu. Tolga ellerini uzatıp memelerimi mıncıklıyordu. Ben de onun kaslı erkek vücudunu okşuyordum sürekli… Kabaran klitorisim oğlumun kasıklarında eziliyor, memelerim mıncıklanıyordu.
İçimden zevk sularının boşaldığını hissettim. Bir iki aşağı yukarı yapınca içimin kayganlaştığını, duvarlarım zorlansa da biraz daha rahat hareket edebildiğimi gördüm. Sonra da oturup kalkmaya başladım. Tempolu bir şekilde yavaş yavaş çöküp doğruluyor, dibime kadar girmesini sağlıyor, sonra yukarıya başı dışarıya çıkana kadar yükseliyordum. Bir an siki kapıma dayanmış duruyor, sonra bir anda dibime kadar gömüyordum içime…
Artık dayanacak halimiz kalmamıştı ikimizin de… Benim minik oğlum sikici bir erkek olmuştu. Kazık gibi sikiyle içimi tamamen doldurmuş, ben üstünde hareket ettikçe o da kalçalarını indirip kaldırarak bana eşlik ediyordu. İkimiz de kasılmaya, çığlıklar atmaya başladık.
Duramıyorduk artık… Dünya yıkılsa ikimizin de duracak hali kalmamıştı. Ben nefes nefese kalıp Tolga’nın üstüne yığıldığımda o hala koca sikini alttan pompalayıp duruyor, taşaklarındaki son menileri de içime akıtıyordu. Sonunda sakinleştik, birbirimize sarılıp o vaziyette kaldık.
Kendimize geldiğimizde oğlumun kazık gibi siki hala benim daracık amcığımın içinde duruyordu. Yılların verdiği açlık yüzünden daha doymamıştım. Yana yuvarlanıp Tolga’yı üstüme çektim. Bacaklarımı aralayıp erkeğimi zevk odama davet ettim. O da beni kırmadı. İki kez boşalmasına rağmen taş gibi duran erkekliğini, döllerinden kayganlaşmış amıma daldırdı. Gidip gelmeye, pompalamaya başladı.
Bu defa uzun sürdü boşalmamız… Sona yaklaştığında öyle çılgınca bir zevk duyuyordum ki, kendimi kaybedip gözümden sakındığım oğlumun sırtına tırnaklarımı geçiriverdim. O da sırtındaki tırnaklarımın acısıyla, amımdan aldığı zevkle acı acı inleyerek orgazm olmaya başladı. Bir kez daha kendimizden geçtik.
O akşam yatakta beraber, birbirimize sarılarak, çırılçıplak vaziyette uyuduk. Oğluma verdiğim sadece bir gecelik fantezi sözünü unutmuştum bile… Ertesi gün uyandığımızda bizi yepyeni bir yaşam bekliyordu. Oğluma seks konusunda öğreteceğim çok şey vardı. O evlenene kadar onu tam bir erkek yapacaktım. Oğlunu hayata hazırlamaya çalışan yalnız bir anne olarak bu benim görevimdi.
120 notes · View notes
murat-o41 · 9 days
Text
KOCAM YÜZ��NDEN NAMUSUM GİTTİ (1)
Merhaba sevgili okuyucular.Başımdan geçenleri kimseyle gerçek hayatta paylaşmadım, çekindim. Burada yazmayı isteme sebebim okunmaktan çok aslında kendimi rahatlatmak. Mümkün olduğunca isim belirtmeden yazacaklarım maalesef gerçekte yaşamış olduklarımdır. 24 yaşımda evlendim. Şu an 30 yaşımdayım, eşim32. Henüz çocuğumuz yok, daha da 3-4 yıl daha erteledik. Eşimle uzak akrabayız, çocukluğumuzdan tanışırız. Benim evlenmeden önce bir kez sevgilim oldu. Sevgilimle çıplak olduk ama hiç cinsel birleşme yaşamadık. Hayatımdaki ilk ve tek erkeğim evlendiğimde kocamdı. Cinselliği birbirimizde keşfettik, hem kendi vücudumuzu hem karşı cins vücudunu tanıdık. Seksin çeşitlerini denedik; beğendiğimiz oldu beğenmediğimiz oldu. Genel olarak uyumluyduk.
ilk 3 yılımız böyle geçti. Hiç bir zaman bağıra çağıra sevişmedik ama bence bir sorun da yoktu. Cinsel birleşme ile orgazm olmadım hiç, ancak bunu dert etmedim. Eşim oral yolla boşalttı beni yeri geldiğinde. Bazen de mastürbasyon yaparak gerginliğimi aldım. Herkes yapar sonuçta. Fakat 3 yılın sonunda o erkeklerde olan kompleks eşimi de sardı sanırım. Güzel miydi, hoşuna gitti mi, tatmin oldun mu, boşaldın mı, neden boşalmadın soruları dönmeye başladı. Önceleri acaba ne yapsak sen boşalırsın cinsel birleşme ile gibi konular açtı. Birgün bu sorunu-ki bana göre önemli değildi- detaylı anlattırdı bana. Başlangıçta çok heyecanlanırım, azarım doğru, çok da ıslanırım, hem de çok. Ama bu ıslaklık aslında handikapım. Çünkü eşim içime girdiğinde o kayganlıkla boşluk hissi doğuyor, yok gibi oluyor içimde. Bunları anlattım.Bizim zevk alan sinir uçlarımız yukarıda, işediğimiz yerde, klitoris denen yerde. Birleşme anında o bölüm hiç hareketlenmiyor dedim. Kocamın organı içimdeyken ben anlamıyorum içimde olduğunu o zamanda ne boşalma oluyor ne orgazm. Tüm bunları anlatınca zaman içinde eşimde yetersizlik düşünceleri oluştu. ben öyle penis boyları konusunda tecrübeli yada meraklı biri değilim.
Ama işte eşimin penisi bir sigara kadar veya az daha uzun . sonuçta ben1,58im, eşim 1,69. Eşimin peniside boyuna uyumlu duruyor, büyük diyemem, ama küçük de diyemem. Eşim ise bu konuda biz sevişirken başka erkeklerden buyuk organlı erkkelerden konuşur oldu. Beni başkasıyla zevkle sevişirken hayal ettiğini filan anlatır oldu. Hiçbir zaman yanıt vermedim. Bu konuşmaları zamanla önceleri tatillerde sonraları istanbulda açık giyinmemi, vücudumun başkaları tarafından görünmesini istediğini ve cesaretlendirme çabaları takip etti. ben;” olur mu hiç” dedikçe bana “ne olacak sanki, kocan yanında, kimden çekineceksin” gibi şeyler söyledi. Bu öyle bir şeyki sanki normalmiş gibi hissediyor insan. Yani bu konular konuşuldukça, yaşanmaya başladıkça, heyecanlar hissedildikçe yaptıklarımız kötü değilmiş zannediyordum. Tatillerde yabancı erkeklerin vücudumun açılan yerlerine bakmaları, eşimin yanımda aç göğsünü, külodunu göster, bacağını aç gibi sözleri ile beni izleyen yabancılarla bakışmak, onlarla eşimin yanında gözgöze gelmek gülüşmek gerçekten çok heyecanlıydı. Daha sonra belki yazarım yine burada ama tekne gezileri, otel saunaları, plaj, cafeterya, avm mağazalarında defalarca eşimin tatlı gibi görünen baskılarıyla teşhircilik yaptım. Hep yanımda eşim olduğu için çekinmedim, o heyecanlar beni de hep azdırdı. hep daha istekli seviştik. gelgelim orgazm olmamam, sadece beni yaladığında boşalmam başka turlü penisiyle beni zevklendirememesi konusu değişmedi. Beraber evde porno film izletmek istedi eşim ama midem bulandı hep. Bir gün “bi sevgilin olsa kıskanmazdım “dedi. Kızdım tabii “sende gurur yok mu vs vs “dedim. eşim de “bu konuda gurur olmazki, evli barklı kadınsın kim ne diyebilir” gibi sözlerle hep bu berbat isteklerini doğalmış gibi gösterdi. Başka erkeklere vücudumu teşhir etmek çok rahat yaptığım bir şey olduğu için erkeklere karşı çekingenliğim hiç kalmamıştı. Ama bir yandan da özel olan şeylerimi kaybetmek çok korkutuyordu beni.
Eşim sanki ince bir planı işler gibi beni hep başka bir erkeğin yatağına sokmayı aklıma sokmaya çalıştı. Kim olacağını nasıl olacağını planlıyor bana soruyordu. Hep olmayacağını söyleyip hayal kurduğunu söyledim. inanın sevgili okuyucular ne başka erkek ne başka penis ne güçlü erkek hayali kurdum. İyi kötü elimdekiyle idare ediyordum. İnternetten olmaz, arkadaş olmaz, tanıdık olmaz, uzaklarda olmaz, yakında olmaz diyerek aylarca planlar yaptı. Plan yaptıkça benimle hep arzuyla sevişti. Eşimin o hali o istekli arzulu hali benimde çok hoşuma gdyordu. Neredyse adet dönemlerim hariç haftada 4-5 kez sevişip seks yapıyorduk.Ama hiç bi zaman beni tatmin edememesi hep eşimi kemirdi. Bir gün eşim eve gelince dediki: “buldum, bir arkadaşının, arkadaşının da arkadaşı hatta tanıdığı bir ajans veya aracıdan para ile kadın ayarlatırmış. yani seks yapmak için” eeee dedim “seni de böyle bir kadın olarak o adamla biraraya getiririz” dedi. ” buluşursunuz ve canın ne istiyorsa yaparsın” dedi. Sevgili okuyucular inanın o an başımdan kaynar sular döküldü. Bir fahişe veya eskort gibi bir yabancıyla buluşmak, namussuz olmak aklımı çok fena yaptı. Evet bunları konuşmak heyecanlı olabiliyor, ama fantazi olarak kalacak şeyler bunlar. Gerçeğini normal bir evli kadın nasıl yapar. Tabii itiraz ettim. Daha neler, ben bişey isteiyorum ki dedim. Eşim ” ya dedi yanlış anlama, heyecanlı olacak dedi. Buluşursunuz, oturursunuz, hoşuna gitmez canın yapmak istemezse kalkarsın dedi, ama düşünsene yabancı bi erkekle başbaşa kalman bile başlı başına bizi nasıl heyecanlandırcak”. Evet doğru böyle şeyler, teşhircilik, bakışmalar filan çok heyecanlı oluyordu, yemek yemek birlikte bir yabancıyla takılmak da heyecanlı olabilirdi. Ama seks yabancıyla seks yapmak, yazması kolay fakat yapılması hem ahlaka hem mantığa aykırı bir şey. Ben hayır dedikçe haftada iki üçkez eşim, o adamla en azından buluşmamın çok tahrik edici olduğunu, bunun onu çok etkilediğini hep anlattı. Öyle ki bir yemekten ne çıkar ki konusuna kadar indirgendi. sonunda kabul ettim. Kabul ettiğim andan itibaren korku heyecan panik şehvet tahrik olma hep bu duyguları aynı anda yaşadım. Kocamı boynuzlama düşüncesi ama onun bilgisi olması fakat namusumun önemi kafamda karışık hisler yarattı. Bir cumartesi gecesi randevu ayarlandı. Taa avcılarda otoban yanı bir otelde. Bize uzak olması yine de iyiydi.Eşime otele bırakacak ben arayınca beni alacaktı. O cumartesi öğleden sonra hazırlandım. Hatta hazırlandık. Eşim çocuk gibi mutluydu bir çamaşırı giyip çıkarıp ötekini, bir kıyafeti sonra diğerini giydim.Sonunda fazla açık olmayan askılı, eteği diz üstü, toplantı ve düğünlerde giydiğim yeşil elbisemi giydim.
Sade bir makyaj yaptım. Manken değilim ama vucdumu beğenirim. Yüzüm çok guzel olmasa da vucut hatlarım bence guzeldir. Ben hazırlanırken eşim heyecanla izledi, wc de iki kez masturbasyon yaptı. Onu hiç görmemiştim masturbasyon yaparken. Onun o hali bile beni çok heyecanlandırmıştı. Sonunda arabamıza binip otele gittik. Kalbim gümbür gümbür atıyordu. Otelin dış kapısında arabadan indim, eşim telefonumu bekleyceğini söyleyerek arabadan inmeden devam etti. Ben otel merdivenlerinden çıkarken adam kapıda bekliyordu. Beni tanıdı. Belli ki ya tarif edilmiştim ya da içgüdüsü kuvvetliydi. “hoş geldin” dedi otelin kapısında karşıladı, elimi öptü. Uzun boylu, geniş yapılı takım elbiseli temiz traşlı çok özenli bir beydi. Sanırım 40-45 yaşlarındaydı. Yakışıklı diyemem, sert yüz hatları vardı ama oldukça kalıplı yapılıydı. Ben sonuçta 1,58im, eşim 1,69 boyunda. Adam ise 1,80den uzundu. O Kontrast insana farklı bir his veriyor. Otelin lobisinden restaurantına geçtik. Masada sandalyemi tuttu, ben oturana kadar bekledi.Çok kibar çok nazik beyefendiydi gerçekten. Benim ise ellerim bile terliydi heyecandan. Yemeğimizi sipariş ettik, karşılıklı oturduk. Önce kısa konuşmalar, havadan sudan sonra yemek gelince ülkeden,ailelerden konuştuk. Evli olduğumu söyledim, hiç uzatmadı, “çok kişi var bu işi yapan” dedi ” canını sıkmma” dedi. o an diyemedim ben fahişe değilim. Değilim desem ne diyecektim. Eşim pezvnk mi diyecektim. Adam işini anlattı, hayatını anlattı, anladığım kadarıyla çük kültürlü varlıklı biriydi.Hırsları aşırılıkları olan biri değildi. İyi eğitimli aileden varlıklı ama iyi işi olan biriydi.Az gülüyordu ama gülünce çok tatlı oluyordu. O sert yüzü yumuşyordu. O güldükçe ben de rahatlıyordum. 8den 11 e kadar yemek masasında oturduk yedik içtik sohbet ettik alkol almadan çok guzel sohbet ettik. Konuhiç bi zaman sekse gelmedi. Hiç acelesi olmayan sakin biriydi. O anların tadını keyfini çıkardık
59 notes · View notes
sarlo01 · 29 days
Text
Kim söylemiş beni Süheyla'ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni'yi öptüğümü, Yüksek kaldırımda, güpe gündüz? Melahat'i almışım da sonra Alemdara gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatırım, fakat Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? Güya bir de Galataya dadanmışız; Kafaları çekip çekip Orada alıyormuşuz soluğu; Geç bunları, anam babam, geç; Geç bunları bir kalem; Bilirim ben yaptığımı. Ya o, Mualla'yı sandala atıp, Ruhumda hicranını söyletme hikayesi?
63 notes · View notes
fotografmekani · 11 months
Text
Tumblr media
Efsane 🔥 yırtmaçlı daracık etek giyip götünü bacağını gösteren türbanlı
208 notes · View notes
feudecendres · 10 months
Text
sokaklarda dolaşıyor, bir sinemaya giriyorsun; sokaklarda dolaşıyor, bir kafeye giriyorsun; sokaklarda dolaşıyor, trenlere bakıyorsun; sokaklarda dolaşıyor, daha yeni izlediğin bir filme benzeyen başka bir filmi gördüğün bir sinemaya giriyorsun, dışarı çıkıyor; fazla ışıklandırılmış sokaklarda dolaşıyorsun. odana geri dönüyor, üzerindekileri çıkarıyorsun. çarşafların arasına giriyor, ışığı söndürüyor, gözlerini kapatıyorsun. i̇şte çabucak soyunan hayali kadınların etrafında toplanma vakti. daha önce yüz kez okuduğun kitapları tekrar okuyup bıkma vaktin. gözüne uyku girmeden bir sağa bir sola dönme vaktin geldi. gözlerini karanlıkta fal taşı gibi açıp bir küllük, bir kibrit kutusu, son bir sigara bulabilmek için döşeğinin bacağını elinle yoklayıp üzerine yapışan mutsuzluğunu sakince ölçüp biçme vaktin geldi. gece uyanıyorsun. sokaklarda geziniyorsun, gidip bar taburelerine oturuyor ve kapanana kadar, saatlerce önünde bir bardak birayla ya da koyu kahveyle ya da bir kadeh kırmızı şarapla orada duruyorsun. yalnız ve ipsiz sapsızsın. ıssız caddelerde yürüyor, bodur ağaçların, boyası dökülen duvarların, karanlık sundurmaların yanından geçiyorsun. şehrin sonsuz çirkinliğinde kayboluyorsun. tek görebildiğin yıllar önce kuruyan çeşmeler, viran olmuş kiliseler, bitap düşmüş yarım kalan inşaatlar, solgun duvarlar, parmaklıkları seni hapseden parklar, kanalizasyon ağızlarında oluşan bataklıklar, fabrikaların devasa kapıları. meydanlarda ya da bulvarlarda sabırsız kalabalıklar, gözlerini cennete doğru çeviriyor.
mutsuzluk, üzerine çökmedi. neredeyse usulca sokuldu sana. titizlikle girdi hayatına, hareketlerine, saatlerine, odana. tavanındaki çatlakları, kırık aynanda gördüğün yüzündeki çizgileri, iskambil desteni eline geçirdi. bir hırsız gibi musluğundan damlayan suya sızdı. tuzak, bazen neredeyse seni neşelendiren, kibirlendiren, coşturan o duyguydu; tek ihtiyacının şehir, taşları ve sokakları, seni sürükleyen kalabalıklar olduğunu zannediyordun. tek ihtiyacının mahalle sinemanızda önden bir koltuk olduğunu, sadece odana, o barınağa, o kafese ihtiyacın olduğunu sanıyordun. elli iki kağıdı bir kez daha dağıtıyorsun döşeğinin üzerinde. güçlerin terk etti seni. tuzak: anlaşılmaz olmanın, dış dünyaya bir şey sunmamanın, her şeyi algılayan ama hafızasında tutmayan, yalnızca önüne bakan iki gözle erişilemez şekilde sürüklenmenin tehlikeli illüzyonu. bir şey hatırlamayan, bir şeyden korkmayan. ama çıkış yok, mucize yok, gerçekler yok. ayırıyorsun asları elli iki kağıdın içinden. aynı hareketleri, hiçbir yere varmayan aynı yolculukları kaç kere tekrarladın? fakirhanenden, budala sabrından, yanlışa mahal vermeden seni her seferinde en başa döndüren binbir dolambaçlı yoldan başka sığınacak yerin kalmadı. parktan müzeye, kafeden sinemaya, denizin doldurulan kısmından bahçeye; istasyonların bekleme salonları, büyük otellerin lobileri, süpermarketler, kitapçılar, metronun koridorları, ağaçlar, taşlar, su, bulutlar, kum, kiremit, ışık, rüzgar, yağmur: aslolan yalnızlık: ne yaparsan yap, nereye gidersen git, gördüğün hiçbir şeyin önemi yok. yaptığın her şey boşu boşuna. aradığın hiçbir şey gerçek değil. tek var olan yalnızlık, her karşına çıkışında kendinle yüzleşiyorsun. konuşmayı kestin ve sadece sessizlik cevap verdi sana. ama o kelimeleri, boğazına dizilen o binlerce, o milyonlarca kelimeyi, boş lafları, sevinç göz yaşlarını, aşk fısıltılarını, aptalca gülüşmeleri bir daha nereden bulacaksın? artık sessizliğin dehşetinde yaşıyorsun. ama en sessiz sen değil miydin zaten?
canavarlar girdi hayatına. fareler, türdeşlerin, biraderlerin. onlarca, yüzlerce, binlerce canavar. bilinçaltından gelen işaretlerle, şüphe çeken gidişlerinden, sessizliklerinden, seninkiyle karşılaşınca başka yere çevrilen kurnaz, çekingen, korkak gözlerinden tanıyorsun onları. iğrenç odalarının tavan arası pencerelerinde gece yarısı olmasına rağmen ışık yanıyor. ayak sesleri yankılanıyor. ama yaşı olmayan bu yüzlerin, bu kırılgan ve çelimsiz çehrelerin, bu kambur, gri sırtlıların sana ne kadar yakın olduğunu hissedebiliyor, gölgelerini takip ediyor, gölgeleri oluyor, saklandıkları o küçük deliklere gidiyorsun; sığınakların, mabetlerin onlarınkilerle aynı: dezenfektan kokulu mahalle sinemaları, meydanlar, müzeler, kafeler, istasyonlar, metro, sebze-meyve halleri, senin gibi parkların banklarında oturup kumun üzerine aynı bozuk çemberi bir çizip bir silen umutsuz yığınlar, çöp kutularındaki gazetelerin okurları. çemberleri aynı seninki gibi beyhude, aynı seninki gibi ağır. metrodaki haritaların önünde senin gibi duraklıyorlar. senin gibi çöreklerini yiyorlar nehrin kenarındaki banklarda. yerinden edilenler, dışlananlar, sürgün yiyenler, yürürken duvarlara sürtünüyor, gözleri önlerine bakıyor ve omuzları düşüyor. savaşta kaybedenlerin, topu dikenlerin, bezgin hareketleriyle duvar cephelerine tutunuyorlar. onları takip ediyor, izliyor, onlardan nefret ediyorsun.
tavan arasındaki canavarlar, kokuşmuş pazar yerlerinde terlikleriyle sürtüne sürtüne yürüyen canavarlar, ölü balık gözlü canavarlar, robot gibi yürüyen canavarlar, boş boş konuşan canavarlar, onlarla omuz omuzasın, birlikte yürüyorsun, aralarından kendine bir yol buluyorsun: uyurgezerler, yaşlılar, berelerini kulaklarına kadar indiren sağır ve dilsizler, ayyaşlar, boğazlarını temizleyip kasılmalarını kontrol etmeye çalışan bunaklar, büyük şehirde kaybolan köylüler, dullar, sinsiler, eski topraklar sana geldiler. kolundan tuttular seni. kendi şehrinde kaybolmuş bir yabancı olduğun için sadece diğer yabancılarla görüşebilirmişsin gibi. yalnız olduğun için, üzerine gelen diğer yalnızları takip etmeliymişsin gibi. o hiç konuşmayanlar, kendi kendine konuşanlar, yaşlı kaçıklar, ayyaşlar, sürgün yiyenler. ceketinin etekleri yapışıyor, nefeslerini yüzüne veriyorlar. o güzel gülümsemeleriyle, ellerindeki kitapçıklarıyla, bayraklarıyla sana yanaşıyorlar.
büyük davaların zavallı savaşçıları, arkadaşları için para toplayan hüzünlü şarkıcılar, tabak altlığı satan sömürülmüş yetimler, hayvanları koruyan sıska dullar, sana yaklaşanlar, seni alıkoyanlar, sana pençesini geçirenler, o iyi niyetli gerçeklerini gözüne sokanlar, ebedi sorularını, hayır işlerini, kendi bildiklerini yüzüne tüküren herkes, taşıdıkları pankartlarla dünyayı kurtaracak olan imanlı insanlar, soluk benizliler, yakası yıpranmışlar, sana hayatını anlatan, hapishanede, tımarhanede, hastanede geçen günlerini anlatan kekemeler, hecelemeyi bir düzene oturtmaya çalışan eski öğretmenler, stratejistler, su falcıları, üfürükçüler, aydınlananlar, takıntılarıyla yaşayan herkes, kaybedenler, yorgun düşenler, barmenlerin dalga geçmek için sonuna kadar doldurduğu kadehlerini dudaklarına götüremeyen zararsız canavarlar, ve onlardan da beter olanlar, kendini beğenmişler, çok bilmişler, benciller, bildiğini sananlar, şişmanlar ve hep genç kalanlar, sütçüler ve süslü püslüler, sefahat düşkünü alemciler, kokuşmuş zenginler, aptal piç kuruları.
haklılıklarından aldıkları güçle senden açıklama bekleyen, tanıklık etmeni isteyenler, geniş aileli, çocukları ve köpekleri de canavar olan canavar aileleri, trafik ışıklarında sıkışan binlerce canavar, bıyıklı, yelekli, askılı canavarlar, berbat anıtların önünde dağılan bir otobüs dolusu canavar, pazar kıyafetlerini giyen canavarlar, canavar kalabalık. başıboş dolaşıyorsun ama kalabalık sürüklemiyor. gece korumuyor artık seni. hâlâ ileri doğru, yorulmadan, ölümsüz olarak yürüyorsun. arıyor, bekliyorsun. fosilleşmiş şehirde dolaşıyor, yenilenmiş bina cephelerinin el değmemiş beyaz taşları, put gibi duran çöp tenekeleri, bir zamanlar kapıcıların oturduğu boş koltuklar: hayalet şehirde dolaşıyorsun, bitap düşmüş apartmanların terk edilmiş iskeleleri, sis ve yağmurda sürüklenen köprüler, kokuşmuş, çirkin, itici şehir, mutsuz şehir, mutsuz sokaklardaki mutsuz ışıklar, mutsuz müzikhollerdeki mutsuz palyaçolar, mutsuz sinemaların önündeki mutsuz kuyruklar, mutsuz mağazalardaki mutsuz mobilyalar, karanlık istasyonlar, kışlalar, ambarlar, sahil boyunca sıralanan kasvetli barlar, gürültülü ya da terk edilmiş şehir, solgun ya da isterik şehir, virane, harap, kirli şehir, engellerle, demir parmaklıklarla, çitlerle çevrili şehir, toplu mezarların şehri, kokuşmuş sebze halleri, şehrin göbeğindeki varoş mahallesi, polisler ortaya çıktığında bulvarların dayanılmazlaşan korkunçluğu.
hücresindeki bir mahkum, bir deli gibi, labirentinden çıkış yolu arayan bir fare gibi şehir boyunca yürüyorsun. açlıktan kırılan bir adam gibi, adresi olmayan bir mektubu ileten bir postacı gibi artık kaçacak yerin kalmadı. korkuyorsun. her şeyin durmasını bekliyorsun; yağmurun, zamanın, trafiğin, hayatın, insanların, dünyanın, her şeyin çökmesini bekliyorsun; duvarların, kulelerin, zeminin ve tavanın, erkekler ve kadınların, yaşlılar ve çocukların, köpeklerin, atların, kuşların, felç geçirip, vebaya yakalanıp yıkılmalarını; mermerin param parça olmasını, odunun toz haline gelmesini, evlerin çıt çıkarmadan yıkılmasını, tufan gibi yağmurların, tabloların boyasını dökmesini, yüz yıllık gardıropların ahşap bölmelerinden ayrılmasını, kumaşların paramparça olmasını, gazetelerin mürekkebinin akmasını, alev alev yanan ateşin merdivenleri kül etmesini, sokakların ortadan ikiye ayrılarak kanalizasyonlardan oluşan labirenti ortaya çıkarmasını, sis ve pusun şehri ele geçirmesini bekliyorsun.
ölmedin, daha bilgili birisi de olmadın. gözlerin, güneşin yakıcı ışınlarına maruz kalmadı. yeteneksiz, iki yaşlı aktör, seni almaya gelmediler. sana sıkı sıkı sarılıp diğer hepsine diz çöktürmeden birisini yıkamayacakları bir üçlü oluşturmadılar seninle. merhametli yanardağlar sana dikkat etmedi. annen yeni elbiselerini katlamadı. deneyimin gerçekliğiyle milyonuncu kez karşılaşıp ırkının yaratılmamış bilincini dövmeyeceksin ruhunun örsünde. ne büyüklerinin, ne de eski ustaların bir faydası dokunmayacak sana. yalnızlığın sana bir şey öğretmediğinden, kayıtsızlığın sana bir şey öğretmediğinden başka hiçbir şey öğrenmedin: yalnızdın ve dünyayla arandaki tüm köprüleri yıkmak istiyordun. ama sen öyle önemsiz bir noktayken dünya o kadar uzun bir sözcük ki: binaların, vitrinlerin, parkların ve rıhtımların önünde kilometrelerce yürümekten başka bir şey yapmadın. kayıtsızlık beyhude. i̇nkarın beyhude. tarafsızlığının bir anlamı yok. sadece oradan geçtiğini, caddede yürüdüğünü, şehirde turladığını, kalabalıkları takip ettiğini, gölgelerin ve çatlakların oyunlarına daldığını sanıyorsun. ama hiçbir şey olmadı: ne bir mucize ne de bir patlama.
her geçen gün, sabrın giderek tükendi. zamanın durması gerekiyordu ancak kimse zamanla mücadele edecek cesareti bulamadı. hile yapmış, birkaç zerre, birkaç saniye kazanmış olabilirsin: ama musluktan tahmin edilebilir şekilde damlayan su, saatleri, dakikaları, günleri ve mevsimleri hesaplamayı asla bırakmadılar. uzun süre kendine mabetler kurup, yıktın: düzen ya da eylemsizlik, sürüklenme ya da uyuma, gece devriyeleri, tarafsız anlar, gölge ve ışığın kaçışı. kendini kandırmayı, kendini uyuşturmayı bir süre daha devam ettirebilirdin. ama oyun bitti. dünya yerinden oynamadı ve sen de değişmedin. kayıtsızlık, kayda değer bir değişiklik yaratmadı sende. ölü değilsin. deli değilsin. üzerinde dolaşan bir musibet yok. seni bekleyen hiçbir bela yok. tepende uçan, kem gözlü bir karga yok. sabah, öğlen ve akşam karaciğerine yumulmak gibi hazmı güç bir görev, hiçbir akbabaya verilmedi. kimse suçlamıyor seni, bir suç da işlemedin zaten. her şeyi izleyen zaman, sana rağmen çözümünü sundu. cevapları bilen zaman, akmaya devam etti. yine böyle bir gün, biraz daha geç, biraz daha erken, her şey en baştan başlıyor, her şey en baştan başlıyor ve devam ediyor.
hayal gören bir adam gibi konuşmayı kes. bak! onlara bak. nehir kenarındaki, rıhtım boyundaki, yağmurda ıslanan kaldırımlardaki binlerce ve binlerce sessiz nöbetçi, okyanus hayallerine dalarak deniz serpintisini, setleri aşan dalgaları, deniz kuşlarının tiz çığlıklarını bekliyor fani insanlar. dünyanın isimsiz kahramanı değilsin sen, tarihin, üzerinde hükmünü yitirdiği kişi, yağmurun yağışını artık hissetmeyen, gecenin gelişini göremeyen adam değilsin. ulaşılmaz, saydam, şeffaf değilsin artık. korkuyorsun. bekliyorsun. yağmurun dinmesini bekliyorsun.
210 notes · View notes
Text
Tumblr media
DEDİKODU
Kim söylemiş beni Süheyla'ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni'yi öptüğümü, Yüksek kaldırımda, güpe gündüz? Melahat'i almışım da sonra Alemdara gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatırım, fakat Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? Güya bir de Galataya dadanmışız; Kafaları çekip çekip Orada alıyormuşuz soluğu; Geç bunları, anam babam, geç; Geç bunları bir kalem; Bilirim ben yaptığımı. Ya o, Mualla'yı sandala atıp, Ruhumda hicranını söyletme hikayesi?
ORHAN VELİ KANIK
147 notes · View notes
eylences-blog · 10 months
Text
SONUNDA DELDİRDİM 8. BÖLÜM SON (Hakan 32 Y., İzmir)
Gece bir ara uyandım yarım yamalak. Alper uyanmış ve üstüme uzanmıştı biraz. Çok hafifçe, yumuşakça göğsümü, meme uçlarımı öpüyordu. Beni uyandırmak istemiyor gibiydi. Siki sertleşmiş, sikinin kafası baldırlarıma sürtünüyordu. Uyanırsam şimdi bir daha alamam diye düşündüm ve ses etmedim hiç. Ne yapacağını da merak ediyordum biraz. Yavaş yavaş öperken eli de dizlerimden kasıklarıma doğru gitti. Bir ara başı göbeğime inerken eli de sikime gitmişti. Parmaklarının ucuyla okşadı kalkmaya başlayan sikimi. Dönüp bana baktı uyuyor muyum diye. Hiç belli etmedim ben de. Heyecanlanmıştım iyice. Dilini sikimin kafasına değdirdi. Sikim iyice sertleşmeye başlarken öpüyordu o da. Bana baktı yine. Sonra sikimin kafasını dudaklarının arasına aldı. Biraz emip çıkardı. O sessizlikte dudaklarını yalamasının sesi gelmişti. Çok zor tutuyordum kendimi ama belli etmedim yine.
Anlaşılan bazı şeyleri denemek istiyordu Alper. Bana baktı yine. Kısık gözlerimle onu izliyordum. Yavaşça ağzına aldı yine. Oldukça acemiydi ve dişleri değiyordu yaparken. Ancak kalın yarağım dudaklarını zorlaya zorlaya ağzına girmeye başlayınca dişleri değmedi. Yavaş yavaş emiyordu sikimi. İyice ıslanınca çıkartıp sıvazladı biraz. Beklemediğim bir anda yapmıştı bunu. Sertçe sıvazlayınca tutamadım kendimi ve inledim zevkle. Ohhh, harika yapmıştı o hareketi. Alper hafif sitemli bir sesle, "Yaa abi uyusana sen, niye uyandın?" diyerek elini çekti sikimden. Sarıldı bana. Elleri göğsümde ve kasıklarımdaydı.
Ben de, "Mmmm sen bana böyle şeyler yaparsan uyanırım ama Alper!" dedim. Okşadı sikimi yine. Bana biraz daha sarılıp, "Yaa off uyandım ben. Kaç dakikadır yatıyorum öyle!" derken sikini bastırdı bacağıma. Sonra da, "Merak ettim biraz işte seninkini yalamak nasıl diye!" dedi. Elleri her yerimde dolaşıp boynumu yanağımı öperken yan döndürdü beni. Taş gibi sikini yaslamıştı bile götümün arasına. Sürtünürken benimkini de okşuyordu. "Alper yarın yaparız, uyu hadi!" dediğimde, "Çok güzel bu. Bu kadar zevkliymiş ya bunu sokmak oraya. Biraz yapalım hadi noolur, uyurum sonra söz!" derken deliğime getirmişti bile sikinin kafasını. Hiç ses edecek halim kalmamıştı artık. Çok yavaşça geçirdi içime. Bana iyice sarılıp kendine çekerken köküne kadar soktu sikini. "Ohhhhhhh!" diye ikimiz de inledik o an.
Sikmeye başlamıştı bile beni hiç beklemeden. Yavaş yavaş kafasına kadar çekip gömüyordu her seferinde. "Ohhh canım abim, seninle herşeyi yapmak istiyorum ben. Sen çok farklısın. Nasıl, canın acımıyor di mi şimdi? Güzel di mi? Bırakayım mı?" derken hızlanmaya başlamıştı ve götüme sokup çıkardıkça taşakları da vuruyordu. Sikiş sesleri inlemelerimize karışmıştı yine. Bir bacağını üstüme atıp devam etti. Ben de, "Ohhh Alper hayır durma sakın. Çok güzel evet. Herşeyi yapacağız seninle. Ohhhh devam et harika böyle. Tam bir erkek oldun bak. Ne güzel yapıyorsun!" diye inlemeye başlamıştım. Sikinin kafası içimde sürtündükçe ve eli sikimi okşadıkça tarifi zor bir zevk alıyordum. Göğsü iyice yapışmıştı sırtıma. Çekti beni kendine sertçe. Hızlı hızlı, götüme kökleye kökleye sokup çıkarmaya başladı hiç konuşmadan. Sadece inliyorduk o an zevkten. "Iıhhh tutmayacam kendimi bu sefer hiç abii. Ohhhhh çok güzel..." diye sımsıkı sarıldı birden ve sertçe kökleyip boşalmaya başladı içime. Dimdikti sikim o an. Bekledi içimde. Siki bu sefer çabuk inmişti içimde. Bu aygırın bile bir limiti vardı demek.
Sikini çıkartıp yatarken ben de sırt üstü döndüm. Dimdik sikime baktı. Loş ışıkta sırıttığı belli oluyordu. "Yaa sen böyle mi kalacaksın ama?" deyip sokuldu biraz ve okşadı. Avucunun içine almış sanki hepsini hissetmek istiyor gibi sıkıp kavramıştı. Hızlı hızlı sıvazlamaya başladığında kıvranmaya başladım. "Ohhh hadi devam et az kaldı zaten Alper. Boşalt hadi beni de!" deyince bana baktı. "Hoşuna gidiyor mu gerçekten? Yaa daha iyisini de yaparım senin için. Ne olacak ki!" deyip birden başı eğildi ve sikimin kafasını ağzına aldı. Ohhhhh, ağzı çok güzeldi. Onun o güzel dudaklarını sikimde hissetmek için biraz fazla ileri gitmiştim. Sikimin kafası dudaklarının arasındayken dilini değdirdi. Gözlerimi kapatıp gelen zevk dalgasına bıraktım kendimi. Emiyordu kafasını öper gibi ve sokmuştu ağzının içine. Belimi oynattım biraz daha sokmak ister gibi. Yavaşça kaydı ağzının içine. Dişleri değdi. Çıkartmadı ağzından ve emdi yine kafasını ağzını şapırdatarak. Ohhh, evet çok güzeldi bu. Hızlandıkça benim de nefes alışverişim hızlandı. Tam boşalmama yakın çekti ağzından ve sıvazlamaya başladı yine. Bir anda boşladım elinin içinde. Göğsüme fışkırmıştı döllerim. Alper okşadı biraz daha sırıtıp. Elini göğsüme silerken iğrenmiş gibi sesler çıkartıyordu kıkırdayarak. Sonra külotumla sildi göğsümü hafifçe ve "İyi geceler abicim, sağol!" deyip bana sarılıp uyudu. Bir sigara içmeyi istiyordum aslında, ama bu haldeyken de onu uyandırmak istemedim.
Çok güzel bir uyku sonrası ertesi sabah uyandım. Odanın kapısı açıktı ve içeriden sesler geliyordu. Offf, götüm fena acıyordu doğrusu. Bütün oda ter ve sikiş kokuyordu. Bacaklarımın arasında kurumuştu Alper'in dölleri. Yatak da fena batmıştı doğrusu. Bunun içinde uyuduğuma inanamıyordum. Tam o sırada Alper girdi odaya. Üstünde boxer ve kolsuz tişört vardı sadece. "Günaydın!" derken gülümsüyordu çok sıcak bir şekilde. "Abi sen banyo alırsın herhalde. Ben de şu çarşafları falan değiştireyim yaa. Kahvaltı hazır sayılır. Senin sevdiğin börekten aldım. Kalk hadi yaa!" dedi. Telefonu alıp baktım birşey demeden. Sabah 10 olmuştu. "Off, amma uyumuşum ya. Sen yeni mi kalktın Alper?" derken toparlandım biraz. 1 saat kadar olmuş o kalkalı. Çırılçıplak kalkıp doğrulurken götümde acı hissedince yüzüm buruştu biraz. Kimbilir ne hale getirmişti arkamı serseri. Kalktığımda bana bir garip bakıyordu. Gözü götümdeydi aslında. Banyoya girip uzun uzun yıkandım. Sıcak su ile masaj yaptım deliğime. Korktuğum kadar dağılmamıştı. İyi toparlamıştım yine de.
Odaya geldiğimde Alper her yeri temizlemiş, camları açmıştı havalansın diye. Bugün Cumartesi idi ve tatildi. Eşofman ve tişört giydim ben de. Bugün için niyetim Emre ile görüşmekti aslında, ama Alper de artık bir dersi fazlasıyla hak ediyordu. Küçük yuvarlak götüne girmeyi çok istiyordum. Mutfakta kahvaltı yaparken keyfi yerindeydi doğrusu. Kahvaltıda dün olanları konuştuk biraz. Sert olduğu için özür diledi yarım ağızla. Daha da sert olmak istemişmiş de tutmuş kendini aslında. Benim de hoşuma gittiğini anlayınca bırakmış artık son anlarda. "Gayet iyiydin!" dedim. Çıtkırıldım bir kız sikmiyordu sonuçta. Kahvaltı bitince Alper masayı toparlıyordu. Gerçekten de en ufak bir değişim yoktu davranışlarında. Yalnız siki kalkmıştı ve boxer külottan çok belli oluyordu. Gülüp takıldım ona biraz, bu ne hal diye.
Ben: "Giyinmeyecek misin oğlum sen? Biri gelir falan böyle mi açacaksın kapıyı? Şuna bak ayı gibi kaldırmışsın yine. Cumartesi de olsa biri gelebilir yani!"
Alper: "Yaa abi hiç giyinmeyim dedim. Zaten soyunacağım yine di mi, hehe. Sen niye giyindin ki yaa? Yapmaz mıyız yine? Fazla mı oldu ki yaa? Sabah çıkıp o Jelden de aldım hem!"
Ben: "Lan oğlum rahat dur iki dakika. Yeni kalktık daha. Şu maillere falan bak bir bakalım. Bir şirket Pazartesi için randevu verecekti. Gelmiş olması lazım. Hem markete de gitmemiz lazım. Hadi sen iki kahve yap da salona getir!"
Alper: "Offf tamam tamam peki bakarım şimdi. Sonra yaparız ama değil mi?"
Doymuyordu resmen. Çok iyi anlıyordum ama onu. Onun yaşında ben de azgındım böyle. Sikini sokacak bir yer bulmuştu sonunda ve bırakmak istemiyordu doğal olarak. Yaşadıklarından sonra bu onun için de büyük bir şeydi aslında ama garipsememişti hiç.
Salona gidip etrafa baktım biraz. Odayı havalandırmış ve masaları silmişti sabah yine. Beni evire çevire sikmiş olsa da sorumluluğunu yine bilmesi çok hoşuma gitmişti. Kahveyi getirip masama koydu. Kendi masasına geçip maillere baktı. Birkaç birşey sordu. Dışarı seyrediyordum ben de kahvemi içip. Akşamüstü markete gidip sonra Alper'le bir yere oturup kafayı çekmek istiyordum bu gece. Birden arkamda hissettim onu. Bütün işlerin bittiğini söylerken yanımdan belime sarılmış ve götüme bastırıyordu sikini. "Pazartesi için toplantı tamam abi. Sabah davan var, sonra da gelen giden yok hiç. Hmmm, yağmur başlamış. Hiç çıkmayalım bence dışarı yaa bugün. Ben giderim markete. Ama sonra da gitsem olur di mi?" dedi. Bastırırken nefesini boynumda hissettim. Eli belimden yukarı çıkmıştı. Yastığa sürtünür gibi bastırıyordu baldırlarıma, götüme.
"Alper bir kahve içseydim bari, ne yapıyorsun?" diye itiraz eder gibi olduğumda eli sikime gitti ve okşamaya başladı hemen. "İçersin sonra yine. En güzelini yaparım sana. Gider alır gelirim bile. Hadi yapalım işte!" diyerek fincanı aldı elimden ve masaya koydu. Eli tişörtümün içine girip okşarken eşofmanımın içine soktu sonra. Sımsıkı kavramıştı sikimi. Eşofmanımı sıyırıyordu. Eşofmanım sıyrılığında sikinin sımsıcak kafasını hissettim götümde. Sürtünmeye başlamıştı. "Bari odaya gidelim, burada rahat olmaz Alper. Hem biri görür pencereden..." dedim. Bastırmıştı arasına iyice sikimi sıvazlıyordu aynı hızda. "Yaa bir şey olmaz, görmez kimse. Hadi sen dom... eğil şuraya, hadi abi. Off, ne biçim kaldırmışsın sen de. İstiyorsun işte. Hadi eğil!" dedi. Çevirip masaya domalttı beni birden belimden çekip. Masanın üstünde yeni aldığını söylediği Jeli de görmüştüm. Gayet kararlı ve inatçıydı götümü sikmek için.
Ellerim masanın üstündeyken eşofmanımı dizime kadar sıyırdı. Üstüme eğildiğinde tişörtünü de çıkarmış çırılçıplak kalmıştı. Benim de tişörtümü çıkardı hızla. Göğsü sırtıma yapışmış, omuzlarımı, ensemi öpüyordu. Başımı çevirdi azgınca ve dudaklarımı ısırır gibi öpmeye başladı. İkimizden inlemeler yükselmeye başladı yavaş yavaş. Herşeyi düşünürdüm de Alper'in beni çalışma masamın üstünde çatır çatır sikmek isteyeceğini düşünemezdim. Eli sırtımdan götüme indi ve zorlanarak da olsa ayrıldı benden. Götümü okşarken sürdüğü Jeli hissettim. "Off abi ne biçim olmuş burası. Dayan ama biraz yaa. Yaparım daha. Ohhh, çok güzel. Ohhhhhh, canım abimmm!" deyip dayadığı gibi sokmuş ve köklemişti beklemeden. Başım yukarı kalktı bir anda ve acıyla inledim. "Ahhhhhh yavaş olsana be amına kodumun çocuğu, ne biçim sokuyorsun öyle hayvan gibi!" dedim. Elini başıma götürüp bastırdı masaya doğru. Bir eliyle de kolumu tutmuş ve beklemeden pompalamaya başlamıştı hızlı hızlı. "Ne oldu, acıdı mı çok? Ohhhhh, alışamadın mı benim yarrağa halen? Ohhh ne güzel aldın ama var yaa!" deyip hızlı hızlı sikiyordu. Sanki elinden almak isteyen varmış gibi beni kendine çekip çekip sokuyordu içime kökleye kökleye.
İçimde bastırdıkça başım yukarı kalkıyordu. Alper sanki inadına yapıyormuş gibi saplar gibi köklüyordu her seferinde. Onun bu azgın haline ayak uyduramıyordum artık. Belim ağırmaya başlamıştı. Elini sikime de atmış okşuyordu sikerken. Yorulmaya başladığımda birden beni çekti belimden. "Ohhh çok güzel, yoruldun mu hemen abi yaa? Ohhh, gel hadi otur sen o zaman!" diyerek koltuğa oturup beni çekti üstüne. Bacaklarını iyice açmıştı. İnanamıyordum bu yaptıklarına. pørnøcular gibi olmuştu tecrübesiz Alper. Arkam dönük halde çekiştirdi beni ve oturttu yarrağının üstüne. Belimden çekip yapıştırdığı gibi sokmuştu köküne kadar. Oturup kalkıyordum şimdi üstünde. İçimden (Ulen Alper seni öyle bir sikeceğim ki 3 gün oturamayacaksın götünün üstüne!) diye geçiriyordum o sırada. Belime sarılıp çekti kendine hepsini sokmuşken. Sikinin kafasının titrediğini bile hissediyordum içimde. Sırtım yapışmıştı göğsüne iyice.
Boynumu öpüp göğüslerimi okşarken eli sikime gitti. "Ohhh, hadi abi aynı anda boşalalım. Çok yaklaştım ben!" deyip sikimi sıvazlamaya başlayınca az önceki gerginliğim gitti hemen. Gevşettim deliğimi iyice. Yerden güç alıp oturup kalkmaya başladım azgın oğlanın sikine. Başımı çevirip dudaklarımı öperken o da belini oynatmaya başladı. Koltuk taşıyamıyordu ikimizi de. Oynuyordu sürekli tekerleklerin üstünde. İnlemeye başladık ikimiz de. Sikimi sıktı birden ve içime döllerini akıtırken sıvazlayınca ben de dayanamadım. Oluk oluk boşalıyordum yere.
Öylece kaldık bir süre. "Ohhhh abi çok güzeldi yine yaa. Offf, kızmadın di mi bana çok? Dayanamadım yaa!" dedi. Cevap bile veremeyecek durumdaydım. Sikinin kafası nabız gibi atıyordu içimde. Yavaşça doğrulup çıkardım içimden. Çok acımamıştı canım aslında. Tuvalete gittim ve temizledim içimi. Alper yatak odasına getirmişti elbiselerimi. O da giyinmişti ve salonu temizlemişti. Markete gideceğini, neler lazım olduğunu soruyordu. Onu artık kesinkes gerekirse zorla sikecektim. O yüzden sinirlendiğimi belli etmedim. Alacağı birkaç şeyi söyledim. Enerji içeceği de sipariş etmiştim birkaç kutu. Ne istersem itiraz edemeyecek hale gelmesini istiyordum.
O marketteyken ben de oturma odasına geçip birşeyler izlemeye başladım. Geldiğinde aldıklarını yerleştirdi önce. Oturma odasına girdiğinde bana baktı, ama rahatlamıştı belli ki artık. "Ne izliyorsun abi?" diye sordu. "Dışarı çıkalım da kafaları çekelim bu akşam, hadi Alper yaa!" dedim. Evde de çekebilir mişiz kafaları, rakı da varmış, balkonda mangal bile yakabilirmiş, ne gerek varmış çıkmamıza gibi itiraz etmeye kalktığında sesimi biraz sertleştirdim. "Tamam abi üstümü değiştireyim o zaman ben de..." diye birşey geveledi. O giyindikten sonra biraz daha oturduk. Rakıya başlamak için erken bir saatti halen. Ama bir bira içeyim dedim. Bana bir bira getirmesini söyledim. O sevdiği içecekten de aldığımı söylerken gayet normaldi sesim. Bilmiyordu halen ve normal bir enerji içeceği sanıyordu içtiği ufak kutuyu. "Yaa abii sağol almışsın da, ufacık bu yaa!" derken sırıtıyordu bana. Ben 2 bira içerken o da 2 enerji içeceğini votkayla karıştırmıştı. Bir iki saat daha oturduk. Alper gelip gelip bana dokunmaya başlamıştı. Kot pantolonunun önünden de belli oluyordu zaten ne halde olduğu. "Hadi çıkalım artık. Güneş batıyor, saati geldi!" dediğimde her an üstüme çıkacak gibiydi. İtiraz eder gibi homurdandı biraz, ama birşey de diyemedi.
Ofisimizin etrafı zaten restoran doluydu. Daha önce de gittiğim güzel bir yere oturduk. Alper hayatında ilk defa böyle lüx bir restorana geliyordu. Balıktan ziyade kebap sorsa da ben yönlendirdim onu. Nefis mezeleri götürürken rakıya da fazlasıyla yüz veriyorduk. Yanımız boştu. Alper iki dubleyi götürdüğünde kafası güzel olmuştu bile. Şapşal şapşal sırıtıp bıcır bıcır konuşuyordu durmadan. Bir ara bir kızla konuşmaya başladığını da söyledi bana.
Ben: "İyi işte oğlum konuş, görüş kızlarla. Ben her zaman yanında olmam. Alışma çok böyle bana. Bana bunları yaptıysan kıza neler yaparsın kimbilir!"
Alper: "Yaa abicim tamam da, kızın da nazı, derdi bitmiyor ki. Geçen hafta buluşalım dedik. Amına kodumun karısı sanki bir bira içelim dememişim de sabaha kadar götünü sikeyim demişim gibi baktı yaa. Hem bence gayet güzel yani seninle olmak da."
Ben: "Oğlum tamam güzel de, artık senin bir kız da bulman lazım. Bir de onun tadına bak bakalım. Sıkmana gerek yok kendini hiç. Canın ne istiyorsa öyle devam edersin sonra."
Alper: "Yaa canım her şeyi yapmak istiyor benim abi yaa. Hem öyle ha deyince de olmuyor ki. Buradaki kızlar bizim oradan çok değişik. Çok havalı hepsi orospuların, hehehe..."
Ben: "Ayarlarım ben sana bir gece. İster misin ayarlayalım iki orospu? Biri sana biri bana, ha?"
Alper: "Offf, tabii isterim abi yaa! Küçükken olanlardan sonra hep merak ediyordum yapabilir miyim artık diye..."
Ben: "Neden yapamayacaksın oğlum? Beni ne biçim yaptın ya işte!"
Birden kendi açmıştı o konuyu. Tam o sırada balıklarımız da gelince sustuk. Alper biraz yedi. Sonra rakısından sağlam bir yudum aldı. Gözleri bir an sigaraya kaydı. Elini uzatacak gibi olduysa durdu. İyice durgunlaşmıştı o an. "Al hadi, al yak bir tane istiyorsan. İçiyor muydun ki sen? Hiç anlamadım bile puşt!" diye gülümsediğimde o da güldü bana hafifçe. "Çok nadiren yaa. Bazen düşününce işte..." gibi birşeyler gevelerken alıp yaktı bir sigara. "Hayat zordu o zaman abi yaa. Çok kötüydü..." diye başladı anlatmaya birden. Ailesinden kopunca orada burada yaşamaya başlamış. Parklarda yattığı bile çok olmuş. Eşref Dayı onu bulduğunda tam sınırdaymış o günlerde. Baliye başlayıp cebinde bıçak taşıdığını anlatırken bana pek bakmıyordu. Bir kasabada tanıdığı birinin yanına vermiş Alperi Dayı. Onun da pek anlatmadığı bilmediğin ayrıntılardı anlattığı. O yaşta içinde anlam veremediği birşey olduğunu anlatıyordu durgun bir şekilde. Ona iyi davranan insanlara hemen içinin ısındığını. Hiç görmediği sevgiyi görünce onun da onları çok sevdiğini anlatmaya başlamıştı.
"Tam bir salaktım ama yaa. Kaldığım yerde işçiler falan vardı. Soyunur donla falan dolaşır birbirlerine el şakaları yaparlardı. Ben de siklerine bakardım o yaşta. Nedendir bilmiyorum ama ilginç geliyordu işte. Ama salaktım işte yaa. Bilmiyordum ki benim bakışlarımı anlayabileceklerini. Sonra bir tanesi bir gün kıstırdı beni kimse yokken işte..." deyip durdu tekrar anlatırken. Bir sigara daha yakıp rakısını içti. İşçilerin kaldığı odada sıkıştırıp okşamaya başlamış bunu. "Elimi tutup sikine götürdüğünde çok korkmuştum. Küfür edip sikeceğini söylüyordu beni. Sarhoştu, ağlayıp sızlanmamı dinlemiyordu bile. Soymaya çalışırken birileri geldi odaya. Adamı hafif tartaklarlarken beni dövdüler. Sonra da oranın sahibi bir çobana emanet etti beni işte başından savmak için..." diyerek sigarasını söndürüp rakıyı içti. Bana baktı. Gözlerim ondaydı. Çok ilgimi çekmişti anlattıkları ama acımıştım da ona.
Hızlıca anlattı sonra olanları. Çobanın zaten haberi varmış o gün olanlardan. Dağda bayırda dolaşırken iyi davranıyormuş önce. Barınakta yatarken okşamaya başlamış. Sonrasını anlatırken sesi kısılmıştı biraz. Ama anladığım kadarıyla çoban onu yatakta resmen kıvama getirmişti ve o zamanlar 16 yaşında olan Alper'in de hoşuna gitmiş başta bu okşamaları. Sikmeye başladığında ise ağlamaya başlamış. İtiraz edemiyormuş ona hiç. 5 ay kadar kalmış onun yanında. Başka çobanlar da sikmek için gelmeye başlayınca kaçmış oradan bir gece. Tüm gece kasabaya kadar yürümüş ve Şeref Dayının bir tanıdığına gitmiş.
Susup anlattıklarını bitirince kaldık biraz öylece. Durgunlaşmıştı iyice. İşi şakaya vurdum. "Onlardan öğrenip sen de beni yaptın len işte. Olmuş artık Alper siktir et. Dayı zaten onların cezasını fazlasıyla kesiyordur!" dediğimde sırıttı. "Analarını sikti öğrenince. Üç kişi sikmiş o ilk çobanı. Dayaktan geberttiler hepsini. Ama Dayı esas o ilk adama çok bozuldu abi. Ona emanet etmişti beni çünkü. Sanırım onunla uğraşıyor şimdi..." dedi.
Sonra konuyu değiştirdim ben ustaca, karı kıza getirdim yine. Kafalarımız güzelleştikçe olayı da sulandırdık. "Sen de sikseydin ya onları. O yaşta bile sikerdin sen bence!" falan derken gülüştük iyice. Meyvelerle beraber son rakımızı da içip kalktık. Bir ara utana sıkıla biraz, "Aslında zevk aldım ben abi sanırım biraz. Yani ne bileyim yaa. O çobanın okşamaları hoşuma gidiyordu işte. İyi de davranıyordu bana başlarda. Ama sonra sikmeye başlayınca değişti biraz yani. Off yaa, ben bir iki kere boşaldım bu şey yaparken, sonra herşey kötü oldu işte!" diye konuyu bitirdiğinde bir büyük rakının dibini görmüştük ikimiz. Benimle takıla takıla Alper de sıkı içmeye başlamıştı doğrusu.
Şakaya vurdum ben de biraz yine. Geçmişe saplanmaması gerektiğini anlattım sonra. Neşelenmişti çıktığımızda yine. "Offf abi çok fena kalktı benimki yaa. Ne oldu böyle anlamadım. Eve gidelim artık hadi yaa!" derken sırıtıyordu piç piç. "Bir dur be oğlum, kaçıyor sanki töbe töbee. Gel bakalım hadi, eğlence bitmedi henüz daha. Kırk yılın başı bir dışarı çıkmışız amına koyayım!" dedim ve söylenmesine aldırmayıp tanıdık bir bara gittik. Normalde iki sapı almayacak bir yerdi, ama sahibini tanıyordum. Bir alacak davasında yardımcı olmuştum daha önce. İçeri girdiğimizde Alper'in aklı çıktı. Son derece sexy kızlar, üstlerinde kısacık dar elbiselerle etrafta dolaşıyordu. Bana bakıp bakıp sırıtıyordu piç. "Bana bakma, kızların peşinde koş bakalım hadi, ama abartma ha sakın. Konuş biraz ısrar etmeden. Vereceği varsa verir zaten. Yanında sapı olmasın çok dikkat et. Büyük arıza çıkar!" diye akıl verdim ona.
Bir ara kalkıp bara gitti içecek almaya. Biraz geç geldiğinde gülerek iki ayrı kıza yazdığını, ama kibarca siktir yediğini anlattı viskimi uzatırken. Genç bir delikanlıya baktı bir ara. Sırıttı ve bana bakarken eli sikindeydi. İyice sertleşmişti. "Off abi yaa, kızlar neyse de şu herife de kayarım ben, hehehe!" derken kahkahayı patlattım ben de. Çıktık oradan başımız belaya girmeden.
İyice kafayı bulmuştu ve tam da istediğim gibi son derece azmıştı Alper. Ben de farklı durumda değildim aslında. Bana anlattıkları düşündüğümden çok farklıydı. Zaten yaptıkları da doğruluyordu bunu. Kendini parmaklaması, ben parmaklarken zevkle inlemesi, beni sikerken bile sikime yapışması falan gösteriyordu pek çok şeyi. Sadece kafası karışıktı o kadar. Bir çorbacıya girdik. Şırdan da bulunca Alper'in keyfi iyice yerine geldi. Teşekkür ediyordu bana bu gece için. Sonra da, "Artık gidiyoruz ama eve, di mi?" deyip deyip durdu.
Apartmana girdiğimizde eli götümde dolaşmaya başlamıştı bile. Tam kapıyı açarken yanımdan sokulup götümü avuçladı. Sonra da birden sikime götürdü elini sıkıp bıraktı sırıtarak. İçeri girdiğimizde yatıp uyamaya gidecekmişim gibi yaptım. Odama girip soyundum. Üstümde külotla mutfağa girdiğimde Alper yanıma gelmişti bile. Onun da sadece külot vardı üstünde ve sarılmıştı arkamdan hemen. Taş gibi sikini bastırıyordu istekle. "Hadi yaa, burada yapalım yani. Hadi gidelim artık abi. Off çok istiyorum, hadi noolur!" derken buzdolabından kalan enerji içeceğini açtım ve dikip içtim ben de. Ona doğru döndüm sonra. Birden sarıldım sonra ona ve dudaklarını büyük bir şehvetle, azmış bir şekilde öpmeye başladım. Anında saldırdı o da bana sanki. Yapışıktık birbirimize o an. Siklerimiz taş gibi olmuş sürtünüyordu birbirine. Konuşmak istiyorduk ama dudaklarımızı ayıramıyorduk birbirimizden. Sürüklenir gibi çıktık mutfaktan. Külotunu indirip götünü okşadım ve sikini sikime yapıştırdım sürterken. O da aynısını bana yapıyordu. O şekilde duvara çarptık. Sırtı duvara dayandığında ben önündeydim. Bir an ayrıldık ve birbirimize baktık.
Alper'in odası o an en yakınıydı. Odaya girip yatağa devrildiğimizde üstüne çıktım. Külotlardan kurtulmuştuk artık. Öpüşürken kafası iyice ıslanmış siklerimiz değiyordu her yerimize. Alper bana sarılmıştı. Dudaklarından boynuna oradan memelerine indim. Yavaş yavaş öpüyor ve okşuyordum onu sürekli. Kesik kesik inlemeye başlamıştı. Sikini dibinden tutup okşadım ve ağzıma alıp sokup çıkardım dudaklarımı bastırarak. Zevkle inledi vücudu kasılırken. Yavaş yavaş sokup çıkardım ağzıma bir iki defa daha. Çıkartıp iri taşaklarına kadar yaladım. Yattığı yerden saçlarımı okşayabiliyordu sadece. Bacaklarının içine geldi dudaklarım. Öperken dilimi değdiriyordum. Hafif kıvırcık kıllıydı bacaklarının arasını. Dilim taşaklarının altına geldi. Ayırdım bacaklarını, biraz kaldırdığımda minnacık deliğini gördüm. Şimdiden kasılmaya, açılıp kapanmaya başlamıştı sanki. Dilimi etrafında dolaştırdığımda Alper'in sesi kesildi bir an. Hafifçe ona baktım gözlerimi kaldırıp. Kıvranıyordu yatakta yavaş yavaş. Bir eliyle çarşafı sıkmıştı. Öbür elini başıma götürmek istiyor gibiydi.
Dilimi sivrileştirdim ve deliğinin üstüne getirip bastırdım. Dilim girerken sanki ittirir gibiydi deliği. Zorladım. Dilimi bastırdım deliğine dudaklarımı üstüne kapatıp. "Ohhhh abiiiii, ohhh, ölürüm kurban olurum sana. Ohhhh, bu nasıl birşeyyy. Şimdi akıtacam devam edersen. Ohhhhhh, dayanıyorumm abicim!" deyip kıvranıyordu iyice yatakta. Gülümsedim ve dilimi biraz daha soktum içine. Alper'in bacaklarına sürte sürte boşalacak hale gelmiştim ben de neredeyse. Birden yavaşça sikinin kafasını kaptım dudaklarımla. Ağzıma sokmadan iri kafasını emiyordum sadece yavaş yavaş. "Güzel mi Alpercim? Bak kafana takmadın mı ne güzel şeyler yaşıyoruz, di mi seninle? Çok daha güzelleri de olacak. Harika bir erkeksin sen!" diye tıslar gibi inliyordum konuşurken. Yavaşça parmağımı getirdim deliğine. Birinci boğuma kadar soktum. Başı birden kalktı ve itiraz edecek gibi olduysa da dayanamadı düştü yine yatağa. İçinde oynatmıştım parmağımı. Dudaklarımı da çekmiştim sikinden, çünkü boşalacak gibi olmuştu o an. Yavaşça soktum yerleştirdim parmağımı içine. Parmağım içindeyken yanına doğru kaydım onu öpe öpe. Sikini, göbeğini, göğüslerini, boynunu derken en sonunda o muhteşem dudaklarını. Öptüm ve gülümsedim ona kıvranırken.
Ben: "Güzel mi, devam edeyim mi canım?"
Alper: "Ohhh abi, çok güzell. Ama dayanamayacağım ben artık yaa, ohhhhhh!"
Ben: "Şşş tutmana gerek yok ki. Alışacaksın zaten. Senin gibi abazasını da görmedim şerefsiz. Contası bozuk musluk gibi akıtıyorsun sürekli!"
Alper: "Ihhh, çok güzel ama abi yaa, ohhhh!"
Ben: "Hımmm, sen bana bırak sadece, oldu mu canım?"
Onu öperken başucundaki Jeli de görmüştüm. Anlaşılan yanında, el atında tutmak isterken çok daha değişik bir zevk için kullanabileceğimizi düşünmemişti. Gözlerini kapatmış ve parmağıma bırakmıştı kendini. Doğruldum ve parmağımı çıkartıp Jeli avucuma döktüm. Bana baktı o an. Son derece masum bir şekilde, hafif utanmış ve korkmuş gibi bir ses tonuyla, "Sikecek misin beni abi sen de?" diye sorduğunda bir an kaldım ben de. "Hem de öyle bir sikeceğim ki seni Alper, zevkten kıvranacaksın. Sikile sikile boşalıp kaldırıp sen de bana sokacaksın canım. İstemediğini yapmam sana. Durayım mı canım?" deyip parmağımı soktum yine deliğine. Jel ile kaydı bir anda. O anda, "Ohhhhhhh!" diye haykırır gibi inlemesi gerekli cevabı vermişti aslında. İkinci parmağımı soktum sonra. Bir an canı yanmış gibi yüzü buruşsa da alıştı hemen. Parmaklarımı içimde oynatırken sikinin o iri kafasında bembeyaz döl vardı. Götü inip inip kalkıyor, bacaklarını açıyordu her seferinde. Sokup çıkardım biraz daha. Parmaklarıma yaslayıp çekiyordu götünü. Gözleri kapalı, dudaklarını yalıyordu o sırada.
Biraz da Jel sürerken üstüne uzandım. Yüzümü avuçladı okşarken. "Abi ben denemek istiyorum, ama korkuyorum da. Yani sonra ibne olmak, ne bileyim işte... Kızlar yani, evlenirim ben di mi?" dedi. Öptüm dudaklarını yavaşça. Bir eli omuzuma gitmişti o an. "Sence ben ibne miyim len? Zevkine bak işte. Hem merak etme bir kız olsa çatır çatır sikersin onu sen!" deyip üstüne çıktım ve bir bacağını kaldırıp altına yastık koydum yavaşça. İyice yükselmişti beli şimdi ve sikimin kafası taşaklarına sürtünüyordu. Sarıldım Alper'ime yavaşça. Deliğine değdi siimin kafası. "Ohhh abi ne kadar sıcak. Ufff yaa, senin de hayvan gibi yarrağın var ama. Yavaş ol noolur yaa!" derken istek ve korku vardı gözlerinde. Bir şey demeden gözlerinden öptüm. "Gevşe canım. Sıkma sakın. Acıtmayacağım çok korkma. Ohhhhh, Alper harikasın sen!" deyip yüklenmeye başladım yavaşça. Alper'in dudakları açıldı bir an. Gözlerini kıstı. Bastırdım hafifçe ve sikimin kafası deliğine giriverdi birden kayıp. Boynu geriye düşerken bana sarıldı. Sıkmıyordu deliğini elinden geldiğince. Biraz daha bastırıp oturttum sikimin kafasını içine.
Ben: "Ohhhh, Alper çok güzel. Nasıl bir şeysin sen böyle?"
Alper: "Ihhh, abi girdi. Ihhhh girdi, ufffff!"
Ben: "Girdi koçum. Çok darsınn. Ohhhh, benim de böyle miydi? Sanmıyorum. Sıkma kendini hadi biraz daha..."
Alper: "Ahhhhh, acıdı, abi bekle biraz noolur..."
Ben: "Tamam aslanım. Tamam koçum. Bekliyorum ben korkma. Girdi zaten. Çok güzel aldın!"
Yarısına kadar sokmuştum neredeyse. İyice gerilmişti deliği. Canı yansa da pek belli etmiyor, dayanıyordu Alper. Bekledim içinde biraz. Sımsıkı sarmıştı deliği sikimi. Biraz geriye çekip ittirdim yine. Acıyla buruştu yüzü Alper'in hemen. Gitmiyordu daha fazla. İlk geceden alamayacak gibi duruyordu kalın yarağımı. Biraz çekip soktum yine girdiği kadarını. Biraz daha. Sikmeye başlamıştım onu artık. Yavaş yavaş sokup çıkardıkça Alper de sımsıkı yapışmıştı bana. Ter içinde kalmıştık ikimiz de. Sokup sokup çıkartıyordum üstünde. Dudaklarını öpmeye başladım. Alper'den gelen inlemeler artık zevk inlemeleriydi. Sikimi kafasına kadar çekip yerleştirdiğimde inledi zevkle bu sefer. "Ohhhhhh, abiii çok güzel böyle. Ohhhhh, var ya hiç de düşündüğüm gibi olmadı. Ohhh, devam et hadi. Biliyorum sokmak istiyorsun hepsini. Sikmek istiyorsun beni iyice. Hadi abicimmm!" deyince bastırdım birden çekip. Biraz daha girmişti şimdi. Neredeyse taşaklarım buluşacaktı deliği ile.
Çekip soktum yine. "Ohhhhh, Alper çok sıkı burası. Hayatımda böyle hissetmedim. Hadi dayan biraz canım. Hadi koçum, ohhhhh!" deyip çektim ve sikmeye başladım birden. Köküne kadar sokmadan girebildiği kadarını sokup çıkartıyorum durmadan. Hızlanmaya başladıkça Alper'in siki taş gibi olmuş sürtünüyordu göbeğime. Sarıldı birden boynuma. Gözlerini iri iri açmış bana bakıyordu. "Abiii ben galibaa.... ohhh... galiba geleceğim yaa. Ufff, çok farklı bir zevk bu. Hadi abi sik beni!" dediğinde birden delirdim o an. Abana abana, sertçe sokup çıkarmaya başladım. Çektim ve acı mı zevk mi olduğunu anlayamadığım çığlık gibi inlemeler gelirken bastıra bastıra köküne kadar sokup çıkarmaya başladım. Alper sağa sola kıvranıyor, ittirir gibi kollarını hareket ettiriyordu. Şu an 5 kişi gelse alamazdı artık onu altımdan. Birden deliği sımsıkı oldu kasıldı. Sikimi sanki yakacak gibi olmuştu içi. Zar zor çektim biraz ve ittirirken dayanamadım daha fazla. Volkan gibi patladım içine böğüre böğüre. O da inliyordu ve göbeğimin altı ıslanmıştı iyice. Çekip soktum tekrar gevşemeye başlayınca. Bastırdım ve yığılıp kaldım üstünde halen boşalırken.
Nefes nefeseydim. Bayılacak gibi başım dönmüştü. Bir ara ona baktığımda başı geriye düşmüştü ve gözlerinin akı çıkmıştı ortaya. Öpünce mırıldandı birşeyler. Nefesim düzelene kadar bekledim içinde ve yavaşça çıkarıp yanına uzandım. Gözleri hala kapalıydı ve derin derin nefes alıyordu. Memesinin ucunu öptüm hafifçe. Sonra dudağına bir öpücük kondurdum. "Çok güzeldi değil mi Alperciğim? Canın çok da yanmadı değil mi?" derken onu yavaş yavaş sever gibi okşuyor ve dudaklarına öpücük konduruyordum. Sonra açtı gözlerini. Bana baktı ve çok tatlı bir şekilde gülümsedi bana. "Offf, ne biçim siktin beni yaa. Ben bu kadar güzel sikememiştim seni. Acıdı aslında ama içimde bir yerlere değdikçe zevkten delirecek gibi oldum yaa. O an o acının hiç önemi yoktu. Hem sanki o acı veriyordu o zevki abi yaa!" deyip boynuma sarıldı ve öptü dudaklarımı o da. Başucunda duran suyu alıp verdim ona. Kana kana içti ve bana uzattı şişeyi. Ben de içip yanına uzandım. "Zulada sigaran varsa çıkarsana, gitmeyelim şimdi odaya!" deyince sırıttı o da. Yatağın altına elini uzatıp sigarayı, çakmağı ve ufak kültablasını çıkardı. Başını koltuk altıma dayamış ve göğüslerimi okşuyordu sigaramızı içerken. Belinin arkasından sarıldım ben de ona. Elim götündeydi.
Alper: "Senin çok oldu di mi abi? Yani benden önce böyle başkalarıyla falan?"
Ben: "Evet oldu aslında. İnternetten falan bulduğum insanlardı çoğu. Ama biliyor musun, hiçbiriyle senin gibi olmadı!"
Alper: "Yaa abi sen çok değişiktin. Uff, özür dilerim yaa. Ben bilemedim hiç. Seninle olurken daha önce yani şeyy gibi siktim. Yaa pardon yani!"
Ben: "Göt bulunca delirdin işte abaza piç. Anladım seni ben merak etme. Rahat ol artık. İlkini yaşadın zaten. Doğaldır. Ben senden daha beterdim senin yaşındayken merak etme!"
Alper: "Hehehe, öyle oldu biraz evet. Ama acısını çıkartırız artık değil mi?"
Sırıttı hafifçe ve dudaklarımı öperken üstüme çıktı yavaşça. Her yerimi okşayıp öpüyordu. Siki şimdiden kalkmaya başlamıştı bile. Sarıldım ona yavaşça. Dudaklarımı, boynumu öpüyordu durmadan. Siki bacaklarıma kasıklarıma sürtünmeye başlamıştı. Göğüslerimden göbeğime inerken dudakları kasıklarıma indi. Dili sikime değdiğinde gevşeyip bıraktım kendimi. Dibinden tutmuştu sikimi ve yavaş yavaş yalayıp emmeye başladı. Sikimin kafasını ağzına aldığında bana bakıyordu. Gülüştük birbirimize bakıp. "Mmmm, yerim ben abimin sikini. Nasıl da kalın, mmmm, neler yaptın bana az önce bununla?" diye diye ağzına alıp emmeye başlamıştı. Sikim tekrar kalkmaya başlamıştı ağzına. Vakumlar gibi emiyordu durmadan.
"Ohhhh Alper, harikasın aslanım yaa. Ohhh, senin gibisini görmedim ben!" dedim. Gülümser gibi gerilmişti o güzel dudakları benim aldığım zevki görünce. Elleri kasıklarımda, göbeğimin üstünde dolaşırken taşaklarımı okşamaya başladı. Soktu sikimi ağzına aynı anda. Kıvranır gibi inledim yatakta. Dişlerini hiç değdirmeden boğazına kadar sokmuştu. Biraz geriye çekti başını ve takrar soktu aynı şekilde. Demir gibi yapmıştı yarağımı kısa sürede. Çıkartıp yalamaya başladı. "Offf abi sen bana söylüyorsun ama sen de çok azmışsın yaa. Nasıl da kaldırdın hemen yarağı, hehehe!" dedi. Taşaklarımdan sikimin kafasına kadar sert sert dil atıyordu. "Ölü yarağını kaldırırsın sen böyle yalarsan Alper. Ohhhh, senin o artık!" dedim. Gülümsedi ve üstüme doğru geldi yine. Yılan gibi kıvrılmıştı üstümde. Sarıldım ona. Onun da siki kalkmıştı ve sürtünüyorduk birbirimize o an.
Götünü tutup avuçladım, kendime çektim. Öpüşmeye başlarken sikim altından kurtulup sürtünmeye başladı götünün arasına. Alper hızlı hızlı nefes almaya başlamıştı. İki eimle o güzel poposunu tutup okşadım ve ayırdım sürterken. Deliğine dokunduğunda hırlar gibi bir ses çıkmıştı boğazımdan. "Offf, sikmek mi istiyorsun beni yine yaa? Sıra bendeydi ama abii yaa!" dedi. Ellerini omzuma koydu ve bastırdı. Götü kaydı ve sikimin kafasını deliğinin üstüne getirdi. Götünü kaldırırken beli de kavis almıştı üstümde. Aldı deliği sikimin kafasını. İkimiz de sustuk o an. Gözlerimiz kapalıydı. Belini oynattı yavaşça üstümde. Girdi içine. Sımsıkı kavramıştı içinde. Omuzlarımdan bastırarak güç aldı ve geriye attı götünü. Santim santim gömüldü içine o an. "Ohhhhhh!" diye ikimiz de inledik o an. Ben girerken onun da siki dimdik olmuş sallanıyordu önünde. İndirdi ve kaldırdı götünü. Tekrar indirdiğinde köküne kadar içindeydim. Mengene gibi sıkmıştı sikimi içinde. Gevşetip tekrar sokuyordu. Kontrol tamamen ondaydı o sırada. Bana düşense kolarım iki yanda sadece aldığım zevkle inlemekti sadece. Köküne kadar alıp götünü salladıkça çıldıracak gibi oluyordum.
Oturup kalkmaya başladı üstümde. Önce yavaş yavaş. Dizlerini kırdı iki yanımda. Omuzlarıma sertçe bastırdı ve hızlandı biraz. "Ohhhh abiii, çok güzel. Ohhhh, damarlarına kadar hissediyorum içimde böyle. Ohhhh, sen de böyle yaparsın di mi bana? Harikaymış bu yaa, ohhhh!" deyip zıplamaya başlamıştı şimdi. Tutamadım artık kendimi daha fazla. Tokat atar gibi yapıştım götüne iki yandan. Sertçe avuçlayıp çektim sikime doğru. Taşaklarıma kadar sokmuşken bekledim içinde. Sonra ben de köklemeye başladım altından. Ben soktukça ileri doğru kaçıyordu. Çekerken yaslıyordu yine götünü. İkimiz de inlemeye başladık. Tutamıyorduk kendimizi. Alper'in siki demir gibi olmuş sallanıyordu durmadan önünde. Sikinin kafasından işer gibi zevk suları akıyordu göbeğime. "Ohhh sik beni, hadi sik beni, ohhh, köküne kadar sok hepsini abi. Ohhhh, bu nasıl bir şey yaa!" deyip üstüme uzandı biraz. Dizlerim kırık halde hızlı hızlı sokmaya başladım götüne.
Çok yaklaşmıştım artık. Tutmak istiyordum. İçinden hiç çıkarmak istemiyordum o an. Bu zevk saatlerce sürsün istiyordum. Deliği çok sıcak, dar ve kaygandı. Büzüyor, kastırıyor, gevşek bırakıyordu bazen ben sikerken. Kasılmaya başladım iyice. Birden geriye attı götünü. Tekrar girerken artık kasılmaya başladım. Yaklaşık yarım saattir zıplıyordu üstümde. Dudaklarımı öptü o haldeyken. Hafifçe sırıttı bana o an. Çok piç bir ifade vardı yüzünde o an. Çıkardı içinden. Göğsüme doğru yaslanıp sikini dudaklarıma getirdi. Sikinin kafasını emdiğimde halen sakinleşememiştim. Hiç hoşuma gitmemişti içinden çıkmak o an aslında. Ağzıma verip yalattı biraz sikini bana. Gözleri kaymıştı ben yalarken. Sonra geriye doğru kaydı yine biraz. Ben üstüne oturacak sanırken tek bacağımdan tutup kaldırdı. Avucuna döktüğü Jeli sikinin kafasına sürerken anlamıştım artık. Gülümsedim birşey demeden. Dibinden tutup yasladı sikini deliğime. Yavaşça oturttu ve soktu götüme. Yarısına kadar sokarken nefesim kesilmişti bir an. Sokup çekti ve köküne kadar yerleştirdi içime. İkimiz de inledik.
Alper bu sefer çok yavaştı. Dibine kadar bastırıp çekiyordu. Sarıldım ona. İyice üstüme çıktı ve sikmeye başladı beni. Hızlanmaya başladı. Konuşacak halimiz kalmamıştı artık. İnliyorduk sadece. Yatak sallanmaya başladı. Bir daha soktu ve bastırdı ve içime. O an gözlerim karardı zevkten ve acıdan. Birden sikinin kafasının içimde titrediğini hissetttim. Alper bana sarılmış dudaklarımı öpüyordu o an. "Abiiii, ohhhhh, seni çok seviyorummmm, canım abimmm. Ohhhh, benn... ohhhh..." deyip hızlandı bastırıp. Hayatımda yaşamadığım kadar derin bir anal orgazm dizlerimden gelmeye başlamıştı. Taşaklarım yanar gibi oldu. Her yerim titredi sanki. Ve içime bastırmışken boşalmaya başladım altında. O da aynı anda içimi doldurmaya başladı. Sokup çıkartıyordu kısa kısa döllerini akıtırken. Üstümde yığıldı kaldı sonra nefes nefese. Halen içimdeydi ve sikinin yavaş yavaş indiğini hissedebiliyordum.
Kendimize kolay kolay gelememiştik bu sefer. Uyuyup kalmıştı Alper sanki üstümde. Öptüm onu yavaşça. "Şşşş, hadi banyoya canım. Leş gibi olduk ikimiz de. Böyle yatmayalım!" deyip dudaklarını öpmeye başladığımda gülümsedi, gözlerini açtı. "Yaaa yatayım biraz abi, noolur. Çok güzel böyle senin kollarında!" deyip öptü o da dudaklarımı, biraz yana kaykıldı. Ben bir sigara yaktım gülümseyip. Sigaramı içerken Alper'in de eli gevşemişti üstümde. Saat sabahın 6'sı olmuştu. Neyse ki ertesi gün Pazardı. Sigaram bittikten sonra onu rahatsız etmeden yavaşça kalktım yataktan ve banyoya girdim. Ter içinde kalmıştım ve dizlerime kadar da akmıştı içimden.
Duş alıp sabunlanırken banyonun kapısı açıldı. Alper çırılçıplaktı ve sırıtır gibi gülümsüyordu neşeyle. "Ben de geleyim mi, beraber duş yapalım mı?" derken yaklaşmıştı bile gülerek. "Gel hayatım, yer var!" dedim ben de. Suyun altında sarıldık birbirimize. Öpüşmeye başladık. Birbirimizi yıkıyorduk hesapta ama işin rengi yavaş yavaş değişmeye başlamıştı ve okşar hale gelmişti dokunuşlarımız. Duşun altında ağzıma aldım eğilip. Uzun uzun ağzımı sikti Alper bu sefer. Taşakları çeneme çarprarken iki eliyle başımdan tutmuş ve sikmişti ağzımı. Sonunda ağzıma boşaldığında bitmişti tamamen artık. Bayılacaktı nerdeyse yorgunluktan.
Ben bornozuma, o havlusuna sarındı ve benim odaya gittik bu sefer. Onun yatak tamamen batmıştı. Uzandık o halde. Ben yatarken bu sefer Alper rahat durmamış ve benimkini yalamaya başlamıştı. Uyumak istiyordum artık aslında, ama dudaklarını bastırarak sokunca ağzına ve sikimin kafasını emmeye başlayınca bıraktım kendimi ona. Yirmi dakika sürmüştü beni boşaltması bu sefer. Hepsini de yutmuştu ve bana bakmıştı gülerek. Yanıma yattı ve biraz öpüşüp uyuduk bu sefer artık.
Bundan sonra ne olacağı hiç sikimde değildi. Nasıl bir ilişkimiz olacağı da. Bildiğim tek şey, Alper benimdi ve artık onu bırakmaya hiç ama hiç niyetim yoktu.
[Hakan]
83 notes · View notes
bugunbirazleylayim · 6 days
Text
Günaydın.
Çok şükür şeytanın bacağını kırdım bu saate kadar uyudum 🙂 şu andan itibaren haftasonu anlamlı artık.
11 notes · View notes
tipitip213 · 17 days
Text
Yasak sırlar 10
Umarım doğru yerden devam ediyordur.
ilk siktiğim am annemin amı hemde teyzemin evinde acayip zevkli ve heyecanlıydı, annem içime boşalma sakın peçeteye gökhan lütfen pisletme dedi tamam aanne dedim içinden çıktım içinden çıkınca annem bana doğru döndü peçeteleri alıp sikime tutunca boşalamayacığımı anladım anne gerimi gidiyor boşalıcaktım dedim annem hemen elini attı eliyle otuzbir çekmeye başladı annem neler yapıyordu böyle az önce yalvararak ikna ettiğim kadın şimdi amını bana siktirip eliyle beni boşaltmaya çalışıyordu zevk deryasında yüzüyordum resmen hadi yavrum hadi yavruşum gökhanım benimmm diyip yüzüme bakıyordu annemin altı dizlerine kadar çıplak yandan domalık vaziyette kalçalarını görünce çok değişik bi hazla peçeteye annemin ellerinde boşladım hayatımda böyle bişey yaşamamıştım annem yüzüme bakıyordu çok utanmıştım annem çok güzeldi dedim annem çenemi tutup bilmemmi oğlumm dedi gülerek hadi git banyoya peçeteyi atmayı unutma kovaya dedi pijamamı çekip yatağa oturdum anne dur dinleneyim atarım dedim annem iyi ver bana dedi yataktan inip pijamasını götüne çekip toparlanıp banyoya
tekrar geldi oğlum hadi bak Kilodunu pijamanı giy biri gelecek kızıyorum artık diye bana çıkıştı, bende tamam anne ya napayım keyfini çıkartıyorum anın annemi sikmişim birakta keyfini süreyim dedim annem böyle konuşmamdan hoşlanmıyordu, tamam sikme sokma kelimelerini kullanma rahatsız oluyorum beni günaha soktun zaten beni günahın bana annem dedim hee heee dedi odadan çıktı bende kilodumu pijamamı giyip içer geçtim annem sesizce ayaklarını uzatmış sırtınıda yaslamış tv ye bakıyordu annemm seni çok seviyorum dedim bende karşısına oturdum onu daha fazla zorlamak istemiyordum annemde bende seni çok seviyorum yavrum dedi.
annemmle sohbet etmeye başladık annem utanıyordu sorularıma kaçamak cevaplar veriyordu anne evde sikişince sevişicekmiyiz annem oğlum şu kelimeleri kullanma demedimmi ben sana diye uyardı beni tamam özür dilerim dedim hadi cevap ver dedim bakarız dedi anne hadi düzgün söyle ya dedim oğlum normal çiftler gibi yaparız işte dedi her zaman yaparmıyız anne artık hep yapıcaz dimi dedim bilmiyorum gökhan dedi anne her zaman yapalım lütfen lütfen dedim oğlum her zaman olmaz benim kocam var ev işleri var baban görür anlarsa öldürür bizi dedi gündüzleri yaparız anne babam işteyken olmazmı valla pek sana güvenemiyorum baban evdeyken orda burda beni sakın sıkıştırma bak yemin ederim amımın yüzünü göremezsin dedi annem amını yerim senin annem dedim gülerek oda yeme git teyzeninkini ye dedi trip atarak anne sana bişey sorucam sen önce teyzemi sikmeme karşı çıkmıştın ama şimdi sikersen sik diyorsun sen gece bizimi izleyeceksin doğru söyle dedim annem hahahha diye kahkaha attı izliyimmi dedi bilmem sen bilirsin izlemek istiyorsan izle istersen bizi basar gibi yap gel sende bize katıl aa daha neler dedi annem neyse kaptalım bu konuyu gelirler melirler deyip susturdu beni yarım saat sonra teyzem geldi elinde poşetler yardım ettim mutfağa aldık sohbet muhabbet öyle günü öldürdük akşam kuzenler geldi yemekler yeniyordu ben annemin yanına oturmuştum herkez yemek derdinde kuzenler kendi aleminde benim tek düşüncem annemdi masa altından bacağını ellesimmi düşünüyordum elimi yavaşça bacağına götürdüm annem elimi ittirdi oğlum doyduysan mutfağa götür tabaklarını dedi elinize sağlık deyip tabağımı mutfağa götürdüm peşimden annem geldi oğlum sen ne yapıyorsun bak yemin ederim bidaha beni rüyanda görürsün böyle bişey bidaha olursa ya biri fark etse sen sapıttın iyice dedi ben sesizce bön bön yüzüne bakıyordum.
annem çok kızmıştı içeri gittik çay faslıda bittikten sonra kuzenler kendi odalarına gittiler tek odada beraber tekli yataklarında yatıyordular iki ikişi yatamazdı yani ben kimle yatıcaksam diğeri salonda yatmak zorundaydı teyzem tülay uykunuz geldiyse serelim yatakları dedi annem olur abla dedi benim uykum yoktu ama gece olacaklara sabırsızlandığım için benimde uykum geldi dedim annem iyi madem dedi siz gidin teyze yeğen ben bardaklara su geçireyim yatarım dedi tamam aşkım dedi teyzem anneme benim içim kıpır kıpır ediyordu hadi iyi geceler annem diyip öpüp yatak odasına gittim annemle yatarken pijamamı çıkarmamıştım ama teyzeme daha iyi dayayabilmek için boxırla girdim yatağa üstüme yorganı çekip teyzemi beklemeye başladım iki dakka sonra teyzem geldi ışığı söndürmeden üstündeki v yaka kazak ile altındaki taytı çıkardı ilk defa bana teyzemi görüyordum beyaz bir ipli atlet dar altında da da siyah tayt şort gibi bişey vardı hani şu kızlar eteklerinden altı gözükmesin diye giydiklerinden teyzemi öyle görünce sikim birden Şahlandı verdi şortunun altında beyaz basenleri kalçalara kilot izinden taşıyordu ışığı kapatıp yanıma geldi iyi geceler Gökhanım teyzesinin bir tanesi deyip yanağımdan öpüp yorganın altına girdi heyecandan kalbim küt küt atıyordu 15 20 Dakika ikimizde hiçbir şey yapmadan sırt üstü yatarak tavana bakıyorduk ilk hamle teyzemden geldi bana doğru döndü elini göğsümün üzerine koydu sarılıp uyuyormuş gibi yapıyordu kalbimin atışını hissetmemesi inkansızdı bende ne olacaksa olsun dedim alttan elimin tersini teyzemin baldırına sürtmeye başladım ilk önce çok yavaş yapıyordum.
56 notes · View notes
murat-o41 · 9 months
Text
Koyun Keçi Sağan Ablaların Amları! (3) (Nuri 18 Y., Urfa)
Necla abla ve Raziye abla artık keçi koyun sağmaya gelirken eteklerinin altına hiçbir şey giymeyip, sütü sağıp bitirinceye kadar bana göz banyosu yaptırıyorlardı. Ben de halimden çok memnundum. Bir gün Necla ablayı sikerken, "Hani sen bana Gülsüm ablayı da siktirecektin, ne oldu?" diye sordum. O da, "Merak etme, kendisiyle konuştum, o da senle sikişmek istiyor, ama fırsat bulamadı. Fırsatını bulursa seni çağıracak!" dedi.
Aradan birkaç hafta geçti, Gülsüm ablanın şehirdeki bacısının kaynanası ölmüş ve dolayısıyla bacısı kocasının köyüne gitmek zorunda kalmış, ama iki çocuğu da okula gittiklerinden çocukları götürmemişler, Gülsüm ablanın şehire gelip onlara bakmasını istemişler. Gülsüm abla da kabul etmiş ve şehir merkezine gitmiş. Bacısı köye gidince de Necla ablayı aramış, fırsat bu fırsat, benim şehire gelmemi istemiş. Necla abla da bana anlattı durumu, Gülsüm ablanın bacısının adresini ve telefon numarasını verdi. Ben de hemen kardeşime rica ettim, "Benim şehire gitmem lazım, sen koyunları otlatmaya götürür müsün?" diye. Kardeşim de, "Tamam olur abi, sen git!" dedi.
Sabahleyin ilk dolmuşla merkeze gittim. Orda Necla ablanın bana verdiği numaradan Gülsüm ablayı aradım. Gülsüm abla da bana adresi tarif ederek eve gelmemi istedi ve evde kimsenin olmadığını, rahat olabileceğimizi söyledi. Ben de hemen söylediği adrese gittim. Kapıyı Gülsüm abla açtı, bana içeri geçmemi söyledi. Ben içeri geçtim, o da kapıyı kapatarak peşimden geldi. Oturma odasında oturduk. Ben Gülsüm ablanın konuya girmesini bekliyordum. Baktım kendisi birşey demeyecek, yerimden kalkarak onun yanına oturdum ve bir elimi omuzuna attım, diğer elimi de bacağına koydum. Gülsüm abladan ses çıkmıyordu. Bacağını okşamaya başladığımda, bacaklarını açarak elimi arasına koymamı istiyordu. Ben de hiç fırsat kaçırmadım ve elimi eteğin altına sokarak külotunun altından amına ulaştım...
Amını ellerken dudaklarına da yapışmıştım ve öpüşmeye başlamıştık. Gülsüm abla hızlı hızlı nefes almaya başlamıştı. Ama koltukta rahat olmuyordu, Gülsüm ablayı yere halıya yatırdım ve ben de üstüne çıkarak altıma aldım. Yerde biraz daha öpüşüp elleştikten sonra üstümüzdeki bütün elbiseleri çıkartıp ikimiz de çırılçıplak kalmıştık. Ama Gülsüm abla çok istemesine rağmen utanıyordu ve bacaklarını kapatıyordu. Ben de bacaklarını ayırdım ve arasına girerek başımı amına gömdüm ve yalamaya başladım. Gülsüm ablanın amını sulanmış, suları ağzıma akıyordu. Amının dilini ağzıma alıp emiyor, am dudaklarını dişliyor ve parmağımı amına daldırıyordum. Gülsüm abla ise gözlerini kapatmış, dudaklarını ısırıyor ve hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Gülsüm abla 46 yaşındaydı, yani oğlu benden yaşça büyüktü, işte Gülsüm abla bu nedenden ötürü utanıyordu ve kendisine yediremiyordu.
İlk başlarda bir parmağımı amına sokuyordum, şimdi parmaklarımı ikişer üçer sokuyor, amın içinde oynatıyordum. Gülsüm abla amını yalamam için başımı amına bastırıyordu. Ben de parmaklamayı bırakıp tekrar amını yalamaya devam ettim. Gülsüm abla kasılarak orgazm oldu ve omuzlarımdan tutarak beni üstüne çekti. Yarağımı amına sokmamı istiyordu. Başımı amından kaldırıp bacakların arasında yerimi aldım ve sikimin ucunu amına bastırdım. Sadece ucu amına girmişti ve Gülsüm ablanın amı fırın gibi yanıyordu. Amın içinde sikimin yanacağından korkmaya başladım. Ne Raziye ablanın, nede Necla ablanın amları bu kadar sıcak olmuyordu. Gülsüm abla bacaklarını belime dolayıp beni kendine çekince, sikimin kalanı da birden içine daldı. Ooofff! Böyle am yoktu diğerlerinde!
Ve git gel yapmaya başladım. Gülsüm abla ilk başlarda inlememek için kendini çok sıktı, ama şimdi sesini bırakıvermişti ve inlemeleri duvarda yankılanıyordu. Hiç hız kesmeden amına girip çıkıyordum, Kalaşnikof gibi saydırıyordum, amına pompaladıkça 'şak, şak, şak, şak' sesler çıkıyordu. Gülsüm abla inlemeyi bırakmış, utanması geçmiş, resmen dillenmişti, "Aaahhh, ooohhh, sik Gülsüm ablanı, Gülsüm ablan sana kurban olsun! Bitirdin beni! Akıt içime döllerini!" diyor, beni gaza getiriyordu. Kaç kere orgazm olduğunu bilmiyordum, ama herhalde 3-4 kez olmuştur. Ateş gibi yanan amına ben de fazla dayanamadım ve içine çeşme gibi boşaldım...
İçinde biraz kalıp, sonra sikimi amından çıkartarak Gülsüm ablanın yanında uzandım. Konuşmaya başladık. Gülsüm abla 24 yıl evliymiş ve ilk defa sikişmekten bu kadar zevk almış. Kocasının canı isterse, bunun eteğini kaldırıp picamasını külotunu sıyırıyormuş, sikini amına basıp, kendisi boşalıncaya kadar sikiyormuş ve boşaldığında hemen bunun üstünden kalkıyormuş. Bu da bir iki dakikayı geçmiyormuş. Gülsüm abla bunları anlatınca, ben içimden, (Bu kadını bayıltıncaya kadar sikmem lazım!) dedim. Biraz daha konuştuktan sonra bunun memelerini okşamaya başladım, üstüne çıkarak dudaklarını da emerek öpüştük. Dudaklarından boynuna, ordan da kulak memelerine geçtim. Gülsüm abla sırtüstü altımdaydı, onun yan uzanmasını sağladım. Ben de arkasına yan uzandım ve kulak memelerini emerken, kulakların tümünü ağzıma aldım, dilimi kulak deliğine sokuyorum, kulak arkasını dilleyerek, elimi de kalçasına götürmüş, göt deliğini etrafını parmaklarımla okşuyordum...
Gülsüm abla kendinden geçmiş inlerken, elini arkaya attı sikimi yakaladı, baktı sikim kazık gibi olmuş, sikimi asılarak amına yerleştirmeye çalışıyordu. Ben de sokmamak için geri çekiyordum sikimi. "Ne olur sok artık, hadi sik beni!" diye yalvarmaya başladı. Ama ben Gülsüm ablayı hemen sikmeyecektim, onu sevişmenin doruğuna çıkartıp öyle sikecektim. Onu yüzükoyun uzandırdım ve ben de üstüne çıktım. Sikimi kalçasının arasına koydum, saçlarını da kaldırıp, ensesini yalamaya başladım. Elime tükürüp sikimi ıslattım, sikimi Gülsüm ablanın kalçaların arasında kaydırıyordum. Elimi altına sokup amını okşarken, Gülsüm abla kalçasını hafif kaldırıyordu amına sokmam için, ama ben sikimin ucunu göt deliğine bastırıyordum. Gülsüm abla çıldıracak gibiydi...
Önce götü aklımda yoktu, ama şimdi onun götünü sikmeden bırakmayacaktım. Elimle sikimi tuttum ve göt deliğine iyice bastırdım. Ucu girmişti ki, Gülsüm abla hemen, "Oooffff acıdııı, çıkart! Ordan değil, amımı sik, amım sike hasret!" dedi. Ben Gülsüm ablayı dinler miyim, hazır ucu girmişken tamamen sokmadan bırakmak istemiyordum. Biraz daha bastırdım, yarısına kadar soktum. Gerçekten de çok acıdığı belli oluyordu, Gülsüm abla, "Iııııh, ooff, ayyy, yavaş ol götüm parçalandı!" diyordu. Yine de köküne kadar sokmadan bırakmadım. Hepsi girdikten sonra içinde biraz durdum ve git gel yapmaya başladım. Elimi de yine amına götürmüş okşuyordum. Gülsüm abla zevk almaya başlamıştı.
Götü o kadar dardı ki, fazla dayanamayacaktım. Daha 10 dakika olmamıştı ve Gülsüm ablayı uzun süre sikeceğimden, götüne boşalmadan sikimi çıkarttım. Sikim biraz kendine geldikten sonra Gülsüm ablayı domaltarak amına geçirdim. En çok sevdiğim sikiş posisyonuydu bu. Hızlı hızlı sikiyordum. Ve boşalacağımı anlayınca içinden çıkartıyordum, biraz bekleyip geri sokuyordum. Gülsüm abla içinden çıktığımda deli oluyordu, ama uzun süre sikmem için geç boşalmam lazımdı. Bu da anca bu şekilde oluyordu. Ve öyle de yaptım, bir saate yakın Gülsüm ablayı amından siktim. Artık içine boşalmam için bana yalvarıyordu. Ama ben onun dediğini değil kendi bildiğimi yapacaktım. 10 dakika daha bu şekilde siktikten sonra içine boşaldım. Ama hemen kalkmadım, sikim içinde kendiliğinden küçülünce çıktım...
Gülsüm abla yüzükoyun yatıyordu, kalkmaya takatı kalmamıştı. 20 dakikaya yakın dinlendi. Sonra kalkıp duşa girdi, ben de hemen kalktım onunla birlikte girdim. Birlikte duş yaparken benim ufaklık bir daha yaramazlık yapmaya başladı. Gülsüm abla elini yarağıma atıp, "Yine mi kalktı? Ne yaramaz şeymiş bu, hiç mi yorulmaz?" dedi. Ben de Gülsüm ablaya iltifat ettim, "Abla seni görüp te siki kalkmayan adamın karısını sikeyim!" dedim. Gülsüm abla kahkahalarla gülmeye başladı, "Zaten sikiyorsun karısını!" dedi. Dayanamadım, hemen arkasını dönderip, bunu küvetin içinde domalttım ve arkadan amcığına geçirdiğim gibi sikmeye başladım. O şekilde de bir posta kaydıktan sonra, yıkanıp duştan çıktık.
Gülsüm abla bana, "Nuri gitmen lazım artık, yiğenlerim okuldan gelmek üzereler!" dedi. Ben de elbiselerimi giyip, son bir kere Gülsüm ablayı öperek çıktım evden. Böylelikle Necla ve Raziye abladan sonra Gülsüm ablayı da sikmiş oldum!
[Nuri]
68 notes · View notes
oluruvar · 3 months
Text
En sevdiğim sinir cümlem "kolunu bacağını ısırcam şimdi"
14 notes · View notes
Text
Hala kızı ile kaçamak seks anılarımız part 1
İsmim Kenan şuan 31 yaşındayım. 1.75 boylarında 65 kilo civarında atletik bir yapıya sahip erkeğim. Sekse çocukluk yaşlarımdan beri çok düşkünüm. Sizlere 15 yaşımdan bu zamana kadar başımdan geçen seks anılarımı paylaşmak istiyorum. Ailemiz çok geniş olduğu için birçok erkek ve kız kuzenim var ve hepsiyle aşağı yukarı yaşıt sayılırız. Halamın kızı Ebru benden 1 yaş büyüktür. Ebru ve ben o zamanlar aynı liseye gidiyorduk. Ebru 1.67 boylarında, 55-60 kg civarında, esmer ve buğday arası ten rengine sahip, oldukça iri ve dik kalçalı, uzun bacaklı, göğüsler oldukça iri ve dik, uçları hafif kahverengi, amcığı ise üçgen yapıya sahip etlidir. Ayrıca türbanlıdır. Çocukluktan beri beraber büyüdüğümüz için saklı gizli bir şeyimiz yoktu. Mesela sütyen askısından tutup bir anda bırakırdım. Yanında porno izlerdim. O bu durumlara gayet alışıktı. Onunda kanı kaynıyordu. Evde film izlediğimiz zamanda birbirimizin kucağına uzanırdık. Ama bu durumlar ve hareketler sadece cinsel odaklı değil aynı zamanda arkadaş gibiydik. Bazen poposuna şaplak vurur, bazen kucağıma oturtur. Bazen göğüslerini sıktırıp kaçardım. O bu durumlara fazla itiraz etmez ama tepkisizde kalmazdı. Onunda hoşuna gittiğini biliyordum fakat tam manada birbirimize yaklaşamıyorduk. Bir gece ben koltukta Ebru ise hemen koltuğun dibine serili yatakta yatıyordu. Tabi odada halamlar falanda vardı. Sobalı ev olunca herkes bir iki odaya sıkışmak zorundaydık. Saat gece 02:00 sıralarında Ebru’ ya ince bir ses tonu ile seslendim. Oda uyumadığını söyledi. Hemen koltuktan aşağı yanına indim. Arkasına geçtim ve sarıldım. Yarağım dimdik olmuştu. Ebru’ nun üzerinde ince kumaşlı pembe renkli desenli bir pijama vardı. Yarağımı, o dik ve dolgun kalçalarının arasına yerleştirdim ve hafif sürtünmeye başladım. Bir elimle göğüslerini ve amcığını pijamanın üzerinden okşuyordum. Kulak memesini ve boynunu yalıyordum. Kalbinin atışları ve nefes alışları hızlanmaya başladı. Bir süre böyle devam ettikten sonra bana doğru döndü. Öpüşmeye başladık. Dili ağzımın içinde geziyor dudaklarını ve dilini emiyordum. Elimi iç çamaşırının içine soktum. Amcığı ıslanmıştı. Daha elimle klitorisini okşadıkça dudaklarımı ısırmaya başladı. Parmaklarım vıcık vıcık am suyu olmuştu. Bir süre devam ettim ve Büşra titreye titreye boşaldı. Elimi çıkardım am suyunu kokladım ve parmaklarımı yaladım. Ebru’ nun kulağına onu çok istediğimi söyledim. Bana hayır olmaz diye yanıt verdi. Ben fazla üstelemedim. Ama boşalmak istediğimi söyledim. Hemen arkasını döndü ve pijamasını dizine kadar indirdi. Bende eşofmanımı indirdim. Artık yarağım o dik ve dolgun kalçaların arasına girmişti. Amcığının ıslaklığından yararlanarak yarağımı arkadan amına sürtmeye başladım. Sıcacık amının dudakları arasında git gel yapıyordum. Amcığı etli olduğu için bu bile bana yetiyordu. Yaklaşık 4-5 dakika bu şekilde git gel yaptıktan sonra spermlerimi Am dudakları ve göt deliği arasına bıraktım. Mükemmel bir boşalma yaşamıştım. Ebru hemen pijamasını düzeltti. Yüzünü tekrar bana doğru döndü. Artık birbirimizi öpüyor ve yanaklarımızı okşuyorduk. Ebru’ ya çok güzel olduğunu ve onu çok istediğimi söyledim. Bir bacağını üzerime attı ve dudaklarından öptü. Artık yerine geç dedi. Ben ikiletmeden kendi yatağıma çıktım. Ama elimle hala kalçalarına dokunuyor ve okşuyordum. Bu şekilde uyumuşuz. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi okula beraber gittik. Sanki o olay yaşanmamış gibiydi. Sonra ki günlerde tek başına yakaladığımda hemen sarılıyor ve öpüyordum. O ise yakalanma korkusu ile kaçıyordu. İlerleyen günlerde de bu olaylardan fazlası olmadı, yani Ebru’ ya tam anlamıyla sahip olamadım. Yaşım 19 olmuştu. Yine her zaman ki gibi bütün kuzenler bizim evde toplanıyor, beraber geziyor, beraber eğleniyorduk. Ben liseden sonra ilk yıl istediğim bölümü kazanamadığım için tekrar dershaneye gidiyordum. Yine bir gün Ebru bizde kalmıştı. Ama artık odalarımız farklıydı ve Ebru ile eski diyaloğumuz yoktu. Benimde kendimi tatmin ettiğim sevgililerim oluyordu. Ben ne zaman yanaşsam benden kaçıyordu. Ben sabah Ebru’ nun yattığı odaya kitaplarımı almak için girdim. Birde ne göreyim. Ebru sol tarafı üzerine yatmış. Sağ bacağını açmış. Altındaki etek kalçalarına kadar sıvanmış. Pürüzsüz bir bacak karşımdaydı. Ebru ranzanın birinci katında yatıyordu. Üst katında ablam uyuyordu. Sabah erken saat olduğu için herkes uykudaydı. Ben hemen eteğini daha yukarı kaldırdım. Altında pembe yarı tanga gibi bir külot vardı. Külotun yarısı kalçalarının içinde yarısı ise yanaklarında duruyordu. Hemen kapıyı kaparak harekete geçtim. Amacım sadece okşamak ve öpmekti. Külotunu yavaş hamleler ile irdirmeye çalıştım. Fakat beceremedim. Her an uyanabilirdi. Korka korka külotunu yana doğru kaydırdım. O nasıl bir am öyle bir görseniz çerçeveletir duvara asarsınız. Amcığı etli olduğu için bacak arasından pörtlemiş, bir tablo gibi karşımda duruyordu. Kalçalar desen kusursuz güzellikte. Hemen kalçalarına doğru eğildim. Öpmeye başladım. Dilimi amının dudaklarında gezdirmeye başladığım an bir anda irkilerek uyandı. Hemen üstünü başını topladı. Hiçbir şey diyemedim. Kitapları alarak dışarı çıktım. Gün boyunca o görüntü gözümün önünden gitmedi. Bir tarafta Ebru’ nun kusursuz güzelliği. Bir taraftan yaptığımın yanlış olması, ama o görüntüyü gören her erkek aynı şeyi yapacağına eminim. Tabi geçmişte Ebru ile olan kaçamaklarında cesareti ile bir hata yaptım. Akşamüzeri dershaneden döndüğümde Ebru evden gitmişti. Çok pişman oldum ve hemen cep telefonu ile aradım. Özür diledim. Ben Ebru’ nun bana kızağını düşünürken bana sonun değil olur böyle şeyler dedi. İşlerinin olduğunu akşama geleceğini söyledi. Ebru’ nun bu şekilde konuşması hem vicdanımı rahatlattı hem de beni tekrar gaza getirdi. Akşam Ebru tekrar eve geldi. Sabah yaşadığımız olayla ilgili hiçbir şey söylemedi. Bir gün ben bilgisayarı açtım porno izliyordum. Evde sadece ben vardım. Kapı çaldı gelen Ebru idi. Hemen içeri aldım. Kim var diye sordu kimse yok dedim. Eve girdik. Benim odaya geçtik. Tabi porno izlediğimi gördü. Beraber oturduk porno izledik. Sonra muhabbet etmeye başladık. Ben geçen olan olaydan konuyu açtım. Ebru bana kızmadığını sadece uykuda olduğu için bir an irkildiğini söyledi. Ben ona kalçalarının ve amcığının çok güzel olduğunu dayanamadığımı söyledim. Ama halamın kızı olduğu için daha fazla ileri gidemiyordum. Elinden tutarak kucağıma oturttum. Üzerinde siyah bir etek vardı. İçinde siyah külotlu çorap vardı. Öpüşmeye başladık. Yine dili ağzımda dudaklarını ve dilini emiyordum. Kucağıma alarak ayağa kalktım. Koltuğun üzerine doğru yatırdım. Eteğini beline kadar sıyırdım. Bacaklarını ayırdım ve bende arasına girerek pozisyonumu aldım. Tekrar Ebru’ yu öpmeye başladım. Başındaki eşarbı çıkardım. Üstündeki gömleğin düğmelerini açtım ve çıkardım. İçine giydiği beyaz atlet gibi şeyi çıkardım ve artık siyah sütyen ile karşımda duruyordu. Sütyenin kopçasını çözdüm ve onu da çözünce portakaldan daha büyük ve dik memeleri karşımda bütün haşmetiyle duruyordu. Hemen Meme uçlarını ağzıma aldım ve emmeye başladım. Ebru gözlerini kapatmış saçlarımı okşuyordu. Hafif hafif içini çekiyor ve titriyordu. Dilimi meme uçlarında dairesel olarak gezdirmeye başladığımda Ebru artık inlemeye başladı. Biraz memeleri ile seviştikten sonra göbeğine indim. Göbeğini yalamaya başladığımda, Ebru titremeye ve sağa sola doğru hareket etmeye başladı. Eteğini tamamen çıkardım. Siyah külotlu çorap ile kaldı. Size yemin ederim yok böyle bir görüntü. O bacakların kusursuzluğu, siyah çorabın asaleti beni artık fişeklemişti. Külotlu çorabı da komple çıkardım. Altında siyah önü dantelli yarı tanga külotu ile kaldı. Külotu da çıkardım. Yıllardır hayal ederek iç geçirdiğim o kusursuz vücut tamamen çıplak karşımdaydı. Hemen üzerimde ne var ne yok çıkardım ve bacak arasına girdim. Ebru’ nun etli amcığını ağzıma alarak başladım yalamaya. Ebru öyle inlemeye başladı ki anlatamam. Zevkten kalçasını hareket ettiriyor, aşağı yukarı yapıyordu. Kafasını bir sağa bir sola çeviriyor. Eli ile başımı bastırıyor, tırnakları ile sırtımı kazıyordu. Pozisyon değiştirerek Ebru’ yu karşımda domalttım. Kafasını yastığa koydu. Belini aşağı indirdi. O muhteşem am ve göt karpuz gibi ortaya çıktı. Hemen arkasına geçtim ve başladım yalamaya. Amını ve götünün deliğini yalıyor dilimi içine sokuyordum. Ben dilimi soktukça Ebru irkiliyor. Ohhhhhhhhhhhhhhhhh devam et diyordu. Bu şekilde Ebru’ yu yalayarak orgazm ettim. Hemen yarağımı elime aldım ve amcığının dudaklarında fırça çekmeye başladım. Bir aşağı bir yukarı. Amcığından akan sular işimi daha da kolaylaştırıyordu. Bu şekilde 5 dakika kadar fırçaladım. Sonra Ebru’ yu ayağa kaldırdım. Ellerini masayı dayattım. Bacaklarını birleştirdi. Arkasında pozisyonumu aldım. Yarağı arkasından amının dudağına doğru geçirdim. Amcığının sıvıları ile kayganlaşan göt deliği ve am dudakları arasında hızlı hızlı git gel yapıyordum. Bu esnada Ebru inliyordu. Yarağım klitorisine çarpıp tekrar geliyordu. Bu pozisyona 5 dakika kadar git gel yaptım. Boşalacağım esnada Ebru’ yu tekrar domalttım. Amcığında fırçalama yapmaya devam ettim. Ebru tekrar titreye titreye boşaldı. Bende daha fazla dayanamadım ve amının dudaklarına ve götünün deliğine fışkırttım. Spermlerimi göt deliğinin içine doğru parmağımla ittirdim. Sonra Ebru’ ya yarağımı yalamak isteyip istemediğini sordum. Ebru önümde diz çökerek yarağı eline aldı. Yarağın kafasını ağzına alıyor emiyordu. Benim makine tekrar erekte oldu. Ebru’ ya götüne girmek istediğimi söyledim. Önce hayır olmaz dedi. Israr ettim ve yarağımın hepsini sokmayacağıma sadece kafasını sokacağıma dair söz verdim. Sonra tekrar karşımda domalttım. Bacaklarını tamamen açtırdım. Kafasını yastığa koydu. Belini aşağı indirdi. Ben göt deliğine tükürüğüm ile masaj yapmaya başladım. Başparmağım tamamen girince yarağım�� amında ıslatıp göt deliğine baskı yapmaya başladım. Sperm ve tükürük ile kayganlaşan göt deliği yarağımın kafasını içine kabul etti. Ebru hafiften sızlanıyordu. Ben hemen Ebru ile sağ tarafının üzerine doğru yattım. Yarağımın kafası hala içindeydi. Bir elimle kalçasının yanağını ayırarak yarağımın rahat etmesini sağlıyordum. Bu pozisyonda biraz bekledim. Artık göt deliği yarağıma alışmıştı. Ama büzüğü yarağımın kafasını öyle bir sıkıyordu ki anlatamam. Biraz daha yarağımı ittirdim ve artık kafası tamamen içindeydi. Bu pozisyonda çok minik git-gel yaparak Ebru’ yu götünden sikiyordum. Bu arada elim ile klitorisini oynuyor ve Ebru’ yu zevke getiriyordum. Ebru’ nun iniltileri odanın içinde yankılanıyordu. Bende daha fazla dayanamadım ve göt deliğinin içine boşaldım. Yarağım içinde küçülene kadar bekledim. Ebru’ nun boynunu ve boğazımı emmeye başladığımda Ebru yine hareketlendi. Kalçasını ileri geri yaptıkça beni tekrar şehvet duyguları sarmaya başladı. Yarağımı hiç çıkarmadan tekrar domalttım. Spermlerimin kayganlığı ile daha rahat hareket ediyordu. Ebru’ yu tekrar götten sitmeye başladım. Artık dibine kadar sokup çıkarıyordum. Öyle sıcaktı ki anlatamam. Sonra ben sırtüstü yattım ve Ebru sırtı bana dönük halde üzerine çıktı. Göt deliğine yarağımı itina ile yerleştirdim. Ebru oturup kalkmaya başladı. Ama nasıl bir görüntü var görseniz, porno filmindeki karılar halt etmiş. O kalçanın sallanması bile bir harikaydı. Bu duygular içinde ben tekrar boşaldım. Ebru üzerimden kalktı. Spermlerim bacaklarında ve göt deliğinin oradan akıyordu. Bu görüntüyü izlemek için tekrar domalttım. Göt deliği ceviz kadar büyümüş içi görünüyordu. Ebru’ yu yatırdım ve bende yanına uzandım. Bu süre içinde Ebru inleme ve zevk çığlıkları haricinde tek kelime konuşmadı. Ben dudaklarını öperek teşekkür ettim. O da bana teşekkür etti. Ama bunun son olacağını söyledi. Ben tamam diyerek Ebru’ yu banyoya uğurladım. Ebru duş aldıktan sonra üstünü giyindi ve gitti. Ebru türbanlı olması ve ailelerimizin muhafazakar olmasından dolayı çekiniyordu. Eminim yaptığından hem zevk hem pişmanlık duyduğu için bir daha bu olmayacak dedi ve dediği gibi Ebru ile bir daha yakınlaşmadık. Bu süre zarfında benim birçok kadın ve kızla ilişkilerim oldu. Hatta Ebru ben uyuduğumda telefonumda ki mesajları bile okuyormuş. Yıllar sonra bana itiraf etti. Ebru çok güzel olmasına karşı hiç sevgilisi olmamıştı. O kendini evleneceği adama saklıyordu. Sanırım içinden benimle evlenmeyi bile geçiriyordu. Bunu bazen konuşmalarından seziyordum. Ama bu mümkün değildi. Çünkü yaşım ilerledikçe benimde dünya görüşlerim değişmişti. Üniversiteyi bitirip tekrar memleketime döndüm. Bir iş buldum çalışıyordum. Liseden hem Ebru’ nun hem de benim tanıdığım ancak sosyal olarak arkadaşım olan biriyle görücü usulü sayılabilecek cinste bir evlilik yaptım. Ebru bu olaydan hemen sonra kendisine yakışmayacak bir adam ile evlendi. Arkadaşlar lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Sert yorumlarınızı bekliyorum. İkinci bölümde eşim ile ilgili yaşadıklarımı ve Ebrunun daha sonra ne olduğunu yazacağım
190 notes · View notes
ceremir · 14 days
Note
Twd serisini izlediğini söylemiştin geçenlerde. Bununla ilgili garip bir soru sorasım geldi. Diyelim ki orada bir karaktersin yada gerçekte yaşanıyor bu durum işte sevgilin karın yada birlikte değilsen bile sevdiğin kadın bir zombi tarafından ısırılsa veya ölse ne yaparsın? Diğer postlarında sevgini anlatmışsın bunun üzerinden yorumlar misinn?
Bu arada ben Twd serisini izlediğimi söyledikten yaklaşık 1 hafta sonra tekrar baştan sona izledim. Orada bir karakter olsam, sevgilimi o an bir zombi ısırsa öncelikle kurtarabiliyor muyum ona bakarım. Eğer kolunu ya da bacağını ısırıyorsa ve hemen kurtarabilme şansım varsa o an etrafındaki zombileri öldürür ve enfeksiyon kana karışmadan ısırdığı yer kolu veya bacağıysa direkt keserim. Hayatta tutabiliyorsam tutarım 1 gün 1 gündür. Ama eğer boynundan ısırılıyorsa yani kurtuluş yoksa direkt kafasına sıkarım ki acısı hemen dinsin ve zombiye dönüşmesin. Onu öldürdükten sonra etrafındaki tüm zombileri öldürür ama onun boynunu ısıranı bırakırdım. İşkence edip içimi bir nebze rahatlattıktan sonra kafama sıkıp kendimi öldürürdüm. Herkes sevdiğiyle aynı anda ölmeli.
'Gerçek senaryoda' Negan herkesin gözü önünde Glenn'in kafasını parçaladığında Meggie'nin yerinde olsaydım o an ya ölürdüm ya da kendimi öldürtürdüm. O acıyla yaşanmaz çünkü.
10 notes · View notes
kirlisiyah · 26 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Véronique : Kukla gösterisinin hikayesini hatırlıyor musun?
Catherine : Bir dansçı mı?
Véronique : Bir balerin. Bir kutuda yaşıyor. Dans etmek istiyor ama bacağını kırıyor. Böylece bir kelebeğe dönüşür.
the double life of veronique (1991), Krzysztof Kieślowski
9 notes · View notes