Tumgik
#6 Kasım Hangi gün
level999comtr · 4 months
Text
Genshin Impact etkinlikleri – tüm güncel ve gelecek etkinlikler
Genshin Impact etkinlikleri – tüm güncel ve gelecek etkinlikler ••• ••• Kaynakça: https://level999.com.tr/blog/2023/12/23/genshin-impact-etkinlikleri-tum-guncel-ve-gelecek-etkinlikler/ ••• Mevcut ve yaklaşan Genshin Impact etkinlikleri nelerdir? Genshin Impact'in yeni karakterler, görevler ve etkinliklerle tamamlanan yeni bir sürümü her altı haftada bir gelir. Şu anda hangi etkinliklerin devam ettiğini ve yakında yeni etkinlikler olup olmayacağını takip etmek zordur; bu nedenle, mevcut ve gelecek tüm Genshin Impact etkinliklerinin programını burada bulabilirsiniz. Genellikle aynı anda yürütülen çok sayıda Genshin Impact etkinliği vardır ve bunlar yalnızca oyun içi etkinlikler değildir. HoYoverse genellikle her güncellemede bir web etkinliği başlatır ve bu da oyunculara bir web tarayıcısı aracılığıyla anlatılan etkileşimli bir hikaye aracılığıyla en yeni Genshin Impact karakterleri hakkında bilgi edinme şansı verir. En iyi RPG oyunlarından bazılarına benzer şekilde, Genshin Impact'teki etkinlikleri tamamlamanın ödülleri, primogemler ve mora gibi oyun içi öğelerden fare altlıkları ve peluş oyuncaklar gibi gerçek hayattaki ödüllere kadar çeşitlilik gösterir. Genshin Impact güncel olaylar Çoğu Genshin Etkisi etkinliği yaklaşık iki hafta sürer, ancak bazıları birkaç gün kadar kısa olabilir. Tıpkı Genshin Impact pankartlarında olduğu gibi, çoğu etkinlik yalnızca sınırlı bir süre için mevcuttur, bu nedenle mümkün olan en kısa sürede katılmaya değer. Anime oyununa genellikle bir güncellemeden sonra yeni etkinlikler eklenir, ancak HoYoverse topluluğu şaşırtmayı sevdiği için bu sayfaya göz atmakta fayda var. İşte güncel Genshin Impact etkinlikleri: Dönen Vals (savaş geçişi) – 8 Kasım – 20 Aralık Forge Diyarının Öfkesi: Sonsuz Sürü (TGC) – 8 Kasım - 20 Aralık Lil' Fungi'nin Eğlenceli-Tastic Fiesta'sı – 6 Aralık - 18 Aralık Ley Hattı Taşması – 11 Aralık - 18 Aralık Genshin Impact'in yaklaşan etkinlikleri Yaklaşan Genshin Impact 4.3 etkinliklerinin tümü: Güller ve Tüfekler Kararlı İradenin Dansı Arataki Alevli Zırh Böceği Savaş Eğitim Kampı Kayıp Zenginlikler Razer DeathAdder V2 Pro – Genshin Etki Sürümü Razer DeathAdder V2 Pro – Genshin Etki Sürümü Razer 139,99$ Şimdi al Network N, nitelikli satışlardan ortaklık komisyonu kazanır. Mevcut ve gelecek Genshin Impact etkinlikleri hakkında bilmeniz gereken her şey bu. Cüzdanınıza bazı primogemler ve mora eklemek istiyorsanız Genshin Impact kodları kılavuzumuza göz atın. Aynı zamanda Genshin Impact hangout etkinlik rehberimizi de okumakta fayda var; neyse ki bu etkinlikler kalıcı olarak devam ediyor, böylece bunları istediğiniz zaman oynayabilirsiniz. Son olarak, Genshin Impact gibi daha fazla oyun bulmak için en iyi ücretsiz PC oyunları listemizi okuyun. Kaynak: pcgamesn
0 notes
nekadarhaber · 10 months
Text
Atılay Denizaltı hangi göreve gitti neden battı. 84 yıllık sır gün yüzüne çıktı
Tumblr media Tumblr media
Atılay Denizaltı hangi göreve gitti neden battı. 84 yıllık sır gün yüzüne çıktı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Yine de Atatürk, deniz kuvvetlerinin yeterli olmadığını düşünüyordu çünkü Boğazların güvenliği, yaklaşan dünya savaşında ülkenin güvenliği adına önemliydi. Bu nedenle Atatürk, İngiltere'ye yeni gemiler sipariş etmekle birlikte, Almanlarla birlikte Alman ve Türk tersanelerinde denizaltı yapımına başlanacağını 1 Kasım 1935 tarihli meclis konuşmasında belirtti. Almanya, ihaleyi kazandı ve Germania Werft I. V. S. firmasına dört adet denizaltı siparişi verildi. İkisi Almanya'da, diğer ikisi de Hasköy Taşkızak Tersanesi'nde üretilecek olan bu denizaltıların inşasına hızla başlandı. Türkiye'de üretilecek denizaltılarda çalışacak işçilerin en az yüzde yetmiş beşi Türk olacaktı. 11 Kasım 1936'da, Ankara İkinci Noterliği'nde, Türkiye adına Milli Müdafaa Vekili Kazım Özalp ile müteahhit firmalardan Hollanda'nın Lahey şehrinde bulunan N. V. İngenieurskantoor Voor Scheepsboum adına Vagner ve Almanya'nın Essen şehrindeki Ferrostahl Aktiengeselschaft firması adına Verner Sulc mukaveleyi imzaladı. Mukavele uyarınca, Almanya'da yapılacak denizaltılar 20-30 ay sonunda teslim edilecek, Türkiye'de üretilecek denizaltılar ise 40-42 ayda kızağa indirilecekti. Türk Donanmasının güçlenmesinde önemli bir rol oynayacak bu dört denizaltının isimlerini Atatürk bizzat koymuştur. Başbakan Celal Bayar'a denizaltıların isimlerini belirtti ve anlamlarını izah ettiği 19 Ocak 1938 tarihli talimatla, Türkiye'de üretimi tamamlanan Atılay denizaltısının kızağa konma işlemi Haliç Tersanesi'nde yapıldı. 19 Mayıs 1939'da yapılan resmi törende, Atılay denizaltısı tüm şiddetiyle devam eden İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye tarafından sıkı sıkıya uygulanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne uygun olarak suya indirildi. Ancak, kaza sonucu Atılay denizaltısı battı ve 6 subay, 17 astsubay, 16 er toplamda 39 denizci şehit oldu. Kazanın nedeni, Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma bir antenli mayına temas edilmesiydi. Arama-kurtarma çalışmaları sonuçsuz kaldı ve Atılay'ın enkazı, tam 50 yıl sonra denizin dibinde tespit edilebildi. Bu kaza, Türk Donanması için büyük bir üzüntü kaynağı olmuştur. Ancak, kazanın hatırlanması açısından Donanma Şehitleri Anıtı ve Şehit Denizaltıcılar Anıtı gibi anıtlar inşa edilmiştir. Read the full article
0 notes
falcibaba · 1 year
Text
Kader Sayısı
Tumblr media
Kader Sayısı Nedir?
Tumblr media
Kader Sayısı Herkes kaderini merak eder çünkü kaderi bilmek hayatınızı değiştirir. Kaderinizi kendiniz de Kader Sayısı'nı öğrenebilirsiniz. Kader insanın hayatı boyunca çizilmiş yaşam yoludur. Kaderinizin size ne göstereceğini bulmak için kader sayınızı bilmek gerekir. İnsanın doğum tarihi ve ismi kader sayısını etkiler. Çünkü yıldızlar siz doğar doğmaz kaderinizi gökyüzüne çizmiştir. Kader sayısı ile hangi mesleği seçmeniz gerektiğini, yaşamınız boyunca karşılaşacağınız zorlukları, nasıl insanlarla dost olmanız gerektiğini öğrenebilirsiniz. Eski zamanlarda insanlar kader sayısı dedikleri Ebcet hesabı ile uygulama yaparlardı. Bu sayede büyük yıldız kitabından sizin hakkında bilgi sahibi olurlar ve size yardımcı olurlardı. Bu yöntemin daha kolaylaştırılmış hali olarak karşımıza çıkan sayı da aynı görevi görmekte ancak herkesin kendine bakabiliyor olması da daha bir güzel yanı. Bazı insanlar hayata neden geldiklerinin farkına varmazlar. Aslında içlerinde yapabilecekleri kadar büyük güçler taşıdıklarını bilmezler. Kader sayısı sayesinde size uygun olan ve yapabileceğiniz güçte bütün konuları zorluk çekmeden yapabileceksiniz. Yaşadığınız iyi ve kötü olayların neden başınıza geldiğini ve bir amacı olup olmadığını kader sayınızı öğrendikten sonra daha iyi anlayacaksınız.
Tumblr media
Kader Sayısı
Nasıl Hesaplanır
Kader sayınız doğduğunuz gün olan tarih ve size verilen isim ile şekillenir. Çünkü o tarihlerde siz bir kişi olup diğer bireyler ile etkileşime geçmeye başlamışsınızdır. İlk aldığınız isim ne ise onu kullanmanız gerekmektedir, doğru doğum tarihini de seçtikten sonra kader sayınızı kolayca hesaplayabilirsiniz. Doğum yılınızın yanında günü ve ayını da tam olarak bilmek gerekir. Ayların hepsi ayrı bir sayı değeri alır, Ocak ayı 1, Şubat 2, Mart 3, Nisan 4, Mayıs 5, Haziran 6, Temmuz 7, Ağustos 8, Eylül 9, Ekim 1, Kasım 2, Aralık 3 sayı değeri olarak alınmalıdır. Örneğin, 30 Mart 1990 yılında doğmuş olan bir kişi 3+0+3+1+9+9+0 = 25, 2+5 = 7 Yani bu kişinin doğum kader sayısı 7'dir. 1 ile 9 arasında çıkan her sonuçların bir açıklaması vardır. Daha sonra bunların anlamlarına bakabilirsiniz. Gerçek kader sayınızı ise doğumunuzda verilen ilk isim ile bulunur. Her harfin bir değeri vardır. Bu değerler şöyledir: A, J, S harfleri 1 değerini alır, B, K, T harfleri 2 değerini alır, C, L, U harfleri 3, D, M, V harfleri 4, E, N, W harfleri 5 değerindedir. F, O, X harfleri 6, G, P, Y harfleri 7, H, Q, Z harfleri 8 değerindedir ve I, R harfleri ise 9 değerini almaktadır. Örneğin; Cansu Bal ismindeki bir kişinin kader ile ilgili sayısı 3+1+5+1+3+2+1+3 = 19, 1+9 = 10, 1+0 = 1 yani bu kişinin sayısı 1'dir. Çıkan sayının tek basamaklı sayı olması çok önemli, çünkü değerler tek basamaktan oluşuyor.
Kader'de Sayıların Uyumu
Kader sayınız size evleneceğiniz kişi ile nasıl bir geleceğiniz olacağı konusunda da bilgi vermektedir. Bu bilgiler sayesinde mutlu bir evliliğin kapılarını aralayabilirsiniz. Kader sayınızın uyum sağladığı belli numaralar vardır, sevgilinizin ve ya hoşlandığınız kişinin sayısını yukarıdaki yöntemler ile bulabilirsiniz. Bu sayede kolayca kişilik uyumunuza bakabileceksiniz. Eğer aynı duyguları hisseden bir kader sayınız var ise olumlu bir ilişkiniz olabilir. Kader uyumunuzu da hazır testlerden faydalanarak yapabilirsiniz. İsmini bildiğiniz bir kişi ile ikinize ortak bakacağınız bu uyum falı sayesinde yüzdelik bir dilim çıkar ve eğer yüzdeniz yüksek çıkarsa uyum dereceniz de yüksek demektir.
Tumblr media
Ancak düşük yüzde ile karşılaşırsanız o kişiden uzak durmanızda ve kaderinizde o kişinin yeri olmadığını bilmeniz gerekir. Kader ile ilgili fal baktırmak için en doğru medyum olan Yasin Hoca ile iletişime geçerek fal baktırabilirsiniz. Kaderinizin Şifresi konusuna göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
aydinrehberi · 2 years
Text
Ekonomik olarak sıkıntı bir periyottan geçen ve son olarak IMF ile 1,17 milyar dolarlık muahede yapan Pakistan'da hükümet, 4 milyar dolarlık finansal açığın kapatılması için devlet varlıklarının acil satılmasına karar verdi. The Tribune Express gazetesindeki ha... Ekonomik olarak sıkıntı bir periyottan geçen ve son olarak IMF ile 1,17 milyar dolarlık muahede yapan Pakistan'da hükümet, 4 milyar dolarlık finansal açığın kapatılması için devlet varlıklarının acil satılmasına karar verdi. The Tribune Express gazetesindeki habere nazaran, "Hükümetlerarası Ticari İşlemler" kararı, Başbakan Şahbaz Şerif’in başkanlığında toplanan kabine tarafından onaylandı.Karar, devlet varlıklarının yabancı ülkelere acil satılması, bu süreçteki tüm prosedürlerin ve düzenleyici denetimlerin kaldırılmasını içeriyor. Kaldırılan prosedürler ortasında bu cins varlıkların satılması süreciyle ilgili 6 yasa da bulunuyor. Bununla birlikte kararın Cumhurbaşkanı Arif Alvi tarafından onaylanması gerekiyor. Hükümetin bu adımla Milletlerarası Para Fonunun (IMF) işaret ettiği 4 milyar dolarlık finansal açığı kapatmak istediği belirtiliyor. Pakistan, IMF ile 14 Temmuz'da 1,17 milyar dolarlık muahede yapmıştı. Lakin IMF, Pakistan'ın 4 milyar dolar finansal açığı bulunduğunu belirtmişti.HİSSE SENTLERİ BAE'YEKarar ile petrol ve gaz şirketlerinin ve devlete ilişkin güç santrallerinin paylarının Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) satılarak 2-2,5 milyar dolar elde edilmesi hedefleniyor. Mayısta Pakistan'ın yeni kredi teklifini BAE, İslamabad’ın daha evvelki kredileri ödeyememesi sebebiyle reddetmişti. Bunun yerine Abu Dabi idaresinin Pakistan'ın şirketlerinde yüzde 10-12 pay satın almayı teklif ettiği belirtilmişti. Pakistan Gelir ve Maliye Bakanı Miftah İsmail, 17 Temmuz'da yaptığı açıklamada, bir özelleştirme sürecinin 471 gün sürdüğünü ve hükümetin acil olarak para kaynağına gereksinimi olduğunu söylemişti. İsmail, dost bir ülkeden 1,2 milyar dolarlık ödemesi ertelenen petrol alacaklarını, bir diğer ülkenin de pay senetlerine 1,5-2 milyar dolar yatırım yapacağını belirterek, "Bir öbür dost ülke tahminen ödemesi ertelenen doğal gaz verebilir ve bir diğer ülke de biraz mevduat yatıracak." sözlerini kullanmıştı. Bakan İsmail, hali hazırda görülenin hangi ülkeler olduğunu belirtmemişti. HAN'DAN HÜKÜMETE REAKSİYON Pakistan Adalet Hareketi (PTI) başkanı İmran Han, Twitter’dan yaptığı açıklamada, "ABD komplosu ile misyona getirilen ithal hükümetin” devlet varlıklarının yabancı ülkelere acil satışında tüm prosedürleri kaldırmasına tepki gösterdi. Şerif ve Zerdari ailelerinin ülkeyi 30 yıldır "yağmaladığını" öne süren Han, bu şahısların mevcut ekonomik erimeden de sorumlu olduklarını kaydetti. Başbakan Şerif ise Twitter'dan Han’a yanıt vererek, PTI önderinin “hafıza kaybından muzdarip” olduğunu tez etti. Şerif, yolsuzluğun Han’ın devrinde arttığını savunarak, halkın Han’ın makus iktisat idaresinin bedelini ödediğini belirtti.ÜLKE EKONOMİK OLARAK GÜÇ DEVİRDEN GEÇİYOR Pakistan, ekonomik olarak güç bir devirden geçiyor. Pakistan rupisi, ülkedeki siyasi atmosferin de tesiriyle son bir haftada yüzde 8,3 paha kaybetti. Bu, Kasım 1998’den bu yana görülen en yüksek paha kaybı oldu.KREDİ NOTU DÜŞÜRÜLMÜŞTÜ Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, 19 Temmuz'da Pakistan’ın kredi notu görünümünü durağandan negatife çevirmişti. Kredi derecelendirme kuruluşundan verilen bilgilendirme argümanında, 2022’nin başından bu yana Pakistan’ın dış likidite durumunda ve finansal şartlarındaki değerli bozulma, döviz rezervlerinin azalması ve siyasi riskler, ülkenin kredi görünümünün negatife revize edilmesinin sebepleri ortasında gösterilmişti. https://rehberaydin.com/pakistanda-ekonomik-kriz-devlet-varliklarinin-acil-satilmasina-karar-verildi/
0 notes
otogarlarvevedalarr · 4 years
Text
6 Kasım 2019
Bugün iki sınavım vardı. Neden olduğunu pek hatırlayamıyorum ama iki sınavada çalışmamıştım. Beşinci derste sınavı hangi sınıfta olacağımızın listesi geldi. 10-B. Yemeğimi hep 4. Tenefüste yerdim ben . Hiç öğlene bırakmazdım. O günde öyle oldu. Gelenek bozulmadı. Öğlende bahçeye çıkmayı tercih etmedim o gün. Sınıfta sınavada çalışmadım. Telefonumu alıp oynadım bütün öğlen boyunca. Zilin çalmasına beş dakika kala eşyalarımı topladım, kalemliğimi alıp sınav olucağım sınıfa gittim. Oturdum zilin çalıp hocanın gelmesinş brkliyorum. Sıkılınca telrfonumu akıyorum elime kilit ekranından saate bakmak için. İnstagramdan bildirim gelmiş. Rengi mavi. Yine sıradan birisidir diye baygın baygım açıyorum ekranı. Bildirim paneleini aşağı çekiyorum. Senin adın yazıyor. Önce gözlerim büyüyor sonra kalbim çarpmaya başlıyor. Çıkıyorum sınıftan koridorda arkafaşımı görüp boynuna atlıyorum. Görsen sevincimi küçük çocuğun eline şeker verilmiş gibi. Tam iki ay önce bitirdiğin bütün umutlar yeniden filizleniyor. Şimdi geldiğimiz tarihe bak. 25 Mart 2020. Ben hala o günü, o heyecanı bugün yaşanmış gibi hatırlıyorum. Sınav bittikten sonra sınıfa gittim. Yüzüm hiç olmadığu kadar neşeli. Rabia girdi sınıfa elinde tarih defteri bşrde kalemliği vardı. Rabia dedim. Bana mesaj attı. Önce küfğr savurdu dudaklarından sonra defterini yerr bıraktı. Öyle güzel sarıldı ki bana. Senin mutluluğunun yanına eklenmişti resmen. Kime söylesem önce şaşırıholardı sonra mutlu oluyorlardı. Bak sen şimdi yoksun. Daha önce yok ettiğin gibi yok ettin bizi. Bu sefer bir geri dönüşüdemyok gibi üstelik. Brn hala seni seviyorum. Seni özlüyorum. Çok özlüyorum. Rüyamda gördüm seni. O kadar gerçekçiydin ki, o hep hayran kaldığım gözlerin. Ela dediğimde kızar fotoğrafını çekip atardın her seferinde. Ele değil yeşil olduğunu söylerdin. Şunları buraya bırakırken bile yüzümde gülümseme var. Birde kalbimde bıraktığım kırıklar.
1 note · View note
gezginpandaa · 4 years
Text
KARSRAİL
Tumblr media
Doğu Ekspresi ile yola çıkanların son durağı, ülkemin doğusunda kalmış gizli güzelliktir Kars. Ermenistan sınırına komşuluğu, sıcak kanlı insanları, tarih kokan binalarıyla sizi büyüleyecek yerdir burası.
Ankara’dan Doğu Ekspresi ile çıktığınız yolculuğun 24. saatinde Kars Gar’ına varıyorsunuz. 18:00′da başlayan yolculuk, ertesi gün 18:00′da karanlık bir havada son buluyor. Trenden iner inmez sizi bir taksici furyası karşılıyor. Gençler ve gezginler, yörenin şu an için en önemli geçim kaynağı haline gelmiş vaziyette. Herkes “Ne koparabilirsem kardır?” kafasında olduğundan sizi garda iner inmez karşılıyorlar.  Eğer Kars için bir planlama yapmadıysanız veya tur şirketleriyle anlaşmadıysanız, bu noktada trenden iner inmez taksicilerle sıkı bir pazarlığa oturarak bu durumu kendi şansınıza çevirebilirsiniz. İlk etapta yüksek fiyatlarla karşılaşmanız gayet doğal olacaktır. Ama pazarlık sonucu makul fiyatlara anlaşacağınıza kuşku yok. Tren içerisinde kaynaştığınız ekstra gezginler varsa onlarla bir olup tek bir taksici ile anlaşmanız daha da karlı sonuçlar doğurur.
- TAKSİLER NE KADAR ÜCRET ALIYOR?
Tren Gar’ından bahsetmeden önce, geziye çıkmadan işlerini halletmeyi sevenler için alternatif bir yöntemden bahsedeyim. Eğerki işinizi son ana bırakmak istemiyorsanız, instagram’da “Kars Taksi”, “Kars Tur Vip” vb isimlerde bu işi sosyal medyaya dökmüş taksiciler mevcut. Onlarla yola çıkmadan önce iletişime geçerek yolculuk öncesi bir anlaşma yapabilirsiniz. İşini yüz yüze halletmek, pazarlıkta şansını denemek isteyenler ise trenden iner inmez karşısında bulduğu taksicilerden biriyle pazarlık masasına oturabilir. Biz Kasım ayında gittiğimiz için Çıldır Gölü donmadığından gezi güzergahımızdan çıkarmış, onun yerine herkes övdüğü için “Boğatepe Köyü” nü güzergahımıza eklemiş, Ani Harabeleri ile Boğatepe üzerinden pazarlık yapmıştık. 300 tl den açılan kapı, otele bırakma+gezi = 225 tl’ye kapatılmış oldu. 3 arkadaş ve 2 de trende tanıştığımız gezginlerle toplamda 5 kişi adam başı 45 tl ye anlaşarak karlı bir sonuç elde ettik.
Tumblr media
- GEZİLECEK YERLER UZAK MI?
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki Kars’ta gezilecek noktalar çok dağınık. Nereden baksanız hepsi birbirine en az 45-50 km uzaklıkta yer alıyor. Bu yüzden de yola çıkmadan önce nereleri gezmek istediğiniz hususunda güzel bir planlama yapmanız gerekiyor. Gezinizi kaç gün üzerinden planladığınız, bu süre zarfında kaç noktayı gezmeyi düşündüğünüz vs çok önemli detaylar haline geliyor. Boğatepe Köyü şehir merkezinden yaklaşık 50 km uzaklıkta. Oradan çıkıp Ani Harabelerine gitmek için bir 30-35 km şehire geri dönmeniz gerekiyor. Döndüğünüz noktadan da yaklaşık 40 km ters istikamette ulaşım sağlamanız lazım. Bu yüzden gününüzün 2-3 saati yolculuk içerisinde geçmek zorunda kalıyor. Eğer Çıldır Gölü, Sarıkamış vs her yeri göreyim diyorsanız 1 günlük değil en az 2 günlük Kars gezisi planlamanız gerekir.
Tumblr media
- NEREDE KALINIR?
Öğrenci veya ucuz yollu bir gezginseniz kesinlikle tercihiniz “Kars Öğretmenevi” olmalı. Geceliği Kamu Personeli veya türevindekilere 60, öğrenciye 72, sivile 90 tl şeklinde bir fiyatlandırmaya sahip. Konfor açısından lüks bir yapısı maalesef yok baştan uyarayım. Devlet öğretmen evlerine desteğini kestiğinden, kendi kendilerine döndürmeye çalışıyorlar artık. Fakat gece konaklaması ve ucuz yollu kalmak için ideal yerler. 3 kişilik veya 2 kişilik odaları var. Şanslıysanız 3 kişilik odada tek kişi olarak kimse gelmeden kalabilirsiniz. Sabah 6-7 arası ufak bir açık büfe kahvaltı sunuyorlar. Odalarsa ortalama sıcaklıklara sahip, üşümüyorsunuz. Temizlik ise 2 gün için idare etmekte sorun yaşanmayacak düzeyde. Eğer burada kalmak istiyorsanız, yola çıkmadan önce kendilerini arayarak rezervasyon yaptırmanız gerekiyor (yaptırmasanız da sorun olmaz ama işi garantiye almak gerekir). ÖĞRETMEN EVİ TEL: (0474) 212 00 49
Öğretmenevinde kalmak istemeyenleri ise merkezde türlü türlü oteller karşılıyor. Artık turizm ağırlıklı bir il olduğundan da fiyatlar 120-130 tl den başlayabiliyor. Gitmeden önce sıkı bir araştırma yapmanız lazım.
Tumblr media
- NE YENİR?
Her gezgin blogunda veya videosunda görerek aşina olduğunuz Kaz Eti olayı, Kars’ın en ünlü yemeklerinden biri. Söz konusu kaz oluncada fiyatlar biraz yüksek rakamları görebiliyor. Örneğin bir porsiyon kaz eti+bulgur pilavı 70 tl gibi rakamlarda yer alıyor. Yöresel lezzetleri Kars merkezde bulunan ve “Kars Kaz Evi” nde veya Hanımeli Restaurant’ta yiyebilirsiniz. Eğer hepsinden tatmak isterim derseniz 90-100 tl gibi rakamları gözden çıkarmalısınız. “Ben öğrenci kafasındayım yöresel lezzetler beni bozar, sıradan şeyler yemek isterim” diyorsanız da şehir merkezinde sizin ihtiyacınızı karşılayacak çok iyi mekanlar mevcut. Mesela Tavuk döner+ayran 6 tl. Durun hemen küçümsemeyin, döner dediysek öyle kuru boş değil. Burada adamlar başka yerde 15-16 tl ye satılan içi dolu dolu döneri 6 tl gibi fiyatlara veriyor. Döner yemem diyenlere de Pizza Pizza (Terra Pizza), Burger King vb alışıldık mekanlar da mevcut. Kısacası Kars’ta bütçenize göre çok iyi mekanlar mevcut. Yeterki siz paradan haber verin. 
Tumblr media
- KARS MERKEZ NASIL?
Soba görmüş bir nesilseniz, Kars sizin için cennet olacaktır. Çünkü kentte her yerde soba yanmakta. Cafelere gidiyorsunuz soba, evlere giriyorsunuz soba, sokakta geziyorsunuz soba. Kısacası soba bacasının tütmediği bir mekan dahi yok. Hal böyle olunca da is kokusu içerisinde bir şehirde gezmeye başlıyorsunuz. Bu duruma alışık değilseniz koku veya is kokusunun üzerinize sinmesi falan sizi rahatsız edebilir.  Merkezde her bina neredeyse Rus mimarisiyle donatılmış halde. Bu da nereye baksanız ilginç yapılar, tarihi binalar görmenizi sağlıyor. Merkez kısmı her yere yürüyerek gitmenizi sağlıyor. Öğretmenevi gar arası 20 dakikalık yürüme mesafesinde. Yine öğretmenevi Kars Kalesi 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Kaleye giderken yolunuzun üzerinde Kars Kaz evi, tarihi binalar, Namık Kemal’in Evi vb pek çok yapıyı aynı anda görebiliyorsunuz. Bu da yürüyerek gezmeyi sevenler için kısa mesafelerde büyük sonuçlar elde etmelerini sağlıyor. 
Kars Merkez için tek olumsuz nokta maalesef kuşlar. Abi o kadar memleket, o kadar şehir gezdim ben böyle sıçan kuş sürüleri görmedim. Gece veya gündüz, hangi ağacın altından geçseniz kuşlar başlıyor kafanıza sıçmaya. Hani öyle bir, iki tanesi de değil. Dalda on, on beş kuştan aşağısı yok. Bunlar sizin alttan geçişinizi gördüğü an direk nişan alıp yapıştırıyorlar. Bu yüzden yerel halk hariç kaldırımdan giden göremezsiniz. Şahsen anayoldan gitmeyi, kaldırımdan gitmeye tercih ederek sokaklarda ilerledim. Siz siz olun, eğer Kars’a giderseniz kaldırımlarda gezerken ya hızlı hareket edin, ya da kaldırımları tercih etmemeye özen gösterin.
- BOĞATEPE KÖYÜ NASILDI?
Bu köyün özelliği, dünya üzerinde üç yerde üretilen Gravyer Peyniri’nin üretim yerlerinden birisinin burası olması. Hatta peynirin burada üretilerek İtalya ve İsviçre’ye götürüldüğü, daha sonra bu iki ülkede de üretilmeye başlandığı söyleniyor. Gravyer peynirinin üretildiği yeri görmek istiyorsanız buyrun gidin. Fakat köyden pek bir şey beklemeyin. Çünkü içerisinde 2 odalı bir müze (ki sonradan köylüler tarafından yapılmış, içerisinde fotoğraflardan başka bir şey yok) ve Gravyer satan bir köy bakkalından başka görülecek hiçbir şey yok. Her yeri görmek isteyen biriyseniz bu köyü de rotanıza ekleyin. Ama kısıtlı bir gezi programına sahipseniz, buraya uğramak yerine diğer gezi noktalarını rotanıza eklemeniz daha doğru seçim olacaktır. Zaten Gravyer peyniri almak veya tatmak isterseniz şehir merkezinde tadım yapabileceğiniz pek çok dükkan mevcut. Hatta Gravyer şarapla daha iyi gider diyerek şarap bile ikram edenler var. Bu yüzden Boğatepe kısıtlı programı olanlar için zaman kaybından başka bir şey olmayacaktır. Ayrıca Gravyer’de herkese hitap eden bir peynir değil. Şehir merkezinde fırsatınız varsa deneyin, bizi çok iyi anlayacaksınız...
Tumblr media
- ANİ HARABELERİ NASILDI?
Kars’a gidip, buraya gelmemek olmazdı. Biz de rotamızın ilk sırasına Ani’yi ekledik. Ani, Türklerin Anadolu’ya girişinin ardından ilk yerleştiği ve müslümanlığı ilk kabul ettiği nokta olma özelliğine sahip. Hatta Türklerin ilk cuma namazını burada kıldığı söyleniyor. Şehirden yaklaşık 50 km uzaklıkta. Jandarma tarafından korunan bir bölge. Kapıda bilet uygulaması mevcut. Kasım 2019 itibariyle giriş ücreti 12 tl. Gezi alanı ise yaklaşık 1- 1,5 km diyebiliriz. Adı üzerinde “harabeler” olduğundan içeride yıkılmış pek çok yapı ve Ani Kalesi’ni rahatlıkla görebilirsiniz. Selçuklu’dan günümüze kadar ulaşan bu yapılar tarih sevenleri etkileyecektir. Fotoğraf tutkunu arkadaşlar içinse içeride güzel karelerin yakalanacağı pek çok nokta mevcut. Eğer yolunuz buraya düşerse, 2 saatinizi buraya ayırarak sakin sakin gezmenizi, her yapıda fotoğraf çekinmenizi ve özellikle de kale kısmına çıkmanızı şiddetle tavsiye ederiz. Pek çok gezgin sadece alanı gezerek geri dönüyor. Oysa kale kısmına tırmanmak ve karşınızda yer alan Ermenistan sınırını arkanıza alarak tüm alanı yukarıdan görmek bambaşka bir güzellik sunuyor. Ermenistan bile kendi topraklarında Ani bölgesinden kalmış tarihi yapıları bizim kadar önemsemiş değil. Gittiğinizde göreceksiniz, çoğu yapı veya mağara umarsız biçimde hiçliğe terk edilmiş... Ani içerisinden ayrıca eski İpek Yolu geçtiğinden, bu yolun Ermenistan ile Türkiye’yi bağlayan “İpek Yolu Köprüsü” nü de görmeniz mümkün.
Tumblr media
- ALTERNATİF NE YAPABİLİRİZ ?
Başta da söyledik ya, gidilecek noktalar birbirinden baya uzakta yer aldığından güzel bir planlama yapmanız, bu şehire en az iki gününüzü ayırmanız gerekiyor. Planlama yaparken de farklı seçeneklerle kendinize değişik rotalar çıkarmanız mümkün. İsterseniz bunlardan da bahsedelim.
--- Sarıkamış Dönüşü: Diyelimki siz Merkezi, Çıldırı ve Ani’yi gezdiniz. Gece konaklamanızı tekrar Kars Merkez’de yapmak yerine dolmuş veya diğer ulaşım araçlarıyla Sarıkamış’a geçebilir, sabah trene buradan binebilirsiniz. En azından gecenizi farklı bir noktada geçirme şansınız olur. Hem Sarıkamış içerisinde de öğretmenevi mevcut. Orada da uygun fiyatlara kalma imkanınız var. --- Erzurum Dönüşü: Kars’ı gezdiniz, bitirdiniz. Akşam yine Kars Merkez’de kalmak yerine biraz erken yola çıkarak otobüslerle Erzurum’a geçebilirsiniz. Sonrasında ister Erzurum’dan uçakla, ister otobüsle, isterseniz Doğu Ekspresi’yle yolunuza buradan devam edebilirsiniz. Tercih size kalmış. En azından Kars ve Erzurum olarak iki ili gezip gezinizi noktalamış olursunuz. 
--- Artvin/Batum Güzergahı: Gezi süreniz uzun, önünüzde de bolca zaman varsa, kendinizi farklı bir kaçamakla şımartabilirsiniz. Kars üzerinden Ardahan ve ya Artvin’e otobüslerle geçerek buradan Gürcistan Batum’a geçiş sağlayabilirsiniz. Metro Turizm dahil pek çok firmanın Batum’a seferleri mevcut. Kars’ı gezdikten sonra atlayın Artvin’e geçin, oradan Batum’a güzel bir bilet alarak, TC Kimliğinizle birlikte sınırdan geçip farklı bir güzergahla gezinize devam edebilirsiniz. 
2 notes · View notes
erenaksoyoglu · 4 years
Text
Uzun bir yol hikayesi
2002 kırılması gazetecilik dahil olmak üzere siyaset kurumunun yanında yöresindeki pek çok yapıyı hızla bozdu. İlkesel değerler, meslek etiği, ritüeller yıpratıldı. Kısa süre içerisinde neredeyse siyasetin tanımının dahi değiştiği bir başlangıca doğru geldik. Bir grup arkadaşla ağ örgütlenmeleri içinde bir “yurttaşlık 101 Youtube kanalına” ihtiyaç olduğunu tartışınca pek çok farklı başlangıca denk geldiğimizi fark ettik. Ancak bu tarz başlangıçlar kaçınılmaz olarak deneyimlerin üzerine inşa ediliyor. Örneğin bugün politik aktivistler, devrimciler veya ağ örgütlenmeleri üzerinde köşe başlarını tutan isimlerin ailelerinden taşıdıkları soyisimlere bakınca pek çoğunun ebeveynlerinin 68 veya 78 kuşağının lider kadrolarından geldiğini fark ediyorsunuz. Bazı şeyler değişiyor, bazı şeyler ise değişmiyor. Gazeteler de o değişime tabi. İnsan hakları gazeteciliği yapan Radikal’in sesi İsmet Berkan’ın Kabataş yalanıyla yıkılması da, yerine gelen Eyüp Can’ın gazetenin boyutlarıyla oynaması da bu değişimin içinde. Ruşen Çakır’ın “ama siz sağcısınız” itirazına rağmen Can’ın verdiği cevap Radikal’in değişimine ve can çekişerek ölmesine dahildi: “Evet, ben sağcıyım ama Radikal artık liberal sol olmayacak, özgürlükçü sol olacak,” demişti. Oldu da. Radikal’in o döneminin kısa hikayesi içerisinde CHP’deki lider değişikliği 8 sayfada verilmişti. Yeni nesil CHP’li gençlerin yıllarca saklayacağı o sayıda Altı Ok’u betimleyen bir sayfada halkçılık oku diğer okların çok önüne fırlamış ve neredeyse o sayfadaki bütün sütunları yarıp geçmişti. Gazetecilik o gün yeni nesil bir grup genç için halkçılığı özgürlükçülükle bütünleştirmişti. Ancak gazeteler gibi kavramlar da zamanla anlamını kaybedebiliyor. O günlerde popüler olan özgürlükçülük gücünü yitirirken sahneye Birgün çıkıyordu. Gazetenin yazarı Melih Pekdemir’in “özgürlükçüyüz ama salak değiliz” yazısı dolaşıma girerken Radikal gazete bölümünü kapatıp dijital yayına dönüyordu. Bu kısa kesit içinde değişen çok şey oldu. Pek çok yayın açıldı, ayakta kalmaya çalıştı ve kapandı. Bunların her biri birer yol hikayesi. Dev öykümüzün çok fazla yol hikayesi var. Hangi yıldan getirirsek getirelim, hangi öyküden başlarsak başlayalım; ister Anadolu’nun direniş öykülerinden, ister Fransız Devrimi’nden veya genç Karl Marx’tan, istersek Cumhuriyet aydınlanmasından veya kıta Avrupa’sında sosyal demokrat ideolojinin doğuşundan, her bir tarihi kesitten bu yana birlikte ve uzunca bir yol yürüdüğümüz kesin. Coğrafyayı özgürleştirecek büyük savaşlardan bölgesel direnişlere, hapishanelerdeki mücadelelerden ağ örgütlenmelerinde derdini anlatmaya kadar; bir kitabı, bir konuşmayı, bir fotoğrafı veya videoyu dolaşıma sokarken dahi bir yol hikayesine eşlik ettiğimizi biliyoruz. İrili ufaklı katkımızla iç içe geçmiş büyük bir ilerleme tarihine küçük küçük notlar bırakıyoruz. İşte Bir Yol da o küçük notlardan biri, gazete formatında tarihe düşülecek notlardan biri. O yüzden sıklıkla buluşmaya, paylaşmaya; çok şey değişirken ve bazı şeyler değişmezken burada bulunmaya ihtiyaç var. Çünkü ilerleyen tarihimiz içinde bir yol hikayesi daha başlıyor.
Her şeyin sükunetle ilerlediği bir ülkede bu yol hikayesi içerisinde gündemi acele etmeden yorumlamak da mümkün. Ancak o ülkede değiliz. Bizim ülkemizde her yol hikayesi çokça cesaret göstermekten geçiyor. O yüzden hiçbir metin, fotoğraf ve benzeri içerik boşa gitmemeli. Her bir köşeye dokunmalıyız. Bir Yol’un önünde uzun ve meşakkatli bir yol var. İşten çıkarmalar, istifalar ve tartışmalı genel yayın yönetmenlerinin atamalarının olduğu bir dönemde yürünecek bir yol hem de.
Bir Yol, 6 Kasım 2019
1 note · View note
nbatakip-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
NBA Heyecanına Uberskor.com ile Ortak Olun
 Dünya da spor karşılaşmaları denildiği vakit birden fazla kişinin aklına hemen futbol gelmiş olsa da, spor branşları içerisinde basketbol tutkusu olanların sayısı da küçümsenemeyecek kadar fazladır. Kapalı salonlar ve açık sahalar olmak üzere farklı alanlarda oynanan bir spordur. Bu gerçekleştirilen karşılaşmalarda en dikkat çekici ve heyecan verici anlar NBA liginde yaşanmaktadır.
Amerika Profesyonel Basketbol Ligi NBA karşılaşmalarında gerçekleştirilen final serisinin galibi Golden State Warriors olmuştu. Cleveland Cavaliers ile 5 maç üzerinden oynana final serisini 4-1 lik skor ile kazanan GSW, 2017-2018 yılı NBA Basketbol Ligi şampiyonu olmaya hak kazanmıştı. Seri maçlarında pek zorlanmayan Golden State Warriors, Stephen Curry, Kevin Durant, Klay Thompson gibi yıldızlarıyla parladı.
NBA Ligi 2018-2019 sezonuna yenilgi ile başlayan Golden State Warriors daha sonraki karşılaşmalarda toparlanarak, 64 maç sonunda Batı Konferansı liderliğini kimseye kaptırmadı. Geçtiğimiz sezondaki ezici üstünlüğünü rakiplerine karşı gösterememiş olsa da, şüphesiz şampiyonluğun en büyük adaylarından birisi görünüyor.
Uberskor.com sitesine giriş sağladığınızda NBA liginde oynayan takımların isimleri, fikstür ve puan durumu gibi detaylara ulaşabilirsiniz. Hangi takımın nerede kiminle karşılaşacağı ve saat kaçta oynanacağı konusunda detaylı bilgiler daima sitede yer almaktadır.
Avrupa liglerine göre NBA basketbol karşılaşmalarında her periyot 12 dakika oynanır. Toplamda 4 periyot olmak üzere normal süresi 48 dakika içerisinde tamamlanmaktadır. Diğer liglerde faul yapma hakkı 5 iken, NBA takım oyuncuları 6 faul yapma hakkına sahiptir. Heyecan içerisinde oynanan her çeyrek hakkında skor ve süre bilgisi uberskor.com üzerinden yayınlanmaktadır. Eğer oluşturduğunuz bir iddaa kuponu var ise, tüm takımların karşılaşmalarını da takip edebilirsiniz.
 Her yıl sezon Ekim ayı itibariyle takımların kampa alınması ile başlamaktadır. Maçlar henüz başlamamış olsa da, ön hazırlık gerçekleştirilirken çaylak oyuncuların lige adaptasyon sürecini atlatması için çalışmalar gerçekleştirilir. Tam hazırlıklar tamamlanması itibariyle Kasım ayın NBA karşılaşmaları start alır.
Doğu ve batı olarak ayrılmış 15’şer takımdan oluşan konferanslar mevcuttur. Ayrıca her konferans da kendi içerisinde 3’e bölünerek, 6 gruptan 5’er takım mücadele eder. Tüm takımların hangi grupta yer aldığına hemen uberskor.com üzerinden bakılabilmektedir. Her normal sezon tamamlanana dek, 41 iç saha, 41 dış saha olmak üzere her takım 82 karşılaşmaya çıkar. Mücadele edecek takımlar kendi grubunda yer alan takımlar ile sezon içerisinde 4 karşılaşma yapar. Diğer konferans liglerde yer alan takımlar ile de iki maç gerçekleştirir. Fikstür her zaman bir takımın diğer uzak şehirde oynayacağı karşılaşmalara göre düzenlenir. Her takım iki ve üç gün ara vererek karşılaşmalara çıkar. Yoğun bir fikstür yaşanan ligin tüm heyecanı uberskor.com sitesinde yaşanmaktadır. Takım hakkındaki son bilgiler, sakat ve takım kadroları hakkındaki detaylara anında ulaşabileceksiniz. Aynı zamanda tüm karşılaşma saatlerini Türkiye saatine uygun bir şekilde inceleme şansına sahip olursunuz. 
1 note · View note
melih-asik · 6 years
Text
Tonguç gözüyle
Seçimin yapıldığı 24 Haziran, efsane eğitimcimiz İsmail Hakkı Tonguç’un da ölüm yıl dönümüydü...
Onu 1950’lerde verdiği şu enfes demokrasi dersiyle anıyoruz:
“Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı. Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu, zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir.
İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin, toprağı, işi olsun olmasın, halk bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu oyundur, kolaydır.
Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz demokrasinin kolayını seçtik, çok şeyler göreceğiz daha...”
PATATES
Mart ayında 500 bin ton patates depolarda bekliyor, üretici 10 - 15 kuruşa müşteri bulamıyordu. Haziranda ne oldu? Patates 6 lira oldu. Peki neden? CHP Niğde Milletvekili Fethi Gürer anlatıyor:
- Geçen yıl 41 ilde uygulamaya başlanan lisanslı depoculuk uygulamasına Niğde alınmadı.Niğde’de patates eylül, ekim aylarında hasat edildikten sonra ocak, şubat, mart ve nisan aylarında satışa sunulmak üzere depolara konulur.
Ancak bu yıl havalar sıcak gittiği için ve yetersiz depolama yüzünden patates çillendi ve çürüdü. O yüzden Adana’da çıkan yazlık patates tarlada 2 liraya satılıyor. Manava 5 - 6 liraya geliyor. Depolama tesisleri yeterli olsa...
Patatesi işleyen tesisler kurulmuş olsa, bu sıkıntılar yaşanmayacaktı. Soğanda benzer bir durum var. Sıkıntı tarımın ihmal edilmesinden kaynaklanıyor.
SAT
Seçime üç gün kala çarpıcı bir satış kararı daha ortaya çıktı. Abdülmecit ve Abdülhamit dönemlerinde inşa edilen yapıların da dahil olduğu 16 tarihi bina satışa çıkarıldı. Mimarlar Odası Ankara Başkanı Tezcan Candan, “Ankara’da Sağlık Bakanlığı ve Hıfzıssıhha Enstitüsü ile İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi, Siyami Ersek Göğüs Hastanesi, Haydarpaşa Lisesi (Tıbbiyeyi Şahane) ve Heybeliada Sanatoryumu bu satış listesinde yer alıyor” dedi.
Bu binalara bugün yarın “Boşaltın” emri gidecek...
Anılar yakında kafe, otel, lokanta, AVM vs. olacak!
CHP’nin içinden...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Kasım 2015 seçimi öncesi başarısız olursa istifa edeceğini söylemiş, hangi hallerde kendisini başarısız sayacağı sorusuna:
- Eğer bir önceki seçimden daha az oy alırsam başarısızım, cevabını vermişti.
Kılıçdaroğlu 7 Haziran’da yüzde 25, 1 Kasım’ da yüzde 25.3 oy aldı ve kendisini başarılı sayarak yola devam etti. Bu seçimde aldığı oy ise yüzde 22.7... Oysa birkaç hafta önce seçimde yüzde 60 oy alacaklarını söylüyordu!
Muharrem İnce ise aldığı oyun da ötesinde bir liderlik becerisi ortaya koydu. Partililerce liderliğe yakın görünüyor. Parti içinde bu yönde bir hareketlenme bekleniyor. Tabii Kemal Bey ve ekibi de “9 ay sonra yerel seçim var, aman suyu dalgalandırmayalım” diyerek dalgayı zapt etmeye çalışacaklar...
Ki bilmiyoruz faydası olur mu?
ÇUBUK
Diyabet hastalarının kullandığı kan ölçer çubuklar vardır.
Diyabet hastaları günde bir iki kez kan ölçmek zorundadır.
Bu çubukların 50 adedi 45 liralık kutuda satılıyor.
Bu meblağın 20 lirasını devlet ödüyor
25 lirasını ise vatandaş ödemek zorunda kalıyor. Ağır yük...
2 notes · View notes
Text
ortak nokta
geride bıraktığımız haftada gündem türkiye için bile hayli yoğundu. arkadaş çevrem, ailem, sosyal medya, gazeteler… hepsi siyasi gündemle yatıp kalkıyordu. seçimin üzerinden dokuz gün geçti ve köşe yazıları hâlâ seçimler üzerine. ‘adam kazandı’, muhalefet partileri iç krizlerini yaşadı ama kimse hayatın doğal akışıyla hesaplaşmadı.
cumhuriyet yazarı ergin yıldızoğlu, sandıktan o sonuçlar çıktığı için erdoğan kazanmamıştır aksine erdoğan kazandığı için sandıktan o sonuçlar çıkmıştır, diyor. işte tam da bu yüzden bir önceki yazımda bahsettiğim yerel seçimlerin önemini de göz önünde bulundurarak, bu durumun tekrarlanmaması için bir ortak nokta bularak toplumsal muhalefetin örgütlenmesi lazım. bu yüzden ben seçim dışı gündemden birkaç not paylaşmak istiyorum bugün. çünkü seçimler geride kaldı... kaldı ama türkiye’de ve dünyada ders çıkarmamız gereken şeyler olmaya devam ediyor.
  dün madımak katliamının yıl dönümüydü. tam çeyrek asır geçti üzerinden. sazlar yandı ama türküler yanmadı. şairler yandı ama şiirler tutuşmadı. aydınlar yandı ama fikirler kül olmadı. peki çeyrek asırdan beri ne değişti? hiçbir şey. yalnızca öfkemiz arttı. çeyrek asır önce madımak’ı yakanlar, canımızı yakanlar on altı yıldır hegemonyalarını* her gün yeniden yaratarak güçlendiriyorlar. 2012’de madımak davası zaman aşımına uğrayıp düşünce ‘hayırlı olsun’ diyen dönemin başbakanı akp genel başkanı recep tayyip erdoğan tam da bu zihniyetin ürünü olduğunu bize defalarca olduğu gibi yeniden göstermişti. akp ilk dönemlerine, o gün herkese çok yabancı gelen, “rıza” üzerine kurulu, neo-liberal islamcı politikalarla güçlenmişse de; bugün, hobbes’un leviathan’da bahsettiği “toplumun ‘canavar’ devlete teslim olup sığınması için, korku, dehşet ve çaresizlik gibi ilksel duyguların toplumsal ruh haline egemen olmasını” sağlayarak bir korku toplumu yaratmayı amaçlıyorlar.
  2005 yılının mart ayında, mersin’de nevruz kutlamalarında birkaç çocuğun türk bayrağını yerde sürüklemesi üzerine başlayan toplumsal tepki, nasıl bir “bayrak fetişine” dönüştüyse; bugün de benzeri bir fetişin toplumda karşılık bulabilmesi için siyasi iktidar, hayatın doğal akışını her yandan kuşatmış ve tehditlerle bir korku toplumu yaratmak istiyor. 2005 yılının mart ayındaki bu olayları fırsat bilen birkaç hırsız, bilecik’te bir işyerini soyduktan sonra “kaportaya astıkları türk bayrağı sayesinde eskişehir’e kadar rahat gelmişler”. akp iktidarı, bugün, süleyman soylu kaportasına astıkları milliyetçilik illüzyonuyla ‘eskişehir’e kadar rahat gelmiştir’. anayasal olarak varolmasında herhangi bir problem bulunmayan ve dahi seçimlere girmesinde bir beis görülmeyen hdp’yi kriminalize edip chp’yle birlikte hareket ediyor olarak göstererek chp’yi de bu milliyetçilik tuzağına çekmeye çalışıyorlar.
  son yıllarda siyasi propaganda, hemen tüm partiler tarafından, milliyetçilik ve din eksenli yapılmaya başlandı. ortalıkta dolanan “türkiye’de muhafazakar ve dindar olmayan kazanamaz çünkü ülkenin %65’i bu eksende” lafzı, sosyal demokrat siyaseti kuşatmış durumda. bu kuşatmaya boyun eğen sosyal demokrat siyaset, “milliyetçilik tuzağına” düşmüş durumda. çünkü karşılarında yıllardır bu siyasetin dik âlâsını yapan bir siyaset var. milliyetçi/muhafazakar söylemin sosyal demokratlara kazandırmadığını, halkın bunu riyâkarlık olarak gördüğünü seçim sonuçlarında görüyoruz. bu diskurun değişmesi, öncelikle toplumsal muhalefetin toparlanması açısından elzemdir. yıllardır başı kesik tavuk gibi ortalıkta dolaşan toplumsal muhalefet, bir lidere, bir partiye ihtiyaç duymaktadır. lenin’in ‘toplumsal devrim teorisi’, devrimin objektif ve subjektif koşullarından bahseder. burada ütopyacı bir anlayışla bir sosyalist devrimden bahsetmeyeceğim. bahsettiğim topyekûn bir toplumsal değişim. lenin, subjektif koşullar olarak önderlik edecek örgütten bahseder. yani partiden, organizasyondan... türkiye’de bu, yakın türkiye tarihine baktığımızda, bir lider olarak hayal edilebilir. devrimin objektif koşulları ise sıkışmaktan kaynaklı biriktirdiği ‘potansiyel enerjiyi’, ‘kinetik enerjiye’ çevirebilecek bir halktır. daha önce defaatle bu potansiyel enerjinin türkiye toplumunda var olduğunu deneyimledik. örnekse; cumhuriyet mitingleri, gezi hareketi, odtü yol olayları ve son olarak muharrem ince mitingleri... fakat toplumsal muhalefetin her umudu, korkak muhalefet ‘liderleri’ tarafından unufak edildi diyebiliriz. 16 nisan referandumu sonrası kılıçdaroğlu’nun “böyle bir şey olabilir mi” minvalindeki açıklamaları, adalet yürüyüşünün muhalefette büyük umutlar yaratıp devamının bir türlü getirilememesi, 24 haziran sonrası muharrem ince’nin pasif kalması gibi olaylar, her muhalif atak sonrası insanların sudan çıkmış balığa dönmesine sebebiyet verdi.
  dünya gündeminin bir diğer konusu ise, maalesef medyamızda pek yer bulamayan ermenistan’daki halk hareketiyle iktidarın devrilmesi. agos gazetesinin bu haftaki sayısında akademisyen taner akçam’la ‘naim efendi hatıratı ve talat paşa telgrafları’ kitabının ingilizce’ye çevrilmesi vesilesiyle ermenistan’a gitmesi üzerine bir röportaj yapılmış. tabii bu röportajı ilginç kılan şey, taner akçam’ın ermenistan ziyaretinin baskıcı iktidarın kansız bir şekilde devrilmesinin hemen sonrasına denk gelmesi ve bu çerçevede ermenistan’daki bağlantılarını da kullanarak birtakım temaslarda bulunup ortamın havasını koklaması oluyor. paşinyan, gümrü’den bir ‘adalet yürüyüşü’ başlatmış ve erivan’a kadar yürüyüp sonrasında halkı sokağa çağırmıştı. iktidar muhalefete saldırınca da bizde yıllardır örneğini gördüğümüz ‘tencere-tava protestosu’ başlamış.
  peki neden bizim yıllardır uyguladığımız yöntemler başarısız olurken, ermenistan’da bu başarılı oldu?
  taner akçam bunu, “kılıçdaroğlu’nun paşinyan gibi siyasi cesarete sahip olmaması” olarak yorumluyor. bununla beraber akçam, ermenistan nüfusunun homojen yapısının (hristiyan/ermeni) da etnik-kültürel çatışmaları engelleyip muhalefetin tek ses olarak çıkabilmesinin yolunu açtığını belirtiyor.
  bir diğer gündem maddesi ise meksika’daki başkanlık seçimleri. andreas manuel lopez obrador, kısaca ‘amlo’... 2006 ve 2012 yıllarında kaybetmesine rağmen azimle mücadele eden solcu aday, bu sefer kazandı. bu bize iki şeyin önemini gösteriyor: yenilgilere rağmen düştüğün yerden kalkıp mücadele etmenin önemini ve bir önceki yazımda bahsettiğim yerel yönetimlerin halk nezdinde ne kadar güçlü karşılık bulabileceğini. aslında obrador’un durumunu, ideolojik farklılıkları bir yana, tayyip erdoğan’a benzetiyorum. çünkü obrador, 2000-2005 arasında mexico city’nin belediye başkanlığını yapmış ve burada yaptıklarıyla beğenileri toplayıp bir halk önderi olmaya hak kazanmıştı. tayyip erdoğan da aynı yolu istanbul büyükşehir belediye başkanlığıyla yürüdü. bu yüzden, bugün kasım ayına alınması konuşulan yerel seçimlerin önemi çok büyüktür. birgün gazetesinde, bugünkü köşesinde hayri kozanoğlu, “sabrın sonu obrador” olarak bu habere yer vermiş. Ve şöyle bitirmiş kozanoğlu: “muharrem ince bu yazıyı okur mu, bilmem. 24 haziran sonrası moralsizlik ikliminde, ince dahil tüm muhalefet kesimlerinin meksika örneğini yakından incelemesinde yarar var...”
  bunların ışığında rahatça söyleyebilirim ki, güçlü bir muhalefet ��rgütlemek istiyorsak toplumun farklı kesimleri arasında bir ortak nokta, kesişim kümesi bulmamız şart. bunun milliyetçi/muhafazakar söylemle gerçekleşmeyeceğini defaatle deneyimledik. çünkü bunu çok iyi bir şekilde yapan bir siyaset var iktidarda. görünen o ki, bu farklı kesimleri aynı potada eritebilmenin ve birlik içinde bir toplumsal muhalefet örgütleyebilmenin yolu sınıfsal mücadeleyi etkin kılmaktan geçiyor. çünkü türkiye’nin büyük bir bölümü, hangi kesimden hangi dünya görüşünden olursa olsun, yoksulluk belası altında eziliyor. lenin 1905’ten sonra ilerici burjuvaziyle aristokrasiye karşı ulusal demokratik bir program temelinde (kapitalist gelişmenin proleterya saflarını büyüteceği kabulünü de içerir) ittifak siyasetini terk edip, işçi-köylü ittifakına yönelmesi manifesto’nun kapı açtığı mekanik yorumlara karşı ciddi ve sonuç alıcı bir müdahale olmuştur. rusya ile batı avrupa arasıdaki farkı ise şöyle anlatır: “burjuva ve toprak sahipleri iktidarları halkı tabi konumda tutmak için iki yöntem geliştirmiştir. bunlardan ilki şiddettir ki, bununla çarlar rusya halkına en fazla ne yapabileceklerini ve ne yapılamayacağını göstermiştir”, “... fakat, en iyi haline ingiliz ve fransız burjuvazisi tarafından getirilen bir diğer yöntem vardır; yalan, dolan, en güzel sözler, milyonlarca vaat ve esas olan avantajları korurken tali konularda tavizler verme...”
  burada görüldüğü üzere 1905 yılının şartlarıyla bugün arasında bir köprü kurmak mümkün ve mantık dahilinde. bu iki yöntemin bir hibriti bugün akp tarafından türkiye üzerinde uygulanıyor. Bir yandan baskıcı, şiddetle sindiren, eli sopalı bir canavar; öte yandan yalanlarla, karşılığı olmayan vaatlerle, amaçları önünde engel teşkil etmeyen tavizlerle –örnekse trt 6- ‘rızaya’ dayalı politikalarla akp hegemonyasını her an yeniden yaratıyor. genelde muhalefet, özelde chp ise işçi-köylü ittifakına yönelmektense burjuvayla kol kola hareket edip, klişe neo-liberal vaatlerine devam ediyor. çözümü geçmişe bakıp doğru yorumlarla, bugüne uyarlayarak bulmak mümkün. bunun için ihtiyacımız olan tek şeyse taner akçam’ın belirttiği üzere “paşinyan gibi bir siyasi cesarete” sahip olmak.
  yazıma eduardo galeano’nun şu sözleriyle son vermek istiyorum:
  kim bana karşıysa diye öğretiyor makina, o ülkenin düşmanıdır. kim adaletsizlik vardır derse o vatanına karşı suç işlemiş olur.
ben ülkeyim diyor makina. bu toplama kampı ülkedir; üzerinde insan bulunmayan bu çürümüş, kokuşmuş arazi.
kim bu ülkenin herkesin evi olduğuna inanırsa, o vatan evladı değildir.
  *hegemonya kavramını ilk olarak, georgi plehanov’un 1883-1884 yıllarında yazdığı makalelerinde ‘gegemonya’ biçiminde kullanıldığı belirtilmektedir. rus işçi sınıfı işverenlere karşı ekonomik mücadeleyle yetinmeyip, çarlığa karşı siyasi mücadele de verdiği durumda toplumda öncü bir sınıf haline gelebilecektir. (aktaran, anderson, 2007:31)
Bora, Tanıl. Medeniyet kaybı: milliyetçilik ve faşizm üzerine yazılar. İletişim Yayınları, 2006.
Anderson, K. B. (2007). The rediscovery and persistence of the dialectic in philosophy and in world politics. Lenin reloaded: Toward a politics of truth, 120-147.
03.08.2018, ali ısıyel.
1 note · View note
mizemediaagency · 3 years
Text
İdeal E-postanın Anatomisi
İdeal E-postanın Anatomisi
Tumblr media
Kendinizi banyo yapmadan, taramadan veya iki farklı renkte ayakkabı ile bir müşteriye tanıtır mısınız? E-postanızı yazma şekliniz , tıpkı sosyal ağlarınız, arabanız, ofisiniz veya Zoom toplantınızın arka planı gibi genişletilmiş görüntünüzün bir parçasıdır . Sizin hakkınızda çok şey söylerler ve farklı tutum ve sonuçlara yol açabilecek olumlu veya olumsuz bir izlenim bırakırlar.
236 sayısını alın ve ardından dokuz sıfır ekleyin. Devasa bir sayı: 236,000’000,000. Dünya çapında her gün iki yüz otuz altı milyar e-posta gönderiliyor. Bunların büyük çoğunluğu iş e-postalarıdır.
Ancak tüm e-postalar aynı değildir. Bazıları diğerlerinden daha iyidir – iyi yazılmışlardır ve amaçlarına etkili ve zarif bir şekilde hizmet ederler.
Günde kaç e-posta yazıyorsunuz? Kaç tane alıyorsun? E-postalarınızı bir sonraki seviyeye taşımak ister misiniz?
1. “Sorun” önemlidir
Çoğu e-postada, içeriği geliştiririz ve yalnızca sonuna kadar e-postanın “konusunu” veya başlığını düşünürüz. Kesinlikle sıkıcı, genel veya işe yaramaz konular içeren e-postaların miktarı etkileyici.
Konu, e-postayı alan kişinin gördüğü ilk şeydir: Gelen kutusunda ne olduğu ve o e-postayı o anda okuyup okumayacaklarına, daha sonra bırakıp bırakmamaya veya doğrudan çöp kutusuna göndermeye karar vermelerine yardımcı olan şeydir.
“Merhaba” veya “Umarım bu ilginizi çeker” gibi genel başlıklardan kaçının. İster müşteriler ister ortaklar için olsun, çok teknik olmadan içerik hakkında konuşan bir başlığı tercih edin. Şunu da yazmayın: “Konu: P 44518 21/11/2020”
Bunun yerine, “Konu: Güney ızgara bütçesi, 21 Kasım 2020” veya “Çalışma planı, Madrid gezisi” veya “Baskı promosyonları, Temmuz 2021” yazın.
Kısa, net, bilgilendirici ve ilgi çekici düşünün. Bunu şansa bırakmayın!
Daha fazlasını öğrenmek için: ‘Misyoner’ mi yoksa Paralı Asker mi? Başarı türünüzü ayırt eden soru
2. Selamlama ve veda
E-posta dijital olarak yapılır, ancak yine de özünde, iki kişi, bu şekilde davranılmasını seven iki insan arasında bir mesajdır . En azından umuyoruz – ve haklı olarak öyle! – dostça ve kişiselleştirilmiş bir selamlama ve veda.
Zorla “zorlama” veya telaşla söylenen genel selamlardan kaçının. Mümkün olduğunda alıcıya ilk adıyla hitap edin, varsa protokolleri ve unvanları kaydedin: doktor, öğretmen, profesör vb.
Veda, tıpkı giriş gibi, klişeleri ve klişeleri suistimal etmeden insani ve samimi tonu oluşturmalıdır. Daha büyük bir bağlantı ve daha fazla güven oluşturan bazı kişisel ayrıntılar ekleyebilirsiniz (“Karınız Marcia’ya merhaba deyin” veya “Umarım Monterrey’de rahat edersiniz”).
Günümüzün ağları her mesajla oluşturulmakta ve güçlendirilmektedir. İnsanlarla bağlantı kurmak için her e-postadan yararlanın; sadece bilgi aktarmak veya beladan kurtulmak için değil.
3. Konuya gelin!
Bununla birlikte, e-postalar büyük miktarda bilgi iletmek için yapılmaz. Kimse gelen kutusunda veya toplantılar arasında cep telefonunda bir romanın tamamını okumak istemez!
Gerekirse fikirleri sıralamak için noktalar veya sayılar kullanarak içeriği kısa ve öz tutun. Bir e-posta, iki veya üç paragraftan uzun olmamalıdır. Beş? Tamam, ama bundan daha fazlası değil.
Aynı gönderiye eklenecek daha çok şey varsa, metnin içeriğini kısa tutmanızı ve tüm bilgileri içeren bir belge eklemenizi öneririm: yazdırmak, okumak ve paylaşmak daha kolaydır. Herkes aşırı uzun e-postalardan nefret eder; özellikle daha uzun bir zincirin parçası iseler.
Asla (ama asla) e-posta yoluyla bir sorunu, tartışmayı veya karmaşık sorunu çözmeye çalışmayın. Yazılı kelime, canlı bir sohbetin veya hatta daha fazlasının ayrıntılarını asla kapsayamaz. Bir tartışmanın ortasında, yazılı kelimeler kolayca yanlış anlaşılır ve karmaşık bir projede aynı şey olur. Telefonu açmanız, sorunu çözmeniz ve sonunda ulaşılan anlaşmaları içeren kısa bir e-posta göndermeniz daha iyi olur.
Herkes aşırı uzun e-postalardan nefret eder / Resim: Stephen Phillips – Hostreviews.co.uk , Unsplash aracılığıyla
4. İdeal rengi bulun
Unutmayın: yazılı bir iletişim, gerçek özellikleri ve koşulları ile iki gerçek insan arasındaki gerçek bir sohbetin mekanik bir ikamesidir. Bu yüzden tek bir doğru gölge, tek bir stil yok. Bir müşterinizle, bir arkadaşınızla veya bir meslektaşınızla olduğu gibi patronunuzla aynı şekilde konuşmazsınız.
“Kendinden” mi yoksa “sen” den mi bahsediyorsun? Onu resmen mi yoksa aşinalıkla mı selamlıyorsunuz? Aşırı ciddi misin yoksa çok mu rahatsın? Aynı odada olduğunuzu hayal edin, o zaman bunu nasıl yaparsınız? Hangi bilgilere ihtiyaç duyacağını hayal etmeye çalışın ve bunu söylemenin en iyi yolunu bulun. Ve tabii ki: iyi söyle.
Kötü yazım, kötü iş nefesi. Kimse sana söylemeyecek, ama güven bana: herkes fark eder.
Bu arada: e-posta bir SMS değildir. Bir e-posta yazım hatalarını veya basitleştirilmiş dili (en azından iş ortamında değil) kabul etmez. Yazım ve söz diziminize dikkat edin: doğru ve eksiksiz yazın ve emojileri ve kısaltmaları başka bir zaman için kaydedin. BÜYÜK HARFLERLE YAZMAKTAN kaçının ve ünlem işaretlerini kötüye kullanmayın !!!!!!!!!!
5. E-postanızı her zaman yeniden okuyun
Ah, insanlar az önce yazdıklarını tekrar okurlarsa ne kadar sorun yaşamazdık! Sadece yazımı düzeltmek veya eksik olanı tamamlamak için değil, her şeyden önce mesajın anlamlı olup olmadığını, yani tüm noktalarında açık ve öz olup olmadığını anlamak için.
Önemli e-postalarda, metni “budamak” ve çok kafa karıştırıcı, uzun veya gereksiz kısımları ortadan kaldırmak için e-postayı yüksek sesle okumanızı tavsiye ederim . Bazen “resmi” görünmek uğruna, basit olabilecek şeyleri aşırı karmaşık hale getiririz.
Daha fazlasını öğrenmek için: Neden zenginler zenginleşiyor ve siz hala iki haftaya ulaşmıyorsunuz? Onda dokuzu, göndermeden önce yeni bir okuma, iyileştirmeniz gereken alanları bulmanıza ve (elbette!) Müşterinizin tepsisinde korkunç görünecek utanç verici hatalar bulmanıza yardımcı olacaktır.
Son olarak …
6. Dosyaları eklemeyi unutmayın!
Kaynak, Siteyi Ziyaret Edin
0 notes
falcibaba · 2 years
Text
Baht Falı
Tumblr media
Baht falı diğer adıyla kader falı doğum tarihine denk gelen sayıların uzun araştırma ve gözlemler sonucu ortaya çıkması ile genel kabul görmüş bir fal çeşididir Kader falı olarak da bilinen baht falı, uyandırdığı merak sonucu yıllardır bir gelenek halini almıştır. Falın en önemli özelliği ise bir bakıma numerolojiye benziyor olsa da, kişinin doğduğu gün, ay ve yıl hesaplanması ile ortaya çıkan rakamların değerlendirilmesidir. Sayıların dili olarak da yaygın bir ismi bulunan baht falı, çok eski yıllardan beri kişinin bilgilerinden esinlenilerek, sahip olunacak gelecek hakkında ipuçları veriyor. Falda yakın zaman beklentisi ve uzak gelecek hakkında veriler doğum tarihi ile temin ediliyor.
Baht Falı Nasıl Bakılıyor ?
Tumblr media
Baht Falı Her ay için bir rakamsal değer var, bunlar sırasıyla; Ocak 1, Şubat 2, Mart 3, Nisan 4, Mayıs 5, Haziran 6, Temmuz 7, Ağustos 8, Eylül 9, Ekim 1, Kasım 2 ve Aralık 3 şeklindedir. Hangi ayda doğmuş iseniz o aya denk gelen sayısı alarak doğum tarihinizle birlikte topluyorsunuz. Örnekle anlatmak gerekirse, doğum tarihiniz 3 Nisan 1964 ise; 3+4+1964= 1971 1+9+7+1= 18 1+8=9 Kader sayınız 9 olarak ortaya çıkıyor.
Baht Falı Yorumu
Yukarıdaki örnekte kader sayımızı bulmuştuk. Baht falında yorum yapılırken 1’den 9’a kadar olan karşılıklar bize o kişi hakkında bilgi vermektedir. Çıkan kader sayısına göre kısaca rakamların yorumları ise; Kader sayısı 1; Yol gösterici, öncü ve lidersiniz, güçlü kişiliğinizin yanı sıra boyun eğmek size göre değil. Yaratıcı ve yetenekli olmanızın yanı sıra ise düşüncelerinizi bir an evvel eyleme dökme gibi bir gayret içindesiniz. Zaman zaman hırsınıza yenildiğiniz anlar olmuyor değil, bu gibi anlarda hassas kalbinizin sesini dinlemelisiniz. Kader sayısı 2; Diğer insanlara nazaran taktik anlayışınız daha gelişmiş olması nedeniyle insani ilişkilerde oldukça farklı metotlar sergileyebiliyorsunuz. Bu nedenle hayat felsefeniz iş birliğinden yana. Ruhun birleştirici elementi de zaten iki rakamının toparlayıcı özelliğinden kaynaklanıyor. Kader sayısı 3; Yöneticilik ve örgütlü çalışmayı simgeleyen ve çokluğun birlikle ses getireceğini işaret eden bir anlayışı hayata yaymayı anlatan 3 rakamı, halden anlayan ve bağışlayıcı bir kişiliği de temsil ediyor. Kader sayısı üç olanlar planlı ve programlı hareket ederek hayattan istediklerini de zamanlamasını doğru yaparak elde ediyor. Kader sayısı 4; Kareyi simgelemesi nedeniyle eşitlik ve adalet kokan bir yaşam anlayışını hayata geçirmeyi temsil eden 4 rakamı, birazcık da olsa hayata renk katmanız gerektiğini de dile getiriyor. 4 Rakamı ayrıca muhafazakarlığın da işareti olarak ele alınıyor. Kader sayısı 5; İnce zeka pırıltısının yanı sıra enerjik bir yapıyı da simgeleyen 5 rakamı, özgürlüğün hayatın anlamı için olmazsa olmaz olduğunu da vurguluyor. Kader sayısı 6; Temel felsefesi aşk olan 6 rakamı, sadece bir bireye olan aşkı tarif etmiyor. Çiçekten böceğe, kitaptan minik bir sincaba kadar geniş bir yelpazede bu duyguyu size yaşatıyor. Pembe gözlük taktığınızı söylemesek bile hayatın bir armonisi olduğu gerçeği ile baş başa kalmayı tercih ediyorsunuz. Kader sayısı 7; Gözlem yapmayı seven ve her şeyi en ince detayına kadar takip etmeyi seven bir yapıya sahip olduğunuzu gösteriyor. Kader sayısı 8; Keskin bir zeka ve her şeyi net olarak görebilme yetisine sahip kişilerin buluştuğu 8 rakamı, değişik yeteneklere sahip olunduğunun da kanıtı ayrıca. Kader sayısı 9; Siz perdenin arkasındaki gizemleri çözmek için ideal bir kişisiniz. Ayrıntıcı özelliğiniz aynı zamanda empati yeteneğinizin de gelişmesi demek. Psikolojik olaylar tam size göre. Benzer konu olan Şans Falı konusuna göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
kolej-postasi · 3 years
Text
HERKES BAŞARABİLİR: ELON MUSK ÖRNEĞİ
Tumblr media
Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un liderlik koltuğunu, 186 milyar dolar servetiyle Tesla’nın CEO’su Elon Musk kaptı. Hal böyle olunca medyada Musk’tan başarıya giden tavsiyeler, “siz de yapabilirsiniz” temalı akıl vermeler yer aldı. Gerçekten siz de zengin olabilir misiniz? Musk’ın zenginliğinin sırrı ne?
Kürenin yedi gününde bu hafta iki başlık ön plana çıktı. İlk olarak Suudi Arabistan’ın öncülük ettiği Körfez İşbirliği Konseyi’nin üç üyesiyle Katar arasında yaşanan krizdeki gelişme. Suudi Arabistan ile Katar arasındaki ayrışma 5 Haziran 2017’de krize dönmüş ve bölgeden bazı devletlerin Katar’a ambargo uygulamasına kadar uzanmıştı. Taraflar arasında üç yılı aşkın süredir Kuveyt ve ABD aracılığıyla yürütülen müzakereler çoğu defa sonuçsuz kaldı. ABD’de başkanlık seçiminde Joe Biden’ın yarışı önde tamamlaması, iki devletin ilişkilerinde karşılık buldu. Nihayetinde 5 Ocak’ta yapılan 41. Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi’nde Katar’a uygulanan ambargo kaldırıldı. Taraflar sorunları bir masa etrafında ele almak için uzlaştı.
Gündemin ikinci önemli başlığı okyanus ötesindendi. Hafta başında gözler Ortadoğu’ya dönmüştü, ancak 6 Ocak’ta ABD Kongresi’nde yaşanan bir olay gündemi alt üst etti. 3 Kasım 2020’de ABD başkanlık seçimini kazanan Joe Biden’ın başkanlığının tescili için Kongre’de bir oylama yapılacaktı, ancak seçim öncesinden bugüne kadar kaybettiği takdirde seçimde hile yapılmış olabileceğini iddia eden Donald Trump, görevdeki son günlerinde ABD tarihi açısından bir ilke imza attı.
Trump taraftarları olarak kategorize edilebilecek beyaz, kürklü, tuhaf şapkalı, öfkeli ve erkek ağırlıklı bir kitle önce Kongre önünde toplandı. Ardından barikatı aşarak Kongre binasına girdi. Dört kişinin ölümüyle noktalanan bu eylemin amacı, oylamayı önlemekti. Pentagon’un gerekli kuvveti Kongre’ye sevk etmekte direnmesi, bu adımın planlı olduğu ve sivil darbe amacı taşıdığına dönük kanaati güçlendirdi. ABD’de demokrasinin geleceği, Trump’a ne olacağı hâlâ tartışılıyor.
Bu hafta gündemde alt sırada kalan bir başka haber daha vardı: Pandemi süresince servetine milyar dolar katan zenginlerin listesinde yaşanan değişim. Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un liderlik koltuğunu, 186 milyar dolar servetiyle Tesla’nın CEO’su Elon Musk kaptı. Hal böyle olunca medyada Musk’tan başarıya giden tavsiyeler, “siz de yapabilirsiniz” temalı akıl vermeler yer aldı. Gerçekten siz de zengin olabilir misiniz? Musk’ın zenginliğinin sırrı ne? Bu hafta Elon Musk ve zenginliğe giden yolda feda edilenlere bakacağız.
BİLİNDİK BİR YALAN: SİZ DE BAŞARABİLİRSİNİZ
İçinde bulunduğumuz sistem, birey üstüne kurulu. Rasyonel olduğu varsayılan ve aslında gerçekten ziyade soyut bir kurguya dayanan bu yaklaşıma göre, ailenizin geçmişi, bulunduğunuz ülkenin koşulları, sosyal konumunuz önemli değil. Önemli olan 'çabalarsanız kazanırsınız' mottosuna tutunmanız. Herkesten zeki, çalışkan, sinsi ve kurnazsanız zenginlik sizin. Servetinize ahlakın eşlik etmesine gerek yok, birey kendisi için uygun ahlakı bulacaktır.
Teorik söylemi zaman zaman güncellenen bu yaklaşımın karargahı dünyadaki pek çok zengine ev sahipliği yapan ABD, özelde Chicago Okulu. Teori ile gerçek arasındaki makas açıldığındaysa, tekil zenginleşme öyküleri sistemin adeta meşruiyet zemini oluyor. Siz de yapabilir misiniz?
Açık konuşmak gerekirse, büyük ihtimalle yapamayacaksınız. Gazete sayfalarındaki tavsiyeler, 10 adımda 12 adım isimli kişisel gelişim önerileriyle bir yere varamayacaksınız. Zira o kitaplarda ya da Musk’ı, Bezos’u öven kahramanlık öykülerinde işlerin arka planı, çirkin yüzü anlatılmayacak, çünkü zenginlik ulaşılması gereken bir hedeftir. Menzile ulaşmaya çalışken kimleri ezdiğiniz, hangi insani değerleri askıya aldığınız, bahse konu edilmez. Bunları bilmediğiniz için de kusuru kendinizde sayacaksınız. İşte mekanizma tam da böyle işliyor. Başarırsanız bu sadece sizindir, başaramazsanız, bu sizin yeteneksizliğiniz, beceriksizliğiniz, risk yönetememenizdir, sizden başka suçlu ve engelleyici yoktur. Buna inanmanız beklenir. Bu başarısızlığınız karşında yasadışı bağımlılıklar geliştirebilir, hayatınıza son vermek isteyebilirsiniz, çünkü tüm kusur sizdedir, sonuçta Musk başarmıştır. Bu özgürlük dolu sistemde ölüm şeklinize karar vermekte tabii ki hürsünüz, sonuçta birey rasyoneldir. Sahi Musk’ta olup sizde olmayan nedir?
DÜNYANIN YAŞANILIR BİR YER OLMASINDAN MARS’A MUSK
Yukarıdaki soruya yanıt vermeden önce Musk’ın anlam dünyasına dönük bir girişiminden bahsedelim. Musk ile ilgili haberlere, söyleşilere bakıldığında vurgulanan cümlelerin başında Space X Projesi ve uzaya dönük çalışmaları geliyor. Musk’ın devletlerin kontrolünde olan uzay çalışmalarına dönük bu radikal projesi, uzay taşımacılığının özelleştirilmesini temel alıyor. Şu anda NASA gibi kuruluşlara malzeme temin eden bu şirketin orta vadeli hedefiyse Mars’ın kolonileştirilmesi.
İnsanın içinde yaşadığı gezegenin dışında evrene ve diğer gezenlere dönük merakı yeni değil, zaman algısından Dünya’da geçerli bazı kuralların olmadığı (örneğin yer çekimi) diyarların keşfine bu çabaların temelinde anlama arzusu var. Ancak gezegenimizin, Musk’ın da içinde olduğu şirketlerin vurdum duymaz politikalarıyla yaşanılabilir bir yer olmaktan çıkmasına ramak kaldı. İnsanlara su tüketimi, plastik alışkanlıkları, geri dönüşüm konusunda dersler verilirken bir yandan da bu sorunun ortaya çıkmasında büyük paya sahip olan “muhteşem” girişimciler, uzaya da el attı: Mars’ı kolonileştirme. Bir başka anlatımla, anlama arzusu yerini kâr arayışına, yönetme hırsına bıraktı. Kolonileştirme kavramı, temelde bir yönetimin bir toprak parçasını zorla kontrolüne alması, dışarıdan yönetmesi demek. Kuralların niteliği ve uygulama biçiminde kolonileştirmeyi yapanların çıkarları ve beklentileri belirleyici oluyor.
Dünyada hiç de yeni olmayan, beraberinde insan, hayvan, doğa kıyımı getiren bu yöntem şimdi Mars için öneriliyor. Bu öneri aslında Musk’ın başarısı ve anlam dünyası açısından ufuk açıcı bir örnek. Zenginliğin getirdiği bir diğer avantaj nitekim bu konuda devreye giriyor. Küçük bir azınlık hariç, kimse Musk’a “Siz kim oluyorsunuz da Dünya’nın içinde olduğu galaksinin parçası bir gezegene koloni kurma hakkını kendinizde görüyorsunuz!” demiyor. Bunun yerine dahiyane bir fikir bulmuşçasına Musk’a adeta zeka küpü muamelesi yapılıyor. Musk’ın zekası bir yana, iki öğüdü var ki zenginliğe giderken hayati önem taşıyor.
MUSK’TAN İKİ ÖNEMLİ ÖĞÜT
Musk’ın zeki olduğu doğru, ancak bir o kadar kurnaz ve sinsi olduğu da. Dünyada işleyen sistemin şifrelerini çabuk çözmüş, boşlukları kendi çıkarına yontmakta mahir. İşte bu yöntemleri, bunun ardındaki sömürüyü, bu sömürüdeki payının kazançlarını şimdi Mars’a taşımakta beis görmüyor. Neden görsün ki? Zenginlerin dünyada sahip olduğu ayrıcalıklar vergiden hukuka, insan haklarından eğlence anlayışlarıyla her gün yüzümüze çarpmıyor mu?
Musk da diğer varlıklılar listesindeki isimlerden farklı değil. Başarısının arkasında fabrikalarından madenlere uzanan bir sömürü dalgası, el koyma, kötü yönetim, insanları robotlaştırma, gerektiğinde canlıların ortak yuvası dünyayı talan etme var. Örneğin Tesla’nın ürettiği araçların bataryalarında kullanılan minerallerin nasıl çıkarıldığına, buradaki sömürüye, çocuk işçiliğine, ölümlere dönük umursamaz tutumu. İşte bu konuda Musk’ın verdiği iki önemli öğüt var. İlki, pes etmeyin! Tabii pes etmeyin, önünüze sömürü karşıtı sendikalar, birlikler, sivil toplum örgütleri ve kurallar çıkabilir. Siz arkasından dolanmanın, doğru çevrelere girip bu kuralları hiçe saymanın yolunu bulun. İkinci öğüt, eleştirilere kulak asmayın. Elbette asmayacaksınız. Birileri sizleri eşitlik, adalet, vicdansızlık, bencillik konusunda eleştirecektir. Siz bunlara kulağınızı tıkayın… Dünyayı hâlettik, yeni sömürüye doğru yola koyulun. Peki siz sömürü denizindeki lordlar kamarasında yer için neleri feda edersiniz? İnsanlığı? Adaleti? Vicdanı?
MÜHDAN SAĞLAM KİMDİR ?
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktora yapmaktadır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rusya’da devletin dönüşümü ve enerji politikaları, Avrasya temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir.
OCAK 11, 2021 | GAZETE DUVAR*
MÜHDAN SAĞLAM |  HERKES BAŞARABİLİR: ELON MUSK ÖRNEĞİ
Tumblr media
0 notes
Text
DEPREMLER İLAHİ İŞARETLERDİR
Tumblr media
BAZI ÖNEMLİ DEPREMLER ALLAH’IN, SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI ÜZERİNDEKİ YAKIN TAKİBİNİN ÇOK ÖNEMLİ İŞARETLERİDİR
Sayın Adnan Oktar ve arkadaş grubu Allah’ın varlığının, birliğinin ve yaratılış gerçeğinin ispatlanması, Kuran mucizelerinin, iman hakikatlerinin insanlara anlatılması, Darwinizm, materyalizm, komünizm gibi zararlı, batıl ideolojilerin bilimsel delil ve yöntemlerle fikren çökertilmesi, güzel ahlakın tüm dünyaya yayılması, Türk-İslam birliği ülküsünün gerçekleşmesi gibi son derece değerli amaç ve hedefler doğrultusunda 40 yıldan bu yana, tüm imkanlarıyla samimi, akılcı, ilmi, fikri ve kültürel bir faaliyet sürdürmektedir.
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının, bu 40 yıllık mücadele sırasında karşılaştığı çok sayıda olay YER, ZAMAN VE OLUŞ BİÇİMLERİ bakımından son derece manidar işaretler taşımaktadır.
Bu işaretleri taşıyan mucizevi olayların önemli bir bölümü, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına karşı çeşitli dönemlerde planlanan KOMPLOLAR veya bu komplolar sonucunda gerçekleşen POLİS OPERASYONLARI, bu operasyonlar ve DEVAMINDAKİ AŞAMALARDA meydana gelen görülmemiş HAKSIZLIK VE HUKUKSUZLUKLAR sırasında meydana gelmiştir. Bu olaylar arasında en dikkat çekenler ise 1999 ve 2018 yıllarında gerçekleşen DEPREMLERdir.
ÖNCELİKLE BURADAN, TÜM FELAKETLERDE OLDUĞU GİBİ, BU DEPREMLERDE DE HAYATLARINI KAYBEDEN DEĞERLİ VATANDAŞLARIMIZI RAHMETLE ANMAYI BİR BORÇ BİLİYORUZ.
RESULULLAH EFENDİMİZ'İN (SAV) HADİSİNDE BİLDİRDİĞİ ÜZERE, DEPREM VE BENZERİ FELAKETLERDE YAŞAMLARINI YİTİREN MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZİN İNŞAALLAH, ALLAH KATINDA ŞEHİTLER, YARALANANLARIN GAZİLER, KAYBETTİKLERİ MALLARIN DA SADAKA HÜKMÜNDE OLDUĞUNU BU VESİLEYLE BİR KERE DAHA HATIRLATMAK İSTİYORUZ.
Söz konusu depremlerle ilgili, Kader-i İlahi'nin mucizevi tecellileri olan bazı ilginç rastlantıları ise şöyle inceleyebiliriz:
1– GÖLCÜK DEPREMİ, 17 AĞUSTOS 1999
Belli bir zaman önce camiamıza sızdırılmış ve sonradan kriminal bir geçmişe sahip olduğunu öğrendiğimiz polis muhbiri bir kadın, 16 Ağustos 1999 akşamı gözaltına alındı. Gerçekte tamamen göstermelik olan bu gözaltıyla amaçlanan, polis muhbiri kadının eski kriminal geçmişi camiamızla ilişkilendirilerek bunun üzerinden kurgulanacak düzmece bir iftira senaryosuna ve sahte suçlamalara bahane oluşturabilmekti. Bu komplo hazırlığını müteakiben camiamıza operasyon düzenlenmesi planlanıyordu.
Muhbir kadın da operasyonun sözde itirafçısı olacak, kendisine Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız aleyhinde yalan beyanlar verdirilip iftiralar attırıldıktan sonra serbest bırakılacaktı. Dikkat edilirse, temel komplo mantığı ve iftiracı modeli, 11 Temmuz 2018 operasyonuna zemin hazırlayan komplonun mantığıyla ve kimi iftiracıların durumuyla çok benzerdi.
Ne var ki işler planlandığı gibi gitmedi. Aynı gece, yani 17 Ağustos 1999, saat 03.02'de gerçekleşen 7.4 şiddetindeki tarihi Gölcük Depremi ile komplo yarım kalarak suya düştü. Herkes gibi kompolcular da canları derdine düştüğü ve ülke topyekun bir kriz ortamına girdiği için operasyon süreci iptal edildi. Muhbir kadın serbest bırakıldı ve olay kapatıldı.
Oysa, planlanan komplo ve devamındaki operasyon için tüm hazırlıklar tamamdı. O dönem sırf camiamıza özel olarak ECEVİT HÜKÜMETİ'NE "Organize Suçlar Kanunu" bile çıkartırılmıştı. Ancak, 17 AĞUSTOS DEPREMİYLE KUMPAS SÜRECİ KESİNTİYE UĞRADI ve ileri bir tarihe ertelendi.
Bu gerçek, ancak yıllar sonra bu olaylara dahil olan kişilerin itirafları ile ortaya çıktı. Üst rütbeli bir Emniyet Müdürü yıllar sonra şu açıklamayı yaptı: "OPERASYON YAPACAKTIK. DEPREM OLDU..."
Türkiye tarihinin en çok can ve mal kaybına yol açan, en büyük depremlerinden biri olan Gölcük Depremi'yle ilgili çok ilginç bir İlahi işaret daha vardır:
– Depremin tarihi Ağustos 1999 diğer bir ifadeyle 8.99 dur.
– Kuran'ı Kerim'in Zilzal, yani "ZELZELE, DEPREM" isimli suresi de 8 ayetli 99. suredir
Bunun son derece mucizevi bir mutabakat olduğunu ayrıca belirtmeye gerek yoktur.
2– DÜZCE DEPREMİ, 12 KASIM 1999
17 Ağustos depremi yüzünden ertelenmek zorunda kalınan kumpas operasyonu 4 ay sonra 12 Kasım 1999 tarihinde sabaha karşı gerçekleştirildi. Ancak, AYNI GÜN bu sefer de 12 Kasım 1999'da DÜZCE DEPREMİ gerçekleşti.
Bu depremin gerçekleştiği dakikalar ise yine manidar işaretler içermektedir. 17 Kasım tarihinde gün boyu devam operasyonlar akşam üstü sonuçlandı. Tüm gazete ve televizyon kanalları bu kumpas operasyonunu “Şok”, “Flaş”, “Son Dakika” gibi abartılı başlıklarla ve büyük bir iştahla vermeye hazırlanırken SAAT 19:00’DAKİ AKŞAM ANA HABER BÜLTENLERİNE 3 DAKİKA KALA YANİ SAAT 18:57 DE MEYDANA GELEN DÜZCE DEPREMİ İLE TÜM GÜNDEM BİR ANDA DEĞİŞTİ.
Her açıdan, türü asparagas ve karalamalarla köpürtülmesi planlanan operasyon haberleri için hazır tutulan "Şok", "Flaş", "Son Dakika" türünden manşet ve sloganlar da deprem haberlerine tahsis edildi. Operasyon haberleri ise ikinci sıraya düşerek sıradan günlük bir haber düzeyinde aktarıldı.
Aynı şekilde, ertesi gün operasyonu kapaktan sürmanşet verecek gazeteler, ilk sayfalarını mecburen depreme ayırıp operasyon haberlerini iç sayfalara taşıdılar. Ana sayfalarda, Hürriyet'in "ACI ALLAH'IM" benzeri yalvarış ve yakarış manşetleri yer aldı.
Düzce Depremi olduğu anda çok manidar bir olay daha gerçekleşmiştir. Sayın Adnan Oktar, depremden birkaç dakika önce polis memurları tarafından Vatan caddesindeki Emniyet Müdürlüğü'nün nezarethanesine doğru götürülürken memurların, "HOCAM SİZİ DE NEZARETE GÖTÜRÜYORUZ, SAKIN ŞİMDİ DEPREM FİLAN OLMASIN" şeklindeki müstehzi konuşmalarının hemen ardından İstanbul'da da ciddi biçimde hissedilen 7.2 şiddetindeki Düzce Depremi meydana gelmiştir. Öyle ki Sayın Adnan Oktar nezarethaneye girdikten sonra polisler kapısını dahi kilitlemeye fırsat bulamadan can havliyle kaçıp binanın dışına çıkmışlardır.
Depremden sonra ise “Hocam sizi aldık deprem oldu” diyerek şaşkınlıklarını dile getirmişlerdir. Bu mucizevi olaylara bizzat şahit olan kişiler de halen hayattadır.
Türkiye tarihinin 7 şiddetinin üzerindeki çok büyük 2 depreminin aynı 99 YILI İÇİNDE gerçekleşmesi, her iki depremin de Sayın Adnan Oktar'a ilkinde komplo ve ikincisinde operasyon düzenlenilen GÜNLERDE meydana gelmesi, Kuran-ı Kerim'in ZELZELE suresinin 99. SURE olması tesadüflerle açıklanacak olaylar değildir.
3– SİLİVRİ DEPREMİ, 26 EYLÜL 2019
Tumblr media
Depremlerin İlahi işaretleri bu kadarla da kalmamış, 11 Temmuz 2018 operasyonuyla başlayan ve gelişen olaylar zincirinde de kendini göstermiştir. Bu olaylardaki harikalıkları incelersek:
– Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının 13 Eylül 2019'dan bu yana yargı süreçlerinin devam ettiği mahkeme SİLİVRİ'dedir.
– Uzmanlar tarafından hiç tahmin edilmediği için “SÜRPRİZ” olarak değerlendirilen 5.8 şiddetindeki 26 Eylül 2019 depreminin merkezi de SİLİVRİ olarak tespit edilmiştir.
– Deprem, tam DURUŞMANIN YAPILDIĞI DAKİKALARDA meydana gelmiştir.
– Deprem, HEYET BAŞKANI'NIN SAYIN ADNAN OKTAR'IN İSMİNİ ZİKRETTİĞİ ANDA meydana gelmiştir.
– Deprem, orada bulunanlara zarar verecek şekilde yıkıcı olmamakla birlikte çok şiddetli ve UYARICI bir deprem özelliği taşımaktadır.
– Sayın Adnan Oktar cezaevindeyken aylar öncesinde hadislerin işaretlerini yorumlayarak Allah'ın dilemesiyle 2019'un Muharrem ayında bir deprem olacağını söylemişti.
– Mahkeme sürecinde ve tam da duruşma esnasında gerçekleşen Silivri depreminin şiddeti 5.8'dir. Kuran'ı Kerim'in 5. (Maide) suresinin 8. ayetinde ise Cenab-ı Allah, şahitlerin adil olmasını, hakkın ve adaletin ayakta tutulmasını, kendisine kin duyulan bir topluluğa adaletle hükmedilerek Allah'tan korkup sakınılmasını emretmektedir.
Ey iman edenler, ADİL ŞAHİTLER OLARAK, ALLAH İÇİN, HAKKI AYAKTA TUTUN. BİR TOPLULUĞA OLAN KİNİNİZ, SİZİ ADALETTEN ALIKOYMASIN. ADALET YAPIN. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi (5), Ayet 8)
Önceki iki depremde olduğu gibi Silivri depreminde de meydana gelen hayret verici tevafuklar, mucize-i İlahiyeler üzerinde biraz düşünüsek aklımıza şu sorular gelecektir:
Tumblr media
1– Sayın Adnan Oktar, hayatı boyunca Silivri'ye gitmemiştir. Silivri'nin de tarihinde hiç bu büyüklükte bir deprem olmamıştır. Tam da Sayın Adnan Oktar’ın hayatında ilk defa orada bulunduğu bir sırada Silivri tarihinde de ilk defa büyük ölçekli bir deprem olmuştur.
Kaç insanın hayatında, ilk defa gittiği ve tarihinde deprem olmamış bir şehirde ilk defa deprem olur?
2– Kaç insan, hayatında kaç defa Silivri’de yargılanır ve tam da yargılanması esnasında böyle önceden hiç öngörülmeyen bir deprem meydana gelir?
3– Pek çok duruşma salonu bulunan ve aynı anda birçok duruşmanın yapıldığı Silivri yerleşkesinde deprem günü sadece Sayın Adnan Oktar ve 170 arkadaşının duruşması yapılmaktadır.
Silivri’de meydana gelen depremin tüm yerleşkede sadece camiamızın duruşmalarının yapıldığı bir güne denk gelmesi tarihte başka kaç kişi ya da grubun başına denk gelebilecek bir olaydır?
4– Ayrıca hangi insanın hayatında ilk defa, 170 kişiyle birlikte yargılanırken tam adının anıldığı anda deprem olduğu görülmüştür?
5– Tarihte görülmemiş zulüm, haksızlık ve hukuksuzluklarla karşı karşıya kalan hangi TOPLULUĞUN, yargılanması esnasında mahkeme salonunda 5.8 şiddetinde bir deprem olur da Kuran'ın birebir aynı rakamları içeren 5/8. ayetinde "kendisine kin duyulan bir TOPLULUĞA karşı adaletin gözetilmesi" emredilir?
6– Kaç kişi aylar sonra gerçekleşecek, hem de hiç kimsenin tahmin ve beklentisi içinde dahi olmayan bir depremi önceden tam ayını bildirerek haber verebilir?
Tumblr media
İŞTE BURAYA KADAR SAYDIĞIMIZ ÇOK SAYIDA HAYRET VERİCİ TEVAFUKLAR, HARİKALIKLAR, MUCİZEVİ OLAYLAR VE MUTABAKATLAR, ALLAH'IN MÜSLÜMANLARIN HAK YOLDA OLDUĞUNA, KENDİSİNİN RAHMET, İNAYET VE KORUMASI ALTINDA OLDUKLARINA DAİR APAÇIK BİR DAMGASIDIR. HEPSİ, ALLAH'IN YAKIN TAKİBİNİN ALAMETLERİDİR.
Tumblr media
Değerli İslam alimi, geçtiğimiz Hicri 13. yüzyılın Müçtehidi olarak kabul edilen Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hz.leri de depremlerin İlahi işaretler taşıdığına, Denizli Mahkemesi'nde yaptığı müdafaasında şu şekilde dikkat çekmiştir.
“Ey Efendiler,
Dört senede DÖRT DEFA DEHŞETLİ ZELZELELER, tam tamına dört defa Risale-i Nur şakirtlerine ŞİDDETLİ BİR SURETTE TAARRUZ VE ZULÜM ZAMANLARINA TEVAFUKU ve her bir zelzele dahi TAM TAARRUZ ZAMANINDA GELMESİ; ve hücumun durmasıyla zelzelenin durması işaretiyle, şimdiki mahkûmiyetimizle gelen semâvî ve arzî belâlardan siz mes'ulsünüz! (Denizli Hayatı / Denizli Mahkeme Müdafaası)
0 notes
musstuffsworld · 3 years
Text
Tumblr media
ŞİRK(müşrikleri) ve küfür içinde iken yaptığı ve yapacağı ibadetleri ve iyilikleri kabul etmez Tövbe etmezlerse sonsuza kadar cehennemde kalırlar.
O halde neler şirk neler küfür biliyor muyuz acaba !?..
Şirk, Allah'a ortak koşmaktır.
Yani bir kimse Allah'a inandığı halde Allah'a ait olan sıfatlar dan birini Allah tan başkasına verir ise şirk koşmuş olur .
MESELA ŞÖYLE Kİ:
Allah'ın isimlerinden birisi El Hakemdir .Yani hüküm verendir .Yani insanların nasıl ve ne şekilde yaşayacaklarını dair emir ve yasak koyan ancak Allah'tır.
Bir ayeti kerimede hüküm vermek ancak Allah'a aittir (yusuf 40)
Fakat Türkiye de yaşayan insanlar olarak çok iyi biliyoruz ki 1924 lerden sonra Türkiye de Şeriat yani İslam kanunları değil İsvicre-Almanya-İtalya- Amerika -insanların kendi kafalarına göre çıkardıkları kanunlar geçerli olmaktadırlar .
Bu yetmiyormuş gibi laiklik şartı vardır. Yani dinin emirleri devlet işlerine karıştırılamaz mış, çıkarılan kanunlar İslam'a uygun çıkarılamazmış, çıkarılan kanunlar dine uygun olmazmış!..
Bu sebeple laiklikte çıkarılan anayasal kanunlarda İslam'a (emir ve yasaklara) tamamen ters düşen küfür- inkar sistemidir ...
Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermeyenler din ve devlet işleri ayrı diyenler Allah'ın bildirdiğine göre kafir olmuş olurlar .
Allah'ın kafir dediğine kafir dememek yani Allah'ın dediğinin tersini söylemek ise küfürdür. Yani inkar kafirliktir müşriklik tir.
Küfür sistemi ayakta tutmak kafirliktir!..
Bir ayeti kerimede;
''Kim iyi bir işe aracılık ve yardım ederse onunda o işten nasibi(sevabı) olur.Kim kötü bir işe aracılık ederse onunda ondan bir günah payı olur .
Allah her şeyin karşılığını vericidir.. (nisa 85) ''
Kemalistler (yada laikler) Putlarımız bize şefaat edecektir.Allaha yaklaştıracaktır. (demiyorlar) dedikleri için, müşrik olmuyorlar.
Putları mabut bildikleri için, putlara (itaat) tapındıkları Din ve Devlet isleri ayrı olsun dedikleri için müşrik oluyorlar.
Allah'ın varlığına evet ,Kendisine emredip Yönetmesine hayır diyen kişi müşrik tir!..
ALLAH’ın varlığını kabul ediyor, ama ALLAH’ ın hükümlerini kabul etmiyor!
BU DA DÜPEDÜZ KAFİRLİKTİR!
ALLAH BİZE MERHAMETİYLE MUAMELE ETSİN , ALLAH BİZİ AFFI MAĞFİRET ETSİN
GÜÇ YEDİREMEDİKLERİMİZDEN BİZİ SORUMLU TUTMASIN!
AMİN!
Maide Suresi 90 ve Kemalistlerin 3 silahı
Allahu Teala Kur’an’da; “Ey iman edenler! Içki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.” (Maide Suresi 90) buyuruyor.
Yani;
1 - içki,
2 - kumar,
3 - dikili taşlar (putlar) kurtuluşa ermemizi engeller.
Peki siyonistlerin kuklası kemalistler ne yaptı?
Ben söyleyeyim…
Müslüman millete;
1 - Devlet Başkanı M. Kemal’in kurduğu bira fabrikasıyla, yani Devlet eliyle içki içirdi,
2 - Devlet eliyle kumar oynattı,
3 - ve her yere Atatürk putları dikip saygı duruşuna zorladı.
Hala anlamayan var mı?
belgelerlegercektarih
Anıtkabir’de Şok ! “Putlara tapmayın, Allah’a tapın”
10 Kasım 1994 tarihinde Mahmut Kaçar isimli bir vatandaş, Anıtkabir’de Atatürk’ü Anma Töreni’nde protokolün hazır bulunduğu bir sırada Süleyman Demirel’in karşısında elindeki Kuran-ı Kerim’i havaya kaldırıp ”putlara tapmayın, Allah’a tapın” çağrısında bulundu.
Belgelerle gercek tarih
İşte Atatürk için yazılan Ezan ve Mevlit
Atatürk'ün kutsallaştırıldığı tartışması günümüzde hala devam ederken büyük lider için yazılmış ezan arşivlerde çarpıcılığıyla yerini koruyor.
Türkiye Cumhuriyeti kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün doğaüstü güçlerinin var olduğuna inananlar hala tartışılırken bunun en çarpıcı örneklerine 1930'lu yılların edebiyatında rastlıyoruz. Öyle ki ünlü bir şair Atatürk'ün için ezan ve mevlit bile yazmış.
Atatürk'ün ezanı Türkçe'ye çevirdiği ve yıllarca toplumun ezandan nasıl uzak kaldığı hala tartışılan bir olgudur. 1932 yılında yürürlüğe giren uygulama 1950'de Demokrat Parti aslına döndürüne kadar devam etmişti. Mustafa Kemal, bu yeniliğe giderken de hocalardan caiz olduğu fetvasını çıkarmayı da ihmal etmemişti. Bu kararların tartışılmasının tabu olmaktan yavaş yavaş çıktığı günümüzde Atatürk hala belli kesimlerin nefret edilen kişisi, belli kişilere göreyse kararları sorgulanamaz en büyük Türk lideri…
Atatürk'ün yaşadığı dönemde yazılan bazı edebi eserlere bakıldığında nasıl bir insanüstü varlık yaratılmaya çalışıldığının örneği ortaya çıkıyor. Günümüzde hala Atatürk'ü peygamber gibi görüyorlar eleştirisinin dayanağı aslında burada yatıyor. Atatürk'ü doğrularıyla yanlışlarıyla nihayetinde bir insan olarak yargılayamayan bireylerin ataları Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşamıştı.
"KEMALİZM DİNİ" NASIL OLUŞTURULDU?
Dönemin milletvekillerinden Şeref Aykut'a göre Kemalizm dini (kendi ifadesiyle) 6 oktan ( Bugün de bildiğimiz gibi cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılâpçılık, devletçilik, laiklik ve halkçılık) oluşmalıydı. Aykut bilindiği gibi bu fikirlerini en temel şekilde "Kemalizm Dini" adı altında kitaplaştırmış ve Atatürk'e tapan(!) nesillerin nasıl yetiştirileceğini anlatmıştı.
ATATÜRK İÇİN EZAN VE MEVLİT
Bu dinin peygamberi olarak da Atatürk'ü gördükleri için onun adına tabi ki bir mevlit yazıldı. Hatta bununla da yetinilmeyip bir de ezan yazdılar. İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli şairlerinden Behçet Çağlar'ın yazdığı o ezan:
Atatürk ekber!
Atatürk ekber!
Ancak O var Atatürk!
Evliya odur,
peygamber odur,
sanatkâr Atatürk.
Talihe hâkim,
zekâya önder,
doğma serdar Atatürk.
Bunları geçti insan büyüğü:
Kendi kadar Atatürk!
Atatürk ekber!
Atatürk ekber.
Bizde O var. Atatürk!
Ne evliya, ne de peygamber..
Halkına yar Atatürk!”
Süleyman Çelebi'nin Hazreti Muhammed için yazdığı mevliti Atatürk'e uyarlamaktan çekinmeyen Çağlar bunu pek çok yerde okuttu da:
“Hak Teala çün yarattı Türk’ü ilk
Dedi, ‘Üç kıta da olsun ona mülk.’
Mustafa nurunu alnına koydu,
‘Bil! Kemal’in nurudur, ol nur!’ dedi.”
Geçti böyle nice ay, nice sene,
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene
Ger dilesiz, bulasız oddan necat,
Mustafa-yı ba-Kemal’e essalat!”
Ol Zübeyde, Mustafâ’nın ânesi
Ol sedeften doğdu ol dürdânesi!
Gün gelip oldu Rızâ’dan hâmile
Vakt erişti hafta ve eyyâm ile.
Geçti böyle, nice ay nice sene
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene.
Merhaba ey baş halâskâr merhaba
Merhaba ey ulu serdâr merhaba!
Atatürk'e tapınmaya kadar varan bu hayranlık sadece Behçet Çağlar ile de sınırlı kalmadı. Ünlü şairlerden Faruk Nafiz Çamlıbel Atatürk'ün ölümünden sonra onu kalbine bir put gibi yerleştirdiğini bakın nasıl anlatmış:
Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil
Kanlı bir göz yaşı nehrinde muazzam tabutun
Ey ilâhın yüce dâvetlisi, göklerden eğil
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!
Diğer bir şair Halil Bedii Yönetken ise Atatürk'e olan bakış açısını böyle aktarmış:
Tanrı gibi görünüyor her yerde
Topraklarda, denizlerde, göklerde
Gönül tapar, kendisinden geçer de
Hangi yana göz bakarsa: Atatürk
Görüldüğü gibi Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk'ü ilahlaştırmak edebiyatın ana konularından biri olmuştu. Edebiyatı esir alan bu akım Osmanlı Devleti'nde Divan Edebiyatı'nda yer bulan padişahlara yazılmış methiyelere de benzetilebilir. Saray’a kendini sevdirmek isteyen şairlerin padişahın gönlünü mürekkepleriyle kazanmaya çalıştığı biliniyordu.
Türkiye'nin normalleşme yolunda ilerlediği bugünlerde Atatürk'ün belli çevreler tarafından kimseye kaptırılmamak istenmesinin nedenini bu kutsallaştırmada aramak gerekiyor
0 notes
mehmetkali · 4 years
Text
Emirates’in Uçuş Ağı 81 Şehre Ulaşacak https://ift.tt/32V7Cdz
Emirates, 6 Eylül’den itibaren Gana’nın Accra ve Fildişi Sahili’nin Abidjan şehirlerine uçuşları yeniden başlatacağını duyurdu. Bu iki uçuş noktasının eklenmesiyle birlikte, Emirates’in Afrika’da hizmet verdiği toplam şehir sayısı 11’e çıkmış olacak. Aynı zamanda bu iki şehirle birlikte havayolu şirketinin yolcu uçuş ağı Eylül ayında 81 destinasyona ulaşmış olacak. Havayolu, yolcu talebini karşılamak için yolcu operasyonlarını güvenli şekilde ve kademeli olarak sürdürerek dünyanın dört bir yanındaki yolculara Dubai ve Dubai üzerinden seyahatler için daha da fazla bağlantı sunacak.
Dubai’den Accra ve Abidjan’a haftada üç kez yapılacak olan uçuşlar bağlantılı seferler olacak. Emirates Boeing 777-300ER ile gerçekleştirilecek olan uçuşlar için emirates.com.tr üzerinden veya seyahat acenteleri aracılığıyla rezervasyon yapılabilir.
Dubai uluslararası iş ve eğlence amaçlı ziyaretçilere kapılarını yeniden açarken, yolcular şehre seyahat edebilir veya seyahatleri sırasında şehirde bir mola verebilir. Seyahat edenlerin, ziyaretçilerin ve toplumun güvenliğini korumak amacıyla, hangi ülkeden geldikleri fark etmeksizin Dubai’ye (ve BAE’ye) gelen BAE vatandaşlarının, BAE’de ikamet edenlerin, turistlerin ve buradan aktarma yapan tüm yolcuların COVID-19 PCR testi yaptırması zorunludur.
İstikamet Dubai: Güneşli plajları, kültürel miras etkinlikleri ve birinci sınıf konaklama ve eğlence tesisleriyle, Dubai en popüler küresel şehirlerden biridir. 2019 yılında şehir 16,7 milyon ziyaretçiyi ağırlamış ve yüzlerce küresel toplantı ve fuarın yanı sıra spor ve eğlence etkinliklerine ev sahipliği yapmıştır. Dubai, ziyaretçilerin sağlık ve güvenliğini sağlamak amacıyla aldığı kapsamlı ve etkili tedbirler ile Dünya Seyahat ve Turizm Konseyinden (WTTC) Güvenli Seyahat damgası alan dünyanın ilk şehirlerinden biri olmuştur.
Esneklik ve güvence: Emirates’in rezervasyon politikaları, yolculara seyahat planlarında esneklik ve güven sunar. 30 Kasım 2020 tarihinde veya öncesinde seyahat etmek üzere 30 Eylül 2020 tarihine kadar bir Emirates bileti satın alan yolcular, COVID-19 ile ilgili beklenmedik uçuş veya seyahat kısıtlamaları nedeniyle seyahat planlarını değiştirmek zorunda kalmaları durumunda ya da Flex ve Flex plus tarifesi üzerinden rezervasyon yaptıkları takdirde seyahat esnekliği sunan rezervasyon koşullarından ve seçeneklerinden yararlanabilirler.Daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
COVID-19 ile ilgili masraflar için ücretsiz, küresel teminat: Yolcular, seyahatleri sırasında kendilerine COVID-19 tanısı konması halinde, havayolunun COVID-19 ile ilgili tıbbi masrafları ücretsiz karşılamayı taahhüt etmesi sayesinde artık güvenle seyahat ediyorlar. Bu teminat 31 Ekim 2020 tarihine (ilk uçuş 31 Ekim 2020 tarihinde veya öncesinde tamamlanmış olmalıdır) kadar Emirates’le uçan yolcular için geçerlidir. Yolcular, seyahatlerinin ilk uçuşunu gerçekleştirdikleri andan itibaren 31 gün süreyle faydalanacaktır. Bu uygulama ile, Emirates yolcuları Emirates ile uçtukları şehre vardıktan sonra başka bir şehre seyahat etseler bile, bu teminatın güvencesinden yararlanmaya devam edebileceklerdir. Daha fazla bilgiye aşağıdaki adresten ulaşabilirsinizbakınız: https://ift.tt/3hYVLl9
Sağlık ve güvenlik: Emirates, seyahatlerinin her adımında yolcuların ve çalışanlarının gerek yerde gerekse havada güvenliklerini sağlamak amacıyla tüm yolculara maskeler, eldivenler, el dezenfektanı ve antibakteriyel mendiller içeren ücretsiz hijyen kitlerinin dağıtılması da dahil olmak üzere kapsamlı bir dizi tedbiri uygulamaya koymuştur.Bu tedbirler ve her uçuşta sunulan hizmetler hakkında daha fazla bilgi almak için aşağıdaki adresi ziyaret ediniz: https://ift.tt/354fLz3
Turist giriş şartları: Uluslararası ziyaretçilerin Dubai’ye giriş koşulları hakkında daha fazla bilgi almak için aşağıdaki adresi ziyaret ediniz: https://ift.tt/2CW6XQ2
Dubai’de ikamet edenler en son seyahat koşullarını aşağıdaki adresten kontrol edebilirler: https://ift.tt/2CW6XQ2
The post Emirates’in Uçuş Ağı 81 Şehre Ulaşacak first appeared on Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/358rs7U via IFTTT
0 notes