Tumgik
#Çocuklar sizler
shamelest · 4 months
Text
CİZGİMAX - DEVASA+ (2)
Tumblr media
En Sevilen Çizgi Filmleri ve Dizileri İzlemenin Adresi!
CizgiMax.Online, geniş ve çeşitli içeriği ile çocuklar ve çocuk ruhunu içinde hisseden herkes için eğlenceli bir dünya sunan bir platformdur. İster çocuklarınızla birlikte ister kendi başınıza keyifli zaman geçirmek istiyor olun, CizgiMax.Online'da aradığınız her şeyi bulabilirsiniz.
CizgiMax: Çocukların En Sevdiği Çizgi Filmleri Bir Arada!
CizgiMax.Online, çocukların ve çocuk ruhunu taşıyanların en sevdiği çizgi filmleri ve dizileri bir araya getirir. Renkli dünyalar, komik karakterler ve eğitici içeriklerle dolu geniş bir çizgi film arşivi sizleri bekliyor.
İlk 11 İzle: Futbol Tutkunları Buraya!
Futbolun heyecanı, arkadaşlık ve dayanışmanın ön planda olduğu "İlk 11 izle", CizgiMax.Online platformunda sizleri bekliyor. Takım ruhunu hissetmek ve futbol dolu anlar yaşamak için bu eğlenceli seriyi kaçırmayın.
Kaptan Tsubasa Rüya Takımı İzle: Futbolun Büyülü Dünyasına Adım Atın!
CizgiMax.Online'da, futbolun efsanevi karakteri Kaptan tsubasa rüya takımı izle heyecan dolu maceralarını izleyebilirsiniz. Dünya futboluna dair unutulmaz anları bu seride keşfedin.
Ninjago İzle: Gizemli Ninjaların Serüvenine Tanıklık Edin!
Gizemli ve güçlü ninjaların dünyasına adım atın. Ninjago izle serisi, CizgiMax.Online'da sizleri bekleyen eğlenceli ve aksiyon dolu bir çizgi film deneyimine davet ediyor.
Mucize Uyanış Filmi: Kalbinizi Dokunaklı Bir Hikayeye Açın!
Mucize Uyanış filmi, duygusal ve etkileyici bir hikayeyi beyaz perdeye taşıyan bir animasyon filmidir. Bu muazzam filmi CizgiMax.Online üzerinden izleyerek unutulmaz bir sinema deneyimi yaşayabilirsiniz.
Neden CizgiMax.Online?
Geniş Çizgi Film Arşivi: En sevilen çizgi filmler ve diziler bir arada.
Çocuk Dostu İçerikler: Eğitici ve eğlenceli çocuk içerikleri.
Kolay Kullanım: Sade ve kullanıcı dostu arayüz.
Her Zevke Uygun İçerik: Aksiyon, macera, komedi ve duygusal içerikler.
Çizgimax , sevilen çizgi filmleri ve dizileri bir araya getirerek sizlere keyifli anlar sunuyor. Daha fazla bilgi ve keyifli çizgi filmlerin tadını çıkarmak için CizgiMax.Online adresini ziyaret edin.
512 notes · View notes
nefss-blog · 4 months
Text
Amerikalı oyuncu Sandra Bullock, katıldığı bir televizyon programında genç kalma sırrını verdi. Sandra Bullock’un sözleri duyanları şaşkına çevirdi
55 yaşındaki Amerikalı oyuncu Sandra Bullock, genç kalabilmek için çocuk derisi enjekte ettirdiğini söyledi.
Dünyaca ünlü oyuncu, canlı yayında" genç kalmak için çocuk derisini kendine enjekte ettirdiğini" söyledi
Programı sunan sunucu da bu derilerin sünnet olan Koreli çocukların derileri olduğuna vurgu yaparak, " ama sektörün sadece sünnet olan çocuklar üzerinden dönmediği ve talebi karşılayamayacağı "belirtildi.
Bullock'un bahsettiği 'çocuk derisi' enjekte ettirme operasyonun, sadece sünnet olan Koreli çocuklardan elde edilmediği, mülteci çocukların da tüm organlarından ve derisinden üretildiği öne sürülüyor.
Aynı şekilde çocuk kanından üretildiği belirtilen Adrenochrom'un da genç ve güzel kalmak isteyen ünlü ve zenginlere enjekte edildiği biliniyor. Söz konusu yöntemin, seansının 650 dolar olduğu belirtiliyor.
Onların Güzellik Reçeteleri Çocuk derisinden imal edilmiş.
Adrenochrome vücutta salgılanan adrenalinin (epinefrin olarak da biliyor) oksitlenmiş halidir.
Çocuk vücudu bu kimyasalı sadece korku veya heyecan sırasında salgılayabiliyor.
Yani düşük yapmış bir kadının çocuğu değil.
Özellikle kesici delici aletler ile azar azar yavaş yavaş öldürülen bir çocuğun salgılayabileceği bir şey.
Şimdi bir daha soracağım.
Siz hiç iğneli fıçı duydunuz mu?
Çocuk korku içinde debelendikçe yaralanacak kanı Adrenalin hormonu dolacak, yavaş yavaş kanı akacak ve ölecek, birileri bununla gençleşecek
Insan çok kötü...
Kavm-i Lut ile yarışıyor..
HER YIL GARİBAN ÜLKELERDEN BİRÇOK ÇOCUKLAR NEDEN KAÇIRILIYOR? !
ADRENOCHROME NEDİR?
Çocuk derisi değil enjekte edilen,Adrenochrome
vücutta salgılanan adrenalinin oksitlenmiş hali yani kimyasal bir uyuşturucudur. Vücut bu kimyasalı korku veya heyecan sırasında gerçekleşen adrenalin patlaması ile salgılar.
Etkileri arasında çok etkileyici görsel renk, mutluluk, zindelik, kontrollü halüsinasyon, duyuların güçlenmesi, icat yeteceği, acı ve mutsuzluğa karşı duyarsızlaşma, yaşlanmanın P’ye yakın yavaşlatılması, erkeklerde ise iki kat fazla cinsel güç etkisi vardır.
Bağımlılık yaratan diğer kimyasallardan çok daha etkili ve güçlüdür, o yüzden daha çok bağımlılık yapar ve kullanılmadığında inanılmaz hızlı çöküş yaşatır. Bağımlı olup Adrenochrome’a ulaşamayan kişilerin sol gözlerinin çevresinde morarma ve genel anlamda çok hızlı şekilde gelişen yaşlılık belirtileri oluyor.
Adrenochrome genelde 0-9 yaş aralığındaki çocuklardan elde edilir ve kalitesi kurban edilen insanın yaşı ve ölüm anında salgıladığı adrenalin miktarına bağlıdır. Bu sebeple en kaliteli
Adrenochrome, 9 yaş altı çocukların işkenceye ve dehşete sokulması vasıtasıyla elde edildiği söyleniyor çünkü küçük bir çocuk bir yetişkinden daha saf olduğu için hissedecekleri korkunun farkı, salgılanan adrenalinin kalitesini belirliyor.
Peki bu kimyasal nasıl elde ediliyor? Potansiyel kurban işkence yöntemine maruz kalıyor ve ölüm süresi mümkün olduğunca uzatılıyor, bu sayede vücudun salgıladığı Adrenochrome miktarı çoğalıyor ve kurban öldürüldükten sonra boynun arka kısmından şırınga yardımıyla kimyasal emiliyor.
Adrenochrome elitler için çok önemli fizyolojik ve psikolojik besin kaynağıdır. Darkweb’de dozunun fiyatı 30.000$ ile 50.000$ arasında değişiyor.
Dünya üzerinde çocuk kaçakçılığı probleminin bu denli büyük olmasının sebebi de budur.
Sizlere bir kaç ülkenin 2019 yılı kayıp çocuk vaka sayılarından bahsetmek istiyorum;
ABD 460.000,
İngiltere 112.000,
Almanya 100.000,
Hindistan 96.000,
Kanada 104.531,
İspanya 20.000 ..
Her yıl yerkürenin çeşitli yerlerinden bir sürü çocuk kaçırılıyor, yeraltı tünellerinde eziyet görüyor, birilerine satılıp cinsel istismara maruz kalıyor ve kan emici elit kesimi ölümsüzlük iksiri oluyor...
Hala ikna olmadıysanız bu kaçakçılığın ciddiyetini Wikileaks’in ortaklarından birinin paylaştığı bilgiler doğrultusunda da inceleyebilirsiniz. (Alıntı)
18 notes · View notes
saklinotlarim · 4 months
Text
Bazı insanlar, bırakın birkaç kelam etmeyi.. selam vermeye bile gelmiyor..
Çünkü düşünce yapısı sıkıntılı olduğu için, sarmaya yer arayabiliyorlar.. Hatta dahası..
Yıllar önce başımdan geçen bir olayı anlatayım sizlere..
Yıllardır Camii de hayır olarak ve bazende cüzi miktar alarak Fahri öğreticilik yaptım..
Sene 2017 de ise diyanette geçici görev yapmak nasip oldu.. Dönemlikdi ve bitti..
Sene 2018 di..
Mahalle Camiisi olduğu için yüz olarak tanıdık esnaflar vs. .. Camiye geliyordu..
Fahri öğreticilik yaparken, mola zamanlarında diğer öğreticiler öğrencilere sessiz olun.. koşmayın.. diyordu.. Çünkü yaşları büyüktü benden.. Öğreticilere ders hariç soğuk davranıyorlardı..
Onlara oyun oynamasına çok izin vermiyorlardı..
Lakin benim sınıf öyle değildi, ben izin verdiğim gibi onlarla yarışlar koşu, bilek güreşi, futbol vb. oyunlarda oynuyorduk Caminin içinde vaktimiz olduğu vakitler..
Ve birçok çocukda bundan dolayı benim sınıfıma gelmek istiyordu..
Öğreticiler beni çok seviyordu.. Camii avlusunda ve Camiide muhabbet ediyorduk ikramlarda bulunuyordum çikolata vb.. ve mutlu olduklarını görünce mutlu oluyordum.. Ezberlere daha iyi çalışıyorlardı..
Sonra baş hocamız Camii imamı idi..
Ona bir konu hakkında olur mu diye birşey danışmak istedim..
Caminin hemen avlusunun çıkışında Park vardı, çocukları teneffüsde birlikte oraya götürsek oynasalar olur mu demiştim..
O sırada yanında mahalle esnafından marketçi 55 60 yaşlarında bir abi vardı..
Bunları o da duymuş..
Bu kişide önceden toplu market alışverişi yaptığımız bir esnaftı bizim evi filen tahmini olarak biliyordu.. sürekli alışveriş yaptığımız için..
Taki bu büyük marketler çoğalana kadar..
zaten sonra marketide kapandı.. Her neyse.. bu abi bu konuşulanı duydu..
Hocamda üslubunca olmaz dedi.. Bende doğru hocam tamam dedim.
Sonra
Aradan kaç gün veya hafta geçti hatırlamıyorum..
Bir Cuma günüydü.. Dersler yaklaşık 1 saat erken bitiyordu.. ve bekleyen çocuklar Cumayı kılıp gidiyordu.. Normal günlerdede kalıp kılan oluyordu tabi vakit namazlarını.. sonra ders bitimi çıkanda eve gidiyordu hep..
Herneyse özet geleyim..
Camiideki tüm öğreticiler evlerine dağıldı.. Bende Cumaya hazırlanmak için eve gelmiştim.. Lakin genel itibariyle telefonum sessizde titreşim modundadır ve çalınca cebimde olduğu için hiç sorun olmuyordu..
Ben evde telefonu biryere bıraktım başladım Cumaya hazırlanmaya..
Evde gömlek ütüleniyordu.. o sırada ben hazırlanmak üzereydim..
Sonra hazırlandım, Cuma ya giderken bir baktım birsürü çağırı gelmiş hocam aramış.. Aradım, gelince konuşuruz Cumadan sonra dedi.. Cuma için üst kata çıktım.. orada müezzinlik yapan abi kim söylediğini biliyor musun dedi.. yok abi dedim ne oldu ki.. O, .. ismini söyledi, dedi.. Ne dedi abi dedim.. sonra Cumadan sonra başladı anlatmaya..
Ben sonradan öğrendim olanları.. Şok oldum..
Meğer bir öğrenci eve gelmemiş, anneside Camiye gelmiş..
Hocama sormuş.. oradakilere sormuş gördünüz mü diye..
Yok demişler lakin birisi benim sınıfımda olan çocuk olduğunu söylemiş.. ve o esnaf abide lafa girmiş..
Geçende çocukları parka götürmek için izin istemişti diye.. parka bakalım yoksa evini biliyorum mu ne demiş..
Ve kadın sinirlenmiş, kadın sinirlenince o esnaf abide bizim evin binanın olduğu sırayı tarif etmiş..
Kadın mahallede bağıra bağıra beni aramaya başlamış ismimi söyleyip nerede otuyor diye..
Sonra binayı bulmuş, binadaki ilk zillere basmış.. binayı ve mahalleyi rahatsız etmiş.. (o sırada ben Cuma ya hazırlanıyordum duymadım çünkü bizim zile basan olmadı.. ) sonra ziline bastığı daireden komşumuz kapıyı açıp ne oldu diyince.. Kadında ağzına geleni sayınca, bizim komşuda kovmuş boş boş konuşmayın iftira atmayın diye..
Velhasıl-ı Kelam.. Bu kadın tekrar Camiiye giderken mi yoksa o sırada mı nezaman bilmiyorum bir telefon gelmiş komşusundan ve çocuk seni evde bulamamış ve uzun süredir kapılarda seni bekliyor diye söyleyince dönmüş geriye evine..
Sonra ben bunları duyunca okadar üzüldüm ki..
Bir sonraki gün o çocukta bile üzülme ibaresi gördüm..
Ama birkaç gün sonra o çocuk Kurana geçtiğinde, annesi kek dağıtımına geldi.. Ve yüz yüze geldik.. Ama Bir özür bile dilemedi.. Sadece teşekkür etti.. Biraz üzgün müydü bilemiyorum ama hakkını helal et dediğini hatırlamıyorum..
Velhasıl-ı Kelam, suizanda bulunarak iftira atmak çok basit gözükebilir..
Çünkü şeytan boş durmuyor ve suizanda, iftirada bulunan kişi.. aklınca gördüklerinden ve duyduklarından akıl yürüttüğünü sanıyor.. ve kesin gözüyle bakıyor.. çünkü öyle gözüküyor diyor..
Bilip bilmeden konuşmak.. suizanda bulunmak.. ve iftira attığı gibi fitneye sebep olmak.. Ahh da ne ahh.. Ya doğrular geç çıksa, Allah C.c Muhafaza.. O sebeple çok duâ etmek lazım..
Rabbim her türlü şerli insanlardan ve şerlerden muhafaza etsin cümlemizi..
15 notes · View notes
Text
Tumblr media
Yüce dağ başları dumanlı dumanlı Irmaklar yorgun ağır İnsanlar yapayalnız Nedir üstümüzdeki bu karanlık bulut Irgatın akşamlara kadar düşündüğü nedir Yabancı bandıralar bayraklar emirler Ne maviliklerde ferahlık ne toprakta güven yurda ölüm tüccarları kurulmuş Bu vatan bu millet bu bayrak Satılmaz diyenden hesap sorulmuş Yollar fabrikalar tarlalar Bir hançer altında amansız Dağ taş haber bekler hürriyetten Nedir bu toprakların bitmeyen çilesi
Tumblr media
Nedir nedir nedir Bu gün karanlıkta apansız Bir çığlık yükseldi memleketten Ben bayraksız hürriyettsiz neylerim dedi Kınalı keklikler uçtu düz ovalardan tabur tabur Yabancı bu memlekette işin ne Yerin altında damar damar madenlerimiz var Bizi bekler Götürüp top dökemezsin Dağlarımız ırmaklarımız bize göredir Tarlalarımız bize kadar Ekemezsin Bizim bu toprak için Bu topraklarda dökülecek kanlarımız var Elini kolunu sallayarak bu memlekette Giremezsin çıkamazsın Biliriz yağmaya geldin yabancı Senin bu memlekette işin ne
Tumblr media
Biliyorum bir gün karanlıkta Kesecekler yolumuzu Ya siz çocuklar Nasıl anlatmalı sizlere olup bitecekleri Çocuklar bizim dediğimiz Yüzümüze utanç duymadan bakmaktır Mal değil mülk değil istediğimiz Size namuslu bir dünya bırakmaktır
Tumblr media
/ Vedat Türkali 1919 - 29 Ağustos 2016 Aramızdan ayrılışının 6. yılında saygıyla..
103 notes · View notes
cinaraslan · 1 year
Text
Bursa’da kendisini karşılayan çocuklara hitaben söylenmiştir.
"Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, geleceğin ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!"
Mustafa Kemal Atatürk
19.10.1922
#23nisanulusalegemenlikveçocukbayramı #uluöndermustafakemalatatürk #anıtkabir #atatürk #23nisan #çocukbayramı #atatürk #23nisan #bayram #anıtkabir🇹🇷 #ankara #meclis #tbmm #türkiyebüyükmilletmeclisi #ismetinönü #celalbayar #1920 #tbt🔙📸 #video
16 notes · View notes
06chrome06 · 8 months
Text
950'DEN NOTLAR / VEDAT TÜRKALİ
Yüce dağ başları dumanlı dumanlı
Irmaklar yorgun ağır
İnsanlar yapayalnız
Nedir üstümüzdeki bu karanlık bulut
Irgatın akşamlara kadar düşündüğü nedir
Yabancı bandıralar bayraklar emirler
Ne maviliklerde ferahlık ne toprakta güven
yurda ölüm tüccarları kurulmuş
Bu vatan bu millet bu bayrak
Satılmaz diyenden hesap sorulmuş
Yollar fabrikalar tarlalar
Bir hançer altında amansız
Dağ taş haber bekler hürriyetten
Nedir bu toprakların bitmeyen çilesi
Nedir nedir nedir
Bu gün karanlıkta apansız
Bir çığlık yükseldi memleketten
Ben bayraksız hürriyettsiz neylerim dedi
Kınalı keklikler uçtu düz ovalardan tabur tabur
Yabancı bu memlekette işin ne
Yerin altında damar damar madenlerimiz var
Bizi bekler
Götürüp top dökemezsin
Dağlarımız ırmaklarımız bize göredir
Tarlalarımız bize kadar
Ekemezsin
Bizim bu toprak için
Bu topraklarda dökülecek kanlarımız var
Elini kolunu sallayarak bu memlekette
Giremezsin çıkamazsın
Biliriz yağmaya geldin yabancı
Senin bu memlekette işin ne
Biliyorum bir gün karanlıkta
Kesecekler yolumuzu
Ya siz çocuklar
Nasıl anlatmalı sizlere olup bitecekleri
Çocuklar bizim dediğimiz
Yüzümüze utanç duymadan bakmaktır
Mal değil mülk değil istediğimiz
Size namuslu bir dünya bırakmaktır
7 notes · View notes
kulkanatlikelebek · 1 year
Text
Tumblr media
Biliyorum ki hakettiğiniz çocukluk bugün yaşadığınız hayat değil. Ata'mın sizlere armağan ettiği ve yaşamanızı istediği çocukluk bu değil.
Sokaklarda güvenle oyunlar oynayabilmenizi , kimseden korkmadan saklambaç oynayan çocuklar olmanızı , istediğiniz oyuncaklara sahip olmanızı en basitinden bir pamuk şeker veyahut elma şekerin size çok görülmemesini isterdim.
Bizim umudumuz kırılmış olsa da siz geleceğe inanın çocuklar , her karanlık bir mumun yanmasıyla son bulur, sizler karanlığımızı dağıtan ışıklar olun. Gözlerinizde sevinç, kalpleriniz de huzur , yüzlerinizde kahkahalar olsun.
Kim bilir biz büyüklerin nefreti bir çocuk gülüşüyle dağılır ve bu dünyayı sizler için yeşertmeyi hatırlarız....
7 notes · View notes
e2i4-ud · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bugün, çocukların haklarına saygı gösterdiğimiz ve onların geleceği için çalıştığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Tüm çocukların eğitim, sağlık ve güvenli bir yaşama sahip olma hakkı vardır. Bu bayramda, çocukların haklarına saygı göstermeli ve onların ihtiyaçlarına cevap vermek için çalışmalıyız.
Sevgili çocuklar, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, çocukların haklarına saygı göstermek ve onların iyi bir geleceğe sahip olması için çalışmak için bir fırsattır. Bu özel günde, sizlerin hayallerinize ve hedeflerinize ulaşmanız için elimizden geleni yapacağız.
Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.
Değerli çocuklar, bugün, ülkemizin geleceği olan sizlerin bayramı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bu özel günde, tüm çocukların haklarına saygı göstermeli ve sizlerin de hayallerinize ve hedeflerinize ulaşmanız için elimizden geleni yapmalıyız.
Tüm çocukların eşit haklara sahip olduğu, sağlıklı ve mutlu bir yaşama sahip olma hakkı olduğu unutulmamalıdır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, çocukların haklarına saygı gösterilmesi ve gelişimlerine destek olunması gerektiğini hatırlatan bir gün. Bu bayramda, çocukların haklarına saygı göstermeli ve onların geleceği için çalışmalıyız.
23 Nisan, karanlıktan aydınlığa kavuştuğumuz gündür. Türk milletine kutlu olsun.
Atamızın bize emanet ettiği ulusal egemenliği koruyacak olan çocuklarımızın bayramını kutluyoruz. Bu bayramda, çocuklarımıza destek olmalı, onların mutluluğu ve geleceği için elimizden geleni yapmalıyız.
23 Nisan'ı şen, şakrak, neşeli, rengârenk bir ortamda kutlamaları dileği ile bütün çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlarım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk başkanı olan Gazi Mustafa Kemal'i, bize bu vatanı armağan eden tüm şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmetle anıyor, tüm çocuklarımızın, tüm dünya çocuklarının bayramını kutluyorum.
Sevgili çocuklar, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, sizlerin hayallerinize ve hedeflerinize ulaşmanız için bir fırsattır. Bu özel günde, özgür ve demokratik bir Türkiye için mücadele etmeli ve ülkemizin geleceğini şekillendiren birer birey olmalısınız.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, tüm çocukların sevgi, saygı ve eşit haklara sahip olduğu bir gün. Bu bayramda, çocukların haklarına saygı göstermeli ve onların gelişimi için gerekli koşulları sağlamalıyız.
Türkiye'nin geleceği olan çocuklarımızın bayramını kutluyoruz. Bu özel gün, çocuklarımızın eğitimi, sağlığı ve mutluluğu için daha fazla çalışacağımızı hatırlatıyor bize. Tüm çocuklarımızın bayramı kutlu olsun!
Değerli çocuklar, bugün, çocukların sevgi, saygı ve eşit haklara sahip olduğu bir gün olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Sizlerin de bu haklara sahip olduğunuzu unutmayın ve hayatınız boyunca kendinizi geliştirerek, ülkemizin geleceği için katkıda bulunun.
Çocukların haklarına saygı göstermek, onların iyi bir geleceğe sahip olması için hayati önem taşır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu hakların korunması ve geliştirilmesi için bir fırsattır. Bu özel günde, çocukların haklarına saygı göstermeli ve onların mutluluğu ve gelişimi için çalışmalıyız.
Aziz milletimizin yokluklar ve güçlükler içerisinde istiklal mücadelesinde gösterdiği azim ve kararlılık, bugün daha çağdaş bir Türkiye için ortaya koyduğumuz çabanın da ilham kaynağıdır.
Çocuklar sizler, Türkiye' yi bugünkü seviyeye getiren nesillerin izinden gideceğinize, ülkenin huzuru, refahı ve gelişmesi için zorluklar karşısında yılmayacağınıza inancımız tamdır.
Bugün, tüm çocukların eşit haklara sahip olduğu ve mutlu, sağlıklı bir yaşama layık olduğu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bu özel günü kutlarken, çocukların haklarını hatırlamalı ve onların iyi bir geleceğe sahip olması için çaba sarf etmeliyiz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünya üzerinde benzeri bulunmayan bir anlayışla iki farklı ve önemli unsuru bir arada taşıyan milli bayramımızdır.
Değerli öğrenciler, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, özgürlük, eşitlik ve adalet için mücadele eden Türk milletinin tarihi bir günüdür. Bu bayramda, ülkemizin geleceği olan sizlerin de bu değerleri benimsemesi ve hayatınız boyunca savunması önemlidir.
Yarının teminatı olan çocuklarımıza yarının gözüyle bakalım ki yarınlarımız aydınlık olsun.
23 Nisan demokrasinin, milli iradenin, millet egemenliğinin en bariz göstergesidir.
Tüm çocukların sağlıklı ve mutlu bir yaşama sahip olma hakkı vardır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bu hakların hatırlanması ve korunması için bir fırsattır. Bu özel günde, çocukların haklarına saygı göstermeli ve onların gelişimine destek olmalıyız.
Bugün, ulusal egemenliğimizin ve geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın bayramıdır. Bu özel günde tüm çocuklarımıza sevgiyle, saygıyla ve umutla yaklaşıyoruz. Hepinize iyi bayramlar!
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN emanet ettiği ulusal egemenliği koruyacak olan çocuklarımızın bayramını kutluyoruz. Bu bayramda, tüm çocuklarımızın gülümsemesi, sağlığı ve mutluluğu için çalışmaya devam edeceğiz.
Sevgili çocuklar, bugün, ülkemizin geleceği olan sizlerin bayramı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bu özel günde, tüm çocukların haklarına saygı göstermeli ve onların iyi bir geleceğe sahip olması için çalışmalıyız.
Ulusal egemenliğimizi yücelten ve geleceğimizi aydınlatan çocuklarımızın bayramını kutluyoruz. Bu özel gün, çocuklarımıza her zamankinden daha fazla sevgi, saygı ve ilgi göstermek için bir fırsat.
Bugün ulusal egemenliğimizi temsil eden ve geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın bayramıdır. Bu bayramda, tüm çocuklarımızın haklarına saygı göstermeli, onları sevgiyle kucaklamalıyız.
Çocuklarımızın güler yüzleriyle dolu olduğu, umut ve sevgiyle yoğrulmuş bir 23 Nisan daha geldi. Bu bayramda, çocuklarımızın hayallerine ortak olmalı, onların geleceği için çalışmalıyız.
Bugün, Türkiye'nin geleceğini aydınlatacak olan çocuklarımızın bayramı. Bu bayramda, tüm çocuklarımızın eşit haklara sahip olduğunu unutmadan, onlara sevgi ve saygıyla yaklaşmalıyız.
Çocuk yurdun temelidir. Bu ülkenin geleceği çocuklarımızdır.
23 Nisan, Türk Milleti'nin kendi geleceğini belirlediği, egemenliğin millet iradesine bırakıldığı ve milletin bağımsızlığını tüm dünyaya haykırdığı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından birisidir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun.
Herkese sıhhat; huzur; neşe dolu sonsuz mutlu yarınlar temenni ederim.
Udi Emin Bey-Emin DEĞİRMENCİ-23.04.2023-Seyhan/ADANA
7 notes · View notes
dolunay66 · 2 years
Text
Keating: Yaşadığın günü kavra! Henüz vakit varken tomurcukları topla. Yazar bunu neden yazmış?
Öğrenci: Acelesi var.
Keating:Bilemediniz. Ama önemli olan yarışmaktı. Çünkü hepimiz solucan yemi olacağız, arkadaşlar! Buna ister inanın, ister inanmayın, her birimiz bir gün nefes almayı kesecek ve öleceğiz. Şimdi öne doğru bir adım atın. Ve geçmişten gelen bu yüzleri biraz inceleyin. Onlara daha önce ciddi olarak bakmadınız. Sizden pek farklı değiller. Aynı saç modeli. Tıpkı sizler gibi hormonlara sahipler. Sizler gibi yenilmez hissediyorlar! Dünya onlar için bir istiridye. Çok büyük şeyler başaracaklarına inanıyorlar. Sizler gibi gözleri umutla dolu. Peki yapabileceklerini yapmak için yaşamaya acaba çok geç mi başladılar? Çünkü bu oğlanlar artık çiçeklere gübre oldu. Ama eğer dikkatle dinlerseniz size fısıldadıklarını duyarsınız. Yaklaşın. Dinleyin! Duyuyor musunuz? Carpe… Carpe… Carpe Diem… Yaşadığınız günü kavrayın, çocuklar. Hayatınızı olağandışı yapın!
Ölü Ozanlar Derneği
24 notes · View notes
kedilervemiyavlar · 6 months
Text
Bu gece biraz içimi dökmek istiyorum ,geçmişime ,geçmişimdeki arkadaşlarıma,hayatıma saniyelik olsa da giren ,yolda yürürken gülümsediğim minik cücelere(çocuklar),aileme,sevgilime,herkese kısaca ve en önemlisi Kedim ,ve camiadaki bütün kedilere …Hayatı bir dönem aşırı kendime yük ettim , sizlere de yük ettim biliyorum ,bunun için hem minnet duyuyorum hem de sizlerden özür diliyorum.Hayat bu ya hep inişli çıkışlı dediler , belkide benim çıkışım inişimin hemen üstünde kalan ufak bir kısım.Ara ara çok unuttum ,bazen düşünmeyi bile unuttum .Robotlaştım.Düzeliyorum dedim ama belkide sadece sandım.Ben bu hayatı çok sevdim.Sevdiğim gibi de amatör bir ressamın boyaları tuvale dağıttığı gibi dağıttım. Ama biliyorum bir şekilde yine devam edeceğim.Etmek zorunda değilim ama edeceğim.Çünkü ben üzmekten çok korkan aynı zamanda da çok üzen aptal denemeyecek kadar bile aptal bir insanım. O yüzden kimsenin üzülmesini istemem .Eğer veda edersem , besleyemediğim her kedi,hatta iyi bakamadığım her hayvan ,gülümseyemediğim minik cüceler ,ailem,sevgilim daha nicesi daha bir sürü büyüklü küçüklü detay düşüncelerim …Onlara bir ömürü zindan etmeye hakkım yok.İntihar etmeyi düşünen herkese gelsin bu yazdıklarım.Ölümü kafasında kuranlara,ölmeyi deli gibi isteyip asla yapamayanlara gelsin. İnanın ya da inanmayın.Milyarda bir taneciğiz. İyi veya kötü.Ama benim inandığım düşüncelere göre bu hayata bir daha tekrar gelemeyeceğiz ya da gönderilmeyeceğiz.Psikolojik rahatsızlıklara sahip olabilirsiniz.Fiziksel rahatsızlıklara sahip olabilirsiniz.Dış görünüşünüzü ,karakterinizi eksik görüyor olabilirsiniz.Arkadaşlar asla tamamlanmayacak hiçbiri.Ara ara bu yazdıklarım sizi üzüp mutlu edebilir eğer etkilenecekseniz bence okumayı bırakın.Asla mükemmel bir hayat olmayacak.hep bir eksik ,hep bir fazlalık olmak zorunda.Bu hayatta denge kavramı yok.Bana göre böyle.Bir kelebek tek gününde kanat çırparken ,yıllarca ömür biçilmiş bir kuş kanadını kırdıktan sonra eskisi gibi olmayabilir.Bu hep böyledir.Kabullenin ya da kabullenmeyin.Bu yaşıma kadar hep yük ettim düşünceleri kendime hala daha ediyorum .Ve bu böyle devam edecek biliyorum.Etsin.Etmeli demekki.Ben mutsuzsam belki başka bir yerlerde birisi çok mutludur.Denge yok arkadaşlar.İntihar bir kaçış yolu bile değil.İntihar hiçbir şey bile değil.Şuan odaklanmakta zorluk çekiyorum yazarken.Devam edeceğim yazmaya daha sonra.Kendinize cici bakın şimdilik.Ama unutmayın dengenin olmadığı bir yerde hep bir sarsıntı olur,kendinize ufak tutunma yerleri bulun,kendi yöntemlerinizle…
4 notes · View notes
atatrun · 1 year
Text
Ya siz çocuklar
Nasıl anlatmalı sizlere olup bitecekleri
Çocuklar bizim dediğimiz
Yüzümüze utanç duymadan bakmaktır
Mal değil mülk değil istediğimiz
Size namuslu bir dünya bırakmaktır…
Vedat Türkali
Tumblr media
9 notes · View notes
bedopia · 1 year
Text
III.
"sizler!
hayatta yaşamaktan başka gayesi kalmayanlar
coğrafya bilmeden öpüşmeye çalışanlar
sizler!
yapısalcılar, ruhsalcılar, masalcılar,
halciler, falcılar
parmak izleri sıfır, duruşları italik olanlar
artık değeri cinine tonik yapanlar
muhtelif muhterem darbeler
heveslerde, tutkularda pür ihtilal.. geçinenler!
sizler!
geçinemeyenler, neme gerekçiler, emekçiler,
emzikçiler, hainler, halidler, oğlanlar!
yolda saati başkasına sorup
sigarasına ateş alıp
sendikaların apışarasında elle doyuma ulaşanlar! Sizler!
aydınlar! aydıngerler, kolay gelsinciler,
asimetrik esinciler
orospucuklar, osurukcular,
üfürükçüler, geri zekalı çocuklar! - ki şehsuvar'ın
anayasası..
mayistler, septemberistler!
sizler!
free gitaristler, peace veletleri, makinistler!
din sülükleri! varoluşçular: kapı komşularım!
sloganın, olağanın şairleri!
sosyal yanları kapitalleri, kapitalleri
yalnızca soğan-ekmek-sosyalizm olanlar!
otuz yaşına kadar solcu
otuz-elli arası sosyal adaletçi
ellisinden sonra bunayıp, otobüslerde
bayanlara arkadan yaslanarak mutlu olabilen
fevkalade entellektüellerimiz!
captain black'çiler, bafra'cılar
bir afra bir tafracılar, taşralılar
vay gülüm doğu diyenler, yesinler seni müstehcen bantını
mantığına yapıştıranlar!
piyanist-şantörlerim: hormonlarım benim!
marxist-şantörlerim: kabaetimin kenarları!
sizler!
liberaller, helaller, haramlar, sadrazamlar
hamlar, hamcık ağızlılar, popodan bacaklılar
omuriliklerini testislerinde saklayan delikanlılar!
amcalarım, teyzelerim; siz, homoseksüeller!
feministler, androsantrikler, sosyal demokratlar,
teokratlar, aristokratlar, sen sümüklü burjuvazi!
oportünistler, optimistler!
bir teselli ver'ciler, allah vergisi takılanlar,
öğrenciler, saygın öğretim üyeleri, seks yıldızları,
heyy! Sizler!
arkadaşlarım, alışamadıklarım; ellerim, ayaklarım!
sizler!
idealistler, egoistler, ütopistler, narşistler!
Ben
Şehsuvar!.
sığ sıkıntılar ardınca yükselen havuz
kırmızı balık, bozuk abajur, kullanılmış jilet
sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla
siz olan şehsuvar!
Ben
şehsuvar!
sığ sıkıntılar ardınca yükselen buhar
çocukluğunu yaşayamadan büyümüş bir tümör
kandırılmış, tanınmamış kretuvar; unutulmuş
bir tornavida, hiçbir işe yaramayan çivi,
sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla
siz olan şehsuvar! O sınırlar
sizin sınırlarınız. Ben
şehsuvar!
sığ sıkıntılar ardınca yükselen belediye otobüsü
abonman biletlerimi sizler mi çaldınız?!
- daha önce karşılaştığımıza
eminsiniz, değil mi?
IV.
gece
saçlarına kadar sokulur
güzelliğine atılan
ilmiklere kadar ulaşır!
10 notes · View notes
ozgursblogacc · 1 year
Text
Tumblr media
Ölü Ozanlar Derneği... Beni derinden yaralayan film. Gençliğin en zor dönemlerinden bahseden film gerçekten insanı etkilemeyecek gibi değil. İstediğin şeylerin aileler tarafından desteklenmeyince gelen hislerin tarifini çok güzel veren bir film.
Sizden perk farklı değiller aynı saç modeli tıpkı sizler gibi coşkulu sizler gibi yenilmez hissediyorlar. Dünya onlar için istiridye, çok büyük şeyler başarabilecekşerini inanıyorlar. Sizler gibi gözleri umutla dolu, peki yapabileceklerini yapmak için yaşamaya acaba çok mu geç başladılar? Çünkü beyler bu oğlanlar artık çiçeklere gübre oldu, ama eğer dikkatle dinlerseniz size fısıldadıklarını duyarsınız. "Yaşadığınız günü kavrayın, hayatınızı olağandışı yapın."
Hayallerinizin peşinden gidin, insanlar yapamayacağınızı söyleseler bile dinlemeyin, çünkü eğer hayallerinizin peşinden koşmazsanız hayatın tadını alamazsınız. Başkalarının istediği hayatı yaşarsanız başkaları gibi olursunuz. Siz, siz olun. Büyük siyah harflerle "Seize the day!" yazdı, yani "Anın tadını çıkar!" Bu dünyaya bir kere geleceğiz ve ben bu hayatımın pişmanlıklarla dolu olmasını istemiyorum. Yapmak istediğim her şeyi denemek istiyorum. Düşeceğim sürekli belki de ama düşmeyen değil, düştüğünde kalkabilen daha güçlüdür. Şiirler okumak istiyorum, bir sürü bir sürü. Aşkı öğrenmek, aşkı tatmak, doğayı izlemek, gökyüzünde yıldızları saymak, deniz kenarında oturup bir kitap bitirmek istiyorum. Biz hoş olduğu için şiir okuyup yazmıyoruz insan ırkının birer ferdi olduğumuz için şiir okuyup yazıyoruz. Çünkü insan ırkının içinde coşkular vardır. Tıp hukuk ticaret mühendislik yaşamak için gereken asil bir meslektir çocuklar ama şiir...güzellik aşk sevgi, biz bunlar için hayattayız. Bunlar için hayatta olmaya da devam edeceğiz. İnce ruhlu insanlarla tanışmak istiyorum, şiirlerin ince detaylarını dahi merak eden insanlar istiyorum. Zarif ve olgun düşüncelere sahip olsunlar mesela. İncitmekten korksun hem kendisini hem başkalarını. Hakkı olduğunu savunsun. Hayallerimi süsler böyle bir insan, zordur böylesi, çok nadirdir. Sevmekten korktuğunuz oldu mu hiç sizin? Benim çok oldu. Bir porselenmiş gibi kırılır diye korkup sevmekten çekindiğim insanlar oldu, böyleleri de olsun hayatınızda. Sevmeyi, sevgiyi öğrenin. Kimseden görmemişseniz bile bir çiçeğe sevgi gösterin, bir kediye ya da bir böceğe. Zor zamanlardan geçin ama hayalleriniz bitmesin. "İnsanlar sadece hayallerinde özgür olur, her zaman böyleydi ve her zaman böyle olucak." Ölmesin hayalleriniz. Düşünceleriniz yaşasın, bastırmayın onları, sözcükleri güzel kullanın çünkü kim ne derse desin sözcükler ve fikirler dünyayı değiştirebilecek güce sahiptir. Eğer bir şeyden eminseniz, başka bir şekilde düşünmeye zorlayın kendinizi, yanlış ya da aptalca olduğunu bilseniz bile. Bir şey okurken yalnızca yazarın ne düşündüğüne kafa yormayın, durup siz ne düşünüyorsunuz ona da kafa yorun. Güzel bir şiir oku bugün hadi kalk.
Topla gül goncalarını toplayabilirken,
Zaman akıp gidiyor:
Aynı çiçek sana bugün gülümserken,
Yarın solup gidiyor.
Kalbinize dokunsun sözcükler, o zarif ruhunuzu titretsin. Aman korkayım demeyin, bunlar ruhunuz için gerekli şeyler, ruhunuzun yemem ihtiyacıdır. Besleyin ruhunuzu, aç bırakmayınız.
-kitap okuyor musunuz, bay Anderson?
-okumuyorum, eksikliğini de hissetmiyorum.
-ama biz hissediyoruz.
Toplumun güzelleşmesinde önemli bir rol oynar bir şiir, bir hikaye. Ruhunuzu özgürleştirin her zaman. Kendi sesinizi bulmaya uğraşın, çabalayın. Düşünceleriniz de sizin gibi özgür olsun, bunlar hayallerde kalmasın. İyi olduğunuzu hissettiğiniz bir şeyin peşini bırakmayınız, hayattan soğumayınız sakın ha! Oturun uzun uzun konuşun kitaplar hakkında. Kelime dağarcığınızı geliştirin, küsmeyin hayata, zor olsada unutmayın kolay olsa zevk vermezdi. Her gün yeni bir bilgi öğrenin, öğrenmekten korkmayın. Eğer kendine güvenle hayallerinizin peşinden giderseniz beklenmedik bir başarıya ulaşırsınız. Zaman kaçar, anlamazsınız zaman nasıl kanatlanır uçar. Çağrıyı dinliyor ama kulak asmıyoruz, Gelecek için umutlanıyoruz, gelecek yalnızca planlardan ibaretken, bilgeliği düşlüyoruz, her gün köşe bucak kaçtığımız bir kurtarıcı diliyoruz, kurtuluş elimizdeyken. Hayatlarınız normal olmasın, hayatlarınızı olağanüstü kılın. Düşünün! Hayatınızın en güzel dönemlerindesiniz, anın tadını çıkarın, korkmayın hata yapmaktan -hata yapmadan öğrenemezsiniz- güçlü olduğunuz yanınızın peşinden gidin. Devam et korkma düşmekten, kanasın dizlerin, nasıl olsa kanar kanar durur bir zaman sonra. Yorulun ama tükenmeyin, çok yorgun hiç olmayın çünkü insan çok yorgun olmaz, tükenmiş olur. Üzgün demeyiniz, hüzünlü diyiniz. Bir filmden alabileceğiniz en güzel verim bunları anlatması olur. Bu sebeple ben bu filmi tekrar unutup, tekrar tekrar izlemek isterim. Kaptan, kaptanım...
14 notes · View notes
illetillet · 1 year
Text
EROTODİDAKTİK HİKAYELER - 5: NURTEN ABLA İLE İLK VE SON
Merhaba ben 24 yaşındayım sizlere 13-14 veya max 15 gün önce yaşadığım ama hala aklımdan çıkmayan güzel bir anımı anlatmak isterim. Ben 24 yaşındayım ve ücretli çalışan işçiyim. Kumral tenli esmer 1.73 boylarında yapılı bir erkeğim ve fanatik derecede galatasaraylıyım. bu sene şampiyon olacağız gibime geliyor. çalıştığım işyerinde benimle birlikte çalışan 86 kişi var ama hepsi de işçi değil. bir gün iş çıkışı eve dönüyordum ve mahalleden samimi arkadaşım kurtcebe ile karşılaştım. kurtcebe üst bölgesi sarışın kumral alt bölgeleri normal kumral benimle aynı yaşta arkadaşımdır. ikimiz de iş hayatına atıldıktan sonra çok az görüşmeye başlamıştık ve kurtcebenin bana genelev sözü vardı. beni genelev e götürecekti çünkü bu bir iddanın soncudur. hangimiz ilk önce işe girecek iddiasını ben kazanmıştımve kurtcebe nin beni genelev eg ötürmesi gerekiyordu. aslında ben öyle bi şey dememiştim ama kurtcebe kendi kendine bu iddiaya beni sokturmuştu. aslında o benden önce işe girmişti ama onun evrak işleri uzaması gibi bir şey olmuş benim sigortam ondan önce yapıldığı için kazanmasına rağmen bir hafta düşünmek için süre istemişti ve bir hafta sonra “ben düşündüm teknik olarak ben kazandım ama fiiliyatta yenildim seni kerhaneye ben götürücem. ben kaybettim ama şöyle yaparız ilk ben girerim sonra sen” demişti. ben de olur kurtcebe bu bana uyumlu demiştim. kurtcebe beni görünce “vay kardeşim naber bak genelev sözüm aklımda genelev kazanmıştın sen asla aklımdan çıkm unutmadım hatta gel bu hafta sonu aradan çıkaralım, halletmedikçe beni de yordu yıprattı, kaçıyor gibi anlama kurtcebe sözünün eri değilmiş p*ştun tekiymiş dedirtmem ben sen beni öyle sanmamamn gerekit biz kardeşiz “dedi. ben de kurtcebe olurmu öyle şey sen kardeşiz biz hiç öyle düşünmedim genelev kaçmıyor ya elbet bir gün gidilir diye düşündüm. senin pşşt p*zevenk olduğunu düşünsem ben senle niye selamı sabahı keserdim zaten çoktan dedim. birbirizme sarıldık. benim mahallede felaket derece yanık olduğum evli bir bayan var adını şu an veremem çünkü mahallemizden biri bunu duyabilir. bu bende gizli bir sır. ben size ona taktığım kendisine simle anlatayım KUMRU. kendisini biraz tarif etmem gerekirse çok hoşuma giden bir bayandır. ve onu her gördüğümde keşke onu düzsem diye içimden düşünürüm. bunu bi tek kurtcebe bilir ona söylemiştim. kurtcebe bana genelevde kumruya benzer bir hayat bayanı bulacağını söz verdi. onunla tokalaşıp eve gittim ve hafta sonu için sözleşmiştik. hafta sonu gelip çatmıştı kurtcebe beni aradı kahvedeyim gel dedi. kahvehaneye gittiğimde kurtcebe’nin yüzünden düşen bin parçaydı. noldu kurtcebe dedim. ya pandemide genelevi kapatmışlar, tüm hayat bayanları gönderilmiş hatta orası yaşlı bakım evi olmuş bi gittim hep yaşlı yaşlı şnsanlar vardı aşırı moralim bolzuldu dedi. ben mal gibi iki senedir falan hiç bakamadım tüh valla mahcubum sana dedi. kendime bir sıcak bir de biraz sukatılmış çay söyledim. çünkü aşırı scıak şeyler içmek gırtala zarar verdiği için ılık olanı içerken diğeri kendinden soğur ve sonra onu içecektim. kurtcebe de limonlu soda istedi. bak kurtcebe hiç önemli değil sen bu iddia işini çok abarttın gel başka bi şeyler yapalım dedim. kurtcebe telefonla konuşuyordu beni duymadı. bu sözlerimi duyan yan taraftan mahallemizin abilerinden hürbey abi konuşmalarımız duymuş olacak ki sandalyesini masamıza yanaştırdı ve sandalyeye ters oturarak bizi dinlemeye başladı ama biz konuşmuyorduk. hürbey abi eskiden gemi işlerinde yurtdışı bağlantılı çalışmış emekli diplomat ya da muhasebeci gibi biriydi. güngörmüş ve tecrübeli bir abimizdi. hayrola hürbey abi dedim, kurtcebeyi gösterdi telefonu bitsin dedi. kurtcebe telefonu kapadı buyrun hürbey bey dedi. çocuklar sizi dinlerken kulak misafiri oldum. kerhane kapanalı yıl oluyor siz çok yanlış yerde define arıyorsunuz dedi. pandemiyle birlikte artık herkes evden çalışmaya başladı tümsektörlerde hayat bayanları da buna dahil. hom ofist diyorlar buna alışın artık, bakın benim hiç unutamadığım bir anımı szie anlatayım. size dünyanın en iyi saksocularından birine çektiğim numaramı anlatayım da görün dedi. birinci çayımı bitirmiş ikinci çayıma geçmiştim. kurtcebe ile dikkatimizi çekmeyi başarmıştı hürbey bey yaklaşın dedi ve cebinden bir kadın fotoğrafı çıkarıd. kadın kızıl saçlı alev gibi bir kadındı ama çok da güzel değil gibiydi çirkindi ama gayet iyiydi. bakın çocuklar bu nurten ablanız, namı diğer saksocu nurten. eskiden ilçemizin genelevinin kraliçesiydi. saksafoniçesiydi. bu ilçenin hatta ilin erkeleri ona çok şey borçludur. belki çok değildir çünkü hep ücreti verildi ödemesi yapıldı kimseye veresiye yaptırmazıd nurten, neyse nurten müşterilirenin erbezlerini adeta bir narenciye gibi sıkıp ersularını çok kolay getirten bir tekniğe sahibti. bunu nasıl başarıyordu peki derseniz o onun meslek sırrıdır şimdi bana düşmez. nurtene giden herkes çıkışta böyle pipetle içilip büzüşmüş kaprisan poşeti gibi olurdu. bi şişirip patlatmadığı kalırdı milletti PAAATT. bi anda bağırınca korktuk ama soluksuz konuşuyordu hürbey bey. ben nurten’e gidene kadar nurten’in ünü dağı taşı aşmıştı anlayacağınız. ben bi kere sinde almanyaya gitmiştim ve orada hippi denen yasadışı bir örgütün üyesi olmuştum. kendilerini çiçeksi çocuklar olarak da tanıtan bu örgüt dünyadaki birtakım bazı olumsuz şeyleri şeyleri protersto etmek amacıyla tanıdık tanımadık eş dost yabancı ana bacı akraba herkesle gururla bazır bazır s*kişen bir zevk tarikatıydı adeta ve gitar çalınırdı. orada sürekli yasak şeyler içip birb-biriyle cinsel ilişkiye giren hırpani bir adamdan bir penetrasyon yani bayana giriş tekniiği konusunda devrim yaratacak bir teknik öğrenmiştim. TIPA TEKNİĞİ. bunu yurda döndüğümde uygun birine uygulamaya karar vermiştim. hürbey bey anlatırken ben iki çay daha söyledim kurtcebe de tost söyledi. sonra tosttan vazgeçti 2 adet küp şeker istedi. hürbey bey cebinden çıkardığı suyu içiyordu. halbuki kahevhaneden alabilirdi, bir insan kahvehaneye bile dışarıdan su getirir mi getirmemelidir çünkü böyle böyle esnafın anası ağladı. TELEFON hürbey bey devam etti. ülkeye döndüğümde 2 yıl evden çıkmadım ve tekniğime odaklandım her gün çalıştım. hazırım dediğimde soluğu nurten’in yanında aldım. nurten kendine ait spesyal cima kitiyle odaya gelmişti ve bana soyun dedi. hayhay dedim ve soyundum. çorabımı  çıkarırken, ne o külhan beyi hayoırdır ayağını da mı sokacaksın demişti. gülümsedim, derin bir nefes aldım cahil bayan hiçbir şey bilmiyordu olacaklardan habersizdi. çoraplarda ne kadar miktar mikrop banteri mantar enferksiyon oluyor sen biliyor musun sen dedim. o zaman git ayaklarını yıka dedi. hayhay dedim ve odadaki lavaboda ayaklarımı yıkadım. o zaman sen de yıka dedim, önce mırın kırın etti ama o da yıkadı. amacım psikolojik olarak nurten’e üstünlüğü asla kaptırmamaktı moralman çökmemem için. onu inanılmaz düzecektim birazdan. TIPA TEKNİĞİ ile hem de. hürbey bey sandalyeyi çevirip arkasına yaslandı. bu tekniğin inceliklerini anlatmadan önce olmazsa olmazımızdan başlamam gerek. keser sapı gibi, eksiksiz, kayıpsız, tavizsiz, 0 hata, muntazam bir ereksiyon. çocuklar bu hususu sağlamadan teknik hiçbir şey ifade etmez. burayı anladık mı dedi. biz de burayı anladık dedik. kurtcebeye baktım biraz utanır gibi olmuştu ama gözlerini benden kaçırdı ve hürbey e kafasyıyla işaret ederek dinle gibi bi şey demesine getirdi. evvela ereksiyonumuzu sağlıyoruz, şimdiki gençler hap map alıyorlar bu yaşta, yazıklar olsun ama anlıyorum. biz zamanında bunlara sla gerek duymazdık hatta biz zamanında evden kondomumuzu takıp çıkar beyoğluna öyle giderdik. eskiden beyoğluna çıkmanın bir adabı vardı. şimdi eşek tıraşını yapan çıkıyor neyse uzatmayalım. nurtenle çırılçıplak duruyorduk. aha bu oturduğum gibi sandalyeye oturmuştum yatak çok pis gibii geldiydi. döl yatağı derdik öyle olmuştu gibi. belki de değildir ama leke leke şeyler vardı  diye hatırlıyorum. nurten’i kucağıma aldım, tek seferde, takırt diye, lego gibi iç içe geçtik. hürbey bey bunları devasa el kol hareketleriyle anlatıyordu. tıpa tekniğinde partenirinizin oyuğunu hiç hava sızdırmayacak şekilde doldurmanız lazım. tıpa gibi işte adı ordan gelir. daha sonra hiç hareket etmeden duracaksınız. öne arkaya sağa sola yukarı aşaı dairsel hiçbir hareket olmayacak. kafalar eşit hizada yüzler birbirine bakacak ve arada 10 sanitmedrelik bir boşluk bırakılacak. göz göze kesintisiz bakışılacak nefesler birbirine karışacak. ne pahasına olursun olursa olsun bu sabitlik korunacak.  için işte işin püf noktalarından biri de budur. sabır sabır sabır. dirayet dirayet dirayet. azim, azim azim…. nurten bu hareketimden ilk başta çok etkilenmedi. sıkılmış gibiydi. göz devirdi. bu nelen böyle sen neyin peşindesin dedi. hemen ağzını açtığında ona sus dedim. şşş dedim. bana bak dedim fısıldayarak. nefesine odaklan, ve vücudunun tüm zerresine sirayet edecek bir hakimiyet salgıla bayansı hormonlarınla dedim. orasını tam hatırlamıyorum da almanyadaki hippi hırpani adam öyle bi şey demişti. çocuklar… takriben 13-14 dakika sonra nurten ablanız öyle bir sarsılmaya başladı, öyle bir zelzelelendi ki, italya’daki etna yanardağı gibi, önceden aktif olan fakat şimdi suskunluk içindeki volkanlarımız süphan, nemrut ve tendürek’in yeniden aktive olmuş hali gibi gümbür gümbür gelen bir patlamanın ayak sesleriydi bunlar. nefes alışverişleri sıklaştı, bopuk boğuk sesler çıkarmaya başladı, ve en sonunda hürbeeeey diye bağırarak öyle bir çığlık attı ki, o ejderhalı dizi neydi hobbix mi frezo hani yüzük taşıyan çocuk, ordaki ejderhalar gibi, taht oyunları mıydı, ya ne sikimse işte onun aynısı gibiydi. üzerime et gibi yığıldı bayıldı. derhal ona kolonya tatbik ettim bileklerini ovdum. kendine geldiğinde hürbey sen bana neyaptın, sen bana ne yaptıysan bir daha bunu kimse yapamaz, sen bana ne yaptıysan bir daha asla yapma. allah senin gani gani belanı versin. yıllarca ben milleti ahraz bıraktım performansımla şimdi sen beni böceğe çevirdin. dinsizin hakkından imansız gelirmiş. s*ktirolgit ulan burdan. ama seni asla unutmayacağım kocacığım sen benim tek aşkımsın dedi. ve eğer bi gün tekrar uğrarsam ve onu buralarda bulamazsam benim ismimi ver sana indirim yaparlar dedi. paramı da geri verdi. giyinip çıktım çıkış o çıkış. 35 senedir hiç görmedim. halbuki şu aşşağıdaki sokakta oturuyor. ilginç hiç karşılaşmadık. yok 2 defa karşılaştık telefon numarasını vermişti bana. neyse çocuklar ben gidiyorum işim var. yengenizle halı bakacağız, doğalgaz fiyatları anasının *mı gibi olmuş, halı, malı battaniye bi şey çözücez artık. allah bizi bu hallere düşürenlerin belasını versin. o putin yaptı her şeyi. dedi. ve bize nurten ablanın ev numarasını verdi. boşverin genelevleri, nurten yanardağı hala aktifse kesin ona gidin, unutmayın form geçicidir fakat klas kalıcıdır. aldığım duyumlara göre saksosu hala kudretliymiş. bu da size benden bir tüyo olsun. ha bu arada hürbey’in selamı var diyin indirimn de yapar. benim indirim de boşa gitmemiş olur içim rahat olur dedi. şişesindeki son yudum suyu içti ve kalktı gitti. kurtcebe ile kafamız allak bullak olmuştu. bu adamı hep beyefendi bir adam olarak bilirdik, herkes öyle anlatırdı. “ya bu hürbey sallıyo ya büyük ihtimalle” dedi kurtcebe. tam bu esnada hürbey bey başımızda şeytan gibi aniden belirmişti. hışımla ikimizi de enselerimizden yakalayıp tuvalete götürdü. kahvehanenin tuvaletindeydik. içerisi çok kötü kokuyordu çünkü alaturka tuvaletin deliğindeki kapak fazla kullanılmışlıktan dili dışarı çıkmış bir binek hayvanı gibi yorgundu ve kuburun esansı içeriye tamamıyla her nüvesiyle sirayet etmişti. hürbey bey çok sinirliydi, “ulan size hayatınızı değiştirecek numaraları veriyorum. siz hala arkamdan…. derhal açın ikiniz de s*kinizi dedi. çok korkmuştuk. kurtcebe ile donları indirdik. hürbey bey erkekliklerimizi inceledi. al işet tam tahmin ettiğim gibi, ikinizde de kan s*ki var dedi. şaşırmıştık, sanki bir bilmediğimiz bir hastalıktan olduğundan bahsediyordu o nedir hürbey ab bey dedik. bakın, dünyadaki tüm s*kler et s*ki ve kan s*ki olmak üzere ikiye ayrılır. ecnebiler buna shower or grover derler yani görünücü ve büyüyücü. nurtene giddecekseniz size masada anlattığım şeyi unutmayın. keser sapı.. 0 taviz … kemik ereksiyon. ne yapıp edin sizi o hale getirecek medikal destekler alın. beni de bugün ne gördünüz ne konuştunuz. sizi öldürürüm diyip bizi içeri soktuğu hışımla tuvaletten çıktı. toparlanıp masamıza geçtik. ben 2 adet daha çay söyledim, kurtcebe bu sefer karışık tost ve karışık meyve suyu istedi. kurtcebe bana olan mahcubşyetinin çok fazlalaştığını söyledi. “benim yüzümden oldu her şey” dedi. ben de ne alakası var dedim ve ortamdaki gerginlik biraz dağılsın diye cep telefonumdan internet web sitelerine girdim. o sırada kurtcebe tostunu yerken elinde duran nurten ablanın numarasının yazılı olduğu kağıda bakıyordu. ani bi hareketle cep telefponunu çıkardı ve aradı. nurtren abla telefonu açınca kurtcebe numarayı eski bir dostundan hürbey beydeb aldığını ve bu hafta için müsaitliğini sordu. nurten abla hala çalışıyormuş ama artık sadece ful saksoya dönmüş önden veya arkadan sekx*ss yapmıyormuş ve de bu hafta dişçiye gideceği için haftaya hafta sonu için randevu verdi. kurtcebe hürbey bey indirimini de sordu. sonra uzun süre dinledi. kurtcebe bir süre daha dinledikten sonra telefonu bir şey demeden kapadı. ne oldu dedim. her şeye karşı hazırlıklı gelin demiş nurten abla. demek ki hürbey bey gerçekten de yalan atmamıştı doğru şeyler söylemişti. ama tıpa tekniğini uygulayamayacaktık. zaten saçma salak bi teknik gibiydi uyduruyor olabilirdi. ne olursa olsun tüm yaşananlar kurtcebe ile bizi şiddetlendirmişti artık biz bir ekiptik ve amerikan filmlerindeki gibi ortaktık. hemen cep  telefonumu ortaya getirdim yüzde yüz ereksiyon yazınca karşıma çıkan bir siteye girdim ve kurtcebeyi yanıma çağırdım. gerçekten çok fazla cinsel alet edevat yiyecek içecek giyecek yapı malzemesi duşakabinine kadar her şey vardı. derhal kendimize birer cesaret damlası, birer ereksiyon hapı bir de indirimde olduğu için gayet ucuza geln bir titreşimli co*k ring yani pen*z yüzüğü aldık. kargo teslimat süresi 5 gün diyordu kahvehaneci satılmış abi’yle konuşup kargoyu oraya isteyip isteyemeyeceğimizi sorduk. satılmış abi direkt olur söyleyin ama bana da bi şeyler gelsin diyip göz kırptı. mecburen satılmış abi’ye de indirimde olan titreşimli co*k ring yani pen*s  yüzüğü ve bir adet bayan azdırıcı damla sipariş ettik. hatta kahvehaneden çıkarken yüzükler gelsin de keselim artık şu sözü diye şakalaşıp çıktık diye hatırlıyorum. ertesi hafta sonu gelmişti, iş yerinde iş hiç geçmek bilmedi zaten bir de işyerinde ilk yardım dersleri eğitimi haftasıydı çok sıkıcıydı. salak salak hareketler yapmıştık ve hafta sonu gelip çatmıştı. cumartesi öğlen 2 gibi kahvehanede buluşacaktık ve oradan nurten abla’ya geçecektik. kahvehaneye gittiğimde kurtcebe ve satılmış abi paketi çoktan açmış gülüyorlardı. etraftaki diğer masalara çaktırmadan masaya oturdum. satılmış abi bana iki çay getirdi sonra ocağa döndü, kurtcebe börek almış gelmiş yanında da bira da almış ama biralar torbadaydı bi tanesini gizlice içiyordu. her şey geldi mi dedim. göz kırptı kurtcebe. e hadi gidelim ozaman dedim. yine göz kırptı. bu sefer keyfi yerindeydi. önce şu hapları ve cesaret damlasından alalım dedi. ve ağzıma bir börek parçası attı. sürekli telefonu tiremesi sesi geliyordu ama ısrarla açmıyordu kurtcebe. dediğine göre hapı kırmış ve damlayla karıştırıp 2 dilim böreğe koymuş. böreklerimizi yiyip kalktık. satılmış abi son anda kapının önüne geçip ben de gelcem dedi ama ona abi olmaz diyip zor da olsa çıktık. nurten abla baya yakında oturuyormuş. evi eski tip bahçeli bir ev gecekondu gibi bir evdi. kapıyı çaldık açtı. içeri girin dedi hızlıca. hemen girdik. kapıdan girişte halısız ful beton bir koridor gibi bir  yer vardı ve koridorun ortasında beyaz çay bahçesi tipi plastik masa ve sandalyeler vardı. masanın üzerinde çekirdek çitlenmiş bir gazete ve boş çay bardağı, televizyon kumandası boş yenmiş çiğköfte dürüm kağıdı bir de süs biberlerin durduğu plastik bir kap vardı. nurten abla o fotoğraftaki gür saçlı kadından çok uzak bir kondüsyondaydı. saçları yine kızıldı ama turunculaşmış ve keçe gibi olmuştu üstleri de tülerik gibiydi adeta saçları bayatlamıştı. bayan tipi kellik dediğimiz kellik onu da vurmuştu kafasının üst derisinin yağı parlıyordu cansız tellerin arasından ama sadece üstten bakarsanız öyle görünürdü karşıdan keli görünmüyordu. kurtcebe sanırım telefonda anlaştıkları meblağı masaya koydu. nurten abla parayı aldı. normalde bu fiyata tek kişi alırım ama çok hatırlı eski bir dostun indirimi size kısmetmiş. önce hanginiz dedi nurten abla. kurtcebe ben dedi. hala telefonu çalıyordu vırrr vırr ama açmıyordu kurtcebe. nurten abla bana sen şöyle bekle dedi ve kurtcebe ile içerideki odaya girdiler, odanın koridora bakan iç camları da vardı. muhtemelen evin eski kamerşye gibi bi alanını çevirip sakso odası yaptırtmıştı nurten abla. oturduğum yerden içerisi net görünüyordu, sadece bi tek sakso yapılacak alanını tam göremiyordum. içeride yüklük gibi üzerinde yorganlar olan bir dolap, bir komodin ve üzerinde teyp görünüyordu. tavanda simit şeklinde bir floresan vardı ve bordo perdeler sıkı sıkıya kapalıydı. halı desenli çekyat ın görünen kısmından  çekyatın açık olduğunu gösteriyordu görüyordum. nurten abla kurtecebeyi içeride bırakarak odadan çıktı, ağzını biraz karıtırarak başka bir odaya gitti. ufak bir geğirik sesi duydum sonra nurten abla omzunda bir havlu ve elinde içinde biraz su olduğunu düşündüğüm dost yoğurt kabıyla tekrar kurtcebenin yanına yöneldi. kapıyı kapattılar. içeriden gelen sesleri dinlemek için kapıya yanaştım. nurten abla kurtcebeye sıyır dedi. sonra da nasıl olacak tıraşlı mı tıraşsız mı dedi. kurtcebe de nasıl yani abla anlamadım dedi. acaba etek tıraşı mı olmamız gerekiyordu? ben geçen hafta olmuştum, ful pasparıl değil ama kirli sakallıydı oram. kurtcebe de aynı şeyi sordu. tıraş mı olmamız lazım dedi. nurten abla “ya yok takma dişli mi takma dişsiz mi olacak. takma dişliye tıraşlı  dişsize tıraşsın denir öğrenin bunları kaç yaşında adamsınız dedi. kurtcebe 25 dedi. sonra da tıraşlı olsun dedi. tamam dedi nurten abla. şu telefonu da kapatçan mı aççan mı vırrr vırr titredi dedi. kurtcebe abla o telefon değil dedi. o an beynimden aşağı kaynar sular döküldü ve anlamıştım. kurtcebe titreşimli pen*z yüzüğümüzü takıp gelmişti evden. ya da kahvehanede taktılar satılmış abiyle onun için gülüşüyorlardı. nurten abla aa  allah iyiliğine vermesin ben diyorum telefon titryior meğer bu.. gerçi bu da telefon benim için çalıyor dur açayım dedi. hemen gözümü kapı deliğine dayadım delikten baktım. nurten abla kurtcebenin pen*sini telefon gibi kulağına götürdü. aloo aloo evet ben nurten şu an meşgulum sonra arayıon dedi. sonra da kurtecebenin yumurtalıklarına tuşa basar gibi bastı. sol yumurtalığına 1 sağ yumurtalığına 2 numara ddi. sonra iki defa sol bir defa sağ yumurtalığını tuşlayıp 112 yi arar gibi bi şaka yaptı yaptı. ciddi görüntüsünün altında oldukça nüktedan bir bayan mış nurten abla doğrusu. sadece acil aramalar için kullanırım gibi bi şaka daha yaptı sanırım tam duyamadım.  sonra yüzüğü kurtecebenin erkekliğinden çıkardı kenarıya koydu. bu çalışır vaziyette durursa benim burnum kaşınır genzim kaşınır titreşimden dedi. üzerindeki geceliği kapıya asında delik kapandı. teybe kaset takıldı, muazzez abacı çalmaya başladı. efendim albümünden bir parçaydı yanlışım yoksa çünkü bizde de vardı o kasetten babam en sevdiği sanatçıdır abacı. biraz daha yanaştım kapıya nurten abla başlamış olmalıydı çünkü şakır şukur birkaç ses geldi. dkapının deliği kapandığı için odanın koridora bakan camının en ucuna gittim. çok zor da olsa nurten ablayı gördüm havluyu kurtcebenin üst baldırına koymuş dost yoğurt kabındaki suya elini batırıp çiğköfteye serper gibi parmaklarıyla kurtcebenin erkekleğine serpiyordu, kendi ağzının kenarlarına da sürdü. ve öne doğru eğilerek işlemlerine başladı. gerçekten de çok iyi bir tekniği olduğu belliydi böyle çevirttirmeli gibi hareketler yapıyordu. kurtcebe mahıf duruma düşmemek için zor durumda olmalıtdı. birden nurten ablanın saçlarına kurtcebenin eli geldi sanırım filmlerde izlediğimiz saç çekme numarasını yapacaktı fakat nurten abla durdu ve kızıd. öyle asılma valla komple derisiyle eline gelir saç çok zayıfladı üst kısım dikkat et dedi. kurtcebe elini çekmişti. hala muazzez abacı çalıyordu. yerime oturmaya karar veridm. öyle de olsa böyle de olsa kurtcebe sözünü tutmuş bana olan iddia borcunu ödetmeye geitrmişti. mutlu oldum gibi bir hissetmeye başladım. masanın üzerindeki gazeteden yenmemiş birkaç çekirdek buldum çitledim. hap ve damla etkisini göstermiş aletim adeta demir gibi çekiç gibi olmuştu. fakat baş tarafında bşraz zonklama da vardı. kurtcebe dozu iyi umaruım iyi ayarlamıştır diye içimden geçirirken içerden yaban domuzu sesi gibi sesler gelmeye başlamıştı. bir yandan muazzez abacı bir yandan böğürtüler… kurtcebe coştukça coşmuştu sanırım. derken gümm diye bir ses daha geldi ve kurtcebenin bağırışlı küfürlü nidalatıyla kapı açıldı. kurtcebe kıpkırmızı hatta mora yakın bir halde fırladı ve NURTEN ABLA, DİŞ, DİŞİ ÇIKTI, BOĞAZI… BOĞAZINA …..KAÇTI. tıkadı diye bağırıyordu. içeri girdiğimde nurten abla yerde boğuluyordu. derhal kendisini kucakladım ve iyi ki bu hafta eğitimde öğrendiğimiz ilk yardım hareketi olan heimlich manevrasını biliyordum ve hemen uyguladım. nurten ablayı 2-3 4 darbede soluk borusunu tıkayan takma dişten kurtardım. diş çıktı ama kadın yığıldı. derhal 112 yi aradık ama adres olarak kahvehaneyi verdik. nurten ablayı battaniyeye sarıp kucakladık ve kahvehaneye gittik. ambulans gelene kadar ben 2 çay içtim kurtcebe soda içti. ambulans gelince nurten ablayı bindirdik ve hasteneye gittik. doktorlar bir şeyi olmadığını ama yorgun olduğunu 1-2 gün istirahatle toparlayacağını söylediler. nurten ablayı borada bıraktık ve kurtcebe ile birbirimizi kendisini ziyaret etme sözü verip hastaneden ayrıldık. kahvehaneye döndüğümüzde olayı duyan hürbey bey mahallenin önde gelen esnaflarını ve ahaliyi kahvenin yanındaki boş arsada toplamıştı. biz de gittik. hürbey bey bizi görünce koşup bize sarıldı ve aferin ulen keratalar, bir can kurtardınız nurnur’umuzu kurtardınız. biz ona eskiden nurnur derdik, bak bu kadar kişinin üzerinde herkeste çok emeği vardır nurten ablanızın. hayat bayanlığı da yapsa o bizim ilçemizin bir değeridir. biz şimdi aramızda para topladık, satılmış da dedi saçları falan baya gevşemiş, kellemiş. onu ziyarete gittiğinizde bu parayı ona verin, hem hastane hem de saç ekim masraflarını halletsin. dişleri de yaptırsın ya bu arada siz niye kadının dişlerini yaptıracağı süreçte gittiniz ki nolurudu bi iki hafta erteleseniz patladınız mı siz de az  mankafa eşşek değilsiniz. diye bize kızıdı. biz de hürbey bey siz dediniz diye gittik diyince lafı değiştirip soğuk oldu diyip herkesi evlerine dağıttı. 2 gün sonra nurten abla’yı hastaneye izyarete gittik. parayı verdik. hoş sohbetler ettik. nurten abla çok duygulandı. bana senin sayende kurtuldum, senin dövmeni yaptırıcam sırtıma dedi. ama önce geçici yaptırıcam seversem kalıcıya çeviririm dedi. ben de duygulandım. abla sen artık yaşını almışsın sen gel bu meslekten emekli ol, daha sakin relax bir hayat tarzına geç dedim. orasını ben bilirim dedi sen ne bilecen dedi. ve ekledi bak genelevi kapatıp yaşlı bakımevi yaptılar. hepimizi hom ofis yaptılar. yaşlıları hep göz önünden uzak tutmaya çalışıyor insanlık. sanki tavukmuşuz gibi kümeslere hapsediyorlar. yaşlıya kamusal alanda yer yok yaşlıya yer yok. no cpuntry for old men diye film var bak orda bu problemler işleniyor. halbuki asırlardır bizi s*ken yöneticiler hep yaşlı insanlar. dünyayı yaşlılar yönetiyor. yaşlı s*kmeye gelince mi aklınız başınıza geliyor. sinirim kalktı bana şurdan bi sigara verşn dedi. biz de nurten abla hastanede sigara olur mu dedik. kurtcebe peki ne zaman düzelip başlarsın abla işe dedi. o da nşye sordun dedi. kurtcebe ya şimdi söylemek gibi olmasın ama ben parayı önden vermiştim bir de arkadaşıma sözüm vardı mahcubum dedi. nurten abla ikimize de uzun uzun baktı. derin bir nefes aldı. iyi o zaman haftaya cumartesi saat 3. gerekenleri biliyorsunuz hazırlıklı gelin dedi. yalnız o haplardan almayın dedi, cesaret hapı sizi bağımlı eder. unutmayın cesaret ile esaret arasında sadece bir harf vardır o da c harfidir dedi. nurten ablaya sarılıp sevinçle hastaneden çıktık. bu arada size biraz da kumrudan bahsetmek isterim kumrunun kocası iş seyahati için sık sık yurt dışına giden biriydi. ve almanyaya gittiği bir gün yolda kumruyla sonunda  selamlaştık ve beni evine davet etti. o gün bugündür kumru ile arada kaçamaklar yapıyoruz ve kendisini sık sık kadınlığpını hatırlatıyorum………….
14 notes · View notes
musfika-hanim · 2 years
Text
daha önce de paylaşmıştım Ebrar bebeğimiz var tanıdığınızı düşünüyorum, kızımın liseden arkadaşının yavrusu. o da SMA hastası. dün bu canlı yayını izledik hepimiz. mutluluklarına şahit olduk..
"bu kadar para zaten toplanmaz bu çocuklar ölüyor, ne gerek var bu parayı toplamaya" diyerek çocukları ölüme terkedenler, el uzatmaya müsait olup kılını kıpırdatmayanlar; dün başka bir SMA hastası olan Eda bebeğin kampanyası bitti. Eda bebeği hiç tanımayan yüreği güzel, yardımsever gönüllü insanların vesilesiyle ailenin mutluluğunu görüyorsunuz. inşallah Ebrar bebeğimiz de kurtulur, kampanyasının yarısı tamamlandı diğer yarısı için Türkiye'nin her yerinden birsürü gönüllü abi ve ablaları onun için uğraşıyor. Allah onları da sevindirsin. konfetiler, balonlar havada uçuşsun 🎊🎉
sizler de Ebrar bebeğe yardım etmek, bu mübarek cuma günü bağış yapmak isterseniz bebeğimizin sosyal medya hesabı burada
TR VALİLİK İZİNLİ IBAN:
TR 5400 0100 9010 0709 0300 5002 / ZİRAAT BANKASI
ALICI: Hatice GÜNER
SMS için EBRAR yaz Vodafone 2110'a
Türktelekom için 2503'a gönder 20 TL bağışta bulun.
11 notes · View notes
1kafkaesk · 2 years
Text
Biliyorum bir gün karanlıkta
Kesecekler yolumuzu
Ya siz çocuklar
Nasıl anlatmalı sizlere olup bitecekleri?
Çocuklar, bizim dediğimiz
Yüzümüze utanç duymadan bakmaktır
Mal değil mülk değil istediğimiz
Size namuslu bir dünya bırakmaktır.
Vedat Türkali
7 notes · View notes