Tumgik
spotofmylife · 1 year
Text
Şair?
Şair kağıdı ve kalemi eline alıp bir şiir yazalım diye mi başlar ilk dizesine?
Gece başını yastığa koyduğunda aklına gelen bir hayal parçası mıdır ilk dizesi?
Duygularını mı yansıtır o ilk dizeye, duyulmasını istediğini mi? O ne istemiştir, ne hissetmiştir?
Sen ne duymuş, ne hissetmişsindir?
Şairin duyguları mıdır? Senin duyguların mıdır? O ilk dizedeki.
O şiirde yaşanan şairin aşkı mıdır? Senin aşkın mıdır? Ya da hayalinde aşk.
Senin aşkındır. Senin doğandır. Senin hislerindir. Sensindir aşık olunan. Hayalsindir. Duygusundur.
Her şövalyenin olması gereken güzel, tatlı sevgilisindir. O ilk dizedeki ve hatta şiir sensindir. Şair yazdı, yazmadı. Sen okudun. Ne yüklenecekse sen yükledin kelimelere. Bulutlara, yağmura. Dalında açan güle, gül bahçesine. Gözlerine yaşı, kalbine aşkı, gökyüzüne huzuru. Denize çıkan sokağı, yosun kokusunu. Batmakta olan Güneş'e kızıllığı, gözlerine buğulu bakışları. Gelmek üzere olan yâri, gel deyince gelemeyeni. Gelmeyeni. Uzak olanı. Olmazı.
Şairler. Derdim şiirlerle değil şairlerle. Ben kendi yolumu bulurum dizelerde.
aligt.
7 notes · View notes
spotofmylife · 1 year
Text
ve giderim...
Bir Kahve İçer ve Giderim...
Sesim çıkmaz bundan sonra,
Bir yabancı misali
İzleyicinin hoşgörüsüne sığınan sanatçı gibi;
Sürç-i Lisan ettim ise affola...
Yoksa sen sanatçı,
Ben çok konuşan izleyici mi?
   dudakları kıpırdamayan!
aligt
0 notes
spotofmylife · 1 year
Text
Öylesine
Bu blog kimse tarafından okunmadığı için rahatça öylesine yazabiliyorum. Boş Beleş..
Nereye Kadar! Karmakarışık.. İşte böyle. Nereye gideceğimi bilmeden, varıp varamayacağımı bilmeden yol alıyorum. Az kaldı gibi yolun bitmesine yani ışığa. Birileri sanki beni çekiştirip duruyor, mesafe alamadan. Nereye kadar? Uzanırsın, erişemezsin, tutamazsın, tutunamazsın. Kalbin ağır gelir, acizleşirsin.
"Dokunma keyfine yalan dünyanın"
1 note · View note
spotofmylife · 2 years
Text
Bahar Havası
BAHAR
esintili bir bahar akşamında
Gökyüzü atında, birlikte
Ne dersin esintinin kırmızısına dalmaya?
Kırmızının ateşine düşeriz..
Sahipleniriz, kafaları çekip çekip.
Sabahın ışıkları vurana dek, bedenlerimize.
Her zeminde zevk saçarız,
Hissederek, tat alma arzusu ile.
Sarıp sarmalamanın ateşi
   Sıcaklığı kavramanın
Sıkıca...
Tutuşmanın hazzı, birlikteliğin enerjisi
Bir olmanın nefesi, tenin ihtirası ve
   dudaklarının ıslaklığı, dudağımda.
aligt
Bahar havası azıcık ısırmıştır
Kıskançlığından şarabı..
0 notes
spotofmylife · 2 years
Text
Mor Renk
Bir olalım mı seninle? Karanlık gölgeler içinde, Gün gidip gölgelerini çağırırken suni ışıkların. Şehveti göstersin, Gölgeler arasında kalan Gizlediğin, karanlıktaki arzunun gölgesi vursun üzerine.. Belki iki dudağın kapandığı gibi birbirine. Sarılırım gölgene Tenimiz kavuşur böylece    Arzunun gölgesinde. Bi,raz aydınlık, b,raz tatminkar    Sonuna kadar biz.. ve artık penceremizi açarız aydınlanırız bir olup        karanlığımızda aligt
0 notes
spotofmylife · 2 years
Text
Misafir
Kalıp da sığınamıyorsan, misafirsindir.
Misafir dediğin geçicidir. 3 günlük dünya
- Hep varsın ve var olacaksın..
   Hayal İşte!
"Her şey şiirdir, sevinç ve keder
Dünyada olmak duygusu...
Kıyıda, ıssız kayalıklarda
Kendi başına ışıldayan su "
Ataol B.
Tumblr media
0 notes
spotofmylife · 2 years
Text
Manolya
Bahçede bir manolya ağacı var. İlk taşındığımızda yaprakları kurumuş, dalları ölmüş. Belli bir noktadan kestim, budadım. Bekledim yeniden canlansın. Toprağını havalandırdım, gübreledim. Yaklaşık iki yıl sonra çok güzel oldu. Çiçek açsın diye dört gözle beklerken birden hastalandı. Mantar. Zehir, bakım. Mantar ile kötüleşmiş yaprakları ve dalları uzaklaştırdım. Kurumaya başlayan dalları budadım.
İlk başlarda hasta yaprakları iyileştirmeye çalıştım. Hata etmişim. Sonra hasta tüm yaprakları ve dalları uzaklaştırdım. Şimdi yeniden canlandı. Taze yaprakları ile. Çiçek zamanını dört gözle bekliyorum.
Hayatımızda aslında öyle değil mi? Hayatımızda bir nokta bizi kötü etkiliyorsa, artık iyi gelmiyorsa vakit kaybetmeden uzaklaştırıp, kurtulmak. En iyisi değil mi? Hele ki ilişkilerimizi yönetmekte. Düzeltmek için, yakın olmak, kendini hatırlatmak için ısrarcı olmak yerine bir nokta belirleyip, kopartmak. Uzak durmak. Şifa olacağım, şifa bulacağım derken. Bize de şifa olabilecek birileri olmalı. Kendimizi hasta edecek sancılı durumlara sokmadan ve artık sıkıldıysanız, yorulduysanız yaprakları kesip uzaklaştırmakta fayda var.
Uzak durmak bu şekilde bir ifade olmalı.
İyi gelenleriniz olsun. [Kendinize iyi gelmek önceliğiyle]. Her daim..
Tumblr media
aligt
1 note · View note
spotofmylife · 2 years
Text
Kağıttan
Kağıttan gemi miydi sevgim (aşkım)!
Ulaşamayan yüreğine,
Ulaşamadan karşı kıyıya ıslanıp yırtılan.
Bir karşı kıyı var mıydı?
Hayal edemedim!
                               hayal etmekten de vazgeçtiğim..
aligt
Tumblr media
1 note · View note
spotofmylife · 2 years
Text
güneş
Güneş fotoğrafı gibi
denizin üzerinden batan
Kızıl gökyüzü ile
çok uzaklarda...
/
güneşin resmi
   denizin üzerinde
       çok uzaklarda..      #haiku
aligt
Tumblr media
1 note · View note
spotofmylife · 2 years
Text
Olmaz
Bakalım yarın ki "bugün" ne getirecek? Yarın olmuyor. Her sabah 'bugün'e uyanıyorum.
Olmaz. Bir cümlede çok sayıda geçti. Biliyorum, olmaz. Olması gibi bir beklentim de yoktu. Hayal işte! Sadece ben ve ruhumda olan O. O gün bugün ses vermiyor.
Varmış bir sebebi! Yapması gerekiyormuş. Haklı... İyi olsun. Sevdikleri ile, iyi gelenleri ile.
Olur ile olmazı birbirine karıştırmayalım. Olmazı oldurmamak için yapılan savaşta. Olmazı at kenara. Takılsın dursun. Görünmez, değersizleştirilmiş, umursanmamış. Hayal işte! Kendi savaşında. Olur bazen böyle şeyler.
https://kalemimvekagidim.blogspot.com/2022/06/olur-mu.html
ve şiir molası..
"
aslında sonra pek bir şey kalmaz
bir bakış
bir gülücük
bir kaç küçük anı
ruhta hafiften bir sıkıntı
içte burkulma
ve tabi özlem...
E. Cansever
"
Tumblr media
0 notes
spotofmylife · 2 years
Text
Döngü
Düşündüm neden geldim bu dünyaya? Neden yaşıyorum? Nasıl bir hayatı yaşadım, yaşıyorum ve yaşayacağım? Her sabah erkenden alarm sesine uyanıp, giyinip işe gitmek. Yıllardır. Ender olarak heyecanla uyanıp zevk aldığım, mutlu edecek bir şeyler yapıyor olmam. Yemek, kahve, çalış, çalış. Sonra işten eve. Yemek, alkol tüket, yat, uyu, uyan. Döngü devam. Pandemi! dönemi bu döngü hepten daraldı. Üzerine ekonomik sıkıntılar, ülkece. Sıkışmış bir döngü dairesinde savrulmadan rutine devam.
Yarın öleceksin deseler, döngüyü tamamlar, yatağıma geçer yatar uyurum. O kadar umursamazlık. Ne olacak? Ne düşünmem gerekir? Ne yapmalıyım?
Bilmiyorum!
aligt
https://kalemimvekagidim.blogspot.com/2022/06/dongu.html
Tumblr media
0 notes
spotofmylife · 2 years
Text
ölüm - öldüm
Ölüm - Öldüm
Bir bahar akşamı öldüm.
İlk baharım mı? Son baharım mı?
Sakın siz ağlamayın...
Son bahar olmasın gidişim ne de kış.
Bir Mayıs akşamı mesela. Gün batımı sonrası
Fener alayı ile geçsin hatıram,
Caddelerden, denize doğru.
bir rüya gördüm. öldüm.
aligt_aligt
[Photo: Hard way to loneliness by xrust]
Tumblr media
2 notes · View notes
spotofmylife · 2 years
Text
ya senin kalbin?
Deniz olacak ayaklarının dibinde
Esintisi saçlarında
Taşlar bile ev sahipliği yaparken yosunlara
Ya senin kalbin?
Tumblr media
1 note · View note
spotofmylife · 2 years
Text
Asma Kilit
Tumblr media
Bir bedene sahip ruhlarız bu dünyaya gelmiş.
Kendi elimizle bedenimizi hapishaneye dönüştürmüşüz.
Hayallerimiz asma kilit.
0 notes
spotofmylife · 2 years
Text
Karanlık Mavi
Karanlık Mavi
2 arkadaş çıkmak için yola plan yapılmış, hazırlıklar tamamlanmış. Yol Büyükeceli. Balık tutacağız. İçeceğiz. Gezeceğiz. Arkadaş bir sebepten gelemedi. Tek başına 4 gün gezdim civarda. Motosikletim ve ben. Bu gezi [https://kalemimvekagidim.blogspot.com/2021/11/buyukeceli-ye-dogru17072012.html] sonrası yazılan bir hikâye ‘Karanlık Mavi’
Sessiz, o kadar sessiz. Kulağında kalbinin sesi ve ılık rüzgâra kendini bırakmış oynaşan dalgaların şıpırtısı. Bir yaz gecesi koyda oturmuş dinliyordu sessizliği, karşısında küçük bir ada, isimsiz. Bir gözü de hemen arkasında duran arkadaşındaydı. Sessiz yalnızlığında tek arkadaşı. Soğuk çelikten, ateşli tutkudan.
Hiçbir şey düşünmemeyi tercih ediyordu. Sadece o an. Gözlerinin önünde yeşil ve mavi olduğunu bildiği deniz. Kulaklarında sessizlik. Yosun kokusu ve dilinde hafif tuzlu bir tat. Bir elinde sigarası diğer elinde terli, soğuk bira şişesi.
Ara sıra içinden konuşuyordu, kendi kendine. Çoğunu kendi bile anlamadan. Anladığı tek şey ‘Yalnızlık ne güzel!’. Aklından da geçirmiyor değildi kendine söylediklerini biri olsa da yanında, ona söylese, anlatsa. Daha anlamlı olurdu belki cümleler o vakit. Anlardı belki o, kendisinin anlamadığı cümleleri. Son bir yudum aldı ve son bir nefes daha. Döndü. Arkadaşından bir bira daha aldı. Geçti oturdu aynı yere. Baktı sadece. Her yudumda bir anısını düşünmeye başladı. Eskilere gitti. Hiç ama hiç acı, olumsuz anıları aklına getirmedi. Mutlu anları düşündü. Mutlu olmak istiyordu. Mutluydu da kendi yalnızlığında.  İlkokul yıllarını düşündü. Buz tutmuş su birikintilerinde bulduğu mutluluğu. Kâh onları kırarak, kâh çantasını üzerinde kaydırarak. Sonra 5-10 dakikalık teneffüs aralarında gazoz kapağını top yerine koyup oynadığı oyunları. Umurunda dahi olmadan terlemenin, düşmenin, pantolonunun dizi yırtık gezmenin. Ne güzeldi çocuk olmak! Anahtar kelime umursamaktı. Umursamadığı anlarda çocuk oluyordu. Mutlu oluyordu. Aslında hayatın bir ucundan tutmuş ona gülümseyebiliyordu. Ona eşlik eden ise soğuk çelikten sımsıcak bir dosttu. Döndü, kendisini rutin hayatın içinden çekip çıkartan dostuna baktı, gülümsedi. Ortaokul ve lise yıllarında hoşlandığı kızı hatırladı. Şu an bile anlam veremediği karşılıksız duygusunu. Hiç dilini döndüremedi karşısına geçip. Sustu tekrar. O zaman olduğu gibi. Artık o gözlerin rengi de karanlıktı. Sadece mavi olduğunu hatırlıyordu, saçları ise sarı. Son yudumunu alırken ılımış birasından zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Vazgeçti anılardan. Bir sigara daha yaktı. Ne çok içmişim diye düşünerek. Doğruldu dostuna doğru. Ver bir bira daha, senden olsun. Gerçeğe, ana döndü ciğerini yakan dumanla. Ne yapıyordu sevgili eşi, mucize çocukları evde onsuz? Seviyordu sevgili biricik eşini. Nasıl bir karşılıksız sevgidir çocuklarına karşı hissettiği? Gözlerinin içi gülüyordu onları düşünürken. Bir yandan da yalnız kalmayı istiyordu. Kendini dinlemek, kendine vakit ayırmak. Kendini dinlemek. Sonra onlardan af diledi. Onları evde bırakıp uzaklaştığı için. Kesinlikle biliyordu biraz büyüdüklerinde hak vereceklerdi kendisine.
Ertesi gün alacağı virajları düşündü. Heyecanlandı. Kıvrım kıvrım yollar. Muazzam manzaralar eşliğinde. Kendini düşündü. Sıcak olsa da rüzgârın sesini, arkadaşının homurtularını ve özgürlüğünü.
Yakında bir köy varmış, yayla. Oraya giderim diye düşündü. Serin bir çınarın gölgesinde etrafı izlerim dedi. Birkaç fotoğraf çekerim. Sonra güzelce karnımı doyururum. Mangal üzerinde kekik kokan et ile. İşte dedi buna içilir.
Hüzünlü bir yalnızlığın tarifidir aslında sessiz karanlık. Bir de yalnızlık. Oysa ki karanlık gecenin içinde dalga sesleri var., mutlu anıların sesleri var kulaklarında. Gözlerinde karanlık mavi ve ailesi.
Yalnızlığının yerine birini koymak istedi. Üçüncü günüydü yalnız seyahatinin. Yalnızlık güzeldi, kendi başına kalmak ‘Ama’ demeyi sevmese de demek ki en fazla iki gün yetiyordu ona. Tamam dedi zaten bugün son. Ertesi gün öğle yemeği sonrası evine doğru yola çıkacaktı. Bambaşka bir heyecanla.
Zaman çok çabuk geçiyor diye düşündü. O kadar çabuk geçiyor ki gerek mutluluğu gerekse acıyı hissetmek vakit alıyor. Bazen ise hiç anlayamıyoruz ne hissettiğimizi, karmakarışıklık içinde geçip giderken. Bazen o kadar durgun hissediyordu kendini boş vermişlik içinde sessizce, hissizce. Anlam veremediği duygular içinde. Duygusuz muyum ben acaba diye düşünmekten alamıyordu bazı zamanlar kendisini. Yine durdu, duraksadı. Boş verdi, karanlık maviye bakarak kendisine hislerini anlatmayı. Maksat kafasını kurcalayan her şeyden uzaklaşmaktı derken. Rüzgâr hafiften ıslık çalmaya başladı. Ne güzel bir esintidir o yazın sıcak sıcak geçen gecelerinde serinleten.
Gözlerini kapatıp hayallere dalası vardı. Kulaklarını kapatıp hayallerini dinlemek, susturup içindeki sesleri inadına yollarda olmak istiyordu belki. Yollardaydı da. Sadece sonunu biliyordu yolların. Kaybolmak istiyordu. Kendi içinde kaybolmak. Hiçbir şeyi önemsemeden, hiç kimse gibi. Korkmadan, kaygılanmadan. Mesafeler vız gelirdi o vakit. Nedir ki zaten mesafe? Yeter ki bir adım atasın tasalanmadan.
Kocaman bir yudum aldı ılımaya yüz tutmuş birasından. Sondan bir önce ki birasıydı. Biraz daha vakit vardı yatmadan önce karmakarışık düşüncelere dalmak için. Telefonunu eline aldı. İlk önce çektiği fotoğraflara daldı. Ailesinin. Sonra bazı sosyal ağ kanallarına girdi. Ne var, ne yok diye? Bu ne lan? Dedi. Herkeste bir aşk acısı, herkeste bir mutsuzluk, aldatılmışlık ve yalnızlık! Kapattı.
Fotoğraflara bakarken kendi fotoğrafına takıldı gözleri. Evden çıktığından bu yana aynaya bakmıyordu. Dikiz aynaları hariç. Aynaya bakmadan da oluyormuş demek ki diye düşündü. Ne önemi vardı görüntüsünün o an. Deniz ayağının dibinde, tatlı bir esinti ve karanlık mavi. Taşlar ev sahipliği yapıyordu kendisine. Karanlık mavinin içinde beyaz köpüklerle salonunda doğanın. Mutlu olmayıp ne yapacaktı? Bak akılda kalan, gözünün gördüğü hep mutluluk. An meselesi değil mi hayat? Anlık geliş gidişler yok Doyasıya dalmak lazım karanlık örtüsüne gecenin. Üstü açık bu bekleme salonunda. Sustu.
Hayal ederken başkadır, yaşayınca başka. Bir bira daha aldı. Sonuncusuydu. Ne yaşayacağımı bile bile farklı hayallere dalmak aptalca mıdır? Bir hücrede zehirlenmiş gibi hissetmeye başladı. Bedenim özgür değilmiş dedi, ya ruhum? Zincir var mı ruhunu hayallerini zincirleyecek? Evrenin dengesinde aydınlık kadar karanlığa da ihtiyaç vardır. Aydınlık içinde bir karanlık nokta olmak veya karanlığın içinde ışık olmak onun elindeydi. Pamuk ipliği ile hayata bağlanmış. Yarına çıkma garantisi olmayan şu fani dünyada. O vakit dedi ne durmuş hayalini kuruyorum sessizliğin, kulağında kalbinin sesini, ılık rüzgâra kendini bırakmış oynaşan dalgaların şıpırtısını. Bir yaz gecesi koyda oturmuş dinlenmeyi, dinlemeyi sessizliği, karşısında ki küçük bir adayı isimsiz. Sessiz yalnızlığında bir tek arkadaşı ile. Soğuk çelikten, ateşli tutkudan olan bu arkadaşı. Hayal değildi. Yarım bıraktı elindeki birasını. Hazırlandı ve göz kırptı arkadaşına. Haydi yarın yollar bizim.
Aligt_aligt
https://kalemimvekagidim.blogspot.com/2022/04/karanlk-mavi.html
0 notes
spotofmylife · 2 years
Text
bir varmış bir yokmuş
Tumblr media
Biri vardır ama yoktur. Biri hem sizindir hem de asla değil. Biri hem hissettikleriniz, hem hissizliğinizdir, Hem içinizdeki kahkaha, hem sessizliğinizdir…
Farid Farjad
1 note · View note
spotofmylife · 2 years
Text
Farid Farjad Keman - Şiir
"Oysa sen Gittin..
Yokluğuna gebe geceler her güneş batışında sensizlik doğurdu..
Ben sensizlikten eksildim, yok oldum günden güne..
Herkesi sığdırdığın kalbine bir benlik yer açamadın sadece..
Sen gittin.. ben yokluğumu varlığına armağan ettim!" 🎧
Tumblr media
1 note · View note