Tumgik
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
Eylül bitti, az önce ekim ayının ilk yağmur damlaları toprağa düştü.İlk yağmuru seninle beraber karşılamak istemiştim oysa ki…
Neden benim istediklerim asla gerçekleşmiyor?Çok şey mi istiyorum?Çok mu istiyorum?Ben sadece seni istemiştim oysa ki…Sen çoksun , çok çok çoksun hemde… Ben nerede az nerede çokum onu bilmiyorum sadece sevgimden eminim.Seni çok seviyorum…
Yağmur şiddetini arttırırken benim de içinde bir şeyler şiddetle artıyor.Ama aynı şiddette de kendimden soğuyorum.Ben mi önemliyim?Sen mi?? Bugüne kadar kimi kaybetmekten korktuysam kaybettim.Bazı durumlarda çok zorlanıyorum, kendime olan saygımı kaybettim.Bana kendimi ifade etme alanı bırakmadın. Böyle mi oluyor aşk?Dün kendimi ilk defa kafkanın dönüşüm kitabındaki hamamböceği kadar küçülmüş hissettim.Beni küçük düşürdün,kötü hissettirdin.Sürekli tehdit ediyorsun.Ben bunları hak ettiğimi düşünmüyorum.
Sen bana güvendin düzenini bozdun ama bana kendimi ifade etme imkanı alanı bırakmadın.Ben seni her şeyden çok seviyorum.Sadece seninle olabilmek için her dediğini yaptım, evdeyken yaptıklarına bile “kendini ifade ediş biçimin budur” diye önemsemedim.Ama bana taşıyamayacağımdan fazla yük yüklüyorsun.Ben sana içmeyelim dedim,beni dün o herif yüzünden çok ama çok kırdın.Bunlara değer miydi?Ben yine seni seviyorum, seni her şeye rağmen seviyorum.Af dilenecek bir şey yaptığımı düşünmüyorum.Benim gururumu kırdın,özür beklemiyorum.Sadece seni görmek sesini duymak istiyorum.Seni çok seviyorum ve hep seni seveceğim.
0 notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
Bana o kadar güzel bakıyorsun ki…Sen baktığın zaman ruhum aydınlanıyor, içim bir başka seviyor seni…Bugüne kadar kimseyi senin kadar sevmedim,kimse senin kadar hayatımın merkezinde olmadı.Kimseye senin kadar güvenmedim…Sen benim için çok ama çok farklı bir kadınsın.Duruşun,bakışın, tavırların, ses tonun,tarzın,ellerin, burnun, gözlerin…Mutlu mutlu hoplayarak yürüyüşün…
Sana bakmayı seviyorum, sadece sana bakmak istiyorum, bana sadece sen baktığın sürece bir anlam ifade ediyor benim gözlerim…Kalbine dokunmak istiyorum, ruhuna dokunmak istiyorum.Gözlerinin derinliğinde kaybolmaktan korkuyorum, öyle olursa beni bul olur mu?
sensizlikte kaybolmaktan korkuyorum.Seni çok ama çok seviyorum.Sen benim için çok özel bir kadınsın….
0 notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
özel bir kadına...
Bana öyle bak olur mu? Yalnızca senin gözlerin baksın ve ben sadece senin gözlerine bakayım. Gözlerim sadece senin gözlerinle buluşsun,ellerim sadece senin ellerini tutsun. Dün bana bakarken kendimi çok iyi , çok değerli hissettim… Sana bakarken söyleyemediğim şeyleri toparlamaya çalıştım ama… Ben sana bakınca konuşamıyorum.Sana bakınca zaman duruyor , kelimeler tüm anlamını yitiriyor her şey sen oluyorsun… Sende yeni şeyler keşfetmeyi, seninle keşfetmeyi seviyorum.Şunu anladım ki ; seni göremeyeceğimi düşündüğüm 11 gün boyunca delirdiğimi düşündüm,evde durmak istemedim, dışardayken hiçbir şey yapmak istemedim.Nerede olursam olayım oraya ait hissetmedim, içimde hep bir sıkıntı, huzursuzluk vardı. Senin gözlerinle buluşmadıktan sonra gözler niye  var?
Bana baktığında,güldüğünde,ellerini tuttuğumda,sana dokunduğumda çok farklı hissediyorum.Sürekli gözümün önüne geliyorsun,seni düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum…Zaten bunu istemiyorum.Pek çok sözün kulaklarımda çınlıyor,sesinde ki buğu bütün benliğimi ele geçirdi.Bugün acayip mutlu ve keyifli uyandım,ağzımın tadı yerindeydi…Hani çizgi filmlerde olur ya siyah/beyaz başlar sonra bir anda renklenir.Senin gelişinle dünya yeniden renklerine kavuştu,kuşlar göç ederken de ötüyormuş, hem de aynı canlılıkla…Buna hiç dikkat etmemiştim,dün seninle yolculuk yaparken yokuşları çıkıp dağları aşarken her şeyi geride bırakabileceğimizi düşündüm.Bunları başarabiliriz,sen yanımdayken her şeyi yapabiliriz… Seninle her şey mümkün ve dün çok farklı bir deneyimdi.Söylediklerini düşünüp duruyorum…
“İki burç grubunun en delileriyiz,diğer tiplerden farklı olduğumuzu her davranışımızla ortaya koyuyoruz,onlara anormal gelen bize normal geliyor,kendimizi ifade ediş biçimlerimiz,duruşlarımız bile aynı.Ben sana kendimi öfkeyle değil sevgimle ifade etmek istiyorum…Diğer ifade edişi hiç sevmedim.çünkü seni sevdim…Mutlu olmak varken, sevdiğimi sana hissettirmek varken ne gerek var bütün bunlara?Sana söylediğim her şey kalbimden geliyor, bugüne kadar sana yalan söylemedim,sana güvendiğim kadar kimseye güvenmedim… Hiç kimseye bu kadar yoğun hissetmedim, kimseyi seni sevdiğim kadar sevmedim, kimse bakışlarıyla ruhumu ele geçirmedi,kimse senin  aşkın kadar sarsıcı değildi.Senin gidişinde babamın vefatında ki gibi bir acı hissettim.Sen bu hayatta karşıma çıkan en güzel şeysin… En güzel şeyler en beklenmedik anlarda olurmuş.
Beraber mezarlığa gitmemiz benim için çok değerliydi,böyle özel bir anda yanında olmama izin verdiğin için teşekkür ederim.İlk defa ağlamay�� güçsüzlük saymıyorum senin yanında, olduğum gibiyim, olmak istediğim gibiyim.Beni çok iyi tanıyan birkaç dostum var ama kimse senin kadar tanımıyor…Dün bir tanesi aradı ve şöyle dedi… “Seni hiç böyle görmemiştim,çok özverilisin,çok uğraşıyorsun, ilk defa hatanı kabul ediyorsun, sen bu kızı çok seviyorsun” dedi… Herkese siktir git diyebilen birisi olarak senin gidişinden deli gibi korkuyorum.Dün sana sarıldığımda kalp atışlarını hissettim ve çok hoşuma gitti.Bunu sessiz bir alanda tekrarlayalım olur mu?  Keşke bir ölçüm cihazı olsa, sen bana öyle tatlı tatlı bakarken içimde ki hisleri,yoğunluğu ve hormonal değişimi ölçümleyebilse…Sen elini kolunu koyacak yer bulamıyorken ben ne yapacağımı şaşırıyorum.Bazen salak salak konuşursam buna yor olur mu? Şimdi seninle konuşurken seni düşünüyorum,seni düşünürken de seni nasıl düşünmeliyim diye düşünüyorum.Sonra hepsi birbirine karışıyor ne düşüneceğimi bilemiyorum sevdiğimi anlıyorum.Böyle garip bir hal içerisindeyim.Aslında sana söylemek istediğim bir sürü şey var ama kelimeleri bir araya getiremiyorum.Ve ilk defa konuşamayacak duruma gelmekten mutluyum.Bunu ancak sen yapabilirdin ve yaptın.
Seninle olan her buluşmam, her sana gelişim beni değiştiriyor,iyi yönde değiştiriyor.Bir ilişkinin her günü özel olur mu? Her yaşadığımız durum çok özel ve çok karmaşık duygularla dolu ve bu karmaşık duyguların içerisinde tek emin olduğum duygu “SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM”.Bazı şeyleri birbirimizde öğreniyoruz ve bunu seviyorum.Seni gördüğümde çok tuhaf hissediyorum…Böyle kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibi bir ferahlık ama cehennem gibi yakıcı bir ateş…İki duyguyu da aynı anda yaşatıyorsun ve bu durum içimde kasırgalar meydana getiriyor.
Senin ateşinden başka bir ateşte yanmak istemiyorum,avuçlarını öptüğümde,saçlarına dokunduğumda,yüzün yüzüme değdiğinde nefesim kesiliyor,o anlarda dünyada her şey yok oluyor…Sadece sen kalıyorsun…Bütün yeryüzü şekilleri,dağlar,ovalar,denizler,buzullar,ormanlar,tüm doğa olayları olabilirliğini kaybediyor.Tek doğa olayı sen kalıyorsun, senin bakışların,gülüşün,gözlerin,sesin… Her şey senin yanında o kadar vasat ve sıradan ki , o kadar farklı ve çocuksu bir kadınsın ki beni etkilemediğin tek bir halin,durumun,sözün yok. Seninle olmaktan her şeyden fazla keyif alıyorum, sen yanımdayken  çok iyi hissediyorum.Senin iyi hissetmenden mutlu oluyorum…
Sen benim rüyalarımdaki kadınsın,bazen gerçek olamayacağını düşünüyorum.Sonra bana bakıyorsun ve gülüyorsun ya,sana dokunuyorum ya işte o zaman anlıyorum gerçek olduğunu.Seninle yaşadığım her an özel,daha özel anlarımız olmasını çok isterim.Çünkü sen gerçekten çok ama çok özel bir kadınsın.
Uzadıkça yazdıklarım tekrara düşüyor.Bu durumu sevmiyorum ve şunu çok iyi biliyorum.
 SENİ HERKESTEN, HER ŞEYDEN DAHA ÇOK SEVİYORUM.SANA AŞIĞIM VE GÖZLERİNDEKİ ANLAM BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ.GÜLDÜĞÜNDE GÖZLERİNİN İÇİ GÜLÜYOR.SANA HER BAKTIĞIMDA BİR KERE DAHA AŞIK OLUYORUM, HER BAKTIĞIMDA BİR KERE DAHA KALBİMİ SANA BIRAKIYORUM.
2 notes · View notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
Sen de bilirsin ben kolay kolay üşümem… Hatta üşümezdim sen gidene kadar, şimdi ise ağustos sıcağında içim ürperiyor,kanım donuyor,üstümde ölüm soğukluğu gibi bir soğukluk var,senin de küçük ve güzel ayakların çok üşür ama avuç içlerin sıcacıktır , dudağımı değdirdiğim zaman dudaklarımda o sıcaklığı hissederdim.Şimdi ise ölüm soğukluğu var üzerimde, sen gittiğinden beri cümlelerim kırık dökük, belki 10 kelime ya ettim ya etmedim.Bol bol yazıyorum ve yazımla konuşmamı eşitleyeceğim buna eminim. Bugüne kadar kimseye tutamayacağım sözleri vermedim, her şeyden bir ders çıkarttım.
Gittiğinden beri sayfalarca yazdım, sayfalarca yırttım attım. Kendimi nasıl cezalandırmam gerektiğini düşünüyorum ama bunu sen yaptın zaten, bana verilebilecek en büyük ceza sensizlik.Senin olmadığın bir hayatı yaşamak istemiyorum, senin varlığının olmadığı her yer bana dipsiz bir kuyu, senin yokluğun benim için ölümden beter. Ölsem bu yoksunluktan kurtulurdum acım dinerdi ama yaşıyorum ve her yerim kanıyor, kalbim çok acıyor, aklım ise hala sende,fikrim hala sende.Bedenimin her noktası seni çağırıyor,seni istiyor, senden başkası bu derdin çaresi değil, hiçbir doktor , hiçbir ilaç sensizliğin çaresi değil, hiçbir şey senin yerini dolduramaz,içimde bıraktığın boşluk, yoksunluk hissi kelimelerle tarif edilemez, dünyada ki tüm diller toplansa ve  bu acıyı anlatmaya çalışsa yine başaramazlar.Hayatım boyunca aşka hiç ihtimal vermezdim, aşk yok derdim taa ki seni tanıyıncaya kadar. Senin adın aşk, sen aşkın ta kendisisin. Senin egon benden daha baskın, bazı şeyleri yok saymak ve baskılamak için elinden geleni yapıyorsun, bunu cinsellikle dışa vurmaya çalışıyorsun aynı benim gibi. İçimdeki yaraları, kırık dökük harabe duvarları gördün, sen de aynı durumdasın ve bir şekilde benden daha beter durumdasın. En ufak şeyden kırılıyorsun ve ben bunu çok geç anladım.Ama çok iyi anladığıma emin olabilirsin, hayat bazen deneme yanılmadır işte ben hayalkırıklığımı ve engellenme hissimi öfkeyle dışarı vurduğumda sende ki bu durumu gördüm. Çok büyük bir şey öğrendim  ve artık o noktaya dokunmam.Çünkü  o nokta senin hassas karnın, zaafın, orası benim okşamam iyileştirmem gereken yer.Orası sadece iyileştirmek için yaklaşılacak bir bölge.  Ben bir daha oraya dokunmam, ben bir daha sana dokunmam, ben bir daha sana sesimi yükseltmem… Senin içinde çok örselenmiş, kırılgan, korkan,sevgiyle iyileşebilecek küçük bir kız çocuğu var.Benim sevgim her şeyi iyileştirecek, birbirimize duyduğumuz sevgi her şeyi iyileştirecek. Yaşanmışları yaşanmamış yapamayız ama çok mutlu olabiliriz. Birbirimizi kırmayalım, diretmeyelim, zorlamayalım. Ben en çok kırılmaktan korkuyorum senin gibi, senin tarafından yok sayılmayı hiç istemiyorum.
Uyurken seni izledim iki gün.O kadar güzel uyuyordun ki nefes alış verişlerini dinledim, kalbinin atışını bile duydum diyebilirim. O kadar ürkek ve mutluluğa,sevgiye ihtiyaç duyan bir kalp ki.Onu elime alıp nasıl yapacağımı bilmediğim bir şekilde iyileştirmek istedim.Ama artık biliyorum, artık anladım, artık nasıl yapmam gerektiğini buldum.İkimizin de ilacı birbirimizde. Bunun ilacı sevgi… Sevgi her şeyin üstesinden gelir, her şeyi toparlar, her yarayı iyileştirir, her döngü sevgi ile tamamlanır, her insan sevgiyle yaşar,çiçek bile sevgisiz açmaz. Sen şu hayatta gördüğüm en kırılgan ve hassas çiçeksin.Bir saksı çiçeğisin ve senin yerinden dahi oynamaman lazım, sana suyu bile damla ile vermek lazım, çünkü o kadar hassas,narin,kırılgan ve ürkeksin.Yeni doğan bir bebek gibi yavaşça tutulup öyle sevilmelisin, çünkü sevilirken bile kırılıp incinebilecek bir ruha sahip olduğunu anladım. Seni sevmekten bile ürkerek sevmeyi öğreneceğim. Çünkü sen en büyük sevgiyi hak ederken sevgiden bile kırılabilirsin ve ben bunu anladım.
“Tanrının ve bizim bilinçaltımızın oluşturduğu bir sisin içinde,o sisin arasında gözükenleri asla bilinçli bir şekilde kavrayamadan yaşıyorduk”. Sen bunu değiştirdin, artık sislerin arasındakileri net şekilde görebiliyorum.Ve gördüklerimden bir tanesi şu; seninle sevişmesem bile seni sevmeye devam ederim.Çünkü sen bedenden öte, bedenden ziyade büyük bir ruhsun, büyük bir aşksın, büyük bir tapınmaya layık bir Tanrıçasın. Ben senin gibi varoluşsal sancılar çekerken aynı zamanda sevmeyi başaracağımı düşünemiyordum.Hayatımda ki  bütün duvarları, bütün tabuları sen yıktın.Her şey seninle yeniden var oldu, benim çöl gibi olan gönlüme yeniden bahar geldi, çiçekler açtı, sular yeniden akmaya başladı. Seninleyken kuşların cıvıltısını,ağaçlardaki yaprakların renklerini,insanların canlılığını, hayvanların ne kadar gerekli olduğunu daha da iyi hissettim ve kavradım.Sen benim karanlıklarımı aydınlatan ışık oldun, güneş gibi günümü ısıttın, ay gibi gecelerimi ısıttın.Şunu bilmeni isterim seninle sadece cinsellik amacıyla görüşmedim, görüşmem.Sana hissettiğim duygular gerçek, bugüne kadar hissettiğim en gerçek duygular. Bir daha böyle hissedemeyeceğimi biliyorum…Nereden mi biliyorum? Bugüne kadar hiçbir kadına “ben senden sonra sevebileceğime inanmıyorum” demedim. Çünkü her zaman daha iyisi gelecekti bunu biliyordum…Ve geldi… Kıymetini bilmeye çalışırken berbat ettim… Ben aşktan kaçmak için girdiğim bir ortamda aşkların en büyüğüne düştüğümü  seni tanıyınca anladım. Seni gördükten sonra dönerken hem çok mutluydum hemde bir parça korkuyordum… Acaba nerede kırılıcam, nerede kırıcam. Ya bırakıp giderse, ya terk edilirsem, ya bir şekilde beni unutursa, ya kalabalıklarda beni unutursa, ya saçma sapan bir şeyden dolayı berbat olursa…Bunları düşüne düşüne, seni kaybetme ihtimallerini düşünmekten salak oldum, seni sevmekten aptal oldum.Benim her akli melekemi sen aldın, karasuda gözlerinde,ellerinde kaldı.Ben o günden beri nereye gitsem, yanımdayken bile orada ki bakışını , gülüşünü hatırlıyorum, o günü görüyorum.
 Bana söylediğin bir söz vardı, “ben sana mecbur değilim,çaresiz değilim”… Ben böyle hissettirmek, böyle düşündürmek istemedim. İletişim mezunuyum ve kendimi bir şekilde ifade edemiyorum, yanlış anlaşılmaktan bıktım usandım ve şunu biliyorum “yanlış üslup doğru sözün katilidir”.Benim tam olarak demek istediğim şu: Diyorum ki Burcu… Sen o gün arabada bana “evlenelim mi” dediğinde hiç beklemiyordum, normal şartlar altında bu sorunun cevabı  evettir. Ard arda milyon kere sorsan bıkmadan usanmadan hayvan gibi böğüre böğüre evet derim.Kalbimin atışından vücudumun duruşundan evet dediğimi anlarsın.Benim sana söylemek istediğim “beni çek, ben buyum, bana mecbursun” demek değil… Ben sana diyorum ki “Burcu beraber olalım,seni seviyorum, birbirimize aşığız,birbirimizi çok seviyoruz ve birbirimizi tanımamız için süre lazım.Bu süreyi aynı evde yaşayarak geçirelim.Benim kırılabileceğim bazı noktalar var ,bunlara dikkat et, ben de senin kırılacağın noktaları anladım ve ben de bunlara bundan sonra dokunmayacağım”. Seni severken bile bazen uzaklaşmam gerektiğini biliyorum. Ben o gece senin gözlerinde korkuyu da gördüm aşkı da gördüm.Ve ben o aşk dolu gözler için her şeyden vazgeçerim, gerekirse susarım, gerekirse yazmam sadece konuşurum.Her şeyi düzeltirim, her şey için savaşırım.
Benim savaşım senin için ve bu savaşta beni yalnız bırakma lütfen.Benden vazgeçme, çünkü ben senden asla ama asla vazgeçmem.  Hiçbir durumda , hiçbir nedenden dolayı sana sırtımı dönemem.Artık senin gözlerinden gidemem, ellerini bırakamam,sesini duymadan yapamam, başka tenlerde avutamam kendimi. Hiç kimse sen olmayacak çünkü, kimseye senin gibi hissedemeyeceğimi biliyorum,ne kadar uzağa gidersem gideyim aklımda sen olacaksın,seni tanıdığımdan beri senden başka bir şey düşünemiyorum, senden başka bir kadını arzulamıyorum,başka bir teni istemiyorum, tanımadığım bir tende seni arasam bile hiç kimse sen olmayacak ki. Neden bunu yapayım? Bu benim ruhumu daha da örseleyecek.Senin yerini senden başka kimse dolduramaz ki… Sensin ya, sen… Her şeyinle sensin, ben senin her şeyine aşığım. Ruhuna,gözlerine,ellerine,küçük ayaklarına,bakışlarına, gülüşüne,ses tonuna,tarzına,bacağındaki ben’e, senin beğenmediğin ama benim çok sevdiğim kaşlarına,çenenin altında ki yara izine,tırnaklarında ki soyulmuş ojeye, dişlerine,neşeli yürüyüşüne, devinimlerine,kokuna sende var olan bildiğim bilmediğim tüm özelliklerine aşığım.
Bugün hava çok güzel ama ben deli gibi üşüyorum, ruhum üşüyor.Bir kere taş zeminde yatmıştım uyandığımda her yerim tutulmuştu…Sen gittiğinden beri taş zeminde yatıyormuşum gibi üşüyorum.Keşke ölüm soğukluğu olsa bu, ölsem ve acım dinse, bu acının başka türlü dineceği yok.Sen benim hem acımsın hem merhemimsin.Bana öyle büyük bir çizik attın ki kanamasını diyet olarak görüyorum,burası hep kanasa ama sen olsan…başka hiçbir şey istemiyorum.Sadece sen ol, ben seninle beraber var olurum zaten.Ama sen yoksan hiçbir şeyin anlamı yok, artık kuşların cıvıltısı yok, ağaçlarda ki renkleri göremiyorum,dünya siyah beyaz bir hal aldı…
 Sen benim hayatımda ol, sevgili olalım, ben senden başka herkese kör,sağır ve dilsiz olayım…Ben senin cahilinim Burcu, seni öğrenmem gerek ve bunu kırıp dökerek yapmamam gerektiğini boğazıma sarıldığında çok iyi öğrettin.Bunu sonuna kadar hissettim ve artık limitlerini biliyorum.Anladıklarımı yazıyorum.
1-)sana asla bağırmamalı ve kötü söz söylememeliyim (Cinsellikte dahil)
2-)geçmişe dair durumlarla ilgili konuşmamalıyım, bunları açmamalıyız.
3-)hiçbir şekilde kırılabileceğin, örselenebileceğin durumları meydana getirmemeliyim.
4-) Sana %100 sadık olacağım bundan kuşkun olmasın.Bunun da dersini aldım ve bir daha asla yapmam.
5-)Korkularını anlıyorum. Aşktan deli gibi korkuyorsun,bir şekilde terk edileceğinden korkuyorsun, son olaydan sonra sana zarar vereceğimden korkuyorsun.Bunların hiç birisi olmayacak, her istediğini yerine getiricem  buna inan.Çünkü benim sana olan sevgim her şeyden ama her şeyden büyük.Senin için yapamayacağım hiçbir şey yok.Senin için ölürüm ben.
Son olaydan sonra aşktan korkunun daha da arttığını biliyorum.Diyorsun ki ; bu da diğerleri gibi çıktı, güvenmemeliydim,bana iki günde bunları yapan ileride neler yapar falan diyorsun…Ben de diyorum ki “seninle birkaç gün daha geçirmek istiyordum ve olmadı, bu beni kırdığı için öfkelendim, yoksa benim seninle o hale gelme imkanım %0. “Seni hiçbir zaman aldatmayacağım,seni hiçbir zaman hiçbir şey için zorlamayacağım, hiçbir şekilde kırmamak için elimden geleni yapacağım bunun sözünü veriyorum.Ben artık senin sınırlarını anladım. Sen aşktan korkuyorsun,kapılırsam  bu iş ne olur?Ne hale gelirim diyorsun.Ben sana kapıldım, kendimi kaybettim, senden başka hiçbir şey düşünemiyorum, senin her halini her tavrını beğeniyorum.Senden başka kimseyle işim olmaz, sen iste her şeyi kapatayım, bütün işim gücüm seni mutlu etmek olacak bundan sonra.Ne istersen yapacağım. Ben senin ne kadar onurlu,gururlu,şerefli,düzgün bir insan olduğunu anlıyorum.Sen çok farklı çok duruşu olan bir kadınsın.Seni tanıdığım için çok mutluyum ve bunun bitmemesini her şeyden çok istiyorum.Sana tapıyorum ben ya.Senden başka hiçbir şey istemiyorum.Ne olur affet beni, böyle şeyleri bir daha yaşamayacağız.bak fotoğraf konusunda beni bir kere tımar ettin bir daha yapmadım, yapmam. Bu konuda da boyumun ölçüsünü aldım. Artık senin sınırlarını tavırlarını, neleri sevip sevmediğini biliyorum.Bunları tekrarlamayacağım,bunun sözünü veriyorum sana.Çünkü sensizlik beni öyle bir hale getirdi ki,kendimi sonuna kadar irdeledim.Seninle olan durumumuzu düşündüm ve anladıklarımı sana anlattım.Ondan sonra da şuna karar verdim, ilişkiyi senin yönetmen lazım, benim seni takip etmem lazım.çünkü senin yönlendirme kabiliyetin, bu ayarları yapma kabiliyetin çok ama çok yüksek.Ben her iyi ya da kötü anında yanında olmak, ölene kadar seni çok ama çok sevmek istiyorum.Sana olan sevgim hiç bitmeyecek, her gün artan bir aşkla tutkuyla seviyorum seni.Sana aşkım bitmeyecek tek şey, her şey biter ama sana olan aşkım bitmez.Sen öyle büyük bir tutku ve aşksın.Sen tam olarak aşk kelimesinin karşılığısın.Seni görmek sesini duymak,yüzüne dokunmak, ellerini tutmak istiyorum.Sen gittiğinden beri dizlerimin dermanı  gitti, elim kolum tutmaz oldu. Seni her şeyden herkesten çok seviyorum Burcu.Lütfen bu aşk böyle bitmesin, bu kadar masalsı başlayan bir şey benim salaklıklarım yüzünden bitmesin.Senin sevgiye benim ise umuda ihtiyacım var.Sen benim umudumsun,bu dünya üzerinde ki 7.7 milyar insan içerisinde anlamı ve değeri olan tek kadınsın.Diğerlerinin ne olduğunun benim için bir önemi yok,senden başka hiçbir teni istemiyorum.Sen aşktan o kadar korkuyorsun ki, bunu farklı şekillerde baskılamaya çalışıyorsun.Sevilmek için sevişiyorsun ya ben seninle hiç sevişmesem bile seni sevmeye devam ederim.Sen sıradan bir kadın değilsin, sana aşığım deli gibi seviyorum.Seninle olan her an, her saniye benim için özel.Senden ayrılmak istemiyorum, istediğin her şeyi yapacağım.Lütfen bir gün görüşelim , telefonlarıma cevap ver seni aramak istiyorum.Seninle konuşmak istiyorum.Burcu senden başka hiçbir şey düşünemiyorum, bütün aklım mantığım sende.Ben her şeyi sana bıraktım, benden mantıklı hareket bekleme.Ama sana karşı çok çok dikkatli olacağım.
 Ben bugün şunu anladım, sen benden çok daha kırıcı ve hiç merhameti olmayan bir kadınsın, bu seni sevmeme engel değil, sana kırılsam da seviyorum,beni engellesen de seviyorum, ağzıma sıçsan da seviyorum.Evde oturmaktan , sigara içmekten sesim değişmiş , dışarı çıktığımda konuşurken sesimin düzeldiğini fark ettim.Evdeyken bana ses normal sesim gibi geliyordu.Senden bin kere özür diledim, kaç gündür dönüp dönüp aynı şeyleri yazıyorsun.Ve bugün kanalda seni seviyorum dedim. Bunun bile kıymeti olmadı,ben hayatımda kendimi böyle kötü hissetmedim.Ben sudeye yürümedim, sude bana yürüdü. Benim sana sevgim, aşkım ve saygım baki.Seni hiçbir kadına, hiçbir erkeğe, hiçbir paraya değişmem.Hiç bir argüman, duygu,maddiyat sana olan sevgimi azaltamaz.Sana yaptığım şeyin doğru olduğunu savunmuyorum, seni kaybetmek için uğraşmıyorum. Kaç gündür bana alttan alttan sokuyorsun. Bazılarında haklısın %90’ında haklısın ama ben çukur değilim, çıkmaz sokak değilm.Ben alternatif değilim.ben seni seven bir adamım.Seni sevmekten başka da bir bok bilmediğimi anladım.Ben sana bir söz verdim, hayatımda sen olduğun sürece, seni sevmeye devam ettiğim sürece (yani bir ömür boyu) senden başka kadının tenini hissetmeyeceğim.Eğer bir şekilde bir araya gelemezsek tenini hissettiğim son kadın sen olacaksın…
Sana kaç gündür yalvarıyorum, senin için ağlamaktan göz pınarlarım kurudu, evde oturmaktan havasızlıktan sesim çıkmaz olmuş sen bana kalkıp “senin miladın doldu, son kullanma tarihin geçti” diyorsun.Benim miladım 50 günde mi doldu? Bu kadar çabuk mu siktir yedik? Aşk 50 gün müdür? Ben çukur değilim,dipsiz kuyu değilim,çıkmaz sokak değilim.Miladım falan dolmadı, son kullanma tarihim geçmedi ben mal değilim.Seni kaybetmek için değil kazanmak için götümü yırtıyorum, rezil olmadığım insan kalmadı… Rezil olmakta umurumda değil seni kazanayım gerekirse donsuz sokakta kalayım, ben böyle şeylerden utanmam. Kim ne söylerse söylesin kırılmam ama senin söylediklerin içimi acıttı.Dediğim gibi yaptıklarımı savunmuyorum, yaptıklarımı telafi etmek istiyorum.Kaç gündür bana bir dk ayırıp cevap bile vermedin.Benim parayla pulla işim olmaz,parayı göndermeme nedenim ise evden çıkacak durumda olmamam.Ben bu “çukur,dipsiz kuyu,çıkmaz sokak,alternatif,miladı dolmuş,son kullanma tarihi geçmiş” sözlerini hak etmedim.Telefon aç anama avradıma küfür et, istediğin hakareti et, çağır geleyim tekme tokat giriş bana,kolumu bacağımı ısır, ne istersen yap ama bunları yapma… Ben sana söylediklerimden dolayı zaten bin pişmanım.Yaptıklarımdan dolayı zaten utanıyorum. Ama seni seviyorum ya senden vazgeçemem, bunun cinsellikle falan alakası yok.Seninle alakası var.Ben senin gözlerinde ki o hüzünlü ışığı seviyorum, seninle mutlu olmak istiyorum, benim kimseyle işim yok, görüşme yapmak istesem yaparım ama istemiyorum.Cinsel bir isteğim de yok şu anda,olduğu zaman da yapmayacağım.Ben o kadar görüşme delisi olsam bugüne kadar oraya 300 referans yazardım…Sana olan duygularım o kadar yoğun olduğu için beni manipule edip referans yazdırdın ama sonradan aklım başıma geldi daha fazla rezil kepaze olmadan sildim… Lütfen beni affet, bir şekilde bi oturup konuşalım, telefonda konuşalım…Şu sorunlarımızı çözelim, ikimizde alkollüydük,ben hiç iyi bir durumda değildim, senin gidecek olman bende hayalkırıklığı yarattı bu da öfkeye neden oldu.Bırak her şeyi telafi edeyim…. Ben yazmaya devam edicem,niyetim seni kötü hissettirmek değildi.Her şey benim taleplerim dışında gelişti ama sesimin düzelmiş gibi olması iyi oldu.Benim senden başkasıyla işim olmaz, seni herkesten her şeyden çok seviyorum.Bugün çok üstüme geldin…Ama yine de seviyorum, ,iyi hissettirirken ne kadar seviyorsam , kötü hissettirirken de o kadar seviyorum.Şu telefonlarımı açta bi konuşalım…Sana deli gibi aşığım, hırsla bir hata yapmayalım.Bırak her şeyi düzelteyim, sen benim son aşkım olacak kadınsın.Lütfen benimle konuş en azından.Bugün attığın mesajı hak edeceğim bir şey yapmadım odalarda, söylediklerin çok ağır.Ben her şeyi telafi edeceğim, yeter ki gitme,Bırak her şeyi toparlayalım... SENİ HER ŞEYDEN ÇOK SEVİYORUM.EĞER SENİ KAYBEDERSEM KAYBEDECEĞİM HİÇ BİR ŞEYİM KALMAYACAK.LÜTFEN İZİN VER DÜZELTEYİM.SENİN HER HALİNE HER TAVRINA HER DURUMUNA AŞIĞIM BANA İZİN VER.YAŞADIĞIMIZ KÖTÜ DURUMLARIN HİÇ BİRİNİN YENİSİ OLMAYACAK.
2 notes · View notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Link
Önlerime duvarlar örseler Kara sevdam her gün öldürseler Kör bıçağım kimseleri kesemem Beni yine, beni yine seninle bileselerGözlerimi kor demirle delseler Üzerimi topraklarla örtseler Saplı durur rengi gözlerinin Sana kayar, sana kaçar yine deli aklım benim
0 notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ
 Charles Dickens yüz yıl kadar önce bunun orijinalini yazmış, ismini aldım… Ben daha farklı şeyler anlatacağım.Bir kaç gün sonra yaz mevsimi yerini sonbahara bırakıcak. Sevdiğim mevsimlerdendir, insanı hafiften melankoliye sürükler ama  gri günler,yollarda ki sararmış yapraklar nedense bana hem hüzün hem huzur verir, romantizmimi körükler… Bekir Coşkun yıllar önce yazmıştı ve hala etkisinden kurtulamadım… Severim böyle hüzzam makamlarını, tam benim depresifliğime ve melankolikliğime uygundur.
“Şöyle demiş üstat…
Benim en çok dalından kopup düşen şu yapraklara canım sıkılır…
“Durun şurada “ diye…
Toplayıp toplayıp dallarına koyasım gelir...
Güz hüzün mevsimidir…
Bu ayrılıklar bana göre değil…
Elimde beyaz mendil…
Peşlerinden koşup “ağlamayın…” diye diye…
Tüm ıslak gözleri silesim gelir…
 Bir başka yazısında da şöyle der ;
Ne çok giden olur…
Ne çok el sallanır bu mevsimde…
O ne çok vedadır…
Bu mevsimde ne çok “beni unutma!...” vardır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı…
Bir de ayrılıkların sızısı kalır…
“Bütün kuşlar vefasız , mevsim artık sonbahar…”
 Geçenlerde  yazmıştım hatırlarsın… Bir şey insana mutluluk verirken aynı anda nasıl mutsuz edebilir? İnsan ruhu bazen böyle çelişkide kalabiliyor. Psikolojik açıdan bakıldığında insan çelişkide kaldığında huzursuz olur ama bu durum biraz farklı. Ben burada sonbaharın gelmesinin bana derinlik kattığından mutluyum ama yazın bitişiyle beraber canlılığımızı da yitirdiğimizi fark ediyorum.Bilmiyorum daha önce anlattım mı  yahut yazdım mı? Bazen köprüyü görebileceğim bir yer bulurum, gelip geçen arabaları izlerim.Her araba benim için bir hikayedir. X arabasında ilerleyen kişi bir düğüne giderken ,W aracındaki sürücü belki sevdiği insanı son kez görmeye gidiyordur, F kişisinin arabası gereksiz şekilde gezmek amacıyla kullanılırken ,T kişisinin arabası belki birini hastaneye yetiştirmeye çalışıyordur.Farklı hikayeler farklı hayatlar... Farklı arabalar, farklı insanlar...Ne çok hikaye var aslında dinlenmesi gereken. Benim ise sen gittiğinden beri anlatacak hikayem kalmadı. Konuşmak istemiyorum ama yazabiliyorum hala.
Charles Baudelaire’nin dediği gibi ;
“Sisli bir sahranın dibinde bağdaş kurmuş
Köhne bir sfrenksin çöllerde unutulmuş
Yapın vahşi,akşamları yükselir sesin.
Şarkını batan güneşlere söylersin.”
Ben de şarkımı batan güneşlere söylerim.Yıllar önce birkaç arkadaş bir blog açmıştık,farklı türlerde farklı yazılar yazıyorduk, 150-200 kişi de okuyordu.Bir gün birisi yazdığım yazının altına mail adresini yazmış.Geri dönüş yaptım,psikologmuş ve belirtmek istemiş… “Siz çok hassas bir insansınız,bazı yazılarınızda satırlar ilerledikçe sertleşiyorsunuz ama üç nokta koyan insanların satır araları vardır bunu belirtmek istedim” demiş. Hoşuma gitti, bunu fark etmemiştim mesela. Evet satır aralarımın olmasını seviyorum.
Der ki Mevlana “Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunda değil bulduğunda gül” … Bir diğeri de demiş ki “Gönül umduğuna küser ,sitem sevgiden doğar”… Daha önce de söylediğim gibi… Benim sana bir şey söyleyecek yüzüm yok. Özür dilemekle falan olmaz bu iş, yap yap özür dile…Davranışını değiştirme yine yap yine özür dile… Hayatta kimsenin sonsuz hakkı yok, kimse benim anam/babam değil ,kimse böyle bir tarzı çekmek zorunda değil, kimse böyle bir durumu sonsuza kadar tolere edemez. Düşünüyorum da ben hangi insanın derdine ne kadar eğiliyorum?Birisi bana aşk meşk anlatırsa klasik cümlelerle geçiştirir götümü döner giderim ama ben insanlara bunu saatlerce aylarca yıllarca anlatıyordum..Böyle durumlarda insanları geçiştirdiğimde olmuştur. Bugüne kadar yaptığım hiçbir yanlışı savunmadım, savunmamda.Bir hatayı anlamışsam en ağır eleştiriyi kendime getirebilecen bir insanım.Özeleştiri yapmayı bilirim.Bazı davranışlarım bazı tutumlarım son derece hatalı, aşırı tahammülsüzüm, her şeye sinirleniyorum bu durum normal bir duygu durumu değil. Paul Ekman’a göre insan engellendiğinde , kırıldığında ya da kişisel alanına müdahale edildiğinde kızarmış. Bugün ki seminerde de adam aynı şeyleri söyledi. Hiç bakmadığım bir yere baktım ve bir şey keşfettim.
Sürekli dik durmaya çalışmaktan “kırıldığım” durumları söylemeyi  hiç düşünmüyorum.Aslında ben de etten kemikten bir insanım.Derim kalın diye insanlar hiç kırılmayacağımı düşünüyor.Tepkilerimi öfke ile verdiğim için haklıyken haksız duruma düşüyorum, söylemlerim sertleşiyor ve ses tonum yükseliyor.Şimdi o gece ki durumda sana kalkıp “ya Burcucum benim daha farklı planlarım vardı, şimdi kedileri özlediğini söyleyince kendimi kedilerden değersiz hissettim” deseydim bu durumlar olmayacaktı ve belki sen kırıldığımı anlayacaktın.Ben kalktım ayı gibi bağırdım.Benim üslubumu değiştirmem lazım.Ben aslında çok kırılırım, birisi beni ekince, doğum günüm unutulduğunda,ya da bir şekilde değersiz hissettirildiğimde…Ama bunu asla dile getiremem,eksilirim diye düşünürüm.O yüzden söylemem.Bu yazdıklarımla beraber her şeyi anlatmış oluyorum.Evet çok kırılıyorum ben, bir dostum şey demişti bana “en sert olan en çabuk kıırılır”… Bak sen beni yere yıktın. Yıllardır içerim,  bugüne kadar kimseye bir şeyimi anlatmadım, bu durumlara düşmedim.Kendimi yanında güvende hissettim.Ve şunu anladım, bugüne kadar eşimle dostumla hiç sorun yaşamadım, sevgililerimle çok nadir problem yaşardım ve anladım ki hiç birini gerçekten sevmemişim, değer vermemişim,hiç birini önemsememişim. Hiçbir şeyin acısı babamın vefat acısının yanına yaklaşamaz diyordum…Sen gittiğinden beri anladım ki o günlerin bile altına düşmüşüm. Sonra diyor ki ; öfkesini kontrol edemeyen insanlar diğer duygularını göstermekte zorlanırmış.Bu durum bende yok.Ben sevgimi,üzüntümü, keyifli olduğumu gayet iyi gösterebiliyorum. Ben pek çok şeyi içime atarım, anlık tepki vermem gereken yerlerde genelde biriktiririm,sonra hiç olmadık yerde bu durum patlar.Mesela seninle geçirdiğimiz iki günü dakika dakika düşündüm.
Mesela ben evden çıktığımda odada garip garip konuşmalar yapmana kırıldığımı,gururumu incittiğimi söyleseydim, iş için çıktığımda paylaşımlarının beni endişelendirdiğini söyleseydim bazı şeyler daha net anlaşılırdı.Ya da birikmemiş olurdu ve böylece en son olay hiç yaşanmamış olabilirdi.Bu anlık tepki vermeyip biriktirmeyi de neden yaptığımı buldum.Bir insan illa ki hata yapabilir,hemen bu tepkiyi vermektense biraz daha şans vermek için yapıyordum ama yanlış yapıyormuşum.Bir diğer öfkelendiğim durum ise söylediğim şeyle alakasız konularda cevaplar almak.Bunu genel olarak annem de yapıyor.Buna alışacağız artık.Burada da aklıma şu geliyor. Ben insanlar için değişmeyi göze alıyorum da peki bu uğuruna değiştiğim insanlar benim için ne kadar değişecekler? Sanırım benim böyle bir soru sorma hakkım yok.Çünkü bu sorunun cevabı bende varken genel olarak bunu belirttiğim insanlardan aldığım cevap “ben böyleyim” oluyor. Genelde böyle cevaplar aldığım için de üstüne üstüne gidiyorum durumların. Aslında durum tam olarak şöyle; ben genelde uyumlu olmaya, ilişkiyi yürütmeye çalışan tarafım fakat uyumlu oldukça isteklerin,taleplerin ardı arkası kesilmiyor.Bu da bir yerden sonra tam olarak “kullanılmış “ hissettiriyor. (sen böyle hissettirmedim, sadece bazı noktalarda kırıldım ve seni daha beter kırdım.Benim kırılmamın bir önemi yok burada ) Yani içimden diyorum ki “ya ben bunu bunu değiştiriyorum, e karşımdaki  beni adam yerine koyup hiçbir şey yapmıyorsa ben neden değişeyim”…  (bu durum alışveriş gibi değil,bir denge, değerli hissetme durumu. Ben onun için şunu değiştirmiştim , aa bak o da benim rahatsız olduğum bir şeyi değiştirdi diyerek daha da dört elle sarılmak istiyorum ilişkime) İşte buradan sonra dozajım artıyor.Bence her ilişki mutlu olmak için var olmalıdır,eğer taraflar birbirini mutsuz ediyorsa ilişki olmamalıdır.Şimdi ben seni mutlu etmeye çalışıyorum, sen de beni mutlu etmeye çalışıyorsun. %99 oranında dillerimiz aynı, düşüncelerimiz aynı,bakışaçılarımız aynı, hayata aynı perspektiften bakmak çok önemli.Ben her ilişkime başlarken şunu söyledim. “Bana cilve yap,naz yap ama kapris yapma”…  Senin son olayda yaptığın kapris değildi,sonuna kadar haklısın hayvanlık ettim. Özür dilemekten öte bir şey yapmaya çalışıyorum ve başaracağım. Bir diğer taraftan da şöyle bir durumu belirtmek istiyorum. Ben karşımdaki insanlar için belli konularda esneklik sağlıyorsam karşımdaki insanlardan da aynı esnekliği bekliyorum. Göremediğim zaman da işte sinirleniyorum. Bu bakkal alışverişi gibi bir şey değil, trafikte birine yol verirsin adam eliyle işaret yapar ya da korna çalar.Bu tam olarak şu demek aslında “ya bu insan normalde bunu yapmaz,bunu sadece benim için yapıyor,ben olduğum için yapıyor, beni sevdiği için yapıyor.  bu bir esnekliktir ve ben de belli durumlarda bu kişiye bu esnekliği tanımalıyım”… Ben buna bir isim taktım “ilişkide merhamet”… Karşımdakinin canı yanmasın, şunu söylersem üzülür,şunu yaparsam kırılabilir.Ben de bunu yapmaya çalışıyorum.
Mesela geçen gün Avcılardan dönerken şurada şunu yaptım, burada bunu yaptım sözlerin beni baya incitti, orospuluğu seviyorum dediğinde kırıldım mesela.Çünkü ben seni asla o gözle görmedim. Diyeceksin ki “ulan hayvan görmedin de o gece kavga ederken bunu söylemiştin”… Beyin otomatik çalışıyor bazen hani erkek olunca “ibne” dersin kadın olunca “orospu” sözü refleks olarak çıkar ya. Yoksa bile isteye, üstüne basarak,seni kırmak için söylenmiş bir sözcük değildi.Bir diğer nokta da “bazı durumlar vardır sözler dayaktan ağırdır” demiştin. Sonuna kadar haklısın.Ben bazen o kadar sert konuşurum ki karşımdakinden “keşke dövseydin de böyle konuşmasaydın” der gibi bir bakış alırım.
Konu Charles’lardan giderken araya Freud sıkıştırmak istedim. Diyor ki ; birine duyduğunuz öfke ve sevgi doğru orantılıdır, en çok sevdiğinize en çok kızarsınız… Şimdi o gece herhangi bir X kadını bu evde olsaydı, aynı ortam olsaydı ve ben gidiyorum deseydi “siktir git” derdim.Ki demişliğim vardır,keyfimi kaçırdı diye kovduğum insanlar da oldu.Ben seninle keyifli,kaliteli aşk dolu zamanlar geçirmek istiyorum…Herhangi bir insanın gidişine delirmedim ben, senin gidişine delirdim.Sürekli kalmayacağını biliyordum ama bir şekilde plan yapmıştım…Zaten bombok ettim her şeyi…Bu durumun içerisinde planlardan ve senin gidişinden daha önemli birkaç nokta var.Kaç gündür düşünüyorum onları buldum ve sanırım bu yazı tahmin ettiğimden çok daha uzun olacak.Pek çok şey aklıma geliyor, bunları aklımda tutacağıma seninle paylaşmak istiyorum.
Şimdi senin belli konularda travmaların var, bunlar hiç hoş durumlar değil.Sana sesimi yükseltmemem lazımdı,bir şekilde kolunu ya da oranı buranı tutmamam, cinsellikte istiyorsun diye bile sert davranmamam lazımdı.Bunlarla ilgili gerekli önlemleri alacağıma emin olabilirsin.Bir insanı sevmek ona her şeyi yapma hakkını bana ,bize hiç birimize tanımıyor.Bunu idrak ettim.Ben hiçbir ilişkimde karşı tarafa istediklerini yaptırmaya çalışan taraf olmadım. Ben her türlü açık iletişim taraftarıyım.Kişiler ilişkide bulundukları insanlara istek ve taleplerini,sınırlarını belirtse ve bir uzlaşı sağlansa…Çünkü bazı durumlarda anlamak çok zor olabiliyor.Senin sadece şunu anlamanı ve buna inanmanı istiyorum… Sen 2 Ağustosta “ben seni kalbime aldım amk” dedin ve ben 4 Ağustosta seni görmeye geldim ya… O günden beri yerde yürümüyorum,bulutların üstündeyim,aklım,fikrim,mantığım,analiz yeteneğim falan orada kaldı… Sen de kaldı. Seni yanımdayken bile özlüyorum,gözlerine baktığımda içimde fırtınalar kopuyor,avuçlarının içini öptüğümde kutsal bir şeye dudağımı değdiriyormuşum gibi hissediyorum,sana dokunduğumda yeni doğmuş bir bebeğe dokunuyormuşum gibi his kaplıyor içimi…Benim yollarım seninle tanışıncaya kadar hep çıkmaz sokaklarla doluydu ama seni tanıdıktan sonra o çıkmaz sokaklarda ki duvarları yıkmaya başladım ve her yıktığım duvarın ardından ya masmavi bir deniz, ya nadide çiçeklerle bezeli bir bahçe,ya koskocaman masmavi bir gökyüzü çıktı karşıma.Seninle beraberken saatler su gibi akıp geçiyor,hayatım boyunca hiç kimseye bu kadar derin bir tutkuyla aşık olduğumu, duygularımın bu kadar derin olduğunu hatırlamıyorum.Çünkü kimse yüzüme senin gibi bakmadı,kimse de sende ki utangaçlığı görmedim.Sen hala değer yargılarına önem veren, bunları sonuna kadar özümsemiş ve yaşamaya çalışan bir kadınsın.Bu tarafına da çok saygı duyuyorum. Tekrara düşmeyi sevmesem de söylemek zorundayım.Beni bugüne kadar kimse senin gibi tımar edip törpüleyemedi.Ben kimse için değişmeyi göze almadım, istemedim.Ama her şeyi senin için yapacağım.  Seni korkuttuğum için, kırdığım için, travmalarına yeni bir travma eklediğim diğerlerini de tekrar açığa çıkarttığım için çok üzgünüm.Böyle olsun istememiştim.
Öfke kontrol seminerinin ikinci gününde şöyle bir şey anlattılar. Eğer gelişme şansımız elimizden alınıyorsa,bulunduğumuz ilişkide değer göremiyorsak,hakkımız yeniyorsa,kıskançlık,üzüntü,yalnızlık,merak,itilmişlik hissi,kaygı ve hayalkırıklığı öfkeye neden olabiliyormuş ve ikinci gün anlatılanlarda dilimizi değiştirmemiz gerektiği bize öğretildi.  “Sen dili” yerine “ben dili” kullanmamız lazımmış.Bunu uygulayacağım.Ve başlıyorum.
Kendini benim yerime koymanı istiyorum.Ben evine geliyorum şu kadar kalacağım diyorum ve içinden planlar yapıyorsun.Şurada yemek yeriz,şuraya denize gideriz,bir gün sahilde yürürüz,şöyle severim, böyle öperim, böyle koklarım,beraber uyuruz,onun yanımda olması bana huzur verir diye içinden geçiriyorsun ve birden kalkıp gitmek istediğimi söylüyorum ve diyorum ki “kedilerimi özledim,bu gece de beraber uyumayalım”. O anda ne hissedersin? Birine çok aşıksın,çok seviyorsun her şeyi değiştirmeyi göze alarak bunu bir düşünüp çıkarım yapmanı istiyorum.Aynısını yapsaydım nasıl hissederdin?Ben aynı evde yaşadığım kadınla 1.5 ay farklı yataklarda yattım,bir tek gün tek kelime etmedim.Seninle ilgili duygularımda cinsellik 5/6. Sıralara bile denk gelmiyor, daha aşağılarda.
Hayal kırıklığına uğradım, kendimi değersiz hissettim,seninle güzel günler geçirme hakkımın çalındığını hissettim.Giden normal birisi değil ki, sevdiğim kadın, aşık olduğum, uğruna öleceğim bir kadın, yanımdayken bile özlediğim insan, gözlerine baktığımda mutlu olduğum,bir tanrıça gibi kutsallaştırdığım insan gidiyor.Ben bugüne kadar kimseyi alnından öpmedim mesela,beni bir kere öğretmenim alnımdan öpmüştü. Yine bugün değişik bir adamdan bahsettiler.James Averill isminde.Bu ismi hiç duymamıştım ve bu vatandaş şöyle diyor…Aşağı yukarı Freudyen bir bakışacısı var..
“Daha çok sevdiğimiz ya da tanıdığımız kişilere öfke duyarız bunun nedeni ise tepkileri kestirebilmekle “ilişkisi olduğunu söylemiş. Öfke ve korkunun fizyolojik etkileri aynı; kalp hızının artması, ellerde terleme,göz bebeklerini büyümesi,terleme vs…Bu seminerlerde şunu öğrendim ve anladım ki “ben senin gitmenden, sensiz kalmandan korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmamışım bugüne kadar”. Öfke nedenlerinden birisi de yoksun kalmakmış. Senden yoksun kalacağımı düşünmüşüm demek ki… (hayatımda ilk defa ne düşündüğümü bilemeyecek durumdayım.Ben normalde ne düşündüğümü bile düşünürüm) Çünkü insan pek çok şeyden yoksun kalabilir,ekmek,su,bazen az havalı ortamlarda da kalırız,zor durumlarda da kalırız.Bunların hepsiyle bir şekilde başedilir ama senin yoksunluğunla baş edebilmek imkansız.Gittiğinden beri bu evde durmak istemiyorum,her yerde bir izin bir hatıran var.Senin kahkahaların ve sesin olmadan bu ev bir hapishaneden farksız, burada olmaktan,sensiz olmaktan,sensiz aldığım nefesten ve yaptığım her eylemden nefret ediyorum.Yapmamam gereken iki hata yaptım.En sonuncusu bomboktu. Yakaladığımız çok güzel bir şeyin bu şekilde bitmesi ve bunun nedeninin ben olmam kendimden yeterince nefret ettiriyor zaten.
Tedavi işine hızlı bir giriş yaptığımı düşünüyorum ve maksimum verimi alacağımı düşünüyorum ve bunun için elimden geleni yapacağımdan şüphen olmasın.Ben senden değer gördüğümde çok ama çok mutlu oldum, sana da yeterince değer verdiğimi düşünüyorum ve belli bir süre sonra bana birden böyle değersiz hissettirince öfkelendim. Çünkü senden böyle bir şey beklemiyordum. O anda kendimi nasıl değersiz hissettiğimi öfkeyle dışa vurdum. Senin gözünde kedilerin kadar bile değerim olmadığını düşündüm, senden yoksun kalacağımı düşündüm. Çok kötü hissettim ve bunu böyle dışa vurdum.Tamam ben öfkeli bir insanım ama asla bir insana fiziksel şiddet uygulayacak birisi değilim,Senin travmaların olduğunu, tekrar bağırmamam gerektiğini sana olan aşkımdan sevgimden kendimi değersiz hissetmemden çok çok fazla tepki verdiğimin farkındayım. Yaptığımın hiçbir şekilde bahanesi olamaz, ben bunu ne şart altında olursa olsun yapmamalıydım.Şimdi aklından geçenleri biliyorum “televizyonda kadınları öldürenlerde bu argümanlarla konuşuyorlar” diyeceksin.Ben sana kıyamam, ben sana böyle bir şey yapamam.Kendimden bu kadar emin olmasam bu kadar net cümleler kurmazdım.Beni az çok tanıdın ben biraz tezcanlı bir insanım, birini seviyorsam ya da sevmiyorsam net olarak söylerim, bütün her şeyi ifade ediş biçimlerim nettir benim. Sana duyduğum sevgiyi bu  kadar derin hissetmesem, senden hiçbir beklentim olmasa, benim için sıradan birisi olsan bu kadar öfkelenmez, gideceğin zaman deliye dönmez,bu kadar büyük acılar çekmezdim. Seninle olan her şeyin masal gibi gitmesini hayal ediyordum hiçbir şey istediğim gibi olmadı. Belki de bu kadar güzelliklere  yönelik düşünmemeliydim bilmiyorum. Her şey olacağı gibi olmalıydı.
Ama ben her şeye rağmen hala seni çok seviyorum, hala sana tapıyorum, seni herkesten ve her şeyden çok istiyorum.Bu söylediklerimin cinsellikle falan alakası yok.Biz birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz,çok iyi anlıyoruz.Sen benim  eksik yanlarımı tamamlıyorsun, birbirimizi iyileştirebiliriz, başka yardımlar alabiliriz, masal gibi başlayan hiçbir şey bu şekilde sonuçlanmamalı. Biz birbirimizin hayallerindeki insanlarız.Ben tedavi olacağım, beraber tedavi olacağız ve her şey muhteşem olacak.Buna olan inancım hala devam ediyor, hala seni deli gibi seviyorum, senden asla vazgeçmedim ve vazgeçememde.Şuna inan bugüne kadar hiçbir kadına karşı sana hissettiklerimi hissetmedim, hiçbir insanı seni kaybetmekten korktuğum kadar korkmadım. Bir vazo alırsın, kırılmaması için en kuytulara saklarsın,korumaya alırsın ve gider oraya çarpar kırarsın.Olan tam olarak buydu. O günden beri düşünüyorum da biz nasıl  o duruma geldik?
Dönüp dolaşıp aynı şeyleri yazmak ve sana okutmaktan ziyade daha başka şeyler yazmak istiyorum.Bugüne kadar sana söylediğim o “kaba söz” dışında söylediğim tüm sevgi sözcüklerini içimden gelerek söyledim, hepsi kalbimin ufacık kalmış kırılmamış noktasında hayat buldu ve nefesimle birleşip ağzımdan döküldü, yazıya dönüştü.Bir hayalim vardı benim,sana bile anlatmadım.Belki bana deli dersin, belki daha çok uzaklaşırsın bilmiyorum.
Bir kadın sevmeli dedim,ama böyle sadece güzelliği için falan diye değil. Deli olduğu için çok sevmeliyim,gözlerine baktığımda kalbimin ritmi değişmeli, ellerini tuttuğumda ruhumda ateşler yanmalı,beni öyle sevmeli ki bunaltmalı,bugüne ne kadar kimseyi onun gibi sevmediğimi gözlerimden anlamalı,derinlere inince keşfetmeliyiz birbirimizi,canımı yakmalı sevgisi,nefes aldırmamalı, ölümüne kıskanmalı ama canımı da yakmamalı.Gözüm sadece onu görmeli, sadece birbirimize ait olmalıyız. Birgün otobüste yaşlı bir çift gördüm, ikisinin de kamburu çıkmıştı.Yaşlı adamda fötr bir şapka, kadının boynunda ise bir fular vardı.İkisi de eski İstanbul insanları olduklarını belli ediyorlardı, yaşları 85’in üstündedir sanırım.Onlara bakarken sonradan fark ettim yüzümdeki gülümsemeyi.Bunun neden olduğunu anlamlandıramadım. Benim jetonum bazen çok sonra düşer… Evet o insanlarda neyi bulduğumu anladım. Düşünsene 85 yaşın üstündesin ve hala el ele yürüyorsun.İşte o anda anladım ki benim yıllar yılı düşündüğüm şey tam olarak buymuş.Beraber yaşlanacağım, yaşlandığımda bile beraber yürüyeceğim,beni o zaman bile sevecek, birbirimize o aşkla bakacağımız bir aşk.Ben bunu senin gözlerinde buldum,sesinin ahenginde, ellerinin sıcaklığında,kızgınlığında buldum,gözlerinin dolmasında.İnsanları iyileştirmeye çalışmanda, bir şekilde ayakta kalmaya çabalamanda. Ben hayatı seninle gördüm, bir hayat varmış dışarıda, sen varmışsın ya. Seni  tanıdığım ilk günden beri kendime kızıyorum “neden seni daha önce arayıp bulamadım, buldum da bu hale getirdim” diye.Bunun tek sorumlusu benim.Sen varmışsın ya, Burcu diye bir kız varmış, 150 cm boyunda ama dimdik böyle,mangal gibi yüreği olan, içinde çıkmazları olan ama direnen. Karşısındakine erkek gibi hissettiren ama sonra onu yerden yere vurabilen. Ben kolay kolay dağılmam, senin gidişin dağıttı beni. Senin gülüşün var etmişti, varlığın, sevgin. Ben sana hiç inanamadım be, ne yaptım da bu kızı hak ettim diye düşünüyordum hep. Hala düşünüyorum.Ve ben bilmiyorum artık var mısın yok musun? Ben hayatımda bir kere babam için her şeyi değiştirmeyi  göze almıştım. Şimdi senin için değişmeyi göze alıyorum.  Ben bilemedim seni kaybetmemek için ne yapmam gerektiğini,ne yapsam kırılmaz derken, bu kadar çok severken, mantıklı davranayım derken her şeyi berbat ettim.Ah Burcu keşke sana kalbimin için gösterebilsem.Bana bunu ister çok gör, ister çok görme bir şey diyemem ama ben kimse tarafından senin gibi sevilmedim, kimseyi senin gibi sevmedim.Böyle bir durumu bulduğumda kaybetmemek için ne yapmam gerektiğini çözemedim ki. Ben senin elinden tutup ölene kadar yürümek istedim,gözlerinde dinlenmek, kokunla sakinleşmek, varlığınla var olmak, sevginle hayata tutunmak, sesinin büyüsünde kaybolmak,ruhunun en derinlerindeki acıları bulup onları söküp almak istedim ve bilmeden o acılara bir yenisini ekledim. Böyle midir aşk? Şunu sorgularken buluyorum kendimi ; acaba her şey düzenli giderse bu aşk mıdır? Aşk biraz da kavga,kargaşa,karmaşa değil midir? Bu kadar fırtınalı bir şey gerçek,saf ve katıksız aşk değil midir? İnsan hiçbir şey hissetmediğine öfkelenir mi? Şiirde dediği gibi “hiç gerekmeyen yıllarda huzur,çok gereken yıllarda da fırtına/nasıl yaşanır onu anlatacağım”… demiş şair… Keşke çok gerekli yıllarda huzur olsaydı… Şunu da düşünmedim değil…  Ben gelecekte yani yaşlandığımızda  senin ellerini tutmak istiyorum, senin saçlarını taramak, iki büklüm de olsam bastona tutunarak bile senin ayakkabılarını giydirmek,saçlarını kurulamak ve taramak,kırışmış yüzlerimizde birlikte geçtiğimiz yerleri görebilmek, herhangi bir köyde , ülke de ya da şehirde sadece seninle olmak istiyorum.Seninle olduktan sonra nerede olduğumun bir önemi yok , sen olduktan sonra hiçbir şeyin önemi yok, benim senden başka kaybedebileceğim bir şey yok.Bugüne kadar kimseye yapmadığım bir şeyi yaptım ve sana güvendim, benim insanlara güvenmem 5/6/7 belki de daha fazla senemi alıyor ama seninle ilk karşılaştığımızda telefonu düşürmüştüm.Böyle hissettiren kadına güvenilmez mi be?Doğru yaptığıma eminim, senden korkuyordum korkmuyorum artık. Senden utanıyorum, sana yaptıklarımdan utanıyorum ve sana dair tek korkum kaybetmek.Ben seninle olan her şeyden mutluyum, mutluydum.Hep mutlu olacağım.Keşke seninle daha mutlu günler yaşama imkanımız olsa.Elimde olsa da tarihi tekrar 16 Temmuz 2022 saat 10:00 sularına getirebilsem ve her şeyi daha farklı yönetebilsem. Burcu ben seni kaybetmek istemiyorum.Ben bu ilişkiyi yönetemedim, al sen yönet.Beni istediğin gibi tımarla.Ama bu hayatın içinde seninle var olmalıyım ben.
 Ben seni tanıdıktan sonra bazı şeyler keşfettim.Seninle ve benimle ilgili.Senin sevgiye,benim umuda ihtiyacım var. Sen gelene kadar benim hiçbir şeye dair umudum yoktu, hiç olmadı, olmayacaktı. Sevileceğime inanmıyordum, hele senin gibi bir kadının seveceğine hiç inanamadım, inanmadım.Birden hayatıma sen girdin.Ben sana sevgimi belki yeterince gösteremedim, belki çok gösterdim bunalttım bilmiyorum.Ama sen benim umudumsun, sen benim sevgimi verdiğim en doğru en olması gereken kadınsın..Ben seni tanıdığım günden sonra sensiz geçen günlere,sensiz aldığım nefese,senin dışındaki insanlara ilgi gösterdiğim, zaman geçirdiğim için her gün lanet ettim. Benim bütün hayatım boyunca görmek istediğim, mutlu etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım,tekrar kazanmak için bir şans elde etmek için çabalayacağım tek ama tek kadınsın.Senin bana dönmen için ne yapmam lazım bilmiyorum, beni sevdiğini yazmışsın not kağıdına ona inanmak istiyorum.Seni tekrar görecek miyim bilmiyorum, tekrar dokunabilecek miyim bilmiyorum… Cinsellik falan umurumda değil sesini duyabilecek miyim?gözlerinin içine tekrar bakabilecek miyim? Aramızdaki bu büyük aşk ve sevgi böyle mi nihayete erecek?Böyle olmamalı, hiçbir şey bu kadar çabuk bitmemeli…Birbirimizi tanıma aşamasında bunları çözebilmeliyiz.Ben artık senin sınırlarını biliyorum. Ben sensiz nefes alamıyorum Burcu
Sana bağırmamam,ağzıma sıçsan da sesimi çıkartmamam gerektiğini, asla kötü bir söz söylememem gerektiğini,sürekli mıç mıç yanına sokulmamam gerektiğini,yanımdayken bile bazen uzaktan sevmem gerektiğini,içinde ki terk edilme korkusunu ve bunu tekrar yaşarsan bir daha toparlanamayacağını düşündüğü, benim her tartışmadan sonra profili kapatmamın sende bunu hissettirdiğini,sürekli hata yaptığım için “bu nereye kadar devam edecek” diye düşündüğünü,senin huzur ve sükunet istediğini,bazı durumlarda sessiz kalmam gerektiğini, yoksa sensiz kalacağımı anladım.
 Ben senin bana “Burcu” olarak geldiğini anladım,gittiğinde de dönüşümünü anladım.Bunun için özür dilerim.Belki sana bunu anlatmamam lazım belki çok kızacaksın ama söylemeliyim içimde kalmasın.Sen hep kendi istediklerin olsun istiyorsun,zaten genelde bir ilişkide genelde kadının dediği olur.Sen de istediğin her şeyin olmasını en çok hak eden kadınsın.Hem benim sevgilim olduğun için, hem seni her şeyden çok sevdiğim için,hem de tarzın böyle olduğu için…Ama 100 konudan %95’i senin dediğin gibi oluyorsa 5 tanesi de benim istediğim gibi olsun ki ben de kendimi “adam” sanabileyim.Bu %5’e cinsellik dahil değil.Yani cinsellikle ilgili isteklerim bu %5 kotasının içine dahil değil.Cinsellikte sen ne istiyorsan o olmalı, senin bu konuda sonsuz hakkın var ve rahat etmen,hazır hissetmen lazım.Yani o gece sen “ya tamam, bir gün fazladan kalayım” desen yine bu olmazdı.Bende bir parça değer gördüğümü anlardım.Orada çok kırıldım mesela.Bunu bana başka birisi yapsa önemsemezdim, senin tarafından bu duruma maruz kalınca çok öfkelendim…Sensin ya, sen… Sen  bana böyle bir şey yapmazsın ki.Ve ben de yapmamam gereken bir şeyi yaptım.
Bundan sonra ne olur bilmiyorum,ben hayatımda ki en mutlu günleri seninle geçirdim, bundan sonra da senin yönettiğin bir ilişkide , ikimizin de mutlu olduğu bir ilişkide beraber olmayı her şeyden çok isterim.Ben seni kaybettiysem kaybedeceğim başka bir şey kalmamıştır.Ayrıca bizim birbirimizi tanımamız için birlikte zaman geçirmemiz lazım.Benim farklı planlarım vardı.Denize gideriz, lunaparka gideriz,işte farklı şeyler yaparız,deniz kenarında kitap okurum,bir gün Ağvaya gideriz, şarap içeriz,bir yerde otururuz, doğa ile birleştirip Burcunun resmini yazıyla çizerim gibi pek çok planım vardı.Aniden kendimi  çok değersiz hissettirdiğin için çok öfkelendim…Ama sen gittiğinden beri halim itten beter,kendimi saçak altına sığınmış ıslak kedi yavrusu gibi,çaresiz,kimsesiz ve ürkek hissediyorum.
     Aşka gönül ile düşersen yanarsın, zeka ile düşersen kavrulursun, akıl ile düşersen çıldırırsın,
Duygu ile düşersen gülünç olursun… aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın; ezilirsin. Sersem sersem bakıp durma;  bir yol seç demiş üstad. Hal bu ki ;hayatta bir yolu var mıdır seçmemenin? aşktan kaçmamanın? kim demiş kalabalıkların ezdiğini…  biçare biçtiğini… Akıl mıdır aklı selim? zeka mıdır kalbi ferah? duygu mudur komik? Aşk mıdır gerçek? Düşmenin kalkmakla eş değer olduğunu öğrenmedi mi kalp? onaylamadı mı beyin? Ya seni gördüğümde yanan alevler nedir? sen bana bakarken kavrulan ten…  ezilmenin verdiği rahatlık,  gönülün koyduğu sitem gülünçlüğün verdiği şüheda… söyle kim karşı durabilir ki bunlara? Hem kim bilebilir ki sersemlikten sarhoş olduğumu? Öyle değil midir gençlik? hani hani iki nokta vardı konulan ardına.. Ben tam olduğumdan beri yuvarlaklı değil midir köşelerim? sen şimdi hiç bunlara kafanı yorma. İki eşitti bir değil mi sonuçta?
 Ben istiyorum ki ;nerede olursak olalım, ne yaparsak yapalım sabah uyandığımda sana uyanayım,seninle nefes alayım,ellerini tutup gözlerine baktığımda kalbim deli gibi çarpsın,ruhum çalkalansın,seni düşünmekten çıldırıyorum zaten, aklımı tamamen sana teslim edeyim, sadece senin tenini tanıyım,başka tenler aramıza girmesin,senden başka bir duygu istemiyorum.Bütün benliğimi sana esir ettim ben… Bir sonbahar elele yürürken yapraklar üzerimize dökülsün,beraber yağmur altında kalalım ıslanıp hasta olalım,saçlarını kurulayayım,saçlarını tararken yanaklarına dokunabileyim,gözlerine baktığım her an bana yeni bir umut ol, sana her dokunduğumda sevgim ruhuna işlesin,gökyüzü gibi özgürlük, denizler gibi ürperti ver… Ruhum,bedenim,kalbim,aklım,mantığım,düşüncelerim,damarımda akan kan bile senin olsun istiyorum.Böyle çok severken… Beni böyle koyup gitme ne olur… Her şey ama her şey düzeltilebilir… Zaman kaybolmaz Burcu…Bu zamanı boşa harcamayalım,birbirimizde sevgiyi bulduk,birbirimizi tanıma aşamasındayız ve seninle beraberken aşamayacağımız hiçbir sorun yok.Sen çok güçlü bir karaktersin, bende çok güçlü bir karakterim.Bütün zaaflarımı,hassas noktalarımı biliyorsun ve bana buralardan vurmayacağını biliyorum.Sen benim ailemden bile yakın oldun bana.Ben de sana zaaf noktalarından vurmam, vuramam.Sen benim için şu hayatta ki her şeyden değerlisin, herkes gitsin sen kal, dünyada kimse kalmasın ama sen kal,ben öleyim ama sen kal,her ne olursa olsun hiçbir şey bitmek zorunda değil…Sen gitmek zorunda değilsin,ben hasta olmak zorunda değilim.Ölüm olmadığı sürece her şeye bir çare bulunur.Ben bir çare buldum,senin kırgınlıklarına travmalarına da bir çare buluruz.Ben buna eminim,seninle beraber olduktan sonra aşılmayacak zorluk yok,sen olduktan sonra başarılmayacak hiçbir şey yok, sen olduktan sonra kazanılmayacak hiçbir savaş yok.Sen varsan var dünya sen yok o da yok.
İki farklı şehirde aynı durumdan dolayı farklı acılar çeken insanlar.İşte bu iki şehrin hikayesi…Bir şehirde hayat hızlı içinde yaşayan yorgun,çaresiz,umutsuz,aldığı nefesten bıkmış, oturduğu koltuktan kalkamayacak durumda bir adam. Bugün Erdal defalarca aradı,sonunda açtım.Bir şeyler söyledi ama anlamadım. Bir şey kötü bişeyin kötü gibi laflar söyledi.Kötü olduğumu bilmiyordum öğrenmiş oldum.Bilmiyorum ne diyim.Diğer şehirde ise hayat sakin,içindeki kadın kırgın,kırılgan,bulduğunu sandığı şeyin gerçek olmadığını düşünüyor, o da diğerleri gibi diyor mesela…Sonra bir savaştan daha mağlup çıktığını düşünüyor,kaçmak için elinden geleni yapıyor, hem son yaşadığı durumdan hem de aşktan korkuyor.Cesaret etsem daha farklı olur muydu diye düşünüyor.Bu adam benim için gerçekten savaşan tek kişi diye düşünüyor.Ama tekrar kırılmaktan da ölesiye korkuyor.Oysa ki samimiyet ve güven bulduğunu düşünüyordu…Tekrar adım atabilmek için kaderin bizi bir araya getirmesini bekliyor,ağırdan alıyor…  Yorgun adam ise kaybedilecek bu zamanı her şeyi düzeltmek, tamir etmek ve bir daha bozulmayacak hale getirmek için kullanmak istiyor.Çünkü bunun son savaşı olduğunu biliyor.Evet sen benim son savaşımsın.Senden başkası için savaşmayacağım, ben ya bu savaşı kazanırım ya da kaybederim.Duyguların zor bulunduğuna ve kolay kaybedildiğine inanıyorum,hayatın akışı içerisinde bir şekilde bir araya geldik,çok masalsı şeyler yaşadık. Senin beni kalbine aldığının farkındayım,ben ise sana bütün benliğimi verdim.Ben seni kazanmak için verdiğim savaşı kaybetmek istemiyorum.Eğer bu savaşı kaybedersem…Bir daha savaşacağım bir durum olmayacak.Gel birbirimizin yaralarını saralım,ben senin gözlerinde bulduğum şeyi kaybetmek istemiyorum,sesindeki ruhu istiyorum,içindeki kırılganlığı,fotoğraflara bakarken dolan gözlerini.Çıkmaz sokaklarımın kapılarını açtığın gibi , ikimize de iyi gelmeni istiyorum. Eskiden hep “ben öğrenmem öğretirim” derdim.Senden çok şey öğrendim,daha pek çok şey öğreneceğim.Hocam sen olursan ben çok kolay öğrenirim. Hangi şehirde olursak olalım,hangi maddi manevi imkana sahip olursak olalım , ne yaparsak yapalım birbirimizde bulduğumuzu başkalarında bulamayız.Buna eminim ve her ne olursa olsun senin olmadığın her yer eksiktir,senin sesin ,nefesin,bedenin yoksa orası değersizdir.
 Ben seni çok ama çok seviyorum,bu sevgimizi kaybetmeyelim.Ben en büyük cezayı seni kaybederek,sesini duyamayarak çekiyorum zaten.Bundan bir fazlası ölüm.Eğer hayatımda sen olmayacaksan zaten yaşamanın da anlamı yok.Bu dünyada senden önemli, senden yaşanmaya değer hiçbir rüya yok.Sen benim hayallerimsin,şarkılarımsın…
1 note · View note
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
Birileri okur mu? Tesiri olur mu?acıları teselli eder mi bilmem lakin gücüm ancak bu kadarına yetiyor.Ben bu dakikadan sonra neyi ne kadar söylesem, ne  kadar anlatsam senin gönlünü kazanamam. Belki %1 ihtimal.Ben o ihtimale bile razıyım, o ihtimalin gerçekleşmesi için yazıyorum.Ne yazacağımı da bilmiyorum. Şu anda her şey çok sıcak, çok yeni, bana çok kızgınsın. Bu saatten sonra yazdıklarımı ne kadar okursun kıymeti var mı bilmiyorum. Ama içimdekileri dökmeye ve bunları senin bilmene ihtiyacım var.
Ben seninle beraber olduğuma inanamadım, hayal gibisin çünkü. Sana ulaşmak çok zor ve bulduğumu anlayamadım.Hala anlamaya çalışıyorum ve şunu soruyorum…Ben ne yaptım da seninle bugünleri yaşadım? Nasıl oldu?Biz nasıl bu hale geldik? 21 günde işler nasıl bu kadar çığrından çıktı hala anlamak için uğraşıyorum.Oysa her şey ne kadar güzel başlamıştı.Ben seni gördüğümde telefonumu düşürmüştüm.Gözlerime baktığında,ellerini tuttuğumda kalbim deli gibi çarpıyordu,belli etmesem de hafiften de bacaklarım titredi senin karşında.Aslında biraz da korktum, beğenmemenden, belki dalga geçecek olmandan, belki çok kasıntı bulmandan ya da çok konuşacak olmamdan.Bir sürü karma karışık duygular içerisindeydim  ve yine de iyi götürdüğümü düşünüyorum.Ben o günü ömrüm boyunca unutmam. 04/08/2022 ömrümün sonuna kadar unutmayacağım günlerden birisi.Diğeri ise 16 Temmuz 2022. Çok kısa sürede seni tanıdım,sevdim,çok şey paylaştık ve berbat ettim.Hala buna inanamıyorum.Şunu bilmeni isterim ki ; eğer bunları toparlayabilecek bir şey varsa, o ihtimal için canımı veririm.Her şeyimi veririm.Çünkü sen gittikten sonra geriye ne kalıyor ki? Koskocaman bir boşluk.Dünyada ki 7.7 milyar insan… Senin dışında ki insanların ne önemi var ki? Benim ne önemim var ki sensiz? Hayatın ne önemi var? Yaşamanın bir önemi var mı?Senin nefesini hissedemedikten sonra,ellerine dokunamadıktan,yanaklarında ellerimi gezdiremedikten sonra, başka tenlere dokunmanın faydası var mı bu acıyı dindirmeye? Kimlere gitsem?Kimlere dert anlatsam? Bu acıyı ne nasıl hafifletir? Nasıl olur?Kim derman olur? Bu hangi günahın bedeli? Ben niye böyleyim?Neden böyle oldum… Sana duygu sömürüsü yapmak için söylemiyorum ama şu satırları ağlayarak yazıyorum.Hem içim hem dışım ağlıyor.Sen bugüne kadar karşıma çıkan,başıma gelen en güzel insandın, en güzelliktin.Sana kitaptan bir sayfa okumuştuk “hayatımızı mahfeden biz değildik, biz bizden başkasıydık”… Bu böyle olamaz.Ben  berbat ettim, bunun arkasına saklanamam.
Ben hatalarımı biliyorum, bunlarla yüzleşeceğim ve bunları sana yazmaya başlıyorum.İlkokuldayken bir kıza aşıktım,söylediğimde ağlayıp kaçmıştı.O zaman yanlış bişey söylediğimi sandım utandım ben de ağladım.O olay bende bi etki bıraktı uzun süre kimseye bu konuda bir şey söylemediğimi hatırlıyorum.Ağladıysa, ağlamak kötü bir şeyse ben kötü bir şey yapmıştım.Ortaokulda bu durumun biraz değiştiğini gördüm.Bir kıza gidip söylediğimde memnun olmuştu.Lisede durum berbattı.Sana anlattığım gibi bir kız ona yazdığım mektubu bütün sınıfın önünde okuyup beni küçük düşürmüştü.O günden sonra kadınlara biraz mesafe koydum, güvenmemeye başladım.Okuldan atıldıktan sonra okumadım hiçbir şey yapmadım.Bir kızdan çok hoşlandım gittim konuştum, şişmanım diye aşağıladı beni.Bütün kadınlara savaş açtım, yıllarca aşağıladım.Bir gün internetten bir kadınla tanıştım, baya etkilendim.Doğum günümde onun yanına gidecektim, doğum günümden bir gün önce konuşmak için aradığımda telefonu açıp bana sevişme sesini dinletti.Dünya başıma yıkıldı , tekrar eski durumuma döndüm.2009 yılında liseyi dışarıdan bitirmeye karar verdim.Başladım 2.5 senede bitirdim ama babam vefat etmişti.Diplomayı alıp ilk onun mezarına gittim.Çok önemli bir şey değil ama belki gurur duymuştur.
Yeri gelmişken bugün babamın mezarına gittim, saatlerce oturdum.Seni anlattım, anlattım anlattım durdum.Gülüşünü,dişlerini,gözlerini kısarak baktığını,kaşlarını,yürüyüşünü ve boyunu,kilonu.Saçlarının kısa olduğunu.Sesinin tonunu,avuç içlerini öptüğümde ne hissettiğimi,seninle evlenmek istediğimi… Ama sonra babama ilk defa isyan ettim.Neden beni dünyaya getirdiniz?senin oğlunu kimse sevmiyor,nasıl bir günah gecesinde dünyaya geldim ben diye…İlk defa babama böyle bir şey söyledim mezarı başında.Gönlü incinmiş midir acaba?Ben hep incitiyorum değil mi? Kendi hatamı mezarda yatan babama yüklemeye çalışıyorum.Ama keşke beni yapmasalardı be.Keşke ben dünyaya gelmeseydim.Beni toprak bile kabul etmeyip dışarı tükürür.
Mesela Yağmur adında bir kız arkadaşım vardı, 1.5 sene beraber olmuştuk.Gençtim, bu kadar sert değildim,bu kadar pis bir insan değildim.Birbirimizle iyi anlaşıyorduk,hep sorarak yapardık her şeyi…Sonra o büyü birden bozuldu…Arkadaşı benim her şeyi ondan izin alarak yaptığımı nasıl adam olduğumu falan söylemiş.O da inanmış ayrıldı benden.Yine terk edildim.Aslında bu karşımdakinin düşüncesine değer vermekti bana göre.Yine ara ara böyle yapmaya çalışıyorum ama bu da bir şekilde bilinçaltında kaldı.Sonra mesela Ayça var.Ayça benim ağzıma sıçtı,bak kadınlara demiyorum insanlara olan güvenimi yerle bir etti.İnternetten tanıştık,gece 2.30 da buluştuk, sabah 6 a kadar takıldık muhabbet ettik,amaçsızca gezdik kadıköyde.Beni senin gibi aşkla dinledi.Sevgili olduk,ama başka bir sevgilisi daha varmış.Sürekli git gelleriyle ha geldim ha geliyorumlarıyla beni psikolojik olarak çökertti.Kendimi çok değersiz hissettim.Bu yıllar boyu sürdü.Sana anlattığım kız var beni çok seven,sonra bipolar olan bir kız arkadaşım oldu mesela.O iyi olan, beni seven kız hariç hepsi bir şeyleri aldı götürdü içimden.Her böyle oluşta içimdeki öfke dolup taştı… Ben bunu hak etmiyorum neden yapıyorlar? Demekti öfke benim için. Bağıra bağıra şunu demek isterdim herkese “beni lütfen kırmayın, ben kırılmak istemiyorum,nolur beni kırmayın”…Ama söyleyemedim ki.Bir taraftan sana açtığım pandoranın kutusundaki lanet, babamın hastalığı zamanlarında verdiğim mücadele,babamın ansızın gidişi,annemin manipülasyonları,benim geçmiş travmalarımla böyle boktan bir adam oldum çıktım.Hiç birini ben istemedim, böyle olsun istemedim. Benim yaşadıklarım senin yaşadıklarınla boy ölçüşemez asla acı yarıştırmıyorum ama böyle oldu işte.Bilmeye hakkın var. Hep kaldıracağımdan fazlası yüklendikçe altında ezildim,tuz buz oldum, o kadar çok kırıldım ki her olayda artık toparlanıp yapıştırılacak parça kalmadı… Senin gibi işte, o kadar kırıldık ki vazo artık su tutmuyor ama beden olarak ayakta.Oturup kimseye hayatımı anlatacağım, içimin en derinlerinden geçenleri söyleyeceğim aklıma gelmezdi.
Mesela şöyle bir durum da var bütün sevdiklerimi kaybettim.Babaannem,dedem,babam. Ben gitmelerinden çok korkuyorum, korkuyordum ve gittiler.Belki fark etmişsindir hep senin yanında oturdum.Ben böyle sevdiklerimin yanında olmayı oturmayı , birlikte vakit geçirmeyi falan seviyorum.Belki bu mıç mıç durum seni sıkmıştır… Gerçi son yediğim boktan sonra mıçmıçlık sorun olmaz. Burada şunu anlatmak istiyorum.Ben böyleyim yani mıç mıç. Birini çok sevdiysem gösteririm.Beni kimse sevmediği için bu şekilde sevgimi gösteriyorum.Bazen de hiç göstermiyorum ama sana her şeyi gösterdim.Her şeyi anlattım.Bunu neden yaptım? Çünkü bana iyi davrandın, çünkü beni sevdin ve senin de sevilmeye , sevgiye ihtiyacın var bunu biliyorum.Ama kötü bir şekilde sonlandı.Böyle olmasını istemediğimi biliyorsun.Hayatımı tüm çıplaklığıyla bilen tek kişi sensin.18-20-30 senelik dostlarım var hiç birine bunları tam olarak anlatmadım ama sana anlattım.Çünkü sana güvendim, herkesten çok, her şeyden çok, seni çok sevdim.Herşeyden, herkesten,kendimden bile çok sevdim.Neşeli hoplaya zıplaya yürüyüşün, gülüşün,ellerinin küçüklüğü, dişlerinin güzelliği, kaşlarının kavisi, gözlerini kısarak bakman,ses tonun,konuşma tarzın,sesindeki ahenk.Teninin kokusu,duruşun,dokunuşun her şeyin başımı döndürdü. Ben 4 Ağustosta aklımı,beyinimi, mantığımı,kalbimi,geçmişimi,geleceğimi,bugünümü yarınımı her şeyimi orada bıraktım.Senin gözlerinde kaldı hepsi. İşte bu yüzden seni alıp kalbime sokmak istiyorum,seni alıp öyle yüce bir yere koymak istiyorum ki sana kimse bir kötülük yapamasın.Her şeyi sen yap, beni de sevginden mahrum etme.Sadece senin sevgine muhtacım.Sadece sana muhtacım.Kimse ama kimse senin yerini tutamaz,dolduramaz. Kimse senin gibi değil, kimse sen değil. Kimse senin gibi bakmadı bana,kimse senin gibi sevmedi… Ben de kimseyi senin gibi sevmedim, kimseye sana baktığım gibi bakamadım bugüne kadar.Onların bana zarar vermelerinden korktum.Onlardan çok korktum, sen bana zarar vermezsin ki.Sen Burcusun.Senin kimseye kötülüğün olmaz ki… Sen o kadar sarhoşken bile benimle ilgili hiçbir şeyi söylemedin.Bundan sonra da söylemeyeceğine eminim.Çünkü sen benim Burcumsun.Sen o kadar iyi kalpli bir insansın ki yaşadığın boktan durumlara rağmen yüzünden gülümseme hiç eksik olmuyor,hep bir şekilde güleçsin ve mutlu olmaya çalışıyorsun.Belki bu da bir baskılama yöntemidir ama bu şekilde olman çok umut verici…
Bugün bütün gün oturdum düşündüm.Şimdi ben bu hayatta en çok seni seviyorum, seninle olmak istiyorum.Bunun için belli kararlar verdim.
1-)öncelikle psikoloğa gidilip tedavi olunacak.Söylediklerine harfiyen uyulacak.
2-)Alkol bırakılacak ve bir daha ağıza sürülmeyecek.
3-)Düzgün ve düzenli maaşlı bir iş bulunacak.
4-)Sana kendimi affettirmeye çalışılmaya devam edilecek
5-)Bir kez daha, önceki ya da bu son yaşadığımız gibi hatalar yapılmayacak.
Seni o kadar içselleştirip o kadar sevdim ki gitmenden ödüm kopuyordu.Saçma sapan şeyler söyledim,yaptım.seni bıktırdım.Ama bilgisayar masasının üzerine yazdığın notu okudum.
Beni sevdiğini yazmışsın ve tedavi olmam gerektiğini… Beni sevdiğini yazdığın için, hala bir ihtimal olduğunu düşündüğüm için,hala seninle olmayı herkesten ve her şeyden daha çok istediğim için bunları yapıcam.Ben çocukken , yani o fotoğraflardaki bacaksızken…Yani daha o olaylar olmamışken sokaktan eve ellerini yukarı kaldırıp giren,insanlara “nasılsınız efendim” şeklinde konuşan biriydim.Zamanla bugün ki duruma evrildim…Bunda geçmişinde payı var,çevresel faktörlerin de payı var ve tahammül sınırlarımın zorlanmasının da payı var.Ben de normal olmak istiyorum.Yani tahammülümün artmasını istiyorum. Beni dün ki olayda tetikleyen bir unsur oldu.Bunun tekrar altını çizmek istiyorum… Kedilerimi özledim…Geldiğinde 10 gün kalıcam demiştin.Dün böyle söyleyince kendimi “kedilerden” değersiz hissettim.Hiç bir hükmüm olmadığını düşündüm.Kedi kadar bile olamadığımı düşündüm.O kadar planım vardı ve hepsi kediler yüzünden yerle bir oldu.Kendimi kediler karşısında çaresiz ve tercih edilmemiş hissettim.Yani bunu tam olarak nasıl anlatırım bilemiyorum.Bir tarafta bir insan var ve diğer tarafta kedi.Ya kedi iki günde özlenir mi dedim.Bu durum beni tetikledi anlıyor musun.Ama yaptıklarıma bin pişmanım.Elimde bir kağıt var,orada Seni Seviyorum yazıyor.O kağıttan başka tutunacak dalım yok.O kağıtta yazanın gerçek olduğunu,yolda söylediklerinin doğru olduğunu ve bir şekilde geri geleceğini düşünmek ve inanmak istiyorum.Seni bekleyeceğim ve odalarda olmayacağım.Benim gideceğim bir yerim yok,nereye gideyim diye düşündüm, kime gideyim? Kime ağlayayım da anlatayım…Aslında çok duygusal bir insanım ben ve bunu göstermek istediğim tek insan sensin.Benim senden başka gidecek yerim yok. İnsan ailesinden korkar mı?İnsan ailesinden kötülük bekler mi? Nasıl ki insanın ailesi onu zaafından vurmamalıysa sen de benim ailem oldun.Senden artık korkmuyorum , seninle ilgili tek korkum seni kaybetmek…Ölmekten bile bu kadar korkmuyorum.Sen benim her şeyim oldun, sana tapıyorum.Eğer gelirsen çok değiştiğimi göreceksin.Ne olur gel.Her şeyi senin için değiştiricem, yeter ki sen ol ya, başka kimsenin bir önemi yok.Sen herkesten her şeyden daha değerli ve özelsin.Ben senin kıymetini bilemedim, bana bir şans ver yalvarıyorum.Not kağıdına yazdığın gerçekse lütfen bir şey söyle…Bunu duymaya ihtiyacım var ve işe dönmek istiyorsan da dön, sana tek kelime etmeyeceğim. Ben yaptıklarımla bunu söyleme imkanımı kaybettim.Sana artık yalnızca boyun eğeceğim. Her şey senin istediğin gibi olacak.Çünkü seni istiyorum,seninle olmak istiyorum.Başka birini ya da diğer insanları değil sadece seni.Gerekirse antidepresana gömülüp sana tek ses etmeyeceğim.İstersen beni hergün aldat,gözümün içine bakarak yap,istediğini yap…Ağzıma sıç,sesimi çıkartmayacağım.Çünkü senden başka  bir şey  düşünemiyorum.Kafam patlayacak gibi 4  tane ağrı kesici içtim ve bunun bağlılığından kurtulucam bu böyle devam edemez.İnsan dediğin günde 4-5 ağrı kesici içmez.İçmemeli…
Şimdi düşündüm de hayat ne kadar garip.Bana yardımcı oluyorsun, bir şekilde doğruyu gösteriyorsun.36 yaşındayım ve hala beni adam ediyorsun.Benim mutlaka seninle olmam lazım.Çünkü sen beni ben de seni iyileştirebiliriz.Ben senin için her şeyi yapıcam, her değişimi yapıcam.Her şeyi senin istediğin gibi yapacağıma emin olabilirsin.Çünkü senden başka gideceğim kimsem yok,olsa da gitmem.Beni kimse senin gibi anlamaz,sen beni hiç yargılamadın, ben de seni hiç yargılamadım.Bazı sözleri kızgınlıkla söyledim ama bundan sonra doktora gidip tedavi olacağım ağzımdan bu şekilde tek bir söz dahi duymayacaksın.Bunların hepsini yapıcam, tedavi olucam.Beraber de çift ve grup terapisine gidelim.Bu dönüşümü beraber tamamlayalım.Burcu ben senin için her şeyi yapmaya hazırım, yeter ki beni affet, yeter ki o kağıtta yazan “seni seviyorum” sözü gerçek olsun. Bunların hepsini yanımda sen olduktan sonra aşabileceğimi biliyorum.Ben de sana destek vericem iyileştikçe birbirimize daha çok yardım edebileceğiz, daha iyi anlayacağız.Ben buna inanıyorum,senin için değişeceğim.Bugüne kadar kimse için böyle bir gayret içerisine girmemiştim ama sen çok kıymetlisin. Senin gibi bir hazine bulmuşum tabi ki değişeceğim.Senin için her şeyi yapacağım.Çünkü sen her gayrete, her değişime, her özveriye değer bir karakter,kişilik ve kadınsın.Senin gibi ender bulunan bir insanı böyle aptalca durumlar yüzünden (düzeltilebilecek sorunlar) yüzünden kaybetmek istemiyorum. Ben seni hiçbir şekilde kaybetmek istemiyorum, çünkü sen çok ama çok özelsin. Herkesten herşeyden daha kıymetlisin.Bunlar aşılmayacak sorunlar değil, borderline da  da psikoterapi  seansları ile sonuç alınabiliyormuş.Buna da gideriz, iyi bir doktor buluruz.Biraz doktor doktor gezeriz ikimizde ama iyileşiriz sonunda.Birbirimizi daha çok severiz.
Burcu benim senden bir şey istemeye yüzüm yok.Şunu söylemek istiyorum.Bir parça empati yapar mısın?Kendini ilişkimizde biraz benim yerime koy.Sen erkeksin,ben kadınım.Böyle bir durum var ve ilişkimiz inişli çıkışlı gidiyor,iki tarafta da belli travmalar var,benim ailemle olan sorunlarım devam ediyor.Ve sürekli git gelli bir durumda olmaması gereken bir durum oldu.Bunu yaptığıma kılıf olarak savunma olarak söylemiyorum.Mesela kedimi özledim diyip gitmek beni baya üzdü.Yani çaresiz hissettirdi.Orada benimde “peki aşkım,git yine gelirsin” demem gerekiyordu ama diyemedim.Bunu şöyle düşünebilir misin? Yaz sıcağında yürüyorsun, hava 45 derece nefes bile alamıyorsun,sonra bir şişe soğuk su bulup kana kana içerken  birisi gelip şişeyi elinden alıyor.O zaman kızarsın sende… Benim tek özlemim sana, tek susuzluğum sana,insan seni bir matara su gibi yanında taşıyıp sonra da susadığında kana kana içmek istiyor.Benimkisi sana karşı bir saplantı ya da takıntı değil.Seni çok geç buldum ve kaybetmek istemiyorum.El üstünde tutmaya çalışırken salak salak hareketler yapıyorum, çünkü bugüne kadar kimseyi senin kadar el üstünde tutmak istemedim.Sen çok kırılgan ve zarif bir kişiliksin.Buna göre davranmam gerekirdi hayvan oldum özür dilerim… Bilemedim be Burcum,deliliğime  ver, ayılığıma ver,ilk defa senin gibi gerçek bir kadınla beraber olunca ne yapacağımı şaşırdım.Evin her yerinde izlerin var… Banyoda diş fırçan ve macunun,yatak odasında ki yastık ve yorgan sen kokuyor,orada bir defterini unutmuşsun inci gibi yazınla İngilizce bir şeyler yazmışsın.Salona geldim giysilerin burada duruyor,Çiçeğini saklayacağım,yazdığın notu da saklayacağım, arabada yiyip içtiklerinin paketlerini de saklayacağım.Senin her şeyin özel.Yaptıklarıma bin pişmanım.Bugün o kadar çok ağladım ki,seni kaybettiğim için,seni acıttığım için,travmalarını yeniden hatırlattığım yenilerini eklediğim,seni kırdığım,incittiğim,korkuttuğum için… Hepsi için tek tek özür dilerim senden.Umarım yani inşallah yazdığın not gerçektir ve beni hala seviyorsundur.Ben seni çok seviyorum,sana çok aşığım.Senden vazgeçemem, bu tip şeyleri psikologla halledebilirim ve halledeceğim.Buna inan ve bana güven lütfen.Her güvendiğinde güvenini boşa çıkarttım, her güvendiğinde kırdım seni.Bana bir şans daha ver,bu sefer her şeyi profesyonel olarak doktor kontrolünde yapacağım.
Sensiz nefes alamıyorum,kalbim acıyor,içim yanıyor içim.Seni korkuttuğum için kırdığım için,sana bunları yaşattığım için kendimden nefret ediyorum.Kendi halime %20 üzülüyorsam %80 sana yaşattığım  kavga ortamına üzülüyorum,ona çok içim yanıyor.Ben böyle bir insan değilim, ben bunları nasıl yaptım.Seni bulmuşken nasıl böyle durumlara düşüp kaybettim.İnsallah notta yazdığın doğrudur ve beni hala seviyorsundur.Benim sana olan sevgim aşkım asla ama asla bitmeyecek.Seni çok ama çok seviyorum.Kendimden , aldığım nefesten nefret ediyorum.Her şeyi düzeltmenin bir yolunu bulmaya çalışıyorum.Çünkü seni her şeyden çok ama çok seviyorum.Mutlaka bunu düzeltmem lazım.Sana o yaşattıklarımı unutturmam lazım.Bunun yanında şunu da eklemek istiyorum.Biz normal bir ortamda normal bir ilişki yaşamıyoruz, bu ilişkinin dinamikleri çok farklı.Sen beni kıskanırken ben seni hiç kıskanamıyorum ve sen bunu seni boğmadan yapmamı istiyorsun.Bunu nasıl ayarlayacağımı da bilemediğimden garip garip durumlar ortaya çıkıyor.Ama dediğim gibi işe dönüp dönmemekle ilgili tek kelime etmeyeceğim, istersen gözümün içine bakarak çalış ama yeter ki geri dön.Bugüne kadar olanların hiç birisi yeniden tekrarlanmayacak,hiçbir şey senin isteklerin dışında gerçekleşmeyecek.Lütfen beni affet, beni affetmen için ayaklarına bile kapanırım yeter ki affet.Seni her şeyden herkesten çok ama çok seviyorum.Sensiz nefes alamıyorum,senden başka bir şey düşünemiyorum.Seni deli gibi seviyorum ve böyle bitmesini istemiyorum.Senin için her şeyi yapacağım.Lütfen beni affet hayallerimin kadını, affet beni geç bulup kaybetmek istemediğim sultanım,acımı dindir sevgilim,gözyaşlarıma son ver Burcum...Kadınım bana acı, merhamet et.Sev beni, ben seni ölene kadar seveceğim.
5 notes · View notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
Giderken ve dönerken tek şey düşündüm.Nasıl oldu nasıl oldu da bu hale geldik.21 günde nasıl böyle olduk burcu?Aklım hala almıyor.Düşünüyorum,düşünemiyorum…Hiçbir şey yapamıyorum.Burada saçmalayacağım. Deliliğime ver,aşkıma ver, ya da verme.Senden bir şey isteyecek yüzüm yok.Ben adam değilim sana layık olamadım.
Senden özür dileyemem, özür bir kere dilenir ve sonra tekrar yapmazsın.Şu anda senin sigarandan bir tane yaktım.Seni düşünerek içerken bir şeyler yazmaya çalışıcam.Hiç bir şeyin böyle olmasını istemezdim, bilgisayarın üstüne bıraktığın notu okudum. Kendimden ve senden utandım.Ne yazacağımı bilmiyorum.Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum.Bir şeyler anlatmaya çalışıcam galiba.
Ben seni rüyamda bile hayal edemezdim, benim için o kadar ulaşılamazdın.Seninle diyaloglarım başladığında aklımda hep seninle evlenmek vardı.Bu neden vardı bilmiyorum.Sadece seninle nikah masasına oturmayı çok istedim.Sonra o gecelerde anlattıkların beni çok etkiledi.Dedim ki kendi kendime  “aynı yollardan geçmişiz, beni anlar,birbirimizi anlarız,güzel geçiniriz”.2 Ağustosta odadan çıkarken “ben seni kalbime aldım” sözü hala kulaklarımda.Senin yanına gelirken yolda uçuyordum.Hayallerimdeki kadını görecektim ama senden bir o kadar da korkuyordum.Ben hayatım boyunca bitmek  tükenmek bilmeyen acılar çektim.Sana anlattığım olay da buna dahil ama genelde aldatıldım, kimse beni sevmedi, hep taşıyacağımdan fazla yükler yüklendi bana.Altında ezildim,un ufak oldum.Kimse sen bunları ister misin diye sormadı bana.Hep yüklediler hep yüklediler.
Ben bir aptalım.Hem de öyle böyle bir aptal değilim.Şunu arzulamıştım.Burcu iyi kız, birbirimize yoldaş olalım,birbirimizin yaralarını saralım,birbirimize iyi gelelim,onu hiç kırmayayım.Onu hiç ama hiç üzmeyeyim.Hep bunları düşünürken seni kumsal olayında kırdım, sonra dün yaşadıklarımız.Allah belamı versin.Hayatımda ilk defa beni seven, gerçekten ben olduğum için seven birisini kırdım, travmalarını hatırlattım,üstüne yenilerini ekledim.Benim canım gittiğin için yanıyor ama sana bunları yaşattığım için 4 kat daha fazla yanıyor.Sen beni affetsen bile ben kendimi affedemem ki.Seni kaybetmemek için uğraştım kaybettim, seninle evlenmek istedim beceremedim,bir daha kimse canını acıtmasın istedim acıttım,bir daha kimse bize dokunmasın istedim.Kimse aynı şeyleri yaşatmasın istedim.Kendimden nefret ediyorum.Hayatın her döneminde kendimden nefret etmiş birisi olarak en yoğun  nefreti şu anda yaşıyorum.Ben bunları nasıl yaptım ya?Pandoranın kutusu açıldı ve bu lanet ortalığa döküldü ve hep böyle gidecek sanırım.Bende, geçmişimde öyle yerlere dokundun ki…Hem seni sevmeyi,hem sırtımdaki yükleri, hem geçmişimi,hem ikimizin yaşadıklarını aynı anda kaldıramadım.Ne olur beni affet.Ben seni herkesten her şeyden çok seviyorum.Diyeceksin ki seven adam böyle yapar mı?Bilmiyorum ki… İlk defa senin kadar birini sevdim.İlk defa birisi benim gönlüme dokundu.her şeyi yaparım, göğüslerim zannediyordum 1.50 cm boyunda bir kız ağzıma sıçtı.Her şeyi gün be gün berbat ettim, içine sıçtım.21 gün önce neredeydik nereye geldik.Sen benden köşe bucak kaçacak insan mıydın burcu?Ben bunları yapacak insan mıydım?
Hayat çok yaşamaya değer gelmedi bana hiçbir zaman.Hep belki ile yaşadım,belki düzelir,belki severler,belki belki belki…Her şey belkilere bağlıydı.Aşık olmam diye girdiğim yerde hayatımın aşkını bulacağımı nereden bilebilirdim ki?Her şeyi boşver, her şeyi kaldır kenara koy.Sen bir daha bana gülen gözlerinle bakmayacaksın, gözlerini kısıp kısıp gülmeyeceksin,kocaman gülümsemeni,dişlerini,küçük ellerini göremeyeceğim,avuçlarının içini öpemeyeceğim bir daha.Sen gittin, bir daha hiç olmayacaksın,hiç kimse olmayacak.Beni toprak kabul etmeyecek demiştim sana. Umarım dünya bensiz daha güzel bir yer olur.Daha sakin, daha huzurlu olur insanlar.
Ben seninle gerçekten yuva kurmak istedim.İşe dönmeni ise hiç istemedim.Bunları açmak istemiyorum.Oradaki pisliklerin ağızlarının sularını akıtarak “içirip istediğimizi yaparız” düşünelerinden nefret ettim iğrendim.Öyle bir ortamda olduğum için kendimden utandım,seni alıp çıkmak istedim sadece  ve beceremedim. Ben bu güne kadar hiçbir kadınla evlenmeyi bu kadar delice istemedim.Niye seninle istedim ? Çünkü bana benim de sevilebileceğimi gösterdin.Böyle bir şey olabilir dedin. Karasuda gözlerime bakarken, fotoğraflarımı çekerken,ellerini ellerimle buluştururken…Ben seni ilk gördüğüm anda zaten her şeyi unuttum.Benim 2 Ağustostan beri aklım yerinde değil.Ben her şeyi orada bıraktım,sende bıraktım.Benim aklım bana yar değil.
Ben her boku bildiğini zanneden gerizekalının tekiyim.Benim ses tonum neden böyle bilmiyorum.Pek tahammülüm yok.Bundan sonra yazacaklarımı sakın seni suçlama olarak algılama.Sadece küçük bir serzeniş olarak gör olur mu?
Geçen gün buraya geldiğinde dünyalar benim oldu.Kendimi çok mutlu hissettim.Birinin bana gelmesi, benim için gelmesi mutlu ediciydi.Hayatımda ilk defa kendimi tamamlanmış hissettim.Sen yanımdaydın,bir sürü şey yapmak istiyordum seninle.Denize gitmek sahilde yürümek, sana kitap okumak, şiir okumak,sosyal etkinlik yapmak.Ama sen bugün kalkıp “kedilerimi özledim gidicem” diyince hayalkırıklığına uğradım.Beni kedi kadar değerli görmediğini düşündüm.beraber uyumak istedim onu da istemedin. Kendimi kötü hissettim…Alkol almıştım, geçmişime dokunmuştun,aşkta var,sevgi de var.Hepsi bir araya toplandı ve gidiyorsun.Kendimi karşında çaresiz ve savunmasız hissettim.Bir gün daha kalsaydın keşke, bunu sindirebilirdim.Sindiremediğim bir sürü şey var.Senin bu insanlara meze olmanı istemiyorum.Tanıdığım en dolu, en güzel gülen insansın.Yaşanmışlıklarını kaldırman, bir şekilde bunlarla barışık olman ya da olmaman hepsi kayda değer unsurlar.Ben böyle olamadım.Bunların hiç birisi hiçbir şeyin savunması olamaz bunu adım gibi biliyorum.Geri dönmeyeceğini de biliyorum.Seni kaybettiğimi de biliyorum.
Ben sevilmeyi bilmiyorum… sevmeyi de bilmiyorum.Sanıyorum ki sevdiğini sürekli söyleyince iyi gelecek,yaraları geçecek,o sevgi her şeyi iyileştirecek.Bilemedim be burcu… Sana ses yükseltilmemesi gerektiğini,bir şekilde sertçe bile tutulmaman gerektiğini bilemedim.Affet ne olur,bağışla.Yalvarırım bağışla beni, affet.Yap yap özür dile…Ben böyle bir insan değilim,değildim.Burcu ben sana çok aşık oldum,hayatta ki kırılma noktalarında hep belli tercihlere itilmişsin.Bende istedim ki çok seveyim iyileş.Bilmiyorum ki böyle olamayacağını.Hiç öğretmediler bana sevilmeyi,sevmeyi.Kimse sevmedi ki beni.Kimse anlamadı senin gibi.Kimse saçımı okşamadı.Eve girdiğimde bir lokma yemeğin kalmış mesela yiyememişsin yedirmemişim.Masaya baktıkça seni hatırlıyorum bazı eşyaların kalmış mesela.Onlara elimi süremiyorum.Ve aklımda o kahrolası soru var 21 günde nasıl bu duruma geldik?Ben mutluluktan uçarken nasıl bu hale getirdim her şeyi? Seni nasıl anlayamadım?Kendim nasıl böyle anlaşılmaz oldum.Keşke her şey karasudaki güne dönebilse en çok onu isterim.Herkesten çok,her şeyden çok.O güne geri dönebilsek her şeyi yeniden yapabilsem.Bir kere kırıldın bunu hiçbir şey olmamış yapamaz artık.Ben senin işe dönmeni istemiyorum,daha fazla örselenmeni istemiyorum, oradaki hayvanların ağızlarından salyalar akıtarak sana saldırmalarını istemiyorum.Sen hayatım boyunca tanıdığım en şerefli, en namuslu, en dürüst insansın. Ama çocuk gibisinde,bazı huyların çocuk gibi çok seviyorum. Ben istedim ki her şeyi sileyim,yok edeyim… Ben o yazan adamım, sana aşık olan…Senin aşık olduğun adamım.Egoyu falan da bir yere koyuyorum.Ben aptalım.Hayatımın aşkını 22 günde kaybettim.Neler yazmam gerektiğini bilmiyorum ki.Kafam darma dağınık.Sana yapmamam gereken şeyleri yaptım.
Şimdi biraz evi toparlamaya çalıştım artık ne yaptıysam bilmiyorum.Banyoda diş fırçan ve macunun var,mutfakta sinameki,salonda eşyaların var,aldığın çerezler,balkonda sigara paketin duruyor.Bilgisayar masasında notun,yatağa gittim kokun sinmiş.Her yerdesin be, gidemiyorum senden.Ne olur sende terk etme beni gitme. Ne istersen öyle olacak,bir daha sana sesimi yükseltmeyeceğim.Ne istersen öyle olacak, nasıl istersen öyle olacak.Burcu beni hergün aldat,gözümün önünde aldat ama benimle ol.Kendimi bu kadar küçültüyorum karşında çünkü seni istiyorum be.Senden başka kimseyi istemiyorum.Seni affettim dedin yolda , inanmıyorum belki sana bir şey yapacağımdan korktun.Hiç bir şeyi anlamıyorum.Ben kendimi nasıl bu hale getirdim?Seninle nasıl bu hale geldik?Ben geri döneceğine inanmıyorum.Seni bir kere daha kaybettim ve bu sefer sonsuza kadar.Artık benimde olmamın bir anlamı yok zaten.Ben bu evin her yerinde senin hatıralarınla yaşayamam.Çok sevdiğim,beni de seven birini kaybettim.Nasıl bu kadar kocaman kalbin var?Giderken bile güzel şeyler söyledin.Bunu nasıl yapabiliyorsun.Sana imreniyorum.Keşke seninle evlenebilseydim.
Ben ne istedim biliyor musun? Bize fenalıklar yapmışlar, istedim ki seni kalbimin içine alayım, her şeyi bana yapsınlar bir daha kimse sana zarar vermesin,bana zarar vermesinler.Senin Her halini her tavrını çok ama çok seviyorum.Ama ben artık bana da yaramam, kimseye de yaramam.Sen olsan olurdu, biz olamadık,ben olamadım,sen sendin ama ben kimdim bilmiyorum.Ben böyle bir insan değilim,değildim.Ben nasıl böyle oldum.Kaybetmek istemezken bunları nasıl yapabildim?Aklım almıyor.Ve kimsem kalmadı kimseye dert anlatamam.Kimse senin gibi dinlemez ki? Kimse senin gibi bakmaz ki gözlerime.Ben artık konuşmaktan,anlatmaktan ,yazmaktan bıktım.Yaşamaktan bıktım.Hayatta her şey üst üste ve ağır geliyor.Seninle ilgili bir sürü hayalim vardı, hayallerim vardı.İlk kez hayal kurabilmeyi senin gözlerinde öğrendim.Ama beceremedim be burcu… Ben, bana bunu yaptırmadım.Şu anda dizlerimin alt tarafı tutmuyor,kalbim daralıyor,başım çatlıyor.Her şey nasıl bu hale geldi anlamıyorum.
Ben kötü insanım belki bilmiyorum.Ben insan mıyım bilmiyorum.Sana bunları yaptıktan yaşattıktan sonra insan olsam ne olur her şey olsam ne olur? Ne olur söyle bana?Ben aslında yazan adamım, bana ne oluyor bilmiyorum.Ben, beni gerçekten seven herkesi kaybettim.Belki bu korkum ondan.Babaannem dedem gitti, babam gitti. Şimdi de sen gittin… Geriye ne kaldı ki benden?Ben olsam ne olur olmasam ne olur?Ben sadece libidodan ibaret bir adam değilim.Sana olan duygularım sonuna kadar gerçekti.Lütfen buna inan.Ben seni kısa sürede çok ama çok sevdim, çok büyük aşık oldum.Seni bırakmayı hiç istemedim, böyle olsun istemedim yemin ederim.Sana karşı küçük düştüm, seni bin pişman ettim.Ben sanmıştım ki sen beni seversen, aşık olursan işe dönmezsin.Ben sana bakmak için her şeyi yaparım,birbirimizi sırtlar gideriz.Seninle tek ama tek derdim cinsellik değildi.Ben cinsellikten ibaret bir adam değilim.Ben hayatım boyunca hep başkalarını düşündüm, kendimi hiç önemsemedim.İlk defa kendim için bir şey yapmak istedim, sana aşık oldum hem de deliler gibi.Hiç bir şeyin önemi yoktu.Ondan belki de tüm bu yaptıklarım.İsimlendiremiyorum ki.Ama unuttum be senin de benim gibi olduğunu unuttum.Her şeyi kırıp dökmeden yapmak isterken ortalığın içine sıçtım.Her şeyi berbat ettim.Bana bir şans daha ver demeye yüzüm yok,bir daha şans vermeyeceksin onu da biliyorum.Ben safrayım kızım, iğrenç adamım, pisliğin tekiyim, ölmem gerekiyor benim, ben gidince buralar daha temiz bir yer olucak.Hayat daha güzel akacak herkes için, annem daha mutlu olacak, sen başındaki beladan kurtulacaksın,diğerleri geberdiğim için sevinecek.Aylin bile sevinir biliyor musun artık dertlerini üstüne yıkamayacağım diye.
Bunlar sana yazdığım son satırlar o yüzden baya uzun olacak.
1-)Seni Hazalın intiharından hemen sonra net olarak tanımaya başladım.Seni tanıdığım için de çok mutluydum.İkimizde kötü durumdaydık ve birbirimize tutunarak ayakta kaldık.Ben seni o kuyudan çekip aldım ya yine alırım sandım.Benim olursun sandım.Evleniriz sandım.Hep sandım be, salağım ben.Her ne olursa olsun seni tanıdığım kısa süre içerisinde çok mutlu oldum,hayatımda babamdan sonra beni en çok mutlu eden insansın.Seni tanıdığıma çok sevindim.Keşke başarabilseydik seninle biz olmayı.Bunu her şeyden çok istediğimi bil.
2-)Sen aslında piyasaya geri dönmek istemiyorsun buna eminim.Ben asla “kurtarayım” mantığında olmadım.Ben kimim ki insan kurtarıcam ?Ben sadece seni sevdim, gerçekten çok sevdim.Yaptığım tüm saçmalıklarda,mantıklılıklarda sevdiğimden kaynaklanıyordu.Ama olmadı be beceremedim.Seninle çok güzel ailemiz olabilirdi.Geçinir giderdik.Artık hayatında başarılar dilemekten başka çarem yok.Çünkü yoksun, artık hiç olmayacaksın ve ben bir daha seni hiç göremeyeceğim.Ben ne yaparım bilmiyorum.Artık aşk acısı çekmek için çok yaşlıyım, yorgunum.Herhalde kimseye dert keder gam kasavet vermeden usulca çeker giderim.Buralarda durup insanlara yük olmanın manası yok.
3-)İçki içince sen de ben de kötü oluyoruz,ben bir şekilde kendi evimde yatıp zıbarıyorum.Sen işi yapmak için alkole sığınıyorsun ve bu adamların derdi “içirir her şeyi yaparız”. Orada başına kötü şeyler gelecek,daha da örseleneceksin diye ölesiye korkuyordum,bir daha kırılmanı asla ama asla istememiştim.Başaramadım be, seni kendime yar edemedim,seninle evlenemedim.Gözlerine bir daha asla bakamayacağım ve sen o iğrenç ortamda açan bir çiçek olarak hayatımdan geçtin gittin.Bir daha hiç göremeyeceğim seni.Oysa ki herkesten her şeyden çok istemiştim seni… Arda söylemişti fırtınalı bir şeyler yaşayacaksınız diye ama…Bu kadar fırtına senin küçük kalbine fazla geldi.Yapmamam gereken şeyleri yaptım.Senden özür dilemeye utanıyorum.Özür dilemeye yüzüm yok.Sadece seninle evlenmek istemiştim.Diz dize oturalım, birlikte bir şeyler yapalım.Akşam eve geldiğimde kapıyı sen aç ya da ben açayım,seni hep ama hep çok seveyim istedim.Başaramadım.Benden bir bok olmaz değil mi…Görende kalıbı var adam sanır.
4-)Sen yara sarmayı sevişmek sanıyorsun.Aslında ben senin yaralarını sarmak istemiştim.Ama başaramadım.Her girdiğin yataktan mezardaymış gibi çıkacağını biliyorum.Ruhun bu yüzden bu kadar yorgun, bu yüzden sürekli farklı farklı şeyler söylüyorsun.Ben  seninle terapiye de giderdim, senin için iyi olurdum.İlk defa kendim için bir şey yapardım.Seninle hiç sevişmemiş olsam bile severdim seni.Sevişmenin ne önemi var ki?Sen olmadıktan sonra tenlerin ne önemi var?Sen yoksun ki sevişsem ne olur?Ben bütün hayatım boyunca bir tek seni istedim, senden başka kimseyi istemedim.Kimseyi senin kadar istemedim sadece bunu bil  ve buna inan.Ben sana iman ettim, seni istiyorum.Seni hala her şeyden çok ve deli gibi istiyorum.
5-)Eğer başına yine aynı şeyler gelirse nasıl etkileneceğini düşünüyorum da aklımı kaçıracak gibi oluyorum.Psikoloğa gidince nasıl tedavi olabileceksin?Kaç yılda geçecek?O zamana dayanabilecek misin?Ruhunun bu kadar örselenmesi, kalbinin sıkıştırılmasını daha ne kadar kaldırabilirsin ki?Ben kaldıramıyorum sen nasıl kaldıracaksın?Dün gece halimi gördün, sen bunlarla yüzleşmişsin.Ben ilk kez yüzleştim.Sen nasıl dayandın be?Ne olur benimle ol,birbirimize yardım edelim.Ben her şeyi senin istediğin gibi yapıcam.Odalara girmiyicem,işe  başlamana sesimi çıkartmayacağım,istersen yan odada sevişip sesini dinlet, istediğin her şeyi yap ama affet,seninle olayım.Cinsellikte istemiyorum,ayaklarının dibinde oturayım.Hiç bir şeyi başaramadım.Bana güvenmezsin artık, bana inanmazsın ki, 2 gün evimde misafir oldun ,misafiri getirdiğim duruma bak.Ben insan mıyım be?Ben adam mıyım?
6-)Ben senin her zaman yanındayım,yanında olmakta istiyorum.Şu anki durum her şeyi bombok etti, bir daha olmayacaksın farkındayım ama eğer inanırsan hala ben hep yanında olmak istiyorum, sana destek olmak istiyorum.Seni herşeyden çok istiyorum.Sen ol, sadece sen başka kimse olmasın.Ben sensiz nefes alamıyorum,ölüyorum Burcu…Seni çok ama çok seviyorum.Sevgime bari inan.Senin gidişin geçmeyecek, bir daha gelmeyeceksin.
7-)Benim planım şuydu…Seninle sevgili oluruz, sen işe dönmezsin, beraber bir ev tutarız,normal işlere gireriz, kazandığımız kadarını yeriz ve birbirimize olan sevgimiz her şeyin üstesinden gelir.Sen bana yaşama sevinci veriyorsun.Buradaki insanlar ağızlarından salyalar akıtan kuduz itler gibi senin geri dönmeni bekliyorlar.Kimse “ihtiyacı olmayan bu işi yapmaz” demiyor. Senin tenine başkaları duygusuzca dokunacak,istemesende yapacaksın.Keşke daha insan gibi olsaydım da bu durumları yaşamasaydık ve bana güvenseydin.Belki bu satırları kahkahalar atarak okuyup “salak” diyorsun.Ben senin o küçük kedi gibi gözlerini hiç unutmayacağım.Adını hiç unutmayacağım, yaşattıklarını hiç unutmayacağım.
8-)Eğer beraber olmayı başarabilseydik emin ol hiçbir şey kötü gitmezdi.Dün gece ki olay  her şeyi bombok etti  ve biliyorum beni asla ama asla affetmeyeceksin.Beni bir daha sevmeyeceksin.Ben sana ne kadar seni seviyorum desem de inanmayacaksın.Sana olan hislerimin bu denli kuvvetli olması seni de şaşırtıyordur belki ama ben seni çok sevdim gerçekten.Hayatıma giren hiçbir kadını sevmediğim kadar sevdim.Her şey seni sevdiğim içindi.Gerçekti, inanmadığım hiçbir sevgi sözcüğü söylemedim sana.Sen benim evlenmek istediğim, beraber yemek yapmak istediğim,çocuğumun annesi olmasını istediğim kadınsın.Buna gerçekten inanmasam söylemezdim.
Bu şimdi aklıma geldi.Bu da kendimi sana affettirmez, beni asla affetmeyeceğini, bir daha seni göremeyeceğimi biliyorum.Bana bir daha asla güvenmeyeceksin.Şimdi ben seninle tanıştığım zaman 15 Eylül diyordun.Tarih yaklaştıkça üstümdeki baskı arttı,baskı arttıkça senin odalarda ki cilveli konuşmalarına daha çok kafayı takmaya başladım.İki günde evden çıktığımda hemen oda açman ve bir şeyler paylaşman da baskıyı arttırdı.Bu kadar baskıyı kaldıramadım , sana yaptığım bir de itiraf vardı.Bunların hepsi bir araya geldi, alkolde üstüne tuz biber ekti ve her şey berbat oldu.Aslında biraz daha ilerleyebilseydik seni sevdiğim için görüşmeleri de görmezden gelmeye hazırdım.Çünkü insan sadece iyi günde sevmez ki, kötü günde de sever.Hep sever, daima sever.Ben seni her türlü seviyorum, sevmek istedim.Ama her şeyi yüzüme gözüme bulaştırdım.Burcu ne olur beraber olalım.Gözümün önünde istediğini yap, beni istediğin gibi aşağıla, istediğin gibi intikamını al, istediğin her şeyi yap ama affet,istediğin her işi yap, ama bağışla beni.Acımı dindir.Bir daha aynı şeyleri yapmayacağım.Buna ne kadar inanırsın bilemiyorum.Belki de başına bela olmayayım diye benimle böyle ayrıldın.Ve ben bir daha seni göremeyeceğimi biliyorum.Lütfen beni affet, sevgili olalım,evlenelim yine ne istersen yap, istediğin gibi cezalandır, istediğin her şeyi yap.Ben gerekirse antidepresan almaya başlarım, sesim sedam çıkmaz.İstediğin gibi aldat ama affet,evlen benimle.Sevgili olalım ne istiyorsan o olalım ama benimle ol.Ben sensiz yaşayamam.Kendimi hiç iyi hissetmiyorum,saçma sapan şeyler yazdığımın da farkındayım ama içimden böyle geliyor.Öyle bir açmazın içine girdim ki.Sana ne desem düzelir?Bu acı neyle geçer?Senin acın neyle diner?O korkuyu nasıl atarsın?Bunun için ne yapabilirim?Bana ne olur bir şans ver.Her şey senin istediğin gibi olsun.Sen benim her şeyimsin,sen herşeysin ya. Senden başkası yalan,senden başka kimse yok, olmasın.Sen benim dünyamsın.
Artık ne anlamı var, ne kadar ciddiye alırsın bilmiyorum ama senin için şiir yazdım.
SENİN YOKLUĞUN ÖLÜMDEN BETER
Evin her yerinde bir parçan var
Kalbimde adın,hafızamda kokun,tenimde sıcaklığın
Hiç silinmeyecek yerdesin
Senin yokluğuın ölümden beter
Ben sevemez senden başkası
İstemem zaten kimseyi
Sensin kalbimde adı yazılı
Senin yokluğun ölümden beter
Ölmek istiyorum sen yoksun diye
Soluğun yeter, olsan yanımda
Eğer affetmezsen beni;dünyada kalmasın bir parçam
Senin yokluğun ölümden beter
Ölüm mükafat olur benim gibi hayvana
Benim gibi birisi gelmemeli bu dünyaya
Seni nasıl kaybettim anlamadım hala
Senin yokluğun ölümden beter
Kısa sürede çok şey paylaştık
Seni hep yanımda istedim, kaybetmekten korktum
Gittikten sonra deliye döndüm
Senin yokluğun ölümden beter
Keşke daha önce tanısaydım seni
Belki olmazdım böyle deli
Sen benden gittin gideli
Senin yokluğun ölümden beter
Sen hayatımda yoksan yaşamak artık bana haram
Gülen gözlerini görememek ölümcül cezam
Bu mahpusluğun yok tahliyesi
Senin yokluğun ölümden beter
Yakında toprak olup gidicem
Giderken senin adını söyliyicem
Öldüğümde bari affet beni
Senin yokluğun ölümden beter
Bundan sonra gelirsin mezarıma
Yağmurlu havada gel ,kokumu çekersin doya doya
Beni hala seviyor musun?Baktım kağıtta yazdığına
Senin yokluğun ölümden beter
İsterdim seni kalbimin içine sokmayı
Kimse zarar veremesin sana orada hiç
Ne gelecekse bana gelsin,sen üzülme hiç
Senin yokluğun ölümden beter.
 Sensiz gülmez yüzüm artık benim
En sevdiğimdin şu hayatta, yerin çok derin
Kalbimi verdim sana ,sıcak günlerden birinde
Şimdi sen gittin ya bütün şehir ağlıyor
Senin yokluğun ölümden beter
Duymayacaksam sesini , görmeyeceksem yüzünü neye yarar bu beden?
Her gidiş biraz erkendir oysaki, edilmez sitem
Kimse sevemez beni senin gibi bir kere.
Senin yokluğun ölümden beter.
Sen açılmamış goncagülsün benim gönlümde
Hiç solmayacak bir çiçeksin  bahçemde
Ne  olur geri dön ve affet beni
Senin yokluğun ölümden beter.
Mezar taşıma adın yazılsın,senden ayrı kalmayayım öteki tarafta
Hiç yaşamadım seni tanımadan önce inan bana
Küçücük ellerinin aşığıydım unutma
Senin yokluğun ölümden beter
Yeter ki sen ol hayatımda istediğin gibi yaşat istediğin gibi öldür
Güldüreceksen yüzümü sen güldür
Hayatım darmadağın oldu gittiğin gündür
Senin yokluğun ölümden beter.
0 notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
Bu satırları Batı Karadenizin bir sahil kasabasında yazıyorum.Üzerimde olağanüstü bir romantizm var ve pencereden baktığımda gördüğüm insanların çıkarttığı sesler bana ulaşmıyor.Buna sevindiğimi söyleyebilirim.Keyfim yokken, düşük moddayken insanlara tahammülüm olmuyor.İşin doğrusunu söylemek gerekirse senin elini tutup,gözlerine bakıp,sesini duyduğum andan itibaren senden başkasına tahammülüm yok.Sadece senin sesin,senin gözlerin,senin kokun,senin ellerin,senin ayakların,senin yüzün olmalı.Gerisine gerek var mı?Boşa insan kalabalığı,yığınla insan…Güruh…  Ne gereği var ki? Ama sen öyle misin?narin, okyanus gibi dalgalı, güneş gibi sıcak, orman gibi karmaşık,gökyüzü gibi ferah,rüzgar gibi ürpertici,kasırga gibi teslim alan,tsunami gibi tüm duvarları yıkan…
Sen varsan her şey tamdır,tamamdır.Eksik yoktur ki…Sen her eksiği tamamlar,çirkini güzelleştirirsin…Sen olduğun zaman her yere anlam katarsın,kurumuş ağaçlar yeşerir,durgun nehirler çağlar,kış mevsimi yerini bahara bırakır sen güldüğünde.
Senin tenine dokunmak bence ibadetlerin en büyüğü…Gözlerinde seni tanımadan önce ki günlerimi sorgularken buluyorum kendimi. Aah ne güzel şey seninle aynı havayı teneffüs etmek,duygularında dalıp gitmek gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliğine.Kuşların cıvıltısı,ağaçların yaprakları bile daha anlamlı geliyor bana.Çünkü sen benim gönül gözümü açtın. Dabbetül Arz’dan korkmuyorum seni kaybetmekten korktuğum kadar.
Seninleyken ne olursa olsun,ne yaşarsak yaşayalım kendimi iyi hissediyorum.Varlığın içimi huzurla dolduruyor,gözlerinin kenarlarını bir martı kanadı gibi çevreleyen kaşların,karmaşık kirpiklerin bana farklı hissettiriyor.Sana böyle derin bir tutkuyla aşığım.Sahip olduğun nesnel ve nesnel olmayan tüm özelliklerinin hayranıyım.
Sen benim baskıladığım bilinçaltımda yatanları açığa çıkartıyorsun.Bunları başbaşayken açığa çıkartsan sorun yok,senden saklayacak bir şeyim de yok, ama çok üstüme geldiğinde egom,süperegoma baskı yapıyor,ben sustukça dozun yükseliyor ve bende sabırtaşı değilim.Ben aslında sana o anıda yaşatmak istemedim.Geçen gün konuşurken de olumsuz bir şey söylemedim. Tamam haklısın dedikçe özür diledikçe üstüme geldin.Buna rağmen standart olabilecek bir tepki verdiğimi düşünüyorum.Pazar günü olan olay seni kırdı incitti, bunu anlıyorum.Sana bunu yaşattığım için ayrı bir acı çekiyorum, seni kaybettiğimi düşününce ayrı bir acı çekiyorum. Sen diyorsun ki “ bu olayı toplum önünde yaşadım,seni toplum önünde rezil edeyim ki akıllan”.Tamam bana istediğini yap bu işi 6-7-8-10 gün sürdürdükçe ite köpeğe maskara oluyoruz.Kimse nezdinde saygınlığımız kalmayacak.Zaten 3-4 gündür her şeyi yaptın,Odalarda hırsın geçene kadar yap tabi,hakkın, egonu toparla.Bunu anlayıp saygı duyuyorum ama yeter ki affet.Beni en büyük ceza ile cezalandırdın.
Bunun ismi Sensizlik… SEN SİZ LİK.
Seni çok ama çok seviyorum.Her şeyi bilerek seninle beraber olmak istiyorum.Senin için katlanamayacağım hiçbir şey yok.İşin fiziki zihinsel boyutuna girmeye gerek yok.Mesleğini biliyordum, seninle cami avlusunda tanışmadık.Seven insan her şeye katlanır.Bir hata yaptım, defalarca özür diliyorum tekrar tekrar.İt oldum yalvardım,ayaklarına kapandım.Affet artık ne olur ben dersimi aldım.Sen benim ne kadar arkamda durursan , ne kadar senkronize ilerlersek ben o kadar güçlü durucam.İlk rüzgarda yıkılmayalım ne olur.Ben senden başka kimseyi istemiyorum ki.Benim yaptığım büyük hataydı, bir daha böyle şeyler olmayacak.Buna söz veriyorum.Bu olay odada olurken ilk zamanlarda GRİ’ye cevap verdiğin gibi “o benim, sen sakal falan kesemezsin” deyip susturup, odadan çıkıp beni arayıp “gel buraya diyip” telefonda ağzıma sıçıp ,geldiğimde de orada ağzıma sıçsaydın keşke.Ben bundan sonra senin dediğin gibi hareket edeceğim, her şeyi sen belirleyeceksin.Eğer yukarıda ki gibi yapsaydın insanlar senin benim yanımda olduğunu görür ona göre pozisyon alırlardı.Ben dersimi aldım, bana bir şans daha ver lütfen, ve her şeyi nasıl değiştirip düzelttiğimi gör.Ama ne olur odalarda beni hamamoğlanı durumuna düşürme.Ben böyle bir durumu ilk defa yaşıyorum,burada her yer mayın tarlası,ben mayına bastım,beni kurtarmanı bekliyorum.Artık nerelerde mayın var biliyorum,bir daha böyle bir şey olmaz,çünkü artık buna göre hareket edicem.Artık affet beni lütfen.
Ve şunu artık lütfen anla.zekana hayranım,  , insan olarak deli gibi seviyorum, kadın olarak deli gibi arzuluyorum,tavırlarına bayılıyorum.Seninle olan ilişkimiz sadece cinselliğe dayalı değil.Dediğim gibi duygular çok zor bulunuyor,herkesle aynı hissedemiyorsun,herkese aynı şeyleri hissedemiyorsun.En basitinden şuradan bakmanı istiyorum.Seninle aşkım canım yaparken 50 tane yorum yapıyorlardı beni delirtmek için,şimdi aramız bozuldu sesleri kesildi.Herkese istediklerini verdik çünkü.Ben çıplak ayakla boka bastım,hatalıydım,kabul ediyorum, eşeklik ettim, şerefsizlik ettim.Özür diliyorum.Bırak kırdığım yerleri tamir edeyim,birbirimizin yaralarını saralım.Birbirimize iyi geliyoruz,  o gün gözlerinin içi gülüyordu bana bakarken, ben de sana bakarken aynı şeyleri hissettim.hatırlasana ne kadar da çok gülmüştük.Ve ben senin bir söylediğine vuruldum “ben senin için geri dönmemeyi düşündüm”.
Sen kendi ağzınla söylemiştin, döndüğümde kızlar “bu aşk meşk işlerini bırak işine bak diyecek, ben yine kimseyi dinlemeyeceğim” diye.Lütfen bu sözü gerçekleştir.Bana bir şans ver.Aşkımızdan, aşktan,benden,bizden,hemen vazgeçme bana arkanı dönüp gitme, bütün her şeyi kuru bir elvedaya sığdırma. Sen yarın başladığında ben yine odalarda durmaya ve seninle olmaya devam edicem,ne söylerlerse söylesinler umurumda olmayacak.Çünkü bileceğim ki onlarla duygusuz beraber oluyorsun, bizim ise aramızda duygular var, aşkla,şehvetle,duygu ile sevişiyoruz.Ve gün gelip bittiğinde,seninle evlendiğimizde bu günleri hatırlamayacağız bile.Yaptığım hata büyük kabul ediyorum,arka tarafta ağzıma sıç, ara ara odada 5-10 dk ağzıma sıç, laf sok üstüme gel ama ileride bir arıza çıktığında “hoop alooo” diyebilecek kadar da gurur ve şeref bırak ki seni her ortamda savunabileyim, arkanda durabileyim.Bu da taşşakoğlanı demesinler.
Bak Arda ile sineme…Ardanın yazışmaları ortaya çıktı,4 gün küs kaldılar sonra yemeğe gidip düşman çatlattılar,bu durumu fazla uzatmak bizi etkiliyor.İti köpeği sevindiriyoruz,beceremediler,yürütemediler diyorlar.Bu odalarda bir duruşum var,ileride olumsuz bir olay olduğunda          “hop” diyebileyim ki tepkileri/olayları rahat rahat göğüsleyebilelim.Sen benimle ol ben her şeye dayanırım.Ben her durumda senin yanında olucam.
Ben perişanım,pişmanım,anamı siktin,ağzıma sıçtın artık dur lütfen.Bu mesajı sana kim attı bilmiyorum ama odada sen de anlattın bunu.Söylersen  nereden olabileceğini bulabilirim.Burcu ne olur bir daha düşmeyelim, mutlu olalım çok mutlu olalım. İkimizin de çektikleri yetmez mi? Neden bu mutluluğu birbirimizde bulmuşken bu şekilde bitirelim.Daha mutlu olmayı hak etmiyor muyuz?Sen de istemiyor musun her şeyi bırakmayı?Bir gün gelir herkes bırakmak ister,sen zaten başlamak istemiyorsun.Burcu beni affet,odalarda yine ölçülü şekilde aşkım canım yapalım, ama olumsuz bütün durumları perde arkasında konuşalım, başbaşa çözelim.Elin iki paralık adamlarını kadınlarını aramıza sokmayalım.Ben tamamen sana aitim,sana esir olmuş bir adamım.Seni herkesten her şeyden çok seviyor ve istiyorum.Görüşmeler başladığında da bunun işin olduğunu ve birbirimize duygularımız olduğunu bileceğim.
Benim tüm hayallerim seninle ilgili,hiçbir zaman yavaş yavaş başlamaz aşk.Çok hızlı olur,evrilir sevgi olur.İnsana yaşlandığında  cinsellik ya da güzellik değil iki kelime edebilecek,zor zamanında yanında olabilecek birisi lazım.Sen bana hasta olursan gelir refakatçin olurum demiştin.Ben senin başında günlerce aç susuz beklemeye razıyım.Birbirini tamamlayan,iyileştiren insanlarız,birbirimizde bunu bulduk,lütfen kaybetmeyelim.
Ben aynı hatayı tekrarlamayacağım,buna söz veriyorum.Bir daha ne mayına basıcam,ne buna benzer olaylar olacak söz veriyorum.Lütfen beni geçmişte yaptıklarımla yargılama,geçmiş gitmiş.Ben seninle yeniden varolmak,yeniden vücut bulmak istiyorum.Bırak bu boktan hayatta birbirimize tutunarak ilerleyelim,birbirimize arkadaş,sevgili,yoldaş,dost olalım.Geçmişi boşver, artık sen varsın.Sen varken benim gözüm kimseyi görmez.Ben seni hiçbir şekilde geçmişinle ya da gelecekteki durumunla yargılamayacağım.Bunu en baştan söyledim zaten.
Burada herkes aç köpek gibi senin geri dönmeni bekliyor.Ve ben şunu biliyorum ki kimse ihtiyacı olmasa buraya geri dönmez.Bu insanlar kötü insanlar, insanların mağduriyetlerinden faydalanıyorlar.Sen zaten bu durumu kotarabilmek için içki içiyorsun,dönmeyi istemediğini biliyorum.Ve dua ediyorum en az sürede ev alabilecek parayı kazan ve çıkta evlenelim diye.Benim seninle iki üç günlük değil  ömürlük hayallerim var.Sen benim yüzümü güldürdün,kalbime dokunan tek kadınsın,hayatımda ki en büyük sırrı sana verdim.Yaralarımız aynı,hastalıklarımız aynı,dilimiz aynı…Birbirimizi farklı yönlerimizle tamamlıyoruz.Bundan sonra küçük çapta aşkım,canım cicim dışında hiçbir şekilde özelimizi odalarda konuşmayalım.Mesela ardalar bunu çok iyi ayarlıyor,biz de öyle yapalım.Sen benim için çok kıymetlisin.Seni dünya üzerinde ki hiçbir kadına değişmem.
Seninle yapmak istediğim o kadar çok şey var ki;tekneyle denize açılmak,kartopu oynamak,bulaşıkları makinaya yerleştirirken tabakları kırmak,bana bir şeyler fırlattığın bir kavgadan sonra vahşice ama duygusal bir şekilde sevişmek,market alışverişi yapmak,sinemada o film mi bu film mi kavgası etmek,rakı içip bardağı tabağı kırmak,sabah yüzüme su döküp uyandırman,beraber yurtdışına gitmek,vücudundan bir şeyler yemek,sana oje sürmek,iç çamaşırı alışverişi yapmak,eve girer girmez kapıda sevişmek,karavanla gezmek,içip içip çırılçıplak denize girmek,yemek yaparken yakmak,bir buğday tarlasında çırılçıplak fotoğraflar çekinmek,bunlar gibi bir çok hayalim var  ve hepsini seninle yaşamak istiyorum.Seni kollarıma alıp masal anlatarak uyutmak,sabah senden önce uyanıp uyuyuşunu izlemek…
Seni gerçekten çok farklı duygularla ve çok farklı bir tutkuyla seviyorum buna emin olabilirsin.Birbirimizi bu kadar geç bulup bu kadar erken kaybetmeyelim.Bugün düşünmek için baya zamanım oldu ve bazı şeyler kafamda daha da netleşti.Şöyle izah etmek isterim.
Bu güne kadar olan ilişkilerimde karşımdakinin duygularını hep cımbızla,döne dolaşa ağızlarından aldım,hiç kimse bana senin gibi aşkla bakmadı,kimse yüzüme senin dokunduğun gibi dokunmadı.Hiç bir kadın eliyle bir şeyler yedirmedi bana.Senin gibi her şeyi açık seçik ortada olan, duygularını korkmadan dile getiren,isyanını dile getiren başka bir kadın tanımadım ben.O Gece geldiğimde de beni tokatlayıp,sinirden bağırırken falan farkında değildim…Yeni yeni kafam yerine geliyor ya da geliyordur umarım…Şunu anladım…Bir insan değer vermese,içinde bir duygusu olmasa bu kadar bozulup sinirlenmez, hırsını çıkartmaz.Sonra arabada bana “ben senin için dönmemeyi düşündüm” demiştin.Bu da benim için çok çok büyük bir etken.Ben zaten seni çok seviyordum şimdi daha çok seviyorum, çok aşıktım şimdi daha da fazla aşığım.Eskiden elini hiç bırakmamak istiyordum şimdi kalbini avuçlarıma alıp kırmamak için öyle bir yere koymak istiyorum ki bunu kelimelerle ifade edemem…Ben yıllarca değmeyecek insanları mutlu etmeye çalıştım,ailemde de ilişkilerimde de böyle tipler çoğunlukta.Ve şunu anladım ki biz birbirimizi çok mutlu ederiz. O gün geldiğinde bu şehirden giderken “hassiktir lan” diyebiliriz.Bunu başarabiliriz.Bunu başarırız, bunu yaparız.Sen ol, sadece sen…Ben her şeyi başarırım.Birlikte her şeyi başarırız, sadece birlikte olalım.Belki zorlanırız biraz, belki yıpranırız, belki beraber oturur ağlarız ama geçer.Sen yanımda ol, senin sevgin olsun, gözlerin olsun,sesin olsun.Her şeye dayanılır be. Her şey bittiğinde ben seninle olucam ya,sen bana geleceksin ya,ben sana koşucam ya… Fırtına dindiğinde biz hayatta kalıcaz, ben yine saçlarını kulaklarının arkasına doğru itip seni alnından öpücem,gece başını göğüsüme koyacaksın ve sana masal anlatıcam.Beraber rakı içicez,sonra kafamız iyi olunca masayı devirip sallana sallana gidip zıbarıp yatıcaz.Ertesi gün birbirimize küfür ede ede toplayacağız dağıttıklarımızı.Ev halini görücem,sabah uyandığında saçlarının dağınıklığını.
Buradayken şunu fark ettim, Pazar gününden beri seninle telefonda konuşmuyoruz.Sesini özlemişim.Eski mesajları dinlemek için interneti açtım sesini duydum ve kapattım.Sesini duyamamak, seni bir daha görememe ihtimali , kaybetme ihtimali her şeyden beter.Nefessiz kalmak gibi.Nefessiz kalırsam bir süre sonra ölürüm sanırım.
Ben Pazar gününden sonra bir kere aynaya baktım ve yüzümde çamur gördüm, o zamandan beri aynaya bakmıyorum.Bu sabahta yüzüm öyledir sanırım…Babamın mezarına gittim biraz onunla dertleştim..Öyle işte,evde durmak istemedim kendimi yola vurmak istedim, belki arabaya dikkatimi veririm dedim.Hala arabayı bariyerlere vurma fikri kafamda.Çok kaliteli ölüm değil mi?Bana yakışır…Yüksek süratle giden araba bariyerlere vurdu ve içinde ki yolcu hayatını kaybetti…Yüksek var, sürat var,hayatını kaybetti var.Sadece “hayatını” kısmı yanlış. Benim seni tanıyana kadar babamla olan dönemler hariç bir hayatım olmamış… Ne garip değil mi dünyada birbirinden habersiz şekilde yaşayan iki farklı insan çok çok küçük farklarla aynı hayatları yaşayıp aynı acılardan geçmiş olabiliyorlar.Bir süre sonra kader onları bir şekilde bir araya getiriyor.Hiç bir şeyde dine diyanete kadere falan inanmasam da seninle karşılaşmamı ilahi bir mekanizma dışında bir şeye bağlayamıyorum.
Sen tüm tabuları yıkarken yeni inançlar oluşturabilen bir kadınsın.Senin her zerrene, her fikrine hayranım  düşünüşünü seviyorum.Burcu bazen çok hızlı konuşuyorsun bana hiç söz hakkı tanımıyorsun o zaman çok kızıyorum.Ama uzun uzun telefonda konuştuğumuz zamanlarda ki gibi karşılıklı dinleyerek konuştuğumuzda seninle konuşmaya doyum olmuyor, ya da şarkı söylediğinde….Sen konuş ama bağırmadan konuş ve ne söylersen söyle ben dinlerim onu.Çünkü bağırdığın zaman senin ahengi azalıyor, oysa ki bu güne kadar duyduğum en güzel ses seninki… Ve bugün şunu düşündüm “ben kime ne iyilik yaptım da benim karşıma seni çıkarttı?”… Ya sen nesin?Nasıl bir şeysin?Bana ne yaptın böyle?Ben tam bir aşk adamı oldum çıktım ama sapıklığım da hala bonus olarak duruyor.Seninle pek çok konuda dillerimiz aynı, seks dilimiz aynı…Ve bana şunu çok iyi öğrettin.Her şey para demek değil…Benimle para muhabbeti yapma dedin.Bana araba aldılar,ben o adamı yine sevmedim dedin.Senin sevginin ne kadar büyük bir şey olduğunu orada anladım.İşte tüm bunları kaybetmek istemiyorum, seni kaybetmek istemiyorum.Sorun para değilse gel evlenelim.Mutlu oluruz çok mutlu oluruz.Bizim gibi başına buyruk,dik kafalı tiplerin mutluluğu birbirlerinde saklı , ben böyle inanıyorum.
Dostoyevski ‘den iki alıntı yapmak istiyorum.Diyor ki ; Aslında insanı en çok acıtan şey ;hayal kırıklıkları değildir.Yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır” ve “Bil ki;insanın değerini  varlığı değil yokluğu gösterir.Unutma,yokluğu bir şey değiştirmeyenin varlığı gereksizdir”.
İkisine de inanıyorum,ikisi de bize cuk oturan sözler.Hayalkırıklıkları yaşadık ve yaşadıklarımız artık yetsin istiyorum.Buna dur demek istiyorum.Bırak ne kadar mutlu olacaksak o kadar mutlu olalım,en azından hayatımızın bir döneminde mutlu olmuş olalım.Bu dünyaya dert keder çekmeye gelmedik.Bunu başarmamız mümkün her şey senin evet demene bakar.Ben yarın evlenmeye hazırım.Hiç uzatmadan hemen hemen. Ya da sen ne zaman istersen evlenebiliriz.Ben seni hep yanımda görmek ve yanında olmak istiyorum.Yaşayabileceğimiz mutluluklarımız var , lütfen izin ver mutlu olalım.Mutlu olmak bizim de hakkımız,her şey mümkünken bunu kaybetmeden mutlu olalım.Bu sözü gerçekleştirelim,evimizin bir köşesine asalım.Seninle evli olsak ne güzel kitaplığımız olur bir sürü kitap.Sen zaten içinde olduğun her yeri güzelleştirirsin,her şeye değer katarsın.
Burcu ben senin değerini biliyordum zaten ama yokluğunda değerini milyonlarca kat  fazla anladım, sen beni yokluğunla terbiye ettin ne olur dur artık.Tamam,ben her şeyin farkına vardım.Bir daha böyle bir şey olmayacak odalara da girmeyeceğim.,gerekirse kapatıcam hiç problem değil.Hiç bir şey senden değerli,senden aziz değil.Ben senin yokluğunun neler değiştirebildiğini gördüm,ben sensiz çok mutsuz ve kötü hissettim.Senin sesine o kadar alışmışım ki,seni öyle içselleştirip sevmişim ki  yokluğun beni köpek etti.Ne olur dön artık, lütfen.
Bu arada sigaram azaldı,içkim bitti, saat ilerledi biraz uyku bastırdı.Bir kaç saat yatıp uyandığımda tekrar yazacağım.Biraz uyudum ve büyük bir baş ağrısı ile uyandım.Seni rüyamda gördüm,yüzün gülüyordu, konuşuyorduk.Umarım bu rüya gerçek olur.Üstünde siyah bir tişört altında gri bir kot pantolon ve siyah ayakkabılar vardı, saçların uzamıştı,aramız iyiydi.Uyanır uyanmaz aklıma gelenleri yazmak istiyorum. Bizim birbirimize hislerimiz çok yoğun,eğer öyle olmasaydı ben bu kadar derbeder olmazdım, o saatte dışarı çıkıp yanıma gelmezdin,geldiğimde sen benim ağzıma sıçmazdın,bu kadar kırılmazdın,bana tekme tokat girişmezdin.Bunu anladım, gerçekten birbirimize hislerimiz çok yoğun ve lütfen bunu böyle bitirmeyelim bu kadar gerçek bu kadar güzel bir şeyi bulmuşken kaybetmeyelim.
Ben senin vicdanlı tarafını 4 Ağustosta vicdansız tarafını ise 14 ağustosta gördüm.Ve anladım ki sen beni çok seviyorsun, ben de seni  her şeyden çok seviyorum.İşte bende tam böyle bir sevilme istiyordum.Ben artık aşk acısı çekmek için çok yaşlıyım,senin bende ki yerin,önemin çok ayrı.Bana daha fazla acı çektirme ne olur.Ben hatalıyım, tüm kalbimle tüm içtenliğimle özür dilerim.Benim kalbim artık sensizliği kaldırmıyor.
Benim için sen her şeyden önemlisin, seni herşeyden herkesten daha çok seviyorum,bu sensizlik benim en büyük cezam oldu, seni istiyorum.Lütfen bana affettiğini söyle gerçekten bütün dünya dilleri de dahil olmak üzere duymak istediğim tek kelime seni affettim…Beni affet. 29 harfin ve dünyada ki tüm harflerin oluşturmasını beklediğim tek cümle bu.Ne olur beni affet.Bu arada hislerimi twittera yansıttığımdan beri şunu anladım.Herkes bizim ayrılmamızı bir şekilde sekteye uğramamızı bekliyormuş.Erkekler “bu herif bu kızı nasıl kaptı” düşüncesindeyken, kadınlar bu acaba bu aşka layık mı? Ya da neden o ? diye düşünüyorlar sanırım.Ve kimsenin bırakmak gibi niyeti yok, onlar bu işten memnunlar, mutlulular.Çünkü bir şekilde dışlandık.Belki sen bunu aynı camiada olduğun için fazla anlamadın ama ben bunu keskin çizgilerle anladım.Sana yapılan ev olayı ayrı bir durum , bana yaptıkları ayrı bir durum.Bunları  aşmak için benim değişmem lazım, birbirimizle aynı duygularla ve senkronize şekilde yürümemiz lazım.Milletin ağzına sakız olduk,çok büyülü bir şey yaşıyoruz ve bunu bizim dışımızda çomaklamak isteyenler var.Bende gittim salak gibi ellerine koz verdim.Aynı şeyleri bir daha tekrar etmeyeceğim , buna söz veriyorum.Zaten odalara girmem artık,girmek istersem de kendim bir oda açarım 1*2 kişi gelir oturur laflarım.Girmesem de olur,girsem de olur fark etmez bana.Sen ol da gerisi mühim değil.Bazı şeyleri yazmakla olmuyor yüz yüze ya da telefonda konuşmak lazım.Ve ben sen gidersen ne yaparımdan başka bir şey düşünemiyorum.
Karşımda deniz kenarında bir kaya var,sabit,belli ki uzun süredir orada, oval bir şekil almış.Belli ki  yüzyıllardır vuran hoyrat dalgalar,sert esen rüzgarlar o kayayı şekillendirmiş,sivri köşelerini törpülemiş,kaygan ve oval bir hale bürünmüş ama bu onun kaya olduğu gerçeğini değiştirmiyor.Acaba dalgalar bize güzel gelirken kayayı cezalandırıyor mu?Yoksa doğanın doğal akışı mı?İkisinin aynı anda olması mümkünken olmaması da mümkün değil mi?Kendimi oradaki kayaya benzettim , seni ise dalgalara ve rüzgara.Sen beni  epey şekillendirdin,hala sivri köşelerim var ,senin de var.Bunları zamanla ovalleştirip törpüleyeceğimizi düşünüyorum.Taa ki mevsim değişene kadar,dalgaların hızı azalana kadar…Ne olur artık hızını azalt.Senin her vuruşun canımı çok yakıyor,ben herkesten her şeyden vazgeçmiştim zaten… özür dilerim hata yaptım. Benim cezamı bitir,beni azad et ve bana dön artık ne olursun.Bırak  mutlu olalım, ileride “acaba şurada böyle yapsam mutlu olur muyduk?” demek yerine mutlu olalım.Bırak yaşayalım ve görelim.Ben böyle salakça bir şey yüzünden seni kaybetmek istemiyorum.
Bu gün 18 ağustos 2022… Her şey yolunda gitseydi ben şu saatlerde seni almış,kahvaltı ediyor olacaktık.Çok güzel zaman geçirecektik.Sevişmeyi falan bir kenara bırak.Ben seni dizime yatırıp saçlarını okşayacaktım, yanaklarına dokunup burnunun üstünde parmaklarımı gezdirecektim,yavaşça dudaklarını öpüp, elini ellerimin arasına alıp yavaşça avuç içlerini öpecektim.Aynı ortamda aynı havayı teneffüs edecektik.İlk beraberliğimizi yaşayacaktık… Her şey berbat oldu,sen kırıldın,ben dağıldım.Sen bana dön de , daha iyisini yaparız,daha uzun süreli yaparız.Hep hayatımda ol da , her günümüz böyle geçmese de buna yakın geçmesi için elimden gelen çabayı göstereceğim.Buna kuşkun olmasın.
Seninle ilgili bazı konularda jetonum geç düşüyor,ben normalde kadınları çözer,istediklerini verirdim ama sende durum farklı.Sen o gün arabada karasuya giderken ayıktın,beni öptün,elimi tuttun.Duyguların gerçek.Ben bunu şimdi anlıyorum.Ne kadar aptalım.14’ünde geldiğimde gece karanlıkta çıkamıyordun ve çıktın.Değer veriyorsun, seviyorsun ve onun için bana tekme tokat giriştin.Ben bunu kaybedemem, ben bu sevgiyi de sana vereceğimi de bu şekilde kaybedemem.Lütfen bize bir şans daha ver.Her şeyi beraber yapalım,bırak seni sonsuza kadar seveyim.Benim sana olan aşkım hiç bitmeyecek bunu biliyorum.Senden rica ediyorum , sana yalvarıyorum beni daha fazla eğip bükme, lütfen beni affet.Ben hatamı anladım.Bana verilebilecek en büyük ceza sensizlikti,dersimi aldım.
Ben şunun bilincindeyim.Senin bir evin olsaydı bir şekilde yaşar tekrar geri dönmezdin.Şimdi bir ev almak istiyorsun ve ondan dönüyorsun.Çünkü zamanın ilerlediğini farkındasın.Kendini bir şekilde garantiye alman lazım, insanın bir evi olduktan sonra içerisinde bir şekilde yaşar , hayatta kalır.Bunu yaptıktan sonra bırakacağını anlayabiliyorum.Söylemlerin de bunu gösteriyor.Bana “ben tiyatrocuyum hayatta rol yapıyorum, orada da rol yapıyorum, sevişebilmek için içiyorum” derken samimiydin.Ben alkollü bir insanın söylediklerinin doğru olduğuna inanırım.O gece söylediğin “ben senin için dönmemeyi düşündüm”sözü de doğruydu.Karasu da yüzüme dokunup gözlerime bakamadığın zaman ki hislerin de doğruydu.Bu kadar dalgalı bir ruh ali içerisinde olman bunları anlamamı zorlaştırsa da anladım.Sana çok büyük saygı duymakla beraber , aşkımın büyüklüğünü anlatmaya ise kelimeler yetmiyor.İçerisinde olacağımız duruma nasıl dayanacağımı biliyorum, bununla ilgili savunma mekanizmam hazır,kadınlarla ilgili savunma mekanizmam hazır,senin üstünden gelebilecek durumlara karşı savunma mekanizmam hazır.Tek istediğim şey uyumlu olalım, birbirimizi destekleyelim.Ben nelere dayanmışım senin için bunlara da dayanırım.Çünkü bu senin hayatın ve geleceğin için çok önemli.Tekrara düşmek istemiyorum.Sen bana hislerinle geleceksin,her şey gerçek olacak ve ben bunu bilicem.Bunu bilmek bana yeter.Senin tarafından sevilmek…Bu her şeyi aşar biliyor musun?Gözlerinin içine baktığımda her şeyi unutacağımı biliyorum,seninle uyurken her şeyi unutacağımı biliyorum.Her şeyin yalan sadece senin gerçek olduğunu,birbirimizi sevdiğimizi bilmek her sorunun üstesinden gelecek.Ayrıca ben zaten sevdiğim insanlar için her şeye dayanabilen bir yapıdayım.Ve arda bana bu konuda çok destek oldu, çok konuştuk.O da destek olacak,bende her şeyin farkında olacağım.Sonuçta sınırlı zaman ve illa ki geçecek.Babam öleli 10 seneyi geçmiş.3650 günü devirmişim.Ömür bitiyor sayılı gün de biter.Her şey bittiğinde,fırtına dindiğinde ortalık toz dumanken oradan yine biz çıkalım istiyorum.El ele, göz göze, sevgiyle , aşkla.Birbirimizde her şeyi unutacağımıza eminim.Şarkıda söylediği gibi “hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar , hiç kimseyi istemedim seni istediğim kadar…Sen de başını alıp gitme ne olur.Ne olur tut ellerimi…”
Gitme ya ne olur gitme,seni çok seviyorum.Karakterine,fikirlerine,tarzına,gülüşüne,bedenine,her şeyine aşığım.Sadece sen ol , başka kimse olmasın.Başkalarının ne önemi var ki?
Artık geri dön ne olur, beraber olalım, sevgili olalım.Ben senden vazgeçmem, senin için her şeye dayanırım, herşeye katlanırım.Lütfen affet, bunu duymak istiyorum bir daha böyle bir durumla karşılaşmayacağız.Ben zaten odalara girme işini komple bırakıcam.Ara ara gelir takılırım.Bize bir şans ver, bize yol ver.İleride açacağımız bembeyaz sayfayı beraber yazacağımızı bil.Sadece bizim istediklerimiz olacak.
Kafam çok dolu ve artık beynim patlamak üzere o yüzden konuları kronolojik olarak birbirine bağlayamıyorum.Bu yüzden kusura bakma.Biraz dağınık oluyor ama umarım hislerimi,içimden geçenleri doğru şekilde anlatabiliyorumdur.Sana bir gerçekten bahsetmek istiyorum.
Senin hiç korkmaman lazım, ben senden gitmem, gidemem.Seni çok seviyorum ve gitmenden korkuyorum ama senin de terk edilme korkun var.Şunu söylemek istiyorum. Benim seni terk etmemden nasıl korkuyorsan onu sonsuz bir sayıyla çarp.Ben bu korkuyu yaşıyorum.Ya giderse, ya unutursa,ya bıkarsa.Ya tanıdığı halimi değiştirdikçe beni karaktersiz sanıp bir gün sıkılırsa.Tamam beni törpüle ama bazı taraflarım kalsın ki beni sevmeye devam edebilesin.Ama aldatma konusunda emin ol , böyle bir şey olmayacak.Ben seni aldatmam, aldatamam böyle bir şey yapamam.Hiç bir kadını hiçbir teni senin kadar istemiyorum.
Necip Fazıl’ı hiç sevmem ama bir şiiri şu anda benim içerisinde bulunduğum duruma çok uyuyor.
Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar.
Seni baharın gelişi gibi,çocuğu olamayacak bir ailenin çocuk beklediği gibi,güneşin doğuşu gibi,dalgaların kıyıya ulaşmayı beklediği gibi,akşam sefasının açılmak için akşamüstünü beklediği gibi,dindarın ibadet etmek için ezanı beklediği gibi,ölümü bekler gibi bekliyorum.Sen gel, her şey yeniden başlasın.Çorak toprak gibi olan kalbim suya doysun,dallarıma yeniden bahar gelsin,kuşların cıvıltısını tekrar duyabileyim,sen gittiğinden beri her şey rengini yitirdi, her şey siyah beyaz.Şarkıların,kelimelerin hiçbir anlamı yok sana yazılmadığı sürece.Ben Cemal Süreya değilim, seni kuşlar uçtuğu için sevmiyorum.Kuşların uçtuğunu,doğada başka renklerin olduğunu,suyun aktığı yerin rengine büründüğünü,gökyüzünün özgürlük olduğunu görmemi sağladığın için seviyorum.Seni sadece sen olduğun için , birkaç saatte bana kattıkların için seviyorum.İlk defa gülebildiğim için seviyorum.Gözlerime öyle baktığın için, bakarken gözlerini kaçırdığın için,utandığın için…İki farklı Burcunun ikisini de seviyorum.
Sorduğunun sorunun cevabı ise ben sana yazan adamım.Mert ÇELİK bu satırları yazan adam.Sadece buna inan.İçimde her şeyden azar azar var.Ama en çok senin sevgin var,ama hiçbir şeyim de senin kadar az olmadı.Bana çok ol,benim çok’um ol.Hep sen ol, başka kimse olmasın.Sen varsan kimsenin bir değeri yok gözümde, sana tapıyorum. Sen gittiğinden beri sokakta gördüğüm herkesi çevirip “nasıl düzelir,ne olur geri dönsün,bir çare bulun” diye sormak istiyorum.Ben dersimi aldım, dur artık lütfen dur,ne olur geri dön.İki insanın farklı bedenlerde aynı şeyleri hissetmesi ne tuhaf değil mi?Ben burada acı çekiyorum,sen farklı bir şehirde aynı acıyı çekiyorsun.Ben bu çektirdiğim acıyı telafi edicem, bu günü hatırlamayacağız bile, benim acımın son bulması için ise senin gelmen gerekiyor.Gel de acımı dindir, bitsin bu ayrılık…Sen varken uçuyordum,ayaklarım yere basmıyordu, o kadar mutluydum ki anlatamam.Her şey mükemmel gidiyordu oysaki, bu güzelliğin bozulmasını istemiyorum.O kadar büyülü bir şey yakaladık ki lütfen bunu kaybetmeyelim,sen gitme…Kal ne olur kal…Beni affet ve sonra ne yaparsan yap.Yüreğimi senin kadar dalgalandıran ve durultan,coşturan ve sükuna erdiren bir başkası olmadı bugüne kadar.Hiç kimseye sana hissettiğim tutkuyu hissetmedim.Dönüp dolaşıp aynı şeyleri yazdığımı fark ettim.Aklım sende,damarımda akan kandan,aldığım nefese kadar seni düşünüyorum.Vücudumda ki her gözenekten senin terinin girmesini istiyorum, sana bulanmak istiyorum,senden başka bir şey istemiyorum, kimseyi istemiyorum.Bu dünyada sadece sen ve ben varız.Böyle hissediyorum.Artık affet beni lütfen ne olur.Bu hasrete daha fazla dayanamıyorum,sensiz olmak istemiyorum.110 saattir seninle iletişimimiz çok bozuk ve bu süre makul bir süre değil,seninle her zaman düzgün bir iletişim isterken bu duruma düşmek çok acı verici.Acımı dindir,merhamet et.Beni de beslediğin kediler gibi düşün bir şeyi kırdıklarında kızıyorsun ama sokağa atmıyorsun.Lütfen beni affet, sen yokken saçak altında kalmış ıslak kedi yavrusu gibi hissediyorum.Bir daha hiçbir şeyi kırmayacağım,bana arkanı dönme,seni çok seviyorum,sana deli gibi aşığım.
Aşkımıza,bize,kendine,bana bir şans daha ver. Çok mutlu olalım, bunu hak ediyoruz,bizde mutlu olalım ne olur.Burcu sensiz çok mutsuz,yalnız,güçsüz ve çaresiz hissediyorum,seni böyle aptalca bir durumdan dolayı kaybetmek istemiyorum.Sen benim her şeyimsin ve hep öyle kalacaksın.Benim eski hallerimi Arda’ya sor,eskiden  iğrenç bir adamdım,sen beni yavaş yavaş adam ediyorsun.36 yaşındayım ve hala beni adam ediyorsun.Ben adam olmaya karar verdim, yeter ki sen ol.Senin gibi bir kadınla beraber olmanın ağırlığını sorumluluğunu taşıyacağıma emin olabilirsin.Her şey değişecek.
Sen söylemiştin “sevilmek için seks yapıyorum” demiştin…Ben seninle hiç seks yapmadan seni sevdim,benim seni sevmem için buna gerek yok.Seni sevdiğim için muhteşem şeyler yaşıyoruz,ve bütün sevişmelerimiz bu duygu yoğunluğunda olacak, seni asla ama asla hiçbir konuda incitmeyeceğim.Cinsellikte ortak dili konuşuyor olmamız bizi sevgiden azade etmiyor,bizim sevgi dilimiz de cinsellik dilimizde var.Hepsinin karmasıyla ortaya muhteşem bir şey çıkıyor.Ben seninle hiç seks yapmasaydım da sevmeye devam ederdim.Sevişince bitecek dediğin şey bitmiyor işte.
Burcu lütfen aşkımıza bir şans daha ver.Burada yazan Mert ÇELİK gerçek, sana olan aşkım gerçek,bugüne kadar söylediğim her şey gerçek, gözlerine bakarken,ellerini tutarken hissettiklerim gerçek.Karasu da yakaladığımız mutluluk gerçek,onu kaybetmek istemiyorum.Bugüne kadar ikimizde böyle bir şey yaşamadık buna eminim.Beni affet,acımı dindir,benim sana olan sevgim çok büyük.Bırak bütün sevgimi sana akıtayım.
Burcu sesini,kokunu,ellerini,yüzünü,gözlerini,dişlerini,burnunu,bakışını özledim.Beni affet,lütfen bize bir şans daha ver.Beni bu halde koyup gitme.Birbirimizi tamamlayalım,büyütelim.Bak bir insan birini sevmek isterse küçük bir şeyi alır büyütür ve sever,eğer sevmek istemiyorsa dünyaları ayağının altına sersen sevmez.Biz bunu yakaladık, bu yaşadığımız devirde böyle masalsı kaç hikaye olabilir ki?Ben seni çok seviyorum lütfen beni affet.Aşkımıza devam edelim.Seni bir daha kırmayacağım, üzmeyeceğim.SENİ ÇOK SEVİYORUM.LÜTFEN BENİ AFFET KADIN…BENİ BAĞIŞLA AŞKIM.ACIMI DİNDİR KADINIM.
1 note · View note
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
Ben  sevmeyi ve sonra da terk edilip acı içinde bırakılmayı bilirim,yalnızlığı bilirim,kaybetmekten korktuğum için bildiğim tek şey yalnızlıktır.Başım sıkışınca oraya sığınırım.Bugüne kadar sevdiğim herkes gitti,senin gitmeni istemiyordum gitmemen için ne yapacağımı şaşırdım,ve sende gittin.Seni de kaybettim, seni kaybetmekten ölesiye korkuyordum.Sonunda başardım gittin işte yoksun, bir daha olacak mısın bilmiyorum.Bir daha seni göremeyeceğim, bir daha sesini duyup yüzünü avuçlarımın arasına alıp yüzüne doya doya bakamayacağım,sıcak avuç içlerini öpemeyeceğim,elini tutup yürüyemeyeceğim.Seni yaralı olduğun yerden kırdım allah belamı versin..Senin ne kadar zor bir karar verdiğini biliyorum, benim gibi bir adama karşı aldığın tepkilere rağmen arkamda durdun .Şunu adım gibi biliyorum  ne söylesem yediğim boku affetmeyeceksin, ne söylesem kar etmeyecek.Büyük şerefsizlik yaptım.Hatamı yanlışımı biliyorum.Düzeltebilmek için çırpınıyorum.
Şimdi böyle yapan yarın ne yapar, daha ileride daha çok ilerlediğimizde bunu yaparsa nasıl katlanırım diyorsun? Keşke yarın olsa, keşke beni affetsen ve ben bunların hiç birini yapmasam, çok mutlu olsak.Sen hep yanı başımda olsan, dizimin dibinde olsan.Böyle bir şey olursa ben kendimden eminim sana bir daha bu ve buna benzer şeyler yaşatmayacağım.Bak sana söz veriyorum bir daha bu tip şeylerle karşılaşmayacağız, her şeyi yapacağım.Listeye kimseyi kabul etmeyeceğim, sana her zaman konum göndericem dm kutusu göndericem.Güvenini sağlayana kadar hesap şifrelerini de sana verebilirim.
Bizim ilişkiye başladığımız yer bir mayın tarlası,bir mayından kaçarken diğerine basabiliyoruz.Ben kaçarken yine önüme bir mayın attılar ve üstüne bastım,ayağımı çekersem patlayacağım.Lütfen buna izin verme beni kurtar.Bizim ilişkimiz normal dinamiklere sahip olsaydı böyle bir durumla karşılaşma olasılığımız %0dı..Çünkü ben  arayışta olan bir insan değilim.Bilakis ben beraber yaşlanacağım ,ruhuna hitap edebileceğim,sevgimi anlayan ve bunu hak eden bir kadın arıyordum ve buldum.O yüzden bana bir şans daha ver lütfen.Ama burası mayın tarlası, ben gittim çıplak aya boka bastım, bunu biliyorum.Niyetim götümü kurtarmak değil, seni kaybetmemek.Sen olmadıktan sonra benim ne önemim var ki? Sen kal, hiçbir şey hiç kimse olmasın.Senin olman bana yeter,sen benim için her şeyden herkesten değerlisin.Kızım kim olursa olsun kimse sen değil.Sen herkesten farklısın, herkesten özelsin.Senin gibi bir hazine bulmuşum, bir daha aynı boku yer miyim?Zaten ben bundan sonra yapacağımı biliyorum. DM’leri kapatıcam, numaramı verdiklerimden numaramı silmelerini istiyicem.Gerekirse herkese tek tek mesaj atıcam, benim sizinle işim gücüm yok benden uzak durun diye.Bu belki gerizekalıca bir hareket olacak ama tüm bunları yapıcam. Tamam kendime güveniyorum ama tekrar böyle bir duruma düşmemek için,seni kaybetmemek için her türlü gerizekalılığı da akıllılığı da önlemi de yapmak zorundayım.Çünkü sen benim egomdan ya da burada ki karizmamdan çok daha değerli ve önemlisin.Senin onurun,gururun ,duyguların, hissettiklerin benim için her şeyden önemli.
Bak Burcucum, yakaladığımız duygular kolay bulunmuyor.Herkese aynı hissedemiyorsun, herkesle aynı hissedemiyorsun. Bu duyguların kıymetini bilelim lütfen, ben seni kaybettiğim için bu kıymeti vermedim, sana değer veriyordum zaten, Sen benim için ömrümün sonuna kadar değerli olacaksın.Bir anlık gaflet,delalet, gerizekalılık,sığırlık,amcık ağızlılık yaptım.Tekrara düşmek istemem ama senin üstüne ve erkeklerden gelecek şeylere o kadar plan yaptım ve duvar ördüm ki atılan ilk zarfı yedim.Çünkü ben aşık olunca aklımı mantığımı kaybediyorum.Sana ne kadar aşıksam komple kendimi kaybettim,aklım fikrim hiç yerinde değil.Tekrar tekrar altını çiziyorum,yaptığım yanlışın bahanesi olmaz,ya ara bağır çağır, ağzıma sıç,içini boşalt.Ben de hakkımı alayım,ne olursa olsun içine atma.Benimde içimde bir sürü şey var yazıp rahatlıyorum.Ama hala kalbimde senin iyileştirmek için dokunduğun yer acıyor.Senin de aynı şeyleri hissettiğini biliyorum.Bırak hatamı telafi edeyim,daha da güzelini yaşayalım,daha da mutlu olalım.Bırak daha iyi olalım lütfen bana bir şans ver.Seni çok seviyorum, sana çok aşığım bırak daha fazla seveyim,bırak daha fazla aşık olayım.Her şeyim ol,daha çok şeyim ol.Seni kırdığım için acı çekiyorum.Derdim kendi götümü kurtarmak değil.
Seninle fırtınalı bir şeyler yaşayacağımızı biliyordum ama ilk esintide yıkılacağımızı düşünmüyordum.Ben senin yaptığın fedakarlıkların farkındayım,sektöre geri dönsen para kaybedeceksin buna rağmen olur dedin,insanlara güvenmiyordun bana güvenmek istedin,güvendin.Ben de en olmayacak yerde hata yaptım, yanlış yaptım.Hatamı asla savunmuyorum, hatadır yanlıştır,ibneliktir,piçliktir ne dersen de.Güvendin ve ben de yapmamam gereken bir şeyi yaptım.Bana bir şans ver,her şey senin istediğin gibi olacak.
Hayatımda ilk defa kendime ait bir yetkiyi bir başkasına devrediyorum,senin isteklerin dışında hiçbir şey olmayacak.Seray olayında gerçekten cilveleşmedim,ayrıca benim uzun süredir bir ilişkim yok,davranışlarımı ve alışkanlıklarımı değiştirmem  zaman alabilirdi ama senin bana aldırdığın abdestle ben ömür boyu namaz kılarım artık.Şunu anladım ki sen benim her şeyim olmuşsun, dostum arkadaşım,kadınım,sevgilim,sırdaşım,hayatımın tümü olmuşsun. Bütün hayatımın merkezinde sen varsın.Seni kaybetmeyi istemiyorum, bir ilişkimiz bir evimiz olsun, her sabah seninle uyanayım,söyleyecceğim son söz seni seviyorum olsun.
Hayatımda sadece sen ol,ben herkese kör sağır ve dilsiz olurum.Senin yokluğundan almam gerekenden fazla ders aldım, bundan sonra aynı hataya tekrar düşmem.Çünkü senin canını acıttığım için canım acıdı,ilk defa böyle hissettim.Senin canın yandığı,hayalkırıklığı yaşadığın,güvenin zedelendiği için kendime kızıyorum.Ben şunu çok iyi anladım; ben 16 temmuz 2022den önce kimseyi gerçekten kimseyi sevmemişim, seni beklemişim ve 04/08/2022’de aklımı, beynimi, mantığımı libidomu,kalbimi her şeyimi Karasuda senin gözlerinde bıraktım.Ben aşık olmadığım zaman çok mantıklı,sapık ve cool bir adamım ama söz konusu sana olan aşkım olunca bir gerizekalıya,standart AKP seçmenine dönüşüyorum.Senin hissettirdiklerini bana hiç kimse hissettirmedi,kimseye sana baktığım gibi bakmadım,kimseye senin kadar tutkulu aşık olmadım.Seninle yapmak istediğim o kadar çok şey var ki hangi birini anlatayım.Bir sahilde el ele yürüyemedik,aynı yatakta sigara içemedik,sana masal anlatırken uykuya dalışını,uyku halinde saçlarına dokunamadım,beraber rakı içemedik,el ele sokaklarda yürüyemedik,hastalandığında çorba yapıp sana içiremedim,başında bekleyemedim,yaptığın yemeği yiyemedim,beraber mangal yakıp rakı içemedik,un savaşı yapamadık,tatile gidemedik,beraber uyanamadık, yağmurda beraber ıslanamadık,yuvarlanamadık,sinemaya gidemedik,uzun yola çıkamadık,ben sadece sana sarılıp uyumak istiyorum,senin o küçük bedenini kollarımın arasına alıp teninin kokusunu içime çekmek istiyorum.Sana dair o kadar çok hayalim var ki hangi birini anlatayım?Ben kimse için bu kadar hayal kurmadım,sen benim hayallerimi süsleyen, diğer yarım olan kadınsın,her halinle her tavrınla kalbime dokunuyorsun.Baktığım her yerde seni görüyorum,senin bakışların dokunuşların öylesine içime işlemiş ki gözlerin gözlerimden gitmiyor.Söyleyeceklerime inanıyor musun bilmiyorum ama ben senden gitmeyi  aklımın ucundan bile geçirmiyorum, seni aldatmayı hiç düşünmedim, hiçbir arayışım yok.Seni incittikten sonra bunların ne kadar önemi var bilmiyorum ama olmalı.Çünkü seninle kısa sürede çok ama çok şey paylaştık.Birbirimizin travmalarını biliyoruz,birbirimize duygular hissediyoruz.Bunları kaybetmeyelim lütfen. Sen beni bırakıp gitme, ben senden hiç ama hiç gitmem, bıkmam usanmam ki senden.Ne yaparsan yap senden bıkmam, usanmam.Ben senden gitmek için gelmedim,hep yanında kalmak için geldim.Gitmeyi hiç istemiyorum, hiç istemeyeceğim.Ben senin gözlerinde, tavırlarında,gülüşünde,yüz ifadende tutuklu kaldım.Nasıl giderim?Nereye gidebilirim?İnsan evinden gider mi?Sen benim evimsin.Ben diğer yarımı bulmuşum nasıl giderim?Gidilir mi?Gitmiyicem senden,ne yaparsan yap gitmiyicem.Seviyorum işte var mı  daha ötesi?Hem seviyorum hem aşığım.
Ben seni kaybetmemek için uğraşırken böyle bir şey yaşayınca her şeyin anlamı gözümde daha da arttı.sen benim için hep çok değerliydin,şimdi herkesten ve herşeyden çok ama çok  daha değerlisin. Bir elime ayı bir elime güneşi koysalar yine de senden vazgeçmem.Seninle böyle bir şey yaşadığım anda dünya başıma yıkıldı, Adapazarına nasıl geldiğimi bile anlamadım, çok kısa zaman da çok şey paylaştık, evet bu birbirimizi tanımak ve sevmek için çok kısa bir süre ama aşkı oluşturan şeyde paylaşımlardır.Ben diğer yarımı sende buldum,seninle sadece sarılıp uyumak istiyorum, kollarımda olduğunu hissetmek istiyorum bunu bana çok görme lütfen.Benim yanımda mutlu ve huzurlu olduğunu,gözlerinin içinin güldüğünü görmek istiyorum. Arda senin paylaşımının altında “Yıldız Tilbe-Ben düşerken yükseklerden” paylaşmış.İşte biz de birbirimizin ellerini öyle tuttuk, ikimizde uçurumda düşmek üzereydik, şimdi ben senin elini bırakmam, sen de benim elimi bırakma lütfen.Bunu kaybetmeyelim.Ardanın gönderdiği şarkı bizi anlatıyor,bugün fark ettim bunu.Ben o minik elleri bırakmam,o  eller benim için çok değerli,senin varlığın benim için çok değerli.Ben senin kokuna,bakışlarına,tarzına,fikirlerine,minik ellerine ve ayaklarına,gülüşüne aşığım.Senin her şeyine aşığım.Lütfen sadece beraber uyuyalım, seninle yeni güne uyanalım, başka hiçbir beklentim yok,sadece seninle zaman geçirmek seni kollarımda hissetmek istiyorum.Bu güne kadar ki paylaşımlarımızın hatırına, duyguların hatırına kabul et lütfen.
SENİ HER ZAMAN ÇOK SEVDİM,ÇOK SEVECEĞİM.SEN BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİSİN.
1 note · View note
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
içimden geçenlerden birazı
Dün yediğim bokun şaşkınlığından ne yapacağımı bilemez durumdaydım.Bir iki saat uyuyabildim ve bu uyku biraz düşüncelerimi ard arda dile getirme imkanı sağladı.
Meseleyi doğru şekilde anlatıcam. Egoma yenildim, kız benden fotoğraf istediğinde gönderdim. Bana senin beğenin yeterken bunu neden yaptığımı sadece egoyla açıklayabilirim.Ama bundan sonra egolarımı sıfıra indirdim, hiç kimse oraya dokunamayacak. Yaptığım hata değil “yanlış”. Burada asıl olan benim düşüncelerim değil. Ben dün gelirken de geri dönerken de hala aynı şeyi düşünüyorum Burcu…
“Ben bu kızı nasıl kırdım? Senin hayatına giren herkes gibi değilim iddiasındaydım ve aynı noktadan kırdım.” Buna çok üzülüyorum.Senin kırılmak istemediğin nokta belli, buradan bir çok darbe almışsın ve insanlara güvenin azalmış, yok olmuş.Ve bunu ben, sana en çok değer verdiğini söyleyen kişi yapıyor. Şu anda kendimi senin yerine koyuyorum, aynı şeyi sen yapsaydın aynı acıları ben de çekerdim.  İçerisinde bulunduğun ruh halini anlayabiliyorum. Nasıl acı çektiğini, içinden geçenleri, hayalkırıklığını tahmin etmiyorum, biliyorum.Çünkü ben de aynı şeyleri yaşadım.Sen burada şöyle düşünüyorsun “tercih edilmediğini”… Alakası yok.Boşta falan bulunmadım gerizekalılık yaptım.Neden yaptığımı biliyorum egoma dokundu ben de gönderdim.Ego yaptım ya.Nedeni bu, nedeni yok. Bana yetmediğini düşündün. Bu asla böyle değil, senin her şeyin fazlasıyla yetiyor bana,senden başka kimseyi düşünemiyorum, ben 04/08/2022’de kalbimi,aklımı,beynimi,duygularımı,libidomu her şeyimi ama her şeyimi Karasu’da bıraktım.Çok farkındayım ki benim hayatımda her şey olmuşsun, senden başka kimseyi istemiyorum buna artık eminim.Dün yüzünü gördüğümde içime küçükte olsa bir rahatlama geldi.Seni görmek beni biraz sakinleştirdi.Seni bir daha hiç göremeyeceğimi ve sesini duyamayacağımı düşündüm. Sen şu anda “seni zirveye çıkartıp oradan yere bırakmışım gibi hissediyorsun”. Sana bu hissi yaşattığım için, tekrar aynı yerden kırdığım için, güvenini zedelediğim için özür dilerim, bunu gerçekten inanarak söylüyorum. Ben oraya kendi götümü kurtarmaya gelmedim,sana verdiğim değeri göstermek için geldim, seni nasıl sevdiğimi anlaman için geldim.Senin için her yere gelirim,her şart altında gelirim. Dediğim gibi hiç kimse olmasın sen ol, sadece sen ol,gerisinin bir önemi yok. Çünkü sen benim için gerçekten çok ama çok özel,kıymetli ve anlamlısın. Hayatımda ki tüm anlamsızlıklar seninle anlam kazandı, hayatım seninle değer buldu. Ben tekrar seninle hayata dönmeye başladım, hayatımda ilk defa birinin yanında gülebildim, içimden geldiği gibi olabildim. Senin en çok dikkat ettiğin en çok kırıldığın yerdi bu yaşadığımız durum. Takipten çıkarttırdıklarında bunu anlamıştım bir anlık egomun kurbanı oldum.Bana bir şans daha ver, bunu çok iyi değerlendireceğimi bil lütfen. Çünkü sana herkesten, her şeyden daha çok değer veriyorum. Kimse umurumda değil. Sadece senin varlığın bana yeter.
Senin ve benim aynı yerlerde yaralarımız var, ben bunları iyileştirmeye çalışırken seni öyle bir kırdım ki, kaybettim.Bundan nefret ediyorum, kendim umurumda değilim.Beni toprak kabul etmemeli, ben yaşamayı da zaten çok fazla isteyen bekleyen birisi değilim.Benim babam 50 yaşında öldü, şurada 13-14 sene ömrüm kaldı onu da seninle beraber yaşamak istedim ama sıçtım batırdım. Ben adam madam değilim.Beni toprak bile kabul etmeyecek.Seni hiç kırmak istemezken böyle bir şeyi nasıl yaptım?En çok kendime kızıyorum.Yapmam dediğim her şeyi yapıyorum.Bunu toparlamam lazım. Aynaya baktığımda kendimden utanıyorum, bugün 2 saat uyudum, uyandığımda aynaya baktım ve yüzümde çamur gördüm, kendimden utandım. Sen bana değer verdin, kalbinde bir yer açtın, ben seni örseledim, kırdım.Olmak istemediğim adam oldum,dikkat ederken oldum.Benim bütün planlarım senin üstüne yapılacaklara dairdi, buna o kadar çalıştım ki ,kendimi unutmuşum.Kendime dair bir savunma planı kuramadım,defalarca tekrarladım…Ama beceremedim.Ve ben gerçekten kendimi bu kadar popüler ve önemli görmüyorum.
Beraber geçireceğimiz günlere dair öyle planlarım vardı ki ; her şey bir dakika içinde yok oldu, her şey boşa düştü.Ben seni kaybettim ya, bundan sonra kaybedeceklerimin hiçbir önemi yok.Senden daha değerli bir şeyim yoktu, artık kaybedeceğim hiçbir şeyim yok..Ben seninle gülebilmiştim, bir insana mutluluk veren birisi nasıl olabiliyorda aynı anda mutsuzda edebiliyor? Ben sana iyi gelirken aynı anda nasıl mutsuz edebiliyorum?Bu nasıl bir kısırdöngü? Benim yaşamım herhalde Baudelaire’ninki gibi nihayete erecek, bütün hayatımı anlaşılmaya çalışarak geçirmiş birisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki ; beni bu hayatta anlayan 3 kişiden biriydin ve seni kaybettim,en sevdiğim,en değer verdiğim, kafamın içinde yankılanan sesin , ruhumda kasırgalar kopartan,şimşekler çaktıran,kalbime, ruhuma ve benliğimin en ücra köşelerine dokunan o muhteşem kadın artık yok.Bir daha hiç olmayacak.
Bir kitapta diyor ki “ Tanrının öfkeli bir vaktinde yarattığı bir cinstik biz,yaptıklarımızın intikamını kendimizden kendimiz alıyorduk,rüyalarımızla,ani hatırlayışlarımızla,pişmanlıklarımızla kendimizi bıçaklıyor,yaralıyor kanatıyorduk”… Bunu ikimizde yapıyoruz,sürekli geriye dönüp bakmaktan önümüzdekini göremiyoruz.Çok güzel bir şey yakalamıştık, bunun benim densizliğimden bitmesi o kadar canımı yakıyor ki, hani sen terk edip gitsen derdim ki “ben zaten terk edilmeye alışkınım,daha iyi bir alternatif bulmuştur”… 2-3 ay belki 1 yıl ağlar zırlardım,suratım asık dolanırdım ve geçerdi.Bir daha adını anmazdım, çünkü ben yalnızlığın başkentiyim,aldatılmanın merkeziyim.
Ben sende çok şey buldum ve çok şey yitirdim.Bütün o kızgınlığım,öfkem,delirmelerim hep bu yüzden.Seni kaybettiğim için.Seni kırmaktan kaybetmekten o kadar korktum ki sonunda kaybettim.Bu hayat böyledir birini kaybetmekten çok korkarsan saçma sapan bir şekilde kırarsın ve kaybedersin.Kendimden nefret ediyorum ve bu his bir daha hiç geçmeyecek.Seni üzdüm, kırdım, aynı yerden kırdım.Saçma sapan bir durum yüzünden bir daha seni göremeyeceğim,beraber olamayacağız,senin ellerini tutup sıcak avuç içlerini öpemeyeceğim,tenine dokunamayacağım.Bunların hepsini düşündükçe çıldırıyorum.İçimden kafamı duvarlara vurmak geliyor ama benim kafam kalın.Ben bir gerizekalıyım.İçi gülen gözlerini bir daha göremeyeceğim ya  buna çok üzülüyorum,hiznimde yankılanan sesini bir daha duyamayacağım.Biz olamayacağız, insanı en çok acıtan bu…
Burcu bir kere daha deneyemez miyiz?Bu yakaladığımız şey bu kadar kolay ve ilk rüzgarda yıkılmamalı.Bizim yaralarımız aynı, bırak bunu beraber onaralım,her şeyi beraber yapalım,bir birimize destek olalım, birbirimize iyi gelelim.bizi aynı yerden aldığımız yaralar birleştirmeli, bunlara dair yaşanmışlıkları birlikte aşabiliriz.Ben o dönemler de seni tanısaydım bunun bir kere bile olmasına izin vermezdim.Senin için yapamayacağım hiçbir şey yok.
Senin için referans yazmayacağım.Sen benim sevdiğim, aşık olduğum kadınsın.Senin sektöre geri dönmeyeceğini düşünüyorum ve dönmemeni de istiyorum.Beraber olalım ve biran önce evlenelim, her ortamı bırakalım.Düzenli işlerimiz olsun ve adam gibi yaşayalım.Biz birbirimizi bir şekilde sırtlarız,bir şekilde anlaşırız.Zaten birbirimizi her yönümüzle tamamlıyoruz.Beni kıskanmanı ,ara ara delirmeni,içip içip konudan konuya atlamanı bile şimdiden çok özledim.Ben bu hatayı nasıl yaptım seni nasıl kırdım?Bunu hala anlamlandıramıyorum.Lanet olsun ya… Her şeyi bombok ettim, duygularını bombok ettim.Bak kızım benim sana zaafım var,sana çok büyük aşık oldum, çok seviyorum.Hem de  bugüne kadar ki en büyük en tutkulu aşkımla seviyorum. Her şey bombok oldu. Her şeyin bombok olmasının da bir önemi yok sana yaşattığım,hissettirdiğim şeylerin daha çok önemi var.Zaten geçmişte ve yakın gelecekte zor zamanlar geçirmiştin şimdi bir de bu durum seni daha çok yıprattı.Bunu yaşatmayı, seni kırmayı ve örselemeyi istemedim.Kendimden nefret ediyorum sana böyle bir şey yaşattığım için. Ben bu durumu düzeltmek ve senin güvenini yeniden tesis etmek için elimden gelen özveriyi  göstermeye hazırım, her söylediğini yapmaya hazırım yeter ki beni affet. Bunun için her şeyi yaparım, yeter ki seninle aramızda olan şu durumu sonlandırabilelim. Çünkü seni böyle hissettirdiğim için büyük bir pişmanlık,utanç,suçluluk hissediyorum. Ben kendi yediğim bokun farkındayım,bu yüzden utanıyorum ama benimkini siktir et çokta önemli değil.Ben bunun bedelini ödemeliyim ama senin hislerinin aldığı yara daha büyük ve buna dair kötü tecrübelerin var.Ben bunları yeniden hortlattım.Biz birbirimizde iyileşecekken nasıl bu hale geldik burcu?Ben nasıl yaptım bunu ya ? Hala kendime inanamıyorum, inanmak istemiyorum sıçtım sıvadım bombok ettim.
Bilmiyorum sana söyledim mi..Yıllar önce bir arkadaşım sevgilisinden ayrılmıştı ve çok kötüydü 4-5 kişi içki masasında konuşuyorduk.Orada  birisi şöyle söyledi “bir ilişkiyi az seven yönetir, birini çok seversen aldatsa da gözün görmez sana her şeyi yapar”… Bu söz oradan kulağıma küpe olmuştu.Bugün baya empati yaptım, kendimi senin yerine koydum.
Şu şekilde geniş kapsamlı bir düşünüşle bir sonuca ulaştım.Bunu sakın kendimi aklama çabası olarak görme.Ben yediğim bokun farkındayım.Benim derdim nasıl düzeltirim nasıl toparlarım.Bu empati sonucunda şuna ulaştım, dediğim gibi kendimi aklamaya çalışmıyorum,yediğim bokun savunulacak tarafı yok.
Burcucum,aşkım,hayatımın anlamı, yüzyıllarca solmayacak çiçeğim,sultanım,canım, güzelim bizim ilişkimiz çok normal bir ortamda başlamadı , bu space odaları olmasa hiç tanışamayacaktık, o yüzden bu odalara sayesinde senin gibi bir hazineyle tanıştım.O yüzden memnunum ama bitmesine de neden olduğu için bir o kadar kızıyorum.Şimdi ben , bizim tökezlememizi bekleyenlere istedikleri fırsatı verdim,millet sevincinden ölüyordur.Senin benimle olan ilişkinde benim için söylenenlere karşı nasıl dik durduğunu biliyorum.Bizim tanıştığımız yer çok hafif meşrep bir ortam ama bu bizim hafif meşrep olmamızı gerektirmez.Ben bir hata yaptım sana kelek yaptım en hassas olduğun noktadan yaraladım seni. Egom yüzünden oldu, boşta bulundum, salaklıktı,amcık ağızlılıktı, adına ne dersen de... Bu şerefsizleri sevindirmeyelim, ben bundan sonra ne dersen yapmaya hazırım istersen ağzıma sıç sesim sedam çıkmaz çünkü haksızım. Benim bütün planlarım sana yürümeleri üzerine olan duruma karşı savunma mekanizması geliştirmek üzereydi.Bunu başardım,buna dayandım ama kendim ilk rüzgarda yıkıldım.Ben bu hatayı nasıl yaptım?Sana nasıl böyle hissettirebilecek bir şey yaptım?Benim bütün derdim bu..
Ayrıca şu konuya da açıklık getirmek istiyorum.Bunun ayırımını yaptığını yapabileceğini düşünüyorum.Benim seninle olan ilişkim sadece sex temelleri üzerine kurulu değildi, yani seninle yakınlaşmamın ana nedeni salt sex mevzusu değil.Burada herkes kuduz köpek gibi salyalar akıtarak senin tekrar bu ortama düşmeni beklerken ben senin dönmemen için dua ediyorum.Çünkü kendi ağzınla söyledin her yerde rol yapıyorum,tekrar dönmek istemiyorum.Bu durum senin ruhunu daha fazla örseleyecek.Ben en başından beri bunu istemediğini hissediyordum.Umarım tekrar sektöre dönmezsin ve beraber oluruz, evleniriz.Benim gerçekten böyle bir niyetim var. Şimdi aklına şu sorular geliyordur.
Ya neden evlenmek istiyor?Bu adam kim?Neden bana yaklaşıyor?Neden bana karşı bu kadar sabrediyor vs vs. Pezevenk mi bu herif? Kızım ben bugüne kadar hep yüzeysel ilişkiler yaşadım,beni kimse senin gibi sevmedi,kimse senin gibi anlamadı,hayatıma dair en büyük sırrı verdim sana.Sen nasıl ki alkol alıp sevişebiliyorsan ben de burada salak salak konuşup kafamı dağıtıyorum.O yüzden herkese salça oldum, o yüzden her şey boka sardı.Senin dediğin gibi kimse ikinci soruyu sormasın diye durmadan konuşuyorum.Çünkü baskıladığım bir sürü şey var.Birisi sana söylediğim durum, diğeri babamın vefatı,hiçbir destekçim kalmaması, annemle olan durum.Bir çok şeyi içimde atıyorum, ben kolay kolay her şeyi paylaşabilen bir adam değilim.Seninle frekanslarımız çok iyi tuttuğu için söyledim ve bunu hayatımda ilk ve son kez yaptım.Bunun bir tekrarı olmayacak.Senin bunu bana karşı kullanmayacağını biliyorum.Bir sürü şey baskılıyorum ve bazı yerlerde mekanizma kuramadım özür dilerim.Beni bugüne kadar gerçekten hiç sevmediler,hiç kimse bana senin kadar açık olmadı, herkes bir tarafa çekti,herkes bir şekilde kendine göre eğip bükmeye çalıştı.Sen her şeyle beraber tüm oları yapmadığın için de değerlisin.Ne yaparsam yapayım mutlu olmayanlarda oldu,hep mutlu olup aldatanlarda.Bana senin gibi davranan, senin kadar iyi hissettiren kimse olmadı.Bütün bu yukarıdakileri de ekleyince sen tam evlenilecek kadınsın.Benim seninle tek derdim sevişmek değil,ben duygusuz bir şekilde sevişmeyi sevmiyorum.Seninle de ilk seksimizin bu şekilde olmasını istemezdim , o güne dair çok farklı planlarım vardı ama böyle boktan bir şekilde oldu.Bunun içinde özür dilerim.Sana olumsuz yaşattığım her şey için özür dilerim.Lütfen beni affet Burcu.Ben sensiz kendimi çok kötü, utanç içinde ve aciz hissediyorum.Lütfen beni affet, ben bu durumu telafi etmek için her şeyi yapmaya hazırım,istersen cinsellikte olmasın o da benim derdim değil.Sadece cinsellik için seninle beraber olmak istemiyorum.Ben senin her şeyini seviyorum.
1 note · View note
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
hayat çok garip.birini çok seviyorsun,onu kırmamak için uğraşıyorsun ve istemeden kırıyorsun.Bir kere tökezliyorsun ve kellen gidiyor.Bu hiç istemediğim bir şeydi.
ben hislerimi anlatmak istiyorum.Sadece bunlara inan lütfen.Bunları anlatmam benim için önemli.
ben seni izmirde sesini duyduğumdan beri hayranlıkla takip eden bir insanım.Seninle böyle bir şey yaşayacağım aklımın ucundan geçmezdi.Ben zaten sana gelmek istiyordum , kötü bir şekilde oldu ama yine de seni gördüm, tenlerimiz buluştu, terini,tenini, kokunu,ruhunu,sıcaklığını,kadınlığını,dudaklarını hissettim.Böyle olmasını istemezdim.Gerçekten seni kırmayı,incitmeyi hiç ama hiç istemedim.
bugün arabaya bindiğinde ilk sözün “senin için geri dönmemeyi düşünüyordum” oldu.Geri dönme, sadece bana dön.Ben senin gitmeni hiç ama hiç istemiyorum ki.Sana hayatımdaki en büyük sırrı verdim,bu sır bizi birbirimize bağlasın.Ben seni çok seviyorum.Söylediklerinde haklısın,burcu geçmişi silemem, ama bundan sonra tekrarı olmaması için her şeyi yaparım.Yeter ki sen ol, senden başka kimse olmasın,bana sadece sen yetersin,inan bana senden başka kimseyi ama kimseyi istemiyorum.Ya dünyada ki 7.7 milyar insanın hepsi beni sevse,istese ben yine seni sever ve seni isterim.çünkü sen çok farklısın.Bugün ağzıma sıçtın, hakkındı.ben yaptığın her şeyi hak ettim, ama bunun aynısı bir daha tekrar etmeyecek buna emin olabilirsin.Niyetim asla ikinci bir kadını kenara koymak deil, ben bir tek seni istiyorum.Diğer insanlar umurumda değil.Gelmeseydin günlerce orada sığır gibi bekleyecektim.
Bak şu ağva tatiline gidelim, orada her şeyi telafi edicem,gönlünü alıcam,istersen benimle sevişme, ben fizyolojik olarak fotoğraflarınla işimi götürürüm.Yeter ki başbaşa olalım, ben senin gözlerine bakayım,şiir okuyayım,yüzüne dokunayım.Başka bir şey istemiyorum.Her şeyimiz ayarlı ve hazır,yeter ki sen tamam de.Orada sana gerçek merti göstericem ve tüm hikayeyi anlatıcam.
Burcu ben senden başka hiç bir şey, senden baska bir ten istemiyorum.sadece sen ol, diğer insanlar olmasa da olur.
SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM,SANA DELİ GİBİ AŞIĞIM.
3 notes · View notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
Yazı sevdiren Sonbahar ütopyası…
Bilirsin ben yazları sevmem, soğuk havalar tam benliktir.Yüzümde ki maske için kış ideal bir mevsim…Ben ilk defa seninle güldüm, hem de gerçekten…Hem de yazın ortasında…
Bir kaç gün sonra muhtemelen bu yılın en sıcak günlerinde yine seninle güleceğim, teninin kokusunu,gülüşünü,yüzünü,küçücük ellerinin yüzüme dokunuşunu hissedicem,yine gözlerine bakabileceğim.Sen gözlerinin içi en güzel gülen insansın.
Sen bulunduğun yere farklı bir anlam katıyorsun, bir yerde sen yoksan orası değersizleşiveriyor,diğer her şey anlamını yitiriyor.Bence senin olmadığın her şey boş ve gereksiz.
Dünyada kabaca 7.8 milyar insan yaşıyor ve senden başka kimseyi gözüm görmüyor.Çünkü tarzın,gülüşün,geçmişimde bir yerlere dokunuşun,kalbimi avucunun içinde tutman hoşuma gidiyor.
Dünyada tek olan sadece üçümüzüz, Sen,ben ve yukarıdaki…Sen ve ben; tanrının kadın ve erkek yüzleri gibiyiz,birbirimizi muhteşem şekilde ve uyumla tamamlıyoruz.Ne kadar yaşarız bilmiyorum ama bildiğim tek şey “beraber yaşlanmamız gerektiği”.Seninle beraberken iyi hissediyorum,seninde iyi hissettiğini biliyorum.Birbirine bu kadar iyi gelen,uyumlu ve tamamlayan iki insan daha olamaz.Seninle yaşadığım o ilk an benim için çok özeldi ve hep öyle kalacak.
Sana hislerimin bu kadar yoğun oluşunun açıklamasını yapamıyorum;çünkü her şey açıklanamaz, sadece olur ve hissedersin.Bütün tabularını ve duvarlarımı darmadağın ettin.Seninleyken kendimi çok farklı hissediyorum,seni gördüğümde çok heyecanlıydım,konuşurken bile heyecanlanıyorum.Küçücük avuçlarını öptüğümde hissettiğim sıcaklığı, boynuna sarıldığım da ki teninin kokusunu unutmadım.
Şunu da biliyorum, her zaman bu yükseklikte olmayacağız, inişli çıkışlı ve fırtınalı bir beraberlik yaşayacağız ve fırtına dindiğinde ben yine elini tutup,dağılmış saçlarını kulaklarının arkasına itip,dünyamın karanlığını ışıtan o aydınlık yüzünü göreceğim, sonra avuçlarımın arasına alıp alnına bir öpücük konduracağım…Parmakların yüzüne, dudaklarına, gözlerine dokunacağım.Ve biz seninle beraber yaşlanacağız.Benim ütopyam sensin ve bunu gerçekleştirmek için her şeyi yapacağım.Ne olur sen de bundan vazgeçme olur mu?
Zaman benim için 04/08/2022’de durdu,kalbimi karasuda bıraktım.Sen benim gökyüzümsün, ucun bucağın yok, sana bakınca özgür hissediyorum, beni kokunla sakinleştiriyorsun.
Bu dünyada ki en büyük mahpusluk sensizlik, ben buna iman ettim.Din bilginlerine göre “gurbetlik dünyaya gelmekle başlıyor,benim için ise hiç bitmiyor, seni yanımdayken bile özlüyorum,sesini duyduğumda o ses kulaklarımdan kalbime iniyor,oraya dokunuyor,sonra damarlarımda gezinmeye başlıyor ve nefesim oluyor.Beynimi devre dışı bırakan ilk/tek ve son kadınsın.
Sen benim hayallerim,şarkılarım,şiirlerim,gökyüzüm,rüzgarım, fırtınam, nefesimsin.İnsan hiç nefes almadan yaşayabilir mi?
Hayatım boyunca her sabah uyandığımda ve her gece uyumadan önce görmek istediğim tek yüz senin yüzün, tek ses senin sesin ve söylemek istediğim son söz “SENİ SEVİYORUM”.
Ve ekler Nazım mektubun sonuna…
“Herkese selam, sana hasret…”
2 notes · View notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
O gece…
02/08/2022…
Odadan çıkarken “ben seni kalbime aldım” dedi.İçimden inanmak geliyordu ama aklıma şu satırlar geldi. “Birisine güveneceğim zaman, geçmişteki hayal kırıklıklarım ensemden tutar ve kulağıma fısıldar: Ne çabuk unuttun”…
Bu düşüncelerle ertesi gün her zaman ki gibi uykusuz ve saçma sapan bir şekilde dolaştım durdum.Beynim hep aynı soruyu soruyordu ve bu sorunun cevabı yoktu…
Acaba söyledikleri gerçek mi?Ya değilse?Ya o sesi bir daha hiç duyamazsam?Ya yine hayalkırıklığına uğrarsam?Yine dağılırsam?Bu sefer kim toparlayacak?Nasıl ayağa kalkıcam?Ya da kalkabilecek miyim? Hangi günahımın bedeli olacak?
Bu soruları sorunca kendimi kötü hissettim.Her zaman gitmek isteyen birisi olarak bana biraz tehlikeli geldi. Bu duygularla arabaya bindim,yola çıktım.İçimde bir sürü karma karışık duygularla ve yüzümde kocaman bir soru işaretiyle ilerlerken… Ayağımı gazdan çektim,arabayı emniyet şeridinde durdurdum,bir sigara yaktım,gitmesem de aynısı olacak.Tekrar  bir sürü insanın ne ile karşılaşacağını bilmeden ilerlediği trafiğin içerisine kendimi attım. Bazen Boğaziçi köprüsünü görebileceğim bir yere geçer köprüden akan araçları düşünürüm. “Bu araçların içerisindeki insanlar birbirlerinden habersiz şekilde nereye gidiyorlar? Kimisi son kez göreceğini bilmediği birine giderken diğeri bir düğüne gidiyor,kimisi belki 5 dakika sonra takla atıp ölecek ve bilmiyor,X aracın direksiyonunda ki kişi Y aracındaki insanın duygularından haberdar olsa ne söylerdi?Birbirini tanımayan insanlar olarak toplansak birbirimize neler söylerdik?”
Bu noktadan sonra ne düşüneceğimi bilmiyordum.Yol boyu şunu düşündüm. “Ben ne istiyorum”. Ard arda kaç sigara içtim hatırlamıyorum ve sonunda kafam açıldı.Cevabı buldum.
Ben deli gibi sevilmek istiyorum ama öyle böyle değil.Beni sevgisiyle bunaltsın,kıskansın,deli etsin,onu yapma, buraya gitme,nerdesin,nerede olduğumu kontrol etsin mesela,daraltırcasına bir ilgi göstersin.Şunu anladım ki ; beni babamdan başka kimse sevmemiş.Bunu o gün karayolunda hareket halindeyken anladım.36 yıldır hiç sevilmediğini anlamak. İşte bu kadar sevilmemişken nasıl bu kadar sevebiliyordum?Belki de “ben sevebiliyorum sizde beni sevin” demekti bu yaptıklarım.Herkes sevginin kendi ihtiyacı olduğunu düşünüyor.Oysa ki benim de ihtiyacım var.
Bugüne kadar hiçbir sevgilim doğum günümü hatırlamadı,sonra özür dilediler ve ben yine o berbat soğukluğum ve ifadesiz yüzümle “önemli değil canım, olur öyle şeyler” dedim. Çünkü anlamayacaklarını biliyordum.Söyledikten sonra önemi var mıydı? Onlara göre ben kırılmazdım,niye? Çünkü sert adamım,Tülay Hanımın dediğine göre ;kavak ağacı gibi dimdik duran ve karanlıktan ne zaman çıkacağımı kendim belirleyen bir tipim. Ben kırılmam ya,benim hiç derdim olamaz,ben üzülmem, benim derdim hayvan gibi sevişmektir. Bu atfedilenler yüzünden babam öldüğünde ağlayamadım,hala ağlayamadığım zamanlar olur,bazen de çok mutluyken durup dururken gözlerim dolar.Aslında en sert olanın en kırılgan olduğunu biliyorum.Çünkü esnek ve elastik bir maddeyi kırmak daha zordur, mukavemeti kırmak için daha fazla kuvvet uygulamak gerekir.Çok kuru ve sert bir dala daha az kuvvet uygulayınca kırılır. Kaç kere dağıldım, kaç kere parçalarımı yapıştırdılar ben sayısını hatırlamıyorum,bunları tekrar kendime yaptırır mıyım?Acaba bunu yapmayın desem anlarlar mı?Tüm bunlar ve bunları konuştuğumuz zamanlar sesleriyle beraber bir flashback gibi gözlerimin önünden geçti. Cevap:Ben sevilmeye layık adam değilim.
Bunu kabullendim ve sonra gaza bastım.Yol boyu hiçbir şey düşünmedim.Sevilmeye layık olmayan adam olduğumu biliyordum. Kendime bir sıfat buldum sonunda. Birden yolu ortadan ayıran bariyerlere gözüm takıldı,Hızım 170/180 civarıydı,bu bariyerlere arabayı vursam parça parça olsam nasıl olurdu? Cenazeme kaç kişi katılırdı?Acaba o zaman beni severler miydi? Sevilmek ve anlaşılmak için ölmek mi gerekirdi?Acaba o zaman “neden anlamadık” derler miydi?
Attila İlhanın dizeleri aklıma geldi “Sevmek için geç ölmek için erken” diyordu kaptan.Ben biraz değiştirdim “Yaşamak için geç, ölmek için erken” hala sevebiliyorum. Sevebiliyorsam yaşamaya devam etmeliyim dedim, arabayı bariyerlere vurma fikrini böyle bastırdım, ondan sonra hiçbir şey düşünmedim. Sonuçta hiç sevilmemiş ve sevilmeye layık olmayan bir adamım, en kötü ne olabilirdi ki? Persona non grata…
Gitmem gereken yere vardım,birkaç dakika geçmeden onu gördüm, hızlıca arabaya bindik ve yola çıktık.Işıklarda dururken beni öptü.Bu iyi bir şeydi galiba.Ben ilk kez görüştüğüm bir insandan bu kadar etkileneceğimi hiç düşünmezdim. İnsan hayatında pek olmaz,bana da daha önce bir kere olmuştu…Biriyle ilk kez görüşürsün ama daha önceden tanıyormuş gibi hissedersin, hayatında bir yerlere dokunuyordur,sanki uzun süre sonra karşılaşan ve birbirinin hayatında ki her detaya hakim olan insanlar gibi. Elini tuttuğumda avuçlarının içinde ki sıcaklığı hissettim,mekana girdik oturduk.Konuşmaya başladık, o kadar tatlı ve bıcır bıcırdı ki…Gözlerime bakamaması, benim ilk defa ifadesiz bir yüz yerine gülebilmem,beni okuması,bana bakarken içimde yanan ateş,teninin mango kokusu, yüzünde ki kocaman gülümseme…Onunla konuşurken cümleler kalbimden çıkıyordu  beynim ise şunu düşünüyordu : bu kadar acıdan geçmiş insanlar nasıl bu kadar gülebiliyor? Bu kadar güzel gülen bir insanlara neden bunları yapmışlar?Neden biz bu kadar acıdan geçtik?Acaba birbirimizi daha önce bulsaydık bu acılar yaşanmaz mıydı? Fark etmeden birbirimizi bu kadar düşünmemiz,bu kadar benzememiz,hastalıklarımızın bile aynı olması, ikimizin de bir şeylerden kaçmak için cinselliği kullanmamız… İkimizin de merhametli insanlar olması mesela…Dışarıya karşı bu kadar hoyrat olan iki insandan birisi evinde 7 tane kedi besliyorken diğeri sevmeyi en iyi bilen, en romantik insan…Bu bizim savunma mekanizmamız, çünkü tekrar kırılmaktan korkuyoruz ve insanlara o yönümüzü göstermekten ölümüne kaçıyoruz.O benim içimi gördü,kalbime dokundu.Bende onun kalbinde ki küçük noktayı buldum ve oraya dokundum,çünkü sadece orası kalmıştı,o kadar çok cam kırığı vardı ki ellerimiz kanadı… Kanın bir önemi yok,yeter ki kalplere dokunabilelim.Şarkımızda dediği gibi “iyi ki o kuyuya indim/iyi ki tenine bulaştım”.
Bu kadar çok travmamız var ki, bunları ancak birbirimizde düzeltebileceğimizi biliyorum. Ben sevilmek istiyorum, sadece sevilmek.O ise terk edilmemek istiyor.Bugüne kadar kimseyi yarı yolda bırakmadım, onlar istedikleri zaman indiler,sonra geri döndüler ve eskisi gibi olmadı.Bir kere kırılınca tekrar eskisi gibi olmuyor.Ben bir ilişkide merhamet ararım ve en merhametsiz insanları hayatıma dahil etmekte üstüme yoktur.Yine aynısının olmasını istemiyorum, daha fazla kırılmak, tekrar yapıştırılmak istemiyorum. Benim fıtratımda ölüm dışında terk etmek diye bir şey yok.İlişki de merhamet dediğim ise şudur “ya şunu yapmayayım, üzülür/canı yanar. Aa bu onu sever ,bunu onun için yapayım. Beni çok seviyor o zaman bunu sınamak için şunu yapayım da bakalım ne kadar seviyor?Canını yakayım seviyorsa katlanır,sınırlarını zorlayayım, kendimden iteyim,ne kadar kalacak kontrol edeyim,sırf seviyor diye gösterdiği toleransları taviz olarak algılayıp her istediğimi yaptırayım,bakalım kıskanıyor mu?” gibi şeyleri yapmamak her iki taraf içinde önemli.Çünkü ben böyle davranmıyorum.
Onun terk edilme korkusunu anlıyorum, insanı babası terk ederse el oğlu ne yapmaz?Bana ailem bunları yapıyorken el kızı ne yapmaz? Bunları yaşadığımız için birbirimize bunları yapmamamız gerektiğini düşünüyorum.
Nejat işlerin dediği gibi ; kime sorsak seviyor zaten.Mühim olan güzel sevebilmek,kırmadan, dökmeden, yormadan acıtmadan.
Dün aklıma bir sürü şey geldi mesela… Şimdi orada yalnız, acaba buraya gelip kalabalık olunca ne olacak?Beni unutacak mı?Gönlü başkasına kayacak mı?Bu durumda ben ne yapıcam?Ne kadar acıyacağım? Sonra ne olacak mesela? En son ne yapıcam?Her şeyi kafamda belirledim aslında.Sadece doğru zamanı bekliyorum,bardağın  ne kadarı boş bilmiyorum.O durumda karşılarına geçip bir şekilde izlemeyi çok isterdim.Umarım böyle bir hizmette mevcuttur.
Sonra şunu düşündüm,düşünmeme biraz da arkadaşın söylediği cümleler neden oldu.Ben buraya yeni insanlarla tanışmaya geliyorum,bu benim işim.Bu ayrımı yapınca şöyle düşündüm. “Bir bakkala dükkanını kapat diyemem,bu da bu insanın mesleği,gerekirse görmemek için bakmayacağım,yok sayıcam,yıpranıcam,kendimle kavga edicem,ağzımı açamayacağım ama o bana geldiğinde her şey bitmiş olacak”.Benim olduğu sürece işinin bir önemi yok.Buna katlanıcam çünkü seviyorum.Ve her şey bittiğinde yaşlarımız biraz daha ilerlediğinde egede bir sahil kasabasında otururken bugünleri hatırlamayacağız bile.Başını göğüsüme koyacak,beraber kahvelerimizi içerken ben yine yüzünü okşayacağım,gözlerine dik dik bakıp “kızım saçma sapan konuşma” diyeceğim. Benim olmadığı zaman ise benim bir önemim yok.
Beraber yaşlanmak istediğim birisi var,sesini duyunca, yüzüne bakınca mutlu oluyorum.Gökyüzü gibi bir kadın,ucu bucağı yok, baktığında özgür hissediyorsun,dokunduğun zaman yanıyorsun ama dokunmadan edemiyorsun…Sık ağaçlarla kaplı bir orman gibi, labirentlerinin arasında kayboluyorsun,ağaçların arasından hangi hayvanın çıkacağı belli değil ama gönlün gürül gürül akan bir şelale gibi, durdurmanın imkanı yok.Hem durdurmak isteyen kim?Bir sabah onunla uyanıp ,o uyurken yüzünü izlemek istiyorum.Nasıl uyuyor?Nasıl sesler çıkartıyor?Devinimleri nasıl?Mesela gerçekten ağladığında yüzü nasıl oluyor?Çok gergin olduğumda beni kokusuyla sakinleştirecek mi?Ona korkularını unutturmak için her şeyi yapabileceğimi biliyor mu?Mesela bir sabah uyandığında yanında bulamama ihtimali olmadığını biliyor mu?
Şunları bilmesini isterdim. Her uyandığında yanında olucam,ellerini tutup yüzünü görücem,travmalarını tekrar ettirmeyeceğimi bilmeli,ben ona gitmek için gelmedim.Çünkü sevdiğim herkesi kaybettim, bir şekilde gittiler ve onun gitmesini istemiyorum.Ben gidişleri sevmiyorum,geldiyse hep kalsın,ben onu hep severim.O da bunları yaşadığı için anlayacağını düşünüyorum.Gidilmesinden korkan insanlarız ve neden gidelim ki?Gitmemeliyiz.Bizim bu hayatta mutlu olmamız lazım,çünkü çok uzun bir zamanımız yok,mutluluğu biz de hak ediyoruz.Birbirinin aynısı olan ve bu kadar acıdan geçmiş insanların ortak bir acıda buluşup mutlu olabileceklerine inanıyorum.İkimizde sevişmenin sevilmek için tek gerçek olduğuna inanıyorduk ve bu durumun artık kırıldığını düşünüyorum.Onunla olmadan da onu sevebiliyorum, o da beni sevebiliyor.Ben iyi seviştiğimde sevileceğimi düşünüyorken o da sevilmek için sevişiyor.Ama sevilmek için tek neden tenlerin birleşmesi değil,fikirleri birleşmesi, beyin olarak birbirini tamamlamak. Bir insanı neden seversin ki?Belki bir 10-15 yıl sonra sevişemeyecek duruma gelicez,bu aşkı bitirmeyecek,bir insanda bir duruşu,bakışı,gülüşü,kokuyu,devinimi,kokuyu,düşünceyi seversin.Yoksa gidip bir heykeli de sevebiliriz ama bunu yapmıyoruz.Çok güzel ve kıymetli bir şey bulduğumuzun bilincindeyim.Onun ruhunu istiyorum,her şeyini öğrenmek,mutlu olması,yüzünün gülmesi,bir daha kimsenin canımızı acıtamamasını istiyorum.Kırılmaktan, kaybetmekten bu kadar korkan insanlar olarak birbirimizi kaybetmememiz gerektiği bir gerçek.
Orhan Veli’nin dediği gibi “bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,kelimelerin bu kadar kifayetsiz olduğunu/bu derde düşmeden önce”…Ben ki bu güne kadar kimse ile konuşurken takılmadım ama sana karşı üç kelimeyi ard arda getirip cümle kuramıyorum,yanındayken bile özlediğim tek kadınsın,bütün hayallerim,planlarım sana dair, her şeyi seninle beraber yapmak istiyorum,eskiden damarlarımda kan aktığını zannederken ne aptalmışım?Seni tanıdıktan sonra kalbimde,beynimde,damarlarımda senin ismin,sesin ve yüzün dolaşıyor.Sana olan duygularım o kadar yoğun ki, kelimelere dökemedikçe çıldırıyorum.Şunu bilmeni isterim ki ; seni herkesten,her şeyden daha çok istiyorum,daha çok seviyorum ve sana aşığım.Kalp düşünmez,ben de sana düşünmeden yazıyorum.Seninle bir hayatı paylaşmak istiyorum, belki her gün mükemmel olmaz ama büyük oranda mutlu oluruz.Bana demiştin ki “beni iyi çektin”... Kızım saçma sapan konuşma,insan sevdiğinin her haline alışmalı, her halini görmeli,anlamalı.Ben ağladığımda mesela sen gitmezsin, hasta olsam başımda beklersin.İyi günde herkes herkesin yanında olur,mühim olan kötü günde yanında olabilmek.Sana ne kadar kötülük yapmış olurlarsa olsunlar o insanları bırakamıyorsun.Sen merhametli bir kadınsın,bu ilişkiye de merhamet göstermeni istiyorum,çünkü benim gösterebileceğim bir merhamet yok, sadece sevgim var.
Sen benim ailem gibisin,beni zaaf noktalarımdan vurmayacağını düşünüyorum ve sadece gitmenden korkuyorum.Gitme olur mu? Benimle kal, beraber olalım.Çünkü benim hayatımda ki herkes aniden gitti, buna hiçbir zaman alışamadım, peki sen neden gitmedin diyeceksin?Ben tamamiyle gidecek cesareti bulamadım hiçbir zaman.Bazen hiçbir şekilde geri dönemeyecek gibi gitmek istediğim zamanlar oldu,ilk defa sende kalmak istiyorum, ölene kadar.Sen mantıklı mantıksız iyi kötü hep konuş olur mu?Senin sesin benim ruhumu dinlendiriyor,bana çok iyi geliyorsun, biz birbirimize iyi geliyoruz.Sen gitme,ben ölene kadar seninle kalırım çünkü senden başkasını istemiyorum ve istemeyeceğim.Umarım yazdıklarımı doğru değerlendirirsin ve bir şekilde benim gibi karmaşık bir adamı anlayabilirsin.
2 notes · View notes
sonbaharinilkayi · 2 years
Text
16 Temmuz 2022
Yıllardır hayatı anlamlandırmaya çalışıyordum, pek çok soru sordum ama cevabı yoktu sorularımın…
İrdelemeyi bıraksam bile düşünmeyi bırakmadım.Aslında berbat bir gündü,her şeyin kötü gittiği, bütün gün gerim gerim gerildiğim,barut gibi olduğum,kavga etmeye adam aradığım bir gün..Köprüde indim,boğazda ki ihtişamlı restauranta kadar sigara içerek yürüdüm, kaç tane sigara içtiğimi hatırlamıyorum.Zaten önemi de yok ki…
Alternatif profilimden twitterı açtı ve arkadaşlarımın yoğun olduğu space odasına girdim.Mikrofonda ki ses çok acılı ve sarhoştu, kurduğu cümlelerin bazıları çok mantıklıyken bazıları mantıksız ve tutarsızdı…Sarhoş olan sesin tınısında bir yeri alabilseydim “isyan ederken ki bas halindeki sesten üzüntüsünü anlatmaya geçişte ki tiz” ses aralığını alırdım.
Bir cümle dikkatimi çekti…12 Haziran 2012’de benim kurduğum cümlenin aynısıydı… “Neden ya neden bana bunu yaptı?Yetişemedim”
Babamı kaybettiğimde saat 03:15’ti.Aynı soruyu kendi kendime soruyordum… “Bana neden bunu yaptı?Neden beceremedim”…Bazı yaşanmışlıklar insanları çok çabuk yaklaştırıyor…Bunu biliyordum ama yine de adetim üzere konuşmada söz alıp ters yaptım…Hiç bir şeyin böyle olacağını tahmin edemezdim…
Günler ilerledikçe birbirimize olan çekimimiz arttı ve sonunda o soruyu sordu… “Sen kafayı nerede bıraktın”.Bunu anlamasına şaşırmadım, %90 oranında birbirine benzeyen manyaklıkta iki insandan birinin diğerini anlayabilmesi çok uzak bir ihtimal değildi…Ama ben de onu anlamıştım, geçtiği yerlerden ben de geçtim.Hani insan bazen kalabalıklar içerisinde yalnızdır ve kalabalığı yararak yürür ve çıktıktan sonra üstünde hiç bir şey kalmaz ya…Evet aynı o durumdayız…
bu durum bana göre dünyada var olan 7.7 milyar insanın var olmasından bile daha önemli.Birbirine bu kadar benzeyen iki insanın böyle bir acıda birleştikten sonra bir araya gelip 3 saat boyunca durmadan gülmesi, birbirinin yüzüne dokunması ve sevişmeyi unutması ise olayın boyutunu gösteriyor bence.
Hayatımda hiç bir insanı bu kadar özleyeceğim aklıma gelmezdi, sesini, kokusunu, duruşunu,gülüşünü, bana bakışını,bakamayışını, yüz ifadesini, ellerini özlüyorum.Avuçlarının içini öpmek, ellerinin yüzümde gezinmesi, bana dokunması, ona dokunabilmem…
Benim gibi saatlerce konuşabilen bir manyak bile seninle konuşurken üç kelimeyi arka arkaya getirip mantıklı cümle kuramıyor, senin dilin dolaşıyor ve birbirimizi kolluyoruz…Ve bunu fark etmeden yapıyoruz…Bütün bunlar ve içimde olan daha fazlası benim için çok önemli.Sen benim için çok önemlisin…
1 note · View note