Tumgik
sohbetxyz · 5 days
Text
KOCAMIN ALTINDA ONU HAYAL ETTİM.
İlhan’la apartmana, yandaki daireye ilk taşındıkları zaman tanıştık. Eşyalar yerleşirken yardımlar, kahve, çay götürmeler derken samimi olduk iyice… Onlar da bizim gibi otuzlu yaşlarda, beş yıllık evlilerdi ve çocukları yoktu. Ben tekstil işinde çalışıyordum. Her sabah işe giderken mutlaka İlhan’la karşılaşıyorduk. Akşam yedi civarı yine evin önünde denk geliyorduk birbirimize… Günaydın iyi akşamlarla başlayan tanışıklığımız evlere gelip gitmeler, çaylar, yemekler derken iyice ilerledi.
Kocam da benimle aynı yerde, fakat vardiyalı çalışıyor. Onun işi akşam başlıyor. Genelde işten geldiğimde kocam uykuda oluyor. Kalkıyor, akşam yemeğimizi yedikten sonra o işe gidiyor, sabah gelirken ben evden çıkıyorum. Bir tek hafta sonları izinli olduğumuz günlerde beraber oluyoruz. Kısacası berbat bir evlilik için gereken ne varsa bizim yaşantımızda… Pek de mutlu değildim.
İlhan’ın karısı çalışmıyordu. Düzenli bir işi vardı, evden işe, işten eve yaşantılarına imreniyordum. Birkaç ay içinde iyice kaynaştık. Yakışıklı, hoşsohbet adamdı İlhan. Tam beğendiğim tipte biriydi. Her karşılaştığımızda espriler yapar, beni güldürürdü. Zamanla ben de ona karşılık verir oldum, birlikte gülmeye başladık. Önceleri selamlaşmadan ileri gitmeyen karşılaşmalarımızda ayaküstü ufak sohbetler yapmaya, şakalaşmalara başlamıştık. Bazen takıldığım olurdu,
“Bugün çok şıksın, kesin çapkınlıktan geliyorsun sen… Senin gibi yakışıklı herifler rahat durmazlar, mutlaka bir kırığın vardır senin…” falan derdim. Önceleri şaşırıp bocalamasına rağmen zamanla o da bana ayak uydurmuş, takılmalarıma gülmeye başlamıştı. O da bana takılıyordu,
“Bu mini etekle otobüse binmeseydin Gül hanım” derdi gülerek. “Öyle güzel bacakların var ki, rahat bırakmazlar seni kalabalıkta…” Ben içten içe bacaklarımın güzelliğine yaptığı komplimandan memnun, gülerek şakalaşmalarımıza devam ederdim.
“Hadi anlat nerden geliyorsun, aramızda kalacak valla, karına söylemem” diye kızdırırdım onu… Öyle alışmıştım ki onun sohbetlerine, şakalarına… İş dönüşü gözlerim hep onu arıyordu. Akşamları kocam işe gidince bazen onlara geçerdim. Karısına ev işlerinde yardım ederdim. Oturur üçümüz beraber güzel vakit geçirirdik. Yatma zamanı geldiğinde ayaklarım geri geri giderken evime geçerdim. Yalnız yatağımda İlhan’ı hayal eder, kendimi parmaklar dururdum. Nasıl sevişiyor acaba? Karısıyla neler yapıyordur şimdi? Senaryolar yazardım kafamın içinde, hayalimde oynatırdım o filmleri… Mastürbasyonumun son anlarında koca gövdesiyle beni altına alıp ezdiğini hayal ederken çırpına çırpına orgazm olurdum.
Böyle böyle günler geçti. Geçen ay İlhan’ın baldızının düğün hazırlıkları için ailesi çağırdı, mutlaka gidilmesi gerekiyordu. Karısını göndermek zorunda kaldı. Gitmesinden bir gün önce akşam onlara gittim yine… Hazırlık yapıyorlar, valiz hazırlıyorlardı. Ben de bir yandan eşyalarını toplamasına yardım ediyor, bir yandan yine şakalaşıp güldürüyordum onları…
“Nasıl bırakıyorsun bu adamı buralarda? Baksana şunun gözüne, mutlaka eve kadın atar bu adam, güven olmaz bunlara…” falan diye kızdırmaya çalışıyordum. Karısı ise yola çıkacağı ve ailesini göreceği için heyecandan hiç oralı bile değildi.
“Ben kocama güvenirim. Kesinlikle öyle şey yapmaz.” diyordu sürekli… Sonunda bombayı patlattı, “Aman Gül, kocam sana emanet, gözün gibi bak kocama…” deyince bir kahkaha patlattım.
“Sen merak etme, ben ona bakarım” dedim. İçimden neden kahkaha attım ki diye pişman oldum. Yanlış anlayacaklardı beni…
Ertesi sabah ben işe giderken onlar otogara gidiyorlardı, uğurlayıp yolcu ettim. Akşam işten dönüşümde gözüm onu aradı ama yoktu. Kocamı işe gönderdim, pencereye oturup İlhan’ın evine gelmesini bekledim nedense… Sanki kocamı bekliyordum. Gece saat onikiye doğru evin önünde bir taksi durdu. İlhan indi taksiden… Sarsak, dikkatli adımlarından alkollü olduğunu anladım. Yukarıya bakınca benim baktığımı gördü, perdeyi kapatıp içeri girdim. Merdivenlerde ayak seslerini duyduğumda kapıyı açıp karşısına çıktım. Yanına gittiğimde alkol kokusu geldi burnuma, epey içmiş olmalıydı,
“Ooh, beyimiz bekar ya, artık yüzünü gören cennetlik… Ne bu İlhan bey? Daha ilk akşamdan alkol almalar… Hemen karına telefon açıyorum” dedim.
“Yaa, saçmalama Gül…” dedi peltek peltek… “İş yemeğiydi, arkadaşlarla birkaç kadeh attık işte fırsattan istifade…” O konuşurken gözlerinin içine bakıyordum. Doğru söylüyordu sanırım.
“Karın giderken bana emanet etti seni, ondan konuşuyorum böyle… Aç mısın İlhan? Bir şeyler hazırlayayım istersen…” dedim ilgiyle… İstemedi. Anahtarlarını çıkarmaya çalışıyor, bir türlü beceremiyordu. Çantasını elinden alıp anahtarlarını çıkardım, kapıyı ben açtım. İçeriye beraber girdik. “Hadi, doğru banyoya…” dedim o anaç tavuk edasıyla… Sendeledi. Ben de koluna girip banyoya kadar ona eşlik ettim. Avuçlarımda pazularının gerginliğini hissetmek daha kötü yaptı beni…
“Yardım etmemi ister misin?” diye sordum banyonun kapısında… Utangaç bir tavırla teşekkür etti, istemediğini söyledi. Nabız atışlarımın yükseldiğini hissediyordum, şakaklarımda damar atıyordu. Evde ikimiz yalnızdık. Yardım istemediğini söyleyince canım sıkıldı biraz… Oysa onunla vakit geçirebilmeyi, sohbet etmeyi umuyordum. Sonrası… Kim bilir…
“İyi o zaman, ben çıkayım.” dedim kırıldığımı belli etmemeye çalışarak… “Yardım lazım olursa, bir ihtiyacın olursa yerimi biliyorsun” derken gözlerinin içine davetkâr bakışlarla baktım. Aptal adam… Sen de ben de, yalnızız işte… Neden gönderiyorsun beni o yapayalnız evime… Dört duvarın arasına… “İyi geceler” diyerek banyodan ve evden çıktım.
Eve girdim ama dediğim gibi dört duvar üzerime geliyor, beni boğuyordu. Saatin tiktaklarından başka bir ses yok evin içinde… Televizyonu açtım, aptal aptal bakındım. Yok. Duramıyordum. Mutfağa gidip soğuk bir bira açtım. Yudumlarken yan daireden, mutfaktan gelen tıkırtılar işittim. İlhan uyumamıştı. Durdum, düşündüm. Yok duramayacaktım.
Gidip üzerime dar bir body, altıma her zaman giydiğim kırmızı kareli mini eteğimi giydim. Ev halim her zamanki gibi, külot giyme alışkanlığım olmadığından külot yoktu altımda… Çekmeceden külot bakarken, kırmızı jartiyer çoraplarım gözüme ilişti. Çorapları elimde evirip çevirip bakarken külot giymeyi boş verdim, ayağıma o kırmızı jartiyer çoraplarımı geçirdim. Yüksekçe topuklu ev içi terliklerimi ayağıma giyip İlhan’ın kapısına dayandım, zili çaldım.
Sanırım gecenin bu saatinde kim bu densiz diye düşünüyordu kapıyı açarken… Beni görünce şaşırdı. Bir şort, bir tişört giymişti üzerine… İçeriye daldım davet etmesini beklemeden… Direkt olarak gidip televizyonun karşısına oturdum. Bacaklarımı hafif aralık bıraktım. İlhan da gelip karşıma oturdu. Havadan sudan sohbet etmeye başladım. Sehpanın üzerinde duran koca kahve fincanına bakarak,
“Sana bir kahve pişireyim diye gelmiştim ama anlaşılan sen işini görmüşsün” dedim.
“Ya, evet, şekersiz kahve yaptım. Bir de duşa girince kendime geldim. Dünya varmış.” dedi.
Baktım, uzunca siyah saçları hala ıslaktı. Elimi uzatıp o ıslak saçlarını okşamamak için kendimi zor tuttum. Bende laf çok, onun yanında olabilmek için, biraz daha yanında kalabilmek için ondan bundan bahsetmeye, onu konuşturmaya çalıştım.
Kafesinden kurtulmuş muhabbet kuşu gibi kocamın gece vardiyasına geçtiğini, evde yalnız başıma uyuyamadığımı, işimin çok yorucu olduğunu falan anlatıp durdum. O da ha, hı diyerek bana katılıyordu ama gözleri bacaklarımdan ayrılmıyordu.
Baktım, benim kırmızı jartiyer çoraplarım görevini yapmış, İlhan’ın dikkatini bacaklarıma toplamıştı. Kırmızı görmüş boğa gibi bana çaktırmamaya çalışarak kırmızı çorap içindeki bacaklarımı süzüp duruyordu karşımda… Kimbilir aklından neler geçiriyordu bakarken…
Konuşmaya devam ederken bacaklarımı araladım. Mini eteğimin de yardımıyla çorabımın dantellerini görüyordu mutlaka şu anda… Ve altımda külot olmadığını… Şortunun önündeki kabarıklık dikkatimi çekti sonra…
Fakat hepsi bu kadar… Ne kalkıp harekete geçti, ne de monolog sohbetime katıldı. Karısı gidiyor diye bir gece önce yatakta kocasını iyice doyurmuştu anlaşılan… Bu gece bir şey yapmak için hem erkendi, hem alkollü olması engeldi. Külotsuz olduğuma kadar göstermiştim adama, daha ne yapmam gerekiyordu üstüme atlaması için? Gidip orospu gibi kucağına oturacak halim yok a… Erkek olarak ilk hareketi onun yapması gerekir diye düşünüyordum.
Bacaklarımı araladım, amımı gösterdim. Bacak bacak üstüne attım, baldırlarım eteğimden sıyrıldı, çorabımın dantelini ucundan gösterdim. Göz süzmeler, frikikler, gerdan kırmalar… Sadece öküz gibi bakıp duruyordu. Baktım olmadı, yarım saat kadar sonra kalktım. İğneli, kinayeli bir tavırla,
“Eh, bana müsaade İlhancım. Senin uykun var gibi, ben kaçayım. Gerçi yarın izinliyim, uykum da yok ama kalkayım ben…” dedim yarım ağızla… Açıkça “gitme, kal” demesini bekledim ama istediğim olmadı. Onun yerine işi saflığa vurdu iyice,
“İyi geceler Gül. Eşine benden selam…” demez mi kapının önünde…
“Ne selamı ayol? Adamı kırk yılın başında bir görüyorum zaten…” diyerek kahkahayı bastım. O da güldü. Her türlü mesajı vermiştim alttan alttan… “Uykum yok, kocam yok, yalnızım, kocamla uzun süredir yatmıyorum, beni sikmiyor, azdım, kudurdum, gel beni sik işte” Fakat duvardan ses geldi, İlhan’dan tık yok. Karısını mı aldatmak istemiyor, sekse mi doymuş, sarhoş mu? Üçgen omuzları, yapılı gövdesiyle kapı gibi herif… Şortunun önü kabarık, sikinin büyüklüğü dışarıdan belli oluyor, sapına kadar erkek işte… Eh, ben de gencecik, güzel, yuvarlak hatlı, üstümde mini eteğimle, kırmızı çoraplarımla tam sikilmeye hazır, civelek afeti devran… Bir türlü istediğim olmuyor. Kapının önünde elim kapının tokmağında,
“İstersen anahtarı ver, gündüz evin temizliğini yaparım eşin yokken…” diyebildim sadece…
Ah, bir harekete geçebilsen, eşin yokken daha neler neler yaparım sana ama… Gidip anahtarı getirdi, elimi uzatıp alırken parmaklarım değdi, titredim. Kös kös kendi evime girerken arkamdan bakıyordu. İçeriye girip kapıyı kapattım, sırtımı kapıya dayadım. Öküz, öküz, öküz… İçimden kapıyı yumruklamak, üstümü başımı yırtmak geliyordu ama çaresizce yatağıma gittim. Üstümde ne varsa çıkarıp attım, çırılçıplak yatağa uzandım. Uyuyana kadar akla karayı seçtim. Gözlerimi kapatıp onun beni nasıl becerdiğini, kırmızı çoraplı uzun bacaklarımı okşadığını, memelerimi emdiğini hayal ede ede kendimi parmakladım. Ancak orgazm olduktan sonra uyuyabildim.
Ertesi gün erken geldim işten… Kocam uyuyordu. İlhan’ın eve geçtim. Ortalığı, mutfağı, salonu topladım. Dağınık yatağını okşaya okşaya düzelttim. Her şeyi yerli yerine koydum. Çamaşır çekmecesindeki baksır külotlarını sevdim. Gardrobu açıp yanımda getirdiğim parfümümden bol bol sıktım. Akşam gelip kapağı açtığında benim kokumu duymalıydı. Kışkırmalıydı.
Televizyonun önünde DVD.ler duruyordu. Anlaşılan onu da uyku tutmamış, ben gittikten sonra film seyretmişti. Düğmesine bastım, içindeki CD kaldığı yerden devam etti. Vurdulu kırdılı bir macera filmiydi. Durdurup çıkardım. Hemen eve gidip kocamın benden sakladığı porno CD’lerden birini alıp getirdim, makineye taktım. Akşam filmini kaldığı yerden seyretmek isterse porno seyretmek zorunda kalacaktı İlhan bey… Belki harekete geçirirdi bu onu… Seçtiğim film beni en çok azdıran, tahrik eden filmlerden biriydi. Kocam işteyken geceleri mastürbasyon yapa yapa seyrederdim hep…
İlhan gelmeden işimi bitirdim, eve geçtim. Benim koca hala uyuyordu. Banyoya girdim, bir güzel temizlendim, kokulandım. Koltuk altlarımı, amımı parfümledim. Misler gibi, pırıl pırıl yaptım kendimi… Yeni aldığım askılı, diz üstü eteği olan elbisemi üzerime geçirdim. Yine çamaşır yoktu içimde, ne sütyen, ne külot… Bu kez incecik, siyah jartiyer çorabımı giydim bacaklarıma… Topuklu terliklerimin üzerinde harika görünüyordum gardrobun aynasında…
Her zamanki saatinde İlhan’ın kapısının açıldığını duydum, gelmişti. Heyecan içinde bekledim. Ona biraz zaman tanımalıydım. Evin temizliğinin yapıldığını görmeliydi. Onun için neler yaptığımı… Üstünü değişmek için gardrobu açtığında benim parfüm kokumu almalıydı. Belki yemek yerken gece yarım kalan filmi izlemek ister, televizyonu açardı. Benim koyduğum porno filmi izlerdi belki… Bekledim… Bekledim… Dakikalar geçmek bilmiyordu, avuçlarım terliyordu heyecandan… Kendimi gerdek gecesindeki yeni gelin gibi hissediyordum..
Yarım saat geçti, bir saat… Duramadım, gidip kapısını çaldım. Baştan aşağıya süzdü beni kapıyı açtığında… Gözleri parladı. Normaldi gözlerinin parlaması… Onun için hazırlanmış, makyajımı yaparken aynada ben de kendimi beğenmiştim. Gözlerinin göğüslerime takıldığını gördüm. İçimde sütyen olmadığını anlamıştı mutlaka… Salona geçtik. Bacak bacak üzerine atıp oturdum. Gözleri hala üstümdeydi.
“Elbisemi beğendin galiba İlhan… Yeni aldım, söylesene gerçekten, yakışmış mı?” dedim, eteğimi çekiştirerek… Yutkundu,
“Çok güzel, çok yakışmış Gül…” dedi. “Zaten güzele ne yakışmaz? Harika olmuşsun. Elbise, çorapların, terliklerin… Hepsi on numara… Çok güzel, çok seksi görünüyorsun.”
Onun beğenerek bakması beni iyice coşturmuştu. Şakımaya, aklıma gelen her şeyden konuşmaya devam ettim. İlhan zavallım, gözlerini benden, bacaklarımdan ayıramıyordu. Bacak bacak üstüne atmış vaziyette otururken, bacağımı değiştirdim. Diz üstü eteğim iyice sıyrıldı. İçimde külot olmadığını görmüş müydü acaba? Becerebilmiş miydim? Sanırım görmüştü. Vurgun yemiş gibi gözlerini bacaklarımdan alamıyordu çocuk…
Terliğimin birini ayak parmaklarıma takıp konuşurken ayağımı sallamaya başladım. İnce siyah çorabın altında kırmızı ojelerim görünüyordu. İlhan ipnotize olmuş gibi ayaklarıma bakıyordu sürekli… Hoşuma gidiyordu onun sikecek gibi bakması, amım sulanmaya başlamıştı. Sonunda,
“İlhaaannn…” dedim gülerek, imalı imalı… İrkilip zorlukla başını kaldırıp yüzüme baktı. Şaşkın şey… Gülümsedim… Yüzü kızarmıştı. Utandığından mı, ayaklarıma, bacaklarıma, külotsuz amıma bakıp tahrik olmaktan mı bilemedim.
“Şey, gözüm dalmış Gül..” dedi mahcup mahcup… Gülümsedim,
“Görüyorum canım gözünün daldığını…” derken bacağımı indirip hafif araladım. Tekrar bakışları orama yönelmişti. Evet, kurbanım hazırdı. Bir çorap, bir külotsuz am görüntüm yetmişti. Biraz sonra kalktım,
“Aç mısın canım? Hadi, bize gel, beraber yiyelim. Kocam işe gidecek biraz sonra… Oturur, yemek yeriz, konuşuruz. Sohbete kaldığımız yerden devam ederiz.” dedim davetkâr, fakat buyurgan, itiraz kabul etmeyen bir tavırla…
“Gelirim” diyebildi sadece, yutkunarak… Sohbetin devamının ne olduğu belliydi. Benim çoraplı frikiklerime, göz ziyafetine devam… Hem de ikimiz yalnız… İster yatır sik, ister otuzbir malzemesi yap… Kabul etmemek için homo olması lazım… Neşeyle evime geçtim, sofrayı kurdum. Ben mutfakta uğraşırken kocam da kalkmıştı. Uykulu uykulu dolaşıp duruyordu evin içinde, giyiniyordu… Biraz sonra kapı çalındı, kocam açtı kapıyı,
“Ooo… İlhancım, hoş geldin, görüşemiyoruz epeydir… Allah kavuştursun, eşin gitmiş…” dediğini duydum.
İçim kıpır kıpır oldu. Gelmişti. Masaya geçip oturdular, ben eksikleri tamamladım, yemeği servis ettim. İlhan bir yandan gözleri uykudan şişmiş kocamla konuşmaya çalışıyor, bir yandan çaktırmadan beni süzüyordu sürekli… Ben de podyumda yürüyen manken gibi kıvırmalarla, çekmeceden bir şey alma bahanesiyle eğilip kalkmalar, çeşitli frikiklerle onu can evinden vurmaya devam ediyordum. O her fırsatta frikiklerime bakarken kocam haldır huldur yemek yiyordu, bana aldırdığı bile yoktu. Ne bu mini etek, çorap olayı bile dememişti, bana aldırdığı, beni gördüğü yoktu ki adamın…
Yemeğe başladık. Heyecandan elim titriyordu. Çatalımı yere düşürdüm. Baktım onlardan tarafa gitmiş. Eşimden almasını istedim. O homurdanınca İlhan eğilip almaya çalıştı. Olmadı, masanın altına girmek zorunda kaldı. O zaman ben de harekete geçtim, bacaklarımı araladım, eteğimi kasıklarıma kadar çektim. Örtünün altında amcığıma varıncaya kadar her yerimi görmüş olmalıydı İlhan… Elinde çatalla çıktığında yüzü kızarmıştı. Göz göze geldik. Ona neleri kaçırdığını anlatabilmiştim sonunda…
Yemek bitti, kocam işe gitmek için kapıya yöneldi. İlhan da,
“Dur ben de geleyim, ben eve geçerim” diyerek onunla beraber çıkmak üzere davranmıştı ki atıldım hemen,
“Nereye gidiyorsun canım? Benimki gibi işe gitmiyorsun ya, otur çay demledim, bir bardak içer öyle gidersin…” Gözünün içine bakıyordum bunları söylerken, yalvarıyordu gözlerim… Kocam da,
“Tabi ya İlhancım, madem bekarsın, çayını iç, öyle git. Kovalayan yok ya seni… Hadi hadi, otur bakalım.” diyerek beni destekledi.
İlhan çaresiz içeriye geçti, ben de kocamı uğurlayıp yanına geldim. İçim içime sığmıyordu. Oh allahım… Yalnızdık evde… Ne benim kocam, ne onun karısı… İkimiz… Masaya, sandalyesine oturmuştu, çayını getirdim. O çayını yudumlayıp sigarasını içerken ben sofrayı toplamaya başladım. Gidip geliyor, eğiliyor, kalkıyor, her yerimi sergiliyordum İlhan’a…
Önündeki tabağı almak için eğiliyordum, sütyensiz memelerimi nerdeyse uçlarına kadar görüyordu. Yere düşen peçeteyi almak için yere uzanıyordum, arkamdan jartiyer çorabımın dantellerini, çıplak baldırlarımı, belki de külotsuz amımı gösteriyordum. Peçeteyi alıp doğruldum, ona doğru döndüğümde gözlerinin kalçalarıma dikilmiş olduğunu gördüm. O da suçüstü yakalamışım gibi telaşlandı, elinin yanında duran kül tablasını yere devirdi. İçindeki izmaritler, küller kucağına, yere saçıldı. Üzüntülü üzüntülü,
“Hay Allah, kusura bakma Gül, ben toplarım şimdi…” dedi, eğilirken ben engel oldum,
“Saçmalama İlhan, lütfen otur sen, ben hallederim” dedim.
O sandalyesinde bacaklarını iki yana açmış küllere basmamak için dururken ben elimi bacağına koyarak, bacağından destek alarak önünde eğildim, yerdekileri toplamaya başladım. İkiye ayrık bacaklarının arasında kıpırdanıp dururken, göğüslerimi rahat rahat görebiliyordu.
İçini çektiğini duydum. Süründüğüm egzotik parfümün kokusunu almış olmalıydı. Elim hala bacağında duruyor, hareket ettikçe nerdeyse sikinin yanlarına kadar gidip geliyordu elim… Az kaldı tutup elimi şortun yanından içeriye daldırmak üzereydim. Siki kalkmıştı. Şortunun önü Kızılay çadırı gibi dikilmişti. Uzattıkça uzatıyor, adamı daha da delirtiyordum. Sonunda kalktım,
“Ay, bittim” dedim nefes nefese… Sanki seks yapmıştık, göğsüm inip kalkıyordu. Gözlerini ayıramıyordu benden, memelerimden… “Hadi içeri geçelim İlhan, çaylarımızı alır, orda içeriz.”
Elimizde çay bardaklarıyla salona geçtik, ben kendimi koltuğa attım. Geriye yaslandığımda eteğim sıyrıldı, çoraplı baldırlarımı gösterdim adama… O da karşımda oturuyor, açılan yerlerimi görebilmek için deli oluyordu.
“Öf ne sıcak…” dedim. “Pencereyi açmaya da gelmiyor, sivrisinek ısırmış gece, baksana şuna, bütün gün kaşıdım durdum, hala kaşınıyor hart hart…” diyerek eteğimi çektim. Çorabın bittiği yerde sol bacağımın içini kaşımaya başladım.
“Evet, bu sene baya sivrisinek var. Ama böyle kaşıma, daha kötü olur” dedi karşıdan gözleri bacağımda…
“Ne yapayım, kaşınıyor. Baksana şuna, nasıl kızarmış?” diyerek yanıma çağırdım, kaşınan yerimi gösterdim. Kalkıp geldi, tepemden sinek ısıran yerimi görmeye çalıştı. Jartiyer çorabımın dantelini, onun bittiği yerde başlayan, yaz ortası olmasına rağmen bembeyaz süt gibi bacağımın çıplak tenini görüyordu şimdi… Tabi yukarıdan meme uçlarıma kadar görülebilen sütyensiz göğüslerim de cabası…
“Erkek sinekti herhalde, ısıracak yeri bulmuş…” dedi yutkunarak… Güldüm,
“Ya, sorma, ağzının tadını biliyor hayvan… Nerden buldun da ısırdın, ta bacağımın içi…” dedim. İçimden de “sen erkek değil misin, ısırsana sen de aptal herif” diyordum.
Isırmadı. Önü kabarık şortuyla döndü, yerine oturdu, çayını yudumlamaya devam etti. Bir eliyle boynunu tutuyordu bu arada sürekli… Ne olduğunu sordum, tutulduğunu söyledi.
“Gel yanıma, ovayım biraz, iyi gelir” dedim.
“O kadar önemli değil Gül, geçer bir iki güne…” diyerek gelmek istemedi, ben kalkıp yanına gittim.
“Dön bakayım arkanı” dedim. Döndü, iki elimle omuzlarını, boynunu ovalamaya başladım. İyi geliyordu sanırım, hoşuna gidiyordu, inlemeye başladı. Sevişirken zevk alır gibi inlemesi hoşuma gitti. Başını arkaya, göğsüme yasladım. Alnını, şakaklarını ovmaya başladım. Boynunu, omuzlarını ovalıyordum, parmaklarımla kasılmış, sertleşmiş etini tutup sıkıp sıkıp bırakıyor, sonra okşarcasına aynı yeri okşuyordum.
“Nasıl, iyi geldi mi?” diye sordum. Gözleri kapalı,
“Hem de çok iyi geldi, eline sağlık…” dedi. Yavaş hareketlerle omuzlarından göğsüne kadar okşaya okşaya, masaj yapa yapa indim. Tişörtün üzerinden yapıyordum,
“İstersen çıkar tişörtünü, daha iyi olur” dedim. Duraklamadan dediğimi yaptı hemen, doğrulup kalktı, tişörtünü üzerinden çıkarıverdi. Gözüm şortunun önündeki kabarıklığa takıldı bir anda… Öyle canım çekti ki onu… Elimi uzatıp kavramamak için kendimi zor tuttum. Dilimi ısırdım. O an göz göze geldik. Benim orasına baktığımı görmüştü. Gülümsedik.
“Hadi dön şimdi, masaja devam edeyim” dedim. Döndü, bana takıldı,
“Öyle güzel masaj yapıyorsun ki… Parmakların harika, sihirbaz gibi… Oldu olacak sırtımı da ov bari…”
“Neden olmasın? Hadi yat, sırtına da masaj yapayım, çok iyi gelir” diyerek yatırdım. Fakat rahat olmuyordu. Bunu ona söyledim.
“Burda olmuyor İlhan. Hadi gel, odama gidelim, orası daha rahat…” diyerek kalktım, cevap vermesini beklemeden yatak odasının yolunu tuttum.
Giderken bir çırpıda müzik setinin düğmesine bastım, hoş, romantik bir müzik yayıldı ortama… Her şey tam istediğim gibi gidiyordu. Kendimi bakire kızı yatağa atmak isteyen Nuri Alço gibi hissettim. Sırf orospu damgası yememek için ilk hareketin ondan gelmesini bekliyordum. Bunu sağlamak için de yapmadığım numara kalmamıştı şimdiye kadar… Sanırım o da eşlerimizi, bir şey yaparsak nasıl yüzyüze bakacağımızı düşünerek buna yanaşmıyordu bir türlü… Oysa ben aşmıştım bunları artık… İlhan’la sevişmekten başka bir şey düşünemiyordum.
“Lütfen çekinme İlhan… Yabancı değilsin sen, şuraya uzan…” diyerek yatağı gösterdim.
O yatağa uzanırken ben de pencerenin güneşliklerini çektim. Karşı balkondaki meraklıların ikimizi yatak odasında görmelerini istemezdim doğrusu… Dönüp baktım. Güneşliği çekince iyice loşlaşan yatak odası daha bir güzel geldi gözüme… Beni sikmesini istediğim erkek yatağımda yatıyordu yarı çıplak… Üzerinde sadece bir şortla…
Elektrik düğmesini açtım. Tavandaki kırmızı spotların yumuşak kırmızı ışığı yayıldı odaya… Yanına gittim. Ellerimi omuzlarına koydum. Masaj yapmaya başladım. Ellerimle sırtını, kollarını, belini, her yerini ovalıyordum. İlhan gözlerini kapatmış, kendini bana bırakmıştı. Ellerim parmaklarım okşarcasına kaslı gövdesinde dolaşırken, kimbilir aklından neler geçiyordu şu anda…
“Yeter Gül” dedi sonunda… Uzandığı yerden doğruldu, oturur vaziyete geldi. Yatağın kenarında ikimiz de oturmuş birbirimize baktık. Gözüm aşağıya indi, şortunun önündeki piramite takıldı. Sanırım yeter demesinin sebebi buydu. Öyle sertleşmişti ki aleti… Biraz daha devam etsem boşalacaktı herhalde… Başımı kaldırdığımda göz göze geldik.
Yatak odamda, kocamla seviştiğim yatakta, yabancı bir erkekle oturuyordum. Yarı çıplak, üzerinde bir şortla duran erkeğin yanında, içimde iç çamaşırım olmadan, bir tek elbise ve jartiyer çoraplarıyla duruyordum. Kasıklarım alev alev yanıyordu. Amımın sulandığını hissedebiliyordum. Bakışlarım istemsizce tekrar aşağıya şortuna kaydı. Bir gözlerinin içine bakıyordum, bir şortuna… Onu ne kadar istediğimi anlamıştı aslında…
“Keşke benim de senin kadar hünerli parmaklarım olsaydı… Ben de sana masaj yapardım” dedi kısık sesle…
“Aman canım, hünerle ne ilgisi var, masaj işte, ovuyorsun tamam…” dedim gülerek… “Ama iyi aklıma getirdin, hadi uzanayım, sen de bana yap. Benim de ihtiyacım var” diyerek yüzükoyun yatağa uzandım.
Uzanınca kısa eteğim baldırlarıma kadar yukarıya çıkmıştı. Düzeltmedim. Parmağıyla hafifçe eteğimi kaldırıverse külotsuz amımı, götümü görebilecekti. Onun yerine parmağının ucuyla eteğimi tutup aşağıya çekti. Elini tuttum,
“Hadi İlhan, nazlanma… Ben sana nazlandım mı? Bir güzel masaj yaptım sana, sıra sende…” dedim.
Ellerini sırtıma götürdü, çekine çekine ovalamaya başladı. Parmaklarını hissedince ürperdim.
“Mmmm…” diye inledim. “Harika… Devam et… Güzel yapıyorsun…” dedim kışkırtıcı bir sesle…
O da devam etti. Bazen okşayarak, bazen parmaklarıyla sıkarak bütün sırtımı, kalçamı dolaştı parmakları… Sonra kalktı, yatağa çıkıp tek bacağını üzerimden aşırdı, üstümde durarak, fakat temas etmeden iki eliyle bastıra bastıra belimi, sırtımı ovuyordu. Ben zevkten kendimden geçmiş, belimi aşağıya bastırırken, popomu olabildiğince havaya kaldırmıştım. Bu durumda ister istemez popom önüne temas etti. Eteğim de tekrar açılmıştı böylece… Eliyle tutup elbisemin eteğini çekiştirince mırıldanarak itiraz ettim,
“Bırak canım, açılırsa açılsın. Önemli değil… Çok sıcak zaten… Açılması daha iyi…” İlhan da titreyerek masajına devam etti. Hissedebiliyordum, parmakları titriyordu tenimin üzerinde…
“Ellerin titriyor İlhan…” dedim mırıltıyla…
“Evet…” dedi sadece…
“Neden peki?”
“Sence?”
Hiç sesimi çıkarmadım. Birbirimize işkence yapıyorduk adeta… Sırtımda dolaşan parmakların verdiği zevkle ürperiyor, hafif hafif inliyordum. Sonunda çileden çıkmış olmalı ki, kendini bırakıverdi. Şortunun önünü zorlayan kabarıklık şimdi göt yanaklarımın arasındaydı. Sertliğini duyuyordum.
Tam deliğimin hizasındaydı sert yarağı… Elleriyle omuzlarıma kadar ileri geri yaparken gayrı ihtiyari götümün deliğine sürtünüyordu sert yarak… Öyle zevk alıyordum ki, içimden keşke hiç bitmese diye geçiriyordum. Öyle zevk alıyordum ki, popomu kaldırabildiğim kadar havaya kaldırıyor, sertliği daha çok hissetmek istiyor, içime girmesini istercesine kaba etlerimi sıkıştırıyordum.
“Yeter mi Gül?” diye sordu bir müddet sonra… Bu sefer de ben ona aynı tonda soruyla cevap verdim,
“Sence?” Biraz daha masaja devam etti. Sonunda dayanamadım,
“Biraz durur musun?” dedim. Durdu. Altında döndüm, sırtüstü uzandım. Kalçalarımın iki yanında dizlerinin üzerinde duruyor, bana tepeden bakıyordu. Ben de altında sere serpe yatıyordum. Gözlerinin içine bakıyordum. Nefes alışverişim sıklaşmış, göğüslerim inip kalkıyordu. Öylece birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk konuşmadan… Hafifçe doğruldum, dirseklerimin üzerinde,
“Ne bekliyorsun hala?” dedim.
“Ben… Şey…” diye kekeledi.
“Aptal olma” diye tısladım. “İçinden ne geçiyorsa onu yap… Anında… Hiç düşünmeden yap istediğini…” dedim.
“Gül… Ben… Karım var… Senin kocan…” diyebildi. Boynuna sarıldım, dudaklarını öpücüklere boğarken,
“Aptal… Aptal… Aptal…” diye inledim. “Seni istiyorum. Seni çok istiyorum İlhan… Ve alacağım… Neye mal olursa olsun…” diyerek dudaklarını kavrayıp emmeye başladım.
O da dayanamadı daha fazla, deliler gibi öpüşmeye başladık. Çok güzeldi. Dudaklarının tadına doyamıyordum. Kocamla bunca senedir hiç böyle bir öpüşme yaşamamıştık. Dilini emiyordum, o da benim dilimi… Yanıma uzandı, birbirimize sarılmış, hala öpüşmeye devam ediyorduk. Elleri boş durmuyor, akşamdan beri gösterip durduğum memelerimde ve çoraplı bacaklarımda dolaşıyordu. Biraz önce eteğini indirmeye çalıştığı elbisemi şimdi yukarıya doğru sıyırıyor, uzaktan gördüğü hazinemi okşayıp ellemeye çalışıyordu.
Elimi uzatıp şortunun fermuarını çektim. Aradan elimi soktum. Elim taş kesilmiş sımsıcak sikine değdi. Külot yoktu içinde… O da benim gibi külotsuzdu. Sikinin o kadar kabarık görünmesinin nedeni buydu demek… Parmaklarımın arasında tutup sıktım. Kalın bir şey vardı elimde… Gözlerinin içine baktım,
“Çok şey mi istiyorum İlhanım” dedim şehvetle…
“Merak etme, alacaksın istediğini…” diyerek inledi. “Benim de sende istediğim şeyler var aslında… Seni gördükçe istediğim, hayalini kurduğum şeyler…” Boynuna sarıldım,
“Sen de merak etme… Ne istiyorsan alabilirsin. Hepsi senin onların…” diyerek öpüşmeye başladım. Elbisem belime kadar sıyrılmıştı zaten, bir çırpıda üzerimden çıkardı. Ben de onun şortunu sıyırdım tabi… Koca siki göbeğine doğru yukarı kavislenmişti. Harika görünüyordu. Elimi çoraplarıma götürdüm çıkarmak için, engel oldu.
“Hayır Gül… Seni böyle istiyorum. Üstünde sadece çorapların varken sikmek istiyorum seni…” dedi.
Sanırım çorap fetişi vardı. Çoraplarımın üzerinden bacaklarımı okşuyor, beni, çıplak bedenimi öpücüklerle kuşatıyordu. İkimiz de çıplaktık benim çoraplarım haricinde… Hayran hayran bakıyordu her yerime… Ayağımı kaldırıp sertleşmiş sikinin üzerine koydum. Çoraplı ayaklarımın arasına aldım sikini, okşamaya başladım. Gözlerini kapatıp hazla inledi. Çorabımın kaygan dokusu sikini okşarken müthiş zevk alıyordu sanırım, biraz ayaklarımın ırzına geçti gidip gelerek…
Ayağımın birini alıp kaldırdı, ağzına götürdü. Kırmızı ojelerimin göründüğü çorabımın üstünden ayak parmaklarımı okşadı, tek tek öpücükler kondurdu her birine… Başparmağımı ağzına sokup emdi. Ayak tabanlarımı yaladı. Elini kaygan çorabın üzerinden kaydırarak uzun uzun bacaklarımı okşadı.
Artık delirmek üzereydim. Altından kalkıp yatağa devirdim, üzerine çıktım, geniş göğsünden başlayarak yılan gibi aşağıya kaydım. Sikini ellerimle kavrayıp öpmeye başladım. Bir elimle sikini tutuyor, diğeriyle taşaklarını okşuyor, yalıyordum. Birden hepsini ağzımın içine soktum. Öyle ateşli ateşli yalıyordum ki, ikimiz de zevkten uçuyorduk. Üstünde ters döndüm, kasıklarımı başının hizasına getirdim. Mesajımı almış, istediğimi yapmaya koyulmuştu hemen…
Bacaklarımı aralayıp başını bacaklarımın arasına aldım, o da amımı yalamaya başladı. Elleri çoraplı bacaklarımı okşarken dili amımda çalışıp duruyordu. İçimden akan suları diliyle toplayıp içiyor, diliyle klitorisime, sinir uçlarıma dokunuyor, dudaklarının arasında kıstırıp emiyordu. Zevkten kıvranıyordum. Sonunda dayanamaz hale geldim. Bir anda sikini yalamayı bırakıp sırt üstü yatağa uzandım, dizlerimi karnıma doğru çektim. Sikilmek için yanan amımın dudakları ikiye ayrıldı onu çağırırcasına pembe pembe…
“Hadi İlhan… Dayanamıyorum artık… Sik beni aşkım, nolur…” diye inledim. Yavaşça bacaklarımın arasına girdi. Daha sikinin kafasını am dudaklarımın arasına yerleştirirken ben zevkten inlemeye başlamıştım. Yavaş yavaş içime bir yılanın yuvasına girdiği gibi içime kaymaya başladı siki…
“Ohhhh… İşte bu…” diye inledim altında… “Seni gördüğüm günden beri istediğim bu işte… Bu… Zevk… Hadi İlhan… Nolur sok şunu içime… Hepsini sok… Dibime kadar sok… Bana kadın olmanın zevkini yaşat aşkım… Sikini göm içime… Yarağını sok köküne kadar… Ooohhh…” Resmen yalvarıyordum adama sikmesi, sikini köküne kadar sokması için…
Ellerimi iki yana götürüp el ele tutuştuk, yatağa bastırdı, amımın içinde gidip gelmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım. Zevkten geberiyordum altında… İyice hızlanmıştı. Sokup çıkarıyordu sikini içime… Bense kendimi kaybetmişcesine, deli gibi sarsılıyordum zevkten… Ellerimi ellerinden kurtarmış, boynuna sarılmış, sımsıkı yakalamıştım erkeğimi, altında yılan gibi kıvrılıyor, kıvranıyor, kalçalarımı ona doğru itiyordum.
“Ahhh… Harikasın Gül… Amcığın daracıkmış bebeğim… Zevkten ölüyorum… Ohhh..” diye inliyordu kulağıma…
“Sen de harikasın… Çok güzel sikiyorsun beni erkeğim… Aşkımm… Ooohhh… Çok güzel sikiyorsun… Ohhhh…” diye inleye inleye beraber boşalmaya başladık. Gözlerim karardı, kendimden geçer gibi oldum. Erkeğim bütün ağırlığıyla üstüme yığıldı. Kendimize gelebilmek için bir süre bekledik. Yanaklarından tutup dudaklarına bir öpücük kondurdum.
Evet, kocamla da sevişiyordum fırsat bulduğumda… Onunla da orgazmlar yaşıyordum seyrek de olsa… Ama hiç böylesini yaşamamıştım. Hiç böylesine korkunç bir zevk almamıştım. Hiç bu denli kendimi kaybedecek derecede boşalmamıştım. Hiç tatmadığım duygulardı bunlar…
Nedir, İlhan’ın sikinin daha iri olmasından mı kaynaklanıyordu bunlar? Yoksa yasak meyveyi tatmanın hazzı mıydı bunu yaşatan? Yasak meyve, günah işlemenin şehveti, kocamı boynuzlamak, kocamın yatağında yabancı bir erkekle sikişmek miydi bu zevklerin nedeni? Dudaklarını öperken,
“Hep bu anı bekledim İlhan… Hep… Beklediğime de değdi… Beklediğim kadar varmış aşkım… Ne olur, bırakma beni… Seni seviyorum…” diyordum sürekli…
Bir kez daha seviştik… Sonra bir kez daha… Tadına vararak… Hiç denemediğim şeyleri deneterek, yaşatarak bana… Zevkten öldürerek… Sonunda her güzel şey gibi bitti. Kalkıp giyindi, evine geçti. Bense yatağımda yorgun argın, yüzümde bir gülümsemeyle uykuya daldım…
Sabah her zamanki gibi kocam gelmeden kalkıp hazırlandım, işe gitmek için çıktım. Kapının önünde karşılaştık. Gülümsedik birbirimize… Gecenin yorgunluğu ikimizin de yüzünden okunabiliyordu. Bir an karşı karşıya durup birbirimize baktık. Gözlerimizle birbirimize sarıldık, öpüştük, sonra dönüp yola koyulduk.
Çalışırken bütün gün olanları düşündüm…Elim defalarca telefona gitti..Ama arayamadım..Ne diyecektim ki..Benden beklentisi olamazdı. İkimiz de evliydik. Eğer sadece seks ise belki evet olabilirdi ama başka beklentiler içerisine sokmamalıydım onu.. Akşam konuşmaya karar verip biraz da erken eve gittim. Biraz sonra o geldi. Tam kapısını açmaya çalışırken ben dışarıya çıktım. Karşıdan
“Aç mısın?” diye sordum. Başını arkaya doğru çevirip evet anlamında başını salladı. Ben de başımla işaret edip,
“Gelsene…” dedim. Kapıyı kilitleyip bana doğru geldi. O arkamdan içeriye girerken, ben önden gidip kocama seslendim yüksek sesle,
“Erkan, hadi kalk miskin, işe geç kalacaksın” diyerek bağırıyordum. Kocamın duyması için adeta tiyatro oynuyorduk.
“Daha kalkmadı mı Erkan abi?” diye sordu o da yüksek sesle…
“Hayır ya, kalkmadı. Bir de sen baksana şuna İlhan, kalksın bir an önce…” diyerek mutfağa girdim.
Yatak odasına gitti, kocamı uyandırmaya çalıştı. Gece aşığımla seviştiğim yataktan kaldırdı kocamı, duş alması için banyoya gönderdi. Kendisi de mutfağa, yanıma geldi hemen… Mutfak tezgahına dayanmış ona bakıyordum. Gece beni zevkten zevke sürükleyen erkeğime… Önümden geçip masaya oturmak istedi, elinden tutup bırakmadım.
“Gözlerimin içine bak İlhan…” dedim. “Görüyor musun çektiğimi… Benimkisi işte bu… Geceleri yastığa sarılıp uyuyorum, gündüzleriyse bu hayvanın horultularını çekiyorum. Anla beni, lütfen…”
Bir anda dudaklarıma yapıştı. Ben de ona karşılık verdim. Aman allahım… Ne yapıyordum ben? Kocam banyoda, ben mutfakta aşığımla öpüşüyordum deli gibi… Kocam her an banyodan çıkabilirdi. İlhan her yanımı okşuyor, öpülmedik, okşanmadık, sıkılmadık yerimi bırakmıyordu. Masadan birsandalye çekerek bir ayağımı o sandalyenin üzerine koydu. Önümde eğildi. Elbisemin eteğini tutup yukarıya kadar çekti, benim elime tutuşturdu. Kendisi de diz çöküp külodumun kenarından amımı yalamaya başladı. Ellerimle saçlarını okşuyor, başını iyice amıma bastırıyordum. Dayanamaz hale getirmişti beni yine… Öyle zevk veriyordu ki bana… Ayağa kalktı, gözleri mutfağın kapısında, kulağı banyodan gelen su sesindeydi.
“Sonraya bırakalım, şimdi olmaz” dedi. Dudakları ıslaktı, sularımdan ıslanmıştı.
“Hayır, durma, devam et, nolur…” diye yalvardım. Elimi pantolonun önüne götürüp fermuarını indirdim. Elimi içeri sokup külotunun içinden yarağını çıkardım dışarıya… Bu kez ben onu yalıyordum. İçerden, banyodan gelen su sesi kesilmişti. Büyük ihtimalle kocam giyiniyordu. Fazla vaktimiz yoktu. Her an çıkabilirdi kocam…
“Hadi, nolur gir içime… Çabuk…” diye yalvardım. Arkamı döndürdü, kıçımı hafif yukarıya kaldırdı ve arkadan amcığıma hızla bastırdı yarağını…
“Ahhh…” diye inledim acı ve zevk karışımı… Kocamın sesi duyuldu içeriden,
“Noldu hayatım?” diyordu.
“Yok bişi kocacım…” diyebildim kocama…
Karısı mutfakta domaltılmış sikiliyordu oysa… İlhan arkamda hızlanmıştı. Kocam hemen yanımızda, banyoda giyinirken aşığım beni sikiyordu. Heyecan, zevk, adrenalin… Bunları düşündükçe aldığım zevk katlanıyordu. İlhan da aynı şeyi yaşıyor olmalı ki gittikçe hızını arttırıyor, daha şiddetli vuruyordu arkama…
Elini ses çıkarmamam için ağzıma bastırmış, kapamaya çalışıyordu. Boşalmak üzereydim. Kasılıyordum. İlhan da aynı durumdaydı. Zevkten kendimi kaybetmiştim yine, erkeğimin parmağını ısırıyordum. Nerdeyse kanatacaktım ısıra ısıra…
Sonunda titreye titreye boşaldık ikimiz de… Dölleri bacaklarımdan süzülürken eteğimi indirip tuvalete koşturdum. Ter içinde kalmıştım. Kendime çeki düzen vermem, amımdan akan dölleri temizlemem gerekiyordu.
Aceleyle temizlenip kağıt havlu getirdim İlhan’a… Isırmaktan parmağı kanamıştı gerçekten… Kuduz köpek gibi ısırmıştım parmağını sikilmenin zevkiyle kıvranırken… O arada kocam geldi mutfağa, yemeğe oturduk. O arada İlhan’ın fermuarının açık kaldığını fark ettim. Bir pundunu bekledim. Kocam su içmek için buzdolabına gidip bize arkasını dönünce masanın altından elimi uzattım. Şaşıran İlhan’ın yüzüne gülerek fermuarını yukarı çektim.
Kocam işe gitti. Biz yine İlhan’la, sikicimle baş başa kaldık. Bu kez onun evine geçtik. Sabaha kadar seviştik. Doymuyorduk birbirimize… Bana defalarca orgazmı tattırdı. Kadınlığı öğretti. Sabaha karşı toplanıp yorgun argın, fena sikilmiş vaziyette evime geçtim, kendimi yatağa atıp uyudum. Deli gibi sikişmekten hiçbir şey konuşamamıştık seksten başka… Oysa bütün gün ne ciddi konuşmalar tasarlamıştım kafamda… Geleceğimiz, şu, bu… Onun sikini görünce her şey uçup gidiyordu aklımdan… Aklımı başımdan alıyordu erkeğim…
Birkaç gün sonra, daha sikinin tadına doyamadan İlhan da düğün için karısının yanına gitti. Zorlukla ayrıldık. Onların geleceği günlerde bu kez biz yaz tatiline çıktık. Yine kavuşamadık.
Sabırsızlıkla tatilin bitmesini bekliyorum şimdi… Şezlongta üstümde bikinilerle uzanıyorum havuz kenarında ve o geçirdiğimiz zevk dolu geceleri tekrar tekrar yaşıyorum. Beş yıldızlı otel odasında, kocamın altında sikilirken İlhan’la yaşadığım doyumsuz, tarifsiz orgazmlar geliyor gözümün önüne, onların yardımıyla boşalabiliyorum.
118 notes · View notes
sohbetxyz · 11 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Some guy made an artistic twist to some of the photos of my wife. Cool! 😎🤩😍
141 notes · View notes
sohbetxyz · 19 days
Text
ŞİŞMAN
arkadaşlar sağolun hep soruyorsunuz. hem işlerden hem de üzerlerinden çok uzun yıllar geçmiş olduğundan bazı hikayeleri devam ettirecek gücüm yok. bu eskilerin bileceği xhamster hesabından kalanlardan. mail temizliğinde buldum. bir veya iki bölümü daha vardı sanki bulursam onu da atarım.
Hakim konuştukça konuşuyor. Koca bir holdingi batıran salak abim yüzünden bitmez tükenmez davalar ile uğraşmak bana kaldı. Bankalardan kaçırabildiğim bir kaç gayrımenkul biraz para ile yeni işler yapmaya çalışıyorum. Kurduğum başka bir şirket üzerinden küçük bir otel açmak üzereyim. Holding batar batmaz boşanan kocamdan olan iki çocuğa düzgün bir hayat bırakmak derdim. En zengin 100 aile arasından geldiğimiz yere bak.
- Sen bu kadar dalarsan biz kazanacağız.
Davalı her banka ile kavga gürültü devam ediyor. Ama arkamdan konuşan tam bir uygar insan. Mahkeme ve diğer dosyalarda en güçlü rakip olmasına rağmen bir kere bile sesini yükseltmeyen bir centilmen.
- İflasımızı isteyen sensin zaten.
- Evet kişisel olarak kılım sana.
Gülüyoruz ikimiz de. Hakim dosyayı bir sonraki duruşmaya sallıyor. Diğer davalı bankalar selam bile vermeden çıkarken iyi günler demek için yanına gidiyorum, bana her zaman çok nazik çünkü.
- Otel açıyormuşsunuz deyince aklım başımdan gidiyor.
- Panik yapma beni ilgilendirmez, ben holdingdeki kredileri çözme derdindeyim. Hem çok güzel hukuki zemine oturtmuşsunuz. O otele takibe geçemeyiz.
- Açılışa gelin o zaman.
- Yanlış anlar patronlar ama haftaya eşim ile Bodrum’dayım. Uğrarız kahveye.
Şöyle bir hukukçu genel müdürümüz olsa bu hale gelmezdi koca  holding. Neredeyse beş senedir amele gibi çalışıyorum. Çocuklar gelince pazar öğleden sonra sahile atıyoruz kendimizi. Denizden çıkıp küçük oğlanı kurularken arkamdan tanıdık sesi geliyor.
- Hayırlı olsun, çok beğendim oteli. 
Avukat Eren Bey, yanında da kadın olarak bile gözlerimi alamadığım güzellikte eşi ve tek çocukları. Neredeyse ikimiz de kırkız, aynı yaştayız ama benden on beş yaş genç gözüküyor kadın. Eşi ile tanışıyoruz. Kilolarımdan dolayı bikini giyemediğimden, mayonun saklayamadığı göbeğim ve bakımsız saçlarımdan utanıyorum. Bir kahve içme sırasında çocuklarım ile arkadaş olup ayrılıyorlar. Bir saat sonra cebimden arayıp akşam yemeğine davet ediyor. Kaldıkları otelin adını söylüyor. Sekiz gibi otellerindeyim. Güzel kadının yanında ezilmemek için saçlarımı yaptırdım. Tek parça elbisem doğal kestane saçlarım ile uyumlu. Elbise aldığım kilolar ile biraz dar olsa da içinde rahatım. Güzel bir yemek gülüp eğleniyoruz. Çocukları uyuklamaya başlayınca karısı on gibi izin istiyor. Eşiyle vedalaşıyorlar. Eren gece uçağı ile İstanbul’a dönecekmiş seni de bırakırım giderken diyorum.  Arada izin isteyip elinde ufak bir seyahat çantası ile dönüyor. Bir saat sonra kalkıyoruz biz de. Çok içtik. Gülerek arabama doğru gitmek için restorandan lobiye inen asansöre biniyoruz. Asansörün kapısı açıldığında refleks olarak iniyorum. Peşimden de o geliyor. Ara katlardan birindeyiz. Geri döner dönmez burun buruna geliyoruz.
- Yanlış katta inmişiz.
- Yanlış kat değil. Bu gece burada benimle kalacaksın. Ben durumu kavramaya çalışırken bir eli ile kalçama yapışıp kendine çekiyor.
- Eren Bey lütfen. Kulağıma eğilip boynuma sıcak nefesi ile fısıldıyor.
- Hayır deme. Bir elini önündeki sertliğe yapıştırıyor. Hızla geri çekiyorum.
- Mayondan taşan göğüslerin için sabahtan beri böyle geziyorum.
Duvar ile arasından çıkmaya çalışırken geldiğim noktanın şokundayım. O nazik adam gitti karşıma azgın bir tipik Türk erkeği geldi. Şaşkınlıktan konuşamamamı kabul olarak düşünüp boynumdan göğüslerime doğru iniyor dudakları.
- Yapmayın son kez uyarıyorum.
- Yapacağım ve sabaha kadar sürecek. 
- Bağıracağım
- Bağıramazsın davalar için iftira atıyor derim.
Dudaklarımı kapmaya çalışıyor. Kaçıyorum. Duruyor. Etrafa bakıyor. Elim ayağım titriyor. Oracıkta bayılabilirim. Beş sene oldu boşanalı. Kimse beni arzulamadı ben kimseyi arzulamadım. Bir otel koridorunda tecavüze uğramayı ise hiç istemiyorum. Ayrıca bu adam nazik eli yüzü düzgün ama hayalimdeki bir tip hiç değil ve neredeyse benim yarım kadar
- Gel şuraya rezil ederim seni otele diyerek. Kat temizlikçilerinin kullandığı depoya sokuyor. İtiraz etmeden içeri adım atıyorum.
- Bırakın Eren Bey gideyim, çok içtik ikimizde. diyerek itirazımı sürdürüyorum.
- Tam hayalimdeki kadınsın. Büyük göğüslü, balık etli, yeşil gözlü. Her davadan sonra seni düşlüyorum.
Şişko bir dul olarak yıllardır bir erkeğin beni arzu edeceğini hayal bile etmezdim. Benimle ayda yılda bir zorla sevişen kocam, sevişirken bile kilolarıma söylenirdi. Yüz yüze konuşurken beni havlu dolabına doğru sürüklüyor. İki eli de kalçamda. Ellerim ile ellerini vücudumdan ayırmaya çekmeye çalışırken kafası yakası açık elbisemde iki göğsüm arasında. Dudakları ve dili tenimde. Acıtan parmakları elbisemi belime kadar sıyırmış çamaşırımdan taşan kalçalarıma batıyor. Yanıyor her yerim. Direncim düşmek üzere. Sevilmeye sevişmeye ihtiyacım var oysa. İki çocuklu bir kadın olarak da düzgün birini bulmam çok zor zaten. Kafasını itekliyorum. Burun buruna bakışıyoruz. Elleri kalçalarımdan okşayarak ayrılıyor.
- Biliyorum sadece bunun böyle olmamasını istiyorsun. Ama seni çok istiyorum.
Davalardaki gibi. Atacağımız her adımı önceden kestirirdi. Şimdi de beynimi okuyor sanki. Beni isteyen bir erkeğin beni sikmesine çok ihtiyacım var ama burada bir depoda değil. Yine boynuma sokuluyor.
- Şimdi bacaklarını açacaksın ve bunu içine alacaksın. Boynumu öperken kaçınmıyorum artık. Sağ elimi tutuyor. Ne ara açtığını fark etmediğim şortunun fermuarından içeri sokuyor. Düğmeyi de çözünce şortu yere iniyor. Elimdekine bakamıyorum ama sert sıcak kalın. Dudaklarıma yapıştığında dişleri ile alt dudağımı çekiştiriyor. Dişleri canımı yakıyor. Aynı şekilde karşılık veriyorum. Dişleri arasında uzayan dudağımı kurtarıp ben onun dudaklarına yercesine saldırıyorum. Aç kurt olan benim ne de olsa. Dilini emiyorum dudaklarımın arasında. Parmakları bacak aramda iki deliğime batıyor. Birbirimize dövüşür gibi saldırmış durumdayız. Dili ağzımın içindeyken ayaklarına inmiş şortundan kurtuluyor. Külodumu iki yanından tutmuş kalçalarımdan aşağıya indirmiş durumda. Çıplak sertliği göbeğimin altına batıyor. İçime girebileceği kadar ıslağım yine de yavaş lütfen diyorum. Dudaklarımız ayrılmadan ona yardım etmek için iki yandan çekiştiyorum çamaşırımı. Nefes nefese sanki iki dakikada sevişmeye başlamazsak ölecekmişiz gibi birbirimize saldırmamız devam ediyor. Altımdaki tanga değil ki yıllardır sevişmeyen kadın donu. Rahat çıkartamıyorım. Yırtıp atmak istiyor belli ki. Biraz daha aşağı çekince yere düşen çamaşırdan bir ayağımı kaldırarak kurtuluyorum ben de.
Tek bacağımı dizinden havaya kaldırıp beni duvara dayıyor. Alttan sikinin am dudaklarıma değdiğini hissediyorum. Bu pozisyonda koca göbeğimden içime nasıl girecek?. Acımasızca itekliyor sikini. Bağırıyorum dur diye. Duruyor. Eli ile yavaşça yerleştiriyor bu sefer. Tek bacağımın üzerinde sırtım dolaba yapışmışken dudaklarımı emerek bir kere daha itekliyor sikini. Bu kadar derine bu pozisyonda nasıl ilerleyebildi? Dur dur diye bağırmam sadece hızlanmasına neden oluyor. Dolap sallanıyor içime vurdukça. Amımın içinde sıcak sert bir sopa var sanki. Acıyor. Beş yılı geçti içime sik girmeyeli. İçime giren normal bir şey olamaz. Acı aldığım zevki azaltıyor. İteklemeye çalışıyorum. O da rahat değil ağırlığımı taşımaktan. İçimden çıktığında korkunç bir rahatlama yaşıyorum. Arkama döndürüp dolaba doğru eğiyor. Arkamdan bu sefer yavaş yerleşiyor. Islanmış siki yararak kayıyor. Git gele başladığında genişlemiş kalçalarımı da sıkıyor. Dolabın kapaklarına tutunarak güç almaya çalışıyorum. Özlediğim bir haz dolaşmaya başlıyor vücudumda. Düşünceler kayboluyor. Yıllardır sikilmeyen kadınlığım mı daraldı içime giren sik mi çok kalın düşünmüyorum. Kalçama bir tokat iniyor. Aldığım zevk bu sefer acıdan fazla. Bir tane daha, seri halde kalçama tokatlar indiriyor. Kocamın böyle bir huyu yoktu. Kalçalarıma inen tokatlarla uyumlu içimdeki sikin de hızı artıyor. Öyle anlar geliyor ki sikin kalınlığı canımı yakıyor sonra içimde değdiği yerler gözlerimden şimsekler çaktırıp tarifsiz zevklere ulaştırıyor. Göğüslerimi eğilip elbisenin üzerinden sıkıyor. Yardım edip bir göğsümü dekoltemden çıkarıyorum. Göğüs ucumu sıkıyor parmakları ile. İyice vücudumu kendisine çekmiş durumda. Artık önünde domalmış durumda değilim. Göğsümdeki ve boğazımdaki eli ile kendine iyice çekmiş ayakta sikiliyorum. Boğazımı boğacak gibi sıkıyor.
- Sabaha kadar sikeceğim kızarmış götüne mayo giyemeyeceksin diye boynumu emiyor.
- Dar amcığına mı ağzına mı boşalayım ha cevap ver bana. Nefesim boğazımda düğümlenmiş. İçimde o kadar hızlanmış ki derinliklerimde bir yerlerin yerini değiştiriyor siki.
- Amını dolduruyorum o zaman.
- Hayır diye bağırıyorum.
-İşte böyle bağıra bağıra boşal. 
Ben bu pozisyonda hiç boşalmamıştım. Boğazımdaki eli aşağıya inmiş göğsümü koparacak gibi sıkıyor. Kasılmalarımı benden önce fark etmiş. Tutunacak bir yer arıyor içimdeki sikten kaçmak istiyorum. Aklımı kaçıracak bir tempo ile giriyor içime. Bacaklarım titriyor. Bacaklarım sonrasında göbeğim hastaymışçasına titrer boşalırken. Ama bu hayatımda ilk defa ayakta iken oluyor. Bacaklarım taşıyamıyor beni. Kendimi bırakınca beni o da tutamıyor dizlerimin üstüne çöküyorum. Daha kendime gelmeden kafamı çevirip sikini suratıma doğru sıvazlıyor. Yumruğum büyüklüğünde sikinin mantarı. Ucundan çıkan ilk spermleri görünce gözlerimi kapıyorum. İki üç fışkırma burnuma, dudaklarıma boynuma çarpıyor. Kıpırdayamadan oturuyorum bir süre. Gözlerim kapalı. Bir havlu yüzüme değiyor. Yüzümü özenle silince gözlerimi açabiliyorum. Az evvel dölleri değen dudaklarımı hafifçe öpüyor.
- Bekle iki dakika ben bir oda ayarlayım. Bu halde çıkamazsın. O dışarı çıkarken fark ediyorum. Elbisemin üzerinde döllerin izi duruyor. Zorlukla kalkıp bulduğum başka bir havlu ile elbisemdeki lekeleri ve bacak aramı siliyorum. Depodan çıkıp asansör önünde beklerken telefonum çalıyor. Oda numarasını söylüyor. İki kat yukarıdaki odaya çıktığımda kapı açık. Kapıdan içeri girer girmez beni kendine çekip yine dudaklarıma yapışıyor.
- Daha yeni başladık. Şimdi git duş al ve yanıma gel. Cevap bile vermeden emirlere uyuyorum. Banyoya girip duşun altında ılık su kızarmış kalçalarımı acıtınca kendime geliyorum. Bu adama niye hayır diyemiyorum. Sabunlarken am dudaklarım sızlıyor. Duştan çıkarken oda kapısında birileri ile konuştuğunu duyuyorum. Çat diye banyo kapısını açıp elbisemi yerden alıyor ne oluyor demeden lavaboda ıslatıyor.
- Kuru temizlemeye veriyorum, elbisen ıslandı dedim. Yarın sabaha kadar temizlensin. 
Bornoza sarınıp çıktığımda o giriyor duşa bir şişe su dikiyorum. Belinde bir havlu ile çıkıyor. Normal hatta sıradan bir vücut. Koltuktayım. Yatağın ucuna karşıma oturuyor.
- Biraz sert sevişmeyi seviyorum özür dilerim. Ama seni aylardır istiyorum bir de bugün mayo ile görünce daha sert şeyler düşünmüştüm.
- Senden hiç ummazdım. Hiç böyle bir adam gibi durmuyorsun.
- Ne yapayım? Karım misyonerde kıpırdamadan yatan biri. Sendeki gibi göğüsleri ve geniş kalçaları görünce dayanamıyorum.
- Başkaları da mı oldu.-
 Sende hepsinden fazlası var.
- Ne gibi? Sorar sormaz pişman oldum. Beni kendi oyununa çekiyor.
- Hiç mahkeme salonlarında olmaması gereken masum bir yüz. Her gece erkeğini alacak geniş kalçalar. Yine sikeceğim etli bir amcık. Uzattığı elini tuttum. 
- Canımı yakma 
- Canını ben yakmadım ki o yaktı.
Belindeki havluyu indiriyor. Haklı. Başucumda yarı dikilmiş siki duruyor ve bu sik canımı az bile yakmış. Sanki vücuduna başka birisinden monte edilmiş gibi duran bir canavar var karşımda. Büyük mantar başından köküne doğru kalınlaşan çengel gibi kıvrılmış yüzeyi damarlar ile kaplı sanki bir insana değil de hayvana ait olan bir sik. Ne kocamda ne de yurtdışında okurken edindiğim erkek arkadaşlarımda böyle bir şey görmemiştim. Mastürbasyon yaparken izlediğim pornolardaki gibi de değil üstündeki damarlar korkunç, şişe kalınlığında çirkin bir canavar. Ben sikine bakarken gidip yatağa oturup sırtını yastıklara dayadı.
- Gel buraya çıplak olarak. Kalkıp yanına giderken bornozumu çıkarıyorum yine emirlerine uyarak.
- Eğer sen bunu nazikçe güzel ağzına sığdırabilirsen o da sana karşı nazik olur.
Yatağa girerek dizlerimin üzerinde sike doğru eğiliyorum. Aklım beni çoktan terk etti. Onun değil sikinin talimatlarını dinliyorum sanki. Ben bunu nasıl içime aldım düşüncesi dışında bir şey yok aklımda.
- Bunu nasıl aldım ben 
- Hepsini almadın daha. 
Mantar başını ağzıma alarak başlıyorum. Kendini hafif yana kaydırarak arkadan bacaklarımı aralıyor. Garip bir 69 pozisyonundayız. Ben domalmış sikini emmeye çalışırken parmakları amıma ulaşmış bile. Ağzımdaki şiştikçe yalamam imkansız. Kabarmış başı ağzıma sığmıyor. Dilim ile baş kısmını yalayarak taşaklarına iniyorum. Tek elim ile çevresini saramadığım sikin tamamını yalamak emmek istiyorum.  Üzerindeki damarlar şimdi çirkin gözükmüyor, dilim üzerlerinde. Amıma iki parmağını sokmuş bir sik gibi içinde hareket ettiriyor.
- Avucumu doldurdu suların. Gel sikmek istiyorum seni. 
Misyoner pozisyonuna çeviriyor. Doğru düzgün bir ön sevişme bile yapmadan ıslanmış kadınlığımla vücudum kıvranıyor. Kalın bacaklarımı iki yana ayırıp zayıf vücudu ile araya giriyor. Dudaklarıma eğilip alt dudağımı dişleyip sonra boynuma inerken sikinin başını kadınlığımın girişine bastırıyor. Dış dudaklarım içeri doğru kıvrılıyor sanki. Boynumu acıtarak emerken siki girmeye devam ediyor. Sanki dakikalar boyu sürüyor içimdeki yolculuğu. Hep aynı şeyi fısıldıyor, tamam bitmek üzere. Her yerimi yararak vücuduma ateş bastırarak ilerleyen sik kadınlığımın sınırlarında duruyor.
- Bağırabilirsin. Tutma kendini, kızardın. 
Nefes alamıyordum ki ne bağırması. Yavaşça içimde ileri geri yapıyor. Sonra üzerimden biraz kalkıp kalça hareketleri ile kadınlığımın diplerini dövmeye başlıyor. Hayvani siki içimdeki tüm suları geri çekerek çıkıyor ve sonra aynı hayvani hızıyla siki amımı patlatır gibi geri dolduruyor. Bağırıyorum gerçekten. Sadece aldığım tanımsız zevkten değil. İkişer parmağının arasında sıktığı iki meme ucumun acısından, amımın gerilmesinden. Şişmanlıktan 100 cm olmuş memelerimin uçları şişmiş hassaslaşmış ve parmakları arasında acı ve zevk oyuncağı olmuş. Ellerini itekleyince bir elim boğazıma yapışıyor boğacak gibi sıkıyor.
- Boşal hadi Yeşim, adımı bağırarak boşal.
Hiç olmadığı gibi boşalıyorum. Adını bağırarak. Yüzüm vücudum ter içinde, ateşim çıkmış. İçindeki at siki nedeniyle kıpırdayamayan ama kıvranan amımla. Sadece içimde hafif hafif gezerek orgazmımın yatışmasını bekliyor. İçimden çıkıp beni yan çeviriyor. Biraz rahatladım derken tek bacağımı altına alıp diğerinin arasından koca yarağı içime sokuyor. Daha önceki erkeklerin ulaşabildiği yerlere yarısını sokarak nazikçe hareketlerini sürdürürken sohbete başlıyor.
- Senden vazgeçemem. Aradığım her şey sende.
- Dağıttın beni
- Hayır sen beni, her yerine izimi bırakmak istiyorum. 
Temposu tekrar hızlı. Sert vurdukça organlarım yer değiştiriyor sanki. Üzerine jokey gibi oturduğu bacağım uyuşmuş bir eli ile araladığı diğer bacağım arasından çılgınca kadınlığıma giriyor. Boştaki elini parmaklarını etli kalçalarıma batırıp sonra acımasız tokatlar indiriyor. Eş zamanlı olarak siki vajinamın dibini bulurken tokat kıçıma yapışıyor. Acı ve zevk aynı şiddette gitgide her ikisini de daha fazla ister haldeyim. Göğüslerim savruluyor, kökleri acıyor sallanmaktan. Yeni orgazm dalgasına teslim olurken bu sefer yavaşlamıyor. Bir eli bacağıma diğeri kalçama gömülmüş bağırarak içime döllerini akıtırken ben savrulan göğüslerimi tutarak ağlamaya başlıyorum. Hıçkıra hıçkıra hayatımdaki en şiddetli orgazmı yaşarken vücudum ile beynimin bağı kopuyor. Döllerini sanki daha derinlere boşaltabilirmişçesine sikini daha da içime itekliyor. Sıcak spermleri ıslaklığıma karışıyor. Karnımdaki ve göğsümdeki yangın azalınca kalçalarımı hafif geri çekiyorum. İçimden çıkıp arkamdan sarılıp az evvel dişlediği emdiği boynumu öpmeye başlıyor. İçimden süzülenler spermleri ve zevk suları. Vücudumun her yeri saatlerce spor yapmışım gibi sızlıyor. Zorla kalkıp tuvalete gidip geliyorum. Ben yatağa kıvrılırken o telefonda sabah uçağına yer ayırtmaya çalışıyor.  Gözlerim yavaşça kapanıyor ama gözlerim kapalı iken bile aklımdan kalın vahşi görünümlü sikinin görüntüsü gitmiyor. Gözlerimi açtığımda karşımdaki koltuğa oturmuş beni seyrediyor.
- Uyudum mu?
- Yarım saat kadar. 
Gelip yavaşça dudaklarımı öpüyor. İlk defa dillerimiz bir birini tanıyor. İki aşık gibi dakikalarca öpüyor beni. Bir eli kadınlığıma iniyor. Sonra sırılsıklam parmağını gösteriyor. Utanıyor ve şaşıyorum evet bacak aramda bir musluk var sanki.
- Seninle saatlerce sevişmek istiyorum ama çıkmam lazım. Göğüs uçlarımı acıtmadan öperek aşağılara kayıyor bacaklarımı aralıyorum. Yalayarak inen dili kadınlığıma gelecek diye.
- Hazırlıksızım biraz temiz değil diyorum. Neredeyse bir on günlük kıllar hafif uzamış. Yıllardır erkek görmemişim ne bileyim. bir akşam yemeğinden sonra sikileceğimi.
- Fazla zamanımız yok amını sonra yalarım. Ters dön İşareti ile önünde domalıyorum. İki eli ile etli kalçalarım arasında kendine yer açıyor. Daha tamamen sertleşmemiş sikini amıma bızırıma sürtüp iyice ıslatıyor.
- Çok ıslak sıcak ben söylemeden de o kılları kesmeyeceksin. Söz dinleyeceksin orospu
Yine yavaş yavaş ama acıta acıta yerleşiyor amıma.
- Duymadım cevabını
- Kesmeyeceğim senin için uzatacağım. Arkamda hızlandıkça etlerimiz yapışıyor. Acı ve zevk yine bir arada. Gözlerim yaş içinde bağırıyorum. Kafamı iyice bastırıp yastığa gömüyor. Boğuluyorum saçlarıma doladığı eline vurunca nefes almama izin verip tekrar kafamı bastırıyor. Saç köklerim açıyor çekiştirdikçe. Zaman kavramını kaybediyorum. Eline vuramıyorum artık, elimi zorla kaldırınca saçlarımı kopartırcasına çekip kafamı yastıktan kurtarıyor nefes alma iznim bitince yine sikmeye devam ediyor. Boşalırken göbeğim titriyor. Bir eli ile titreyen göbeğimi sıkarak temposunu değiştirmiyor. Elini bızırıma bastırıyor. Yükselen zevk dalgası boşalmaktan hassaslaşan bızırıma değdikçe acıya dönüyor. Öne doğru yığılıp kaldığımda daha önceki orgazmlarımda yaptığı gibi boşluk vermiyor. Belli ki o da yakın kalçalarımı ayırarak girmeye devam ediyor. Eli kalçalarımızın arasında vücutlarımız yapışmış.
- Götünü de sikeceğim.
- Hayır olmaz
- Bugün değil. Kendin gelip götünü siktireceksin bana
- Yeter boşal artık. 
Yarı baygın haldeyim. Sadece hafif hafif inleyebiliyorum. Arkamdaki hayvanın girip çıktığı amımın hala ıslak olması şaşırtıcı. Hareketleri yavaşlıyor ve sertleşiyor sert vuruşlar için geri çekildikçe baş parmağı göt deliğimi eziyor. Son vuruşu ile üzerime yığılıyor. Amım o kadar hissizleşmiş ve uyuşmuş durumda ki boşalmalarını bile zor hissediyorum. Telefonun çalmasına uyanıyorum. Resepsiyon elbisemi hazırlamış. Oda da yalnızım duşa yürüyorum. Boynum ve göğüs çevrem morarmış. Kalçalarımda parmak izleri, sağ kalçam ise kıpkırmızı. Bu hafta mayo giyemem.
Perişan halde varıyorum evime. Tüm vucudum en çok da kadınlığım sızlıyor. Bütün gün yorgunluk ve kadınlığımdaki ağrıdan yataktan çıkamıyorum. Saatlerce durmadan sikilmek, acıdan ve zevkten terlemek, dakikalarca süren hayatımdaki en şiddetli orgazmlar vücudumu bitirmiş durumda. Grip olmuş gibiyim. Kadınlığım ise acı içinde. Gün boyu mesajlaşıyoruz. Durumumu anlatınca bir jinekoloğa git diyor. Karısı ve geçmişte beraber olduğu kadınların da benzer sorunlar yaşadığını söylüyor. Sabah ilk iş bir kadın doktorundayım. Vajinal kontrolden sonra vücudumdaki morlukları da gören kadın bir saldırıya uğradığımı düşünüyor. Nişanlım diyorum. Bir hafta sevişmeyin diyor. Kadınlığımın içi ve iç dudaklarımda ufak tefek kanama izleri olduğunu anlatıyor. Bir kaç krem veriyor. Bir tane de sevişmeden önce kullan diyerek.
Hafta sonunda tekrar Bodrum’a geleceğini söylüyor. Cumadan çocukları babalarının yanına gönderiyorum. Cumartesi gününü tembellik ile geçiriyorum. İyi geliyor dinlenmek. Ama aklım hep gelecek haberde. Pazar günü akşam üstü geliyor mesajı. Havaalanına gidiyorum bir iki saatim var buluşalım mı? Cevap yazmayınca arıyor. Eşinin ailesi de burada imiş çıkamamış arayamamış. Seni çok özledim bir haftadır aklımdasın karımla bile sevişmedim, patlamak üzereyim diyor.
Benim de aklımda. Yıllardan sonra ilk defa kaç sabah çamaşırlarım sırılsıklam uyandım. Evin konumunu atıyorum telefonuna. İki dakika sonra cevap yazıyor. Üst üste mesajları geliyor
“ Bir kadeh şarap olsun mutfak masasının üzerinde boğazım kurudu, bir kadeh de başucunda” “ anahtarı kapının dışına tak ve yatak odana git” “ Amının tadını merak ediyorum dilime boşalacaksın önce” “Topuklu ayakkabı giy sadece” “Çıplak ve bacakların açık yatağın üzerinde bekle, belinin altında bir yastık olsun” “ dediklerimde eksik olmasın yoksa götünü sikerim” Dediklerini panik içinde tek tek yapıyorum. Kadınlığımı yıkayıp doktorun verdiği kremi sürüyorum. Bir taksi duruyor kapıda. Evin kapısı açılıyor. Ev iki katlı alt kattaki tuvalete girdiğini duyuyorum. Tekrar mesaj geliyor. “ ben seni sen beni boşaltana kadar tek kelime yok” “ıslaksın değil mi” “ evet”
Kapıyı açıp içeri girdiğinde o da çıplak. Geçen hafta görmüş olmama rağmen hala yadırgıyorum. Önünde sallanan canavar kalkmamış halde bir karışımdan uzun ve saldırmaya hazır bir canavar gibi. Karşısında belimin altındaki yastık, bacaklarım açık ve şimdiden ıslanmış amımlayım. Onun elinde ise bir bardak su.
Seni çok özledim diyorum. Yatağın başına gelip yarağı ile suratıma vuruyor ve boğazımı hafif sıkıyor.
– Konuşma yok.
Sikini ağzıma doğru uzatırken bir elini amıma atıyor. İki parmağı ile çoktan şişmiş bızırımı sıkıştırdığ��nda bacaklarımı kapatıyorum. Eline bulaşan sıvılarımı bana göstererek göğüslerime sürüyor. Ağzımın kenarları acıyarak sikini emmeye çalışıyorum. Geçen hafta her şey çok hızlı ve alkollü gelişmişti. Siki hatırladığımdan kalın ve korkutucu. Üzerindeki damarlar yumru gibi. Bir elimi taşaklarına tutturuyor diğer elimi de sikinin dışta kalan kısmına. Başını tamamen ağzıma alıyorum. Sanki kocaman bir elmayı tek parça yutmuş gibiyim. Biraz daha itekleyince boğazıma değecek neredeyse, gözlerim yaşarıyor öğürüyorum. Fazla iteklemeden ağzımı sikiyor. İki elim taşaklarında ve sikin dışarda kalan kısmıyla ilgileniyor. O ise sakin sakin göğüs uçlarımı okşuyor. Bacaklarımı kapatmamı engelliyor bir haftada daha da uzamış kıllarımı nazikçe okşuyor. Manzaranın keyfini çıkartıyor.
Kocam da ilk günlerimizde ağzıma boşalmayı severdi. Sikinin ucundan gelen sızıntıdan ve göğüslerimi daha sert sıkmasından yaklaştığını anlıyorum. Sikini iteklemesinden korkarken hafif geri çekiyor kendini. Ağzımda açılan boşluğa döllerini bırakırken iki eli ile kafamı tutuyor. Dölün ağır kokusu ve yoğunluğu midemi kaldırıyor. Dilimin üstünü ne çabuk doldurdu. Dilimin üzerinden taşanlar boğazımdan aşağıya akıyor. Sikini çıkartıp kalan bir kaç damlayı sıvazlayarak boynuma fışkırtıyor. Suyu uzatıyor bana ve ağzımdaki döller içtiğim su ile birlikte boğazımdan aşağıya gidiyor.
Odadaki tuvalete gidip geliyor. Bacaklarımı onu karşıladığım ana döndürüp kafasını bacak arama gömüyor. Hala hiç konuşmadık. Geçen hafta aniden siktiği gibi amıma da aynı şekilde saldırıyor. Kafasını bacak arama gömmesi ile dilini içimde hissetmem aynı anda oluyor. Kocam ikinci çocuktan sonra bir kere bile yalamamıştı. Şimdi bacaklarımın arasında ufacık kalan bu adam mümkün olsa kafasını içime sokacak gibi kadınlığıma saldırıyor. Öne doğru kıvrılıyorum ben de. Dili ve dudakları bızırımı hapsetmişken bir parmağı içimde çengel halinde git gel yapıyor. Dış dudaklarımı emiyor, dudaklarının arasında sıkıştırıp çekiyor. Şapır şapır sesler geliyor amımdan. Etli am dudaklarım çiğ çiğ dişleniyor sanki. Bacak aramı emiyor, dişliyor. Dili arka deliğimden yukarılara kadar tırmanıyor. Doğru noktayı bulunca kafasını bastırıyorum. Anlıyor oraya devam ediyor. Su içer gibi sesler çıkartıyor. Göğüslerimi sıkıyorum. Bızırım ve çevresinden yayılan elektrik dalgaları beni teslim alıyor. Dilini bir kürek gibi içimde ileri geri hareket ettiriyor. Dili içimde iken duruyor. Gözleri gözlerimde boşalmamı seyrediyor. Yüzünün yarısı zevk sularımdan parlıyor.
Üstüme doğru gelip dili dilime değiyor. Kendi kadınlığımın tadı ve onun dilinin tadı birbirine karışıyor. Vahşice saldırıyorum beni boşaltan diline ve dudaklarına. Beni yine acımasızca sikmesini istiyorum.
– Seni bir an önce köpek gibi sikmemi istiyorsun değil mi? Beynimin içinde sanki. Önündeki hayvan dikilmiş yine. Bacaklarımı kıvırıyor katlayıp bana tutturuyor. Açılmış etli kadınlığım tabak gibi ortada. Sikinin yumruk başını akan sularıma bulamak için girişe doğru bastırıyor. Az evvel emdiği ısırdığı yerler hala çok hassas.
– Tüm komşular nasıl sikildiğini duysun mu?
– Hayır.
– Duysun mu?
Bunları derken amımı yara yara yerleşiyor. Yağlı göbeğime rağmen karnım şişiyor sanki içime girerken. Bağırmamak için dudaklarımı ısırıyorum ama boşuna. Damarların yarattığı yumrular içimde farklı farklı yerlere takılıyor baskı yapıyor.
– Duysun mu komşular Yeşim’in amından çıkan sesleri. Hafif geri çekilip hızla vuruyor sikini dibimde bir yerlere. Sadece acı duyarak bağırıyorum evet diye. istediği cevabı alınca yavaş yavaş sikmeye başlıyor. Dizlerinin üstünde, bacaklarımı ikimiz birden geriye katlamış haldeyiz. İkimiz de amıma giren çıkan vahşi siki seyrediyoruz. Amımın kenarları yırtılırcasına genişlemiş, içime giren şişe kalınlığında bir şey. Kocaman göğüslerim bacaklarıma terden yapışıyor. İçimde geçen haftaki gibi bir terleme ve ateş yükseliyor. Aldırmadan aynı hızda sikişi sürüyor.
– Yanıyor yine amımın içi. Gözlerimin içine bak boşalırken.
Bacağımı sıkan eli ile boğazımı sıkıyor. Parmakları etimi yakıyor. Gözlerimin içine bakarken daha sert vuruyor sikini. Çığlığımın duyulmaması imkansız. Orgazmım geçen seferki gibi sikinin yumruk başının yardığı yerlerden vücuduma çarpa çarpa yükseliyor. Boğazımdaki eli, içimdeki hayvani sik arasında nefessiz kıvranıyorum. Çırpınmalarım sırasında içimden çıkıyor. Bacaklarım uyuşmuş hareketsiz yatıyorum.
Hafif yan dönmüş haldeyim. Sağ bacağımı aralayıp arkadan yine itekliyor sikini. Kocam bu pozisyonda üstüme çıkardı ki normal boyutlardaki erkekliği içime girebilsin diye. Eren ise rahatlıkla içimde. Geçen hafta alkolün de etkisi ile fark etmemişim ama şimdiden perişan haldeyim. Altında bir et yığını olarak tepkisiz bir şekilde duruyorum, sadece boğuk boğuk inliyorum. Kalın yarağın vajinama ve bızırıma baskısı tecrübe etmediğim duygular. Yastığım ter içinde. Yüzümden yanaklarımdan akan sular inanılmaz. İçimde bir yerler parçalanıyor yine ve aldığım zevkten hissetmediğim için vücudum böyle tepkiler veriyor acıya. Boştaki eli yavaşça başladığı tokatlamaları şiddetlendiriyor.
– Güzel götlüm benim seni böyle boşaltan oldu mu hiç.
Değil böyle boşaltan güzel götlüm diyen olmadı.
– Hayır diye bağırıyorum.
– Birazdan yine boşaltacam seni
– Evet çabuk ol
Bir elini kadınlığıma diğer elini de arka deliğime bastırıyor ve hızlanıyor. Kendinden geçmiş vajinam, şişmiş bızırım ve arka deliğime baskı yapan parmak. Titremelerime engel olamıyorum. Sadece karnım değil her yerim zıngır zıngır titriyor. İçimden çıkması için yeter diye yalvarıyorum sadece hızlanıyor.
– Bu götü siktirmek için bana yalvaracaksın. Orgazmım çoktan sona erdi. Bızırıma bastıran eli ve arka deliğime bir kaç santim girmiş parmak acı veriyor artık. Daha çok da delice hızlanmış yarağı
– Kim sikecek bu götü?
– Sen, diye bağırıyorum. İyice sertleşiyor girişleri. Sevişmeden önce aklımdaki şeyi hatırlıyorum.
– İçime boşalma.
Bu hafta tehlikeli dönemdeyim. İçimden çıkıp arkama döndürüyor. Kalçalarıma ve sırtıma damlayan sıcaklığın ne olduğunu biliyorum. Uzanıp şefkatle dudaklarımı öpüyor.
– On gün sonra dava var. Bir iki gün erken gel. Toparlanıp gitmesini seyrediyorum. Ertesi öğlen uyanabiliyorum. Aynı acılar var kadınlığımda ve vücudum tükenmiş durumda. Bu sefer başka bir doktora gidiyorum. Benzer sözler, nasihatlar, kremler. O narin karısı nasıl alıyor bu siki?
Her gece yazışıyoruz whatsapptan. Gece çocuklar yattıktan sonra görüntülü arıyor bir gün.
– Çok azdım. Seni seyrederek boşalmak istiyorum tam on birde evde olacağım sen de yatağında ol diyor.
On birde yatağımdayım üzerimde iç çamaşırlarım. Görüntülü arıyor ama görüntüyü açar açmaz kalkmış sikini görüyorum sadece.
– Seni düşünürken bu hale geldi. Üzerinde ne var göster bana. Gösteriyorum. Eli ile sikini sıvazlıyor. Ne bir merhaba ne bir sevgi sözcüğü doğrudan hayvanca seks.
– Külodunu çıkar ve telefonu amını göreceğim bir yere koy. Talimatları ile telefonu en iyi açıya ayarlıyorum. O benim amımı seyrederken ben onun vahşi erkekliğini görebiliyorum.
– Çok güzel bir amın var. Sulanmış yine. Şimdi kendini boşaltmanı istiyorum.
Ekranda konuşan sadece bir sik sanki. Sikine bir yağ döküyor, parlıyor. Ben de kendimi okşamaya başlıyorum. Yıllardır hatta evli olduğum dönemde bile sık sık yaptığım gibi.
– Anlat bana seni nasıl sikiyorum şimdi.
– Arkadan yaklaşıyorsun. Depoda yaptığın gibi. Ama bu sefer yavaşça giriyorsun.
– Kıçını tokatlıyor muyum?
İki parmağım da içimde şimdi.
– Evet. Beni tokatlayarak siken ilk erkeksin.
– Ne güzel açılıp kapanıyor göt deliğin? Onu siken oldu mu?
– Bir kere. Üniversitede.
– Paramparça edeceğim o götü. Bir parmağınla da onu okşa
Kafamı geri atıyorum. Sadece sesini talimatlarını duyuyorum artık. İki parmağım kadınlığımın içine gömülmüş halde. Tek parmağım ile arka deliğime masaj yapıyorum.
– Gelmek üzereyim. Hadi o parmağı da sok götüne.
Sol elimin orta parmağı bir iki santim giriyor arka deliğime. Yana doğru kıvrılarak avucumun içine boşalıyor sularım. Birbirine değen göğüslerim arasında her zamanki orgazm terlemem. Parmaklarım hiç ıslanmadığım kadar ıslanmış, birbirine yapışmış halde.
– Fışkırarak boşalacak am var sende. Geliyorum boşalmış yüzünü göster koca götlüm.
Telefonu bacak aramda buluyorum. Dev siki yağdan parlıyor. Diğer elinde bir viski bardağı var. Ucundan önce küçük bir damla sonra ip gibi uzayan bir sperm dalgası fışkırıyor sonra sanki bir çeşme gibi akmaya devam ederek bardağın yarısını dolduruyor. Damızlık bir hayvan bu adam. Üç dört gün önce bana en az bunun kadar yutturmuş demek.
– Amının tadı dudaklarımda şimdi diyor.
– Bardaktakilerin ziyan olduğuna üzüldüm diyorum boşalmasına rağmen hala ekranı kaplayan koca sike.
- Haftaya içeceksin orospu.
194 notes · View notes
sohbetxyz · 24 days
Text
Planlanmış Sadakatsizlik..
Gözlerimi zorlukla açtım. Güneş ışığı açık pencerelerden içeriye giriyor, perdeler ılık bahar rüzgarıyla uçuşup duruyordu. “Neredeyim ben?” dedim kendi kendime… Geniş bir yatakta çırılçıplak yattığımı fark ettim önce… Bacaklarımın arası sızlıyordu. Çıplak vücudumun beyaz teninde, oramda buramda morluklar, memelerimde, bacak aramda bir sızı… Ayaklarımdaki çarşafı üstüme çektim refleksle, örtünmeye çalıştım. Çarşaf gelmeyince dönüp baktım. Benim gibi çırılçıplak bir erkek yatıyor yanımda… Yan dönmüş beni izliyor. Sarışın, yakışıklı bir şey… Hay Allah… Kim bu yakışıklı herif? Hangi kahrolası yerdeyim ben yine…? Evet… Yine… Aylardır olduğu gibi… Tanımadığım yabancı erkeklerin evinde uyanma olayı… Kendimden geçercesine içmiş, sevişmiş, sikilmiş, yorgun… Bir gün başım derde girecek ya, bakalım ne zaman… Başımın ağrısı… Offf… Yine içkiyi fazla, fazla değil, çok aşırı kaçırmış olmalıydım. İnleyerek çarşafla uğraşmaktan vazgeçip kendimi yatağa bıraktım. Kollarımı kaldırıp alnımı ovaladım. Adamın gözleri hala üzerimdeydi. Aldırmadım. Çarşaf belimden aşağıda, uzun bacaklarımı örtüyor sadece… Benim her yerim meydanda… Kalp şeklinde bıraktığım kasık kıllarıyla süslü üçgenim… Sırt üstü yattığım halde havaya dikili diri ve irice memelerim… Adamın ahlaksızca bakışlarıyla istemsizce kabarmaya başlayan meme uçlarım… “Günaydın Gül…” dedi kısık sesle… Görüntü ve ses birleşince kafamda bölük pörçük sahneler canlanmaya başladı. Alsancak’taki barlardan biri… Çılgın müzik… Eğlence… İçkiler… Arkadaşlar… Barda beni kesip duran bu herif… Yakışıklı piç… Benim her zamanki orospuluğum… Her halinden klas biri olduğu belli adama kuyruk sallayışlarım… Dans pistinde kendimi koyvermiş durumdayken bana yanaşması… Sarılarak dans edişimiz… Tanışmamız… Adı neydi? Neydi adı? Lanet olsun… Adını hatırlamıyorum adamın… Beni lüks arabasıyla evine götüren… Bütün gece beceren… Kim kimi becerdi belli değil gerçi… Adamı yalayıp yutuşum… Küçük Kerim’i ağzımın içinde kaybedişim… Küçük Kerim diyor aletine… Biraz küçük gerçekten, standardın bir tık altı… Hah… Kerim… Adı Kerim dün gece beni sabaha kadar beceren bu yakışıklının… Zorlukla gülümsedim Kerim’e, “Günaydın…” diyebildim kurumuş dudaklarımla… Başım çatlıyor… Kerim’in elinde bir bardak su, bir hap… Hapı bardağa attı, köpürdü bir anda, “Al bunu iç…” dedi uzatırken… “Akşamdan kalmayız, iyi gelir bu, ben de attım şimdi…” Tereddüt ettim ilk önce… Ne hapı bu şimdi acaba? Elindeki bardağa yabanıl bakışımı görünce bir kahkaha attı… “Hay Allah… Tecavüz hapı içiriyormuşum gibi bakma bana öyle… Bütün gece sen bana tecavüz ettin aslında… Hadi iç şu zıkkımı…” deyince ben de güldüm. Başımı tutup kaldırdı, içmeme yardım etti. Sonuna kadar içtim, başımı tekrar yastığa bıraktım. “Mmm…” diye inledim. “Çok içtik dün gece galiba… Başım çatlıyor…” Güldü, “Evet. Hem çok içtik…” Başını çevirip çıplak bedenime baktı, “Hem de çok seviştik. Güzel sevişiyorsun bu arada… Harikasın… Senin gibisini pek görmedim ben…” Ben de gülümsedim, “Seksi severim. Uzun süredir senin gibisine de rastlamamıştım ben de… Özlemişim senin gibi biriyle sevişmeyi…” dedim. Erkeğin bacaklarımın arasındaki yorulmak bilmez inip kalkmaları, içimden çıkmadan devam etmesi, beni bir değil, iki değil, üç kez boşaltması, penisinin üstünde zıplamalarım gözümün önünde canlandı. Hatırladım. O yaşadığım zevkli dakikaların anısı bedenimi de canlandırdı, bacaklarımı sıkıp kıvrandım yatakta… Deli etmişti adam beni… Oysa pantolonunu indirdiğimde nerdeyse hayal kırıklığı yaşamıştım. Vasatın altındaki erkekliği şaşırtmıştı beni, pek beklemiyordum doğrusu ortaya çıkan ufaklığı… Oysa sonradan utandırdı beni o küçük şey ve sahibi… Fırtına kesildiler, bedenimi kasıp kavurdular, savurdular şehvetin kollarında… Elimi uzatıp bacaklarının arasında ölgün yılan gibi kıvrılıp yatan küçük Kerim’i okşadım. “Gerçekten söylüyorum, senin gibisiyle pek sevişmemiştim şimdiye kadar… Gece harikaydınız ikiniz de…” “Eh, ilk gördüğünde gözlerindeki hayal kırıklığı açıkça okunuyordu. Gördüm, biliyorum. Ama biz küçük Kerim’le epey çalıştık, ilginç, değişik, zevk arttırıcı teknikler öğrendik. Kamasutra
vesaire… Japonya’da, Tayland’da, Avrupa'da sayısız tecrübeler edindik. Senin gibi yatağımıza giren küçük bayanları zevkten delirtmeyi severiz.” Çırılçıplak uzandığım yatakta gerindim. Canım yine sevişmek istemişti dün geceyi hatırladığımda… Gerinmem iki Kerim’i de canlandırmıştı gördüğüm kadarıyla, gözlerini bana dikmişti ikisi de… Küçük Kerim başını kaldırmış, yılan gibi kıpırdıyordu yattığı yerden… “Hadi öyleyse… Sabah sabah yine canım çekti, bu defa gündüz gözüyle delirtin beni…” “Seve seve Gül… Aç bacaklarını… Kahvaltıda küçük Gül’ü yemek istiyorum ben de…” diyerek bacaklarımın arasına girdi. Dakikalarca istekli kadınlığımı yaladı, emdi, yuttu. Diliyle, parmaklarıyla beni kıvrandırana kadar uğraştı. Sonunda başardı. Orgazm çırpınmalarım sürerken kendimi kaybettim adeta… Kasılmalarım bittiğinde ise, yine bacaklarımın arasında duruyordu Kerim. Yüzünde şeytani bir gülümseme… Gözleriyle aşağıyı işaret ediyordu. Baktığımda şaşırıp kaldım. Bacaklarının arasında bir değil iki erkeklik organı vardı. Beline bağlı kayışların ucunda simsiyah bir zenci vibratör vardı, altında kendi küçük aleti… Kremlenmiş, başı, derisi, damarlarıyla neredeyse birebir büyüklükte muazzam bir zenci siki… “Çılgınsın sen…” diyebildim yutkunurken… “Daha yeni boşaldım.” “Şimdi de sen çıldıracaksın…” diyerek bacaklarımı aralarken önündeki aletlerle birlikte rıhtıma yanaştı adam… Önce zenci vibratörün başını kadınlığımın dudaklarına dayadı, bastırdı. İri başı zorlayarak amıma girerken, kendi aletinin başı da arka deliğimi zorlamaya başladı. Vibratöre krem sürdüğü parmakları şimdi arka deliğimi ve kendi sikini kremleyerek okşuyordu. “Hadi…” dedim sabırsızlıkla… Merakla bekliyordum yaşanacakları… Fazla uğraşmadan bıraktı, üstüme abanmaya başladı. Zenci alet amımda kayarken, kendisi de minik deliğimden içeriye girdi. Gözlerimi kapadım. Aynı anda bedenime giren biri gerçek, biri suni iki organın acısına, gerginliğine, zevkine dayanmaya çalıştım. “Aahhh…” diye inlerken omzunu dişledim. Bir gece öncenin tüm alkolüne, tüm şehvetine, yorgunluğuna rağmen yeni başlamışçasına heyecanlı, ürpertili, zevkli bir yolculuk vardı derinliklerime yol alan… Zenci pipisi vajinamı yardı buzkıran gemisi gibi, hissedebiliyordum. Aynı anda sıcak, ateş parçası penisi arkamda ilerliyordu. Yani, hiç grup seks yaşamamış, tost olayına girmemiş bakire değildim açıkçası fakat bu fikir hoşuma gitmişti. Gözlerim zevkten kayıyordu, boynuna sarılıp duruyordum erkeğin… Bacaklarımı araladım sonuna kadar, beline dolandım. Topuklarımı kalçalarına bastırıp kendime çektim. Dibime kadar girdi. Zenci vibratörün realistik başı yumurtalıklarıma dayanmış olabilirdi, zorluyordu beni… Arkamdaki kalınlıkla beraber bacaklarımın arasına kütük girmiş gibiydim. “Ohhh… Dur… Bekle… Tadını çıkarayım biraz…” diye inledim kulak memesini dişlerken… Bekledi. Biraz… Sonra benden izin almadan kıpırdanmaya başladı. Kıpır kıpır… Kımıl kımıl… İki penisiyle inip kalkmaya başladı bacaklarımın arasında… Aman tanrım… Harika… Aynı anda içime girip çıkıyor ikisi birden… Deliriyorum… Üstümde inip kalkıyor, tüm ağırlığını verip göğsüyle göğüslerimi ezerken, içimdeki penisleri dibime kadar köklüyor. Kollarının gücüyle kalkarken, penisler de uçlarına kadar aynı anda sürtünmelerini hissettirerek çıkıyor içimden… Sürekli… Biteviye… Kaç kez boşaldım bilmiyorum. Sürekli bir fırtına, sürekli bir devinim, inlemeler, benim feryatlarım… Sonuncuda ben yatağın üstünde kendimden geçmiş titreşip dururken çıktı içimden… Zencinin kayışlarını çözüp attı, kendi sikini ağzıma verdi. Hırsla ağzıma aldım tepemde sallanan şeyi… Taşaklarını okşaya okşaya yaladım, yuttum. Spermlerini sağdım sonunda… Kerim ile tanışmamız, ilk sevişmemiz böyle oldu işte… Bizim hikayemiz… Arkası geldi sonra… İkinci boşanmamdan sonra kendime koyduğum bir erkeğe bağlanıp kalmama, aynı erkekle en fazla bir ya da iki kez yatağa girme kuralımı çiğnettirdi bana yaşattığı zevkler, her biri diğerinden değişik, ilginç, eksantrik sevişmeler… Haftada bir filan buluşuyorduk işlerimiz gereği, sevişmeyi özlemiş, hasret kalmış. Kıyasıya sevişiyorduk. “Evlen benimle…” dedi son
sevişmemizde yatakta yorgun argın yatarken… “Sensiz yapamıyorum. Sana aşık oldum.” Bir şekilde bekliyordum bu teklifi elbette… Birbirimize çok alışmış, bağlanmaya başlamış, ayrı kalamaz olmuştuk. Sadece seks değildi bu, aşk diyebileceğim bir ilişki vardı aramızda… Haftada bir yetmemeye başlamıştı, sık sık buluşuyor, buluşmak için bahaneler yaratıyorduk. Ama beklemediğim bir anda sormuştu… Öylesine… Sıradanlaştırmaya çalışarak… Fakat onun için çok önemli olduğu açıkça belli oluyordu. Sesindeki beklenti, merak, hatta korku elle tutulur gibiydi. Elini tuttum yatıştırmak istercesine… “Yapamam Kerim…” dedim neden sonra… “Yapamam…” “Niçin peki Gül? Anlat bana…” “Anlattım sana daha önce aslında… Daha ilk gecemizin sabahında, İki kere evlenip boşandığımı söylemiştim sana… Beni çok üzdü ikisi de… Kırdılar, yaraladılar… İkisi de aldattı beni… Başka kadınlarla yakaladım ikisini de… İkinciyi benim yatağımda, benim yatak odamda yakaladım hem de… Evlenmek, bağlanmak istemiyorum artık… Aldatılmak istemiyorum.” “Benimle mutlusun ama… Her buluşmamızda, her sevişmemizde… Mutlu oluyorsun. Ben de öyle… Kafa yapımız, fikirlerimiz, zevklerimiz uyuşuyor.” “Evet, çok mutluyum. İliklerime kadar tatmin oluyorum senin yatağında… Sevişmeye doyuyorum. Sadece seks de değil… Her şey… Muhteşem… Ama o kadar… Bağlanmak yok… Bu evden çıktığımda ikimiz de özgürüz. Sen istersen başka kadın getirebilirsin buraya, ben istediğim beğendiğim erkek bulursam onunla sevişirim. Anla beni Kerim… Ben de seni seviyorum, biliyorsun bunu… Ama bağlanmak istemiyorum. Sevişeceğim erkekler de bir gecelik olacak, salt seks… Asla bağlanmayacağım, kimseye… Sevdiğim biri tarafından aldatılmak ya da beni seven birini aldatmak istemiyorum artık…” Çırılçıplak yattığım yataktan kalkıp toparlanmaya başladım. Külotumu, sütyenimi, giysilerimi geçirdim üstüme… Dağılmış saçımı, makyajımı düzeltmeye çalıştım. Sessizce beni izliyordu. Yatağın yanında durup sırtını yastıklara dayamış yatan çıplak erkeğe baktım. Eğilip elini tutarken, dudaklarından öptüm. “Hoşça kal aşkım…” dedim. “Beni anlayacağını biliyorum. Böyle devam etmeliyiz. Kabul edersen görüşür, sevişiriz. Seni seviyorum.” Yüksek topuklarım parke zeminde yankı yapa yapa çıktım odadan… Çıkarken arkamdan seslendi, “Ben sensiz yapamam artık Gül… Ben de seni seviyorum. Bir çıkar yol bulacağız, eminim…” Çıkar yolu bulduk. İki hafta sonra Kordon’da lüks, güzel bir balık restoranda buluşup gün batımında, batan güneşin kırmızısı denizde yansırken mükellef bir akşam yemeği yedik. Yemekten sonra garson şampanya getirdi. Açıp kadehlerimizi doldurdu. Biz içkilerimizi yudumlarken yanımıza iki kemancı geldi. İkimizin en sevdiği romantik bir parçayı çalmaya başladılar. Kerim masaya bir yüzük kutusu, bir kağıt koydu. Kutuyu açıp içinden tek taş pırlanta yüzük çıkarıp bana uzattı. Rüyada gibiydim. Yine de karşı koydum, “Sana anlatmıştım ne düşündüğümü…” dedim biraz sert çıkan bir sesle… “Biliyorum, hatırlıyorum anlattıklarını…” dedi. “Kağıdı açıp oku, sonra konuşalım.” Eliyle işaret etti, kemancılar çekildi, oluşan sessizlikte süslü, italik bir yazıyla yazılıp parşömen antlaşma havası verilmiş tek sayfa kağıtta yazanları okudum. Hala evimizin baş köşesinde durur bu kağıt parçası… PLANLANMIŞ SADAKATSİZLİK SÖZLEŞMESİ Biz, aşağıda imzaları bulunan Gül ve Kerim, karı koca olarak PLANLANMIŞ SADAKATSİZLİK konusunda anlaştık. Aşağıda maddeler halinde sıraladığımız konulara tam ve istisnasız olarak tarafımızdan uyulacaktır. Evliliğimiz süresince birbirimize olan maddi, manevi, cinsel görevlerimizin ve sorumluluklarımızın yanı sıra; 1- Her eş en az haftada bir gece olmak üzere, dışarıdan üçüncü bir partnerle sevişmekte özgürdür. 2- Üçüncü kişi, uygun ortamlardan rastgele bulunacak, anlaşılacak, eve getirilecektir. Yakın çevreden, arkadaşlar, tanıdıklar, birinci derece yakınlar arasından partner seçmek yasaktır. 3- Diğer eş, bulunan üçüncü kişiye anlayış gösterecek, ilgili ve saygılı davranacaktır. Her ne sebeple olursa olsun kıskançlık, ters davranmak, itiraz, kabalaşmak yasaktır. 4- Üçüncü kişiyle yatak odamızda cinsel birleşme olurken, diğer eş
dışarıda vakit geçirebileceği gibi arzu ederse evin içinde bekleyebilecektir. 5- Gerektiğinde evde bulunan diğer eş, içeride sevişen çiftin yiyecek, içecek vs. konularda yardım ve hizmet etme talebi olursa, hiç itiraz etmeden yerine getirecektir. 6- Dışarıdan bulunan partnerlerle duygusal ilişki kurulmayacaktır. İlişkiler ancak ve ancak cinsel ilişki düzeyinde, salt seks kuralı gözetilerek sürdürülecektir. 7- Duygusal ilişki yasağı çerçevesinde, çiçek, hediye, romantizm, dudaktan öpüşme, aşkım vs. gibi hitap tarzı ve benzeri konular kesinlikle yasaktır. 8- Her partner, evimize en fazla üç defa getirilecektir. Aynı kişiyle üç defadan fazla cinsel ilişki kurulmayacaktır. 9- Erkek veya kadın, seçilen partnerin temizliğine, hijyen olmasına, hastalık vs. bir durumu olmamasına dikkat ve özen gösterilecek, diğer eşin sağlığı da ön planda tutulacaktır. 10- Yukarıda yazılı maddelere aykırı olarak, diğer eşten habersiz, izin almadan üçüncü kişi veya kişilerle kurulacak her türlü duygusal veya cinsel ilişkiler ALDATMA sayılır. Ayrılık, boşanma nedenidir. Böyle bir ilişki ortaya çıktığı takdirde aldatan eş, hiçbir itirazda bulunmadan diğerinin ayrılmasına, istediği maddi şartları kabul ederek boşanma davası açmasına onay verecektir. Sonuna kadar okuduğumda gözlerim faltaşı gibi, merakla beni izleyen erkeğime baktım. Ağzım bir karış açık kalmıştı, toparladım. “Çılgınsın sen dediğimde bu kadarını da beklemiyordum doğrusu…” diyebildim gülerek… “Gerçekten çılgınsın. Hem evli olacağız, hem karım diyeceksin, hem de başkasıyla, üstelik evimizde sevişmeme izin vereceksin, öyle mi?” Elimi tutup dudaklarına götürdü, “Evet…” dedi. “Senin için dağları delerim, her şeyi yaparım. Senin mutlu olman için bu… Kendini baskı altında hissetmemen, benimle evlenmeye razı olman için…” Sonunda ikna etti beni çılgın… Sade bir nikah, ardından uzun bir balayı, Uzakdoğu'da, egzotik denizlerde, otellerde sevişerek, mutlulukla geçirilen… Balayından döndüğümüzde işler bizi bekliyordu. Bir süre öylesine takıldık. Gündüz iş adamı-kadını, gece sevişken vampirler olarak… Bir zaman da öyle geçti. O komik sözleşmeden, anlaşmadan bahsetmeden, ikimizin de konuya girmediği… Sonunda bir gece, seviştikten sonra çıplak, kollarında yatarken Kerim açtı dillendirmeye çekindiğimiz şeyi, “Ne yapıyoruz aşkım? Başlayalım mı?” dedi saçlarımı okşarken… “Neye başlayalım?” dedim neden bahsettiğini bildiğim halde… Hiç aklımdan çıkmıyordu ki aslında… Sadece teklifin kocamdan gelmesini, konuyu ilk onun açmasını bekliyordum. O da biliyordu bunu, saçımdan tutup başımı kendine çekti, dudaklarımı kemirdi, “Anlaşmamızı uygulamaya…” dedi sonra… “Sadakatsizlik planlamaya… Yabancılarla sevişmeye… Domuz gibi biliyorsun ne demek istediğimi… Önce hangimiz peki? Sen mi, ben mi?” “Sen başla…” dedim. “Madem bu komik şey senin aklına geldi, ilk önce sen başla. Yarın akşam… Olur mu?” “Tamam…” dedi. Ertesi günün akşamı giyinip süslendik. Kerim parmağındaki alyansı çıkardı. Eğlence mekanlarını dolaşmaya başladık. Ayrı ayrı giriyorduk barlara… Önce birimiz, arkadan diğerimiz… Ayrı takılıyor, konuşmuyorduk hiç… Bakışlarımızla anlaşıyorduk etrafı kolaçan ederken, kocam avını ararken… İstediği gibi birini bulamayınca işaret ediyor, çıkıp bir sonraki bara giriyorduk aynı şekilde… Sonunda üçüncü girdiğimiz mekanda aradığını buldu. Yüksek bar taburesine tünemiş, etrafı kesip duran dikkat çekici güzellikte ve seksilikte bir kadındı… Bakıştılar önce… Davetkar bakışlarını ben de fark ettim. Simsiyah saçlı, iri memeli, her tarafı oynayan seksi bir parçaydı. Minicik daracık kloş etek uzun bacaklarına pek yakışmıştı haspanın… Bacak bacak üstüne atıyor, orasını burasını kocama gösterip duruyordu. Arandığı öylesine belli oluyordu ki… Kadın çantasından sigara çıkardı klasik tarzda, benimki gidip kadının sigarasını yaktı, konuşmaya başladılar. Cebinden kartvizitini çıkarıp kadına verdiğini gördüm. Yavaş yavaş yanlarına yaklaşmaya çalıştım. Etrafımda beni yalnız görünce asılmaya başlayan zampara heriflere yüz vermeden kadının yan tarafına kadar sokuldum. Barmene bir kokteyl söyleyip etrafı izler gibi yapıyordum
kulaklarım dört açılmış vaziyette… Kocam beni görünce sesini yükseltti duymam için, “Ne dersin güzelim, bana gidelim mi?” diyordu kadına… “Her türlü içki var evdeki mini barımda… Güzel bir gece geçirelim.” Bu kadar çabuk mu, bu kadar kolay mı diye düşündüm bir an… Kocam uzanıp kadını öptü mini etekli bacaklarını okşarken… Kadının pek itirazı yoktu, öpüşüne karşılık verdi, dünden razıydı orospu… Eh, ben de ilk geceden yatağına atlamamış mıydım bu yakışıklı şeytanın… Hak veriyordum kadına doğrusu… Ben de altına yatıvermiştim hemen… Barmene işaret edip hesabı isterken cebinden şişman cüzdanını çıkarmaya çalışıyordu. Cüzdandaki yüzlüklerin arasından kadının gözüne sokar gibi iki tanesini çıkarıp barmene tokaladı, “Üstü kalsın koçum…” dedi üst perdeden, kalantor işadamı havalarında… Tarzı değildi pek, sevmezdi böyle şeyleri ama vakit geçirmeden kızı etkilemek istiyordu besbelli… Kapıya ilerlediler, arkalarından takip ettim. Valenin arabayı getirmesini beklerken öpüşüp koklaşıyorlardı. Ben de yanlarında durdum. Kız beni fark etti ama umursamadı. İlgisi ve elleri kocamın üstündeydi. Sarılıp duruyordu erkeğime… Bizim son model beyaz BMW geldi. Kocam valeyi okkalı bir bahşişle savıp arka kapıyı açtı, kızı davet etti. Kız hayatından memnun geçip deri koltuğa kuruldu. Kocam diğer kapıdan kızın yanına geçerken ben de önceden anlaştığımız gibi ön kapıyı açıp direksiyona geçtim. Gaza bastım. Kız neye uğradığını anlamamış, arka koltuktan şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Dikiz aynasından görebiliyordum. Kocam sarılıp kendine çekti kızı, dudaklarını kemirmeye başladı. Dudaklarını çekmeden bana seslendi, “Bizi eve götür karıcım… Çabuk olursan bahşişin artar, ona göre…” “Emredersin kocacım…” dedim gözümü dikiz aynasında sevişenlerden ayırmadan… Kız aptallaşmış gibi, kocamı engellemeye çalışıyordu şaşkın şaşkın… “Ne… Ne oluyor? Karıcım mı?” Kocam ahtapot gibi sarılıp tekrar yumuldu, “Aldırma sen bize…” dedi. “Soru sormayı bırak. Bu gece sen ve ben varız… İkimiz bu gece hayatımızı yaşayacağız. Öp beni…” Oturduğumuz siteye gidene kadar seviştiler arabada… Bana aldırmadan… Apartmanın otoparkında durduğumuzda kadın dağılmıştı. Belki ben olmasam, etrafta akan trafik olmasa arabanın arka koltuğunda bacaklarını açıp verecekti kocama… Öylesine azmış durumdaydı ikisi de… Ben de öyle… Asansörde onuncu kata çıkarken hala öpüşüp duruyordu ikisi… Benim yanımda… Eve girdik. Kız banyoyu sordu, gösterdim. Kocamla bakıştık, “Nasıl? Güzel mi?” diye sordu. Kızdan bahsediyordu, “Güzel…” dedim hafif burularak, kocama hissettirmemeye çalıştım. “Tam senin sikine layık…” “Hadi birer içki koyalım, bu gece benim için uzun olacak.” dedi kocam salonun köşesindeki bara yöneldi. “Viagra falan alsan mı acaba?” dedim kocama, yardımcı olmak isteyen hemşire ayaklarında… “Kız baya hızlı görünüyor.” “Merak etme, hapsız idare ederim ben, biliyorsun beni…” Güldüm, “Bilirim, sabaha kadar canını çıkarırsın zavallının, bana yaptığın gibi evire çevire sikersin…” dedim. Benim kadehimi verirken sarıldı, dudaklarımı öptü. “Senin yerini tutmaz o aşkım… Bir gecelik sadece… İçin rahat olsun, merak etme…” diyerek rahatlatmaya çalıştı kocam… O arada kız da gelmişti, öpüşmemizi izliyordu. Ayrıldım, elimi uzatıp yanımıza çağırdım, “Gel canım… Çekinme… Bu gece kocamla ikiniz yatak odasında yatarsınız. Ben misafir yatak odasındayım. Bir şeye ihtiyacın olursa söyle, ben veririm.” Hala aptal aptal bakıyordu kızcağız… Kocam ona da bir kadeh uzattı, o şaşkınlıkla viskiyi fondip yaptı kız… Yüzünü buruştururken kocam sarılıp viskili dudaklarını öptü. Ateşleri yükselmişti yine… Ben de içkimi dikip bara bıraktım, “Hadi, ben sizi rahat bırakayım. Size iyi sevişmeler…” diyerek misafir yatak odasına yöneldim. Soyundum. Geceliğim elimde çırılçıplak banyoya gitmek üzere çıktığımda bizimkiler birbirlerine dalmışlardı. Salondaki koltukta arkaya yasladığı kızın eteğinin altına dalan Kerim, kadınlığını karıştırıp duruyor, bluzunun önünü açmış sütyensiz koca memelerini emerken kızı inletiyordu zevkten… Beyaz dantelli külodu kızın ayak bileklerinde duruyordu. O da kocamın pantolonunun fermuarını
açmış, sertleşmiş siki avucunun içinde okşayıp duruyordu. Öylece donup kalmış, onları izliyordum. Bir an beni fark edip baktılar, elimle devam işareti yapıp banyoya geçtim. Jakuziye uzanıp köpüren suyun okşamasına bıraktım kendimi… Kocam içerde bir kadınla sevişiyordu. Bense onların neler yaptıklarını hayal edip kendimi okşuyordum. Bir süre sonra rahatlayıp kalktım, havluya sarınıp dışarıya çıktım. Salonda kimse yoktu. Yatak odamızın ışığı yanıyordu. Yaklaştım. Kapıyı kapatma gereğini duymamışlardı. Yatak odasının kırmızı spot lambası ortadaki yatağı aydınlatıyordu. Yatağın etrafını aynalarla donatmıştı kocam, ikisinin çıplak bedenlerinin kırmızı ışığın altında aynalardaki yansımaları kışkırtıcı görünüyordu. Geniş yatağımda kocam yabancı bir kadınla sevişiyordu. İkisi de soyunmuşlar, çırılçıplak birbirlerine dalmışlardı. Uzun bacakların arasına giren kocamın dar, kaslı kalçaları inip kalkıyor, kızı bağırtıp duruyordu zevkten… Piç, ne yapıyorsa yapıyor, o standart altı uzunluktaki sikiyle zevkten öldürüyordu yatağına giren kadınları… Kız hırlayarak kocamın boynuna sarılıyor, kalçalarını yukarı kaldırıp kocamın sikini karşılamaya çalışıyordu. Kapının önünde durmuş, üzerimde öylesine sarındığım bir kısa banyo havlusu, içerde sevişenleri izliyordum. Kocam yorulunca alta yattı, kız üstüne çıkıp rodeocu gibi inip kalkmaya başladı sikinin üstünde… Eğiliyor, koca memelerini kocamın göğsüne sürtüyor, kalçalarını değirmen taşı gibi çeviriyordu bir yandan da… Elim apış aramdaydı. Dudaklarım kurumuş vaziyette, içeriyi röntgenliyor, amımı parmaklıyordum. Havlu sıyrılıp düşmüştü çoktan… Çırılçıplaktım kapının eşiğinde… Kocam alttan fırlayıp kızı domaltmak isteyince beni gördü. Bana baka baka kızın arkasına geçip belini tuttu, arkadan geçiriverdi. Sert sert gidip geliyor, kızı bağırttırıyordu. Gözleri gözlerimdeydi. Sonunda kız da fark etti beni… İkisi de bana bakıyorlardı şimdi sevişmeye ara vermeden… Kocam arkadan her vurduğunda bana nispet yapar gibi zevkten inliyordu orospu… Sırtımı kapıya yaslayıp onları izledim ben de elim üçgenimde, kendimi parmaklaya parmaklaya… Fazla sürmedi, boşalmaya başladım. Öyle kışkırtıcı bir sahneydi ki… Kız ciyak ciyak bağırıyor, sürekli orgazmlar yaşıyordu kocamın becerikli sikinin altında… Boşaldıktan sonra fazla durmadım. Kocama bir öpücük gönderip bir gecelik karı kocayı yalnız bıraktım yatak odamızda… Gidip yatağıma yattım. Uykuya dalarken hala bizimkilerin inlemeleri geliyordu kulağıma… Sabaha karşı yattığım yatakta bir kıpırtı oldu. Uykumun en tatlı yerinde zorlukla gözümü açtığımda kocamın yanıma uzandığını gördüm. Kollarını açıp beni sarmaladı, sımsıkı kocama sarıldım ben de… Çıplak bedenlerimiz Ying-Yang sarmalı gibi birbirine geçti birbirini tamamlarcasına… İçimi bir mutluluk hissi doldurdu. Kocam… Erkeğim… Beni seviyordu. Benim yanımdaydı. Başkasının değil… Uyumak için benim yanıma, karısının yanına gelmişti. Tekrar uykuya daldım. Kocamla beraber, uyuduk. Huzur içinde… Sabah bir tıkırtıyla gözümü açtığımda kapıda bir kadın durmuş bize bakıyordu. Akşamki kız… Kocamın misafiri… Giyinmiş, makyajını yapmış, oda kapısında durmuş bize bakıyordu. Şaşkındı. Biz karı koca yatakta çırılçıplak, birbirimize dolanmış vaziyette, başım kocamın göğsünde yataktaydık. Kocamın bir gecelik sevgilisine sus işareti yaptım, ses çıkarmaması için… Aldığı derin nefeslerle bebek gibi uyuyordu sevgili kocam… Başını salladı anladığını belirterek, sonra da elini… Veda ediyordu. Ben de el salladım. Gözlerim tekrar kapanırken, dış kapının açılıp kapandığını duydum hayal meyal… Gitmişti… Öğleye doğru ben kalktım önce… Ballı kaymaklı mükellef bir kahvaltı masası hazırladım kocama, yorulmuştu tüm gece, gücünü toplaması gerekirdi. Sonra da kocam uyandı. Duşa giren erkeğimin yanına girdim ben de… Bir güzel sabah duşu yaptık ikimiz birlikte… Birbirimize sarılarak, öpüşerek… “Öpüşmeme kuralını çiğnedin ama…” dedim kahvaltı yaparken… Taze sıkılmış portakal suyunu içen kocamın ekmeğine kaymak, üzerine bal sürüyordum bir yandan… Uzattım, ekmek dilimini alırken elimi tuttu gülerek, “Evet ama öpüşmeden nasıl sevişilir
aşkım?” deyince hak verdim. Uzanıp portakal suyu bulaşmış dudaklarını öptüm erkeğimin… Sonra da dudaklarını bırakmadan kalkıp kucağına oturdum. Üzerimizde sadece bornozlar vardı. Altımda gittikçe sertleşen erkekliğini hissederken, dilimi ağzına sokup dilinden portakal tadını aldım. “Haklısın… O zaman bu kuralı kaldıralım kocacım. Anlamsız oldu. Nasılsın peki? Mutlu musun?” “İlginç ve değişik bir geceydi. Sen bizi seyrederken, yan odada uyurken başka bir kadınla sevişmek… Kışkırtıcıydı. Bu gece sıra sende… Bakalım neler yaşayacağız, görelim… Hadi şimdi kucağımdan kalk daha fazla beni azdırmadan, kendini akşama sakla…” “Peki sahip…” diyerek kalktım. Güle oynaya kahvaltımızı yaptık. Bir yandan da gece neler yaşadığımızı, neler hissettiğimizi anlattık birbirimize… Gecenin kritiğini yaptık. Akşam uzun uzun geceye hazırlandım. Yıkandım, kokulandım, saç, makyaj, parfüm… İç çamaşırı giymedim içime, gereksiz buldum. Giyside kararsız kaldım epeyce… Sonunda giyinip kocamın karşısına çıktım. İnce kumaştan transparan siyah bluz, kalçalarımı saran, meydana çıkaran minicik bir siyah etek… Belimdeki jartiyerin tuttuğu siyah file jartiyer çorapları, yüksek topuklu iskarpinlerim… Viskisini yudumlayan kocam oturduğu koltuktan şöyle bir baktı, uzun bir ıslık çaldı. “Anlaşılan notum iyi…” dedim gülerek… “İyi yetersiz bir sözcük… Seni tanımlamak için harika demek gerekir, o bile az karıcım…” “Nasıl peki? Biraz hafif mi oldu acaba? Ne dersin aşkım?” Elim belimde, etrafımda döndüm yavaşça… “Nasıl diyeyim bilmem ki… Yüzüne baktığımda onsekizini doldurmamış bir ^^^^^^ görüyorum. Atkuyruğu saçlarınla, etli dudaklarınla tam erkeklerin aradığı bir ^^^^^^sın… Vücuduna baktığımda ise iştah açıcı, felaket bir şeysin. Sana saldırmamak için kendimi zor tutuyorum. İnan sikim taş gibi oldu. Şu anda seni yatırıp sikebilirim bebeğim…” Şuh bir kahkaha attım elimde olmadan, “Sakın ha… Tüm hazırlıklarım boşa gider sonra kocacım… Kendini yarın sabaha sakla sen de…” “Hadi çıkalım o zaman…” deyince engel oldum. “Ben yalnız gitmek istiyorum. Taksi çağırırım. Sen evde oturup beni bekle… “ Kocam tereddüt ediyordu. Bacaklarımı okşayan eli eteğimin altına dalmıştı istemsizce… Eli file çorabımı geçip külotsuz kadınlığıma temas ettiğinde kıvrandım. O da külot giymediğimi anlayınca inledi, amımı avuçlayarak, “Emin misin karıcım? Bu kılıkla, bu külotsuz halinle… Başına bir şey gelmesin?” “Merak etme canım… Kendimi koruyabilirim.” Dedim, kocamı öpüp çıktım… Heyecan doluydu içim… Eğlence mekanının önünde taksiden indiğimde erkeklerin gözü bende, bacaklarımda, mini eteğimdeydi. Hiç birine aldırmadan havalı adımlarla içeriye girdim. İçerisi yükünü almış, kalabalık, sahnede gürültülü bir müzik çalan orkestra, yanıp sönen ışıklar, loş ortam… Dans pistinde sallanan, birbirine geçmiş insan yumağı… Zorlukla aralarından geçip bara yöneldim. Barmene sesimi duyurabilmek için bağırarak içkimi söyledim. Sırtımı bara dayamış, etrafı kesip duruyordum. İçkim bitince ikinciyi söylemek için barmene dönüyordum ki, kadehli elim yanımdaki adamın içki dolu eline çarptı. Karanlık ortamda patlayan ışıklarda adamın içkisinin olduğu gibi kucağına döküldüğünü gördüm saniyeler içinde… Upuzun, kocaman, kapkara, genç bir zenciydi. “Fuck…” diye hışımla bana dönen adam başladığı küfürü bitirmeden kesti, öfkesi beni görür görmez bir anda sönüverdi. Utangaç bir tavırla, “Sory…” diye kekelerken oğlanın kürek gibi kocaman elini tuttum, “I’m so sory…” dedim ben de… Bakıştık. Gözlerindeki beğeniyi gördüm. O koca eliyle elimi alıp dudaklarına götürdü, kalın etli dudaklarıyla elime bir öpücük kondurup, “No problem…” derken gözleriyle yemek üzereydi beni… Transparan gömlek kumaşından görünen iri memelerime, kabarık uçlarına bakıyordu gözlerini ayırmadan, benden çekinmeden… İçim kamaştı, bir hoş oldum. Gözümün önünde büyük siyah organların beyaz tenlere daldığı siyahlı beyazlı porno görüntüleri uçuşmaya başladı. Böyle tanıştık Thomas ile… Tom… İşyerimde kısa sürede yükselmemi sağlayan akıcı İngilizcem bu gece de işe yaramıştı. Futbol takımında oynuyordu. Sporcuydu. Birkaç dakika sonra dans pistindeydik zaten…
Hareketli dans müziğinin ritmiyle çılgınca dans ediyorduk. Eğlence, kahkahalar, birbirimizi kesmeler… Kendimi kapıp koyverdim artık… Müzik yavaşladığında sarılmalar… Kollarının arasında ezilişim… Kasıklarıma batan sertlik… Kalçalarımı yoğuran koca eller… Kendimden geçiriyordu beni… Sırtımı oğlana dönüp kalçalarımı kıvırırken önündeki sertliğe sürtünüp dururken bir yandan da müthiş bir merak içindeydim. Nasıl bir şeydi acaba? Elimi arkaya götürüp kotunun önündeki kabarıklığı tuttum, sıktım. Tom da kıpır kıpır hareket eden, çalkalanan kalçalarımı kendine çekti inleyerek, beni önüne yapıştırdı adeta… Bir süre bu şekilde dans ettik. Sonra kollarının arasında ona dönüp bedenimi yapıştırdım ona… Ayaklarımın üstünde yükselip dudaklarına uzanmaya çalıştım. Belimden tutup kaldırdı beni… O koca, etli dudaklarıyla dudaklarımı kemirmeye başladı… Kendimizden geçmiştik. Etrafımızdaki insanlar umurumuzda bile değildi. Elleri eteğimin altına girdi. Külotsuz kalçalarımı sıktı, parmaklarını her yerimde dolaştırdı öpüşmeye devam ederken… Sularımın süzüldüğünü hissedebiliyordum. Neden sonra kendimi kurtarabildim dudaklarından, nefes nefese, “Ev… Evime gidelim…” diyebildim. “Seni istiyorum.” Sarmaş dolaş çıktık bardan… Mutluluktan sarhoş gibiydim. Sabırsızlanıyordum. Taksiye işaret etti, hemen atlayıverdik aceleyle… Taksi hareket ettiğinde biz sarmaş dolaş öpüşmeye devam ediyorduk. Neden sonra taksicinin sesini duydum, “Sör, nereye? Ohhoo… Bunlar sikişmeye şimdiden başlamışlar bile… Abla, kol gibi yarak vardır bunda, yarar seni bu çam yarması…” diyordu gülümseyerek… Beni sarışın, transparan giysimle, Tom’u zenci görünce ikimizin de yabancı olduğuna karar vermiş, sallayıp duruyordu karayağız taksici… Tom gülerek bir yüz liralık çıkardı, şoföre uzatıp kırık Türkçesiyle, “Karsiiyaka…” deyince gaza bastı adam… Yine gülerek normal bir şey anlatır gibi, “Hah şöyle… Şimdi istediğiniz gibi sikişmeye devam edin bakalım, azgınlar sizi… Ulan ilik gibi karıyı bulmuşsun arap oğlan…” dedi gözü dikiz aynasında bizi keserek… Eliyle aynayı düzeltmeyi de ihmal etmiyordu daha iyi görebilmesi için… “Şunu bana versen ne sikerim ama… İlik gibisin yavrum hakkaten… Off… Memelerine bak nasıl kabarmış. Uçları parmak gibi anam avradım olsun. Külot da yok bunun altında be… Yemin olsun amcığını gördüm karının…” Bozmadım hiç adamı… Bozmadığım gibi açabildiğim kadar açtım her yerimi görsün diye… Umurumda bile değildi konuşmaları, bizi seyretmesi… Tom aklımı başımdan almıştı çünkü… Aksine daha çok tahrik olmuştum adamın konuşmasıyla… Eve gidene kadar takside yiyip bitirdi beni oğlan… Öpüştük, koklaştık hep… Kürek gibi eliyle sütyensiz memelerimi, külotsuz amımı kurcalayıp durdu, röntgenci taksicinin sürekli bizi kesen bakışları eşliğinde… Elimi fermuarından daldırıp kalkmış muhteşem sikini avuçladım, sıktım, okşadım çıkarmadan… Karşıyaka sahil yoluna girdiğimizde taksiciye seslendim, “Mavişehire gidiyoruz” dedim, oturduğumuz sitenin adını verdim. Şaşıran, bozulan taksicinin allak bullak suratı hoşuma gitti, Tom ile öpüşmeye devam ettim. Siteye girip apartmanın önünde durduğumuzda geriye dönüp yüz liranın üstünü uzattı biz inerken. “Kalsın canım…” dedim. “Abla kusura bakma, yabancı zannettim seni, abuk sabuk konuşup durdum… Affola…” diyerek özür dileyen taksiciye güldüm, para uzatan elini tutup, “Önemli değil tatlım… Gelirken senin dediğin gibi, bu yaramaz arap oğlan aklımı başımdan aldı. Sen kusura bakma, senin yanında azıttık biraz…” dedim, çıktım. Erkeğin beline sarılıp apartmana girerken taksici arkamızdan bakıyordu hala… Kimbilir aklından neler geçiriyordu bize bakarken… Asansör kapısı kapanır kapanmaz onuncu kata çıkana kadar birbirimizi yedik. Dün gece kocamın o kadınla yaptığı gibi… Asansörden inip dairenin kapısına geldiğimde zili çaldım. Kocam açtı hemen… Uyumamış, bizi beklemişti canım… Sarmaş dolaş kapının önünde durduğumuzu görünce endişeyle iki yana bakınıp bizi içeriye aldı. Kapıyı kapattı. Kapının önünde durmuş birbirimize bakıyorduk. Neden sonra aklıma geldi, “Ah, tanıştırmadım sizi…” dedim. “Tom, bu kocam. Kocacım, Tom bu geceki misafirim…” dedim. El
sıkıştı iki erkek… Tom’un aklı karışmış gibiydi. Gözleri açılmış vaziyette bir bana, bir kocama bakıyordu, “Ben… Anlamadım. Kocan mı?” diye sordu. Güldüm, beline sarıldım, “Anlatması uzun sürer şimdi, takılma sen…” diyerek dudaklarına uzandım. Öptüm. Kerim’e döndüm, “Aşkım bize birer viski soda hazırlayabilir misin? Tom buzlu seviyor.” dedim. “Tabi canım…” diyerek bara geçen kocamın gözü ikimizin üstündeydi. Viskileri koyarken, “Demek zenci ha? Bakıyorum hızlı başladın…” dedi kinayeli bir sesle… Barın önündeki döner tabureye oturmuştum. Tom yanımdaydı. Hay Allah… İlk misafirim zenci olunca hemen üstüne alınmıştı kocam… Anlaşılan bu küçük sik kompleksiyle işimiz vardı. Elimi uzatıp kadehimi alırken, diğer elimle kocamın elini tuttum, “Aşkım, sakın aklına başka şey gelmesin. Tesadüfen barda tanıştık, kaza ile…” diyerek tanışmamızı anlattım uzun uzun… Sonunda ikna olmuş, keyfi yerine gelmişti kocamın… Kadehini kaldırdı, “Hadi o zaman, tanışmanızın şerefine…” diyerek kadeh tokuşturdu bizimle… Tom hala aklı karışmış durumda bize bakıyordu. Bu kez de ona anlattım durumu, “Anlaşmamız var. Haftada bir gece, eve bir gecelik misafir getiriyoruz, ayrı ayrı, gece boyunca sevişiyoruz. Bir gece kocamın, bir gece benim başkalarıyla sevişme gecemiz… Kocamla birbirimizi habersizce aldatmamıza, boynuz takmamıza gerek kalmıyor.” dedim özetleyerek… “Sabah olunca her şey bitiyor. Herkes yoluna…” Tom başını salladı iki yana, dudaklarını bükerek, “Enterasan…” dedi. “Grup seks falan yaptım ama, böylesini ilk kez yaşıyorum.” dedi. Yanımda, ayakta duruyordu. Yakasından tutup kendime çektim, bacaklarımın arasına… Yüksek bar taburesinde oturuyordum. Yüzümüz aynı hizadaydı bu şekilde… Etli köfte dudaklara bir öpücük kondurdum, bir daha… “Mmmm… Demek grup seks yaptın ha?” dedim. “Kesinlikle grubun diğer elemanları kadındır. Sen tek erkek olmalısın bu koca aletle…” Elimi araya uzatıp kotun fermuarını açtım yine, bu gece kaçıncı oluyordu bu fermuarı açışım bilmem ki… Aletini tutup sıktım. İnledi. “Yoo…” dedi. “Kadın erkek fark etmiyor. Önemli olan zevk alabilmek… Kim kimi tutarsa… Ama dediğin gibi, grupların içinde en çok çalışan benim alet oluyor…” Evimin içinde, kocamın yanında daha rahat hareket edebilirdim artık. Kotun düğmesini açıp kalkık aletin engel olduğu pantolonu zorlukla aşağıya sıyırdım. Külot yoktu altında… Bileğim kalınlığındaki alet yarı sert dışarıya çıktı. Görünce ürperdim, tüylerim diken diken oldu. Bedeni bana fazla yanaşmadığı halde kapkara aletinin başı kasıklarıma değiyordu. Bir yandan bu koca şeyin beni sikmesini istiyordum, diğer yandan da korkuyordum. Nasıl alacaktım içime bu koca siki… Başarabilecek miydim acaba? Canımı yakar mıydı bu koca oğlan? Nefis bir testesteron kokusu yayıldı ortama… Burun deliklerim hazla titredi, ürperdim. Titrek ellerle kot kumaştan gömleğinin düğmelerini açtım sabırsızca… Çıkarıp attım. Sırım gibi kaslı bir sporcu vücudu, abanoz siyahı parlayan bir teni vardı adamın… Kot pantolon ayağındaki botların üzerine düşmüş, çıplak vaziyetteydi bacaklarımın arasında… Tom hala kararsız, bir bana baktı. Bir kocama… Kocam başıyla cesaret vermek istercesine başlamasını işaret etti. Sanırım iki erkek de benim gibi sabırsızlanıyordu. Adamın boynuna sarıldım, dudaklarına yumulurken, “Ohhh… Tom… Fuck me Tom…” diye inledim. Sikinin başı külotsuz amıma değdi. “Fuck me…” Tom saçlarımdan tutup üzerime eğildi, dudaklarıma… Etli dudaklarıyla benim dudaklarımı örttü. Ağzının içinde dudaklarımı yalıyor, dişleriyle ısırıyor, aralayıp dilini içeriye sokmaya çalışıyordu. Başım dönmeye başladı. Vahşice birbirimize saldırıyorduk. O beni ısırırken, ben de ağzımı açıp onun dudaklarını yalamaya, ısırmaya çalışıyordum. Dillerimiz savaş yapıyordu birbiriyle… Ellerini aramıza sokup incecik ipek gömleğimin üstünden memelerimi avuçladı. Ağzının içinde zevkle inledim. Transparan gömlek kumaşı öylesine inceydi ki kürek gibi ellerinin kapladığı memelerimin her santiminde yakan sıcaklığı hissedebiliyordum. Hala bar taburesinin üstündeydim. Tom bir yandan koca dudaklarıyla beni nefessiz bırakırken, bir yandan da memelerimle uğraşıyordu.
Bu arada bacak arama, kasıklarıma, kadınlığıma baskı yapıp duran azmanı da ayrı delirtiyordu beni… Sonunda olan benim pahalı ipek gömleğime oldu. İki eliyle iki yakasından tuttuğu gibi cart diye yırtarak çıkardı üstümden… Önümde, bacaklarımın arasında durmuş, elleri file çoraplı bacaklarımda, açığa çıkan dipdiri göğüslerime bakıyordu hayran hayran… Önündeki azman kara siki havaya kalkmış, kara yılan gibi bakınıyordu sahibiyle beraber… “Ohhh… Deli…” diye inledim. “Söyleseydin… Ben çıkarırdım senin için…” “Böyle daha zevkli…” dedi ve memelerime yumuldu. O bir dudağı yerde, bir dudağı gökte denen cinsten kalın dudaklar önce sağ mememi kavradı, biraz vantuzlayıp sol meme ucumu kaptı. Zevkten deliriyordum. Başımı sallayıp saçlarımı sağa sola savurturken kocamı gördüm yanımda… Parlayan gözlerle bizi izliyordu, yanımıza gelmişti. Yanı başımda, azman genç irisi zencinin beni, karısını nasıl parçaladığını, nasıl zevkten kıvrandırdığını izliyordu. Gözleri pırıl pırıldı. “Ohhh… Keriimm… Bakma kocacım… Utanıyorumm…” diyebildim iki inlememin arasında… “Sen dün gece kızı nasıl siktiğimi izlerken utanmıyordun ama aşkım…” dedi heyecanla… “Elin apış aranda, mastürbasyon yapıyordun bize bakarken…” “Ama bu başka kocacım… Seni o kadınla sevişirken izlemek başka, senin yanında yabancı erkekle sevişmek başka…” “Ama itiraf et aşkım, değişik bir zevk değil mi?” “Ohhh… Evet aşkım, çok zevkliymiş. Ohhhh… Öyle bir bakışın var ki bize… Senin bizi izlemen zevkimi ikiye katlıyor…” Kocam da fermuarını açmış, sertleşen aletini dışarı çıkarmıştı, rahatlatmaya çalışır gibi başını ovalıyordu. Haklıydı kocam… Başka bir kadınla yatağımızda sikişmesini izleyip mastürbasyon yapmıştım düpedüz… Şimdi de aynı şeyi kocam yapıyordu. Bardan bulduğum zencinin beni sikişini izlerken bizi izliyor, alenen otuzbir çekiyordu çekinmeden, utanmadan, karısını kıskanmadan… Bu arada Tom yeteri kadar göğüslerimle ilgilenmiş olmalı, bıraktı. Eteğimin kopçasını tutup ikiye ayırdı bu kez… Etek diye giydiğim bir karış bez parçasını savurup attı. Üstümde sadece jartiyer ve file çoraplarımla iskarpinlerim kalmıştı giysi olarak… Biraz geri çekilip oturduğum bar taburesini döndürdü. Şimdi kocama doğru yönelmiştim. Tom arkamda kalmıştı. Omuzlarımdan tutup belden yukarımı aşağıya çekti. Popom taburenin üzerinde belden yukarım yatay vaziyetteydim. Tom’un kara canavarı başımın üstünde sallanıyordu şimdi. “Oh baby…” diye inledi. “Yala onu… Islat iyice… İçine girerken canının yanmasını istemiyorum.” Kocama döndü sonra, “Sen de karının pusiyi yala adamım… İyice ıslansın. Karının amını bana hazırla… Aslında hazır ama, canı yanmasın, biraz daha ıslansın… Karını kolayca sikebileyim…” Kocam önce tereddüt geçirdi. Planlarında bu yoktu anlaşılan… Karısının sikilmesine yardım etmek… Bir başka erkeğin sikişine hazırlamak… Ne yapacağını şaşırmış vaziyette öylece bakıyordu. Bakışları benim istekle aralanmış bacaklarımın arasıyla Tom’un azmanı arasında gidip geliyordu. Ben sabırsızlandım, “Hadi aşkım… Yap şunun dediğini… Yala beni… Sikicime hazırla… Güzel siksin karını…” diye inledim. Kocam bacaklarımın arasına eğilirken ben de başımın üstündeki azmanı iki elimle kavramaya, yalamaya çalıştım. Dakikalar boyu amım yalanırken zencinin sikini yaladım, yaladım… Sularım şelale gibi akıyordu bacaklarımdan… Öylesine zevk alıyordum ki… Tom birkaç kere ağzımın içine sokmaya çalıştı sikini, nefes boruma baskı yapıp öğürmeye başlayınca bırakmak zorunda kaldı. Belim ikiye ayrılacaktı sanki… Memelerimi avuçlayan ellerinden, güçlü kollarından destek alıyor, bar taburesinin üstünde, yatay vaziyette dengede durmak için çaba sarfediyordum. Kocam amımı yaladıkça dilinin verdiği zevkten kıvranmamaya, tabureden düşmemeye çalışıyordum bir yandan da… Sonunda bir anda tutup kaldırdı beni, kendine çevirdi. Kocam boş bulunmuş, yere savrulmuştu bacaklarımın çarpmasıyla… Kalkmaya çalışıyordu. Bense perişan vaziyette, saçım başım dağılmış, başıma gelecek şeyi bekliyordum çaresizce ve istekle… Tom azmanın belinden tutup bana doğru salladı, “Gul…” dedi o kırık, şirin Türkçesiyle ü yerine u kullanarak… “Şimdi bunu sana sokucam
güzelim… Sakın kendini kasma, rahat bırak… İnan bana, vajinanın kasları elastik**ir, eninde sonunda alırsın bunu… Alamam diyen çok kadın biraz uğraşmayla alabildi penisimi…” Cevap vermedim. Heyecandan nefessiz kalmıştım. Bekliyordum. Kocamın sesini duydum, “Hey dostum…” diyordu sikicime… Soyunmuş, çıplak kalmıştı, orta boy siki kalkmış, Tom’un azman sikinin yanında daha da minicik görünüyordu. Eliyle sikini işaret ederek Tom’a gösterdi, “Karım evlendiğimizden beri bunu alıyor içine… Buna alışkın… Gördüğün gibi ufak kalıyor seninkinin yanında… Senden ricam, acele etme, karımın canını yakma… Alıştıra alıştıra sik… Alıştıktan sonra ne istersen yapabilirsin…” Tom ikimize de göz kırptı, “Merak etmeyin siz… Gencim ama çok deneyimliyim. Elimden çok kadın geçti. Bana güvenin…” diyerek işe koyuldu. Bacaklarımı araladı, sikinin başını kadınlığımın dudaklarına dayadı. İki organ da sırılsıklam ıslaktı. Zorlamaya başladı. Dudaklarımı ısırıyordum. Gerçekten zorlanıyordum. Öyle böyle değil… Boynuna sarıldım, inlemeler arasında, “Olmuyor… Olmuyor…” diyebildim. “Yatağa götür beni… Burada olmuyor…” Bez bebek gibi tutup kaldırdı beni… Kollarının arasında, boynuna sarılmış, yatak odasını işaret ettim, oraya yöneldi. Odaya girip yatağın üzerine bıraktı. Kocam gidip meşhur kırmızı spotlarını yaktı. Tavandaki aynada kendimi görebiliyordum. Bembeyaz saten örtülerin üstünde yatan çırılçıplak bir kadın… Heyecanla sikilmeyi bekleyen… Tom bekletmeden geldi, bacaklarımı araladı, tekrar sikini dayayıp zorlamaya başladı. Sonunda başı girdi. Amımın dudakları gerilmişti iyice… Sulu olması, kaygan olması pek fayda etmiyordu, zencinin kalın aletinin girmesini pek kolaylaştırmıyordu. Leğen kemiklerimin çatırdadığını, ikiye ayrıldığını hissediyordum. Bacaklarımı açabildiğim kadar açmaya çalıştım. Tom da iki dizimden tutmuş, aynı şeyi yapmaya çalışıyordu. “Başı girdi canım…” dedi. “Merak etme, gerisi de girer şimdi…” Kocam yanıma uzanmış, dudaklarımı öpüyor, beni sakinleştiriyordu guya… Bense çırpınıyordum zencinin sikinin altında… Tom iyice bastırdı, bastırdı… Azmanı santim santim amıma gömülmeye başladı. Feryat figan, çaresizce kocama, kara oğlana yalvarıyordum, “Ahhh… Yeterrr… Yırtılıyorum sanki… Yeter Toommm…Ooohhh… Kocacımm… Yırtıyor beni… Siki kocaman… Ahhh… Bu… Bu şey… Çok kalın… Canım yanıyor… Aaahhh….” Bu arada koca yaraklı zenci, topuklarımdan tutup ikiye ayırdığı file çoraplı bacaklarımın arasında, bir yandan beni sikiyor, bir yandan ilgiyle konuşmalarımızı izliyordu. Çoğunu anlamadığından emindim, fakat konuyu üç aşağı beş yukarı tahmin ettiğini biliyordum. Kocamın ufaktan başlasaydın ya demesi komiğime gitti. Gözlerimden yaşlar akarken kahkaha atmaya başladım. Gülüyordum. Birbirine zıt duygular çarpışıyordu içimde… Zevk… Acı… “Hadi…” diye haykırdım oğlana… “Hadi Tom… Sik artık… Göm şunu… Ne yapacaksan yap… Bitsin artık… Ahhh… Dayanamıyorum… Gömmm…” İsterik bir vaziyetteydim. Ne yaptığımı bilmiyordum koca yarağın altında… İngilizce Türkçe karıştırıyordum ama ne dediğimi, ne istediğimi anlayan Tom sonunda dibine kadar soktu aletini, içime gömdü. Doğrulup istemsizce boynuna sarıldım. Gözlerim kaymış olmalıydı, bir şey görmüyordum. İçime kalın bir cop girmiş gibiydi. Bacaklarımın arasını doldurmuştu alet… Öyle bir dolgunluk hissi vardı ki… Anlatılamaz… Zevk, şehvet dalgaları yükseliyordu içimde, her yanımı kaplıyordu. Tir tir titriyordum, zencinin siki balta gibi içimdeydi. Kocam yanı başımda nefesini koyuverdi, “Üfff… İnanılmaz Gül… Harika… Gözlerin döndü bir ara, bayılacaksın diye korktum ama iyi dayandın karıcım. Oh benim güzel karım… Ne güzel de aldın koca zenciyi… Aferin sana karıcım…” Sonra Tom gidip gelmeye başladı. İçimi yarıyordu koca yarak… Buldozer gibi saldırıyor, ikiye ayırıyordu vücudumu… Çırpınıyordum altında… Bağırıyordum. Tırnaklarımı kalçalarına, sırtına geçiriyor, yırtmaya çalışıyordum. Müthiş bir fırtına… Sürekli boşalmaya başlamıştım. İçimden sular çağıldıyordu sanki… Kalın yarak daha rahat gidip gelmeye başlamıştı böylece… Vajinam alıştığından mı, zevk sularımın içimi kayganlaştırmasından mı bilmiyorum, rahatlamıştım bir
parça… Defalarca boşaldım altında… Durmaksızın… Sürekli… Aygırım üstümde durmak dinlenmek nedir bilmeden gidip geliyordu. Abanoz siyahı vücudu terle kaplanmıştı. Harika görünüyordu. Sadece o, onun koca azmanı, benim vajinamdan ibaretti dünya… Her şeyi, kocamı unutmuş, kendimden geçmiştim. Kukla gibi sallanıyordum altında… Her bastırdığında copu içime gömülüyor, beni yatağa çiviliyor, geri çekildiğindeyse eldiven gibi saran amımı da dışarıya çekiyordu. Hıçkırıyordum artık… Omuzlarını ısırırken, “Yeter… Yeter… Boşal artık Tom… Dayanamıyorum… Bitirdin beni… Delirttin zevkten… Yeteerrr… Oooohhhhh…” diye feryat ediyordum. Sonunda bir anda çıktı amımdan… Boşlukta düşüyor gibi oldum bir anda… Üstüme geldi. Eliyle sikini sıvazlarken böğürerek spermlerini fışkırtmaya başladı. Karnıma, memelerime, yüzüme… Fıskiye gibi boşaltıyordu. Her yerim bembeyaz döllerle kaplanmış gibiydi. Sırık gibi yatakta yanıma devrildi sonra… Göğsü inip kalkıyordu. Ben de ondan farksızdım. Hala kasılıp duruyor, titriyordum. Kocam yanımda uzanmış, sakinleştirmek için okşuyordu beni… Okşarken Tom’un spermlerini de tüm vücuduma yaymış oluyordu böylece… Halsizce elini tuttum. Spermli eli kırmızı ışıkta parlıyordu. Parmaklarını ağzıma sokup spermlerin tadına baktım. Bitmiştim. Kendime gelmem bir yarım saati buldu belki… Tom’un spermleri üzerimde kurumuştu. Kendimi kirlenmiş, sikilmiş, bitmiş hissediyordum. Zorlukla kalktım yataktan… Tay tay yürüyen bebekler gibi apışa apışa, zorla yürüyüp banyoya girdim. Duşun altında duvara ellerimle dayanmak zorunda kaldım ılık su tepemden aşağı boşalırken… Kocam da yanıma geldi, çırılçıplaktı o da, sımsıkı sarıldım. Duşun altında beraber yıkandık. Kollarının arasına alıp yatağa taşıdı tekrar… Yatakta uzanmış yatan sikicimin yanına uzattı örselenmiş bedenimi… Ayakta durup bize baktı, “Size iyi geceler çocuklar…” dedi. “Sizi izlerken iki posta boşaldım ben de… Gidip uyumak istiyorum.” Elimi tuttu, “Keyfine bak karıcım… Artık şu koca şeye alıştı amcığın… Rahat rahat sevişebilirsin şimdi… Tadını çıkar sabaha kadar… Yarın görüşürüz…” Elini tutup dudaklarıma götürdüm. Bana bu zevkleri yaşatan anlayışlı kocamın elini minnetle öptüm. Konuşmaya bile halim yoktu. Kendimi öyle yorgun hissediyordum. Fakat daha kocam kapıdan çıkmadan, bacaklarımın arasına gömülen Tom’un dilini klitorisimde hissedince yattığım yerde zıpladım. Köpek dili gibi koca diliyle boydan boya amımın dudaklarını yalıyor, pütür pütür dilinin ucuyla klitorisime dokundukça tüm sinirlerim uyarılıyordu. Anlaşılan o kadar da yorulmamışım diye düşündüm. Bacaklarımın arasındaki zencinin kıvırcık saçlarına parmaklarımı geçirip kendime çekerken mutlulukla gerindim. Gece yeni başlıyordu bizim için… Ertesi gün uyandığımda kocam vardı yanımda… Gecenin izlerini taşıyan buruşuk çarşafların arasında uzanmış, bana bakıyordu. Uyandığımı görünce eğilip dudaklarımı öptü. “Off… Ölü gibi uyumuşum. Saat kaç aşkım?” Elini memelerimde, karnımda gezdiriyor, okşuyordu. “Öğleden sonra oldu. Gece sabaha kadar sesleriniz, daha doğrusu senin çığlıkların dinmedi. Bütün gece seviştiniz. Sen uyuyup kaldın, sabah Tom’u uğurlamak da bana düştü.” Sarılıp kendime çektim, “Teşekkür etseydin benim için….” dedim öpücüklere boğarken… “Harika bir gece yaşattı bana…” “Telefon numarasını aldım canım… Anlaşılan karıcığımın pek hoşuna gitti koca yaraklı zenci, tekrar aramak isteyebilirsin diye düşündüm.” “Mmmm… Olabilir kocacım… Ama biraz geçsin aradan… Haşat etti beni… Amım götüm sızlıyor… Çok fena sikti karını…” “Sakın arkamdan verdim deme bana… Bana siktirmediğin güzel götünü zenciye mi siktirdin yoksa?” “Ne yapayım aşkım? Amım yanmaya başlamıştı, beni ikna etti. Yırtılır gibi oldu ilk girişinde ama sonunda kremlerle, kayganlaştırıcıyla halletti, alıştırdı beni…” “Orospu seni… O zaman domal bakayım. O götünün deliğinin tadına ben de bakayım. Önden girsem zevk almazsın şimdi, genişlemiştir ne de olsa…” “Peki canım… Peki aşkım… Bundan sonra sen ne istersen yaparım. Bir tanecik kocam benim…” Dediğini yapıp doğruldum, dizlerimin üstünde domaldım. Kocam heyecanla, ilk kez gerdeğe giriyormuş gibi, arkama
yanaştı. Sikinin başının sıcaklığını hissettim arkamda, isteklendim. “Biliyor musun, içinden sperm akıyor hala…” dedi deliğimi parmağıyla okşarken… Sonra da sikini çekip başını gömdü arkama… Köpek gibi deliğimi yalamaya başladı… “Olabilir kocacım…” dedim. Başımı yatağa koymuş, kalçalarımı havaya dikmiştim. Kirli çarşaftan Tom’un erkekliğinin, spermlerinin kokusunu alabiliyordum, hazla iç geçirdim. “Adam aygır gibiydi. Her seferinde bardak dolusu boşaldı içime… Daha iyi işte, rahat girersin deliğime… Karıcığının sikilmiş götünde sikin daha güzel kayar… Ohhh…. Ne yapıyorsun aşkım arkamda? Karını siken adamın spermlerini mi yalıyorsun?” “Evet canım… Dün geceki erkeğinin döllerini temizliyorum. Mmmm… Tadı değişikmiş bunların…” Doğruldu sonra… Kalçalarıma sağlı sollu iki şaplak attı okkalı tarafından… Aynı anda sikini gömdü arkama… “Ahhh…” diye çığlık attım… “Ah ya… Orospu karım benim… Elin zencisine kendini siktiren karım… Kocasına vermediği götünü koca yaraklı zenciye siktiren karım…Ben de ^^^^^^^ o götünü de gör sen…” “Ohhh… Terbiyesiz… Neler söylüyorsun öyle… Ahhh… Vurma…” Bir yandan gidip geliyor, bir yandan kalçalarıma vuruyordu hain… Elimi amıma atıp parmaklamaya başladım ben de… Kocam arkamdan sikerken, ben klitorisimi ufalıyordum parmaklarımın arasında… Dakikalarca sürdü bu… Tüm gece sikilmişliğime, yorgunluğuma rağmen yükselmeye başladım. Amımdan götümden zevk alıyordum ayrı ayrı… Ben kasılınca kocam hızlandı arkamda… Kasıkları kalçalarıma, taşakları amıma, parmaklarıma çarpıyordu. “Aaahhh… Çok güzel aşkımm… Devam et… Sik beni… Götümü sik… Oohhh… Köpek gibi sik beni… Harika… Canım kocam… Bir tanem… Sikin delirtiyor beni canım… Ooohhhh…” “Geliyorum aşkım… Ben de geliyorum… Aaahhh… Azgın karım benim… Fahişemm… Orospumm… Götünü siktiğimin karısı… En sonunda götünü de siktim işte… Ooohhhh…” Sonunda bitti. Kocamı bekledim biraz, biraz sonra o da boşalttı spermlerini arka deliğime… Serilip kaldık. Yatağın karşısındaki duvarı kaplayan aynaya baktım. Saçım başım dağılmıştı. Çırılçıplak, ölü gibiydim. Fakat doymuş, dingin, huzurluydum. Arkama geçen kocamın kollarında mutluydum. Kedi gibi kocamın kucağına sokuldum iyice çarşafı üstüme çekerken… İki kaşık gibi yapıştık birbirimize… Saçlarımı okşayan elini tutup öptüm, “Seni seviyorum…” dedim. O da boynuma bir öpücük kondurdu. Şefkatle, sevgiyle… “Ben de seni seviyorum bir tanem…”
232 notes · View notes
sohbetxyz · 29 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
62 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
https://m.vk.com/@derindenhikayeler-karmn-pezevengiyim
39 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
https://m.vk.com/@derindenhikayeler-kar-yollar-kapad
13 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
https://m.vk.com/@derindenhikayeler-kocam-boynuzladm
21 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
https://m.vk.com/@derindenhikayeler-kzmn-muzik-ogretmeni
5 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
Tumblr media
26 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
Karımı Patronuyla Birlikte Siktik! (Kaan 32 Y., Antalya)
Merhaba 31 Seks Hikayeleri takipçisi arkadaşlar. Adım Kaan, 32 yaşındayım. Karım Aylin ise 30 yaşında, 1.75 boyunda, 38 beden, oldukca hoş vücut hatlarına sahip, sexy, girdiği her ortamda bakışları üzerine toplayan birisidir. İnsanları gibi havasının da sıcak olduğu Akdeniz bölgesinde yaşayan, 7 yıldır evli bir çiftiz. Her ikimiz de özel sektörde çalışmaktayız. Evliliğimizin ilk yıllarında oldukça iyi olan seks hayatımız zamanla monotonlaşmaya başlamış, biz de çoğu çift gibi zamanla yatakodamızda değişik seks fantezileri kurar olmuştuk.
İlkbaşlarda bu durumdan rahatsız olan karım da zamanla buna alışmış, fantazilerin tadını çıkartır olmuştu. Genellikle yatakta tek olmadığımız fantaziler, bazen dörtlü, bazen de üçlü seks fantezileri kurardık. Bu arada karımın patronu Muzaffer bey karıma çıldırıyor, bu da bizi kışkırtıyordu. Ben karım Aylini başka bir erkekle sikişirken izlemek isterken, biliyordum ki, karım da olgun bir erkekle seks yapmanın nasıl bir şey olduğunu yaşamak istiyor, ama buna cesaret edemiyordu. Tüm bunlar ikimiz için de sadece düşünce boyutunda kalıyordu. Anlayacağınız gibi sosyal yaşamda ikimiz de birbirimize sadıktık.
İşim dolayısıyla bazen şehirdışına çıkarım. Yine böyle bir işgezisi nedeniyle 1 haftadır şehirdışındaydım ve karımdan ayrıydım. Gecenin ilk saatleriydi, karımla telefonda konuşuyorduk, bir süredir ayrı olduğumuz için konu bir şekilde sekse gelmişti. Ben soruyordum, karımsa anlatıyordu. Patronunun gözlerini kalçasından ayıramadığından, bazen nasıl arkasına sürtünerek geçtiğinden bahsediyordu. İki gün önce, düşük bel pantolon giyen karımın ofiste otururken açılan kalça çatalına bakan patronunun önünde oluşan kabarıklığa kadar anlatıyordu. Ki, tüm bunları telefonda konuşurken her ikimiz de farkına varmadan baştan çıkmıştık. Benim sikim sertleşmiş, karımın amı ise sımsıcak sulanmış, telefonda bunları konuşurken karşılıklı mastürbasyon yapıyorduk.
O arzuyla biraz daha cesaretlenen aşkım, bir gün önce gördüğü rüyasını bana anlatmaya başlamıştı. Rüyasında patronuyla sikişmiş ve oluk oluk boşalmıştı. Bu rüyası beni aşırı derecede baştan çıkartmıştı ve o an karıma, isterse patronu Muzaffer beyle gerçekten sikişebileceğini söylemiştim. Ama bir şartım vardı, o an ben de orada olacak ve sikişmelerini canlı canlı izleyecektim. Karım utana sıkıla o gece konuyu kapattı. Kapattı ama, o günden sonra her ikimiz de bu konuyu kafamızdan bir türlü çıkarıp atamamıştık. Artık her sevişmemizde bu konu açılıyor, "Şimdi Muzaffer bey de burda yatakta olsa..." gibilerinden konuşuyor, ama boşaldıktan sonra fikrimizi değiştiriyorduk.
Yine böyle bir gece karımla sikişmiş ve boşalmıştık. Ama herzamankinin tersine ben halen karımı patronu Muzaffer beyle sikişirken izlemek istiyordum ve bunu karıma söylediğimde, ciddi olup olmadığımı sordu. Ben de gayet ciddi olduğumu söyleyince, "Bak pişman olursun sonra!?!" dedi. "Tam tersine, bunu çok istiyorum karıcığım!" dedim. Karım da güldü ve "Saçmalama!" diyerek konuyu kapattı. İlerleyen günlerde bu konu her ikimizi de içten içe yakıp kavurur hale gelmişti.
Karımın patronu Muzaffer beyin ailesi şehirdışında yaşadığından, Muzaffer bey yalnızdı ve sıkılırdı, biz de buyüzden bazen Muzaffer beyi bize davet eder, yer içer sohbet ederdik. Kafama koymuştum karımı patronuyla sikişirken izleyecektim ve planımı yaptım. O gün karımdan haftasonu için Muzaffer beyi eve davet etmesini istedim, "Yer içer sohbet eder, biraz da kafa dağıtırız!" dedim. Karım da, "Kendisiyle bir konuşayım, başka bir planı yoksa, olur." diye cevap verdi. Daveti duyan Muzaffer bey, hem sıkılmanın etkisiyle, hemde sexy karımın harika kalçaları nedeniyle, davete anında olumlu yanıt vermiş, çokta memnun olmuştu. Ben artık dört gözle haftasonunu bekliyordum.
Ve nihayet o gün gelip çatmıştı. Öğleden sonra ben alışverişe, karımsa kuaföre gitmişti. Akşam üzeri eve geldiğimde gözlerime inanamamıştım. Karım tam bir afet haline gelmişti. Bana çaktırmamaya çalışıyordu, ama o da Muzaffer beyi aşırı derecede arzuluyor ve onun için kendini en iyi şekilde hazırlamak istiyordu. Karım elimdekileri alarak masayı hazırlamaya başlamıştı. İçkiler, kadehler, mezeler derken, masa birkaç eksik hariç neredeyse tamamdı. Derken telefon çaldı, arayan Muzaffer beydi. Yola çıkmış, gelmesine kısa bir süre vardı ve marketten herhangi birşey isteyip istemediğimizi soruyordu. Herşeyin tam olduğunu söyleyerek teşekkür ettik ve telefonu kapatarak son hazırlıkları yapmaya başladık. O esnada karım dolabın karşısına geçmiş ne giyeceğine karar vermeye çalışıyordu. Yanına giderek, ondan sadece benimle evde başbaşayken giydiği mini, ipli elbisesini giymesini istedim. Ne yapmak istediğimi anlamış bir şekilde gözlerimin içine muzip bir şekilde bakarak, emin olup olmadığımı sordu. Çünkü bu elbise son derece açık bir kıyafetti. "Evet!" dedim. "Peki o zaman!" diyerek büyük bir heyecanla giyinmeye başlamıştı.
Az sonra kapı zili çaldı. Gelen Muzaffer beydi. Gelirken o da biraz alkol ve meze almış, böylece alkol stoğumuz tamamlanmıştı. Ellerindekileri alarak masaya davet ettim. Birkaç saniye sonra karım kapıdan içeri girince, Muzaffer beyin kalbi sanki duruverecekti. Karım bütün seksapelliğiyle karşısında idi. İçine sütyen giymediği mini ipli elbise, karımın sadece göğüsuçlarını kapatıyor ve kalçasının ise üst kısmınında bitiyor, kalçalarının alt kısımlarını bütün güzelliğiyle sergiliyordu. Harika bir manzaraydı. Patronuna, "Hoşgeldin!" diyen karım, masaya son eksikleri de getirirken, adeta bir manken edasında salınıyordu. Bu da hem Muzaffer beyin, hemde benim kalp atışlarımızı hızlandırıyordu.
Yaz ayı olduğu için mutfaktaki masayı hazırlamıştık. Mutfak masamız oldukça küçük olduğu için, masanın bir yanına ben, karşıma Muzaffer bey, ikimizin ortasına da eşim oturmuştu. Kadehler arka arkaya dolup boşalırken muhabbet koyulaşmış, sıcacık bir ortam oluşmuştu. Eğilip kalkarken karımın göğüsleri harika görünüyordu, elbisenin alt kısmı ise, bacak bacak üzerine atan karımın kalçalarının neredeyse yarıdan fazlasını açıkta bırakıyordu. Muzaffer beyse kaçamak bakışlarla bu harika manzaranın tadını çıkartıyordu. Bir süre sonra alkolün de etkisiyle hareketlerimiz dahada rahat bir hal almıştı. Karım da iyice havaya girmiş, her ikimize de arzu dolu, isterik gözlerle bakışlar atıyordu.
Bir ara, boşalan meze tabağını eline alıp ayağa kalkan karım, tezgaha doğru ilerlerken kalçasını masanın kenarında olan Muzaffer beyin eline öyle bir sürttürdü ki, adamcağız avuçlasa ancak bu kadar olabilirdi. Muzaffer bey daha şoku atlatamadan, karım elindeki meze tabağını düşürdü. Tabii ben bunu yememiştim, amacı patronunu iyice baştan çıkartmaktı, başardı da. Yerdeki kırıkları toplamak için eğilen karım, zaten kalçalarının yarısını açıkta bırakan mini elbisesiyle kalçalarının tamamını öylesine bir gözler önüne serdi ki, elbisenin eteği tamamen yukarı kadar sıyrılmış, tangası kalçalarının arasında kaybolmuş, adeta hiç yokmuş gibi görünüyor ve sulanmış kabarmış amı insanı davet ediyordu. Sevgili biricik eşim bütün cömertliğiyle vücudunu bize sergiliyordu. Ki o an baktığımda, her ikimizin de sikleri taş gibi olmuş, fermuarlarımızı zorluyordu. İlk başlarda önündeki kabarıklığı eliyle koluyla gizlemeye çalışan Muzaffer bey de artık böyle bir çaba sarf etmiyordu.
Karım yerdeki kırıkları topladıktan sonra yeni bir tabakla gelip tekrar yerine oturdu. Alkol hızla tüketilirken, bir ara baktığımda karımın bir eli benim dizimde, diğeri ise Muzaffer beyinkindeydi. Karım yavaş yavaş beden temasına başlamıştı. Omuz askılarından biri aşağı kaymış olan elbisenin diğer askısını da çaktırmadan ben indirmiştim. Karımın her hareketinde göğüsleri daha bir açılıyordu. Ben bir ara işi dahada ilerleterek elimi kalçasına attım, hafifçe eteğini kaldırıp, yavaş yavaş okşamaya başlamıştım ki, artık karım kısık kısık zevk sesleri çıkarmaya başlar olmuştu.
Kafalarımız iyiden iyiye tatlı olmuştu. Bu durumun da verdiği cesaretle diğer elimle benden taraftaki göğüsünü tamamen açarak yalamaya başladım. Resmen sevişmeye başlamıştık. Karım dizimdeki elini yavaşca yukarı kaydırarak, pantolonumun üstünden sikimi okşamaya başlamıştı ki, diğer elini de patronu Muzaffer beyin sikine attığını gördüm. Bunun üzerine karımın elbisesinin üst kısmını tamamen aşağı sıyırdım ve Muzaffer beyin tamamen cesaretlenmesini sağladım. Mesajı almış olan Muzaffer bey de şimdi karımın diğer göğüsüne dudaklarını yapıştırmış, hunharca yalıyor, sıkıyor, yoğuruyordu. Karım sırasıyla fermuarlarımızı açıp dimdik ve taş gibi olmuş siklerimizi meydana çıkarttığında, artık film tamamen kopmuştu. Şimdi karım bir elinde benim sikim, diğer elinde patronunun sikini okşuyor sıvazlıyor, arasıra da ağzına alıyor, öpüp yalıyor, emiyordu.
Muzaffer bey bir ara karımın göğüsünü bırakıp eteğini iyiyce yukarı kaldırıp tangasını kenara sıyırdı ve karımın o harika sımsıcak sulu kaymak gibi amını okşayıp, parmaklamaya başladı. Bunun üzerine ben karımın patronuna doğru domalmasını sağlayarak, saçlarından tutup sikimi ağzına verdim. Manzara bir harikaydı. Ben karımın dudakları arasında gidip gelirken, patronu da karımın kalçaları arasına başını gömmüş, amını ve götünün deliğini yalıyor, parmaklıyor, parçalarcasına avuçlarıyla yoğuruyordu. Karım zevk çığlıkları atıyor, aynı anda iki erkeğin verebileceği bütün nimetlerden faydalanıyor ve patronu yaladıkça kalçasını geriye doğru itiyordu. Artık karımın sikilmeye hazır olduğu her halinden belliydi.
Derken Muzaffer bey, başı adeta bir mantarı andıran, kocaman, devasa, damarlı ve kalın sikini, karımın sulu am dudakları arasında sürttürmeye başladı. Karım bu koca siki biran önce içinde hissetmek istiyor, kendini geriye itiyor ve bana da, "Aşkım başı sıcacık, kocaman bu, çok sert, harika!" gibi şeyler söylüyordu. Muzaffer bey damarlı koca sikini karımın amına yavaş yavaş sokarken, bundan en az ben de karım kadar zevk alıyordum. Harikaydı! Muzaffer bey sikinin tamamını karımın amına yerleştirmiş, nerdeyse taşaklarına kadar sokmuştu. Karımsa içine aldığı bu koca sikin tadını çıkartıyor, zevkten dudaklarını ısırıyordu. Muzaffer bey yavaş bir tempoyla sikmeye başlamış ve giderek hızlanıyor, her girip çıkışında daha hızlı, daha sert bir şekilde karımın amına pompalıyordu. Patronu karımı belinin her iki yanından tıpkı bir mengene gibi kavramış, sikini ise adeta bir piston gibi sert ve ritmik bir şekilde sokup geri çekiyordu. Bu işi o kadar sert yapıyordu ki, her girmesinde kasıklarının karımın kalçalarıyla birleşmesinde ses çıkıyor, çıkan bu seslerin artmasıyla beraber de karımın kalçaları kızarıyor, teni pembe bir renk alıyordu.
Bir süre sonra ben karımın ağzında, patronu ise sulu küçük amında, aynı anda patlamıştık. Patronunun dölleri karımın amını tamamen doldurmuş, sikinin kenarından döllerin bir kısmı taşmış, karımın bacaklarının iç kısımlarına süzülüyordu.
Ben, "Hadi yatak odasına geçelim!" dedim ve hep beraber içeri geçtik. Bu sefer Muzaffer beyle yer değiştirmiştik. Karım sırtüstü yatağa uzandı ve bacaklarını araladı. Ben bacakları arasına girdiğimde karımın amı halen patronun dölleriyle dolu ve kaygandı, bu çok hoşuma gitmişti. Muzaffer beyin döllerinin verdiği kayganlıkla ben karımın amına girip çıkarken, Muzaffer bey de sırt üstü uzanan karımın ağzına sikini vermiş, saçlarından sertçe kavramış, boğazına kadar sokup çekiyordu. Hemde taşaklarına kadar, resmen karımın ağzını sikiyordu. Karımın gözleri yaşarmış, koca sik dudaklarının arasını tamamen doldurduğu için nefes alıp vermekte zorlanıyordu. Sert bir şekilde karımın ağzını siken Muzaffer bey bir süre daha devam ettikten sonra, homurdanarak ve güldür güldür karımın ağzına boşaldı. Canım eşim, patronunun sert bir şekilde saçlarından tutarak başını sikine bastırdığı için bütün dölleri yutmak zorunda kalmıştı. Adam halen sönmüş sikini karımın ağzına sokup çıkarırken, sikinin başı kocaman ve mosmordu. Sonrasında ben de karımla aynı anda boşalmıştık.
Bir süre dinlenmeye karar verdik, nede olsa gece daha yeni başlamıştı. Kalkıp 3 tane buz gibi limonlu bira ve sigara getirdim. Yatakta terlemiş vücutlarımızla biralarımızı yudumluyarak susuzluğumuzu giderirken, bir yandan da Muzaffer bey karımı öpüyor, okşuyor, mıncıklıyor, karım da bir elini Muzaffer beyin sikine atmış okşuyor, o koca sikin tekrar sertleşmesini sağlıyordu. Tabiki ben de bu harika manzarayı gözlerimi kırpmadan izliyordum. Sigaralarımız ve biralarımız bitene kadar karım Muzaffer beyin sikini tekrar sertleştirmiş, avuçlarının arasında sanki bir keser sapı gibi olan sikini sürekli sıvazlıyordu. Belli ki karım patronunun sikinin büyüklüğünden oldukça zevk almıştı.
Muzaffer bey elindeki biradan son bir yudum daha alarak, karımı önünde domalttı ve dolgun kalçalarının arasına yumularak yalamaya başladı. Bir yandan karımın amını yalıyor, diğer yandan da bir elini sikine atmış okşuyor, iyiden iyiye şahlandırıyordu. Karım ise tabiki zevk sarhoşu olmuş, kendini bu olgun erkeğe sunmanın tadına varıyordu. Patronu arada bir dilini karımın göt deliğine sokup çekiyor, bir taraftan da parmaklarının bir kısmını amına sokuyordu. Karım patronuna, "Hadi gir artık, içimde hissetmek istiyorum!" dediğinde, ben çoktan arka tarafta bitmiş, bu anı görebileceğim en yakın mesafeden görmek istiyordum. Ellerimle karımın kalçalarını her iki tarafa ayırarak patronuna yardımcı olurken, patronu sikini karımın amına sürttürüyor, ben de arada bir tükürerek karımın amını daha kaygan bir hale getiriyordum ki, nasıl olduğunu anlamadım, bir anda elimi atarak Muzaffer beyin sikini kavrayıverdim. Muzaffer beyin siki elimde taş gibi olmuş, kasılmış, ve sıcacıktı. Elimde damarlarını çok rahat hissedebiliyordum ve zonkluyordu. Yavaşca bir elimle karımın kalçasını kenara ayırdım ve bu koca siki kendi ellerimle karımın amının dudakları arasına yerleştirdim...
Patronu siki elimde yavaş yavaş karımın amında ilerlerken, içimi öylesine zevkli bir duygu yakıp kavuruyordu ki anlatamam. Kendi ellerimle biricik aşkımın, karımın amına başka bir erkeğin sikini yerleştiriyordum. Evet gözlerimin önünde, hemen yanıbaşımda, başka bir erkek karımı sikiyordu. Öyle sertti ki, öylesine kışkırtıcı. Karım zevkin doruklarına hızla tırmanıyordu. Bir süre sonra patronu, karımın am sıvısıyla iyice kayganlaşan sikini çekti ve karımın göt deliğine dayadı. Karım daha önce bana dahi hiç götten vermemişti. Karım, "Hayır ordan alamam, çok büyük!" falan dediyse de, Muzaffer bey karımın götünün tadına bakmayı kafaya koymuştu, "Sen merak etme canım, eminim bir süre sonra senin de çok hoşuna gidecek!" diye cevapladı. Bense merakla ve aşırı tahrik olmuş bir halde izliyordum. Acaba gerçekten daha önce hiç arkadan girilmemiş olan karım bu dev gibi siki götüne alabilecekmiydi?
Muzaffer bey sikini karımın göt deliğine yerleştirmeye çalışırken, ben de yine kalçalarını ayırıyor, ona yardımcı oluyordum. Muzaffer beyin sikinin koca başı yavaş yavaş göt deliğine girerken karım çığlık atmamak için kendini zor tutuyordu. Patronu bir süre öylece bekledikten sonra karım arkasındaki acıya alışır gibi olmuştu ki, patronu ani bir hamleyle sikini taşaklarına kadar sokuverdi karımın götüne. Karım resmen çarşafı ısırıyor, yastığa tırnaklarını geçiriyordu. Sanki adam karımın göt deliğini yırtacaktı, bu benim o ana kadar gördüğüm en kalın sikti.
Daha sonra yavaş yavaş gidip gelmeye başladı ve bir süre sonra karımın acı çığlıkları zevk inlemelerine dönüşmüştü. "Hadi daha sert sok, yırt, parçala, dağıt götümü!" gibi şeyler söylüyor ve bundan da oldukça zevk alıyordu. Adam gözümün önünde karımı havalara uçuruyordu. Bir süre daha böyle devam ettikten sonra, ben de onlara katıldım ve ben önden, patronu arkadan, karımı aynı anda her iki deliğinden, bir kadının tadabileceği en üst düzey zevke ulaştırdık. Artık karımın her iki deliği de açılmış, siklerimizi gayet rahat bir şekilde içine alır olmuştu. Ben çoktan bitmiştim, tekrar kenara çekildim, bir sigara yaktım ve sexy karımı Muzaffer beyle sikişirken izlemeye koyuldum.
Bu sefer patronu yatağa uzandı ve karım patronun kucağına ters bir şekilde oturmuştu, yüzü bana, sırtı patronuna dönüktü. Eliyle tuttu ve patronun sikini götünün deliğine yerleştirdi, belliki götten sikilmek çok hoşuna gitmişti. Adam bütün gücüyle karımın götüne pompalıyor, ellerini de öne atmış göğüslerini yoğuruyor, arada birde parmaklarını amına sokuyordu. Karım bu koca siki sonuna kadar götüne alıyor, başı çıkana kadar geri kalkıyor, sonra yine köküne kadar tekrar içine alıyordu. Muzaffer bey bir anda, "Gelmek üzereyim!" diyerek, sikini karımın götünden çıkarıp ayağa kalktı ve karımın ağzında devam etti. Adam karımın ağzını sikerken, karım da onun taşaklarını sıvazlıyor, gelmesine yardımcı oluyordu.
Derken Muzaffer bey sarsıla sarsıla karımın ağzına, koyu kıvamlı döllerini boşaltmaya başladı. Yine karımın başını sikine tüm gücüyle bastırıyor, döllerinin tamamını yutmasını sağlıyordu. Döllerin bir kısmı karımın dudakları arasından sızıyor ve göğüslerine doğru süzülüyordu. Muzaffer bey tamamen boşaldıktan sonra, karım göğüslerinin üzerindeki dölleri de parmaklarıyla alarak ağzına götürüyor, yutuyor, hiçbir damlasını israf etmiyordu.
O gün karımı patronuyla birlikte sabaha kadar defalarca siktik. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber yorgun bir halde uykuya daldık. Öğleden sonra gözlerimi açtığımda, Muzaffer beyin halen inanılmaz bir eforla karımı siktiğini gördüm. Gerçekten üçümüz için de harika bir geceydi. Şahsen ben, biz insanların tek eşliliğe uygun olmadığı kanaatindeyim. Bence herkes bu zevki yaşamalı.
[Kaan]
236 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Note
Slm
Merhaba
0 notes
sohbetxyz · 1 month
Text
https://m.vk.com/@derindenhikayeler-pazarlamac-kocam
9 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Emily J
61 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
Taksici
Tumblr media
“Yani bu hafta da gelmeyecek misin?” diyebildim kocama…
Çoktan anlamıştım oysa başıma geleni… Teftiş için evden çıkalı bir ayı geçmişti, ben hala salak gibi gelmesini umuyordum. Bugün gelir, bu hafta gelir diye diye, yalnız yatağımda kendimi okşaya okşaya bir ay geçmişti yalnız başıma… Şimdi telefonda yine aynı şey… Aynı haber…
“Karıcığım, teftiş kurulundan talimat geldi, şubede yolsuzluk olmuş, derhal gitmem gerekiyor…” diye vızıldayan sesini duymuyordum artık.
Telefonu suratına kapattım. Masamda oturup boş boş önümdeki pc ekranına, yanındaki kabarık bireysel kredi dosyalarına baktım anlamsızca… Boğulacağımı hissettim bir an… Çantamı alıp üst kata, Şube müdürünün yanına çıktım. Yüzüme baktı,
“Müdür bey, rahatsızlandım, tansiyonum yükseldi herhalde, bugün izin verir misiniz bana?” diyebildim.
Kocam da aynı bankada müfettiş olduğundan, hatta kocamla tanışıp görüştüklerinden, sürekli yalnız olduğumu, teftiş döneminde nadiren bir araya gelebildiğimizi biliyordu namussuz, kıl herif…
O flörtümsü bakışlar, yılışık, versem sikecek yüz ifadesi yine gelip yerleşmişti ablak bürokrat suratına… Iyy… En nefret ettiğim tip… Sağlığımla çok ilgilenirmiş gibi gülümseyerek,
“Elbette Gül, çok rahatsızsan istersen ben bırakabilirim evine…”
“Zahmet etmeyin Müdür bey, ben taksiye binip giderim, teşekkür ederim ilginize…” dedim.
Eve bırakırsın da, evde beni sikmeden bırakır mısın bilemem artık… Bin tane amım olsa birini vermem sana ibne kılıklı…
Sakin kalmaya çalışarak ibne kılıklıya teşekkür edip çıktım. Şubenin önünde müşteri indiren bir taksiye işaret edip atladım. Evin adresini verip arkama yaslandım.
Daha otuzuna gelmemiş, gencecik bir kadındım. Beş senedir evliydim bu adamla… Ama öyle uzun süreler yalnız kalıyordum ki, evli olduğumu unutuyordum çok zaman… Aksi gibi, kocam ne kadar işkolik, ilk zamanlardaki ilgisini yitirmiş, hımbıl herifin tekiyse, ben de o kadar hareketli, civelek, seksi, sekse düşkün karının tekiydim.
Buna rağmen ben sadakat diye bir şey var diyerek yalnızlığıma, çaresizliğime, bacaklarımın arasının örümcek bağlamasına sabır çektikçe, etrafımda bana yılışan, sikmek isteyen erkeklerin sayısı da artıyordu sanki…
İşte onlardan biri… Taksinin şoförü… Bindiğimden beri dikiz aynasından bana bakıp duruyordu güya çaktırmamaya çalışarak… Yirmili yaşlarında, esmer, geniş omuzlu, yakışıklı, konuşkan bir şeydi. Güleç yüzlüydü, gülümsedikçe simsiyah bıyıklarının altından beyaz dişleri parlıyordu aynada… O bıyıkların, etli dudaklarının, dilinin olmadık yerlerime sürtündüğünü hayal ettim elimde olmadan… Hazla ürperdim.
Başımı çevirdim, sanki dalgınlıkla oynar gibi yapıp gömleğimin üstten bir düğmesini daha açtım. İri memelerimin yuvarlaklığını ortaya koyan dantel sütyenim görünüyordu şimdi… Gözleri daha bir irileşmişti şimdi, daha bir dikkatli bakıyordu dikiz aynasından…
O baktıkça ben yayılıp gevşedim. Bacaklarımın arası karıncalanmaya başladı. Bacaklarımı sıkıp şehvetten ıslanmaya, istekle kan dolup şişmeye başlayan kukumu sakinleştirmeye çalıştım. Eh, bazı şeyleri hatırlamaya başlamıştı zavallı kukum… Zevk aldığı, öpülüp yalandığı, ağzını açıp içine sert sert bir şeylerin girdiği sahneler… Kocamdan öncekiler, kocamınki…. Offf…
Bu arada evimin önüne gelmiştik. Eğilip çantamdan para ararken, memişlerimi biraz daha röntgenlemesine izin verdim yakışıklının… Sonunda bir yirmilik çıkarıp uzattım. On lira tutmuştu yol ücreti, on lira para üzeri uzatıyordu bana, elimi uzatıp elini tuttum hafifçe,
“Yoo, üstü kalsın. Ama bana bir kartını verirsen iyi olur. Taksi gerekirse seni çağırırım. Peki, gelir misin?” dedim o karşımdakini, müşterilerimi, bankadaki üstlerimi etkilemeye çalıştığımda kullandığım ve her zaman başarılı olmuş, buğulu yatak odası sesimle…
“Tabi, ne demek…” diyerek bir küçük kağıda telefon numarasını, ismini yazıp verdi. Ben de parmaklarımın ucuyla parmaklarını okşarcasına elinden kağıdı aldım, mini eteğimin açılmasına aldırış etmeden taksiden indim.
Eve girdiğimde heyecanla kapıya yaslandım. Kendime inanamıyordum, resmen şoförü gözüme kestirmiş, orospu gibi iş atmıştım çocuğa…
Kendimi banyoya attım. Üzerimdeki bankacı giysilerimi, külotlu çorabımı, yüksek topukluları sıyırıp Havva anamız giysisiyle, yani çıplak tenimle kaldım.
Kısık gözlerle hilton lavabonun yüksek ve geniş aynasında kendime baktım. Bir erkeğin, bir taksicinin gözüyle baktım kendi çıplaklığıma…
Eh, uzun sarı saçlarımla, iri ve dik memelerimle, incecik belimle, hiç selülitle tanışmamış diri kalçalarımla, uzun bacaklarımla ve arasındaki fazla ellenmemiş üçgenimle beğendim kendimi… Taksici olsam, çapkın, yakışıklı bir erkek olsam, aynadaki kadını sikmek isterdim doğrusu…
Sonra da iyice azmış vaziyette, ılık su doldurduğum, parfümlü köpük boca ettiğim küvetin içine girdim. Suyun üzerini kaplayan köpüklerin arasında, parmaklarım ıslak ve kaygan kasıklarımı, kabarmış klitorisimi okşarken gözlerimi kapattım. Şoförün yakışıklı yüzü gözümün önünden gitmiyordu bir türlü…
Akşamı zor ettim. Kendimi oyaladım, bakımdan geçirdim, ağda, oje, saçlarıma fön çekmeler… Etajere bıraktığım kağıt parçası bana bakıp duruyordu. Yarı çıplak oturduğum koltuktan, bir duvardaki kocamın resmine bakıyordum, bir de telefon numarası yazılı kağıda…
Sonunda kararımı verdim. Daha doğrusu içimdeki sikilmeye aç, zevk almaya muhtaç orospu karar verdi. Dayanamayarak kalktım, kağıdı elime aldım. “Emre" yazıyordu kağıtta, yakışıklı taksicinin ismi, telefon numarası…
Heyecandan titreyen parmaklarımla numarayı tuşladım. Bir iki çalmadan sonra telefon açıldı. O kalın, tok erkek sesi kulağımda yankılandı,
“Efendim?”
“Merhaba, şeyyy, ben Gül… Hani bugün evime bırakmıştın ya? Telefon numaranı yazıp vermiştin.” dedim. Kendime kızıyordum bir yandan… Ergen kızlar gibi heyecan duyuyordum kocamı boynuzlamanın şeytanca niyeti ve hazırlığında…
“Evet, hatırladım… Buyrun, bir emriniz mi vardı?” diyerek cevapladı.
“Şeyyy, çarşıya inecektim de, beni evden alabilir misin?” dedim.
“Ben şu anda çalışmıyorum, ama kendi arabamla gelebilirim. Yalnız biraz da alkollüyüm, size sorun olmazsa geleyim…” dedi. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
“Sorun olmaz, sen gel yeter!” dedim.
Of, resmen pas veriyordum oğlana… Eminim niyetimin ne olduğunu anlamıştı herif… Telefonu kapatıp yatak odasına koştum. Minik tangamı bacaklarımdan geçirip üzerine bulabildiğim en seksi, en kısa eteğimi, en dekolte bluzumu giydim.
Sütyensiz olduğum belli oluyordu. Memelerimin kabarık uçları bluzu delecek gibiydi ama giymedim yine de… Otomobiliyle evin önüne geldiğinde aşağı indim hemen, yanına oturup,
“Merhaba!” dedim.
“Merhaba, nereye gideceğiz?” diyerek arabayı sürmeye başladı.
“Sen karar ver, tabi işin yoksa?” dedim.
“İşim yok da, siz nereye gitmek istiyorsanız oraya götüreyim!” dedi. Sırtımı yarım kapıya verip ona döndüm cevap verirken,
“Bak Emre… İşin aslı şu… Evde yalnızım. Moralim çok bozuk, canım sıkıldı, şöyle gezeyim dedim. Hazır sen de çalışmıyormuşsun, işin yoksa beraber gezelim. Bir iki kadeh bir şey içeriz, sonra beni bırakırsın! Ücreti neyse veririm, hiç önemli değil…” dedim.
Ona doğru yarım dönen bacaklarıma baktı bir an… Mini eteğimin altında apak parlıyordu yeni ağdalı bacaklarım… Sonra da yüzüme, gözlerime çevirdi kara gözlerini…
Heyecanla ona bakan irileşmiş gözlerimden, kabarmış meme uçlarımdan, aralık duran dolgun dudaklarımdan, kalçama sıyrılmış mini eteğimden, ücretini neyle, nasıl ödemek istediğimi anlamış mıydı acaba?
“Olur, peki!” diyerek önüne döndü, yola devam etti. Deniz kenarında, Kordonda dolaştık, İnciraltı’na uzandık, tekrar geriye, Alsancak’a döndük. Barın birine girip bir şeyler içtik, muhabbet ettik. İlgiyle bakıyor, sessizce beni, saçmalamalarımı dinliyordu bıkmadan…
Kısa sürede, içkinin de tesiriyle anlatmadık ne uzun ve kahredici yalnızlığım, ne müfettiş kocamın ilgisizliği, ne mutsuzluğum kalmıştı. Kadehler yuvarlandıkça dilim açılmıştı iyice, bülbül gibi şakıyıp duruyordum. Sonunda kadehimi tekrar doldurması için barmene uzatırken Emre elimi tutup engel oldu,
“Ne yapalım Gül, yeter mi bu kadar?” dedi. Korkuyla irileşen gözlerimle yüzüne baktım. Evde beni bekleyen yalnızlık irkiltmişti bir anda beni… Umutsuzca, yalvarırcasına teklifimi sundum,
“Evde viski var, içersen evde devam edelim?” dedim.
“Tamam!” dedi. Göz göze geldik. İçki bahaneydi, içmeye gitmiyorduk evime… İkimiz de biliyorduk bunu… Sevişmeye, sikişmeye gidiyorduk. Uzanıp teşekkür edercesine elini tuttum, o da okşadı elimi…
Hesabı istedim, karşı çıkmasına rağmen ben ödedim ve bardan çıktık. Eve geldiğimizde heyecan içindeydim, çünkü eşimi ilk defa aldatacaktım. Dolaptan viskiyi aldım, iki de bardak alıp yanına oturdum, birer duble doldurdum.
Hiç konuşmadan içkimizi iki yudumda içtikten sonra Emre'ye baktım. O da bana bakıyordu. Sessizlik oluştu bir anda… Heyecandan titriyordum. Bakire bir genç kız gibi ürperiyordum erkeğin karşısında…
“Emre… Ben… Kocam… İlk defa…” diye kekeledim.
Parmağını uzatıp dudaklarıma değdirdi, “Şişştt…” diyerek…
Yavaşça yanıma sokulup dudaklarıma yapıştı, ben de ona karşılık verdim. Beni koltuğun üstüne yatırıp, boyunlarımı öpmeye, eliyle de göğüslerimi okşamaya başladı. Sütyensiz diri memelerimi bluzun üzerinden sıkıp avuçluyor, dudaklarını, sert bıyıklarını boynumda gezdirip beni delirtiyordu. Ağırlığını üstüme verip her yerimi okşuyor, öpüyor, mıncıklıyordu.
Kocam gideli, bir erkek tarafından okşanmayalı, sevişmeyeli öyle uzun zaman geçmişti ki… Zevkten deliriyordum.
Bluzumun düğmelerini açtı teker teker… İri memelerimi hayranlıkla seyretti. Eğilip dudaklarıyla yumulurken eli de bacaklarımdan yukarıya çıkıyordu okşaya okşaya… Sıyrılan mini eteğimin altından elini daldırdı bacaklarımın arasına… Külodumun üstünden ıslanmış amımı avuçladı.
Altında kıvranıyordum. Erkek gövdesinin ağırlığı, kasıklarımı ezen bedeni şehvetimi zirveye çıkarıyordu. Dudaklarım lime lime olmuş gibiydi somuran dudaklarının arasında… Bıyıkları sürtünüp duruyordu.
Sonunda dayanamadım, Zorlukla erkeğimi üstümden itip kalktım. Emre bana bakıyordu, Dağılmıştım, memelerim meydanda, saçlarım tarumar, dudaklarım şişmiş… Bir süre ona baktım ayakta… Bakıştık. Onun da etli, erkek dudakları şişmişti. Öpülesi, ısırılası bir görüntüsü vardı ıslak dudaklarının öpmelere yemelere doyamadığım…
Davetkar bakışlarla arkamı dönüp yatak odama gittim ve üzerimde ne varsa bir anda çıkarıp bir tarafa fırlattım. Emre biraz sonra belden yukarısı çıplak, baklavalı karın kaslarıyla beraber arkamdan yatak odama geldi… Bense çırılçıplak yatakta uzanmış yatıyor, çıplak karnımı, uçları fındık gibi kabarmış göğüslerimi okşayarak erkeğimi bekliyordum.
Emre de hemen altındakileri çıkarıp, çırılçıplak üzerime uzandı ve dudaklarıma yapıştı. Deli gibi öpüşüyorduk. Aşağılara öperek inmeye başladı. Amımı yalamaya başladığında, artık ben kendimi kaybetmiştim. İlk orgazmımı diliyle yaşattı bana… Durmaksızın, köpek gibi yalıyor, içimden akan zevk sularımı şapırdatarak emiyordu.
Bir süre amımı yalayıp, tekrar dudaklarıma çıktı ve öpmeye başladı. Kendi kadınlığımın tadını onun dudaklarında tadıyordum. Dudaklarımı öptüğü sırada bacaklarımın arasında, tam amımda erkeklik organının sertliğini hissettim. Ben daha olayı içime sindirmeye, o sert organın zevkini almaya çalışırken o sertliğini içime itmeye başlamıştı bile…
Zaten sırılsıklam olan kadınlığım, penisini tümden içine almıştı bir anda ve Emre de gidip gelmeye başlamıştı.
Off…Şehvetten başım dönmeye başlamıştı. Bacaklarımın arasındaki sertlik öyle zevk veriyordu ki… Bu tadı almayalı öyle uzun zaman geçmişti ki… Ben de uzun bacaklarımı içimde gidip gelen, kazık gibi sert aletini içime sokup çıkaran erkeğimin beline dolayıp,
“Ohhh… Harika… Tadını unutmuşum bunun… Hadi sik beni… Daha hızlı sik… Daha sert!” diye inlemeye başladım kulağının içine…
Fazla geçmeden de ikinci kez orgazm olup boşalmaya başladım. Bacaklarımı beline sıkıca kenetlemiştim. Kollarımla da boynuna sarıldım, resmen kasılmıştım, Emre hareket bile edemiyordu, kurt kapanına kıstırmıştım erkeği…
Bir süre sonra gevşeyip serbest bıraktım, o da içimden çıkıp başucuma geldi ve penisini ağzıma uzattı. Hemen yalamaya başladım. Kocam hiç böyle yapmazdı. Henüz yeni içimden çıkmış ve zevk sularımdan sırılsıklam olmuş penisini yalamak harika bir duyguydu.
Sonra yatağa sırtüstü uzandı, ben de üstüne çıkıp erkekliğinin üstüne oturdum ve zıplamaya başladım. Arada aşağıdan öyle bir pompalıyordu ki, resmen gözlerim kararıyordu. Birden beni üstünden indirip, domalttı. Arkamdan vajinama sokup becermeye devam etti. Elini de klitorisime atıp, okşamaya başladığında, ben tekrar kasılıp orgazm oldum ve yüz üstü yatağa yattım.
İçimden çıkmıştı. Aniden beni çevirip sırt üstü yatırdı. Bacaklarımın arasına girip, penisini içime soktu ve seri bir şekilde sikmeye başladı. Herhalde o da gelmek üzereydi. Ama o kadar sert ve seri bir şekilde sokup çıkarıyordu ki, ben altında duramıyordum, çarşafı çekiştiriyor, deli gibi,
“Sik beni! Ohhh! Sik beni!” diye inliyordum.
En sonunda amımdan çıkıp ağzıma getirdi. Ben de hemen yarrağını yalamaya başladım ve Emre inleyerek ağzıma boşaldı. İlk defa döl tadına bakıyordum, biraz değişik gelmişti, ama hepsini yuttum…
Boşalması bitince yanıma uzandı. İkimiz de ter içinde, soluk soluğa yatıyorduk. Biraz soluklandıktan sonra duş almak için banyoya gittim. Duşumu alıp çıktığımda Emre salonda oturmuş viski içiyordu, eli de penisindeydi.
Hemen üzerimdeki havluyu atıp, önünde çömeldim ve aletini yalamaya başladım. İyice kıvama getirdikten sonra kucağına oturdum. Oturup kalkarken arada dudaklarını öpüyordum, o da kalçalarımı sıktırıyordu.
Birden beni kucağına alıp kalktı ve yanımızdaki yemek masasının üzerine oturttu ve gidip gelmeye başladı. Ben de ayağımı beline dolamış, sikilmenin zevkini çıkarıyordum. Ama tekrar orgazm olmak üzereydim ve boşalmaya başladım. Emre halen sokup çıkarıyordu. Birden durdu ve kulağıma,
“Ne dersin Gül? Arkadan yapalım mı?” dedi. Ben de o zevkle düşünmeden,
“Neremden sikmek istersen oramdan sik beni!” dedim. Bunca yıllık evliliğimde kocam bu soruyu hiç sormamıştı.
Hemen beni masadan indirip, yerde halının üzerinde domalttı. Sonra da arkamda çömelip, amımla karışık götümü yaladı. Parmaklarıyla biraz alıştırdıktan sonra yarağını bakire götüme dayadı ve ittirmeye başladı. Biraz zorlayarak yarısını soktu, ama benim beynimde şimşekler çakmıştı,
“Emre dur lütfen!“ dedim. Emre durdu. Bir süre sonra acım hafifledi. Ben, “Devam et şimdi, sik beni…!” deyince, yavaş yavaş gidip gelmeye başladı. Daha sonra yavaş yavaş hızlandı.
Artık köküne kadar hızı bir şekilde sokup çıkarıyordu, tabii ben de alışmıştım ve zevkten inliyordum. Emre yine son vuruşlarını yaptıktan sonra inleyerek götümün derinliklerine boşaldı ve içimden çıkıp yanıma yattı.
Ben de yattım, ona bakıp gülümsüyor, kendi kendime “Ne iyi yapmışım da kendimi siktirmişim!” diye düşünüyordum… Sanki aklımı okumuş gibi, elimi tutup parmak uçlarımı öptü,
“Sanırım seni mutlu ettim bu gece… Hayatından memnun gibi yatıyorsun” dedi. Gülümserken daha bir sikici, daha bir yakışıklı oluyordu piç… Yanağındaki kirli sakalı okşadım avuç içim gıdıklanarak…
“Hem de çok memnunum. Gerçekten beni mutlu ettin. Çok güzel siktin beni…” dedim.
Sonra hiç çıplaklığımdan ve götümden süzülen spermlerden utanmadan, o gün tanıştığım, akşamına altına yattığım, bakire götümü delen erkeğimin yanından kalkıp tekrar banyonun yolunu tuttum. Tam duşun altında götümdeki dölleri temizlerken Emre girdi içeri. Yanıma gelip gülümseyerek,
“Temizleme istersen, nasıl olsa şimdi bir daha dolduracağım!” dedi. Ben de gülümseyerek,
“Doldur sen aygırım… Her yerimi doldur. Merak etme, ben bir daha temizlerim!” dedim.
Arkamdaki dölleri temizledikten sonra, Emre yarrağını ağzıma verdi, yalattı bir süre. Banyoda da bir posta arkamdan siktikten sonra, duşumuzu alıp yattık. Sevişmenin zevkini alıp kadın olduğumdan bu yana, hiç bu kadar uzun ve güzel sikilmemiştim doğrusu… Bir kadını nasıl mutlu edeceğini, nasıl zevkten uçuracağını biliyordu bu piç… Her yanım, tüm deliklerim sızlıyordu.
Sabah uyandığımda “Off… Yine erotik rüya mı gördüm?” diye düşündüm gözlerimi açmadan önce… Sonra bacaklarımın arasındaki, götümün deliğindeki ince sızı gerçeği hatırlattı bana…
Başımı yana çevirip Emre'yi yanımda, yarıya kadar çekilmiş çarşafın altında çırılçıplak, uyuyor gördüğümde (Ohhh, rüya değilmiş!) diye sevindim.
Emre’nin geniş, kıllı göğsü inip kalkıyordu nefes alıp verdikçe… Sabah ereksiyonuyla sertleşen siki bacaklarının arasında tek kişilik bir çadır kurmuştu çarşafın altında… Gülümsedim.
Elimi uzatıp çarşafın üzerinden sikini tutup sıktım. Sonra da altına kaydırıp sertliğini avuçladım. Ateşten bir mızrak gibi yanıyordu siki… Daha erkeğim uyanıp ne olduğunu anlayamadan ben sikinin üstüne tırmanmaya başlamıştım bile… Gözlerini açtı sonunda, duyduğu hazla kedi gibi gerinirken,
"Sen azgın orospunun tekisin Gül…” dedi inleyerek… Zevkle kikirdedim.
“Hayır sevgilim, azgın bankacıyım” dedim. Elimle ıslak amcığımın dudaklarını ikiye ayırırken de gülerek, “Bak sana sıcak sıcak, kefilsiz, senetsiz kredi açtım. Hadi al onu… İstediğin gibi kullan…” dedim, sikinin üstünde alçalmaya başladım. Elleriyle belimi kavrayıp sikine bastırdı,
“Ha orospu, ha bankacı… İkisi de aynı şey… Bankacıyken bol bol para veriyorsun, orospu olarak da amını… Yalnız, para işini bilmem ama, daracık amcığın da, minicik göt deliğin de harika aşkım… Ohhh… Çok zevk veriyor…”
Oturup kalktım sikinin üstünde… Yine içimi dolduruyordu kazık gibi sertliğiyle, yine zevk veriyordu bütün gece sikildiğim halde…
“Senin de sikin harika erkeğim… Uçurdun beni…” Bacaklarımı beline kıstırıp yana devrildim, erkeğimi üstüme çektim. Bacaklarımı sonuna kadar ikiye ayırıp cilvelendim. “Hadi şu koca mevduatını yatır bakayım benim küçük daracık bankaya…”
Şu anda Emre benim ikinci kocam, ama beni kocamdan çok o sikiyor ve bana kadın olduğumu hatırlatıyor.
Müfettiş kocam cehennemin dibinde bankanın şubelerini teftiş ederken, taksici kocam da müfettişin boş bıraktığı yatağımda amımı, götümü denetliyor.
222 notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
4K notes · View notes
sohbetxyz · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media
41 notes · View notes