Tumgik
Przlytskyrvqnv
Işıkta parlayan teninin gösterdiği detaylar kadar net bazı gerçeklerle
Sahte pasaportla havalimanına inmiş bir mültecinin telaşıyla
Anıların yükünden korkarak kaçan, üstüne çökmesinler diye tüneller kazan
Her şeye rağmen göğe baktığında bir memleket arayan
Kafasını her yastığa koyduğunda merdivenlerden tırmanan
Ay gittiğinde alaboraya karşı mürettebatsız savaşan ben
Karaya ulaşmak için kaşlarının kıvrımını takip etmek
Ruhumu kirpiklerinin gösterdiği yönde yükseltmek
Susuzluğumu derin sükunetinde, kar kürende dağılan tanelere gizlediğin vakur melankolinde, sakin telaşlarının masum çelimsizliğinde dindirmek istemiş ben
Artık başka odada yatalağım yankılardan sesini duymaya çalışırım
Doktor gidince duvara kulağımı dayardım hafızam film şeridi olup kayardı
Penceremden hep aynı denizi izlerdim ama her gün dalgalarına şaşardım
Hep aynı kalbinin dönme dolap misali yer değiştiren odalarına şaştığım gibi
Nasıl da küçüktü ama kilometreler, biz yaklaşınca inadına büyüdüler
Gördüm bazı şeyleri mesela maddenin mânâ'ların yanında ne de ürkek dolaştığını
Bir ölümü doğuma, doğumu ölüme çevirebilen tek odamın nasıl da rutubetli olduğunu
Issız bir parkta tek başına oynayan küçük çocuğun bir bakışıyla annesini süzüp içinde topladığı güven gibi dolardın içime
Yadırgadığım özelliklerine bile aşık olurdum, eyyamgüderliğine ne besteler yapılırdı yürek düzen
Ne de çok şey anlatırdı bana geceleri uyumaman, göz kapaklarını usulca kapatıp açışın
Bakışlarının oklardan çok dalgalara benzemesi, gülüşünün fırtınalardan çok ahmak ıslatanlara özenmesi
Evet kızıl dağlar ayaklarıma gökyüzü, varlığın ömrüme manasızlıklar törpüsü
Tahtımdan indim önünde ve senin sonunda, yeniçerileri kızdırmışsın avucum elimde, elim kolumda...
Beklediğim trenler neden hep güzergahın sonunda?
Fırtınana olmasa da rüzgarına müteşekkirim
Neden bilmem arkasına bakmadı rüzgarın, tozlarımı da götüremedi, asılı kaldı zerrelerim
Benden değildi bunlar, tüm suçun birazı da aynalardan
Neden bilmem söndü mum ,ben hiç bilmedim zaten
0 notes
Değilim
Denizin kokusunu ilk duyduğum baharlar gibi sesin.
Ayaklarım nasıl da batıyor ince, sıcak kumlara. Öylece sarıyor işte tenimi parmakların uzaklardan.
Eski mahalle aşklarının, kaçamak bakkal buluşmalarından geliyorum sana, ne zaman değse gözlerim yüzüne, aynı pembelik..
Günbatımı diyorum, bu kanarak içtiğim.
Ve uzunca gülümsüyorum boşluğa.
Varoluş gazetesinde bir manşetle anılıyor adın, akla darbeden.
Tarih tekerrürden ibarettir diyen hurafeleri yakıyorlar, içimde dolanan arsız çocuklar.
Yeni bir bayrak çekiyorlar kalbe devrimden sonra, ismini söylüyorlar hep bir ağızdan.
Kendi beşiğimi sallıyorum bir masalda , süt kokuyor rüyalarım.
Gel zaman diyorum ve dur zaman gitme.
Uzayan gölgelerin dillerini öğrendiğini söylüyorlar ?
"Afrika'da çocuklar görse yüzünü gülümseyeceklermiş, öyle duyduk" diyor kuşlar.
Uzun bir yolda yürürken izliyorum kumrallığını. Güneş bir tek seni yakmıyor, öperken tenini.
Başının ucuna bir bardak su bırakıyor her gece ve üstünü örtüyor soğuklarda.
Uzaklıkları birleştiremeyenler, senin nefesinde geceyle günün seviştiğini biliyor, yetiyor dünyanın dönmesine.
Bileklerinde yıldızlar kayarmış ve her öpücük bir dilekmiş rivayette.
Kırmızı bisikletine kavuştu bir çocuk gecenlerde.
Bir de nisan yağmurundan sonra akasyalar koktu buram buram.
Artık balkonlardan insanları izle olur mu ?
0 notes
Haymatlos
Sana korkuyla bakıyorum sarkmışım bir ağacın dalından
Tarakların yapışıyor saçlarına aynan buğulanıyor karşında
Bir cenaze kalkmış gidiyor makyaj kutularından
Ben korkuyorum yerçekiminden, tanrıdan, diktadan ve insanlıktan değil
Annemin vazolarından babamın kül tablasından dağın karlısından değil
Bende ben yok olmuşken bu korku benden de değil
Damlıyor birkaç damla tavan arasından buklelerini delip geçiyor, bir ayaz çarpıyor kalbimi, çatlak aynalar bana acıyor
Duraktaki yaşlı teyze oyalanmaya gelmişiz dünyaya diyor
"Buen castigo" çalıyor ben anımsıyorum kaderimin magnum opusunu
Bir sahil durağında iniyorum tek kişilik banklar dolmuş görüyorum
İçime hiç gidemediğim bir koyun özlemini çekiyorum
Kendimç avuttuğum pislik dolu denizde yarı yolda dönen gemiler izliyorum
Hiçbir vesait olmaksızın bir yere ulaşıyorum
Hiçbir duyu organım algılamazken evrende yer kaplıyorum
Hi��bir takvim icat edilmemişken zamanın akışıyla boğuluyorum
Bir şeylere doğrudan sebep olmuş gibi korkuyorum
0 notes
Korktum, korkmadım
Gölge düşüyor yüzüne, karşımda ellerin
Gözlerin vidalıyor zamanımı, ben gülümsüyorum
Kudretin parıldatıyor alnımı, ter bezlerim şehri ışıldatıyor
Tornavidalar ellerimde
Ellerin ellerimde
İnsanlar bir sergiyi on dakikada geziyor
Bense işleniyorum tablolara
İşkilleniyorum batar vidalar diye sözlerime
Sen hep limanımda bir gemisin bir gün kaçıp gitmem gerekir diye
Tornavidalar ellerimde
Ellerin ellerimde
En çok bana yavaş yavaş da sana batmıyor
0 notes
Emek
Nefesim aktarmalı istasyonlar kat ediyor.
Senin tutkun valizlerime görkemli bir kanat oluyor
Ben sende yeni bir kıta görüyorum insanlar sana Hindistan diyor
Emeklemeyi iyi öğretir, yürümeyi unutan bebek çaresizliğine kin tutar sevmek
Buhar olur dağlar, kül olur denizler sırf onun için
Bir anıt mezardır kalbimde, güneşe bile erken doğum yaptıran sevmek
0 notes
Bilenmeyen
Esirgediğim merhamet kaçtı bir solucan deliğinden
O gün günlerin çığırtkanıydı asi bir kaplan kan akar pençesinden
Sokakta adımlar kavgalı, panikler arızalı
Rotasız gemilerin pusulası yine pusulasız gemiler
Kapı zillerinde anagram isimler duvarlarda anonim şiirler
Bankta oturmak ne hacet yoğuşan öfkeli nefesler damlamış
Bir anons yapılıyor kaçıyor tren ama hiç bilinmiyor numarasını bilen
0 notes
Son Durakta Başlıksız Karaltı
Evvelinde göremezdim kovalandığımı
Kaçacaksa tek bir yön olduğunu
Arşınladığının bellekten öte bir kaydı olmadığının
Ölümün hayatta ölünen sonuncu güne dendiğinin
Farkında değildim başım taşları tanımadan önce
.
Geride unuttuğunu aklında yaşatabilirsin ancak
Geride unutmak istediğin artık seninle kalacak
Bıktığında trenin sesinden ve mazindeki esirden
Varsa da korkuların pedalları çölün engin kumlarına
Çalsa da eşref saat benliğinin kör kuyularında
Tek durak rayların sonudur gerçekliğin sınırlarında.
0 notes
Representatif Portfolyo
Kaçışırken labirentte her sapakta farklı mayın Bu mayınları göremesem labirentin kendisi mayın Labirenti kullanıyorum gelecekteki torunlarım için davam İki cevabın arasında manyetizması bozulmuş pusulamla
Cevabımı veremedim çünkü labirentime muhtaç kaldım Onur sözüm özgür alandı yaşam sözümün gözü kaldı Torunlarıma tahayyül berbat sinemaya saçılan para Aklın zindan dolu,kalan güçse zevahiri kurtarmaya
Mayınlar da patlıyor artık mayınlar çok zarif ve alımlı Çünkü zevahirlerime dahi nükleer silah kullanıldı Kanibal topaç fragmanda rant alıp sinemada harcattı İyi sinema isteyene salon yok projektörler arızalı
0 notes
Hurda Cihannüma
Parendede bir melül,sürati sanrılar yaratır Nice melül torunu iç buhranını geoid tanıtır Parkeler su toplamış bihal karıncalar derbeder Hissiyatsız âlemleri kahpeler kolaçan eder   Süngüler uygun adımsız hınç deposu ile çalışır Kara tren rayları şaşırır güneş gemilerle batışır Kümelenen tümörler,ininde organları paylaşır Manevralar da yapılsa Picardie'de sonunda bican kalınır
0 notes
Sendeleyen Delirgin Düşünceler
Gir! Gir! Gir! Ses tellerinin hışımlı paniğiyle fırla manzaraya Tablodaki kayalıklar düşüncelerine ölümü öptürsün Sıkış koridorunda gerçekliğin canın çıkasıya Harap beden savrulsun dümensiz gemicesine fayanslarda Varsın olsun,varsın ya olsun Raylar ömrünü hatlarda boğsun
İsyan bayrağın kutsalındır onu esirgeme Karartılar misafir geçmişteki resimlere Sövgülerini kondur en haşmetli ağaçlara Dünyanın beşte biri göz yumarken karanlığa
0 notes
Küfrüvacib Balgam Tortul Söveci
Sıra sıra tavernalara komşu gelen kaldırım İlişki kurmuş saatçe sarhoş gölgeleriyle Pas vermiş demir üzerine böylece gölgeler heybetlenegelmiş Parkta yatan bir ayyaşpesentin terliklerini çakıllar öpmüş
Ayyaşpesent asfaltlara balgam menşeli sövgüler fırlatmış Sövgüler köpürmüş gölgelerle ikileşen kaldırımlara Çakılları istif çağrısıymış bölük pörçük sövgü Çat pat bir dümbük fırlamış kapıdan ki gerçeklik diye bağırmış
Ayyaşpesentin balgamı takla atmış ürküntüden ki sorma Sorma ki o balgam buhar olmaya yüz tutmuş Sövgülerin yakıtı olmaktan feragat etmiş Gerçeklik tekil veya çoğul iken ayyaşpesentin sırtı yere gelmiş
Ne mi olmuş? Barmen bögü bögü sövgülemiş beyaz dumana
0 notes
Bıçak Saplantıları
Allakla bullak arası bir yerdeyim
İki durakta da insen mesafen aynıdır Gel bana!
Öyle tuhaflıkların tanığıyımdır ki mahkemede anlattıklarımı yediremem de sindiremem de bağırsaklarımda
Ayak tabanlarım adımı sayıkladıkça kulvarlar açılıyordu zihnimde
Bir de kemer arkasında sakladığım yaralarım Gölgeler salavat getirmekte yamaçlarda, yankıları bir yardım eli gibi
Bu cümle çöl kumlarında hayrat belirtir sevgilim
Bilirsin Rice ben ki saplantılıyımdır Topuklarında bakışların kadar keskin bıçaklar sulanan
Ben ki saplantılıyımdır göğüs kafesinin içinde hançerler konuşlanan
0 notes
İşçiler
Kaşların altında arkasını gizleyen çukurlar Kelimelerin arasında niyetleri gizleyen perdeler Tamahkârlar diyarında el altından cinayetler Cinayet mahallini seçemeyen guaj boyalı gözler Çekmecenin tünellerinde bırakılmış fırçalar O fırçaları fabrikasında paketlemiş onursuz işçiler Arkalarındaki manzaraya yabancı gözüküp çekip gittiler
1 note · View note
Girdap Günler
Yaşanmışlar birikmişler,düşünülmüş şeyler Ardına eklenmiş günler,maziyi örten peçeler Alnıaçık göğe sisler,siyabe acizi şimşekler Halihazırda bekler nice Nacar Behçetler
Burun kıvırmalı bir sövgüdür yapılan benliğe Gündemin avuçlarından kayar çöker en dibe Bağırırsın öfke kızılları gibi, nefesini söndürürler Alır gider günler yaşamını dahi öldürürler
0 notes
Sullukulluk
Sen ki köprülerde o kırılgan bakışlarınla köşebaşını sahiplenmişsin Üç beş kuruşluk hayallerini üç beş kuruş için pert etmişsin Etmek istememişsin ama zorunda kalmışsın Kesif bir yoksulluk karasıyla
Biri ki kaygan güverteleri gaye edinmiş başı pahasına O ki başını alanı satın alırmış Yoksunluk sarısıyla
0 notes
Hercai Bohem
İri kıyım bir eyyamgüder sırıtaya… Esriği güdümlü kurşun sıyıraya… Mesnetsiz topuklar parkeleri kızdıraya… Göster kimliğini dedim adı Hercai
Gözleri sürat kesmekte zorlanaya… Gel-gitlerde içi kömür,korlanaya… Kapsandığı güruhlarda horlanaya… Göster kimliğini dedim soyadı Bohem
Dedi bensin sen dedim sensin ben
0 notes
Market Sarhoşluğum
Ah o asfaltların üzerinde seyreyleyen yolcular Keyfeder yırtılmış takvim yaprakları arka sayfalarında kıssalar Naif ibareler ki o kıpırdayan simada,o çehre zerafeti Göğsün derin kuyularında sırnaşan memnuniyet Ah meftun,Ah aşığa maşuk Çöktü gece gibi üzerime bir market sarhoşluğu
0 notes