Tumgik
loneguide · 6 years
Text
“Strumming my pain with her fingers, singing my life with her words, killing me softly with her song, telling my whole life with her words, killing me softly with her song..”
1 note · View note
loneguide · 6 years
Text
“No more talk of darkness, forget these wide-eyed fears; I'm here, nothing can harm you, my words will warm and calm you.
Let me be your freedom, let daylight dry your tears; I'm here, with you, beside you, to guard you and to guide you.”
1 note · View note
loneguide · 6 years
Text
"Love suffers long and is kind. It is not proud. Love bears all things, believes all things, hopes all things, and endures all things. Love never fails… Now these three things remain: faith, hope, and love. But the greatest of these is love."
1 note · View note
loneguide · 6 years
Text
Happy! (more than ever?)
Son paylaşımımın üzerinden ne kadar vakit geçti bilmiyorum fakat beni mutlu eden ve resmen hayatımı değiştiren haberler ile geri geldim ! O’nunla buluştum .. Sadece yazmakla veya aramakla kalmadım, buluştuk ! Renkler daha parlak, müzikler ve ezgiler daha ruha dokunur şekilde artık ! Mutluluğumu anlatmaya gerçekten kelimeler yetmiyor, anlamsız kalıyor. Bu kadar hype’lanmalı mıyım bilmiyorum, ama artık direksiyonu mantıktan biraz alıp duygularım ile beraber kontrol etmeliyim hayatımı ! 12:30′da buluşup 21:00 civarlarında ayrıldık .. 3 sene birbirimizi görmeden hayatımıza devam ettikten sonra ilk buluşmamızda bu kadar saat birbirimizin yanında olmak, özlem gidermek ve uzak kaldığımız geçmişimiz üzerine konuşup arayı kapatmak öyle iyi geldi ki .. Buluşmamızdan hemen önceki günlerde duygularımdan emin olup olamadığımı düşünüyordum, “belki de ayrı kalmamız daha iyidir?” düşüncelerine kapılıyordum bir moron gibi. Ayrı kalmamız daha iyi falan değil. Hayatımda bir şeyden ilk defa bu kadar eminim. O’nunla olmak istiyorum ! Hayatımın sonuna kadar. Ve hatta ötesinde. Hayatımda neyin eksik olduğunu bulmak ve bu sefer %100 emin olmak o kadar rahatlatıyor ki insanı. İyi ki var O. İyi ki hayatıma tekrar girdi ! Detay veremiyorum çünkü hâlâ heyecanımdan yerimde duramıyorum !
5 notes · View notes
loneguide · 7 years
Text
Hey there! I’m using Whatsapp!
Telefon numarasını buldum bir gün eski bir telefonumda. İster istemez yeni telefonuma kaydedip whatsapp durumlarına bakmaya başladım. O fransızca durum paylaştıkça ben de ingilizce karşılıklarına bakıyor, anlamını öğrendikten sonra da ingilizcesini kendim whatsapp durumu yapıyordum. Bu bir kaç hafta devam etti ve sonunda bana bir mesaj geldi.
“Fransızcan gayet iyiymiş”
Ne yapacağımı, ne yazacağımı, nefes almayı falan her şeyi unuttum bir anda. 1 sene sonra bana yazmıştı ilk defa. Cevap yazamadan önce tansiyon aletine koştum hemen. Küçük bir kalp krizinden sonra sade ve kısa bir konuşma geçti aramızda. En son ben batırdım tabi
“Eğer seni bu davranışım ile rahatsız ettiysem kusura bakma lütfen”
(Neden bu kadar kibarsam, lanet olsun)
“Bu kadar küçük bir hareket ile rahatsız olmam ---. İyi geceler”
Sonrasında da uzun bir vakit konuşmadık .. Ama yine de küçük bir etkileşimdi ve beynimi allak bullak etmeye yetmişti. Ablasına yazdım dayanamayıp. “Ne yapacağımı bilmiyorum, bölye böyle bir durum oldu. Benim hakkımda bir şey söylüyor mu hiç? Nasılsınız?” diye. O da bana açıkladı durumu. Bu davranışım onun hoşuna gitmiş. Her durum değiştirmemde gülümsemiş (Yazarken bile gülümsedim) Bu durum dışında da benim hakkımda hiç bir şey sormadığını ve hayatından gayet memnun olduğunu açıkladı. Okulda da gayet iyi durumdaymış. Fransaya gidecekmiş yakında. Bir ara bi sağlık sorunu yaşamış ama şu an turp gibiymiş vs.
Almış olduğum cevaplar hem beni mutlu etmiş hem de derinden üzmüştü. Ama sorun bende. O’nunla ayrıldıktan 3 ay sonra yeni bir ilişkiye başladım. Ne kadar kıskanç olabileceğini biliyorum, ne kadar sinirlenebileceğini de.. Şu an da bana sinirli, adım kadar eminim.
Sonrasında 1 sene kadar rahat bıraktım bu konuyu. Kurcalamadım fazla. Ta ki bir sonraki yaza kadar..
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
-2017, Türkiye, Günümüz
Şimdi de bekliyorum işte. Yapacak bir şeyim yok. Bir ilişkim var ve kendime işkence ediyorum bu yol ile. Yanında olmak istediğim/olmak zorunda hissettiğim insanın yanında değilim. Bana belki soru sorar diye ask.fm gibi ölü bir platformdaki sayfamı kapatmamış bi adamım ya. Yeter ki bana ulaşsın. Mail atsın, arkadaş eklesin, güvercin yollasın, ateş yakıp dumanla haberleşsin. Yeter ki niyetlensin, ben hissederim zaten. Mutlu mu acaba? Aklında benimle ilgili sorular var mı? Bana ulaşmak istiyor ama sevgilim var diye gurur mu yapıyor? Sorular sorular ..
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
10. Sonsuza Kadar?
Yürüdük, yürürken de konuşmaya başladım. Bu sefer benim sıram gelmişti.
“Elimden geleni yaptım bu son zamanlarda, ama sonuç elde edemedim sanırım”
“Nasıl yani?”
“Boşver, artık bi anlamı kalmadı”
En sonunda bir yere oturduk ki hâlâ aklımdadır nereye oturduğumuz, hangi manzaraya baktığımız. Oturduğumuz zaman konuşmaya başladı ve inanır mısınız sadece belli başlı noktaları hatırlayabiliyorum sonrasında. Bunları yazacak kadar hafızam var fakat sonrasını hatırlamıyorum. İşte bu da beynimin koruma mekanizmalarından biri: “Beni öldürmeye yaklaşmış olan anıları yavaş yavaş silmek“. sadece şunları hatırlıyorum ki bunlar dahi yetiyor.
“Artık sana karşı kalbimde bir şey hissetmiyorum”
1. vuruş ve KnockOut
Bir kaç söz daha söyledi ama inanın hatırlamıyorum. Sonrasında bir çiçekçi geçti yanımızdan. Fark ettim ki yanımızda duraksadı ve yanaştı mekana doğru
“Allah sizi birbirinize bağışlasın yavrum. O kızım ne güzelsin. Oğlum sen de ne yakışıklısın. Allah sizi birbirinize başılasın. Evlenirsiniz inşallah. Şu güzel kızıma bir çiçek al be yavrum. Bak çiçek kadar güzel maşallah”
Teyze ne yaptın sen
Ve ne yaptım tahmin edin. Çiçek aldım ve tam O’nun önüne koydum. Tek bir kırmızı gül..
“İşte bu koydu” dedi.
“Fark ettim..” dedim ..
Konuşmaya devam etti
“Ama bu sefer hayatımdan çıkmanı istemiyorum. Sonuçta bir yaşanmışlığımız var ve arkadaşlığını seviyorum. Yine yemek yemeye gidelim, yine film izleyelim ama arkadaş olarak”
“Arkadaş olarak”
Elbette ben de durumu düşündüğümde onu hayatımdan çıkartmak istemiyordum. Ama ister istemez şunu sordum
“Nasıl yani, bir sevgilin olduğunda “--- bak bu benim yeni sevgilim blabla” mı diyeceksin?”
Bir şey diyemedi.. Ama onayladım. Onu bırakmak istemiyordum..
Mekandan kalktık, beni metroya kadar bırakmayı teklif etti. yolda da beni parçalayacak şeyler söylemeye devam etti
“- ileride evleneceğim adam beni senin 10′da 1′in kadar sevmeyecek, biliyorum”
devamında ne dedi hatırlamıyorum.. Beni metroya bıraktı, son bir kez daha sarıldık. Kısa bir sarılmaydı, elveda sarılması gibi değildi. Ablasına selam söylemesini söyledim. O da baş üstüne diyerek bana veda etti ve uzaklaştı..
İşte onu son görüşüm .. 4 yıllık ilişki, 6 yıllık aşk, 1 günde bitiş..
“Ölüm bizi ayrına dek”, değil mi?
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
9. Fırtına Öncesi
Bu sözlere anlam vermeye çalıştım ve her ne kadar anlamak istemesem de bariz bir şekilde ortadaydı her şey. Ayrılık geliyordu, yine.. Tüm olgunluğumu orada kullanmaya niyetlendim ben işte. Dedim ki kendi kendime “bu sefer kendimi kaybetmeyeceğim, her şey olacağına varır”. E gerizekalı, savaşsana ! Her şey olacağına varmıyor, en azından şimdilik varmadı ! O’nsuz geçirdiğim her güne lanet okuyan biri oldum çıktım o zamanki salak kararlarım yüzünden. Lanet olsun sana geçmişteki benliğim .. O mesajdan sonra bir kaç gün konuşmadık. Sonunda bir mesaj geldi, gün ve saat belirtiyordu. Mekan “Üsküdar”. Nefret etmek zorunda hissettiğim pek çok mekandan biri .. Gün geldi, gittim. İlginç bir şekilde sakindim. Bu da benim beynimin ve vücudumun bir savunma mekanizması işte. Şalterler tamamen inik, sadece motor fonksiyonlar devrede. Gittim, Mado’da oturup kahve söyledim. Fazla dramatik bir gündü zaten, keşke bu kadar net hatırlıyor olmasaydım 2,5 sene önce yaşanmış olayı.. Kahvem geldiğinde O da geldi, sevdiğim gülümsemesini takınmıştı yüzüne ama içgüdülerim o anormalliği sezmeye yetiyordu. Sarıldık, oturdu. Havadan sudan muhabbet etmeye başladık. Ailelerimizi soruyor ve gülümsüyor, yeri geldiğinde de gülüyorduk. Zamanı gelmişti. Kahvem bitmiş, muhabbet tıkanmış, garip sessizlik hakim olmuştu ortama. Aslında o gün mado inanılmaz kalabalıktı ama ne kimseyi görüyordum etrafımda ne de duyuyordum. Yüzünü ve hareketlerini inceledim O’nun. Yere bakıyordu, bir şeyler söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu bir türlü.
“Nobody said it was easy”
“Bunu söylemenin kolay yolu yok, söyle” dedim dayanamayıp. (Fazla badass evet, ama önemli olan bu sözün ne ile sonuçlanacağı)
En sonunda “Kalkalım istersen, burası fazla gürültülü” dedim ve yürümeye başladık (Belki de kalkmasaydık söyleyemeyecekti ve bitmeyecekti ilişkimiz? “What if”ler ile yaşanmıyor ya)
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
8. İkinci Dalga
Hikayeme kaldığım yerden devam etmezsem kendime saygısızlık yapımş olacağım. Öncelikle, bilmem kaç ay sonra tekrar hoşgeldin sevgili *var olmayan* okuyucum. Uzatmadan döneyim konuya. Dediğim gibi, hayatımın en güzel 2 senesiydi. Bunu şu an da söyleyebiliyorum ki ayrılığımızın üstünden 2,5 sene geçti. Ama anılar değişmedi .. Üniversite için annesinin yanından ayrılıp babasının yanına taşındı (okul ve ev arası gidiş gelişin kolay olması açısından). Ablasından ayrı, annesinden ayrı, benden ayrı yaşam sürmek zorundaydı. Özellikle babasının yanında oluşu O’nu bitiriyordu. Biraz da olsa babasından bahsedeyim sizlere
Zamanında çok fazla psikolojik problem geçirmiş ve bunların sonucu antidepresanlara neredeyse bağımlı olmuş, yıllarca antidepresan kullandıktan sonra da o ilaçlara bağışıklık kazanmış bir adam düşünün. Şimdi bu adamı ve karısını ayırın, kızlarının velayetini de anneye verin. İşte şimdi az çok anlamaya başladınız babasını.
Tamam içinizi kararttım biraz ama adam bu şekilde biri, yapacak bir şey yok maalesef. Böyle biri ile yaşamak zorunda kalınca ve en sevdiklerinden ayrı kalmak zorunda olunca (Ki kendimi şu en sevdikleri kategorisine koymuyorum) psikolojisi hafiften sarsılır oldu. Onun üzerine bir de okulun hazırlık süreci baskı yapınca iyice koptu film. Ayda 1 defa görüşür olduk. Tatlı tartışmalarımız uzamaya başladı (Ki her zaman bu durumdan dolayı kafamı duvarlara vurmuşumdur. Keşke bu olgunluğuma o zamanlar sahip olsaydım da şimdi bunları yazmak zorunda kalmasaydım..). En sonunda patlak verdi tartışmalar ve aklımdan bir türlü çıkmayan şu sözleri okumak ve şahit olmak zorunda kaldım;
“Merak etme yakında seni üzüp sıkmayacağım”
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
Confess
Telefon numarasını sileli aylar oldu.. Ama asla tamamen silemedim. Her zaman bir noktada sakladım. Sanki şey dercesine “In case of emergency break glass”. İşin şöyle bir tarafı var ama. İlişkimiz bittiğinden beri yardıma muhtaç durumda hissediyorum kendimi. Hayatım yolunda gidiyor. Sağlığım yerinde, eğitim hayatım gayet rayında, maddi sıkıntı da yaşamıyorum. Peki sen neden yolunda değilsin? Hayır ama asıl soru şu:
Neden sadece bu durumdan dolayı mutlu değilim?
1 note · View note
loneguide · 7 years
Quote
I've looked around enough to know that you're the one I want to go through time with
Jim Croce
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
Well..
O‘nun bir parçasını bulmak için eskileri karıştırıyorum .. Bir fotoğraf, bir mesaj, bir anı, ne olursa .. Eski mail hesaplarıma giriyorum, yazışmaları arıyorum .. Bir e-mail hesabıma girdiğimde şunu fark ettim; o kadar da profesyonel değilmişim O’nu hayatımdan çıkartma konusunda. Bir şekilde geri geliyor, bir şekilde fark ediyorum eksikliğini. 10000 parçalık bir puzzle’ın sonuna gelmiş ve son parçayı her ne kadar arasam da bulamamışım gibi hissediyorum. Kendime her ne kadar “Daha önünde upuzun bir hayat var, kendine gel. Şu an tanıştığın insanlardan kat ve kat daha fazlasıyla tanışacaksın” diyorum. Ama buna bir türlü inanmayı beceremedim.. Başa dönüyorum.. Ne kadar denersem deneyeyim, en başa ..
2 notes · View notes
loneguide · 7 years
Text
7. İlk ayrılık
Benden ilk defa ayrıldığında (”İlk defa” dedim evet, *spoiler*) kendimi çıkılmaz bir bunalımın içinde bulmuştum. Bilmiyorum genelde böyle mi oluyor, ama tutunacak dal olarak başka bir sevgili bulmuştum, kendime biraz zaman tanıyıp. (O kıza da yazık oldu sanırım) Kendimi toparlamamda arkadaşlarımın etkisi çok büyük oldu. Gözlerimi açmamı da onlar sağladı. (İyi ki var onlar) Tutunacak dal olan yeni sevgilime de O’nu anlatıyordum istemsiz (Gaddarlık değil bu, istemsiz bir şey) “Hâlâ onu seviyorsun sen” dediğinde de saçmalamamasını söylüyordum (Oops) Günün birinde (Zamanı hatırlamadığımdan değil, tam olarak 11 ay geçmişti O’nunla ayrılığımızın üstünden) beni toparlayan arkadaşlarımın bana ısrarı üzerine (Ve de biraz alkol) O’nu arayacak cesareti buldum kendimde. Arkadaşlarımın duygularımı açmak için yaptığı konuşa sırasında arkaplanda çalan piyano hala kulaklarımda .. [For River - Piano] (Benim için çok değerli bir parçadır. “To the moon” adlı çok sevdiğim bir oyuna ait. O oyun da sevdiğim bir aşk hikayesini konu edindiği için O’na “River” lakabını takmıştım zamanında (Oyundaki ana karakterlerimizden biri) ) O'nu aradım. Çaldı.. Çaldı.. Açıldı ! “Alo?”
Sesini duymak bana öyle iyi gelmişti ki 11 ay sonunda.. Bu telefonu beklemediği belliydi, ama bir yandan da heyecanlıydı ses tonu. (Sonradan öğrendim ki numaram hâlâ kayıtlıymış onda) “Cevap vermeni beklediğim için söylemiyorum bunları. Sadece dinle lütfen. Ayrıldığımızdan beri nereye baksam seni görüyorum, rüyalarımda beliriyorsun karşımda. Sanki her ses, her gülüş sana ait gibi hissediyorum. Seni hâlâ ilk günkü gibi hatta daha fazla seviyorum. İyi geceler!”
*Suratına kapattım*
“İyi geceler” diyip suratına kapatmak nedir ya. Ertesi güne kadar içim içimi yiyip durdu. Cevabını nasıl öğreneceğim diye düşünmekten kafayı yiyecektim. Salaklığımın sonucu olarak ertesi gün tekrardan aradım O’nu ve belki de bu zamana kadar telefonda aldığım en güzel cevabı aldım “Benim de duygularım seninle aynı” Ah sen ne güzel insansın .. Sonrasında tekrar konuşmaya başladık ve yüz yüze görüştüğümüzde de tekrar bir araya geldik. Hayatımın en güzel 2 senesiydi bundan eminim.
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
6. Rüya?
Belki yüz yüze göremiyorduk birbirimizi ama telefondan konuşmaya devam ediyorduk. Her gün yeni bir konu bulabiliyorduk asla sıkılmadan. Birbirini sıkılmadan eğlendirebilen nadir çiftlerdendik. Aşk denilen şeyin ne olduğunu bana O öğretmişti. O’nunla yeri geldiğinde tartışmak bile öylesine güzeldi ki. Söylediği her cümle, ağzından çıkan her harf, her ses böylesine güzel olabilir mi bir insanın? Hayatıma kattığı şarkılar, bana öğrettikleri, O’nun sayesinde tecrübe ettiğim durumlar öylesine değerli ki bu emeğinin karşılığını ona nasıl ödeyeceğim hâlâ bilmiyorum. O’na minnettarım, bu bir gerçek. Her ne kadar hayatımdan beklenmedik bir dönemde bi anda çıksa da seviyorum onu. Hatta yetmeyip ikinci defa bir araya geldiğimizde yine aynısını yapıp hayatımdan tekrar çıksa da seviyorum. 4 senenin sonunda “Kalbimde artık sana karşı bir şey hissetmiyorum” demesine rağmen seviyorum onu. Gerçek ismimi yazmadım hiç bir yere. Ama yine de belki gelir, okur diye yine de umutlanıyorum. Umutlanarak yaşıyorum hayatımı. Neredeyse her şeyi umuda bağlıyorum. O’nunla neredeyse bir senedir konuşmadım ama arada açıp fotoğraflarına bakıyorum yine de. Her şey olacağına varır derler. Ben de her şeyin olacağına varmasını bekliyorum artık. O’nun bana kazandırmış olduğu şarkıları dinleyerek yazıyorum bunları, O’nun kalbimde kalan kırıntılarını hissederek...
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
5. Hızlandırılmış
Arkasından seslenir seslenmez durdu ve yavaşça bana doğru döndü (Ben ne kadar dramatiksem inanın bana O da o kadar dramatik) Mutsuz görünüyordu. O’nunla tüm gün konuşmamıştım. O’nu gideceği yere kadar yavaş yavaş yürüyerek bir yandan da kendimi ve duygularımı açıklayarak bıraktım. Normalde konuştuğumuz günün ertesi günü buralardan gideceğini öğrendim. Birbirimizi yeterince tanıyacak kadar vaktimiz yoktu. Fedakarlık bu sefer O’ndan gelmişti. Hemen gitmeyeceğini ve bize olabildiğince zaman kazandıracağını söylediğinde çocuk gibi sevinmiştim. Zamanı geldiğinden ben de gidecektim buradan, ama daha zamanı gelmemişti. Orada dururken bana, hâlâ unutamadığım şu sözü söylemişti: + “Ya oraya gittiğinde benden daha fazla seveceğin birini bulursan?”  - “Böyle bir şey söz konusu bile olamaz” *Söylediğimde ne kadar ciddiysem artık, üzerinden 6 sene geçmesine rağmen hâlâ bulamadım ondan daha fazla seveceğim birini* O’nun gideceği gün gelene kadar her gün her ders sonrası birbirimizi sınıflarımızın kapısında bekler, bahçeye birlikte inerdik. Bir nevi hızlandırılmış tanışma olmuştu bu bizim için. Yeri geldiğinde gülüyor ve eğleniyor, yeri geldiğinde kızıp sinirleniyorduk. Ama birbirimize değil, beraber.. Artık farkındaydık, sadece çizim veya anime değildi ortak noktalarımız. Her geçen gün kendimi daha yakın hissediyordum O’na karşı. Gideceği gün geldiğinde istemeye istemeye bırakmıştım onu. 3 ay vardı önümüzde. Özlem duygusuyla da O’nunla tanışmıştım, sevgi duygusuyla olduğu gibi..
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
4. Hata
Bana origamiden turna yapmayı öğrettiği günü asla unutmayacağım.. Dersten 1 dakika önce gelip 30 saniyede öğretmeye çalışıp hocanın geldiğini görünce koşarak kaçması ... Bu tanışma ve birbirimizi yarım yamalak tanıma günlerinin sonrasında karamsarlığa kapıldım ve O’nunla konuşmayı belli bir süreliğine kestim (Yaptığım en büyük hatalardan biri olduğunu düşünürüm hâlâ). Okulun son haftalarına geldiğimizde gelebildim kendime. Çok geç kalmadığımı umut ederek yazmıştım O’na. Yüz yüze konuşmayı talep etmiştim O buralardan gitmeden (Fazla dramatik olmayayım, yazlığına gidiyordu) Ve yüz yüze konuşma eylemini gerçekleştireceğim gün O’nun karşısına çıkma cesareti bulamamıştım kendimde. Okul çıkışı arkadaşlarımla yürürken (Açık olmak gerekirse asıl yaptığım eylem hatalarımı düşünüp bunalıma girmekti) arkadaşlarımdan biri (Ah güzel insan) beni belli bir yöne doğru çevirip arkamdan ittirerek “Bu son şansın” dedi ve daha olayın şokunu atlatamadan önümde O’nun yürüdüğünü gördüm. Evine doğru gidiyordu ve de gerçekten bu benim son şansımdı.
1 note · View note
loneguide · 7 years
Text
3. Tanışma
Elim ayağıma dolaşıyordu. O anın geleceğini biliyordum, O’nunla konuşacaktım. Ortak ilgi alanımız çizdiğim resimler olduğu için resim dosyamı toparladım ve yanına gittim. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Yanında geldiğimde kafasını kaldırıp bana baktı. Göz göze geldiğimizde kalbimin bir saniyeliğine durduğuna yemin edebilirdim .. Gözleri kahverenginin en güzel tonuydu. Yani en azından bana öyle gelmişti. Klasik tanışma gerçekleşmişti. Dosyamı inceleyip çizimlerimi başarılı bulmuştu. Konuştuğumuz sırada sırasındaki renkli kağıtları ve onları katlama biçimini fark ettim. O da origami yapıyordu ve bu konuda oldukça yetenekliydi. Konu Japonya ve Japonya’da ortaya çıkan sanatlar olduğunda güzel bir ikili olmuştuk. Konuşma, davranış şekilleri öyle hoşuma gitmişti ki. Sadece tanışma ile sonlanmasını istemiyordum ilişkimizin. Anlaşılan o da böyle sonlanmasını istemiyordu çünkü ertesi gün O geldi yanıma çizim dosyası ve arkadaşı ile. Bana kendi çizimlerini gösterdi utanarak. O’nunla geçirdiğim her saniyeden öyle zevk alıyordum ki. Şu an bunları yazarken bile istemsiz bir şekilde gülümsüyorum ..
1 note · View note