"saçının karangusuna şiir yazan, vahdet meyinin cürasına
hu desem dört güvercin gelirdi dört geceme, hay desem
haylanırdım
'ah' dedim, savaşa değil aşka ayırdılar beni farklıymış gibi"
İsmail Kılıçarslan - Ortaçağ Meslekler Atlası
02.11.19
06.07
8 notes
·
View notes
"Bağban isen gonca gülün yoldurma
Aşık isen sırrın ele bildirme
Üç günlük dünyaya meyil aldırma
Gelir geçer hayal gibi düş gibi"
Aşık Daimî
2.11.10
04.45
6 notes
·
View notes
01.11.19
02.53
1 note
·
View note
Bir damlaydı ummanda
dile dökülse Leyla
dil yorulur...
Metin Kaplan
31.10.19
03.33
1 note
·
View note
Ben bir gün ölürsem sana hasret yaşamakla
Hicranımı kalbinde inancın gibi sakla
Mahzun gönül, ümmid-İ visal gelmiyor akla
Mızrabımı göğsünde mücevher gibi sakla...
30.10.19
04.00
2 notes
·
View notes
“Yazmayacaksın biliyorum, ama yazacak gibi olduğun zamanların olacak. O günlerinde aklından bana mektup yaz. Bana öyle mektuplar bir-iki defa gelmiştir.” Sait Faik
29.10.2019
04.40
2 notes
·
View notes
Sessizlikte akıllı ruhların anlayacağı bir konuşma vardır.
Halil Cibran
28.10.19
05.15
1 note
·
View note
"her neyi dilesek burada olmaz
en büyük erdemi bunun, susamak
yalar yarasını içte bir geyik
hepsi bu kadardır: adı yaşamak"
Süleyman Çobanoğlu
10:43
27.10.2019
1 note
·
View note
Ey sevgili! En sevgili! Hani insaf, hani dostluk? Kimlerle berabersin acep ki beni anmazsın, aramazsın..
Leyla ile Mecnun, İskender Pala
04:47
1 note
·
View note
Cânâna cân olan, bilmez cânının kıymetini. Cânân da bilmez, cânına cân olanın kıymetini... Cem Sultan
1 note
·
View note
Kaknus güzel fakat acayip bir kuştur. Yeri yurdu da Hindistan’dadır. Uzun, kuvvetli bir gagası vardır. O gagada ney gibi birçok delik bulunur. 360 tane delik vardır. Sonra bu kuşun eşi de yoktur; tektir bu kuş! Her delikten başka türlü bir ses çıkar; her sesten de başka bir nağme duyulur. Bütün kuşlar susarlar. Onun sesinin güzelliğinden hepsinin de aklı başından gider. Bir filozof vardı; bir müddet onunla düştü kalktı ve müzik bilgisini onun sesini taklit ederek meydana getirdi. Bu kuşun ömrü bin yıla yakındır. Öleceği vakti bilir. Öleceğini anlayıp da kendisinden ümidi kesti mi çalı çırpı toplar, onları çepeçevre yığar. Tam ortasına da kendisi geçer, yüzlerce türlü nağmelerle feryada başlar. Âdeta ruhunun her deliğinden başka çeşit bir dertli nağme çıkar. Hem feryad eder, hem de ölüm derdinden gazel yaprağı gibi titrer. Onun feryadını duyup işiten bütün kuşlar, onun coşkunluğunu gören bütün yırtıcı hayvanlar, karşısında düşüp ölürler. Hepsi onun ağlamasına bakar, bir kısmı da dermansız takatsiz bir hale düşüp ölür gider. Onun bu ölüm günü acayip bir gündür. Gönüller yakan feryadından adeta gönüllerden kanlar damlar. Nihayet bir soluk ömrü kalınca şiddetle kanatlarını çırpar. Kanadından bir kıvılcım çıkar; alev alır, ateşlenir. O ateş çevresindeki çalı çırpıyı tutuşturur; bu suretle tamamıyla yanıp gider. Külde bir zerre bile ateş kalmayınca, o külden başka bir kaknus kuşu meydana gelir. Hiç kimseye böyle bir şey nasip olur mu? Öldükten sonra doğsun ya da doğursun! Feridüddin Attar
0 notes
"Perîşanî-i gam menşûruna tuğra mıyım bilmem"
0 notes