🍁 Sevgilim, sen şimdi yakamoz vuran sahile karşı düşlerini yenilerken, ben kar çiçeklerinin yaşam öykülerini dinliyor olacağım. Durmadan harcadığımız ama birbirimizin yüzüne bile bakmadan,sesine bile dokunmadan durabildiğimiz bilmem kaçıncı zamandan yazıyorum. Ellerim üşüyor ama çekilmiyor da canım. Sesini duyur aklımın o eli kanlı şövalyelerine, kapatıp kapıları ses seda etmeden, canımı daha fazla ayırmadan çekip gitsinler, lütfen. .gitsinler.. Sana sevmeyi öğrettim ve güvenmemen gerektiğini de. Çünkü buhar olup karışacağım ben de pamuklu şekerlere..
Deliler gibi Eric Clapton dinleyip ağlamaktan yanmaya başlamışsa elmacık kemiklerim, sızlıyorken parmaklarım derdimi sana anlatmak yerine toz tutmuş defterlerime yazmaya başlamışsam yeniden, vişne ağaçlarının gölgesine sığınıp hâlâ birazcık huzur diliyorsam Tanrıdan ve kaçıyorsam yine, bi düşün derim.
Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı, ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına. Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi!