Tumgik
firiigcr · 5 months
Text
Tumblr media
Geçenlerde kan testi vermiştim bir ilacı kullanmamda bir sakınca var mı değerlerime bakmak için doktor istemişti. Sonuçlarda d vitaminim de düşük çıktı ama doktor bir şey demedi acaba asıl odak noktası o olmadığı için gözünden mi kaçtı diyerek bugün annemle aile hekimine gittim. Aile hekiminiz sürekli alternatif tıbba yönlendiren biri nitekim d vitamini için de kuyruk yağı yememi söyledi. Asıl mesele, annemin demir depoları boşalmıştı , doktor endişe duyduğu için annemin demirinin düşük olduğunu söyledi . annem de endişe duyduğu birşey olmadığını söylediğinde; kadın bana evde kalma artık evlen annen de rahat etsin tarzında bir şeyler söyledi. Yani ne alaka , nasıl bir sınır bilmemezlik.
Son 10 gündür kullandığım bir ilaç mide bulantısı yapıyor ama bununla birlikte 2-3 gündür bir içimin daralması var mide bulantısıyla mı karıştırıyorum , yoksa güzel güzel tatildeyken işe dönünce yaşayacağım stresle mi ilgili , fiziksel mi psikolojik bir şey mi onu da anlayamadım. Sanki ağlayacakken ağlamamı tutuyor gibi bir his, bir ağlasam her şey düzelecek gibi.
Ağlamaklı film dizi açıp izlemeyi düşünüyorum önerileriniz varsa alırım.
2 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
Güya bir heves Hollanda anılarımı anlatacaktım, yine 2 günü yazıp bıraktım. Neyse geç olsun güç olmasın, geç de olsa yazmak istediğim anılar var. Çiçekli her şeye ve kupa & fincana ayrıca bayılan biri olarak son zamanlarda antika fincanlar favorim. İlk defa geçen sene doğum günümde bir tane antika fincan aldım, menekşeli. Her sene de bir tane ekleme planım vardı ancak asıl yurtdışına gidip yurtdışından almak istiyordum asıl menbağın yurtdışı olduğunu ve Türkiye'de fiyatların özellikle son zamanlarda çok abartıldığını bildiğimden. Neyse Hollanda'ya gelirken de inşallah bir fleamarket gezebilirim yada güzel ve ucuz bir fincan bulayım diye çok istemiştim.
Hengelo'da hafta sonu için kafamda bir çok plan yaptım. Brugge'a mı gitsem, Paris'e mi gitsem en kötü Düsseldorf'a gideyim falan diye. Hengelo'ya 10 dk uzaklıkta bir şehir var Hengelo'dan daha büyük , daha gelişmiş Enschede. Dedim ki sabahtan oraya gideyim, oradan geçerim gideceğim yere zaten yol üstünde. Neyse sabah kalktım, kahvaltı yaptım, bilet buldum gittim derken zaten düşündüğüm saatten daha geç bir saat oldu. Bir de hava nasıl kötü yağmur hep, derken dolu başladı. Hem şehirde kocaman bir pazar var (antika pazarı değil ama bildiğin semt pazarı, meyve sebze bol bol çiçek, yiyecek) Dedim Çiğdem hiç kasma, sen bugün burayı gez gideceksen yarın gidersin bir yerlere. Sokakları turlarken, ara sokakların birinde bir tane antikacı buldum. Antikacı da denmez bildiğin eskici. Bir umut raflara bakıyorum derken koca dükkanda bir raf buldum ki fincanlar olan :D Allah'ım hemen gittim fiyatını sordum, kadın 2€ demez mi, sonra bir tane buldum üstünde 1€ yazıyor, emin olamadım, gittim sordum gerçekten 1€muş. Bulduğum tüm fincanları aldım. Türkiye'de normal bir kupa alamıyoruz o fiyata hem de € olmuş 16 TL iken. Bir tane de Royal Alber buldum, hem de kanaviçeli olan, o 7,5€ydu ama buradaki fiyatlarını karşılaştırdığımızda hala çok ucuz. Bir yandan diyorum kadın anlayacak bunların değerli olduğunu satmayacak. Neyse buradan şu aşağıdaki güzellikleri aldım.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sonra bir gün Hengelo'da işten sonra sokakları keşfederken bir antikacı gördüm ama tabi ki saat 6yı geçtiği için, kapanmıştı. Hemen not aldım, ertesi gün işten çıkar çıkmaz koştura koştura gittim. Burası diğer yer kadar sudan ucu değildi ama burada da 6 fincanı 25€ya aldım. Sahibi çok tatlış bir hanımefendiydi, işk gün gittim çok fazla çiçek yoktu, sen yarın gel ben sana çiçekli fincanları toplayım dedi. Normalde tanesi 7,5 €ydu ama pazarlık yaptım :)
Tumblr media
17 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
Hıdırellez
Eskiden çok eskiden hıdırellezlerde umutla bir şeyler çizip gül ağacına asardım. Sonra 5 Mayıslar bana farklı şeyler hüzünlü şeyler hatırlatmaya başladı, çizip asacak dileklerimi de, çizince gerçekleşeceğine dair umutlarımı da kaybetmiştim. Ama bu sene içimde nedensiz bir umut yüklendi. Belki de 2 gün önce yaşadığım anın, yıllar önce hayalini kurduğun anla aynı olmasındandı. O an çok mutlu olsam da sıradan olduğunu bana şu an yetersiz gelen bir anın, bir an yıllar önce gerçekleşmesi için hayalini kurduğum, gözümde canlandırdığım anla aynı olduğunu fark ettim. Tam da dualarımın kabul olmadığını düşündüğüm, dua etmekten bile vazgeçmeye başladığım zamanlarda, şu an yaşadıklarımın yıllar önce gerçekleşmesi için dua ettiğim anlar olduğunu idrak ettim. Belki gerçekten de ne dilediğimize dikkat etmek lazım, yarım dua etmemek lazım. Bir de son zamanlarda istekleri şekillendirip gözümüzün önüne koydukça, o enerjiyi çağırdığına dair daha fazla inanmaya başladım. Böyle enerji falan diyince de öyle entel dantel konuşanlar gibi oldu ama umarım anlatabilmişimdir, yani işte "vision board" etkisi gibi düşünün. Velhasıl bu 5 Mayıs bir umut doğdu içime ve yıllar sonra kağıda bir şeyler çiziktirip, koydum gül ağacı dibine.
Şimdi internette gördüm, ne kadar gerçek bilmem: " Nesi varsa , bölüşecek biri olsun. Nesi yoksa , bulup getirecek biri olsun." Benim ki de bunun resme dönmüş hali diyelim :)
Karanlıklar içine bir ışık var , mor mor leylaklar!
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
13 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
İlk gün şokunu atlattıktan sonra , ikinci gün sabahtan gittim, bisikleti bıraktığım yeri buldum, o arada çevreyi gezmiş oldum ki çok güzeldi. Sonra valizlerimi alıp çıktım. Bu seferki Amsterdam gezimde, Euro kuruna aldırış etmeden kesinlikle Van Gogh müzesini gideceğimi kafaya koymuştum. Artık son yıllarda deneyime verdiğim paraya acımıyorum, ne olacak 2-3 tane kıyafet almayıveririm. Normalde müze gezmeyi sevmem ama resim müzelerini, modern sanatlar müzelerini gezmeyi çok seviyorum. Hele ki, “Almond blossoms” tablosunu canlı canlı görmeyi çok istiyordum. Biletimi gelmeden önce online almıştım, iyi ki de öyle yaptım, aynı gün spontane gelirseniz bilet olmuyor genelde.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
O tabloları canlı canlı görmek çok güzeldi. İlginiz yoksa hoşunuza gitmeyebilir ama ilginiz varsa rahat 2 saat ayırmalısınız.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Müzenin hediyelik eşya kısmında çok güzel şeyler vardı ama her elimi attığıma euro kuruna lanet okuyup geri bıraktım. Ben paşa paşa kartpostalımı alıp çıktım.
Tumblr media
Dolabımda her 5 giysiden 4ü çiçekli olduğu için, almond blossom tablosuna uygun da bluzum vardı, tabi ki valize atmıştım :) Sadece bluz mu , yüzük ve küpem de pektabii uyumlu idi.
Tumblr media Tumblr media
Sonuç olarak benim için çok güzel bir anıydı.
#3.4.22 #vangoghmuseum #almondblossom
19 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
Biraz daha ertelersem hiç yazamayacağım sanırım diyerek başlıyorum. Çünkü bu günlerin kesinlikle burada anısı kalsın istiyorum. Aylaar önce buraya yazmıştım bir şey olma ihtimali var, olursa çok istediğim bir şey olacak, ne olur olsun diye, olmadı.. Bizim şirket global bir şirket ve Hollanda da bir fabrika var. Oraya 2 kişiyi 2 aylığına eğitime göndereceklerdi herkes isteyince kura çektiler gibi bir şey oldu ve ben gidemedim. Çok üzülmüştüm ama sonrasında kalanları da 2 şer haftalığına göndermeye karar verdiler. Bir gitme lafı var ama aylardır bir türlü gerçeğe dönememişti, Ankara’daki iş yoğunluğum bir türlü azalmayınca gelemeyeceğimi düşünmüştüm.
Neyse tam planım belli oldu, 10 gün öncesinde Covid oldum. Evet 2 yıldır şükür Covid olmayıp Hollanda’ya gitmeden 10 gün önce Covid oldum, karantinam bitince test verdim haşa negatife dönmemişti ama uçaktan bir önceki gün negatife döndüm şükür. Neyse her zamanki gibi valiz yapma işini don dakikaya binince son dakika havaalanına geldim, valiz vermek için THY bankosuna gidince kadın soyadımdan dolayı ismimi söylemişken Sabiha Gökçen dedim sanıp beni başka bankoya yönlendirdi. Neyse ki, erken fark edip geri gittim. Bu sefer vizemin Fransa üzerinden alındığını görünce Fransa vizesiyle Fransa’ya çıkmadan Hollanda’ya gidemezsiniz diye beni almıyordu. Neyseki ısrarım üzerine başka birini aradı ve bilebileceğimi söyledi. Uçağa bir şekilde bindim, ancak inince de bu sefer Hollanda girişimde gümrük memurları baya bir sorguladı, dönüş biletimin olmaması vizemin Fransa olması falan..
Ben bir gün önceye bilet alıp Amsterdam'da gezerim dedim. Şehir merkezinde ev bulamayınca şehre toplu taşımayla 20dk uzaklıkta bir yerde ev tuttum. Başta üzülmüştüm merkezde tutamadım diye ama eve gidince o kadar sevindim ki. Evin olduğu bölge inanılmaz güzel, tam bana göre her yerde ağaç, çiçek, kanal olan bir yerdeydi. Neyse evin sahibi bisikleti kullanabileceğimi söyledi. Ben de Amsterdam bisiklet sürmemiş olmayım diye alayım dedim, ama bisiklet bana uzun kaldı sürerken çok zorlandım. Neyse Amsterdam merkeze gittim, geldim, feribottan indim bisikletimi aldım biraz sürdüm ki, telefonumun şarjı bitti. Neyse sorun değil diye düşündüm, çünkü sırf bunlarla karşılaşmamak için gelemden powerbank almıştım. Ama powerbankim çalışmadı. yolu bulamadım tabi ki. Gecenin bir körü elimde süremediğim bir bisikletle kalakaldım. Birkaç kişiye yol sordum ama anlatamadılar. En son ışıklarda bir tane araba gördüm sürücüsü bayandı, ona sordum. Baktım arabadan Sami Yusuf sesi geliyor, yanında da annesi en son yüzümü kızartıp, beni bırakabilir misiniz, gerekirse ücreti vereyim dedim. Bisikletini bırakırsan götürelim dediler ve beni eve bıraktılar. Eğer onlarla karşılaşmasam yada kabul etmeseler ne yapardım bilmiyorum. Ertesi günü gidip bir de bisikleti bulmaya ulaştım.
Aksilikler zinciri bitti mi hayır tabi ki. Pazar günü Amsterdam'dan Fabrikanın bulunduğu Hengelo'ya geçmem gerekiyordu. Trenle 2 saat, zaten oraya direk uçak yok. Pazar günü trenler 5e kadar iptal sistem arızası yüzünden dediler, gezdim geldim demesinler mi arıza düzelmedi yarına kadar tren yok. Hava da nasıl soğuk, fırtına yağmur. Taksiye sordum 434€ dedi :( Neyse son dakika bir otel bulup o geceyi orada kaldım. Gitti benim 1 haftanın bir günü. (Neyseki sonra benim eğitimi 2 haftaya uzattılar :) Devamı gelecek ...
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
26 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Geçen hafta kar yağıyor diye Nergis almaya Kızılay’a gitmekten vazgeçmiştim. Bu hafta hem kar yok diye hem de nergislerin vakti geçecek diye gittim, aldım nergisi şansıma yasemin de varmış. Sonraya gireyim bir yere kahve alıp kitabımı okuyum dedim. 1-2 saat kitap okudum. Annem aramada daha otururdum, yollar kapamadan gel diye aramış. Ben içerideyken dışarıda kıyamet kopmuş her taraf kar yollar kapanmaya başlamış, zar zor gelebildim. Yine bir Pazar yine bilgisayarı açmam lazım , araba aldım Maraş’a gidip arabayı almam lazım izin alıp gidemiyorum, izin vermeye verirler ben işleri düşündüğümden gidemiyorum. Bu şirkete başlayalı daha yeni bir yıl oldu ancak işe başladığımdan beri (8 yıl) aynı görevde olduğumdan, müşterilerle uğraşmaktan sürekli işimin dert çözmek kaosla uğraşmak olduğundan çok yoruldum artık.
10 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
Tumblr media
2021 >>>>2022
Evet ufak bir 2021 değerlendirmesi ve 2022den beklentilerimi yazmadan geçirmek istemedim. 2021 öyle bir senediydi ki, anlatabilecek bir kelimem yoktu. Deldi de geçti sanki, dolu dolu.
- 7 yılın sonunda işimi değiştirdim,
- Babamı kaybettim,
- Arkadaşlarımın aksine ben hep işe gittim, şükür ki Covid olmadım yani bildiğim kadarıyla olmadım en azından
- Gezemedim, tatil yapamadım, arkadaşlarımın düğünleri için şehir değiştirdim bir tek. Son bekarlar da gitti, official olarak bir ben kaldım bekar olarak.
- Yalnızlığımı iliklerime kadar hissettim, öyle böyle değil ama baya baya. Yalnızlıktan nefret ettim, tiksindim, yoruldum. Genel olarak yoruldum, hayattan...
- 7 yıldır ne olur bir kere daha göreyim, oturup konuşalım dediğim kişiyle buluştum konuştum, hem de 2 kere.
- Kendimi deli gibi işe verdim, gece 4lere varacak, günde 16 saat çalışacak kadar. Gözümde düzenli ve sürekli seğirmeler başlatacak kadar, sanki oturup kendimi dinlemeye, düşünmeye, üzülmeye vaktim olmasın diye tüm boşlukları işle doldurdum.
- Bu yıl da kilo veremedim. Daha doğrusu aldım, verdim, aldım yine aynı noktaya döndüm.
2022 için ise öyle büyük hedeflerim, büyük beklentilerim yok. Sadece artık bir şeyler iyi yönde değişsin istiyorum.
- Kendime 31 yaş doğum günü hediyesi olarak giriş seviyesi profesyonel bir fotoğraf makinesi aldım. Umarım diğer büyük bir hevesle alıp, geldikten sonra bir köşede bıraktığım heveslerim gibi olmaz. Bu hobime vakit ayırıp geliştirebilirim. Baharı dört gözle bekliyorum, makinemle çiçek fotoğrafları çekebilmek için.
- Sevdiklerimi kaybetmediğim bir yıl olsun. Hem maddi hem manevi anlamda.
- Kendime vakit ayırayım, kendimi dinleyim, kendimi bulayım, bulduğum kişiyi kabullenip seveyim.
- Uzun zamandır terapiye başlamak istiyorum, bu yıl gerçekleştirebilirim inşallah.
- Yalnızlığımı, sevinçlerimi, üzüntülerimi paylaşacak bir yol arkadaşı.
- Bol bol gezeyim, yurt dışına çıkabileyim.
- Tan başta olmak üzere konserlere gideyim. Hayat kısa ben yada sevdiğim sanatçılar her an hayattan ayrılabilir. Ölmeden sevdiğim sesleri canlı dinleyim.
- Hayatı, yaşamayı, mutlu olmayı, üzülmeyi ertelemeyeyim, geçmişte yaşayıp, geleceği hayal etmekten vazgeçip, anı yaşamayı öğreneyim.
6 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
Tumblr media
Arkadaşımın düğünü için İzmir’e geldim. Romantiğim ya trenle gideyim dedim , uçak biletleri çok pahalı , otobüs yerine tenle gideyim rahat rahat kitap okurum falan dedim. Allahım beni tren yolculuğundan nefret ettirecek olaylar yaşadım şu 3 günde.
Birincisi, ben şapşik yine yanlış bilet almışım. 24 Aralık yerine 25 Aralık’a bilet almışım, ve bunu dolmuşla gara giderken fark ettim. Zaten eryamanda durak göstermiyor diye taa Anlara gara gittim, meğerse bu tren Sincan’da duruyormuş. Neyse fark edince 24 Aralık’a bilet baktım, yok. Ne yapsam ne etsem şapşik ama akıllı biri olduğumdan aklıma , parçalı bilet almak geldi. Ankara’dan Eskişehir’e bir koltukta , Eskişehir’den İzmir’e başka koltukta olmak üzere iki ayrı bilet bulup alabildim.
- Ben akıllı nasılsa priz vardır diye şarjlarımı çok umursamadım ama trende priz yoktu, çok nadir yerlerde vardı. %1 şarjla Ankara’dan İzmir’e gittim.
- Eskişehir’den İzmir’e aldığım koltuk 1. Vagon en ön koltuk ve önümde koltuk yok, valiz koyma yeri var o yüzden boşluk, tren sarsılsa öne düşeceksin.
- Ayrıca tam kondüktörlerin kaldığı yerin arkası , allahım o kapı kaç kere açıldı kaç kere kapandı adamların sohbeti mi dersin çaldıkları müzikler mi dersin 🙄
- su almamışım o telaşede, restoran vagon da kapanmış, dilim damağım yapışık vardım İzmire, trenin içi de bir sıcak ki!
- Dönerken güya tekli koltuk aldım, rahat rahat geleceğim diye sevinirken en baştaki karşılıklı koltuğa denk gelmiş, ve bir atak koyacak mesafede iki kişi karşılıklı oturuyor. Karşımdaki adam da ben de ayaklarımızı çektik kendimize tamamen ayaklarımız mahvolmuş durumda . Adam sürekli kalkıyor
Ve yolcuk süresi 13-14 saat. Maske bu sıcakta bu kadar süre mahvediyor. İnatla kendime neden bu işkenceyi yaptım bilmiyorum. Bir daha yht dışında asla. Belki kompartman kapatılırsa çekilebilir ama sakın benim yaptığım hataya düşüp yht dışında tren romantizmi yapmayın.yht konforuyla diğer tenlerin alakası yok, dayanamayıp Eskişehir anlara hızlı treni aldım şimdi eskilerde inip hızlı trenle devam edeceğim en azından bu işkenceyi 3 saat azaltacağım. Ha bendeki bu şansla bu ten gecikir vaktinde Eskişehir de olamam, hızlı treni de kaçırırım.
Son olarak ya gelmişiz 2022 ye , hala hızlı trenin İstanbul’a kadar olması nedir ya? Kaç yıldır bir şeyi yapamadılar. Ha birde bu tenlerde bilet kontrolü eski usul içeride bindikten sonra kondüktör tarafından yapılıyor! Biletsiz binen olursa bir sonraki durağa kadar gidiyor, ki Sincan’dan iki ruh hastası binmiş.
11 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
Eski şirketteki arkadaşım evlenip İstanbul’a gitmişti. Bebeği falan oldu, hala eski şirketimde ama İstanbul ofisinde çalışıyor. Geçen hafta denetime gelmiş, diğer arkadaşım da kalacaktı. Annemi de alıp görmeye gittim. Annem bebekleri nazar değmesin diye çirkin diye sever. Onun da bebeğini severken, annesi çok çirkin bu ama maşallah kimse almaz bunu, sana kalır dedi. Bir 5 dk geçti, konuşurken arkadaşım, Hafize teyze bak bana diyorsun seninkini de kimse almamış sana kaldı, dedi. Kendince o da şaka yaptı. Ama insanlar neden böyle? O an, annem olmasa kalkar giderdim. Sonra annemle konuştuk , o da çok bozulmuş , o da sen olmasan kalkar giderdim dedi. Ama ben bozulduğumu belli edip, sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ettim.
9 notes · View notes
firiigcr · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Başkalarının aşklarıyla başlıyor hayatımız
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
düşmanı gösteriyorlar , ona saldırıyoruz
siz gidin artık, düşman dağıldı dedikleri bir anda
anlaşılıyor
baştan beri bütün yenik düşenlerle aynı kışlakdaymışız
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda tek başınayız
2 notes · View notes
firiigcr · 3 years
Text
Saat 10da bilgisayarı açtım ve bilgisayarı yarını bekleyemeden bugün açmamın tek bir asıl amacı var. Yarınki toplantı öncesi o sorunlu işle ilgili bilgileri toplayıp, müşteriden tepki alacak o uzun maili hazırlamak. Ama bilgisayarı açtığımdan beri o işe başlamayı erteleyip duruyorum, o kurbağayı bir türlü yemeye başlayamıyorum işte. Diğer o kadar da aciliyeti olmayan işlerle vakit harcayıp durdum ve en son artık son noktada o işe başladım ve sonuç 2,5 saattir o işle uğraşmam gerektiği için bu saatte anca bitirebildim. Sorumluluk duygusu yükse biri olduğundan yapmam gereken bir işi hep yapıyorum ama neden illa en son dakika, hatta geç , beni zora düşürecek zamana kadar bekleyip ondan sonra yapıyorum. Böyle yapınca hem o işin sonucu yaratacağı etki azalıyor hem ben çok daha fazla gerilip, yoruluyorum. Bu huyumu nasıl dzüeltebilirim?
İş hayatım hep stresliydi ancak son bir kaç aydır özellikle son 2 haftadır çok daha stresli ve yoğun. Ben artık işin işyerine bitmemesinden, her gün yemekten sonra yorgunluktan sızıp sonra yapmam gereken işler var diye uyanmaya çalışıp, bilgisayar başına oturup gece 2-3e kadar çalışmaktan çok yoruldum. Dün alarm kurup sabah kalktım ki mail atayım, mesaiye kalan işçiler ona göre işimi halletsin diye. Bu sabah da erkenden gözümü açtım aklıma sorunlu işler geldi, yatakta döndüm durdum geri zor uyudum. Şimdi yine açtım bilgisayarı, ben bir pazar rahat rahat oturup Yargı izlemek istiyorum.
Bu duruma katlanmamım tek sebebi, yaptığım işin kıymeti biliniyor, gerçekten bu işleri amelelik olsun diye değil bir tek ben yapabilirim diye bana vermeleri, ve geçici olduğuna inanmam.
8 notes · View notes
firiigcr · 3 years
Text
İş hayatım hep stresliydi ancak son bir kaç aydır özellikle son 2 haftadır çok daha stresli ve yoğun. Ben artık işin işyerine bitmemesinden, her gün yemekten sonra yorgunluktan sızıp sonra yapmam gereken işler var diye uyanmaya çalışıp, bilgisayar başına oturup gece 2-3e kadar çalışmaktan çok yoruldum. Dün alarm kurup sabah kalktım ki mail atayım, mesaiye kalan işçiler ona göre işimi halletsin diye. Bu sabah da erkenden gözümü açtım aklıma sorunlu işler geldi, yatakta döndüm durdum geri zor uyudum. Şimdi yine açtım bilgisayarı, ben bir pazar rahat rahat oturup Yargı izlemek istiyorum.
Bu duruma katlanmamım tek sebebi, yaptığım işin kıymeti biliniyor, gerçekten bu işleri amelelik olsun diye değil bir tek ben yapabilirim diye bana vermeleri, ve geçici olduğuna inanmam.
8 notes · View notes
firiigcr · 3 years
Text
1-1,5 saat önce kendimi bilgisayarı açıp işlerimi halletmeye ikna ederken bir sesle sarsıldık. Bizim ev caddeye bakıyor ve sürekli fren sesiyle irkiliyoruz. Bu sefer çok kötü kaza oldu. Kardeşim üstünde tshirtle koşarak indi. Araç pert olmuş, resimdeki araçtan çıkan 2 kişiye direk kalp masajı yaptılar ama orada hayatlarını kaybettiler, gencecik çocuklardı. Çarpan da kendi ambulansa binebilecek durumdaydı. Burada o kadar çok kaza oluyor ki, o kadar saçma bir kontrollü geçiş var . Her seferinde oradan çıkarken korkarak çıkıyorum bugünkü olaydan sonra sanırım yolumu uzatıp başka yerlerden gideceğim.
Tumblr media
2 notes · View notes
firiigcr · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
Bir kış güneşliğinde
Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
Tabiatı aşan bir bildiriştir
Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır
Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır
Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil
Görünüşte öç hakikatte değil
Faninin sonsuzla barışması
Affın mağfiretle yarışması
Yaprağın düşüşü değil bu toprağa
Bir yıldırım çarpışıdır dağa
Sonbahar değil ilkbahardır
Ölümden sonra ölümsüz hayat vardır
Bulutlar açılır güneş çıkar
Yağmur taneleri inci tanelerine dönüşür
Deniz çalkanır saçar ortaya hazinesini
Anladım onlar ölmediler
Ölüm adına
Ölüm maskesini takınarak
Dönüştüler bir ışığa
5 notes · View notes
firiigcr · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bahar candan gibi ilan vereceğim; benimle gezecek arkadaş arıyorum diye. Ya ben konsere gitmek istiyorum mesela ama yanıma arkadaş bulamıyorum. Eskişehir’i çok özledim ama yalnız gitmek istemiyorum bu sefer. Ben yalnız gitmemek için bu kadar yıldır Ankaradayım bir kere Eymir Gölü’ne gitmedim :( Chocolabsın waffle sarma tatlısını denemek istiyorum ama tek başıma bitiremem diye almıyorum. Bilmem anlatabildim mi?
6 notes · View notes
firiigcr · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kaç haftadır hafta sonu sonbaharın tadını çıkartma planları kuruyorum. Ama dışarı çıkmaktansa evde oturup kalmak daha tatlı geliyor, sonra da tüm hafta içi kendime kızıp hafta sonunun hayalini kuruyorum. 28-29 ekimde şirkette sayım olduğu için çalıştım hem de normal saatimden daha geç bir saate kadar. Hal böyle olunca dün evden dışarı çıkmadım. Bugün de evden çıkıp ekmek bile almaya üşendiğimden kahvaltı yapmadım. Dışarı çıkmakla evde kalmak arası gidip gelirken, tam süpür evi otur güzelceye başlamışken, dedim 2 hafta kendine kızacaksın çık iste ve çıktım. Çıktım dediğim de öyle arabayla falan değil bu civarda yürümeye :) Ama iyiki de çıkmışım. Sonbahar renklerine doydum, giyindim süslendim bol bol fotoğraf çektim. Şimdi de oturdum yargıyı izliyorum, ilk defa bu hafta rahat rahat bilgisayar açmam gerekmeden işi düşünmeden keyifle izleyeceğim. Ne kadar çalışsam da işler yoluna girmiyor zaten, 2 gün boyunca millet tatil yaparken çalıştım bir pazarın tadını çıkarayım bari.
5 notes · View notes
firiigcr · 3 years
Text
Timelinada o kadar çok yargı postu gördüm kü, bilgisayarı açıp yapmam gereken tabloyu yapacağıma açtım yargıyı izliyorum.
0 notes