Tumgik
erogluco · 3 years
Photo
Tumblr media
🌻 Sevgiyle selenmek gerekir. #erogluco #kişiselgelişim #motivasyon #pozitifdüşünce
0 notes
erogluco · 3 years
Photo
Tumblr media
Logo ile iş bitseydi, her işletme marka olmuştu. 😎 #marka #markalaşma #dijitalpazarlama #pazarlama
0 notes
erogluco · 3 years
Photo
Tumblr media
Toprağın değerini bilenlerdir. Düşüncesizlere karşı — Ahlaksız Yıldırımlar ⚡️
0 notes
erogluco · 3 years
Photo
Tumblr media
Yaşam olun daimi. ✨ #erogluco #kişiselgelişim #motivasyon #pozitifdüşünce
0 notes
erogluco · 3 years
Photo
Tumblr media
#algı #twitter #günlük
0 notes
erogluco · 5 years
Text
Kurumsal Kimlik Tasarımı Fiyatı Nedir? Fiyatlar Değişken midir?
Kurumsal Kimlik bir şirketin dışa yansıyan yüzüdür. Yüzünüz ne kadar güzel ve etkileyici olursa, insanların orada sizinle iletişim kurmak istediğini görürsünüz. Tabi bu etkileyiciliği yakalayabilmek için yüzünüzün bir hikayesi ve miti olmalıdır. İşin özünü kısaca ifade ettikten sonra gelelim en önemli soruya. Peki, Kurumsal Kimlik tasarımının fiyatı nedir? Ne kadar ücretle tasarlanıyor ve fiyatlar değişken midir? Günümüzde pek çok ajans açıldığını biliyoruz. Nitekim herkes logo tasarımı yapmaya kalkıştığı gibi sektörde bu noktaya da uzanmak isteyen kişiler bir hayli çok. Elbette kimileri deneyimli. Fakat deneyimi sadece tasarımdan ibaret algılayanların bu sektörde olması oldukça üzücü. İşte bu noktada fiyatlarda absürt durumlar çıkıyor ve müşterinin kafası karışmıyor değil.
Kurumsal Kimlik Tasarımı neye göre yapılır?
Öncelikle Kurumsal Kimlik tasarımının fiyatı şirketin pozisyonuna, bulunduğu alana ve müşteri kitlesine göre değişkenlik göstermektedir. Çünkü hitap ettiği müşteri kitlesinin ve şirket profilinin deneyimlenmesi ve çıkan sonuca göre fiyat belirtilmesi önemli bir faktördür. Örneğin; bir restaurant ile bir inşaat şirketinin kurumsal kimlik tasarımı aynı ölçüyle değerlendirilemez. Çünkü restaurant; lezzeti deneyimlemek isteyenleri hedeflerken, inşaat şirketi ise kendini iyi hissedeceği uzun ömürlü eve sahip olmak isteyen insanları hedefler. İşte bu noktada şirketin çizdiği profil, yaptığı işler ve elde ettiği tecrübeler devreye girmektedir. Hal böyle olunca kurumsal kimlik tasarımında kullanılacak renkler, hikaye, logonun yansıması ve diğer tüm materyallerin çizgisi oldukça birbirine uyumlu olmalı ve birbiriyle bağlantı kurmalıdır. Bu sonuçların toplamında müşteri de etkileyici bir izlenim yaratmalı ve şirketin vermek istediği imajı yansıtmalıdır.
Yukarıda belirtilen çalışmalara baktığınızda iki farklı alanda faaliyet yürüten işletmeler için yapılmış çalışmaları görüntülüyorsunuz. Rem Zeytin, gıda üzerine bir işletme iken, Ravza Mobilya Tasarımı üzerine faaliyet yürüten bir işletmedir. İkisinin alanları ve hedef kitleleri oldukça farklıdır. Bu nedenle tasarlanacak olan Kurumsal Kimlik, bu tür faktörler dikkate alınarak değerlendirilir. Logo çalışmaları da bu paragrafı destekler niteliktedir.
Kurumsal Kimlik Tasarımı fiyatları nasıl belirlenir?
Tüm bu süreçleri ele aldığımızda fiyatları uygunluğuyla şöyle değerlendirebiliriz. Küçük bir işletme iseniz; Kıdemli bir sanat yönetmeni veya ajans ile çalıştığınızda fiyat 15.000 TL – 65.000 TL arasında değişkenlik göstermektedir. Bu minimum ve maksimum değerler işletmenize ait detaylara göre değişmektedir. Eğer işletmenizi Grafik Tasarımcılara veya bu konuda kıdemi olmayanlara teslim ederseniz; 2000 TL – 6500 TLarası fiyatlarla karşılaşabilirsiniz. Grafik tasarımı ile uğraşanların çoğu sizin istediklerinizi tasarımsal açıdan birebir uygularken, amacı tamamen siz ne istiyorsanız onu sunmaktır. Ama bu düşünce oldukça yanlıştır. İşte bu noktada deneyimli ve kıdemli isimler ciddi bir rol oynamaktadır. Kıdemli bir ekip sizden briefi alır ve işletmenizi ciddi bir ölçümleme sonrası briefinizde uygun kararlar alır. Yani bu her istediğinizin uygulanmayacağı demektir. Çünkü kıdemli ekip, işletmenize uygun bir profil çizer ve işletmenizi hedefine uygun gösterecek bir tasarım çalışır. Bu sayede başarılı bir çalışma ortaya koyması ekibin kıdemine de güç katacak olup bir sonra ki çalışmalarında katkısı büyük olacaktır. Kısaca grafik tasarımcı briefte verileni eksiksiz uygulamaya, kıdemli ekip ise briefi iyi anlamaya ve uygun bir algıyla doğru tasarımı yansıtmaya odaklanır. Eğer işletmeniz fazlasıyla büyük bir potansiyele sahip ise ve tanınmış ödüllü bir sanat yönetmeni ile çalışırsanız, kurumsal kimlik tasarımının fiyatları 500.000 TL ile 4.000.000 TL arasında farklılıklar göstermektedir. Bu fiyatlar yine işletmenizin büyüklüğüne, hedef kitlesine ve erişim gücüne bağlı olduğu gibi tanınmış ve ödüllü sanat yönetmenin profiline bağlı da değişiklik göstermektedir.
Devamını okumak için tıklayınız.
Kaynak: https://www.brandenn.com/haberler/kurumsal-kimlik-tasarimi-fiyati-nedir-fiyatlar-degisken-midir/
0 notes
erogluco · 5 years
Text
Marka İmajı Nedir? İnsanlar Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
Aslında çoğu insan tasarım süreci olarak değerlendiriyor bu durumu. Fakat öyle değil. Marka imajı demek tasarımın iyi görünmesinden ibaret değildir. İnsanlar markaları satın alırken işlevsel faydalarından ziyade marka imajı ve kişiliğinin kendilerinde neyi ifade ettiğine bakarlar. Marka imajı, birey veya işletmenin insan zihninde algılanacak olan farklı yanlarını gösteren güçlü bir araçtır. Hayatta herkesin ve her işletmenin bir imajı vardır. Günümüz marka değeri olan işletmelere baktığınızda kendine has bir konsepti ve çizgisi mevcuttur. Bu konsept ve çizgisini; iletişim diliyle, kullandığı renkler ve oluşturduğu marka algısıyla gösterir. Aslında marka imajı tüketicilerin nasıl algılaması gerektiği konusunda bir değerdir ve bu değerin insanın algısında nasıl yansıdığı da önemli bir faktördür. İşletmeler; genellikle marka imajını oluşturdukları kampanya ve kampanyaya ait reklam filmleriyle gösterirlerdi. Ve böylece kendilerine ait bir imaj yaratırlar, yarattıkları imajı insanların algısında kabul edilir hale getirmeye odaklanırlardı.
Hikayeniz varsa, insanların size ilgisi var.
Şimdiler de marka imajının en önemli unsurlarından birisi ise işletmeye ait bir hikayenin olmasıdır. Tabi ki bu hikaye işletmenin misyonunu ve vizyonunu yansıtmalıdır. Böylelikle marka değerinde güçlü bir anahtarı olacaktır. Bir işletmenin marka değerini gösterecek hikayesi varsa ve işletmeyi bütünüyle anlatıyorsa, hedeflediği insanların ilgisini çeker ve böylelikle işletme-insan arasında bir duygusal bağ oluşur. Bu duygusal bağı oluştururken elbette marka imajının hikayeyi destekleyecek nitelikte tasarlanması da ana unsurdur. Artık işletmelerin fonksiyonel farklılardan çok algıyı yönlendirebilecekleri ve yönetebilecekleri farklılıklar oluşturmanın ana sebebi, bulundukları segmentte kendileriyle aynı işi yapan birçok işletmenin olması ve aynı ürün/hizmeti pazarlamasıdır. İnsanların ihtiyacı olmayacak şekilde ürün ve hizmetin oluşturulması, ihtiyaçmış gibi gösterip satışa yönlendirilmesi, ürün veya hizmete yönelik tüketici arasında bağı oluşturan imajın ve sunduğu algının önemi ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu gerçek ise işletmeye ait bir marka kişiliğinin olması gerektiğini göstermektedir. Bu kişilik hem işletmeye ait marka hikayesini hemde kişiliği üzerine aldığı vaatleri yansıtmaya odaklanmaktadır. Bahsi geçen durumlar marka imajının ana nedenlerinden bazılarıdır. Tüm bu aksiyonların sonucunda, insana ait duygular, davranışlar ve algıda ki imaj markaya yansıtılmaktadır.
Marka Hikayesi Nedir?
Bir işletmenin misyon ve vizyonunu destekleyen ve işletmenin insanlara sunmak istediğiyle bağdaşan tüketicinin algısında canlanan serüvenidir. Bu serüven hikaye formatıyla insanlara aktarıldığında, markanın imajı insanların algısında kalıcı yer edinebilir. Ve böylece marka her göründüğünde insanların zihninde hikayesi canlanabilir. Bu da markanın hatırlanabilirliği ve değerli kılınması için güçlü bir faktördür.
Marka Farkındalığı Nedir?
Tüketicinin satın alma işlemi esnasında bir marka veya belirlediği bir ürünü benimsemesi ve farkında olmasına denir. Aslında marka, insan algısında ki varlığını logosu ve sembolüyle korur. Kısaca insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi, bu tanımlar aracılığı ile sağlamaktadır. Markanın farkındalığını güçlendirecek strateji, tüketicinin markayı denemesini sağlayan eylemlerle varolur. Markanın farkındalığı sayesinde tanınırlığı güç kazanır. Markaya ait bir ipucu, diğer markalardan ayırt edilebilmesi ve insanların ayırt etmesine neden olur. Bir yardıma ihtiyaç duymadan, verilen ipucu sayesinde marka ayırt edilir ve doğrudan insanın zihninde canlanır. Böylece marka performansı deneyimi ve bu deneyimden memnun kalanlar kitlesi oluştuğunda, aynı markanın satın alınma olasılığı da artacaktır.
Markayı İmajıyla Oluşturan Değerler.
Marka Özellikleri: Markalar, belirli özellikleriyle akla gelir. Apple, sadeliği, kolay kullanımı ve benzersiz üstün tasarımıyla tanınır. İnsanlar iPhone kullanırken kendini daha iyi hissetmesinin başlıca sebeblerinden biri de Apple’ın benzersiz bir deneyim sunmasıdır.
Marka Yararları: Bir markanın özellikleri ve özelliklerini belirleyici faktörleri, işlevsel ve duygusal faydalar sağlayabilmektedir. Apple ürünlerinin uzun ömürlü olması ve herhangi işlevsel bir hata oranın minimal olması buna başlıca örnektir. Apple ürünlerini kullananlar, rahat kullanımını ön plana çıkarırlar.
Marka Değerleri: Markalar, işletmelerin değerleri ve insanlara sunduğu hizmetlere ait deneyimleri de bir değer olarak ifade etmektedir. Apple’ın müşteri ilişkileri, işletmeye ait bir deneyimdir ve bu deneyim bir marka değerine dönüşmüştür.
Marka Kültürü: Her bir marka, kendine ait bir kültürü yansıtır. Yansıttığı bu kültürü ise insanlara aktarır. Apple’ın marka kültürüne baktığımızda, Apple ürünleri tüketiciyle duygusal bir bağ kurar ve bu bağ tüketicinin deneyimlerini yansıtır. Tüketici ürün üzerinde iyi şeylere tanık olduğunda bu tüketiciyi Apple’ın minimal ve basit eylemlerle, yaratıcı dünyasına götürür.
Marka Kişiliği: Çoğu markanın bir kişiliği vardır. Tıpkı bir insanın kişiliğe sahip olması gibi. Apple’ın marka kişiliğine baktığımızda havalı, trend yaratan ve yaratıcı yönlerini konuşturan bir kişiliğe sahiptir.
Markalar benimsendiğinde değerini açığa çıkarır.
İnsanlar kendilerini ait hissettikleri yerde mutludurlar ve güvendedirler. Bu deyim markalar üzerinde de geçerlidir. Şöyle ki; insanlar kendilerine ait birden fazla nedeni, benimsedikleri markayla bağdaştırırlar. Böylece marka imajına ait his ve düşünceler, oluşturulan algı sayesinde insanlara aktarılır. Marka üzerine kurulan duygusal bağ, insanların markaya ait hizmet veya ürünü kabul etmesini kolaylaştırır. Ayrıca işletmeyi kabul etmesini ve tasarlanmış marka karakterini kendisiyle bağdaştırmasında başrolü oynar. Sonucunda bu durum marka bağımlılığını yaratır. İşletmeye ait marka imajı çizgisini bozmadığı ve oluşturduğu konseptin dışına çıkmadığı sürece, ikna ettiği insanların üzerinde yaşamları boyunca varolur. Böylece oluşan marka imajı sayesinde, işletme bağ kurduğu kitlesi üzerinde ömür boyu satış ve kabul edilme garantisi taşır. Mutluluk, hüzün, sevgi, coşku veya erotizm gibi duygusal bilinç ise marka imajında algı yönetiminde kullanılan güçlü faktörlerdir. Bu faktörler sayesinde bir markanın karakteri de ortaya çıkmaktadır. Açıkcası bu ilişkilendirmenin faydası, ürünün veya hizmetin kısaca markanın satın alınmasında, insanların bu tür duygular yaşayacağını ifade etmektedir.
Devamını okumak için tıklayınız.
Kaynak: https://www.brandenn.com/haberler/marka-imaji-nedir-insanlar-uzerindeki-etkileri-nelerdir/
0 notes
erogluco · 5 years
Text
Logo Tasarımının Önemi ve İnsan Gözündeki Marka Değeri
Günümüzde görebildiğimiz her işletme bir logo sahibidir. Kimileri tipografik olarak kimileri ise sembol olarak işletmelerine uygun gördüğü logo tasarımlarını tercih etmektedir. Ancak sektörün doğasında öyle durumlar ortaya çıkmaktadır ki, bazı tasarımcılar (profesyonel sandıklarımız) uygun fiyatlara işletmeler için logo tasarlarken bazı profesyonel tasarımcılarda bir logoyu işletmeyi anlatacak şekilde tasarım sürecini ele almaktadırlar. Her zaman söylediğim sözlerden biri ise; logonun çok güzel olması değil, logonun işletmeyi ve yansıtmak istediği marka algısını göstermesi önemlidir.Kısaca Logoyu tanımlamak gerekirse, bir işletmenin veya bir şahsın; yazı, sembol veya geometrik şekillerle kendini ifade ettiği bir görseldir. Aslında kendini tanımladığı bir çizgidir desek daha isabetli olur. Şimdi bir logonun tasarımsal açıdan çok güzel olması değildir mesele. Asıl mesele, şirketin veya bireyin vizyonunu ve yaptığı iş ile ilgili çizgisini anlatmasıdır. Eğer bunu başarabiliyorsa, o logo insanların aklında daha kalıcı olacağı gibi, daha da benzersiz bir deneyimi yansıtacaktır. Böylece logoya bakan kişinin aklında yerleşebilecek bir tasarım anlayışı olması oldukça önemlidir. Birden fazla renk kullanımı veya birden fazla logo içi desen kullanımı, algıda seçiciliği zorlaştırdığı gibi anlatılmak istenin anlatma gücünü de zayıflatır. Bu durumlar yaşandığında işletme veya herhangi bir organizasyonun marka imajıda zayıf ve istikrarsız görünecektir. Bu durum sonrasında yaşanacak bir çok başarılı sürecin önüne de büyük bir engeldir. Çünkü insan aklında verdiğiniz imaj güçlü ise, sizi hatırlayanlar daima ulaşılamaz veya üstün bir isim olarak tanımlayacaklardır. Unutmayın aklın ilk algıladığı her zaman kalıcı bir yer edinir ve daima ilk izlenim hatırlanır. Eğer işletmenin imajını yansıtan logo önceden kötü ve sonrasında iyi bir çizgiye kavuştuğu görülürse, bu insan algısında; “bu işletme kararlı bir değişikliğe gitmiş (iyi anlamda) veya vay be yeni imajları çok kaliteli” şeklinde yorumlarla yer edinir. Tabi bu yorumlar kişinin algısındaki izlenime göre değişiklik göstermektedir. Logonun kullanım amaçlarının ana öğesi, işletmeyi hatırlanabilir hale getirmek ve işletmenin vizyonundan tutun, yaptığı işlere kadar tüm çizgisini profesyonel bir şekilde yansıtmaktır. Bu profesyonel deneyim elde edildiği sürece, işletme veya organizasyon ulaşmak istediği vizyona geniş bir yol tercih etmiş olacaktır. Böylece tercih ettiği yol üzerinde yeni imajıyla daha hızlı sonuçlar alacaktır. Somut bir örnek vermek gerekirse, bir lüks aracın bir yola girdiğinde dikkat çekmesi gibi.
Logo Tasarımı sürecinde Tasarım Anlayışı ve Farklılıklar
Logo tasarımı yapan profesyoneller, eğer ki kıdemli uzmanlar ise logoyu hazırlarken birçok noktaya dikkat eder ve süreci titizlikle değerlendirirler. Genelde bir grafiker ile bir Sanat Yönetmeninin yaptığı imaj çalışmasında özellikle logo gibi bir çalışmada dağlar kadar fark vardır. Grafikerler genelde çalışmanın tasarım açısından sağlıklı çıkmasına odaklanırken, Sanat Yönetmenlerinin çoğunluğu logonun bir işletmeyi, sunduğu hizmetleri veya sattıklarıyla birlikte, misyon ve vizyonunu da dikkate alarak tasarlamaktadır. Ve öyle ki bunların tümünü tek bir görüntü üzerinde kreatif bir çizgide yansıtmaya odaklanmaktadır. Bazı grafiker arkadaşların hakkını yememek lazım. Elbet ki içlerinde vizyoner düşünen ve işin geleceğini yansıtacak şekilde işler çıkartan arkadaşlarımız da var. Onları tenzih ederim. Fakat bir logo tasarımı asla ve asla 300 TL – 500 TL veya 1000 TL gibi rakamlara yapılacak bir çalışma değildir. Bunu kesinlikle bilmenizi isterim. Çünkü bu çalışmalarda logonun oranından tutun, altın orandaki hazırlanışı ve dahası birçok detay ele alınmaktadır. Bir logonun rengi tercih edilirken, yukarıda saydıklarımını bütünü ele alınarak belirlenmektedir. Bu süreçlerin her aşaması günleri veya haftaları bulabilir. Çünkü bir işletmenin veya organizasyonun gözüdür. Göz iyi olursa ve etkileyici bakarsa, insanlarda o gözden etkilenir ve onunla iletişim kurmak isterler. Renklerin psikolojisini iyi bilen tasarımcılar bu konuda nokta atışlı sonuçlara ulaşabilmektedir. Çünkü bir renk sadece güzel göründüğü için tercih edilmez. Yine bir işletmenin amacına uygun ve amacını gerçekleştirecek bir çağrışımda bulunuyorsa ona göre tercih edilir ve logo tasarımında işletmenin çizgisi belirlenir. Bazı renkler güveni, bazı renkler samimiyeti ve bazı renklerde satışı tetikler. Pazarlama ve birçok sektör için logo tasarım sürecinde renklerinden psikolojisinden yararlanılır. Gücü temsil etmek için genelde siyah renk ve yakın renkleri tercih edilirken, güveni temsil etmek için de mavi renk ve yakın renkleri tercih edilebilmektedir. Genel itibariyle insanların renklerden etkilenmediği kanısı söylense de bu gerçek dışıdır. Kim siyah logosu olan bir hastaneye girer ki? Veya kim pembe logosu olan bir erkek takım satış mağazasına uğrar ki? İşte bu noktada renklerin insan üzerinde etkisi doğal olarak açığa çıkmaktadır. Bu durum renklerin duygusal etkilerini açıklamaktadır.
Logo Tasarımının Pazarlamada Etkisi
Bir işletme ürünlerini veya hizmetlerini pazarlarken, logosunun gücünden ciddi derecede faydalanabilir. Eğer işletmesini tanımlayan doğru bir logoya sahipse. Çünkü logoların satın almada güçlü bir duruşu vardır. Bu güçlü duruşu direkt beyaz kağıt üzerinde bakarak göremezsiniz. Fakat işletmenin vizyonuna ve çizgisine uygun reklam filmleri, afişler ve kampanyalar üzerinde işletmenin logosunu gördüğünüzde havalı görebilirsiniz. Böylece işletmenin ne kadar büyük olduğu düşüncesi algınızda canlanır ve kampanyaya ait materyalleri destekleyecek bir güç bağışlar. Somut örneklerle ifade etmek gerekirse, Apple’ın reklam filmlerine baktığınızda önce sizi reklam filmindeki konuyla etkiler ve son sahnede logosuyla “bu bize ait” veya “işte biz böyleyiz” mesajı verir. Sonuç olarak siz izlediğiniz reklam filminden etkilenir ve markanın gücünü değerlendirirsiniz. Ancak unuttuğunuz birşey var. Bu değerlendirmeyi yaparken markanın logosunu da, etkilendiğiniz içerikte görmüş oluyorsunuz. Ve bu sonuç sizin aklınızda bir köşede yer ediniyor. Daha sonrasında bir mağaza veya başka bir ortamda o markaya ait ürünle karşılaştığınızda, markanın reklam filmi veya herhangi bir kampanyası aklınıza geliyor. Bu da satın alma gücünü ortaya koyuyor. Sizde bu güçten etkilenerek satın almaya yöneliyorsunuz. İşte bir logonun kampanyalar üzerindeki duruşu ve aklınızdaki hatırlanabilir ilk neden olması. Size bu sonuçları sağlıyor.
Bir başka örnek vermek gerekirse, Adidas’ın logosunun reklam kampanyalarıyla bir bütünlük oluşturması ve onu havalı gösteren bir sembole sahip olmasıdır. Reklam filmini logo olmadan izlediğinizde, eğer ki etkileyiciyse sadece etkilenirsiniz. Fakat sonunda Adidas’ın logosunu görürseniz markanın gücüne ikna olursunuz. Eğer ilk defa gördüğünüz bir markanın reklam kampanyasından etkilenirseniz, merak edersiniz. Eğer sürekli görmeye başladığınız bir marka devamlı size kendini hatırlatırsa, üzerinizde istemsizce bir güç oluşturur. Bu sonuç ortaya çıktığında siz o markayı araştırmadan ikna olursunuz. Bu da bilinçaltına verilen telkinlerin doğurduğu bir sonuçtur. Önemli olan bir işletmenin marka olgusunu yansıtabileceği logoya ve logosunun desteklenebileceği kreatif bir kampanyaya sahip olmasıdır. Kampanya ne kadar başarılı olursa olsun logo tasarımı estetik değilse ve kampanyada bağımsız bir görünüme sahipse, izleyen insanın algısında düşük profilli görünmesi yüksektir. Bu nedenle logo pazarlama araçlarında işletmeyi anlatacak bir görünümde ve estetik bir çizgide olması gerekmektedir. Çünkü pazarlama araçlarını kuvvetlendirecek olan ana güç logonun duruşuyla ortaya çıkmaktadır. Bu sonuçlar tek pazarlama araçları ile değil, ağızdan ağıza yayılma durumunda da etkilidir. Bir kişi sizi bir başka kişiye ifade ederken muhakkak logonuzun olduğu bir materyali gösterebilir. Veya sizden elde ettiği deneyimleri bir başkasına sözlü olarak aktarabilir. Aktardığı kişi sizi merak ettiğinde ve bakmak istediğinde ilk göreceği işletmenizin logosu ve marka imajınızdır. Logo Tasarımı, markalaşma sürecinde işletmenin anası olarak bilinir. Markalaşan bir işletme artık pazara hakimdir ve pazarlama araçlarında elde ettiği performansta yüksektir.
Logo Tasarımı sonrası Kullanım Alanları
Logo tasarımı sadece işletmenin gözü olarak kalmamaktadır. İşletmenin bu gözü tüm görebileceğimiz materyallerde yer edinebilmektedir. Bu işletmenin çizgisine ait kartvizit, antetli kağıt, reklam panoları, afişler, promosyon ürünleri ve daha sayamayağımız nice uygun alanlarda yer alabilmektedir. İşletmenin gözü uygun materyallerde yer edindiği sürece, insanlarla temas alanı da fazlasıyla genişlemiş olacaktır. Bu sayede işletme ve insan arasında etkileşimin artması da söz konusudur. Bir reklam panosunda gördüğünüzde, logo uygun formatlarda yansıtılmışsa o artık sizin zihninizdedir. Daha sonra görmüş olduğunuz logoyu, afiş üzerinde gördüğünüzde hatırlama olasılığınız yüksektir. İşletmenin logosu pazarlama araçlarıyla kendini ne kadar çok sık ulaştırır ve hatırlanmak için çalışırsa, işletme o kadar hatırlanır ve insanların aklında yer edinir olur. Böylece bu durum işletmenin imajının ne kadar güçlü olduğuna dair de izlenim bırakır. Hatta öyle ki bazı markalar, sadece logosundan oluşan promosyon ürünlerini insanlara ulaştırır ve insanların kullanmasını hedefler. Böylelikle tutku markasına dönüşebilir ve insanlar tarafından sevilen bir marka haline gelebilir. Düşünsenize sırf bir logonuz iyi görünüyor ve karşı tarafın imajına uyuyor diye tişört veya şapkanızı kullanıyor? Artık bu noktada sizi benimseyen bir kitle elde etmeye başlıyorsunuz demektir. Bu da markanızı zihinlerde pazarladığınızı ve logonuzun etkisini ruhlara taşıdığınızı gösterir. İşte bu bir logonun insan zihni ve ruhu üzerindeki etkisini göstermektedir. Aşağıda farklı alanlarda kullanımını gösterdiğimiz REM Zeytin için yaptığımız çalışmanın görselleri bulunmaktadır. REM Zeytin ve birçok işletme için yaptığımız çalışmaları incelemek için https://www.brandenn.com/sahne/ bağlantısına tıklamanızı isterim.
Logo Tasarım Aşamaları Nelerdir?
Tasarlanma aşamasında, tasarlanan logo birçok süreçten geçirilmektedir. Bu öncelikle işletmenin vermiş olduğu briefe dayalı tanımlanan özelliklerini belirlemeyle başlar. İlk süreç; işletmeyi tanımlamak ve şirketin değerlerine uygun bir logo çalışması yapılacağı bilincinde olmak. İkinci süreç; işletmenin amaçlarına ve pazardaki alanına uygun doğru renkleri belirlemek ve verilmek istenen mesajı renkler üzerinde değerlendirmektir. Üçüncü süreç; işletme logosunun tasarım çalışmalarında rakiplerin izlenerek, benzersiz bir sonucun çıkması için taslakların oluşturulmasıdır. Dördüncü süreç; Bilinçaltına yerleşebilecek şekilde hatırlanabilir logo tasarımın ortaya çıkması için altın oran vb. teknik kurallarla logonun kreatif bir şekilde tasarlanmasıdır. Son süreç; tasarlanan logonun işletmeyi anlattığından emin olmak ve gerekli rötuşu yaparak çizgisinin dışa yansıdığı sonucu tamamlamaktır. Böylece bir logonun tasarımdaki aşamaları basit anlatılan süreçlerle bu şekilde izah edilebilir.
Devamını okumak için tıklayınız.
Kaynak: https://www.eroglu.co/logo-tasariminin-onemi-ve-insan-gozundeki-marka-degeri/
0 notes
erogluco · 5 years
Text
İmaj Yaratımı ve Marka İmajı nedir?
Herkese selam. İmaj Yaratımı üzerine başlık attığımda biraz düşünmüş veya bazı şeyleri anımsamış olabilirsiniz. Fakat burada farklı bir noktayı ele alacağım. Günümüzde marka olma ve markalaşma konusunda birçok teknikler mevcut ve belirli yöntemler sürekli olarak tasarlanmaktadır. Durum böyleyken kimi insanlar İmaj Tasarımcısı olarak kimileri de Image Maker ünvanını kullanmakta. Image Maker biraz süslü hali diyebiliriz. Aslında bu iki ünvanında uğraştığı tek husus var. Kişinin, Şirketin veya olayın belirli bir çizgide tasarlanan ve belirli bir konsept giydirilen imajını dışarıya başarılı şekilde göstermektir. Her uzmanın kendine ait teknikleri mevcuttur. Deneyimlenmiş bu teknikler ile başarıya ulaşmak tek gayedir. Tüm bu çalışmalardaki asıl neden, insan üzerinde istenilen doğru etkiyi oluşturabilmek ve algıları yönetebilmektir. Algıları yönetebilmektir diyorum çünkü, doğru bir imaj yansıması karşı tarafın algılarında bir iz bırakacaktır. Bu sonuç algı yönetiminin bir parçasıdır.
İmaj Yaratımında bazı farklılıklar mevcuttur. Şöyle ki; imaj yaratımı ile bir bireyin veya şirketin üzerinde oluşturulan çizgiyle algıları yönetecek bir konsept tasarlanmaktadır. Tasarlanan bu konsept ile verilmek istenen mesajlar, elde edilmiş deneyimler neticesinde yansıtılmaktadır. Tamda bu noktada bireyin veya şirketin üzerinde algıları yönlendirmek için atmosfer oluşturulur ve hedeflenen kitle bu atmosfere dahil edilir. Örneğin; bir birey Ekonomi alanında oldukça tecrübe sahibi ve bilgi birikim bilinci yüksek diyelim. Bu birey hedeflediği kitleye alanında edindiği tecrübelerini yansıtmak istiyor. İşte bunun gerçekleşebilmesi için o bireye ait farklılığını yansıtabileceği ve farklılığıyla farkındalık oluşturabileceği konseptlerin belirlenmesi gerekir. Oluşturulan bu konseptler; giyimden, ses tonuna, kullandığı kelimelerin vurgulayıcı noktalarına kadar dikkatle ele alınır. Ayrıca bireyin bir renk skalası ve benimsediği felsefi yaklaşımda buna dahildir. Bununla da kalmayıp sosyal ağlar üzerinde ki iletişim dili, sunum dili ve beden dili gibi 3 ana dili’de ana rolü üstlenmektedir. Kendinde belirlediği karaktere yerleştirilmesi takdirinde bireyin imajı başarıyla sonuçlandırılmış olur.
İmaj, insanların zihninde kalıcıdır.
Şirket veya organize edilen bir etkinlik için örnek vermek gerekirse; şirketin misyon ve vizyonu belirlenmelidir. Belirlenen misyon ve vizyon doğrultusunda marka kültürünün oluşturulması veya varsa marka kültürünü etkileyici kılacak atmosferin oluşturulması da bu konunun ana başlıkları arasındadır. İmaj Yaratımında şirket veya olayı ele alırken marka davranışı ve marka karakteri de titizlikle değerlendirilen başlıklar arasındadır. Muhakkak şirket veya olayın yansıtmak istediği konuya ait bir teması olmalıdır.  Bu temayı insanların psikolojisine uygun değerlendirmeli ve insanların algısında bırakacağı izler üzerinde ölçüm ve analiz çalışmaları da yapılmalıdır.
Hedef kitleye ne tür bir etki verilmek isteniyor?
Oluşturulan tema tasarlanan atmosferi destekliyor mu?
Oluşturulan atmosfere dahil olan insanlar ne konuşuyor ve ortam hakkında ne tür bilgiler ediniyor?
Bu soruları da değerlendirmeye alarak, İmaj Yaratımında eksiksiz ve risksiz bir yönetim yapmak gerekiyor. Absürt düşüncelerimiz olabilir. Bunlardan biride şirket veya olayın temasına, atmosferine ve kültürüne uygun bir müzik teması dahi imaj yaratımı başlığından en önemli nedenlerden biridir. Çünkü insanın duyu organı, algıları yönetmede en etkili araçlardan biridir. Bu sonuç, tema ve atmosferi desteklemektedir. Şimdi bu başlıklara ait örnekleri inceleyelim.
Fanboyları olan bir marka: Apple
Bildiğimiz üzere Apple dünyanın en etkili markalarından biridir ve bahsettiğim konuya ait iyi bir örnektir. Örneğin; Apple kendi ismiyle bir imaja sahipken, ürünleri üzerinde tasarladığı algıyla da etkin bir alt imaja sahiptir. Apple ismi bulunma aşamasında Steve Jobs telefon rehberinden faydalanmış ve Atari’den önce geldiği kanaatiyle şirketine bu ismi vermiştir. Apple’ın logosuna baktığımda ısırılmış bir elma görüyorum. Durum böyleyken bana göre Apple tüm insanların elmayı ısırmasını istercesine bir algı tasarlamış olabilir. İyi bir elmayı kim sevmez ki? 🙂 Apple ismi bir ana marka. Ancak bir detay var ki bu basitliğin en temel gücünü ortaya çıkarıyor. iPhone veya MacBook vb. Diğer ürünleriyle de ayrı bir marka gücüne sahip.
Şöyle düşünün kim UC/LD390 bilgisayarım var der ki? Ama Macbook sahipleri, Macbook’u rahatlıkla hatırlayabiliyor ve diyaloglarında kullanabiliyor. Aynısı iPhone veya iPad içinde geçerli. Ürün ismi benzersiz, akılda kalıcı ve basit olduğu sürece alt marka oluşturur ve ürününüzün satışlarının etkili olmasıyla, ana markanızın değerini güçlendirecek güçlü bir alt marka doğurursunuz. Bu olguya baktığımızda hem şirket adıyla hem ürün adlarıyla imaj yaratımı tekniklerinin kullanımı söz konusudur. Nasıl mı? Tema dediğim kritere gelelim. Ürünlerin kablolarına bakın. Hepsi beyaz. Tüm dünyada mağazalarının aynı mimariye ve düzene sahip olması. Işık renklerinden, boydan boya cam kullanmalarına kadar bu detaylar temaya aittir. Bu noktada Apple markasının imajındaki güçlü duruşu görüldüğü gibi insanların zihnine yansıttığı ve kabul ettirdiği imaj algısı da ortaya çıkmaktadır. Marka imajının en güçlü teknikleri imaj yaratımında saklı.
İyi bir çalışan ortamı: Starbucks
İmaj Yaratımına ait örneği tek Apple ile sınırlandıramayız. Mesela Starbucks’ın da kendine özgü imajında insanlar sadece kahve içmek için Starbucks’ı ziyaret etmiyorlar. Çoğu insan Starbucks’da kahvelerini alır ve Starbucks’ın marka imajına uygun düzende bir yere oturur ve işlerini devam ettirmeye bakarlar. Tek bununla da kalmaz insanlar birbiriyle tanışır ve yeni bir yolculuk başlatırlar. Starbucks’ın marka imajı için tasarladığı özgün bir atmosferdir. Atmosfer tam olarak böyle bişey. İşte çoğumuz bu ayrıntıların farkında bile olamayabiliyoruz. Bu ayrıntılar Starbucks’ı daha etkin hale getirdiği gibi imajını da sürekli olarak güçlendirmektedir.
İmaj Yaratımı nedir? Marka Tasarımı ile aynı mı?
İmaj Yaratımı; bir bireyin, şirketin veya olayın algısal, görsel ve dijital teknikler çerçevesinde belirlenen konseptler ile kimliğinin dışa yansıtılmasıdır. Doğrudan hedeflenen kitleye tasarlanan imajın yansıtılması ve istenilen sonucun algıda tamamlanması sürecidir. Bu sayede birey, şirket veya organizasyon, hedeflediği kitleye belirlediği konseptler üzerinden imajını gösterecektir. İmaj Yaratımı, tanınmanın veya güçlü bir profil oluşturmanın en etkin aracıdır. Bu marka olma ve markalaşma sürecininde vazgeçilmezidir. Ancak bu durumu bir birey veya şirket ile sınırlandıramayız. Bir olayın veya bir ürünün imajı dahi algıda bir gerçek oluşturur. Reklam veya satış üzerine oluşturulan kampanya ve stratejilerin dahi imajı söz konusudur. Kampanya ve stratejiler markalaşma sürecine etki gösterdiği gibi, imaj yaratımıyla da algıyı ikna etmektedir.
İmaj Yaratımı Teknikleri nelerdir?
Birçok yaratıcı teknik mevcuttur. Fakat belirlenmiş bu tekniklerin hepsi bireysel çalışma veya her şirket için kullanılmamaktadır. Yalnızca bireyin veya şirketin ihtiyacına uygun biçimde kullanılmaktadır. Bu noktada gelecek olan brief, geliştirilecek olan tekniklerde önemlidir. Sağlıklı bir brief sayesinde geliştirilecek olan tekniklerle imaj yaratımı süreci başlamaktadır. Bahsedilen tekniklerden en önemlisi karşı tarafı iyi analiz etmek ve vermek istediği algıyı iyi yakalamaktır.
Devamını okumak için tıklayınız.
Kaynak: https://www.eroglu.co/imaj-yaratimi-ve-marka-imaji-nedir/
0 notes
erogluco · 7 years
Text
Sevginin Değerli Işığı Üzerine
Tumblr media
Sevginizin Işığıyla Kelebekleri Özgür Bırakın…
Kalbinizde muhteşem bir gerçeğiniz var. Demek istediğim o ki, sevginizin ışığı sizin en değerli gerçeğinizdir. Söze bu şekilde başlıyor ve devamını getiriyorum. Çoğu insan sevgisini çıkaramadığında değerli olan ışığını da yakalayamıyor. Şunu sormak istiyorum. Sevginizi ortaya çıkarmanıza engel olan nedir? Işığı görmenize engel olan? Ben kalbinizde ki sevginin sizi ışığa davet etmesinden bahsediyorum. Bu durumun bir derinlik olduğunu ve derinlerde en güzel gerçeklerinize kavuşmanızdan bahsediyorum. Şimdi o derinliğe doğru yolculuğa çıkalım. Sevgimizin değerli gerçeği ışığa yaklaşalım. Sözüm o ki, iki insanın birbirine olan sevgisini ele alacağım ve yazımı bu şekilde tamamlayacağım.
Sevginizi görmenin ve göstermenin en temel tarifi sevdiğiniz kalbe seslenmekle ortaya çıkar. Sevginizin ışığını yakaladığınızda, sevdiğiniz kalbe yansırsınız. Bu sayede ışığınızda varolan ihtişamı aydınlatırsınız. Sevginizi açığa çıkarmak için yapmanız gereken temel davranış, kalbinizdeki tüm paslanmış duvarları yıkmak olsun. Kalbinizde ki duvarları yıktığınızda, kalbinizde varolan ışık gözünüze yansıyacaktır. Bir dilek dilercesine, sevginizi gösterdiğiniz kalbe cennet yaratacağınızı ve gökyüzünün de özgürlüğe adanacağını söyleyin. Öyle ki; yarattığınız gökyüzünün özgür olması, kalbinizin ışığıyla gerçekleşecektir. Yarattığınız cennetin tüm diyarlarına sevginizle seslenmeye devam edin. Işığınız, yarattığınız cennette kuşlara baksın ve ardında cilvelere neden olsun. Sevginizin ışığı, sevgi duyduğunuz kalbin tüm diyarlarına ulaşsın. Kalbiniz bir yıldız olmaktan çok, bir ihtişama dönüşsün.
Sevgi ışığınızı yansıttığınız sürece, sevginizle beslediğiniz kalbin bilincinin daha da olgunlaştığını ve sizi çiçeklerle süslediğini göreceksiniz. Sevginizle aydınlattığınız cennetin kuşları sizin için cıvıldayacak ve daima sizinle konuşacaktır. Işığınızı yansıttığınız kalbin aydınlandığını gördüğünüzde, sevgi beslediğiniz kalbin sizin ışığınıza ait olduğunu hatırlayın. Sevginizin temelinde herşeyin ortak yaratıldığını keşfedin. Öyle ki; ortak ahlâk yaratılmasını isteyin. Bu sayede problem görünenlerin ışığınızda sevginize dokunmadığına şahit olun. Problem görünenlerin ortak ahlâk temelinizde eridiğini izleyin. Bilinçlenme olgusunun daima sevginizin üzerinde gelişmesiyle, dışarıda ki nedenlerden uzaklaştığınıza tanık olun.
Işığınızla aydınlattığınızda, cennetinizdeki açan çiçekleri görün…
Ben kalbinizdeki varolan ışıktan bahsediyorum. Öyle ki; ışığınızla cennetinizi her aydınlattığınızda, açan çiçeklerin olgunlaştığını sevdiğiniz kalbin size dile getirdiğini keşfedin. İşte kalpleriniz bir olduğunda, kendi ışıklarınız da birleşecektir. Sanıyor musunuz ki, bir kalp ışığını yansıttığında, diğer kalbin ışığı saklı kalır? Yıkılan duvarların arasından çıkan ışığınız, eğer sevdiğiniz kalbin duvarları varsa parçalar. Sonrasında sevdiğiniz kalbin ışığı da size yansımaya başlar. Işıklar bir araya geldiğinde büyük bir ihtişam varolur. Ne mi olur? Ortak ahlâk temeli güçlü durur. Ortak bilinçlenme olgusu gelişir. Ortak bir dil olur. Kalpler daima güçlü olduğunda, cennet ihtişamlı olur. Saygının yıpranmadığı ve daha da nezakete davet edildiği bir gerçek varolur. Kısaca temel olan sevgiyle dış dünyanın nedenlerinden, insanların kurgularından uzak bambaşka bir gezegen varolur. İşte o gezegenin adı Sevgi’nin Değerli Işığı olur.
Sevgimin ışığıyla varoluyorum ben. Işığında aydınlanıyorum. Sevgi duyduğum kalbe yansıyorum aydınlığımda. Parçalıyorum tüm duvarları. Işığın gerçeğiyle yok ediyorum tüm karanlıkları. Sevgimin gücüyle, sevgimi haykırdığım kalple bir başka oluyorum cennetimde. Onunla kelebekleri izliyorum. Bir felsefe yaratıyorum. Çılgınlığa vurmuş sevgimin ormanlara dağılan sesini dinliyorum. Gözlerinden ilham alıyor ve hikayeler yazıyorum. Yazdığım hikayeleri sevgimle yaşıyorum. Ara sıra delirtiyor kıskançlığa vuruyorum. Kıskançlığın ardında gelen tutkuyla birleşiyorum. Tutkumu ışığımla yansıtıyor ve ışığındaki tutkuyla çılgın oluyorum.
Dış dünyayı, iç dünyanıza tercih etmeyin…
İnsanların söylemlerinden, oluşturduğu yaşama biçimlerinden uzak olduğunuzda, kalbinizdeki sevgiyi görebilme fırsatı yakalarsınız. Bu fırsatı yakaladığınızda, ışığınızla kalbinizdeki tüm duvarları parçalarsınız. Günümüzde çoğu insan popüler kültür akımına kapılmış durumda. Sıradan sevgi anlayışı ile birbirlerini idare etme yoluna başvurmuşlar ve bu yolda daim olmuşlar. Sevginin ihtişamını unutmuş ve sevginin getirdiği değerlilikten de uzak kalmışlar. Popüler kültürün etkisiyle hayata biçilmiş roller üzerinde sevgilerini yaşamaya adapte olmuşlar. İnsan insana ses olsun mantığında uzlaşmışlar. Kısacası bu durumlar insanların sevgisini paslandırmış, köreltmiş ve hayatlarında ki renkleri de soldurmuştur. Yineliyorum. İnsanların düşünce ve eylemlerinden uzak olup sevginizi yansıttığınız kalbe sığınırsanız, kendi cennetinizi ilan ettiğinizde başkalarını hayran bırakırsınız. Hiçbirşeye ihtiyaç duymadığınız gibi, gereksiz nedenlerin içinde de olmazsınız. Kalbiniz ve ardında varolan ışık, sevgi duyduğunuz kalpte temelleri var eder. Ahlâk temelinizi ve Aidiyet gerçeğinizi. Kısaca baştan sona yaşama biçiminizi. Sadece Sevginin Değerli Işığı Üzerinizde olduğu sürece.
“Aydınlanıyorum sevgi dolu kalbinde. Işığımın gücünü keşfediyorum cennetinde. Bir ayrı olgunlaşıyorum seninle. Bambaşka gülüyorum gökyüzüne…” - Erdogan Eroglu
Kaynak: http://eroglu.co/sevginin-degerli-isigi-uzerine/
0 notes
erogluco · 7 years
Text
Ahlaksız Şımarıklar Kraliyeti
Tumblr media
İşte Giriş…
Başlığın ne kadar enteresan durduğunun farkındayım. Ancak son yıllarda duygular ve ilişkiler üzerine yaşadığımız durum bundan ibaret. Ahlaksızlığın olduğu yerlerde şımarıkların kraliyet düşkünlüğü. Uzun zamandan beri vardı ve fakat hiç bu kadar ileri gitmemişti. Hala anlayamadınız değil mi? Tamam şimdi konuya girelim. AŞK denilen insan saçmalığından bahsediyorum. İnsanların kendi haz ve cinsel arzularını ansızın ortaya çıkardığı, anlık hormonel dürtüler sonucu hareket ettiği ve masumane göstermek için bu terime yüklediği konudan bahsediyorum. Bu ne kadar değerli görünebilir ki? Belki bana kızıyorsunuz bunu dediğim için. Fakat AŞK, insanların kendi duygularına biçimlendirdiği rollerin gerçeğinden başka birşey olmadı. Duygularının arkasına sakladıkları gerçekleri taşıyan ve o gerçekleri bir iğne ile karşı tarafa enjekte etmeye çalışanların gerçeği. Herkesin kendi AŞK dünyasında kendine göre biçimlediği roller var. Bahsettiğim roller, karşı tarafa samimi görünme ve etkileyici olma arzusunda yanan roller. Aslında her biri şımarık tutumların gerçeği. Demek istediğim, insanlar duygularını ve ruhlarını belirli roller üzerinde biçimliyorlar. Biçimledikleri şekillenmiş nedenler üzerinde belli bir süre kendilerini aldatıyorlar.
Şimdi daha pratikte ele alalım. Kimileri ilk görüşte aşk diye söyler, kimileri ise cinsel dürtülerin tetiklenmesi ve bilinçaltında cinsel arzulama isteğinin şiddetlenmesiyle hoşlantı nedenli kendine biçtiği roller üzerine aşk tanımlaması yapar. Tabii cinsel dürtü veya hormonel hareketliliği asla görmez. Fakat bilinçaltı bu gerçeği yansıtır. Her iki tarafta nasıl giyinsemde karşı tarafı etkilesem veya nasıl davransamda karşı tarafı kendime bağlasam gibi biçilmiş roller üzerine hareket eder. İşte bu durumlar ve davranışlar AŞK denilen saçmalığın getirileridir. Ne kadar gerçekçi bir ilişki yaşanabilir ki böylesi bir atmosferde? Ne kadar açık iletişim sağlayabilir insan? Ne kadar doğal davranabilir? Ve ne kadar kendi gerçeğini gösterebilir? Cevap ise fazlasıyla nötr. Kişi kendi duygularının arkasında biçimlediği rollerde gerçekçi olamaz. Dolayısıyla bu soruları da yanıtlayamaz. Duygularıyla yanıtlamaya kalkarsa da ifşa olur.
Son zamanlarda insanları izliyorum. Bu aralar trend olan bazı nedenlerimiz var. İlişkisi olmayanların genel anlamda kabul görmüş tipik hareketlerini gördükçe bir kraliyete sahip olduklarını düşünmüyor değilim. Mesela erkeklerin bir çoğu kendine kaftan biçmiş rollere sahip. Ama rollerin hepsi aynı, sadece sergilenme boyutları farklı. Kimi erkekler bulunduğu alanda hedeflediği kıza karşı gösteriş yapmak ve etkileyici olabilmek için araba anahtarı, cüzdan ve yetmiyorsa etkileyicinin arttırılması adına banka defteri dahi sergileyebiliyorlar. Bu saydıklarım gündemde görünenler, gidilen mekan veya yer gibi nedenlerde bunun içine girebiliyor. Bu kişisel güç gösterisi ise herşeyi elde ederim düşüncesinin komikliğinden başka birşey değil. Nedenini söylemeyeceğim. E siz biliyorsunuz güzel insanlar. Sonra bu davranışların içinde olan erkek kraliyetini karşı tarafa resimlemiş oluyor. En bomba tarafı ise yine etki edebilmek için ağzından çıkan kelimeleri, etki sanatına uyumlu bir şekilde karşı tarafın ilgisini çekebilecek nitelikte seçmesi. Üstün görünmeleri ve ulaşılamaz bir karakter algısı oluşturmaları gibi sıralanabilir. Kişinin birde tabakadan gelen maddi zenginliği varsa, bu kadar tavırın içerisinde onun duygularını pek temiz görmemek lazım. Böyle diyorum çünkü ukala tavırlarla karşılaşmanız da an meselesi. Hal böyle olunca bahsettiğim kaftan biçilmiş roller açıkça görünüyor. Bazıları var ki sosyal ağlarda Las Vegas hayatı özentisiyle kendilerini gösteriyor ve kendilerince bir krallık oluşturduklarını ifade ederek, kendilerine kalite biçiyorlar. Eh biz buna şımarık tavırlar diyoruz. Sonuç olarak kraliyetini sergileyen kişi, duygularına biçtiği kaftan rolleri hakkıyla sergilemeli. Bazıları olduğundan farklı yorumlarda bulunarak, karşısında bulunan kişinin iyi veya kötü olduğunu bilmeksizin, ne elde etsem kardır mantığında düşünerek hareket etmesi ise onurun çürümüş kokusunu ortaya koyuyor. Bütünlüğünü ele aldığımızda bana göre büyük bir ahlaksızlık var ortada. Karşı tarafın duygularına edilen hakaretleri geçtim, kişinin kendine yaptığı aldatmacanın boyutu bambaşka küstah. E tabi bu durumları güzelce karşılayan kişinin kalitesini de görmüyor değiliz. Bir taraf kraliyetini sergilerken, diğer tarafın o kraliyeti usulca karşılaması, hem duygularını satması ve hem de kendini açık arttırma pazarına bırakması gibi iğrenç bir durumdur. Söz konusu her iki kişi de kendilerini pazara çıkarmışlardır. Bu pazar Ahlaksızlar Pazarıdır. Kalite kolay değildir. Hele ki söz konusu duygular bir ruhu temsil ediyorsa, işte bu kutsaldır.
Eh kızlara da değinmeden olmazdı. Bu sefer yazımda samimi bir dil kullanmak istedim özür dilerim. Her neyse kızların kendine biçtikleri roller daha şahane. En çok AŞK’ı yaşamak isteyenler onlar olunca. Bakın tüm kızları ele almıyorum. Bir çoğunun biçimlenmiş rollerde yakınmalarını ele alarak söylüyorum. Yakınmanın olduğu gerçeğe bakar mısınız? Yukarıda bahsettiğim nedenlere bir yakınma var. Fakat birçoğunun bilinçaltına saklanmış bu gerçekleri, kendileri dahi göremiyorlar. Şimdilerde kızlar AŞK tanımını daha modern bir hale getirdiler. Eskiden de moderndi, fakat bu kadar modernleşmeyi tahmin edemezdik sanırım. Etmemize de gerek kalmadı. Sosyal ağlar üzerinden AŞK arayışı nedir yahu?! Bazıları var kendilerini instagram’da göstermek ve söz konusu hedef kitleyi etkileyebilmek için türlü türlü tavırlara girmesi fazlasıyla komik duruyor. Lüks mekanlarda şekilden şekile fotoğraf paylaşmalar ve altına inci tanesi sözler yerleştirmeler. Şekli vukuatı hala çözülemeyen bumerang etkisi sempati kazanma nedenli tekrarlayan videolar. Ve bu tarz paylaşımların altına dahi inci tanesi sözlerin gelmesi. İnsan düşünmüyor değil. Tabii anlamaya çalışan insan. Bakın bunları söylüyorum fakat aşırı popülarite hayat yaşayan veya kendini böyle gösteren (ki kendini aptal yerine koyuyor) kişilerden bahsediyorum. Bu tarz insanların AŞK denilen sözde duygu ürününü sergiledikleri tavırlarla sosyal ağlardan yakalaması? En büyük girişim burada başlıyor. Hadi açık olalım birbirimize karşı. Kız kendini Victoria’s kalitesinde gösteriyor ve hedefte de yukarıda bahsettiğim seçenekli erkeği bulmak veya o erkeğin bulmasını sağlamak için mücadele ediyor. Sonra bir iletişim kuruluyor. İletişimin kurulma nedenlerine tekrar değinmek istemiyorum. Bahsi geçen nedenlerle kuruluyor. Ve sonra ah AŞIK oldum. Ah işte biz birlikteyiz. Kraliyet ve kraliyetin içinde olmak isteyenlerin buluşmasıdır bu. Dikkatli izleyin bu insanları. Söz konusu birlikteliği başlattıklarında artık kraliyet sahibi ve içinde olmak isteyen kişi birleşiyor ve etkin bir kültür sergiliyorlar sosyal mecralarda. Söz konusu aşklarını ihtişamla sergiliyorlar vatana millete karşı. Devlet gibiler ya, o yüzden böyle bir mizaç yapıyorum. Çok ilginçtir ki fazla sürmüyor ve belli bir zamandan sonra anlaşmazlığa varmış toprak bütünlüğü gibi ayrılıyorlar. Ayrılma nedenlerine geldiğinizde ise aşırı saçma. Yahu bi durun mantıklı bir sebeple gelin kabul edelim. Gerçi haklılar. AŞK denilen tabakanın içinde ayrılmakta vardır. Her iki tarafta geçen süre zarfı içerisinde işini gördü ve ayrılığın bir sebebi olması lazımdı, ayrıldınız. Bu kadar. İş tamam işlem tamam. Hadi bu durumu özetleyelim.
AŞK şekillendi ve duygularınızı da şekillendirdi…
Bu saydığım nedenler şu anda fazlasıyla bilinenler. Gerçekten bu durumdan masum olan kalplerde ciddi bir şekilde etkileniyor. Düşünün ki duyguları saf olan bir kişi sevmek istiyor ve duygularına roller biçen kişinin hapishanesine düşüyor ve hapishaneye düşen kişi savunmasız bir şekilde kendi duygularının acısının şiddetiyle çalkalanıyor. Roller biçen şahsiyete elbette birşey olmuyor. Çünkü duygularında yaşamaktan vazgeçmiş ve sadece kendi fayda çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi kendi ruhuna adapte etmiş. Bu tarz kişiler kendilerini elbet belli eder. Saf duygulara sahip kişilere sesleniyorum, iyi izleyin. Çok iyi izleyin ve gözler ile sözlere dikkat edin. Her espri komik değildir. Bir başka neden ise ilişkisi olanların AŞK kuramında sürdürebilir nedenlere sahip olması. Trend getirilerin ve trend düşüncelerin içinde hapsolmaları. Bu nedenlerle ilişkilerinde sürekli çıtırdılara yer vermeleri. Anlamsız kıskançlıkların anlamsız olduğunu bildikleri halde, kendi duygularını kendilerinin tokatlamaları. Sevmeyi kendi özgünlüğünden öte, bilinen özgünlüklerden almaları. İşte bu tutumlar, AŞK saçmalığına biçilmiş kader durumlardan başka birşey değildir. Anlamak ve anlamaya çalışmak yerine, diğer ilişkileri izleyerek veya ilişki ütopyalarına göz gezdirerek, kendi ilişkilerine rol biçmeleri ironi bir durumdan başka birşey değildir. Özgür olamamışlardır orada.
Şu zaman diliminde çok kötüye gidiyor duygularımız. Kendimizi olmadığımız gibi göstererek, belli roller biçiyoruz duygularımıza. Olmadığımız gibi görünüyor ve etkilemek istiyoruz etrafımızdakileri. Bir kukla gibi hareket ediyoruz ve bir kukla istiyoruz çıkarlarımızı karşılayacak. Kaybediyoruz duygularımızı gittikçe. Uzaklaşıyoruz ışıktan. Belli nedenler arıyoruz yüreğimize karşı. Küfrediyoruz bulduğumuz nedenlerde Sevgimize. Ahlak yoksunu oluyoruz gerçeğimize karşı. Duygularımıza biçtiğimiz rollerle süslenmiş bir gerçeği kabul ediyoruz. Yok oluyoruz her daim o gerçeğin içinde. Acılarımızı kat kat arttırıyoruz. Beceremiyoruz saf olmayı. Doğal durmayı. Doğru bakmayı. Özgür ve özgün olmayı. Sevgimize yaklaşmıyoruz. Işığa ulaşmak için mücadele etmiyoruz. Kabul ediyoruz sistemin yarattığı AŞK saçmalığını. Ruhumuzda bir kraliyet yaratıyoruz. Roller biçiyoruz duygularımıza karşı. Ahlaksız oluyor duygularımız. Şımarık bir tavır alıyor biçtiğimiz o roller. Özgür olamıyoruz. Özgün olamıyoruz. Uzaklaşamıyoruz hapishaneden. Haykıramıyor ve yaşayamıyoruz Sevgiyi. Bırakın açık popüler kültürün getirdiklerini. Kaybedin onları çöplüğün içinde. Uzaklaşın kokulardan. Işığa koşun. Koşun ışığa ve kalbinizin şiddetli atmasına tanık olun Sevgiye karşı. Gelin özgürce bize gülebilen, saflığını gösterebilen ve doğal olabilen gerçeğe karşı koşalım. Sevgiyi yaşayan ve yaşatmak isteyene yaklaşalım. Duygularında sadeliği benimseyene karşı sarılalım. Yapalım ki hatırlayalım kalbimizi. Hatırlayalım Sevgimizi. Hatırlayalım Onurumuzu.
Özür Dilerim!
Eğer yazdıklarıma karşı alınan olduysa özür dilerim. Gerçekleri konuşmalıydım. Tek bir örnek ile ele aldım. Anlatmak istediğim çok şey vardı. Daha fazlasını yazmak mide bulandırırdı. Alınan insanlara şunu demek isterim ki, son yazdığım paragrafı tekrar tekrar okuyun. O zaman bir aydınlanmaya tanık olacaksınız. Eğer teşekkür etmek isterseniz Güneş’e selam verin!
“Bırakın aldatılmışlığın gözünüzde bıraktığı etkiyi, uzaklaşın hapishanelerin gardiyanlarından. Korkmayın özgün olmaktan. Eğer trend olma çabalarından uzak durursanız, günün birinde güneşin yüzünüze gülümsediğini göreceksiniz.” - Erdogan Eroglu
1 note · View note
erogluco · 8 years
Text
Satın Alınamayan Mutluluk
Mutlu olmak için komplike değil, basit düşünün...
Mutlu olmak. Her birimizin gerçekten istediği tam olarak bu. Tüm duygularımızda kendimizi iyi hissetmek adına mutlu olmak. Gerçekten bu durumu başarabiliyor muyuz? Yolda eğer bir gün çok mutlu birine rastlarsanız ona mutluluğun nasıl birşey olduğunu sorun. Cevabı bende merak ediyorum. Ben böyle bir soruda aldığım cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum. Benim sorum biraz daha sert olmuştu. Mutlu olduğunu gördüğüm kişiye bu mutluluğun para ile gelebileceği düşüncesiyle sorumu yönelttim.
Çok paran olsa ne yapardın?
İnsanlar maddiyat ile gelen zenginliğin mutluluğu arttırdığına inanırlar. ”Para mutluluk sunmuyor” diyenlerin bilinçaltında da bu düşünce yatar. Yalnızca gerçek mutluluğu önemseyen kişi basit davranışlarda mutluluğu yakalayarak, mutluluğun anahtarlarını elinde tutabilir.
Bu soru üzerine aldığım cevap ufak bir gülümseme ile başladı. Sadece şunu diyordum kesin sakin bir cevap ile karşılaşacağım. Ancak verilen cevap benim için derindi. İşte ”aynı yıldızların ruhuyuz.” diyen o güzel insandan güzel cevap;
– Ben insanları mutlu etmek için buradayım. Sana bir yönlendirme de bulunamam ancak iyi tavsiyeler de bulunabilirim. Okuyan çocuklara kalem al. Ben aldım. Kaleme bakarlar. Sağını solunu incelerler. Sonra sana bakarlar. Ve tekrar kaleme bakarlar. Gülümserler. Çocuklara çikolata al. Avucunda sıkıca tutarlar. Çikolataya bakıp sonra sana bakarlar ve yine gülümserler. Çocuklara şeker al. Şekeri açmak için uğraşırlar. Zafer onlarla olduğunda yani şekeri açtıklarında, hemen tadmak isterler. Ve o an sana bakıp yine gülümseyişlerini görebilirsin. Para benim param değil. Ama mutluluk hepimizin. Gülmek her birimizin.
Aslında bu cevap bana güzel tecrübelerin bir deneyimi olduğunu gösterdi. Bu söylenenleri dikkate aldım ve kendimce birkaç basit mutluluk formülü uyguladım. Örneğin: ”Birkaç küçük çocuğa kek, çikolata ve oyuncak aldım. 2-3 çocuğa verdim ve şaşkınlıkları ile gülümsemelerini gördüm. Bu durum sizde tarif edilemez bir mutluluk hissi oluşturuyor.” Bu yukarıda geçen sadece ufak bir örnek. Yani basit olmanın da örneği denilebilir. Birileri kalpten gülümsediği zaman bu enerji sizin ruhunuza yansıyor ve sevgi ile doluyorsunuz. Aslında enerjiyi sevgiden alıyorsunuz. Ve sonra dünya’da komplike haline gelmiş mutluluk sorunlarının gerçekten anlamsız olduğunu düşünüyorsunuz. Mutlu olmak aslında oldukça basit. Yeter ki doğru enerjiyi yakalamak için doğru düşünceleri değerlendirelim.
Ve yine bu basit mutluluğu ifade eden güzel insandan değerli bir yorum;
– Aslında biz hazırcı yaklaşmayı seviyoruz. Çalıştığımız zaman bile bu kendimiz için geçerli oluyor. Çok paranız olabilir ve bu size kaşiflik sunmuyorsa orada gerçek mutluluk anahtarları yok olmuştur.
İşte size satın alınamayan mutluluğun ufak tarifi. Basit bir iyilik davranışıyla, büyük mutlulukların sahibi olabilirsiniz. Çünkü ruh doğru mutluluk anlayışı ile doğru enerjiyi alacağından, yaşamınızdaki birçok olaylarda da mutlu olma nedenleriniz daha da artacaktır.
Takip edin: Facebook - Twitter - Instagram - Linkedin
Kaynak: http://eroglu.co/satin-alinamayan-mutluluk/
0 notes
erogluco · 8 years
Text
İki Oyuncu ve Bir Ruh Üzerine
Ya günlük olursun ya da günlüğün içinde kaybolan bir anahtar...
Hayatınızda birçok insan ile karşılaşır ve tanışırsınız. Ancak karşılaştığınız insanların ne kadar samimi oldukları ve doğal durdukları hakkında tek fikriniz dahi olmayabilir. Karşınızdaki insanı çözmek istediğinizde kafanızda sayısız soru işaretleri oluşabilir. Peki nasıl olur da bir insanı son anda tanırsınız? Tanıdığınızda şaşırırsınız? Sebepler tam anlamıyla gözünüzün önündeyken nasıl olur da görmezden gelirsiniz? Karşınızdaki insan gerçekten sizin samimiyetinize mi saygı gösteriyor ya da sizden faydalanacağı sebepler adına mı saygısını koruyor? Pim nerede çekiliyor ve bomba nerede patlıyor? Kısaca Ayna nerede parçalanıyor? Şimdi bu soruları cevaplayalım.
İnsanın tek bir ruhu vardır. Ancak o ruh iki farklı kimliğe bürünme olasılığı taşır. Bu korkutucu bir durumdur. Eğer karşınızda böyle bir insan varsa korkmalısınız. Kendiniz için değil, bahsi geçenin saçma davranışlarıyla kaybedeceğiniz vakit için korkmalısınız.
Bir insanı son anda tanıdığınızda?
Bağlantıda olduğunuz ve diyaloğunuzu devam ettirdiğiniz insan ile birçok anıya sahip olabilirsiniz. Herşey iyi hoş devam ederken bir anda sizi kötü hissettirecek davranışıyla karşılaşırsınız, ancak o insan birşey olmamış gibi davranmaya devam eder. İşte bu dakikadan sonra siz karşınızdaki insanın farklı bir kimliğe büründüğünü anlamalısınız. Karşınızda çift rol oynayan bir ruh var. Bahsi geçen ruh, yüzünüze bakarak birşeyler söylerken yavaşça ve gülümseyerek söyler. Gözünüze bakarken gözlerini sağa sola kaçırarak ifade eder. Bu taktik sizin algınızı dağıtmak için sözde en iyi yöntem olarak bilinir.
Sebep olanlar tam anlamıyla gözünüzün önündeyken nasıl olur da görmezden gelirsiniz?
Öncelikle çift rol yapan ruhun iyimser ve sizi iyi hissettirecek tutumlarına aldanırsınız. Bu tutumları sergilerken konuyu geçiştirme mantığıyla sağladığı gülümsemelerine dikkat edin. Sizin için önemli konuda, bir anda gülümseyerek konuyu dağıtmak ister ve sizin zihninizdeki konuya olan odağı dağıtır. Konu sizin için önemlidir. Muhtemel sizin karşı taraftan beklenti içinde olduğunuz bir olay ile ilgilidir. Ancak karşınızda yer alan ruh, konuyu dolaylı anlatımları ile ele alır ve zihninizi boğar. Son kozu olarak gülümseme taktiğini değerlendirir ve başardığı an, zihninizdeki konu önemini kaybeder.
Karşınızdaki insan gerçekten samimiyetinize mi saygı gösteriyor yoksa sizden faydalanacağı sebepler adına mı saygısını koruyor?
İşte önemli olan kısım. Sizin samimiyetinize mi saygı gösteriyor yoksa sizden alacakları adına mı saygı sunuyor? Bunu anlamak için doğal olmanız yeterli. Size beklentileri konusunda dolaylı yollardan sorular sorar. Cevaplarınız olumsuz ise karşınızdakinin gözlerini ve mimiklerini izleyin. Eğer söylemlerinde içe kapanış yani umut kesme gibi bir tutum varsa, sizden beklentileri konusunda üzüntüye uğramıştır. Bu bir yandan size karşı samimiyetinde ki saygısını, beklentileri doğrultusunda ortaya koyduğunu gösterir. Sizinle vakit geçirmesinin tek sebebi de beklentilerini karşılayacağına dair güven duymasıdır.
Pim nerede çekiliyor? Bomba nerede patlıyor?
Sizden beklentileri varsa ve siz beklentilerini sunamadıysanız sizin için pim çekilmiştir. Ve duygusal anlamda bir bağ oluşmuşsa, o zaman size karşı tavırlarındaki soğukluk pim’i çektiğini açıkca ifade etmektedir. Davranışlarındaki tutum soğuk bir havaya girdiyse, geçmiş olsun bomba patlamıştır. Buz dağı alev almıştır. Vaktiniz çalınmış ve size karşı çift rol sergilenmiştir. Öncesinde sizin istediğiniz kimliğe yakın bir oyunculuk sergilemiştir. Sonrasında ise doğal duruşunuzun yanıtlarına yönelik, gerçek oyunculuğunu ortaya koymuştur. Bir ruh’un iki farklı oyunculuğunu da açıkca görmüş oldunuz.
Ayna nerede parçalanıyor?
Karşınızda bu tutumları sergileyen insanın bir aynası olduğunu unutmayın. Bu ayna size birşeyler yansıttığından dolayı, parçalama imkanınız olduğunu da unutmayın. Karşınızdaki insana iki oyuncu yaklaşımında bulunmadığınız sürece aynanız yoktur. Ancak karşınızda size iki oyuncu yaklaşımı sunan insanın aynası olduğunu bilin. Oyunculuk sergileyen bir ruh’un aynasını parçalamak için tavsiye kısmını okuyun.
Tavsiye…
Eğer bir insanın davranışlarından şüpheleniyorsanız, onun hoşuna gidecek tutumlar sergileyin. Sergilediği davranışlara yönelik, karakteristik özelliklerde davranın. Bu sayede o kişinin asıl gerçek oyunculuğunu yakalayacaksınız. Ve pim çekilmeden, bomba patlamadan bu anı yaşayacaksınız. Dilerseniz bomba’yı onun üzerinde patlatabilirsiniz. Ayna’nın kendi içinde kırılması kadar hoş bir görüntü yoktur.
Şunu düşünüyor olabilirsiniz. ‘temel olan SEVGİ’de böyle bir anlayış var mıdır?‘ Siz saf kalbinizle iyiyi diliyorsanız ve karşınızdaki insan bu saf tutumunuzu, belirlediği iki yüzlü rollerinde ele alıyorsa, saflığınızı ve iyi olan yüreğinizi korumalısınız. Korumak için aynayı kırmanız yeterlidir. Oyunculuğuna dair gerçeklerini ayna taşıyan suratına vurun ve ayna parçalandığı vakit, pişmanlığıyla hatasının boyutunu göstermiş olun. Ayna’yı kırdığınızda, parçalanmasıyla kendisi zaten görecektir. İki oyuncu’yu ve bir ruhu…
Sevgiyle kalın :)
Takip edin: Facebook - Twitter - Instagram - Linkedin
Kaynak: http://eroglu.co/iki-oyuncu-ve-bir-ruh-uzerine/
0 notes
erogluco · 8 years
Video
youtube
temel olan SEVGİ eserine ait yeni bir eser. Renkli Yıldızlar isminde hazırlanan bu içeriği oldukça beğeneceksiniz. ''Sahi benim sevgimin ve rengimin ışığı hangisiydi?'' Dinlerken sizleri kendi dünyanıza götürecek bu eseri şimdi izleyin. EROGLU.co'nun yeni eserleri yakında. Daha fazlası için; www.eroglu.co sitesini ziyaret edin. :)
Twitter: twitter.com/erogluco Instagram: instagram.com/erogluco SoundCloud: soundcloud.com/erogluco
0 notes
erogluco · 8 years
Text
SEVGİ ile Yeniden Varolma Gerçekliği
SEVGİ ile Yeniden Varolma Gerçekliği Nedir?
Hayatımız boyunca her gün birşeyler keşfediyor ve keşfettiklerimizi anlık duygularımızla yaşıyoruz. Bizlere bu anlık duyguları yaşatan keşiflerimiz, geleceğimizi ve davranış biçimlerimizi şekillendiriyor. Bir ilham kaynağı olabilecek unsurdan tutun, normal gündelik yaşadıklarımız dahi bir keşiftir. Çünkü duygularımızı ele alan gerçeklikler söz konusudur. Anlık olarak yaşadığımız tüm gerçeklikler her ne kadar iyi olursa davranış biçimimizde o kadar iyileşmiş olur. Ama nitekim her günümüz iyi şeyler sunmayabilir. Bu durumu kontrol etmek yine bizim elimizdedir.
Kötü keşifler ve yaşanan kötü anılar?
Bazen insanoğlu ufak sorunlarını, duygularını kontrol edebilmek için düşünceleri ile şekillendirme yeteneğini gösterebilir ve kötü davranış biçimlerini kendinden uzaklaştırabilir. Ancak öyle yaşanmış kötü gerçeklikler ile başbaşa kalırız ki, duygularımızı düşüncelerimiz ile şekillendiremez ve yaşadığımız kötü gerçeklikte duygularımızı yıpratmış oluruz. Yıpranan duygularımızdan dolayı davranış biçimimiz de kötü bir hal alır. İyimser olduğunuz ve iyi bakabildiğiniz tüm düşünceleriniz bir anda sönmüş bir yıldıza benzer. Bu durum negatif enerjinin duygularınızda baksınlığının başlangıcı olarak tanımlanır.
Yaşadığınız kötü olaylar, gerçekliğinizde kötü bir keşif olarak tanımlanır ve bu sizi sarsar. Sarsıldığınızdan dolayı duygularınızı düşünceleriniz ile şekillendiremez ve davranışlarınızda yıpranırsınız. Burada SEVGİ’nin temel gücünü de yitirmeye başlarsınız veya enerjisini kaybedersiniz. O an korkunç olan SEVGİ’nin temel gücünü yitirdiğiniz vakit, davranışlarınızın da tamamiyle kötüye yönelmesidir. Kötü davranışlarınızla etrafınızdaki insanların kalplerinde de sevginizin aydınlığını zayıflatırsınız. İşte asıl korkunçluk ile başbaşa kaldığınız an.
Eğer SEVGİ’nizin enerjisini kaybederseniz, tekrar bulma olasılığınız düşüncelerinizin gerçekliğinde saklıdır. Pozitif enerji ile kendinizi yeniden yaratma ve varolma gücüne inanmalısınız. SEVGİ’nin aydınlığını düşüncelerinizde bulursanız, aydınlığa kavuşturmak için düşüncelerinizdeki iyimserliğe ve pozitif enerjiye (düşünceye) ihtiyacınız olacaktır. Bu sayede pozitif düşünceniz ile SEVGİ’nizi aydınlatacak ve yeniden varolma gerçekliğini keşfedeceksiniz.
İnsanoğlu’nun kutlu bir umut’u var…
Bunun kolay olmayacağını belirtmek isterim. Zaman, sizi sarsan kötü keşiflerinizi yok etmek ve SEVGİ’nin enerjisini bulmak için en büyük hediyedir. Bu hediyeyi pozitif düşüncelerinize bağışlamalı ve SEVGİ’nin enerjisi ile yeniden varolmayı istemelisiniz.
Devamını okumak için tıklayınız
Takip edin: Facebook - Twitter - Instagram - Linkedin
Kaynak: http://eroglu.co/sevgi-ile-yeniden-varolma-gercekligi/
1 note · View note