İnsanın bulunduğu durumu ifade etmesi ile şikâyet etmesi arasındaki fark nedir?

Bu sanal alemlerde senin gibi değerli insanların, boşa vakit harcaması konusunu diyorum..

Eyvallah anonim, benim de birtakım planlarım var bu konuyla ilgili. Dua edin, hayırla uygulamaya geçebileyim.

Yazık ediyorsun kendine

Hangi konuda, ne yaparak?

Her şey sallantıda. Ben de keza.

Özgürlük naralarıyla ABD'ye öykünen kesim, fikrini savunduğu için ters kelepçelenen felsefe profesörünü de gördüler mi?

Özgürlük naralarıyla ABD'ye öykünen kesim, Filistin'i savunduğu için ters kelepçelenen felsefe profesörünü de gördüler mi?

Yoksa hâlâ "fikir" yerine geçen "Filistin" kelimesinden dolayı riyakâr mı davranıyorlar?

Pişmanlıklarla dolu bir ihtiyarlık beni beklemiyorsa eğer, iyi bir hayat sürdüğüm söylenebilir.

Bu ülkeye tek işi sistemlerin işleyişiyle ilgilenip hataları tespit etmek ve çözüm üretmek olan bir meslek grubu lazım. Hem istihdam alanı açılır hem de sistemlere katkısı olur. Hangi sistemle ilgilenecekse o alandan birileri bu mesleğe seçilir, mesela eğitimle ilgili bir dalda olan, sorun tespit ve çözümü konusunda yetenekli olan biri eğitim sistemindeki işleyişle ilgilenmek üzere işe alınır.

Çünkü ben sistemlerin kök sorunlar üzerine inşâ edilip güya bir şeyler yapıyormuş gibi davranmasından bıktım.

Şüphesiz Allah'ın yarattığı her şey güzel, ama senin yerin apayrı.

Her şeyin rekabete bulandığı ve öne çıkmanın adaletle olmadığı bu çağda doğmuş olmak, var olan yaşam mücadelesini katbekat artırıyor.

Kalbime benzer taşları, heybetli öter kuşları, göğe yakındır başları, benim meskenim dağlardır dağlar.

Hani Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin abdest alırken yaşlı bir bedevînin yanlış abdest aldığını görüyorlar da Hz. Hasan Hz. Hüseyin'e;

Ey yüreğimin ışığı kardeşim! Kaç zamandır birbirimizin abdest almasını kontrol edemedik. Acaba abdest alırken hata ederek bir yanlış yapıyor olabilir miyiz? Abdest almamı izleyerek dikkat edip bir hatam ve noksanım varsa beni uyarır mısın?

diyor. Birbirlerinin abdestine "dosdoğru abdest aldın" diyerek gösteriyorlar doğruyu yaşlı bedevîye. "Doğruyu gösteriyorum, iyiliği için doğruyu söylüyorum, bu yaşa gelmiş" düşünceleriyle dinini yaşamaya çalışan insanlara pat diye "öyle değil, böyle." demiyorlar.

Biz ise bu düşüncelerle pat diye söylüyoruz. "Öyle olmaz, böyle." diyoruz ve karşı tarafın enaniyetine dokunmamasını, kabul etmesini bekliyoruz. Ne de olsa söylediğimiz doğru, değil mi? Elbette hepimizin hakikat nereden ne şekilde gelirse kabul etme mecburiyeti var fakat "kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız" da bizim akidemiz. Savunmaya geçirmeden, kabul edişi kolaylaştıracak şekilde söyleyebilmek de bizim edinmemiz gereken bir yetenek. Mütekebbire karşı doğruyu söylemenin üslubu elbette farklı ama biz bunu karşımızda dinini yaşamaya çalışan biri varken de aleni uyarılarla, bilmiş üsluplarla yapıyoruz.

Allah (c.c) sözümüzün tesirini hak yolda artırsın.

Temel mesele elde edilecek bir hakikat değil, teslim olunacak bir hakikattir.

Güzel düşünelim, güzel olsa da olmasa da Allah'tandır. Allah'tan olanın da güzel olmama ihtimali yoktur. O hâlde yaşasın İslâm!

Seküler, insanı bencilleştiren, ruhuna dokunamayan, dokunsa da olumsuz etkileyen psikologlara laf edilebilir. Buna eyvallah. Fakat meslek olarak psikologlara laf etmek çok abes. "Eskiden psikolog mu vardı, insanlar iyiydi¹" diyenler, o eskidendi. Kaldı ki bu topraklarda İslâm'ı ahlâkına sindirebilmiş, gönül erbabı dediğimiz herkes psikolog işlevi görüyordu. Şimdi o insanlar eskisi gibi mi ki psikologlara ihtiyaç olmadığı söyleniyor?

"Müslümanın psikoloğa ihtiyacı olmaz" diyerek insanları imanından da şüpheye düşürmek iyi gelmiyor. Çözüm bu değil. Ayrıca psikologluk güzel bir tebliğ aracı olabilecek bir meslek. Hepimiz insanız ve zaman zaman bunalıma girebiliyoruz, bu zamanlarda elimizi tutan, yol gösteren, bize Allah'ı hatırlatan birine ihtiyaç duyuyoruz. Eskisi gibi büyüklerimiz yol göstermiyor, belki de gösteremiyor.

Eskiden doğum doktoru da yoktu ama her kadın doğurabiliyordu diyerek doktora da gidilmesin o zaman. Denilir ki "ama ebeler vardı". Evet ebeler vardı. Aynı şey psikologluk için de geçerli. Eskiden başka insanlar bu işlevi üstleniyordu, artık çağın getirdiği bireyselleşme buna engel oluyor. Her çağın farklı bir gerçeği var.

Bir tesisat ustası çağırılırken işini iyi yapıp yapmadığı araştırılır, belki tecrübe edilir ve iyi değilse bir daha çağrılmaz. Her meslek grubunun iş ahlâkı yerinde olanı var olmayanı var. Kişi nezdinde mesleğe karşı çıkmak çok abes.

Müslüman kimliğiyle insanlara yardımcı olabilmek için kendini manevî olarak geliştirmeye çalışan bir sürü psikolog adayı/psikolog biliyorum. Sanıldığı gibi sadece para alıp dinlemekle kalmayan, yardımcı olmaya çalışan insanlar tanıyorum.

Demem o ki, bir şeyler yapmaya çalışırken başka şeylere engel olmayın. Farklı yöntemleri yok saymayın. Bulanığını bırakın, duru olanı alın.

¹ Bu sözün doğruluğu da tartışmaya açık bir mesele.

Hamd olsun.

Doğu Türkistan hakkında konuşmayı bırakmayın!