Tumgik
elifturker-blog1 · 1 month
Text
Okursan bir gün, ara.
0 notes
elifturker-blog1 · 1 year
Text
Aralık, 5
Çok zaman oldu. Kaldığım yerden mi devam etsem, anımı döksem kelimelere bilemiyorum. Biraz korkuyorum… Anlatırsam kalıcı olacak arkamda iz bırakacağım. Dönüşü olmayacak kelimelerin. Bir daha yapmam dediğim her şey örümcek ağı gibi cevremi örüyor ve ben bu ağ’a takılmaktan, takılıp dolanmaktan haz duyuyorum. İsmi boğazıma takılan bir yumru gibi, sesi ışıkları kapalı bir odada hafif müzik dinleme etkisi yaratıyor kulaklarımda. Başım belada mı? Ve bir insan nasıl aynı tuzağa tekrar düşer? Yolu biliyorum sanıyordum. Tekrar kaybolmam, tekrar o yollarda yürümem, şarkılar onu getirmez aklıma, kadehim kalkmaz bir daha adına. Kutlamam bir daha onunla hiç bir yılı. Bir film repliğinde gelmez aklıma, gözlerimi kapattığımda canlanmaz bir daha suratı karanlıkta. Uyku düzenim bozulmaz, endişelerim bi gece yarısı yapışmaz yakama. Mutsuzluktan saldırmam çikolatalara. Sanmak… Bir şeyin olabilceğine inanmak. İnanıyorum. 
0 notes
elifturker-blog1 · 2 years
Text
Hüzünlü bir kabulleniş oluşuyor aniden gelen bir aydınlanmayla. Savaşmaktan, anlaşılmaktan, cabalamaktan vazgeçiyorsun. Böyle yorgunsun ama yatıp uzanınca dinlenemiyorsun. Öfkelisin ama bağrınca geçmiyor. Alfabendeki 29 harfle derdini anlatamayacagının farkındasın. Hiç bir nota artık kulağına iyi gelmiyor, sezen artık seni sakinleştirmiyor. 
Hiç kimse daha önce gitmeyen bir otobüse, gemiye, trene yada bir bedene böyle veda etmedi. Veda etmiyorsun çünkü ayrılmıyor kurtulmuş hissediyorsun. 
0 notes
elifturker-blog1 · 5 years
Text
Ne bekliyorsun
Nedendir bilmem artık yemek yapmayı, yorgan kılıfı geçirmeyi ve beyazlarla renklileri beraber yıkanmaması gerektiğini ögrendim. Rakı masasına oturup susup karşımdakini dinlemeyi ögrendim. Artık kendim adına karar alıp, ufak bi aşk birikintisinde boğulmayacagımı ögrendim, aşkın aslında olmadıgını ögrendim. Soyut veya somut şeylere aşk adı altında ne çok canım yandığında ögrendim. Kapı yüzüme hızla çarpıldığında ögrendim. Onlarca insan içinde hıçkıra hıçkıra ağlamama sebeb olan adamı bir damla göz yaşımın içinde boğduğumda ögrendim. Uykumda burnuna kokusu gelip uyandığımda buz gibi evde yalnız başıma bazı duygularımı aşmaya çalışırken ögrendim. Kışın en güzel zamanında pencere önünde kar'ın üzerinde hızla kaybolan ayak izlerini izlerken, yazın en pırıltılı güneşi denize vururken bana en kara günleri yaşattığında ögrendim.
Şimdi bakıyorumda kaybettiğim onca zaman sonunda, ' hadi bu rakı masası sensiz olmuyor' denildiğinde aslında içindekileri dökebilecekleri bir kağıt olmuşum dostlarıma. Saatlerce anlamsız kahkahalar atabilecek dost olmuşum, en salaş, en lüks ve en kimsesiz yerlere gidip rehber olmuşum. Aslında en önemlisi ben artık ben olmuşum... Aşk olmasada olur.
Bir insan bile bile kendini kara günlere itmez değil mi? Ben ittim. Ben kapkara günlere bile belki bir gün g��neş doğar diye umut bağladım, en umutsuz gecelerimde.  Çaresizliğimi gizlemek adına kocaman kahkahalarla avuttum en çok kanayan yanlarımı. Benim bir dahasına gücüm yok. Benim bile bile ateşi çıplak elle tutmaya cesaretim yok. İçim o kadar yangın yeri ki, adının geçtiği her cümle tüylerimi diken diken ederken, bir insanın ölümünü izler gibi ürperiyorum olayların karşısında. Başımı iki elimin arasına alıp, bir şarkı tutturuyorum tırnaklarımı masaya vurup ritm tutarak, “Madem umuttan bu denli yoksunsun, her şey şimdi, şu an, burada son bulsun, duymak istediğin her şeyi duydun, artık vicdanın rahat, daha ne bekliyorsun''
1 note · View note
elifturker-blog1 · 5 years
Text
Bir dahasına gücüm kalmadığını anladıgımda, bir daha bir başkasını sevme içgüdüsü ile geceleri sancılar içinde bir o tarafa bir bu tarafa döndüğümde, anladım. Anladım gururun omuzlarıma ne kadar ağır geldiğini, karnımda oluşturduğu baskıyı ve kafamda ki kocaman boşluğu. Bir resmin altında ki notu okuyorum, günlerdir defalarca. ‘Seni çok seviyorum beni unutma! ’
0 notes
elifturker-blog1 · 5 years
Text
Bir kadını sevmekle başlıyor hayat, tohumdan fidana dönüştüğün evrede arandaki bağ nasıl oluyorsa kuruluyor. Yediğin, içtiğin veya hissettiğin çoğu şeyi o kadının hislerinden alıyorsun. Sonra bir köpeği seviyorsun, bir kediyi. Sonra bir dersi seviyorsun, karnende hep pekiyi.
Sonra bir adam seviyorsun. İlk aşk gibi öle acemi değil. Ayakların yere basarken, altından su akıp gidiyormuş gibi. Sonra bir işi seviyorsun, bir evi benimsiyorsun, seninmiş gibi. Bir şarkı benimsiyorsun kendine, öylesine seni anlatır gibi. Bir dost ediniyorsun kendine, alabildiğine doğal, alabildiğine kendimiş gibi. Bir duble atabildiğin bir mekan seçiyorsun kendine, gülebildiğin, ağlayabildiğin, aşık olabildiğin, hatta terkedildiğin. Bir tarz benimsiyorsun kendine, indirimlerini kovaladığın bir marka.
Kendini sevmekle başlıyormuş aslında her şey. Birini, işini, bir objeyi veya bir şarkıyı sevmenin en basit yolu kendini sevmekmiş. Saçını, kalçanı, gözünü veya kaşını sevmekmiş. 27 yaşındayım, 27 sene sonra kendimi sevmeye başladım, belki birazcık geç kaldım, belki biraz olgunlaştım, belki saçımda beyaz bile çıktı… Ama ilk aşkım gibi, ilk heycanımla sevdim aynada gördüğüm kendimi. Kendinizi sevin
0 notes
elifturker-blog1 · 5 years
Text
Bir gün mutlaka birilerini affedin. Üzüldün mü, kırıldın mı, terk mi edildin. Olsun yine de affedin. Affedin ve bir sabah uyanıp, sevmeye devam edin. Bu hayatta karşılıksız ve parasız yapılabilecek en güzel şey sevmek. Mesela, saksıda bir cicek edinin, yatagınızın yanına bir oyuncak edinin, yaşınızın ne önemi var ki, illa evde olmasına gerek yok, bahcede balkonda bir kedi köpek besleyin, sokak hayvanını dışarda da sahiplenin.
Nefret etmemeyi ögrenin. İlk günler kazagınızın koluna göz yaşlarınızı sildiğiniz, yastıklarda günlerce rimel akıttıklarınızı bile affedin, inan hafifleyecek ve güçleneceksiniz. Bir vapura binin ve tüm nefret ettiğiniz kişilerinin adını bağırın, bırakın o anlık size deli gibi baksınlar. İlk başta kendinizi affedin. Sonra ilk okulda ki en yakın sıra arkadaşınızı affedin, başka okula gittiği için. Mahallede ki o sizden yaşca büyük abinizi affedin, 'naber ufaklık' dediği için. Okul müdürünü affedin, 10dakka geç kaldığınızda yarım gün yok yazdığı için. Kirayı 2 gün geçiktirdiğinizde kapıya dayanan ev sahibini de affedin. Babanızı veya annenizi de affedin, biri eksikse kalbinizde belki yeri kazınmamıştır hanenize, İlk aşkınızın ilk aşkı olmadığını ögrendiğiniz çocuguda affedin. Küstüğünüz hayatla barıştıgınız zaman, hayatta her şeyin bir zamanı olduğunu ögreneceksiniz ve sonra;
Bir gün aniden bir masanın soluna oturacaksınız..
0 notes
elifturker-blog1 · 5 years
Text
Öğrendim
Her zaman ilk uyuyan ben olurum. Cünkü annemin hep acalesi vardı. Ben uyurken gitmek zorunda hissederdi. Yatağıma yatar, saçlarımı sever ve hemen gözlerimi sıkıca kapardım. Geç kalmasın istemezdim, acele ile gelip aheste aheste gidişini uyurmuş gibi yapıp izlerdim. Sonra da gerçekten uykuya dalmayı ögrendim. Başımı yastıga koydugum gibi uyudum, hayallerim yok mu, var tabi ki ama onlarıda kurmamayı öğrendim. Ama mesela turşu kurmayı öğrendim…
-------
0 notes
elifturker-blog1 · 5 years
Text
Tumblr media
Öğrendim ki;balık tutmaktan çok, tuttuğun balığı oltadan çıkarmış marifet. Onu öldüreceğimi biliyorum fakat canını acıtmak istemiyorum. Tıpkı biteceğini bildiğim o müthiş yemek gibi, radyoda calan şarkı gibi. Sevdiğim o elbisenin içine bir gün giremeyeceğim gibi. Tıpkı sonbaharı yaza cevirecek zaman gibi.
0 notes
elifturker-blog1 · 6 years
Text
Tumblr media
Bir anda dünyanın dibine girmişlik hissi.Nerde olsa tanır ve bilirim.Geceler daha karanlık gündüzler daha rahatsız edici. Bir saat içinde varoluş inancın yerle bir olması ve bunu karşındaki kimseye anlatamaman.
Daha kötüsü var mutlaka, daha kötüsüde oldu mutlaka.Tıpkı bir süre sonra iyi kapılardan geçeceğini bilsen bile..
Hiç tanımadığın insanların gözlerinin içine bakıp üzülme demesi ve gerçekten o an bir dakikalığına bile olsa senin üzülmemen.
Kendini bulamayacak ve kendin olduğun şeylerden şüpheye düşeceksin.
Şüpheler silsilesi tam da gece olup sokak köpeklerinin cirit attığı saatlerde seni sokağa atacak ve kaçmadığın tek şey sokak köpekleri olacak.
Korkularınla yüzleşmektense, korkularının her seyden daha gercek gelecek.Korktuğun şeyler insanlar ve insanlar gercekte var olan, gözle görülüp elle tutulanlar.
Cinler, periler ve ölüler sana korkunc gelmeyecek.
Şunu öğrendim bütün kapıları kapatırken herkese, açtığım tek kapı seninkiydi.
Kendimi alkole vermedim, alkole kendimi veriyorum.
0 notes
elifturker-blog1 · 6 years
Text
İnsanlar mutfakta sadece yemek yapmaz. Kekin ne kadar kabardığını hesaplarken aslında kendilerinin ne kadar kırıldıklarını hesaplar. Yumurta akıyla sarısını ayırırken kendilerine yapılanlarıda bir bir ayıklarlar. Pilav pirincinden taşları ayıklarken hayatında taş olanları bulurlar.
Mutfak kaçış planımız. Soğanı ve salcayı pempeleşinceye kadar kavurur pembeleşmesi ve yanması arasında ki mesafede durular cünkü her şeyde olduğu gibi kıvamı bir tek mutfaktakiler bilir.
Durması gerektiği yeri bilir, yoksa kek yanar ve yemeğin tadı kaçar.
Mutfak penceresi daima gökyüzüne açılır. Yemeğin kokusu ve insanın orospusunu oradan çıkartırız...
Mutfagımda yeri olmayanı hayatımdan da çıkarttım. Yaktım o keki ve soğanları.
Kırılmaktansa kırdım bardağı, acımaması için bastım acıyı, tadım kaçmasın diye yaptım tatlıyı. Yerseniz...
0 notes
elifturker-blog1 · 6 years
Text
Cünkü; bir akşam iyi geceler diyemediğin de, bir akşam üstü beraber denizi izleyemediğinde ya da gecenin bi körü uyanıp uyurken öpemediğin de anlayacaksın. Kaybetmeyi değil de, bir insanın koşulsuz şartsız bir insanı sevmenin ne demek olduğunu. Bir çiceğe bile su verirken bekliyorsun ki en güzel sana açsın...
Sana anlatamadığımdan değilde, sana yazmak ayrı güzel.
Beni sev.
Beni çok sev.
Beni her gün daha fazla sev.
Tumblr media
1 note · View note
elifturker-blog1 · 7 years
Text
Biraz düşünme fırsatı geçince insanın eline, Nereden nereye. Bir bakıyorsun, giremem dediğinin pantolonun içine girmişsin, veremem dediğin sınavları vermişsin, bu işi başaramam dediğin işlerin üstesinden en alâsından gelmişsin. Bu sokak çıkmaz diye düşündüğün duvarları en renkli şekilde boyayıp orada kalmanın bir yolunu bulmuşsun. Üstelik duvarlar mavi, üstelik duvarlar gökyüzü.
0 notes
elifturker-blog1 · 7 years
Text
İçinde ufacık bir sevgi damlasının bile kalmadığını hisseder mi hayvanlar. Bir tek bu üzer beni. Yolda ansızın ayaklarımın ucuna kapanan köpekler hisseder mi acaba ya da balkonda ki kediler artık gelmesse kapıma, yuva yapan kumru ya alırsa yumurtularını saksıdan. En çok bu üzer beni. Zerre sevgimin kalmadığı dönemlerde insanların nefretine duvarlar örebilirim de hayvanlardan saklanamam galiba.
Ne kadar değişmesse o kadar değişmedi karşımda ki. Buldugun yerde buldugun kişiyim. Sayfalar geri açıldı ve okundu o kitap o gece, tekrardan. Aklımda ki tek soru, aklımda kaldı ya neyse, sen nasılsın?
Ben, iyiyim ve bahçıvan olmak istiyorum. Çicekleri bir tek sana açılan. Yeşilin gölgesinde bir tek senin dinlenebildiğin. Ben yine benim, senden açılanca konu, çicekler açıyor hayatımda ya neyse.
0 notes
elifturker-blog1 · 7 years
Photo
Tumblr media
Bazı kadınlar yaşamak ister. Tutkuyu, aşkı, şehveti hatta ihaneti. Bazı kadınlar, bir kavanoza koyup rafa kaldırırlar duygularını. Ama en güzel kavanoza ve en baş rafa. Bazı sabahlar kahvesini içerken gözleri takılır, bazı geceler rakısını içerken bazı zamanlarda sırf hatırlamak için o duyguları o rafa bakarlar. En güzel yıllarını verdiği, saçlarının en güzel olduğu zamanları, en sevildiği zamanları hatırlamak için. Cünkü; duygu bir fotograf değildir, cüzdanından çıkartıp bakasın.
0 notes
elifturker-blog1 · 7 years
Photo
Tumblr media
G'morning 🐣🌸
0 notes
elifturker-blog1 · 7 years
Text
Bir gün mutlaka birilerini affedin. Üzüldün mü, kırıldın mı, terk mi edildin. Olsun yine de affedin. Affedin ve bir sabah uyanıp, sevmeye devam edin. Bu hayatta karşılıksız ve parasız yapılabilecek en güzel şey sevmek. Mesela, saksıda bir cicek edinin, yatagınızın yanına bir oyuncak edinin, yaşınızın ne önemi var ki, illa evde olmasına gerek yok, bahcede balkonda bir kedi köpek besleyin, sokak hayvanını dışarda da sahiplenin. Nefret etmemeyi ögrenin. İlk günler kazagınızın koluna göz yaşlarınızı sildiğiniz, yastıklarda günlerce rimel akıttıklarınızı bile affedin, inan hafifleyecek ve güçleneceksiniz. Bir vapura binin ve tüm nefret ettiğiniz kişilerinin adını bağırın, bırakın o anlık size deli gibi baksınlar. İlk başta kendinizi affedin. Sonra ilk okulda ki en yakın sıra arkadaşınızı affedin, başka okula gittiği için. Mahallede ki o sizden yaşca büyük abinizi affedin, 'naber ufaklık' dediği için. Okul müdürünü affedin, 10dakka geç kaldığınızda yarım gün yok yazdığı için. Kirayı 2 gün geçiktirdiğinizde kapıya dayanan ev sahibini de affedin. Babanızı veya annenizi de affedin, biri eksikse kalbinizde belki yeri kazınmamıştır hanenize, İlk aşkınızın ilk aşkı olmadığını ögrendiğiniz çocuguda affedin. Küstüğünüz hayatla barıştıgınız zaman, hayatta her şeyin bir zamanı olduğunu ögreneceksiniz ve sonra; Bir gün aniden bir masanın soluna oturacaksınız ve, güneşli günlerde kendi gölgenin yanında bir gölge belirecek, yagmurda şemsiyenin altında biri, o hep gittiğin barda ki bar taburesi olacak sana iki kişi, sarhoşken en doğal halinle, rakı masasının o en içli sohbetlerinde biri tokuşturacak kadehi sana ama bu sefer öyle dertten değil, meşkten...
1 note · View note