cokolsalarda
innumerable
However innumerable beings are, I vow to save them; however inexhaustible the passions are, I vow to extinguish them; however immeasurable the Dharmas are, I vow to master them; however incomparable the Buddha-truth is, I vow to attain it.
20 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
Last Seen Blogs
gassyboy02
Gay Gas Stories
taqooma
Untitled
muabannhanh-blog
MuaBanNhanh
petroskalofonos
petros
gassyboy02
Gay Gas Stories
Text
Dağlarda gezindi durdu.
Uzayı hiç görmedi ama
Hep hayalini kurdu.
0 notes
Text
Kitap okumayı severim.
Bardağıma Franz yazdırmayı da severim.
Yemek yemeği sevdiğimi söyleyemem.
Deniz kıyısında dalgaların sesini dinlerken ve güneşin batışını izlerken düşler kurarım.
Snoopy arkadaşımdır.
Yalnızken “İstasyon İnsanları” şarkısını mırıldanırım.
Kimi zaman son treni kaçırırım.
Franz.
not1: bugün benim doğum günüm.
1 note
·
View note
Text
bu gün benim doğum günüm.
dağa gitmeyi özledim.
Franz.
not1: saymayı unuttum.
0 notes
Photo
bu gün benim doğum günüm.
seni cok seviyorum.
Franz.
not1: kac oldum?
0 notes
Text
-31
bu gün benim doğum günüm.
dağdan döndüm. Massif de Mont Blanc sevdim seni. dağ evinde Club Alpin Français logolu tabak ve kaselerin arkasından buzulları izledim. rüzgar uçurmak istedi. karlar yukarı gitmemi istemedi.
Tenten'le döndüm. Tenten'i hediye ettiğim güzel kız sevindi, sarıldı. Doğum günümde hep benimle kaldı.
Franz.
not1: Birsen Tezer konserine gidiyoruz.
0 notes
Text
-32
bu gün benim doğum günüm.
Wonderland Trail Gunlukleri - 2
17 Temmuz Seattle - Idaho, Moscow
Gece uyandim. Sasirtici degil. 15. kattan Seattle'i izliyorum. Yagmur yagmis. Yerler islak. Caddeden tek tuk arabalar geciyor. Bir tanesi Amerikan filmlerinin degismezi siyah polis arabasi.
Sabah erkenden kalkip, Panini'ye yuruyus. Kapida kuyruk, sokaga tasmis.
Oteli terk edip, REI'ya. Aboov! Cadirim sahane tek kisilik. Ayakkabim rahat. Uyku tulumum kaz tuyu.
14:30'da Idaho icin yola koyuluyoruz. Bir yerde Amerikan gucleri tas/kaya kiracaklarmis. Aksam 19:00'dan sonraymis, takilip kalmayacagiz orada.
Ormanlari, daglari ve gecidi gectikten sonra yerin yuzeyi, doganin hali degisti. Bugday tarlalari her yeri kapladi. Duzluk ve yumusak tepelerle sarildik. Soforler degiserek, 20:00'da eve vardirdilar.
4 donum icinde 2,5 katli ev. Tavana kadar pencereler. 2 yil once nerede uyayacagim, kiminle uyuyacagim sorun olmusken, simdi kendime ait odam ve banyom var.
Ormanin icindeyiz. Evin onunde orman. Yaninda orman.
0 notes
Text
Yalnız
Dağda yalnız yürüdüğüm zamanları özlüyorum. Yürürken bazen gözlerim ayaklarıma takılırdı. Bazen dağları izlerdim. Gökyüzünü kaçırmazdım.
Şimdi orada olabilsem.
Franz.
not1: hiç bitmeseydi. orada kalabilseydim.
0 notes
Text
-33
bu gün benim doğum günüm. hediyelerim;
flying shark... uçma takıntım, bir kuş olsaydım keşke deyip durmam.
ay halim... uzay, ay, vesaire, kaçtığımda gittiğim yer.
heybe... daglar
Franz.
0 notes
Text
Üç yaşındaydın
Üç yaşındaydın. Bir başkası için çok uzak diyemeyeceğimiz oysa benim için yorucu bir günden gelmiştim. Pencereden ayrılıp, karanlık merdivenleri inmiştin korkmadan. Kocaman terliklerinle, sevinçten parlayan gözlerinle öpmüştün beni.
Arabaları çarpıştırdık önce. Banyo yaparken kapımda beklemiştin. Beni çok sevdiğini söyleyen kimse yapmamıştı bunu, sen hiç beni çok sevdiğini söylememiştin. Sende bir şey gördüm demiştin banyodan çıkarken. Omzumdaki sıyrıktı. El ele tutuştuk ve oyunumuz kaldığımız yerdeydi.
Köpek oldun. Sakin ol dedim. Saldır dedim. Beni kandırdın annenin yanına gidince öptün, sarıldın ona. Kedi oldun. Yastıklardan kulübe yaptık. Yavruların bile vardı. İtfaiyeci olduk beraber. Hortumu çevirdim. Sen hayali suları evin odalarına boşalttın. Ben hayali merdiveni bile göremiyordum o sırada. Hemen yanıbaşımdaymış, sen göstermiştin. Çok mutluyduk.
Gece bir buçukta kırmızı gözlerinde gülümseme ile eve bıraktım sizi. Dönerken sola dönmemi söylemeyi unutmadın.
Şimdi sen yokken hayat pek mutsuz.
Franz.
not1: Arda’ya…
not2: hep böyle kal.
0 notes
Text
Whitney Portal'dan Lonepine'a
Çöktük. 17 mil yürüyüş. Garip bir yerde, sıcak esen bir çölün dikenli telle ayrıldığı noktada. Bir masanın yanı, toprağın karafatmalarla paylaşıldığı, gökyüzünün kavak (aynalısından) yaprakları ve dolunaya yaklaşan ayla dolduğu brandasız çadırda uyuma zamanı.
Franz.
0 notes
Text
Twin Lakes'ten sonra, Keaserge'den önce
Sabah İnek Oba'sı 6.00'da uyanır. Biri çadırdan çıkar, soğukta duramaz geri gelir. Diğerleri ancak bir hışımla 6.30 gibi uyku tulumlarını terk ederler. Hava buz gibidir. Neden peki? Yine güneş karşı dağları dövmektedir, çadır da aynı zamanda yükseklerde kurulmuştur.
Sabah kahvaltısı Mojo Bar'lar yenir. Aksilik bu ya kuruyemiş torbasının içi de bademle doludur, tıpkı Mojo Bar gibi. Günlerdir badem yemekten bir hal olmuştur zavallı oba.
Polarını, taytını üzerinden atmak istemediği için kimsecikler, çantaların hacmi ilk güneşe kadar küçülür.
Franz.
0 notes
Text
Hotel Laguna
Kahvaltı öncesi, uyku bitti şimdi şapşallığı içindeyim. Sabah pencereden bakmıştım. Gökyüzü bulutluydu ve denize girmeye çalışanların, koşanların yanında plaj voleybolu oynayanları görmüştüm.Uykum vardı, pek hoş karşılamamıştım dışarıda olanları.Sadece insanlara değil, bulutlara da şaşırmıştım.
Bir de uykumun bir yerinde çöp arabası geldi. Başından aşağı döktü yeşil kutuları. Sanki beni uyandırmak istercesine her türlü gürültüyü yaptı.
Güne kimle başlasam, onunla devam ediyorum. B. ile kruasan yapan mini dükkana yürüdük. İki ıspanaklı-peynirli kruasan, iki scoat; üzümlü ve berry'li, iki kahve. Kumsala inen merdivenin ortasında, garip aksanlı sigara içen Hispanik'in bize bıraktığı bankta yumulduk yemeye ve sohbete.
Franz.
0 notes
Text
Edison Lake
Üç tombul balıkçı. Üç gökkuşağı alabalık. Bir tanesi sanki pasifik adalarından, diğer ikisi bembeyaz Amerikalı. Üç balıkta Thomas Edison Lake'ten. Hem kurumak hem de yemek için balıkları, ateş yaktı adalı. Bilmem ne zaman yediler? Güneş açtığında hem uyur, hem balık tutar haldeydiler.
Franz.
not1: yağmurlu bir günde Edison Lake'in kıyısında beklerken.
0 notes
Text
-34
bu benim doğum günüm. bu da ilk hediyem.
Franz.
not1: kaldığım yerden devam ediyorum...
not2: geç kalkan uçak, gelemeyen bavullar yüzünden süpriz doğum günü pastamı kaçırdım.
0 notes
Text
uyudum, uyandım.
kendi uyku tulumum bacaklarımı ısıtmaya yetmedi. güzel bir çanta olabilecek kabından çıkarıp, üstüme serdim malzeme çadırının sahipsiz tulumunu. döndüm, durdum. uyudum, uyandım.
sabaha doğru henüz dörtken saat, horoz öttü. o kadar erken ötüyormuş, unutmuşum.
0 notes
Text
el retiro
solak bir kadın futbol oynuyordu. kıpkırmızı olmuş yüzü ve kolları, sarı saçlarından dökülen kıvrımlar eğimli arazinin, bir direğin ayakkabı diğerinin kocaman bir ağaç olduğu bu sahada bir taneydi.
hiç korner, asla taç olmuyordu. faul düdüğü çalınamazdı. benim dudaklarım yetmezdi buna, bir de o varken kimse kimseyi kıramazdı.
atlet olmak için doğmuştu. koşmalı, bir koluyla diğerlerini itmeliydi.
0 notes