Şu sıralar hiç kimseye yetemiyorum. En çok da kendime.. Neyi nasıl yapsam başka yerde bi patlak veriyorum. Çok yoruldum. Bıktım bu düzenden. Sosyal fobimle arkadaşlarıma verdiğim söz çakıştı. Şimdi de sevgilimin geleceği günle arkadaşlarıma verdiğim söz. Kimseyi memnun edemiyorum. Kimseye yetemiyorum. Hep yargılanıyorum, kötü görülüyorum. Öyle olmasa bile öyle hissettiriyorlar. Boktan biriymişim gibi. Ben daha kendime yetemiyorum ki! Bu kadar üstüme gelmesin artık hiçbir şey! Bıktım! Sadece sevdiğim adama sarılıp şiirler, romanlar yazmak istiyorum. Benim bu dünyada yapabilecek başka bir şeyim yok. Anlamıyorlar. Anlatamıyorum. Yapamıyorum. Acı çekiyorum. Ölmek istiyorum çok yoruldum.
Geçiştirilmiş bir kaç duygu kovalıyor bu ara o kadar. Daha fazlası yok, bana da fazlası yüklenmez zaten. Hayat pek kaale almadı, hayat da zaten beni pek sarmadı.
•["Tedirginliğim boyumu aşıp çitlerden atlıyor, gözlerimdeki bu hırçın yağmurlar, bu rüzgarların acımasız öpücükleri, yanaklarımı ısıran, "kalbimin ortasında kuru dallardan yapılma kuş yuvaları," amansız, tutkuyla yıkanan aşkım sürgüne gitmiş, dilimdeki acı tat, boğazımdaki kuruluk, her hatırlattığında şiirler, her battığında gülün dikeni, gönlüm kainatın tüm çöllerini, yalnızlığım, kumları güneşleri yutmuş, her okşadığım baş, her sevdiğim taş, bir çırpıda, binbir şekilde unutmuş. "Ruhum, kanatları kanatılarak kopartılmış sakat bir kuş..." Hayatım korkunç bir hata, varlığım, şeytanın kabuslarında bir düş. Okyanusun ortasında kaybolmuş geminin güvertesi, boydan boya sararmış tarlaların tam ortası, yaşayanın eğlencesi, sürünenin acısı, gürültüsü... "Geceler her köşeye kanla beni öksürür." Denizlerden, ormanlardan, çöllerden daha öksüzüm.
Kırılır dallarım, çatırtısı bir tayfunun sırtına çullanıp yayılır, sarılır karanlık, kaburgalarımı çatlatarak... "Her gün cehennemde cenaze namazım kılınır. Kuş hatta kelebek uçsa rüzgarından, hayallerim, umutlarım dağılır." Her şehirde, her şekilde, tüm şiirlerde mutsuzum, hükümsüzüm."]™