Tumgik
takkurt · 3 years
Text
ÇADIR KUMAŞI TANIMLAMALARI (TENT FABRIC SPECIFICATIONS)
Bir çadır almaya karar verdiniz ve etiketinde aşağıdaki ibareye denk geldiniz: 20D * 330T Ripstop Nylon 1200mm PU/SI Buradaki teknik terimlerin anlamını kısaca anlatmaya çalışayım. Aslında daha önceki yazılarımda bağımsız olarak bazılarından bahsetmiştim. Bu bir toparlama yazısı olacak.
Denye (Denier) ipi oluşturan her bir fiberin ağırlığı ile ilgili bir terimdir. Fiberin 9000 metresinin ağırlığı Denye’yi belirlemektedir. Bu örnekte 20D yani 20 gram. 1 Denye aslında 9000 metre ipek lifinin ağırlığıdır. Bir zamanlar kıyaslama bu doğal lif üstünden yapılmıştır. Microfiber dendiğinde de 1 Denye’nin altındaki lifler kastedilmektedir. Bir karşılaştırma için daha fazla örnek vermek gerekirse insan saçı ortalama 20 Denye’dir. Aynı tür ve kalite fiber için yüksek Denye kullanılmış bir kumaş daha kalın ve daha güçlü bir kumaşa karşılık gelmektedir.
T (Thread) dokuma yoğunluğu anlamına gelmektedir. Çadır kumaşı (tente ya da iç) dokunurken enine ve boyuna kullanılan ipliklerin, inch kare alan başına düşen toplam sayısıdır. Aynı malzemede yüksek bir T değeri daha sık bir dokumaya işaret eder. Aynı malzemeyi karşılaştırırken Denye ve Thread daha anlamlı oluyor, yüksek denye daha güçlü ve ağır, yüksek Thread ise daha sık, pürüzsüz ve mukavemetli anlamına gelebilir. Bu değerler malzemenin diğer özellikleri ile beraber değerlendirildiğinde daha fazla anlam taşır.
Ripstop, çadır ve açık hava sporlarında kullanılan kumaşlardaki özel bir dokuma tekniğidir. Yırtılmaya karşı bir direnç ve yırtığın ilerlememesi için bir bariyer oluşturmak üzere, dokunan kumaşta belli mesafelerde enine ve boyuna atılan daha mukavemetli iplerle oluşturulan dokumadır. Kare görünümü en belirgin özelliğidir. Mukavemeti artırmak için genelde Ripstop kumaşlarda naylon veya polyester ipliklerin kullanımı daha yaygındır. Pamuklu bir kumaşta pekala Ripstop dokuma tekniğiyle naylonla güçlendirilebilir. Çadır kumaşlarında genelde düz dokuma (plain weaving) tekniği kullanılmaktadır. Ripstop bu tür dokumanın özel bir türürdür.
Nylon (PA-polyamid) çadır kumaşının malzemesini simgeler. Çadır kumaşı polyester (PES), kanvas ya da polikoton da olabilir. Günümüz çadırlarında polyester ve naylon kullanımı daha yaygındır. Genelde kanvas (pamuk) ve polikoton kullanılan kumaşlarda Denye ve Thread’den ziyade metrekare ağırlığı (örn:520 g/sqm) verilmektedir.
1200 mm ile belirtilen kumaşın su geçirmezlik ölçüsüdür. Kumaşın hangi su sütununda (mm olarak) su geçireceğini belirten bu ölçü genel olarak dış tente için min 1000-1500mm, çadır tabanı içinse 3000 mm civarında olmalıdır. Çadır tabanında yatan kişinin ağırlığından dolayı ekstra basınç oluşmaktadır.
Bu tür tanımlamalarda belirtilen diğer bir özellikte kaplama (coating) çeşitleridir. Polyester ya da naylon çıplak halleriyle su geçirmez değildirler, bu yüzden su geçirmezlik için kaplanırlar. Poliüretan (PU) ya da Silikon (SI) kaplamalar en yaygın kullanılanlardır. PU kaplamalar ile su geçirmezlikte 10000 mm su basıncına kadar su geçirmezlik sağlanabiliyor. PU kaplamaların mor ötesi (UV) dayanımı zayıf bu yüzden çadır tabanında ya da dış tentenin iç yüzeyinde kullanılıyor. Silikon kaplamaların aksine üstüne bir şey yapıştırılabiliyor, su geçirmezlik ya da tamir bandı gibi. PU kaplamalar su sever (hidrofilik) özellikte ancak su çekmesi çok yavaş bir işlemdir. Bu kumaşa nefes alır özellik kazandırmakta ancak hidrolize yani parçalanmaya müsait bir hale getirmektedir. Çadırınızı nemli olarak bıraktığınızda oluşan yapışkanlık ve koku bundan olabilir. PU kaplamalar nispeten ağır ve uygulandıkları kumaşın yırtılma direncini zayıflatmaktadır. PU kaplamanın tercih edilmesinin sebebi daha yüksek su geçirmezlik basıncına ulaşmaları, daha ucuz olmaları, uygulamasının kolay olması ve yangın geciktirici kimyasallarla karıştırılabilmeleridir. Amerika'da bazı eyaletlerde geçerli olan CPAI-48 test protokolu bu sayede sağlanabiliyor.
Silikon (SI/si) su sevmeyen (hidrofobik) bir malzeme. Silikon ile kaplanan kumaş su geçirmez, UV dayanımı daha yüksek, yırtılma dayanımı daha güçlü ve dayanıklı bir malzeme oluyor. Son yıllarda her iki tarafı da (SI/si) kaplanmış silnylon diye adlandırılan nylon kumaşlar piyasada sıkça görülmekte. Özellikle dış tente için iyi bir seçenek oluşturuyor. Silikon kaplanmış kumaşlar herhangi bir yapıştırıcı bant ya da film kabul etmezler. Bu nedenle de tamiri ve dikişlerde su geçirmezliği özen gerektirir. Silikon kaplama uzun bir işlem ve PU’ya göre daha pahalı ancak daha hafiftir. Her ikisinin artılarından faydalanan iç tarafı PU, dış tarafı silikon (PU/si) kaplama kumaşlar kullanmış çadırlara da rastlayabilirsiniz. Bunların olmadığı kumaşlarda DWR (Durable Water Repellent) uygulaması da görülmektedir. Genelde DWR’lar Floropolimer tabanlıdır. Çevreci olmadıkları gibi fazla uzun ömürlü de değillerdir.
Taylan Akkurt
1 note · View note
takkurt · 3 years
Text
ÇADIR KUMAŞLARI (TENT FABRICS)
Piyasaya baktığınızda pek çok marka ve modelde çadıra rastlamanız mümkün. Ancak kumaşlarını incelediğinizde o kadar çeşitlilik olmadığını fark edeceksiniz. Doğal, sentetik ve hibrit kumaşlar temelde en belirgin ayırımı oluşturuyor. Doğal kumaş olarak Kanvas, sentetik kumaş olarak polyester ve naylon, hibrit olarak da polikoton (polycotton) piyasaya hakim kumaş çeşitleri.
Kanvas kumaş ilk zamanlar ketenden imal edilmiş ancak günümüzde pamuktan imal edilmektedir. Sentetik kumaşlardan önce, kullanımı çok eskilere dayanan keçe ve deriyi saymazsak, çadırlar ağırlıklı olarak kanvasla üretilmektedir. Kanvas (pamuk) çadırların en önemli özelliği nefes alması ve su geçirmemesidir. Özellikle gündüz ve gece sıcaklıklarının çok farklılaştığı durumlarda nefesinizden, terinizden gelen ya da havada doğal olarak bulunan nem soğuk çadır duvarında yoğunlaşarak damlalar oluşturur. Genelde bu yoğuşma, çadırın su geçirdiğine yorulur ancak durum biraz farklıdır. Kanvas kumaş ısıl izolasyon açısından sentetiklere göre daha avantajlıdır, yazın daha serin kışınsa daha sıcak bir ortam sağlayacaktır. Rüzgarda gürültü yapmaması ve mor ötesi ışınlara (UV) dayanıklı olması yine artı özelliklerinden biridir. Ağır olması, kolay küflenebilmesi ve pahalı olması ise olumsuz özellikleri. Yazın uzun süre aynı yerde konaklayan aileler için kanvas çadırlar çok ideal. Eğer bir kanvas çadır aldıysanız su geçirmezlik için kullanmadan önce yağmurlama (weathering) denen işlemi yapmalısınız. Yani çadırı kurup ıslatarak pamuğun şişmesini, bu sayede de gözeneklerin dolmasını sağlamalısınız.
Polyester ve naylon en çok rastlanan çadır kumaşı malzemesidirler. Polyesterin mukavemeti naylondan daha düşüktür, daha az esner ve daha ağırdır ancak UV dayanımı daha fazladır ve daha az su emdiği için daha hızlı kurur. Ayrıca daha ucuzdur. Ağırlığın ve mukavemetin önemli olduğu etkinliklikler için tasarlanmış çadırlarda naylona daha çok rastlayabilirsiniz. Poyester ise daha genel bir kullanıma sahip. Her iki kumaş da su geçirmezlik özelliğini yüzeyine uygulanan kimyasallarla kazanır. Polyesterin esnememesi dış tentede daha estetik bir kuruluma sebebiyet verir. Naylonsa daha fazla su emip esnemesi yüzünden özellikle nemli gecelerde dış tentenin arada sırada tekrar gerilmesini gerektirir. Her iki malzeme de nispeten ucuzdur, hafiftir, hızlı kurur ve küf tutmaz ancak ısıl izolasyonları zayıftır. Kokuları kötüdür, rüzgarda gürültücüdürler ve nefes alırlıkları düşüktür. Biri ötekinden daha iyi demek mümkün değildir. Buna sağlıklı karar verebilmek için kullanım amacına bakmak gerekir. Çadırların bazı kısımları (taban, pol uçları, klipsler) sürtünmeye karşı daha dayanıklı olmalıdır. Bunun içindir ki çadırlar tek bir kumaş türünden değil kullanım yerine göre değişik kumaşlardan da yapılabilir. Piyasadaki çadır markaları kullandıkları kumaşlara afilli isimler ( Weathertec, weathershield, hydrofilm, outtex, hydrotex....) vermekteler ancak çoğu aynı malzemeden üretilmektedir: Polyester veya naylon.
Polikoton ise polyester ve pamuk ipliklerinin genelde yarı yarıya harmanlanması ile oluşturulan hibrit bir kumaş. Her iki ipliğin de artı özelliklerinden faydalanmak için yapılan bu işlem sonucunda elde edilen kumaşlar nefes alır, nispeten hafiftir, daha az bakım ister, daha iyi ısıl izolasyon sağlar. Kanvasa göre ise daha hızlı kurur, daha dayanıklı ve daha ucuzdur.
Son olarak DCF’den (Dyneema Composite Fabric) bahsedebiliriz. Piyasaya yeni girdi. Etiketlerde Dyneema markasıyla görebilirsiniz. Ultra hafif çadırlarda ve outdoor malzemelerinde daha sık rastlayabilirsiniz. Bu dokuma olmayan bir kumaş türü. Naylondan kat kat daha mukavemetli. Hiç su emmez, daha hafif ve daha dayanıklıdır. UV dayanımı da olan bu kumaş ilerde outdoor endüstrisinde adından sıkça bahsettireceğe benziyor. Şu an için tek engel fiyatı.
Çadırlar için hangi kumaş daha iyi sorusu basitçe cevaplanabilecek bir soru değil. Kullanım sıklığınız, kullanım şartlarınız, kullanılacağı iklim, aktivite türünüz ve her şeyden önemlisi bütçeniz. Seçiminizi yaparken bu etmenlerin hepsini ayrı ayrı değerlendirmeli, öncelik ve önem sırası yapmalı ve kararınızı sonra vermelisiniz.
Taylan AKKURT
Tumblr media
0 notes
takkurt · 3 years
Text
https://www.facebook.com/taylan.akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
DOM ÇADIRLAR (DOME TENTS)
Çadır deyince genelde insanların aklına kubbe şeklindeki dom çadırlar gelir. Günümüz çadır piyasasını domine eden bu çadır şekli adını, basitçe çadırın iskeletini oluşturan iki uzun polün çaprazlama şekilde kaldırılarak oluşturulan kubbe şeklinden almıştır. Bu tür çadırların özelliklerini kısaca sıralarsak:
- Kendi kendine ayakta durması (freestanding) - Kolay kurulum ve toplama, - Her yönden esecek rüzgara karşı dayanıklılık - Görece hafiflik - Yüksek kafa boşluğu (headroom) - Üstünde su ve kar toplanmasını (birikmesini) engelleyen dört yöne eğimli bir tavan
-Kolay taşınabilir ve temizlenebilir olması
Özellikle kendi kendine ayakta durması yani kazıklarını çakmadan, gerdirme iplerini germeden şeklini alması ve bu haliyle de taşınarak en uygun yerin belirlenebilmesi çok büyük avantaj. Böylece hem hızlı bir kurulum sağlanmakta hem de çoğu kamp yerinde kazıklama şansının olmadığı platformlar üzerinde çadırınızı kazıklamadan kullanma şansı vermekte. Rüzgarlı ve yağmurlu ortamlarda kazıklama şart ancak tehlikenin olmadığı durumlarda da çadırı kazıklamadan kurabilmek, kullanabilmek faydalı olabiliyor.
Çadırlarlarla ilgili 1,2,3,4,5 mevsim gibi tabirleri duymuşsunuzdur. 1-2 mevsim çadırlar genelde sorunsuz havaların olduğu yaz kamplarında kullanılan düşük kaliteli çadırlardır. Bunlar için genelde su geçirmezlik (waterproof) garantisi verilmez ve marketlerde bile rastlayabileceğiniz bir üründür. 3 mevsim çadırlar adından da anlaşılacağı üzere yaz, sonbahar ve ilkbahar mevsiminde ve çok çetin olamayan kış koşulları için uygundurlar. Daha teknik bir tasarımla daha teknolojik ürünlerden yapılırlar. 4 mevsim çadırlar ağır kış koşulları için (fırtına, yoğun kar yağışı) tasarlanmış daha fazla polle güçledirilmiş ve daha kalın kumaşlar kullanılmış üst bir modeldir. Adı sizi yanıltmasın. Adı 4 mevsim de olsa bu çadırlar yaz kullanımı için uygun değildir. Yazın bu çadırda uyumak sıcak bir akşamda arabada uyumaktan farksızıdır. 5 mevsim çadırlar, ekspedisyon çadırlarıdır ve çok daha çetin şartlarda kullanılırlar. Genelde piyasayı domine eden ve kışın bile kullanabileceğiniz 3 mevsim çadırlar, ki bilenler için söylüyorum ODTÜ izci grubunda da kullandığımız çadırlar bu sınıftadır, genel kullanım için edinebileceğiniz en mantıklı seçenek olabilir.
Tabii ki bir çadırın öncelikli amacı sizi yağmurdan ve rüzgardan korumak. Bunun yanı sıra size özel bir alan ve mikro klima yaratmak. Bu amaca hizmet eden en iyi teknik çift duvarlı yani tenteli bir üründür. Dış tente yağmuru ve rüzgarı geçirmezken iç tentenin nefes alma özelliği nefesinizle oluşan buharın yok edilmesini sağlar. Genelde dış tentede kullanılan kumaşa su geçirmez özelliği vermek, nefes alırlığı (breathability) azaltmaktadır. Bunun için de bu tür çadırlarda yağmur korumalı havalandırma pencereleri mevcuttur. Özellikle çadırda fazla kişi kalıyorsanız bu pencereleri gece yatarken açmayı unutmayın.
Çadırlarda genelde polyester veya naylon kumaşlar tercih edilmektedir. Bu kumaşlar genelde az su çeker, hafiftir ve hızlı kurur. Naylon daha mukavemetli ve daha hafiftir. Hafiflik ve dayanıklılık sizin için önemliyse önemliyse tercih edebilirsiniz. Polyester daha ucuz ve UV dayanımı daha iyidir. Daha az su çeker ancak daha ağırdır. Her ikisi de dokuma kumaştır ve su geçirmezlik için kesinlikle işlemden geçirilmelidir. Genelde PU (Polyurethane) veya SIL (silicone) ile kaplanırlar. Bu iki kaplamanın detaylarına başka bir yazıda gireceğim ancak burada bu iki kaplamanın çadır kumaşına sağladığı su geçirmezlik ölçüsü HH (hydrostatic head) hidrostatik yükten bahsetmekte yarar var. Basite indirgeyerek açıklamaya çalırsak şöyle diyebiliriz: Bir parça kumaşa su sütunu ile uygulanacak basıncın hangi yükseklikte sızdırmaya sebep olacağını gösteren bir ölçüdür. Çadırın teknik açıklamasında 1500 mm, 2000 mm yada 5000 mm gibi göreceğiniz bu rakamlar size kullanılan kumaş ile ilgili ipuçları verecektir. Dış tente için minimum 1500 mm, çadır tabanı içinde minimum 3000 mm (yatarken oluşturduğunuz basınç hesaba girer) uygun rakamlardır. Unutmayın. Bu sadece kumaş ile ilgilidir ve çadırın genel performansının küçük ama önemli bir parçasıdır.
Bu tür tenteli dom çadırlarda güneş ışınları deformasyona sebep olabilir. Eğer çok güneş yiyecekse çadırınızın renk seçimi de önemli olabilir. Azalan sırayla siyah, mor, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı en az ısı emen renklerdir. UV rezistans için de en dışa yapılan uygulamalar mevcuttur. Yine de çadırı gölgeye kurmak en iyi tercihtir. Kişi kapasitesi belirten markalar var ancak bir uluslararası standart yok. Genelde 1.5 metre iç genişlik, üç kişi için kabul gören bir ölçüdür. Dom çadır seçiminde bir diğer önemli kriter de çadırın gövdesi ile tente arasında ekstra bir pol geometrisiyle oluşturulan boşluğun (bagaj) varlığıdır. Bu boşluk size çantanızı ve ayakkabılarınızı koyabileceğiniz alan, yemek yapabileceğiniz bir hacim yaratacaktır.
Çadır konusu çok geniş bir konu. Kumaş seçiminden polüne, kazığından aksesuarına, temizliğine bir çok konuda yazılar yazılabilir. Bu yazıda dom çadırlarla giriş yaptım ve birkaç hafta daha çadırlarla ilgili yazacağım. Bu yazıda kullanılan tüm resimler arşivimden, ODTÜ izci grubunun yaptığı kamplardandır.
Hazırlayan Taylan Akkurt
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
takkurt · 3 years
Text
MATLAR (SLEEPING PADS)
Yorucu bir yürüyüşün ardından kim rahat bir uykuya hayır diyebilir ki? Çadır, tulum ne kadar önemliyse güzel bir kamp uykusu için mat da o kadar önemlidir. Matların iki amacı vardır; yastıklama ve ısıl izolasyon. Çeşitlerine ve özelliklerine girmeden önce matların ortak bir özelliği olan teknik bir teriminden bahsetmekte yarar var; R değeri.
R değeri kısaca matın ısı transferine karşı direncini gösteren bir katsayıdır. Matlar için 1-10 arasında bir skalada olan bu direnç, ne kadar yüksekse malzemenin ısı transferine karşı direnci de o kadar yüksektir. Kısaca bu katsayı ne kadar ısı kaybedeceğinizi belirler. ASTM F3340-18 standardı ile belirlenen bu değer alacağınız ürünün etiketinde belirtilmelidir ve aynı tür iki matı kıyaslarken bakacağınız ilk özelliktir. Bu noktada şunu da belirtmekte fayda var; uyku tulumunuz için belirlenmiş olan konfor derecesi belirlenirken R değeri 4.8 olan bir mat kullanılmıştır. Siz daha düşük bir R değeri olan mat kullanıyorsanız uyku tulumunuzun performansından da memnun kalmayabilirsiniz. Seçim yaparken bir çok kıstas önemli ancak önce seçenekleri sıralayalım.
Piyasada üç tür mat var;
1. Kapalı Hücre Mat (Closed-Cell Foam)
2. Şişme Mat (Air Pad)
3. Otomatik şişen mat (Self-inflating Sleeping Pad)
Kapalı hücre matlar en basit mat türü, köpük mat olarak da bilinirler. R değeri 1-2 aralığında olan bu matlar 1-2 cm kalınlıkta rulo veya Z profil şeklindedirler. Hacimli olmaları, R değerinin düşük olması ve konforsuz oluşlarına karşın en güvenilir ve sağlam mat türüdür. Fiyatları da diğerlerine göre oldukça makuldür. Z profil şeklinde olanlar oturmak için de kullanılabilir. Bazı köpük matların bir tarafı gümüş renkli bir kaplama ile kaplıdır. Nedeni çok basitti: Yatarken bu taraf üstte tutulur ve böylece vücut ısınız ışıma (radiation) ile geri size yansıtılması sağlanır.
Şişme matlar az hacimli (1-2 litre), hafif (yeni teknolojilerle beraber köpük matların ağırlığının da altına inmiştir), yüksek R değerine sahip (4-6) konforlu matlardır. Ancak delinmeye ve yırtılmaya karşı hassas olmalarından dolayı en ufak bir hasarda gecenizi mahvedebilirler. Bu özelliğinden dolayı riskin fazla, sürenin uzun olduğu etkinliklerde pek tercih edilmez. Ancak yüksek R değeri isteyen (4-6) kış etkinliklerinde, hacimin önemli olduğu gezilerde tercih sebebiniz olabilir. Köpük matın 11-12 litre civarında olduğunu düşünürseniz 1-2 litre hacmindeki şişme matlar tercihinizi değiştirebilir. Nefes ile şişirirken yorulmanızı engelleyen ve nefesiniz ile matın içine nem girmesini azaltan şişirme torbaları da (pump sack) bazı markalarda mevcut. Bu matlar en pahalı matlar ve bazıları da kullanılan kumaşa göre gürültücü olabiliyorlar. Yırtılma için de yanınızda bir iki tamir kiti taşımayı önerebilirim.
Otomatik şişen matlar için köpük mat ve şişme mat arasında hibrit bir model diyebiliriz. Köpük arasında boyuna uzanan kanallar mat açıldığında hava ile dolar. Bu şekilde % 70-80 hacminde kendiliğinden şişen bu matlar birkaç nefes ilaveyle tercihinize göre ayarlanır. R değeri 3-4 seviyesinde olan bu matlar 3 mevsim etkinlikler ve konfor için ideal, daha kalın kumaşı ile de şişme matlara göre daha dayanıklıdırlar. Delindiğinde bile bir miktar ısıl izolasyon sağlayan bu tür matlar hacim olarak köpük matlar kadardır ve daha ağırdırlar.
Standart (R), geniş standart (RW), uzun (L) ve kısa (S)olarak ölçülendirilen matlar yine mumya tip ya da dikdörtgen şekillerde pazarlanmaktadır. Hacimden ve ağırlıktan kısmak için 3/4 ebatında ürünler bile mevcut. Yine aynı modeldeki bir üründe kadın versiyonuna da rastlayabilirsiniz. Daha önceki bir yazımda da bahsetmiştim… kadınların sıcaklığı hissetmesi ve metabolizmik faaliyetleri farklıdır. Faaliyet, ağırlık, konfor, hacim, R değeri, dayanıklılık ve bütçe koşullarınızı kontrol ederek seçimi yapmak size kalmış ancak kış kampında R değeri, uzun yürüyüşte dayanıklılık, uluslararası yolculuk ya da bisiklette hacim, hamak kampında şekil kıstasları ön plana çıkabilir.
Araçla çıkacağınız bir kampta hacim, ağırlık sınırlamanız pek olmayacağından şişme yatakları tercih edebilirsiniz. Bu yataklarda konfor ön planda olup şişirme pompasını da rahatlıkla aracınızda taşıyabilirsiniz. Her ne kadar yaz kampında çok önemli olmasa da R değeri 10-15 ile şişme yataklar çok yüksek R değerine sahiptirler. Daha kalın kumaşlar kullanıldığı için de nispeten dayanıklıdırlar.
Benim açımdan ısıl izolasyon konfora göre daha önemli. R değerini artırmak için iki matı üst üste koyabilir ya da kullanmadığınız giysiler ve/veya hatta çantanızla matınızı destekleyebilirsiniz. Şişme matlar ve köpük matlar katlanarak saklanabilir ancak otomatik şişen matları tıpası açık bir şekilde katlamadan saklamaya çalışmalısınız. Eğer bir köpük matınız varsa bir de şişme mat edinmenizde hiçbir zarar görmüyorum. Bu sayede katılmayı düşündüğünüz etkinliğe göre alternatif ve kombinasyon yaratmış olursunuz.
Hazırlayan Taylan Akkurt
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
takkurt · 3 years
Text
NYLON (NAYLON)
Önce Türk Dil Kurumu’na (TDK) bakalım:
(na'ylon, l ince okunur), Fransızca nylon
1. isim Dayanıklı ve esnek döküm maddesi:
"Geç saatlere kadar çöpten toplayacakları demirleri, şişeleri, naylonları nasıl satacaklarını konuştular." - Lâtife Tekin
2. sıfat Bu maddeden yapılan:
"Plastik deyince bu devirde birtakım naylon eşya, şu bu geliyor hatıra." - Necip Fazıl Kısakürek
3. sıfat, mecaz Düzme, düzmece, sahte.
Baştan şunu söyleyeyim; naylon olarak bildiğiniz malzeme aslında naylon değildir. İngilizce nylon kelimesinden türetilmiştir. Türkçe’de bazı isim tamlamalarında sahte anlamında da kullanılan bu sözcük gerçekte kimyasal bir terimdir. Naylon kimyasal olarak “Poliamid” olarak adlandırılan sentetik bir liftir.
Keşfi 1930’lu yıllara dayanan naylon ilk üretildiğinde yumuşak ve parlak dokusundan dolayı kadın çoraplarında ipeğin yerini almış, daha sonra ise aşağıda sıralayacağım çok yönlü özelliklerinden dolayı ikinci dünya savaşında paraşüt gibi birçok teknik malzemenin yapımında kullanılmış ve zamanla da hayatımızın her alanında kullanılan bir ürün olmuştur. İsmi ile ilgili birçok şehir efsanesi dolansa da kelime no-run (kaçmaz) kelimesinden üretilmiş hayal gücünden yoksun bir kökene sahiptir. Bugün tüm dünyada sentetik elyafların %12 sine karşılık gelen 8 milyar pound ( 1 pound= 0.45 kg) naylon üretilmektedir.
Naylonun özelliklerini kabaca şu şekilde sıralayabiliriz:
Yüksek kopma ve aşınma mukavemeti
Yüksek elastikiyet
Hafiflik
Kolay yıkanabilmesi, çekme yapmaması ve kırışmaması
Küflenmeye karşı dirençli olması
Su çekmemesi ve hızlı kuruması
Kolay şekil alması ve boyanması
Bu özelliklerinden dolayı naylon sanayide olduğu kadar outdoor sporlarında da kendine geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Özellikle çadırlar, çantalar, kıyafetler, ipler ve birçok üründe naylon kullanımına rastlayabiliriz. Spesifik konuşmak gerekirse; aşınma mukavemetinden dolayı çadırlarda, mukavemetinden ve hafifliğinden dolayı tırmanış iplerinde ve paraşütlerde, hızlı kurumasından dolayı mayolarda, elastikiyetinden dolayı hamaklarda kısacası çok yönlü oluşundan dolayı birçok üründe kendine haklı bir yer edinmiş bulunmakta. Yün ile belli oranlarda harmanlanan ve etiketlerde poliamid olarak okuduğunuz naylon, yünü ya da başka bir fiberi kuvvetlendirmek için de kullanılır.
Piyasada birçok ticari naylon kumaş üreticisi mevcut ancak bunlardan size en tanıdık geleni CORDURA markasıyla INVISTA (naylonun mucidi DuPont firmasının tekstil kolundan evrilmiş bir firma) firması olabilir. Kullandığı değişik örme teknikleri ve karışımlar ile Cordura’ya kıyafet, çanta, motosiklet ceketleri gibi ürünlerde rastlamak mümkün. Bu tür kumaşlarda malzeme yapısına ek olarak iki fiziki özellik ayırt edici olabiliyor; denier (D) ölçüsü (ipliğin 9.000 metresinin ağırlığı, gram olarak) ve örülmüş kumaşın 1 metrekaresinin ağırlığı (gram/sqm). Örneğin sırt çantalarında ya da tozluklarda göreceğiniz 1000D kumaşta kullanılan naylon ipin 9.000 metresinin ağırlığı 1.000 gram’dır. Bu rakam Cordura özelinde çok dayanıklı bir malzemeyi işaret eder. Cordura 500D ya da 300D sıradan bir kullanım için yeterlidir.
Naylon UV dayanımı açısından zayıf bir malzeme, ısıya ve aleve karşı da dayanıksız. Aleve maruz kaldığında çabucak eriyebilir. Kampta ateş başında dikkatli olmanızı öneririm. Eğer perlon gibi naylon bir malzeme kesecekseniz makas yerine ısıtılmış bıçak ya da metal kullanabililirsiniz. Naylon bir kıyafetin uzun ömürlü olmasını istiyorsanız yıkarken de hassas davranmalısınız. Aksi etikette belirtilmediği sürece düşük sıcaklıkta yıkamalı, çamaşır suyu kullanmamalı, kurutma makinesine atmamalı ve asarak kurutmalısınız.
Son olarak, naylon geri dönüştürebilir bir plastiktir. Geri dönüşüm kodlamasında 7 ile işaretlenen ve "others" grubunda olan naylon, üretimi olduğu kadar geri dönüşüm işlemlerinde de çok çevreci bir ürün değildir. Bunun içindir ki naylon kullanımını mümkün olduğu kadar azaltmak ve geri dönüşümünü sağlamak çevreci bir bilinç açısından önemlidir.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
takkurt · 3 years
Text
HEADLIGHT/HEADLAMP
(KAFA FENERİ)
Kafa feneri kampçılık ,trekking,dağcılılk,bisiklet,
mağaracılık gibi birçok açık hava faaliyetinin ortak malzemesidir.Bir kafa feneri edinirken dikkat etmeniz gereken başlıca hususlar parlaklık,koruma sınıfı,pil ömrü,ağırlık/rahatlık,aydınlatma biçimi ve fiyat/performans olarak sıralanabilir
Bir aydınlatma elemanında parlaklık (brightness) lumen(lm) ile ölçülür. Örnek verecek olursak bir mum ışığının parlaklığı 13 lumendir. 100 Watt(W) gücünde eski tip bir akkor lambanın parlaklığıysa 1200 Lümendir. Aynı cins ışık kaynaklarında lambanın gücü(W) yükseldikçe Lümende yükselir ancak farklı tip ışık kaynaklarında verimlilik değiştiği için Lümen/Watt korelasyonu kuramazsınız.Kafa fenerlerinde genel olarak verimliliği yüksek LED(Light Emitting Diodes) ışık kaynakları kullanılır ve ortalama olarak 18W güç için 1200 Lumen parlaklık elde edilebilir. Kamp için konuşursak 200 Lümen civarında parlaklık genel olarak yeterli olacaktır. Ama söz konusu bisiklet olursa en az 400 Lümen’lik parlaklık faydalı olabilir
Sıklıkla açık havada kullanılan kafa fenerlerinde önemli unsurlardan biri de IP yani International Protection Code’dur. Bu kod suya ve toza dayanma direncini gösterir. Yağmur, kar ve nemli ortamlarda kullanmak için IPX4 sınıfı kafa fenerini tercih edebilirsiniz. Bu standartlarda sınıf yükseldikçe koruma da artmaktadır.Şimdi de IP67 sınıfını birlikte inceleyelim. Burada birinci rakam yani 6 toza karşı tam dayanıklılığı, 7 ise 1 metre derinliğindeki suda 30 dakika su geçirmeden çalıştığını göstermektedir. Eğer toz testi yapılmamışsa rakam yerine X yazılır. IPX4 normal bir kullanım için yeterlidir. Çünkü koruma sınıfı artarsa fiyatı da artmaktadır.
Kafa fenerlerinde genelde AA ya da AAA sınıfı kalem piller kullanılmaktadır. Raflarda sıklıkla karşılaştığımız ALKALİN piller raf ömürleri, fiyatları ve kolay ulaşılabilirliği sayesinde akla gelen ilk seçenek olarak düşünülebilir. Ancak, kafa fenerini sık kullanıyorsanız ekolojik ve ekonomik nedenlerden dolayı şarjlı bir alternatife geçmenizi öneririm. Bu noktada piyasada en çok rastlanılan tür Ni-MH (Nickel Metal-Hydride) pillerdir. Fiyat ve bulunabilme kolaylığı açısından mantıklı gibi görünse de verimli olmadıklarını söyleyebilirim. Bu noktada imdadımıza Li-Ion piller yetişiyor. Bu tür piller daha verimli ve daha hafif. Şarj döngüsü fazla, düşük sıcaklıklarda çalışabilmesi, istenildiği zaman istenildiği kadar şarj edilebilmeleri ( no memory effect), kullanılmadığı zamanlarda az deşarj olmaları ise en büyük artıları. Tek olumsuz yanı fiyatı. Li-Ion piller Ni-MH sınıfı pillere göre daha pahalı. Bazı kafa fenerleri kendinden bataryalı, bazıları da hybrid olabiliyor. Seçim size kalmış.
Geniş veya spot aydınlatma biçimine kullanım türünüze göre siz karar verebilirsiniz. Bence her iki tür aydınlatmayı da sunan ürünler genel kullanım için daha faydalı.
Değişik renklerde aydınlatma da artı bir özellik. Kırmızı ışık opsiyonu hem acil durum rengi olması hem daha az enerji harcaması hem de gözü daha az rahatsız etmesinden dolayı bence önemli. Mavi ve yeşil opsiyonlarda değişik amaçlar için kullanılabiliyor.
Pil ömrü (Burn Time) ve aydınlatma mesafesi ürünlerin teknik özelliklerinde belirtilmektedir. Bu değerlerin doğru olabilmesi için yeni test protokolü olan ANSI/PLATO FL 1 standardına göre belirlenmiş olması önemlidir. Zira eski test protokolüne göre verilmiş değerler kafa karıştırabilir. Regüle edilmiş aydınlatma teknolojisi (sabit lümen sağlar), oynar başlık, isteğiniz dışında açılmayı engelleyen tuş kilidi, yüksek güç modu (BOOST), flaşör, pil seviyesi göstergesi, reflektörlü kafa bandı gibi özellikleri de kafa fenerlerinde sahip olmak isteyeceğeniz ekstra özellikler olarak sıralayabilirim.
Son olarak şunu belirtmeliyim. Kafa fenerlerinde kullanılan LED lambalar göz için biraz zararlı. Esas olarak yaydıkları 450-495 nm dalga boyundaki mavi ışıklar gözlere kalıcı zararlar verebilmekte. Elinizden geldiğince kafa lambasının ışığına doğrudan bakmayınız ya da birisinin gözüne tutmayınız. Özellikle gözleri daha hassas olan çocuklar için kafa fenerleri önerilmez. Kullanmak zorundalarsa, onlara Lümen değeri maksimum 20 olan kafa feneri alabilirsiniz.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
LAYERING(KAT KAT GİYİNME)
Soğuk havalarda,gündelik yaşamınızda veya outdoor sporlarında uygulayabileceğiniz en etkili yöntem.Amaç kısaca nem kontrolünü sağlamak,sıcak tutmak ve dış etkenlerden ( yağmur,rüzgar) korunmak.Herşeyi göz ardı edebilirsiniz ancak kat kat giyinme her zaman aklınızdan çıkarmamanız gereken bir yöntem.ilk kat(base layer),orta kat( insulating mid layer) ve en üst kat(shell layer) şeklinde özetlenebilecek olan kat kat giyinme bu amaca en iyi hizmet edecek sistem.
Gelin isterseniz bu katları biraz detaylandıralım; yazının burdan sonraki kısımlarında daha önce paylaştığım yazılara referans vereceğim zira bu yazı makalelerimde bahsi geçen konuları kapsayan bir yazı olacak.
ilk kat vücudunuzla temas eden kattır ve bu katta olması gereken en önemli özellik “wicking”yani nem fitilleme özelliğidir. İlk kat oluşan teri kapiler etkiyle vücudunuzdan uzaklaştırıp bir üst kata iletmelidir. Böylece sizi rahatsız edecek ve ısı kaybınızı arttıracak nemden kurtulmuş olursunuz. Bu özelliği en iyi sağlayan malzemelere doğal fiber olarak yün ve ipek, sentetik malzeme olarakta polyester ve polyprelene sayılabilir. Doğal malzemeler koku direnci ve hipoalerjenik oluşuyla tercih edilebilir ancak pahalıdırlar. Polyester ve polyprelene ise daha az su emmesi ve dolayısıyla hızlı kuruması,nem iletiminde daha etkili olması ve fiyat avantajıyla öne çıkan,piyasada en sık rastlayacağınız malzemelerdir.Bu malzemelerin her birinin avantajlarından faydalanmak ve vücudu iyi sarması için spandex(Lycra) ile harmanlanmış karışımlarda tercih edilebilir.Pamuk ilk kat için düşünülmemesi gereken bir malzeme;bunun nedenlerini “ pamuklu öldürür” yazımda detaylıca açıklamıştım. İlk katın bol değil sıkı şekilde vücudu sarması ve aktivite ne kadar fazlaysa o kadar ince olması gerekmektedir.
İkinci kat(insulating layer);sıcak tutma işi bu katın işi, hem alttan gelen nemi iletmeli hemde ısıl izolasyonu sağlamalı. Polar,kalın yün bir kazak, kaztüyü dolgulu bir ceket bu kat için ideal seçenekler, eğer çok üşüyen birisiyseniz bu katı sıkı tutabilirsiniz zira çıkartma imkanı her zaman vardır.Kuru havalar için pamuklu bir sweat shirtte tercih edilebilir.
Üçüncü kat(shell layer)ise su geçirmeyen/soluyan( waterproof/ breathable) bir kumaşla takviye edilmiş bir mont yada rüzgar ceketi olabilir. Böylece rüzgar geçirmezlik özelliğide sağlanmış olup vücudunuzun hemen üstünde oluşturduğunuz mikro klima ortamı da korunmuş olacaktır.Bu tür montları başka bir yazıda detaylı bir şekilde ele alacağım.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
TERMİNOLOJİ(KAVRAMLAR)
(HIKING,TREKKING,BACKPACKING)
Eğer kampçılıkla yada yürüyüşle ilgiliyseniz bu terimleri sıkça duyuyor yada okuyorsunuzdur.Peki bu terimlerin anlamı nedir?ne için kullanılır? farkları var mı?
Kısaca bu ve benzeri sorulara cevap vermeye çalışacağım.
Hike(hiking) kelime anlamı ile yürüyüş demek, aslında bu üç terimde temel olarak yürüyüş demek ancak ufak nüanslar var aralarında. Hiking arazide,patika yada yollarda yapılan kısa yürüyüşlere verilen ad, genelde başladığı yerde biten keyif,spor,ruhsal ve bedensel zindelik(fitness)amaçlı yapılan günübirlik yürüyüşlerdir. ODTÜ izci grubu olarak yaptığımız,bir geceliğine kendi inşa ettiğimiz barınakta kalma etkinliğine de hike yapmak diyoruz ancak bu yanlış bir kullanım daha çok bu etkinlik “overnight bushcraft camping” yada “survival camping” olarak adlandırılabilir.Hike ı ayırteden belirgin özellik günübirlik olmasıdır.
Trekking günaşan yürüyüşlere verilen ad, hiking den biraz daha fazla ekipman gerektirir ve arazi şartları daha zorlayıcıdır. Genelde trekking rotaları olarak adlandırılan meşhur rotalarda yürüyüş başladığı noktada bitmez ve aralarda lojistik noktaları mevcuttur , barınaklarda yada pansiyonlarda kalma ve malzeme tedariği mümkündür.Trekking yapan kişi buna göre plan yapar ve taşıyacağı eşyaları buna göre belirler.
Backpacking adını ingilizce sırt çantası anlamına gelen backpack ten alır buda trekkingin bir tık üstü yani yine günaşan ancak kişinin gezi için konaklama(çadır,tarp) iaşe( yiyecek)ve diğer gerekli tüm ekipmanları sırt çantasında taşıdığı sırtyüklü yürüyüşlerdir.Backpacking yine tüm eşyanın sırtta taşınarak çok uzun gezilere çıkılarak geniş bir coğrafyanın göreceli olarak çok ucuza dolaşıldığı geziler içinde verilen addır. Bu tür gezileri yapan gezginlerede backpacker deniyor. Yine ODTÜ izci grubu olarak yaptığımız trans-kamp aslında bir sırtyüklü( backpacking) aktivitesi sayılabilir, trans kamp terimi de nette arama yaptığınızda sizi yanıltabilir.
Bunları neden mi anlatıyorum? neyse ne,yürüyüş işte diyip geçmemek lazım zira yaptığınız aktivitenin ne olduğunu bilirseniz ona göre o aktiviteyle ilgili bilgileri ve malzemeleri edinmeniz daha rahat ve uygun olacaktır. Bir sırtyüklü(backpacking) ile günaşan(trekking) yürüyüş çantası arasında tasarım ve ölçü farkları olabilir yada günübirlik(hiking) ile günaşan( trekking) yürüyüşler için tasarlanan ayakkabılar da farklı olabilir. Yada yabancı biri ile konuşurken doğru terimleri kullanmak kolay anlaşılabilmenizi sağlayabilir.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
NOT: yazıyı hazırlamadan önce konuyu mütalaa ettiğim ve çeviriler için katkıda bulunan mezun izcilerden,Pittsburgh üniversitesinde Doçent olan arkadaşım Inanc Senocak a teşekkür ederim.
0 notes
takkurt · 3 years
Text
COTTON KILLS(pamuklu öldürür)
Evet iddaalı bir laf ama gerçek;sizi öldüren pamuk değil tabiiki, outdoor sporlarında hipotermi ile sonuçlanabilecek bir özelliği,hidrofilik yani su emici olması.
Pamuk tekstilde en çok kullanılan elyaftır. Doğal,ucuz ve üretiminin yaygın olması,giyimi ve kullanımının rahat olması hipoallerjenik( alerjik reaksiyonlar yaratmaya daha az meyilli )olması, tuşesinin(dokununca verdiği his) güzel olması giyim kuşamdan ev tekstiline ve birçok özel üründe genel kullanımına neden olmuştur.
Hidrofilik oluşu belki havlu veya çocuk bezinde çok işe yarayan bir özellik olabilir ancak iş outdoor sporlarına gelince bu özellik bazı sorunlara neden olabiliyor. Lümen adı verilen küçük hava boşluklarından oluşan özel yapısı ile ağırlığının 27 katı kadar suyu emerek bünyesine alma özelliğine sahiptir, hal böyle olunca aktiviteli bir etkinlikteki terlemeniz veya yağmura maruz kalmanız durumunda üstünüzdeki tişört,sweat shirt,pantolon yada her ne varsa pamuklu suyu emerek hem ağırlaşacak hemde kuruyken sağladığı termal izolasyon özelliğini kaybedecektir.Islak bir pamuklu tişört teorik olarak kondüksiyonla 25 kata kadar daha fazla ısı kaybetmenize neden olacaktır(denize girmişsiniz gibi düşünün),dış ortamdaki soğuk havanında etkisiyle ürettiğiniz ısıdan daha fazla ısı kaybederek vücut kor sıcaklığınız düşecek ve hipotermiye gireceksiniz.Hipotermi vücut kor sıcaklığının 37 dereceden 35 lere doğru çekilmesiyle başlayan, donmanın başlangıcı diyebileceğimiz rahatsızlık , detaylarına bu yazıda girmeyeceğim ancak doğada dikkatsiz davranırsanız kolayca karşılaşabileceğiniz bir durum bunun için havanın donma derecelerine inmesine de gerek yoktur ayrıca.
Pamuk en geç kuruyan kumaştır,standart testlerde nerdeyse5-6 saat kuruma süresi ile bir polardan 3-4 kat daha uzun sürede kurur.Kampta yada trekkingde ıslanan bir pamukluyu kurutmanız çok zordur;size yükten başka birşey olmaz.Hele hele üstünüzde kurumaya hiç bırakmayınız bu konuda başka bir kelamda STAY DRY!,STAY ALİVE (KURU KAL,HAYATTA KAL).Çok ciddi durumlarla karşılaşmasanızda termal konforunuzun kaçması keyfinizi de kaçıracaktır.
Tabii kampta pamuklu giymeyeceksek ne giyeceğiz sorusu haklı bir soru; ya bol miktarda pamuklu götürüp kuru kalmaya çalışacaksınız yada yün veya sentetik(ağırlıklı polyester) bir ilk kat ile termal konforunuzu sağlamaya çalışacaksınız. Pantolonda polyester yada naylon tercih edilmelidir.Yün de geç kurur ama ıslakken termal özelliklerini çok kaybetmez ve çok su emmez kokuyada inanılmaz dirençlidir ancak pahalıdır. Sentetikler çok çabuk kurur,nerdeyse hiç su emmez, wicking(teri emip uzaklaştırma) özelliği yüksek ve ucuzdurlar. Koku dayanımlarının zayıf olması ve allerjenik özellikleri dezavantajlarıdır.Islakken de sıcak tutar gibi pazarlama laflarına da kanmayın sadece yün gibi bazı elyaflar ıslanınca termal özelliklerini çok kaybetmezler.
Havadaki nemi bile kapabilen pamuklu yada selüloz kökenli( keten gibi) kıyafetlerden outdoor sporlarında uzak durun derim hele hele bir kotla kampa gitmenizi hiç tavsiye etmem.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
UYKU TULUMLARI
Uyku tulumları kampların vazgeçilmezidir.Ancak seçimi,kullanması, saklanması,yıkanması vs çok derin bir konu; mümkün olduğunca basitleştirip hiç bilgisi olmayanları konuya aşikar yapmak bilgisi olanlarında bilgilerini tazeleyip daha detaylı bir bilgiye ulaşmalarını sağlamak isterim.
Genelde şekilden,dolgu malzemesinden yada mevsim kategoresinden önce tulumlar sıcaklık dereceleriyle anılırlar; benim tulum -5 derecelik gibi cümleleri duymuşsunuzdur. Bu değerler ISO 23537-1;2016 yada EN 13537 gibi standart testlerle elde edilmiş,tulumların konfor(com),limit(lim),extreme(ext) sıcaklık derecelerini gösteren değerlerdir. Burda en önemli değer konfor derecesidir ve bu tulumda ortalama bir kadının(25 yaş/60 kg/160 cm) konforlu bir şekilde geceyi geçirebileceği hava sıcaklığını göstermektedir.Limit derecesi ise tulumda ortalama bir erkeğin(25 yaş/70kg/173 cm) bir gece boyunca konforlu bir şekilde uyayabileceği hava sıcaklığını göstermektedir.Extreme ise ortalama bir kadının 6 saat hipotermiye girmeden geçirebileceği minimum sıcaklığı göstermektedir. Buradaki kadın ve erkek ayrımı dikkatinizi çekmiştir sanırım;evet kadın ve erkeğin konfor derecesine etki eden metobolizmik faaliyetleri ve soğuğu hissetme durumları birbirinden farklıdır.Siz genel olarak geçiş aralığı(transition range)olarak adlandırılan konfor ve limit sıcaklıkları arasındaki aralığı dikkate alınız.
Tulumlar şekil olarak birkaç tiptedir;Mumya(mummy),rectangular(dikdörtgensi),semirectangular(yarı dikdörtgensi) en genel şekiller.Tulum içerisinde ısıl izolasyon açısından minimum hava boşluğu olmalıdır bu açıdan bakıldığında bütün vücudu saran mumya tipi tulumlar daha efektiftir,daha az malzeme kullanılmış olmasıda bir avantajdır ancak rahat uyumayı seviyorsanız sizi biraz sıkabilir bu konudada semirectangular( yarı dikdörtgensi tulumlar) bir seçenek olarak önünüzde.Rectangular (dikdörtgensi) tulumlar başlık kısmı olmayan basit tulumlardır ve daha çok yazlık tulumlarda tercih edilir.Kadın ve erkek vücut tipi farklılıklarından dolayı tulumlar kadın/erkek veya unisex olarak üretilebilirler, boy konusunda değişik standartlar olsada boyunuza uygun fazla büyük olmayan bir tulum almak her zaman idealidir ve denemeden bir tulum almanızı tavsiye etmem. Fermuarda tulumda zayıf noktadır ve içten izole edilmiş olmasına dikkat edilmelidir.Ayak kısmınıda sıcak gecelerde havalandırabileceğiniz boydan fermuar genel olarak sağlaklar için soldan solaklar için ise sağdan dikilmiş şekilde üretilmektedir. Bazı üreticilerin tulumları birleştirilip tek tulum haline de getirilebiliyor.
Dolgu malzemesi ise en kritik konu; genel olarak sentetik ve kaztüyü dolgu kullanılan en yaygın iki dolgu türü.Değişik trademark adları olsada sentetik dolgu polyester elyafından yapılan bir dolgu,kaztüyü ise kaz ve ördeklerden elde edilmiş down(içtüyü) ve feather (tüy) karışımından oluşan genel adıyla kaztüyü olarak bildiğimiz dolgu malzemeleridir.Her ikisininde avantaj ve dezavantajları mevcut,kaztüyü daha sıkıştırılabilir, daha hafif,daha verimli iyi bakıldığında daha dayanıklıdır.Ancak nem tutması yüksek olduğundan nemli iklimlerde pek kullanılışlı değildir, biraz daha özen gerektirir ıslandığında termal özelliklerini kaybeder ve zor kurur vede daha pahalıdır.Sentetik dolgulu tulumlar ise daha ağır ve hacimlidir daha az nem iletir ve ömrü daha kısadır ancak daha ucuz,ıslandığında termal özelliklerini çok kaybetmeyen,çabuk kuruyan ve alerjenik olmayan ve daha az özen gerektiren özelliklere sahiptirler. Seçim kullanım şekline göre değişir mesela uzun yol bisikletçiliğinde,kaztüyü hafifliği ve hacmi ile tercih sebebi olabilir. Hayvan hakları açısından da RDS(responsible down standart) kaztüyü standardı sorumluluğu sertifikasyonu olan ürünleri tercih edebilirsiniz. Kaztüyü ile igili detaylı bir yazımda var onu da okumanızı tavsiye ederim.
Mevsim kategorisi açısından yazlık, üç mevsim yada kışlık diye adlandırılan tulumlar var ancak bence çok sağlıklı değil bu adlandırma. Yazın güneye inecekseniz ve 35-40 derece sıcaklığa maruz kalcaksanız,yazlıkta olsa pek tulum tavsiye etmem,çok üşüyen biri değilseniz ince bir örtü yeterli olacaktır.
Tulumdaki konforunuzu etkileyen birçok başka faktör de vardır; bağıl nem, rüzgar,çadırınız, zemin durumu, giydiğiniz kıyafet, kişilik özellikleriniz,kullandığınız mat gibi ama birkaç püf noktayı belirtmekte fayda var; gün boyu suzuz ve gıdasız kalmamış olmanız lazım,temiz kıyafetlerle tuluma giriniz ve uzun çoraplar giyiniz,yatmadan önce ılık birşeyler için,
tulumun üstüne birşeyler sermekten ziyade içine astar bir kumaş kullanın.Ayaklar daha çok üşüyeceğinden bir sıcak su torbasını ayaklarınızın arasına yerleştirerek uyuyabilirsiniz.Matınızıda iyi seçin zira verilen konfor dereceleri ısı geçirgenlik resistansı (R) ortalama 5.5 olan matlar kullanılarak hesaplanır.
Uyku tulumları taşıma (pack bag) kılıflarında saklanmamalıdır saklama(store pack) kılıflarında kat yapmaması için özensizce rulo yapılmadan doldurulmuş şekilde saklanmalı yada alanınız varsa açık bir şekilde asılarak saklanmalıdır. Uzun süre sıkışık kalmış tulumlar loft(kabarıklık) özelliğini kaybederler buda termal izolasyon özelliklerinin kaybolmasına ve ömrünün kısalmasına neden olur.
Uyku tulumları sık yıkanan ürünler değildir ancak 1-2 yılda bir etiketindeki uyarılar dikkate alınarak yıkanmalıdır ancak yıkanırken her iki dolgu türü içinde dikkat edilmesi gereken birkaç hısus vardır;
* en fazla 30 derecede yıkanmalıdır.
*yumuşak yün şampuanı kullanılmalıdır
*makinada yıkanacaksa narin programda yıkanmalıdır.
*sıktırma yapılmamalıdır.
*asılarak kurumaya bırakılmalı yada kurutma makinasında içine bir iki tenis topu atarak tamamen kuruyana kadar düşük sıcaklıkta kurutulmalıdır.
*elle sıkma ve çitileme yapılmamalıdır.
*sabunla lokal silme yapılabilir.
*yumuşatıcı kullanılmamalıdır.
*kuru temizleme önerilmez.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
KAZ TÜYÜ DOLGULU
MONTLAR ve TULUMLAR
Sıcak tutma diye düşününce hepimizin aklına dolgu malzemesi olarak kaz tüyü kullanmış montlar,tulumlar, yorganlar gelir. Sıcak tutma-ağırlık rasyosu (Warmth to weight ratio) olarak baktığımızda da en yüksek olan malzeme gerçektende kuş tüyüdür.Bu özelliğini özellikle hapsettiği hava kabarcıklarına borçludur.
Aslında biz Türkçede tek bir terim kullansak da (kaz tüyü),ingilizcede iki çeşit terim var;biri down diğeri feather. İnce kuş tüyü (down) sapsızdır ve kuşların karın kısmında saplı tüylerin( feather) altında bulunan tüydür. Isı izolasyonu konusunda daha etkilidir down ve sapsız olduğu için kumaştan dışarı çıkmaz.Bu ikisi genelde belli oranlarda karıştırılarak kullanılır.
Tüyün asıl kalitesini belirleyen doldurma gücü endeksidir(fill power) ve 450-900 arası bir skaladır.Bu bir ounce (28.35 gram) tüyün standart bir silindirde standart bir ağırlıkta sıkıştırıldığında ne kadar hacim kapladığını (cubic inch) gösteren bir rakamdır ve ne kadar yüksekse o kadar çok hava hapsediyor ve ısı izolasyonu açısından o kadar kaliteli demektir.
Isı izolasyonu açısından dolgu malzemesi olarak kullanılacak olan tüyün miktarı da(gram ) önemlidir;teorik olarak 900 kalitede 50 gram tüyle yapılmış bir montla 450 kalitede 100 gram tüyle yapılmış bir mont ısı izolasyonu etkisi açısından aynı sayılabilir, 450 kalitede 200 gram kullanılmışsa daha efektiftir ama daha ağırdır.Bir diğer kalite ölçütü de malzemede kullanılan ince tüy/tüy ( down/feather) ölçüsüdür; 70/30, 80/20, 90/10 gibi bir rakamdır ve ilk rakam down olmak üzere ne kadar ince tüy(down),normal tüy(feather)kullanıldığı oranını verir.
Kıyafetlerden farklı olarak tulumlarda ölçü olarak konfor derecesi,yorganlarda da TOG değeri kullanılsada aşağı yukarı bu ürünlerde de mekanizma aynıdır(bu konuya başka bir yazıda değineceğim).
Vegan hassasiyetiniz ve tüy alerjiniz yoksa kuru, soğuk havalarda kuştüyü montlar ara kat yada son kat olarak size çok effektif bir alternatif sunacaktır. En büyük dezavantaj ıslandığında ısıl izolasyon özelliğini büyük ölçüde kaybetmesidir;bu yüzden dış kumaşın su geçirmez bir WPB ( waterproof breathable)bir kumaştan yapılmış olması önemlidir.Nemli,yağışlı ortamlarda ise sentetik(ağırlıklı polyester) dolgu malzemelerini tercih edebilirsiniz hatta daha da ucuz olacaktır.
Kuştüyü ürünlerinizi kılıfında sıkıştırarak saklamamanız yada ıslandığında sıkmamanız gerekmektedir.Yıkayacağınız zaman çamaşır makinasında üretici talimatlarına da uyarak soğuk suda özel deterjanı ile sıkma yaptırmadan yıkamanız, kurutma makinasında düşük sıcaklıkta tamamen kurutmanız tavsiye edilir, kendi kendine kurumaya bırakılmamalıdır.Kurutma sırasında makinanın içine birkaç kurutma topu yada tenis topu atabilirsiniz.Elde yıkama içinde talimatlar mevcut ancak daha uzun bir süreç.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
WATERPROOFNESS/BREATHABİLİTY
(SU GEÇİRMEZLİK/NEFES ALIRLIK)
Yağmurlu havada yürüyüş yapıyorsunuz ve bir plastik(rubber)yağmurluk giyiyorsunuz,su geçirmeyecektir ancak terden bunalacağınız kesindir. Teri atsın diye file bir tişört giydiğinizi düşünün bu seferede ter dışarı çıkacaktır ancak rüzgar ve yağmur içeri girececektir. Teknoloji bunun çözümünü soluyan kumaşlarda bulmuştur ;yani terin dışarı çıkmasını sağlayan aynı zamanda da suyun içeri girmesini engelleyen ,rüzgarada bir bariyer oluşturan. Bu tür kumaşlarda birkaç çeşit mekanizma vardır;en bilindiği ve piyasayı domine edeni adını sıkça duyduğunuz GORE-textir.GORE-Tex’in santimetrekaresinde bir buçuk milyar(yanlış okumadınız)gözenek vardır;bu gözenekler su damlacığından küçük olduğu için girmesine izin vermez (waterproofness) ancak su buharının(terin) geçişine (breathability)izin verir.
Bu iki özelliğinde bir fiziksel ölçümü ve biraz değişik uygulamaları olsada standart testleri vardır. Su geçirmezlik(waterproofness)için kullanılan;su basıncı yani soluyan kumaşın ne kadar su basıncına(mm)dayanıklı olduğu,nefes alırlık içinde yine aynı kumaşın 24 saatte metrekaresinden ne kadar su buharı(g/m2)geçtiğidir.
Siz bunu ürün etiketinde 10000/15000 yada 10K/15K (K bin anlamında) gibi rakamlarla göreceksiniz;verdiğim örnek rakamlarda ürün 10000 mm su sütununda su geçirmez ve 24 saatte metrekaresinden 15000 gram su buharı geçer anlamı taşımaktadır. Biliyorum biraz kafanız karıştı ancak bu rakamlar ne kadar yüksekse kullanacağınızüründe( ayakkabı,yağmurluk, koşu,kayak kıyafetleri) o kadar performanslı olur tabii fiyatıda biraz tuzlu olacaktır😊.Hangi aktivite için hangi rakamlar yeterli olurla ilgili tabloları internette bulabilirsiniz. örnek olarak diyelimki kuş gözlemle ilgileniyorsunuz ve daha çok sabit duruyorsunuz su geçirmezliği yüksek(ilk rakam) nefes alırlığı düşük bir kıyafet kullanmanız yeterli olacaktır.Şehir kullanımı için 5000/10000 kayak, snowboard, dağcılık içinse biraz daha yüksek performanslı kumaş seçmelisiniz.
Rakamları bulamazsanızda soluyan kumaşlar için waterproof,water repellent,water resistant gibi ibarelere rastlayabilirsiniz bu aynı sıralama ile su geçirmezlik derecesini anlatmak için kullanılan terimlerdir.(waterproof>water repellent>water resistant) Eğer soluyan kumaş kullanmış bir ürün alacaksanız(yağmurluk, pantolon, ayakkabı vs) kumaşın teknik özellikliklerini incelemenizi tavsiye ederim ve satıcının bu GORE-TEX li gibi laflarına kanmayın zira GORE-TEX bir markadır ve küçük bir yazı etiketinin ürün üzerinde bulundurulma zorunluluğu vardır. Sympatex,Hydroseal, Gore-tex,Nextec,Event birçok kumaş markasından sadece birkaçı
Decathlondaki bazı ürünlerde de RET (Resistance to Evaporation Transmission) değeri kulkanılır buda nefes alırlık ölçüsü olarak kullanılan bir terim; buhar geçiş direnci. Bu rakam 0 ise direnç yoktur 30 ise ter geçişine direnç maksimum demektir. Orta düzey bir aktivite için 5-6 RET değeri iyidir.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
polar kumaş üzerine
(kış yaklaşırken)
Kısaca polar adıyla bildiğimiz kumaş türü kimyasal adı PET yada PETE (polyethylene terephlthalate) olan, kıyafette kullanıldığı zamanda polyester adını alan malzemeden üretilen petrol kökenli sentetik bir tekstil ürünüdür.
İlk olarak 1979 yılında Amerikalı bir firma olan Malden Mills tarafından üretilen ve Polartec isimli markayla piyasaya sürülen bu kumaş için firma patent hakkını almayıp diğer firmaların da üretmesine izin vermiştir, buda ürünün ucuz bir şekilde temin edilebilmesine sebep olmuştur.Polartec markası yüzünden kumaşın genel adı polar fleece olarak kalmış,Türkçede ise kısaca polar diye tabir edilmiştir. İngilizcesi polar zannetmeyin😊kısaca onlar fleece diyor; bu arada fleece kırkılmış koyun yünü yumağı anlamına gelmektedir.
Kumaşın en önemli özelliği sıcak tutması ve su tutmamasıdır. İçinde hapsedilen hava kabarcıkları iyi bir ısı izolasyon özelliği sağlamakta hidrofobik bir malzeme olmasıda malzemenin su emmemesini sağlamaktadır.Polar kumaş ağırlığının %0.4 ü kadar su emmektedir bünyesine;bu yüzden çamaşır makinasından çıktığında nerdeyse kuru gibidir,bu özelliğide çabuk kurumasına da neden olmaktadır.
Eskiden 100,200,300 (gr/m2) ibaresi ile gördüğümüz kumaş bugünlerde iyice çeşitlenmiştir, kalınlaştıkça ısı izolasyon özelliği artmakta ancak nefes alırlığıda(breathability ) aynı oranda azalmaktadır. Polyester genel olarak nefes alır bir malzeme değildir, değişik örme teknikleri ile fitil(wicking)özelliği ile birlikte ilk kat olarak kullanılsa da polar kumaş outdoor sporlarında ilk kat olarak tercih edilecek bir ürün değildir.Belki microfleece bunun dışında tutulabilir.
Polar PET malzemelerin(pet şişe dediğimiz içecek ambalajları,gıda ambalajları vs) geri dönüşümüyle de üretilebilir. Polar kumaşın hammadesi olan polyester iplik rPET denen bu geri dönüşüm işlemiyle elde edilebilir.Onun için pet şişelerin geri dönüşümü büyük önem arz etmektedir.Dipnot olarakta atık PET şişe ithal eden bir ülke olduğumuzu da belirtmek isterim.
Polar kumaş statik elektrik ürettiğinden dolayı çok toz ve tüy toplayabilir.Isıya karşı çok duyarlıdır yanmadan önce erime eğilimi gösterir. Koku dayanımı zayıftır ve yıkanırken ters çevrilip ılık suda yıkanırsa tiftiklenme( pilling) azalabilir.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
Yün üzerine,
Yün tekstilde kullanılan en eski elyaflardan biri,her ne kadar soğuk kış günlerinin sıcak dokusu olarak algılansa da hikaye biraz değişik.Bugünlerde, Avusturalya’da ve Yeni Zellanda da yetişen Merino koyunu yünü(merino wool) yünde standartları belirleyen ve kaşmir,alpaka,angora gibi birçok türün önüne geçmiş bir ürün.İnce ve yumuşak dokusu insanı kaşındıran daha kalın geleneksel yüne karşılık popüler olmasında en etkili neden. 150gram/m2 den 300 gram /m2 ve üstüne kadar dokunan yün kumaşlar yıl boyu ihtiyaçlara cevap verebilir yani en hafif dokumalarla vücudunuzu yazın serin kışın sıcak tutabilirsiniz. Bu özellik ve yün ile ilgili makaleler okurken sıkça karşılaşacağınız ‘keeps warm when wet’ ibaresi yünün suyu içine emmesi ve dışında kalan hava paketlerinin oluşturduğu izolasyon etkisindendir ve bu belli bir neme kadar da kuruluk hissi verecektir. Terleme ile artan ve büllerle sonuçlanan ayaktaki sürtünmelerde faydalı bir özellik.Teri deriden uzaklaştırma (wicking) kapasiteside yüksek olan yün anti-bakteriyel yapısı ilede kokuya karşı yüksek direnç göstermekte(odor resistance) ve uzun yürüyüşlerde az eşya taşıma açısından ilk kat(base layer) olarak tercih edilebilecek bir ürün.Bu özelliklere ilaveten nefes alırlığı,hafifliği,doğal bir ürün olması,doğada parçalanır olması,anti-static olması(toz,kir toplamaması),kırışma direnci,yangın geciktirici olması(fire-retardant),dayanıklı olması,UV direnci,karbon ayak izinin düşük olması öne çıkan avantajları.Nispeten geç kuruması,temizlik ve saklamadaki zorluklar,fiyatı,yıkanınca çekme durumu dezavantajlarının başında geliyor.Ancak bu özellikler başka elyaflarla harmanlanarak geliştirilebiliyor.Her ne kadar vegan hassasiyeti taşınsada etik olarak elde edilmiş ürünleri tercih ederek yünün bize sunduğu doğal özelliklerden faydalanabiliriz.
Hazırlayan
Taylan Akkurt
0 notes
takkurt · 3 years
Text
Trekking ayakkabılarının temizliği saklanması ve bakımı;
1. TEMİZLİK: Her kullanımdan sonra fırça ile temizlikte fayda var ancak aşırı kirlilik durumu varsa bağcıkları çıkararak ılık su altında yıkamak gerekebilir, özel bir temizleyici yada az miktarda bulaşık deterjanı(sabun uygun değil) ve fırça kullanabilirsiniz(kullanılmış diş fırçanız bu noktada işe yarayabilir😉).Çamaşır makinasına atmanız tavsiye edilmez.Temizlik ayakkabının nefes alırlığını(breathability) çok etkiler, unutmayınki derideki gözeneklerin tıkanıklığı ayakkabınızın nem geçirgenliğini engelleyecektir.
2. KURUTMA: tabanıda çıkararak(altında nem birikmiştir) herhangi bir ısı kaynağından(radyatör,güneş vb) uzak iyi havalanan nemsiz bir yerde kurumaya bırakınız.(banyo çok uygun değil).
3. SU İTİCİLİK ÖZELLİĞİNİN
KAZANDIRILMASI(impregnation): her ne kadar ayakkabınızda herhangi bir su geçirmez membran(GORE-TEX, Event,sympatex, waterproof vb) kullanılmış olsada bu özelliği ayakkabının ömrü ve membranın daha etkili olması için bir DWR(durable water repellent) sprey ile perçinlemeniz gerekmektedir. Bu spreyleri emilimini kolaylaştırmak için ayakkabı hafif nemliyken ortalama 30 cm mesafeden uygulayınız, sprey 24 saatte en aktif hale gelip yaklaşık olarakta 3 hafta ömüre sahip olacaktır.
4. BAKIM: Islanan deri kuruduğunda çekilerek çatlaklara neden olacaktır. Ayakkabınızın uzun ömürlü olmasını istiyorsanız wax yada özel bir bakım kremi ile deriyi beslemeniz(nourishment) gerekecektir.Yağ kullanmanız kesinlikle tavsiye edilmez, zira gözenekleri kapatıp ayakkabınızın nefes alabilirliğini ve yapısını etkileyeceğinden düşündüğünüz etkiyi yapmayacaktır.Özel bakım kremi yada wax’ı deri kuruyken kullanım talimatlarına uygun olarak uygulayınız. Bu uygulama nubuk yada süet derinin rengini koyulaştırıp görünümünü değiştirebilir, eğer bu hoşunuza gitmemişse bakım sonrası süet yada nubuk fırçası kullanabilirsiniz.
5. SAKLAMA: ayakkabınızı ağzı yukarı bakacak şekilde üstüne birşey koymadan saklayınız.Şeklini muhafaza etmek ve rutubetten korumak için varsa içine tahta bir ayakkabı kalıbı yoksa buruşturulmuş gazete kağıtları koymak faydalı olacaktır.2-3 ayda birde ince bir zımpara yada tel fırça ile ayakkabı tabanlığını dişlerini ortaya çıkarmak için zımparalamakta tavsiye edilir.
NOT: Yukarıda anlatılanları diğer deri ayakkabılarınız içinde uygulayabilirsiniz.
Hazırlayan: Taylan Akkurt
0 notes