Tumgik
#yazdım dönen de olmadı
bektassenel · 5 years
Text
Tumblr media
üniversiteden mezun olduktan sonra çevremdeki herkesle ilişiğimi kesip yaşayacak başka bir yer, mensubu olacak başka bir yaşam bulma umuduyla yollara düşmüştüm. beni herhangi bir yere bağlayan herhangi bir şey yoktu. bulunduğum yere ait hissedemiyor; hergün gördüğüm, temas ettiğim insanları sevemiyor, onlarla sorunsuz, sağlıklı bir iletişim kuramıyordum. insanların güldüğü şeylere gülemiyor, hüzünlendiği şeylere hüzünlenemiyordum. konulduğu her yerde eğreti duran bir eşya gibi uyumsuz, biçimsiz hissediyor; kendimi ne kadar zorlasam da herhangi bir topluluğun mensubu olamıyordum. bu durumda yapılması gereken en iyi şeyi yaptım sonra, yola çıktım. kendimden ve zihnimdekilerden uzaklaşabilmek umuduyla günlerce, haftalarca, aylarca yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm... yürüdüğüm sokakları tanımıyor, uyuduğum adresleri ezbere bilmiyordum. bir yere varmak gibi bir derdi yoksa, nerede olursa olsun kaybolmuş gibi hissetmiyor insan. üç ay bu hissiyatlarla şehir şehir gezdim sırt çantamla. çok şey öğrendim, çok insan tanıdım. iyi insanların varlığına inandım. tekbaşınalığın getirdiği iyi ve kötü her duyguyu iliklerime kadar yaşadım. yaşamımı, öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayıran bir süreç oldu bu dönem benim için. otostop yolculuklarında, insanlardan kendim için bir şey talep edebilmeyi öğrendim. yemek seçmemeyi; aslında herkesin eşit ve ortak haklara sahip olması gereken bu dünyada karşılaştığım iyiliklerin karşısında minnet duymamayı, kısmen de olsa öğrendim. bir iki yer de buldum hatta varoluşuma uygun. sonra şanssızlığım hasıl oldu. ülkede darbe oldu. başka problemler de oldu tabii. bilirsiniz, problemler her zaman olur. özellikle de yeni bir başlangıca meyil ettiyse insan...
sonra yeniden yaşama başladığım sokaklara döndüm bir şekilde. kendimi evde olma duygusunun huzuruna bıraktım. derken zaman geçti; işsizliği, parasızlığı ve gerçek yalnızlığı tanıdım. gerçek yalnızlık diyorum, yani hayatınla ilgili aldığın ve alacağın tüm kararların bedelini yalnız başına ödemekten, yardım çağrısında bulunacağın, bulunsan da bu çabanın nafile olacağını ezbere bildiğin bir süreçten, böyle bir yaşamın mensubu olmaktan bahsediyorum. insanlar yalnızlığı sevgilisizlik falan sanıyorlar. ne saçma. şu dakika ölse, kimseyi yalnız bırakmayacak; yokluğu, olmayışı dünyada dönen hiçbir çarkı sekteye uğratmayacak insanlar tanıdım. ailesiz, dostsuz, çaresiz insanlar... derdimden kederimden utandım birkaç kez. -ki dert ettiğim şeyler hiç de öyle yabana atılacak şeyler değildir-
çocukluğumdan bu yana türlü türlü şeyler yaşadım. herkes gibi, herkes kadar. ama gerek yaşama başladığım yerden ötürü gerekse bizzat kendi enayiliğimden burnumu boktan çıkartamadım bir türlü.
şimdi düşünüyorum da, tıraşsız tarafları ağırlıkta olsa da, yine de fena bir yaşam değilmiş aslında bu eskittiğim. insanın başına bir silah namlusunun dayanmış olmasının tedirginliği de biliyorum, sevdiği insanın göğsüne başını yaslamış olmanın huzurunu da. karakolların, hastanelerin kokusunu da içime çektim, masmavi kıyılarda baharın gelişini de. her neyse. kafamın neden bu kadar karışık olduğunu anlamışsınızdır işte. benim hayatım herkesinkinden biraz farklı cereyan etti. denk geldiğim şeyleri anlatsam bir çoğunuz "kesin yaşanmıştır bu" dersiniz hatta.
ama gelin görün ki, hayatımda ilk kez kendimi bu kadar işsiz, amaçsız ve çaresiz hissediyorum. hayatımda ilk kez kredi borçlarım var. -ki faturalarımın olması bu dünyada beni en çok korkutan şeylerden biridir- ben şimdiye kadar, "yaşamımı bir yerden bir yere taşımak istediğimde beni herhangi bir yere bağlayan herhangi bir şey olmasın" düşüncesine yaptım tüm yatırımımı. ama işte bu haldeyim. korktuğum, kaçtığım yerlere kök saldım artık. olmaktan korktuğum, her fırsatta eleştirdiğim insanlara dönüşmekten başka çıkar yolum kalmadı. öğrendim ki insanların arasında bir yerin olmasını istiyorsan, onlara benzemek zorundasın. aksi bir kabulleniş mümkün değil. kimse kimseyi farklılığıyla sevmiyor. bizi daha iyi biri gösterecek hikayeler uydurmayı seviyoruz sadece.
velhasıl; epey gezdim, epey gördüm, epey yaşadım. defalarca ölümle burun buruna da kaldım, hayatı doruklarında yaşadığım anlar da oldu. sevdim, sevildim. alelade bir şeyler yazdım, binlerce insan okudu, takdir etti. ölüme yaklaştığım gecelerden birinde, yaşama tutunmamı sağlayacak bir şeyler haykırdım, odadaki kanepelerden başka duyan olmadı. kokusundan nefret ediyorken, 24 yaşından sonra sigaraya başladım. günde bir asgari ücret kadar kazandığım zamanlar da oldu, günlerce yemek parası dahi bulamadığım zamanlar da.
ve öğrendim ki her şey insan için. tanıdım ki üç aşağı beş yukarı hepimiz aynı kişiyiz. yaşantımız ne olursa olsun, korkularımız, kaygılarımız hemen hemen aynı. bizi farklı kılan karakterlerimiz değil, yalnızca koşullar.
ve artıkt üm bu yolların, yaşantıların, tecrübelerin sonunda, özgürlüğüne aşık biri olarak şu kanıya vardım:
konacak bir dalı olmayan kuşların hapsidir gökyüzü.
yalnız insanların yüküdür şan, şöhret, para, statü...
niteliği ne olursa olsun, paylaşamadığı her şey yüktür insana.
insana kendini bir yere ait hissettiren rutinler, yolunu kaybetmiş, amacı olmayan bir özgürlükten çok daha iyidir.
ve yine öğrendim ki;
içsel arayışları olan, ussal bir gelişimin, dönüşümün imkanını zorlayan; kendini, varoluşunu anlamaya, anlamlandırmaya ve dünyayı tanımaya adayan birinin bu hayatta "mutlu" olma şansı yokmuş. en azından yaşama benim başladığım yerden başladıysa...
perdeler goethe ile kapansın bu gece:
"bu dünya hassas kalpler için bir cehennemdir."
271 notes · View notes
doktorcapkin · 2 years
Text
Biri var halen var mı aklım çok karışık bir çok şeyi ardım da bıraktım evim eşyalarım ailem dediğim insanlar bir sabah saat beş çalan telefon eve gel dışarda bombalar atılmaya başladı tepki vermek bile çok zor aklın karışmış ilk defa yaşadığın bir durum acil ofisten çıkıp eve gelene kadar geçen yol 10 dakika ama o bomba sesleriyle sana bir saat gelmesi Allahım ya onlara bir şey olursa korkusu kendini zaten o anda unutuyorsun. Eve yetiştim çok şükür iyi bir şeyi yok çok korkmuş konuşamıyor hıçkırarak ağlamaktan titriyor sardım onu oturtum koltuğa su verdim , kendisine gelmesine çabaladım sonra aradım onu evde tek o da çok korkmuş belli etmiyor minik kuş ;) iyiydi çok şükür bir an bombalar durmuş ara ara tek tek bomba atıyorlardı o gün aibilik dostluk yapan bir abim çıkıp aldı bizi evden mekanına geçtik kalabalıktık 23 kişi falan mekanın sığınağın da ne yapacağınmızı bilmeden bekliyorduk gece atılan bombalar artmaya başlamış şehir ateşe verilmişti düşman birlikler olduğumuz yere giriş yapmış sayılırdı aklım halen minik kuşta aradım gidip almak için onu istemedi arkadaşlarımı bırakamam dedi. Bakmayın minik kuş dediğime yüreği büyük kalbi küçük narin birisiydi dağ gibi yüreğine bir çok şey sığdırmıştı bana çok iyi geliyordu limanımdı o benim derdim tasam hüzünüm her zaman onun yanında boşaltırdım kendimi, çok seviyordum onu çok değerli benim için herkes bir yana o bir yana hele öyle bir durumda çok daha fazla değere binmişti benim için ayağına taş değsin saçının teline zarar gelsin istemiyor insan. Bir sabah yola çıkma kararı ve onu geri de bırakma endişesi asla yapacağım bir kahpelik değil ben kimseyi geride bırakacak adam değilim aradım gelmesi için çok ısrar ettim olmadı aklımı da kalbimi de ben orada bıraktım ve çıktım yola. Ondan haber alıyordum ama bana yetmiyordu çok kötü şeyler olmaya başlamıştı ona yakın olan yerlerde çatışmalar bombalar ya burda okurken yazarken çok kolay gözüküyor ya da videolarda insan yaşamadan bilemiyormuş. Yokdayken bana haber etti ateşi vardı ve çok üşüyorum hastayım dedi bi an yola çıkmış olmanın pişmanlığı yanında olamamanın sana vermiş olduğu hüzün. Abi diyen herkes dostum yetiş diyen herkese zamanında yetişip bi sürü iş çözmüş büyük olaman o an bir şey yapaman çok kötü bir durum ben artık orda bir kalbimi bir paçamı ciğerimi bırakmış nefes almakta zorlanıyordum bir yandan yanımdakilerin canını düşünmeye çalışmam bir yandan kötü ve savaşın eşiğindeki bombaların askerlerin çatışmanın olduğu yollarda araba kullanmak arabadakilerin canı düşünmek yolda başımıza gelemeyen iş kalmamıştı bir şekilde Türkiye yoluna yaklaşmıştık o da yola çıkmıştı ardından çok sevinmiştim bi tık rahatlamadım değil. Akılda peki ya sonra ne olacak sorusu nasıl devam edeceğiz napacağız her gün aradım yazdım ettim bana geç dönen cevaplar klasik aradığında kimi durumlarda açmamalar ardından bi gün yazmadıktan sonra dönülmeyen mesajlar ver aramamalar belki de artık yollar ayrılmıştı zaten kimi yerlerden çıkartılmışım artık ciğerim dediğin insan seni kesip atıyorsa ben zaten çok oldu kalbimi sikip atmışım onlar bunları anlayamadı söz tutmaya devam caymak yok biz kaybetmedik her zaman yanımızda olan kazanır kendimi taşıdığım her seviyeye sevdiklerimi de beraberinde taşıdım belki o da kaybetmemişti ama eminim hayatında bir izim var onunda hayatımda bir izi var halen erişilmeyecek noktada hayatıma giren çok değerli bi cevher umarım iyidir iyi olmayı en çok hakkeden o hayatı umarım düzene girer ….
0 notes
deliliktir · 4 years
Text
Ah Eshot Ah!!!! - Bölüm 7
Yılların eskitemediği ve eskitecek gibi de durmadığı bu serinin 6. senesinde yeni bir yazısını yazmak hala ilginç geliyor. Ama her seferinde dediğim gibi elime güzel malzeme geliyor. Ama bu seneki koşullar o kadar garipti ki kısaca tanımlamak pek mümkün değil gibi. Klasik girişle başlayalım.
Konu: Eshot'un ulaşımdaki icraatlerinin bir kez daha incelenmesi ve korona virüsü
Not: Ne kadar uzun olacak bilmiyorum ama tahmin edilebileceği üzere uzun olacak.
Bir yıl daha geçti ve birçok değişiklik yaşandı. İlk etapta geçmiş yıllardaki tempo aynı şekilde gitti bu sene. Hatta ben nasıl bu yazıyı yetiştireceğim diye düşünmedim de değil. Korona ise bu tempoyu ciddi derecede düşürdü. İşime gelmedi değil ama böyle işime gelmesindense günlerce yazıyı yazmayı tercih ederdim. Neyse bakalım bu dönem içinde Eshot neler yapmış bakalım.
İlk başta önceki yazıdan aklımda kalan bir soru ile başlayalım. Malum 121 ve birçok araç kaldırıldı. Ben duraklarına ne olacağını sormuştum. Duraklar en son baktığımda boştu ve kaldırılmamıştı. Sadece 302 kendi durağını kullanıyor o hizada. Öte yandan pandemi nedeniyle aylardır o tarafa gitmediğimi de belirtmem gerekli. 121 demişken 5 Şubat'ta iki kez 121'i gördüğüme eminim. Ama nasıl oldu vs. konusunda hiçbir fikrim yok. Bir kere görsem yanlış gördüm derim ama iki kez olması garipti.
Online işlemlere ilişkin gözlemlerime ekleme yapmak gerekirse geçmişin görüntülenmesine ilişkin kıstas var. 3 ay önceki yolculuklara kadar gösteriyor sistem. Kişisel veriler söz konusu olduğunda kötü bir durum değil. Ayrıca yolculukların aynı kısım üzerinden şikayet edilebilir olması da güzel. Ayrıca sene içinde neden online işlemlerde kartlar arası bakiye aktarımı gelmiyor dedim. Bunun kötüye kullanımı olabilir ama en nihayetinde artı para sistemini gerektirecek kadar  bir durum olduğunu düşünmüyorum (bilmeyenler için ben eksi bakiye olması gerektiğini düşünüyorum ama belediye daha garantici davranıyor kötüye kullanılabilir diye).
Bir başka gözlemim de 466 üzerine oldu. 466 eskiden gümrük yolunu kullanan araçların aksine Kemer Aktarma Merkezi üzerinden gümrüğe varıyor. Mantıklı bulmakla birlikte bir şaşırmadım değil bu duruma. Aktarma merkezini ara durak olarak kullanması bana daha ilginç geldi. Eskiden 169 bu yolu izlerdi. Tam olarak Bahri Baba'da durmazdı ama Atatürk Kültür Merkezi'ne gelirken uğrardı.
Öte yandan bu seneye ilişkin gözlemlerimden biri de belediyenin bazı birkaç konuda geri adım atması oldu. Bunlara değineceğim ama daha öncesinde değinmem gerekenler var.
İlk olarak yılan hikayesine dönen  Buca Metrosu'na değinmek gerekli. İlk başta ihaleye hazırlanıldı her şey olacak dendi ama doların ani yükselişi ihalenin iptaline neden olmuştu. Yeniden yapılan girişimlerde kredi çekmek için onay alınmak istenmesi uzun süreli bekleme sürecine girilmesine neden oldu. Temmuz ayında belediye ve Tunç Soyer isyan etti bu duruma. Zira 18 aylık bir bekleme söz konusuydu. Bu isyandan 3 gün sonra 12 Temmuz'da onay geldi ve girişimlere başlandı. 16 Ocak'ta 34 milyonluk kredi anlaşması imzalandı. Sürücüsüz metro olacağı söyleniyor. Pandemi sonrası temel atılması ve 5 yıl içinde tamamlanması da beklentiler arasında. Ayrıca yıllardır olacağı söylenen Buca Cezaevi'nin kaldırılma sürecinde olduğu ve bu kapsamda Adalet Bakanlığı'nın arazinin mülkiyetini Milli Emlak'a devretmesi bekleniyor. Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, "Bana kalırsa, insanların nefes alabileceği yeşil bir cennet haline getirilebilecek bahçe olmalı" şeklinde açıklamada bulundu.
Sene içinde en ciddi olay olacak nitelendirilen olaylardan birinin akıllı kart ihalesi olduğu söylenebilir. 2015'teki ilginç geçişten sonra 2019 Eylül'de sözleşme biteceği için ihale yapıldı. Yazılanlara göre 2015'te akıllı kart sistemini ele alan Cardtek/Karbil/Paycore ve Ankara'daki sisteminde altyapısını sağlayan E-kent ihaleye katılmış. 1999'da hayatımıza giren ve 2015'e dek işleten Kentkart ise katılmamış. 2015'teki sancılı boşanma sürecinden sonra katılmamasını normal bulduğumu söylemem gerekli. Ülkenin birçok yerinde hizmet verdiği için de bu onlar için ciddi bir kayıp olmayacaktır. Zaten o kayıp 2015'te yaşanmıştı. Öte yandan WoWTurkey forumlarında bunun başlığı açılmış. İhaleye katılmamasına karşın insanlar (51 kişilik bir grup) Kentkart'ı seçmiş. Biraz da duygusal bir durumun olduğu ve 2015'te sistemin çökmesi olduğu söylenebilir. Şu anda hala Cardtek/Karbil/Paycore'un sistemi işletiliyor. Ama şu an işler bayağı karışık. İlk başta 2015'teki sürece bir kısaca hatırlatıp sonrasında 2019 Ağustos'ta başlayan karışık ihale sürecindeki duruma bir bakalım.
WoWTurkey'deki ilgili başlık:
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=168168
2015'te neler olmuştu?
2015'te Kentkart yapılan ilk ihaleyi kazanmıştı. Sonrasında bu ihale edilmiş ve sonraki ihaleyi Cardtek/Karbil/Paycore kazanmıştı. Kentkart, Kamu İhale Kurumu'na ve Eshot'a itirazlarda bulunmuş ve reddedilince Cardtek/Karbil/Paycore'un deneyimsiz oluşu ve olası kamu zararı olma ihtimali nedeniyle dava açtı. Zaten 1 Haziran 2015'teki geçiş nedeniyle bir zarar da oluşmuştu. Mahkeme yürütmenin durdurulması kararı verdi. Sonrasında Eshot ihaleye katılabilecek firma kalmadığı için ihaleyi iptal etti çünkü Eshot bu süreçte Kentkart'ı şikayet ederek 1 yıl davalardan men olmasına neden olmuştu (Kentkart Ege Elektronik men edildi). Belediye geçiş dönemi için pazarlık yoluna gitmişti. Bu süreçte E-Kent, Kentkart ve Kartek davet edilmiş. Tek teklif Cardtek/Karbil/Paycore'dan gelmiş. Cardtek/Karbil/Paycore ile 4 ay sürdükten sonra tekrar ihaleye çıkılmış. Bu ihalede E-Kent şikayetlerinin reddedilmesi sebebiyle, Kentkart (Kentkart Marmara Elektronik) sistemin geçişi için yeterli süre olmaması nedeniyle teklif vermemiş. Bu son ihaleye de yapılan itirazlarda bulunuldu. Bu sefer de risk almamak için yine 4 aylık pazarlık yoluyla ihale gerçekleştirildi. İtirazlar reddedildikten sonra ikinci dört aylık ihaledeki şartlara benzer şartlara sahip 44 aylık ihale Cardtek tarafından kazanılmış oldu. Bu arada belediye Kentkart-Cardtek/Karbil/Paycore geçişi sonrası kartların mülkiyetini kendine üzerine alarak ilerisi için önlem almıştı. Belirtmem gerekli ki çeşitli haberlerden derleyerek yazdım ondan dolayı karışık gelebilir. Öte yandan Kentkart Cardtek/Karbil/Paycore'a çalışanlarını ayartması ve ihaleyi kesin kazandık diyerek spekülasyon yaptığı iddialarıyla dava da açmıştı. Hata olmaması için çabaladım ama çıkarsa affola.
Yeni ihalede neler oldu?
Öncelikle belirtmem gerekli ki bu yazıya başlarken ben Cardtek/Karbil/Paycore ihaleyi kazandı hala devam ediyor sanıyordum. Hatta elektronik sistemden akıllı sisteme geçilecek diye validatörler (kart okuttuğumuz alet) değişiyor sanıyordum ama bir kontrol edince işlerin bambaşka olduğunu öğrendim. Uzunca bir şekilde bunu anlatacağım.
İlk başta 2019 Ağustos döneminde ihale yapıldı. İhalede muhammen bedel (iş için hesaplanan ortalama miktar) 119 milyon lira civarında belirlendi. Cardtek/Karbil/Paycore (Karbil AŞ olarak bilinen firma kart sistemleri yönünden önce Cardtek ismini kullandı sonra adını Paycore yaptığı için üç isme de yer veriyorum) 130 milyon teklif ederken Ankara'dan tanıdığımız E-Kent 57 milyon lira civarında teklif etmişti (Verilen teklifler ben bu işi bu paraya yapacağım anlamına geldiği için düşük olan daha iyi teklif oluyor). Muhammen bedel ile aradaki fark bu kadar yüksek olunca E-Kent sorgulanmış ama E-Kent sorgulamayı başarıyla atlatarak ihaleyi kazandı. Sonrasında Cardtek/Karbil/Paycore bu duruma itiraz etti ama Kamu İhale Kurumu'na yapılan itiraz sayılı teknik şartnamedeki bazı maddelerin iptal edilmesine karşılık reddedildi (ihalede olan ama teklif vermeyen ASİS firmasının itirazı da reddedildi). İtirazın nedenleri arasında; validatör renklerinin idare onayı gerektirmesinin haksız rekabet yaratacağı, bayilerdeki kart stoku sisteminin ne kadar bir harcama gerektireceğinin belirlenmesine engel olacağı, sistem kesintisinde ceza hesaplamasının kamu ihale kanununa aykırı olması, validatörlerin ücretsiz kurulmasının harcamanın ne kadar olacağının tespitine engel olduğu gibi nedenler yer almakta (ihale kayıt no 2019/316163). Şahsi yorumum gerekçeler doğru ama kaybetmese itiraz da etmezdi bence. İtirazın reddi sonrası konuya yargıya taşınmış ama bu süreçte E-Kent de hazırlıklarına devam etmişti. 8 Şubat tarihinde validatörlerin yenilenerek elektronik sistemden akıllı kart sistemine geçilmesi bekleniyordu. Ki zaten dikkat ettiyseniz Şubat ayı içinde iki validatör araçlarda bulunuyordu ve geçiş sağlanacaktı. Ayrıca akıllı sisteme geçiş duyurusu yapılmış ve bu kapsamda online yüklemelere ara verilmişti (1 hafta gibi tatsız bir süre hem de). Hatta geçiş sürecinde kimi yerlerde çeşitli turnike sorunları olduğu da belirtildi. Tramvayda biraz daha uzun sürdü. Bu bakımların sebebi online yüklemelerde bazı kişilere 2 gün sonra bile yüklemenin yapılmaması olduğuna söylemeliyim. Bahsettiğim itirazları https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/Vatandas/SikayetSorgu.aspx adresinden ihale kayıt numarasını girerek sorgulayabilirsiniz.
Ancak mahkeme Cardtek/Karbil/Paycore lehine karar verdi. Kurulun itirazı reddettiği kararında yer alan teknik şartnamedeki bazı maddelerin iptaline ilişkin hüküm, iptal edildi. Bu nedenle kurul da 29.01.2020 tarihli 2020/MK-23 tarihli kararında, 4734 sayılı Kanun'un 54/11-a maddesi uyarınca bazı maddelerin ihalenin devamına engel olması ve düzeltilmesiyle de sorun giderilemeyeceği için ihaleyi iptal etti. Bu durumun potansiyel kriz yarattığı hatta kağıt bilet mi geliyor dedirttiği yazıldı. Kötü senaryo olmadı ve Cardtek/Karbil/Paycore ile 6 aylık sözleşme uzatımına gidildi (7 aylık ihale diyen de var ama pazarlık yolu olsa gerek) ve eski validatörler söküldü. Bahsettiğim kararı https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/Vatandas/KurulKararSorgu.aspx adresinden karar numarası ile sorgulayabilirsiniz.
Daha sonrasında 7 Mayıs'ta Eshot'u yeni ihaleye gireceği ortaya çıktı (ihale kayıt no 2020/184707). İhaleye bir gün kala teknik şartnamede değişiklik yapıldı ve ihale 21 Mayıs'a ertelendi. Bu süreçte Hem Cardtek/Karbil/Paycore hem de E-Kent ihaleye teknik şartname nedeniyle itiraz etti. 21 Mayıs'ta muhammen bedel 90 milyon olarak açıklandı. Cardtek/Karbil/Paycore 77 milyon TL teklif etmişken E-Kent 95 milyon teklifte bulundu. Sonrasında E-Kent süre değişikliği nedeniyle eski şartnameye göre teklif yaptığını söyledi ama yapılan ihaleyi Cardtek/Karbil/Paycore kazandı. 5 Haziran'da ise Cardtek/Karbil/Paycore'un itirazı haklı bulunarak ihale iptal edildi (biraz kendi topuğuna sıkmış gibi). Gerekçelerden biri 1452 günü kapsayan alımın 5393 ve 5018 sayılı kanunlara göre aykırı (3 yıldan fazla olması nedeniyle) olmasıydı. Ceza hükümleri, öngörülemeyen hasılat da bu nedenler arasındaydı. E-Kent'in itirazı ise reddedildi. E-Kent 22 Haziran'da tekrar itiraz etti. İncelemesi sürüyor. Bahsettiğim itirazları https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/Vatandas/SikayetSorgu.aspx adresinden ihale kayıt numarasını girerek sorgulayabilirsiniz. İki ihale de kötü hazırlanan teknik şartnameler nedeniyle iptal edilmesi gerçekten düşündürücü. Koskoca bir kurum böyle hatalar yapmamalı. Öte yandan ikinci ihalede Cardtek/Karbil/Paycore'un rahat tavırlarını acaba Cardtek/Karbil/Paycore sonucu önceden biliyor muydu ya da danışıklı dövüş mü var diye yorumlayanlar olmuş. Hatta Cardtek/Karbil/Paycore ihaleleri iptal ederek hizmet süresini uzattı diyen de var. Konu belediye (herhangi bir partiden bağımsız söylüyorum) olunca her şey mümkün olabileceğini düşündüğümden yorum yapmıyorum. Bu arada Asis, Cardtek/Karbil/Paycore ve E-Kent de hükümete yakın firmalar olduğu için işler ilginç gelmiyor değil. Ama şimdilik hala Cardtek/Karbil/Paycore işliyor gibi duruyor. Bakalım bir kez daha ihale yapılacak mı? Karbil ile sözleşme yenilenecek mi? E-Kent'in itirazı ne olacak? Bunları zaman gösterecek.
Ücret toplama sistemi noktasında belediyeye ait Ünibel'in bu sistemi üstelenmesi gerektiğini de söyleyenler var. Kentkart 2015 sonrasında kendini çok geliştirdi diyen de var. İstanbul'da Belbim gelsin diyen de var. Cardtek/Karbil/Paycore'a yönelik sistemi geriye taşığı eleştirileri mevcut. Açıkçası Kentkart dönemindeki gelen otobüs sistemi, araç içi navigasyon ve sesli bildirim sisteminin yok olduğunu düşününce mantıklı gelmiyor değil. Ne kadar 2015'te şifreleri vermediği için karışıklık olsa da Karbil'in Kentkart'ın cihazları üzerinde yazılımını çalıştırmayı başaramadığı da söyleniyor. Qr Kod, temassız ödeme ve birçok hizmetin olmaması da Cardtek/Karbil/Paycore yönünden düşündürmüyor değil.
Eshot içinde bir başka ihale sorunu da tam adaptif trafik kontrol sistemlerine ilişkin 3. kez ihale yapılmasına karşın ilk iki ihalede sonuç alınamayıp bu ihale için de itirazların gelmesi. Belediyeye ciddi yük olduğu ve akıllı trafik sisteminin getirilmesine engel olan bu durum da düşündürmüyor değil.
Kartlardan bu kadar bahsetmişken oradan devam etmekte fayda var. Ekim ayı içerisinde fiyat güncellemesi yapıldı. Burada gerçekten bir fiyat güncellemesi söz konusu zira öğrenci fiyatında indirime gidilirken diğer ücretlerde artış yaşandı. Tam ücret 3,56 TL, Öğretmen ücreti 3 TL ve Öğrenci ücreti 1,64 TL oldu. Açıkçası benim gibi her şeyin düz ücrete sahip olan biri için öğrenci ve tam fiyatları sinir bozucu ama ince hesap yapıldığını düşünmek istiyorum. Öte yandan 60 yaş kartının öğrenci tarifesi yerine öğretmen tarifesine paralel olacak şekilde değiştirilmesi ise asıl değişiklikti bence. Bir anda 1,80 TL'den 3 TL'ye çıkan bir ücret söz konusu.
Zam konusunda ilgimi çeken bir durum var. Aziz Kocaoğlu bütçemiz dar, zam yapmamak için uğraşıyoruz gibi açıklamalarda bulunmasına karşın Tunç Soyer cömert indirimler yapıyor. Aziz Kocaoğlu'nun açıklamalarını düşününce gerçekten iyi mi yapıyor bilemedim. Açıkçası kalıcı fiyat artışı yerine bayramlarda ücretsiz veya 1 kuruş olmamasını tercih ederim. Buna benzer açıklamayı tramvayların ön işletim seferleri olduğu dönemde ücretsiz yapılmasına ilişkin yapmıştım. Belli ölçüde bu indirimlerin son zammı tetiklediğini düşünüyorum. Ayrıca Aziz Kocaoğlu döneminde 7 ayda 2 zam gelmiş olmasının da enflasyon ve doların artışı karşısında etkisinin kalmadığını görmek üzmüyor değil. Bu indirimlere en son otomobilsiz kent günü etkinlikleri kapsamında 22 Eylül'de yapıldığını belirtmek gerekli. Bursa'daki gibi büyükşehir kütüphanelerinden alınan kitapla 2 biniş ücretsiz binme gibi bir imkana hayır demem ama. Kitap demişken, Bostanlı-Güzelbahçe arabalı vapurunda vapur kütüphanesi hayata geçirilmiş.
İzmir'de indirimli yolculuk demişken halk taşıt uygulamasından yeniden bahsetmekte fayda var. Sabah 6-7 ve akşam 7-8 arası %50 indirimli seyahat imkanı var. Yukarıdaki durumu tetiklemesinin üstüne sabah uygulamasının 5-7 olarak değiştiriliyor olması düşündürmedi değil. Ayrıca 0-5 yaş arası çocuğu olanlar için ayda 10 binişe sahip kartlar ücretsiz olarak verilecek. Bir başka ücretsiz ulaşım hakkı da muhtarlara yönelik. Onlar için de özel kart hazırlandı ve onlar da ücretsiz seyahat imkanından yararlanacaklar.
Öte yandan kartlar noktasında olması istenen başka bir şey de kredi kartı ile temassız ödeme. Konya'da ve sanırım İstanbul'da bu varmış. İzmir için de Fuar İzmir girişinde uygulandığı söyleniyor. E-Kent devrinde olacağı düşünülüyordu ama olmadı. Karbil tarafının da böyle bir dönemde giriş yapacağını beklemek garip olur tabi. İstanbul'da ayrıca qr kodu ile de binme denemelerinin başlayacağına ilişkin haberler çıktı. NFC de ha keza uygulanan yöntemlerden.
Çok fazla il değiştirenler için her ilin ulaşım kartını almak sıkıntı olsa gerek. Ortak kart olsun veya kredi kartı kullanalım gibi çeşitli öneriler de mevcut. Çok fazla kart yerine tek kart hatta kimlik kartı güvenlik tehlikelerini saymazsak mantıklı. Hatta yeni tip kimlikler için de benzer bir talepte bulunulabilir. Ulaştırma Bakanı'nın açıklamasına göre ulaşımda tek karta geçiş hazırlığı var. proje iller olarak Ankara, İstanbul, Bursa, Konya, Kayseri, Kahramanmaraş ve Düzce illeri seçildi. 2019 sonuna dek kullanıma başlanacağı söylendi ama sonrasında başka bir haberle karşılaşmadım.
Kartlarla ilgili son olarak belirtmem gereken bir şey var. Yıllardır ulaşım kartlarının alışverişte kullanılmasını isteyen biri olarak İstanbul'da bunun olduğunu duydum. Belbim (İstanbul'da ulaşım kartlarıyla ilgili kurulmuş belediyeye ait firma) Migros ile anlaşmış. Tek market olması güzel değil hatta Migros'a karşı tepkili olduğumdan bir Migros mu var dedim ama bu durum bazen hayat kurtarıcı olabiliyor. Merak ediyorum zamanında ulaşım kartına binlerce yüklenen çocuk bu imkana sahip olsaydı ne yapardı? Bence yine iade ederdi ama bir daha sorgulardı bu durumu. Öte yandan Ankara'da NKolay Ankara Kart ile alışveriş ve ulaşım kartı tek kartta birleşiyor. Bu noktada Nkolay ve E-Kent'in sahibinin Aktif Bank olduğunu belirtmekte fayda var. Aktif Bank Passolig'in de sahibi. Zaten E-Kent de e-bilet işlerini üstleniyor Passolig'in
Bu sene gerçekleşen bir isteğim de Tınaztepe'deki üniversite hatlarına ilişkin. 30 Eylül'de mezun olan öğrencilerin kartları kapatılırken 290, 390 ve 690'ın tüm gün işletileceği duyuruldu. Hatta ben saatte bir olur derken daha sık aralıklarla belirlendiğini gördüm. Madem yapabiliyordunuz neden daha önce yapmadınız ey sevgili Eshot? Öte yandan İyte için de 883'ün ekspres araç olarak konduğunu ve saatte bir işleyeceğini belirtmem gerekli. Bu aracın gelmeisnden önce 3. İzmir Buluşmaları'nda bu konuya ilişkin pankart açıldığını da söylemek gerekli. Cevabını bulmuş olması güzel.
Otobüs saatlerine ilişkin bir düzenleme de baykuş seferleri ile ilgili. 13 Eylül 2019'dan itibaren Cuma'yı Cumartesi'ye ve Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan gecelerde saatte bir kez metro ve tramvay seferleri yapılacağı kararlaştırıldı. Vapurlar noktasında 26 Nisan 2019'dan itibaren gece 03:00 (Karşıyaka) ve 03:30 (Alsancak) saatlerinde son seferleri olmak üzere düzenleme yapıldı. Geceleri bu saatlere kadar her saatte bir kez ulaşım kararı alındı. Vapurlar konusunda ekleme, Nostalji Vapuru getirildi. Müzik dinletili eski tip vapur görünümlü körfez tutu atacak bu araçların giriş ücreti 25 TL. Farkı bir eğlence için olabilir tabi.
Eshot'un uzun vadeli çalışmaları arasına yeni bir metro ağı daha katıldı. Halkapınar-Otogar metrosu. Demiryolu taşımacılığı önemli olmakla birlikte neden başka yerler varken burası daha derin bir önem kazandı bilemedim. İzban kanadında hattın Bergama'ya kadar uzayacağını da ayrıca belirtmek gerekli. İzmir metro kiptaçığından tramvaya yoğun ilgi dese de bazı saatler bayağı düşük seviyede insan olabiliyor. Akşam 9'da da olmaz diyor insan.
Birçok ilde gördüğümüz gibi İzmir'de de kadın otobüs şoförleri artık otobüslerin başında. Görünce bir anlık şaşırma sonrasında herhangi bir fark olmaksızın yolculuğa devam edebiliyorsunuz.
Ulaşım konusunda bir başka uygulama da duraklara bilgilendirme levhalarının konulması. Eski sistemde de uzunca bir süre vardı. Şimdi ise daha şematik bir şekilde getirilmiş bir şekilde konmuş ama ben Konak'ta gördüm düzgün bir şekilde. Birçok durakta durağın adı yazmazken sadece şehir merkezine bunun konulması çok sinir bozucu. Bunun benzerini Buca için de yaşıyorum. Konak'a verilen önemin üçte biri verilse Buca'ya çok farklı bir Buca olurdu. İzmir'in en kalabalık ilçesi bu kadar üvey evlat muamelesi görmemeli. Görünen yüz Konak olabilir ama birçok yerde insanlar yaşıyor. Karabağlar için de benzer bir durum var ama Buca için şartlar daha vahim bence. Buca metrosu İzmir Metro kitapçığında tanıtılırken sorunlu bir bölgemiz "de" ifadesi kullanılınca alınmıyor değil insan. Ne Buca'daki durum yeni ne de az önemsenecek konumda. Tekrarlıyorum Buca İzmir'in üvey evladıdır.
Eshot araçlarda reklam ihalesine çıkmış. Açıkçası uzun zamandır olması gerektiğine inandığım bir şeydi bu. Ama sadece araçların arka tarafında olması garip değil. Araçların arkasının normalde de tamamen kapanması hoşuma gitmiyor zaten. Bazen arkadaki aracı görmek istiyor insan. Hele ki aktarma için.
Bundan sonra korona süreci hariç iki ana konum ve çeşitli gözlemlerim kaldı. Açıkçası ihale kısmının bu kadar uzun olacağını ben de beklemiyordum. Ama son dakikada yeni şeyler öğrenince eklemek istedim. Belirtmeliyim, Kartek geçişinde bile o dönemi bu kadar detaylı anlatamamıştım. Zaten son dava kısmı belli değildi daha. Neyse uzatmadan onlara geçelim.
İlki İZTAŞIT. İzmir Büyükşehir Belediyesi İZTAŞIT ile ilçe minibüslerini de otobüsleştiriyor. İZULAŞ gibi yeni bir iştirak olduğu söylenebilir. Boyut olarak  küçük otobüslere benzemesi de bunu kanıtlar şekilde. Bu sayede minibüslerin Eshot denetimine girmesi hedefleniyor. Eshot'un altında kalması planlanıp ulaşım kartı ile binilmesi planlanıyor. İlk başta 28 araçla başladı hatta ilk iki haftasında 113 binden fazla yolcu taşıdı ama son durumunu bilmiyorum. Benim bundan çıkarımım, bu sistem ile dolmuş sayısının azaltılıp kapasitenin bu araçlarla korunacağı yönünde. Dolmuş şoförleri yönünden bir şey yapılır diye umuyorum ve umarım endişelerimde yanılıyorumdur. Yoksa bu güzel fikir belli ölçüde tatsızlaşabilir. Seferihisar'da başlatılan sistemdeki hatlara bakmak gerekirse:
975 Seferihisar - F. Altay (Ulamış’a girmez)
985 Seferihisar – F. Altay
986 Ürkmez - Seferihisar
987 Ürkmez – F. Altay
989 Orhanlı – Seferihisar
990 Beyler – Seferihisar
991 Çamtepe – Seferihisar
Araçlara bakarken 988 nerede diyebilirsiniz. Onu da açıklık getireyim. Bu araç Gittiğin Kadar Öde kapsamında Kemalpaşa ile Evka-3 Metro arasında hizmet vermek üzere tahsis edilmiş. Ama ilk bakınca bir göze batıyor.
Gelelim benim için yılın en büyük olayına. Benim için diyorum çünkü üstte bu yazacağımdan çok daha ciddi olaylara yer verdim. Yukarıda belediyenin geri dönüş yaptığından bahsetmiştim. Bu sene sağ olsun bir değil iki geri dönüş ile beni ihya etti. 6 sene önce bu serinin ilk yazısında iki aracın kaldırılmasını eleştirmiştim. Bu araçlardan ilki 490'a evrilen 970 idi. Diğeri ise beni şoka uğratan 515'ti. Tarihler 12 Kasım 2019'u gösterdiğinde ise 515'in geri döndüğünü gördüm. 515 olduğu dönemde işime yaramazdı ama önemli olduğunu bilirdim. Ondan dolayı 2014'te bu kadar karşı çıkmıştım. Nitekim yanılmamış olacağım ki en sonunda -geç de olsa- geri döndü. Çok da işime geldi, adliyeye staj için gitmem gerektiğinde mükemmel bir çözüm oluyor bu kısma aşağıda değineceğim. Konuya dönersek belediye gereksiz diretmişti bu araçta. Aktarma önemli ama her koşulda aktarma da mantıklı değil. Alternatif vasfına girmiyorum bile. Önemi anlaşılmış ki geri geldi. 415'in kaldırılıp 515'in geldiğini ayrıca belirtmek gerekli. Bornova Metro ve Ankara Caddesi üzerinde olanlar için hoş değil ama önemli bir araçtı. Sefer sıklığının arttığını da ayrıca belirtmek gerekli (290-390'da olduğu gibi niye  415 de tam gün değildi, oradaki neden sorusu burası için de geçerli). O kadar eskiye dönüş olmuş ki 2014'teki gibi Şelale Parkı'ndan dönüp Nato'dan Buca'ya giriş yapıyor. Ben gelse bile 415 gibi Homeros Bulvarı'nı kullanır diye düşünüyordum (hayır da demezdim şimdi yolunun kısalmasına). 415'e benzer tek yanı ikisinin de  körüksüz olması. Öte yandan Mavi körüklü Volvo İzulaş'ları aramadım değil ne kadar bu sefer de İzulaş'ın araçlarını kullansa da. Onlar gelse nostalji görevi tamamdı. Onların da ilk geldiği güne ait bir fotoğraf gördüm. Yanlış hatırlamıyorsam 1993'ten kalma araçlarmış. Güzel araçtı, severdim kendisini. Öğrenciler için de önemli tabi. 290 ve 390'dan önce o vardı. Dokuz Eylül Bilişim Servisi DEBİS'te yer alan forumlarda kendisinin özel başlığı vardı. Bu noktada Twitter'da gezinirken ulaşıma getirilen güncelleme sayesinde bu kadar uzun hattın geri döneceğini de okudum. Mantıklı da geldi bana.
Öte yandan başka geri dönen araç da 330. Bornova Karşıyaka arası zaten araç varken niye kaldırdılar anlamamıştım. 540 da vardı eskiden ama çoktan kaldırılmıştı 2014 öncesinde. Onun da dönmesine sevindim. Karşıyaka'da değilim artık ama önemli bir vasıta olduğu kesin. Bu arada Çiğili için de 816 numaralı araç da eklendi. Bu kadar dönüş sonrası insan acaba 514 de döner mi diyor ama o 515 kadar önemli değildi. Döneceğini pek zannetmiyorum. Ne kadar 515'ten daha çok seviyor olsam da.
Bu konu ile ilgili son olarak belirtmem gerekli ki, 515'in geri dönüşüyle ilgili yazdığım Instagram'da İzmir Etkinlikleri sayfasının radarına takılmış. Orada paylaşmış tweet'in ekran görüntüsünü (en sonda). İlginç oldu benim için de. Ben sayfayı takip etmediğim için deli gibi direkt mesaj geldi. Linki de burada:
https://www.instagram.com/p/B5BAe42g3uN/
Felaketleriyle gelen 2020'nin en büyük olayı şüphesiz korona virüsüydü. Bu yüzden herkesin hayatı allak bullak oldu. İnsanlar eve kapandı, sokağa çıkma yasağı geldi vs. birçok durum oldu. Tabi ki bu durum ulaşımı da vurdu. Ulaşıma talep %85-90'lara varacak kadar azaldı. Eczacı-sağlık personeli için ve de jandarma ve sahil güvenlik personeli için de ulaşım ücretsiz hale getirildi. Diğer önlemlere bakmak gerekirse:
-Maske ile toplu taşımaya binme zorunluluğu getirildi.
-Yeşil noktalı koltuk uygulaması getirildi. Bu noktalar otobüste çeşitli noktalara konarak sosyal mesafenin korunması amaçlandı.
-%50 yolcu sınırı getirildi araçlara. 19 Haziran itibariyle kaldırıldı.
-Klimaların kapatılması kararlaştırıldı ve bazı araçlarda ameliyathanelerde kullanılan hepa filtreli ve ışınlı hava temizleme cihazlarının kullanılmaya başlandı.
-Havalimanı hatlarında düzenleme yapıldı (200-204 durdu, 202 şehir içinden geçecek şekilde hizmete alındı). 204 yakın zamanda hizmete başladı.
-Şoförler için siperlik ve özel kabin yaptırıldı.
-Ulaşım saatlerinde düzenlemelere gidildi (hafta içi, hafta sonu ve sokağa çıkma yasağına özel olarak)
-65 yaş kartının kullanımı onların çıkma yasağı süresince askıya alındı. 9 Haziran'dan itibaren işlemeye başlatıldı.
-Tüm İzmir Metro ve bazı İzban istasyonlarına maskematik eklendi. Kimilerince bu maskematikler Half-Life'taki can basma makinelerine benzetildi. Bunun yanı sıra tramvaya dezenfektanlar eklendi.
-8 Haziran'dan itibaren Fahrettin Altay civarında birçok hat bölgedeki çalışmalar nedeniyle geçici veya kalıcı çeşitli düzenlemelere tabi oldu. Buna ilişkin duyurular esnasında Fahrettin Altay Meydan 3 durağını da görmek garipti.
Umarım en kısa sürede atlatılır bu süreç. Zira psikolojik olarak yorucu oluyor insanlar için. Dikkatli olmakta fayda var.
Tüm yukarıda anlattıklarımın yanı sıra Eshot bazı uygulamalar ve açıklamalar yaptı. Kısaca değinmek gerekirse:
-Göztepe Stadının açılması sonrası maç günleri özel uygulamalar getirdi. Stadın olduğu kesimde belli bölümler yola kapatılıyor. 202'nin güzergahında düzenleme yapılıyor.
-Bostanlı ve Fahrettin Altay'a kart merkezi açıldı (Bucada da bir merkez olabilir. Merkezler konusunda nüfus referans alınabilir).
-İzmir'e 15 yerli otobüs geldi. 300'den fazla otobüs için ihale yapıldı.
-Eshot ve İzulaş araçları 17 Şubat'ta Gıda Çarşısı civarında kaza yaptı. Eshot konuyla ilgili özür yayınladı. https://www.eshot.gov.tr/tr/Haberler/3735/91
-Üniversite öğrencilerinin sık kullandığı hatlara wi-fi eklendi (Wizmirnet altyapısı kullanılıyor). Deneme fırsatım olmadı ama hareket halindeki araçlarda Wi-fi'dan hayır görmedim. Olması iyidir tabi.
-Askıda İzmirim Kart uygulaması kapsamında öğrencilere yönelik ulaşım kartı yüklemesi imkanı getirildi (Belediyenin şehirle iletişim için açmış olduğu bizizmir.com üzerinden ulaşılabilir).
-Otomatik yükleme cihazına kartı koymak için cep eklendi. Bir elle kartı ilgili yere tutmak zordu. Aranan bir şeydi. Bir de her makine hem kağıt para hem de madeni para kabul edecek şekilde olursa güzel olur. İstanbul'da da daha önce varmış.
-Katlanır bisikletlere 26 ağustos 2019'dan itibaren izin verilmesi kararlaştırıldı. Bu kapsamda hafta içleri saat 9-16 ve 21-06 arası, hafta sonu ise tüm gün binebilecek şekilde binişlerine izin verildi.
-Eshot'tan yapılan açıklamaya göre şikayet merkezine gelen şikayetlerin %82'si çözülüyor.
-Eshot içinde güneş enerjisi tesisleri arttırılıyor. İlk olarak 2,5 sene önce Gediz'deki tesislerde kurulmuş, şimdi ise Gediz'e ek kısım yapılıyor ve de Adatepe ve Çiğli'deki eshot garajlarına kuruluyor. 5 milyon tl tasarrruf hedefi var. Ayrıca güneş enerjili duraklar da kurulması planlanıyor. 15.850 ağacın yapacağı karbon emisyonunun yapacağı düşünülüyor.
Ve gelelim sene içindeki maceralarıma ve bazı görüşlerime.
Bu sene içinde aradığım şeylerden biri daha önce de olan Konak-Karşıyaka arası direkt otobüs olmaması. Vapur olması güzel ama insan farklı bir alternatif aramıyor değil doğrusu. Konak'taki yoğunluğu azaltmak amaçlansa da Karşıyaka'nın böyle konumlandırılması garip.
415 döneminde Yenişehir Pazar yeri durağındaki yol düzenlemesi sebebiyle oradaki durak devre dışı kaldı. Oradaki duraklar arası mesafe düşünülünce rahatsız edici. Keşke o yola girse diyor insan. Bölgenin yapısı incelenince gereğinden fazla yol uzayacakmış gibi duruyor. Çünkü Yenişehir Pazar Yeri'nin önünden geçip direkt itfaiyenin yanından yeniden yola çıkamıyor.
Okuduğuma göre Ayrancılar'da oturanlar 90 dakikadan yararlanamıyormuş. Seçim vaadi verilmesine karşın uzunca bir süre bir şey de yapılmamış. Son durumu bilmiyorum ama hoş bir durum değil bence.
Gittiğin kadar öde ve artı para sistemleri için hala önerilerde bulunasım geliyor. İzban için binilen durakta iade gelmeli. Bunun neden olmadığı ile ilgili fikrim yok. İzban bazen sapıtınca can sıkıcı olabiliyor. Bu sene stajım nedeniyle adliyeye gitmek istediğim bir gün gelen İzban'lar dolu olunca artı parayı yakıp 415'e bindim (işte bu yüzden alternatif önemli diyorum yoksa daha çok beklerdim). Sonrasında daha da binmedim İzban'a sabahları. Nasıl kötüye kullanılır bilmiyorum ama kartı bastıktan 15-20 dakika içinde iade sınırlaması getirilebilir aynı durak için. İki saatte dünya turu atıp para ödemeden çıkmak hoş olmaz gerçektende. Yazılımla dediğim yapılabilir bence. Öte yandan otobüsler için validatörler inilen durağa konulabilir aslında. Özellikle şehir merkezi dışında bu dediğim zor ama yapılırsa verimli olabilir. Kalabalık otobüste ön kapıdan inen için sorun olmaz bence.
Bu seneki en ilginç keşfim Gaziemir-Alsancak arası İzban hattı. Çok mantıklı olmakla birlikte duyurular veya tabelalar okunmayınca can sıkıcı olabiliyor. Salhane'ye gitmek isterken son durak Alsancak olunca insan bir üzülmüyor değil. Çok sorun değil ama insan yaptığı hataya üzülüyor.  
En ilginç anım ise kesinlikle 515'teydi. Eve dönerken Şirinyer'de şoför Hipodrom dönüşünün orada hangi yol diye yolculara sordu. İlk başta ne olduğunu kavrayamadım ama sonrasında soldan diye bağırdım. İlginçti. İlk defa yolu tam bilmeyen şoför görmüyorum ama şoförün tepkisi garipti. Ben Euro Truck Simulator oynarken navigasyonu okuyamadığım bazı anlarda öyle tepki veriyordum.
Bu sene hayatımda ilk kez Galatasaray maçına gittim (Göztepe ile ilk devre olan maç). O dönem Göztepe Doğanlar Stadı'nda oynadığı için farklı bir deneyim oldu benim için. 304+İzmir Metro ile Evka 3'e geçtikten sonra 317 ile rahat gittim ama kalabalığın da etkisiyle biraz yürüdüm (durağı kaçırmadım bu sayede tabi). Evka 3'ten 214 ve Bornova'dan 268 de gidiyor o tarafa. Maçtan sonra dönerken kalabalıkla yolu şaşırdığım için tesadüfen durağına rastladığım 268 ile Bornova Metro'ya indim. Hızlı gitti. Öte yandan belediye bazı otobüsleri de koyuyor ama onlar çok hızlı doluyor. Binmek istemezdim açıkçası. Ne kadar Göztepe'nin yeni stadı açıldığı için anlatacaklarımın önemi kalmasa da (hatta Göztepe'nin bu stattaki son maçına gitmiş olsam da) ilginç bir deneyimdi.
Hakimlik sınavı için Ankara'ya gittiğimde Ankara'daki birkaç şeye de baktım. Otobüs kullanmadım. Hatta kullandığım tek otobüs AŞTİ'den Kızılay'a giden ücretsiz servisti. Ankara'da olduğum süreçte metro hattını inceledim. Ankara Metrosu'nun 3 hattı tek hat aslında. Ben Çayyolu metrosu üzerinde binip Kızılay'da biner sonra oradan istediği yere giderim diyordum ama kesintisiz şekilde gitti. Bazı metro duraklarında yanlış taraftan binişin dönüşü olmaması üzdü. İzmir'de birçok yerde hatanızı düzeltme şansınız var (belki her yerdedir ama her durağı görmediğim için bilmiyorum). Metronun bazı kısımlarda eğik gitmesi de garipti. Ama metrolarda bisiklet bağlamak için alan var. 2017'de Ego'nun sitesinin kötü olduğunu yazmıştım. Toplamışlar ama hala mükemmel değil bence. Mobil uygulaması daha iyi. Eshot'tan daha başarılı diyebilirim. Tek sevmediğim şey online yükleme sonrası kartı iki kez okutmanın gerekmesi. Çok sinir bozucu. Ankara'da son gözüme çarpan ise bütün araçların kartlı sisteme geçmiş olması. Halk otobüslerinde eskiden bilet vardı. Küçük olanlarının lakabı da beyaz dolmuştu.
En sonunda bu yazıyı bitirmeyi başardım. Ocak döneminde bu yazı çok uzun olacak diyordum ama pandemi sonrası o kadar yazmam herhalde demiştim. Bu ihale sürecini keşfetmem odağımı dağıttı ondandır saatlerdir yazıyorum. Ama bir seneyi daha tamamlamak olmak güzel. Bakalım ileride zaman neler gösterecek bize.
Son olarak sabrınız için tekrar teşekkürler. Ben bile okumaya üşenirim yazılarımı. Ama benim için belli ölçüde günlük olduğu da aşikar.
0 notes
buraksahindogdu · 6 years
Text
Bir Tek Ezgisi Eksik
Tumblr media
Fotoğraf: Hasan Uzunkaya
Zaman hızlıydı ve onunla yarışamayacak kadar yavaştım. Kayıplarımı toplamaktan gün 24 saat ise ben en az 12 saatimi harcadım. Gelecek olandan her gün yarım gün eksildim. 
Şimdilerde kimse gösteremez beni “o sıradan birisi” diye... Sıradan insanlardan sıkıldım, farkı gördüm, farklıyı aradım. Sıradan bir ayrılık değildi, zorladım ama sıradanlaşamadım. O farklıydı çünkü ve tekrar onu veya onun gibisini aradım... 
Ondan sonra hep aynı tonda renkli giysileri giydim. Cıvıl cıvıl olmaktan sakındım. Saçlarım hiç dağınık olmadı ve bu yüzden döküldü, eksildi. Yüzüm ekşidi, çizgiler belirdi. Onunla girdiğimiz sokakta adımımı atamadım, oturduğumuz cafeye o gittikten bir süre sonra hiç uğramaz oldum. Birlikte otobüse bindiğimiz duraktan otobüse tekrar binmedim. Evimi değiştirdim 3-4 defa eşyalar yıpranana kadar. Onunla kaldığım o evde duvarlar üzerime geldiği için, film izlediğimiz kanepenin artık rahat olmadığını fark ettiğim için. Yastığıma kokusu sindiği için... Hepsini yeniledim; ev eşyalarımı, kıyafetlerimi...
Yazmayı ve müziği seviyordum, o yok diye daha çok sevdim. Kendi ezgilerimi kendim yazdım. Bazen sinirli, çoğu zaman duygusal bir kaleme sahip oldum. Sessizlik için yazılan onca sözü nice ezgiler dile getirdi oysa ki. Bütün hikaye bu aslında...
Gün yüzünü, gündüzü unuttum. Geceleri rüyalar göremez oldum. Her gece adının geçtiği bir şeyler yazdım, karaladım. Hep onu karaladım ama hep kendimi yaraladım. Ayılmam için kahve yapan onun hatırını aradım. Birisiyle kahve içmeden önce 40 kere düşündüm 40 yıl hatırlı kalmaması için. İçip huzurumu kaçırınca çaykolik oldum ve çayın sıcaklığı ile huzuru aradım. Çayla uyuyup, çayla uyandım...
4 seneyi bitiriyorum bugün, bitiremedik. Çünkü benle o, biz olamadık. O yok diye bir dost edindim. Kaybolur, kaçar diye korkup edinmekten korktuğum bir dost. Defalarca kez kaçsa da kaybolmadı o sevimli beyaz dostum. Tıpkı dostum gibi o da kaçtı ama kaybolmadı. Mezar yerine dönen kalbimde kalbi kendi mezarının taşı oldu. Çıkışı olmadığı için kaçacağı yeri yoktu anılarının, orada hapsoldu, anılarıyla öldü... 
Ölen birisini yad eder gibi her sene bugün yad ediyorum tekrardan onu. Esip geçse de, ezip geçse de iyiki vardı, iyiki yok artık. Çünkü ben artık bir tek ezgisi eksik tam oldum.
Burak Şahin Döğdü.
26/11/2017
2 notes · View notes
turkestanttv · 4 years
Text
Son zamanlarda dönen mesajlardan bazıları;
Uzun süre sonra bugün ilk defa çöp atmaya çıkacağım o kadar heyecanlıyım ki ne giyeceğimi bilemiyorum.
Şu karantina bitsin hepinizi pikniğe götüreceğim siz etleri ayranları alın, ben ormanı ayarlarım.
Berberler kapalı diye herkes kafayı 3 numaraya vurmuş, memleket Isparta komanda Tugayı gibi.
Fıkra gibi ülkeyiz testi pozitif çıktı diye tüm köyle sarılıp kucaklaşıp helalleşti, şimdi bütün köy karantinaya alındı.
Oturma odasına İzmir, mutfağa Ankara, yatak odasına da İstanbul ismini yazdım, şehir şehir dolaşıyorum ohhh.
Tarihte ilk defa dünyada tüm ülkedeki kadınlar kocalarının nerede olduklarını biliyorlar.
Sevgilisi olup da evde eşiyle karantinada olanlara da geçmiş olsun dileklerimi sunarım.
Korana'dan korunmak için 200 TL'ye muska yapan sahtekarlara itibar etmeyin ben size 100 TL'ye yaparım.
Kolonya şişesini çamaşır suyu ile, çamaşır suyu şişesini kolonya ile, kolonya şişesini sirke ile siliyorum, çıldırmama az kaldı.
20 yaş altı sokağa çıkmasın, 65 yaş üstü evde kalsın.... yok edilmesi planlanan hedef kitle biz miyiz ne.
Yüzyılın son kabadayısı korana adam, Dünyada ne kadar bar pavyon kumarhane varsa tek başına kapattı saygılar korona.
Çin'den kaç gündür hiç ses çıkmıyor mahallenin delisi gibi ortalığı karıştırıp kenara çekildiler.
2021'e girersek o bizi kutlasın, siz 2020'den nasılsa çıktınız diye.
İstanbul adliyesine girerken kapıda güvenlikler gülümseyerek kolonya tuttular, bu samimi ev ortamı havasına kapılarak ayakkabılarımı çıkarıp terlik rica ettim, iki kolumdan tutup dışarı attılar.
Yeni gelen arkadaşlık isteklerini 14 gün karantinada bekleteceğim, içerideki arkadaşların sağlığını düşünmek zorundayım.
Devletimiz tedbir amaçlı güzellik salonlarının kapatırsa koranadan daha korkunç şeylerle karşılaşabiliriz.
Millet şimdi dışarı çıkamıyor ya, her şey altüst oldu. Yaz kızım 9 ay sonra doğum patlaması yaşanmazsa ben de bir şey bilmiyorum.
Deprem var içeri girmeyin, virüs var dışarı çıkmayın, hayırlısıyla bir öleydik, bu ne yaaaa.
Korona virüsüne yakalanırsam bütün kavgalı olduklarımla öpüp barışacağım, hayatta küs kalmamak lazım.
Bazen evde o kadar canım sıkılıyor ki, kapıyı açıp "ooooo kimler gelmemiş" deyip kapatıyorum.
Soylu bizim cenahı evde tutmanın kolayını buldu, "dışarı çıkarsanız istifa ederim" desin. Açlıktan ölürler de dışarı çıkmazlar.
Ürdün'de bir adam aracın içinde koranadan öldüğü için aracı ile birlikte defnedildi, malını öbür tarafa götüren ilk insan olarak tarihe geçti.
Anneme virüs var biraz alışveriş yapalım diyorum, oda dur belki ölürüz masraf yapmayalım diyor.
Korkudan sadece sokağı değil, tartıya da çıkamıyorum.
Ev kızı isteyenlere müjde, şimdi bütün kızlar evde.
Kadının biri kocasının telefonunu kurcalarken korana diye bir numara kaydedilmiş görür, numarayı arar ve kendi telefonu çalar.
Eskiden virüs telefona bilgisayara girmesin diye uğraşıyorduk, şimdi bize girmesin diye uğraşıyoruz.
Eskiden biri hapşırınca çok yaşa denirdi şimdi hapşırıldığında "git ileride hapşır vallahi 155'i ararım" deniyor.
Bütün ülke Ali vefa gibi olduk, temas yok.
Şimdi de Çin'de hanta virüsü çıkmış, Cengiz Han'ın mezarını bulup çıkarın laaa, biz bu Çinlilerle başa çıkamıyoruz.
Şok kampanya!!!! sadece 3500 tl den başlayan fiyatlarla sizi korona olmuş gibi eşinizden alıp sevgilinize götürüp 14 gün sonra tekrar evinize teslim ediyoruz kimse şüphe etmiyor.
Ne eğlenceli bir gün, dur biraz da şu koltukta oturayım, sonra diğer odaya geçer duvarlara falan bakarım, olmadı bir de salon yaparım.
Hastaneye gittim o kadar kalabalıktı ki bir türlü bana sıra gelmedi ben de yüksek sesle doktor bey ben Çin'den yeni geldim çok hastayım dedim, ilk beni aldılar özel ilgiler odalar falan, her şey temiz çıktı gayet iyiyim evde dinleniyorum, bitmezdi ki o sıra.
Yüzük partisi
Çiş partisi
Bebek geldi partisi
Bebek geliyor partisi
Cinsiyet belli oldu partisi
adım adım sapıtıyordunuz, şimdi düğün bile yapamıyorsunuz.
Az önce marketdeydim, muazzam kalabalık vardı, şöyle bir içeriye bakıp "Veli amca Allah kabul etsin ne zaman geldin umreden" dedim markette kimse kalmadı,
Bakıyorum da sokakta el ele gezen çift göremiyorum, hani ölümüne seviyordunuz?
Yaz geliyor fit olayım derken, karantinaya girdim fil gibi oldum.
Ay sonuna kadar kuaförler açılmazsa sarışınların yüzde doksanı yeryüzünden silinecek.
Bana evlen evde kalacaksın diyordunuz, hepiniz kaldınız mı evde? etme bulma dünyası işte.
Salgın bitince parayı kıracak 3 meslek
1 psikiyatristler
2 diyetisyenler
3 kadın doğum uzmanları.
Yıllarca bizi üç harfliler çarpacak diye korkuttular meğerse o cin değil Çin miş.
Evde durmaktan canınız mı sıkıldı? eşlerinizle telefonlarınızı değiştirin hayatınız renklensin.
O değil de bu sene mart ciddi ciddi kapıdan baktırdı.
Yarın hava güzel olacakmış, çocuklarıda alıp salona geçeyim diyorum.
Bu Çin'den gelen her şey şimdiye kadar çakmaydı, bi korona virüsü orijinal çıktı iyi mi.
Ailecek balkona çıkıp kahve içtik, babam diyor ki geç oldu artık eve gidelim.
Beyler sakın ola evde eşinizle kavga etmeyin gidecek yerimiz kalmadı.
Allah'ım dünyayı gezmek istiyorum dediğim için çok özür dilerim, mahalleyi gezsem yeter.
Yeminle fıkra gibi bir ülkeyiz.
Borçka niçin karantinaya alındı? Artvin'in bir köyünde testi pozitif çıkan birinin ailesinden ve bütün akrabalarından helallik isterken hepsine sarılması ve şapur şupur öpüşmeleri neticesinde bütün köy ve ilçe karantinaya alınmış.
Not: Adam giderken yalnız gitmeyeyim, dedi herhalde.
Ulan korana bizi eve hapsettim kendin dünyayı geziyorsun, ayıp oluyor ama.
Bu gidişle evde kalsak Bakırköy, dışarı çıksak tahtalıköy, Allah hayra çıkarsın sonumuzu.
Şekerimizi kolonyamızı aldık, görücü bekleyen gibi oturduk evde virüs bekliyoruz.
Durum vahim binlerce erkek virüsten değil, evde kadın dırdırından ölecek.
Kim akıl ettiyse çok doğru söylemiş, dışarı çıkana para cezası değil de evinde kalana para ödülü verirse biz 5 güne kalmaz bu virüsü yeneriz.
0 notes