Tumgik
#prensesten
cooladanal · 5 months
Text
Sen bir prensesten başkası değilsin benim için.
11 notes · View notes
gelseydinkeskeolmeden · 9 months
Text
Hikaye sona erdi
Prenses hala prensi bekliyordu
Ama prens çoktan prensesten vazgeçmisti.
9 notes · View notes
mertelboss · 2 years
Text
ülkeye bak prensesten geçilmiyor
bi havalar bi havalarrrr
sanki tuvalette aynı şeyi yapmıyormuşuz gibi ıyy.....
9 notes · View notes
booncukhollywood · 3 months
Text
Kraliyet Ailesi Bir Bir Dökülüyor: Prensesten Sonra Kral Charles Sağlık Sorunları Nedeniyle Ameliyata Alınacak
Kraliyet Ailesi Bir Bir Dökülüyor: Prensesten Sonra Kral Charles Sağlık Sorunları Nedeniyle Ameliyata Alınacak Geçtiğimiz gün yapılan açıklamada Galler Prensesi Katile Middleton’un rahminden ameliyat olduğu ve 2 hafta boyunca hastanede yatacağı açıklanmıştı. Bugün yapılan açıklamaya göre Kral Charles da bir operasyon geçirecek. Detaylar içeriğimizde👇 İngiltere Kraliyet ailesi sık sık konuşulan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Suudi prensesten ülkesine ilk kripto ve metaverse sürprizi
Suudi prensesten ülkesine ilk kripto ve metaverse sürprizi
Suudi Arabistan prensesi ülkesi için yeni bir sayfa açıyor. Hem de kripto para ve Metaverse alanında. Böylece Suudi Arabistan da artık blockchain dünyasının yeniliklerini keşfediyor. Suudi prensesin kripto merakı ve ilk Suudi NFT koleksiyonu sürprizi Fotoğrafçılığa ilgi duyan Suudi Arabistan Prensesi Reem El Faysal, kısa süre önce yaptığı duyuruda ilk Suudi non-fungible token (NFT) koleksiyonunu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
efruzkyev · 2 years
Text
Bundan yüzyıllar önce deniz aşırı, çok güzel bir ülke varmış.Tabi her masalda olduğu gibi bu masalda da o ülkenin bir kralı ve tabii ki bir de prensesi varmış. Prenses dünyalar güzeli bir kızmış.Kral ona bakılmasını yasaklamış, her gün dolaşmak için saray muhafızları ile sarayın dışına çıkacağı ilan edildiğinde halk eğilir ve gözlerini kapatır,ya da evlerine kaçışırmış. Onu görmenin bedeli ölümle cezalanmakmış.Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında; fakir bir köylü delikanlı her şeyi göze alarak başını kaldırmış ve prensesle göz göze gelmişler... O an fakir delikanlı prensese inanılmaz bir aşkla tutulmuş.Prensesin derin bakışlarının da boş olmadığını düşünmüş ve günlerce uyuyamamış. Fakir delikanlı ölümü bile göze almak pahasına, prensesi bir kere daha görmek için uğraşmış durmuş. Bu arada güzel prenses de onu tutulmuş onun zarar görmemesi için günlerce kendini saraya kapatmış.Sonunda dayanamayan fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile bir kere daha göz göze gelmişler.Fakir delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle konuşacağı anda saray muhafızlarına yakalanmış. Kralın karşısına çıkarılan delikanlı ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala prensese duyduğu aşkını anlatmış.Kral ölüm emrini vereceği anda prensesin yalvarışlarına dayanamayarak delikanlıya başka bir ceza vermeyi kabullenmiş.Hemen bir gemi hazırlattıran kral, gidilebilecek en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir delikanlıyı da o adada yalnız yaşamaya mahkûm etmiş...Aradan bir kaç ay geçmesine rağmen prensesi unutamayan delikanlı prensese olan aşkını kâğıtlara dökmüş ve martılara anlatmaya başlamış...Artık bütün martılar fakir delikanlının prensese olan aşkını anlamış ve yazdığı mektupları prensese götürmeye başlamışlar... Zamanla prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir delikanlıya götüren martılar aracılığı ile iki gencin arasındaki aşk iyice büyümüş. Ta ki... Bir sabah sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin odasının penceresine ağzında bir mektupla konan martıyı kralın görmesine dek. Tabii korkulduğu gibi olmamış... Martıların bile aracı olduğu İki gencin arasındaki büyük aşkı anlayamadığı için kendisinden utanmış ve ağlayarak kızına sarılan kral, hemen bir gemi göndertip fakir delikanlıyı getirtip kendisi ile evlendireceğini söylemiş.Buna duyunca çok mutlu olan prenses hemen delikanlıya bir mektup yazmış ve olanları anlatmış. Bu arada mektubu götürmek için bekleyen martıya da tüm martıların düğünlerine davetli olduğunu söylemiş.Buna çok sevinen martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek için yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından geçen bir kaç martı arkadaşına haber verip hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemekiçin gagasını açtığında mektubu düşürmüş. Tüm martılar hep birlikte mektubu aramaya başlamışlar. Fakat bir türlü bulamamışlar...Bu arada prensesten mektup alamayan âşık delikanlı, yazmış olduğu mektupları göndermek için bir tek martı bile bulamamış... Biraz ilerisinde uçuyorlar fakat yanına gitmiyorlar ve mektubu arıyorlarmış...Prensesin kendisini artık unuttuğunu, istemediğini, martıların da onun için yanına gelmediğini sanan delikanlı üzüntüsünden sonunda kendisini fenerden kayaların üzerine atarak intihar etmiş. Olanlardan habersiz kralın gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk bedeni ile karşılaşmışlar... İşte o gün bugündür, martılar o mektubu ararlar. Mektubu bulup,o inanılmaz sevgiyi geri getirebileceklerine, her şeyi düzelteceklerine, inanarak hep denizler üzerinde uçuşup dururlar.
12 notes · View notes
nyctophilia-saudade · 3 years
Text
Her küçük kız, hayatında bir kere prenses olmanın hayalini kurmuştur gece yatmadan önce. Prenses olup, o kabarık elbiseden giyerek prensinin kollarına atılmanın hayalini… Hiçbir zaman öyle bir kız olmadım ben. Hatta, küçüklüğümde annemin beni uyutmak için okuduğu masallardan ve o masallardaki prenseslerden nefret ettim hep. Kıyafetlerinden utanıp, bir periden yardım kabul eden ve camdan bir topuklu ayakkabıyla onu sadece öyle görüp beğenecek bir prense giden Sindrella'dan nefret ettim. Uyanmak için bir erkeğe muhtaç Uyuyan Güzel'den nefret ettim. Kuş tüyü yatağındaki bir bezelyeden rahatsız olan o prensesten nefret ettim. Bacakları olan bir adama aşık olup, sonunda köpük olan deniz kızından nefret ettim. Ölünce onu deli gibi seven yedi dünya tatlısı cücenin ağlamasına uyanmayıp, bir prensin öpücüğüyle uyanan Pamuk Prenses'ten nefret ettim. Hepsinden… Bence prensesler, dünyadaki en aptal kişilerdi.
20 notes · View notes
karanligimingunesi · 2 years
Text
Bizim hikayemizde bu kadardı işte, Prens prensesten vazgeçti. Prenses prens uğruna her şeyden vazgeçmişti...
3 notes · View notes
bengecedekayboldum · 3 years
Text
"Bundan yüzyıllar önce bir ülke varmış. Bu ülkede bir de her masalda olduğu gibi bir prenses ve kral varmış. Prenses dünyalar güzeli bir kızmış. Bu yüzden de kralın emri üzerine prenses dışarı çıktığı zaman ona bakmak yasakmış. Onun dışarı çıktığı gün halk evlerine kaçar, eğilir ya da gözlerini kaparmış. Çünkü onu görmenin bedeli ölümmüş. Günlerden bir gün prenses dışarı çıktığında, yoksul bir genç iradesine yenilmiş ve başını kaldırıp prensese bakmış. İşte o an da prenses ve delikanlı göz göze gelmişler. Genç, prensesin güzelliği karşısında inanılmaz bir aşka tutulmuş. Prensesinde o derin bakışlarında bir anlam olduğunu farkeden delikanlıyı günlerce uyku tutmamış. Ölümü pahasına da olsa bir kez daha prensesi görmek için uğraşmış durmuş. Bu arada bizim delikanlıya tutulan prenses de onun zarar görmemesi için kendini saraya kapatmış. Sonunda dayanamayan delikanlı her şeyi göze alarak sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prensesi görmüş. Tam prensesle konuşacağı sırada saray muhafızları onu yakalamışlar. Kralın karşısına çıkarılan genç öleceğini bildiğinden son çare kızına duyduğu aşkı anlatmış. Kral buna aldırış etmemiş, ölüm emri verileceği sırada prenses ağlayarak yalvarmaya başlamış. Kızının dökülen yaşlarına kıyamayan kral bu karardan vazgeçip başka bir ceza bulmuş. Genci olabildiğince uzak bir adaya gemiyle gönderip oraya bir fener dikilmiş ve yalnız yaşamaya mahkum edilmiş. Aradan birkaç ay geçmesine rağmen aşkından vazgeçemeyen delikanlı, aşkını kağıtlara dökmüş ve martılara anlatmış. Artık bütün martılar bu aşktan haberdarlarmış. Sonunda martılar delikanlıya yardım etmeye ve yazdığı mektupları prensese götürmeye karar vermişler. Martıların aracığıyla aşkları iyice büyümüş. Ta ki bir sabah kral bunu farkedene kadar. ama korkulan olmamış. Aksine kral bu aşkın büyüklüğünü hayvanlar bile anladı, ben anlayamadım diye derin bir üzüntü duymuş. kızına sarılan kral 'hemen delikanlıyı olduğu yerden getirteceğini ve döndüğünde onları evlendireceğini' söylemiş. Bu haber karşısında heyecanlanan prenses hemen olanları bir mektuba yazıp martıya götürmesi için vermiş. Mektupta yazanı bilen martı sevinçle haberi bizim delikanlıya götürüyormuş. Yolun bitmesine az bir vakit kala diğer arkadaşlarını gören martı onlara da bu güzel haberi vermek için gagasını açmış ve bu sırada mektubu düşürmüş. Tüm martılar bir olup denizin üstünde uçarak mektubu aramaya başlamışlar ama bulamamışlar. Bu arada prensesten cevap alamayan genç, kendi mektubunu gönderecek bir martı dahi bulamamış. Çünkü hepsi o sıra da mektubu arıyorlarmış ve hiçbiri onun yanına gelmiyormuş. Bunun farkında olan delikanlı prensesin onu unuttuğunu ve mektubuna bundan sonra yanıt vermeyeceğini düşünerek deniz fenerine çıkmış ve intihar etmiş. Ve maalesef kralla prenses adaya vardığında delikanlının soğuk bedeniyle karşılaşmışlar. O gün bugündür denizin üstünde çığlık çığlığa uçan martılar hep mektubu arar dururlar. Çünkü mektubu bulduklarında her şeyi geri getireceğine inanırlar"...
10 notes · View notes
etaali · 4 years
Text
Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle, pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı. Ona göre, nur yüzlü ve badem gözlüydü, bir tanecik yavrusuydu her zaman.
Ama ilk okula başlayınca işler değişti.
Arkadaşları, onun hiç de güzel olmadığını, hatta çirkin bile sayıldığını söylemekteydi.
Küçük kız, ilk önceleri onlara inanmadı. Çünkü herkes birbirini kıskanıyordu...
Ama bir kaç yıl içinde gerçeklerle yüzleşti. Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu bir cilde sahipti. "badem" dediği gözleri ise şaşıydı.
Vücudu da bir selviyi andırmıyordu...
Demek ki annesi onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti. Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete dönüştü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen düzelmiyordu.
Genç kız, doktorların gizlice yaptığı konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü ve kendisini hâlâ çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven annesinin bu yalanlarına dayanamayıp evi terk etmeye karar verdi...
Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu söyleyerek ondan önce davrandı. ve kazandığı paraları bir akrabasına gönderip, kızına bakmasını rica etti. Genç kız bir süre sonra görmez oldu. Karanlık dünyasıyla baş başaydı. Bu arada annesini hiç merak etmiyordu...
Yalancıydı annesi, ölse bile bir kayıp sayılmazdı.
Bir gün doktorlar uygun bir çift göz bulduklarını söyleyerek kızı ameliyat ettiler. Ancak o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten korkuyordu. Fakat kör olmak zordu. En azından kimseye yük olmazdı.
Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında, müthiş bir çığlık attı. Karşısında bir dünya güzeli vardı. Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü. Yüzündeki bozukluklar tamamen kaybolmuştu. Çok kemerli olan burnu düzelmiş, kepçe kulakları normale dönmüş ve
yaban otlarını andıran saçları, dalga dalga olmuştu. Genç kız, yanındaki yaşlı doktora sevinçle sarılarak:
- Sanki yeniden dünyaya geldim!. dedi. yüzümde hiçbir çirkinlik kalmamış. estetik ameliyatı siz mi yaptınız?
Yaşlı doktor ; Böyle bir ameliyat yapmadık kızım! diye gülümsedi. Annenin bağışladığı gözleri taktık. Sen, onun gözünden gördün kendini!
5 notes · View notes
Text
Ölünce, onu deli gibi seven yedi dünya tatlısı cücenin ağlamasına uyanmayıp, bir prensin öpücüğüyle uyanan pamuk prensesten nefret ettim hep.Pamuk prenses de yakışıklı birini bulana kadar yedi cücelere ölü taklidi yapan bir kaşardı neticede?..
Tumblr media
5 notes · View notes
sevsblog · 4 years
Text
"Her küçük kız, hayatında bir kere prenses olmanın hayalini kurmuştur gece yatmadan önce. Prenses olup, o kabarık elbiseden giyerek prensinin kollarına atılmanın hayalini... Hiçbir zaman öyle bir kız olmadım ben. Hatta, küçüklüğümde annemin beni uyutmak için okuduğu masallardan ve o masallardaki prenseslerden nefret ettim hep. Kıyafetlerinden utanıp, bir periden yardım kabul eden ve camdan bir topuklu ayakkabıyla onu sadece öyle görüp beğenecek bir prense giden Sindirella'dan nefret ettim. Uyanmak için bir erkeğe muhtaç Uyuyan Güzel'den nefret ettim. Kuş tüyü yatağındaki bir bezelyeden rahatsız olan o prensesten nefret ettim. Bacakları olan bir adama aşık olup, sonunda köpük olan deniz kızından nefret ettim. Ölünce onu deli gibi sevip yedi dünya tatlısı cücenin ağlamasına uyanmayıp, bir prensin öpücüğüyle uyanan Pamuk Prenses'ten nefret ettim. Hepsinden... Bence prensesler, dünyadaki en aptal kişilerdi. Annem her ne kadar ben böyle deyince dudaklarıma parmağıyla bastırıp, "Bir daha duymayayım, yoksa dışarı top oynamaya yollamam seni!" diye tehdit etse de, o odamdan gidince yine prenses kostümlü bebeklerimin üzerinde tepinip onlardan nefret ettiğimi söylerdim sürekli. Pembe ve mavinin kesin bir çizgi ile ayrılmadığı ve birbirine karıştığı kendi ütopyamda, birlikte saklambaç oynayıp eğlenen prenses ve prensler daha tatlıydı çünkü."
4 notes · View notes
Text
kıyafetlerinden utanıp bir periden yardım kabul eden ve camdan bir topuklu ayakkabıyla onu sadece öyle görüp beğenecek sindirelladan, uyanmak için bir erkeğe muhtaç uyuyan güzelden, Kuştüyü yatağımdaki bir bezelyeden rahatsız olan prensesten, bacakları olan bir adama aşık olup sonunda köpük olan deniz kızından, ölünce onu deli gibi seven yedi  dünya tatlısı cücenin ağlamasına uyanmayıp bir prensin öpücüğüyle uyanan pamuk prensesten nefret ettim...
3 notes · View notes
ilaydres · 5 years
Text
"Tarihi asla bilinmeyen bir zamanda..." Gözlerini kaldırdı ve gökyüzüne baktı. "Ayın üzerinde yaşam süren bir prenses vardı. Bir bedene sahip değildi, teni ışıktan var edilmişti. Ay, ışığını onun teninden alıyordu. Aslında ay, ışığını güneşten değil, prensesten alıyordu. Bedeni olmayan bir kadın düşünmesi zor ama ışığının ne kadar gür olduğunu hayal edebiliyorum." Derin bir nefes aldı. "Ay ışığı prensesi dünyayı izleyip iç çekiyordu, dünyanın sahte güzelliğine kapılmıştı ama memleketi bildiği, toprağı olarak kabul ettiği ayı da terk edemiyordu. Dünyaya baktığında... En çok denizi sevmişti," diye fısıldadı. "Denizin enginliği, derinliği, gizemi, yıkılmaz görüntüsüne tutulmuştu ve ne zaman ışığını denizin üstüne düşürse, denize dokunuyormuş gibi hissedip öleceğini düşünürdü."Gözlerimi denize çevirdim, denizin yüzeyinde ayın titreyen o yoğun ışığına baktım. Birbirlerine dokunuyorlardı."Bir gün bir adamı, o çok sevdiği denizin kıyısında gördü. Simsiyah kıyafetler giymiş bir adamdı, ay ışığı prensesi gözlerini denizden çekip, adamı izlemeye başladı. Sanki bu adam denizin ta kendisiydi. Adam her akşam aynı kıyıya gelmeye başladı. Sanki denizin bekçiliğini yapıyordu. Tıpkı ay ışığı prensesi gibi."Kalbimde hissettiğim o garip his boğazıma ellerini geçirirken gözlerimi Karan'a çevirdim. Bir süre sessiz kaldı, hiçbir şey söylemeden öylece gökyüzünü izlemeye devam etti. "Adamın kasvetli ama yıkılmaz, güçlü duruşu ay ışığı prensesini gün geçtikçe daha da büyük bir çıkmaza sürükledi ve bir gün prenses dünyaya indi. Adamla birbirlerine aşık oldular. Tuhaf olan, adam onu hiç yadırgamamıştı." Karan dişlerini sıktı. "Bedeni olmayan bir ışığa aşık oldu. Sanki o ışığa ihtiyacı vardı. Ay ışığı prensesi ay gardiyanları tarafından dünyaya inme yasağı aldı. Aya hapsedildi. Gür ışığıyla sevdiği adama bağırdı, sesini duyuramadı. O sadece bir ışıktı. Fazlası değil.""Adam biliyor muydu prensesin mahkûm edildiğini?" "Hayır," dedi Karan. "Bilmiyordu. Her gece ay ışığı prensesini bekledi. Yılmadan. Aylarca. Prenses gelmedi. Gökyüzünden ışığıyla çığlık attı ama adama kendini duyuramadı. Adam terk edildiğini düşünmüştü, belki de aklını kaçırmıştı, bilmiyordu. Artık kavuşamayacaklarını düşünen ay ışığı prensesi tüm ışığını söndürdü." "Ne?" Bir an kaşlarım çatıldı. "Öldü mü?" "Kendini öldürdü." "Peki ya adam?" "Aynı gece adam, ay ışığı prensesinin onu hep benzettiği denize baktı. Ayakkabılarını çıkardı ve kendini denizin kollarına bıraktı. O gece, sevdiği kadının ışığı tıpkı çarpan son nabız gibi titrekçe denizi kollarına alırken, adamın cansız bedeninin üstüne yansıdı. Ne ay ışığı prensesi bildi sevdiği adamın öldüğünü ne de adam bildi ay ışığı prensesinin ışığını son kez onu aydınlatıp tamamen söndüğünü." Reyc, BŞN
103 notes · View notes
romeovejulietsposts · 2 years
Text
Hikaye bitti..
Prens prensesten vazgeçti ...
Prenses hala onu bekliyor...
1 note · View note
sevdiminkaredemem · 2 years
Text
Masal sona erdi çünkü prens prensesten vazgeçti:)
0 notes