Televizyon dizilerinden aşina olduğumuz bir oyuncu olan Aybike Esin Tumluer, son zamanlarda cinsiyet değiştirme ameliyatı ile tekrar gündemde. 2107 yılında kadınlıktan erkekliğe geçiş yapan Tumluer’in yeni adı ise Atlas Karan Tumluer oldu. İlişki Durumu Karışık dizisinde Gülendam karakterini canlandıran oyuncunun son hali görenleri şaşırttı.
Atlas Karan Tumluer kimdir?
30 Ocak 1988 yılında…
Dün evli bir arkadaşım yaşadığı sıkıntıyı anlattı. Nişanlılık dönemi nasıldı diye soruyorum. Evliligin bir fragmanı gibi oluyor yüzde yüz diyemeyiz ama yakın bir yaklaşma olduğu için çatışmalar ile adamın karakteri belli olur yani çözüme nasıl gidiyor nasıl bir tip gibi. Hatırlamıyorum güzel sürprizler yapmıştı diyor. Adam sevgiye boğmuş sonra bir dağın tepesinden atar gibi bir an da atmış. Ama arkadas şu an depresyonda kendine lütfen psikolog veya psikiyatrist randevusu al Allah için diye söylendim. Kişisel temizlik ve bakımı yapmak zulüm gelmeye başladı diyor. Ağlıyor ben üzülüyorum lütfen bak diyorum. Tamam gideceğim dedi. Sen bu değilsin sen aynaya kaç defa bakan süslenen bir kadınsın lütfen dedim. Bunu okuyan arkadaşım için dua ederse sevinirim. Eş için çok dua edin yemin ederim çok dua edin. Rabbim kimseyi gönlünü yoracak ve yıpratacak ve imtihanı olacak kimse ile eş yapmasın ve karşılaştırmasın. Allah'a ayakkabı bagcigina kadar ayrıntı vererek dua edin
Cemal Süreya o meşhur şiirinde ne demişti? Bir kadın susarak gider miydi? Sahi nasıldı o şiirin sözleri?
Kadınlar susarak giderler,
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der.
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar.
Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar.
Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma!
Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır.
Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının.
Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider!
En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir.
Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir.
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider.
Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır.
Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
CEMAL SÜREYA
Ta ki, önce fantezi ile başlayıp, ardından da aklımdan çıkmayan “karımı sike sike terletecek birine vermesinin” hayali ile kaynıyorken!
Karım herkes tarafından sevilen kibar ve efendi bir ev hanımıdır. Ona deli gibi aşığım. Fakat 14-15 santimlik sikim onu ne kadar zorlasada, piyasada dev gibi yarrakların var olduğunu bildiğimden, onun benden fazlasını hak ettiğini düşündürüyordu bana.
Karımı ise layık gördüğüm çocukluk arkadaşımdı. Sikini hiç bir zaman görmedim, fakat 7-8 yaşlarındayken bu benim siki görmüş, küçük diye dalga geçerdi.
Bir gün arkadaş, ben ve karım saunaya gittik. Ben önden ayarlamıştım, birden telefon geliyor acil işten dolayı onları yalnız bırakıyor, 2 saate gelirim diyerek ayrılıyorum.
O iki saat aklıma neler neler geliyor. Hem pişmanlık, hem korku, hem engel olma hissi hem de işi oluruna bırak duygusu. Arkadaşa güvenmesemde, karımın izin vereceğine ihtimal vermiyordum.
2 saat dememe rağmen hemen gitmemiştim, yarım saat geçikince karım “hemen gel” diye mesaj gönderiyor. Büyük bir korkuyla gidiyor, içeri giriyorum. Kapıyı açan karımın arkasından gözüm arkadaşımı arıyor. Fakat onu aradığımı gören karım, o gitti bile diyerek aramamamı belirtiyor.
O gün söylemiyor, yıllar sonra bu paylaşma fantezileri artık hayatımızın bir parçası olduktan sonra, kızmamam şartıyla bir itirafta bulunmak istediğini ileterek, o saunaya gittiğimiz günü arkadaşıma kendini siktirdiğini anlatıyor.
Hatta sadece o gün değil, daha sonrada defalarca arkadaşıma vermiş. En son ne zaman diye sorunca; “daha 3 gün önce” dedi.
O gün nasıl oldu diye sorunca, benden sonra ikisi jakuziye giriyor, arkadaşım birden bire buna zorla sahip oluyor. Karım kurtulamayacağını çabuk kabullenince hemen teslim olup arkadaşımın içine kolayca girebilmesi için bacaklarını açıyor.
“Siki nasıldı, büyük müydü?” diye sorunca, aşırı büyük olduğunu girdikten sonra fark ediyor, durması için yalvarsada, sikilmekten kurtulamıyor.
Tam bitti derken, arkadaşım karımı kolundan tutup yatağa atıyor. Artık karımda istekli! Ve az önce içine aldığı siki merak ediyor ve görünce inanamıyor. 20 santim civari, fakat ucu ince başlayan sik birden kalınlıkta benim sikimi ikiye katladığını anlatıyor.
“Ağzıma sığmadı” derken o kadar rahat ki, ne diyeceğimi bulamıyorun o an. Bu paylaşımıda kendini 3 gün önce siktirdiği yatağımızdan yapıyorum.
Yıllarca sürmesinin sebebide, arkadaşımın kalın yarrağı, masum karımda bağımlılık yapmış ve benden arkadaşımla devam yatıp yatamayacağının iznini istiyor.