Tumgik
#lübbey köyü
izmirspotcu · 9 months
Text
ÖDEMİŞ’TE  2. EL SPOT EŞYA ALIM MERKEZİ  0536 740 29 20
#izmir #ödemiş #İzmirÖdemiş #Ödemişİzmir #birgi #bademli #bozdağ #kaymakçı #ovakent #zeytinlik spotçu,izmirde spotçu,izmir spotçu,izmir spotçu tel,ödemiş,i̇zmirde spotçu,spotçu izmir,çiğlide spotçu,bucada spotçu,izmir dikili spotçu,hatayda spotçu,üçyolda spotçu,izmir spotçu numaraları,izmirde spotcu,izmir buca spotçu,i̇zmir spotçu,i̇zmir buca spotçu,izmir bölgesinde spotçu,ödemiş spotçu,i̇zmir çeşme spotçu,i̇zmi̇r buca spotçu,gaziemir spotçu,bayraklıda spotçu,ödemi̇ş spotçu,bornova spotçu,ödemi̇ş,ödemi̇ş spot,karşıyakada spotçu
1 note · View note
ozgurhayalim · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
   Lübbey'in gizemi kendisinde gizlidir. Köy hakkında ileri sürülen cin safsatası gerçek dışıdır. İnsanların hayat uğrunda terk ettiği bu köyde kalan yaklaşık 8 ocak hayatına devam etmektedir.   Kimbilir daha çok kazanan belki de kalanlardır. Evlerin altı taş- ahır maksatlı- üstü ahşaptır. En sağlam kalan yerleri "taş ocakları"... Sessizliğe bürünmüş bu dağ köyünde çok derin hikayeler sizleri bekliyor.   Toprak sahipleri tarafından bırakılan bu köyde bir çay ocağı ile butik bir otel bulunmaktadır. Bu sefer uzaktan kareler paylaşacağım. Detaylar bir sonraki gönderimde... Tabii bazılarını kendime saklayacağım...
78 notes · View notes
ssblog33 · 6 years
Text
LÜBBEY KÖYÜ
TERK EDİLMİŞLİĞİN FOTOĞRAFI
30 yıl önce halkının başka yerlere göç ederek hemen hemen boşalttıkları bir köyü görmeye gidiyorum. Ödemiş’ten Bozdağ’ın eteklerinde ve 500 metre yükseklikte olan bu köye doğru kıvrıla kıvrıla giden yolda aracımı yavaş yavaş sürerken camları tamamen açarak içeriye çam ağaçlarının insanın içini ferahlatan, mutluluk veren kokusunun dolmasını, kuşların keyifli ötüşlerindeki melodilerinin ve bunlara karışan ağaçların rüzgârla beraber söyledikleri şarkıların keyfini çıkarıyorum. Ağustos ayının boğucu sıcağı burada yerini buzlu limonata lezzetinde serinliğe bırakıyor. Yol boyu iki taraflı uzanan ağaçların yeşillikleri ve çiçeklerin baştan çıkarıcı renkleri görülmeye değer. Cenneti arayanlar için bu adresi verebilirim.
Yol, virajlı olmasına rağmen asfalt; bir yerden sonra asfalt bitiyor, ancak yol da genişliyor. Nedeni, yapılmakta olan bir barajın çalışmalarında kullanılan büyük araçların kolaylıkla yolda gidişlerini sağlamak. Baraj inşaatı bitince asfalt dökeceklerdir. Köy Ödemiş’e yaklaşık 20 km. uzaklıkta olduğu için çok önemli değil.
Köy, yoldaki virajlar ve arazinin engebeli yapısı nedeni ile yanına yaklaşana kadar hiç görülmüyor. Kendisini son derece iyi gizlemiş. Kurulduğunda buna son derece önem verdileri açık.
Köyün adını yazan bir tabela da görmedim. Zaman zaman acaba doğru yolda mıyım diye endişeye kapılsam da rastladığım kişilere soruyorum. Onlar da doğru yoldasın diyorlar ama her seferinde içime bir kurt düşüyor.
Sonunda solda bir tabela: Lübbey Köyü
Öyle bir yerde durmuşum ki köyü yukarıdan ve tamamen görüyorum.
İlk bakışta köy, tüm binalarının ağaçtan yapılmış ve tamamının çökm��ş olduğu görüntüsünü veriyor. Ama daha dikkatli baktığımda binaların birinci katlarının taştan, ikinci katlarının ahşaptan yapıldığını fark ediyorum. Bu köyde hiçbir hayat belirtisi yok. Ne bir insan ve ne de bir hayvan görebiliyorum. Panoramik ve çok güzel bir açıdan baktığımdan gözümden kaçan bir canlı olması çok zor.
Bir yamaca yaslanarak inşa edilmiş bu evlerin birbirlerinin görüntüsünü kapatmayacak şekildeki yerleşimleri, köyün en karakteristik özelliği. Ayrıca mimari yapıları da son derece geleneksel. Benim bir Anadolu köyü olarak hayal ettiklerimin çok ötesinde.
Ben, değişik duygular içerisinde kendimden geçercesine köye dalgın bakışlarla bakarken bir anda tam arkamda duyduğum motor sesi ile irkiliyorum. Arkamı döndüğümde motosikletin üzerinde bir adam ve arkasında küçük bir erkek çocuğu görüyorum. Adam motoru sustururken tüm sevimliliği ile bana “Hoş geldiniz.” diyor ve arkasından benim bir yabancı olduğumu ve nereyi aradığımı anlamış birisi edasıyla, yüzünde hafif bir tebessümle “Ne gibi bir yardımım dokunur?” diye soruyor.
Aradığım köyü bulduğumdan eminim, ama onun havasını bozmamak için “Burası Lübbey Köyü mü?” diye soruyorum. Aldığım “Evet” cevabına çok memnun olduğumu da belirtmek için yüzüme sevimli bir ifade konduruyorum. Kısaca Ankara’dan geldiğimi ve köyü gezmek istediğimi de belirtiyorum.
“Köydenim. İsmim Mehmet, ama bana Kahveci Mehmet derler. Oğlumla köyden Ödemiş’e dönüyorduk. Sizi gördüm. Beni takip edin sizi köye götüreyim, yorulmuşsunuzdur. Bir çay yapayım iyi gelir” diyor. İşte Anadolu insanı, işte bir geleneksel Anadolu köyü. Dolu dolu Anadolu. Kaçırır mıyım? Hemen takibe başlıyorum.
Ana yoldan ayrılarak bozuk ve dik bir yola giriyoruz. Neyse ki kısa bir mesafe. Durduğumuz yer, köyün girişi ve çok küçük bir meydan. Köyün içerisinde de daha genişini göremedim. İçeri buyur ediyor, ama ben dışarıda kalmayı tercih ediyorum. Bir an evvel köyün içine kendimi atmak ve gizemli havasına kendimi kaptırmak istiyorum. “Öyleyse çay demlenene kadar siz köyü dolaşın. Demlenince ben sizi çağırırım. Zamandan kazanırız.” diyor. Akıllıca bir planlama. Ben de elimde kamera köyün içine dalıyorum. Çünkü hava kararmadan buradan ayrılmak istiyorum. Dönüş yolum çok uzun olmasa da karanlığa kalmak istemiyorum. Kalan zamanımı en iyi şekilde kullanmak durumundayım.
  Burası aklın alamayacağı kadar farklı ve benim için de bulunmaz bir mekân. Bayram yapıyorum. Babam çocukken beni bayramlarda atlıkarıncaya bindirmeye götürdüğünde ne kadar mutlu idiysem, şimdi de aynıyım. Şimdi tam bir bayram çocuğuyum.
Üstü ahşap, alt katı taştan yapılmış evlerin artık oturulamayacak kadar harap olmuş olmaları ne kadar hüzün verici olsa da sonunda böyle bir köyün varlığından haberim olarak buraya kadar gelebilmek muhteşem.
Köyün sokaklarında ve evlerin aralarında hep birisine rastlar mıyım acaba diye içimde bir ümitle dolaşırken kimseyi görememek şaşırtıcı. Bu köy, tamamen terk edilmiş. Burada, bu evlerin arasında dolaşır ve bir evden diğerine giderek fotoğraf çekerken, gerçekte terk edilmişliğin fotoğrafını çektiğimin farkına varıyorum.
İnsanların olmadığı buna benzer gizem dolu yerlerde hep hayaletlerden bahsedilir. Dillerde dolaşan hayalet hikâyeleri de anlatılır, ama burada terk edilmişliğin hüznünden başka hiçbir şey hissedilmiyor. Bu kadar hüzün dolu bir yerde emin olun hayaletler bile yaşayamaz.
Terk edilmiş olmanın ağır darbelerini ve sonucunu burada görmek, son derece çarpıcı. Birçok terk edilmiş ya da yalnızca yaşlılarının az miktarda yaşadığı yerleşim yerleri gördüm ancak Lübbey Köyü kadar beni etkileyen olmamıştır. Halk arasındaki tabirle içim bir anda cız etti.
Benim üzerimde bu kadar etkili olmasının nedeninin, olumlu hayat şartları içerisinde yaşama ümidi ile halkının köyü terk etmesiyle bir Anadolu köyünün geleneksel özgün mimari dokusu, kültürü ve konumu ile artık yok olmasının son aşamasına gelmiş olması diye düşünüyorum.
Bu bir inceleme yazısı olmadığı için bu köyde yaşayan 3 ya da 5 yaşlı sakinin dışında köyün halkının tamamının köyü terk etme nedenlerini ve nereye gittiklerini burada anlatmanın uygun olmayacağını düşünüyorum.
Çektiğim fotoğraflar köyün durumunu, konumunu, mimarisini açık ve net bir şekilde göstermektedir. Geçmiş geleneksel yaşam tarzımızı, kültürümüzü, insanlarımızı ve geleneksel mimarimizi görebileceğimiz, tarihimize ışık tutabilecek ciddi bir örneğin yok olmasının son aşamasını görmek üzüntü verici.
Köyün insanları gittiğinden ve yeni yerlerinde yeni bir hayata başladıklarından buraya geri dönme ihtimali hiç yok gibi. İnsan yoksa yerleşim yerinin devamını düşünmek çok zor. Bu nedenle de bu köyün tamamen ortadan kalkacağı bir gerçek gibi görünüyor. Görünen o ki, binaların çok büyük çoğunluğu onarılamayacak kadar harap vaziyetteler. Yeniden inşa edilmeleri ve köyün canlandırılması konusu, bana pek gerçekçi gelmedi.
Köyün bundan sonraki ömrü orada yaşayan yaşlı insanların yaşam süresine bağlı. Bir köy ve orada kalanların kaderlerinin birbirine bu kadar sıkı sıkıya bağlı olduğunun görülebileceği son derece güzel bir örnek. Orada yaşayanlar ağır şartlara ve zamana direnç gösterdikçe; köy de ayakta kalmaya o kadar bağlanıyor.
Belki bir kere daha Lübbey Köyüne yolum düşer de gelirsem bu kadar ayakta kalmış bina göremeyebileceğimin ve köyün geleceğinin ne olacağının endişesi ile sahip olduğumuz büyük bir Türk değerinin yok olmasının üzüntüsü içerisindeyim.
Bir Anadolu yıldızı daha kayıyor. Küçük bir çocukken bir yıldızın kaydığını görmenin verdiği hüzün, şimdilerde onun sadece bir gök taşı olmasını bildiğimden dolayı ne kadar azalmışsa, kayan bu muhteşem yıldızın hüznü yüreğimi dağlıyor, canımı yakıyor.
Mutsuz ve hüzün dolu duygular içerisinde aracıma binip köyden ayrılırken; arkamda bıraktığım terkedilmiş bir köy, ağzımda kahveci Mehmet’in verdiği bir bardak çayın buruk lezzeti ve fotoğraf makinemde terk edilmişliğin fotoğrafı var.
Yeni bir yazımda buluşuncaya kadar hoşça kalınız. Saygılarımla.
olaysalcan.blogspot.com
  LÜBBEY KÖYÜNDEN KARELER
Lübbey Köyü LÜBBEY KÖYÜ TERK EDİLMİŞLİĞİN FOTOĞRAFI 30 yıl önce halkının başka yerlere göç ederek hemen hemen boşalttıkları bir köyü görmeye gidiyorum.
0 notes
izmirgezirehberi · 3 years
Text
Lübbey Köyü: İzmir'deki Hayalet Köy
Lübbey Köyü: İzmir’deki Hayalet Köy
Lübbey Köyü, İzmir’in hayalet köyü olarak bilinir. Ödemiş ilçesine bağlıdır. Hayalet Köy olarak anılmasının sebebi ise oldukça ilginç. Köyde yalnızca 5 kişi yaşıyor! İddiaya göre köyü cinler ve hayaletler basmış. Bundan sonra da köy halkı yavaş yavaş köyü terk etmeye başlamış. İnsanlar komplo teorilerini ve açıklanması zor olaylarla ilgilenmeyi sevdiğinden olsa gerek bu tarz iddialar sıklıkla…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bluesyemre · 5 years
Text
#gallery-0-6 { margin: auto; } #gallery-0-6 .gallery-item { float: left; margin-top: 10px; text-align: center; width: 33%; } #gallery-0-6 img { border: 2px solid #cfcfcf; } #gallery-0-6 .gallery-caption { margin-left: 0; } /* see gallery_shortcode() in wp-includes/media.php */
youtube
İzmir/Manisa sınırlarındaki Bozdağlar ile İzmir/Aydın sınırlarındaki Aydın Dağları’nda efelerin yaşadığı köy ve yaylaları, saklandıkları efe yatakları, kale ve terk edilmiş eski köyleri birbirine bağlayan 500 kilometrelik bir yürüyüş rotası, Ege Üniversitesi bünyesinde oluşturulan Kültür Rotaları Araştırma Grubu(EÜ-KÜRAG) akademisyenlerinin yürüttükleri saha çalışmalarıyla belirlendi. İzmir Valiliğine sunulan, İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteklediği ve Ege Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen fizibilite çalışmalarının ardından yapılması planlanan yatırım sürecinde; İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Valiliği, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ile İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün de paydaşları arasında yer alacağı Efeler Yolu projesinin hayata geçirilmesine sayılı günler kaldı. Rotanın Bozdağlar kısmında incelemelerde bulunan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Efeler Yolu projesinin hayata geçmesiyle birlikte bölgenin uluslararası turizm açısından tanıtılmasının amaçlandığını söyledi.
EÜ-KÜRAG sorumlu araştırmacısı Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Özkaya, yürütücülüğünde gerçekleştirilen Efeler Yolu projesinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Bozdağlar ile Aydın Dağları’nda incelemelerde bulunan araştırma grubu, dağlarda turizm potansiyeli en yüksek köyleri ve bu köyleri birbirine bağlayacak yürüyüş hattındaki önemli kültürel, tarihi ve doğal güzellikleri belirledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Valiliği, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ile İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün de paydaşları arasında yer alacağı uygulama projesinin hayata geçirilmesine sayılı günler kala, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, araştırma grubuyla yürüyüş rotasında incelemelerde bulundu. Projeyle ilgili olarak EÜ-KÜRAG sorumlu araştırmacısı Doç. Dr. Özkaya’dan bilgi alan Rektör Budak, yaklaşık 9 aylık bir yürüyüş sezonuna sahip olacak, 500 kilometrelik uzunluğu ile kesintisiz yüründüğünde 1 ayda tamamlanabilecek Efeler Yolunun hayata geçirilmesiyle bölgenin uluslararası turizme açılacağını kaydetti.
“BÖLGE TURİZMİNE ÖNEMLİ KATKILAR SAĞLAYACAK”
Projenin, Türkiye, Ege Bölgesi ve İzmir açısından büyük önem taşıdığını dile getiren Rektör Budak, Efeler Yolu rotasının turizme kazandırılması için yoğun bir çalışma içinde olduklarını söyledi. Organik ürünlerin satın alınabileceği yürüyüş rotasında köylerin de ziyaret edilebileceğine dikkat çeken Rektör Budak, “Doğal ve kültürel varlıklar açısından çok zengin bir ülkeyiz. Bozdağlardaki gibi bir orman Hollanda’da olsa herhalde bütün ülke bu ormanda yürümek, spor yapmak, organik tarım yapmak, organik beslenmek ve daha kaliteli bir yaşam sürmek adına birçok ekonomik faaliyeti hayata geçirirdi. Orman Genel Müdürlüğümüz ormanlarımıza sahip çıkmış, bize düşen Ege Üniversitesi olarak yalnızca Ar-Ge faaliyetleri yapmak değil, var olan fikirlerimizi topluma direkt olarak aktaracak böyle projeler de gerçekleştirmek istiyoruz.  Bu projenin fikir babası da Ege Üniversitesi’nin bir mensubu oldu. Bu doğal zenginliği İzmir’imize, bölgemize, ülkemize katma değer sağlamak adına turizme kazandırırsak bundan bahtiyar olacağız. Hocalarımızı böyle bir projeyi gerçekleştirdikleri için tekrar tebrik ediyorum. Projenin İzmir’e de hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
EFELER YOLU YAKLAŞIK BİR AYDA YÜRÜNEBİLECEK
Daha önce Aziz Paul Yolunun işaretlenmesinde gönüllü olarak çalıştığını ve benzer bir uygulamanın Bozdağ ve Aydın Dağlarında da hayata geçirilebileceğini düşünerek projeyi oluşturduğunu vurgulayan Doç. Dr. Özkaya, projeyi Rektör Budak ile paylaştıktan sonra uygulamak için harekete geçtiklerini söyledi. İzmir Valiliği’ne sunularak, İzmir Kalkınma Ajansı tarafından mali destek alan projenin fizibilite çalışmalarının son aşamasında olduklarını dile getiren Doç. Dr. Özkaya, “İzmir’in Bornova ilçesindeki Belkahve mevkiinden başlayarak Bozdağlar ve Aydın Dağlarını dönerek Meryem Ana’da sonlanacak efelik temalı bir kültür rotası oluşturduk. Bu sayede Türkiye’nin en güzel köylerinden olan Şirince, Kaplan, Beyköy, Birgi, Bozdağ, Gölcük, terk edilmiş çok önemli bir köy olan Lübbey köyü, Ovacık Milli Parkı içindeki Ovacık köyü, Yukarıkızılca ve Nazarköy hattı Efeler Yoluyla birbirine bağlanıyor. Bu yolun yürüyüş sezonu yaklaşık 9 ay olacak. Yol kesintisiz bir yürüyüşle yaklaşık 1 ayda tamamlanabilecek. Efeler Yolunun toplam uzunluğunun 500 kilometre olacağını öngörüyoruz. Fizibilitesini bitirdikten sonra paydaşlarımızın desteğiyle Ege Üniversitesi’nin yine sahada yürüteceği çalışmalarla yol işaretlemeleri yapılacak. Parkurlara yönlendirme levhaları ve köylere bilgi panoları dikilecek. Orman içindeki parkurlara ilkyardım çantaları gömülecek. Köylerdeki işletmelere her köye özgü olarak tasarlanacak özel mühürler verilecek ve bu mühürler yürüyüşçülerin köy geçişlerinde sertifikalarına basılacak. Günlük etapların sonunda destinasyon noktası olarak belirlenen köylerin girişlerine taklar yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Efes-Mimas yolu örneğinde olduğu gibi, köylülerin doğal ürünlerini satabilecekleri pazar tezgâhları yaptırmayı planlıyoruz. Konaklama imkânı olmayan köylerde Efeler Yolunu yürüyen turistleri ağırlayacak aileler ev pansiyonculuğu yapacak. Her köyün bir mihmandarı olacak. Proje kapsamında köy mihmandarlarına ve köy halkına gerekli eğitimler verilecek. Yerel halka civardaki tarihi ve kültürel zenginlikler anlatılacak, halkın üzerinde yaşadığı zenginliklerin farkına varması ve bu mirası koruması adına çalışmalar yürütülecek. Halka kırsal turizm ve kültür rotalarıyla ilgili atölye çalışmaları yapılacak. En önemli uygulamalardan biri de turistlerden önce yerel halka bu yolu yürüterek içerdiği zenginliği göstermek olacak” diye konuştu. Bu proje kapsamında Efeler Yolu Derneği’nin de kurularak faaliyetlerine başladığını belirten Doç. Dr. Özgür Özkaya, “Efeler Yolu Derneği bu projenin hayata geçmesinde ve ileride sürdürülebilirliğinin sağlanmasında önemli roller üstlenecek. Bu dernek sayesinde ileriki dönemde Efeler Yolu uluslararası kültür rotaları ağına bağlanacak. Böylece İzmir ve Meryem Ana da Avrupa yürüyüş rotaları ağına bağlanmış ve bu ağa yepyeni değerler katmış olacak” dedi.
TARİHİ, KÜLTÜREL VE DOĞAL ZENGİNLİKLER BARINDIRIYOR
Yaklaşık 500’er kilometrelik yürüyüş parkurlarıyla Likya Yolu ve Aziz Paul Yolu gibi iyi örnekler oluşturabilecek yürüyüş rotaları olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Özkaya, her yıl yüzlerce turistin bu yolları kullandığını ve yerel halkın turizm sayesinde büyük bir hızla kalkındığını belirtti. Projenin amacının İzmir’in dağ köylerinde de benzer bir kalkınma yaratmak olduğunu belirten Doç. Dr. Özkaya, “İzmir’den başlayarak Bozdağlar ve Aydın Dağları’nı yaylalardan birbirine bağlayan ve Meryem Ana’da sonlanan bir rotanın, uluslararası turizm açısından çok cazip bir alternatif yaratacağını düşünüyoruz. Diğer yandan rotanın içerdiği kültürel zenginlik yalnızca efelik ile de sınırlı değil. Bu dağlar tarihte paranın ilk kez kullanıldığı coğrafyayı oluşturuyor. Dağlarımızda kökleri Lidya medeniyetine uzanan eski kaleler, gözetleme kuleleri, antik kentler ve bunları birbirine bağlayan antik yollar var. Vatikan belgelerinde geçen önemli manastır ve kiliseler var. Osmanlı döneminden kalma önemli medrese ve hamamlar var. Bozdağlardan ipek yolunun bir hattı geçiyor. Aydın dağlarında Kuva-yı Milliye Yolu olarak bilinen çok önemli bir güzergâh var. Evliya Çelebi’nin bu dağları geçtiği güzergâhlar biliniyor. Efeler tüm bu yol ve geçitleri kullanmış. Efelerin Bozdağlar ve Aydın Dağları’nda saklandığı çok önemli yaylalar var. Amacımız; bu değerleri efelik temalı bir kültür rotası oluşturarak birbirine bağlamak” diye konuştu.
https://www.facebook.com/efeleryoludernegi/
https://www.dha.com.tr/son-dakika/efeler-yolu-projesi-turizme-can-suyu-olacak/haber-1689538
https://egeajans.ege.edu.tr/?p=9700
https://www.ekonomiizmir.com/efeler-yolu-projesi-basladi/265/
#EfelerYolu Projesi İzmir/Manisa sınırlarındaki Bozdağlar ile İzmir/Aydın sınırlarındaki Aydın Dağları’nda efelerin yaşadığı köy ve yaylaları, saklandıkları efe yatakları, kale ve terk edilmiş eski köyleri birbirine bağlayan 500 kilometrelik bir yürüyüş rotası, Ege Üniversitesi bünyesinde oluşturulan Kültür Rotaları Araştırma Grubu(EÜ-KÜRAG) akademisyenlerinin yürüttükleri saha çalışmalarıyla belirlendi.
0 notes
dunyayikesfet · 5 years
Photo
Tumblr media
Lübbey Köyü, köy halkı bakliyat yetiştirmek için 7km ötedeki Çamyayla Köyü’ne taşındığı için terkedilmiş hayalet köy görünümüne bürünmüş. Köyde 3-5 hane kalmış yaşayan sadece, onların da çoğu yaşlı. . Köyde bir tane yeni bina var, onu da Ödemişli bir amca eski evlerden birini alıp yeniletmiş, “artık burada yaşayacağım” dedi. . Köy terkedilmiş ama fotoğraf ve yürüyüş kulüpleri tarafından keşfedildiği için köy kahvesi ve bir de restoran olarak hizmet veren bir yer var. Aç kalmazsınız yani 😋. . Lübbey’e doğru gelirken aslında terk edilmiş görüntüde başka köyler de var ama sanırım yerleşim olarak en güzel görünen burası olunca, burası popüler olmuş. . Vadinin içinde muhteşem bir manzarası var köyün, bana Santa Harabeleri’ni anımsattı... . #lübbey #lübbeyköyü #çokgezen #çokgezenizmirköyleri #çokgezenizmir #çokgezenlekeşfet #gezibaglari #gezginler #keşifönerisi #turklergeziyor #gezenlerden #öncetürkiyeyigez #discoverturkey #discoverizmir #yolacik #gezilecekyerler (at Lübbey, Izmir, Turkey) https://www.instagram.com/p/BqmycrrAtyN/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=13yo1afw60j31
0 notes
haberbeyancom-blog · 6 years
Text
İzmir'in Lübbey Köyü SİT alanı ilan edildi!
İzmir’in Lübbey Köyü SİT alanı ilan edildi!
İzmir’in Ödemiş ilçesi Lübbey köyü kentsel SİT alanı ilan edildi. Lübbey için Koruma Amaçlı İmar Planı yapılacak.
Hafta sonu gezilecek 10 proje 3 site!
İzmir’in Ödemiş ilçesi Lübbey köyü kentsel SİT alanı ilan edildi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Başkan Erdoğan, köyde incelemelerde bulundu.
Yeni Asır Gazetesi’nde yer alan habere göre Bakan Ersoy, sit alanı ilan edilen Lübbey için…
View On WordPress
0 notes
safatvtokat-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
"Lübbey, hayalet köy olmaktan kurtulacak" İzmir Rölöve ve Anıtlar Bölge Müdürü Cemil Karabayram, "Lübbey köyü, tarihi niteliğine yeniden kavuşarak turizmin hizmetine sunulacak ve hayalet köy artık hayalet olmaktan kurtulacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
0 notes
Text
Lübbey Köyü
Korku filmlerinden farksız, orijinal bir mekan. Terkedilmiş yerleşim yeri; Lübbey Köyü
Ödemiş ilçesine bağlı olan Lübbey Köyü, kamuoyunda ‘Hayalet Köy’ olarak biliniyor. Sebebi ise oldukça ilginç. Köyde yalnızca 5 kişi yaşıyor! İddiaya göre köyü cinler ve hayaletler basmış. Bundan sonra da köy halkı yavaş yavaş köyü terk etmeye başlamış. İnsanlar komplo teorilerini ve açıklanması zor olaylarla ilgilenmeyi sevdiğinden olsa gerek bu tarz iddialar sıklıkla dillendiriliyor. Oysa…
View On WordPress
0 notes
ozgurhayalim · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Lübbey’in gizemindeki ışık yansımaları...
 Ödemiş, İzmir
60 notes · View notes
ercancaner · 6 years
Link
0 notes
ssblog33 · 6 years
Link
0 notes