Tumgik
#karaciğer kanseri
sifabul · 2 years
Video
youtube
BU 7 BELİRTİ KARACİĞERİNİZDE SORUN OLDUĞUNU GÖSTERİR; İHMAL ETMEYİN! #şi...
3 notes · View notes
cevikmedya · 2 years
Text
En Ölümcül Kanser Türleri
En Ölümcül Kanser Türleri nelerdir? #sağlık #kanser #bilim #haber #güncel #makale
Kanser, dünyada üzerinde gün geçtikçe daha fazla sayıda insanda görülmektedir. Uzmanlar kanser için genetik sebeplerin yanı sıra çevresel faktörlerin de oldukça etkili olduğunu dile getirmekte. Kanser vakalarının bu kadar artmasının altında ise çevresel faktörler büyük yer tutmakta. Uzmanlara göre insanların daha fazla radyasyona maruz kalması, güneş ışığına fazla maruz kalma, tarımda ilaçlamada…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Şıpsevdi (Love is...) Sakızlarındaki Karikatürlerin Ardındaki Gerçek Aşk Hikayesi aşk... love is.. el ele tutuşunca kafaların vücudu terk etmesidir.iki sevimli karakterin aşkı tanımladığı bu minik karikatürler, sakızın içine girmeden önce aslında flört etmek için çizilmiş ve bir aşkın başlangıcı olmuş.kim grove adında bir kadın, roberto casali adında bir adama aşık olmuş. kim, aşkını anlatmak için küçük kağıtlara çizimler yapıp, altına da küçük notlar yazarak roberto'ya kurlar yapmış. bu çizim ve aşk notlarını sevgilisinin bulması için de bazen yastığının altına, bazen ceketinin cebine, kimi zaman eldivenlerinin içine, bazı bazı da bir çekmeceye bırakmış hep. çizimler işe yaramış elbet. kim ve roberto evlenmişler. kim’in, aşkını roberto’ya tercüme edebilmek için çizdiği ufak figürler; milyonlarca insanın, milyonlarca sevgilinin birbirine gösterip sevgisini ifade ettiği araçlara dönüşmüş. bu karikatürler times dergisinde 1970 yılında yayınlanmış ve kim, büyük bir üne kavuşmuş. 1970'lerde popülerliklerinin zirvesini yaşayan çift, karikatürler sayesinde yılda 4-5 milyon sterlin kazanıyordu. evlendikten 5 yıl sonra, roberto'ya kanser teşhisi konulmuş. o ana kadar çizimlerine düzenli devam eden kim, roberto ile daha çok vakit geçirebilmek için ingiliz tasarımcı bill asprey’den kendisinin yerine çizimlere renkli olarak devam etmesini istemiş. teklifi kabul eden bill asprey, çizimleri devralmış ve 1975’ten bu yana da düzenli çizmeye devam etmektedir. roberto, 1976'da hayatını kaybetti. ölmeden önce depoladıkları sperm sayesinde kim, 1977'de roberto'dan hamile kalabildi ve bir oğulları dünyaya geldi. çocuğunun sadece 20 yaşını görebilen kim ise 1997'de kemik ve karaciğer kanseri nedeniyle hayata gözlerini yumdu.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
4 notes · View notes
elazigsurmanset · 3 months
Text
Akciğer Kanserini En Çok Etkileyen Sigaradır !
Tumblr media
Akciğer kanserinin genetik olmaktan ziyade sigara, kötü hava, çalışma ortamı gibi dış etkenlerden kaynaklandığını ifade eden uzmanlar, akciğer kanserini en çok etkileyenin sigara olduğunu belirtiyor. Akciğer kanseri tedavisinin, erken teşhis durumunda hastalığın tamamen iyileştirilmesine olanak tanıdığını ifade eden Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Son yıllarda aşı tedavisi de söz konusu. Özellikle ileri evre akciğer kanserinin tedavisinde aşı tedavisi kullanılmalıdır.” dedi. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, akciğer kanseri ve aşı tedavisi hakkında bilgi verdi. AKCİĞER KANSERİ HAPI NE İŞE YARIYOR ?
Atamer: “Akciğer kanserini en çok etkileyen sigaradır.”
Dünya ve ülkemizde hızla yaygınlaşan kanserin, erkeklerde prostat kanserinden, kadınlarda ise meme kanserinden sonra en sık görülen türünün akciğer kanseri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Akciğer kanserini en çok etkileyen sigaradır. Akciğer kanseri ani kilo kaybı, nefes darlığı ve çeşitli ağrılarla kendini gösterebilir. Kanser tanısını koyduktan sonra, en önemli nokta akciğer patolojisini saptamaktır.” dedi.
Atamer: “Akciğer kanserinin patolojisine ve evresine göre tedavi yolu belirleniyor.”  
Akciğer kanserinin, küçük hücreli olan ve küçük hücreli olmayan olmak üzere ikiye ayrıldığını ifade eden Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Küçük hücreli akciğer kanseri sigara ile eşleşiyor. Yüzde 15-20 oranında küçük hücreli akciğer kanseri görülüyor. Akciğer kanseri genetik olmaktan ziyade dış etkenlerden etkileniyor.  Bunların başında sigara, kötü hava, çalışma ortamı gibi unsurlar geliyor. Akciğer kanseri tanısı konduktan sonra tedavi edilmesi için evrelendirilmesi yapılıyor. Akciğer kanserinin patolojisine ve evresine göre tedavi yolu belirleniyor.” şeklinde konuştu. Atamer: “Akciğerin tamamı çıkarılsa da yaşam devam ediyor.” Akciğer kanserinde cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ya da bunların birleşimiyle oluşan tedavi yollarının izlenebildiğini anlatan Prof. Dr. Aytaç Atamer, şunları söyledi, “Akciğer kanseri ufak bir alandaysa lobektomi denilen tedavi kullanılır. Kanser büyük bir alandaysa prörektomi tedavisi yani akciğerin bir kısmı ya da hepsi alınır. Akciğerin tamamı çıkarıldığı durumlarda fonksiyonel etkilenmekle birlikte normal hayatın sürmesi devam ediyor. Küçük bir kısım yani bir lob alındığı zaman ise fonksiyonel etkisi çok az olacaktır. Akciğer kanseri tedavisinden sonra cerrahi operasyonlardan geri kalan akciğer dokusu kısmen kendini yenileyebilirken, bir karaciğer hücresi gibi kendini tamamen yenileyemez. Akciğerin tamamı çıkarılsa da yaşam devam ediyor. Bununla birlikte bireyin eforu da artıyor”
Akciğer kanserinde aşı tedavisi
Akciğer kanseri tedavisinin, erken teşhis durumunda hastalığın tamamen iyileştirilmesine olanak tanıdığını da kaydeden Prof. Dr. Aytaç Atamer, ilerleyen evrelerde ise tedavi ile hastalığın baskılanması veya semptomların kontrol altına alınmasının hedeflendiğini belirtti. Akciğer kanseriyle ilgili yeni tedavi yöntemleri üzerindeki çalışmaların sürdüğünü ifade eden Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Son yıllarda aşı tedavisi de söz konusu. Özellikle ileri evre akciğer kanserinin tedavisinde aşı tedavisi kullanılmalıdır” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
ethicwater · 3 months
Text
Tumblr media
PFAS’ın İnsan Sağlığına Etkileri
Per- ve Polifloroalkil Maddeler (PFAS), Üretilmiş Kimyasallar Grubu
PFAS, kısaltması “Per- ve Polifluoroalkil Maddeler” olan bir kimyasal grubunu ifade eder. Bu kimyasallar, 1940’lardan bu yana çeşitli tüketici ürünlerinde ve endüstriyel uygulamalarda kullanılmaktadır. PFAS’lar özellikle suya, yağa ve ısıya dirençli özellikleri nedeniyle popülerdir. Bu özellikler, onları mutfak eşyaları, tekstil ürünleri, su geçirmez ürünler ve gıda ambalajları gibi çeşitli ürünlerde kullanışlı hale getirir. PFAS’ların endişe verici ortak bir özelliği, birçoğunun çok yavaş parçalanması ve zamanla insanlarda, hayvanlarda ve çevrede birikme eğiliminde olmasıdır.
Ancak, PFAS’lar çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir. Bu kimyasallar, karaciğer fonksiyon bozuklukları, ülseratif kolit, doğurganlık sorunları, gebelikle ilişkili hipertansiyon, doğum kusurları, endokrin bozukluklar, tiroid bozuklukları, yüksek kolesterol, obezite, artrit, lösemi ve lenfoma gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca testis ve böbrek kanseri, hiperaktivite, çocuklarda bağışıklık tepkisinde değişiklikler ve gen ekspresyonunda bozulmalar gibi risklerle de ilişkilendirilmiştir​​. PFAS’lar “sonsuza kadar kimyasallar” olarak da bilinir çünkü doğal süreçler yoluyla ayrışmazlar ve insanlar ve vahşi yaşamda kalıcı izler bırakabilirler​​.
ABD Hastalıkları Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yapılan bir araştırma, test edilen kişilerin %97’sinde PFAS tespit etti. Kimyasalın küçük miktarlarda bulunmasının “sağlık açısından hiçbir sonucu olmayabileceğini, daha büyük miktarların ise olumsuz sağlık etkilerine neden olabileceğini” söylüyor.
https://www.ethicwater.com.tr/2024/01/25/pfasin-insan-sagligina-etkileri/
0 notes
diyetisyentugba · 3 months
Text
Prostat Hastalarında Beslenme
Tumblr media
Prostat Nedir?
Prostat bezi yaklaşık kestane büyüklüğünde, 30 gram ağırlığında, erkeğin iç cinsel organlarına ait bir bezdir. Prostatın en önemli görevi, testislerden gelen sperm hücreleri ve diğer bezlerden gelen sıvı ile birlikte sperm yapan bir salgı üretmektir. Prostat bezinin kas lifleri de boşalma sırasında spermin üretraya ve dışarıya doğru momentumla taşınmasını sağlar.
Prostat Neden Olur?
Bilim insanları iyi huylu prostat büyümesinin nedeninin erkeklik hormonu dengesindeki değişikliklerin prostatı büyümeye teşvik etmesi olduğundan şüphelenmektedir. Daha önce de açıklandığı gibi, yaş önemli bir risk faktörüdür. BPH üç yaşından önce ortaya çıkmaz.
Prostatın iyi huylu büyümesinin nedeni henüz kesin olarak açıklanamamıştır. Hormonal değişikliklerin ve genetik faktörlerin rol oynadığı kesindir. Bunu bilmek önemlidir: İyi huylu büyümenin prostat kanseri ile hiçbir ilgisi yoktur.
En önemli faktörler yaş ve ailesel yatkınlıktır. Buna ek olarak, beslenme, yaşam ve muhtemelen çalışma koşulları gibi çevresel etkiler de rol oynamaktadır.
Prostata İyi Gelen Besinler Nelerdir?
Her gün birkaç porsiyon meyve, sebze ve salata tüketilmesi tavsiye edilir. Erkekler mümkün olduğunca sık domates yemelidir. Prostat hücrelerini koruyan bir madde olan likopeni bol miktarda içerirler. Karpuz, biber, acı biber, kuşburnu, papaya ve kayısı da iyi birer likopen kaynağıdır.
Söğüt otu, söğüt otu çayı, prostatın iyi huylu büyümesi için etkili bir tamamlayıcı bitkisel tedavi olarak kabul edilir. Sonuç olarak, söğüt otu çayı gibi söğüt otu preparatları, prostatın iyi huylu büyümesi için tamamlayıcı bir bitkisel tedavi olarak çok umut vericidir.
Çok sayıda çalışma, elmanın düzenli olarak sofrada bulunması halinde akciğer, prostat, kolon ve karaciğer kanserini gerçekten önleyebileceğini göstermektedir.
Prostat Rahatsızlığı Olanlar İçin Diyet Listesi
“Prostat dostu” bir diyet, Asya veya Akdeniz mutfağının birçok bileşenini içerir:
Az yağ ve hayvansal yağ yerine doymamış yağ asitleri içeren bitkisel yağlar, örneğin zeytin, keten tohumu ve soya fasulyesi yağı, ayrıca tereyağı yerine margarin.
Bol miktarda diyet lifi, yani bol miktarda taze meyve, sebze, salata ve kepekli tahıl ürünleri
Fitoöstrojen (flavonoid) içeren ürünler: Baklagiller (bezelye, mercimek, fasulye, nohut), soya ürünleri (tofu, soya filizi, soya fasulyesi yağı), bazı içecekler (çay, ayrıca ölçülü olarak şarap).
Fitoöstrojenler (lignanlar) bakımından da yüksek olan tahıllar, örneğin yulaf gevreği ve buğday kepeği ile susam ve keten tohumu.
Prostata İyi Gelen Bitki Çayları hangileridir?
Yeşil çay; prostat sorunlarına da yardımcı olabilir. Camellia sinensis çay bitkisinden elde edilen yeşil çay, prostat kanserinin önlenmesi ve tedavisinde önemli olduğu düşünülen ikincil bitki bileşikleri olan polifenollerle doludur. Buna ek olarak, yeşil çayda bulunan doğal tanenler (kateşinler) testosteron seviyelerini düşürür, böylece prostat kanseri gelişimi için ana risk faktörü olan erkeklik hormonu testosteron engellenebilir.
Isırgan otu, çeşitli fiziksel şikayetler için kullanılan çok eski bir şifalı bitkidir. Esas olarak anti-enflamatuar, diüretik, antispazmodik ve analjezik etkileri ile bilinir. Isırgan otu çayı sadece sistit ve böbrek sorunları için değil, aynı zamanda prostat beziyle ilgili şikayetler için de mükemmel bir çaydır.
#prostat #prostatbeslenmesi #prostatçözümü
KAYNAK: https://www.tugbayaprak.com/prostat-hastalarinda-beslenme/
0 notes
karaca2508-blog · 5 months
Text
Sağlık İçin: Kanser
Tumblr media
Sağlık İçin: Kanser ile mücadele öncelikle sigaradan korunmakla başlar. Yağlı yiyecekler, aşırı tuz tüketimi kanseri tetikleyen faktörlerdir. Kanser, vücuttaki bir hücrenin aşırı hızla çoğalması ve zamanla çevre organlara, hatta kimi zaman kan yolu ile uzak organlara yayılması şeklinde seyreden bir hastalık grubudur. Vücutta çeşitli organlarda kanser oluşabilir. Kanser çok sık görülen bir hastalık olmamakla birlikte günümüzde en çok korkulan ve çekinilen bir hastalıktır. Bunun nedeni yakın zamana kadar kanserde başarılı bir tedavi yönteminin olmaması ve bunun sonucu olarak kanserin öldürücülük düzeyinin yüksek olmasıdır. Dünyada her yıl 12,5 milyon kişi kanser hastalığına yakalanmakta ve her yıl 7,6 milyon kişi de kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise her yıl 160 bin dolayında kişi kanser hastalığına yakalanmakta ve 100 binden fazla kişi de bu nedenle hayatını kaybetmektedir. Kanser erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür. Erkeklerde en sık kanserler akciğer, prostat, mesane ve kalın bağırsak kanserleri olurken kadınlarda en sık görülenler meme kanseri, tiroit kanseri, kalın bağırsak kanserleri şeklindedir.
Kanser Faktörleri
Kanserin meydana gelmesinde çok sayıda faktörün etkisi olmakla birlikte bu açıdan 3 temel faktörün yeri daha önemlidir. Maluliyet Tespit İşlemleri - Sigara ve diğer tütün ürünleri kullanımı: Bütün kanserlerin üçte biri sigara kullanımına bağlıdır. Sigara kullananlarda akciğer ve gırtlak kanseri başta olmak üzere 10-12 kadar kanserin görülme riski artmıştır. Yirmi yıl boyunca günde bir paket sigara içen bir kişinin akciğer kanserine yakalanma olasılığı sigara içmeyen kişilere kıyasla 20 kat daha fazladır. Akciğer ve gırtlak kanserinden başka mesane kanseri, ağız boşluğu, yemek borusu-mide-kalın bağırsak kanseri, kadınlarda rahim kanseri ve meme kanseri de sigara kullanımı ile ilişkili olan kanser türleridir. Sigara dumanının yol açtığı kanser olguları yalnızca sigara içenlerde görülmekle kalmaz, sigara dumanından pasif olarak etkilenen kişilerde de kanser ortaya çıkabilir. - Beslenmede yapılan hatalı uygulamalar: Aslında beslenme yaşamımızın en temel gereksinimlerinden birisidir, ama gerek seçilen gıda maddeleri, gerekse gıda maddelerinin yiyecek olarak hazırlanması sırasında yapılan yanlış uygulamalar kansere yol açabilir. Yiyeceklerin kızartma ve yakma şeklinde hazırlanması, tuz ve yağ içeriğinin fazla olması, fazla miktarda yemek yenmesi ve kilo alma (şişmanlık) ve diyette lifli posalı yiyeceklerin yeterli miktarda olmaması çeşitli kanserler bakımından risk oluşturur. Beslenme faktörleri ile ilişkili kanserler arasında mide ve kalın bağırsak kanseri, meme kanseri gibi önemli kanserler bilinmektedir. İnsanlarda görülen her 3 kanserden birisinin beslenme faktörleri ile ilişkisi vardır - Mesleksel ve çevresel faktörler: İşyeri ortamında karşılaşılan çeşitli kimyasal maddeler de kansere yol açabilir. Krom, kadmiyum, asbest, benzen, arsenik gibi maddeler veya iyonlaştırıcı ışınların bulunduğu işyerlerinde çalışanlarda kanser olasılığı söz konusudur. Yaşanılan çevrede asbest ve erionit gibi maddeler varsa veya içme-kullanma suyunda arsenik varsa o bölgede kanser riski söz konusu olabilir. Mesleksel ve çevresel etkilenmeye bağlı olarak gelişen kanserler arasında akciğer ve akciğer zarı kanseri, kan kanseri, mesane kanseri, karaciğer kanseri gibi kanserler olabilir.
Kimlerde Kanser Görülebilir
Tumblr media
Kansere yol açan bu etkenlerden korunmak suretiyle kanserde etkili korunma sağlanabilir. Öte yandan kanserlerin çoğu vücutta muayene ve tanı yöntemleri ile kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Bu yüzden kanserde erken tanı çok önemlidir. Kadınlarda sık görülen meme kanseri ve rahim kanseri erken dönemde yakalandığı zaman çok başarılı şekilde tedavi edilmektedir. Erkeklerdeki prostat ve kalın bağırsak kanserlerinde de erken dönemde tedavi oldukça başarılıdır. Sigortalının Ölümü Halinde Toplu Ödeme Bunun dışında vücudun herhangi bir yerinde şişlik olması, beklenmedik şekilde kanama olması, bir yaranın uzun zaman geçmesine rağmen iyileşmemesi, uzun süren ses kısıklığı olması, idrar ve dışkılama alışkanlıklarında değişiklik olması gibi durumlarda doktora başvurulması erken tanı bakımından önemlidir. Bu belirtilerin olması hemen kanser anlamına gelmez, ama bunlar kanserin erken belirtileri de olabilir.
Kanserden Korunmak İçin
- SİGARA VE DİĞER TÜTÜN ÜRÜNLERİNİ KULLANMAYINIZ. - FAZLA YAĞLI YİYECEKLER TÜKETMEYİNİZ. - TUZ TÜKETİMİNİZİ AZALTINIZ. - DÜZENLİ EGZERSİZ YAPINIZ. - IZGARA VE KIZARTMA TÜRÜ YİYECEKLERİ AZ TÜKETİNİZ. - HİÇ ŞİKAYETİNİZ OLMASA DA YILDA BİR KEZ DOKTORA MUAYENE OLUNUZ. - (KADINLAR) KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİNİ ÖĞRENİP UYGULAYINIZ. Kaynak; Hacettepe Üniversitesi, Halk Sağlığı Enstitüsü
Tumblr media
Read the full article
0 notes
fiyatinedir · 7 months
Text
Propolis Nedir
Tumblr media
Propolis nedir, Propolis faydaları nelerdir gibi sorularınızın yanıtlarını bulabilmek adına araştırdık ve sizler için paylaşıyoruz. Bağışıklık sistemimizi adeta Kaleye çeviren mucizenin detayları için yazımızı okumaya devam edin.
PROPOLİS NEDİR
Arıcılar arasında preboli ya da arı zamkı olarak da bilinen propolis, arıların kovan içinde yer alan peteklerin sterilizasyonunu sağlamak, dışarıdan gelen böcek, mantar, bakterilere karşı kovanı korumak, bal peteklerini onarmak ve güçlendirmek için kullandığı bir üründür. Arılar, propolisi üretmek için başta iğne yapraklı ağaçlar olmak üzere pek çok bitkinin gövde, yaprak, tomurcuk ve nektarlarından elde ettiği maddeleri, kendi salgılarıyla biyokimyasal değişime uğratırlar.
Tumblr media
Propolisin Faydaları Nelerdir Propolis, antibakteriyel özelliği sayesinde kovanın hijyenini sağlamak ve reçinemsi özelliğiyle de kovanın savunmasını güçlendirmek için de kullanılır. Çoğunlukla koyu kahverengi olan propolisin rengi, toplandığı bölgeye göre şeffaf, kırmızı, sarı ve yeşil renklerde olabilir. Zengin bir içerikten oluşan propolis, tarih boyunca insanlar tarafından ilaç olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise kullanımının sağlığa olumlu etki yarattığına dair bazı bilimsel çalışmalar bulunur. Sıklıkla kullanılan kavak tipi propolisin içeriğinde 150'ye yakın biyoaktif bileşen olmak üzere yaklaşık 300 farklı bileşiğe rastlanmıştır. Arı poleninden farklı olarak B1, B2, C, E vitamini barındıran propolis ayrıca çinko, bakır, demir, kalsiyum, magnezyum, sodyum ve potasyum gibi mineraller açısından da zengindir. İnsanlar tarafından kullanıldığında zararlı virüs ve bakterilerin yok edilmesine yardımcı olduğu bilinen propolis, yetişkinler ve çocuklar tarafından bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için kullanılabilen doğal bir üründür. Mantarlara karşı da etkili olduğu bilinen propolis, tüm bunların yanında antioksidan ihtiyacının karşılanması için de kullanılabilir. Ancak işlenmemiş propolis, sindirilmesi güç, bal mumu benzeri bir maddeyle karışık hâldedir. Doğada bulunan propolisin yaklaşık yarısını oluşturan bal mumu benzeri maddenin, reçine benzeri besleyici kısmından ayrıştırılması önemlidir. Propolisin doğru şekilde bal mumundan ayrıştırılması, ürünün sindirilebilirliği açısından son derece önemlidir. Bu işlem, propolisin bitki ve larva kalıntılarından da ayrışmasını sağlar. Bu yüzden doğadan kazınarak toplanan işlenmemiş ürünlerin tüketilmesi önerilmez.
Tumblr media
Propolis Faydası
PROPOLİS FAYFALARI
oranında reçine, bal mumu, esansiyel ve aromatik yağlar, %5 polen ve %5 mineral madde ve organik kalıntılarda oluşan propolisin, insan sağlığı üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunduğu saptanmıştır. Propolis, faydaları bakımından oldukça zengin bir üründür. Antibakteriyel, antiviral, antifungal ve antienflamatuar içeriğinin yanı sıra pek çok farklı rahatsızlık için de önleyici ve tedavi edici özelliği bulunduğu bilinir. Propoliste yer alan etanol ekstraktı (faydalı bileşenlerin ayrıştırılarak tüketime hazır hâle getirilmesi işlemi) bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Etanol ekstraktı, aynı zamanda iltihap önleyici, antibakteriyel, antiviral, antifungal, antioksidan ve lokal anestezik gibi özelliklere sahiptir. Propolis içeriğinde yer alan kafeik asit fenil ester ve clerodane diterpenoidin de kanserli hücrelerin gelişimini engellediği ve sağlıklı hücrelerin, kanserli hücreye dönüşme ihtimalini azalttığı düşünülmektedir. Meme, cilt, gırtlak, karaciğer, kolon, mesane, ve yumurtalık kanseri tedavisinde rol oynadığı öne sürülür. Bu içeriğin karaciğeri zararlı maddelere karşı koruduğu da yapılan sınırlı çalışmalarda görülmüştür. Propolis içeriğindeki diğer etken maddelerin adenovirüs ve influenza gibi virüslere karşı etkili olduğu, yara iyileşmesinde rol oynadığı da aynı sınırlı çalışmalarda saptanmıştır. Propolisin içeriğinde yer alan bioflavonoidler ise virüslere karşı etkin koruma sağlar. Bazı araştırmalar, propolisin soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıkların iyileşmesine yardımcı olduğunu gösterir. Diş macununa eklenerek kullanılan propolisin, ağızda bakteri oluşumunu azalttığı, diş etlerinde var olan bazı rahatsızlıkları iyileştirmeye yardımcı olduğu düşünülür. Propolisin cilde faydaları, çoğunlukla yara ve yanıkların iyileştirilmesi ile sınırlıdır. Hücre büyümesini hızlandırdığı için cilt yanıklarının daha hızlı iyileşmesinde etkili olan propolisin, ülseratif kolit, ülser, mide ve bağırsak kanserlerinin yanı sıra diğer gastrointestinal sistem rahatsızlıklarına karşı koruma sağladığı ve bu hastalıkların tedavisine de yardımcı olduğu yönünde sınırlı çalışmalar bulunur. Aynı çalışmada propolisin, helicobacter pylori gibi sağlık üzerinde olumsuz etkisi bulunan patojenleri etkili bir şekilde yok ettiği de gösterilir. Sıklıkla sorulan "Propolis faydaları nelerdir?" sorusu bu şekilde yanıtlanabilir.
Tumblr media
Propolis Ne işe yarar Propolis Kullanmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler Propolis kullanımından önce ürünün kullanım talimatları dikkatlice okunmalı, kişiyi şüpheye düşürecek bir durumun varlığında mutlaka hekime danışılmalıdır. Ayrıca kronik hastalığı olan kişiler de propolis kullanmadan önce mutlaka hekime danışmalıdır. Propolis kullanımından önce dikkat edilmesi gerekenlerin bir kısmı şunlardır: - Propolisin içeriğinde yer alan doğal bileşenlerden bazıları kanın pıhtılaşmasını yavaşlatabilir. Bu yüzden planlanan bir operasyon öncesinde propolis ve diğer doğal, bitkisel ürün ya da ilaçların tüketimi bırakılmalıdır. - Bala alerjisi olan kişilerin propolis tüketmemesi önerilir. - Gebe ve emziren annelerin, propolis kullanmadan önce hekime danışmaları son derece önemlidir. - Propolis alkol ile birlikte kullanılmamalıdır. - Astım gibi solunum ile ilgili rahatsızlığı olanların, propolis kullanımından önce hekimden görüş almaları gerekir. - Propolis de dahil olmak üzere hiçbir doğal ya da bitkisel ürün, yüksek miktarda tüketilmemelidir. - Propolisin uzun süre ile kullanımı alerjik reaksiyonlara yol açabilir. https://www.youtube.com/watch?v=sToOEri-W6c Propolisin Faydaları
Propolis Nasıl Kullanılır?
Arıların, ağaç ve bitkilerden topladığı maddeleri, kendi salgılarıyla biyokimyasal etkileşime sokmaları sonucu oluşturduğu propolisin, insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu bilinir. Özellikle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, ağız ve boğazda var olan rahatsızlıkların giderilmesinde etkili olduğu düşünülen propolis, suda çözünür damla, tablet, kapsül, krem, sprey, şurup ve toz formlarında bulunur. Formlarının çeşitliliği nedeniyle genel olarak propolis kullanımının oral ya da cilt üzerine sürülerek yapıldığı söylenebilir. Damla propolis, ağız yaraları ve boğaz enfeksiyonları için sıvı ve katı gıdalara damlatılarak tüketilebileceği gibi gargara yapılarak da kullanılabilir. Tablet ve kapsül propolis, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve uyku problemlerinin giderilmesi amacıyla su ile birlikte yutularak; krem propolis, küçük yanık ve yaraların tedavisi için cilt üzerine sürülerek kullanılır. Sprey formda olan propolis boğaz enfeksiyonlarının tedavisine yardımcı olarak boğaza sıkılarak, şurup ise öksürük ve ağız yaraları için uygulanır. Toz formunda olan propolisin ise bal ile birlikte tüketildiğinde daha etkili olduğu bilinir. İçeceklere ve yoğurda eklenerek tüketilebilir. Hastalıkların tedavisi için propolis kullanılmadan önce mutlaka hekime danışılmalı ve hekimin belirlediği doz ve sürede kullanılmalıdır. Kaynak: Medicalpark.com.tr ,çeşitli internet siteleri ve televizyon programları pubis nedir Gsb Nedir? Propolis Nedir Fiyat araştırması üzerine hizmet veren Fiyat bilgilendirme sitemiz ürün fiyatlarından, hizmet fiyatlarına kadar geniş bir yelpazede hizmet vermektedir. Bu konumuzda hatalı fiyat var ise iletişim bilgilerimizden bize bildirebilirsiniz. Güncel fiyatları fiyatinedir.net sitemizden anlık olarak takip edebilir, Güncel ve detaylı fiyat listesine ulaşabilirsiniz. Web sitemiz güncel fiyat listelerini araştırarak sizlerle paylaşmaktadır. Sitemizi takip ederek güncel ve detaylı fiyat listelerine ulaşabilir, bilgi alabilirsiniz. Bizimle iletişime geçmek için İLETİŞİM sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.3
Propolis Nedir, Neden Önemlidir?
Yeterli ve dengeli beslenmede tükettiğimiz gıdalara her zaman dikkat etmemiz gerekir. Bu sebeple vücudun ihtiyacı olan fenolik ve flavonoidleri günlük olarak besinlerden almak çok önemlidir. İşte o besinlerden biri de propolistir. Şimdi gelin tamamen doğal bir arı ürünü olan Propolisi daha yakından tanıyalım…
Propolis
Arıların, bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladığı reçinemsi maddelere propolis adı verilir. Arılar tarafından kovandaki mikropları yok etmek ve sterilizasyonu sağlamak için kullanılır. Arılar petek gözlerini önce propolis ile kaplar sonra ana arı petek gözüne yumurtasını bırakır. Ayrıca arılar, propolisle sıvanan petek gözlerine balını, polenini, arı sütünü koyar. Böylece arının ürünleri kovanda bozulmadan saklanır.  Propolisin rengi farklılık gösterse de genel itibarıyla açık kahveden koyu kahverengine geçişli şekildedir. Geçmişi ise oldukça eskidir. MÖ 460-357 yıllarına dayandığı bilinmektedir. Read the full article
0 notes
blog3rdew · 8 months
Text
Tütün kullanımı
Tütün kullanımı, dünyadaki en yaygın ölüm nedenidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl yaklaşık 7 milyon kişi tütün kullanımından dolayı hayatını kaybediyor. Tütün kullanımı, akciğer kanseri, kalp krizi, felç, astım, kronik bronşit ve diğer birçok sağlık sorununa neden olabilir.
Tütün kullanımı, sadece sigara içen kişiyi değil, çevresindeki insanları da etkiler. Pasif içicilik, sigara içmeyen kişilerin sigara dumanına maruz kalmasıdır. Pasif içicilik, akciğer kanseri, kalp krizi ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Backwoods satın al daha fazla tavsiye edilmektedir.
Tütün kullanımı, çok zararlı bir alışkanlıktır. Tütün kullanımının zararlarından korunmanın en iyi yolu, hiç başlamamaktır. Eğer sigara içiyorsanız, sigarayı bırakmak için yardım alın. Sigarayı bırakmak için birçok kaynak mevcuttur. Bu kaynaklar, sigara bırakmak için size destek ve bilgi verebilir.
Tütün kullanımının zararları
Akciğer kanseri
Kalp krizi
Felç
Solunum sistemi hastalıkları
Diyabet
Karaciğer hastalığı
Mide ülseri
İmmün sistem bozuklukları
Cinsel işlev bozuklukları
Doğum kusurları
Erken ölüm
Tütün kullanımı, dünyadaki en büyük halk sağlığı sorunlarından biridir. Tütün kullanımının zararlarından korunmak için, sigara içmeyin ve sigara içenlerle birlikte bulunmayın. Kent switch satın al ile kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.
Tütün kullanımı, insan sağlığına çok ciddi zararlar vermektedir. Tütün kullanımının zararları, aşağıdakileri içerir:
Akciğer kanseri: Tütün kullanımı, akciğer kanserinin en önemli risk faktörüdür. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre akciğer kanserine yakalanma riski 25 kat daha fazladır.
Kalp krizi: Tütün kullanımı, kalp krizi riskini artırır. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre kalp krizi geçirme riski 2 kat daha fazladır.
Felç: Tütün kullanımı, felç riskini artırır. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre felç geçirme riski 3 kat daha fazladır.
Solunum sistemi hastalıkları: Tütün kullanımı, solunum sistemi hastalıklarına neden olur. Sigara içenler, astım, bronşit ve amfizem gibi solunum sistemi hastalıklarına daha yatkındırlar.
Diyabet: Tütün kullanımı, diyabet riskini artırır. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre diyabet olma riski 3 kat daha fazladır.
Karaciğer hastalığı: Tütün kullanımı, karaciğer hastalığına neden olur. Sigara içenler, siroz gibi karaciğer hastalıklarına daha yatkındırlar.
Mide ülseri: Tütün kullanımı, mide ülserine neden olur. Sigara içenlerin, sigara içmeyenlere göre mide ülseri olma riski 2 kat daha fazladır.
İmmün sistem bozuklukları: Tütün kullanımı, bağışıklık sistemini zayıflatır. Sigara içenler, enfeksiyonlara daha kolay yakalanırlar.
Cinsel işlev bozuklukları: Tütün kullanımı, cinsel işlev bozukluğuna neden olabilir. Sigara içenler, ereksiyon problemi ve kısırlık gibi cinsel işlev bozuklukları yaşama riski daha fazladır.
Doğum kusurları: Hamileyken sigara içen kadınlar, bebeklerinde doğum kusurları riski daha fazladır.
Erken ölüm: Tütün kullanımı, erken ölüme neden olur. Sigara içenler, sigara içmeyenlere göre daha erken yaşta ölürler.
Tütün kullanımı, çok zararlı bir alışkanlıktır. Tütün kullanımının zararlarından korunmak için, sigara içmeyin ve sigara içenlerle birlikte bulunmayın. Old holborn satın al sizi daha az zarara sokacaktır.
0 notes
saglikvehastalik · 8 months
Text
Kronik Viral Hepatitler ve Çeşitleri Nelerdir?
Tumblr media
Kronik viral hepatitler, dünyada milyonlarca insanı etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 2019 yılında yaklaşık 325 milyon kişi kronik viral hepatit ile yaşamaktaydı. Bu kişilerin 257 milyonu hepatit B, 71 milyonu hepatit C ve 15 milyonu da hem hepatit B hem de hepatit D ile enfekteydi. Ayrıca, her yıl yaklaşık 1,3 milyon kişi kronik viral hepatitten kaynaklanan karaciğer hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Kronik viral hepatitlerin bulaşma yolları farklıdır. Hepatit A ve E virüsleri, kirli su ve gıda yoluyla fekal-oral yolla bulaşır. Hepatit B, C ve D virüsleri ise kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşır. Hepatit G virüsü de kan yoluyla bulaşabilir ancak karaciğer hastalığına neden olduğu kanıtlanmamıştır. Kronik viral hepatitlerin belirtileri de çeşitlidir. Bazı kişiler hiçbir belirti göstermezken, bazıları ateş, halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı, sarılık, kaşıntı, idrar renginde koyulaşma ve dışkı renginde açılma gibi belirtiler yaşayabilir. Kronik viral hepatitlerin tanısı için kan testleri yapılır. Bu testlerde virüsün varlığı ve tipi, antikorların varlığı ve seviyesi, karaciğer enzimlerinin seviyesi ve karaciğer fonksiyonları incelenir.
Kronik Viral Hepatit Çeşitleri
Kronik viral hepatitlerin en yaygın çeşitleri şunlardır:
Tumblr media
Hepatit B virüsü (HBV), DNA içeren bir virüstür. HBV enfeksiyonu akut veya kronik olabilir. Akut HBV enfeksiyonu genellikle kendiliğinden iyileşir ancak bazen fulminan (ani ve şiddetli) bir seyir gösterebilir. Kronik HBV enfeksiyonu ise altı aydan uzun süren bir enfeksiyondur. Kronik HBV enfeksiyonu olan kişilerin yaklaşık ’sinde siroz veya karaciğer kanseri gelişebilir. Hepatit B Hepatit B virüsü kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşır. En sık bulaşma yolları şunlardır: - Anneden bebeğe doğum sırasında - Cinsel ilişki - Kan transfüzyonu - Organ nakli - İğne paylaşımı - Steril olmayan cerrahi veya diş müdahaleleri Hepatit B virüsünün bulaştığı kişiye bağlı olarak enfeksiyonun kronikleşme riski değişir. Örneğin, doğumda enfekte olan bebeklerin ’ında, 1-5 yaş arasında enfekte olan çocukların ’unda ve yetişkinlerin ise %5-10’unda kronik enfeksiyon gelişir. Hepatit B virüsüne karşı etkili bir aşı vardır. Aşı, doğumdan hemen sonra başlanarak üç doz halinde yapılır. Aşılanan kişilerin ’inde koruyucu antikor oluşur. Ayrıca, kronik HBV enfeksiyonu olan kişiler için antiviral ilaçlar da mevcuttur. Bu ilaçlar virüsün çoğalmasını engelleyerek karaciğer hasarını azaltabilir.
Tumblr media
Kronik Viral Hepatit Hepatit C Hepatit C virüsü (HCV), RNA içeren bir virüstür. HCV enfeksiyonu da akut veya kronik olabilir. Akut HCV enfeksiyonu genellikle belirtisizdir ve sadece -25 oranında kendiliğinden iyileşir. Kronik HCV enfeksiyonu ise altı aydan uzun süren bir enfeksiyondur. Kronik HCV enfeksiyonu olan kişilerin yaklaşık ’sinde siroz veya karaciğer kanseri gelişebilir. Hepatit C virüsü de kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşır. En sık bulaşma yolları şunlardır: - İğne paylaşımı - Kan transfüzyonu - Organ nakli - Steril olmayan cerrahi veya diş müdahaleleri - Cinsel ilişki (daha nadir) Hepatit C virüsünün bulaştığı kişiye bağlı olarak enfeksiyonun kronikleşme riski değişir. Örneğin, erkeklerde, yaşlılarda, HIV pozitiflerde ve immün yetmezliği olanlarda kronikleşme riski daha yüksektir. Hepatit C virüsüne karşı etkili bir aşı yoktur. Ancak, kronik HCV enfeksiyonu olan kişiler için yeni nesil antiviral ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar virüsü tamamen ortadan kaldırabilir ve tedavi başarısı -95’tir. Hepatit D Hepatit D virüsü (HDV), RNA içeren bir virüstür. HDV enfeksiyonu sadece hepatit B virüsü ile birlikte oluşabilir. HDV enfeksiyonu iki şekilde gelişebilir: - Eş zamanlı enfeksiyon: Hepatit B ve D virüsleri aynı anda bulaşır. - Süper enfeksiyon: Kronik hepatit B hastası hepatit D virüsü ile enfekte olur. HDV enfeksiyonu akut veya kronik olabilir. Akut HDV enfeksiyonu genellikle kendiliğinden iyileşir ancak bazen fulminan bir seyir gösterebilir. Kronik HDV enfeksiyonu ise altı aydan uzun süren bir enfeksiyondur. Kronik HDV enfeksiyonu olan kişilerin yaklaşık ’inde siroz gelişebilir. Hepatit D virüsü de kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşır. En sık bulaşma yolları şunlardır: - İğne paylaşımı - Kan transfüzyonu - Organ nakli - Steril olmayan cerrahi veya diş müdahaleleri - Cinsel ilişki Hepatit D virüsünün bulaştığı kişiye bağlı olarak enfeksiyonun kronikleşme riski değişir. Örneğin, eş zamanlı enfekte olanlarda kronikleşme riski %5, süper enfekte olanlarda ise ’dir. Hepatit D virüsüne karşı etkili bir aşı veya ilaç yoktur. Ancak, hepatit B virüsüne karşı aşılanmak hepatit D virüsünden korunmanın en iyi yoludur. Ayrıca, kronik hepatit D hastaları için interferon alfa tedavisi uygulanabilir. Bu tedavi, virüsün çoğalmasını azaltarak karaciğer hasarını önleyebilir. Kronik viral hepatitler, karaciğerde iltihaplanma ve hasara neden olan viral enfeksiyonlardır. Hepatit A, B, C, D, E ve G virüsleri tarafından oluşturulabilirler. Kronik viral hepatitler, siroz ve karaciğer kanseri gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilirler. Kronik viral hepatitlerin bulaşma yolları, belirtileri, tanısı, tedavisi ve korunması farklıdır. Kronik viral hepatitlerden korunmak için aşılama, hijyen kuralları, güvenli cinsel ilişki ve steril malzeme kullanımı önemlidir. Hepatit A ve B aşıları, karaciğerde iltihaplanma ve hasara neden olan hepatit A ve B virüslerine karşı koruma sağlayan aşılardır. Hepatit A ve B aşıları, tüm sağlık kuruluşlarında yapılmaktadır. Bu kuruluşlar arasında, özel ve vakıf hastaneleri, sağlık ocakları ile aile sağlık merkezleri de bulunmaktadır. Tercih edilen sağlık kuruluşundan randevu alınarak kısa süre içerisinde aşı uygulaması tamamlanabilir. Hepatit A aşısı, 2 doz halinde, 18 ay ve 2 yaş döneminde yapılır. Aşının koruyuculuğu çok yüksektir. Hepatit A aşısı yapıldıktan sonra ömür boyu korur. Hepatit B aşısı ise, doğumdan hemen sonra başlanarak üç doz halinde yapılır. Aşılanan kişilerin ’inde koruyucu antikor oluşur. Hepatit B aşısı yapıldıktan 15 gün sonra koruyuculuğunu gösterir. Hepatit A ve B aşıları, hepatit A ve B virüslerinden üretilmektedir ve hastalığın önlenmesinde kullanılan en etkili yöntemdir. Aşılanma, kesinlikle hepatit A ve B enfeksiyonuna neden olmamaktadır. Hepatit A ve B aşılarının hastalıktan koruyuculuk oranının olduğu tespit edilmiştir. Read the full article
0 notes
songsforsinglepillows · 9 months
Text
İncirin Faydalarını Duyunca Çok Şaşıracaksınız! Yaş incirin faydaları arasında, kabızlığı tedavi etmek, kolesterol seviyesini düşürmek, boğaz ağrısında iyileşmeyi hızlandırmak, kan basıncını kontrol etmek, meme kanseri ve kolon kanserini önlemeye yardımcı olmak yer almaktadır. Diğer incir faydaları arasında, kemik sağlığının desteklenmesi, kilo kaybının desteklenmesi, sağlıklı karaciğer fonksiyonunun desteklenmesi ve göz sağlığının desteklenm... https://www.begonya.com/incirin-faydalari/?feed_id=148860&_unique_id=64c20aac6a275
0 notes
hamilelikte · 11 months
Text
Hamilelikte idrar rengine göre cinsiyet belirlemek birçok kişi tarafından merak edilen bir konudur. Özellikle anne ve babaların heyecanlı bir bekleyiş sürecinde oldukları bu dönemde, idrar rengiyle cinsiyeti belirlemek isteyenler için birçok söylenti vardır. Ancak bu söylentilerin doğru olup olmadığı merak edilmektedir. Hamilelik sürecinde anne adayları her zaman bebeklerinin cinsiyetini merak ederler. Bu merakın sebebi hem bebeğin ismini belirlemek, hem de hazırlık yapmak içindir. Bazı anne adayları, idrar rengine göre bebeğin cinsiyetini tahmin edebileceklerini düşünürler. Bu makalede, hamilelikte idrar rengi ve cinsiyet arasındaki ilişki, idrar renginin nasıl değiştiği, idrar renginin cinsiyet hakkında bilgi verip vermediği, idrar rengi testlerinin güvenilirliği, ve idrar rengiyle cinsiyet hesaplama yöntemleri konularına değineceğiz. Bu bilgiler anne adaylarının merakını gidermek ve doğru bilgiye sahip olmalarını sağlamak için hazırlanmıştır. İdrar Rengi Ve Cinsiyet Arasındaki İlişki İdrar rengi, vücudumuzdaki su ve diğer sıvıların miktarına, tüketilen besinlere vb. faktörlere bağlı olarak değişebilir. Ancak, bazı insanlar idrar rengine cinsiyetle ilgili ipuçları bulmaktadırlar. Örneğin, bazı insanlar idrar rengi ile bebeğin cinsiyetini tahmin etmeye çalışırlar. Aslında, bu bir efsanedir ve idrar rengi bebeğin cinsiyeti ile hiçbir ilgisi yoktur. Hamilelikte idrar rengine gore cinsiyet Hamilelikte idrar rengine göre cinsiyet belirlemesi yapanlar, eğer kadının idrarının rengi koyu ve turuncuya yakınsa bebeğin erkek, daha açık sarı veya renksiz ise bebeğin kız olacağına inanır. Aslında idrar rengi, vücudumuzdaki farklı faktörlere bağlı olarak değişebilir, ancak bebek cinsiyeti ile hiçbir ilgisi yoktur. Hamile bir kadının idrar rengi, hamilelik sırasındaki hormonlar nedeniyle değişebilir, ancak bu değişiklikler cinsiyet hakkında hiçbir bilgi sağlamaz.  Ayrıca, Hamilelikte Sağ Kasık Ağrısı Cinsiyeti Gösterir Mi? başlıklı yazımızı okumanızı öneriyor ve cinsiyetle ilgili merakınızın gideceğini umuyoruz. Hamilelikte İdrar Rengi Nasıl Değişir? Hamilelik süreci yaşayan birçok kadın, idrar renginde değişimler olduğunu fark eder. Bu değişimin nedeni ise hamilelik hormonlarının vücutta yol açtığı farklılıklardır. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde, idrar daha konsantre hale gelebilir ve daha koyu bir renk alabilir. Ancak bu durum bazen idrar yolu enfeksiyonlarının da bir işaretçisi olabilir ve doktor kontrolünde değerlendirilmelidir. Hamilelikte İdrar RengiNe Anlama Gelir?Açık sarıNormal idrar rengiKahverengiBöbrek veya karaciğer hastalığına işaret edebilirKırmızıİdrar yolu enfeksiyonu veya mesane kanseri gibi ciddi bir durumdan kaynaklanabilirTuruncuB vitamini eksikliği veya dehidrasyona işaret edebilirKoyu sarıDehidrasyonun bir belirtisidir Hamilelik sürecinde idrar rengi mutlaka takip edilmelidir. Özellikle kırmızı gibi ciddi bir renk değişiminde mutlaka doktora başvurulmalıdır. Gebelik sürecinde, idrar yolu enfeksiyonları daha sık görülebilir. İdrar yolu enfeksiyonlarında da idrarın renginde değişim olabilir. Bu nedenle, idrar yolu enfeksiyonu şüphesi olan hamile kadınlar, doktorlarına danışarak muayene yaptırmalıdır. Hamilelikte İdrar Rengi Cinsiyet Hakkında Bilgi Verir Mi? Hamilelikte, anne adayları sıklıkla bebeklerinin cinsiyetini merak ederler. Tabii ki, cinsiyet tahminleri için çeşitli yöntemler vardır. Ancak, son dönemlerde idrar renginin bebek cinsiyeti hakkında bir ipucu verebileceği iddia edilmiştir. Peki gerçekten hamilelikte idrar rengi cinsiyet hakkında bilgi verir mi? Bazı insanlar, idrar renginin asit-baz dengesi nedeniyle bebek cinsiyeti hakkında ipucu verebileceğini düşünmektedir. Ancak, bu iddia doğru değildir. İdrar rengi, kişinin su tüketimine, beslenmesine ve vücuttaki hormonal değişikliklere bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, idrar rengi bebek cinsiyeti hakkında kesin bir bilgi kaynağı değildir. Hamilelikte İdrar Rengi: Gebelik sırasında idrar rengi, dehidrasyona bağlı olarak değişeb
ilir. Bununla birlikte, bazı insanlar idrar renginin, erkek veya kız bebek doğuracaklarının bir işareti olduğuna inanmaktadır. İdrar Rengi Testleri: Bazı web siteleri, idrar rengi testleri adı altında erkek veya kız bebek doğuracağınızı söyleyen testler sunar. Ancak, bu testlerin bilimsel bir temeli yoktur ve kesin sonuçlar sağlamazlar. Bununla birlikte, bazı bebek cinsiyet tahmin yöntemleri doğru olabilir. Örneğin, erkek bebeklerde idrar renginin koyu sarı veya turuncu renkte olabileceği söylenir. Ancak, bu iddia kesin değildir ve güvenilir bir yöntem değildir. İdrar Rengiyle Cinsiyet Hesaplama Yöntemleri Idrar Rengiyle Cinsiyet Hesaplama İdrar rengi, bazı insanlar için önemsiz veya fark edilmeyecek bir şeydir. Ancak, gebelik sırasında veya çocuk sahibi olmakla ilgili düşünenler için, idrar rengi çok şey ifade edebilir. İdrar rengi, birçok farklı faktöre bağlı olabilir, ancak cinsiyetin belirlenmesinde bir yöntem olarak kullanılabilir. Bazı insanlar, gebelik sırasında veya bebek sahibi olmaya çalıştıklarında idrar renklerini izleyebilirler. Bu, bebeklerin cinsiyetini belirlemeye yardımcı olabilecek bir yöntemdir. Bu yöntem, yalnızca bir tahmindir ve kesin sonuçlar sağlamaz. Ancak, bazı insanlar bunu denemeyi tercih ederler. Sonuç olarak, hamilelikte idrar rengine göre cinsiyet belirlemek güvenilir bir yöntem değildir. Bebeğin cinsiyeti ancak ultrason incelemesi veya amniyosentez testi gibi doğru yöntemlerle kesin olarak belirlenebilir. Hamilelik süresince herhangi bir sağlık sorunu veya endişelenen bir durum varsa, doktorunuza başvurmanız önemlidir.
0 notes
sondakikahaberleri101 · 11 months
Link
#Yaşam
0 notes
elazigsurmanset · 9 months
Text
ELAZIĞ İL SAĞLIK MÜDÜRÜ POLAT, VATANDAŞLARI AŞIRI SICAK HAVA VE GÜNEŞ ÇARPMASINA KARŞI UYARDI
Tumblr media
Elazığ İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Cahit POLAT,  vatandaşları aşırı sıcak havalara karşı uyararak, başta çocuklar, yaşlılar, aşırı kilolu ve kronik hastalığı bulunanlar olmak üzere zorunlu olmadıkça 10.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmaması gerektiğini söyledi. Aşırı sıcaklıkların çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getirdiğine dikkat çeken İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Cahit POLAT ” Yaz aylarına girdiğimiz bu günlerde hava sıcaklıkları ve nemde olabilecek artışlar nedeniyle insan sağlığı olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Özellikle dört yaşından küçük çocuklar ve 65 yaş ve üzeri yaşlılar olmak üzere, yalnız yaşayanlar, engelliler, bakıma ihtiyacı olanlar, gebeler, aşırı kilolular, açık alanda çalışanlar, şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları, psikolojik hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları gibi kronik hastalığı olanlar, tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçlarını sürekli kullanmak zorunda bulunan hastalar ile madde bağımlıları bu durumdan daha fazla etkilenebilecektir” dedi. Normalde vücut ısısının terleme ile dengede tutulduğunu belirten Prof. Dr. POLAT “ Sıcaklık ve nem artışına bağlı, artan vücut ısısını düşürmek için yeni duruma uyum sağlamaya çalışan metabolizma yetersiz kalarak sadece terleyerek vücut ısısını dengede tutmada yetersiz kalır. Bu nedenle özellikle yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı olanların terleme mekanizması ile vücut ısısının dengede tutulması zorlaşır. Ayrıca; obezite, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, dehidratasyon dediğimiz aşırı sıvı kaybı, kalp hastalığı, tedavi amaçlı bazı ilaçların (bazı tansiyon düşüklüğüne karşı ilaçlar) kullanımı da etkili olan diğer faktörlerdir. Yükselen vücut ısısının beyin ve diğer hayati organlarda hasara yol açabilir. Bu nedenle bir yetişkin her gün en az 2/2,5 litre sıvı tüketmelidir. Su dışı sıvı alımında kahve çay ve gazlı içeceklerden uzak durulmalı, eğer doktor tarafından sıvı alımı kısıtlanmış veya tansiyon düşürücü ilaç kullanılması söz konusu ise ilgili doktora başvurmak gerekir. Kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi yöntemler kullanılmalı ve bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir.  Bebek, çocuk, engelli ve hayvanlar kapalı ve park edilmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır” şeklinde ifade etti. Güneş Çarpmasına karşı da vatandaşları uyaran İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Cahit POLAT“                     Güneş ışınlarının dik vurduğu açılarda ultraviyoleye yüksek dozda maruz kalındığını bilmekteyiz. Güneş çarpmasının başlıca belirtileri halsizlik, bitkinlik, yoğun çarpıntı, baş ağrısı olarak ortaya çıkmaktadır. Güneş çarpması beyin ödemine kadar ilerleyebildiği gibi güneş ışınlarına maruz kalmanın uzun vadeli etkiler arasında ciddi cilt yanakları haricinde cilt kanseri riski de bulunmaktadır. Bu gibi durumlarla karşılaştığımızda yapmamız gereken şey, en yakın sağlık kuruluşuna ve acil servise başvurmaktır. Burada artık oran olarak ağızdan alacağımız sıvı miktarı vücudumuzda yeterli sıvı dengesi oluşturmayacağı için belki damar yolundan bir sıvı takviyesi tercih edilebilecektir. Bununla birlikte ortaya çıkacak bulantı, kusma, yarım saat dinlenmekle geçmeyen çarpıntı, yoğun baş ağrısı, şiddetli halsizlik hali özellikle görülürse bu kişileri bebek, çocuk ve yaşlı bireyler ise mutlaka acil servise başvurmalarını öneriyoruz” şeklinde konuştu. Read the full article
0 notes
ethicwater · 8 months
Text
Tumblr media
Dünya Sağlık Örgütü Aspartam Tehlike ve Risk Değerlendirme Sonuçları Açıklandı
Dünya Sağlık Örgütü, aspartam adlı popüler yapay tatlandırıcının “insanlar için potansiyel olarak kanserojenik” olabileceğini ifade ederken, günlük tüketilen dozlarda önemli bir sağlık riski teşkil etmediğini de vurguladı. DSÖ’nün Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), Grup 2B kategorisinde aspartamı, özellikle hepatosellüler karsinom olarak bilinen bir karaciğer kanseri türü için “insanlarda sınırlı kanser kanıtları” olduğu temel alarak sınıflandırmıştır.
“Kanser, dünya genelinde en sık rastlanan ölüm sebeplerinden birini oluşturmaktadır. Yılda her 6 kişiden biri kanser sebebiyle yaşamını yitiriyor. Bilimsel araştırmalar, bu istatistikleri ve bu hastalığın insana olan etkisini azaltmayı hedefleyerek, kansere neden olan ya da onu tetikleyen olası faktörleri sürekli olarak inceliyor,” diye belirtti DSÖ’nün Beslenme ve Gıda Güvenliği Bölümü Direktörü Dr. Francesco Branca. “Aspartamla ilgili yapılan çalışmalar, genellikle tüketilen miktarlarda büyük bir risk oluşturmadığını; ancak bu tatlandırıcının olası etkilerinin daha kapsamlı ve detaylı araştırmalara ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.”
https://www.ethicwater.com.tr/2023/08/11/dunya-saglik-orgutu-aspartam-tehlike-ve-risk-degerlendirme-sonuclari-aciklandi/
0 notes
guncelhaber1 · 11 months
Link
#Yaşam
0 notes