Tumgik
#kız silüeti
ruhumbipolar · 7 months
Text
17 yaşındaydım sonlarına doğru ama ocak aylarıydı büyük bir kayıp vardı hayatımda ne sesimin tonunu ne annemin gözlerini görebiliyordum tek istediğim bir silüeti görmekti onun dışında hiçbir şeyi gözüm görmüyordu delirmiş gibiydim sırt çantamı aldım 5 saat önceden hazırlanmıştım zaten otogara gittim annem iyi değildi ama ben kafama koymuştum o gece ya ölecektim ya da gidecektim büyütecekti beni bu yolculuk sanmıştım inanmıştım. inandırmıştı beni bir şeyler 4 duvar ve balkonda kendimi paramparça edeceğime gidip görmek gerekiyordu artık her şeyi göze aldım elim ayağım titreye titreye 4 saat otogar da bekledim otobüsü gelsin diye öyle acizdim ki o kadar çocuktum ki ben daha siyahlaşmamıştı göz kapaklarım sesim acı ile bağırmıyordu yorgun değildim fazla. otobüs geldi bir şekilde çok detay var ama ben bile hatırlamak istemiyorum. mola verdiğimiz yerde deniz kenarı bir yerdi ilk mola verdiğimiz yer. dağları görüyordum bizim orayı evimden çok uzaktayım diyordum ağlamamı durduramıyordum asla durmuyordu bardaktan boşalır gibi gözlerimden yaşlar gelmeye devam ediyordu nefes bile alamıyordum ama çevrem insan doluydu ağlamıyor gibi de yapamıyordum bi şekilde sakinleştim büfeden su almak istemiştim adam suyu uzatırken birden ağlamaya başladım öyle bi haldeydim ki bir kız gördüm başka otobüsle kim bilir nereye gidiyordu anladı halimi geçti gitti ben de en sonunda istediğim yere vardım saat tam sabaha karşı 5 di inanılmaz bi haldi ne yapmaya geldim buraya ben neden yani neden gelmiştim ben olduğum yere öylece oturdum hiç bilmediğim bir şehir de kimsesiz soğuk bir otogar da kapıya bakıyordum gelir o silüet diye bırakmaz beni inançlıydım çünkü gelmedi. saatler geçti resmen ağlıyordum dolanıyordum sağdan sola en son içerde oturdum bir anne bi de küçük bir kız vardı ben nefes bile almıyordum kız gelip elime dokundu ağlamaya başladım sessiz sessiz ben bile anlamıyordum ne halde olduğumu çıktım gökyüzüne baktım yarım hilal vardı öyle parlıyordu ki herneyse sonrası bana kalsın. yıllar geçti o hilali ben yüzüme yaptırdım yarısı o gökyüzünde yarısını ben yüzümde taşıyorum. ve bu olay bunun öncesi ve sonrası tonla olay aslında benim kararışımın başlangıcıydı işte. ilk tat ilk siyah o ilk zehir gibi sigaralar.
63 notes · View notes
izahtanvareste · 2 months
Text
Terlemiş kalabalık göğsünün sol yanında bir at kestanesi, evet, o sokaktan inerken bulduğun hani. Sağ yanında ise bir kırık oyuncak silüeti. Doğmamış hangi kız çocuğuna ait bilemiyorsun, bir acı buğusu sızıyor her nefesinde, adımların ateşîn ve donuk.. Nasıl desem.. Sanki o çocuk, o sokak.. Ve sen uzaklarla körebesin. Tam yakalayacakken soldaki diken tökezletiyor seni. Bir acı buğusu, ağrılardan bayıltan rengarenk bir çelenk burnunun tam direğine duruyor...
Simsiyah, nasılsa, yine.
4 notes · View notes
mesafeninsesi · 1 year
Text
İçimdeki buzlar kıraliçesi çiçekli bahçelerimi dondurmaya başlıyor. Seninle kurduğum hayaller tek tek siyah beyaz bir silüeti dönüşüyor. Kendi ellerinle içimdeki seni yok ediyorsun. Yapma
Tekrardan acımasız o kız olmak istemiyorum...
Tumblr media
13 notes · View notes
umutcanerdoqan · 8 months
Text
Her gece uyandığında, penceresinin dışında aynı figürü görmekten bıkmıştı: bir kız silüeti, uzun, siyah saçları yüzünü örtüyordu. Bir gece, cesaretini toplayıp pencereye yaklaştığında kızın gözleriyle karşılaştı ve fark etti ki o kız, aslında kendisiydi. Ancak bu yansımanın gözlerinde, kendi gözlerinde olmayan karanlık bir hüzün vardı. Ertesi sabah, uyandığında aynada uzun siyah saçları olan ve gözlerinde o karanlık hüznü taşıyan birini gördü. Kendisi değildi bu. Pencereye baktığında ise eski yansımasını göremedi. Artık o, pencerenin diğer tarafındaydı."
4 notes · View notes
enkazdanbirruh · 1 year
Text
Nefes alan her bir detaydan elimi ayağımı çekmiş gibiyim. Kırıklarım var bayım. Kırıldığım yerler var. Ama artık hangisinin yeni olduğunu fark edemeyecek kadar paramparça olmuşum. Daha ne kadar parçalanabilir ki bir beden. Garip bayım. Her bir kırık üzerinde küçük bir kız çocuğu silüeti var. Neden o kadar ufak ve sönük? Sanki kaybolmuş, kayboluyormuş gibi. Ben denedim bayım. O kırıkları yapıştırmayı denedim. O kız çocuğunu her şeyiyle görmek için denedim. Tek başıma ne kadarını bulabildiysem o kadarını yapıştırabildim parçaların. Oldu sanmıştım bayım. Ama yanlış parçalar yanlış yerlere yapıştırılmış. Ben aslında hiç tamamlayamamışım o yapbozun bütününü. Sonra her bir uzvumu birbirine dikmeyi denedim. Hissizlikten kanlar damlayabilir mi bayım? Ölüler de kanayabiliyormuş demek ki. Yeniden olsunlar diye diktim, olmadı. Bedenime dikiş tutmuyor. Asıl dikiş izleri geçmezdi demişlerdi hani. Tutmayan dikişlerimin izi de geçmiyor bayım. Kanamasına engel olamıyorum. Zaman geçiyor, damlalar akıyor ve izler geçmiyor.
0 notes
afgunes · 2 years
Text
KIZ KULESİ
İstanbul dediğimizde aklımıza gelen ilk üç görselden birisi mutlaka kız kulesidir. En güzel İstanbul silüeti için Üsküdar Salacak sahiline gitmelisiniz. Çünkü bu nokta hem tarihi yarımadayı camileri, hem Galata Köprüsünü ve Galata Kulesini hem de eski adıyla Boğaziçi Köprüsünü ve tüm Avrupa yakasını gün batımının tüm renkleriyle yaşama fırsatı sunar. İSTANBUL 2022 Kız kulesinin esas tarihi boğaz…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
estellamila · 2 years
Text
Sanal dostilerim artık s*ktir git kendini ruh sağlığının kapısının önüne bırak diyeceksiniz çünkü ben öyle diyorum ama silüeti de geçtim, dün gece elektronik sigarasının kokusunu da aldım... Çünkü delirip pencereyi de açtım dün gece ve rüzgar bana doğru esince fark ettim kokuyu, ve biliyorum o kokuyu abim de benzer bi aroma kullanıyor ve bu boyu devrilesice insan bozması ilk zamanlarda balkonda yere oturup beni izlerken gelmişti aynı koku yine. Böyle pamuk şekeri gibi kurabiye gibi bi koku...
Ben tabii bu kokuyu almadan önce şekilden şekle girdim aq yine orda biri var mı yok mu diye. Ve hep gülen sırıtan bi yüz görüyordum. Ve konuştum yine orda biri mi var lütfen konuş benimle diye sabah olmaya yakın ama çünkü yani erken konuşamıyorum adım deliye çıktı bence yeterince zaten... Bir cevap aldım mı hayır alsam buraya halay videom düşerdi padovik sokaklarında aşkından deli divane olan Türk genç kız videosu garip dansı ile kutlama yapıyor diye.
Bir de dün gün boyu oradaydı anladığım kadarıyla nasıl mümkün bilmiyorum ben arada mutfağa gittim, bi akşam bir ara uyudum yedi buçuktan on bire kadar filan. Çünkü artık vücudum kaldırmadı yani uyandım bunların balkon lambası filan yanıyor full kaç gündür misafir gelse bile yanmayan lamba yerimden kalktım sobayı açtım telefonu elime alıp bildirimlere bakarken karşıdaki ışık ve panjurlar pat pat indi. Yani bu saykodelik arkadaş o saatte gitmiyor biliyorum, bekledim kapı tık etsin diye etmedi. Elini filan görüyorum ama o kadar imkansız geliyor ki kendime hep bahane buluyordum gündüzleri göremezsin kızım saçmalama kim ne demeye deli gibi soğukta rüzgarda beklesin seni diye yani kendimi küçümsemek gibi bi amaçla söylemiyorum ama kim kimi bekler aq kitabın filmin içinde değiliz. Böyle böyle diyorum ve sonra gecelerce uyumayıp pencere önüne kök salan yüzüme bakıyorum aynada...
Yani bu milyonda ihtimal beni hem göklere çıkarıyor hem de merdivensiz kuyulara atıyor her gece tekrar tekrar. Ciğeri yenip yenip her sabah yeni ciğer çıkaran Prometheus gibiyim insanlığa bir katkım da olmadı ama bu ceza nerden neyin nesi ben de bilmiyorum... Kimin ahını aldım böyle çok merak ediyorum.
Ve bugün de gün boyu ordaydı ben panjuru hep kapalımsı tuttum ama arada sandalye üstüne çıkıp baktım aralıktan ve yine orda. O evde yaşayan insanların davranışları da çok değişti. Kafayı yememişim ama onu anladım orda gerçekten biri var ve o biri o... Konuş be vicdansız adam. Bitirdin beni. Ve kesinlikle biliyor benim kim olduğunu bildiğimi bence. Ama dilini yutmuş gibi... Ben konuşurken engel olamıyorum sinirli konuşuyorum. Sinirliyim ama orda sapık gibi oturup beni izlediğine değil, konuşmamasına ki aslında ilkine sinir olmam gerek, biliyorum. Ama bende de var ki bi sıkıntı belli zaten aşık olduğumdan mıdır nedir deli gibi hoşuma gidiyor bu durum anlatamam. Ama bi konuşsa bi konuşsa bir çözsem şu adamın dilini allam neyi bekliyor aşık olduğumu söylememi mi hayatta diyemem öyle pat diye bu gece şey dicem kim olduğunu biliyorum, yani adını bilmiyorum ama yüzünü biliyorum elektronik sigara içtiğini biliyorum dün gece kokusunu aldım. Orda oturmana sinirli değilim, konuşmamana sinirliyim diye. Bana bi akıl verin nolur napim ben panjuru kapatmaya elim gitmiyor uyumak içimden gelmiyor zaten uyusam da her gece rüyamda görüyorum. İyice fıttırdım...
17 notes · View notes
pasifizm · 3 years
Text
Kurtulmak. Hayatta tutunduğun ne varsa sırf onlar için kurtulmak. Hayranlık duydukların için, minnettar oldukların için, hep hoş buldukların için kurtulmak. Belki zor olanı yapmak aynı zamanda. Her güne değer biçmeyi gerektirir bir kere. Hayatını darmadağın edene bile mana yüklemeyi. Uyandığın her sabahı zorla da olsa sevebilmeyi. İyiler hep kırılır zaten değil mi? O halde yıkılmadığında neden hep kötü zannedersin kendini? Cengaver yanın her zorluğa göğüs gererken, kırılgan yanın bağırarak yırtmaya çalışır bendini. Gösteremezsin. Hiçbir zaman nasıl kırıldığını gösteremezsin. Yerini de söyleyemezsin. Çünkü o yer hep yalnızken tanıdıktır sana. Çünkü sen o yere sadece dünya sessizleştiğinde gidersin. Çıkmak zaman kovalamaktır. Bir çıt çıksın da bir daha geri dönmeyeyim dersin. Ama katil misali, olay yerini tekrar görmek istersin. Temkin midir bunun adı? Biri seni kırdı diye herkes darmaduman mı edecek? İplerini hep sımsıkı tutup gevşediğin anlarda tedirgin mi hissetmektir temkin? Sahte yüzlere tanıdık olduğundan mıdır bu kadar mesafe? Soğuk yanınla en sıcak yangından bile daha fazla can yakarsın. E senin de alıştığın bu. Sen sevilmeye çok yabancısın. Bir kaya silüeti taşır bu insanlar sanki. Altlarını yoklarsın, kusur ararsın. Bulduğunda elinle ceketini yoklarsın. Hep kalan masumdur da giden de değil midir? Kalanın korkularını saklayacak anı vardır da gidenin hiç yok mudur? Gittin sen hep. İnsanların da gitmesine izin verdin. Cesaretsizlikten değildi o. Vakitsizlik de değil. Sevilmeyi bilmemekten! Seni de kıranlar hep sevginin zayıflığından kırmadı mı? Bakışın, gülüşün, sarılışın etkiledi hep. En durgun günlerinde seni yok saydılar. En üzgün günlerinde yok saydılar. İçine attıklarında kaldın. Eğer hata yapacaksam kör gözle yapmalıyım dedin. Aşk en büyük hatadır. Sen yaptın. İlk aşkından başladın hatta. O hayatını dönülmez noktaya çevirirken sen çıkışı göremez oldun. Birini aradın hep. Kapıyı aralayan birini, seninle birlikte suskun kalabilecek birini. Olmadı. Olamadı. Hayatta bir omuz demek, başını koyacağın yerden daha fazlası. Uzanan bir el demek, ayağı kalkmaktan daha ötesi. Hangi birinin hatırası ayaklandırıp maşuk eder seni? Hiçbirinin. Anla artık. Hatırlıyor musun? Evindeymiş gibi hissettiğin tek günü şu hayatta. Banyodan çıkmışsın, saçların ıslak. O sana gözlüklerinin altından bakıyor. Arkada tanıdık olmayan bir şarkı çalıyor. Hayatta ilk defa birinin omzunda uyuyakaldığını hatırlıyor musun? Aradan zaman geçmiş... Sen kaç zamandır hep dikenin üstünde uyumuşsun biri yanındayken. Ama o an olmamıştı. Hatırlıyor musun? İkiniz karşılıklı otururken onun seni seviyorum diyemediğini? Zorlandığını, bocaladığını... Başta utanç zannettiğin duygunun koskoca bencilliğe dönüştüğü o anı? Hatırla. Hatırla çünkü yangının olduğu yerdesin hala. Hatırla ve kurtul. Sen hayatının bir gününde ölmeyeyim diye dua etmiştin. Çok çabaladın yaşamaya. O kurtulduğun en taze bahar gününü hatırla. Hayat sana öyle bir yük vermiş ki, sen hep sırtı dik olanlardan olmalısın. Birileri sana elini uzatmasa bile sen eli hep havada duransın. Başkaları acılarını lime lime kanatsa da sende, sen hep içine atansın. O yüzden kurtul. Dava düşsün. O mahkeme görülsün artık. Azad et tüm geçmiş senelerini. O ait olduğun günü de unut. O evi, o makarnanın tadını, o dizinin o bölümünü... Ondan sonra geleni de unut. Sen lanetli olansın. Bağlandığın anda koparsın bir hamleyle. Kolay sıkılmak istersin güvende hissetmediğinde. Güvendiğin biri çıkmayınca çok fena dağılırsın sen. Ama merak etme. Kimse görmedi. Ne annen bilir ne baban. Ne en can dostun ne de dert komşun. Bir defa ölümden döndün bu kırıklarla. Bir daha dönme. Keşke omzunda saatlerce ağlayacağım biri olsa deme. Bekleme. Kurtul. Hayatın getirdiği ne kadar boktan istek varsa. Hepsinden. Gelecekteki sevgiden de ümidini kes. Eğer biri çıkar da sana kırıkların benim kırıklarım derse, sakın güvenme. Hatta kız kendine. Kimseye gösterme sende saklı kalanı. İçinde hep güz olanı gösterme. Bugün neden kıymetli biliyor musun? Düzeltmek için değil, kurtulmak için uyanıksın. Değerlendir. Kalbini de eski notalara sonsuza kapa.
18 notes · View notes
benidenizhatirla · 5 years
Text
22:05
Güzellik algısının çok daha ilerisinde yaşıyorum. Biraz önce bir görsel gördüm, “farklı” diye nitelendiricek bir kıza neden normal değilsin diye soruluyor, kız ise sen neden normalsin tarzında bir cevap veriyor. Standart güzellik kalıpları herkese göre güzel, sarı saç, mavi göz, güzel bir burun, uzun boy ve bacaklar, dik göğüsler. Farklı olan ne peki bu saydıklarım arasında ? Onu, o yapan bir özellik kaldı mı ?
Sonuç olarak “standart” bir güzellikten bahsedebiliriz burada, ancak standart olmayan güzellikte ayrıntılar vardır, dikkat çeken başka unsurlar. Beğendiğim kadınların hiçbiri standart güzellik kategorisine uygun değil, belki çoğu insan tarafından çirkin olarak tabir edilen kadınlardır, bilemiyorum. Standart olan her şey bir gün unutulmaya mahkumdur, bu sadece kadın bedeniyle alakalı bir durum değil, genel anlamda standartlık, düzlüktür.
Herkesin istediği ve herkesin beğenisine hitap eden şeyler yani genele hitap eden şeyler özel değildir, bir şey özelse genele hitap etmemelidir diye düşünüyorum.
Bu durum aslında sadece kadın silüeti üzerinden verilen bir örnekleme, biraz daha bana yakın olan bir konuyla örneklemek istedim. Dönemlere göre kadın silüeti üzerindeki değişime bakarsak, bu güzellik standartları zaman içerisinde çok farklı şekillere evrilmiş. Twiggy döneminden Heidi Klum dönemine, oradan ise Kim Kardashian dönemine kadar. Bu da aslında standartın bile bir stabilitesi olmadığını gösteriyor ama biraz gelecekten gidiyorum, bundan 2-3 yıl önceki estetik olan yargım, şu anki dönemdeki güzellik standartlarına uyuyor fakat benim şu anki estetik yargım, kadın silüetim çok daha farklı. Yanlış dönemdeyim sanırım, geleceğe ışınlayabilir miyiz beni ?
1 note · View note
Text
Tumblr media
Huzursuzca kıpırdanarak sağa döndü yataktaki beden, gördüğü rüya o kadar gerçekçiydi ki, bir türlü gerçek hayata dönemiyormuş gibi hissediyordu. Bir kadın vardı, bir kadın silüeti. Yüzü belli belirsizdi fakat etrafındaki parlaklık o kadar yoğun, o kadar güzeldi ki; tıpkı bir ışık hüzmesi gibi gözünü alıyordu. Evet, net göremiyordu belki tam olarak onu fakat bütün bunlara rağmen kalbinin atışının değiştiğini hissetmemesi imkânsıza yakındı. Elini uzattı, tutmaya çalıştı o meleğimsi varlığı. Sanki yakalamaya çalıştıkça geri geri gidiyor, ‘’yakında, yakında bulacağım seni, yakında’’ diye fısıldıyordu. Yataktan kan ter içinde kalkmıştı genç adam, ‘harika’ diye düşünüyordu, hiç derdi yokmuş gibi bir de var olmayan bir kadına aşık olmuştu. İşe gitmek üzere hazırlanırken komodinin üzerinde duran kar küresine yakındı. ‘’Sanırım hayat benimle iyiden iyiye dalga geçiyor, sen ne dersin?’’ küçük kız o an için ne dediğini anlamasa da, bütün bunları değiştirebilmeyi dilemişti.
0 notes
hayatmavisi · 7 years
Note
Sence beklemeye değer mi
Beklemeye değeceğini düşünen birini tanıyorum, Nilgün hanım. Yazlıkta, çocukların eskiden top oynadığı bahçeye kendi evini yaptırmıştı, biz de başlarda sevmezdik, daha sonradan aile dostumuz olacağını tahmin bile etmemiştik.Babasını henüz sekiz yaşındayken kaybetmiş, okulunu yarıda bırakmış, daha sonra da annesine bakmakla yükümlü kalmış ve annesinin vefatından sonra da hayat damarlarının koptuğunu düşünmüş, tüm bunlar olurken Nilgün hanım sadece yirmi bir yaşındaymış, yirmi bir yaşında genç bir kız, ne kadar hayata tutunabilir, üstelik böylesine kimsesiz ve yalnızken?Hayat şartları onu çalışmaya zorlamış, hor görülmüş, aşağılanmış, kovulmuş, ancak biriktirmekten hiç vazgeçmemiş, aldığı her beş kuruşun üç kuruşunu kıyıya köşeye atmış, anneannesinden kalan, hani biz çocuklar top oynuyor diye başta söylendiğimiz o arsaya da tek katlı bir ev inşa ettirmiş.Denize yakın yerleri severmiş.İstanbul’dan ayrılmadan hemen önceydi diyor bir yemek masasında bizimkilere anlatırken hayat hikayesini, sevgi nedir o zamanlar öğrenmiştim, ya da kendi dünyamda tanımlamış olduğum sevgiyi onda bulmuştum, iç geçirerek söylediği bu cümleyi düşünürken, aslında geçmişe gitmenin verdiği acı ile sigarasından bir duman daha çekiyor, işaret parmağını, yere düşmek üzere olan küllerin üstüne doğru yavaşça bırakıyor ve küllerle birlikte bir kez daha kendi de kül oluyor. Sigara öldürmez demiş bir keresinde, sigara içmemize sebep olanlar öldürür.Günün her anı onu görmek istiyordum diyor, delici yeşil gözleri vardı ama gülmeyi pek sevmezdi Resul, tuhaf olan, gözlerimin içine ne zaman baksa, sonunda gülümserdi, ne zaman göz göze gelsek, gülümserdi.“Bir gülüşün, yıllar sürecek bir ağlamaya sebep olacağı asla aklıma gelmezdi.” diyor ellerini masanın iki yanında bırakarak kalkmaya hazır bir şekilde.Bir kış günü, o zamanların en sıcak pastahanesinde ellerimden tuttu, bir an duraksadım, çünkü bu sefer gözlerimin içine bakarken gülmüyordu diyor Nilgün hanım. Saat gece yarsını bulmuştu yazlıkta ve o bunları anlatırken o masanın etrafında Nilgün hanımın hüznünden daha karanlık başka bir şey yoktu.Ellerimden tuttu, avuç içlerini dudaklarına doğru çevirdi, avuç içlerimden öptü, bana bakıp gülümsemesi için tanrıya dua ettim o an, derin bir sessizlik vardı, gülmedi, bana; “silüetini ezberlemek zorunda kalacağım, gidiyorum” dedi, gözlerimin içine son kez baktı, baktı, baktı, ezberlemek zorunda kalacağı silüeti bir süre sonra unutacak gibi duruyordu. Ya da unutmak zorunda kalacak gibi. Kalktı masadan diyor Nilgün hanım, bıraktı masada geçmişe dair her şeyi, bekle demedi bana, gidiyorum dedi, giden birinin geri geleceğini düşünerek yaşadım hayatım boyunca ben dedi, hemen solunda duran paketine uzattı elini, boştu, sigara içmesine sebep olanlar yüzünden ölüyordu, yaşayarak. Bekliyordu, ancak hiçbir şey beklemeye değmiyordu. 
153 notes · View notes
suncardss · 7 years
Note
Ebenin kıllı diye başladım devamını yazmaya üşendim hadi söv fhhgfjhf
ebesinin kıllıa amcığının ortalarından sağ ve sola açı yapmış dillerini gibtiğimin evladının ta annesini böyle tavana asiim şut saatiyle maç saati arasındaki fark boyunca anneni çatur çutur kız arkadaşınlaberaber zütürrüken kim engelleyebilir ki ebenin dıbının dikine giberim gözlüğünün sapını dıbına kodumun açtırma ağzını skerim yüzünü bin zütünün amcıkbaşlı anzorotun antilop taşşaa yalamış versiyonu seni seni taburenin üzerine çıkartıp berber çırağıyla beraber halaay çekerken hepinizin tek tek dıbına koymak üzere yola çıkan konvoyun ta 4 tekerini skim desen de ananı bir giberim baban ayakta alkışlar diye tahmin etsende yarraa oturmak zorundasın amcıksın çünkü beyninin sol lobunu akşam simidi gibi çıtır çıtır zütürmüşler diye beklesnde boşuna çünkü seni cem uzanın seçim kampanyasında giberim seni dıbına kodumn konvoy beyinli ibişi yarramın sol bölgesine muhtaç kalırken tabutta skerim seni dıbına koyim di mi yarramın başı bu dünyanın en uzun küfrü olsa nolur gibeyim atmosfer i traposferi magma katmanına başım girsin sana da sıra dağlar ve toroslargirsin dıbına koyim balta girmemiş ormanlar sana grisin girsin de çıkamasın derkeen klavyenin tuşları istanbulun kuşlarızütüne girdi di mi at yarraandan rosto şeklialmış kavayleyi amcık gibi al içine içinde kalsın ki akıllansın aklını gibtiğiminin akılsızının yannan silüeti ebenin dıbına 3 yıl10 ay mahkum edilsin dıbına kodumun yargısında infazını skim senin senin mezarını skim dıbına kodumunun salağı gibi gözüken 3 başlı yannan girsin sana senin ayakkabının tabanını skim senin reji ekibinin dıbına koyim prodüktörünü skim cast ekibindeki akan yazıları skim zütüne akan yazı derken star warstaki darth waderın o kara maskesini skim ben o siyah pelerini yere sariim üzerinde manitasını skim dıbına kodumunn jedi si jedi demişken türkiye ye gelmesi yalan olan amerikalı grup jedi mind tricks i skim ki amerikalı diyince aklıma 35 yaş üstü yarra gelmiş jenna jamesson geldi onun da dıbına koyim herkes gibti onu ferre filmlerinde başrol oynayarak at yarraana da bu yıl tek aday olarak gösterildi hele onun yanında dolaşan o kısa boylu esmer kızı boğaz köprüsünde gişe de beklerken ücret ödendi yazısı belirdiği anda sağ taraftaki polis kordonu eşliğinde skiiim dıbına koduuumunun yavşak görünümlü at insanının ta sakasını gibtiğiminin saka çükü kılıklı ibişovski.şu anda aldığımız bir habere göre ebenin dıbını ankara gündeminde canlı canlı skiolarmış ben öyleduydum duydum ki unutmuşsun yannanımın rengini gibten züte akışlarla amcıklarla yaşıyorum dertli amlara giren işte ben zeki müren balığını skim dıbına koyim rexin ora yokuş aşşaa girsin zütüne at taşşaa otur taşşa da gel bi başaa yarramın wahşi başşaaaaaa dıbına kodumun yavşaaaaaaaaa seni· internete koysalar hostunu gardi domainini ben giberim dıbına kodumun blogunun da dıbına kordum ama koyamıom şu an bunları yazdığım klavyemin enter ını skim dıbına koyim o ne biçim enter öyle hele klavyemdeki space tuşu sana girsin dıbına koyim klavye sana girsin işlemcim ve gforce um da annene hediyem olsun amcıkbeyinli ibişcanlı dıbına kodumun yatık batığı senii seni var ya titaniğin batık bölgesinde skiim seni seni güvertede skim de tüm tayfa gaza gelsin onlarda seni gibsin dıbına kodum iskele alabandayı duyduğum anda yarram havada yarrama otur başım girsin sana yarısı anana yarısı babana yarısı manitana kaç tane yarısı var diye sorma dıbına kodumun meraklısı tüm tayfa gibio seni yarramın motorize ekibi ebesinin dıbını gibtğiminin deniz kara ve hava güçleri seni teker teker oturtur koltuğa bağrır o duruşa bi vuruş kaç kuruş diye dıbını yolunu gibtiğiminin yaraaak başlı insan görünümlü at kuyruklu ibiş amcıklı muallaksi seni msn de eklerim offline offline giberim.msn live ın son eklentisi yüklenirken % 72 olduğu zaman ananın dıbına öyle bir koyarım ki direk download biter. senin gibi muallakleri nuri alço gibse o bile yarıda bırakır gibi gözüksede yarrağa oturursun. kosovalının dıbına koydurtma şimdi huurnun yan gelip yan yatarken osururken çıkardığı veledi-huur bin, ağzının iç dokusunu gibeyim senin, senin var ya sinirlerini gibeyim dıbına kodumun taslak halindeki huursu,züt vermekten bıkmayan kaşar, seni mtv'nin bitch sixteen programında gösteri yaparken gibiyim, seni mr.marcus giber giber çoğaltır dıbına koyim duygularına attırayım da duygu seli olsun kaşarlanmış zütveren huurebenin dıbına benchten gelip katkıda buluniim çekoslovakyalılaştıramadıklarımızın ebesinin kıllıa amcığının ortalarından sağ ve sola açı yapmış dillerini gibtiğimin evladının ta annesini böyle tavana asiim şut saatiyle maç saati arasındaki fark boyunca anneni çatur çutur kız arkadaşınlaberaber zütürrüken kim engelleyebilir ki ebenin dıbının dikine giberim gözlüğünün sapını dıbına kodumun açtırma ağzını skerim yüzünü bin zütünün amcıkbaşlı anzorotun antilop taşşaa yalamış versiyonu seni seni taburenin üzerine çıkartıp berber çırağıyla beraber halaay çekerken hepinizin tek tek dıbına koymak üzere yola çıkan konvoyun ta 4 tekerini skim desen de ananı bir giberim baban ayakta alkışlar diye tahmin etsende yarraa oturmak zorundasın amcıksın çünkü beyninin sol lobunu akşam simidi gibi çıtır çıtır zütürmüşler diye beklesnde boşuna çünkü seni cem uzanın seçim kampanyasında giberim seni dıbına kodumn konvoy beyinli ibişi yarramın sol bölgesine muhtaç kalırken tabutta skerim seni dıbına koyim di mi yarramın başı bu dünyanın en uzun küfrü olsa nolur gibeyim atmosfer i traposferi magma katmanına başım girsin sana da sıra dağlar ve toroslargirsin dıbına koyim balta girmemiş ormanlar sana grisin girsin de çıkamasın derkeen klavyenin tuşları istanbulun kuşlarızütüne girdi di mi at yarraandan rosto şeklialmış kavayleyi amcık gibi al içine içinde kalsın ki akıllansın aklını gibtiğiminin akılsızının yannan silüeti ebenin dıbına 3 yıl10 ay mahkum edilsin dıbına kodumun yargısında infazını skim senin senin mezarını skim dıbına kodumunun salağı gibi gözüken 3 başlı yannan girsin sana senin ayakkabının tabanını skim senin reji ekibinin dıbına koyim prodüktörünü skim cast ekibindeki akan yazıları skim zütüne akan yazı derken star warstaki darth waderın o kara maskesini skim ben o siyah pelerini yere sariim üzerinde manitasını skim dıbına kodumunn jedi si jedi demişken türkiye ye gelmesi yalan olan amerikalı grup jedi mind tricks i skim ki amerikalı diyince aklıma 35 yaş üstü yarra gelmiş jenna jamesson geldi onun da dıbına koyim herkes gibti onu ferre filmlerinde başrol oynayarak at yarraana da bu yıl tek aday olarak gösterildi hele onun yanında dolaşan o kısa boylu esmer kızı boğaz köprüsünde gişe de beklerken ücret ödendi yazısı belirdiği anda sağ taraftaki polis kordonu eşliğinde skiiim dıbına koduuumunun yavşak görünümlü at insanının ta sakasını gibtiğiminin saka çükü kılıklı ibişovski.şu anda aldığımız bir habere göre ebenin dıbını ankara gündeminde canlı canlı skiolarmış ben öyleduydum duydum ki unutmuşsun yannanımın rengini gibten züte akışlarla amcıklarla yaşıyorum dertli amlara giren işte ben zeki müren balığını skim dıbına koyim rexin ora yokuş aşşaa girsin zütüne at taşşaa otur taşşa da gel bi başaa yarramın wahşi başşaaaaaa dıbına kodumun yavşaaaaaaaaa seni· internete koysalar hostunu gardi domainini ben giberim dıbına kodumun blogunun da dıbına kordum ama koyamıom şu an bunları yazdığım klavyemin enter ını skim dıbına koyim o ne biçim enter öyle hele klavyemdeki space tuşu sana girsin dıbına koyim klavye sana girsin işlemcim ve gforce um da annene hediyem olsun amcıkbeyinli ibişcanlı dıbına kodumun yatık batığı senii seni var ya titaniğin batık bölgesinde skiim seni seni güvertede skim de tüm tayfa gaza gelsin onlarda seni gibsin dıbına kodum iskele alabandayı duyduğum anda yarram havada yarrama otur başım girsin sana yarısı anana yarısı babana yarısı manitana kaç tane yarısı var diye sorma dıbına kodumun meraklısı tüm tayfa gibio seni yarramın motorize ekibi ebesinin dıbını gibtğiminin deniz kara ve hava güçleri seni teker teker oturtur koltuğa bağrır o duruşa bi vuruş kaç kuruş diye dıbını yolunu gibtiğiminin yaraaak başlı insan görünümlü at kuyruklu ibiş amcıklı muallaksi seni msn de eklerim offline offline giberim.msn live ın son eklentisi yüklenirken % 72 olduğu zaman ananın dıbına öyle bir koyarım ki direk download biter. senin gibi muallakleri nuri alço gibse o bile yarıda bırakır gibi gözüksede yarrağa oturursun. kosovalının dıbına koydurtma şimdi huurnun yan gelip yan yatarken osururken çıkardığı veledi-huur bin, ağzının iç dokusunu gibeyim senin, senin var ya sinirlerini gibeyim dıbına kodumun taslak halindeki huursu,züt vermekten bıkmayan kaşar, seni mtv'nin bitch sixteen programında gösteri yaparken gibiyim, seni mr.marcus giber giber çoğaltır dıbına koyim duygularına attırayım da duygu seli olsun kaşarlanmış zütveren huur
4 notes · View notes
Text
İstanbul'da gün batımı
İstanbul’da gün batımı
İstanbul’da gün batımı
İstanbul’da gün batımı İstanbul’da akşam saatlerinde Kız Kulesi, Sultanahmet Camisi ve Ayasofya Müzesi’nin silüeti güzel görüntü oluşturdu.
1/12
Kıştan bahara geçtiğimiz bu günlerde yazdan kalma bir gün geçiren İstanbul’da gün batımı kartpostallık görüntüler oluşturdu.
2/12
Özellikle İstanbul’un sembollerinden olan Kız Kulesi’yle güneşin fotoğrafı görüntüsü izlenmeye…
View On WordPress
0 notes
cihanyaman · 6 years
Photo
Tumblr media
⚫️“Yolculuk kolay olmadı. Tepsi taşıyan garsonlar vardı. Zarif kıyafetler, elbiseler giymiş adamlar ve kadınlar ortalıkta dönüp duruyorlardı. Onları atlatınca yolun sonunda tahta bir kapı vardı. Üzerine ayakta duran siyah elbiseli bir adam silüeti yapıştırmışlardı. Aradığım yer orasıydı. Derhal içeriye girdim. İçeride Fuat vardı. Bizim meşhur Çilli Fuat... ....Pek de tanımadığı insanlarla yalnız kalmış, pek de anlamadığı okul anılarına katlanmış uzunca bir süre. Fuat sınavda nasıl bayılmıştı, ha ha ha. Otobüsün kapısına nasıl sıkışmıştı, ha ha ha. Hoşlandığı bir kız vardı, nasıl konuşamamış da onunla, ha ha ha. Fuat elleri kafasında, dolmuş kalmış, aynadaki yansımasına kitlenmişti. Yüzü Mecidiyeköy gibiydi.”⚪️ #BülentÇallı 📝 (Ada Vapuru) https://www.instagram.com/p/BpPs-p2gH6-/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1irm059vptkjt
0 notes
storehmy-blog · 6 years
Text
Kız Silüeti
Tumblr media
5 Parçalı Kanvas Tablo Ölçüleri 15x30 15x40cm 15x50cm 15x40cm 15x30 UYGULAMA ALANI: 80x50cm Saat Makinası Sessiz Akar Saattir (Tik Tak Ses Çıkarmamaktadır) Siparişinizde paket içerisinde, monte edilmiş mekanik düzenek, 1 set akrep, yelkovan ve saniye ibresiyle gönderilmektedir. TUVAL : 1.Sınıf %100 Pamuk 345 g/m² Sanatsal Pigment Tuval, ÇERÇEVE : 2 cm Kenar Kalınlığında Fırınlanmış Kurutulmuş 1.Sınıf Ahşap Çerçeve, BASKI : 2.880 DPI Çözünürlükte Baskı Kalitesi, KULLANILAN BOYA : Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Tarafından Onaylı, Solvent İçermeyen, Kanserojen Olmayan Pigment Boya, KARGO SÜRESİ : 3 İş Günü İçinde Kargoya Verilir BİLGİLER : 100% El İşçiliği - Darbeye Dayanıklı Ambalaj, * Pigment Tuval, Dijital baskı vasıtasıyla bir ressamın resimlerine benzer parlak görünümler elde etmek amacıyla imal edilmiştir. * %100 Pamuk 345 g/m² 1.Sınıf Orjinal Pigment bazlı sanatsal canvas kumaş ile üretilmiştir. * Ömür Boyu saklayabilmeniz için Saten yüzey koruyucu uygulanır. * Kullandığımız mürekkep Dünya Sağlık Örgütü WHO tarafından onaylıdır. * Kullanılan Ahşap Çerçevemiz 2 cm kenar kalınlığında 1.Sınıf Sıbirya Çamı olup kurutulmuş ve fırınlanmıştır, Bu nedenle zamanla duvarınızda KESİNLİKLE yamulma yapmaz. * Piyasadaki ucuz cin malı vinil (PVC) malzeme ve boyalarından imal edilmiş sağlık açısından tamamen zararlı kanserojen madde içeren, odanızda kötü bir kimyasal koku bırakan ürünlerden kaçının. Read the full article
0 notes
munsal · 6 years
Text
3P: Porno, Paranoya, Politika, II. Deneme
Orta Format, Güncelleme #19
Kara Kitap'ın (Orhan Pamuk) anti-kahramanı Celal Salik ile söyleşi yapmaya gelen yabancı bir televizyon kanalı, Celal'i günlerce bekledikten sonra Galip'in Celal'i Celal'den daha iyi anlatabileceğine inanmaları sonucu Galip'le konuşurlar. Galip'le yapılan söyleşiden evvel çektikleri ‘pornografik' İstanbul görüntülerinden bahsedilir. Bu ‘pornografik' İstanbul meselesine takıldım. Mekanlar nasıl pornografik olabilir? Andrea Fraser'ın sürtündüğü, kendini tatmin ettiği müze duvarları, kolonları aklıma geliyor. İstanbul'un kendisinin de pornografik bir işlevi olabilir mi?
Geçtiğimiz haftalarda Londra merkezli Crossway Foundation'ın bir projesi aracılığıyla İstanbul-Kapadokya-Ankara'yı kapsayan, 10 günlük bir gezi projesi aracılığıyla Körfez Bölgesi'nden 6 genç fotoğrafçıyı gezdirdim. Eğitim ve üretim amaçlı bu gezideki en büyük ‘sorun'lardan biri, Türkiye'nin varolan iç gıcıklayıcı imgelerine rağmen bir tecrübe yaşattırmaktı gelenlere. Diğer bir deyişle, Türkiye'ye, özellikle de İstanbul'a rağmen bir şeyler yapmaya çalışmak. Şehrin haplaştırılmış eskiyle yeninin, Doğu'yla Batı'nın sentezi olması, dev Türkiye bayrakları, nizamsızca serpiştirilmiş minareleri, çarpık kentleşmenin yan etkileri olan tuhaflıkların içinde, ‘belge' üretmek ya da parmakla işaret etmek dışında bir şey yapılabilir miydi?
James Bond filmlerindeki şehir temsiliyetlerini düşünüyorum. Venedik'in kanallarında hız yapan motorlar, Fas'ın dar sokaklarında damdan dama atlayan kötü adamlar aklıma gelen sahneler arasında. James Bond'un İstanbul'da çekilen ya da İstanbul'da geçen kısımlarından akılda kalanlar ise yine su üzerinden bakılan bir şehir, Sinan'ın camileri ve Kız Kulesi.
Buradan 90ların başında ergen hayallerimizi süsleyen Kız Kulesi Aşıkları filmine gidiyor aklım. Sualtı çekimlerinde gördüğümüz çıplak bedenler kadar ilgi çeken aslında Kız Kulesi'nin imgesinde gömülü olan haz sözü. Yakın zamanda Kördüğüm dizisinde Ali Nejat'ın Naz'a Kız Kulesi'ni kapatarak evlenme teklif etmesi ile kullanılan bu mahrem ama bir o kadar da şehir sakinleri olarak paylaştığımız fantazimiz su yüzeyine çıktı.
Çamlıca'da inşaatı son hızla süren camiinin elli bin kişiye aynı anda ev sahipliği yapabilecek olmasının ötesinde aslında en büyük işlevlerinden biri, şehrin silüetine yaptığı ekleme. Buraya ibadet etmeye gitmeyecek olanların bile burayı şehir peyzajının gözüktüğü her yerden görebilecek olmaları aslında bir müdahale olarak okunabilir. Tarihle kurulan bağ, külliye unsurunun ön plana çıkarıldığı bu cami projesi ile aslında eski bir silüeti eskinin belli yönlerini neo-İslam ile harmanlayarak yeni bir şehir inşa etme yönünde atılmış bir adım. Elias Canetti, Crowds and Power'ında iç tarihi oluştururken bütün şehrin performatif bir hale büründüğünden bahseder; şehir sakinleri de bu performansın izleyicileri konumundadırlar. Diğer bir deyişle şehir ortak bir alan olmak yerine bir performansın sahnesine dönüşür. Elli binlik izleyicisini daimi bir potansiyel olarak taşıyan Çamlıca camiisinden daha iyi bir sahne düşünülebilir mi? Şehrin dönüşümünü olmak üzere bir durum olarak tanımlayan, her ana hükmeden kuşbakışı bir yapı siyasi erkin odak noktalarını teşhir etmenin ötesinde aslında bir yön belirleyici konumuna gelir.
Ara Güler'in fotoğraf arşivini Doğuş Grubu'nun sanatçı hayattayken satın almasıyla gündeme gelen bu şehir hafızası ve şehir hafızasının kimler tarafından ne zaman ne şekilde sahiplenebileceği meselesi de aslında yine bir durum teşhisi niteliğinde. Acaba şehir bu kadar pornografik bir aleniyetle değişmiyor olsaydı, bu arşiv yine bu kadar önemli olur muydu? Tutunmaya çalıştığımız neden şehrin imgesi? İşgal edemediğimiz, sahip çıkamadığımız alanlara fotoğraflar üzerinden bir aidiyet mi hissedebiliyoruz? Pornografikleşen olmakta olan şehir mi yoksa olmasını arzuladığımız şehir mi yoksa burnumuzun ucunda olmuş değişimlerden sonra yaşadığımız hüznün ta kendisi mi?
Bu sorular çarpışırken şehrin pornografik imgesinin vardığı en hazin nokta olan Halil Altındere'nin Wonderland (2013) işini düşünüyorum. Şehrin mutenalaştırılmasını helikopter çekimleriyle estetize eden, Tahribad-ı İsyan'ın genç üyelerini şehrin duvarları üzerinde koşturan, sıkıştırılmışlık hissi sanki her zaman bir mücadeleye dönüştürülebiliyormuş gibi gösteren iş, sanatçının estetik kaygılarının şehir pornografisine dönüştüğünde ne kadar acıtabileceğinin bir örneği. Şu anda Galata Port projesi kapsamında yıkılmış olan Antrepo'da 2013 İstanbul Bienali sırasında bir video gösterimi olarak kurgulanmış olan müzik videosu, Tahribad-ı İsyan'ı da Sulukule'yi de İstanbul'un çirkef yüzünü de bir metaya dönüştürerek bir sanat izleyicisi olarak kendimi ‘kirli' hissetmeme yol açmıştı. Gezi'nin hemen sonrasıydı, çoğumuz hala şehirde biz farkında olmadan neler olup bittiğine şaşırarak bir şeyleri içselleştirmeye, kendimize alan açmaya çalışıyorduk. Bu müzik videosu da sanki servis edilen bir haptı; biraz Prozac, biraz Viagra. Tanımadığımız, muhattap olmadığımız şehir ve sakinlerini ağzımızın suyu akarak izletiyordu video çünkü güzeldi. İşte bu bağlamda da bir soru başlığı daha açarak sanatçının kendi pornografik yeteneğini apolitikleştirdiğinde neler olabileceği üzerine düşünmek istiyorum.
0 notes