Albania, 1961, photographed by West German journalist Harry Hamm (1922-1979)
Women march at a rally in Elbasan, with banners that read: “Forward with the building of a socialist society”; “Let’s implement the historic resolutions of the Fourth Congress of the Albanian Party of Labour”; “Let’s construct socialism with a pickaxe in one hand and a rifle in the other”
Fishermen rest under ruins of ancient Butrint
Mesi Bridge, Mes (near Shkodër)
Boys at a Pioneer camp in Durrës; the banner reads “4th National Pioneers’ Spartakiad”
Skanderbeg Square, Tirana
Women sell fabric at the market in Shkodër
People gather at a beachside snack bar under portraits of Hysni Kapo and Enver Hoxha
A man leans on a carriage at the market in Shkodër
Street scene in Gjirokastër
via albanianphotography.net
20 notes
·
View notes
AYDIN BOYSAN VE EŞİ SUZAN HANIM
Sevgi ve rahmetle
İstanbul’u Nasıl Bilirdiniz ?
"Ben Sıraselviler’in selvilerini görmedim ama, Şişli Sıracevizler’in ceviz ağaçlarını bilirim.
Şişli-Zincirlikuyu arasının, dut bahçeleriyle dolu olduğunu bilirim.
Şimdi Taksim’de İnönü Gezisi olan yerde, görkemli bir kışla binası olduğunu , bu kışla avlusunda İstanbul’daki futbol milli maçlarının yapıldığı tek stadyumumuz olduğunu bilirim .
Nüfusu bir milyona varmayan İstanbul’da yaşamanın rahatlığını, şehrin her yanına birkaç kuruşa tramvayla gidilebildiğini bilirim.
İstanbul nüfusunun tarihte ilk kez 1950 yılında bir milyonu aştığını bilirim.
Daha önce Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının başkenti olarak bile
bir milyonu aşmadığını bilirim.
Şimdi artık Gebze’den Büyükçekmece’ye kadar bütünleşen İstanbul nüfusunun on beş milyonu aştığını bilirim.
İstanbul nüfusunun eskiden imparatorluk sentezi olduğunu, şimdi ise artık kasaba çeşitlemesine dönüştüğünü bilirim.
Her caddenin, her semtin aşçı dükkanlarıyla dolu olduğunu, her aşçıda elbasan tavadan çiçek bamyaya kadar zengin tencere yemeği çeşitleri olduğunu bilirim.
Sebze yemeklerinin yıllarca fiyatı değişmeden 7,5 kuruş, et yemeklerinin 12,5 kuruş olduğunu bilirim.
Topkapı surları dışında hemen bağların başladığını, beş kuruş verip bağın kapısından girenin patlayıncaya kadar üzüm yemeye izinli olduğunu bilirim.
Yedikule marulunun, Kanlıca yoğurdunun, Beykoz paçasının lezzetini unutmam.
At kuyruğu kılından olta yapmayı bilirim.
Samatya’dan kürekle Ahırkapı’ya girip çapari salladığımızı, istavrit çıkarsa uskumru olmayacağı için, hemen olta toplayıp geri döndüğümüzü bilirim.
Palamut yiyenlerin ağzının tadını bilmezlikle aşağılandığı zamanları bilirim.
Lezzetli ve ucuz balık bolluğu yüzünden, tutumlu insanlar çarşısı Samatya’da levrek ve kalkanların bütün olarak, nefis kılıç balıklarının ise dilimlenerek satıldığını bilirim.
Bu nedenlerle, İstanbul’un Samatya ve benzeri semtlerinde kebap denen yiyeceğin tanınmadığını bilirim.
İnsanların sanki mahşerdeymiş gibi çoğalmasıyla birlikte lezzetli balıkların iyice azalması sonucu olarak, İstanbul’da kebap istilası yaşandığını, bu nedenle İstanbul tarihini:
1- Kebaptan Önce,
2- Kebaptan Sonra olarak ikiye ayırdığımı unutmam.
Nüfus artışı yüzünden bir şehrin yoğunluğu azdırılmışsa, tarihe ve insanlara karşı bu davranışı sıfatlandırmak için ihanetin ötesinde bir sıfat aranması gerektiğini bilirim.
Hay bilemez olsaydım!"
-Aydın Boysan-
Röportaj: İstanbul Aralık 2014
Yanında çok sevdiği eşi, hayat arkadaşı Suzan hanım ve Aydın Boysan
İstanbul onları özlüyor.
Kent kültürünün yeri dolmaz değerleriydi, İstanbul'u İstanbul yapan insanlardı onlar...
Artık aramızda olmayan Boysan çiftine saygı ve teşekkürlerimizle...
3 notes
·
View notes