Tumgik
#başarabiliriz
hissizbiryazar · 1 year
Text
Mesaj atanlara cevap veremeyecek kadar kötü hissediyorum bunun nedeni sadece ehliyet sınavında başarısız olmam değil hayattaki çoğu şeyde başarısız olduğumu hissetmem
Artık bir şeylerin değişmesi gerek!
Ben bu değilim, daha iyisini yapabilirim ve çok daha iyisini hak ediyorum.
Bunun için fedakarlık yapmaya hazırım çünkü bütün bir hayatım için 6 ay çok değil
Tüm sosyal medya hesaplarımı 6 ay kullanmamak üzere uygulama olarak siliyorum...
6 ay sonra buraya gelip başardım yazacağım Marmara Hukuk Fakültesini kazandım yazacağım:)
Kendime güveniyorum 6 ay sonra görüşme üzere Tumblr...
9 notes · View notes
judasizm1 · 1 year
Text
Bundan 15 yıl önce...
Evet, 15 yıl önce Fetöş ile aynı yatakta yatanlar Türkiye Cumhuriye'nin kurumlarından "T.C." kısaltmasını kaldırmak istediler. Bu ülkenin evlatları ise "Bu ihanettir!" dedi.. 15 yıl önce T.C.'ne düşmanlık yapanlar mitinglerinde bayrağımız üzerinde namaz kılıp sonra çöpe atanlar bugün milliyetçilik yapıyor!
21 yıllık "ümmetçilik" reklamı (!) bitti. Ümmetçilik olsaydı bizden önce arap çocukları birleşir, yapardı. Sana noluyor ey BOP eş başkanı!..
Ve sen adı devlet olan zaat; bir vatandaş olarak senin akli dengenin bağımsız ve özgür bilim insanlarımız tarafından incelenmesini istiyorum. Bu ülkede bir mal varlığını satmak isteyen 65 yaş üstündeki insanlarımızdan nasıl "akli dengesi yerindedir" raporu isteniyorsa bizi temsil etmek isteyen her 65 yaş üstü siyasetle ilgilenenlerden de bu rapor istenmeli.. Siyasi partiler yasası ve Vakıflar yasası derhal değiştirilmeli...
Biz milletin ortak mutabakat metni olan Anayasa'mızın bekçisi ve adaletin simgesi olan Anayasa Mahkemesi için "KAPATILSIN" diyenler bu milletin ve devletin düşmanıdır..
Anadolu'muzda bir atasözümüz vardır; "Havlayan it ısırmaz.." derler.. ;) Birilerinin sarayın çitlerinin arkasından havlamayı bırakmalısı gerekiyor artık.. Millet burada, çıkın milletle yüzleşin yüreğiniz varsa..
Sonuna kadar laik Türkiye Cumhuriyeti...
Sonuna kadar Ata'mızın izinde yürümeye devam...
12 notes · View notes
ve-bittim · 8 months
Text
dil için vakit ayırmaca
bi yazılım programı öğrenmeye başlama
kızlarla buluşma
yazılı sınav için deneme çözme ve sınav tarihi alma ve derse gitme
sait aşkımın gelmesini beklemek ve onunla müthiş bi akşam geçirmek
kitap okımak ve film izlemek ve uyumaakkk
4 notes · View notes
Text
Beraber kocaman bir dünya kurmaya ne dersiniz??:)
DÜŞLERİMİZLE KALALIM
♡♡♡
2 notes · View notes
mcanylm34 · 5 months
Text
Zaman zaman hayat, önümüze zorlu engeller çıkarır. Ancak unutmayın, tıpkı bir yıldızın karanlıkta parlaması gibi, zorlukların üstesinden gelebiliriz. İşte bu, bize hatırlatmak istediğim şey. Hepimiz bu yolculukta birlikteyiz ve birlikte aydınlık yarınlara ilerleyebiliriz.
Tumblr media
HayatınGerçekleri #GüçlüOl #Birlikte Başarabiliriz
Tumblr media
170 notes · View notes
erenist · 5 months
Text
Dünya deyince herkes için aynı anlama gelen bir şeyi kastettiğimizi zannediyoruz. Oysa dünya, herkesin içinde, içindeki her şeyle birlikte başka bir anlama geliyor, başka bir kompozisyona, sonsuzca farklılaşan parçalara ve bambaşka bir bütünlüğe sahip olan, sadece insanlarla, hayvanlarla, bitkilerle değil, birbirine yakın uzak sayısız anlamlarla yüklü bir gizem gezegeni... Herkesin gözünde dünya herkesinkinden az ya da çok başka bir dünya... Dolayısıyla meseleye fizikî ölçütlerle değil de anlam gözlüğüyle bakarsak tek bir dünya yok, herkesin kendi dünyası var. Bu sebeple kendi gerçekliğimizi dünyanın yegane gerçeği olarak düşünmeyi bırakmalıyız. Aksine, dünyanın bize kendini gösteren yüzünün başka hiç kimse için tam olarak gerçeğe tekabül etmediğine kendimizi ikna etmeliyiz. Bunu yapabilirsek; herkesi kendi gerçekliği içinde görebilmeyi ve zamanla kendi dünyası içinde anlamayı başarabiliriz. Kendi gerçekliğini bütün insanlara teşmil etme ısrar ve gayreti büyük bir kısmımız için körleşmenin başladığı yer bugün...
9 notes · View notes
onderkaracay · 9 months
Text
Tumblr media
🗣️ Para Bulmanın Yolu Küresel Sömürgeci Tefecilere Gitmek Değildir
Çarenin ne olduğunu çok yazdım. Yazının sonunda tekrar yazacağım.
Yirmi yıla yakın küresel sömürgeci tefecilerin işbirlikçisi bir banka da boşu boşuna yaşamımı feda etmedim.
Kaleyi içten yıkmak için içlerinde bu kadar uzun kaldım.
Bizim Anadolu da körle sağır birbirini ağırlar diye bir söz var.
Batı sömürgesi kendi adamlarını merkez bankası ve hazine ve maliye bakanı yaptırdıktan sonra şimdi de batılı küresel tefecilere para getirmeleri garantisi olarak yüksek kur garantisinden sonra faizlerin daha da yükseleceği garantisini vermişler.
Önce planladılar şimdi uyguluyorlar.
İrade mi?
Yok ki!
Yumuşak karnın iradesi olduğu nerede görülmüş!
Borç ve tüketim dayatan finansal terör ile sürdürülebilir sömürge düzenini devam ettirmek niyetindeler.
Üretim mi?
Küresel ve yerli işbirlikçi ne üretir kaça satar ise onunla idare edeceksinizi dayatıyorlar.
Oysa esir düşmeden, boyun eğmeden taviz vermeden para bulmanın yolu üretim ve hizmet araçlarının kamulaştırmalar yoluyla sahibi ulusun kendisi olmasıdır.
Herkes için zengin olması gereken tek yer devlettir.
Kişi ve şirk kurumu şirketlerin zengin edilmesi her toplum için felakettir.
Bunu anlamak bu kadar zor değildir.
Kaynakların getirisini kaynakların gerçek sahibi ulusun cebine yani devletin hazinesine girmesini sağlayarak başarabiliriz.
Küresel tefecilerin ve yerli işbirlikçi tefecilerin çıkarına hizmet etmek yeni felaket üretmek demektir.
Bugün ki yaşam pahalılığı felaketinin sebebi küresel sömürgeci tefecilerin ve yerli işbirlikçi tefecilerin karşılıksız para basarak karşılığı olan tüm maddi değerleri hile ile ele geçirmiş olmalarıdır.
Para yok diyenlere Atatürk bulunur dedi.
Parayı,üreterek üretim ve hizmet araçlarının sahipliğini koruyarak buldu.
Yine çare aynı olmak zorundadır.
Devlet, ulusun geleceği tehlikeye girdiği anda üretim ve hizmet araçlarına el koyma, kamulaştırmalar yapma hakkına sahiptir.
Küresel sömürgeci tefecilerin ve emperyalizmin elini kolunu bağlamanın ve geri göndermenin bu sömürgeye dur demenin kamulaştırmalar yapmaktan başka bir yolu yoktur.
] Önder KARAÇAY [
14 notes · View notes
oluruvar · 1 year
Text
Ağlıyorum, ağlıyorum sonra bu halimizin hesabını sormak zorunda olduğumuz geliyor aklıma. Sonra öfkeden deliye dönüyorum. Hem ağlıyorum, hem içim parçalanıyor, hem sinirden patlayacak gibi oluyorum, bi yandan korkuyorum, bi yandan insanlığın çabasını görüp iyice duygulanıyorum. Öyle tuhaf günler yaşıyoruz ki ne sıklıkla hislerimin değiştiğini kavrayamıyorum artık ben. Birisi kurtarılırlen mutlu oluyorum. Sonra o insan neden enkaz içinde, neden tedbir alınmadı, Allah belanızı versin diye içim içimi yiyor. Sonra dünyanın her yerinden insanların dostça yardımlarını görüyorum, yine duygulanıyorum. Bi bakıyorum, böyle birlik beraberlik içinde bi şeyler yapmaya çalışırken bi kısım insan yağma yapıyor. O zaman onlara acı çektirmek istiyorum. Sonra acı çektiklerini görüp bunun doğru olmadığını hissediyorum. Gerçekten allak bullak oldum/olduk. Nereye doğru gidiyoruz bilmiyorum. Daha neler yaşayacağız, savaş mı çıkacak, başka yerde bi deprem daha mı olacak bilmiyoruz. Tek emin olduğum şey sorumluların hepsinden tek tek hesap sormak zorunda olduğumuz ve sağ kalanlarla ülkemizi yeniden ayağa kaldırmak zorunda olduğumuz. Umarım başarabiliriz
22 notes · View notes
tebdilla · 10 months
Text
Öğretilmiş (öğrenilmiş) çaresizlik alanı tam anlamıyla böyle bir şey..
“Karşı karşıya kaldığınız problemleri mevcut düşünce yapınızla çözemezsınız, zira onlar mevcut düşünce yapınızın ürünleridir.”
-A.EINSTEIN
Düşüncelerin değişmesi bu denli önemli..
Sınırlandırılmış,kalıplaştılışmış, olumsuz düşünce formları bizi olmak istediğimiz yere taşımaz sadece olduğumuz yerde sıklıkla saymamıza hatta daha ileri giderek olumsuz inanç kalıplarıyla işbirliği yaparak daha sert olaylar yaşamamıza sebep olur..
Yaşamımız da bir şeyleri değiştirip, dönüştürmek istiyorsak önce yaşam rutinimizden zihinsel olumsu faaliyetleri kaldırmak zorundayız.
Bize verilen her yeni gün, yeniden başlamak için harika fırsatlar ve mucizeler sunmaya devam edecek. Biz, bize düşen kısmıyla ilgilenirsek, her yeni güne başlarken önce kendimize şefkatle, aşkla, merhametle yaklaşırsak gün boyu bu enerjiyi büyütmeyi başarabiliriz. Olumsuz yanlarımızı, yargılarımızı, zanlarımızı ve bizi yoran, üzen her şeyi sevgiye dönüştürürsek evrensel enerji sistemi dönüşen alana sevgiyle istenileni hediye eder. Bu sayede, yenilenmeye niyetle, bize doğuştan verilen gücümüze ulaşabiliriz...
Mucize biziz! Tüm çözümler bizde..
şimdi zamanı geldi !
Ufacık bir hatırlatmayla tüm gücünü eline alabilirsin! 💎
Kendi ışığından korkma. Hayatında tek bir engel var o da sensin. Artık kendi önünden çekilmelisin. Öğretilmiş ve koşullanmış tüm alanları görmeli, kendini kendine ifşa etmelisin. Hayallerinden ve arzularından vazgeçme, önünden çekil. Sen kaostan ibaret değilsin, kendini yanlış yerde arıyorsun, önünden çekil. Kötü değilsin, çirkin değilsin, başarısız değilsin, yetersiz değilsin, değersiz değilsin, iradesiz değilsin ve çaresiz değilsin... Önünden çekil.
Unutma canım cevherim, inanç, cesaret, güven en güçlü yol arkadaşın. Hakikat haktandır. Hakikatin varlıktaki yok oluşun olsun. Kendi sırlarına adım atman, zaferin olacak. Acınla yüzleştiğin zaman kendine acımak yerine “Kendim için ne yapabilirim?” sorusunu sormak dahi zaferin olacak.
📚 Rota Hesaplanıyor Kendine Dönüş Başladı // Sibel Uzun
Sayfa: 78 
7 notes · View notes
apartmandakisakin · 3 months
Text
Her 3 günde 1 kitap bitirmem lazım ki sene sonu 100 kitap olmuş olsun zor ama başarabiliriz
3 notes · View notes
hissizbiryazar · 2 years
Text
Yüz kez de düşsen yüzbirinci kez kalkacaksın ayağa, bazı savaşlar böyle kazanılır :)
#Asla pes etme! 🖤
7 notes · View notes
nightandfeelings · 1 year
Text
ben hep elimi tutup da 'beraber başarabiliriz' demeni bekledim.
20 notes · View notes
kaybolansonsayfa · 1 year
Text
Bitmemiş makale okumalarım, tamamlanmamış analizlerim ve artık dumanı yükselmeyen kahvemle masaya geçtim. Bugüne tam bu saatte başladığımız gerçeğini unutup 9789789 saat masa başı çalışmasına hazır mıyız? Evet kaybolan, başarabiliriz bnc... Başaramazsak da canımız sağ olsun.
7 notes · View notes
zihnimdemorglar · 1 year
Text
hoş geldin yeni yaşım, sevinçlerim ve üzüntülerim. dönüp bakınca on altı yaşıma buruk bi tebessüm oluşturuyor yüzüme. koskoca bir yılı platonik geçirmiş bir genç kız.. koskoca bir yıldaki tüm zorluklara rağmen kendinden vazgeçmemiş bir genç kız.. on altı yaşımı sorsalar bana, kesinlikle dönüm noktam derdim. hedefler belirlediğim ve hayaller kurmaya başlayıp o yolda ilerlediğim ve bunlar için çabalayıp amacımın olacağı seneler verdin bana on altı yaşım. kendimi sevmeyi öğrenebildiğim ve özgüvenli olmam gerektiğini öğreten bir yıl oldu. şimdiye gelirsek eğer doğum günümü 00.00da kutlayan sadece nurun oldu. trajikomik ama bazı şeyleri daha iyi anlamamı sağlayacak şeyler yaşıyorum. on sekiz yaşıma kadar kendimi daha da geliştirmek ve ailemin laflarına kulak asmadan geçirmek istiyorum. ailemizi dinleme on yedi yaşım, çünkü onlar asla susmayacak. hedeflerine doğru pes etmeden ilerlememizi istiyorum. inşallah bunu başarabiliriz. yanında kimse olmasa bile biz birbirimize yeteriz. iyi ki vazgeçmemişim, iyi ki varım ve iyi ki doğmuşum.♥
youtube
5 notes · View notes
schizophreniapan · 8 months
Note
Kendimi kötü hissediyorum. Canım birşeyler yapmak istiyor ama hepsinden vazgeçiyor zevk vermeyeceğini bilerek. Yaşamak anlamsız ve yorucu görünüyor gözüme. Eskiden nadiren hissederdim böyle anları. Şimdi sıklaştı, sıklaştı ve beni boğuyor. Düzelmeyecek gibi. Sorsan biliyorum aslında bir zaman sonra bu hissin yerini iyi hislerin alacağını. Kabul etmiyor ama ruhum, napayım? Hiç geçmeyecek gibi. Hiç kapanmayan bir yara taşıyorum sanki. Hiç kapanmayan, arada sırada kanayan, acısı zaman zaman hafiflese de hiç dinmeyen bir yara gibi. Ne olacak bilmiyorum. Terapi diyorum, psikolog diyorum ama sanki bu depresyon bedenimden ve zihnimden hiç silinmeyecek gibi. Anlatamayacak gibiyim. Anlamayacaklar gibi. 'Gibi'lerin arasında sıkıştım kaldım. Kaçmak istiyorum ama sonra nereye, diyorum kendime. Gidecek yerim mi var sanki? Soluklanacak bi durağım bile yokken nereye kaçayım ben? Kaçsam bile bu dertleri üzerimden atıp nasıl koşayım? Yapmışlar ki, bırakmıyolar. Her şeyin güzel olacağına dair olan inancımı yitirdim artık. Hiçbir şey hiçbir zaman hiçbir şekilde güzel olmayacak. Hep bir burukluk, hep bir kargaşa ve hep bir kavga olacak içimde. Ne kadar kaçsam, ne kadar koşsam da dinmeyecek. İçimden söküp atamayacağım şeyler var. Siz nerden anlayacaksınız ki beni? Bazen intiharı düşünüyorum ama o da anlamsız geliyor. Yaşamanın anlamsızlığı ölümün üzerine de sinmiş. Ölsem ne olacak, diyorum. Ölsem ne olacak hiç yaşayamamışken? İnsan yaşamadan ölmemeli. Daha yaşamayı öğrenemedim. Nasıl yaşanır bilmiyorum ve bunu öğrenmeden bu dünyadan gitmemin bi anlamı yok. Anlamlı şeyler yapmak istiyorum. İyi günler
Nasıl bir durumda olduğunu çok iyi anlıyorum. Ben 6 yıldır ağır depresyon tedavisi görüyorum. Bu teşhis konulduktan sonraki takip süreci bunun öncesi de var tabi... Sana yardım edebilir miyim? Sanmıyorum. Ben 6 yılda Amerika'dan özel getittirilen kırmızı reçeteli ilaçtan normal sarı reçeteli ilaca düştüm. Bu 6 yıl boyunca herşeyi yaptım. İntihar girişimlerim çok oldu. Büyük krizler geçirdim. Hatta bu krizlerden geriye ciddi sakatlıklarım kaldı. Öpüştüm, seviştim... Kendini öyle tehlikeli durumların içine attım ki ölümlerden döndüm. Yeni hobiler edindim. Gitar ve bateri çaldım. Resimler yaptım. Kilden heykeller yaptım. Taş topladım deli gibi. Futbol oynadım. Kickbox yaptım. Kedilerle, köpeklerle oynadım hatta onlarla dertleştim. Çünkü insanlara güvenim yoktu (hala yokta konumuz bu değil). Bu süreç içerisinde hem kalp hastalığım için hem kan kanseri için tedavi gördüm. Hayatım o kadar saçmaydı ki... Bir gün bana edebiyat öğretmenim 'neden yazmıyorsun?' diye sordu. Yazmaya başladım. İlk başlarda kendimi zorladım. Sonra sonra kriz anlarında duvarları yumruklamak yerine yazmaya başladım. Yaptığım her şeyde kendimi zorladım. Zorladım çünkü birşeyler yapmam lazımdı. Kafamdaki seslerden, travmalarımdan, çaresizlikten, kendimden kaçmak için. Ve şu an durmuş geçmişe bakıyorum. Keşke yapmasaydım dediğim şeyler illaki var ama iyi ki yapmışım. Çünkü ben bu süreçte çok güçlendim. Benim elimden tutan yanımda olan kimse yoktu. Ailem bazı şeyleri doktorumdan öğrendiğinde benimle aylarca konuşmadı. Tek dedikleri şey 'Allah'tan korkumuza şu an sana bakıyoruz' du.
Sırf bunları söyledim diye benim yaptıklarımı yapma. Daha akıllıca davran. Yardım al. Yardım almaktan sakın korkma ve sadece yap. Canın istedi diye yap. Merak ettiğin için yap. Yapmak için yap. Ama yap... Herşey düzelicek. Yıldızlara bak, bir hayvanı sev, bir çiçek kokla, resim çiz, çizemesen bile karala birşeyler.
Edebiyat öğretmenim bana şey diyordu sürekli
Bir odanın içindesin. Oda güzelliklerle dolu. Tam ortada bir lamba var. Birisi senin odanda ki o lambanın üstünü siyah bir çarşaf ile örtmüş, seni o güzelliklerden mahrum bırakmış. Sen ise o örtüyü kaldırmıyorsun. Nedeni sana kalmış. Ama o örtüyü ne kadar erken kaldırırsan senin yarayına.
Bazı şeyler bizim elimizde bir noktada. Biraz çabalarsak başarabiliriz.
1 note · View note
doriangray1789 · 1 year
Text
FALLUS’UN ANLAMI
JACQUEST LACAN
Lacan psikanaliz, felsefe, antropoloji alanlarında etkin olmuş bir isim. Dolayısıyla yazdıkları bunlarla alakalı. *''Lacan'ın, kendisini bir Freud savunucusu olarak ifade ettiği ve bunu özellikle Freud sonrası kuramsal adımlardan vazgeçen ya da onları yadsıyan psikiyatri eğilimine karşı ortaya koyduğu söylenebilir.'' Yine aynı kaynakta yazdığı gibi ''Lacan’ın genel teorik şeması ve argümanları anlaşılmakla birlikte, genelde sözlerinin oldukça karmaşık, belirsiz ve anlaşılması güç bir niteliğe sahip olduğu bilinir. Dolambaçlı ve çetrefil söz oyunları, eğretilemeler, anlaşılması ve yorumlanması güç göndermeler sürekli olarak bu dile hakimdir.'' Bu tespit, kitabın (anlaşılması) okunmasına dönük zorlukları vurgulaması bakımından önemli olduğundan görüşlerimi doğrudan yansıtıyor. Okurken kullanılan pek çok terimin ne olduğuna bakma ihtiyacı zorunlu bu kitapta adeta. Lacan nedir ne ne değildir anlama çabasında olduğum için okuduğum ikinci kitaptı. İlki 'Dün Bugün Jacques Lacan'dı. Aynı kitapta **Elisabeth Roudinesco şunu da vurgulamıştı: ''Ayrıca psikiyatrlar da psikanalize yönelmiyorlar artık, zira psikiyatri biyolojiye odaklanmış halde ve kimyasal tedavilerin hakimiyeti altında.'' Aynı kitabın sonunda ise soğuk damgasını vuran düşünceleriyle şöyle bir çağrıda bulunuyordu: ''Günümüzde Freud'a yönelik saldırılar eskisi kadar alçakça hala, ama İnternet sayesinde iyice yaygınlaşmış durumda. Acilen bir karşı saldırı gerekiyor. Psikanalizi savunmak için seferber olmak gerekiyor. Bunu da ancak psikanaliz çevrelerinin ötesine geçip güçlerimizi birleştirerek başarabiliriz. Herkes elini taşın altına koymalı: Bu bir uygarlık meselesi.'' Roudinesco'nun bakışını içeren fikirlerin küçük bir parçasını şunun için paylaştım, Lacan'dan etkilenmiş onun hakkında yazan düşünce insanlarının da ne yapmaya çalıştıkları Lacan'ı anlama çabası açısından önemli. Gelelim Jacoues Lacan 'Fallus'un Anlamı' kitabına 64 sayfalık kitabın 37 sayfasını çevirmen doldurmuş önsöz de yazdıkları itibarıyla Lacan'dan pek bir farkı yoktu. :) Zizek'e bakınca Lacan'a bakmak doğal hale gelmişti Lacan'a bakınca da Freud'u anlama çabası. 64 sayfa olmasına rağmen okuması güçlükler içeren kuramsal bir kitaptı.
Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?" Shakespeare“Bir düşünceyi düşünmemenin yegane yolu, başka bir düşünceyi düşünmektir. Bir düşüncenin feno­monolojik varlık koşulu düşünülmesi olduğuna gö­re, düşünülmeyen düşünce ne kadar paradoksal gö­rünse de analitik deneyimin insan doğası hakkında ortaya koyduğu ilk olgudur. Eğer insan bazı düşün­celerini düşünmüyor ise ister kaygı ister ruhi çökün­tü şeklinde yaşanacak olsun, belli bir ruhi acıdan ka­çınmak içindir bu. Bir düşünceyi düşünmemenin ye­gane yolu, analizin kaydedebileceği kadarıyla, başka bir düşünceyi düşünmektir. İşte Freud’un "metapsikolojik" açıdan "bilinç" (ya da "önbilinç") alanında bir yatırım çekilmesi ve bir karşı yatırım uygulaması şek­linde ya da Lacan’ın bir imleyenin kendisiyle aynı paradigmatik düzeyde bir başka imleyenle temsil edil­mesi, yani metafor şeklinde denklemini kurduğu "bastırma" ancak dil sayesinde, yani birbirinin yerini alan öğeler sistemi sayesinde olanaklıdır. "Dil, bilinçdışının koşuludur" der Lacan. Fallus konusunda çok yaygın bir kanı var. O da, erkeklik organı ile eşanlamlı olduğuna dair bir kanı. Burada aslında dünyaya hakim eril söylemin bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Çünkü Nietzsche'nin güç istencinin, Freud'un oedipus kompleksi döneminde ortaya çıkma sürecini yaşayan türün 'erkek' olduğu ve iktidarın doğasının erkeklikle, yani penisle eşitleme gibi bir yanılsamanın hakim olduğunu görüyorum. Jaques Lacan da Fallus'u anlatırken buna derin bir açıklama getirmiş. ve Fallus'u 'eksiklik' ile eşitlemiştir. Yani fallus ne penistir ne de güç istenci... İstencin doğurduğu arzunun ulaşamadığı ve kendisini tatmin edemediği o eksik kısımda tanımlar Fallus'u. Lacan'ın bu tespiti gerçekten olağanüstüdür. Çünkü kullan, tüket, yıprat ve at anlayışıyla yeni dünya düzenini (marketing) içindeki o eksik yanı ile yaratmıştır insanlık. Ataerkil düzen içerisinde söylem ve algı kadar psikoloji de yine bu mantığa göre şekillenip evriliyor. Dünya anaerkil bir düzene evrilmiş olsaydı eğer belki bugün bambaşka bir söylem, algı ve psikolojik tespitleri okuyor olacaktık. İnsanlık olarak bugünkü durumumuzdan çok daha iyi olacağından da eminim.
6 notes · View notes