Tumgik
#özgürlük yolu
savasbitti · 1 year
Text
Tumblr media
özgürlük yolu / into the wild (2007)
314 notes · View notes
bulancakajans-blog · 6 months
Text
Özgürlük Yolu Projesinde Sona Geliniyor
Giresun’un yaşanabilir bir şehir olması ve vatandaşların keyifli vakit geçirebilmeleri için gerçekleştirdiği projelerden biri olan Özgürlük Yolu Projesi’nde son aşamaya gelindi. Kale’nin kuzey yönünde yer alan ve yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken bölgenin, daha modern ve çekici bir görünüm kazanması amacıyla hazırlanan proje hızla ilerliyor. DOKAP desteğiyle yürütülen ‘Özgürlük Yolu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ozgur-ce · 2 months
Text
Deniz varken herkes her şehri sever, önemli olan seni sevmek Ankara'm 😍❤️
Size yine çok güzel caddelerini çektim Ankara'nın.. Burası Tunus caddesi, Bahçeli 7. Cadde'yi paylaşmıştım burası da çok renkli mekanları olan sonu Tunalı Hilmi caddesine çıkan yolu Kızılay'dan geçen meşhur cadde...
Ankara olunca "La Bebe" olmaz mı :) Sizin için deneyimledim çok tatlı bir mekan, içi ayrı manzarası ayrı içecekleri de kendi gibi çok farklı isimlerde :))) yolunuz Tunus caddesi'ne düşerse dalın içeriye sıcacık atmosferin tadını çıkarın...
Ankara’ya gelenlere duyurulur! Madde 1: Ankara’da deniz yoktur boşa aramayın. Madde 2: Ankara soğuktur. Rüzgârı keser ayazı süründürür. Kalın giyinin. Madde 3: her yol Kızılay’a çıkar Madde 4: Nisan ve Mayıs aylarında yanınızda şemsiyeyi eksik etmeyin. Madde 5: otogarda çığırtkanlara aldırış etmeyin. Madde 6: simitinden yemeden Özgürlük kokan caddelerinden geçmeden gitmeyin :))
Tumblr media
174 notes · View notes
sezginer35 · 15 days
Text
Kusurların güzelliğine inanmak, insan doğasının karmaşıklığını anlamakla ilgili derin bir bakış açısı gerektirir. Bu inanç, birçok insan için sadece fiziksel özelliklerde değil, aynı zamanda kişilikte ve yaşamın genelinde de geçerlidir.
Herhangi bir şeyin kusursuz olması nadirdir ve çoğu zaman kusurlar, karakterin ve deneyimlerin bir parçası olarak kabul edilir. Bu kusurlar, bir kişinin benzersizliğini ve gerçekliğini yansıtabilir. Örneğin, bir resimdeki ufak bir kusur, sanat eserine derinlik ve karakter katabilir.
Kişisel kusurlar da benzer şekilde algılanabilir. Birinin hataları, onların deneyimlerinden aldıkları derslerin bir yansıması olabilir. Bu kusurlar, insan ilişkilerini daha derin ve anlamlı kılarak, bir kişinin gerçek doğasını ortaya çıkarabilir.
Aynı zamanda, kusurların güzelliğine inanmak, mükemmeliyetçiliğin baskısından kurtulmayı ve kabul etmeyi de içerir. Her şeyin kusursuz olması beklenmediğinde, insanlar daha fazla özgürlük ve mutluluk bulabilirler.
Sonuç olarak, kusurların güzelliğine inanmak, insanların kendilerini ve diğerlerini daha derinlemesine anlamalarına ve değer vermelerine olanak tanır. Bu inanç, yaşamın karmaşıklığını ve güzelliğini kabul etmenin bir yolu olarak görülebilir.
Merhaba.. beni hatalarımla sevin 😀😉
En büyük hatam çirkin Yeğenim olabilir 🤣🤣
Tumblr media
youtube
52 notes · View notes
havadaabulut · 10 months
Text
"Hep bir çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz. Bundan kurtulma şansınız yok. Her ülkeye ya da yalnızca bir ülkeye girmenizi sağlayan bir pasaportunuz da olsa bir şey fark etmez. Dünya kadar eski bir deyişe göre, özgürlük insanın içindedir."
34 notes · View notes
venusunruhu · 1 month
Text
Tumblr media
“ hep çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz. ,
ama dünya kadar eski bir deyişe göre ,
“ özgürlük insanın içindedir .!”
11 notes · View notes
1duygusalhikayem · 1 year
Text
Meğer evimin yolu solundan geçermiş
Neden bulamadım seni erken?
Ya gel, ya da al uzaklığı gözümden
Seni görmemek ölümden betermiş
Meğer kaderim, sesim elinden tutarmış senin
Saçlarını okşarmış
Uyu güzel kızım, ilk göz ağrım
Seni sevmek siler her günahı
Uyu güzel kızım, şimdi gün ağarır
Başında beklerim en güzel rüyamın
Beni sevseydi bu dünya
Uyurdum hep yanında"Bir türküydü seni sevmek..
dağların isyan kokan doruğunda,
yanan ateştin yüreğimde. 
Kaçak çayımı yudumlarken,
sen gibi kokan düşüncelerimi düşünürdüm.
Ve sen dılemın,
yüreğime işlemiş buram buram özgürlük kokan
en anlamlı şiirsin bu topraklarda."
111 notes · View notes
onderkaracay · 2 days
Text
〽️ obbing Bank diyor ki;
Bir insana ya da fikre ödül olsun diye yaklaşırız sınava dönüşünce de uzaklaşırız. Bu sürecin tümü sınavdır.* Her insan ve fikir bir sınav sorusudur. İçine girmeden o soruyu ve sorunu anlamak ve çözmek mümkün değildir. Hiçbir sınav o sınavın aşamaları yaşanmadan sonuçlanmaz. Yaşamın seyircisi olmakta henüz çözüm bulmamış bir soru, sorun ve sınavdır. İnsan medeni olmadan önce çok daha özgür olduğu için sınav çözme başarısı daha yüksekti. Bugün ki insan bağımlı ve bağlı bir medeniyetin ürünü olduğunun farkında olmadığının bile farkında olmayacak kadar zavallı bir durumdadır. Günümüz medeniyeti zincirleri gözükmeyen bir dayatma olduğu için özgürlük fırsatı kimseye vermiyor. Bu duruma da medeniyet diyorlar. Kısaca bugün ki insan sorunun bir parçası olduğunu bilmediği ve çözümü kendisi dışında aradığı için çıkmazdadır.
Önder Karaçay
* Bu gözlemleri piyasa yazarı biri yazmış olsaydı best seller şeklinde sunulurdu. Piyasa yazarlığını da imza günleri dahil reddediyorum. Kitap tanıtma ve satmanın yolu bu değildir. Okuyan bir toplum yetiştirmeden fikri piyasadan almayan insan bulmak olanaksızdır. Genel eleştiri yapıyorum kimseyi kişisel olarak eleştiri yapmıyorum. Herkes kendi yolunu çizmekte özgür olması gerekir. Burada da bir özgürlük olmadığına vurgu yapmak istedim.
3 notes · View notes
veganlogicdinamo · 10 months
Text
Tumblr media
53 YIL ÖNCE BUGÜN!
1970 yılının 15 ve 16 Haziran günleri, Türkiye’de işçi sınıfının direnişi tarihine dönüm noktası olarak geçti.
53 yıl önce bugün işçiler, örgütlülüklerini engellemek isteyen sermaye sınıfına unutulmayacak bir ders verdi.
16 Haziran 1970 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Kemal Türkler’in bu çağrısı yayımlandı.
GÜN ÖRGÜTLENME GÜNÜDÜR!
İşçi sınıfı, 53 yıl önce örgütlenme hakkını savunmak için direnmiş ve geri almıştı!
Bugün tarikat ve cemaatlerin ülkenin her hücresine sızdığı, neoliberal politikalarla gericiliğin el ele verdiği, emekçilerin iktidar ile işbirliği halindeki sermaye sınıfı tarafından açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiği, eşitsizliğin toplumun tüm alanlarına nüfuz ettiği bir dönemde, bu karanlık tablonun bir sınıf sorunu olduğu çok açıktır.
Dincilik ve etnikçilik odaklı siyaset, sınıf siyasetini geri plana iterken halkın gerçek sorunlarının da üstü örtülmektedir.
Bu ortamda işçi sınıfının eşitlik, özgürlük ve aydınlanma mücadelesi için hızla örgütlenmesi şarttır. Direnişi güçlü kılmanın tek yolu budur.
Direnme ruhunu azimle yaşatmak, 15-16 Haziran Direnişi’ne omuz verenleri anmanın en anlamlı yoludur!
10 notes · View notes
yantekerlek · 2 years
Text
15'te Saraçhane'deyiz
akıl baliğ olmuş ve resmi kanuna göre 18 yaşını doldurmuş insanlar bir cinsellik yaşarken istedikleri gibi davranacaklar. alenen yol ortasında cinsel ilişkiye girmedikçe istediklerini gizli gizli yapacaklar ve tepki görmeyecekler. fakat olay böyle ilerlemiyor dikkat edilirse. bir bayrak sallanıyor sürekli. bir aktivizm söz konusu. "finanse ediliyorlar" desek "komplo teorisi bunlar, hee büyük markaların, şirketlerin işi yok senin hetero sevişmeni ortadan kaldırmak istiyorlar, elimde bi boğaz köprüsü var istersen satayım sana" tarzı lakayt duruşlar var. kör bir duruş. dış mihrakların her şeyde etkisi var. söylüyorsun "bu da var, etkenlerden bir etken" diyorsun "hee dış mihraklar dış minnaklar" diye dalga geçiyor. ne söylersen yanlış, ne tepkin varsa gereksiz. her şey o kadar güzel ki sen güzel olan her şeye karşısın gibi bir baskı ortamı oluşturuluyor.
sosyal öğrenme gibi kuvvetli bir öğrenme biçimi var. aile istediği kadar iyi eğitim vermiş sağlıklı bir aile olsun. çocuk topluma karışacak ve öğrenmeye devam edecek. sosyal medya diye sınırsız bir ulaşım ağında reklamı propagandası yapılan, pasparlak sunulan, özgürlük başlığı altında sunulan şeylere ışığa koşan kelebek gibi koşacak. yıllardır yapılıyor bu. koskoca insanlarız instagramda sergilenen en basit bir kişi tarafından influence ediliyoruz. hala "evet biri homo oldu diye şimdi bütün çocuklar homo olacak, evet canım" tepkisi var. bunu savunmayanı bundan beri olanı insana ve insanlığa karşı zulmeden zalim olarak etiketliyor 14-15 yaşında çocuklar. veli diyor ki "bu durumla ilgili yorum yaparken konuşurken buna karşı olduğumuz için nefret ettiğini söylüyor bizden. sizden kurtulacağım" diyor çocuğumuz diyor. "siz özgürlüklere insanlığa karşısınız" deyip uzaklaşıyor bizden. "eşcinsel eğilimli de değil" diyor. olay öyle güzel sunuluyor ki. buna tepkisel bir duruş sergileyen herkes aşırı, katı, zalim olarak etiketleniyor. en basitinden fobik oluyor. tepkiyi korku olarak bile değil düşmanlık olarak lanse ediyorlar.
hayat tarzları elbette kapışacak. şu anki dünya toplumu bunun en büyük göstergesi. bu kapışmada müslümanlar olarak yer alacağız. ben hayat tarzlarına saygılı olacağım, hoşgörülü olacağım, benim ahlaki düzenimden eser kalmayacak. bana da bir mescid gösterdiklerinde, ibadet edebileceğim ortam sunulduğunda minnettar olacağım, kabul gördüğümü sanacağım. bu kadar basit değil ya. kapışılacaksa, hayat tarzı propagandasıyla var olunacaksa. bunun yollarından bir evladı eğitmek, iyi örnek olmaksa insan olmaksa bir yolu da var olmak varlığı göstermek artık. bu yürüyüşle mi, panelle mi, reklamla mı, billboardla mı, para yardımıyla mı, bağışla mı olacak ne olacaksa olacak. katısın diyenlere sıvılıklarıyla mutluluklar dileyeceğiz. yapacak bir şey yok.
herkes dinince (hayat tarzınca) yaşasın. en görünür olan kazanacak (varlık sahnesinde yerini koruyacak).
45 notes · View notes
doriangray1789 · 10 months
Text
RB YAPAMAYINCA UZUN UZUN YAZAYIM DEDIM...
RÎSKE ÔVGÛ
Anne Dufourmantelle 
karman çorman bir kitap. sanırım bitiremeyeceğim. "yürümenin felsefesi" gibi dolu dolu (onun kadar olmasa da ona yakın diyelim) bir kitap beklerken hayal kırıklığına uğradım. almayı düşünen varsa bir daha düşünsün diye yazıyorum.
“tutku riskin tözüdür. aşınmayla, gecenin ışığa, buzun sele, sessizliğin çığlığa dönme imkanıyla temas edince harlayan, içimizdeki bu edilginlik kalıntısıdır; bizi bu teni, bu bakışı, bu aksanı, çıplak gecenin kısa belirişi gibi önümüzde hareket eden bu varlığın her ayrıntısını sevmeye sürükleyen, hayal etme, şaşırma, hüsrana uğrama, etkilenme, içimizdeki bir şey tarafından bozguna uğratılma kapasitemizdir.
tutku, etimolojik olarak, passio’dan-başına gelene katlanma eyleminden-, varlığımızın önemli bir noktasında bu edilginliği tecrübe etmenin aynı zamanda bilinmezliğin kollarına bırakılmışlığı kabul etmek, bazen ta kimliğimize kadar dayanak noktalarını kaybetmek de olmasından gelir.
yolunu seçebilir insan, ama rüzgara hükmedemez.”
'düşündüğüm gibi yaşıyorum' sözünü söyleyebilirdi geri dönebilse.hayatına sebep olacak dalgalı deniz kenarında iki çocuğun boğulmasına engel olmaya çalışırken kierkegard'ın 'karar anı deliliktir' alıntısının dikine giderek riske delilik katarak çocuklar yerine kendisi boğulan psikanalist yazarın vakalar üzerinden insana, dünyaya felsefi bir bakışla eleştirel yaklaşımlar sergilediği kitabında özgürlük için pasif direnişleri önceleyen kısımları hayatımızı değiştirecek güce sahip.
ânda kalma, şimdide kalma düsturunu elden bırakmayan yazar genel olarak şu soruyu önümüze koyuyor; yaşamı riske atmak, yani sahiden yaşamanın riskini almak ne demektir?
*nevroz bir erteleme mantığıdır; aynı zamanda bir iktidar mantığı.
beklemenin ve vazgeçişin sabırlı ekonomisini kurar, ince bir doz ayarlamasıyla sizi biraz ikisiyle baş başa bırakır. *gülmek bir risktir. rüya görmek de öyle. her şeye gülebilir, her şeyi düşleyebiliriz, onu skandal yapanda budur. mizah resmi bir düşünce yolu izlemez ya da yaptırım cezası varsa, hep daha incelikli sansürleri yürürlüğe koymak için bulunabilecek bütün iyi sebepler adına uygulanır. gülme ve rüya baskındır, nereden geldiklerini söylemezler. onlar hakkında sadece sonradan hipotezde bulunulabilir. gülme bizi fayın kıyısına götürür, muğlaklıkta durur, şeylerin düştüğü yerde, şaka ya da komiklik gibi. tahammül edilemez olan karşısında, hâlâ gülme imkânı vardır. rüya gibi gülme de bedenin maddileştirdiği zekâ ışıltılarıdır, biri somut neşe yayarak, diğeri uykunun tutulmasında yapar bunu. gerçeğin işlemcileri olarak ne arzunun, ne özgürlüğün pazarlığını yaparlar. her ikisi de benzersiz direniş tarzları, yoldan çıkmanın, zekânın anlık biçimleridir. şu sorunun çok kaçak bir çözümüdür: ölüm karşısında arzuya dayanak olan nedir?
mizah nevrozun tek hakiki çözümüdür, diyordu freud. buna ilaveten ben rüyanın da böyle olduğunu söyleyeceğim. bunlar vazgeçiş biçimleri değil harika uzlaşmalardır, evet, gerçek karşısında nevrotik olmayan yalnızca ikisidir.
rüya gibi gülme de patlak verir; gündelik hayatın karmaşık yumağını zorla açarlar, gayriinsani karşısında insani olanın direnişinin işaretleridirler. nevroz, öncelikle inkârla işleyen bir uzlaşmadır; başıma gelen şey öyle acı vericidir ki var olmadığını, hiç varolmamış olduğunu varsayarım. burada bildiğimi sandığım ve bana kaygı veren şeyi unutacağım, imkânsız bir seçimi ortaya çıkaran şeyi düşünmeyeceğim, tasavvur etmeyeceğim... görüşümüzü çarpıtmak, arzumuzu inkâr etmek ve vuku bulmuş olanı unutmak pahasına gerçeğin tiranlığından, doğuştan güçsüzlüğümüzden kaçmak için böyle yollar ararız. işte aile romanı böyle yazılır, bizden ıstırap çekme olanağını alarak, inanmak mecburiyetinde olduğumuz bir senaryoyu nihayetsizce yeniden yazarak. ama rüya gibi gülme de inkâr yasası karşısında boyun eğmez. bir bakıma, bastırılamaz bir hakikat diliyle her iktidara karşı çıkarak, sansürden kaçıp kurtulurlar. mizah şimşek gibi çaktığında, gerçeklik, ne kadar berbat olursa olsun, ne yadsınır, ne budanır, bunun yerine mizahın özneye gülmenin patlayışında onun üstesinden gelme olanağı sağlamasıyla gerçeklik aşılır.
Anne Dufourmantelle
fransız felsefeci. yaşamda risk almayı savunan ve hayat riskle başlar diyen fransız felsefeci anne dufourmantelle, plajda boğulmak üzere olan iki çocuğu kurtarmaya çalışırken öldü. çocuklar ise cankurtaranlar tarafından kurtarıldı. dufourmantelle 53 yaşındaydı.
"bir taraf ya da diğer taraf birbirini dinliyor değildir, dinlemek iki tarafın arasında açılır "
"yeni doğmuş bir bebeğe veya yavruya bakılmasa, itina gösterilmese hayatta kalabilir mi? korunması, etrafının çevrilmesi, konuşulması, düşünülmesi, hayal edilmesi gerekmez mi gerçekten dünyaya girebilmesi için?... insanlığın başından bugüne bakım ve ihtimam yumuşaklık ve incelikle ilişkilidir; hastalığı tedavi etmek, yarayı kapatmak veya acıyı dindirmek. buradaki yumuşaklık ve ihtimam, verili olanın ötesindeki; ameliyatı veya ilacı aşan bir iyi niyeti dile getirir. prematüre bebekler üzerine çalışanlar bunu bilir. hem aşırı kırılgan olup hem de olağanüstü bir dayanıklıkları vardır ve esrarengiz bir biçimde hayatta kalabilmektedirler; belki de bu durum kendilerine nazikçe, çok yumuşak bir şekilde söylenmiş bir sözden, bir eylemden gelmektedir. yumuşaklık ve incelik iyileştirmeye yeter mi? inceliğin üzerine giyebileceği bir gücü, bilgisi yoktur. başkasının kırılganlığını kucaklamak öznelerin kendi kırılganlıklarının bilincinden kaçamayacakları anlamına gelir. bu kabul bir kuvve(t)dir; inceliği, yumuşaklığı ve nezaketi basit bir bakım meselesinden, daha yüksek bir birlikte hissetme derecesine yükseltir. birisinin hissettiğini hissetmeye çalışmak, “birlikte acı çekmek” tamamıyla o olmadan, onun ne hissettiğini tecrübe edebilmektir. kendini başkalarına, başkalarının kaderine ve acılarına açabilmek ve acıyı içinde taşıyarak başka bir yere götürmektir.
“kendi yıkılmışlıklarını dışarıdan asla belli etmeyen kayıp yaşamlar vardır; sadece kendileriyle, başkalarıyla ve dünyayla ilişkilerinde açığa çıkar bu yokluk.” demiş yumuşaklığın gücü adındaki kitabında.
7 notes · View notes
bedrierdem · 10 months
Text
'***Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı. Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi. Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı olduk. Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz. Makineleşmeden çok insanlığa, zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var. İnsancıl değerlerimizi yeterince koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiririz.!***
Charlie CHAPLİN
Tumblr media
10 notes · View notes
oyunabirazara · 1 year
Text
Tumblr media
Caddeler, yollar, ışıltılı hayatlar, özgürlükler, kahkahalar, hevesler, nefisler, kutlamalar, süsler, aynalar, kafesler, nefesler, hayatlar, karanlıklar, fedakârlıklar, yıldızböcekleri...
🖋️
Yıldız böceği kendi küçücük ışıkçığına güvenerek güneşe meydan okumuş.
güneşte ona haddini bildirmek için azametli ve külli ışığını çekivermiş. Yıldız böceği de bir anda müthiş bir karanlık ve zulümat içinde kalıvermiş ve bütün sevdiği çiçek ve böcekleri bir daha görememiş, çok pişman olmuş, ama nafile. İşte benlik ve nefis davasına sapanların durumu da aynı bu yıldız böceğinin durumu gibidir.
🖋️
Işıkçıklarımıza güveniyoruz. Aklımız yeter diyoruz. yüzlerce kişi açılma videoları özgürleştim diyerek çekip çekip koyuyor sosyal medyaya. Peki onları kim izliyor kim yorum yapıyor 13-15 yaşlarındaki kızlarımız. Bizim kızlarımız. Özgürlüğü açılmak sanıyorlar sonra. Teşhir ile özgürlüğü birbirine karıştırıyorlar. Onlara kula kulluk yapmanın, nefislere tapmanın özgürlük olmadığını anlatacak caddeler bulmalıyız.
Birileri eşi ile yaptığı film gecesinin videosunu çekip "evlenin güzel şey yazıyor" -ki bu teşhircilik üzerine de konuşulabilir ama konumuz bu değil - altındaki yorumlar: bunu evlenmeden de yapabiliriz. Filmi başbaşa izlemekte ne var. Dinimiz buna da mı karışıyor? Bunun neresi kötü gibi yorumlar.
Evet artık evlilik öncesi mutlaka yapılması gerekenler listesi; yemek, sinema, evde film keyfi derken mahrem hayatların dokunulmazlığının çiğnenmesi ile yıkılan güvenler, eğreti ilişkiler, huzursuz ama keyifli! insanlar.
Yaptığı şeylerin hiçbirinden karşılık bulamayıp artık hiçbir şey yapmayan insanlar. Herşeyi çıkar için yapıp bir çıkar bulamayınca hayatı sönen kalabalıklar.
🖋️
Akıl, yarını biliyor mu? Göz, dağın arkasını görebiliyor mu? Bakımı yapılmamış araç sarp dağlarda hararetsiz ya da hızını kesmeden yol alabiliyor mu?
Eğer yolun sonunu göremiyorsanız, yolu bilen birine sorarsınız. Cadde çıkmazsa o caddeye de girmezsiniz..
Size yol'un sahib'i "oraya girme" diyorsa orası çıkmaz sokak diyorsa girmeyiz o sokağa...
Haram diyorsa, örtün diyorsa, iyilik beklemeden iyi ol diyorsa, hata yapabilirsin ama hatanda ısrarcı olma, günahın ile kafa tutma, hele düşmanlık hiç yapma diyorsa. Yol'da olan bizler içindir. Dağın arkasına hazırlık içindir. Bireysel, Toplumsal, ailevi huzurumuz içindir.
Hayat otoban değil ki... Ve navigasyon cihazları bu hayat yolundaki çıkmaz sokakları göstermiyor. Onu gösteren Kur'an ve Sünnet...
13 notes · View notes
muslumannotdefteri · 8 months
Text
Yorulduysan, Bunaldıysan, Tükendiysen Oku!
Zamanı Geldi Artık Rabbine Yönel!
Unutma! Her şey geçer, ömür de geçer, bütün tartışmalar biter, bütün gündemler değişir, bütün ünvanlar, koltuklar, makamlar geride kalır, bütün telaşlar son bulur, hayat sensiz de akıp gider. Ne yaparsan yap kimseyi razı edemezsin muhakkak bir eksiğin bulunur. Sen Allah’ı razı etmeye bak! Çünkü O seni asla yalnız bırakmaz. Ve sakın Unutma! Allah kuluna şah damarından daha yakındır (Kaf, 16).
***
Korkma!
Korkular ruhunu kuşattığında, üzüntüler kalbini ele geçirdiğinde, huzursuzluk yüreğine çöktüğünde, imtihanlar üstüne üstüne geldiğinde, endişe ve kaygılar seni bunalttığında, tüm benliğinle de ki: “Allah'ın bizim için yazdıklarından başka, başımıza hiç bir şey gelmez” (Tevbe, 51).
***
Ümidini kaybetme!
Belalardan, musibetlerden, hastalıklardan, rızık darlığından, kaybetmekten, yıkılmaktan, acı çekmekten değil, yalnızca Allah’tan kork! Çünkü: “Kim Allah'tan korkarsa Allah ona (her darlıktan) muhakkak bir çıkış yolu gösterir. Ona hiç beklemediği yerden rızık verir. Ona her işinde muhakkak bir kolaylık sağlar. Onun günahlarını örter. Ve kim Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter” (Talak, 2-5).
***
Yalnızca Allah’a yönel!
Üzüldüğünde, hastalandığında, rızkın azaldığında, kalbin daraldığında, evinde huzur kalmadığında, çocuklarına söz geçiremediğinde, eşinle anlaşamadığında, sıkıntılar bitmek tükenmek bilmediğinde, yalnızca Allah'a yönel! Çünkü: “Seni bütün sıkıntılardan ancak Allah kurtarır” (Enam, 64).
***
Nankörlük yapma!
Allah'ın seni kaç kez uçurumun kenarından aldığını, kaç beladan kurtardığını, kaç darlıktan genişliğe kavuşturduğunu, kaç sıkıntıdan ferahlığa çıkardığını, kaç hastalığına şifa verdiğini asla unutma! Rabbine karşı nankör olma! Çünkü her dara düştüğünde yalvarıp yakardığın Rabbin buyuruyor ki: “İnsana bir zarar dokunduğunda, yatarken, otururken veya ayaktayken bize sürekli yalvarır durur. Fakat o sıkıntıyı kendisinden kaldırınca sanki bize hiç yalvarmamış gibi çekip gider” (Yunus, 12).
***
Dertlerini yalnızca Allah’a söyle!
Dertlerini herkese anlatma! Sana hiçbir faydası dokunmayacak insanlara yaşadığın imtihanlardan dolayı sızlanıp durma! Hastalandığında sana şifa veremeyen, dara düştüğünde rızkını artıramayan, sıkıldığında kalbini genişletemeyen kullara el açıp durma! Eğer bir yardıma, bir desteğe ve bir dosta ihtiyacın varsa hemen Allah’a yönel! Çünkü: “Senin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır” (Bakara, 107).
***
Kafanda kurup durma!
Geçmişe takılıp bu gününü zayi etme! Çünkü artık onu geri getiremezsin! Geçmişe dair ancak iki şey yapabilirsin. Birisi geçmiş günahlarına tevbe diğeri ise geçmişteki nimetlere şükürdür. Gelecekle ilgili de endişe ve kaygıya kapılma! Olmamış olayları kafanda kurup durma! Çünkü yarına bile çıkacağın belli değildir. Sen elindeki vakti değerlendir. “Bir işi bitirince hemen başka bir işe koyul ve yalnızca Rabbine yönel!” (İnşirah, 7/8).
***
Kimseye eyvallah etme!
Kim ne derse desin sen Allah’ın ne dediğine bak! Kim ne yaparsa yapsın sen Allah’ın emrettiğini yap! Kimsenin planına, stratejisine, fitnesine, tuzağına, tehdidine eyvallah etme! Bil ki, işin sonunda Allah ne derse o olur. Çünkü: “Yaşatan da O’dur. Öldüren de O'dur. O, bir işin olmasını istedi mi, ona sadece ‘ol!’ der ve o da olur” (Mü'min, 68)
***
Ezberle! Tekrar et ve rahatla!
Ne zaman bunalsan, ne zaman dara düşsen, ne zaman kalbin sıkışsa şu ayetleri ezberle ve tekrar et: “Benim dostum ancak âlemlerin Rabbidir. Beni yaratan da O’dur, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de O’dur, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana şifa veren de O’dur. Beni öldürecek, sonra da diriltecek olan da O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat” (Şuara, 77-83).
***
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
Bil ki, şu hayatta en büyük özgürlük, bir yaprağın bile kendisinden izinsiz yere düşmeyeceği o büyük iradeye teslim olup, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud, 112) ilahi prensibi gereği düz, sade, hesapsız ve cesurca yaşamaktır. Çünkü evhamlı bir kalp, korkak bir yürek ve dengeci bir zihinle hedefine ulaşan görülmemiştir...
Dr. Abdulaziz KIRANŞAL
Müslüman Şahsiyet Akademisi
4 notes · View notes
mantikutayr · 1 year
Photo
Tumblr media
‘’rosenthal, ibnü'l-arabi'yi entelektüel objektivizmi benimseyen, "bir 'liberal' değilse de adanmış bir entelektüel, kararlı, bağımsız bir düşünür" olarak nitelendirmeyi tercih eder.’’ 
‘’ibnü'l-arabi genel anlamda hikmet/hakim kelimelerini bilincin daha üst bir düzeyine tahsis etmiştir.’’ 
‘’ibnü'l-arabi'nin eserlerinin tamamı özünde bir epistemolojiye sahip olmasına rağmen, mantık ve mantıkçılar genellikle açık bir şekilde anılmazlar. ibnü'l-arabi için bilginin sınırsız alanları olarak tanrı bilgisi ve kur'an'ın "mantıki kanunları takip etmediğini ve hiçbir mizan tarafından kontrol altına alınmadığını" açıkça vurgulamak çok önemlidir.’’ 
«kadim olan şey için ezel ne ise muhdes olan şey için de zaman odur.» bu yüzden zaman metafizikten ayrılamaz ve ibnü'l-arabi'ye göre, bu durum fiziğin temel verilerinin tamamı için de geçerlidir çünkü fiziksel dünya ile metafizik yapı arasında belirli bir sınır yoktur.  
‘’ibnü'l-arabi kendi düşüncelerine dikkatleri çekmek amacıyla (birbiriyle çelişen) karşıt düşüncelerin bir araya getirilmesinden hoşlanan biri olduğunu diğer sufi ve entelektüellerden daha fazla göstermiştir. bilgi aynı zamanda cehalettir, varlık yokluk olarak tasavvur edilebilir, doğru yolu gösterme hem yaklaştırma hem de uzaklaştırma anlamına gelmektedir,'” özgürlük köleliktir. onu bu şekilde anlatmak daha doğru gibi gözüküyor. burada ibnü'l-arabi'nin kendi ifadelerinin konuşmasına imkan vermek ve onu muhtemelen kendisini algıladığı gibi görmek amacıyla gösterilen çaba, onun hem açık fikirli hem de hoşgörüsüz, hem özgürlükçü hem de tutucu, hem aşırı derecede bilgili hem de pek az odaklanmış, hem son derece özgün hem de bütünüyle geleneksel, hem bir düşünür hem de düşünmenin ötesinde « kısacası hem bir filozof hem de bir süfi olarak tanımlanmasını sağlamıştır.’’ 
“arif için özellikle marifetullah konusunda akıl ve fikir mertebesinde sükûn bulmak, rahata erişmek imkânsızdır. nazar yoluyla o’nun mahiyetini bilmek de imkansızdır. ey kardeş! neden hala bu çıkmazda kalakalıyorsun ve allah ve resulünün meşru kıldığı riyazet, mücahede ve halvet yolunu tutmuyorsun?’‘ 
4 notes · View notes
etercaddina · 1 year
Photo
Tumblr media
Deneyimlerimin hayatımın farklı noktalarına ışık tutup birçok şeye bakış açımı değişmesine aracılık eden 2022 yılını geride bıraktık. Benim 2022min öne çıkan konusu kendimle olan ilişkimdi. Enerjim yükselerek girdiğim, kendimi görmeye başladığım bir yıldı 2022. "lütfen bu ağrıları ne durduracaksa onu yapacağım" diyerek başladığım yoganın sistemini özümseme isteğim oluştu. Spiritüel yanımı daha derin keşfetmeye başladım. Adımlar attım, dengemi bulamadım, düştüm, durdum, tekrar başladım. Kendi kendime yük ettiğim birçok şeyi bıraktım. Bıraktıkça hafifledim. Yapması yazması kadar kolay olmadı tabii ki. Değiştiğimi dönüştüğümü düşünürken kuytu köşelerime saklanmış hareket desenlerim hortladı. Korktum. Bol bol ağladım. Bir noktada eski İrem'in yasını tuttuğumu ve onu bir noktada hâlâ yaşatmaya çalıştığımı fark ettim. Yasımı görüp kabul etmemin farkındalığı bambaşka bir özgürlük hali doğurdu. Kendime, özüme yaptığım yatırımlar şifa oldu ve olmaya devam ediyolar. İyileşme, aşamaları olan bir süreçmiş ve her basamağın niteliği bambaşkaymış. Olduğum basamaktaki varlığımı fark ettiğimde bir oyunun haritasının açılmasındaki gibi içimdeki bulutların dağıldığını deneyimledim. Yağmur yağdığında, hava değiştiğinde ağrımın olmayışını deneyimlemeye başladım. Her kapalı hava benim için kutlamaya dönüştü. Etkileşim halinde olduğum şeyin entelektüel yapıma ne kadar etkisi olduğunu deneyimledim. İngilizce ile etkileşimim yoğunken anadilimi kullanmakta zorlandım - okumayı öğrenip unutup sonra bir daha öğrenen biriyim, bence şaşırmadık. 😂 Değişim kalıbından uzaklaşıp dönüşüme odaklandığımda özüme ne kadar yaklaştığımı deneyimlemeye başladım. Sevginin farklı hallerini tatmaya başladım. Kendimle ilişkim dönüştükçe varolan her şeyle ilişkim dönüşmeye başladı. Benden çıkan sevgiye ben bile inanamadım. Aşgım gadınımı çok özledim mesela. Onun aldığı yolu gözlemledim yıl boyu. Geçtiği yollarda ilerleyiş şekliyle gurur duyup bol bol sevindim. Biriyle ilişkinin güçlenmesi için mesafelerin anlamının olmadığını deneyimledim. 20lerimin son yaşına başlayışımı bana yaşam veren ağacın parçaları olanlarla keyifle kutladık. (⬇️⬇️⬇️devam ediyorum ⬇️⬇️⬇️) https://www.instagram.com/p/Cm3r-zGo48F/?igshid=NGJjMDIxMWI=
6 notes · View notes