Tumgik
Photo
Tumblr media
#unutmahatırla #dilbilgisi #türkçe #türkçeöğreniyorum #doğrutürkçe #imlakuralları #blog #blogger #blogstagram #rehargan #serazad #nihce #nur #incir
1 note · View note
Photo
Tumblr media
"Hani sadece 1 kere değil de iki hatta üç kere okunduktan sonra kendini tüm gerçekliğiyle anlatan kitaplar vardır ya, benim için Anayurt Oteli o kitaplardan biri." Devamı www.rehargan.com adresinde. #rehargan #blog #blogger #blogstagram #anayurtoteli #yusufatılgan #kitapincelemesi #kitap #bookstagram #book
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
NİHCE: KİMSE DEMEKTİR. O ZAMAN HERKESE İNAT, KİMSEYİM! 🌹 http://www.rehargan.com/2018/01/nihce-kimdir-ben-kimim-hepimizin.html?m=1
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Sadece insan olabilmek...
0 notes
Photo
Tumblr media
10 notes · View notes
Photo
Tumblr media
121 notes · View notes
Text
Az önce 'İYİMSER' olduğum için patronum bana güldü ve alay etti. Hayatımdaki en anlamlı dakikalardan biriydi belki. Düşünsenize iyi olduğum için alay konusu oluyorum. Gururluyum 😄
1 note · View note
Photo
Tumblr media
"Evet, yaşam saçmadır, her şeyi saçmadır. Bunu bildiğinde iki yolun vardır. Ya yaşamı seçmeyeceksin ya da yaşamaya karar vereceksin. Ancak bu yolu seçtiğinde de öylesine yaşamayacaksın. Kendi ahlak kurallarını geliştirecek, bir kenara koyacak ve o doğrultuda yaşamdan sorumlu olarak yoluna devam edeceksin." Ahmet CEMAL
0 notes
Text
Tumblr media
Son zamanlarda yaptığım şey: Telefonda ne yapacağımı bilmeden aptal aptal dolaşmak...
3 notes · View notes
Text
Eğitim Sistemimizde Bulunan Önemli Bir Sorun: Ödev
Tumblr media
"10 yaşında bir çocuk. 8 ya da 13 de olabilir farketmez. Sabah 7.00'de uyanır, hazırlanır, evden çıkar ve belki de servise biner. Varsayalım saat 9.00'da ilk ders zili çalar ve akşam saat 16.30'a kadar da derslerle devam eder. Çocuk eve gider. Yorgundur ve haliyle biraz dinlenmek ister. Fakat her öğretmen az olduğunu düşünerek ödev verir fakat şunu düşünmez ki tüm derslerin ödevleri birleşince sayfalarca ödev olur. Çocuk dinlenmek ve ödevlerini bitirmek arasında gelir gider. Biraz ödev yapmaya karar verir. Bitirir ve sıkılır. Çocuktur, oyun oynamak ister. Biraz oyun oynar. Aklına kalan ödevleri gelir ve üzülür. Çünkü oyun oynamaya devam ederse ödevler asla yetişmeyecektir. Belki de öğretmenlerinden biri tarafından ödevini yapmadığı için arkadaşlarının içinde rencide edilecektir. (Olamaz demeyin, yaşadık bu durumu.) Ödevlerine devam eder. Anne ve baba eve gelir, yemek zamanıdır. Yemek sonrası ödevlere tekrar döner çocuk ama aklı da anne ve babasının izlediği televizyondadır. Çocuk yorulmuştur; ödev yapmak istemez, tv izleyip anne ve babasıyla zaman geçirmek, oyun oynamak ister. Çünkü o sadece bir çocuktur. İsyan eder ve sırf ödevler yüzünden mutsuzdur; okuldan nefret eder. Bu arada anne ve baba da günün yorgunluğunu atmak için TV izlemek ister ancak çocuklarının etkilenmesini de istemezler. "
Eğitim sistemimizden önemli bir kesitti bu anlattığım örnek. Kimi öğretmenlerin çok ödev vermeyi eğitim zannettiği bir düşünce ve sistem bu. Beni yanlış anlamayın. Hiç ödev verilmesin demiyorum. O gün okulda anlatılan konuyla ilgili 2 sayfalık test makuldür mesela. İnanın verilen 20 sayfalık ödev çocuğu okuldan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Evde oluşan gerginlik ve huzursuzluk da cabası. Kısacası ödevler tüm aileyi içine alan kocaman bir soruna dönüşüyor.
Çözüm Milli Eğitim Bakanlığı'nda görünüyor. Bana kalırsa değil. Bir süre önce zaten Milli Eğitim tarafından ödevler yasaklanmıştı diye hatırlıyorum. Bu durumda çözüm okul idarelerinde olmalı.
Laf çok uzadı ben de yoruldum. Eğitim kesinlikle minimum seviyede ödevli hale gelmeli, Milli Eğitim Bakanlığı sık sık okulları bu konuda denetlemeli, öğrenci ve velilere anket yapılıp kim ne istiyor net bir şekilde öğrenmeli. Hem ben de merak ediyorum kim ne istiyormuş.
Sonuç: Ödevsiz Eğitimi destekliyorum ve aşağıdaki kampanyalara destek vermenizi yürekten rica ediyorum.
1- Çocuklar oyun ile büyür, ödev ile değil!
2- Bütün gün okulda ders yapan öğrencilere ödev verilmesin.
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Gerçekten böyle midir? Yani yaptığımız bir işi bir türlü beceremiyoruz diye pes etmek mi lazım? Yoksa sonuna kadar mücadele etmek mi? Aslına bakarsanız ben mücadele etmekten yanayım. Her türlüsünü, her çeşidini tek tek deneyerek, doğru yada yanlış demeden, çünkü benim doğrum belki de yanlış olabilir, başka düşüncelere de itimat edebilmeyi bilerek... Boğulmadan mücadele etme taraftarıyım. Peki bu duvar yazısı için her durumda benim düşüncem mi geçerlidir? Hayır. Batması mümkün olan bir şirketten örnek vereceğim. Bu şirketin yöneticisi maalesef kendi fikirlerinden başkasını önemsemiyor. Yüksek lisans yapmış olmasına rağmen "Her şeyin en doğrusunu ben bilirim." diye ortalıkta gezinen bir kör cahil. Güya toplantı yapar ve güya fikir sorar. Sonuçta yine kendi kararını verir. Çeşitli birimlerin lüzumsuz olduğunu söylemesine rağmen hala yerel gazetelere reklam vermektedir mesela. Detaycıdır ama gereksiz detaylara takılır. Eşitlikçi değildir. Savunduğu siyasi görüş konusunda baskıcıdır. Bu şahıs bizim Big Boss'umuz. Bir de Little Ötesi Boss var. Bu LÖB karaktersiz ve kişiliksiz. Big Boss ne derse onu yapar. Yat dese yatar, zıpla dese zıplar o büyük bedeniyle. Karar verebilir neyse ki ama kararları korkudan hep şirket aleyhinedir. Bütün gün ofisteki yağdanlıklarına çay, kahve, çikolata ikram eder. Kapılar kapanır, gıybet edilir. Falan filan... Bu şirketi Big Boss ve güya Little Ötesi Boss yönetir. Hayır. Yönettiklerini sanır. İşte efenim sözün özü kendilerine tavsiyem "Boşa kürek çekmek yerine, boğulmayı denesinler."
0 notes
Video
Seni bize unutturmak isteyenlere inat… Seninleyiz, izindeyiz ATAM ♥️ “Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe hiç durmadan yürüyeceğime and içerim. Ne mutlu Türküm, ne mutlu Atatürkçüyüm diyene.”
14 notes · View notes
Text
Bir müslüman, hıristiyan, musevi yada budist değilim. Sadece insanım.
PollyAnne
0 notes
Photo
Tumblr media
Kafa aslında sensiz bi dünya ♥️
0 notes