Love this atmospheric art by Andrey Surnov. 

Music:  Chopin Nocturnes

"her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana

gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar

resimli bir kitaptan çalardım hayatımı"

ismet özel

The church of Notre-Dame de Paris is still no doubt, a majestic and sublime edifice. But, beautiful as it has been preserved in growing old, it is difficult not to sigh, not to wax indignant, before the numberless degradations and mutilations which time and men have both caused the venerable monument to suffer, without respect for Charlemagne, who laid its first stone, or for Philip Augustus, who laid the last.

On the face of this aged queen of our cathedrals, by the side of a wrinkle, one always finds a scar. Tempus edax, homo edacior [Time is a devourer; man, more so].

Victor Hugo, Notre-Dame de Paris: Book Third, Chapter I. Notre Dame (trans. Isabel Hapgood) Eugène Atget, Notre Dame, Paris, 1926.

🌬️🌫️☁️ made of jade, living in the clouds 🌬️🌫️☁️

🌠my art🌠 | click for better resolution

"çünkü ben de kaçarken ardımda kalanları yakıyorum"

Geleceğim.

Ve her duvarın başına bir karanfil dikeceğim.

Her pencerenin altında bir şiir okuyacağım.

Her kargaya bir çam vereceğim.

Yılana diyeceğim ki: kurbağa nasıl da fiyakalı ama!

Barıştıracağım.

Tanıştıracağım.

Yol alacağım.

Işık içeceğim.

Seveceğim.

Sohrab Sepehri

Birgit Jürgenssen: Untitled (1978/1979)

"bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini"

Hayatın, önemsiz şeylerde olduğu gibi, önemli şeylerde de, sürekli bir yalan olduğunu kabul etmek zorundayız. Verdiği sözü tutmuyor hayat; tutsa bile, özlediğimiz şeyin özlenilmeye değer olmaktan ne kadar uzakta bulunduğunu göstermek için yapıyor bunu. Kimi zaman umut, kimi zaman da umulan şey aldatıyor bizi. Bir eliyle verdiğini öteki eliyle alıyor. Uzaklığın büyüsü, cennetler gösteriyor bize ama büyülenir büyülenmez, bu cennetlerin uçup gittiğini görüyoruz. Demek ki, mutluluk ya gelecekte ya da geçmişte; şimdiki an, güneşli ovanın üzerinde dolaşan bir küçük buluta benziyor; önü arkası pırıl pırıl bu bulutun; ovaya yalnız onun gölgesi düşüyor."

Artwork by Nicola Samori.

“She was the amoureuse of all the novels, the heroine of all the plays, the vague “she” of all the poetry books.”

— Madame Bovary, Gustave Flaubert (via billowy)

Pervanelerin ateşe uçuşu gibi

Frensiz bir arabanın bayır aşağı gidişi gibi

Ruhumu her yerinden çekiştiriyor

Parçalanıyor, kopuyor, etrafa dağılıyorum

'İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez.' Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil!

Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.

- Hermann Hesse

Sterro-Photo Company - Where the Beautiful Pond Lillies [sic] Grow, 1900s