Tumgik
ertanside · 2 years
Text
Serbest Dalış Outdoor Open Türkiye Şampiyonası - KAŞ
01-04 Eylül tarihlerinde Kaş’da yapılan Serbest Dalış Outdoor Open Türkiye Şampiyonası’nın fotoğraflarını çekmek amacıyla görevliydim.
Tumblr media
31 Ağustos akşamüstü düzenlenen Serbest Dalış Teknik Kurulu Toplantısı, TSSF Federasyon Başkanı Oğuz Aydın, As Başkan Levent Ucuzal ve Teknik Kurul Başkanı Orhan Ölçücüoğlu'nun açılış konuşmaları ile başladı. 
Tumblr media Tumblr media
Toplantıya Teknik Kurul Üyeleri, Hakemler, Kulüplerin Yöneticileri ve sporcular katıldı.
Tumblr media Tumblr media
4 günde, 4 farklı kategoride yapılan yarışmalara, yabancılar dahil toplam 36 sporcu katıldı. 
Tumblr media Tumblr media
Tumblr media Tumblr media
Dünya Kupası öncesi son yarışma olması sebebiyle sporcuların en iyi performanslarını gösterdikleri yarışmaların TSSF sonuç bilgileri aşağıda.
Tumblr media
Ankara’da yapılan Havuz Etabı’ndan sonra Antalya Kaş’ta Deniz Etabı’nın da tamamlanması ile Türkiye Sıralaması belli oldu. Toplamda Büyükler Kategorisi’nde 4 Kadın, 7 Erkek Takımının katıldığı müsabakaların 2 etabında oluşan toplam puanlara göre Büyükler Kategorisinde Kupa alan kulüplerimizin sıralaması aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir.
Tumblr media
Büyük Kadınlar 
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Spor Kulübü
Ilgaz Yıldıztepe Spor Kulübü
Türközü Spor Kulübü
Büyük Erkekler 
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Spor Kulübü
Neptune Sualtı Sporları Spor Kulübü
Mersin Dalış Merkezi Spor Kulübü ve Okyanus Su Sporları Kulübü ( Aynı Puanla 2 Kulüp Türkiye 3.’lüğünü paylaştılar.)
Tumblr media
1 Eylül tarihinde yapılan Paletli Sabit Ağırlık CWT Kategorisi’nde;
Genç Kadınlar’da 1. Toprak Toprak, 
Genç Erkekler’de 1. Can Yurteri,
Büyük Kadınlar’da 1. Şahika Ercümen, 
Büyük Erkekler’de 1. Rüstem Derin,
Master Kadınlar’da 1. Birgül Erken, 
Master Erkekler’de 1. Birol Özbek
Tumblr media
2 Eylül tarihinde yapılan İp Destekli Sabit Ağırlık FIM Kategorisi’nde; 
Genç Kadınlar’da 1. Toprak Toprak, 
Genç Erkekler’de 1. Doruk Dizdar,
Büyük Kadınlar’da 1. Şahika Ercümen, 
Büyük Erkekler’de 1. Rüstem Derin,
Master Kadınlar’da 1. Birgül Erken, 
Master Erkekler’de 1 Birol Özbek
Tumblr media
3 Eylül tarihinde yapılan Çift Paletli Sabit Ağırlık  CWT-BF Kategorisi’nde;
Genç Kadınlar’da 1. Berivan Şevval Toprak,
Genç Erkekler’de 1. Can Yurteri,
Büyük Kadınlar’da 1. Şahika Ercümen, 
Büyük Erkekler’de 1. Rüstem Derin,
Master Kadınlar’da 1. Birgül Erken, 
Master Erkekler’de 1. Birol Özbek
Tumblr media Tumblr media
4 Eylül tarihinde yapılan Paletsiz Sabit Ağırlık-CNF Kategorisi’nde;
Genç Kadınlar’da 1. Toprak Toprak, 
Genç Erkekler’de 1. Eren Umut Koçak,
Büyük Kadınlar’da 1. Şahika Ercümen, 
Büyük Erkekler’de 1. Mete Mordağ,
Master Kadınlar’da 1. Birgül Erken, 
Master Erkekler’de 1. Birol Özbek
birincilik kürsüsüne çıkmışlardır.
Tumblr media
Tüm yarışmacıları kutlar, Dünya Şampiyonası’nda başarılar dilerim.
Bu Güzel organizasyon için, 
TSSF Başkanı Oğuz Aydın’ı,
TSSF As Başkanı Levent Ucuzal’ı,
TSSF Serbest Dalış Teknik Kurul Başkanı Orhan Ölçücüoğlu’nu,
Teknik Kurul Üyelerini, Hakemleri, Güvenlik Dalıcılarını, Oceanids Dalış Merkezi Kadrosunu tebrik ederim.
Tumblr media
2 notes · View notes
ertanside · 2 years
Text
Yerebatan Sarnıcı
Restorasyonu 4 yıl süren, 1500 yıllık Yerebatan Sarnıcı, 22 Temmuz 2022 tarihinde ‘Daha Derine’ isimli sergi ile birlikte ziyarete açıldı.
Tumblr media
Küratörlüğünü Mahir Polat’ın yaptığı ‘Daha Derine’ isimli serginin danışmanlığını Zeynep Çulha ile Derya Yücel üstlenmiş. Küratör Polat, sergiye ilişkin olarak hazırlanan özel metinde, yazar Mircea Eliade’nin 'Demirciler ve Simyacılar' isimli kitabına göndermede bulunarak
Tumblr media
"Dogonlara göre, bölgenin ilk mitsel sakinleri, yeraltında kaybolmuş olan Negrillolardır. Yorulmak bilmez demirciler olan bu kişilerin çekiç sesleri hâlâ duyulabilmektedir.”
Tumblr media
Sergide Ali Abayoğlu, Yasemin Aslan Bakiri, Berkay Buğdan, Malik Bulut, Aslı İrhan, Jennifer Steinkamp, Güneş Terkol, Muzaffer Tuncer ve Ozan Ünal’ın yapıtlarını izleyebilirsiniz.
Tumblr media
Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Sarnıcın bulunduğu yerde daha önce bir Bazilika bulunduğundan, Bazilika Sarnıcı olarak da anılır.
Tumblr media
Sarnıç, uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçiminde bir alanı kaplayan, dev bir yapıdır. Toplam 9.800 m2 alanı kaplayan bu sarnıç, yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir. Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Birbirine 4.80 metre aralıklarla dikilen bu sütunlar, her biri 28 sütun içeren 12 sıra meydana getirirler.  
Tumblr media
Çoğunluğu daha eski yapılardan toplandığı anlaşılan ve çeşitli mermer cinslerinden yontulmuş sütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmı da iki parçadan oluşmaktadır. Bu sütunların başlıkları, yer yer farklı özellikler taşır. Bunlardan 98 adedi Corint üslûbu yansıtırken bir bölümü de Dor üslûbunu yansıtmaktadır. 
Tumblr media
Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa Başı, Roma Dönemi heykel sanatının şaheserlerinden sayılıyor. Sarnıcı ziyaret eden insanların en çok ilgisini çeken Medusa başlarının hangi yapılardan alınıp Sarnıç’a getirildiği bilinmiyor.
Tumblr media
Araştırmacılar, bu unsurların genellikle sarnıcın inşası sırasında salt sütun kaidesi olarak kullanılması amacıyla getirildiğini düşünüyor. Bu görüşe rağmen, Medusa başı hakkında birtakım efsaneler yine de oluşmuş bulunuyor. Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona'dan biri... Bu üç kız kardeşten yılan başlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahip olarak varsayılıyor.
Tumblr media
Bir diğer görüşe göre ise o dönemde büyük yapılar ve özel yerleri korumak için Gorgona resim ve heykelleri kullanılırdı. Sarnıca Medusa başının konulması da buna dayanıyor. Başka bir rivayete göre de Medusa, siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kız olarak tanınıyor.
Tumblr media
Geçmiş’de birkaç defa gittiğim Yerebatan Sarnıcı Müzesi’ni restorasyon sonrasında 2 defa ziyaret ettim. Her zaman çok etkileyici bir atmosfere sahip olan Yerebatan Sarnıcı yeni Restorasyonu, ‘Daha Derine’ adını taşıyan heykel sergisinin katkısı, ses ve ışık gösterileri ile gezenleri yeraltının mistik dünyasına taşıyor. 
Tumblr media
Saat başlarında yapılan ve çok başarılı bulduğum projeksiyon gösterisi esnasında bazı bölgeler uzun süreli karanlıkta kalıyor, ışıkların senkronizasyonundaki gecikmeler sebebiyle ziyaretçiler yürürken önlerini görebilmek için cep telefonlarının ışığını kullanmak zorunda kalıyorlar. Bu konuda yazışma yaptım, kısa süre içinde çözüleceğine inanıyorum.
Tumblr media
Görülmesi gereken bir Müze, haftasonlarında ve Karaköy’e Cruise yanaştığı günlerde çok kalabalık oluyor, ziyaretçilerin çoğunluğu turist. Müze sabah saat 09:00’da açılıyor, saat 08:30’da sıra oluşmaya başlıyor. Sabah erken gitmenizi mümkünse hafta içi gitmenizi öneririm. Günün ilerleyen saatlerinde hem Müze içerisi hem de dışarıdaki kuyruk çok kalabalık oluyor.
Tumblr media
Ertan Şide
www.instagram.com/ertanside_official/
1 note · View note
ertanside · 2 years
Text
Singapur
Tumblr media
Malezya'da ve Endonezya’da bulunan bazı dalış lokasyonlarına giderken ve dönerken birkaç kez gezme imkanı bulduğum Singapur çok etkileyici egzotik bir kent.
Tumblr media
Görülmesi gereken çok ilginç yerleri olmasına rağmen kısmen gezebildiğim şehirde pek çok fotoğraf çektim, birkaç adedini bloğumda paylaşıyorum.
Tumblr media
Singapur Cumhuriyeti, Güneydoğu Asya'da bir ada ülkesi ve şehir devletidir. Ekvatorun 1 derece kuzeyinde, Malay Yarımadası'nın güney ucunda yer alan ülke batıda Malakka Boğazı, güneyde Endonezya'ya bağlı Riau Adaları ve doğuda Güney Çin Denizi ile çevrilidir. Ülke toprakları ana ada olan Singapur adası ile 64 ada ve adacıktan meydana gelir. Biri dışında tüm adacıklar Singapur adasının etrafında yer alır.
Tumblr media
Arazi ıslahı projeleri sayesinde ülkenin yüzölçümü bağımsızlığını kazandığı günden bu yana %25 artmıştır. Dünyanın en yoğun nüfuslu ikinci ülkesi olan Singapur'un nüfusu 5,7 milyondur. Bu nüfusun yalnızca %61'i (3,4 milyon) Singapur vatandaşıdır.
Tumblr media
Singapur'un resmî dilleri İngilizce, Malayca, Çince ve Tamilcedir. İngilizce ortak dil olarak kullanılır. Ülkenin çok ırklı yapısı anayasa ile güvence altında alınmıştır ve eğitim, konut ve siyaset alanlarında ulusal politikaları şekillendirmeye devam etmektedir.
Tumblr media
Singapur tarihi bin yıl önceye uzanır, ancak modern Singapur 1819'da Stamford Raffles tarafından Britanya İmparatorluğu'na bağlı bir ticaret merkezi olarak kuruldu. 1867'de Doğu Asya sömürgeleri yeniden yapılandırılırken Singapur Boğazlar Yerleşimleri'nin bir parçası olarak doğrudan Britanya'ya bağlandı.
Tumblr media
II. Dünya Savaşı'nda Japonya tarafından 1942 yılında işgal edildi, ancak Japonya'nın teslim olmasıyla 1945'te müstakil bir taç kolonisi olarak yeniden Britanya hakimiyetine girdi. 1959'da kendini yönetme hakkı kazandı ve 1963'te Malay Federasyonu, Kuzey Borneo ve Saravak ile birlikte Malezya'nın kuruluşuna katıldı. Singapur, federal hükûmet ile arasındaki ideoloji farklılıkları nedeniyle 1965 yılında federasyondan çıkarıldı ve bağımsız bir ülke hâline geldi.
Tumblr media
Çalkantılı geçen kuruluş yıllarının ardından Singapur, doğal kaynaklar ve hinterland bakımından fakir bir ülke olmasına rağmen dünyanın ticaret merkezlerinden biri olmayı başarmıştır. Singapur ile 1960-1990 arasında hızlı bir kalkınma süreci geçirmiş diğer ülkeler Tayvan, Güney Kore ve Hong Kong, Asya Kaplanları olarak adlandırılmıştır.
Tumblr media
Dünyanın önemli finans ve yük taşımacılığı merkezlerinden biri olan Singapur 2013'ten beri her yıl yaşamak için en pahalı şehir seçilmiştir, ayrıca bir vergi cenneti olarak tanımlanmaktadır. Singapur eğitim, sağlık, yaşam kalitesi, güvenlik gibi sosyal göstergelerde iyi bir performans sergilemektedir. Singapur beklenen yaşam süresi, internet bağlantı hızı ve düşük bebek ölüm oranlarında da önde gelen ülkelerdendir.
Tumblr media
0 notes
ertanside · 3 years
Text
Sihirli Küre
“Kızıldeniz’e dalış amacı ile farklı yıllarda toplam 8 defa gittim.
Kuzeyinden güneyine kadar farklı dalış lokasyonlarında yaklaşık 200 dalış yaptım. ‘’Sihirli Küre’’ Kızıldeniz mercanlarına yaptığım dalışlarda çektiğim fotoğraflardan oluştu.’’
Neden ‘’Sihirli Küre’’
Hidrosfer; Yunanca’da Hydör (su) ve Sphaira (küre) kelimelerinden oluşmuştur ve SU KÜRE anlamına gelir.
Su Küre Dünyamızdaki tüm su kaynaklarını kapsar, benim ilgi alanım Denizler ve Okyanuslar.
İnsan formundaki ilk Homininlerden beri 4,5 milyar yıldır 1 atmosfer basınç altında yaşamaya alışkınız. Anatomimiz bu basınç altında yaşamaya uygun yaratılmış.
Su altına daldığımız zaman oluşan basınç değişikliği bizi zorlamaya başlıyor.
Daldığımız her 10 metre derinlik +1 atm basınç artarak vücudumuza etki ediyor.
Basitçe; 30 metre derinliğe indiğimizde 1atm hava basıncına + 3 atm su basıncı ekleniyor ve vücudumuz üzerindeki basınç 4 kat artıyor.
Bu ise nitrojen narkozuna, genel bilinen adı ile Derinlik Sarhoşluğuna sebep oluyor.
Yani dalışa başladığımız ilk metrelerden itibaren soluduğumuz havanın içindeki nitrojenin parsiyel basıncının artması ile narkozun etkisine girmeye başlıyoruz. 30 metre ve daha derin dalışlarda ise, beyin fonksiyonlarımız üzerinde narkozun etkisini hissedilmeye başlıyor.
Yüksek basınç altında sonunan havanın içindeki nitrojen karar verme ve algılama yeteneğimize etki edebilir. Dalış sayısının çok olması bu etkilenlemeyi azaltabilir, soğuk, yorgunluk ve karanlık etkilenmeyi artırabilir.
Kısaca Nitrojen Narkozu gördüklerimizi farklı yorumlamamıza halüsinasyonlara ve alışkanlığa sebep olabilir.
Biz dalıcıların yerkürenin en gizemli alanı olan su altına dalış sebeplerimiz içinde olan spor ve az bilinene olan merakımızın yanısıra, basınca bağımlılığımız da söz konusu.
İzleyeceğiniz fotoğraflar görsel yorumum ve bağımlılığım.
Sizi sihirli dünyamın illizyonuna davet ediyorum.
Ekim - 2021
0 notes
ertanside · 3 years
Text
Sakarya’nın kaynağına 100. Yıl Anı Dalışı
Tumblr media
Üyesi olmaktan mutluluk duyduğum ‘’Derinlere Saygı Dalışı’’ grubumuz aracılığıyla Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100. yıldönümü vesilesi ile 21 Ağustos Cumartesi günü Ankara’da Anıtkabir ve ilk TBMM’ini, sonrasında Polatlı Bölgesi’ndeki Müze ve Anıtları ziyaret ettik.
Bununla ilgili yazı ve fotoğrafları bir evvelki blog yazımda paylaştım.
Tumblr media
Sakarya Meydan Muharebesi’ne bu isim, 22 gün süren kanlı savaşın, Sakarya Nehri’nin her iki yakasında yaşanması sebebiyle verilmiş.
Tumblr media
22 Ağustos Pazar günü ‘’Sakarya Meydan Muharebesi’’ni anmak amacıyla Sakarya Nehri’nin kaynadığı bölgede dalışlar yaptık.
Tumblr media
‘’Derinlere Saygı Dalışı’’ Atatürk’ün yolundan giden, ülkesini seven dalıcılardan oluşmuş bir topluluk. Her fırsatta bize bu güzel ülkeyi emanet eden Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını anıyoruz, gençlerimize hatırlatıyoruz.
Tumblr media
DHA’nın su üstü video ve fotoğraf çekimlerini yaptığı etkinlikte, su altı fotoğraf çekimlerini ben gerçekleştirdim.
Tumblr media
Organizasyonumuza; Türk Deniz Araştırmaları Vakfı, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Kent Konseyleri Birliği ve Çifteler Belediyesi katkılarda bulundular.
Tumblr media
Bu organizasyonu üstlenen üyelerimize, katkıda bulunan tüm kurum ve kişilere, Çifteler Belediye Dalış Kulübü’ne teşekkür ederiz.
Tumblr media
Atamızın izinde gitmeye devam ediyoruz, edeceğiz.
Tumblr media
Zafer Haftamız kutlu olsun, Cumhuriyetimiz sonsuz olsun.
Ertan Şide
Tumblr media
1 note · View note
ertanside · 3 years
Text
Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100. Yıldönümü.
Tumblr media
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hattı müdafaa yoktur; sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Yurdun her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz” emrini verdiği ve Kurtuluş Savaşı için bir dönüm noktası olan Sakarya Meydan Muharebesi 100 yaşında.
Dünya tarihinin en uzun meydan muharebesinde (22 gün), Türk ordusunun taarruzu sonucu Yunan ordusu 13 Eylül’de Sakarya Nehri’nin doğusunda Eskişehir- Afyon hattına kadar geri çekildi. Aynı gün Türk ordusu stratejik bir nokta olan Çal Dağı’nı geri aldı. 20 Eylül’de Sivrihisar, 22 Eylül’de Aziziye ve 24 Eylül’de Bolvadin ve Çay, düşman işgalinden kurtuldu.
Tumblr media
Sakarya Zaferi, Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922) ve Başkomutanlık Muharebesi (30 Ağustos 1922) için gerekli olan hazırlıkların yapılmasına zaman kazandırdı.
ATATÜRK de bu muharebe için "Sakarya Melhame-i Kübrası" yani kan gölü, kan deryası demiştir
Tumblr media
Sakarya Meydan Muharebesi, çok fazla subay kaybı olduğu için “Subay Muharebesi” olarak da anıldı. Kurtuluş Savaşı’nın son savunma savaşı olan Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra Mustafa Kemal Atatürk’e 19 Eylül 1921’de mareşallik rütbesi ve Gazi unvanı verildi.
Tumblr media
Sakarya Zaferi’nden kısa bir süre sonra, 13 Ekim 1921 günü Sovyetlerin aracılığıyla Ankara Hükümeti ile Güney Kafkas Cumhuriyetleri arasında Kars Antlaşması imzalanmıştır. Böylece Türkiye’nin doğu sınırı kesinlikle güvenlik altına alınmıştır.
Fransa, Sakarya Zaferi’nden sonra bekle-gör tutumunu bırakarak İtilaf Devletleri’nden kopmuş ve TBMM Hükümeti ile 20 Ekim 1921'de Ankara Antlaşması’nı imzalamıştır. Bu antlaşma ile Fransa tarafından TBMM Hükümeti ve Hatay-İskenderun dışında bugünkü güney sınırımız tanınmıştır. Güney Cephesi güvenlik altına alındığından oradaki Türk birlikleri de Batı Cephesi’ne kaydırılmıştır.
Batı Anadolu’daki Yunan egemenliğini hiç bir zaman kabullenemeyen İtalyanlar ise, Sakarya Zaferi’nden sonra Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde tutunamayacaklarını anlamışlar ve 1921 yılı sonuna kadar işgal ettikleri yerleri boşaltmışlardır.
Sakarya Zaferi İngiltere’yi de Ankara’yı tanımaya zorlamış ve 23 Ekim 1921 günü "Tutsakların Serbest Bırakılması Antlaşması" yapılmıştır.
İtilaf Devletleri ile yapılan bu siyasi anlaşmalar Sevr Antlaşması'nın geçerliliğini yitirmesi sonucunu doğurmuştur.
1683’de Viyana önlerinde başlayan Türk bozgunu, Haçlı düşüncesini ve gücünü Sakarya’da kırmıştır. Türk ordusunun Sakarya Meydan Muharebesi’ni kazanması, Yunan dış politikalarında da köklü değişikliklere neden olmuştur. Sakarya’dan sonra, Yunanlıların “Ankara'nın alınması" ve "Büyük Bizansın kurulması" gibi düşleri Sakarya’nın bulanık sularına gömülmüştür.
Tumblr media
Türkiye Cumhuriyetimizin kurucu önderi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnet ve saygı ile anıyoruz.
Ertan Şide
Tumblr media
Sakarya Marşı
Hürmet sana ey şan dolu sancağım
Hürmet sana ey şan dolu sancağım
Baştan başa arza hakim ol şahım
Baştan başa arza hakim ol şahım
Türk askeri Türk askeri sayende
Türk askeri Türk askeri sayende
Sakarya'da kurtuldu şan otağım
Sakarya'da kurtuldu şan otağım
Dünyalara bedeldir mah cemalim
Allahıma emanettir Kemalim
Dünyalara bedeldir mah cemalim
Allahıma emanettir Kemalim
O sevimli yüzün asla solmasın
O sevimli yüzün asla solmasın
Hiçbir vakit kalbin yasla dolmasın
Hiçbir vakit kalbin yasla dolmasın
Ey mert asker korkma yürü ileri
Ey mert asker korkma yürü ileri
Vatanımda bir tek düşman kalmasın
Vatanımda bir tek düşman kalmasın
Dünyalara bedeldir mah cemalim
Allahıma emanettir Kemalim
Dünyalara bedeldir mah cemalim
Allahıma emanettir Kemalim
0 notes
ertanside · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Gölcük - Degirmendere depreminin
22. yıldönümü dalışı.
17 Ağustos 1999, sabaha karşı Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğünde ve 45 saniye süren deprem, Kocaeli, Adapazarı, Yalova, Bursa ve İstanbul'da 18.000’den fazla insanımızın canını aldı. Yıkılan evler, yollar, köprüler yeniden yapıldı, yerleşim bölgelerinde depremin yıkıntıları ortadan kaldırıldı ama, Değirmendere’nin denizaltına çöken kısmı depremin izlerini olduğu gibi koruyor. Travmaları ise halen o dönemi yaşayan insanlarımızın belleklerinde yaşamaya devam ediyor.
Depremden 6 yıl sonra 2005 yılında kurulan Değirmendere Spor Sualtı Topluluğu (DESSAT)’ın kuruluşundan beri düzenli olarak o bölgede dalışlar yapıyorum.
17 Ağustos’u anmak amacıyla bu hafta Dessat’ın kurucusu kadim dostum Murat Kulakaç hocam ile yaptığımız dalışlardan bir kaç fotoğrafı paylaşıyorum. 36 yıldır yurtiçi ve yurtdışında binlerce dalış yaptım ama, Değirmendere’de yaptığım dalışlarda gördüklerim hiç bir dalışıma benzemiyor.
Fay hattının üzerinde bulunan ve doğal olarak en çok etkilenen Gölcük - Değirmendere’de sahil olduğu gibi denize çöktü.
Çökmenin etkisi ile Çınarlık Meydanı, Park, Sahil Yolu, Vapur iskelesi, çay bahçesi, üç katlı Çınar Oteli, Avcılar Kulübü, Restaurant, Arabalar, Evler, ev eşyaları, mutfak malzemeleri, çocuk oyuncakları, 20 ila 55 metre derinlikler arasında denizin dibine dağılmış durumdalar.
Artık denizin derinliklerinde olan çınarlar, çoğu devrilmiş ve kökleri dışarı çıkmış durumda zeminde yatarlarken, 2 çınar ağacı 30 metre derinlikte yapraklarını ve ince dallarını yıllar evvel kaybetseler de köklerinin üzerinde heybetli gövdeleri ve ana dalları ile depreme ve yıllara meydan okurcasına su altında dimdik durmaya devam ediyorlar.
Her dalış anılarla ve düşüncelerle dolu, yaşananların hüznü, yaşanacakların endişe ve korkusu tüm benliğimizi kaplıyor.
Evet 17 Ağustos depremi sonrası görünen yaralar sarılmış gibi. Ama beklenen Marmara Depremi kapıda. Yaşananlardan ders aldık mı? İstanbul Depremine hazır mıyız?
0 notes
ertanside · 3 years
Text
Objektifimden PORTEKİZ
0 notes
ertanside · 3 years
Text
Objektifimden Bitlis - Güroymak
0 notes
ertanside · 5 years
Photo
Tumblr media
KORKU

Bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his, uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizmadır.
Zoofobi : Hayvan korkusudur. Korkulan hayvanların saldırgan ve zarar veren türden olması gerekmez. Küçük bir sineğe karşı bile korku gelişebilir. 
Korku, örnek alınarak veya koşullanma sonucu öğrenilebilen bir duygudur. 
Çoğu korkularımızın kökeni çocukluk dönemlerine dayanır. 
İnsanlar genelde bilinmezlerden korkarlar, eğitim düzeyinin artması korkularını azaltır. 
Dayatılan korkular, insan sınırlarını zorlar. 
Her insan ölümden korkar.
0 notes
ertanside · 5 years
Photo
Tumblr media
HAYALLER
Her insanın ufku hayalleri ile sınırlıdır.
Ufkunuz iskelenin görünen sonumu,  engin denizlerde görünmeyen ufuklara yelken açmakmı?
Risk almak istemiyorsanız iskele güvenli ama sizi bir yerler’e götüremez. 
Yaşam çoğu zaman hayallerimizin peşinde koşarken aldığımız risklerle ve yaptığımız tercihlerle şekillenir.
0 notes
ertanside · 5 years
Photo
Tumblr media
19 MAYIS
19 Mayıs tarihini Gençlik ve Spor Bayramı sığlığında değerlendirmiyorum.
1.Dünya Savaşı sonrasında, ekonomik, siyasi ve askeri gücünü kaybetmiş Osmanlı’nın ne pahasına olursa olsun iktidarını sürdürmek amacıyla işbirliği yaptığı İttifak Devletleri’nin, batıdan, doğuya ülkemizi işgal ettikleri bir dönemde, ATATÜRK ve 18 silah arkadaşı Samsun’da milli mücadelemizin ilk adımını attılar.
100. yılını doldurduğumuz 2019’da, vatanımızın, özgürlüğümüzün sahip olduğumuz her şeyin korunması için Milli Mücadelemize devam etmek zorundayız. Bunun için yeni bir lidere ve yeni hedeflere ihtiyacımız yok. Liderimiz ‘’MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’’ , kılavuzumuz ‘’NUTUK’’ .
100. yılımız kutlu olsun.
6 notes · View notes
ertanside · 5 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Objektifimden TALLIN - ESTONYA
Nüfusu beşyüzbin kişiyi bulmayan, Baltık Denizi kıyısında konumlanan Ortacağ görüntüsünü koruyan bu güzel şehirde Ağustos-2012 tarihinde sadece bir gün kaldım. Küçük ama çok cazip olan bu kenti gezmek ve fotoğraf çekmek istiyorsanız üç güne ihtiyacınız var.
Estonya’nın başkenti Tallin’in eski adı Reval olarak da anılıyor. Havalimanından Old City dedikleri ve özenle korunmuş tarihi bölgesine onbeş dakikada ulaşabilirsiniz. Yerel bir rehber bularak gezmenizi yanınızda yağmurluk bulundurmanızı, tarihi ayarlayabiliyorsanız Ağustos ayındaki yerel festivale denk getirmenizi öneririm. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne aldığı Tallinn, 1997’de bu hakkı kazanmış masalsı bir Ortaçağ kenti.Tallinn’de eski şehrin daracık sokaklarında keyifle dolaşabilir, 13. yüzyıldan kalma taş parke Arnavut kaldırımlı sokakların keyfini çıkartabilir, bulvar cafelerde yöresel yemekleri yiyebilirsiniz. Lokantalarda yerel kıyafetlerle servis yapan garsonlar, yerel kıyafetlerle pazarda satış yapan esnaf ve sokak müzisyenleri kentin Ortaçağ görüntüsünü pekiştirmekte. 
Tallin’de iki şeye dikkat etmek gerekiyor, taksi fiyatları ve yankesiciler.
Görülmesi ve yapılması gerekenler: Alexander Nevsky Cathedral, City Train ile gezi, Fat Margaret Kulesi, Katarina Kaik, KGB binası, Linna Museum, NUKU (Museum of puppet arts), Kukla Müzesi, Open Air Museum, Parlamento Binası, Seaplane Limanı, St. Catherina Dominik Manastırı, St. Mary Katedrali (1233), St. Nicholas Katedrali, St. Olaf Katedrali ve Kulesi, Toompea (Katedral Tepesi), Town Hall Pharmacy. 
1980’ler biterken Sovyetler Birliği’nin çözülmeye başlaması sebebiyle, Baltık ülkelerinde Sovyet baskısına karşı eylemler başlamış. 23 Ağustos 1989 Şarkı Devrimi ise çok önemli bir tarih, Litvanya, Letonya ve Estonya halkı, Tallinn – Riga –  Vilnius’u kapsayan 600 kilometrelik muazzam bir el ele tutuşan ve şarkı söyleyen insan zinciri oluşturmuş ve dünyaya özgürlük istiyoruz çağrısında bulunarak dikkat çekmeyi başarmışlar. Estonya bağımsızlığını1991 yılında ilan etti.
0 notes
ertanside · 5 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Objektifimden ANİ ANTİK KENTİ
2015 yılının Şubat ayı başlarında fotoğraf çekmek amacıyla gittiğim Kars gezimde beni en etkileyen yer ‘’Ani’’ olmuştu. Çektiğim fotoğrafların birkaç adedini paylaşıyorum. Kısaca hikayesini aktardığım Ani’yi önceden detaylı araştırmadan görmeye, fotoğraflamaya gitmemenizi öneririm.
Kars şehir merkezine 42 kilometre uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içinde bulunan Ani Ören Yeri, yerleşim ve savunmaya çok elverişli topografyası nedeniyle tarih öncesi dönemlerden itibaren çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Ortaçağ Döneminde önemli bir ticaret yolu olan İpek Yolu’nun Kafkaslardan Anadolu’ya ilk giriş noktasında kurulmuş olan kent, bu dönemde büyük bir gelişme göstererek bölgenin politik, kültürel ve ekonomik merkezi konumuna yükselmiştir. Ani, büyük oranda ayakta kalmış olan etkileyici surları, dini ve sivil mimarlık örnekleri ve şehir planlaması ile Ortaçağ kentinin bir örneği niteliğindedir. Ani’de tarih boyunca süren çok kültürlülük buradaki dini ve sivil mimarinin biçimlenmesinde de etkili olmuştur.
Dörtgen ve daire planlı çok sayıda burçla güçlendirilmiş Ani surlarının uzunluğu 4 bin 500 metre, yüksekliği ise 8 metre. Üzerinde kükreyen bir aslan kabartması ve Manuçehr tarafından koydurulan kitabenin bulunduğu Orta Kapı (Aslanlı Kapı), 7 girişi bulunan kentin görkemli kapılarından biri. Kuzeydeki bu kapının sağında iki dairesel planlı burç ile korunan Çifte Beden Kapısı (Kars Kapısı), solunda ise taştan satranç tahtası bezemeli Hıdrellez Kapısı yer alır.
Sultan Alparslan tarafından 1064 yılında 25 günlük bir kuşatmadan sonra fethedilen Ani, Anadolu'da Türklerin ilk ele geçirdiği şehir ünvanını alıyor. Alparslan şehir yönetimini bir Türk boyu olan Şeddadilere veriyor. Depremde tahrip olan şehir tepeden tırnağa onarılıyor.
Moğollar tarafından 1239 yılında istila edilen ve yakılıp yıkılarak talan edilen Ani'ye, son darbeyi tabiat vuruyor. Büyük bir deprem 1319 yılında şehri yaşanmaz hale getiriyor. Ani her ne kadar ufak bir yerleşim yeri olarak kullanılmaya devam edilse de, terk edilmiş bir şehir görünümünden bir daha kurtulamıyor.
93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşları'nda 40 yıl Ruslar'ın hakimiyetinde kalan bölgede, St. Petersburg Çarlık Üniversitesi'nden Prof. Marr tarafından 250 kişilik bir grup ile şehirde kazı yapılıyor ve ne yazıkki, taşınabilir bütün eserler ve bir çok fresk Rusya'ya götürülüyor.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Ani Harabeleri’nin, şimdilerde kalıcı listeye girebilmesi için uğraş veriliyor. Sayısız depreme ve savaşa tanıklık eden Ani’de 2011’den beri kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor.
3 notes · View notes
ertanside · 5 years
Photo
Tumblr media
KİM İÇİN SANAT
Yıllarca tartışılan ama bir sonuca ulaşamayan Sanat sanat içindir, Sanat toplum içindir savları sanatın her dalında ayrı tartışma platformları bulmuştur.
Herkes sanatla uğraşabilir ama herkes sanatçı olamaz. Sanatçı olabilmek için eğitim ve kültürel birikim sahibi olmak gerekir. Sanatçı geçimini ürettikleri ile sağlama çabasında ise satış odaklı üretim yapmak ve toplumun beğeni ve taleplerini göz önüne almak zorunda kalır. Her sanatçının hitap ettiği farklı bir sosyal zümre vardır. Satma hedefi ile üretilmeyen, kişisel bir dışa vurum olarak yapılan çalışmalar daha cesur ve yaratıcı olabilir.
Toplumsal kabul görmeyen sanat, sanat sayılmaz mı diye düşününce konu farklı yerlere gidiyor. Toplumun kültür düzeyi ülkeden ülkeye değiştiği gibi, şehirden şehire hatta semtlere göre değişir. Sanatçılar bulundukları toplumun gelişmesine katkıda bulunan entellektüeller olduklarında ilgi, bilgi ve beğeniler üzerinde pozitif katkılarda bulunurlar. Bu kabuller bazen çok uzun dönemlerde gerçekleşebilir. Rönesans dönemi ressamlarının soyluların portrelerini yaparak geçimlerini sağladıkları, şanslı olanların kralın özel himayelerine girdikleri şansı olmayanların karınlarını bile doyuramadıkları, kira borçlarını yaptıkları tablolar ile ödemeye çalıştıkları bilinir. Vincent van Gogh’un tabloları öldükten sonra anlaşılabilmiş, günümüzde sanat galerileri veya özel koleksiyoncularca milyonlarca dolar verilerek alınır satılır hale gelmiştir.
Babam Resim Öğretmeniydi. Zamanında pek çok kişisel ve karma sergilere katıldı. Okula gitme yaşına gelmeden başlayan resim sergileri ve sanat galerileri gezilerime halen devam etmekteyim. Resim’i sever ve ilgilenirim ama tercihimi fotoğrafdan yana kullandım. 
Mayıs-2018 tarihinde Sultanahmet’te gezerken rastladığım ressam, çevresindeki rahatsız edici kalabalığa rağmen işine konsantre olmuştu. Çimler sulanırken yerini değiştirmek zorunda kaldığı ve etrafındaki kalabalığın ıslanmamak için uzaklaştığı bir anda bu fotoğrafı çektim.
4 notes · View notes
ertanside · 5 years
Photo
Tumblr media
ZAMAN TÜNELİ
Varlıklı evlerde, kahvehanelerde çevresine toplanılıp ajansların, naklen maç yayınlarının dinlendiği, gecenin ilerleyen saatlerinde radyo tiyatrolarının kaçırılmadığı ahşap mobilyalı, ampullü kocaman radyolar nostalji oldu. Günümüzde radyoyu sadece evden işe, işten eve giderken Drive Time diye adlandırılan saatlerde arabada dinliyoruz.
Okumayı sevmeyen bir toplum olmamız sebebiyle tirajları her zaman düşük olan gazeteler artık hiç satılamaz oldular. Anadolu şehirlerindeki insanların günlük gazetelerini işe giderken alabilmeleri için, Anadolu baskıları uzaklığa bağlı olarak Doğu ve Güneydoğu şehirleri en önce olmak kaydıyla bir gün evvelden basılıp kamyonlarla gönderildikten sonra, İstanbul ve yakın şehirlerin gazeteleri sabahın erken saatlerine kadar basılmaya devam ederdi. Kritik dönemlerde meraklı İstanbullular Anadolu baskılarından (akşam baskısı) birer tane elde ederler ve bir gece evvelden haberleri takip etme ayrıcalığına kavuşurlardı. Günümüzün dijital dünyasında, dünyanın herhangi bir noktasındaki kültür, sanat, spor, siyasi, sosyal, ekonomi vb haberler aynı anda herkese ulaşabiliyor.
Radyo ve gazetenin vazgeçilmez olduğu dönemler çok geride kaldı. Çok yakında televizyonlar da aynı akibete uğrayacak gibi gözüküyor. Avuç içine sığan, plastik kasa ve elektronik devrelerden oluşan, hafif ve çok kullanışlı cep telefonları her türlü, yazılı, sözlü, görüntülü iletişimi hızlı ve kolay ulaşılır hale getirdi. Şu an bağımlısı olduğumuz bu teknolojinin ilkel ve demode olduğu dönem kaç yıl sonra gelecek !!!
Fotoğrafdaki radyo 1950’lerden, muhtemelen magazin dergilerinin hediyesi olan posterinde Hülya Koçyiğit 20’li yaşlarında. Yaşlı adamın oturduğu masa, arka fon ve gazeteye konsantre olması beni çok etkilediği için çektiğim fotoğrafın tarihi 2018-Şubat.
10 notes · View notes
ertanside · 5 years
Photo
Tumblr media
YENECEM SENİ iSTANBUL
Anadolu’dan trenle gelen parasız genç Haydarpaşa’nın merdivenlerinden iskeleye inerken Sarayburnu’na bakar ve  ‘’Yenecem seni iSTANBUL’’ der. 
Eski filmlerde izlediğimiz aklımızdan çıkmayan bu replik, tiyatrolarda, talk showlarda ve karikatürlerde çok sık işlenmiş olup, zamanla ‘’İSTANBUL sen mi büyüksün, ben mi’’ noktasına kadar taşınmıştır.
İstanbul’a gelmek için herkesin kendince bir sebebi vardır. Tahsili olmayanlar ekmek parası kazanmak, tahsilli olanlar yükselmek ve daha çok para kazanmak, gençler iyi bir eğitim, bekarlar iyi bir eş bulmak vb. Sebep iş, eş, okul, para, sanat, spor vb ne olursa olsun Taşı, toprağı altın olmasa da İstanbul gerçekte fırsatlar ve imkanlar şehri. 
Yirmimilyonu bulan nüfusun tamamına yakını bir veya birkaç kuşak evvel benzer sebeplerle İstanbul’a göçmüşler ve bugünkü İstanbul’un demografik yapısını oluşturmuşlar.
İstanbul’da tutunanların yanısıra İstanbul’un öğüttüğü yaşamlar da azımsanacak gibi değil. Kimileri bu şehirde yok olur, kimileri geldiklerinden daha mutsuz ve umutsuz memleketlerine dönerler.
Haydarpaşa İstasyonu’nda tahta bavullu insanlar nasıl geçmişi simgeliyorsa, tekerlekli bavul ve naylon poşet  de günümüzü simgeliyor. Kadıköy’de çektiğim fotoğrafta gözüken yolcu, geliyor mu, gidiyor mu bilinmez, ama yolu ve şansı açık olsun.
6 notes · View notes